19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

hat kalın, ey benim oğlum ve kızım, anam ve babam! Bunun gibi<br />

firâk günü yokdur. Hasretlik, görüşmemiz kıyâmete kaldı. Elvedâ<br />

olsun sizlere, ey ardımca göz yaşı dökenler!) der.<br />

Nemâzı kılınıp, omuza alındıkda, yine çağıra ve diye ki, (Beni<br />

yavaş yavaş götürün! Eğer kasdınız sevâb ise, bana zahmet vermeyin!<br />

Sizden Allahü teâlâya hoşnudluk götüreyim!)<br />

Kabr kenârına konuldukda, yine çağırır ve der ki: (Görün benim<br />

hâlimi de, ibret alın! Şimdi beni, karanlık yere koyup gidersiniz.<br />

Ben amelimle kalırım. Bu demleri görüp, vefâsız, yalancı dünyânın<br />

mekrine aldanmayınız!)<br />

Kabrine koydukları zemân, can, başının ucuna gelir. Zinhâr,<br />

bir meyyiti, telkînsiz bırakmayalar. [Defnden sonra sâlih bir kimsenin<br />

(Telkîn) vermesi sünnetdir. Vehhâbîler, telkîn vermenin<br />

sünnet olduğuna inanmıyorlar. Bid’atdır diyorlar. Ölü işitmez, duyamaz,<br />

diyorlar. Ehl-i sünnet âlimleri “rahime-hümullahü teâlâ”<br />

çeşidli kitâblar yazarak telkîn vermenin sünnet olduğunu isbât etdiler.<br />

Bu kıymetli kitâblardan biri Mustafâ bin İbrâhîm Siyâmî<br />

“rahime-hullahü teâlâ” hazretlerinin (Nûr-ul-yakîn fî-mebhas-ittelkîn)<br />

kitâbıdır. Burada, Taberânînin ve ibni Mendenin haber<br />

verdikleri hadîs-i şerîf yazılıdır. Bu hadîs-i şerîfde telkîn verilmesi<br />

emr olunmakdadır. (Nûr-ul-yakîn) kitâbı, binüçyüzkırkbeş (1345)<br />

senesinde Siyamda, Bankong şehrinde yazılmış, 1396 [m. 1976] senesinde,<br />

İstanbulda, ikinci baskısı yapılmışdır.] Allahü teâlânın<br />

emriyle, meyyit, kabrde uykudan uyanır gibi, uyana ve göre ki, bir<br />

karanlık yerdedir. Hizmetçisine ve câriyesine veyâ kendisine dâimâ<br />

yardımda bulunan kimseye seslenip, (Bana mum getirin!) der.<br />

Asla ses ve sadâ gelmez. Kabr yarılıp, iki süâl meleği [Münker ve<br />

Nekîr] zuhûr eder. Bunların ağızlarından yalın ateşler ve burunlarından,<br />

siyâh dumanlar çıkmakda ola. Bu hâlde, ona yakın gelip<br />

diyeler: (Men rabbüke ve mâ dînüke, ve men nebiyyüke), ya’nî<br />

Rabbin kimdir ve dînin hangi dindir ve Peygamberin kimdir?<br />

Bunlara doğru cevâb verirse, o melekler, onu Hak teâlânın, ona<br />

rahmetiyle tebşîr edip giderler. Hemen o ânda kabrin sağ tarafından<br />

bir pencere açılır ve bir ay yüzlü kişi çıkıp, yanına gelir. Bu<br />

îmânlı hâtun ona bakıp şâd olur. (Sen kimsin?) diye süâl eder.<br />

(Ben senin, dünyâda, sabrından ve şükründen yaratıldım. Kıyâmete<br />

değin, sana yoldaş olurum) diye cevâb verir.<br />

Harâmları istemekden kesilmedikce nefs,<br />

Kalb, ilâhî nûrlara ayna olamaz hiç!<br />

– 346 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!