22.02.2018 Views

Hakikat Kitabevi Yayinlari - Faideli Bilgiler - Ahmed Cevdet Pasa - Huseyin Hilmi Isik

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir. I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır. II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir. III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

(Fâideli Bilgiler) kitâbı üç kısımdan meydâna gelmişdir.

I.kısımda; Ma’lûmât-ı Nâfia (Fâideli Bilgiler), İslâm dîni hakkında kısa ve öz bilgiler; Ehl-i Sünnet i’tikâdı, islâmî ilimlerin ve fıkh âlimlerinin sınıflandırılması, İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe hazretlerinin hayâtı, Ehl-i Sünnet dışı bu inanç sistemi olan vehhâbîlik hakkında bilgi vardır.

II. kısımda; (Din Adamı Bölücü Olmaz) kitâbı vardır. Burada Mısırlı bir din adamı Reşid Rızânın bölücü yazılarına cevâb verilmekdedir. Ayrıca dört mezheb imâmı hakkında kısa bilgi verilmekdedir. Din adamı nasıl olmalıdır; Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî hazretlerinin kaleminden anlatılmakdadır. Îmânda ve amelde bid’at konusu da geniş olarak îzâh edilmekdedir.

III. kısımda, (Doğruya İnan, Bölücüye Aldanma) kitâbı vardır. Birkaç dinde reformcunun bozuk düşüncelerine cevâb verilmekdedir. Cebriyye, Mu’tezîle ve Ehl-i Sünnet fırkalarının insanın yapdığı iş ve kaza-kader konusunda görüşleri; îmân yalnız inanmak mıdır, Kur’ân-ı kerîm tefsîri ve tercemeleri, Allah sevgisi ve Allah korkusu; İslâm dîninin kadına verdiği değer anlatılmakda, dinde reform yapmak istiyenlere cevâb verilmekdedir.

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

söylemediği bu sözü (Dürr-ül-muhtâr) sâhibi nasıl söyliyebilir ki,<br />

kendi mezhebi, üç imâmın ictihâdlarından telfîk edilmişdir. Hanefîlerin<br />

telfîki kabûl etmediklerinin doğru olmadığını ibni Hümâmdan<br />

da anlıyoruz. Telfîk, ya’nî, birkaç mezhebi cem’ etmek<br />

sûreti ile verilmiş fetvâlar da oldukça çokdur. Bunların en meşhûr<br />

olanlarından birisi, “menkûl malını kendine vakf etmek”<br />

olup, imâm-ı Ebû Yûsüf ile imâm-ı Muhammedin ictihâdlarını<br />

telfîk ederek câiz görülmüşdür. İbni Âbidînin, bir mezheb içindeki<br />

imâmların ictihâdlarını birleşdirmek telfîk olmaz demesi, aklı<br />

başında olan bir kimsenin söyliyemiyeceği bir keyfî hükmdür.<br />

Mukallid bile olsa, hiçbir kimse, birbirine aykırı iki görüşü aynı<br />

zemânda kabûl etmez. Fıkh kitâblarını yazanların kendilerinden<br />

söyliyemiyeceklerini, ben de kabûl ediyorum. Çünki, mukallid<br />

olanın ilmi yokdur ki, kendinden söylesin. Onun yapacağı şey,<br />

başkasının söylediğini nakl etmekdir. Nitekim bunu da allâme<br />

Kâsımdan, o da (Tevfîkul-hükkâm)dan nakl etmişdir. Birisi,<br />

mes’ele üzerinde ihtilâf edildiğini, çeşidli görüşlerin mevcûd olduğunu<br />

bilmediğinden, “icmâ’ vardır” sözünü söyleyiveriyor. Diğerleri<br />

de, bunu nakl ediyor. Hakkın her zemân ekseriyyet ile berâber<br />

olacağını sanmak doğru değildir. Yûsüf sûresindeki bir<br />

âyet-i kerîmede meâlen, (Sen ne kadar yürekden istersen iste, yine<br />

de insanların çoğu inanmazlar) buyuruldu) diyor.<br />

Dinde reformcu, bu yazısında hem cehâletini, hem de Ehl-i<br />

sünnet düşmanlığını açıkça ortaya koyuyor. Hanefî mezhebi, üç<br />

imâmın ictihâdlarından telfîk edilmişdir sözü, onun üsûl-i fıkhdan<br />

hiç haberi olmadığını i’lân ediyor. Kısa görüşü ile, vesîka sanarak<br />

ileri sürdüğü delîllerin, maksadla hiç alâkası yokdur. Kısaca deriz<br />

ki, hanefî mezhebinin üsûl ve kavâ’idini, imâm-ı a’zam Ebû Hanîfe<br />

“rahmetullahi aleyh” kurmuşdur. İmâm-ı Ebû Yûsüf (vefâtı<br />

182 [m. 798]), imâm-ı Muhammed (vefâtı 189 [m. 804]), İmâm-ı<br />

a’zamın talebeleridir. Yüzlerle talebesi gibi, bunları da, senelerce<br />

yetişdirmiş, ictihâd derecesine ulaşdırmışdır. Bu iki müctehid ve<br />

arkadaşları, birçok müctehidler, hocalarından öğrendiklerini, yine<br />

hocalarının bildirdiği üsûllerle ve kâidelerle ölçerek karşılarına<br />

çıkan yeni hâdiselere farklı fetvâlar vermişlerdir. Hanefî mezhebinde<br />

bu iki İmâmın fetvâları birleşdirilmemişdir ki, telfîk olsun.<br />

Hanefî mezhebinde İmâm-ı a’zamın sözü ile amel olunur.<br />

İmâm-ı a’zamın ictihâdı bulunmadığı mes’elelerde, imâm-ı Ebû<br />

Yûsüfün ictihâdı ile amel olunur. Bu da bilinmiyorsa, imâm-ı Muhammedin<br />

fetvâsı ile amel olunur. Bu sırayı ancak zarûrî hâllerde<br />

değişdirmek veyâ ikisini birleşdirmek câiz olur. Meselâ, aldığı ki-<br />

– 127 –

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!