22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

nünce, Ahmed adında bir zâtın halkı islâma da’vet etdiğini<br />

haber aldık. Huzûr<strong>un</strong>a gidip gördüğüm rü’yâyı anlatdım ve<br />

müslimân oldum.<br />

Hâdiselerden biri de şöyledir: Bir kimse Bâbilden Mekkeye<br />

ticâret için gelmişdi ve Ebû Cehle koy<strong>un</strong>larını satmışdı.<br />

Ebû Cehl parasını vermiyor ve oyalıyordu. Bir gün Bâbilli<br />

tüccâr Kureyş kabîlesinin reîsine gelip, ben garîb bir kimseyim.<br />

Ebû Cehl koy<strong>un</strong>larımı satın aldı ve parasını vermedi.<br />

Kim ondan benim hakkımı alabilir, dedi. Hazret-i Muhammed<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” o sırada onlara yakın bir<br />

yerde oturuyordu. Kureyşliler alay ederek o kimseye, işte şu<br />

oturan kimse senin hakkını alır diyerek, Resûlullahı “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” gösterdiler. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine Bâbilli<br />

kimse, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” huzûr<strong>un</strong>a<br />

gidip, başından geçenleri anlatdı. Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” hemen kalkıp, gel senin hakkını alayım,<br />

dedi. Kureyşliler haber getirmeleri için iki kişiyi arkalarından<br />

gönderdiler. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

Ebû Cehlin kapısına varıp, kapıyı çaldı. Kimsin diye sor<strong>un</strong>ca,<br />

Muhammed bin Abdüllahım. Dışarı gel, buyurdu. Ebû<br />

Cehl hemen dışarı çıkdı. Rengi değişmiş ve vücûdu titriyordu.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ona, bu kimsenin<br />

hakkını ver, buyurdu. Ebû Cehl veririm, dedi. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” bu kimsenin hakkını temâmen<br />

vermedikce buradan ayrılmam, buyurdu. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine<br />

Ebû Cehl acele evine girdi. O kimsenin hakkının temâmını<br />

getirip, verdi. Sonra Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

oradan ayrılıp gitdi. Bâbilli kimse Kureyşlilerin toplu hâlde<br />

bul<strong>un</strong>dukları yere gidip, Allahü teâlâ Muhammede “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” iyilikler versin. Hakkımı o zâlimin elinden<br />

alıverdi, dedi. Sonra müşriklerin haber getirmek için<br />

gönderdikleri iki kişi de yanlarına geldiler ve olanları aynen<br />

anlatdılar. Onların ardından Ebû Cehl de oraya geldi. Kureyşliler<br />

onu kınadılar. B<strong>un</strong><strong>un</strong> üzerine Ebû Cehl, Muhammed<br />

kapıma gelip kapıyı çalınca, sanki kalbim yerinden fırladı.<br />

Hemen dışarı çıkdım. Muhammedin başı üzerinde bü-<br />

– 108 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!