19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

okumamalıdır) diyor. Böyle fetvâlarına islâm memleketlerindeki<br />

hakîkî din âlimleri vesîkalarla cevâb vermekdedirler. Bu doğru<br />

cevâblardan biri, Hindistânın çeşidli yerlerindeki ehl-i sünnet<br />

âlimlerinin fetvâlarıdır. Meselâ, Madras müftîsi allâme hibrünnihrir<br />

vel-fehhâme sâhibüt-takrîr vettahrîr mevlânâ <strong>Muhammed</strong> Temîm<br />

bin <strong>Muhammed</strong> Madrâsî “nevverallahü merkadehu” buyuruyor<br />

ki:<br />

Hutbenin hepsini arabîden başka dil ile okumak veyâ hem arabî,<br />

hem de tercemesi ile birlikde okumak mekrûhdur. Hutbenin<br />

hepsini arabî okumak vâcibdir. Çünki, Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem”, her hutbesini yalnız arabî okumuşdur. (Bahrür-râık)<br />

kitâbında, bayram nemâzlarını anlatırken diyor ki, (Terâvîh ve<br />

Küsûf nemâzlarından başka nâfile nemâzlar cemâ’at ile kılınmaz.<br />

Bayram nemâzları hep cemâ’at ile kılındığı için, nâfile olmadıkları,<br />

vâcib oldukları anlaşılır). Görülüyor ki, Resûlullahın “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” devâmlı olarak yapdığı ibâdetin vâcib olduğu anlaşılmakdadır.<br />

Allâme Zebîdî “rahime-hullahü teâlâ”, (İhyâ) şerhınde<br />

diyor ki, (Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” devâmlı<br />

yapdığı ibâdet vâcib olur. Farz olduğunu göstermez.) Allâme<br />

müftî Ebüssü’ûd efendi “rahime-hullahü teâlâ”, (Feth-ullah-ilmu’în)<br />

kitâbında diyor ki, (Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem”<br />

devâmlı olarak yapması, bunun vâcib olduğunu gösterir.) [İbni<br />

Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ”, abdestin sünnetlerinde buyuruyor<br />

ki, (Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” devâmlı<br />

yapdığı ibâdet, hiç terk etmemiş ise, sünnet-i müekkede olur. Terk<br />

etmemekle berâber, terk edeni inkâr etmiş ise, vâcib olur. Çünki,<br />

inkâr etmemek, hükmen terk etmek olur. Bunun içindir ki, Ebüssü’ûd<br />

efendi, hiç terk etmeden devâm etdiği şey, vâcib olur demişdir.)<br />

Her ikisini de özrsüz terk etmenin tahrîmen mekrûh olduğunu,<br />

nemâzın mekrûhlarının sonunda bildirmekdedir.] Resûlullahın<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem” hutbeleri devâmlı olarak yalnız arabî<br />

okuması, arabî okumanın vâcib olduğunu göstermekdedir. Bunun<br />

için, hutbeleri arabîden başka lisân ile okumak veyâ hem arabî,<br />

hem de tercemesini okumak tahrîmen mekrûh olur. Çünki, birincisinde,<br />

arabî okumak terk edilmiş olur. İkincisinde ise, hutbenin<br />

yalnız arabî olması terk edilmiş olur. Her ikisinde de, Resûlullahın<br />

“sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” devâmlı yapdığı şey terk edilmiş<br />

olur. Bunun gibi, nemâza başlarken tekbîri arabî söylemek ve bunlar<br />

arasında (Allahü ekber) demek ayrı ayrı iki şeydir. İkisinden<br />

birini terk etmek, tahrîmen mekrûh olmakdadır. Çünki, Resûlullah<br />

“sallallahü aleyhi ve sellem”, hep Allahü ekber dediği için, bu-<br />

– 276 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!