19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Tahtâvî “rahime-hullahü teâlâ” (Merâk-ıl-felâh) hâşiyesinde<br />

diyor ki, (Kuşun ve öğretilmiş maymunun söyledikleri şeyler ve<br />

yüksek kubbelerde ve dağlardan aks eden sesler, insan okuması<br />

değildir. Okumak değil, okumağa benzeyen seslerdir. Çünki, bu<br />

sesleri çıkaranlarda temyîz yokdur.) Görülüyor ki, insan okumasının<br />

aksleri, insanın irâdesine tâbi’ olduğu ve insanın sesine tam<br />

benzediği hâlde, buna okumak denilmiyor. Radyodan, ho-parlörden<br />

çıkan Kur’ân ve ezân sesleri de, insanın irâdesi ile söylendiği<br />

ve söyliyenin sesine tam benzediği hâlde, insan sesi değildirler.<br />

Bunlar, Kur’ân okumak ve ezân okumak olmuyorlar. Kur’ân-ı kerîmi<br />

ve ezânı radyoda okumak, ho-parlörle okumak, sünnetin terk<br />

edilmesine sebeb oluyor. Bid’at oluyor.<br />

Radyodan, ho-parlörden çıkan sesler, insanın aynada görülen<br />

hayâli gibidirler. Aynadaki hayâl, insana tam benzediği hâlde ve insanın<br />

irâdesi ile hareket etdiği hâlde, insanın kendisi değildir. Yabancı<br />

kadının, ellerinden ve yüzünden başka yerlerine bakmak harâm<br />

olduğu hâlde, aynadaki görüntüsüne şehvetsiz bakmak harâm<br />

değildir. İbni Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ” beşinci cildde (Nazar<br />

ve lems) faslının sonundaki tenbîhlerin ikincisinde diyor ki, (Bir insanın<br />

aynadaki, sudaki görüntüsü, kendisi değildir, benzeridir.<br />

Cam arkasındaki ve su içindeki insanın ise, kendisi görülmekdedir.<br />

Bunun için, yabancı kadının aynadaki, sudaki görüntüsüne şehvetsiz<br />

bakmak harâm değildir.) Şâmdaki Ehl-i sünnet âlimlerinden,<br />

Suriye baş kâdısı, Ahmed Mehdî Hıdır “rahime-hullahü teâlâ”,<br />

1382 [m. 1962] baskılı (Fihrist-i İbni Âbidîn) kitâbının 127 ve 284.<br />

cü sahîfelerinde, (Kadınların sinema perdelerinde görünen hayâllerine<br />

bakmanın hükmünü, İbni Âbidînin bu yazısında bulmakdayız)<br />

demekdedir. Radyodan, ho-parlörden çıkan ses, okuyan insanın<br />

sesinin kendisi olmadığı gibi, aksi de, görüntüsü de değildir.<br />

Başka ve metalik bir sesdir. Bu sesleri işiten kimse, imâmı ve ezânı<br />

duymuş olmaz. Bu seslerin kendilerini değil, benzerlerini işitmekdedir.<br />

Minâreden, ho-parlörün sesini işitince, (ezân okunuyor)<br />

dememeli, (nemâz vakti gelmiş) demelidir. İmâmın veyâ cemâ’atin<br />

hareketlerini görmeden, yalnız bu seslere uyarak nemâz kılınsa,<br />

imâma uyulmuş olmaz. İmâm ile kıldığı nemâzı sahîh olmaz. Sağır<br />

olan ve sağır olmayan kimsenin kulaklık takarak işitmesi, ho-parlörden<br />

işitmesi gibidir. Sağır olanın, zarûret olduğu için imâmın sesini<br />

kulaklıkla işiterek kıldığı nemâz sahîh olur. İmâmın veyâ cemâ’atin<br />

hareketlerini görerek kıldığı için de, nemâzı sahîh olmakdadır.<br />

Nemâzı ho-parlör ile kıldırmak ise, hiçbir zemân zarûret değildir.<br />

Kur’ân-ı kerîmin ve ezânın benzerlerine de hurmet etmek,<br />

– 427 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!