22.02.2018 Views

Hakikat Kitabevi Yayinlari - Faideli Bilgiler - Ahmed Cevdet Pasa - Huseyin Hilmi Isik

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir. I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır. II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir. III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir.

I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır.

II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir.

III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

etmekde, reform yapmağa kalkışmakdadır. Tefsîr ismi altında, sosyalist<br />

fikrlerini gençlere aşılama çabasındadır.<br />

9 — (Cihân Sulhu) ve (İslâmî Etüdler) kitâblarında, (Zekât, bir<br />

vergidir. Bu vergiyi ancak devlet tahsîl eder. Yüzyüze ve iki ferd<br />

arasında meydâna gelen bir mu’âmele değildir. Elden ele geçen<br />

ferdî bir ihsân ve sadaka değildir. Malların zekâtını kendi elleri ile<br />

ayırıp yine kendi elleri ile dağıtmak, islâmın farz etdiği bir şekl ve<br />

nizâm değildir. Zekâtı verilmiş mal, birikdirilmiş mal [ya’nî kenz]<br />

sayılmaz sözü doğru değildir. Devlet ona el koyabilir) diyor. Seyyid<br />

Kutbun bu sözlerinin doğru olmadığı, islâmiyyete uymadığı,<br />

kendi yanlış düşünceleri olduğu (Se’âdet-i Ebediyye) kitâbında<br />

uzun ve vesîkalarla isbât edilmişdir. Zekâtı verilmiş malın kenz olmadığı,<br />

hükûmetin bu mala hiçbir sebeble el koyamayacağı, bütün<br />

kitâblarda yazılıdır. (Ahkâm-üs-sultâniyye)de ve birçok kıymetli<br />

kitâblarda diyor ki, (Kur’ân-ı kerîmde zekât ve sadaka aynı ma’nâda<br />

kullanılmakdadır. Müslimânın malında, zekâtdan başka, kimsenin<br />

hiçbir hakkı yokdur. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”,<br />

(Malda zekâtdan başka hak yokdur) buyurdu. Zekâtını vermek lâzım<br />

olan mallar ikiye ayrılır. Emvâl-i zâhire ve emvâl-i bâtına. Emvâl-i<br />

zâhire, saklanamıyan mallardır. Ekin, meyve ve çayırda otlıyan<br />

dört ayaklı kasâb hayvânları böyledir. Emvâl-i bâtına, saklanabilen<br />

mallardır. Altın ile gümüş ve ticâret eşyâsı böyledir. Hükûmet,<br />

emvâl-i bâtınanın zekâtını istiyemez. Bunların zekâtını vermek,<br />

sâhibinin hakkıdır. Sâhibleri, kendi istekleri ile, hükûmete<br />

verirlerse, o zemân hükûmet alıp, islâmiyyetin emr etdiği yerlere<br />

vermekde, sâhiblerine yardımcı olur. Hükûmetin vazîfesi, yalnız<br />

emvâl-i zâhirenin zekâtlarını istemek ve yerlerine dağıtmakdır.<br />

Hükûmetin bu hakka mâlik olabilmesi için de, hür, müslimân, âdil<br />

olması ve zekât üzerindeki din bilgilerine sâhib olması şartdır. Hükûmet<br />

zekâtı toplamakda zâlim olup, yerlerine dağıtmakda âdil<br />

ise, buna zekât verilmesi de, vermeyip, mal sâhibinin kendisinin<br />

dağıtması da câiz olur. Zekâtı toplamakda âdil olup, dağıtmakda<br />

zâlim ise, bu hükûmete zekât vermemek vâcib olur. Vermek câiz<br />

değildir. İstekle veyâ zorla alırsa, zekât verilmiş olmaz. Mal sâhiblerinin<br />

ayırıp, hakkı olanlara kendilerinin tekrâr dağıtmaları lâzım<br />

olur. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” toplanan zekâtları,<br />

uygun gördüğü yerlere dağıtırdı. Sonra, Allahü teâlâ, zekât verilecek<br />

yerleri birer birer bildirip başka yerlere sarf edilmemesini emr<br />

eyledi. Kâfire zekât verilmiyeceği sözbirliği ile bildirildi). (Ahkâm)dan<br />

terceme temâm oldu.<br />

(Dürr-ül-muhtâr), kefâlet bahsinin sonunda buyuruyor ki,<br />

– 400 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!