22.02.2018 Views

Hakikat Kitabevi Yayinlari - Faideli Bilgiler - Ahmed Cevdet Pasa - Huseyin Hilmi Isik

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir. I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır. II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir. III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir.

I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır.

II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir.

III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

itâ’at olunması emr edilmiş, ona itâ’at farz olmuşdur. Ona uymıyandan<br />

Allahü teâlâ intikâm alacakdır. Şûrâ üyelerinin ve idârecilerinin<br />

söylediklerine uymasa dahî, emîre itâ’at lâzım olmakdadır.<br />

Bu şûrâ üyeleri ve idârecileri ve emîrleri, kendilerinden olmakda,<br />

ya’nî hangi fırkadan olduğu ve ne kadar ilm sâhibi olduğu ve başka<br />

hiçbir şart araşdırılmadan, yalnız Kelime-i şehâdet söylemekle<br />

biraraya toplanmış bulunan kimselerdendir. Hâlbuki, Selef-i sâlihîn<br />

[ya’nî Ehl-i sünnet âlimleri] Ülül-emr olacak zâtın nasıl olacağını<br />

bildirdiler. Allâme Ebüssü’ûd efendi “rahmetullahi teâlâ<br />

aleyh” buyuruyor ki, (Ülül-emr, hak yolda olan âmirler ve âdil olan<br />

hâkimlerdir. Hulefâ-i râşidîn denilen dört halîfe ve bunların izinde<br />

olanlar böyledir.) İmâm-ı Kerhî, (Resûlullah “sallallahü aleyhi ve<br />

sellem” zemânında ve dahâ sonra olan âmirlerdir. Hâkimler, askerî<br />

âmirler böyledir) dedi. Ba’zılarına göre ise, Ülül-emr, islâm âlimleri<br />

demekdir. Teblîg-i cemâ’atçıların kendi aralarında seçdikleri<br />

emîrlerin böyle olmadıkları meydândadır. Bu emîrlerine itâ’at etmenin<br />

vâcib olduğunu, itâ’at etmiyenin büyük günâh işlemiş olacağını<br />

söylemeleri de, hiçbir temele dayanmamakdadır.<br />

Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ümmetinin başına gelecekleri<br />

bildirirken, (Benî İsrâil yetmişiki millete ayrıldı. Ümmetim<br />

de, yetmişüç fırkaya ayrılacakdır. Bunlardan yalnız bir fırka<br />

kurtulacak, diğerlerinin hepsi Cehenneme gidecekdir) buyurdu.<br />

Eshâb-ı kirâm, bunu işitince, (O hangisidir, yâ Resûlallah) dediler.<br />

(Benim ve Eshâbımın yolunda olanlardır) buyurdu. Bu hadîs-i<br />

şerîfi, Tirmüzî yazıyor ve Abdüllah bin Ömerin haber verdiğini<br />

bildiriyor. İmâm-ı <strong>Ahmed</strong>in ve Ebû Dâvüdün yazdıklarına ve hazret-i<br />

Mu’âviyeden haber aldıklarına göre de, (Bunlardan yetmişikisi<br />

Cehennemde, geri kalan biri Cennetdedir. Bu da, bir cemâ’atdir)<br />

buyurdu. Bu hadîs-i şerîf (Mişkât) kitâbının (İ’tisâm) bâbında<br />

da yazılıdır. Ey müslimânlar! Bu hadîs-i şerîfde bildirilen tek kurtuluş<br />

fırkasını ve bunların Cennete girmeğe sebeb olan i’tikâdlarını<br />

arayıp bulmalıyız ve bunların i’tikâdına uymıyan sapık fırkalardan<br />

sakınmalıyız! Bu sûretle Cehennemin ateşinden, alevlerinden<br />

kurtulmağa çalışmalıyız! Gavs-ul-a’zam Abdülkâdir-i Geylânî<br />

hazretleri, ikinci hadîsde bildirilen (Cemâ’at)i ve birinci hadîs-i şerîfi<br />

şöyle açıklamakdadır: (Mü’minin Sünnete ve Cemâ’ate tâbi’<br />

olması lâzımdır: Sünnet Resûlullahın gösterdiği yoldur. Cemâ’at<br />

da, (Hulefâ-i râşidîn) denilen dört halîfe zemânlarındaki Eshâb-ı<br />

kirâmın sözbirliği yapdığı şeylerdir. Müslimânın, bid’at sâhiblerinin<br />

çoğalmalarına mâni’ olması, onlara yaklaşmaması, selâm vermemesi<br />

lâzımdır. Mezheb imâmı <strong>Ahmed</strong> bin Hanbel, bid’at sâhibine<br />

selâm veren, onu sevmiş demekdir buyurdu. Çünki, hadîs-i<br />

– 414 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!