22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

lahü aleyhi ve sellem” devenin yularını tutmayınız. O<br />

me’mûrdur, buyurdu. Nihâyet deve sonradan mescidin yapıldığı<br />

yere varıp, oraya çökdü. O arsa Sehl ve Süheyl adında iki<br />

yetîmin mülkü idi. Deve çökdüğü o yerde biraz durdu. Sonra<br />

sağına ve sol<strong>un</strong>a bakdı ve kalkıp biraz yürüdü. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” devenin yularını salıp serbest bırakmışdı.<br />

Sonra deve ilk çökdüğü yere bakıp, tekrâr oraya gelip,<br />

orada çökdü. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” devenin<br />

üzerinden indi. Ebû Eyyûb el-Ensârî Hâlid bin Zeyd<br />

“radıyallahü anh” devenin üzerindeki eşyâları evine götürdü.<br />

Dahâ sonra devenin ilk çökdüğü o arsa iki yetîmden satın<br />

alındı ve orada Mescid-i Nebî yapdılar. [Hâlid bin Zeyd Ebû<br />

Eyyûb el-ensârî, hicrî 50. senede Süfyân bin Avf kumandasındaki<br />

askerler ile İstanbula gelen, burada vefât eden büyük Sahâbî.<br />

On<strong>un</strong> bul<strong>un</strong>duğu yere Eyyûb Sultân denilir.]<br />

¥ (Şeref-ül-Mustafâ) adlı kitâbda şöyle bildirilmişdir: Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” Medînede Mescid-i<br />

Nebîyi yapdırırken, hazret-i Ebû Bekre “radıyallahü anh”<br />

bize şöyle birkaç direk lâzımdır, buyurdu. Hazret-i Ebû Bekr<br />

“radıyallahü anh” Mekkede öyle direkler bir evde vardır.<br />

Keşke burada olsaydı, dedi. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine Resûlullah, burada<br />

olmasını ister misin buyur<strong>un</strong>ca, evet isterim, dedi. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” düâ etdi. Allahü teâlâ<br />

o direklere kanat verdi. Uçarak Medîneye geldiler ve ihtiyâc<br />

olan yere yerleşdiler.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Medîneye girince,<br />

Medînenin kadınları ve çocukları sevinçle ve coşkuyla şu<br />

şi’ri söylediler:<br />

Vedâ tepelerinden ay doğdu üzerimize,<br />

Hakka da’vet etdikce, şükr vâcib oldu bize.<br />

Enes “radıyallahü anh” ise şöyle rivâyet etmişdir. Benî<br />

Neccâr câriyeleri gelip, def çalarak şu şi’ri okudular:<br />

Biz Benî Neccâr câriyeleriyiz,<br />

Muhammed ne güzel komşudur.<br />

– 133 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!