22.02.2018 Views

Hakikat Kitabevi Yayinlari - Faideli Bilgiler - Ahmed Cevdet Pasa - Huseyin Hilmi Isik

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir. I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır. II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir. III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir.

I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır.

II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir.

III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

O hâlde, yirmidört sâatde bir sâat tutmayan bir zemânı, Allahü<br />

teâlânın emrini yapmak için ayırmamak ve zengin olup da, malın<br />

kırkda birini müslimânların fakîrlerine vermemek ve sayılamıyacak<br />

kadar çok olan, mubâhları bırakıp da, harâm ve şübheli olana<br />

uzanmak, ne büyük inâd, ne derece insâfsızlık olur.<br />

Gençlik çağı, nefsin kaynadığı, şehvetlerin oynadığı, insan ve<br />

cin şeytânlarının saldırdığı bir zemândır. Böyle bir çağda yapılan<br />

az bir amele pekçok sevâb verilir. İhtiyârlıkda dünyâ zevkleri azalıp,<br />

güç kuvvet gidip, arzûlara kavuşmak imkânı ve ümmîdleri kalmadığı<br />

zemânda, pişmânlıkdan, âh etmekden başka birşey olmaz.<br />

Çok kimselere bu pişmânlık zemânı da, nasîb olmaz. Bu pişmânlık<br />

da, tevbe demekdir ve yine büyük bir ni’metdir. Çokları bu<br />

günlere kavuşamaz.<br />

Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” haber verdiği<br />

sonsuz azâblar, çeşidli acılar, elbette olacak, herkes cezâsını bulacakdır.<br />

İnsan ve cin şeytânları, bugün, Allahü teâlânın afvını, merhametini<br />

ileri sürerek, gençleri aldatmakda, ibâdetleri yapdırmayıp,<br />

günâhlara sürüklemekdedir. İyi bilmeli ki, bu dünyâ, imtihân<br />

yeridir. Bunun için, burada dostlarla düşmanları karışdırmışlar,<br />

hepsine merhamet etmişlerdir. Nitekim A’râf sûresi, yüzellibeşinci<br />

âyetinde meâlen, (Merhametim herşeyi içine almışdır) buyuruldu.<br />

Hâlbuki, kıyâmetde, düşmanları, dostlardan ayıracaklardır.<br />

Nitekim, Yasîn sûresinde, (Ey kâfirler, bugün, dostlarımdan ayrılınız!)<br />

meâlindeki âyet-i kerîme, bunu haber vermekdedir. O gün,<br />

yalnız dostlara merhamet olunacak, düşmanlara hiç acınmıyacak,<br />

onlar muhakkak mel’ûn olacakdır. Nitekim, A’râf sûresinde, (O<br />

gün, merhametim, yalnız benden korkarak kâfir olmakdan ve günâh<br />

işlemekden kaçınanlara, zekâtını verenlere, Kur’ân-ı kerîme<br />

ve Peygamberime “aleyhisselâm” inananlara mahsûsdur) meâlindeki<br />

âyet-i kerîme, böyle olduğunu göstermekdedir. O hâlde, o<br />

gün, Allahü teâlânın rahmeti, (Ebrâr)a, ya’nî müslimânlardan iyi<br />

huylu ve yarar işli olanlara mahsûsdur. Evet, müslimânların, zerre<br />

kadar îmânı olanların hepsi sonunda hattâ, çok zemân Cehennemde<br />

kaldıkdan sonra bile, merhamete kavuşacakdır. Fekat rahmete<br />

kavuşabilmek için, ölürken îmân ile gitmek şartdır. Hâlbuki,<br />

günâhları işlemekle kalb kararınca ve Allahü teâlânın emrlerine<br />

ve harâmlarına ehemmiyyet verilmeyince, son nefesde îmân nûru,<br />

sönmeden nasıl geçebilir? Din büyükleri buyuruyor ki, (Küçük<br />

günâha devâm, büyük günâha sebeb olur. Büyük günâha devâm<br />

da insanı kâfir olmağa sürükler). Böyle olmakdan Allahü teâlâya<br />

sığınırız! Fârisî beyt tercemesi:<br />

Az söyledim, dikkat etdim kalbini kırmamağa,<br />

bilirim üzülürsün; yoksa sözüm çokdur sana.<br />

– 461 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!