22.02.2018 Views

Hakikat Kitabevi Yayinlari - Faideli Bilgiler - Ahmed Cevdet Pasa - Huseyin Hilmi Isik

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir. I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır. II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir. III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir.

I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır.

II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir.

III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

[ya’nî <strong>Ahmed</strong>îler] ve Behâîler de söylemekdedir. Bunlar da, böyle<br />

söyliyerek, yeni bir bid’at fırkası meydâna getirdiler. (Bir işi, bir<br />

ibâdeti yapmak, birşeyi yasak etmek için, Resûlullahın “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” bildirmiş olması lâzımdır. Başka delîl lâzım değildir)<br />

dediler. [Düstûr s. 5]. Böylece [Edille-i şer’ıyyeden olan] İcmâ’<br />

ve Kıyâsı inkâr etdiler. Bununla berâber, kendisinin mutlak müctehid<br />

olduğunu söylemedi. Çünki söylemiş olsaydı, geçmişini ve<br />

bilgisinin derecesini bilenler arasında, buna inanacak kimse olmazdı.<br />

Bir kimsenin bu cemâ’ate dâhil olmasını (Düstûr-ül-amel) şöyle<br />

bildirmekdedir: (Kelime-i şehâdet)i söyliyen ve ma’nâsına inanan<br />

herkes, bu cemâ’atin a’zâsından olur. Bu cemâ’ate girecek olanın<br />

bağlı olduğu fırka, kavm ve bulunduğu memleket ne olursa olsun<br />

bir te’sîri yokdur. [S. 5]. Bu yazı gösteriyor ki, müslimân olduğunu<br />

söyliyen herkes, ister Kâdıyânî olsun, ister başka bid’at fırkalarının<br />

birinde bulunsun, ya’nî hâricî, kaderiyye, mu’tezile, mevdûdiyye<br />

ve vehhâbiyye gibi sapıklardan olduğuna bakılmadan, bu fırkaya<br />

ortak olabilmekdedir. Ortak olanlar yalnız hadîs-i şerîf ile<br />

amel ederler. Selef-i sâlihînin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”<br />

yapdıklarına ve icmâ’a ve kıyâsa kıymet vermezler. Dört<br />

mezhebden birine tâbi’ olmazlar. Bununla berâber, islâmiyyete ve<br />

tesavvufa ve hakîkate tâbi’ olduklarını söylerler. Bu ise, açık bir<br />

dalâlet, şaşkınca bir sapıklıkdır. Teblîg-i cemâ’at denilen bu yol,<br />

Cemâ’atül-islâmiyye denilen Ebül’alâ Mevdûdînin sapık fırkasına<br />

benzemekdedir.<br />

Kendi emîrlerinin seçilmesinde de diyor ki, (İslâm nizâmında<br />

Emîrlik çok mühimdir. Cemâ’at-üt-teblîg içinden seçilen Emîr, islâmiyyetin<br />

bildirdiği ulül-emr demekdir. Bunun ma’rûf olan emrlerine<br />

her ferdin itâ’at etmesi, Allahın ve Resûlünün emrlerine<br />

itâ’at etmek gibi farzdır.) [S. 6] (Emîrin, islâmiyyete uygun olan<br />

emrlerine, i’tirâz etmeden itâ’at etmek vâcibdir. Emrlerinin senedlerini,<br />

delîllerini araşdırmak câiz değildir. Emrlerini yapmamak,<br />

yâhud rızâsına uygun olmıyanı yapmak büyük günâhdır. Allahü<br />

teâlânın müâhazesine, azâbına sebeb olur). [S. 7] Görülüyor<br />

ki, Emîrlerini Peygamber derecesine yükseltmekdedirler. Sekizinci<br />

sahîfesinde diyor ki, (Emîrin, mühim bir emr vereceği zemân,<br />

cemâ’atin ileri gelenleri ile müşâvere etmesi, sonra Şûrâ meclisi<br />

a’zâları ile müşâvere etmesi, ya’nî bunlara danışması vâcibdir.<br />

Reyleri dağılırsa, bunlardan, dilediğini tercîh ederek, bunu emr<br />

eder). Görülüyor ki, bunlar yalnız hadîs-i şerîflere ve emîrlerine<br />

itâ’at etmekdedirler. Sanki, Kur’ân-ı kerîmde, yalnız emîrlerine<br />

– 413 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!