19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

leri de halâl bilmek lâzımdır. Bunlara inanmayan, kâfir olur. Açıkça<br />

bildirilmeyen halâl ve harâm ise, böyle değildir. Meselâ, birçok<br />

şeyler Hanefî mezhebinde harâm iken, Şâfi’îde halâldir. O hâlde,<br />

ihtiyâcı olanın fâiz ile para alması câiz değildir, diyene, (Sus! Halâle<br />

harâm deme! Kâfir olursun) denemez. Çünki onun sözü hakîkate<br />

yakındır, belki de tâm hakîkatdir ve ona verilen cevâb, tehlükelidir.<br />

Harâm şübhesi olan şeyleri terk etmek evlâdır. Tekrâr edelim<br />

ki, ihtiyâc dâiresi çok genişdir. Eğer geniş tutulursa fâiz almıyacak<br />

kimse kalmaz ve Allahü teâlânın fâizi harâm etmesi, hâşâ, abes ve<br />

boşuna olmuş olur. Kınye kitâbı da nihâyet ihtiyâcı olanın fâiz ile<br />

para almasına cevaz vermekdedir. Yoksa herkese değil. İhtiyâcı<br />

böyle şübheli yoldan ise, halâl yoldan aramalıdır ve takvâ bereketi<br />

ile ve ufak bir teşebbüs ile, ihtiyâc ortadan kalkar. Mektûbâtdan<br />

terceme temâm oldu.<br />

İbni Nüceym Zeyn-ül-Âbidîn Mısrî “rahime-hullahü teâlâ”<br />

(Eşbâh) kitâbında, beşinci kâidenin sonunda, (Ba’zı ihtiyâclar zarûret<br />

kabûl edilir. Meselâ muhtâc olanın fâiz ödeyerek ödünç alması<br />

câiz olur) diyor. Seyyid Ahmed Hamevî “rahime-hullahü teâlâ”<br />

burayı açıklarken, (Meselâ on altın ödünç alıp, her gün belli<br />

mikdâr bir şeyi fâiz olarak öder) diyor. Bundan anlaşılıyor ki, nafakaya<br />

muhtâc olup, çalışamıyan ve karz-ı hasen bulamıyan âciz<br />

kimsenin nafaka için, fâiz ile ödünç alması câiz olur. Fekat, bu hâlde<br />

de (Mu’âmele satışı) yolu ile almalıdır. Meselâ, on altın alıp,<br />

oniki altın ödemekde uyuşulunca, on altını alırken, kalem, defter,<br />

kitâb gibi herhangi bir şeyi de iki altına satın alıp, oniki altın borçlanır.<br />

Böyle, fesâd ile, bid’at ile karşılaşıldığı zemân, islâmiyyete<br />

uymak için, ihtiyâtlı yol aramağa, (Hîle-i şer’ıyye) denir. Âciz olanın,<br />

zarûrete düşenin, ibâdetini kaçırmaması veyâ harâm işlememesi<br />

için (Hîle-i şer’ıyye) yapması lâzım olur. İslâmiyyete uymakdan<br />

kaçmak için çâre aramağa (Hîle-i bâtıla) denir ki, harâmdır.<br />

Tenbîh 2: Dâr-ül-harbde ya’nî Fransa, İtalya gibi putlara tapınan<br />

kâfir hükûmetlerin toprağında, kâfirlerden, kendi rızâları ile<br />

mal çekmek, meselâ onlara fâizle ödünç vermek câizdir. Fekat fâizle<br />

ödünç para almak orada da câiz değildir. Dâr-ül-harbdeki bir<br />

bankaya para yatırıp, fâiz almak, fâiz ile ödünç vermek için banka<br />

ile ortak olmak demekdir. Bu bankadan para çekenlerin hepsi kâfir<br />

ise, bankaya yatırılan paranın fâizini almak halâl olur. Bankadan<br />

fâiz ile para alanların hepsi müslimân ise, bankaya yatırılan paranın<br />

fâizini almak harâmdır. Bankadan ödünç para alan müşteriler,<br />

müslimân ile kâfir karışık ise, alınan fâiz mekrûhdur, ya’nî tahrîmen<br />

mekrûhdur. Kâfir mikdârı fazla ise, halâle yakın tenzîhen<br />

mekrûh olur. Mekrûhdan da sakınmalı, fâize bulaşmamalıdır. Ban-<br />

– 453 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!