19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

kadar zekât verip, onu kendine olan borcundan kurtarmak istese,<br />

fakîre o kadar zekât verir. Sonra, alacağını fakîre sadaka eder.<br />

Ya’nî halâl eder, bağışlar. Sonra fakîr, elindeki zekâtı bu zengine<br />

hediyye eder. Yâhud fakîr, borcu kadar altını birisinden ödünc<br />

alıp zengine hediyye eder. Zengin bunu zekât niyyeti ile bu fakîre<br />

geri verir. Sonra, fakîri borcundan ibrâ eder. Ya’nî, ona bağışlar.<br />

Fakîr, zekât olarak aldığı altınları, evvelce ödünc almış olduğu<br />

kimseye geri verir. Zekât ile [ve nezr edilen mal ile] hayrât ve hasenât<br />

yapılamaz. Yapmak için, bunları tanıdığı bir fakîre verir. Fakîr<br />

de, bunlar ile o hayrlı işleri yapar.) Bunlardan anlaşılıyor ki,<br />

kâğıd para ile zekât verebilmek için, vereceği kâğıd paranın değeri<br />

kadar altın lira ağırlığındaki altın zînet eşyâsını zevceden veyâ<br />

bir tanıdığından ödünç alır. Altınları, tanıdığı veyâ akrabâsından<br />

bir fakîre zekât niyyeti ile verir. Böylece kâğıd paraların zekâtı verilmiş<br />

olur. Sonra, fakîr bu altınları bu zengine hediyye eder. Zengin<br />

de alıp, sâhibine geri vererek borcunu öder. Zekâtı verilmiş olduğundan,<br />

zengin zekât vermek için ayırmış olduğu elindeki kâğıd<br />

paraların bir kısmını bu fakîre verir. Geri kalanı her dürlü hayrâta<br />

ve hasenâta verir. Fakîr de bu hayrâtın sevâblarına kavuşmak<br />

isterse, zekât olarak aldığı altınları bu zengine satar. Sonra, hayrlı<br />

işler yapması için zengini vekîl edip, kâğıd paraları zengine geri<br />

verir.<br />

Dört mezheb ilmlerinde mütehassıs, büyük âlim, seyyid Abdülhakîm<br />

Arvâsî “rahmetullahi aleyh” buyurdu ki, (Kâğıd paraların<br />

kıymeti, kıymet-i i’tibâriyyedir. İ’tibârdan düşünce, kıymeti kalmaz.<br />

Bu sebebden, fıtra ve zekâtı, kâğıd para ile vermek câiz olmaz.<br />

Kâğıd ile, evvelce verilmiş zekâtlar, altın ile devr edilerek, kazâ<br />

edilmelidir. Hacdan başka, diğer mâlî ibâdetlerin kazâsı, devr<br />

tarîkı ile yapılır.)<br />

(Dürr-ül-muhtâr)da diyor ki, (Bâgîler, ya’nî hükûmete isyân<br />

ederek memleketi ellerine geçirmiş olan müslimânlar ve zâlim<br />

olan müslimân sultânlar, hayvân ve uşr denilen toprak mahsûllerinin<br />

zekâtlarını alırlarsa ve bunları Allahü teâlânın emr etdiği<br />

yerlere verirlerse, bu aldıkları mallar zekât olur. Aldıklarını başka<br />

yerlere verirlerse, aldıkları zekât sayılmaz. Mal sâhiblerinin<br />

zekâtlarını tekrâr müslimân fakîrlere vermeleri lâzım olur. Ticâret<br />

mallarının zekâtlarını ve para zekâtlarını toplarlarsa, âlimlerin<br />

çoğuna göre zekât yerine geçmez. Fetvâ da böyledir. Ba’zı âlimlere<br />

göre ise, zâlim sultânlar, müslimân oldukları için ve ellerindeki<br />

mallar milletin hakları olduğundan fakîr sayılacakları için,<br />

bunlara zekât niyyet edilerek verilenler zekât yerine geçer.) İbni<br />

Âbidîn de diyor ki, (Vergi olarak, gümrük diyerek ve başka ism-<br />

– 299 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!