22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

yük bir aslan gördüm. Ağzını açmışdı. Eğer o kimsenin hakkını<br />

vermekde bir ân dahâ duraklasam aslan beni parçalayacakdı,<br />

dedi. Oradakiler bu da Muhammedin sihrlerindendir,<br />

dediler.<br />

¥ Abdürrahmân bin Cevzî (Kitâb-ül-Vefâ fî ahvâlil Mustafâ)<br />

adlı eserinde, Hâlid bin Sa’îd bin Âs “radıyallahü anh”<br />

hazretlerinin şöyle anlatdığını nakl etmişdir: Bir gece<br />

rü’yâmda Mekkeyi bir karanlığın kapladığını gördüm. Öyle<br />

ki, bir kimse kendi elini göremezdi. Bu esnâda zemzem kuyus<strong>un</strong>dan<br />

bir nûr çıkdı, gökyüzüne yükseldi ve Kâ’be üzerine<br />

ışık verdi. Sonra Mekkenin temâmını aydınlatdı. Sonra da<br />

Medînenin hurmalıklarını aydınlatdı. Öyle ki, hurma ağaçlarının<br />

dalları üzerindeki hurma koruklarını o nûr<strong>un</strong> aydınlığında<br />

görüyordum. Bu hâlde iken uyandım. Rü’yâmı kardeşim<br />

Amr bin Sa’îde anlatdım. Kardeşim firâseti kuvvetli bir<br />

kimse idi. Ey kardeşim! Bu iş Abdülmuttalib oğullarından<br />

zuhûr edecek. Görmezmisin o nûr onların atalarının kazdığı<br />

kuyudaki sudan çıkmış. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” Peygamberliği bildirilince, huzûr<strong>un</strong>a gidip o rü’yâmı<br />

anlatdım. Bana ey Hâlid! Vallahi o nûr benim. Ben Allahü<br />

teâlânın Resûlüyüm, buyurdu. Sonra îmân edilecek şeyleri<br />

bildirdi. Ben de müslimân oldum. Sonra kardeşim Amr da<br />

müslimân oldu.<br />

¥ Benî Esed kabîlesinden bir kimse, satmak için pazara<br />

üç deve getirmişdi. Ebû Cehl müşteri oldu ve satın aldı. Fekat<br />

parasını vermedi. O sırada Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” mescidde oturuyordu. Develerini Ebû Cehle satıp,<br />

parasını alamayan kimse, Resûlullahın huzûr<strong>un</strong>a gelip,<br />

hâlini anlatdı. Develerin şu ânda nerededir diye sor<strong>un</strong>ca da,<br />

henüz pazardadır, dedi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

pazara gitdi. O kimsenin develerini rızâsıyla satın aldı.<br />

Sonra devenin ikisini satıp, üç devenin bedelini ödedi. Kalan<br />

bir deveyi de satıp, parasını Abdülmuttalib oğullarının fakîrlerine<br />

paylaşdırdı. Ebû Cehl pazarın bir köşesinde durmuş,<br />

hiçbir şey söyleyemiyordu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” Ebû Cehle: Artık b<strong>un</strong>dan sonra böyle işler yapma!<br />

– 109 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!