22.03.2018 Views

Sevahid-un Nubuvve - Peygamberlik Mujdeleri - Mevlana Abdurrahman Cami

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE (Peygamberlik Müjdeleri) Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir. Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır: 1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır. 2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır. 3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır. 4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır. 5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır. 6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır. 7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır. 8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır. 9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE

(Peygamberlik Müjdeleri)

Bu kitâb, derin âlim ve büyük velî Mevlânâ Abdürrahmân Câmî hazretlerinin, "ŞEVÂHİD-ÜN NÜBÜVVE Lİ-TAKVİYET-İ EHLİL-FÜTÜVVE" adlı kitâbının tercümesidir.

Kitâbda, bir mukaddime, yedi bölüm, bir hâtime vardır:

1) Mukaddime: Nebî ve mürsel kelimelerinin ma’nâlarını ve bunlara bağlı şeyleri açıklamakdadır.

2) Birinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan evvel, Peygamberliğine delîl olan alâmetler hakkındadır.

3) İkinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" doğumundan bi’setine [Peygamberliği bildirildiği vakte] kadar, meydâna gelen alâmetler hakkındadır.

4) Üçüncü bölüm: Bi’setden hicrete kadar meydâna gelen mu’cizelerin beyânı hakkındadır.

5) Dördüncü bölüm: Resûlullahın "sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem" hicretinden vefâtına kadar olan mu’cizeleri hakkındadır.

6) Beşinci bölüm: Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" vefâtından sonra meydâna gelen ve ayrıca zemânı kesin belli olmıyan veyâ bir vakte mahsûs olmıyan alâmetler hakkındadır.

7) Altıncı bölüm: Eshâb-ı kirâmdan ve Ehl-i beytden [oniki imâmdan] meydâna gelen kerâmetler anlatılmakdadır.

8) Yedinci bölüm: Tâbi’în, tebe-i tâbi’în ve sofiyyeden sâdır olan kerâmetler hakkındadır.

9) Hâtime: Din düşmanlarının gördüğü cezâ ve belâlardan bahs edilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

daki kimseye ulaşdığı sırada, Ümeyye bin Ebî Salt yere düşdü.<br />

Kaftânını üzerine örtdüler. Bir müddet sonra kaftânını<br />

kaldırıp, bakdılar ki ölmüş! Ölümünden sonra dilinden bu<br />

beytler işitildi:<br />

Hayât her ne kadar uz<strong>un</strong> olursa ols<strong>un</strong>,<br />

Dâimâ bitmeye mahkûmdur, biter en son.<br />

Keşke ben b<strong>un</strong>u anlamadan dahâ önce,<br />

Keçi otlatan olsaydım, dağ tepesinde.<br />

¥ Askalan bin Ebî Avâlim el Humeyrî kıssası: Abdürrahmân<br />

bin Avf “radıyallahü anh” şöyle anlatmışdır: Hazret-i<br />

Muhammedin “sallallahü aleyhi ve sellem” Peygamberliğinin<br />

bildirilmesinden önce ticâret için Yemene gitmişdim.<br />

Askalan bin Ebî Avâlimin evinde misâfir olmuşdum. O çok<br />

yaşlı, za’îf, âdetâ kuş yavrusu gibi kalmış bir ihtiyârdı. Her ne<br />

zemân Yemene gitsem, on<strong>un</strong> evinde kalırdım. Her gidişimde<br />

bana sizin aranızdan, şeref ve şöhret sâhibi ve dîninize<br />

muhâlefet eden bir kimse çıkdı mı diye sorardı. Ben de hâyır,<br />

diye cevâb verirdim. Bir def’asında yine gitmişdim. O<br />

son derece za’îflemiş ve kulakları da işitmez olmuşdu. Oğulları<br />

ve tor<strong>un</strong>ları etrâfında toplanmışlardı. Bana nesebini söyle,<br />

dedi. Ben de söyledim. Sana öyle güzel bir müjde vereceğim<br />

ki, ticâretden çok iyidir, dedi ve şöyle bildirdi. Hak Sübhânehü<br />

ve teâlâ senin kavminden geçen ay bir Peygamber<br />

gönderdi. Onu bütün mahlûkâtdan üstün kıldı ve Ona bir kitâb<br />

gönderdi. Putlara tapmakdan men’ eder, dîn-i islâma<br />

da’vet eder. Hakka çağırır, bâtıldan sakındırır. O hangi kabîledendir,<br />

dedim. Hâşimoğulları kabîlesindendir ve siz On<strong>un</strong><br />

dayılarısınız. Ey Abdürrahmân! Hemen git, Ona tâbi’ ol,<br />

doğru söylediğine inan ve yardımcı ol ve benim şu bir kaç<br />

beytimi Ona götür, dedi. O beytlerden üçünün ma’nâsı şöyledir:<br />

Sonsuz ilm sâhibi Allaha inanırım,<br />

Geceyi sabâh ile aydınlatan Allaha inanırım.<br />

Şehâdet ederim, Mûsânın Rabbine,<br />

Seni Resûl olarak gönderdiğine.<br />

– 100 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!