19.03.2018 Views

Islam Ahlaki - Ali Bin Emrullah - Muhammed Hadimi

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir. I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır. II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır. III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

(İslâm Ahlâkı) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmiştir.

I. kısım; (İslâm ahlâkı) kısmıdır. Alî bin Emrullah ve Muhammed Hâdimi hazretlerinin kitâblarından hâzırlanmışdır. Kötü ahlâk ve bundan kurtulma çâreleri, (40) tane kötü ahlâk ve tedâvî yolları, ahlâk ilminin fâideleri, neye yaradığı, rûh nedir, rûhun kuvvetleri, hikmet, şeca’at, iffet ve adâletden doğan huylar geniş olarak anlatılmakdadır.

II. kısım; (Cennet Yolu İlmihâli)dir. Muhammed bin Kutbüddîn İznîkinin (Mızraklı İlmihâl) kitâbı esâs olarak hâzırlanmışdır. Îmânın altı şartı, küfre sebeb olan husûslar, islâmın beş şartı, ellidört farz, büyük günâhlar, Evlenmenin edebleri, Ölüme hâzırlık konularını anlatan bir ilmihâl kitâbıdır.

III. kısım; (Ey oğul ilmihâli)dir. Osmânlı devleti âlimlerinden Süleymân bin Ceza’ hazretleri, Hanefî mezhebi âlimlerinin kitâblarını esâs olarak hâzırlamışdır. İbâdetler, îmân, Ana-baba hakkı, Sıla-ı rahm, Yime-içme adâbı, Hakîki müslimân nasıl olur konuları ile, ayrıca sonunda, Muhammed Ma’sûm-ı Fârûkî hazretlerinin rûhlara gıda olan onbir mektûb tercemesi vardır.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ı ma’nâlarına göre tefsîr yapanlar da böyledir.<br />

Osmânlı devletindeki âlimlerden Nûh bin Mustafâ Konevî<br />

“rahime-hullahü teâlâ”, 1070 [m. 1660] de Kâhirede vefât etmişdir.<br />

<strong>Muhammed</strong> Şihristânînin “rahime-hullahü teâlâ” (Milel ve<br />

Nihal) kitâbına yapdığı tercemede diyor ki, (İsmâ’îliyye) fırkasında<br />

olanlar, imâm-ı Ca’fer Sâdıkın büyük oğlu İsmâ’îlin yolundayız<br />

dedikleri için, bu ismi almışlardır. Bunlara (Bâtıniyye) fırkası<br />

da denir. Çünki Kur’ânın zâhir ma’nâsı olduğu gibi, bâtın ma’nâsı<br />

da vardır. Zâhir ma’nâsı, fıkhcıların kalıplaşdırdığı belli ve sınırlı<br />

şeylerdir. Bâtın ma’nâsı ise, Kur’ânın iç ma’nâsı olup uçsuz denizdir<br />

dediler. Zâhir ma’nâyı bırakıp, bâtın dedikleri, kendi uydurdukları<br />

şeylere inandılar. Hâlbuki, Peygamberimiz “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem”, Kur’ân-ı kerîmin zâhir, açık ma’nâsını bildirdi.<br />

Zâhir ma’nâyı bırakıp, iç ma’nâ uydurmak, küfr olur. Zındıklık<br />

olur. Bu hîle ile, islâmiyyeti yok etmeğe çalışdılar. Çünki, (mecûsîler)<br />

ya’nî ateşe tapanlar, islâmın yayılmasını önliyebilmek için,<br />

reîsleri Hamdan Kurmut, bu bölücülüğü ortaya çıkarıp, (Karâmıta)<br />

devletini kurdu. Hâcıları katl ve Hacer-i esvedi Kâ’beden çıkarıp<br />

Basraya getirdi. (Cennet, dünyâ lezzetleri, Cehennem de,<br />

dînin ahkâmına uymakdır) dediler. Harâmlara, güzel san’at ismini<br />

verdiler. İslâm dîninin kötü huy, fuhş dediği ahlâksızlıklara moral<br />

eğitimi diyerek gençleri sefâlete sürüklediler. Devletleri islâmiyyete<br />

çok zarar verdi. 372 [m. 983] de gadab-ı ilâhîye yakalanıp<br />

mahv oldular.]<br />

Tefsîri, nakl sûretiyle yapmak lâzımdır. Tefsîr yapabilmek<br />

için, şu onbeş ilmi bilmek lâzımdır: Lügat, nahv, sarf, iştikak,<br />

me’ânî, beyân, bedî’, kırâ’et, üsûl-i din, fıkh, esbâb-ı nüzûl, nâsih<br />

ve mensûh, üsûl-i fıkh, hadîs, ilm-i kalb. Bu ilmleri bilmiyen kimsenin<br />

tefsîr yapması câiz değildir. İslâm ahkâmına uyan, râsih<br />

ilmli âlimlere Allahü teâlânın vâsıtasız olarak ihsân etdiği ilme<br />

(Mevhibe) veyâ (Kalb ilmi) denir. Hadîs-i şerîfde, (İlmi ile amel<br />

edene, Allahü teâlâ bilmediklerini bildirir) buyuruldu. Yukarıdaki<br />

on beş ilme mâlik olmıyan kimsenin, tefsîr yapması câiz değildir.<br />

Yaparsa, kendi görüşü ile yapmış olur. Cehennemde yanmaya<br />

müstehak olur. Hadîs-i şerîfde, (Kırk gün ihlâs ile islâmiyyete<br />

uyan kimsenin kalbini, Allahü teâlâ hikmet ile doldurur.<br />

Bunları söyler) buyuruldu. Müteşâbih âyetlere ma’nâ veren,<br />

kendi görüşü ile tefsîr yapmış olur. Bid’at sâhiblerinin tefsîri<br />

böyledir.<br />

Kur’ân-ı kerîmde bulunan bilgiler üç kısmdır: Bir kısmını, hiç<br />

bir kuluna bildirmemişdir. Zâtının ve sıfatlarının hakîkati ve<br />

gaybdan haber vermek böyledir. İkinci kısm, yalnız Peygamberi-<br />

– 110 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!