22.02.2018 Views

Hakikat Kitabevi Yayinlari - Faideli Bilgiler - Ahmed Cevdet Pasa - Huseyin Hilmi Isik

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir. I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır. II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir. III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir.

I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır.

II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir.

III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

min esrârından ve tesavvuf büyüklerine ilhâm olunan me’ârif-i ilâhiyyeden<br />

haberi olmadığı buradan da anlaşılmakdadır.<br />

4 — (Tefsîr ve tevhîd âlimleri yer ve gökden hangisinin önce<br />

yaratıldığını uzun anlatmışlardır. Fekat bunların bilmesi gerekirdi<br />

ki, öncelik ve sonralık, beşerî ıstılâhdır. Yine unutulmamalıdır ki,<br />

bu gibi istilâhlar, ancak hudûdsuz tasvîrlerin, mahdûd beşer havsalası<br />

tarafından kavranabilmesi için kullanılmışdır. İslâm mütefekkirlerinin<br />

Kur’ân-ı kerîmdeki bu ta’bîrler üzerinde girişdikleri münâkaşa,<br />

yunan felsefesi ile yehûdî ve hıristiyanlardaki dîni tartışmaların<br />

berrâk arab aklı ile, parlak islâm zekâsına karışmasının<br />

korkunç felâketinden başka birşey değildir) diyor. Seyyid Kutbun<br />

islâm âlimlerine, Selef-i sâlihîne karşı kullandığı kelimelere bakınız!<br />

Tefsîr ve kelâm âlimlerine karşı yapdığı bu hakâretleri ve<br />

edebsizlikleri, hangi müslimânın kalbini sızlatmaz? (Bunların bilmesi<br />

gerekir ki) diyerek, o yüce âlimlere ders vermeğe kalkışıyor.<br />

(Unutulmamalıdır ki) diyerek, Resûlullahın övdüğü hayrlı asrın en<br />

üstünlerine câhil damgasını basıyor. İslâm âlimlerinin zemân, mekân<br />

üzerinde yazdıkları kitâblardaki ince bilgileri işitmemiş olduğu<br />

buradan anlaşılmakdadır. İslâm âlimlerinin kitâblarını okumuş<br />

ve anlamış olsaydı, islâmın gözbebeklerine dil uzatamaz, haddini<br />

bilir, edebini takınırdı. Evet o, (Dikenler), (Köyden bir çocuk) ve<br />

(Sihrli şehr) romanlarındaki gibi, akıcı bir ifâde ve yaldızlı kelimelerle<br />

yazdığı tefsîrinde, gençlere bir âlim te’sîri yapmakda, körpe<br />

dimâgları kendine bağlamakda ise de, islâm âlimlerinin mubârek<br />

yazılarını okuyup, gafletden uyanmış olanlar, onun bu câzibeli yazıları<br />

arasına yerleşdirdiği zehrli fikrlerini, sapık tutumunu hemen<br />

anlamakdadırlar.<br />

5 — (Bana göre, bu tecribe, yeryüzünde halîfe olacak şahsı yetişdirmek<br />

için yapılmışdır) sözünde olduğu gibi, tefsîrinin birçok<br />

yerinde, (Bana göre) diyerek, kendisini dev aynasında görmekdedir.<br />

Câhil değil, echel olduğu buradan da anlaşılmakdadır. (Beydâvî)<br />

tefsîrini ve hâşiyesini ve (Tefsîr-i kebîr)i okuyup, Kur’ân-ı kerîmin<br />

zâhirî bilgilerini ve (Ni’metullah) tefsîrini veyâ Bursalı İsmâ’îl<br />

Hakkı hazretlerinin (Rûh-ül-beyân) tefsîrini okuyup, Kur’ân-ı kerîmin<br />

esrârından birşey anlamış olsaydı, kendi haddini bilir, belki<br />

edebli olurdu.<br />

6 — Bekara sûresinin yüzonyedinci (117) âyetini tefsîr ederken,<br />

(Yaratanın hiç benzeri yokdur. İşte burada Vahdet-i vücûd<br />

felsefesi temâmen islâmî tesavvurun dışında kalır ve islâm, gayr-i<br />

müslimlerin vahdet-i vücûd anlayışını temâmen red eder) diyerek,<br />

tesavvufdan hiç haberi olmadığını bildiriyor. Tesavvuf büyükleri-<br />

– 398 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!