22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

gece yarısı Asmâ binti Mervânın evine gidip, içeri girdi. Çocukları<br />

etrâfında uyuyorlardı. Memesi küçük oğl<strong>un</strong><strong>un</strong> ağzında<br />

olduğu hâlde uyumuşlardı. Çocuğu geriye çekip kılıcını Asmânın<br />

göğsüne koyup bastırınca, kılıç arkasından çıkdı. Sabâh<br />

nemâzını Resûlullah ile “sallallahü aleyhi ve sellem” kıldı.<br />

Resûlullah ona bakıp: Ey Ümeyr! Mervânın kızını öldürdün<br />

mü buyurdu. Evet yâ Resûlallah, dedi. Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” mubârek yüzünü Eshâb-ı kirâmdan tarafa<br />

çevirdi ve Allahü teâlânın ve Resûlünün gâibden yardımına<br />

çalışan bir kimse görmek isterseniz, Umeyr bin Adîye<br />

bakınız, buyurdu. Hazret-i Ömer “radıyallahü anh” gecesini<br />

ibâdetle geçiren bu âmâ mı dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem”: “Âmâ deme, ki o görür” buyurdu.<br />

¥ Da’sûr bin Hâris bin Muhârib, Benî Hâris ve Benî<br />

Sa’lebe kabîlesinden bir gurupla Medîne çevresini basmak<br />

için harekete geçmişdi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

dörtyüz elli kişilik bir kuvvetle onlara karşı Medîneden<br />

hareket etdi. Benî Sa’lebe kabîlesinden bir kişi Resûlullahın<br />

huzûr<strong>un</strong>a gelip müslimân oldu. Yâ Resûlallah! Onlar sizinle<br />

harbe cesâret edemezler, dedi. Resûlullah yerlerini öğrendi.<br />

Oraya vardıklarında, hepsi eşyâlarını dağlara saklayıp kaçmışlardı.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Zâemr denilen<br />

yere doğru hareket edip, üç gün orada kaldı. Dördüncü<br />

gün bir ihtiyâc için Eshâbın arasından ayrılmışdı. Yağmur<br />

yağdı ve kaftânı ıslandı. Kurutmak için çıkarıp bir ağacın altına<br />

oturdu. Köylüler dağbaşından Resûlullahı “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” yalnız bir hâlde görüp, Da’sûr bin Hârise<br />

haber verdiler. Kılıcını çekip yürüdü ve Resûlullahın yanına<br />

yaklaşıp, seni benim elimden kim kurtarabilir, dedi. Allahü<br />

teâlâ kurtarır buyurdu. O ânda Cebrâîl aleyhisselâm gelip,<br />

Da’sûr<strong>un</strong> göğsüne bir darbe vurarak yere yıkdı ve kılıcı elinden<br />

düşdü. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Da’sûr<strong>un</strong><br />

kılıcını alıp, seni benim elimden kim kurtarır, dedi.<br />

Da’sûr, hiç kimse kurtaramaz deyip, kelime-i şehâdeti söyleyerek<br />

müslimân oldu. Savaş için artık aslâ asker toplamayacağına<br />

söz verdi.<br />

– 145 – Şevâhid-ün Nübüvve - F:10

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!