19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

edemedi. Konuşmaları akşam nemâzına kadar devâm etdi. Genç<br />

olan âlim, yaşlı olan câhilin üst tarafına oturur. Talebe, hocasından<br />

evvel söze başlamaz. Hocası yok iken, onun yerine oturmaz. Sokakda<br />

önünde yürümez. Bir kimse, kendisi için ayağa kalkılmasını sever,<br />

fekat bu sevgiden kurtulmak isterse, sevgisi (Meyl-i tabî’î), ya’nî<br />

tabî’at îcâbı olur. Yâhud şeytânın vesvesesinden olur. Her ikisi de,<br />

günâh değildir. Elinde değildir, irâdesinin dışındadırlar.<br />

Yalnız olarak yürümeyip, arkasından başkalarının da gelmesini<br />

istemek, yâhud kendisi hayvân üstünde, talebelerinin yerde gitmelerini<br />

sevmek de kibr alâmetidir. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem”, Medînenin Bakî’ kabristânına gidiyordu. Birkaç kişi görüp,<br />

arkasından geldiler. Durarak öne geçmelerini emr buyurdu.<br />

Arkalarından yürüdü. Sebebi soruldukda, (Ayak sesini işitdim.<br />

Kalbime kibrden bir zerre gelmemesi için böyle yapdım) buyurdu.<br />

Kendisine kibr gelmez. Eshâbına ders vermek için böyle yapdı.<br />

Ebü’dderdâ “radıyallahü teâlâ anh” diyor ki, kibrli kimsenin arkasında<br />

yürüyenlerin sayısı artdıkca, bunun Allahü teâlâdan uzaklaşması<br />

da artar.<br />

Üzerinde hakkı bulunanları, ya’nî tanıdıklarını ziyâret etmemek<br />

de kibr alâmetidir. Kendinden aşağı olanları ziyâret etmek tevâdu’<br />

alâmetidir.<br />

Yanına başkasının oturmasını istememek ve hastalarla birlikte<br />

oturmamak, evinin işini yapmamak, evine lâzım olan şeyleri satın<br />

alıp evine getirmemek ve kullanılmış elbisesini tekrâr giymek istememek,<br />

hep kibr alâmetidir. İş başında iş elbisesi giymek istememek<br />

de, böyledir. Fakîrlerin da’vetine gitmeyip, zenginlerin da’vetine<br />

gitmek de tekebbürdür. Akrabâsının ve çocuklarının muhtâc<br />

oldukları şeyleri te’mîn etmemek ve doğru sözü kabûl etmeyip<br />

münâkaşa etmek, kusûrunu, kabâhatini bildirenlere teşekkür etmemek,<br />

herkesin yanında olursa riyâ olur. Hem yalnız iken, hem<br />

de başkalarının yanında yaparsa, kibr olur.<br />

Tevâdu’ sâhibi olabilmek için, dünyâya nerden geldiğini, nereye<br />

gideceğini bilmek lâzımdır. Hiç yok idi. Önce bir şey yapamıyan,<br />

hareket edemiyen bebek oldu. Şimdi de, her an hasta olmak,<br />

ölmek korkusundadır. Nihâyet ölecek, çürüyecek ve toprak<br />

olacakdır. Hayvânlara, böceklere gıdâ olacakdır. İ’dâm odasına<br />

sokulmuş olup, i’dâm olunacağı zemânı bekleyen kimsenin, ölüm<br />

odasında çekdiği sıkıntılar gibi dünyâ zındanında, her an ne zemân<br />

azâba götürüleceğini beklemekdedir. Ölecek, leş olacak,<br />

böceklere yem olacak, kabr azâbı çekecek, sonra diriltilip kıyâmet<br />

sıkıntılarını çekecekdir. Cehennemde sonsuz yanmak korkusu<br />

içinde yaşıyan kimseye tekebbür mü yakışır, tevâdu’ mu? İn-<br />

– 59 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!