19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ya’nî savtın aksinden hâsıl olan fi’le de kırâet denilmez. Bunun<br />

içindir ki, fukahâ bir kırâetin aksinde hâsıl olan sadây-ı mün’akise<br />

kırâet ve tilâvet hükmü terettüb etmiyeceğini ve meselâ: Secde-i<br />

tilâvet lâzım gelmiyeceğini beyân etmişlerdir. Bir kitâbı sessiz mutâlea<br />

etmek kırâet etmek demek olmadığı gibi, çalan veyâ çınlayan<br />

mün’akis bir sadâyı dinlemek de bir kırâet dinlemek değil, bir<br />

çalma ve çınlama dinlemekdir. Şu hâlde, Kur’ân-ı kerîm okuyan<br />

bir kâriin sadâsını aks etdiren gramofondan veyâ radyodan gelen<br />

savt veyâ sadâ, bir kırâet değil, bir kırâetin aksi ve tayfıdır ve bunlara<br />

istimâ’ ve insât emrinin hükmü terettüb etmez. Ya’nî dinlenmesi,<br />

susulması vâcib olan Kur’ân-ı kerîm, çalınan Kur’ân değil,<br />

kırâet olunan Kur’ândır. Ma’amâfih istimâi vâcib veyâ müstehab<br />

olmamakdan, istimâi gayr-ı câiz, adem-i istimâ’ı vâcib olmak lâzım<br />

gelir zan edilmemelidir. Zîrâ Kur’ânı çalmak, başka bir fi’il,<br />

çalınan Kur’ânı dinlemek de başka bir fi’ildir. Kur’ân-ı kerîmi çalmak,<br />

çalgılar miyânına koymak şayân-ı tecviz olmıyan bir fi’il olduğu<br />

zâhirdir. Nitekim Kur’ân-ı kerîm okumak bir kurbet olduğu<br />

hâlde, muhıll-i ta’zîm olan yerlerde okumak bir kabâhatdir. Fekat,<br />

okunmuş bulunursa, istimâı kabâhat değil, adem-i istimâı kabâhat<br />

olur. Meselâ, hamamda Kur’ân-ı kerîm kırâet eden günâha<br />

girer. Bununla berâber, okunduğu takdîrde, dinlememek de sevâb<br />

değildir. Bunun gibi, bir aks-i sadâ ile çınlayan, kezâlik bir gramofon<br />

veyâ radyoda çalınan bir Kur’ân-ı kerîm in’ıkâsını dinlemek<br />

bir vazîfe değildir diye dinlememek vazîfedir gibi de zan edilmemelidir.<br />

Zîrâ, bir kırâet değilse de, kırâete müşâbihdir. Çünki, kelâm-ı<br />

nefsîye dâldır. <strong>Bin</strong>âenaleyh istimâı kırâet gibi, vâcib veyâ<br />

müstehab değilse de, lâ-ekal câizdir, evlâdır ve hattâ ona da hurmetsizlik<br />

etmek gayr-ı câizdir. Öyle bir hâl karşısında bulunan bir<br />

müslimân, lâyık olmıyan yere konmuş bir Kur’ân-ı kerîm sahîfesi<br />

karşısında bulunuyormuş gibidir ki, ona karşı lâübâlîlik etmemesi<br />

ve elinden geldiği kadar onu oradan alıp lâyık olduğu bir yere kaldırması<br />

vazîfe-i diyâneti iktizâsındandır.)]<br />

Fıkh ve fetvâ kitâblarının çoğunda, meselâ (Kâdihân)da diyor<br />

ki, (Ezân okumak sünnetdir. İslâm dîninin şi’ârından, alâmetlerinden<br />

olduğu için, bir şehrde, bir mahallede ezân terk edilirse,<br />

hükûmetin oradaki müslimânlara zorla okutması lâzımdır. Müezzinin<br />

Kıble cihetini ve nemâz vaktlerini bilmesi lâzımdır. Çünki,<br />

ezânı başından sonuna kadar Kıbleye karşı okumak sünnetdir.<br />

Ezân, nemâz vaktlerinin ve iftâr zemânının başladığını bildirmek<br />

için okunur. Bu vaktleri bilmiyenin ve fâsıkın okuması, fitne çıkmasına<br />

sebeb olur. Aklı olmıyan çocuğun, serhoşun, delinin, cünüb<br />

olanın ve kadının ezân okumaları mekrûhdur. Müezzinin<br />

– 246 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!