22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Mûsâya “aleyhisselâm” gelen nûr ile aynı yerden geliyor.<br />

Müslimânları geri götürmek için Mekkeden gelen iki müşrike<br />

de, vallahi ben b<strong>un</strong>ları size vermem dedi. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine<br />

o iki kişi Necâşînin huzûr<strong>un</strong>dan çıkdılar. Amr bin Âs, ben<br />

Muhammedin “sallallahü aleyhi ve sellem” eshâbına bir iş<br />

yapayım da perîşan ols<strong>un</strong>lar, dedi. Abdüllah bin Ebî Rebîa,<br />

ey Amr, böyle bir şey yapma. Her ne kadar onlarla aramızda<br />

muhâlefet varsa da, onlar da bizim akrabâlarımızdır, dedi.<br />

Amr onu dinlemedi ve Necâşîye, Muhammedin eshâbı<br />

Îsâya “aleyhisselâm” köle diyorlar diye haber yolladı. Necâşî,<br />

Ca’fer bin Ebî Tâlibi ve Habeşistâna hicret etmiş olan diğer<br />

müslimânları tekrâr yanına çağırdı. Siz Îsâ aleyhisselâm<br />

hakkında ne dersiniz diye sordu. Ca’fer bin Ebî Tâlib: Îsâ<br />

aleyhisselâm kelimetullah ve rûhullahdır. Allahü teâlâ böyle<br />

bildiriyor diye cevâb verdi. Necâşî yemîn ederek Îsâ “aleyhisselâm”<br />

da böyle söylemişdir. B<strong>un</strong>dan sonra bu memleketde<br />

emîn olarak kalınız. Hiç kimse size dok<strong>un</strong>masın dedi.<br />

Sonra patriklerine, Mekkeden gelen o iki kişiye getirdikleri<br />

hediyyeleri geri veriniz. Onların hediyyelerine ihtiyâcım<br />

yokdur, dedi. O iki kişi reddedilmiş olarak dönüp gitdiler.<br />

Orada bul<strong>un</strong>an Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” huzûr<br />

içinde ikâmet etdiler. [Habeş pâdişâhlarının hepsine Necâşî<br />

denir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânındaki<br />

Necâşînin adı Eshame idi. Nasrânî iken müslimân oldu. Cenâze<br />

nemâzını Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Medînede<br />

kıldırdı. Amr bin Âs “radıyallahü anh” da hicretin<br />

8.ci senesinde müslimân oldu.]<br />

¥ Habeşistân pâdişâhı Necâşinin üsküflerinden yirmi kişi<br />

Necâşiden izn alarak, Mekkeye gitdiler. Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” Kâ’bede Makâm-ı İbrâhîmde oturuyordu.<br />

İzn isteyip huzûr<strong>un</strong>a geldiler. Onlardan Tapûr adındaki<br />

üsküf, Allahü teâlânın resûlü olduğ<strong>un</strong>u söyleyen zât siz misiniz<br />

dedi. Evet benim buyur<strong>un</strong>ca, halkı neye da’vet ediyors<strong>un</strong><br />

diye sordu. Şerîki olmayan Allahü teâlâya îmân etmeye çağırıyorum,<br />

buyurdu. Sonra onlara Kur’ân-ı kerîm okudu.<br />

Hepsi ağlamaya başladılar. Göz yaşları sakallarını ıslatdı.<br />

– 113 – Şevâhid-ün Nübüvve - F:8

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!