22.02.2018 Views

Hakikat Kitabevi Yayinlari - Faideli Bilgiler - Ahmed Cevdet Pasa - Huseyin Hilmi Isik

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir. I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır. II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir. III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir.

I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır.

II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir.

III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ver!) buyuruldu. Bu âyet-i kerîme, müşriklerin (Allah istese idi, biz<br />

müşrik olmazdık) sözlerini red etmiyor. Onların bu sözlerindeki<br />

bozukluk, yanlışlık, (Allah dilediği için suçlu olduklarını) bildiklerinde<br />

değildir. Bu sözü Peygamberleri susdurmak için ve kendilerini<br />

suçlu olmakdan kurtarmak için söylemelerindedir. Çünki, Allah<br />

istese idi müşrik olmazdık sözleri doğrudur. Nitekim, bu âyet-i<br />

kerîmede, meâlen (Allahü teâlâ istese idi, hepinizi doğru yola götürürdü)<br />

buyuruldu. En’âm sûresindeki yüzyedinci âyet-i kerîmede<br />

meâlen, (Allahü teâlâ istese idi, onlar müşrik olmazlardı) buyuruldu.<br />

Müşriklerin bu sözleri doğru ise de, bu sözü Peygamberleri<br />

“aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” susdurmak için söylemeleri çirkin<br />

olmakda ve azarlanmakdadırlar. Çünki Allahü teâlânın, emr etdiği<br />

şeylerin hepsini irâde etmiş olması lâzım olmadığı gibi, yasak etdiği<br />

şeylerin hepsini irâde etmemiş olması da lâzım gelmez. Ya’nî<br />

Allahü teâlâ, dünyâda olacak herşeyi ezelde irâde etmişdir. Bunların<br />

içinde, kendinin yasak etdiği, râzı olmadığı şeyler de vardır. İrâde<br />

etmek, ya’nî istemek başkadır, râzı olmak, beğenmek başkadır.<br />

Bu ikisini birbiri ile karışdırmamalıdır. Görülüyor ki, Allahü teâlâ,<br />

bir işin yapılmasını irâde etdiği hâlde, insanların o işi yapmasını yasak<br />

etmiş olabilir.<br />

(Beled) sûresinin sekizinci âyeti ve (Veşşemsi) sûresinin sekizinci<br />

âyeti de, Allahü teâlânın insanlara maddî ve ma’nevî kuvvet<br />

verdiğini ve iyi ve fenâ yolları ayırdığını ve mes’ûliyyetin insana âid<br />

olacağını açıkça anlatmakdadır.<br />

Görülüyor ki, insan bir bakımdan fâil-i muhtârdır. Her işinden<br />

dünyâda da, âhiretde de mes’ûldür. Fekat, insanın ihtiyârını ve irâdesini<br />

kendi hâline bırakmıyan bir irâde-i külliyye vardır. İnsan,<br />

kendisinin kâdir veyâ âciz olduğuna karar verememekdedir. Bu<br />

soruyu çözmek çok güçdür. Dünyâda eşi bulunmaz bir bilmecedir<br />

dense yeridir.<br />

Yukarıda geçen, (Siz yalnız Allahü teâlânın dilediğini arzû<br />

edersiniz) meâlindeki âyet-i kerîmeye, Ebû Mensûr Mâtürîdî hazretleri<br />

şöyle ma’nâ vermekdedir: (Allahü teâlânın irâdesi, sizin<br />

irâdenizle berâberdir. Siz irâde edince, Allahü teâlânın irâdesini<br />

hâzır bulursunuz). Eş’arî mezhebine göre, âyet-i kerîme, Allahü<br />

teâlânın irâdesini bizim irâdemizle birleşdirmiyor. Bizim irâdemizi<br />

Allahü teâlânın irâdesine bağlıyor. İnsanlardan, iyi şeyleri irâde<br />

etmeleri isteniyor. Böyle irâdelerinin, irâde-i ilâhiyyeden kuvvet<br />

alabileceğini söyliyor. Kulun her işi gibi, irâdesi de, cenâb-ı Hakkın<br />

izn vermesine muhtâcdır, diyor. Bir âyet-i kerîmenin meâl-i<br />

şerîfinin (Onlar için irâde ve ihtiyâr yokdur) olduğunu yukarıda<br />

– 238 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!