22.02.2018 Views

Hakikat Kitabevi Yayinlari - Faideli Bilgiler - Ahmed Cevdet Pasa - Huseyin Hilmi Isik

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir. I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır. II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir. III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir.

I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır.

II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir.

III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

venilecek birşey lâzımdır.<br />

27 — (Müslimânlar, rızkın ezelde ayrıldığına inanır. Kerîm olan<br />

Allahın onu geçindireceğini düşünür. Yolun neresinde kırılıp dağılacağı<br />

bilinmeyen eski bir araba gibi, herhangi bir tesâdüfün ona<br />

göstereceği ma’îşet yolunda sürüklenir. Kazancını çalışarak artırabileceğini<br />

düşünmez. Fazla çalışmağa lüzûm görmez. Tenbel, mütevekkil<br />

oturmasında dînin te’sîri böyledir.<br />

İrâde sâhibi hür bir insan, nefsinin bir kuvveti olduğuna, nefsinin<br />

yapmağa kâdir olduğuna inanır. Bu i’timâd-ı nefs, insana hayât<br />

için mücâdele kuvveti verir. Mücâdele etdikçe, maksadına mâni’<br />

olan zorluklar çoğaldıkça, sarsılan gururunun artan ateşi ile dahâ<br />

fazla çarpışmak arzû ve kuvvetini kendinde duyar. Çünki, sonunda<br />

kazanacağından emîndir. İşte bu emniyyet, bu îmân karşısında<br />

hiçbir şey dayanamaz. Yaşamak istiyorsak, kendimizde i’timâd-ı<br />

nefs hâsıl edelim) diyor.<br />

Cevâb: Birinci cihan harbinde böyle ateşli i’timâd-ı nefs derslerini<br />

pek fazla aldık. Başımızı ne büyük belâlara çarpdığımızı gördük.<br />

Nefse güvenmek böyle deli gibi saldırmalara da sebeb oluyor.<br />

Birinci cihan harbinde nefse güvenmek yerine, Allaha tevekkül<br />

hâkim olsa idi, o hareketlerden, ma’kûl ve meşrû olan ince<br />

noktalardan hiçbiri ihmâl edilmezdi. Çünki, Allaha tevekkül etmek<br />

için, ahkâm-ı ilâhiyyeye uymak lâzımdır. Bu da, bütün ince<br />

noktalara ehemmiyyet verdirir. İslâmiyyet, hem çalışmağı, hem de<br />

tevekkülü birlikde emr etmekdedir. Tenbel oturup da, tevekkül<br />

ediyoruz diyenler, bu iki vazîfeden birini yapmıyan kusûrlu ve dînin<br />

beğenmediği kimselerdir. Çünki, islâmiyyetin iki emrinden birincisini<br />

yapıyor, ikincisini yapmıyorlar. Bunları kötüleyen reformcular<br />

da, birinci vazîfeyi bırakıp, ikincisini istemekle, kötüledikleri<br />

kimseler gibi ayblı, kusûrlu oluyorlar. Hattâ bunların hatâsı,<br />

çalışmayanların hatâsından dahâ büyük oluyor. Çünki, biz insanlar,<br />

elimizden geldiği kadar çalışdıkdan sonra, Allaha tevekkül<br />

ederek, işimizin karşılığını Allahdan beklemek ihtiyâcında bulunduğumuz<br />

gibi, çalışırken reformcuların bildirdiği nefs kuvvetini<br />

alırken bile nefsimize o kuvveti veren Allahı unutmayarak asl tükenmez<br />

ve yenilmez kuvvetin Allahı unutmamakda olduğunu düşünerek,<br />

ondan yardım beklemek üzere ikinci bir tevekküle muhtâcız.<br />

(Allah size yardım ederse, kimse size gâlib gelemez. Size yardım<br />

etmezse, kimse yardım edemez. O hâlde, mü’minler Allaha<br />

tevekkül etsinler!) ve (Sevgili Peygamberim! Onlara de ki, Allahü<br />

teâlâ dilemedikce, kendime hiçbir fâide ve zarar getirmeğe kâdir<br />

değilim) meâlindeki âyet-i kerîmeler ve dahâ nice benzerleri<br />

– 227 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!