22.02.2018 Views

Hakikat Kitabevi Yayinlari - Faideli Bilgiler - Ahmed Cevdet Pasa - Huseyin Hilmi Isik

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir. I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır. II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir. III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir.

I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır.

II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir.

III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

dâimâ afv ile karşılamışdır) bilgisini öğrenir de, yazılarında biraz<br />

edebli davranırdı. Abbâsîlerden sonra, islâm halîfelerine Mısrda<br />

zından hayâtı yaşatan, hilâfet haklarını onlardan gasb edenler, hutbelerde<br />

kendilerine (Sultânül-haremeyn) demekden hayâ etmiyorlardı.<br />

Yavuz Sultân Selîm hân “rahmetullahi teâlâ aleyh”, 923<br />

[m. 1517] senesinde, Mısrı feth edip, hilâfeti esâretden kurtarınca,<br />

alışkanlıkla kendisine de sultânül-haremeyn diyen hatîbi susdurup,<br />

(Benim için, o mubârek makâmların hizmetçisi olmakdan dahâ<br />

büyük şeref olamaz. Bana (Hâdimülharemeyn) deyin!) buyurduğunu<br />

târîh kitâbları yazmakdadır. İslâm ahlâkını, Mısrlılar mı dondurmuş;<br />

yoksa Osmânlılar mı dondurmuş, buradan çok iyi anlaşılmakdadır.<br />

Sultân ikinci Abdülhamîd hân “rahmetullahi teâlâ<br />

aleyh” , siyâsal bilgiler mektebini birincilikle bitireni, her sene serâya<br />

kâtib alırdı. Böylece, gençleri çalışmağa teşvîk ederdi. Kâtib<br />

seçilen Es’ad beğ “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Hâtırât-i Abdülhamîd<br />

hân-ı sânî) kitâbında diyor ki, bir gece yarısı şifre yazdım. İmzâ<br />

için, sultânın yatak odası kapısını çaldım. Açılmadı. Bir dahâ<br />

vurdum. Yine açılmadı. Üçüncüyü vuracağım anda, kapı açıldı.<br />

Karşıma çıkan sultân, havlu ile yüzünü siliyordu. (Evlâd! Seni bekletdim.<br />

Kusûruma bakma! Dahâ birinci çalışda kalkdım. Gece yarısı,<br />

mühim bir imzâ için geldiğini anladım. Abdestsiz idim. Bu milletin<br />

hiçbir kâğıdına abdestsiz imzâ etmedim. Abdest almak için<br />

gecikdim. Oku dinliyeyim) dedi. Okudum. Besmele çekerek imzâladı<br />

ve hayrlı olsun inşâallah, dedi. İşte Osmânlı sultânları islâmiyyete<br />

böyle bağlı, böyle saygılı idi. Eyyûb Sabri pâşa “rahmetullahi<br />

teâlâ aleyh”, (Mir’ât-ül Haremeyn) kitâbında diyor ki, (Sultân Abdülmecîd<br />

hân “rahmetullahi teâlâ aleyh”, Mustafâ Reşîd Pâşanın<br />

mason olduğunu, islâmiyyete uymıyan bir yol tutduğunu anlayınca,<br />

kahrından, üzüntüsünden hastalandı. Yatakda oturamıyor, hep<br />

yatıyordu. Yalnız, mühim şeyler okunuyor, (irâde-i şâhâne) alınıyordu.<br />

Sırada bulunan bir kâğıd için (Medîne ehâlîsinin bir dilekçesi<br />

okunacak) bilgisi verildi. (Durun, okumayın! Beni oturtun!)<br />

buyurdu. Arkasına yastık koyup, oturtuldu. (Onlar, Resûlullah<br />

efendimizin komşularıdır. O mubârek insanların dilekçesini yatarak<br />

dinlemekden hayâ ederim. Ne istiyorlarsa, hemen yapınız! Fekat,<br />

okuyunuz da, kulaklarım bereketlensin!) buyurdu. Bir gün<br />

sonra vefât eyledi.) İşte, Osmânlı Türk sultânlarının ahlâkı, hayâsı<br />

ve İslâmiyyete saygıları böyle idi.<br />

Türkün islâmiyyete olan bu saygısı ve edebi, Mescid-i se’âdetde,<br />

pis ayaklarını kabr-i se’âdete karşı uzatıp, leş gibi yatan vehhâbîlerin<br />

saygısızlığı ve edebsizliği ile hiç bir olur mu?<br />

– 442 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!