22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

likde oturuyordu. Ümeyri görür görmez, bu köpeği tut<strong>un</strong>uz!<br />

O Allahın düşmânıdır. Bedr savaşında kavmini bizimle savaşmağa<br />

teşvîk ediyordu. Bizim ordumuz<strong>un</strong> az olduğ<strong>un</strong>u<br />

kavmine haber veriyordu, dedi. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine onu yakaladılar.<br />

Hazret-i Ömer, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

huzûr<strong>un</strong>a gidip, durumu arz etdi. Resûlullah onu getiriniz,<br />

buyurdu. Hazret-i Ömer bir eliyle Umeyrin kılıcının<br />

bağını boyn<strong>un</strong>a takıp bağladı ve sıkıca tutdu. Bir eliyle de kılıcın<br />

kabzasından tutdu. Böylece Resûlullahın “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a götürdü. Ensârdan ba’zılarına<br />

da, Resûlullahın önünde otur<strong>un</strong> ve b<strong>un</strong><strong>un</strong> saldırmasını engelleyin,<br />

dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bu<br />

durumu görünce, ey Ömer onu salıver, buyurdu. Sonra, yaklaş<br />

Ey Umeyr! Niçin geldin, dedi. Oğlum esîr olmuşdu, on<strong>un</strong><br />

için geldim, dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

doğru söyle, doğruyu söylemedikçe kurtulamazsın, buyurdu.<br />

O yine esîr oğlu için geldiğini söyledi. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”: Safvân bin Ümeyye ile<br />

oturup, Bedr savaşının hezîmetini konuşmadınız mı? O senin<br />

borc<strong>un</strong>u ve âilenin geçimini üzerine alıp, sen de beni katl etmek<br />

için gelmedin mi? Sen beni öldürmek için geldin! Fekat<br />

Allahü teâlâ seni maksadına kavuşdurmadı, buyurdu. U-<br />

meyr b<strong>un</strong>ları işitince hakîkati anladı ve sen Allahü teâlânın<br />

Resûlüsün. Şimdiye kadar câhilliğimden seni inkâr etmişim.<br />

Zîrâ bu işi benden ve Safvândan başka hiç kimse bilmiyordu.<br />

B<strong>un</strong>u sana ancak Allahü teâlâ haber verdi ve beni müslimân<br />

olmakla şereflendirdi, diyerek müslimân oldu. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”, kardeşinize islâmiyyetin hükmlerini<br />

ve Kur’ân-ı kerîmi öğretiniz, buyurdu. Umeyr bir müddet<br />

sonra Mekkeye dönmek üzere müsâade istedi. Mekkeye<br />

döndükden sonra, pekçok kimse on<strong>un</strong> vâsıtasıyla müslimân<br />

olmakla şereflendi.<br />

¥ Hâris bin Ebî Dırâr, Bedr savaşında esîr düşen yakınlarını<br />

fidye karşılığında kurtarmak için birkaç deve ve bir câriye<br />

alıp, Medîneye geldi. Yolda develeri ve câriyeyi bir yere<br />

sakladı ve eli boş bir hâlde, Resûlullahın “sallallahü aleyhi<br />

– 143 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!