19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

emr olarak tanımak demek değildir. Allahü teâlâya isyâna sebeb<br />

olacak emrlere karşı gelinmez. Ülül-emrin de, kâfirlerin de, böyle<br />

emrlerine karşı isyân edilmez. Hükûmete, kanûnlara karşı gelmek,<br />

nerde olursa olsun, fitne çıkmasına sebeb olur. Fitneye sebeb olmak<br />

harâmdır. Fıkh kitâblarında, ikrâh kısmında ve <strong>Muhammed</strong><br />

Ma’sûm “rahmetullahi aleyh”in üçüncü cild, 55. ci mektûbunda,<br />

bunun açıklaması mevcûddur. Bir kimse, islâm memleketinde veyâ<br />

Dâr-ül-harbde, ya’nî kâfir memleketinde, Peygamberimizin<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” bu emrine uymıyarak, kâfirlere karşı<br />

da edebsizlik, taşkınlık yaparsa, onların idârelerine karşı gelerek<br />

suç işlerse, günâh işlemiş olacağı gibi, islâmiyyeti ve müslimânları<br />

bütün dünyâya karşı barbar olarak tanıtmış olur. İslâmiyyete büyük<br />

hıyânet yapmış olur.<br />

Cihâd, (Emr-i ma’rûf ve nehy-i anil-münker) demekdir. Bu cihâd<br />

ikiye ayrılır: Birincisi, kâfirlere islâmiyyeti tanıtmak, onları<br />

küfr felâketinden kurtarmak demekdir. İkincisi, müslimânlara<br />

ilm-i hâllerini öğretmek, onların harâm işlemelerine mâni’ olmakdır.<br />

Bunların her ikisi de, üç dürlü yapılır. Birincisi, beden ile yapmakdır.<br />

Beden ile ya’nî her dürlü harb vâsıtaları ile cihâd yapmak,<br />

islâmiyyetden haberleri olmayarak, başkalarından görmekle veyâ<br />

zâlimlerin, sömürücülerin baskıları ve işkenceleri ve aldatmaları<br />

ile küfre sürüklenmiş olan zevallılara islâmiyyeti bildirmeğe engel<br />

olan diktatörlere, emperyalist güçlere karşı olur. En modern harb<br />

vâsıtaları ile dövüşerek, bu zâlim diktatörlerin, emperyalistlerin<br />

güçleri, kuvvetleri yok edilerek, bunların pençeleri, baskıları altında<br />

inleyen zevallı milletler esâretden, kölelikden kurtarılır. Bunlara<br />

islâmiyyet öğretilerek, seve seve müslimân olmaları teklîf olunur.<br />

Kabûl etmezlerse, müslimânlarla birlikde islâm dîninin âdil,<br />

hürriyyetci ve eşitlik emr eden emrleri altında, müslimânlarla aynı<br />

haklara mâlik olarak ve kendi dinlerinin îcâblarını ve ibâdetlerini<br />

serbestce yapmak sûretiyle yaşamalarına izn verilir. Bu silâhlı<br />

cihâdı, muhârebeyi yalnız devlet yapar. Ya’nî devletin ordusu,<br />

savunma kuvvetleri yapar. Devletin emri, bilgisi, izni olmadan<br />

hiçbir müslimânın kâfirlere saldırması, eşkıyâlık yapması câiz değildir.<br />

Devletin sulh yapdığı kâfirlerden birini öldüren müslimânı,<br />

islâm dîni en ağır cezâya çarpdırmakdadır. Görülüyor ki, islâm<br />

dîninde, cihâd demek, memleketleri yıkmak, insanları öldürmek<br />

demek değildir. İnsanlara islâmiyyeti tanıtarak, kendiliklerinden<br />

seve seve müslimân olmalarına çalışmak demekdir. Peygamberimiz<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kirâm “radıyallahü<br />

teâlâ anhüm ecma’în” ve hakîkî müslimân olan islâm devletleri,<br />

meselâ Osmânlılar, hep böyle cihâd etdiler. Güçsüz, sa-<br />

– 61 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!