19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ye havânın dolması gibi olur.]Veşşemsi sûresi dokuzuncu âyetinde<br />

meâlen, (Nefsini tezkiye eden kurtuldu. Nefsini günâhda, cehâletde,<br />

dalâletde bırakan, ziyân etdi) buyuruldu.<br />

[(Mevâkib tefsîri)nde diyor ki, (Nefs tezkiye edilince, kalb tasfiye<br />

bulur. Ya’nî nefs, kötü isteklerden kurtarılınca, kalbin mahlûklara,<br />

harâmlara bağlılığı kalmaz.Fârisî beyt tercemesi:<br />

Harâmları istemekden, kesilmedikçe nefs,<br />

kalb ilâhî nûrlara, ayna olamaz hiç!<br />

Nefsin kötülükleri, pislikleri demek, islâmiyyetin beğenmediği,<br />

harâm etdiği şeyler [ya’nî, dünyâ] demekdir). Şimdi ba’zıları, Allahü<br />

teâlânın fenâ dediği, yasak etdiği şeylere, moda, asrîlik, ilericilik<br />

diyor. Allahü teâlânın beğendiği, emr etdiği şeylere gericilik,<br />

câhillik diyor. Harâm işleyenlere san’atkâr, aydın, ilerici insan,<br />

müslimânlara mürtecî, yobaz, gerici diyenler oluyor. Bunlara aldanmamalı.<br />

Dîni, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarından öğrenmelidir.]<br />

Görülüyor ki, bu açık, parlak islâmiyyete ve temiz, doğru yola<br />

inanmıyan kimsenin kalbi, şekerin tadını anlıyamıyan safralı gibi,<br />

hastadır. Fârisî mısra’ tercemesi:<br />

Bir kimse, kör ise, güneşin suçu ne?<br />

Seyr ve sülûkdan [ya’nî tesavvuf yolunda ilerlemekden] maksad,<br />

nefsi tezkiye ve kalbi tasfiye etmekdir. Ya’nî nefsi ve kalbi<br />

hastalıklardan kurtarmakdır. Bekara sûresinde, (Kalblerinde hastalık<br />

vardır) meâlindeki dokuzuncu âyet-i kerîmede bildirilen hastalık<br />

tedâvî edilmedikçe, hakîkî îmân ele geçmez. Bu âfetler var<br />

iken, akl yolu ile kalbde hâsıl olan îmân, îmânın sûretidir. Çünki<br />

nefs, bu îmânın tersini istemekde, küfründe inâd ve isrâr etmekdedir.<br />

Böyle îmân, safra hastasının, şekerin tatlı olduğuna îmân etmesi<br />

gibidir. Herne kadar inandım dese de, vicdânı, şekeri acı bilmekdedir.<br />

Safrası düzeldikden sonra, şekerin tatlı olduğuna hakîkî<br />

îmân hâsıl olur. Îmânın hakîkati de, nefsin tezkiyesinden ve kalbin<br />

itmînânından sonra kalbde hâsıl olur. [İtmînân, hakîkî inanmak<br />

demekdir.] İşte böyle hakîkî îmân yalnız Evliyâda bulunur ve elden<br />

gitmez. Yûnüs sûresinde, (Biliniz ki, Allahü teâlânın Evliyâsı<br />

için, azâb korkusu, ni’metlere kavuşmamak üzüntüsü yokdur!)<br />

meâlindeki altmışikinci âyet-i kerîmedeki müjde, böyle îmân sâhibleri<br />

içindir. Allahü teâlâ, hepimizi bu kâmil, hakîkî îmânla şereflendirsin!<br />

Âmîn.<br />

– 556 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!