22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

âfdan gelen misâfirlere soralım, eğer biz de gördük derlerse<br />

doğrudur. Her misâfire sordular. Onlar da biz de sizin gördüğünüz<br />

gibi ayı ikiye bölünmüş hâlde gördük, dediler. Ayın<br />

ikiye ayrıldığını görmüşlerdi. Fekat hakîkati görememişlerdi.<br />

Allahü teâlâ [A’râf sûresi 179.cu âyetinde meâlen] (Onların<br />

gözleri vardır, fekat onlarla göremezler) buyurdu.<br />

¥ Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” meşhûr pehlivân<br />

Rügâne bin Zeydi gördü. Henüz îmân etme zemânın<br />

gelmedi mi. İster misin sana mu’cize göstereyim, buyurdu.<br />

Rügâne karşıdaki ağacın yarısını çağır yanına gelsin, dedi.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ağacın yarısını çağırdı.<br />

Ağaç yarıldı ve yarısı huzûr<strong>un</strong>a geldi. Sonra geri git buyurdu,<br />

tekrâr geri gidip, diğer yarısıyla birleşdi. Bu hâdiseyi<br />

nakl eden râvî şöyle demişdir: O ağacı gördüm. İki parçasının<br />

birleşdiği yer uz<strong>un</strong> bir ip gibi belli idi. Rügâne bu mu’cizeyi<br />

görünce, ben b<strong>un</strong>ları bilmem. Seninle güreş tutalım.<br />

Eğer beni yenersen koy<strong>un</strong>larımın yarısı senin ols<strong>un</strong>, dedi.<br />

Güreşdiler. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” yendi.<br />

Rügâne bir dahâ güreşelim, dedi. Yine yenildi ve Kureyşlilerle<br />

karşılaşınca onlara ne söyleyeceksin diye sordu. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”, Rügâneyi güreşde yendim<br />

ve koy<strong>un</strong>larının yarısını aldım derim, buyurdu. Rügâne,<br />

öyle söyleme, bana hoş gelmez. Koy<strong>un</strong>ları bana bağışladı<br />

dersin, dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, yalan<br />

söyleyemem buyurdu. Rügâne, sen hiç yalan söylemez misin<br />

dedi. Evet, Rabbime söz verdim, söylemem buyur<strong>un</strong>ca, Rügâne<br />

müslimân oldu.<br />

¥ Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bir gece, (Yâ<br />

Rabbî! Ömer bin Hattâb veyâ Ebû Cehl bin Hişâmdan biriyle<br />

islâmı kuvvetlendir) diye, düâ buyurdular. Sabâhleyin<br />

hazret-i Ömer bin Hattâb “radıyallahü anh” geldi ve müslimân<br />

oldu.<br />

¥ Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bir gece teheccüd<br />

ile meşgûl idi ve Kur’ân-ı kerîm okuyordu. Nusaybin<br />

cinnîlerinden yedi cinnî oraya uğradılar. Resûlullahın oku-<br />

– 120 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!