22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kırmak için hendeğe indiğinde, açlıkdan mubârek karnına taş<br />

bağlamışdı. Bu hâli görünce dayanamadım. Müsâade alıp evime<br />

gitdim. Bu durumu evimdekilere anlatdım. Evde bir sa’<br />

arpa ve bir de oğlak var dediler. Arpayı öğütdüm ve oğlağı<br />

kesip tencereye koydum. Sonra Resûlullahın yanına döndüm.<br />

Dönerken hanımım yemeğin az olması sebebiyle mahcûb olmayalım<br />

diye tenbîh etdi. Durumu Resûlullaha arz edince,<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, ey hendek halkı! Câbir<br />

bize ziyâfet hâzırlamış, da’vet ediyor. Geliniz, yemeği bol<br />

ve güzel yemekdir, buyurdu. Sonra, bana buyurdu ki, hanımına<br />

söyle! Ben gelmeden tencereyi ateşden indirmesin, ekmekleri<br />

de pişirmesin. Ben önce gidip hanımıma, Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”, muhâcirîn ve ensâr ile birlikde<br />

bütün Eshâbıyla, bize yemeğe teşrîf ediyorlar dedim. Hanımım,<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” yemeğin ne kadar<br />

olduğ<strong>un</strong>u biliyorsa, hiç üzülmeyiz, dedi. Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” Eshâb-ı kirâmla birlikde evime teşrîf<br />

edince, Eshâbın gurub gurub içeri girmesini emr buyurdu.<br />

Sonra bize hamuru getiriniz buyurdu. Hamuru getirince, bütün<br />

hayrların menbâı ve bütün bereketlerin mayası olan mubârek<br />

ağzını açıp hamur<strong>un</strong> üzerine bir kere üfürdü. Allahü teâlâ<br />

hamura bereket verdi. Sonra ekmekleri kim pişirecekse<br />

pişirsin buyurdu. Emri üzerine tandırdan ekmekleri ve tencereden<br />

eti çıkardım ve Eshâb-ı kirâma ikrâm etdim. Hepsi temâmen<br />

doydu. Evimden ayrılıp gitdiklerinde ekmekler ve et<br />

hiç eksilmemiş, aynen duruyordu.<br />

¥ Yine Câbir bin Abdüllah “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır:<br />

Âlemlerin efendisi ve insanların rehberi Resûlullahı<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” her kim da’vet etse kabûl<br />

buyururlardı. Bir gün ben de da’vet etmişdim. Falan gün gelirim<br />

buyurdu. Zemânı gelince, Câbir bin Abdüllahın “radıyallahü<br />

anh” evine teşrîf etdiler. Hazret-i Câbir, Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” evine teşrîfiyle o kadar sevindi<br />

ki, karşılamak için sevinçle koşarken, su tulum<strong>un</strong>u devirdi<br />

ve su döküldü. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

içeri girip oturdu. Hazret-i Câbirin bir kuzusu vardı. Onu<br />

– 156 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!