22.02.2018 Views

Hakikat Kitabevi Yayinlari - Faideli Bilgiler - Ahmed Cevdet Pasa - Huseyin Hilmi Isik

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir. I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır. II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir. III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir.

I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır.

II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir.

III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

miş olan şeylere sürüklenir) hadîs-i şerîfi de, insanın çalışmasının;<br />

kazâ ve kaderin nasıl olduğunu göstereceğini, çalışmak ile kazâ ve<br />

kader arasında sıkı bir bağlılık bulunduğunu bildirmekdedir. Bir<br />

adamın iyilik için çalışması, bu adam için ezelde iyilik takdîr edilmiş<br />

olduğunu göstermekdedir. Çünki herkes, kendisi için ezelde<br />

takdîr edilmiş olan işleri yapmağa sürüklenir.<br />

Kazâ ve kadere inanmak ve bütün hayrları ve şerleri cenâb-ı<br />

Hakdan bilmek, müslimânlar için nasıl bir vazîfe ise, hayrlı işleri<br />

yapmak ve şer olan, fenâ olan işlerden kaçınmak için çalışmak da,<br />

vazîfedir. Allahü teâlânın, bir şeyin nasıl olacağını, olmadan evvel<br />

bilmesi ve o bilgisine göre takdîr ve irâde buyurması, insanlara<br />

cebr etmek olmaz. Çünki, kulların irâde ve ihtiyârlarını nasıl kullanacağını<br />

da ezelde biliyordu. Bu bilmesi ve takdîr etmesi, kulların<br />

arzûlarına, irâdelerine zıd değildir. Cenâb-ı Hakkın ezelde bilmesi,<br />

işlerin olmasına veyâ olmamasına bir te’sîr yapmıyor. (İlm,<br />

ma’lûma tâbi’dir) sözü de, ilmin işlere te’sîr etmeyeceğini anlatmak<br />

için söylenmişdir.<br />

Bir insan, iyi veyâ kötü bir iş yapar. Allahü teâlâ, ezelde ya’nî<br />

çok önceden, o işin yapılacağını bilmiş ve bildiğine göre takdîr eylemişdir.<br />

Allahü teâlânın takdîri yerini bulacakdır ve bu takdîre sebeb<br />

olan ilmi de yanlış çıkmayacakdır. Görülüyor ki, insan bu işi<br />

yapmakda mecbûr olmuş değildir. Allahü teâlâ, bu kimsenin o işi<br />

kendi irâdesi ile, arzûsu ile yapacağını ezelde bilmişdir. Kulun ihtiyârı,<br />

ya’nî irâdesi, ezeldeki kazâ ve kaderin sebebi olmakdadır.<br />

Bundan anlaşılıyor ki, Allahü teâlâ, o işin yapılacağını ezelde bildiği<br />

ve öylece takdîr etdiği için, insan o işi yapmağı irâde edecek<br />

değildir. İnsanın irâdesini, o işi yapmağa kullandığı için, ya’nî o işi<br />

yapmak isteyeceğini Allahü teâlâ ezelde bildiği için takdîr eylemişdir.<br />

İnsanın bir işi yapmasına ilk sebeb, onun kendi irâde ve ihtiyârıdır.<br />

Kulun kendi arzûsu ile yapdığı bir işi, Allahü teâlâ ezelde<br />

takdîr etmiş ise de, o insanın irâdesi ve ihtiyârı da, ezelî ve belki<br />

takdîrden önce ilm-i ilâhîdedir. Böyle olduğu için, ezeldeki takdîr,<br />

kulun irâde ve ihtiyârına yardım etmiş olur. Kul kendi kendine<br />

birşey yapamıyacağı, herşeyi Allahü teâlânın yaratması lâzım geleceği<br />

için, kulun bir işe olan irâdesini Cenâb-ı Hak, kendi takdîri<br />

ile yapdırmakdadır. İşte Ehl-i sünnet, burada mu’tezileden ve onların<br />

yolunda olan şî’îlerden ayrılmakdadır. Onlar (Cenâb-ı Hak,<br />

insanları yaratır ve kendilerine kudret ve irâde verir, ötesine karışmaz)<br />

diyorlar. Ehl-i sünnet ise, (Cenâb-ı Hak, sizin ve vücûde getirdiğiniz<br />

işlerinizin hâlıkıdır) meâlindeki âyet-i kerîmeye uygun<br />

– 235 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!