22.02.2018 Views

Hakikat Kitabevi Yayinlari - Faideli Bilgiler - Ahmed Cevdet Pasa - Huseyin Hilmi Isik

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir. I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır. II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir. III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir.

I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır.

II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir.

III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

dadırlar. Bereketlenmek için tevessül etmekdedirler. Fekat, bunların<br />

yanlış ve şübheli sözlerini önlemek istediklerini söyliyorlar.<br />

Onlara deriz ki, böyle yanlış, şübheli şeyler söyliyenlerin hiçbiri,<br />

Allahdan başkasının fâide ve zarar vereceğini hâtırlarına bile getirmezler.<br />

Hepsi, bereketlenmek için tevessül etmekdedirler. Evliyâ<br />

yapdı deyince, Onlar te’sîr ediyor demezler. Şübheli sözleri önlemek<br />

istiyorsanız, bütün mü’minlere niçin müşrik damgası basıyorsunuz?<br />

Her nasıl olursa olsun, tevessül eden kâfir olur diyorsunuz.<br />

Yukarıdaki sözünüzü doğru söyliyorsanız, yalnız şübheli gördüğünüz<br />

sözleri yasaklamalısınız! Tevessül ederken edebli olmağı sağlamalısınız!<br />

Hem de, sizin şirk şübhesi olduğunu ileri sürdüğünüz<br />

sözler, mecâzî [iki ma’nâlı] kelimelerdir. Bu yemek beni doyurdu.<br />

Bu ilâç ağrıyı durdurdu demek gibidir. Ehl-i sünnet âlimleri “rahmetullahi<br />

teâlâ aleyhim ecma’în”, böyle sözlere akla ve islâmiyyete<br />

uyan ma’nâlar vermişlerdir. İnsanı doyuran yemek, ekmek değil,<br />

Allahü teâlâdır. Yemek, Allahü teâlânın yaratdığı bir sebebdir<br />

demişlerdir. Mü’min, müslim, böyle birşeyin te’sîr etdiğini anlatan<br />

söz söyleyince, bunu işiten, mecâz ma’nâsı vermelidir. Söyleyenin<br />

Mü’min ve Müslim olması, bu ma’nâ ile söylediğine alâmetdir.<br />

(Me’ânî) ilminin âlimleri, böyle olduğunu, sözbirliği ile bildirmekdedirler.<br />

İbni Teymiyye ve talebesi, tevessül etmeğe harâm dedi. Vehhâbîler,<br />

tevessül etmek şirkdir dediler. Hâlbuki, Peygamberimiz “sallallahü<br />

teâlâ aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kirâm “rıdvânullahi teâlâ<br />

aleyhim ecma’în” ve bütün müslimânlar tevessül etmişlerdir. Bütün<br />

ümmetin harâm ve küfr işleyecekleri olacak şey değildir. Hadîs-i<br />

şerîfde, (Ümmetim dalâlet üzerinde birleşmez!) buyuruldu.<br />

Âl-i İmrân sûresinin yüzonuncu âyetinde, (Siz ümmetlerin en iyisi<br />

oldunuz!) buyurdu. Böyle bir ümmetin dalâlet, sapıklık üzerinde<br />

birleşecekleri düşünülebilir mi?<br />

Hanefî âlimlerinden ibni Hümâm, (Düâ ederken, Kabr-i şerîfe<br />

dönmek, kıbleye dönmekden efdaldir) buyurdu. İmâm-ı a’zam<br />

ebû Hanîfenin (Kıbleye dönmek efdaldir) dediğini söylemek, bu<br />

yüce İmâma iftirâdır. Çünki, İmâm-ı a’zam (Müsned) kitâbında,<br />

Abdüllah ibni Ömerin (Kabr-i şerîfe dönmek ve kıbleyi arkaya<br />

almak sünnetdir) buyurduğunu yazmakdadır. İmâm-ı a’zam,<br />

(Kabr-i şerîfe dönmek müstehabdır) dediğini bütün hanefî âlimleri<br />

bildirmekdedir. Resûlullah, mubârek kabrinde diridir. Ziyâret<br />

edenleri tanır. Hayâtda iken yanına gelen, mubârek yüzüne karşı<br />

dururdu. Kıble bunun arkasında kalırdı. Kabr-i şerîfini ziyâret<br />

ederken de, elbet böyle olacakdır. Bir kimse, Mescid-i harâmda,<br />

– 326 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!