19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yüzyirmi rahmet melekleriyle geleler. Yüzlerinin nûru Arşa çıkmış,<br />

başları tâclı ve arkalarında, nûrdan hulleler ve ayaklarında altın<br />

na’lınlar ve yeşil kanadları bulunur. Ellerinde, Cennet yemişleri,<br />

kokuları misk gibi gelip, izzet ve ikrâm ile selâm verirler ve<br />

(Hallâk-ı âlem, sana selâm eyler ve Cennet verip, habîbi <strong>Muhammed</strong><br />

“aleyhisselâm”a komşu eyler ve hazret-i Âişeye musâhib eyler)<br />

derler.<br />

Bu îmânlı kadın, bu kelâmları işitip ve gözünün perdesi açılıp,<br />

ehl-i îmân hâtunlarını göre ve günâhkâr olup, azâb olunanları göre<br />

ve (Onların günâhlarını bağışla Rabbim!) diye, niyâzda buluna.<br />

Cenâb-ı izzetden, bir hitâb gele ki, (Yâ câriyem! Cümle murâdını<br />

hâsıl eyledim, ver emânetini, Habîbimin hâtunu ve kızı sana muntazırdırlar.)<br />

Hemen bu hitâbı işitince, canı titreye ve ayakları atıla<br />

ve terler döke ve can vermek üzere iken, iki melek gele. Ellerinde<br />

ateşden bir çomak, sağ yanında biri, sol yanında biri dura ve şeytân<br />

aleyhil-la’ne koşup gele ve gerçi bundan bize fâide yok ammâ,<br />

hele bir göreyim deyip eline bir cevâhir çanak içinde buzlu su, bu<br />

sûretle gelip, suyu göstere. O melekler, o habîsi görünce, ellerindeki<br />

çomaklarla vurarak, elindeki çanağı kırıp, kendisini kovalar.<br />

O müslimân hâtun bunu görüp güle. Sonra, o hûrî kızları, ona cevâhir<br />

kâse ile kevser şerâbı vereler, içe. Cennet şerâbının lezzetinden<br />

canı sıçrayıp kadehe yapışa ve melek-ül-mevt canını o kadehden<br />

ala. Melekler, çağırışıp, (İnnâ lillahi ve innâ ileyhi râci’ûn) diyeler.<br />

Ve canı alıp gökleri seyr etdirip, Cennete götüreler ve oradaki<br />

makâmını gösterip, derhâl yine, meyyitin başı ucuna getireler.<br />

Ne zemân ki, esvâbını çıkaralar ve saçını çözeler, rûhu hemen<br />

cesedinin başı ucuna gelip, der ki: (Ey yıkayıcı ! Âheste âheste tut!<br />

Zîrâ, Azrâîl pençesinden can yarası yemişdir. Ve tenim gâyet zahmet<br />

çekmişdir ve sarsılmışdır.) Teneşire geldikde, yine gelip diye<br />

ki: (Suyu çok sıcak etme! Tenim pek za’îfdir. Tez beni elinizden<br />

halâs eyleyin ki, râhat olayım.) Yıkayıp kefene sarılınca, bir mikdâr<br />

dura, yine çağıra ve diye ki: (Bu cihânı son görüşümdür. Hısm<br />

ve akrabâlarımı göreyim ve onlar da beni görsünler ve ibret alsınlar.<br />

Onlar da yakında benim gibi öleceklerinden, ardımdan feryâd<br />

etmesinler. Beni unutmayıp, Kur’ân-ı kerîm okuyarak, dâimâ ansınlar.<br />

Benim mîrâsım için, aralarında çekişmesinler. Tâ ki, kabrde<br />

azâb görmiyeyim. Cum’alarda ve bayramlarda da beni hâtırlasınlar.)<br />

Sonra, musallâ üzerine konuldukda, can yine çağırarak, (Râ-<br />

– 345 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!