19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

laha “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” inanmadın. Şimdi de meleklere<br />

inanmadın, mel’ûn şeytâna yine aldandın) derler. Boynuna<br />

ateşden zincirler takıp, ayaklarını başından aşırıp, sağ elini sol böğrüne,<br />

sol elini sağına sokup, arkadan çıkarırlar. Âyet-i kerîme, bu<br />

hâli haber vermekdedir. Bağırır, dünyâdaki yaltakcılarını çağırır.<br />

Zebânîler cevâb verip: (Ey kâfir, ey müslimânlarla alay eden ahmak!<br />

Yalvarmak zemânı geçdi. Artık îmân kabûl olmaz, düâ kabûl<br />

olmaz. Küfrünün cezâsını çekmek zemânı geldi) derler. Dilini ensesinden<br />

çekerler. Gözlerini çıkarırlar. Dürlü dürlü çok acı azâblar<br />

yaparak, habîs rûhunu alır, Cehenneme atarlar. Allahü teâlâ, <strong>Muhammed</strong><br />

“aleyhisselâm”ın dîninde ve yüce Peygamberin dînini<br />

doğru olarak bizlere ulaşdıran Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâblarında<br />

yazılı i’tikâdda olarak can vermemizi nasîb eylesin! Âmîn.<br />

Ne kadar yaşasan, nihâyet öleceksin. Peygamberimiz “aleyhisselâm”<br />

buyurdu ki, (Bir insanın rûhu vücûdünden ayrılınca, bir nidâ<br />

gelir ki, ey insan oğlu, sen mi dünyâyı terk eyledin, yoksa dünyâ<br />

mı seni terk eyledi? Sen mi dünyâyı topladın, yoksa dünyâ mı<br />

seni topladı? Sen mi dünyâyı öldürdün, yoksa dünyâ mı seni öldürdü?<br />

Cenâzeyi yıkamağa başlayınca üç nidâ gelir:<br />

1- Hani senin kuvvetli vücûdün? Seni hangi şey za’îfletdi?<br />

2- Hani senin güzel konuşman, seni hangi şey susdurdu?<br />

3- Hani senin sevgili dostların, seni neye bırakıp gitdiler?<br />

Cenâze kefene sarılınca bir nidâ dahâ gelir: Azıksız yola çıkma!<br />

Bu yolculuğun geriye dönmesi yokdur, ebedî olarak geri gelemezsin.<br />

Varacağın yer azâb melekleriyle doludur. Tabut içine konunca,<br />

bir nidâ dahâ gelir. Eğer Hak teâlânın rızâsını kazandınsa ne mutlu<br />

sana, büyüklük ve se’âdet senindir. Eğer cenâb-ı Hakkın gazabını<br />

kazandınsa yazıklar olsun sana! Cenâze, mezârının yanına varınca<br />

bir nidâ dahâ gelir. Ey insan oğlu! Dünyâda kabr için ne hâzırladın?<br />

Bu karanlık mezâr için ne nûr getirdin? Zenginlik ve şöhretinden<br />

ne getirdin? Bu çıplak kabri döşemek ve zînetlendirmek için<br />

ne getirdin? Cenâzeyi mezâra koydukları zemân, kabr bir nidâ<br />

eder ve der ki: Arkamda söylerdin, şimdi karnımda sükût edersin.<br />

Nihâyet cenâzenin defni bitip oralarda hizmet gören insanlar da<br />

ayrılıp gidince, Hak teâlâ hazretleri tarafından bir nidâ gelir: Ey<br />

benim kulum, yalnız kaldın; şu karanlık mezârda, seni bırakıp gitdiler.<br />

Bunlar, senin dostların, kardeşlerin, evlâdların ve candan<br />

adamların idi. Hâlbuki hiçbirinin sana fâidesi olmadı. Ey kulum,<br />

sen bana âsî oldun, emrimi tutmadın, hiç bu hâlini düşünmedin. Şâyed,<br />

ölen kimse îmân ile ölmüşse umulur ki, cenâb-ı Hak o kimseyi<br />

afvına mazhar kılar ve der ki, ey mü’min kulum! Seni kabrde garîb<br />

bırakmak şânıma yakışmaz. İzzet-ü celâlim hakkı için, sana bir mer-<br />

– 349 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!