19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

TAKLÎD İLE ÎMÂN<br />

8 - Kalb hastalıklarının sekizincisi, tanımadığı kimseleri (taklîd)<br />

etmekdir. Ehl-i sünnet âlimi olduğu anlaşılmayan kimsenin sözlerinin,<br />

kitâblarının ve kendisinin medh olunmasına, yaldızlı, ateşli<br />

propagandalara aldanarak, buna tâbi’ olmak câiz değildir. Nasıl<br />

kimse olduğunu araşdırmadan, onu güvendiği kimselere sormadan,<br />

i’tikâdında, sözlerinde ve ibâdetlerinde ona uymak, insanı felâkete<br />

götürür. Müslimân olmak için, ya’nî Allahü teâlânın varlığını,<br />

bir olduğunu, kudretini, sıfatlarını anlamak için, zâten kimseyi<br />

taklîde ihtiyâc yokdur. Fen bilgilerini iyi öğrenen, aklı başında bir<br />

kimse, yalnız düşünmekle, Onun var olduğunu anlar. Îmâna kavuşur.<br />

Eseri görerek müessirin, ya’nî eseri yapanın varlığını anlamamak,<br />

ahmaklık olur. Her insanın böyle düşünerek îmâna gelmesini<br />

dînimiz emr etmekdedir. Selef-i sâlihîn, bu emri söz birliği ile<br />

bildirmişlerdir. Hicretin dörtyüz senesinden sonra meydâna çıkan<br />

ba’zı sapık fırkadakiler, nazar [incelemek] ve istidlâl etmeğe [eseri<br />

görünce, müessirini anlamağa] lüzûm yokdur dediler ise de, bunların<br />

sözlerinin kıymeti yokdur. Çünki, sonra gelenlerin hilâfı, sâbıkların<br />

icmâ’ını men’ etmez. Bunun için, anasını, babasını, hocalarını<br />

taklîd ederek, doğru i’tikâda kavuşan kimsenin îmânı sahîh ise de,<br />

nazarı ve istidlâli terk etdiği için, ya’nî fen bilgilerini kısaca öğrenip,<br />

Allahü teâlânın varlığını düşünmediği için, günâh işlemişdir.<br />

Fen derslerini öğrenmemiş bir kimse, anadan babadan, kitâbdan<br />

öğrenerek îmân etdiği, düşünerek kabûl etdiği, aklını kullanarak<br />

inandığı için, istidlâli terk etmiş sayılmaz diyenler vardır.<br />

Amellerde, ibâdetlerde, ictihâd derecesine yükselmiş olan âlimlerden<br />

birini seçerek, her işinde bunu taklîd etmesi lâzımdır. Dört<br />

mezheb âlimlerinden birini taklîd eder. Böyle hakîkî Ehl-i sünnet<br />

âlimi bulamazsa, kitâblarını taklîd eder. (İctihâd), nasslarda açık bildirilmemiş,<br />

kapalı bildirilmiş olan bilgileri anlamak, açıklamak demekdir.<br />

Âyet-i kerîmelere ve hadîs-i şerîflere (Nass) denir. İctihâd<br />

yapmak şartlarına mâlik olan derin âlimlere (Müctehid) denir. Hicretden<br />

dörtyüz sene sonra, müctehid yetişmedi. Müctehide ihtiyâc<br />

da kalmadı. Çünki, Allahü teâlâ ve Onun resûlü <strong>Muhammed</strong> aleyhisselâm,<br />

kıyâmete kadar, hayât şekllerinde ve fen vâsıtalarında yapılacak<br />

değişikliklerin, yeniliklerin hepsine şâmil olan ahkâmın<br />

hepsini bildirdiler. Müctehidler de, bunların hepsini anlayıp, açıkladılar.<br />

Sonra gelen âlimler, bu ahkâmın, yeni hâdiselere nasıl tatbîk<br />

edileceklerini, tefsîr ve fıkh kitâblarında bildirirler. (Müceddid) denen<br />

bu âlimler kıyâmete kadar mevcûddur. (Fen vâsıtaları değişdi.<br />

Yeni hâdiselerle karşılaşıyoruz. Din adamları toplanarak yeni tefsîrler<br />

yazılmalı, yeni ictihâdlar yapılmalıdır) diyerek, nasslara ilâveler,<br />

değişiklikler yapmak lâzım olduğunu savunanların (Zındık) ve<br />

– 34 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!