22.02.2018 Views

Hakikat Kitabevi Yayinlari - Faideli Bilgiler - Ahmed Cevdet Pasa - Huseyin Hilmi Isik

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir. I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır. II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir. III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir.

I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır.

II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir.

III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

meâlindeki âyet-i kerîmeleri ileri sürerek, mü’minlere müşrik diyorlar.<br />

Abdülvehhâb oğlu Muhammed, (Bu âyetler, kabre karşı söyleyenin,<br />

şefâ’at istiyenin müşrik olduğunu gösteriyorlar. Müşrikler de,<br />

putlarının birşey yaratmadıklarını, her şeyi yaratanın yalnız Allah<br />

olduğunu söylüyorlardı. Fekat, putlarımız Allah yanında bize şefâ’at<br />

edeceklerdir derlerdi. Böyle söyledikleri için müşrik oldular.<br />

Mezârdan, türbeden şefâ’at istiyenler de, böyle müşrik olmakdadır)<br />

dedi. Bu sözleri çok yanlışdır. Çünki mü’minler, Peygamberlere,<br />

Evliyâya tapınmıyor. Onları Allahü teâlâya şerîk yapmıyorlar. Bunların<br />

mahlûk olduklarına, âciz kul olduklarına inanıyorlar. İbâdet<br />

olunmağa hakları vardır demiyorlar. Bir şey yaratabilir, fâide ve zarar<br />

verir demiyorlar. Onlar, Allahü teâlânın sevdiği kullar oldukları<br />

için, Allahü teâlâ onları seçmiş olduğu ve Onların bereketleri ile<br />

kullarına merhamet etdiği için, Onlarla bereketlenmek istiyorlar.<br />

Hâlbuki, yukarıda yazılı âyet-i kerîmelerin bildirdiği müşrikler, putların<br />

ibâdete hakları vardır diyorlar. Böyle inandıkları için müşrik<br />

oluyorlar. Putların fâide ve zarar yapmadıkları kendilerine söylenince,<br />

Allahın yanında bize şefâ’at etmeleri için tapınıyoruz diyorlar.<br />

Mü’minleri putlara tapan kâfirlere benzetmelerine doğrusu çok şaşılır.<br />

Mü’minlerin tevessül etmeleri şirk olsaydı, Resûlullah “sallallahü<br />

aleyhi ve sellem” ve Eshâbı ve Selef-i sâlihîn hiç tevessül etmezlerdi.<br />

Hâlbuki, Resûlullah düâ ederken, (Yâ Rabbî! Senden isteyip<br />

de verdiğin kullar hakkı için, bana da ver!) derdi. Böyle söylemenin,<br />

tevessül etmek olduğu meydândadır. Bu düâyı Eshâbına öğretmişdi<br />

ve (Böyle düâ ediniz!) buyurmuşdu. İbni Mâcenin bildirdiği<br />

hadîs-i şerîfde, (Câmi’e gitmek için evden çıkarken bu düâyı okuyunuz!)<br />

buyurulmuşdur. Bu hadîs-i şerîfi Celâleddîn-i Süyûtî (Câmi’ul-kebîr)<br />

kitâbında yazmakdadır. İslâm âlimleri bu düâyı her gün<br />

okurlardı. Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, hazret-i<br />

Alînin annesi Fâtıma bint-i Esedi kabre korken, (Yâ Rabbî! Anam<br />

Fâtıma bint-i Esedi, Peygamberin ve ondan önceki Peygamberlerin<br />

hakkı için, mağfiret eyle!) dediğini Taberânî ve İbni Hâbbân ve Hakîm<br />

bildirmekdedirler. Ayrıca, İbni Ebî Şeybe ve İbni Abdil-Berr<br />

de, dahâ geniş olarak bildirmişlerdir. Hepsi Süyûtînin (Câmi’ul-kebîr)inde<br />

yazılıdır. Dahâ yukarıda bildirdiğimiz, Osmân bin Hanîfin<br />

haber verdiği hadîs-i şerîf, Tirmüzîde, Nesâîde ve Beyhekîde ve Taberânîde<br />

ve Buhârî târîhinde yazılıdır. Resûlullahın “sallallahü teâlâ<br />

aleyhi ve sellem” bir a’mâya öğretdiği bu düâda açıkca tevessül<br />

olunmakdadır. Bunlar ise, Resûlullahın bu düâsını yasak etmekde,<br />

bunu okuyan kâfir olur demekdedirler. Resûlullah “sallallahü aleyhi<br />

ve sellem” hayâtda iken, Eshâb-ı kirâm bu düâyı hep okurlardı.<br />

Abbâsî devletinin ikinci halîfesi olan Ca’fer Mansûr, Mescid-i<br />

– 324 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!