22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

¥ Ümmül mü’minîn Safiyye “radıyallahü anhâ” şöyle anlatmışdır:<br />

Babam Huyey bin Ahtabın ve amcam Ebû Yâsir<br />

bin Ahtabın çocukları arasında en çok sevdiği bir çocukdum.<br />

Ne zemân yanlarına varsam, beni severlerdi. Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” hicret sırasında Kubâda konakladığı<br />

haberinin geldiği gün, babam ve amcam sabâhleyin erkenden<br />

Resûlullahı “sallallahü aleyhi ve sellem” görmeğe<br />

gitdiler. Akşam döndüler. Çok yorg<strong>un</strong> ve kederli görünüyorlardı.<br />

Zor yürüyorlardı. Her zemânki gibi yanlarına vardım.<br />

Son derece üzgün ve tasalı olmaları sebebiyle bana hiç alâka<br />

göstermediler. Amcam babama, bu o mudur, dedi. Babam,<br />

evet vallahi odur, dedi. Amcam, sen onu tanırmısın ve isbât<br />

edebilir misin deyince, babam evet vallahi ederim, dedi. Sonra<br />

amcam babama senin gönlünde ne var, dedi. Babam dünyâda<br />

yaşadığım müddetce düşmânlık var dedi!<br />

¥ Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Medîneye hicret<br />

etmeden önce, Medîne halkı Abdüllah bin Selûli kendilerine<br />

reîs edinmişlerdi. Ona cevherlerle süslü bir tâc vermişlerdi.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Medîneye teşrîf edince,<br />

Medîne halkı temâmen Ona hürmet ve alâka göstermeğe<br />

başladılar ve tâbi’ oldular. İbni Selûl bir köşede değersiz bir<br />

hâlde kaldı. Ona alâka göstermez oldular. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine Resûlullahı<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” öldürmek veyâ bir sıkıntı<br />

vermek için harekete geçdi. Bir gün yehûdîler on<strong>un</strong> yanına<br />

toplandılar. Bu husûsda ba’zı plânlar yapdılar. Lebîd bin<br />

Âsımdan yardım istediler. Lebîd, falan mahallede Hayre<br />

adında yaşlı bir kadın var. Sihr yapmakda çok ileridir. Onu<br />

bul<strong>un</strong> dedi. Bulup o kadına on kayye (bin dirhem) altın ve on<br />

top kumaş verdiler. Eğer Muhammedi helâk edersen dahâ sana<br />

çok şeyler vereceğiz, dediler! Yaşlı kadın bir güvercin yavrus<strong>un</strong>a<br />

iğneler batırıp, iplikleri düğümleyerek, güvercin yavrus<strong>un</strong><strong>un</strong><br />

üzerine sardı. Medînenin dışında harâb bir kuy<strong>un</strong><strong>un</strong><br />

içine koyup, ağzını kapatdı. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” hastalandı. A’zâları hareketsiz kaldı. Çeşidli ilâclar<br />

verdilerse de fâide sağlamadı. Bu hâl dokuz gün devâm etdi.<br />

Sonra Cebrâîl aleyhisselâm geldi, durumu haber verdi. Resû-<br />

– 134 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!