19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

limân olması lâzımdır. Tam mülkü demek, kullanması mümkin ve<br />

câiz olan malı demekdir. Satın alınan mal, söz kesilince mülk olur<br />

ise de, teslîm alınmadan önce, kullanılması mümkin olmadığı için,<br />

tam mülk olmaz. Gasb edilen, ya’nî zulm ile, zor ile alınan ve sirkat<br />

edilen, ya’nî çalınan ve fâiz, rüşvet, kumar ile alınanı ve çalgı<br />

çalmak, şarkı söylemek ücreti ve alkollü içki satışı bedeli olarak<br />

alınan ve fâsid bey’ ile satın alınan mallara (Mâl-ı habîs) denir.<br />

Habîs malların zekâtları verilmez. Çünki bunlar, alanın mülkü olmaz.<br />

Sâhiblerine, sâhibleri ölmüş ise vârislerine, vârisleri de yoksa,<br />

fakîr müslimânlara verilmeleri lâzımdır. Habîs malları, birbirleri<br />

ile veyâ kendi halâl malı ile karışdırırsa, bu karışım, mülkü<br />

olur ise de, buna (Mülk-i habîs) denir. Mülk-i habîsi de, başkasına<br />

vermek ve kullanmak harâmdır ve tâm mülk olmadığı için, zekâtı<br />

verilmez. Buna karışmış bulunan habîs malın mislini, misli yoksa<br />

kıymetini kendi halâl, zekât malından, sâhiblerine tazmîn etdikden<br />

[ödedikden] sonra, mülk-i habîsi kullanması halâl olur ve zekât<br />

nisâbına katması lâzım olur. Bu borçlarını ödemek için, halâl<br />

malı yoksa, ödünç alıp öder. Borcunu ödemeden evvel mülk-i habîsi<br />

kullanmak, başkasına vermek harâm ise de, satarsa, hediyye<br />

ederse, alana harâm olmaz. Sâhibleri ve vârisleri bilinmiyorsa veyâ<br />

çeşidli kimselerden toplanan harâm mallar birbirleri ile karışdırılıp<br />

mülk-i habîs olurlarsa, hepsinin müslimân fakîrlere sadaka<br />

verilmesi lâzım olur.<br />

Fakîr, aldığını geri hediyye ederse, verenin geri alması câiz<br />

olur.<br />

Altın ve gümüş, hâlis olarak kullanılmaz. Hâlisi yarıdan fazla<br />

ise, zekâtları her hâlde verilir ve ağırlıkları ile hesâb edilir. Bunlardan<br />

çarşıda semen olarak kullanılan iki nev’ bulunursa, hâlisi dahâ<br />

çok olana (Ceyyid) denir. Hâlisi az olanına (Züyûf) denir. Hâlisleri<br />

yarıdan az ise, ticâretde kullanılınca ve kıymetleri altın veyâ gümüş<br />

nisâbı kadar olunca, zekâtlarını vermek lâzım olur.<br />

Yağmur veyâ nehr suyu ile sulanan uşrlu toprak mahsûlü,<br />

mikdârı az olsa da ve çabuk çürüyen, bozulan sebze, meyve olsa<br />

da, onda biri uşr olarak uşr memûruna verilir. Memûr, bunları satarak,<br />

parasını (Beyt-ül-mâl) denilen hazîneye kor. Meyve görününce<br />

veyâ olunca, yâhud toplandığı zemân vermek farz olur denildi.<br />

Hayvân ile veyâ dolab ile, makina, motor ile sulananın yirmide<br />

biri verilir. Hiçbir masraf çıkmadan önce vermek lâzımdır.<br />

Hükûmetin uşru, mal sâhibine bağışlaması, afv, lağv etmesi câiz<br />

değildir. Dağdan ve uşrlu toprakdan elde edilen balın da uşru verilir.<br />

Zimmîye zekât verilmez. Fekat fitre, keffâret, nezr ve sada-<br />

– 294 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!