19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

fir olsun, bir kimsenin hakkını alıp da tevbe etmeyip onunla halâllaşmazsan,<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” sana la’net<br />

eder. Ana-babanın ve dînini öğreten hocasının meşrû’ olan emrlerine<br />

âsî olanlar da mel’ûndur. Allahü teâlânın rızâsının gayrine,<br />

meselâ falanca kimseye diyerek kurban kesenler de bu la’net halkasına<br />

dâhildirler. Kızına zinâ etdiren, çıplak gezdiren, evlâdlarına<br />

îmânı, harâmları öğretmiyen babalar ve analar ve Allahü teâlâdan<br />

başkasına ibâdet ve secde edenler de mel’ûndurlar.<br />

[Abdülganî Nablüsî “rahime-hullahü teâlâ” (Hadîka)da el ile<br />

yapılan günâhları anlatırken diyor ki: (Zor ile gasb edilen ve rüşvet<br />

olarak alınan, çalınan mallara ve kendinde emânet olan malları ticâretde<br />

kullanarak elde edilen kâra ve Dâr-ül-harbde ya’nî kâfir<br />

memleketlerine gidenin [tüccârın, seyyâhın], kâfirlerden, rızâları<br />

olmadan aldığı mala, (Mâl-ı habîs) denir. Bunları kullanması harâm<br />

olur. Sâhiblerine geri verilmeleri, sâhibleri bilinmiyorsa, fakîrlere<br />

sadaka verilmeleri lâzım olur. Başkasının [ve yetîmin] mülkünü,<br />

ondan iznsiz kullanmak harâmdır.) Müslimân, Dâr-ül-harbdeki kâfirlerin<br />

bile mallarına, canlarına, ırzlarına dokunmaz. Nakl vâsıtalarının<br />

ücretlerini öder. Kimseye hiyânet etmez.]<br />

Peygamberimiz “aleyhisselâm” buyurdu ki: (Bir kimse, birine<br />

su verse ve o da, ona karşı bir temennâ etse, eğilse, Allaha ortak<br />

koşmak olur.) Yine buyurdu ki: (El kaldırarak selâm vermek ve<br />

Allahdan başkasına yemîn eylemek de şirkdir.) Meselâ, (babanın<br />

canı için) diyerek yemîn etmemelidir.<br />

[Yukarıdaki hadîs-i şerîfde, el kaldırarak selâm vermenin şirk olduğu<br />

bildirildi. Hanefî mezhebinin büyük âlimleri ya’nî ictihâd makâmına<br />

yükselmiş olan âlimler buna benziyen hadîs-i şerîfleri karşılaşdırmışlar,<br />

hanefî mezhebinin üsûl ve kavâ’id-i mezhebiyyesine<br />

göre incelemişler. Bu hadîsin mensûh olduğunu anlamışlardır.<br />

Uzakda olana, yalnız el kaldırarak selâm vermenin mekrûh olduğunu,<br />

söz ile ve el ile birlikde selâm vermenin kerâhetsiz câiz olduğunu<br />

anlamışlardır. Bunun gibi, İbni Âbidînde nemâzın mekrûhları<br />

sonunda yazılı hadîs-i şerîfde, (Nemâzlarınızı na’lın ile kılınız. Yehûdîlere<br />

benzemeyiniz!) buyuruldu. Hâlbuki, fıkh âlimleri, ayakları<br />

örtülü kılmanın sünnet, ayakları açık olarak kılmanın mekrûh olduğunu<br />

bildirdiler. Yine bunlar gibi, (Hadîka)nın ikinci cildi, beşyüzseksenbirinci<br />

sahîfesinde, (Saçını, sakalını siyâha boyayanlar, Cennet<br />

kokusunu bulamazlar) hadîs-i şerîfini bildirdikden sonra, âlimlerin<br />

hepsi, siyâha boyamak mekrûhdur dedi. Câiz diyenler de oldu.<br />

(Mebsût)da böyle yazılıdır. Hazret-i Osmân ve hazret-i Hüseyn<br />

ve Ukbe bin Âmir ve İbni Sîrîn ve Ebû Bürde ve başkaları “rahime-hümullahü<br />

teâlâ” siyâha boyarlardı diyor. (Hadîka), ikinci cild,<br />

– 527 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!