22.02.2018 Views

Hakikat Kitabevi Yayinlari - Faideli Bilgiler - Ahmed Cevdet Pasa - Huseyin Hilmi Isik

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir. I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır. II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir. III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir.

I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır.

II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir.

III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

mek mecbûriyyetinde kalmışdır. Meydâna koyduğu din ile kazandığı<br />

yüksek mevkı’i, keskin zekâsı ve kuvvetli görüşü ve yaman aklı<br />

ile başardığını söylemek zorunda kalmışlardır. Komünistler de, o<br />

yüce Peygambere bir çamur atamıyacaklarını anlayarak, sar’aya<br />

benzer bir hastalığın te’sîri ile kendisine melek geldiğini zan ederek<br />

bu başarıları elde etmişdir diyorlar. O akl, zekâ ve siyâset ve başarıları<br />

anladıkları ve söyledikleri hâlde, hastalık îcâbı, zan ile konuşdu<br />

demeleri ise, inkâr hastalığının kendi akllarını örterek yapdıkları<br />

bir saçmalama olduğu meydândadır. Çünki, bu sözlerinin bir kısmı,<br />

diğerinin yalan olduğunu göstermekdedir. Ya’nî komünistler,<br />

kendi sözleri ile kendilerini mağlûb etmekdedir.<br />

Edebiyyâtcılar, bir şi’ri hangi şâ’irin yazmış olduğunu, imzâsına<br />

bakmadan, onun düşünme ve yazma san’atından anlamakdadırlar.<br />

Edebiyyât mütehassısları, Kur’ân-ı kerîm ile, Resûlullahın kendi<br />

sözü olan hadîs-i şerîfleri inceliyerek, ikisinin birbirine benzemediğini<br />

anlamışlardır. Birbirine hiç benzemiyen iki dürlü üslûba ve yazı<br />

san’atına aynı adamın sâhib olması edebiyyât târîhinde görülmüş<br />

birşey değildir. Çünki, olacak birşey değildir. Bir insanın, birbirine<br />

benzemiyen iki dürlü yüzü olması gibidir.<br />

Kur’ân-ı kerîmin, hadîs-i şerîflerden ve başka ilâhî kitâblardan<br />

bir ayrılığı ve üstünlüğü de şudur ki, bu kitâb-ı mecîd (ya’nî<br />

Kur’ân-ı kerîm) bugüne kadar semâdan indiği gibi, değişmemiş<br />

olarak kalmışdır. Harfleri ve noktaları bile değişmemişdir demek<br />

yetişmiyor. Çünki Kur’ân-ı kerîmdeki kelimelerin çeşidli okunuşundan<br />

başka, bu kelimelerin uzun, kısa, açık, kapalı, kalın, ince gibi<br />

okunmaları da, Resûlullahın bildirdiği ve okuduğu gibi kalmışdır.<br />

(İlm-i kırâet) denilen ve pekçok kitâbı olan büyük bir ilme ve<br />

islâm âlimlerinin bu yoldaki çalışmalarına ve hizmetlerine bakıp da<br />

şaşmamak elde değildir. Kur’ândan olup da çıkarılmış veyâhud<br />

Kur’ândan olmayıp da sonradan katılmış tek bir kelime yokdur.<br />

Çünki, islâm âlimleri, Kur’ân-ı kerîme dokunulmaması, ufak bir<br />

şübhenin bile ona yaklaşamaması için, çok sağlam bir esâs koymuşlardır.<br />

Ya’nî, Kur’ân-ı kerîmin her asrda söz birliği ile gelmesi şartdır.<br />

Eshâb-ı kirâmdan bugüne kadar, her asrda, yalan üzerinde söz<br />

birliği yapacakları düşünülemiyen yüz binlerce hâfızlar vâsıtası ile<br />

bizlere gelmişdir. Sanki bir an durmayan coşkun bir nehr gibi ebediyyete<br />

doğru akıp gitmekdedir. Bugün islâm düşmanlarının yeryüzünü<br />

kapladığı bir zemânda bile, elhamdülillah, dünyânın her tarafında,<br />

Allah kitâbının her kelimesi, her noktası birbirine benzemekdedir.<br />

Bu kitâb-ı mübînin (ya’nî Kur’ân-ı kerîmin) ne kadar<br />

çok sağlam olduğu şundan da anlaşılır ki, Eshâb-ı kirâmın büyükle-<br />

– 273 – Fâideli <strong>Bilgiler</strong> - F:18

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!