19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

FEZÂİL-İ ESHÂB BAHSİ<br />

Bütün Sahâbenin içinde, Resûlullahın dört halîfesi “radıyallahü<br />

teâlâ anhüm ecma’în” diğerlerinden üstündür. Cümlesinin hilâfet<br />

müddeti, otuz senedir. [Eshâb-ı kirâmın “radıyallahü teâlâ anhüm<br />

ecma’în” hepsinin Cennete gidecekleri bildirildi. Hiç birine<br />

dil uzatmak câiz değildir.]<br />

Ve dahî, Evliyânın kerâmeti hakdır, doğrudur.<br />

Cümle Velîlerin efdali, en üstünü, hazret-i Ebû Bekr-i Sıddîkdır<br />

“radıyallahü teâlâ anh”. Hilâfeti hakdır. Onun birinci halîfe olduğu,<br />

ümmetin icmâ’ı ile sâbitdir. Resûlullahın “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” kayın babasıdır. Kızı Âişe “radıyallahü anhâ” anamızı,<br />

Resûlullaha “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” tezvîc eylemişdir.<br />

Hakîkat ilminde mâhirdir. Cümle malını hak yoluna sarf etdi. Tâ<br />

ki, bir habbesi kalmadı. Beline, hurma lifinden örtü giydi. Cebrâîl<br />

“aleyhisselâm” dahî onun giydiği gibi giyerek, Resûlullaha geldi.<br />

Resûl, onu bu hâlde görünce, (Yâ karındaşım Cebrâîl! Ben seni,<br />

bu hâlde hiç görmemişdim. Bu hâl ne acebdir) diye buyurdukda,<br />

Cebrâîl “aleyhisselâm”: (Yâ Resûlallah! Şimdi sen beni bu<br />

hâlde gördün, ne kadar melekler var ise, cümlesi bu hâldedir. Bunun<br />

sebebi odur ki, Allahü azîm-üş-şân, hitâb etdi ki, (Ebû Bekr<br />

kulum cümle emlâkini, benim rızâm için, benim yoluma sarf eyledi.<br />

Şimdi hurma lifinden örtü giyindi. Ey benim meleklerim, sizler<br />

dahî, onun gibi giyininiz) diye emr eyledi. Cümle melekler, şimdi<br />

bu hâldedirler) diye buyurdu. Ve kendisine, onun için, Sıddîk denildi.<br />

Onun ardınca, Evliyânın efdali, hazret-i Ömer “radıyallahü<br />

anh”dır. Hilâfeti, ümmetin icmâ’ı ile sâbitdir. İslâm ilmlerinde<br />

mâhirdir. Birgün, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” hazretlerine,<br />

bir münâfık ile bir yehûdî, da’vâ ile geldiler. Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” hazretleri, da’vâlarını dinledi. Hak,<br />

yehûdînin lehinde çıkdı. O münâfık râzı olmayınca, Resûlullah<br />

“sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” o vakt, onlara: (Ey kişiler!<br />

Ömere varın, sizin da’vânızı görsün!) diye buyurdu. Onlar, hazret-i<br />

Ömere “radıyallahü teâlâ anh” geldiler. Neye geldiniz? dedi.<br />

Münâfık, bu yehûdî ile, da’vâm vardır, dedi. Hazret-i Ömer<br />

“radıyallahü teâlâ anh” buyurdu ki, sâhib-i islâmiyyet var iken,<br />

ben bu da’vâyı, nasıl göreyim? Münâfık dedi ki: Biz Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”e vardık, da’vâyı yehûdîye hükm eyledi.<br />

Ben râzı olmadım! Hemen Ömer “radıyallahü anh” onlara<br />

siz bekleyin, ben da’vânızı, şimdi hâl edeyim dedi ve içeriye git-<br />

– 325 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!