22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ve Mikdâd bin Esved “radıyallahü anh” bu iş için hâzırlanıp<br />

yola çıkdılar. Geceleri yol alıyorlar, gündüzleri de gizleniyorlardı.<br />

Böylece Mekkeye ulaşdılar. Bir gece o darağacının<br />

bul<strong>un</strong>duğu yere gitdiler. Birkaç kişiyi bekçi olarak koymuşlardı.<br />

Bekçilerin hepsi uyumuşdu. Habîbi “radıyallahü anh”<br />

yavaşca darağacından yere indirdiler. Bakdılar ki eli yarasının<br />

üzerinde idi. O yarasından devâmlı tâze kan akıyordu.<br />

Kanı misk gibi kokuyordu. Şehîd edildikden sonra, aradan<br />

kırk gün geçmesine rağmen vücûdu hiç bozulmamış, taptâze<br />

duruyordu. Zübeyr bin Avvâm “radıyallahü anh” On<strong>un</strong> cesedini<br />

atının arkasına aldı ve oradan ayrıldılar. Fekat müşrikler<br />

haberdâr oldular. Peşlerine yetmiş kişi düşüp ta’kîbe<br />

başladılar. Zübeyr bin Avvâm ve Mikdâd bin Esved “radıyallahü<br />

anhümâ” müşrikler yaklaşınca Habîbi yere koydular.<br />

O ânda yer yarılıp Habîbin “radıyallahü anh” cesedini<br />

yutdu. Bu sebeble ona yerin yutduğu şehîd diye lakab verilmişdir.<br />

Zübeyr bin Avvâm ve Mikdâd bin Esved müşriklerle<br />

çarpışarak onları geri çevirdiler. Medîneye dönüp, Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a giderek hâdiseyi<br />

anlatdılar. O sırada Cebrâîl aleyhisselâm gelip; yâ Muhammed<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”, ılliyyîn melekleri<br />

(yüksek derecede bul<strong>un</strong>an melekler) ümmetinden bu iki kişiyle<br />

övünüyorlar diye haber verdi.<br />

¥ Hicretin dördüncü senesi idi. Hayberde insanları müslimânlara<br />

karşı kışkırtan Selâm bin Ebî Hukayk diye birisi<br />

vardı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” onu öldürmeleri<br />

için, Eshâb-ı kirâmdan beş kişi gönderdi. Bu beş sahâbîden<br />

biri de Ebû Katâde “radıyallahü anh” idi. Haybere gitdiler.<br />

Geceleyin Selâm bin Ebî Hukaykın evine girerek, onu<br />

öldürdüler. Sonra oradan ayrıldılar. Ebû Katâde yayını orada<br />

<strong>un</strong>utdu. Almak için geri döndü. Her nasılsa ayağı yaralandı.<br />

Büyükçe bir yara idi. Ba’zıları da ayağının kırıldığını rivâyet<br />

etmişlerdir. Sargı ile ayağını sarıp arkadaşlarına yetişdi.<br />

Arkadaşları onu nöbetleşe taşıdılar. Resûlullahın “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a götürdüler. Resûlullah mubârek<br />

eliyle ayağını sıvâzladı. O ânda yarası iyileşdi.<br />

– 152 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!