matbaa mart web

Açık Hava Reklamcıları Derneği’nin bir kolu olan GENÇ ARED geçtiğimiz ay
İstanbul’da bir toplantı gerçekleştirdi. Tebrik ediyoruz, çok başarılıydı. Umarım
çok sayıda olduklarını tespit ettiğimiz katılımcılar, üst düzey panelist ve
konuşmacıların anlattıklarından mutlu olmuşlar, pay almışlardır. Haberini ileriki
sayfalarda zaten okuyacaksınız. Benim bu ay bu başlığı atmama vesile olan da bu
etkinliğin konuşmacılarından biri oldu. Mustafa Sandal…
Etkinlik listesinde ismini ilk gördüğümde -ne alakası var? Diye sormuştum
kendi kendime. Meğerse Sandal, Yılın Melek Yatırımcısı seçilmiş, geçen sene
Webrazzi Halk Oylaması ile.
İnternette araştırdım buldum, uzun bir konu ama Türkiye’de sadece 150 -200
arası Melek Yatırımcı varmış bunu öğrendim. Siz de Melek Yatırımcı nedir? merak
ediyorsanız arama satırına yazın, kolayca bulacaksınız.
Demek ki bununla alakalı diye düşündüm sonradan. Bir yandan fotoğraf çekip
bir yandan dinlerken Sandal’ın konuşmasının inovasyon ile ilgili olduğunu fark
ettim. Sahne performansında nasıl inovatif olduğunu anlattı, kısaca. Eğlenceli,
tadı damağında bir konuşmaydı ama bence inovatif değildi ve beni yirmi sene
öncesini götürdü. Yani dijital teriminin ilk kez dillendirildiği yıllara. Daha önce de
yazmıştım –siz, Akif Efendi, Akif Efendi, bu ikinci baskı demeden not düşeyim, o
senelerde Balıkesir’de bir oto yıkamacı görmüştüm. Dijital oto yıkama tabelası
asmıştı. Nesi dijitaldi anlayamadım ama dijitaldi işte.
Biz de çok uzun zaman dijital baskıyı anlamaya çalıştık. En azından birisi dijital
baskı dediğinde ne demek istediğini anlamaya. Şükür bugün geniş format, iç
mekan, dış mekan, dijital ofset, dijital oluklu, dijital etiket, dijital tekstil, inkjet,
toner ve daha bir çok tanımlamayı ve ismi öğrendik de bu durumdan kurtulduk.
Tıpkı bir zamanlar dijitalin olduğu gibi bugünün moda kelimesi de inovasyon. (bir
aralar vizyon ve misyon da mı modaydı? Tıpkı kurumsal bir yapıya sahibiz demek
gibi…) İnovasyon, yenilik anlamına geliyor. Yenilikçi iseniz de adınız inovatif
oluyor. Ama daha önceden yapılmış herhangi bir şey inovasyon olmadığı gibi
bizi de inovatif yapmıyor. Gene çuvaldızı kendime batırayım da kimse alınmasın.
Mesela tıpkı matbaateknik.tv gibi P4INKJETMAGAZINE inovatif bir yayındır.
Çünkü alışılmış periyodik okuma yöntemleri yerine size tam zamanında haber
alma imkânı sunar. Haberi görsel ve işitsel ögelerle besleme ihtimalini kullanarak
etkisini artırır ve herhangi bir yerde ulaşabilirsiniz. Yeni bir dergi çıkarıp çok
inovatif bir dergiyiz demek, hata olur mesela.
Türkiye’deki binlerce matbaada olan mesela otomatik yıkama ve CIP4’ü olan bir
ofset alıp CtP’si olmak da inovatif bir matbaa olmak anlamına gelemiyor. İnovatif
olabilmenin yolu herkesin yapmadığını yapabilmek olduğu gibi herkesin yapabileceği
ama yapmadığı bir şeyi keşfetmek olarak da tanımlanabilir. Bu yüzden kopyalama
merkezleri ticari küçük ve orta ölçekli matbaalara göre daha inovatiftir mesela. O
yüzden de çok büyük krizler yaşamazlar matbaacılar gibi. Yeni bir şey yaparlar, yeni
fiyattan satarlar. Bana göre en inovatif ticari metayı da söyleyeyim ki ne demek
istediğim alenen ortaya çıksın. Çay fabrikaları fırınladıkları yaş çaylardan arta kalan
tozları dökerlerken bir tanesi o çöpe giden tozları kağıt keselere doldurarak sallama
çayı piyasaya sundu mesela. Üstelik gerçek çaydan daha pahalı bir fiyata.
İşte inovasyon budur, sahneye surlardan kayarak çıkmak değil…
Saygılarımla
İnovasyon’dan
Ne Anlıyoruz?
8
MART | MARCH | 2018