Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami
ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.
ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE
(Peygamberlik Müjdeleri)
Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.
Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:
1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.
2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.
3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.
4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.
5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.
6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.
7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.
8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.
9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
¥ Eshâb-ı kirâmdan Hanzala bin Ebî Âmir “radıyallahü<br />
anh” Cemîle binti Abdüllah İbni Ebî Selûl ile evlenmişdi. O<br />
zifâf gecesinde iken, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />
Eshâb-ı kirâmla Uhud savaşına gitmişdi. Hanzalaya “radıyallahü<br />
anh” bu gece hanımın ile birlikde ol buyurmuşdu. O gece<br />
Hanzala “radıyallahü anh” sabâh nemâzını kılıp, Resûlullaha<br />
“sallallahü aleyhi ve sellem” yetişmek için yola çıkacakdı.<br />
Çıkarken hanımı eteğine yapışıp halvet taleb etdi. Fekat<br />
dahâ önceden, yakınlarına haber verip, dört kimseyi şâhid<br />
olarak hâzırladı. Hanzala “radıyallahü anh” on<strong>un</strong>la zifâfa girdi.<br />
Gusl abdesti almak îcâb etdi. Fekat savaşa yetişemem ve<br />
cihâddan mahrûm kalırım korkusuyla gusl abdesti almağa<br />
vakt bulamadan, silâhını kuşanıp, yola çıkdı. Uhuda varıp,<br />
Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” ulaşdığı sırada askerler<br />
savaş için saflara dizilmişdi. Savaş başlayınca düşmânla<br />
çok şiddetli savaşdı. Eshâb-ı kirâmdan ba’zıları şehîd düşdü.<br />
Hanzala “radıyallahü anh” Ebû Süfyân bin Harble karşı<br />
karşıya geldi. Ebû Süfyânın atına bir darbe vurup onu atdan<br />
yere yıkdı. Hemen göğsünün üzerine oturdu. Öldüreceği sırada<br />
Ebû Süfyân, Ey Kureyşliler ben Ebû Süfyân bin Harbim,<br />
diye yardım istedi. Gelip kurtardılar. Hanzala “radıyallahü<br />
anh” savaşa devâm edip, öyle savaşdı ki müşriklerden bir çoğ<strong>un</strong>u<br />
öldürdü. Son<strong>un</strong>da onu şehîd etdiler. Resûlullah “sallallahü<br />
aleyhi ve sellem” Eshâb-ı kirâmla müşriklere karşı gâlib<br />
gelip savaş bitince, dağın eteğine doğru bakdı. Oraya bakın<br />
kim var, orada melekler gümüş leğen getirerek ona yağmur<br />
suyu ile gusl abdesti aldırıyorlar, buyurdu. Ebû Üseyd Sa’îd<br />
“radıyallahü anh” şöyle demişdir. Gidip oraya bakdım. Hanzala<br />
şehîd olmuş yatıyordu ve başından sular damlıyordu. Bu<br />
durumu Resûlullaha “sallallahü aleyhi ve sellem” haber verdim.<br />
B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine on<strong>un</strong> durum<strong>un</strong>u sordurmak için hanımına<br />
bir kimse gönderdi. Hanımı savaşa giderken gusl abdesti<br />
alması gerekiyordu. Yetişemem diyerek gusl abdesti alamadan<br />
gitdi, dedi. Yine hanımına, on<strong>un</strong>la zifâfa girdiğine niçin<br />
şâhidler tutd<strong>un</strong> diye sordular. Dedi ki, rü’yâmda gökden bir<br />
kapı açıldığını gördüm. Hanzala “radıyallahü anh” o kapıdan<br />
içeri girdi ve kapı kapandı. Anladım ki Hanzala şehîd olacak,<br />
b<strong>un</strong><strong>un</strong> için şâhidler tutdum.<br />
– 148 –