You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Hukuk ve Daha Fazlası<br />
www.hplusdergi.com<br />
Kasım - Aralık 2017<br />
Sayı <strong>04</strong><br />
h+<br />
Portre<br />
O.J. SIMPSON<br />
ve Yüzyılın Davası<br />
ÜCRETSİZDİR<br />
Yurt Dışı<br />
LL.M. Rehberi<br />
University of<br />
Amsterdam<br />
Kapak Söyleşisi<br />
Av. Kenan<br />
YILMAZ<br />
Murat Volkan DÜLGER<br />
Ismail YAMANOL<br />
Neşe CAYMAZ<br />
Mütalaa: Mete TEVETOĞLU<br />
Dijital Çağda Dijital<br />
Ödeme Aracı:<br />
Bitcoin & Dijital Para<br />
Sayfa <strong>04</strong><br />
Bir Hukuk ve Ahlak<br />
Sorunsalı: Dijital<br />
Diriliş Teknolojisi<br />
Sayfa 34<br />
Kefalet<br />
Sözleşmesinde Şekil<br />
Şartlarına Aykırılık<br />
Sayfa 44<br />
Dijital Dirilişin<br />
Fikri Haklar<br />
Açısından Analizi<br />
Sayfa 50<br />
+ Psikoloji Travma Maduru Çocuk ve Gençler<br />
+ Legal Spotlight Eylül & Ekim Haberleri<br />
+ Hukuk Konulu Diziler The People v. O.J. Simpson<br />
+ 3 Soru 3 Cevap Av. Nazlı CAN, LL.M.
Hukuk<br />
Eğitimleri<br />
2017/18 AKADEMİK YILI<br />
T.C. Adalet Bakanlığı Onaylı<br />
Mesleki Eğitim Programları;<br />
Arabuluculuk<br />
Eğitimi<br />
Uzlaştırmacı<br />
Eğitimi<br />
Bilirkişilik Temel<br />
Eğitimi<br />
Detaylı Bilgi<br />
ve Kayıt;<br />
0212 522 35 60<br />
hbo@ticaret.edu.tr<br />
hbo.ticaret.edu.tr<br />
uzlastirmaci.ticaret.edu.tr<br />
bilirkisilik.ticaret.edu.tr<br />
İstanbul Ticaret Üniversitesi<br />
HAYATBOYU ÖĞRENME<br />
KOORDİNATÖRLÜĞÜ
Editörden<br />
YÖNETIM VE YAZI İŞLERI<br />
Hukuk Akademisi Eğitim ve Yayıncılık Ltd. Şti.<br />
Adına İmtiyaz Sahibi; Kaan ÖNCÜ<br />
Editör Dış Haberler Editörü<br />
Sena TUĞRUL Deniz Yeltekin YIĞIN<br />
sena@hplusdergi.com deniz@hplusdergi.com<br />
Tasarım Fotoğraf Yönetmeni<br />
LAWINK.NET Sertan TİRYAKİ<br />
info@lawink.net sertan@lawink.net<br />
Reklam & Dağıtım<br />
Hukuk Danışmanı<br />
Eda ALPASLAN Ömer Özgür ÜNLÜ<br />
eda@hplusdergi.com omer@hplusdergi.com<br />
KATKIDA BULUNANLAR (ALFABETİK SIRA)<br />
Abdullah Fehmi YALMAN, Arif İNCEGÜL,<br />
Erem ÖZTEKİN, Onurcan AKKUŞ, Ruken IŞIK,<br />
Selma DEMİRDAĞ & Serhan DÖNMEZ.<br />
ISSN<br />
2587-0211<br />
YAYIN TÜRÜ<br />
Yaygın, Süreli (İki Aylık)<br />
BASKI<br />
TURKUVAZ HABERLEŞME VE YAYINCILIK A.Ş.<br />
A. Akpınar Mahallesi Hasan Basri Cad.<br />
No:4 Sancaktepe- İST. T. 0216.585.9000<br />
h+ Dergisi, Hukuk Akademisi Eğitim ve<br />
Yayıncılık Ltd. Şti. tarafından T.C. yasalarına<br />
uygun olarak yayınlanmaktadır.<br />
Dergide yayınlanan yazılardan kaynak<br />
belirtmeksizin tamamen veya kısmen<br />
alıntı yapılamaz.<br />
Dördüncü sayımızla yeniden “Merhaba”. h+ Dergi’ye ilişkin<br />
Mart ayında yaptığımız ilk planlar, saatlerce süren toplantılar,<br />
kaygılar ve hedefler’in üzerinden dile kolay 8 ay geçti.<br />
Bu süre zarfında beraber yola çıktığımız yayın ekibinden<br />
arkadaşlarıma, yazar kadromuza ve emeği geçen herkese teşekkür<br />
ederim. Başlangıç aşamasında nispeten ufak bir ekibin gayretleri<br />
ile ortaya çıkan h+ Dergi her yeni sayıda büyümeye devam ediyor.<br />
Şüphesiz yolun henüz çok başındayız<br />
hatta yayıncılık dünyasında henüz<br />
emekleme döneminde olduğumuzu<br />
bile söyleyebiliriz. Her yeni sayıda<br />
“Daha iyisi için ne yapabiliriz?”<br />
sorusunu sormaya devam ediyoruz.<br />
Dolayısıyla yorumlarınız, görüşleriniz<br />
ve önerileriniz bizim için çok değerli,<br />
paylaşmaktan lütfen çekinmeyin.<br />
Dördüncü sayımızda söyleşi<br />
talebimizi kabul ettiği için Koç Holding Başhukuk Müşaviri Av. Kenan<br />
YILMAZ’a bir kez daha teşekkür ederiz. Sn. YILMAZ, “şirket avukatlığı”<br />
ve “ekonomi-hukuk ilişkisi” gibi önemli konularda bilgilendirici<br />
açıklamalarda bulundu.<br />
Dördüncü sayımızla birlikte “çapraz bağlantılı” yazılara yer vermek<br />
istedik. Y.Emre GÜL, Portre bölümünde “O.J. Simpson ve Yüzyılın Davası”nı<br />
masaya yatırırken “Hukuk Konulu TV Dizileri”<br />
bölümünde ise 2016 yılının önemli yapımlarından<br />
olan “The People v. O.J. Simpson” isimli diziyi<br />
inceledik. Benzer şekilde, BilimKurguKulubu.com<br />
kurucularından İsmail YAMANOL tarafından<br />
kaleme alınan “Dijital Diriliş Teknolojisi” isimli<br />
makaleye ek olarak konunun hukuki açıdan<br />
değerlendirildiği ve Dr. Mete TEVETOĞLU imzalı<br />
farklı bir yazıya daha yer verdik.<br />
Bu sayımızda desteklerini esirgemeyen herkese<br />
birkez daha teşekkür ettikten sonra sizi dergiyle<br />
baş başa bırakıyorum. Bir sonraki sayıda yeniden<br />
buluşmak dileğiyle…<br />
YORUMLARINIZ,<br />
GÖRÜŞLERINIZ VE<br />
ÖNERILERINIZ<br />
BIZIM IÇIN Çok Değerli,<br />
PAYLAŞMAKTAN<br />
LÜTFEN ÇEKINMEYIN.<br />
Av. Sena TUĞRUL, Editör<br />
sena@hplusdergi.com<br />
YAYINLAYAN<br />
HUKUK AKADEMİSİ EĞİTİM<br />
VE YAYINCILIK LTD. ŞTİ.<br />
A. Şahkulu Mahallesi Serdar-ı Ekrem Sok.<br />
15/A Galata - İST. T. 0850.532.2824<br />
M. bilgi@hukukakademisi.com.tr<br />
URL. www.hukukakademisi.com.tr<br />
www.hplusdergi.com l info@hplusdergi.com<br />
Bizi Takip Edin<br />
instagram.com/hplusdergi<br />
facebook.com/hplusdergi<br />
linkedin.com/in/hplusdergi<br />
twitter.com/hplusdergi
Hukuk<br />
<strong>04</strong><br />
DIJITAL ÇAĞDA<br />
DIJITAL ÖDEME<br />
34<br />
BIR HUKUK VE AHLAK<br />
SORUNSALI OLARAK<br />
ARACI: BITCOIN VE<br />
DIJITAL DIRILIŞ<br />
DIJITAL PARA<br />
TEKNOLOJISI<br />
Para denildiğinde ilk<br />
aklımıza gelen madeni<br />
paralar veya banknot<br />
halinde bulunan elle<br />
tutulur, gözle görülür<br />
fiziksel varlığı olan<br />
paralardır. Peki, paranın<br />
somut bir gerçekliğinin<br />
olması şart mıdır?<br />
“Sizi dijital taramadan<br />
geçirmek istiyoruz. Her<br />
şeyinizi; vücudunuzu,<br />
yüzünüzü, duygularınızı,<br />
gülüşünüzü, göz yaşlarınızı…<br />
Sanal bir örneğinizi<br />
yaratacağız. Böylece Robin<br />
Wright sonsuza dek bizim<br />
olacak…’’<br />
Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />
İsmail YAMANOL<br />
44<br />
KEFALET<br />
SÖZLEŞMESINDE<br />
18<br />
50<br />
MÜTALAA:<br />
DIJITAL DIRILIŞIN<br />
ŞEKIL ŞARTLARINA<br />
FIKRI HAKLAR<br />
AYKIRILIK<br />
AÇISINDAN ANALIZI<br />
Çok az kanun değişikliği,<br />
Dijital diriliş ifadesi<br />
01 Temmuz 2012 tarihinde<br />
inceleyeceğimiz durumu<br />
yürürlüğe giren Türk<br />
ifade etmek için oldukça<br />
Borçlar Kanunu ve Türk<br />
uygun görünüyor. Sinema’da<br />
Ticaret Kanunu kadar<br />
aktörlerin dijitalleşmesi olarak<br />
sık, basında yer almıştır.<br />
da adlandırabileceğimiz bu<br />
Şüphesiz, bunun pekçok<br />
faydası oldu.<br />
KAPAK SÖYLEŞİSİ<br />
AV. KENAN YILMAZ<br />
KOÇ HOLDING<br />
durum kendisini müzik alanında<br />
ise hologramik konserler ve<br />
düetlerle gösteriyor.<br />
Av. Neşe CAYMAZ, LL.M.<br />
BAŞHUKUK MÜŞAVIRI<br />
Dr. Mete TEVETOĞLU<br />
Adrese Teslim<br />
Abonelik<br />
Başvurusu için;<br />
www.hplusdergi.com<br />
Önemli: H+ Dergi dağıtım<br />
noktalarından ücretsiz olarak<br />
temin edilebilir. Dağıtım noktaları<br />
hakkında detaylı bilgi için<br />
bizimle iletişime geçebilirsiniz.<br />
(info@hplusdergi.com)
ve Daha Fazlası<br />
30<br />
60 38<br />
YURT DIŞI<br />
LL.M. REHBERİ<br />
UNIVERSITY OF<br />
AMSTERDAM<br />
PORTRE<br />
O.J. SIMPSON VE<br />
YÜZYILIN DAVASI<br />
54 58<br />
PSİKOLOJİ<br />
TRAVMA MADURU<br />
ÇOCUK VE GENÇLER<br />
HUKUK KONULU DİZİLER<br />
THE PEOPLE<br />
V.<br />
O.J. SIMPSON<br />
3 SORU 3 CEVAP<br />
AV. NAZLI CAN,<br />
HAVACILIK HUKUKU<br />
LEGAL SPOTLIGHT<br />
10 Dünya’dan 28<br />
Hukuk Haberleri<br />
KİTAP TANITIMI<br />
Yeni Çıkan ve Çok Satan<br />
Hukuk Kitapları<br />
48<br />
HUKUK KAYNAKLARI<br />
Hukuk Departmanları<br />
İçin Çözümler<br />
YAZARLIK BAŞVURULARI HAKKINDA<br />
H+ Dergi bünyesinde yayınlanmasını istediğiniz makale ve yazılarınız için info@hplusdergi.com mail adresi ya da<br />
www.hplusdergi.com’da bulunan online form aracılığı ile bizimle iletişime geçebilirsiniz. ( T. 0850.532.2824 - Hukuk Akademisi )
Sayfa 4<br />
Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER, Akademisyen & Avukat<br />
Dijital Çağda Dijital Ödeme Aracı:<br />
Bitcoin ve<br />
Dijital Para<br />
Para denildiğinde ilk aklımıza<br />
gelen madeni paralar veya<br />
banknot halinde bulunan elle<br />
tutulur, gözle görülür fiziksel<br />
varlığı olan paralardır. Peki, paranın<br />
somut bir gerçekliğinin olması şart<br />
mıdır? Teknolojinin muazzam gelişimi<br />
akıllara bir süreden beri bizlere bu<br />
soruları da beraberinde sordurmakta.<br />
Çünkü hayatımızın her alanında<br />
büyük rol oynayan, değişimler<br />
meydana getiren teknolojinin; parayı,<br />
ekonomiyi, dolayısıyla da ticareti<br />
etkilemesi kaçınılmazdır.<br />
Öncelikle “Para nedir?” sorusunu<br />
açıklığa kavuşturmak gerekir. Her<br />
ne kadar yerleşmiş tek bir tanımı<br />
bulunmasa da paranın genel kabul<br />
görmüş tanımı, mal ve hizmet bedeli<br />
ile borçların ödenmesinde kullanılan<br />
ve genel kabul gören ortak değişim<br />
aracıdır. Öyleyse paranın nasıl<br />
olması gerektiği hakkında herhangi<br />
bir zorunluluk yoktur. Para yalnızca<br />
bir temsil ve ortak değişim aracıdır.<br />
Bedel ödemede kullanılan ve genel<br />
kabul gören her şey para olarak kabul<br />
edilebilir.<br />
Malların değiş tokuş edildiği ilkel<br />
toplumlarda, değişim ölçüsü olarak<br />
tuz, tütün, deri kurutulmuş balık ve<br />
hayvan başı gibi değeri olan mallar<br />
kullanılmıştır. Bu para türüne mal para<br />
denilmektedir. Ardından maden para,<br />
altın ve gümüşe bağlı kâğıt para,<br />
banknot gibi paraların kullanıldığı<br />
bilinmektedir. Son olarak kaydi para<br />
olarak da adlandırılan bankadaki<br />
hesaplarda bulunan ancak fiziki<br />
varlığı olmayan para, ticari hayatın<br />
gelişmesi ve bankacılık sektörünün<br />
ilerlemesiyle önem kazanmıştır.<br />
Benim üzerinde duracağım ve aslında<br />
bu yazının ana konusu olan dijital<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 5<br />
para ise teknoloji ve internetin<br />
gelişimi sayesinde yaşam bulmuş ve<br />
bugün çokça tartışılan bir konu haline<br />
gelmiştir.<br />
Dijital para kavramının gündeme<br />
gelmesi Avrupa Birliği ve Birleşik<br />
Krallık’da önceki yıllara dayanmakla<br />
beraber, Türkiye’de bu konu 2013<br />
yılında kabul edilen 6493 sayılı<br />
Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat<br />
Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve<br />
Elektronik Para Kuruluşları Hakkında<br />
Kanun ile beraber mevzuatta yerini<br />
almıştır. Söz konusu Kanun’un<br />
3. maddesinde elektronik para,<br />
elektronik para ihraç eden kuruluş<br />
tarafından kabul edilen fon karşılığı<br />
ihraç edilen, elektronik olarak<br />
“DAHA BASIT<br />
TANIMLAMAK<br />
GEREKIRSE, ASIL<br />
OLARAK<br />
Elektronik Para,<br />
BILGISAYARIN<br />
YA DA<br />
VERI DEPOLAMA<br />
ARACININ<br />
ANA BELLEĞINDE<br />
(HARD DISKINDE)<br />
BIZIM ADIMIZA<br />
BULUNAN VE<br />
INTERNET<br />
ARACILIĞIYLA<br />
YAPTIĞIMIZ ÖDEME<br />
VE ALIŞVERIŞLERDE<br />
KULLANDIĞIMIZ<br />
Ödeme Aracıdır.”<br />
saklanan, bu Kanunda tanımlanan<br />
ödeme işlemlerini gerçekleştirmek<br />
için kullanılan ve elektronik para ihraç<br />
eden kuruluş dışındaki gerçek ve tüzel<br />
kişiler tarafından da ödeme aracı<br />
olarak kabul edilen parasal değer<br />
olarak tanımlanmıştır. Daha basit<br />
tanımlamak gerekirse, asıl olarak<br />
elektronik para, bilgisayarın ya da<br />
veri depolama aracının ana belleğinde<br />
(hard diskinde) bizim adımıza bulunan<br />
ve internet aracılığıyla yaptığımız<br />
ödeme ve alışverişlerde kullandığımız<br />
ödeme aracıdır. Kısaca e-para olarak<br />
ifade edilen elektronik paranın birçok<br />
avantajı ve bunun yanı sıra bazı<br />
dezavantajları bulunur. Kredi kartı<br />
kullanımından kaynaklanan riskleri<br />
ortadan kaldırması, ticaret hayatında<br />
zamandan tasarruf sağlaması ve<br />
farklı para birimlerindense tek bir<br />
para birimi halinde olması başlıca<br />
faydalarındandır. Suç gelirlerinin<br />
aklanması ile yasa dışı faaliyetlerinin<br />
finansmanında kullanılması ve<br />
bilişim korsanları tarafından sıklıkla<br />
saldırıya uğraması ise belli başlı<br />
dezavantajlarını oluşturur.<br />
ELEKTRONIK PARA HAKKINDA<br />
YAPTIRIMLAR VAR MIDIR?<br />
Elbette Kanun’da birtakım<br />
yaptırımlar öngörülmüştür. 6493 sayılı<br />
Kanun elektronik para kuruluşlarına<br />
ilişkin usul ve esasları düzenlemekte<br />
ve elektronik para ihraç edebilen<br />
kuruluşları belirtmektedir. Kanunun<br />
“düzenleme ve kararlara uymamak”<br />
başlıklı 27. maddesi, Kanunda ve<br />
Kanuna dayanılarak çıkarılacak<br />
düzenlemelerde ve alınan kararlarda<br />
yer alan ve bu bölümde ayrı bir cezai<br />
yaptırım öngörülmeyen hususlara<br />
aykırı davranan ve ödeme hizmeti<br />
sağlayıcısı olarak faaliyet gösteren<br />
tüzel kişiler hakkında idari para<br />
cezası yaptırımını düzenlemiştir.<br />
Kanun’un “izinsiz faaliyette<br />
bulunmak” başlıklı 28. maddesine<br />
göre ise Kanuna göre alınması<br />
gereken izinleri almaksızın sistem<br />
işleticisi, ödeme kuruluşu veya<br />
elektronik para kuruluşu gibi faaliyet<br />
gösteren gerçek kişiler ile tüzel<br />
kişilerin görevlileri hakkında hapis<br />
cezasını düzenlemiştir.<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 6<br />
SANAL PARA VE KRIPTO PARA<br />
KAVRAMLARI NE ANLAMA<br />
GELMEKTEDIR?<br />
Konunun yeni ve karmaşık olması<br />
literatürde birçok yeni kelimenin<br />
doğmasına da neden olmuştur.<br />
Bu nedenle konunun daha iyi<br />
anlaşılması ve okuyucularda anlam<br />
kargaşası yaşanmaması bakımından<br />
bu kavramları da detaylı olarak<br />
açıklamak gerekir. Sanal para, esasen<br />
elektronik paranın bir çeşidi, bir alt<br />
kümesidir. Ortak yönleri her ikisinin<br />
de dijital olmasıdır. Bununla birlikte<br />
pek çok ayrım noktaları da bulunur.<br />
Öncelikle en temel ve en belirgin fark,<br />
elektronik paranın yukarıda detaylı<br />
olarak açıkladığım üzere yasal olarak<br />
düzenlenmiş ve Kanun tarafından<br />
hüküm altına alınmış olmasına<br />
rağmen sanal para hakkında herhangi<br />
bir kanuni düzenlemenin olmayışıdır.<br />
Buna paralel olarak elektronik<br />
parayı çıkaran kuruluşlar Kanun ile<br />
belirlenmişken; sanal parayı özel<br />
kişiler çıkarmaktadır. Diğer bazı<br />
farklar da kanuni düzenlemenin olup<br />
olmaması ayrımından doğmaktadır.<br />
Elektronik paranın Kanun ile denetime<br />
tabi olması, değerinin garanti edilmiş<br />
olması ve arzının sabit olması buna<br />
bağlı farklardandır. Yine diğer bir<br />
önemli fark, elektronik paranın hesap<br />
biriminin yasal tedavülü bulunan<br />
para birimlerinin olmasıdır. Yani<br />
aslında elektronik para Dolar, Euro<br />
gibi para birimleri ile ifade edilebilir<br />
cinstendir. Ancak sanal paranın böyle<br />
bir özelliği yoktur. Sanal para birimleri<br />
onu çıkartan kişiler tarafından<br />
daha sonradan kabul edilen hesap<br />
birimleridir. Az sonra açıklayacağım<br />
Bitcoin para birimi bu gruptadır.<br />
Buna göre her ne kadar elektronik<br />
para sanal parayı kapsamaktaysa<br />
da birçok yönden farklılıkları da<br />
bulunmaktadır.<br />
Sanal para kavramını açıklığa<br />
kavuşturduktan sonra ele almamız<br />
gereken bir diğer husus kripto paranın<br />
tam olarak neyi ifade ettiğidir. Kripto<br />
para aslında son yılların en popüler<br />
konularından biridir. Kripto, kelime<br />
anlamı itibariyle gizli veya saklı<br />
anlamlarına gelir. Kripto para ise<br />
güvenlik açısından kriptoloji bilimini<br />
kullanan, dijital ve sanal bir para<br />
birimidir, bu para birimleri matematik<br />
temelli şifrelenmiştir. Kriptoloji de<br />
bir şifreleme bilimidir. Buna göre<br />
belli bir şifreleme yöntemini kullanan<br />
dijital ve sanal para birimine kripto<br />
para diyoruz. Oldukça karmaşık<br />
gibi görünse de aslında çok basit<br />
işleyen bir süreç söz konusu: İnternet<br />
aracılığıyla bankamatik kartlarımızla<br />
alışveriş yaptığımızı düşünelim;<br />
bu alışveriş sırasında banka<br />
kasalarından aslında fiziksel olarak<br />
para çıkmıyor, ancak biz ödemeyi<br />
gerçekleştiriyoruz. Buna benzer<br />
olarak sanal ortamda yaptığımız her<br />
türlü ticari işlemde esasen kripto<br />
paraları kullanıyoruz. Çünkü böylelikle<br />
fiziksel olarak işlem yapılmasa da<br />
sistemlerde rakam değişiklikleri<br />
meydana geliyor.<br />
KRIPTO PARA NERDEN ÇIKTI, KIM<br />
ÇIKARDI, NEDEN BIR ANDA BU<br />
KADAR POPÜLER OLDU?<br />
İşte şu anda teknoloji dünyasının<br />
aklını kurcalayan en büyük soru<br />
bu: Kripto parayı kim çıkardı,<br />
kripto para nerden çıktı? Şu anda<br />
kullandığımız paraların temelinin<br />
Lidyalılardan geldiğini bütün tarih<br />
kitapları yazmakta ve biz bunu okula<br />
başladığımız ilk yıllardan itibaren<br />
biliyoruz. Ancak kripto para kavramı<br />
hepimize oldukça yabancı.<br />
Kripto paranın ilk ve en popüler<br />
çeşidi ve birimi Bitcoin’dir. Bitcoin’in<br />
sembolü “ ”, kısaltması ise BTC’dir.<br />
Net bir tanımı olmamakla birlikte,<br />
Bitcoin para birimini herhangi<br />
bir üçüncü parti hizmetine gerek<br />
kalmadan, taraflar arasında para<br />
transferini mümkün kılan bir<br />
elektronik para sistemi olarak<br />
açıklamak mümkündür. Peki kim<br />
çıkardı bu Bitcoin’i? İşte işin bu<br />
kısmı tam bir muamma. 2008 yılında<br />
Satoshi Nakamoto tarafından<br />
geliştirildiği bilinmekle beraber bu<br />
kişinin aslında kim olduğu bilinmiyor.<br />
Daha doğrusu, bu bir kişi midir,<br />
isminden anlaşılacağı gibi Japon<br />
mudur, yoksa bir kurum mudur o da<br />
bilinmiyor. Kim veya kimler tarafından<br />
oluşturulduğuna dair elimizdeki tek<br />
“İNTERNET<br />
ARACILIĞIYLA<br />
BANKAMATIK<br />
KARTLARIMIZLA<br />
ALIŞVERIŞ<br />
YAPTIĞIMIZI<br />
DÜŞÜNELIM;<br />
BU ALIŞVERIŞ<br />
SIRASINDA BANKA<br />
KASALARINDAN<br />
ASLINDA<br />
Fiziksel Olarak Para<br />
Çıkmıyor,<br />
ANCAK BIZ<br />
ÖDEMEYI<br />
GERÇEKLEŞ-<br />
TIRIYORUZ.<br />
BUNA BENZER<br />
OLARAK SANAL<br />
ORTAMDA<br />
YAPTIĞIMIZ HER<br />
TÜRLÜ TICARI<br />
IŞLEMDE ESASEN<br />
KRIPTO PARALARI<br />
KULLANIYORUZ.<br />
ÇÜNKÜ<br />
BÖYLELIKLE<br />
FIZIKSEL OLARAK<br />
IŞLEM YAPILMASA<br />
DA SISTEMLERDE<br />
Rakam Değişiklikleri<br />
MEYDANA<br />
GELIYOR.”<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 7<br />
veri bu isim, çünkü tüm kaynaklar<br />
buna işaret ediyor. Bu isim, bir grup<br />
veya kişinin takma ismi olabileceği<br />
gibi bir kurum veya kuruluş da olabilir,<br />
orasını henüz bilmiyoruz.<br />
BITCOIN NASIL ÜRETILIYOR VE<br />
KIMLER TARAFINDAN BASILIYOR?<br />
Dolar, Euro, Türk Lirası gibi<br />
para birimlerini ele aldığımızda<br />
bu paraların bir merkezi otorite<br />
tarafından yönetildiğini hepimiz<br />
biliyoruz. Oysa kripto paralar bir<br />
hükümet tarafından yönetilmiyor.<br />
İşte işin en sevilen yanı da bu.<br />
Aslında bu kadar popüler olmasının<br />
altında yatan sebep de bu. Bitcoin<br />
bağımsız bir para birimi ve değerini,<br />
günlük hayattaki kullanım oranı ve<br />
piyasadaki miktarı belirliyor. Buna<br />
paralel olarak üretiminin de kullanıcı<br />
odaklı olduğunu söyleyebiliriz. İlk<br />
yayınlanan protokollere göre şu<br />
an için en fazla 21 milyon Bitcoin<br />
olabileceğini biliyoruz. Yani sınırlı<br />
bir üretim söz konusu. Bu da paraya<br />
olan ilginin artmasına neden oldu,<br />
çünkü bulunması zorlaştığı için<br />
değeri artıyor, teknik bir ifadeyle<br />
talep arzdan fazla olduğundan<br />
değerleniyor. Bunun yanında Bitcoin<br />
ayrışabilme özelliğine sahip. Bu da<br />
demektir ki, 1 Bitcoin almak gibi<br />
bir zorunluluk yok. Öyleyse akıllara<br />
bir soru daha gelmekte: Şu an hali<br />
hazırda piyasada kaç Bitcoin var? 31<br />
Mart 2017 tarihi itibari ile 16,246,200<br />
Bitcoinin kullanımda olduğu ve<br />
günde yaklaşık olarak 2 bin Bitcoinin<br />
üretildiği bilinmektedir. Piyasada<br />
Bitcoinlerin bitebileceği ihtimali<br />
akıllara gelse de sürekli olarak Bitcoin<br />
döndüğü için Bitcoin bitmesi veya<br />
alamamak gibi bir durumun söz<br />
konusu olmadığını söylemek yerinde<br />
olacaktır.<br />
Bitcoin, hiçbir hükümet veya<br />
merkezi otoriteye bağlı olmama<br />
özelliğinden dolayı fiziksel bir<br />
merkez bankası tarafından basılmaz.<br />
Bitcoin, bağımsız bir para birimidir<br />
ve sanal ortamda, Bitcoin üretmek<br />
isteyen herkesin üretebildiği esasen<br />
kullanıcılarının üretim faaliyetine de<br />
katıldığı bir sistem söz konusudur.<br />
Üretimi ise, İngilizce “mined”<br />
fiilinden türeyen “mining” kelimesiyle<br />
ifade ediliyor. Türkçe karşılığı ise<br />
madenciliktir. Madenciler (miners)<br />
olarak adlandırılan bilgisayarlar,<br />
işlemlerin doğruluğunu onaylamak<br />
için çok hızlı bir şekilde matematiksel<br />
problemleri çözer ve bu işlem ile<br />
bilgisayar sistemleri sayesinde bir<br />
çözüm bulan kişilere 50 yeni Bitcoin<br />
verilir. Böylece “mining” karmaşık<br />
matematiksel formüllerin bilgisayar<br />
gücü ile çözülmesi sürecine denir.<br />
BITCOIN BAZI AVANTAJLARI<br />
BARINDIRIR MI?<br />
Elbette ki Bitcoin kullanımın pek<br />
çok açıdan avantajları bulunmaktadır.<br />
Ancak bununla beraber dikkat<br />
edilmesi gereken noktaların da<br />
olduğunu söylemek gerekir. Öncelikle<br />
Bitcoin’in bağımsız bir para birimi<br />
olduğundan yukarıda bahsettim. Bu<br />
da Bitcoin politikasının bir hükümet<br />
tarafından düzenlenmediği anlamına<br />
gelir. Ayrıca kullanıcıların anonim<br />
olması da tercih edilme nedenlerinden<br />
biridir. Bitcoin işlemleri aleni olarak<br />
gerçekleştirilse de, kullanıcı kimliği<br />
gizlidir. Fakat unutulmamalıdır<br />
ki, bu gizlilikten faydalanabilmek<br />
için takip edilmesi gereken<br />
prosedürlere uymak gerekir. Söz<br />
konusu prosedürler Bitcoin’in kendi<br />
sitesinde açıklanmaktadır. İşlem<br />
ücretinin olmaması, yer ve zaman<br />
kısıtlamasının bulunmaması şüphesiz<br />
diğer avantajlı yönlerindendir.<br />
Ancak bazı özel durumlarda,<br />
örneğin gerçekleştirilecek işlemin<br />
normal süresinden daha çabuk<br />
gerçekleştirilmesi gibi taleplerde<br />
ücret ödenme olasılığı da söz<br />
konusudur.<br />
Sonuç olarak, bazı avantajlı yönleri<br />
bulunsa da, para transferinin geri<br />
alınamaması, transferlerin aleni<br />
olması gibi durumların varlığı da<br />
akıllardan çıkarılmamalıdır.<br />
BITCOINLER GÜVENLI MIDIR?<br />
Kripto paraların güvenliği<br />
“blockchain” adı verilen, “blok zinciri”<br />
olarak dilimize çevrilen bir veri<br />
tabanına dayanır. Bu dağıtık veri<br />
tabanında, her bilgi bloklar halinde<br />
gelişmiş şifreleme algoritmalarıyla<br />
birbirlerine bağlanır. Böylece<br />
kullanıcılar bir merkeze bağlı<br />
olmaksızın işlem yapabilme imkânına<br />
sahip olmaktadır. Buna paralel olarak<br />
da satıcı ile alıcı arasında direkt<br />
olarak güvenli işlemler gerçekleşiyor.<br />
Yani Bitcoin temelinde güvenlidir.<br />
Peki istisnaları var mıdır? Bu sorunun<br />
cevabı kaçınılmaz olarak “evet”tir.<br />
Sanal cüzdanlara aktarılmayan<br />
Bitcoinlerin bilgisayar çökmesi<br />
sonucu kaybolması ve aslında her<br />
türlü sanal ağların ve faaliyetlerin<br />
problemi olan hacklenme sorunu<br />
Bitcoinlerin temelde güvenli<br />
olmasının temel iki istisnasını<br />
oluşturmaktadır.<br />
BITCOIN YATIRIM ARACI<br />
OLABILIR MI?<br />
Bitcoin değeri hızla artan ve<br />
gelecekte de kâğıt paranın yerine<br />
geçeceği tahmin edilen bir para<br />
birimidir. Böyle olunca insanlarda<br />
Bitcoin’e para yatırmak fikri gündeme<br />
gelmiştir. Son zamanların en sık<br />
karşılaşılan sorularından birisi de<br />
Bitcoin’e nasıl para yatırılacağı ve<br />
bunun mantıklı olup olmayacağına<br />
ilişkindir. Ancak Bitcoin’in resmi bir<br />
kuruluş tarafından ihraç edilmemesi<br />
ve yasal düzenlemeye konu olmaması<br />
ayrıca değeri konusunda herhangi<br />
bir güvence verememesi önemli risk<br />
faktörleridir. Her ne kadar yukarıda<br />
da belirttiğim üzere birçok avantajı<br />
“31 MART 2017<br />
TARIHI<br />
ITIBARI ILE<br />
16,246,200<br />
BITCOININ<br />
KULLANIMDA<br />
OLDUĞU VE<br />
GÜNDE YAKLAŞIK<br />
OLARAK<br />
2 Bin BITCOININ<br />
ÜRETILDIĞI<br />
BILINMEKTEDIR.” 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 8<br />
barındırsa da, bu konuda kesin<br />
ve net bir şey söylemek mümkün<br />
değildir. Ayrıca satın aldıktan<br />
sonra kesin olarak satılabileceği<br />
de belirsizdir. Kanunlar tarafından<br />
elektronik para olara kabul<br />
edilmediğinden satılabileceğine dair<br />
bir garanti yoktur. Yani çok küçük<br />
de olsa, kendisine duyulan güven<br />
kaybolduğunda, elde kalma riski<br />
vardır.<br />
BITCOIN HUKUKI OLARAK<br />
DÜZENLENMIŞ MIDIR?<br />
Yukarıda detaylı olarak açıkladığım<br />
üzere sanal para, elektronik paradan<br />
farklı olarak hukuk aleminde henüz<br />
yer bulamamıştır. Dolayısıyla Türk<br />
hukukunda yeri yoktur. Bankacılık<br />
Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun<br />
25.11.2013 tarihli basın açıklamasına<br />
göre:<br />
“Herhangi bir resmi ya da özel<br />
kuruluş tarafından ihraç edilmeyen ve<br />
karşılığı için güvence verilmeyen bir<br />
sanal para birimi olarak bilinen Bitcoin,<br />
mevcut yapısı ve işleyişi itibarıyla<br />
Kanun kapsamında elektronik<br />
para olarak değerlendirilmemekte,<br />
bu nedenle de söz konusu Kanun<br />
çerçevesinde gözetim ve denetimi<br />
mümkün görülmemektedir.<br />
Diğer taraftan, Bitcoin ve benzeri<br />
sanal paralar ile gerçekleştirilen<br />
işlemlerde tarafların kimliklerinin<br />
bilinmemesi, söz konusu sanal<br />
paraların yasadışı faaliyetlerde<br />
kullanılması için uygun bir ortam<br />
yaratmaktadır. Ayrıca Bitcoin, piyasa<br />
değerinin aşırı oynak olabilmesi,<br />
dijital cüzdanların çalınabilmesi,<br />
kaybolabilmesi veya sahiplerinin<br />
bilgileri dışında usulsüz olarak<br />
kullanılabilmesi gibi risklerin yanı sıra<br />
yapılan işlemlerin geri döndürülemez<br />
olmasından dolayı operasyonel<br />
hatalardan ya da kötü niyetli<br />
satıcıların suistimalinden kaynaklı<br />
risklere de açıktır.<br />
Herhangi bir mağduriyet<br />
yaşanmaması adına, yukarıda<br />
belirtilen hususların duyurulmasında<br />
ve bu çerçevede Bitcoin ve benzeri<br />
sanal paraların barındırdığı muhtemel<br />
risklerin kamuoyuna hatırlatılmasında<br />
fayda mülahaza edilmektedir.”<br />
BDDK 25.11.2013<br />
TARIHLI BASIN<br />
AÇIKLAMASINA<br />
GÖRE:<br />
“HERHANGI BIR<br />
RESMI YA DA<br />
ÖZEL KURULUŞ<br />
TARAFINDAN<br />
IHRAÇ EDILMEYEN<br />
VE KARŞILIĞI<br />
IÇIN GÜVENCE<br />
VERILMEYEN BIR<br />
SANAL PARA BIRIMI<br />
OLARAK BILINEN<br />
BITCOIN, MEVCUT<br />
YAPISI VE IŞLEYIŞI<br />
ITIBARIYLA KANUN<br />
KAPSAMINDA<br />
Elektronik Para<br />
Olarak<br />
Değerlendirilmemekte,<br />
BU NEDENLE DE<br />
SÖZ KONUSU KANUN<br />
ÇERÇEVESINDE<br />
Gözetim ve Denetimi<br />
Mümkün<br />
Görülmemektedir.”<br />
Söz konusu açıklamadan anlıyoruz<br />
ki; Bitcoin kullanımı kesin bir dille<br />
yasaklanmış olmamakla beraber<br />
tamamen serbest bırakılmış bir<br />
faaliyet de değildir. Çünkü Kurum,<br />
olası mağduriyetlerden sorumlu<br />
olmadığını bu nedenle dikkatli<br />
olunması gerektiğini açık bir biçimde<br />
ifade etmiştir.<br />
BITCOIN KULLANMAK<br />
SUÇ MUDUR?<br />
Bu noktada ilk vurgulamak<br />
istediğim Türk Ceza Kanunu’nun 2.<br />
maddesidir. Buna göre; “Kanunun<br />
açıkça suç saymadığı bir fiil için<br />
kimseye ceza verilemez ve güvenlik<br />
tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı<br />
cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden<br />
başka bir ceza ve güvenlik tedbirine<br />
hükmolunamaz.” Bitcoin para<br />
biriminin veya kullanımının herhangi<br />
bir kanuni düzenlemede yer<br />
bulmadığını belirttim. Dolayısıyla<br />
açıkça suç sayılmayan Bitcoin<br />
kullanıcılığı Türk Ceza Kanunu<br />
ve diğer Kanunlar anlamında suç<br />
sayılamaz, bundan ötürü kimseye<br />
ceza verilemez ve güvenlik tedbiri<br />
uygulanamaz.<br />
ÖYLEYSE NEDEN BITCOIN<br />
KULLANIMININ SUÇ<br />
SAYILABILECEĞI IHTIMALI<br />
AKILLARI KARIŞTIRIYOR, SIKINTI<br />
NEREDEN KAYNAKLANIYOR?<br />
Bilindiği gibi Kanunda tanımlanan<br />
suç tiplerinin çoğu birden fazla yolla<br />
gerçekleştirilebilir. Örneğin; Türk Ceza<br />
Kanunu’nda düzenlenen dolandırıcılık<br />
suçunun nitelikli hallerinden birisini<br />
bilişim sistemlerinin, banka veya kredi<br />
kurumlarının araç olarak kullanılması<br />
suretiyle işlenmesi oluşturur. Her<br />
iki halde de temel suç dolandırıcılık<br />
suçudur. Peki, bilişim sistemleri<br />
kullanılması dolandırıcılık suçunun<br />
oluşması için tek başına yeterli midir?<br />
Hayır. Bu ihtimaller cezayı arttıran<br />
veya azaltan nitelikli haller olabilir<br />
ancak ne şekilde olursa olsun suçun<br />
temelinde dolandırıcılık eyleminin<br />
yani hileli davranışların bulunması<br />
gerekir. İşte Bitcoin kullanıcılığının<br />
suç sayılıp sayılmayacağı sorusu,<br />
tam da bu noktada gündeme gelir.<br />
Çünkü teknolojik gelişmelerle birlikte<br />
zaten bilişim suçlarının işlenme<br />
oranı oldukça artmışken; böyle bir<br />
sanal para vasıtasıyla işlenebilecek<br />
suçlar da oldukça çeşitlenmekte ve<br />
artmaktadır. Ancak Bitcoin ve benzeri<br />
dijital paraların varlığı tek başına bu<br />
suçların işlendiği anlamına gelmez.<br />
İlk olarak Bitcoin doğası gereği<br />
kaynağı belirlenemez durumdadır<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 9<br />
ve bu nedenle buradan elde edilen<br />
paranın nasıl elde edildiğinin bilinmesi<br />
mümkün değildir. Bu noktada Türk<br />
Ceza Kanunu’nda düzenlenen suçtan<br />
kaynaklanan malvarlığı değerlerini<br />
aklama suçunun işlenme riski<br />
büyüktür. Çünkü suç faaliyetlerinden<br />
elde edilen para Bitcoin satın almak<br />
için kullanılabilir. Sonrasında Bitcoin,<br />
kaydi paraya çevrilerek yasal<br />
ekonomik sisteme sokulabilir.<br />
İkinci olarak hukuk düzenince alımı<br />
veya satımı yasaklanmış ürünlerin<br />
veya işlerin Bitcoin aracılığıyla<br />
gerçekleştirilmesi veya bu yolla söz<br />
konusu suçların işlenmesinin daha<br />
kolay hale gelmesi mümkün olabilir.<br />
Yasaklanmış bu ürünler nerede<br />
satışa sunulmaktadır, alıcılar nereden<br />
çıkmaktadır? Bu noktada bazı<br />
kavramları açıklığa kavuşturmak<br />
gerekir. Zira bu satışların<br />
gerçekleştiği internet ortamı<br />
karmaşık bir yapıdadır.<br />
Türkçe karşılığı derin internet<br />
anlamına gelen “Deep Web”, internet<br />
ortamında bulunan ve gizliliğe çok<br />
fazla önem gösterilen taraflar arası<br />
şifreli bir iletişim ağıdır. Bu iletişim<br />
ağı görünen web’in dışındadır ve<br />
bugün bizim bildiğimiz internet<br />
sınırlarının, tüm internet dünyasının<br />
sadece %4’lük bir kısmının olduğu<br />
bilinmektedir. Kalanı ise deep web<br />
ve onun daha çok suç işlenen kısmı<br />
olan dark net olarak ifade edilen<br />
boyutlardır. Boyutlar dememin<br />
sebebi tek bir boyutun olmaması<br />
ve katman katman derine inmenin<br />
mümkün olmasındandır. Deep<br />
web’in nasıl kullanılacağı sorusu ise,<br />
özel bir tarayıcı olan “Tor Browser”<br />
tarayıcısını bilgisayara kurmak<br />
şeklinde cevap bulmaktadır. Bu<br />
tarayıcı yüklü olduğu bilgisayarlar<br />
arasındaki işlemleri şifreli olarak<br />
gerçekleştirir. Ayrıca yüksek düzeyde<br />
güvenlik sağladığından kullanıcılar<br />
tarafından bir hayli tercih edilir.<br />
Ayrıca VPN (virtual private network /<br />
sanal özel ağ) kullanılmak suretiyle bu<br />
gizliliğin oranı artırılmaktadır.<br />
Şimdi gelelim burada neler olup<br />
bittiğine. Neden böyle bir ihtiyaç<br />
doğmuş ve kullanıcılar neden bu<br />
yolu tercih ediyor? Bir kere her<br />
şeyden önce bu alan kullanıcılara<br />
tamamen anonimlik sağlamakta.<br />
Bu nedenle de kullananın kimliği<br />
belirlenemez durumdadır. Bu istek<br />
çoğu zaman bir suç faaliyetini<br />
gerçekleştirme amacından doğsa<br />
da; tamamen kişisel bir tercihten<br />
de kaynaklanabilir. Yani kişi suç<br />
işlememiş veya işleyemeyecek de<br />
olsa sırf canı istedi diye gizli kalmak<br />
isteyebilir ve bu yolu tercih edebilir<br />
ki bu örneklerle de karşılaşmaktayız.<br />
Uyuşturucu satın almadan kiralık<br />
katil kiralamaya; silah satın almadan<br />
gizli kamera monte edilmiş duvar<br />
saatine kadar birçok yasadışı<br />
ürünün ve hizmetin alım ve satımı bu<br />
alanda gerçekleştirilmektedir. İşte<br />
bu ürün veya hizmetleri satın almak<br />
istediğinizde Bitcoin cüzdanından<br />
ödeme yapabileceğiniz bir sayfaya<br />
yönlendirilmektesiniz. Dolayısıyla bu<br />
alanda birçok suç faaliyetinde para<br />
olarak Bitcoin kullanılmakta ve bu<br />
sanal para birimi, bahsedilen yasadışı<br />
faaliyetlerin gerçekleştirilmesini<br />
kolaylaştırmaktadır. Bitcoin ve<br />
benzeri dijital ödeme araçlarının<br />
yapılan işlemleri kolaylaştırması<br />
bunları kullanmayı başlı başına bir<br />
suç haline getirir mi? Elbette ki hayır.<br />
Kanunla açıkça suç sayılmadığı<br />
sürece suç olarak nitelendirmek<br />
mümkün değildir. Bilişim sistemlerinin<br />
hayatımızda bu denli yerini almasının<br />
doğal bir sonucu olarak suç çeteleri<br />
bu yollardan da suç işlemenin<br />
yollarını aramış ve internetin buna<br />
müsait bir alan olması nedeniyle de<br />
bu arayışları başarıya ulaşmıştır. Bu<br />
yollardan işlenen suçlar gün geçtikçe<br />
artmaktadır ve artacaktır da. Ancak<br />
bu tek başına suç sayılmak için<br />
yeterli değildir.<br />
Son olarak yabancı hukuklarda<br />
ve ülkemiz hukukunda bu alanda<br />
büyük bir boşluğun olduğunu ve bu<br />
konuda hukuki düzenlemelere ihtiyaç<br />
duyulduğunu belirtmeliyim.<br />
Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />
Akademisyen & Avukat<br />
volkan.dulger@dulger.av.tr<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
LEGAL<br />
SPOTLIGHT<br />
> AMAZON’A DEV VERGI CEZASI > MUHAMMED ALI BENZER<br />
DAVASI > HOLLYWOOD’UN BILINEN KIRLI SIRRINI KO<br />
Derleyen: Av. Deniz Yeltekin YIĞIN, LL.M.<br />
LÜKSEMBURG<br />
Amazon’a Dev Vergi Cezası<br />
Kaynak: CNBC<br />
Avrupa Birliği Komisyonu,<br />
2003 senesinden bu<br />
yana Lüksemburg’da<br />
haksız olarak elde ettiği<br />
vergi avantajlarından ötürü dünya<br />
perakende devi Amazon’un geriye<br />
dönük 250 milyon avro vergi borcu<br />
ödemesini talep etti.<br />
AB Komisyonu’nun Rekabet<br />
Sorumlusu Margrethe Vestager<br />
“Lüksemburg’da Amazon’un<br />
faydalandığı vergi uygulamaları<br />
yasa dışı. Bunun sonucunda<br />
Amazon’un cirosunun dörtte üçü<br />
vergilendirilmedi.” dedi. Komisyon’un<br />
bulgularına göre, Lüksemburg,<br />
Amazon’un 2003-2011 yılları<br />
arasında elde ettiği kârların önemli<br />
bir kısmını vergilendirmeden<br />
üçüncü bir şirkete aktarmasına izin<br />
verdi. Söz konusu şirketin, Amazon<br />
adına çeşitli fikri mülkiyet hakları<br />
bulundurması sebebiyle Lüksemburg<br />
tarafından bu uygulamaya izin<br />
verildiği belirtildi. Bununla birlikte<br />
AB Komisyonu söz konusu para<br />
aktarımlarının iki şirket arasında<br />
telif ücreti ödeme kapsamında<br />
değerlendirilemeyeceğini, belirlenen<br />
telif ücreti için ödeme seviyelerinin<br />
piyasa koşullarını yansıtmadığını ve<br />
sonuç olarak Amazon’a özel olarak<br />
haksız vergi avantajı sağlandığı<br />
sonucuna vardıklarını belirtti.<br />
Söz konusu açıklamadan sonra,<br />
Amazon “Amazon, Lüksemburg<br />
hükümeti tarafından herhangi özel<br />
bir muameleye tabi tutulmadığına<br />
inanmaktadır ve biz tüm vergilerimizi<br />
Lüksemburg kanunları ve uluslararası<br />
vergi hukukuna uygun şekilde<br />
ödedik.” açıklamasında bulundu.<br />
Lüksemburg devleti, fast food<br />
zinciri McDonald’s ve Fransız enerji<br />
şirketi Engie’ye sağladığı vergi<br />
uygulamaları ile de AB’nin yakın<br />
merceğinde alınmış durumda.<br />
Amazon’a verilen vergi cezası, esnek<br />
vergi düzenlemeleri benimseyen<br />
İrlanda başta olmak üzere AB’deki<br />
diğer üye devletlerin sağladığı vergi<br />
kolaylıklarından vazgeçmelerine<br />
sebep olur mu dersiniz? Yoksa fahiş<br />
vergi cezalarına rağmen, milyarlarca<br />
dolar tutarında gelir vergisinden<br />
kaçınmak isteyen şirketler, ülkesine<br />
daha çok yatırım çekerek istihdam<br />
arttırmayı uman AB ülkelerinde<br />
mesken bulmaya devam edecek mi?<br />
HAYATIN GIZLILIGI HAKKININ SINIRLARI NEREYE KADAR? > ESTO<br />
DÜSÜNÜYOR! > AMAZON’A SAHTE TEKERLEK DAVASI > MUHAMMED ALI BEN
LIGI FOX’UN BASINI YAKTI! > ILAC SIRKETLERINE TERORE YARDIM<br />
RUMAYA GIZLILIK SÖZLESMESI BILE YETMED! > AMERIKA’DA ÖZEL<br />
A.B.D.<br />
Muhammed Ali Benzerliği Fox’un Başını Yaktı!<br />
Kaynak: blogs.findlaw.com<br />
Geçtiğimiz yıl hayatını<br />
kaybeden efsane boksör<br />
Muhammed Ali’nin yapım<br />
şirketi Muhammad Ali<br />
Enterprises LLC (MAE), bu yıl Şubat<br />
ayında gerçekleşen Super Bowl’un<br />
tanıtım videosunda boksörün imajının<br />
izinsiz kullanıldığı gerekçesiyle Fox<br />
Broadcasting Co.’ya 30 milyon dolarlık<br />
tazminat davası açtı.<br />
Fox’un üç dakikalık Super Bowl<br />
tanıtım klibinde Muhammed Ali’ye<br />
bir övgü olarak Ali’nin adı, imajı ve<br />
boks kariyerinde parladığı anlara dair<br />
bilgiler verilirken, Ali’nin onu başarılı<br />
kılan kişilik özellikleri ile NFL oyuncuları<br />
arasında bir bağlantı ve benzerlik<br />
kullanıldığı görülmekte.<br />
MAE, dava dilekçesinde Super Bowl<br />
tanıtım klibinde Fox’un kendisinin ve<br />
yayın servislerinin tanıtılması amacıyla<br />
Ali’nin kişiliğini kullandığını ve bunun<br />
için MAE’den izin almadığını iddia etti.<br />
MAE, Muhammed Ali’ye bağlı tüm fikri<br />
mülkiyet hakları ve tanıtım haklarının<br />
ihlal edilerek Fox adına haksız kazanç<br />
sağlanması gerekçesiyle Fox’tan<br />
30 milyon dolar tutarında tazminat<br />
talep ederek, bundan sonra MAE’den<br />
izin alınmaksızın Ali’nin imajı veya<br />
benzerliğinin kullanılmamasına yönelik<br />
tedbir talebinde bulundu.<br />
Amerika Birleşik Devletleri’nde ünlü<br />
kişilerin toplumdaki imajını oluşturan<br />
tüm unsurların ticari kullanımını<br />
münhasıran korumak mümkün. Bir<br />
sporcunun kimliği üzerinden, yani bir<br />
kişinin ismi, resmi, sloganı (Muhammed<br />
Ali durumunda “The Greatest”) ve<br />
kişisel özelliklerinden ticari kazanç<br />
sağlanabiliyorken, Türkiye’de aynı<br />
hakların sadece haksız kazanç<br />
sağlayanlardan maddi tazminat alma<br />
odaklı kullanılması konusunda siz ne<br />
düşünüyorsunuz? Türk hukukunda<br />
imaj hakkı olarak ana bir başlık<br />
bulunmaması ve hala marka ihlali veya<br />
Medeni Kanun’da yer alan kişilik hakları<br />
kapsamında koruma sağlanması<br />
bir sporcu veya aktörün kişiliğiyle<br />
özdeşleşmiş unsurlarının ticari olarak<br />
üçüncü kişilerce izinsiz kullanılmasını<br />
engellemeye ya da itibarını korumaya<br />
yeter mi?<br />
A.B.D.<br />
İlaç Şirketlerine “Teröre Yardım” Davası<br />
Kaynak: Jurist.org<br />
Irak’ta yaralanan ABD askerleri<br />
ve öldürülen askerlerin yakınları<br />
Amerikan federal mahkemesinde<br />
beş büyük ilaç şirketine Irak’taki<br />
terör örgütlerine finansal destekte<br />
bulundukları gerekçesiyle dava açtı.<br />
AstraZeneca, GE Healthcare, Johnson<br />
& Johnson, Pfizer ve Roche’a karşı<br />
açılan bu davada, mağdurların iddiası<br />
davalıların federal Anti-Terörizm<br />
Yasası’na aykırı davranarak, kasten<br />
manevi zarar verme amacıyla,<br />
tıbbi ilaç ve cihazların Irak Sağlık<br />
Bakanlığı vasıtasıyla Mukteda El Sadr<br />
yandaşlarına satıldığı yönünde. Irak<br />
sağlık sisteminde söz konusu tıbbi<br />
ilaç ve cihazların satılarak teröre mali<br />
yardımda bulunulduğu, bu mali yardım<br />
sonucunda Sağlık Bakanlığı bütçesinin<br />
Saddam rejiminden sonra yılda 16<br />
milyon dolardan, 1 milyar dolara çıktığı<br />
ve Sadr yandaşlarının yolsuzluğa<br />
karıştığı düşünülen Irak Hükümeti’nden<br />
bu paraları alarak teröre aktardığı iddia<br />
ediliyor. Son yıllarda ilaç şirketlerinin<br />
hastalık ticareti yaparak, diğer bir<br />
deyişle ürettikleri her ilaca karşılık<br />
yeni bir hastalık çıkardıklarına dair<br />
şoke edici teoriler ortaya atılırken;<br />
şirketlerin daha da ileri giderek,<br />
dolaylı olarak terör örgütlerine yardım<br />
yaptıkları iddiası konusunda siz ne<br />
düşünüyorsunuz?<br />
4<br />
NYA YAPAY ZEKAYA HUKUKI KISI STATÜSÜ VERMEYI<br />
ZERLIGI FOX’UN BASINI YAKTI! > ILAC SIRKETLERINE<br />
LEGAL<br />
SPOTLIGHT
LEGAL<br />
SPOTLIGHT<br />
TERORE YARDIM DAVASI > HOLLYWOOD’UN BILINEN K<br />
AMERIKA’DA ÖZEL HAYATIN GIZLILIGI HAKKININ SIN<br />
A.B.D.<br />
Hollywood’un Bilinen Kirli Sırrını Korumaya<br />
Gizlilik Sözleşmesi Bile Yetmedi!<br />
Kaynak: Vox.com<br />
Hollywood geçen haftadan<br />
beri 65 yaşındaki<br />
ünlü yapımcı Harvey<br />
Weinstein’a yöneltilen<br />
cinsel taciz ve tecavüz iddialarıyla<br />
çalkalanıyor. Önce işinden, sonra da<br />
eşinden olan Weinstein son olarak<br />
Oscar Ödül Törenleri’nin başındaki<br />
kuruldan kovuldu. Kariyerlerinin<br />
başında Weinstein tarafından<br />
cinsel tacize uğradığını iddia eden<br />
30’dan fazla kadın oyuncu arasında<br />
Angelina Jolie ve Gwyneth Paltrow<br />
da var. Weinstein cinsel ilişkilerinin<br />
karşılıklı rıza sonucu gerçekleştiğini<br />
savunurken, söz konusu oyuncularla<br />
gizlilik ve sulh anlaşmaları imzalaması<br />
ise soru işaretlerine sebep oldu.<br />
Weinstein Co. çalışanları<br />
ise imzaladıkları iş sözleşmesi<br />
içerisindeki gizlilik maddelerini<br />
hiçe sayarak medyaya açıklama<br />
yaptılar; “Bu açıklamamızla gizlilik<br />
anlaşmamızı açıkça ihlal ettiğimizi<br />
farkındayız.. Fakat eski işverenimiz de<br />
bizimle yaptığı iş sözleşmesini, bize<br />
güvenli bir ortam sağlayamadığından<br />
ötürü, açıkça ihlal etmektedir.<br />
Saklayacağımız hiçbir şey olmadığı<br />
gibi Harvey’nin bu davranışlarının<br />
bu kadar zaman devam edebildiğine<br />
inanamıyoruz. Şirketin bizi gizlilik<br />
yükümlülüğü ile bağlı kılmasına son<br />
vermesini istiyoruz!”.<br />
Weinstein skandalı, gizlilik<br />
sözleşmelerinin Amerika’daki<br />
uygulama alanları ile sınırlarının<br />
sorgulanmasına sebep oldu. Birçok<br />
sektörde faaliyet gösteren şirket,<br />
şirket bünyesine yeni katacağı<br />
kişilere gizlilik sözleşmeleri<br />
imzalatarak iş değiştirdiklerinde<br />
bile önceki çalıştıkları yer hakkında<br />
olumsuz yorumlarda bulunmalarına<br />
engel olmaya çalışıyor. Oysa mevcut<br />
veya eski çalışanın, işverenin veya<br />
işyerindeki cinsel taciz ve uygunsuz<br />
davranışlara ilişkin açıklama<br />
yapılmasını engelleyen gizlilik<br />
maddeleri, henüz bir maddi fiil<br />
gerçekleşmeden temel haklardan<br />
feragat edilmesi beklenemeyeceği<br />
sebebiyle federal iş kanununa<br />
aykırılık teşkil ediyor.<br />
Buna karşın, sulh anlaşmaları<br />
kapsamında imzalanan ve çalışanlara<br />
gizlilik yükümlülüğü getiren maddeler<br />
ise, meydana gelen olaydan sonra<br />
imzalanmasından ötürü, Ulusal İş<br />
İlişkileri Kurulu tarafından hukuka<br />
STATÜSÜ VERMEYI DÜSÜNÜYOR! > AMAZON’A SAHTE TEKERLEK DAVASI<br />
> AMAZON’A DEV VERGI CEZASI > ILAC SIRKETLERINE TERORE YARD
IRLI SIRRINI KORUMAYA GIZLILIK SÖZLESMESI BILE YETMED! ><br />
IRLARI NEREYE KADAR? > ESTONYA YAPAY ZEKAYA HUKUKI KISI<br />
aykırı olarak nitelendirilmiyor. 2016<br />
yılındaki bir Kurul kararında, iş<br />
hukukundan doğan anlaşmazlıkların<br />
özel ve dostane çözümlerle ortadan<br />
kaldırılması ve Wagner Yasası’ndan<br />
doğan işçi haklarının eğer haklardan<br />
feragat sınırlı ise, söz konusu sulh<br />
konusu belirli bir olayı nazara alıyorsa<br />
ve işçi, karşılığında bir fayda elde<br />
ediyorsa sulh anlaşmasının geçerli<br />
olacağını belirtmişti.<br />
Bununla birlikte, Kaliforniya<br />
eyaleti geçen yıl, sulh sözleşmesinde<br />
yer alan cinsel saldırı iddialarına<br />
dair somut isnadlar cinsel<br />
dokunulmazlığa karşı işlenen bir suç<br />
olarak kovuşturulmasını mümkün<br />
kılabilecekse, sulh sözleşmelerinde<br />
gizlilik yükümlülüğü içeren<br />
maddelerin kullanımının hukuka<br />
aykırı olduğunu düzenledi. Başka<br />
eyaletlerde “Günışığı Mevzuatı”<br />
olarak bilinen yeni bir kanun<br />
yürürlüğe girdi. Güneş ışığının en<br />
iyi dezenfektan olduğu varsayımı<br />
ile isimlendirilen yasada, toplumsal<br />
tehdit olarak algılanabilecek<br />
bilgileri gizleyen gizlilik maddeleri<br />
ve sulh sözleşmelerinin hukuka<br />
aykırı olduğu düzenleniyor. Şimdilik,<br />
bu konudaki düzenlemeler eyalet<br />
kanun koyucularının takdir yetkisine<br />
bırakılmakta.<br />
İşçi-işveren ilişkisinde güç<br />
dengesizliği hem de Amerikan<br />
sinema endüstrisiyle özdeşleşmiş<br />
olan Hollywood’da nüfuz sahibi<br />
olan bir kişinin tehditkar konumu<br />
düşünüldüğünde, gerek cinsel<br />
saldırıların gizlenmesine ilişkin olay<br />
öncesi imzalanan çerçeve gizlilik<br />
sözleşmeleri gerekse spesifik sulh<br />
anlaşmalarının etik olmadığı aşikar.<br />
O halde hukuk kişiyi kendisine<br />
karşı da korumakta ve toplumsal<br />
yozlaşmanın hakkaniyet ve etik<br />
boyutu Amerika’daki eyalet ve<br />
federal yasalarda karşılık bulmaya<br />
başladı diyebiliriz. Kanuna aykırı<br />
davranışlarının üzerini örtmek<br />
için kanunu bir silah gibi kullanan<br />
işverenler konusunda siz ne<br />
düşünüyorsunuz? Yoksa sözleşme<br />
hukuku ile kişinin akdi iradesi, toplum<br />
düzeni ve hakkaniyetin üzerinde mi<br />
tutulmalı?<br />
4<br />
> MUHAMMED ALI BENZERLIGI FOX’UN BASINI YAKTI!<br />
IM DAVASI > HOLLYWOOD’UN BILINEN KIRLI SIRRINI<br />
LEGAL<br />
SPOTLIGHT
LEGAL<br />
SPOTLIGHT<br />
KORUMAYA GIZLILIK SÖZLESMESI BILE YETMED! > AME<br />
KADAR? > ESTONYA YAPAY ZEKAYA HUKUKI KISI STAT<br />
A.B.D.<br />
Amerika’da Özel Hayatın Gizliliği Hakkının<br />
Sınırları Nereye Kadar?<br />
Kaynak: Reuters<br />
Amerika Birleşik Devletleri<br />
Yüksek Mahkemesi, Adalet<br />
Bakanlığı ile Microsoft<br />
Corp arasında özel<br />
hayatın gizliliğine ilişkin süregelen<br />
tartışmayı nihayete erdirmeye kararlı.<br />
2013 yılında Amerikan hükümeti<br />
uyuşturucu kaçakçılığı amacıyla<br />
kullanılan bir email hesabına erişim<br />
sağlanabilmesi için Microsoft’a veri<br />
erişimi talebinde bulunmuştu. Bu talebi<br />
reddeden Microsoft’a karşı Amerikan<br />
hükümeti dava açarak, federal<br />
mahkeme savcılarının uyuşturucu<br />
kaçakçılığı davası kapsamında Dublin<br />
İrlanda’da yer alan Microsoft bilgisayar<br />
sunucularında tutulan elektronik<br />
postaların içeriğine erişim sağlayıp<br />
sağlanamayacağı tartışma konusu oldu.<br />
Amerika’daki 33 Eyalet ile Porto Riko<br />
hükümeti, Microsoft lehine verilecek<br />
olası bir kararın, özellikle çocukların<br />
cinsel istismarı ile cinayet davalarına<br />
ilişkin cezai soruşturmaları olumsuz<br />
yönde etkileyeceğini savunuyor. Öte<br />
yandan 40 tane ülkede 100 adet veri<br />
merkezine sahip olan Microsoft’un<br />
Teknolojiden Sorumlu Yöneticisi Brad<br />
Smith ise: “Eğer Amerika’daki kanun<br />
uygulayıcıları Amerika’nın dışında<br />
depolanan yabancılara ait emaillere<br />
erişim sağlayabilirse, başka bir ülkenin<br />
Amerika’da depolanan size ait emaillere<br />
erişim sağlamasına kim engel olabilir?”<br />
diyerek, yerel hükümetin veri erişim<br />
talebini mahkemeye götüren ilk<br />
teknoloji şirketi oldu.<br />
sebebiyle, bulut tabanlı sistemlerin<br />
Söz konusu davada Microsoft,<br />
kullanımını sekteye uğratacağı<br />
başta Amazon, Apple, CNN ve Verizon düşünülüyor. Davanın sonucu ne olursa<br />
Communications olmak üzere bir çok olsun, sınır ötesi veri taleplerinin hukuki<br />
teknoloji ve medya şirketi ile Amerika çerçevesini düzenleyen ve internet<br />
Ticaret Odası iş grupları ve lobilerince kullanıcılarının haklarını net bir şekilde<br />
destekleniyor. Davada hükümet yanlısı ortaya koyan bir kanun düzenlemesi<br />
bir kararın çıkmasının, müşterilerin keyfi uygulamaların önüne geçecek.<br />
gizlilik haklarını tehlikeye düşürmesi<br />
A.B.D.<br />
Amazon’a “Sahte Tekerlek” Davası<br />
Kaynak: Geekwire<br />
Daimler AG, Amazon’a<br />
tekerlekleri sattığı iddiasıyla dava<br />
patent ve marka ihlali açıldı. Seattle’da yer alan Amerika<br />
sebebiyle dava açtı.<br />
Bölge Mahkemesi’nde açılan davanın,<br />
E-ticaret devine, hukuka Amazon’un sitesinde satışa koyulan<br />
aykırı olarak üçüncü kişilerce<br />
sahte ürünlerden sorumluluğunun<br />
üretilen ve üzerinde otomobil devinin boyutunu algılamak ve bu<br />
hukuken korunan tasarımlarının yer sorumluluğun sebep olacağı mali ve<br />
aldığı sahte Merdeces-Benz marka hukuki sonuçların öngörülebilmesi<br />
> AMAZON’A DEV VERGI CEZASI > MUHAMMED ALI BENZERLIGI FOX’UN<br />
DAVASI > HOLLYWOOD’UN BILINEN KIRLI SIRRINI KORUMAYA GIZL
RIKA’DA ÖZEL HAYATIN GIZLILIGI HAKKININ SINIRLARI NEREYE<br />
ÜSÜ VERMEYI DÜSÜNÜYOR! > AMAZON’A SAHTE TEKERLEK DAVASI ><br />
ESTONYA<br />
Estonya Yapay Zekaya Hukuki Kişi Statüsü<br />
Vermeyi Düşünüyor!<br />
Kaynak: Abajournal<br />
Bloomberg’ün raporunda,<br />
Estonya Ekonomi Bakanı,<br />
birkaç yıl içerisinde Yapay<br />
Zekaya gerçek kişi ile eşya<br />
arası “robot-temsilci” çerçevesinde<br />
bir hukuki statü kazandırmayı<br />
düşünüyor. Estonya’nın Yenilik ve<br />
Gelişim Sorumlusu Siim Sikkut, Yapay<br />
Zeka’ya gerçek bir kişi gibi hukuki<br />
için bir emsal dava oluşturabileceği<br />
düşünülüyor.<br />
Daimler AG, Amazon’un marka ihlali<br />
gerçekleştirdiğine ilişkin iddiasını<br />
kanıtlayabilmek için, Amazon’un<br />
sitesinde satılan sahte tekerleklerden<br />
satın alarak, alınan tekerleklerin<br />
hiçbir şekilde Daimler AG, onun bağlı<br />
statü kazandırmanın avantajları<br />
olduğunu ifade etti. Estonya<br />
Bakanlığı Pan-Baltik hukuk bürosu<br />
Triniti’nin robotlara kişilik kazandırma<br />
amacıyla verilen yasa tasarısını<br />
hukuken inceleyerek görüş vermesini<br />
istedi. Söz konusu yasa teklifinin<br />
kanunlaşması için Avrupa’dan ne<br />
kadar politik destek alınacağı ise<br />
kuruluşları veya yetkili satıcıları<br />
tarafından üretilmediğini teyit etti.<br />
Bunun üzerine Daimler AG, söz<br />
konusu satışın engellenmesi için<br />
tedbir talebi ile Amazon’un marka ve<br />
patent ihlali sebebiyle verdiği maddi<br />
zararın tazminini istedi.<br />
şu anda meçhul. Bloomberg’e göre,<br />
robotlara kişilerin sahip olduğu hak<br />
ve yükümlülükleri olan bir hak süjesi<br />
statüsü kazandırmak, Avrupa’nın<br />
benimsediği hümanist hukuk tarihi ve<br />
ilkelerine taban tabana zıt düşeceği<br />
için Avrupa’dan destek göremeyecek.<br />
Devlet ile teknolojiyi bir araya<br />
getirme konusunda lider olan Estonya,<br />
aynı zamanda dünyada Skype’a<br />
çevrimiçi genel seçim yapabilme<br />
yetkisi veren, milletvekillerine tablet<br />
üzerinden çalışma koşulu sağlayan<br />
ve e-İkametgah programı ile yabancı<br />
uyruklu vatandaşlara Estonya’nın<br />
dijital devlet ve banka altyapısına<br />
erişim sağlama hakkı veren ilk ülke.<br />
Estonya’dan gelen bu haber<br />
sonrasında, dünya bir de Suudi<br />
Arabistan’dan gelen son teknoloji<br />
haberi ile şaşkınlığa uğradı. Hong<br />
Kong’da yer alan Hanson Robots isimli<br />
şirket tarafından üretilen yapay zekalı<br />
robot “Sophia”ya Suudi Arabistan<br />
tarafından vatandaşlık verildi. Tüm<br />
bu gelişmeler ise şu soruları akıllara<br />
getiriyor. Yapay Zeka’ya gerçek kişi<br />
hukuki nitelendirmesi yapmanın<br />
ne gibi sakıncaları olabilir? Blade<br />
Runner 2<strong>04</strong>9 filmi henüz yeni vizyona<br />
girmişken, bir robotun insanların<br />
arasına karışması, “bir insandan daha<br />
insan” olma mottosu ile ne kadar ileri<br />
gidilebilir? Ve son olarak, hukukun<br />
teknoloji ile imtihanından hangi taraf<br />
galip gelecek?<br />
BASINI YAKTI! > ILAC SIRKETLERINE TERORE YARDIM<br />
ILIK SÖZLESMESI BILE YETMED! > AMERIKA’DA ÖZEL<br />
LEGAL<br />
SPOTLIGHT
Hukuk Akademisi<br />
2017/18
#01ŞUBAT<br />
Mesleki Eğitim’de Tüm Alışkanlıkları Değiştiriyoruz...<br />
BEKLEYİN!
Sayfa 18<br />
Kapak Söyleşisi<br />
Av. Kenan<br />
YILMAZ<br />
* KOÇ HOLDING BAŞHUKUK MÜŞAVIRI<br />
Dünyanın en büyük 500<br />
şirketinin sıralandığı Fortune<br />
500 Global 2016’da yer alan<br />
tek Türk şirketi Koç Holding,<br />
90 binin üzerinde çalışanı ve 70 milyar<br />
TL’nin üzerindeki konsolide cirosu<br />
ile Türkiye ekonomisinin lokomotifi<br />
durumunda. 2006 yılından bu yana<br />
Koç Holding’de Başhukuk Müşavirliği<br />
görevini sürdüren Av. Kenan YILMAZ<br />
ile “hukuk ve ekonomi arasındaki<br />
ilişkiden”, “şirket avukatlığına”<br />
“kurumsal yönetimin öneminden”<br />
“avukatlık mesleğinin geleceğine” çok<br />
farklı konulara değindiğimiz keyifli bir<br />
söyleşi yaptık.<br />
Özellikle mesleğe yeni başlamış<br />
ve şirket avukatlığı alanında<br />
kariyer planlaması yapan genç<br />
meslektaşlarımıza faydalı olacağına<br />
inandığımız söyleşi için Sn. YILMAZ’a<br />
bir kez daha teşekkür etmek isteriz.<br />
ÖNCELIKLE YOĞUN<br />
PROGRAMINIZDA BIZLERE<br />
AYIRDIĞINIZ DEĞERLI VAKIT IÇIN<br />
TEŞEKKÜR EDERIZ. SOHBETIMIZE<br />
“NEDEN HUKUK?” SORUSU ILE<br />
BAŞLAMAK ISTIYORUZ... HUKUK<br />
FAKÜLTESINE GIRMEK SIZIN IÇIN<br />
BILINÇLI BIR TERCIH MIYDI?<br />
Hukuk camiasına farklı bir<br />
yaklaşım, bakış açısı getiren H+<br />
dergisini ve yayıncılarını tebrik<br />
ediyorum. Bu vesileyle bu sayınızda<br />
bana yer ayırdığınız için de çok<br />
teşekkür ediyorum.<br />
Doğrusunu söylemek gerekirse<br />
hukukçu olmak benim çocukluk<br />
hayalim değildi. 70’li yıllarda lise<br />
öğrencisi olan birisi olarak meslek<br />
tercihi konusunda çok bilinçli<br />
olduğumu da söyleyemeyeceğim. Hal<br />
böyle olmakla beraber, tercih zamanı<br />
geldiğinde, o günkü üniversite sınavı<br />
tercih yöntemleri kapsamında ya tıp<br />
okuyacaktım, ya da hukuk.<br />
Fakülteye girdikten sonra ilk fark<br />
ettiğim şey ise ya bu mesleği çok<br />
seveceksin ya da hızlı bir şekilde<br />
başka yöne gideceksin oldu. Bunu o<br />
kadar çok hissetmişim ki şimdilerde<br />
bile benimle görüşmeye gelen tüm<br />
genç meslektaşlarımla hala aynı<br />
öğüdü paylaşıyorum. Bu meslek<br />
sevmeden yapılabilecek bir meslek<br />
değil! İstanbul hukukta okuduğum<br />
yıllarda hukuku sevmemek için birçok<br />
dış etken olmasına rağmen ben<br />
mesleği çok sevdim ve hala sevmeye<br />
devam ediyorum.<br />
Okulun hemen başında<br />
hukuka analitik bir bakış açısıyla<br />
yaklaşabilmemin hukuk fakültesine<br />
çabuk alışmama ve hukuku sevmeme<br />
çok katkısı oldu diye düşünüyorum.<br />
Aynı husus iş hayatımda da konuya<br />
iş adamı penceresinden bakmamı<br />
sağlamış olması bakımından da çok<br />
faydalı oldu diyebilirim.<br />
MEZUNIYET SONRASINA ILIŞKIN<br />
BELIRGIN HEDEFLERINIZ VAR<br />
MIYDI? KARIYER YOLCULUĞUNUZ<br />
NASIL BAŞLADI?<br />
Hukuk fakültesinde okurken<br />
pek çoğumuz gibi iş hayatında<br />
beni nelerin beklediğini tam<br />
olarak bilmiyordum. Ancak stajın<br />
ilk günlerinde iş hayatının farklı<br />
olduğunu, dışarıda çok hukukçu<br />
olduğunu ve farklı bir şeyler yapmam<br />
gerektiğini düşündüm.<br />
Bunun üzerine rahmetli babamın<br />
4<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 19<br />
Söyleşi:<br />
Av. Sena TUĞRUL (h+ Editörü)<br />
Fotoğraflar:<br />
Sertan TİRYAKİ (Lawink.net)<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 20<br />
da yönlendirmesiyle Amerika’da<br />
hukuk masterı yapma kararı aldım.<br />
O dönemde Deniz Hukuku ve Sigorta<br />
Hukuku çok ilgimi çekiyordu. Deniz<br />
Hukuku programı çok kuvvetli olduğu<br />
için Tulane Üniversitesi Hukuk<br />
Fakültesi’nde Deniz Hukuku masterı<br />
yapmaya karar vermiştim, ancak son<br />
anda biraz da tesadüfi olarak sonraki<br />
kariyerimin tamamını şekillendiren<br />
Uluslararası Ticaret Hukuku<br />
bölümüne kaydoldum.<br />
BU SÜREÇTE NE GIBI<br />
KAZANIMLAR ELDE ETTINIZ?<br />
Eğitimimin bu kısmı benim için çok<br />
öğretici oldu. Ancak bu öğreticiliği<br />
sadece bilgiye indirgemek yanlış<br />
olur. Öncelikli olarak öğreti yöntem<br />
farklılıkları çok çarpıcıydı. Türkiye’de<br />
kütüphaneye çok kısıtlı sayıda<br />
gitmiş olmama rağmen orada tüm yıl<br />
boyunca kütüphaneden çıkmadım.<br />
Ayrıca Kara Avrupası eğitimi almış<br />
birisi olarak Anglo-Saxson hukuk<br />
eğitimini ve bakış açısını görmeme<br />
imkan vermesi de bilhassa önemliydi.<br />
Eğitim konusunda benzer bir<br />
açıklamayı lisans mezuniyetimden<br />
14 yıl sonra Koç Üniversitesi’nde<br />
katıldığım Executive-MBA programı<br />
için de yapabilirim. Bilhassa finans<br />
sözleşmeleri konusundaki, tabir<br />
yerinde ise alaylı tecrübemin<br />
akademik boyutunu görmemi<br />
sağlamış olması bakımından oradaki<br />
“MEZUNIYETTEN<br />
BELLI BIR SÜRE<br />
SONRA<br />
Eğitime<br />
Dönmenin<br />
INSANIN KENDISINI<br />
GÜNCEL TUTMASI<br />
BAKIMINDAN DA<br />
ÇOK FAYDALI<br />
OLDUĞUNU<br />
DÜŞÜNÜYORUM.”<br />
eğitimimi de çok önemsiyorum.<br />
Mezuniyetten belli bir süre sonra<br />
eğitime dönmenin insanın kendisini<br />
güncel tutması bakımından da çok<br />
faydalı olduğunu düşünüyorum. Bu<br />
vesileyle, genç meslektaşlarıma<br />
endüstrideki gelişmeler ve<br />
teknolojinin tesirlerini dikkate<br />
alarak kendilerini hukuk alanında<br />
geliştirmenin yanı sıra daha farklı<br />
disiplinlerde de geliştirmelerinin<br />
önemini hatırlatmak isterim.<br />
1989 YILINDA KOÇ HOLDING’DE<br />
HUKUK MÜŞAVIRI OLARAK<br />
ÇALIŞMAYA BAŞLADINIZ. KOÇ<br />
HOLDINGE ILIŞKIN KURULAN<br />
CÜMLELER GENELDE “EN”<br />
ILE BAŞLAR; EN BÜYÜK, EN<br />
KURUMSAL, EN BEĞENILEN... BIR<br />
AVUKAT OLARAK BU ÖLÇEKTE<br />
BIR KURUMDA ÇALIŞMAYA<br />
BAŞLAMAK SIZDE NE GIBI HISLER<br />
UYANDIRMIŞTI? VE BU KARARI<br />
ALMANIZDA ETKI EDEN SEBEP YA<br />
DA SEBEPLER NELERDI?<br />
Az önce Deniz Hukuku masterı<br />
yapmak isterken belki de biraz<br />
tesadüfen daha genel bir alanda<br />
eğitim aldığımı söylemiştim.<br />
Yaşamımda önemli iz bırakan bir<br />
diğer tesadüf de Koç Holding’e<br />
giriş sürecim diyebilirim. Şöyleki,<br />
ben ve sevgili Neylan Hanım 1989<br />
yılında başladık Koç Holding’deki<br />
görevimize. O tarihe kadar rahmetli<br />
Yavuz Alangoya Bey tek başına<br />
hukuk müşaviri olarak çalışıyordu.<br />
Hatta bizim katılmamızdan birkaç<br />
yıl evveline kadar Holdinge parttime<br />
hizmet veriyormuş. O tarihte,<br />
artık bir Hukuk Müşavirliği kurulması<br />
gerektiğine karar veriyorlar. Ben de<br />
ondan bir ay önce Hukuk masterımı<br />
tamamlayıp Türkiye’de iş aramaya<br />
başlamıştım. Yani doğru zamanda<br />
özgeçmişimi paylaşmışım!<br />
Koç Holding o zaman da görece<br />
büyük bir şirketti. Ancak benim<br />
katıldığım 1989 senesine kadar<br />
Hukuk Müşavirliği departmanına<br />
ihtiyaç duyulmamış. Bunun<br />
üzerinde böyle uzun uzun durmamın<br />
sebebi hukukçuya duyulan ihtiyaç<br />
algısındaki değişikliği ortaya koymak.<br />
Benim ilk başladığım yıllarda<br />
Türkiye’nin en kurumsallaşmış<br />
şirketinde bile konu, bir problem<br />
çıktığında hukukçuya intikal<br />
ettiriliyordu. Şimdilerde ise resim<br />
sevindirici şekilde değişti. Artık<br />
girilecek işlerin ilk değerlendirildiği<br />
bir yatırım komitesi var ve ben, Baş<br />
Hukuk Müşaviri olarak o komitenin<br />
dört daimi üyesinden birisiyim.<br />
Bu sayede iş alanımıza giren tüm<br />
konularda, daha iş planlanma<br />
aşamasındayken resme girme<br />
imkanı buluyoruz ve dolayısı ile işin<br />
hukuki konularını en başından doğru<br />
planlayabiliyoruz.<br />
“KOÇ HOLDING<br />
O ZAMAN DA<br />
GÖRECE<br />
BÜYÜK BIR<br />
ŞIRKETTI.<br />
ANCAK BENIM<br />
KATILDIĞIM 1989<br />
SENESINE KADAR<br />
Hukuk Müşavirliği<br />
Departmanına<br />
IHTIYAÇ<br />
DUYULMAMIŞ.<br />
BUNUN<br />
ÜZERINDE BÖYLE<br />
UZUN UZUN<br />
DURMAMIN SEBEBI<br />
HUKUKÇUYA<br />
DUYULAN<br />
IHTIYAÇ<br />
ALGISINDAKI<br />
DEĞIŞIKLIĞI<br />
ORTAYA KOYMAK.”<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 21<br />
BIRÇOK HUKUKÇU HIZMET<br />
VERDIKLERI KURUM VE<br />
KURULUŞLARDA ÖNLEYICI<br />
HUKUK ALGISININ BIR TÜRLÜ<br />
YERLEŞEMEMESINDEN<br />
ŞIKAYETÇI. 1989’DAN GÜNÜMÜZE<br />
KOÇ HOLDING BÜNYESINDEKI<br />
ALGI DEĞIŞIMININ TEMEL ETKENI<br />
NEYDI?<br />
Bu değişimin sağlanmasında en<br />
önemli etken şirket yöneticilerinin<br />
kafasındaki her şeye hayır diyen<br />
hukukçu algısını değiştirmek oldu<br />
diye düşünüyorum. Böyle bir değişim<br />
de ancak ekibinizin aynı değerlere ve<br />
niteliklere sahip olması ile mümkün<br />
olabilir. Hukuk Müşavirliğimizde iş<br />
adamı gibi düşünebilen, şirketin işini<br />
bilen, yöneticinin iş yapış şekillerini<br />
bilen arkadaşlarımın tamamı<br />
proje ekibinin birer üyesi olarak<br />
çalışabildikleri için çok daha verimli<br />
ve hukuki risklerin daha doğru tespit<br />
edilip yönetildiği bir sürece sahibiz<br />
artık.<br />
2006 YILINDAN BU YANA<br />
BAŞ HUKUK MÜŞAVIRLIĞI<br />
GÖREVINE DEVAM<br />
EDIYORSUNUZ. İŞ KAPSAMINDAKI<br />
SORUMLULUKLARINIZ VE TEMEL<br />
UĞRAŞ KONULARINIZ HAKKINDA<br />
NELER PAYLAŞABILIRSINIZ?<br />
Makro seviyede, Koç Topluluğunun<br />
faaliyetleri çerçevesinde hukuk<br />
politikaları ve etkin bir hukuki<br />
altyapı oluşturularak Topluluk hak<br />
ve menfaatlerinin korunması, iş<br />
hedeflerine ulaşılması, kurumsal, mali,<br />
yasal sorumlulukların ve yatırımcılara<br />
karşı olan sorumlulukların yerine<br />
getirilmesi için hizmet veriyoruz.<br />
Hukuki uygunluk takibi Koç Holding<br />
Hukuk Müşavirliği’nin sorumluluğunda<br />
diyebiliriz. Belli başlı birkaç hukuk<br />
dalı (vergi, sigorta mevzuatı gibi)<br />
dışında hukukun hemen her dalında<br />
danışmanlık veriyoruz ya da doğru<br />
danışmanlarla çalışılması için<br />
yönlendirici bir rol üstleniyoruz.<br />
Koç Topluluğu’nda yer alan<br />
şirket sayısını ve sektörel çeşitliliği<br />
göz önüne aldığımızda, Koç<br />
Holding Hukuk Müşavirliği’ni Koç<br />
Topluluğunun bir nevi hukuk bürosu<br />
gibi düşünebiliriz: Uluslararası 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 22<br />
sözleşmelerden tutun, stratejik<br />
sonuç doğuracak her türlü<br />
önemli hukuki işlemde, (birleşme<br />
ve devralmalar, yüksek tutarlı<br />
finansman ve menkul kıymet<br />
ihraçları, kamu ihale ve özelleştirme<br />
süreçleri gibi), doğrudan Koç Holding<br />
taraf ise, Holdingin ilgili birimlerine,<br />
şirketlerimizin taraf olduğu<br />
bir işlemse şirketlerimizin ilgili<br />
birimlerine ve hukuk müşavirliklerine<br />
destek oluyoruz.<br />
Aynı konu önemli davaların<br />
takibi, lisans sözleşmeleri, fikri<br />
hakların takibi, Rekabet Hukuku<br />
açısından önem taşıyan her türlü<br />
anlaşma, resmi temas, başvuru ve<br />
işlemler için de geçerli. Ayrıca tüm<br />
şirketlerimizin genel kurul, imza<br />
sirküleri değişiklikleri gibi konuları da<br />
müşavirlik olarak biz takip ediyoruz.<br />
HUKUK MÜŞAVIRLIĞI ALANINDA<br />
YAKLAŞIK 30 YILLIK TECRÜBENIZ<br />
IŞIĞINDA CEVAP VERMENIZI<br />
ISTESEK... ŞIRKET AVUKATLIĞI<br />
ALANINDA KARIYER PLANLAMASI<br />
YAPAN GENÇ MESLEKTAŞLARDA<br />
HANGI NITELIKLER ÖNE ÇIKMALI?<br />
VE NASIL BIR YOL IZLEMELILER?<br />
Yeni mezun meslektaşımın tek<br />
bir endüstride faaliyet gösteren<br />
firmada mesleğe başlamasını çok<br />
doğru bulmuyorum. Tabi ki genç bir<br />
hukukçu böyle bir firmada, iş hukuku,<br />
vergi hukuku ve finansla alakalı bir<br />
şeyler görecektir. Ancak endüstriye<br />
özel konularda göreceği sözleşmeler<br />
bir hukuk firmasında görebileceği<br />
kadar farklı olamayabilecek. Dolayısı<br />
ile ben genç meslektaşlarımın<br />
meslek hayatlarının ilk 3-5 yılında<br />
bilhassa farklı endüstri ve konuları<br />
görebileceği yerlerde çalışmalarını<br />
daha öğretici ve faydalı buluyorum.<br />
Büyük hukuk firmalarının genç<br />
arkadaşları yetiştirme üzerine<br />
hazırlanmış eğitim programları oluyor.<br />
Bu kapsamda nasıl not tutulur, nasıl<br />
mütalaa yazılır konularında daha<br />
öğretici olduklarını düşünüyorum.<br />
Meslekte birkaç yıllık tecrübe sahibi<br />
olduktan sonra şirket avukatı<br />
olarak şirketlerde hem daha rahat<br />
edeceklerini hem de şirketlerine daha<br />
faydalı olabileceklerini düşünüyorum.<br />
ÖZELLIKLE ŞIRKET<br />
AVUKATLIĞINDA DISIPLINLER<br />
ARASI BAKIŞ AÇISINA SAHIP<br />
OLMAK VE RESMIN TAMAMINI<br />
GÖREBILMEK OLDUKÇA ÖNEMLI.<br />
SÖZ KONUSU YETKINLIĞIN<br />
KAZANIMI KONUSUNDA NELER<br />
TAVSIYE EDERSINIZ?<br />
Sağlam bir hukuk bilgisinin yanı<br />
sıra, hukuk mantığını, muhakeme<br />
yeteneğini edinmiş olmak tüm<br />
hukukçular için zaten başarılı bir<br />
kariyerin olmazsa olmazları. Ancak<br />
özellikle şirket avukatlığında başarılı<br />
olmak için, resmin tamamına<br />
bakabilmek ve buna göre birlikte<br />
çalışılan takımlara ve yönetime yön<br />
vermek çok önemli. Bunun için de<br />
ilgili iş kolunu ve şirketin işleyişini,<br />
ilgili projeden elde edilmek istenen<br />
faydayı sorgulayıp, anlamak<br />
gerekiyor. Dolayısıyla salt mevzuatı<br />
“ÖZELLIKLE ŞIRKET<br />
AVUKATLIĞINDA<br />
BAŞARILI OLMAK<br />
IÇIN,<br />
Resmin Tamamına<br />
Bakabilmek<br />
VE BUNA GÖRE<br />
BIRLIKTE ÇALIŞILAN<br />
TAKIMLARA VE<br />
YÖNETIME<br />
Yön Vermek<br />
ÇOK ÖNEMLI.”<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 23<br />
yorumlamak ve hukuki riski tarifleyip,<br />
kenara çekilmek eksik iş yapmak<br />
anlamına gelir. Ayrıca her meslekte<br />
olduğu gibi, her daim kendinizi<br />
güncel tutmak zorundasınız. Bundan<br />
kastım sadece mevzuatı takip değil,<br />
çalıştığınız şirketin faaliyet alanı<br />
konusundaki gelişmelerin yanı sıra<br />
Türkiye ve dünyadaki gelişmelerden<br />
de haberdar olmak.<br />
İş hayatını daha iyi anlamak için<br />
farklı disiplinlerde eğitim almayı<br />
çok faydalı buluyorum. Ben şahsen<br />
işletme konusunda yüksek lisans<br />
yapmanın çok faydasını gördüm.<br />
Genç meslektaşlarıma tavsiye<br />
ederim.<br />
Bu vesile ile genç meslektaşlarıma<br />
önemli bulduğum iki konuda daha<br />
tavsiyede bulunmak istiyorum: İş<br />
hayatı uzun soluklu bir maraton. Bunu<br />
sonuna kadar başarılı bir şekilde<br />
“İŞ HAYATINI<br />
DAHA IYI ANLAMAK<br />
IÇIN<br />
Farklı Disiplinlerde<br />
Eğitim<br />
ALMAYI ÇOK FAYDALI<br />
BULUYORUM. BEN<br />
ŞAHSEN IŞLETME<br />
KONUSUNDA YÜKSEK<br />
LISANS YAPMANIN<br />
ÇOK FAYDASINI<br />
koşabilmek için insanın kendisini<br />
mutlu eden hobilerinin olmasını<br />
çok önemsiyorum. Ben bu konuda<br />
şanslı bir insan oldum. Kendisini<br />
bir çok konuda anıyorum ama yeri<br />
gelmişken rahmetli Mustafa Koç beyi<br />
bir kez daha burada rahmetle anmak<br />
istiyorum. Benim gençlik hayalim olan<br />
otomobil yarışı yapmama kendisi çok<br />
destek olmuştur. Uzun sayılabilecek<br />
süre yarıştıktan sonra hız yarışlarını<br />
bitirip ona yakın olan off-road ile<br />
ilgilendim. Bunlara paralel olarakta<br />
Sualtı Arkeolojisi ile ilgileniyorum.<br />
Bir çoğumuz belkide bilmiyor ama<br />
Dünyada Sualtı arkeolojisi ilk<br />
1960lı yılların başında Türkiyede<br />
yapılan çalışmalar ile başladı. Her<br />
insanın kendisine uygun bir hobi<br />
bulabileceğini düşünüyorum. Maalesef<br />
bu konu çok önceliklendirebildiğimiz<br />
bir konu olmuyor. Genç<br />
meslektaşlarıma kendilerine uygun bir<br />
hobi bulmalarını öneriyorum.<br />
Ayrıca hepimizin kendi ilgi alanı ve<br />
imkanları kapsamında topluma katkı<br />
sağlayabileceğini düşünüyorum.<br />
Buna mezun oldukları okulun<br />
mezunlar derneğinde gönüllü olarak<br />
görev almakla başlayabilirler. Ama<br />
sonrasında yine kendi ilginilerini çeken<br />
konulardaki STK’larda görev almalarını<br />
öneririm.<br />
KOÇ HOLDING SIKLIKLA TÜRKIYE<br />
EKONOMISININ AMIRAL GEMISI<br />
OLARAK NITELENDIRILIR.<br />
ÖZELLIKLE KURUMSAL<br />
YÖNETIM ANLAYIŞI HEMEN<br />
HERKES TARAFINDAN ÖRNEK<br />
OLARAK GÖSTERILIYOR. BIR<br />
HUKUKÇU OLARAK “KURUMSAL<br />
YÖNETIM” OLGUSUNA YÖNELIK<br />
NELER DÜŞÜNÜYORSUNUZ?<br />
VE BAŞINDA OLDUĞUNUZ<br />
HUKUK MÜŞAVIRLIĞI BIRIMINI<br />
KURUMSAL YÖNETIM AÇISINDAN<br />
NASIL DEĞERLENDIRIRSINIZ?<br />
Bu konuda gerçekten Türkiye’de<br />
farklı bir duruşumuz olduğunu gururla<br />
söyleyebilirim. Kurumsal ve şeffaf<br />
bir yönetimin varlığından bahsedip,<br />
hukukçuyu iş süreçlerinin en başında<br />
devrede tutmamak mümkün değil.<br />
Maalesef Türkiye’de hala şirket<br />
avukatına ancak problem çıktığı<br />
GÖRDÜM.” 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 24<br />
zaman gidilen şirketler çoğunlukta.<br />
Böyle olunca da hukukçunun önleyici<br />
fonksiyonunu yerine getirmesi çok<br />
mümkün olmuyor.<br />
Biraz evvel değindiğim gibi Koç<br />
Topluluğu’nda gerçekleşen bütün<br />
önemli yatırımlar, benim de daimi<br />
üyesi olduğum Yatırım Komitesinin<br />
önüne gelir. Dolayısıyla, hukuki<br />
açıdan önemli risk içeren bir yatırım<br />
söz konusu ise, bunu önceden görme,<br />
sorgulama, önlem alma imkânımız<br />
oluyor. Bu çok az rastlanan bir<br />
uygulama. Hukukçuya duyulan saygı,<br />
hukuka duyulan saygının birinci<br />
göstergesi ve kurumsal yönetimden<br />
bahsedilmesi için olmazsa olmaz<br />
bir şey. Türkiye’de bugün kurumsal<br />
yönetim ilkeleri ve uygulaması<br />
konusunda yön verecek doğru altyapı<br />
ve mevzuat var. Dolayısıyla konu<br />
samimi olarak uygulama arzusu var<br />
mı yok mu, oraya geliyor. Bu konuda<br />
hukuk müşavirliklerine çok önemli<br />
bir rol düşüyor ama dediğim gibi<br />
öncelikle üst yönetimin baştan bu<br />
rolü hukuk müşavirliklerine vermesi,<br />
“MAALESEF<br />
TÜRKIYE’DE HALA<br />
ŞIRKET AVUKATINA<br />
Ancak Problem<br />
Çıktığı Zaman<br />
GIDILEN<br />
ŞIRKETLER<br />
ÇOĞUNLUKTA.<br />
BÖYLE OLUNCA DA<br />
HUKUKÇUNUN<br />
Önleyici<br />
Fonksiyonunu<br />
YERINE GETIRMESI<br />
ÇOK MÜMKÜN<br />
OLMUYOR.”<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 25<br />
bu alanı tanıması gerekiyor ki, hukuk<br />
müşavirleri bu konuda uygulamayı<br />
sağlasın ve yeri geldiğinde<br />
denetleyebilsin. Tabii her zaman<br />
daha iyisini ortaya koymak mümkün,<br />
gelişime açık bir alan ama biz bu<br />
konuda şanslıyız.<br />
BIR HUKUKÇU OLARAK,<br />
EKONOMIK KALKINMA VE HUKUK<br />
ARASINDAKI ILIŞKIYI NASIL<br />
TANIMLARSINIZ?<br />
Kalkınma doğal olarak yerli ve<br />
yabancı yatırımla mümkün. Yatırımın<br />
önkoşulu da o ülkeye duyulan güven<br />
ve istikrar beklentisi. Ülkeye ve<br />
hukuki sisteme güven duyulacak ki<br />
yatırım mümkün olsun.<br />
Günün sonunda liberal ekonomilerin<br />
sağlıklı işleyişini sağlayan da hukuk.<br />
Örneğin tüketicinin ve rekabetin<br />
korunmadığı bir ortamda küçük<br />
ve orta ölçekli işletmeleri nasıl<br />
koruyacaksınız? Fikri hakların<br />
korunamadığı bir düzende, dünya<br />
devlerini buraya nasıl çekeceksiniz…<br />
Bilgi çağındayız diyoruz, “big data”<br />
herkesin gündeminde. Ama kişisel<br />
verileri korumadan asla diyor<br />
gelişmiş devletler. Dolayısıyla hukuk,<br />
ekonominin, serbest piyasanın denge<br />
unsuru bence.<br />
Bir başka açı da şu: Global olma<br />
iddiasındaki herhangi bir şirketin,<br />
örneğin bizim gibi bir grubun,<br />
bunu başarabilmesi, dünyada<br />
büyüyebilmesi için sadece kendi<br />
ülke mevzuatına uyumu yeterli<br />
değil. Bugün dünyada hiçbir büyük<br />
grup “Compliance” konularında<br />
onay almadan hiçbir işleme adım<br />
atmıyor. Bu yönetim kurulu üyelerinin<br />
seçiminden, bir ülkeye yatırım yapma<br />
kararına, bir ortaklığa girişilmesinden,<br />
uluslararası finansman işlemine kadar<br />
hemen her alanda geçerli. Bu bazen<br />
karlılıktan kısa vadede vazgeçmenize<br />
dahi neden olsa da, uluslararası<br />
anlaşmalara ya da ekonomik<br />
ambargolara uymamanın, hatta bu<br />
konuda yeterli önleyici mekanizmaları<br />
kurmamanın bedeli ağır olabiliyor.<br />
Bazı dünya devi şirketlerin milyarlarca<br />
dolar seviyesinde ceza alabildiği bir<br />
dünyada bu hususu kimsenin ihmal<br />
etme lüksü bulunmuyor.<br />
“GÜNÜN SONUNDA<br />
LIBERAL<br />
EKONOMILERIN<br />
Sağlıklı İşleyişini<br />
Sağlayan da Hukuk.<br />
ÖRNEĞIN<br />
TÜKETICININ<br />
VE REKABETIN<br />
KORUNMADIĞI BIR<br />
ORTAMDA KÜÇÜK<br />
VE ORTA ÖLÇEKLI<br />
IŞLETMELERI NASIL<br />
KORUYACAKSINIZ?<br />
FIKRI HAKLARIN<br />
KORUNAMADIĞI<br />
BIR DÜZENDE,<br />
DÜNYA DEVLERINI<br />
BURAYA NASIL<br />
ÇEKECEKSINIZ…”<br />
2015 YILINDA BIR MILYON KIŞIYE<br />
DÜŞEN PATENT BAŞVURUSU<br />
SAYISI TÜRKIYE’DE 68 IKEN<br />
ALMANYA’DA 500’ÜN, GÜNEY<br />
KORE’DE ISE 300’ÜN ÜZERINDE.<br />
HATTA İRAN’DA BU RAKAM<br />
173. HIÇ KUŞKUSUZ BILIMSEL<br />
VE TEKNOLOJIK GELIŞMELER<br />
IKTISADI YAPIDA DA KÖKLÜ<br />
DEĞIŞIMLERI BERABERINDE<br />
GETIRIYOR. BU KAPSAMDA<br />
HEM TOPLULUĞUNUZ HEM<br />
DE TÜRKIYE ILE ILGILI<br />
DEĞERLENDIRMELERINIZI<br />
ALABILIR MIYIZ?<br />
Türkiye’de milyon kişi başına<br />
patent rakamları göreceli olarak<br />
düşük olabilir. Bunda hem zaman hem<br />
de adet bakımından bir baz etkisi de<br />
var. Ancak, zamana yayılı bakılınca<br />
patent başvurularında önemli bir<br />
artış var. Ayrıca; kamunun bu alanda<br />
stratejileri, eylem planları ve teşvikleri<br />
var. Bunların tamamı benim açımdan<br />
son derece ümit verici.<br />
Patent sayısı önemli bir<br />
gösterge. Ancak, daha önemlisi<br />
ticarileştirilebilir yani ürünlerde<br />
kullanılan, lisanslanabilen, ciro<br />
katkısı olan patentler üretebilmek.<br />
Topluluğumuz Türkiye’nin en<br />
büyük patent portföyüne sahip,<br />
aynı zamanda uzun zamandır<br />
Topluluk olarak sayıdan ziyade<br />
ticarileştirilebilir patentler üretmeye<br />
de odaklanmış durumdayız. Bu<br />
konuda, Koç Holding tarafından aktif<br />
bir strateji belirleme, hedef verme<br />
ve şirketlere bilgi birikimi aktarma<br />
mekanizması ile Toplulukta konunun<br />
nicelikten niteliğe dönüşümü için<br />
şirketlerimizle birlikte sistematik bir<br />
yaklaşım izliyoruz. Bu multi-disipliner<br />
bir yaklaşım gerektiriyor. Bu nedenle<br />
de ekibim sadece hukukçulardan<br />
oluşmuyor.<br />
Koç Holding köklü ve büyük bir<br />
kurum, 91 yaşında. Buna rağmen,<br />
Türkiye’nin üstünde bir büyüme<br />
performansımız var. Bunun birçok<br />
sebebi var. Ama bu zamanın üçte<br />
birini görme imkânını bulduğum<br />
için rahatlıkla söyleyebilirim ki en<br />
önemli güçlerimizden birisi dönüşüme<br />
adapte olabilmemiz, hatta buna<br />
liderlik edebilmemiz olduğunu<br />
söyleyebilirim.<br />
TOPLULUK BÜNYESINDE<br />
YAŞANAN BU DÖNÜŞÜM<br />
HAKKINDA NELER<br />
PAYLAŞABILIRSINIZ?<br />
Geçmişe gitmeden,<br />
teknolojik dönüşüm bakımından<br />
Topluluğumuzda Koç Holding<br />
tarafından halihazırda yapılanların<br />
bir kısmını kısaca anlatayım. 7<br />
şirketimizde devam eden Koç<br />
İnovasyon Programı isimli bir<br />
uygulamamız var. Bu programda<br />
sadece inovatif ürünler, hizmetler<br />
ve yeni iş modelleri üretilmesine<br />
odaklanmış durumdayız. Tüm<br />
Toplulukta uygulanan Dijital<br />
Dönüşüm Projesi kapsamında<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 26<br />
Topluluğumuzun dijital dönüşümün<br />
getirdiği fırsatlardan en iyi şekilde<br />
yararlanması ve dönüşümü için<br />
çalışıyoruz. Güçlü bir Ar-Ge<br />
altyapımız var. Şirketlerimizde<br />
4.200’ün üzerinde Ar-Ge personelimiz<br />
var. 9 şirketimizin 20 Ar-Ge ve<br />
Tasarım Merkezi bulunuyor ve son<br />
yıllarda 1 milyar TL’nin üzerinde Ar-Ge<br />
yatırımı yapıyoruz.<br />
MÜŞAVIRLIĞINIZ AÇISINDAN BU<br />
SÜREÇ NASIL IŞLIYOR?<br />
Bunların tamamı Müşavirliğimize<br />
de etki ediyor. Uzun yıllardır dijital<br />
imkanları süreçlerimize dahil ediyoruz.<br />
Hatta zaman zaman piyasada<br />
bulamadığımız çözümleri kendimiz<br />
geliştiriyoruz. Bulunduğumuz<br />
dönemde de bu konuda arayışlar<br />
içindeyiz; büyük veri, yapay zeka<br />
ve blok zinciri gibi teknolojilerden<br />
Müşavirlik olarak nasıl yararlanabiliriz<br />
diye araştırmalarımız sürüyor. Bu<br />
ne Müşavirliğimiz ne de şirketimiz<br />
için bitmeyecek ve sürekli üzerinde<br />
olacağımız bir yolculuk.<br />
PEKI TÜRKIYE’NIN YOLCULUĞU?<br />
BULUNDUĞUMUZ NOKTA<br />
AÇISINDAN ÜLKE OLARAK<br />
SÖZ KONUSU EKONOMIK<br />
DÖNÜŞÜMÜN NERESINDEYIZ?<br />
Konuyu Türkiye açısından ele<br />
alacak olursak; iş ortamını, hukuki<br />
altyapıyı da içine alacak şekilde<br />
takip etmek üzere World Economic<br />
Forum’un Global Competitiveness<br />
Index Raporlarını önemli buluyorum.<br />
Türkiye 137 ülke arasında 53. Sırada.<br />
“Institutions” başlığı altında ise, ki<br />
bu başlık iş ortamı ile düzenleyici<br />
çerçeve ilişkisini de barındırır, 71.<br />
Sıradayız.<br />
Ülke olarak bulunduğumuz<br />
duruma nazaran, iş hayatını<br />
kolaylaştıracak ve yatırım ortamını<br />
geliştirecek düzenleyici ortam<br />
bakımından mesafe kat etmemiz<br />
gerektiği malumunuz. Burada<br />
hepimize rol düşüyor. Türkiye’nin<br />
dünya sıralamalarında ekonomik<br />
büyüklüğüne yakışır yeri alması<br />
gerekiyor. Ben de gerek kurumumda<br />
gerekse STK’larda ki görevlerim<br />
sayesinde burada gelişme kat<br />
edebilmemiz için elimden geleni<br />
“ÜLKE OLARAK<br />
BULUNDUĞUMUZ<br />
DURUMA NAZARAN,<br />
İş Hayatını<br />
Kolaylaştıracak ve<br />
Yatırım Ortamını<br />
Geliştirecek<br />
DÜZENLEYICI<br />
ORTAM<br />
BAKIMINDAN<br />
MESAFE KAT<br />
ETMEMIZ<br />
GEREKTIĞI<br />
MALUMUNUZ.<br />
BURADA HEPIMIZE<br />
ROL DÜŞÜYOR.”<br />
sonuna kadar yapmak üzere<br />
çalışıyorum. Birçok meslektaşımın ve<br />
liderin de aynı duyguları paylaştığını<br />
biliyorum. Bununla ilgili farkındalık<br />
olması, adımlar atılıyor olması<br />
hem düzenleyici çerçeve hem de<br />
ekonomimiz bakımından bana ümit<br />
veriyor. Önemli olan bunları sürdürmek<br />
ve gerekli yatırımları yapmaya devam<br />
etmek.<br />
DURMAK BILMEYEN TEKNOLOJIK<br />
GELIŞMELERIN BELKI DE SON<br />
HALKASI YAPAY ZEKA’YA ILIŞKIN<br />
ÇALIŞMALAR. ÖZELLIKLE YURT<br />
DIŞINDAKI HUKUK KONULU<br />
YAPAY ZEKA STARTUP’LARININ<br />
SAYISINDA VE ALDIĞI<br />
YATIRIMLARDA CIDDI ARTIŞLAR<br />
SÖZ KONUSU. AVUKATLIK<br />
MESLEĞININ GELECEĞINE ILIŞKIN<br />
NELER ÖNGÜRÜYORSUNUZ?<br />
Bir rapora göre Amerika’daki hukuk<br />
hizmetleri ile ilişkili pazarın büyüklüğü<br />
437 milyar Dolar. Hukuk bürolarının<br />
payı ise 290 milyar Dolar civarında.<br />
Bunlar son derece önemli rakamlar.<br />
Bazı çok önemli endüstrilerin global<br />
pazar büyüklüklerinden çok daha<br />
büyükler. Angel.co verilerine göre<br />
1.600’ün üzerinde “legal startup” var.<br />
Geçen yıldan bu yana yaklaşık 500<br />
yeni girişim kurulmuş. Bu pastadan<br />
pay almak isteyen girişimci sayısı<br />
süratle artıyor.<br />
Yapay zekanın son derece önemli<br />
bir konu olduğunu düşünüyorum.<br />
Yakın zamanda IBM’in Watson<br />
teknolojisi üzerinde çalışan yapay<br />
zekaya dayalı ve hukuk odaklı<br />
versiyonu “Ross”u duyduk. Hatta<br />
hukuk bürolarının bunu kullanmaya<br />
başladığına dair haberleri okuduk.<br />
Yapay zekanın yanında blok zinciri<br />
teknolojisinin de ileride hem iş hayatı<br />
hem de hukuk alanında önemli katkısı<br />
olacağını düşünüyorum.<br />
SIZCE BU GELIŞMELER<br />
BIZ HUKUKÇULARI NASIL<br />
ETKILEYECEK?<br />
Tüm bu teknolojik değişimin<br />
hukukçuları üç şekilde etkileyeceğini<br />
düşünüyorum. Öncelikle,<br />
süreçlerimizde dijital teknolojileri<br />
daha fazla kullanacağız. İkinci olarak,<br />
mevzuatta bu kapsamda esaslı<br />
değişiklikler olacak. Ama bence en<br />
önemlisi ve üçüncüsü müşterilerimizin<br />
dijitalleşecek olması.<br />
Bir örnek vermem gerekirse;<br />
otonom araçlar süratle geliyor.<br />
Sorumluluk hukuku bakımından son<br />
derece ilginç gelişmeler olmasını<br />
bekliyoruz. Bir kaza olduğunda<br />
sorumluluk kimde olacak? Araç<br />
üreticisinde mi, yazılımı yapan<br />
şirkette mi, araç içindeki kişilerde<br />
mi? Kazaya karışan karşı tarafın<br />
durumuna göre bunlar nasıl<br />
belirlenecek? Bunlar son derece<br />
karmaşık ama bizleri etkileyecek<br />
konular.<br />
Bunların sonucunda da, bu<br />
pastadan pay almak isteyen<br />
girişimciler gibi yeni iş modelleri<br />
ve teknolojiler ile yeni oyuncuların<br />
bu pazarda hizmet vermeye<br />
başlayacağını düşünüyorum. Hatta<br />
bunlar avukatlık eğitimi almış ekipler<br />
dahi olmayabilir.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 28<br />
KİTAP TANITIMI<br />
MEDENI HUKUK<br />
PRATIK<br />
ÇALIŞMALARI<br />
Hukuk öğretiminin<br />
temel<br />
amacının bilgi<br />
depolamadan<br />
hukuki problem çözme<br />
becerisinin kazandırılmasına<br />
yönlendirildiği ve bu<br />
doğrultuda sınav sorularının<br />
da problem ağırlıklı<br />
düzenlendiği son yıllarda<br />
pratik çalışma kitaplarının<br />
gitgide önem kazandığı<br />
dikkat çekmektedir.<br />
Bu kitap, işte bu eğilim<br />
doğrultusunda öğrencinin<br />
bu alandaki gereksinimini<br />
karşılamaya hizmet<br />
etmekte; birinci sınıf<br />
öğrencisini Medeni Hukuka<br />
Giriş, Kişiler Hukuku ve<br />
Aile Hukuku derslerinden<br />
gireceği sınavlara hazırlayıcı<br />
bir amaç gütmektedir.<br />
Burada cevaplı ve<br />
cevapsız sınav<br />
örneklerinin ve<br />
uygulama çalışmalarının<br />
en geniş yeri tutması da<br />
doğrudan doğruya bu<br />
amaca bağlıdır. Ayrıca<br />
öğrencinin problem<br />
çözerken, bu arada ödev<br />
hazırlarken ve mahkeme<br />
kararı incelerken (tahlil<br />
ederken) izlemesi gerekli<br />
yöntem konusunda da<br />
açıklamalar yer<br />
almaktadır; hukuki akıl<br />
yürütmenin temel ilkeleri<br />
öğretilmektedir. Dahası,<br />
çetrefil konuları özetleyen ve<br />
basite indirgeyen<br />
şemalar çizilmekte, sıkça<br />
kullanılan Latince Roma<br />
hukuku deyimlerinin ve<br />
özdeyişlerinin anlamları<br />
verilmektedir.<br />
SATIN ALMAK İÇİN<br />
QR KODUNU<br />
OKUTUN<br />
SIGORTA HUKUKU UYUŞMAZLIKLARINDA TAHKIM<br />
Alternatif<br />
uyuşmazlık<br />
yöntemi olarak<br />
“Sigortacılıkta<br />
Tahkim”, kanunla kurulmuş<br />
olmasının getirdiği kurumsal<br />
yapısı ve kısmen de olsa<br />
kendine özgü normları<br />
ile bir anlamda Hukuk<br />
Muhakemeleri Kanununda<br />
öngörülen tahkimden<br />
önemli ölçüde ayrılmaktadır.<br />
Bu bağlamda, Sigorta<br />
Tahkim Komisyonu’nun<br />
organizasyon yapısından,<br />
sigorta hakemlerinde<br />
aranan niteliklere,<br />
hakemlerin atanmasına<br />
ilişkin esaslara ve nihayet<br />
hakem kararlarına karşı<br />
yasal başvuru yolları<br />
ile hakem kararlarının<br />
kesinlik sınırlarına ilişkin<br />
hususlar kanun hükmü ile<br />
düzenlenmiştir.<br />
Sigortacılıkta Tahkim<br />
yargılaması çok uzun<br />
bir geçmişi olmamasına<br />
rağmen, son yıllarda hatırı<br />
sayılır bir uyuşmazlığı<br />
karara bağlayarak, devlet<br />
yargısının iş yükünü<br />
azaltmak ile birlikte aynı<br />
zamanda önemli bir içtihat<br />
bankasının oluşmasını da<br />
sağlamıştır. Bu kitapta;<br />
Yargıtay, Doktrin ve<br />
Sigorta Tahkim Komisyonu<br />
Hakem Kararları ışığında<br />
sigortacılıkta tahkim ve<br />
sigortacılıkta arabuluculuk<br />
konuları incelenmiştir.<br />
SATIN ALMAK İÇİN<br />
QR KODUNU<br />
OKUTUN<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 29<br />
NOTLU TÜRK TICARET KANUNU VE ILGILI MEVZUAT<br />
Ticaret hukuku<br />
mevzuatını topluca<br />
ilgililerine sunabilme<br />
amacıyla derlenen<br />
bu çalışmanın dördüncü<br />
basısının tükenmesinin<br />
ardından, güncellenmiş<br />
beşinci basısı okuyuculara<br />
sunulmuştur. Eylül 2016’dan<br />
bu yana ilgili tüm kanunlarda<br />
ve diğer mevzuatta yapılan<br />
değişiklikler yerlerine<br />
işlenmek suretiyle, esere<br />
iki yeni kanun ve bir yeni<br />
tebliğ eklenmiş; buna karşılık<br />
yeni kanunların karşılığını<br />
oluşturan eski mevzuat (bir<br />
kanun ile bir KHK) eserden<br />
çıkartıldığı gibi, eserin hacmi<br />
dikkate alınarak bağımsız<br />
denetime ilişkin bir KHK ve<br />
yönetmelik ile elektronik<br />
posta konusundaki başka<br />
bir yönetmeliğe bu basıda<br />
yer verilmesine gerek<br />
SATIN ALMAK İÇİN<br />
QR KODUNU<br />
OKUTUN<br />
görülmemiştir.<br />
Bu çalışma, 15 Eylül 2017<br />
tarihi itibariyle yürürlükte<br />
olan mevzuat dikkate<br />
alınarak hazırlanmıştır;<br />
bu nedenle güncellik<br />
bakımından anılan<br />
tarih esas alınmalıdır.<br />
NOTLU TÜRK TİCARET KANUNU VE İLGİLİ MEVZUAT<br />
Abuzer<br />
Kendigelen<br />
On İki Levha<br />
Yayıncılık<br />
09/2017<br />
80,00 TL<br />
YENİ ÇIKANLAR<br />
MEDENİ HUKUK PRATİK ÇALIŞMALARI<br />
ŞİRKETLER HUKUKU GENEL ESASLAR (CİLTLİ - HASAN<br />
PULAŞLI) GÜNCELLENMİŞ VE GENİŞLETİLMİŞ<br />
SİGORTA HUKUKU UYUŞMAZLIKLARINDA TAHKİM<br />
SİGORTACILIK KANUNU GEREKÇESİ<br />
Engin, Baysal,<br />
Serozan & Ünver<br />
Hasan Pulaşlı<br />
M. Aymelek<br />
Erdemir<br />
On İki Levha<br />
Yayıncılık<br />
Adalet<br />
Seçkin<br />
10/2017<br />
09/2017<br />
10/2017<br />
35,00 TL<br />
80,00 TL<br />
44,50 TL<br />
İSTİNAF SİSTEMİNE GÖRE YAZILMIŞ İCRA VE İFLAS<br />
HUKUKU - DERS KİTABI<br />
Baki Kuru<br />
Yetkin<br />
09/2017<br />
55,00 TL<br />
MİRAS HUKUKU<br />
Hüseyin Hatemi<br />
On İki Levha<br />
Yayıncılık<br />
10/2017<br />
23,00 TL<br />
ÇOK SATANLAR<br />
GEREKÇELİ, NOTLU VE İÇTİHATLI 6769 SAYILI SINAİ<br />
MÜLKİYET KANUNU<br />
SİGORTA HUKUKU<br />
MEDENİ USUL HUKUKU PRATİK ÇALIŞMALAR<br />
Giray, Baş<br />
& Pekdinçer<br />
Tamer Bozkurt<br />
Pekcanıtez, Akkan<br />
& Özekes<br />
On İki Levha<br />
Yayıncılık<br />
On İki Levha<br />
Yayıncılık<br />
Vedat<br />
09/2017<br />
10/2017<br />
09/2017<br />
65,00 TL<br />
30,00 TL<br />
32,50 TL<br />
İŞ HUKUKU<br />
GENEL ESASLAR - BİREYSEL İŞ HUKUKU<br />
Sarper Süzek<br />
Beta<br />
09/2017<br />
85,00 TL<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 30<br />
Av. Gizem ERBAŞ, LL.M.’18 Adayı<br />
University of<br />
Amsterdam-UvA<br />
1632 YILINDA<br />
KURULAN<br />
UNIVERSITY OF<br />
AMSTERDAM (“UVA”)<br />
HOLLANDA’NIN EN<br />
KÖKLÜ ÜNIVERSITE-<br />
LERINDEN BIRI<br />
OLARAK KABUL<br />
EDİLMEKTEDİR.<br />
UVA, Times Higher<br />
Education VE QS<br />
World University<br />
Rankings GIBI<br />
SAYGIN SIRALAMA<br />
LISTELERI<br />
TARAFINDAN<br />
DEVAMLI OLARAK<br />
Dünya’nın En İyi 100<br />
Üniversitesinden BIRI<br />
OLARAK GÖSTERIL-<br />
MEKTEDIR.<br />
UvA bünyesinde bulunan<br />
Amsterdam Hukuk<br />
Fakültesi (Amsterdam Law<br />
School) (“ALS”) ise Times<br />
Higher Education tarafından 2018<br />
Hukuk Fakülteleri sıralamasında<br />
Dünya’da 23. sırada olup, bu<br />
sıralamasıyla Avrupa’daki en iyi<br />
10 hukuk fakültesinden biri olarak<br />
kabul edilmiştir. UvA, sahip olduğu<br />
bu uluslararası itibara uygun olarak,<br />
başarılı akademik kadro ve 5.000’den<br />
fazla çalışanı ile güçlü bir altyapı, 200’e<br />
yakın İngilizce yüksek lisans programı<br />
ile evrensel bir bakış açısı sunmakta<br />
olup, 4.000’i uluslararası olmak üzere<br />
yaklaşık 30.000 öğrenciye ev sahipliği<br />
yapmaktadır.<br />
ALS, eğitim kalitesi ve uluslararası<br />
saygınlığı ile, okul ücretleri de dikkate<br />
alındığında, ABD ve İngiltere’deki diğer<br />
Hukuk Fakültelerine tercih edilebilir<br />
bir alternatif sunmaktadır. Bunun<br />
yanı sıra, Hollanda’nın Uluslararası<br />
Adalet Divanı, Uluslararası Ceza<br />
Mahkemesi ve Uluslararası Daimi<br />
Tahkim Mahkemesi gibi önemli<br />
uluslararası yargı kurumlarına, çeşitli<br />
www.hplusdergi.com
uluslarası kuruluşlara ve şirketlere<br />
ev sahipliği yapması da; staj ve iş<br />
olanakları açısından bu ülkedeki<br />
hukuk fakültelerinin tercihi için önemli<br />
sebeplerden biridir.<br />
PROGRAMLAR<br />
ALS, 10 farklı İngilizce LL.M. programı<br />
sunmaktadır; (i) Avrupa Özel Hukuku,<br />
(ii) Uluslararası Ceza Hukuku ve<br />
(iii) Uluslararası Hukuk ve Avrupa<br />
Hukuku bir yıllık LL.M. programlarıdır.<br />
Uluslararası Hukuk ve Avrupa Hukuku<br />
LL.M. programının modülleri (track)<br />
olarak ise, başvuru sürecinde, (a)<br />
Uluslararası Kamu Hukuku, (b) AB<br />
Rekabet Hukuku ve Düzenlemeleri,<br />
(c) AB Hukuku veya (d) Uluslarası<br />
Ticaret ve Yatırım Hukuku seçenekleri<br />
mevcuttur. Bu programlardan<br />
mezuniyetiniz, genel olarak 12 kredilik<br />
giriş dersi, 12 kredilik tez sunumu ve<br />
36 kredilik seçmeli, zorunlu-seçmeli<br />
dersler (veya moot court, Amsterdam<br />
Uluslararası Hukuk Merkezi çalışmaları<br />
gibi programlar) olmak üzere<br />
toplam 60 kredinin tamamlanması<br />
ile mümkündür. Uluslararası Kamu<br />
Hukuku (Public International Law)<br />
ve Bilgi Hukuku (Information Law)<br />
programları, araştırma yüksek<br />
lisansı olarak adlandırılmakta olup<br />
iki yıllık programlardır. Uluslarası<br />
Vergi Hukuku ise ileri düzey LL.M.<br />
programı olarak adlandırılmakta olup<br />
bir yıl sürmektedir. Bunlar haricinde<br />
fakültenin, Vrije Üniversitesi ile ortak<br />
organize edilen Hukuk, Pazarlama ve<br />
Davranış isimli ayrı bir LL.M. programı<br />
da bulunmaktadır. Avrupa Özel Hukuku<br />
ile Uluslararası Hukuk ve Avrupa 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 32<br />
Hukuku programlarına ayrıca yarızamanlı<br />
devam etmek de mümkün<br />
olup, bu durumda program yaklaşık<br />
iki yıl sürmekte ve okul ücretleri<br />
farklılık göstermektedir. Programların<br />
başarı ile tamamlanmasını takiben<br />
öğrenciler, hukuken akredite yüksek<br />
lisans derecesi ve LL.M. unvanına hak<br />
kazanmaktadır.<br />
BAŞVURULAR<br />
ALS’ye başvuru için adayların<br />
öncelikle Hollanda’daki okullar<br />
tarafından kullanılan Studielink kayıt<br />
sistemine internet üzerinden kayıt<br />
yaptırması gerekmektedir. Daha sonra<br />
adayların, bu sistem aracılığıyla verilen<br />
numara ile internet üzerinden başvuru<br />
formunu doldurması ve her program<br />
için ayrı ayrı internet sitelerinde<br />
belirtilmiş olan belgeleri posta yoluyla<br />
ALS’ye iletmesi gerekmektedir.<br />
Programlar için ortak olan gerekli<br />
belgeler arasında transkript, özgeçmiş<br />
ve IBT TOEFL (minimum 100 puan)<br />
veya IELTS (minimum 7.0 puan)<br />
sertifikası bulunmaktadır. Eylül’de<br />
başlayan programlar için başvurular<br />
Mart sonu itibariyle sona ermektedir.<br />
Başvuru ücreti yaklaşık 100 EUR olup,<br />
bu ücret, programa başarıyla kaydınızı<br />
takiben üniversite tarafından iade<br />
edilmektedir.<br />
Amsterdam Merit Scholarship, UvA’nın<br />
sunduğu önemli burs imkanlarındandır.<br />
İşbu burslara başvurmak için, başvuru<br />
dokümanlarına ek olarak motivasyon<br />
mektubu ve referans mektupları<br />
sağlanması gerekmektedir. Amsterdam<br />
Excellence Scholarship için ayrıca<br />
adayın lisansını yaptığı fakülteden<br />
%10’luk dilimde mezun olduğunu<br />
gösteren bir belge talep edilmekte<br />
olup, bu burs için son başvuru tarihi<br />
Ocak ayı içerisindedir. Başvuruların<br />
değerlendirilmesinde eğitim<br />
hayatınızdaki başarılarınız, geçmiş<br />
deneyim ve yetenekleriniz, İngilizce<br />
dil yeterliliğinizin yanı sıra bireysel<br />
ve sosyal aktiviteleriniz de önem<br />
taşımaktadır.<br />
ÜCRETLER<br />
Okul ücretleri programlar uyarınca<br />
farklılık göstermektedir. Örneğin AB<br />
vatandaşı olmayan adaylar bazında,<br />
2017-2018 yılı için tam zamanlı<br />
Uluslararası Hukuk ve Avrupa Hukuku<br />
LL.M. programları 14.740 EUR iken, ileri<br />
düzey Uluslarası Vergi Hukuku için<br />
19.000 EUR, Uluslararası Kamu Hukuku<br />
için yıl başına 10.450 EUR olarak<br />
belirlenmiştir.<br />
BURSLAR<br />
UvA aynı zamanda önemli burs<br />
imkanları sunmaktadır. 25.000<br />
EUR ödeme sağlayan Amsterdam<br />
Excellence Scholarship ile 6.000, 9.000<br />
veya 12.000 EUR ödeme sağlayan<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 33<br />
KONAKLAMA VE YAŞAM<br />
MASRAFLARI<br />
UvA’ya kabul edilmenizi takiben<br />
UvA, oturma izni ve ülkeye giriş<br />
vizesinin çıkarılması sürecinde önemli<br />
bir aracılık pozisyonu üstlenmekte<br />
ve süreci yakından takip etmektedir.<br />
Bu yönden üniversite, Hollanda’ya<br />
yerleşme sürecinizi mümkün olduğunca<br />
kolay atlatmanızı sağlamaktadır.<br />
Amsterdam’da yaşam masrafları,<br />
konaklama dahil aylık ortalama 900<br />
ila 1300 EUR arasında değişkenlik<br />
göstermektedir. Genel yaşam<br />
masrafları 400 ila 500, sigorta aylık<br />
40 EUR civarındadır. İlgili emlak<br />
kuruluşları ile anlaşmaları uyarınca<br />
üniversite, yeni öğrencilerine ikamet<br />
için ev seçenekleri sunmaktadır. Eşyalı<br />
paylaşımlı evler aylık 400 ile 500<br />
EUR arasında iken, tek kişilik stüdyo<br />
tipi öğrenci daireleri 540 ile 700 EUR<br />
arasındadır. Buna ek olarak, vize ve<br />
oturma izni ücreti yaklaşık 330 EUR<br />
tutmaktadır. Amsterdam’da ulaşım<br />
genel olarak bisikletle sağlanmakta<br />
olup, (ikinci el olarak yaklaşık 100<br />
Euro’ya bulabileceğiniz) bir bisiklet<br />
almanız halinde ulaşım masraflarınızda<br />
önemli bir azalma olacaktır.<br />
ÇALIŞMA İMKANLARI<br />
Masraflarınıza katkıda bulunması<br />
açısından, öğrencilik sürecinizde<br />
haftalık 10 saat çalışma veya yalnızca<br />
Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında<br />
olmak üzere tam zamanlı çalışma izni<br />
almanız da mümkündür. Hollanda’da<br />
İngilizce yaygın bir şekilde konuşulduğu<br />
için, İngilizce çalışabileceğiniz bir iş<br />
bulmanız da mümkün olacaktır.<br />
ALS, derslerin yanı sıra, WTO<br />
moot court, International Moot<br />
Court’a (Jessup) katılımınızı veya<br />
yaklaşık 60 araştırmacıyı bünyesinde<br />
bulunduran Amsterdam Uluslararası<br />
Hukuk Merkezi’nde (ACIL) çalışmanızı<br />
da teşvik etmekte, bu aktiviteleri<br />
diplomanız için kredi olarak<br />
saymaktadır. Staj ve mezuniyet sonrası<br />
iş olanaklarına ilişkin olarak UvA<br />
kariyer servisi aktif olarak çalışmakta<br />
ve her sorunuz için gidebileceğiniz bir<br />
adres oluşturmaktadır. Mezuniyetinizi<br />
takiben Hollanda’da çalışmak<br />
isterseniz, işvereniniz tarafından<br />
başvurulacak bir çalışma izni<br />
edinmeniz gerekecektir. Eğer bu<br />
doğrultuda mezuniyetinizi takiben<br />
Hollanda’da iş aramayı düşünüyorsanız,<br />
bunun için Hollanda önemli bir<br />
imkan sağlamaktadır: UvA’dan<br />
mezun olmanızı takiben üç yıl içinde<br />
“yüksek eğitimli kişiler için uyum yılı”<br />
(Orientation Year) adı verilen program<br />
uyarınca vizeye başvurabilirsiniz.<br />
Orientation Year programı ile bir<br />
yıl süreli oturma izni edinebilir, bu<br />
süreçte iş arayabilir ve ayrı bir çalışma<br />
izni gerekmeksizin çalışabilirsiniz.<br />
Programa ilişkin koşul ve süreçler<br />
değişiklik gösterebileceğinden,<br />
Orientation Year detayları için ind.nl/<br />
en/ sitesine bakabilirsiniz.<br />
UvA’da tamamlayacağınız LL.M.<br />
programı, hem Hollanda’nın sunduğu<br />
yaşam kalitesi ve iş olanakları,<br />
hem de üniversitenin uluslarararası<br />
eğitim standardı ve güçlü akademik<br />
yapısıyla kariyerinizde önemli bir<br />
basamak olacaktır. Konuyla ilişkin<br />
detaylı bilgi edinmek istemeniz halinde<br />
üniversitenin internet sitesini ziyaret<br />
edebilir ve ALS Kayıt Kabul Ofisi ile<br />
(admissions-als@uva.nl) her zaman<br />
iletişime geçebilirsiniz.<br />
Av. Gizem ERBAŞ, LL.M.’18 Adayı<br />
gizemerbas@hotmail.com<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 34<br />
Star Wars: Roque One’da CGI teknolojisi ile yeniden yaratılan usta aktör Peter Cushing’i izlemek için<br />
yandaki QR Kodu akıllı telefonunuz aracılığı ile okutabilirsiniz.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 35<br />
İsmail YAMANOL, BilimKurguKulubu.com<br />
Bir Hukuk ve Ahlak Sorunsalı Olarak<br />
Dijital Diriliş<br />
Teknolojisi<br />
“Sizi dijital taramadan geçirmek istiyoruz.<br />
Her şeyinizi; vücudunuzu, yüzünüzü,<br />
duygularınızı, gülüşünüzü, göz yaşlarınızı…<br />
Sanal bir örneğinizi yaratacağız.<br />
Böylece Robin Wright sonsuza dek<br />
bizim olacak…’’<br />
Bunlar 2013 çıkışlı bilimkurgu<br />
filmi The Congress’te,<br />
Jeff Green’in bir oyuncuyu<br />
gelecek nesiller için<br />
kaydetme fikri üzerine konuşurken<br />
söylediği sinir bozucu sözlerdi. Robin<br />
Wright, devir işleminin ardından<br />
görünümünün nasıl kullanılacağına<br />
dair tüm kontrolü kaybedecek ve<br />
böylelikle stüdyonun bir malı haline<br />
gelecekti. Son Star Wars filmi Roque<br />
One için baştan yaratılan aktör<br />
Peter Cushing’i izlerken, bu sözleri<br />
düşünmemek elde değil.<br />
20 yıl önce hayatını kaybeden<br />
aktörü, Yeni Bir Umut filmindeki<br />
Vali Tarkin rolüyle tekrar karşımızda<br />
görmek, nostaljik olduğu kadar<br />
ürpertici de bir deneyimdi. Öyle<br />
ki Cushing sadece görünmekle<br />
kalmıyor, aynı zamanda konuşuyor,<br />
yürüyor ve hatta sinirleniyordu.<br />
Deyim yerindeyse usta aktör baştan<br />
yaratılmış gibiydi. Bu ve benzeri<br />
uygulamaların daha sık karşımıza<br />
çıkmaya başlaması, bir süredir<br />
yatışmış görünen tartışmaları da<br />
tekrar alevlendirmişe benziyor.<br />
Peter Cushing’in gelişmiş CGI<br />
teknolojisi kullanılarak Rogue One’da<br />
rol alacağı haberleri ilk patlak<br />
verdiğinde eleştirmenler iki kutba<br />
ayrılmıştı. Bir kısmı bunu büyüleyici<br />
bulurken, bir kısmı da sanat ile<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 36<br />
teknoloji arasındaki çizginin giderek<br />
bulanıklaştığından yakınıyordu.<br />
Sonuç olarak Roque One, sinema<br />
salonlarında görücüye çıktı ve<br />
izleyiciler de tıpkı eleştirmenler gibi<br />
ikiye bölündü.<br />
He ne olursa olsun; en başından beri<br />
teknolojinin sinemada kullanımı geniş<br />
yığınları daima hayrete düşürmeyi<br />
başarmıştır. Bu durum Cushing’in<br />
sanal olarak yaratılmasında da<br />
kendini gösterdi ve hepimizin değişik<br />
duygular yaşamasına neden oldu.<br />
Elbette sinemaya özgü bu büyüleyici<br />
beceri, akla endüstrinin geleceğine<br />
yönelik pek çok soru da getirdi.<br />
Kuşkusuz bu sorulardan en önemlisi<br />
de, yaşamını yitirmiş bir aktörü<br />
ticaret malzemesi haline getirmesinin<br />
hukuki ve etik boyutuyla ilgiliydi.<br />
Öncelikle hemen belirtelim,<br />
Cushing’in dönüşü sinema piyasası<br />
için bir ilk değil ve öyle görünüyor<br />
ki son da olmayacak. Alex Proyas<br />
tarafından yönetilen ve kısa süre<br />
içinde kült mertebesine yükselen<br />
The Crow filmini hepiniz anımsıyor<br />
olmalısınız. Filmin başrol oyuncusu<br />
Brandon Lee, çekimler sırasında<br />
trajik bir kaza sonucu yaşamını<br />
yitirmiş ve film oyuncunun önceki<br />
sahnelerdeki görüntüleri kullanılarak<br />
bitirilmişti. Yine buna benzer bir olay<br />
Gladyatör filminde de yaşanmıştı<br />
ve Ridley Scott’ın yönettiği yapım,<br />
hayata veda eden aktör Oliver<br />
Reed’in dijital bir kopyası yaratılarak<br />
tamamlanabilmişti. İki örnek de<br />
oldukça başarılıydı ve çoğu izleyici<br />
aradaki farkı bile anlamamıştı.<br />
Tabii teknolojinin nimetleri ölen bir<br />
aktörü geri getirmekten ibaret değil.<br />
Örneğin dijital makyaj da son yıllarda<br />
sıkça kullanılan yöntemler arasında.<br />
Bu yöntem sayesinde aktörleri<br />
olduğundan daha genç göstermek<br />
mümkün. Captain America: Civil<br />
War filminde Robert Downey Jr<br />
ile Westworld dizisinde Anthony<br />
Hopkins, bu teknolojiden yararlanan<br />
isimlerden sadece ikisi.<br />
Bu “dijital diriliş” teknolojisinden<br />
nasibini alanlar arasında müzisyenler<br />
de var. Mesela 2012 yılında<br />
California’da düzenlenen Coachella<br />
ELBETTE<br />
SINEMAYA<br />
ÖZGÜ<br />
BU BÜYÜLEYICI<br />
BECERI,<br />
AKLA<br />
ENDÜSTRININ<br />
GELECEĞINE<br />
YÖNELIK<br />
PEK ÇOK<br />
SORU DA<br />
GETIRDI.<br />
KUŞKUSUZ BU<br />
SORULARDAN<br />
EN ÖNEMLISI DE,<br />
YAŞAMINI<br />
YITIRMIŞ BIR<br />
AKTÖRÜ<br />
TICARET<br />
MALZEMESI<br />
HALINE<br />
GETIRMESININ<br />
Hukuki ve Etik<br />
BOYUTUYLA<br />
ILGILIYDI.<br />
Festivali’nde Dr. Dre ve Snopp<br />
Dogg‘a sahnede eşlik eden kişi, 16<br />
yıl önce Las Vegas’ta vurularak<br />
öldürülen Tupac Shakur‘ın holografik<br />
bir kopyasıydı. Aynı teknoloji Frank<br />
Sinatra, Elvis Presley, Freddie Mercury<br />
ve Michael Jackson konserlerinde de<br />
kullanıldı. Bu konserlerde hayranlar,<br />
ölmüş idollerini sahnede izlemenin<br />
keyfini çıkardılar.<br />
Arrival, Fantastic Beasts and<br />
Where to Find Them ve Beauty<br />
and the Beast gibi yapımların<br />
görsel efektlerinden sorumlu<br />
şirket FrameStore, işi daha da ileri<br />
götürerek bir reklam filminde Audrey<br />
Hepburn’un 19 yaşındaki dijital<br />
görünümünü kullanmıştı. Kısacası,<br />
belki bilim ölümsüzlüğü henüz<br />
keşfedemedi ama Hollywood bu işi<br />
çoktan başarmış gibi görünüyor! Bu<br />
teknolojik gelişmelerden rahatsızlık<br />
duyan ünlüler de yok değil. Örneğin<br />
2014 yılında hayata veda eden<br />
aktör Robin Williams, The Congress<br />
filminden sonra Hollywood’un gittiği<br />
yönü görmüş ve adı, imzası, fotoğrafı<br />
ve her türlü tasviri üzerindeki<br />
haklarının kullanımını 2039’a kadar<br />
resmen koruma altına almıştı.<br />
Uygulamanın hukuki tartışmalara<br />
gebe olduğu son derece açık.<br />
Söz gelimi bu tür teknolojilerle<br />
görünümleri sıfırdan oluşturulan<br />
oyuncuların varisleri, yapım<br />
şirketlerinden herhangi bir hak iddia<br />
edebilirler mi ve ederlerse ne olur? Ya<br />
da dijital olarak hayata döndürülen<br />
aktörlerin ücreti kime verilecek? Tabii<br />
bir de işin etik tarafı söz konusu. Her<br />
şeyden önce, stüdyoların ölen bir<br />
aktörün görünümünü kullanma hakkı<br />
var mı? Eğer Pandoranın kutusu bir<br />
kez açılırsa bunun önüne geçmek<br />
nasıl mümkün olacak? Ölen aktör<br />
eğer yaşasaydı bu duruma ne derdi?<br />
Onun adına karar verme hakkını<br />
kendimizde nasıl bulabiliyoruz? Bu ve<br />
buna benzer sorular şimdilik yanıtsız…<br />
Kesin olarak bildiğimiz bir şey<br />
varsa, o da Williams’ın yaptığı gibi<br />
görünümünü korumaya yönelik yasal<br />
tedbir almamış bir aktörün işinin<br />
zor olduğu… Zira film stüdyolarına<br />
tasvir kullanımında kısıtlama getiren<br />
herhangi bir yaptırım mevcut değil.<br />
İleride bu konuyla ilgili olarak yasal<br />
düzenlemeler muhakkak getirilecektir.<br />
Ama siz o vakte kadar Marlon Brando,<br />
James Dean, Grace Kelly ve benzeri<br />
Hollywood ikonlarıyla karşılaşmaya<br />
şimdiden hazırlıklı olun…<br />
İsmail YAMANOL<br />
BilimKurguKulubu.com<br />
bilimkurgukulubu@gmail.com<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 38<br />
O.J. SIMPSON<br />
Kimdir?<br />
Amerikan Ulusal Futbol Liginin gelmiş<br />
geçmiş en meşhur oyuncularından biri<br />
olan O.J. Simpson (Orenthal James<br />
Simpson) veya eski lakabıyla “The Juice”<br />
(Enerji) , 1947 yılında San Francisco’da<br />
doğar. Ebeveynlerinin boşanmasıyla<br />
başıboşluğa kapılan Simpson,<br />
semtindeki bir sokak çetesine katılır ve<br />
polisle daha o dönemde tanışır.<br />
Aslında okumaya pek niyeti olmayan<br />
Simpson, annesinin ısrarları üzerine<br />
liseye başlar ancak bu hayatında bir<br />
dönüm noktası olur. Lisenin futbol<br />
takımındaki oyunuyla yıldızı parlar ve<br />
1969 yılında Buffalo Bills’e transfer<br />
olarak oldukça genç bir yaşta dönemin<br />
pek çok efsane ismiyle birlikte oynamayı<br />
başarır. Bundan sonra 11 yıl sürecek<br />
futbol hayatında başta “en hızlı oyuncu”<br />
rekoru olmak üzere pek çok önemli<br />
başarıya imza atar. Spor kariyerine son<br />
vermesinin ardındansa sempatik tavırları<br />
sayesinde özellikle filmlerde kendine<br />
yer bulur. Bunun haricindeyse spor<br />
yorumculuğu yapar ve bazı reklamlarda<br />
oynar.<br />
İlk eşinden 1979 yılında boşanan<br />
Simpson, 1985 yılında Nicole Brown<br />
ile evlenir ancak Nicole’ün şiddetli<br />
geçimsizlik sebebiyle açtığı boşanma<br />
davası sonucu 1992 yılında ayrılırlar.<br />
Fakat Simpson’dan kurtulabilmek için<br />
boşanmak yeterli değildir ve Nicole<br />
sürekli takip ediliyordur. 12 Haziran 1994<br />
akşamı ise Nicole’ün evinde kendisiyle<br />
birlikte arkadaşı Ronald Goldman’ın<br />
cesedi bulunur. Şüpheli olarak bu davada<br />
yargılanan Simpson beraat eder.<br />
Bu olaydan sonra daha pek çok<br />
davayla uğraşan Simpson, 2008 yılında<br />
bir silahlı soyguna karışır ancak şansı bu<br />
defa pek yaver gitmez, 33 yıla mahkum<br />
olur ve 1 Ekim 2017’de şartlı tahliyeyle<br />
serbest kalana kadar hapis cezasını<br />
çeker.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 39<br />
Stj. Av. Yunus Emre GÜL<br />
O.J. SIMPSON<br />
& Yüzyılın Davası<br />
ALMAN ASILLI<br />
NICOLE BROWN<br />
ÇALIŞTIĞI GECE<br />
KULÜBÜNDE<br />
TANIŞTIĞI<br />
SIMPSONLA<br />
EVLENDIĞINDE<br />
OLACAKLARDAN<br />
HABERI YOKTUR.<br />
ÖFKESINI KONTROL<br />
EDEMEYEN KOCASI<br />
TARAFINDAN<br />
DEFALARCA KEZ<br />
DARP EDILIR HATTA<br />
BUNLARDAN BIR<br />
TANESI 911’IN<br />
KAYITLARINDA DAHI<br />
YERINI BULUR.<br />
BU DURUMA DAHA<br />
FAZLA DAYANAMAZ<br />
VE 1992 YILINDA<br />
YÜKLÜ BIR<br />
NAFAKA ALARAK<br />
SIMPSON’DAN<br />
BOŞANIR. Aslında bu<br />
boşanma bir anlamda<br />
onun için sonun<br />
başlangıcı olmuştur.<br />
Oniki Haziran 1994 akşamı Bunun üzerine savcılık da<br />
Nicole’ün evi civarında bir cinayeti Simpson’ın işlediği<br />
köpeğin havlamalarından şüphesiyle hakkında soruşturma<br />
şüphelenen komşusunun başlatır. Shapiro medyanın önünde<br />
cesetleri görerek ihbar etmesi<br />
sonucu olay yerine gelen polis ekibi<br />
kendilerini bekleyen çok büyük bir<br />
şokla karşılaştılar. Polisin raporuna<br />
göre 35 yaşındaki Nicole Brown’ın<br />
boğazı derinlemesine ve kafası<br />
neredeyse vücudundan ayrılacak<br />
derecede kesilmiştir. Yine olay<br />
mahallinde cesedi bulunan Ronald<br />
Goldman’ınsa vücudunda neredeyse<br />
30 adet bıçak izi vardır. Bu olay<br />
üzerine gözler Simpson’a çevrilir<br />
ancak avukatı Robert Shapiro<br />
yaptığı açıklamada Simpson’ın o<br />
akşam havaalanına gitmek üzere<br />
evinde limuzinini beklerken cinayetin<br />
meydana geldiğini basına açıklar.<br />
Bu açıklama tabi ki suçlamaları<br />
aklamaya yetmez ve polis ifadesini<br />
almak üzere evine gittiğinde<br />
Simpson’ı bulamaz ve kendisi<br />
hakkında arama kararı çıkarılır.<br />
müvekkilinden teslim olmasını<br />
ister. Ondan sonra kürsüye çıkan<br />
bugün kızları dünya magazininde<br />
Kardashian Kardeşler olarak bilinen<br />
ve Simpson’ın en yakın arkadaşı olan<br />
Robert Kardashian ise Simpson’ın<br />
kendisine hitaben yazdığı intihar<br />
mektubunu gazetelerin karşısında<br />
okur.Halihazırda bu mektuptan önce<br />
zaten Simpson, Robert’ın kızı Kim’in<br />
odasında da intihar teşebbüsünde<br />
bulunmuştur.Mektupta kısaca<br />
bu cinayeti kendisinin işlemediği<br />
yazıyordur. Derken Simpson’ın<br />
yeri tespit edilir ve arkadaşının<br />
kullandığı arabada başına tabanca<br />
dayalı bir şekilde duran Simpsonla<br />
polis arasında kovalamaca başlar.<br />
Bu olayı televizyonlar canlı yayınlar<br />
ancak halk sadece televizyondan<br />
izlemekle kalmaz ve yol güzergahında<br />
da bizzat kendi gözleriyle olaya 4<br />
O.J. Simpson ve Nicole Brown’un evlilik<br />
töreni’ne ilişkin video görüntüleri<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 40<br />
O.J. Simpson ve polis arasında yaşanan<br />
kovalamacaya ilişkin video görüntüleri<br />
şahit olmak isteyenler yolun etrafını Clark’ın elindeki delilleri sunmasının<br />
doldurur. Derken Simpson bunu fazla ardından dava başlar.Savcının ilk<br />
sürdürmemek adına evine döner delili Simpson’ın arabasında ve evinin<br />
ve intihar etmekten vazgeçerek kapısının önünde bulunan kurbanların<br />
teslim olur. Simpson’ın teslim<br />
kan izleridir. İkincisi, Simpson’ın<br />
olmasının ardından dava süreci<br />
elinde ifade alındığı esnada dikkati<br />
başlar. Halkı karşısına almamak çeken ve yara bandıyla kapatılmış<br />
adına Shapiro davanın hemen<br />
taze yaradır. Üçüncüsü, cinayetin<br />
ardından basına açıklama yaparak işlendiği mahalde bulunan kanlı sol el<br />
Masumiyet Karinesine değinir ve eldiveninin diğer tekinin Simpsonın<br />
kriminologların ellerindeki delillerin evinde bulunuşudur. Dördüncüsü;<br />
kesin deliller olmadığını ve bunların limuzin şoförünün ifadesine göre<br />
Simpson’ın hüküm giymesi için<br />
Simpsonla anlaştığı gibi 22:30’da<br />
yeterli olmayacağını savunur. Savcı Simpson’ın evine geldiğinde ne<br />
Marcia Clark’ınsa buna cevabı<br />
Simpson’ın arabası Ford Bronco<br />
basittir, davayı başlatmak ve suçu ne de Simpson ortada yoktur,<br />
ispatlamak için yeterli delilleri<br />
yani Shapiro’nun daha ilk günden<br />
bulunmaktadır.Bunun yanında “Her ne söylediği Simpson’ın o esnada evinde<br />
kadar toplumun Simpson’a sempatisi limuzini beklediği yalandır. Bundan<br />
varsa ve Simpsonın destekleyeni bu 15 dakika sonra siyahi birisi bu<br />
sebeple çok fazla olsa da unutmamak arabayla eve gelerek aceleyle eve<br />
gerekir ki ortada “vahşice” öldürülmüş girmiştir. Şoför, Simpson geldiğinde<br />
iki genç insan var.” diyerek hedefinin nerede kaldığını sorduğundaysa<br />
Simpson’a hüküm giydirmek<br />
uyuyakaldığını söylemiştir ki bu da<br />
olduğunu üstü kapalı olarak belli Clark’a göre yalandır.Clark,iddiaları<br />
eder.Açıklamaların ardından olay toparlarken kanlı eldivenin aynısının<br />
Amerikan halkını da ikiye böler. Bir bir tekinin Amerikada herhangi<br />
kısmı cinayeti Simpson’ın işlediğine bir kişide bulunmasının imkansız<br />
inanırken bir kısmı da Simpson’ın olduğunu ancak bunun istisnasının<br />
masum olduğuna inanıyordur ve tek bir yerde mümkün olacağını<br />
iki grup da mahkemenin önünde savunarak konuşmasını bitirir; orası<br />
protesto düzenleyerek birbirleriyle Simpson’ın evidir.İddiasının temelini<br />
sert bir şekilde sürekli olarak<br />
buna dayandıran Clark, Shapironun<br />
tartışırlar.<br />
tam olarak bu delil sayesinde davayı<br />
Simpson’ın yakalanması ve<br />
kazanacağından tabi ki habersizdir.<br />
O.J. SIMPSON VE<br />
POLIS ARASINDA<br />
YAŞANAN<br />
KOVALAMACA<br />
TELEVIZYON<br />
TARIHININ EN<br />
UNUTULMAZ<br />
YAYINLARINDAN<br />
BIRINE KONU<br />
OLDU VE YAKLAŞIK<br />
90 Milyon Kişi<br />
TELEVIZYONDAN<br />
CANLI OLARAK<br />
KOVALAMACAYI<br />
TAKIP ETTI.<br />
LOS ANGELES<br />
OTOBANINDA<br />
GERÇEKLEŞEN BU<br />
OLAYA ŞAHIT OLMAK<br />
ISTEYEN ÇOK SAYIDA<br />
KIŞI ARAÇLARINI<br />
PARKEDIP<br />
Bronco Marka<br />
Beyaz Cip ve Polis<br />
ARASINDAKI<br />
KOVALAMACAYI<br />
IZLEDI.<br />
“DREAM TEAM” VS. MARCIA CLARK<br />
İddialar mahkeme tarafından kabul<br />
edilir ve Simpson tutuklu yargılanmak<br />
üzere Los Angeles hapishanesine<br />
gönderilir. Bundan sonra Simpson’ın<br />
tarihe Dream Team-Rüya Takımolarak<br />
geçen Robert Shapiro, Johnnie<br />
Cochran, Robert Kardashian, Barry<br />
Scheck, Lee Bailey, Carl Douglas ve<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 41<br />
Peter Neufeld gibi dönemin en ünlü<br />
hukukçularından oluşan bir ekip,<br />
ki onlar da kendilerini evrenin en<br />
iyi avukatları olarak tanıtıyorlardı,<br />
kurulur ve savunma hazırlanmaya<br />
başlanır. Ancak avukatlar sadece<br />
bununla yetinmez ve basını da<br />
etkin bir şekilde kullanmayı amaç<br />
edinirler. Bu sebeple basında söz<br />
konusu davanın bir Afro-Amerikan<br />
karşıtı nitelik taşıdığı ve Simpson’a<br />
yapılan muamelenin diğer siyahilerin<br />
toplumda gördükleri baskının bir<br />
örneği olduğu vurgulanır. Bundan<br />
sonra bir anda televizyonlarda<br />
siyahilerin polislerden gördükleri<br />
şiddet videoları yayılmaya başlar.<br />
Özelilkle 1992’de meydana gelen<br />
siyahi Rodney King’in aşırı hız<br />
nedeniyle arabasının durdurulması ve<br />
sonrasında onun ifadesiyle polislerin<br />
onu “neredeyse öldürecek kadar”<br />
dövmelerini içeren video tekrardan<br />
bütün Amerikan medyasını sarar.<br />
Simpson’ın davasından sadece<br />
iki sene önce meydana gelen<br />
ve polislerin beraat etmeleriyle<br />
sonuçlanan davanın ardından çıkan<br />
olaylarda 53 kişi ölmüş ve 2 bin kişi<br />
yaralanmıştır. Afro-Amerikalılar<br />
tekrardan bir mahkemede derilerinin<br />
rengi yüzünden haksızlığa maruz<br />
kalmak istemiyorlardır ve artık dava<br />
bir Siyah-Beyaz davasıdır.<br />
Dream Team, davadaki stratejisinin<br />
bir gereği olarak davayı halka ırkçılık<br />
üzerinden temellendirerek gitmiş ve<br />
soruşturma esnasında siyahilerin<br />
en çok şikayet ettikleri husus olan<br />
polislerin tavrı da bunun tuzu biberi<br />
olur. Aslında tam bu andan itibaren<br />
dava kazanılmıştır zira artık dava<br />
toplumda karşılığını bulmuştur. Sadece<br />
bununla yetinilmez ve savcı Clark’ın<br />
da baskı altına alınması için eski<br />
sevgilisi tarafından çıplak görüntüleri<br />
basına sızdırılır. Jüri üyelerinden<br />
birinin kızının Bölge Savcılık Ofis’inde<br />
yıllarca sekreterlik yaptığı ve Savcılık<br />
Makamı’ndan Christopher Dardenle<br />
geçmişte ilişkisinin olduğunun da<br />
ortaya çıkarılması bir skandal yaratır<br />
ve toplumda tabi özellikle de Afro-<br />
Amerikalılar arasında jürinin tarafsızlığı<br />
sorgulanmaya başlanır. Artık hem<br />
savcılık hem de jüri toplumsal<br />
baskı altındadır. Shapiro’nun bir<br />
diğer önemli stratejisi ise savcıyı<br />
iyi hazırlanmadıklarına inandırarak<br />
tuzağa düşürmektir. Bunu da başarır<br />
ve davaya başlandığında “Biz hazırız.”<br />
dediği zaman Marcia Clark’ın ilk tanığı<br />
ifadeye çağırırken yüzünün kızarması<br />
da onu inandırır ki ”Bu davadan<br />
mahkumiyet çıkmayacaktır.”<br />
Tanıklar ifade vermek üzere çağrılır.<br />
Marcia Clark<br />
tarafından yapılan<br />
kapanış konuşması<br />
Öncelikle gerek Nicole Brown’ın 911’i<br />
evde şiddet gördüğü gerekçesiyle<br />
aradığı telefon kayıtları esnasındaki<br />
korku dolu sesi gerek arkadaşlarının<br />
bizatihi şahit olduğu yahut Nicole’den<br />
dinleyerek anlattıkları gösteriyordu<br />
ki Simpson, evlilik esnasında pek<br />
çok kez Nicole’ü darp etmiş hatta<br />
bununla da yetinmemiş boşandıktan<br />
sonra da tehditlerine devam etmiştir.<br />
Tüm bunlar anlatılırken Simpson’ın<br />
4<br />
Davanın kilit isimlerinden Mark Fuhrman’a karşı<br />
yapılan çapraz sorgu görüntüleri.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 42<br />
yüzündeki duygusuz ifadeyse hiç<br />
değişmemiştir.<br />
Tanıklardan birisi olarak<br />
mahkemeye çıkan Mark Fuhrman<br />
ise mahkemenin kaderini<br />
değiştirenlerden birisi olacaktır. Zira<br />
delillerin toplayanların başında o<br />
geliyordur ve meşhur kanlı eldivenin<br />
diğer tekini Simpson’ın evinde bulan<br />
da odur. Tüm bunların yanında da<br />
çok büyük bir ırkçıdır. Mahkemede<br />
kendisine Bailey’nin ilk sorduğu<br />
soru “Daha önce birisine niggerzenci-<br />
dedin mi?” olur.Her ne kadar<br />
bunu reddetse de çıkan ses kayıtları<br />
kendisini yalanlar ve bu da toplumda<br />
kendisine karşı bir tepki doğurur.<br />
Ardındansa onun, sırf Simpson bir<br />
siyahi diye onu karalamak amacıyla<br />
eldivenin diğer tekini Simpson’ın<br />
evine yerleştirdiği şayiası her tarafa<br />
yayılır.Artık onun da adı “ırkçı<br />
polis”e çıkmıştır. Hakim kendisine<br />
soruşturma esnasında herhangi bir<br />
yere delil yerleştirip yerleştirmediğini<br />
sorduğundaysa “kendi aleyhine<br />
tanıklık etmeme hakkı”nı kullanır.<br />
Aslında bu bir anlamda zımni<br />
kabuldür.<br />
Tüm bunlar olurken yargılamaya<br />
karşı Afro-Amerikalıların protestoları<br />
her geçen gün artarak devam eder.<br />
Savcılık makamının temel iddiası<br />
gücünü yavaş yavaş yitiriyordur<br />
ve Shapiro’nun teklifiyle yine onun<br />
tuzağına düşerler. Shapiro savcılığın<br />
delillerini incelerken aklına bir anda<br />
parlak bir fikir gelir ve Nicole’ün<br />
evinde bulunan kanlı eldiveni eline<br />
geçiriverir. Bu eldivenin Simpson’ın<br />
olmasına imkan yoktur.Zira eldiven<br />
Shapiro’nun eline göre biraz uzun ve<br />
biraz daha geniştir ki müvekkilinin<br />
devasa bir eli vardır. Eldivenin<br />
Simpson’a giydirilmesini İddia<br />
Makamı’nın aklına düşürdüklerinde<br />
sonucun ne olacağını Shapiro çok<br />
iyi biliyordur ve Johnnie Cochran’ın<br />
buna yorumu davanın en çok akılda<br />
kalan cümlesi olur: “Eğer uymazsa<br />
beraat ettirmelisiniz.”(If it doesn’t fit,<br />
you must acquit) Bütün kameraların<br />
Simpson’ı çektiği ve 100 milyon<br />
insanın meraklı gözlerle izlediği<br />
sahnede Simpson kendi evinde<br />
Davanın en önemli anlarından biri; O.J. Simpson<br />
cinayet esnasında kullandığı iddia edilen eldivenleri<br />
jüri karşısında deniyor.<br />
bulunan elidveni sağ eline Nicole’ün karıştırıldığı olmuştur. Bu dava<br />
evinde bulunan eldiveni sol eline özelinde yaptığı araştırmalarda da<br />
geçirir ve Dream Team hariç herkesin görmüştür ki Simpsonla kurbanların<br />
şaşkınlıkla izlediği o olay gerçekleşir. da DNA’ları birbirine karıştırılmıştır.<br />
Sağdaki eldiven Simpson’ın eline tam Savcılık buna itiraz etmeyince bu<br />
oturuken soldaki eldiven Simpson’ın iddia da çöker.<br />
eline olmamıştır. Halbuki Simpson Sonuç olarak davanın iki<br />
kendi eldivenini alalı çok uzun bir sacayağını oluşturan Simpson’ın<br />
zaman geçmiştir ve bu süreçte<br />
evinde bulunan eldivenin diğer teki<br />
eldivenin küçülmesi değil tam tersine ve maktüllerin kan izleri iddiaları<br />
giyildikçe büyümesi gerekir.Clark’ın mesnetsiz kalır.Bunun yanında<br />
en temel iddiası artık çökmüştür. Savcılık Makamı’nın savunma<br />
Dream Team’in çürütmeyi<br />
karşısında Shapiro’nun deyimiyle<br />
hedeflediği sıradaki delilse<br />
“yetersiz” kalması da Dream Team’in<br />
Simpson’ın evinde ve arabasında zaferini kolaylaştırır ve Simpson<br />
bulunan kan izleridir. Dünya tarihinde beraat eder. Karardan sonra<br />
ilk defa bir davada DNA delil olarak Goldman’ın ailesi “Adalet, başımıza<br />
kullanılır ve buna karşılık Savunma gelen en kötü şey.” derken dışarda<br />
Makamı Dr.John Gerdes’i çağırır. Afro-Amerikalıların sevinç çığlıkları<br />
Gerdes’e göre Los Angeles Polis duyuluyordur.<br />
Departmanı’nın labaratuvarında<br />
pek çok kez şahit olduğu bir husus<br />
vardır, o da araştırma yapılırken<br />
yaptıkları dikkatsizliklerdir. Pek çok<br />
Stj. Av. Yunus Emre GÜL<br />
örnekle sabit olduğu üzere DNA’ların<br />
ynsmrgul@gmail.com<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 43<br />
İLGINÇ BIRKAÇ NOT:<br />
1. Cinayet mahallinde Bruno Magli<br />
marka 12 numara bir ayakkabının izleri<br />
bulundu. Aynı ayakkabı Simpson’da da<br />
vardı ve her ne kadar dava esnasında<br />
“O ayakkabıdan nefret ederim<br />
hayatım boyunca giymedim.” dediyse<br />
de 30 farklı fotoğrafta bu ayakkabıyla<br />
resmi vardı.<br />
2. Marcia Clark davadan sonra<br />
görevinden istifa etti. Ancak davayla<br />
ilgili olarak yazdığı “Without A<br />
Doubt”(Şüphesiz) kitabıyla hayatı<br />
boyunca kendisine yetecek serveti<br />
kazandı.<br />
3. Davadan bir süre sora Shapiro’ya<br />
davayla ilgili ne düşündüğü<br />
sorulduğunda, “Hukuki ve Ahlaki<br />
Adalet iki farklı şeydir. İlki davada<br />
tecelli etmiştir ancak ikincisini eşimle<br />
bile konuşmadım.” cevabını verdi.<br />
4. Simpson oynadığı “Frogmen”<br />
filminin çekimleri dolayısıyla pek çok<br />
kez bıçak kullanma dersi almıştı.<br />
5. Beraat kararından sonra davanın<br />
Goldman’ın ailesi tarafından Temyiz<br />
Mahkemesi’ne taşınması üzerine<br />
Simpson aleyhine 33,500,000 $’lık<br />
tazminata hükmedildi. Bu tazminat<br />
Simpson tarafından hiçbir zaman<br />
ödenmedi. Çok sonradan Shapiro’ya<br />
Simpson’ın sonraki davalarında neden<br />
avukatı olmadığı sorusuna “İlk<br />
davamdan bana hala borcu olduğu<br />
için olabilir.” diye cevap vermesi<br />
de ortaya çıkardı ki avukatına bile<br />
ücretini tam olarak ödememişti.<br />
6. Yaklaşık 141 milyon kişi (TV<br />
izleyicilerinin yüzde 91’i) Simpson’un<br />
mahkeme kararını TV ve Radyodan<br />
canlı olarak takip etti.<br />
7. Bir tez çalışmasına göre, O.J.<br />
Simspon davasını TV ve Radyodan<br />
izleyen çalışanlar yüzünden ABD<br />
ekonomisi yaklaşık 25 milyar dolar<br />
kayıba uğradı.<br />
8. Cinayet gecesi Simpson’ın<br />
evinde misafir olan “Kato Kaelin”,<br />
Amerikan halkının yüzde 74’ü<br />
tarafından tanınır hale geldi. (ABD<br />
başkan yardımcısının ismini bilen<br />
kişi sayısı daha azdı)<br />
9. 2016 yılında yapılan bir ankete<br />
göre Amerikadaki beyazların %83’ü<br />
Afro-Amerikalılarınsa %57’si hala<br />
katilin Simpson olduğuna inanıyor.<br />
Ve jüri’nin kararı okunuyor;<br />
“Suçlu değil!”<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 44<br />
Av. Neşe CAYMAZ, LL.M.<br />
Hukuk, Hakkın Kötüye Kullanılmasını Korur mu?<br />
Kefalet Sözleşmesinde<br />
Şekil Şartlarına<br />
Aykırılık<br />
Çok az kanun değişikliği,<br />
01.Temmuz.2012 tarihinde<br />
yürürlüğe giren Türk<br />
Borçlar Kanunu ve Türk<br />
Ticaret Kanunu kadar sık, basında<br />
yer almıştır. Şüphesiz, bunun pek<br />
çok faydası oldu. Anılan kanunların<br />
getirdiği temel değişiklikler, yeni<br />
düzenlemeler ve özellikle günlük<br />
yaşamı etkileyecek hükümler<br />
hakkında kamuoyu bilgilendi. 6098<br />
sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun<br />
kefalet ile ilgili olarak getirdiği yeni<br />
düzenlemeler de uzun süre gündemde<br />
oldu, ilgi gördü.<br />
Bilindiği üzere, 6098 sayılı Türk<br />
Borçlar Kanunu ile kefalet, belli şekil<br />
şartlarına bağlandı. Anılan kanunun<br />
583.maddesinde konu şu şekilde<br />
düzenlendi:<br />
“Kefalet sözleşmesi, yazılı<br />
şekilde yapılmadıkça ve kefilin<br />
sorumlu olacağı azami miktar<br />
ile kefalet tarihi belirtilmedikçe,<br />
geçerli olmaz. Kefilin, sorumlu<br />
olduğu azamî miktarı, kefalet<br />
tarihini ve müteselsil kefil olması<br />
durumunda, bu sıfatla veya bu<br />
anlama gelen herhangi bir ifadeyle<br />
yükümlülük altına girdiğini kefalet<br />
sözleşmesinde kendi el yazısıyla<br />
belirtmesi şarttır.<br />
Kendi adına kefil olma konusunda<br />
özel yetki verilmesi ve diğer tarafa<br />
veya bir üçüncü kişiye kefil olma<br />
vaadinde bulunulması da aynı şekil<br />
koşullarına bağlıdır. Taraflar, yazılı<br />
şekle uyarak kefilin sorumluluğunu<br />
borcun belirli bir miktarıyla<br />
sınırlandırmayı kararlaştırabilirler.<br />
Kefalet sözleşmesinde sonradan<br />
yapılan ve kefilin sorumluluğunu<br />
artıran değişiklikler, kefalet için<br />
öngörülen şekle uyulmadıkça<br />
hüküm doğurmaz”.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 45<br />
Bu hükme göre, bir kefalet verilmesi<br />
söz konusu ise,<br />
• Kefil olunan azami miktarın,<br />
• Kefalet tarihinin,<br />
• Müteselsil kefalet söz konusu ise,<br />
“müteselsil kefil” ifadesinin<br />
bizzat kefil tarafından el yazısı ile<br />
yazılması ve doğal olarak, kefalet<br />
sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması<br />
şarttır. Kefalet sözleşmesinde<br />
sonradan yapılan ve kefilin<br />
sorumluluğunu arttıran değişiklikler<br />
de aynı şekil şartlarına tabidir. Bu<br />
durumda, her ne kadar maddede<br />
belirtilmemişse de, aslında kefalet için<br />
gerekli ilk şartın “kefilin okuma yazma<br />
bilmesi” olduğunu da belirtmek gerekir.<br />
Peki, bu şekil şartlarına uymayan<br />
bir kefalet geçerli midir? Örneğin,<br />
kefalet tarihi belirtilmemişse ya da<br />
kefil dışındaki bir kişinin el yazısı ile<br />
yazılmışsa, o kefalet geçerli kabul<br />
edilecek midir? 583.madde hükmü<br />
karşısında cevap çok nettir: Böyle<br />
bir kefalet, şekil şartına aykırılık<br />
nedeniyle geçersizdir.<br />
Şimdi ikinci soruya gelelim: Bunun<br />
bir istisnası olamaz mı?<br />
Kanaatimizce, istisnası, Türk<br />
Medeni Kanunu’nun 2.maddesidir.<br />
Türk Medeni Kanunu’nun 2.maddesi<br />
bize ne söylemektedir? Önce<br />
maddenin başlığını belirtelim. Madde<br />
başlığı “B. Hukukî ilişkilerin kapsamı<br />
I. Dürüst davranma” dır. Madde<br />
başlığından anlaşıldığı üzere, hüküm,<br />
hukuki ilişkilerde dürüst davranma<br />
kuralı üzerinedir ki, esas itibariyle<br />
bu kural hukuk düzenimizin ve tüm<br />
medeni hukuk sistemlerinin temel<br />
prensiplerinden biridir. Bu noktada,<br />
Roma Hukuku’nda karşımıza çıkan ve<br />
bugün de kullanılmakta olan “Bona<br />
Fides” kavramı üzerinde durmakta<br />
da yarar var. Oxford Dictionary<br />
“Bona Fides”in sözcük anlamını<br />
şöyle tanımlamaktadır: A person’s<br />
honesty and sincerity of intention<br />
(“Bir kimsenin dürüstlüğü ve samimi/<br />
dürüst niyeti” olarak çevrilebilir). Bu<br />
kavramın, bugünkü dürüstlük kuralı<br />
ve iyiniyet prensibinin temeli olduğu<br />
açıktır. Bona Fides’in, Roma’da<br />
verilen sözlerin tanrıçası olan<br />
Fides’ten geldiği belirtilir. İnanışa<br />
göre, tanrıça Fides insanların sağ<br />
el avuçları içinde otururdu. İki kişi,<br />
anlaştığında, birbirine söz verdiğinde<br />
sağ elleriyle el sıkışırlar ve böylece<br />
sözleşme, Fides’in müeyyidesi ile<br />
bağlı hale gelirdi. El sıkışma adetinin<br />
de buradan geldiği ifade edilmektedir<br />
(Ord. Prof. Vasfi Raşit SEVİG, Ahlakın<br />
Umumiyetle Hukuk ve Hususiyle<br />
Mukaveleler Üzerindeki Tesiri,<br />
Ord. Prof. Ahmet Esat ARSEBÜK<br />
Armağanı, Ankara Üniversitesi Hukuk<br />
Fakültesi Yayını, Ankara 1958, s. 525).<br />
Medeni Kanun’umuzun 2.maddesi<br />
kısa, net ve şu şekildedir:<br />
“Madde 2- Herkes, haklarını<br />
kullanırken ve borçlarını yerine<br />
getirirken dürüstlük kurallarına<br />
uymak zorundadır. Bir hakkın<br />
açıkça kötüye kullanılmasını hukuk<br />
düzeni korumaz.”<br />
Yazımıza konu istisnai durumu<br />
açıklayabilmek için, Türk Borçlar<br />
Kanunu’nun 583.maddesi ile Türk<br />
Medeni Kanunu’nun 2.maddesini<br />
birarada değerlendireceğimiz bir<br />
örnek düşünerek konuyu inceleyelim.<br />
Bunun için en iyi örnek, kanaatimize<br />
göre, banka kredi sözleşmeleri<br />
olacaktır. Bilindiği üzere, banka kredi<br />
sözleşmelerinde, genel uygulama<br />
olarak, kefalet imzaları da aynı<br />
sözleşmeye alınmakta; ayrı bir<br />
kefalet sözleşmesi yapılmamaktadır.<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 46<br />
Hatta çoğu zaman, borçlu, kefil<br />
ve banka imzaları aynı sayfada<br />
olmaktadır. Banka, kredi kullanmak<br />
isteyen şirket için değerlendirmesini<br />
yapmak suretiyle, kredi limitini ve bu<br />
krediyi kullandırmak için belirlemiş<br />
olduğu teminat koşullarını (kefalet,<br />
ipotek gibi) müşterisine sunmakta;<br />
tarafların anlaşması halinde, üzerinde<br />
mutabık kalınan teminat koşullarının<br />
sağlanması şartıyla, banka<br />
müşteriye krediyi kullandırmaktadır.<br />
Bu anlaşmanın belgesi de, kredi<br />
ve teminat şartlarını ve tarafların<br />
imzalarını içeren, kredi ve teminat<br />
sözleşmesi olmaktadır. Diğer bir<br />
ifade ile, kredinin kullandırımının, o<br />
teminat koşullarının sağlanmasına<br />
bağlı olduğunu müşteri bilmektedir.<br />
Böyle bir durumda, ABC şirketine<br />
kredi kullandırımı için, şirketin<br />
hakim ortağı ve yöneticisi olan A’nin<br />
müteselsil kefaletinin kredi koşulu<br />
olduğu bir işlem düşünelim. Kredinin<br />
kullanılabilmesi için, banka genel<br />
kredi sözleşmesinin imza sayfası,<br />
borçlu ABC şirketinin hakim ortağı<br />
ve imza yetkilisi olan A tarafından,<br />
borçlu şirketi temsilen borçlu<br />
sıfatıyla ve şahsı adına müteselsil<br />
kefil sıfatıyla imzalanmış; ancak,<br />
kefalet imzası her ne kadar A’ya ait<br />
ve kefalet tarihi ve azami tutar, A<br />
tarafından yazılmışsa da, kefaletin<br />
şekil şartlarından olan “müteselsil<br />
kefil” ifadesi, A tarafından değil,<br />
üçüncü bir kişi tarafından yazılmış<br />
olsun. Kredinin geri ödenmemesi<br />
üzerine, banka tarafından borçlu<br />
şirket ve kefil aleyhine yasal yollara<br />
müracaat edildiğinde, kefil A,<br />
“müteselsil kefil” ifadesinin kendisi<br />
tarafından yazılmadığını, buna göre<br />
kefaletin şekil şartlarına uygun<br />
olmadığını ve geçersiz olduğunu ileri<br />
sürdüğünde, bu kefaletin durumu<br />
nasıl değerlendirilecektir? Kefalet,<br />
şekil şartına aykırılık sebebiyle<br />
geçersiz midir? Görüşümüze göre,<br />
işte tam bu savunma karşısında,<br />
Medeni Kanunu’nun 2.maddesi<br />
uygulama alanı bulmalıdır. Bir ticaret<br />
şirketinin kullanmış olduğu krediye,<br />
aynı şirketin imza yetkilisi ortağı kefil<br />
olmuşsa ve kredi bu şirket tarafından<br />
kullanılıp, krediden kaynaklanan<br />
menfaatler temin edilmişse, kredinin<br />
geri ödenmemesi ve borçlu şirket ile<br />
kefile rücu zorunluluğu doğduğunda,<br />
şirketin imza yetkilisi ve ortağı<br />
olan kefilin, kefaletin geçersiz<br />
olduğunu ileri sürmesi, tam olarak<br />
Medeni Kanunu’nun 2.maddesine,<br />
diğer bir ifadeyle, hukukumuzun<br />
temel prensiplerinden olan “Herkes,<br />
haklarını kullanırken ve borçlarını<br />
yerine getirirken dürüstlük kurallarına<br />
uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça<br />
kötüye kullanılmasını hukuk düzeni<br />
korumaz.” kuralına aykırılık teşkil<br />
edecektir. Kefil A, bu savunmayı<br />
yaparken, dürüstlük kuralına aykırı<br />
olarak, şekle aykırılığa dayanmış;<br />
bir hakkı açıkça kötüye kullanmış<br />
olacaktır. Görüşümüze göre, A ile<br />
ABC şirketi arasında, yukarıda<br />
belirtilen mahiyette bir bağın<br />
olmaması durumunda, Medeni<br />
Kanun’un 2.maddesine dayanmak<br />
mümkün değildir. Diğer bir ifade<br />
ile, A, şirket ile ortaklık/yöneticilik<br />
gibi bir irtibatı olmayan, herhangi<br />
bir 3.kişi konumunda ise, kefaletin,<br />
şekil şartına aykırılık sebebiyle<br />
geçersiz olduğunu tespit etmek<br />
gerekir. Buradaki kritik nokta, kefil<br />
olan gerçek kişi ile şirket arasındaki<br />
hukuki ve ekonomik bağdır. Elbette,<br />
burada bir örnekleme yapılmaktadır.<br />
Esas olan, hakimin, her somut olayda,<br />
o olayın şartlarına, özelliklerine göre<br />
yapacağı değerlendirme ve takdiri<br />
olacaktır.<br />
Doktrinde de, Doç. Dr. Burak<br />
ÖZEN, bu tespiti yapmış ve Kefalet<br />
Sözleşmesi eserinde kredi örneği<br />
ile konuyu değerlendirmiştir. ÖZEN,<br />
eserinin 230. Sayfasında şöyle<br />
demektedir:<br />
“Kefilin şekle aykırı kefalet<br />
sözleşmesini yaptığı sırada<br />
üstlendiği rizikonun bilincinde<br />
olması ve samimi olarak kefil<br />
olma iradesini taşıması, şekle<br />
aykırılığı sonradan ileri sürmesine<br />
engel değildir. Ne var ki, kefilin<br />
şekle aykırılığı ileri sürmesini<br />
hakkın kötüye kullanılması<br />
saydıracak istisnai durumlar söz<br />
konusu olabilir………... Bir ticaret<br />
şirketinin aldığı kredi için, bu<br />
ticaret şirketinin yönetici ortağı<br />
veya büyük pay sahibi kefil olursa<br />
ve kredinin açılması bu kefalet<br />
sayesinde gerçekleşmişse, kefalet<br />
sözleşmesinin şekle aykırılığının<br />
ileri sürülmesi hakkın kötüye<br />
kullanılması olarak nitelendirilebilir.<br />
Bu örnekte kefil olan kişinin esas<br />
borçluyla arasındaki hukuki ve<br />
ekonomik bağlantı göz önünde<br />
tutulmalıdır. Kefalet sayesinde<br />
esas borçluya açılan krediden,<br />
esas borçluyla hukuki ve ekonomik<br />
bağlantısı olan kefil dolaylı olarak<br />
yarar sağlamaktadır. Kefilin<br />
alınan kredi dolayısıyla ortaya<br />
çıkan yararları elde ettikten<br />
sonra, kredinin açılmasında kendi<br />
kefaletinin etkili olduğunu bildiği<br />
halde şekle aykırılığa dayanması<br />
uygun görülemez. Burada kefil,<br />
kefalet sözleşmesini şekle<br />
bağlayan kuraldan bu kuralın amacı<br />
dışında yararlanmak istemektedir.”<br />
Naçizane görüşümüze göre, bu çok<br />
yerinde bir tespit ve değerlendirmedir.<br />
Şimdi gelelim yazımızın başlığında<br />
sorduğumuz soruya…. Evet, kefaletin<br />
geçerliliği şekil şartlarına bağlıdır.<br />
Şekil şartlarına uygun olmayan<br />
bir kefalet, geçersizdir. Ancak, hiç<br />
kimse, vermiş olduğu kefaletin şekil<br />
şartlarına aykırılık sebebiyle geçersiz<br />
olduğunu, dürüstlük kuralına aykırı<br />
olarak ileri sürerek, bu aykırılığın<br />
sonuçlarından yine dürüstlük kuralına<br />
aykırı şekilde, kötü niyetle istifade<br />
edememelidir.<br />
Zira,<br />
Hukuk, dürüstlük kuralına aykırı<br />
davranışın yanında yer almaz.<br />
Hukuk, bir hakkın açıkça kötüye<br />
kullanılmasını asla korumaz. Hukuk,<br />
kötü niyeti korumaz.<br />
Av. Neşe CAYMAZ, LL.M.<br />
nese@nesecaymaz.av.tr<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 48<br />
Kurumsal Firmaların<br />
Hukuk ve Uyum<br />
Departmanları için<br />
Çözümler<br />
Bankalar, Sigorta Şirketleri,<br />
Telekomünikasyon Firmaları<br />
ve çeşitli endüstriyel<br />
sektörlerde faaliyet gösteren<br />
kurumsal firmaların “Hukuk” ve<br />
“Etik ve Uyum” birimlerinde çalışan<br />
hukukçu ya da hukukçu olmayan<br />
profesyoneller için mevzuattaki<br />
değişikliklerin takip edilmesi, temel<br />
mesleki bir faaliyet olarak oldukça<br />
önemli bir rol oynamaktadır.<br />
Şirketlerin yasalara tam uyum<br />
çerçevesinde faaliyet gösterebilmesi<br />
için, şirketin diğer birimlerine de<br />
hukuki destek veren bu departmanlar,<br />
sektörel regülasyona ilişkin mevzuat<br />
ve mevzuat değişiklikleri bilgisine<br />
zamanında sahip olmak ve bunu<br />
yaymak durumundadırlar.<br />
Mevzuat değişiklik hızının yüksek<br />
olması, sıklıkla torba kanun ve<br />
KHK’ler ile birden fazla düzenlemede<br />
değişiklik yapılması ve kanunlara<br />
dayanılarak çıkarılan çok sayıda<br />
ikincil mevzuatın saptanması ve<br />
ulaşılmasının zaman alması gibi<br />
nedenler, bu kaynaklara erişimde<br />
teknolojik çözümlerden faydalanmayı<br />
zorunlu kılmaktadır.<br />
MEVZUAT BILGISINE ERIŞIMDE<br />
KURUM İÇI AVUKATLARIN<br />
BEKLENTILERI NELERDIR?<br />
Ekonomik ve ticari hayatı düzenleyen<br />
hukuk kurallarının detaylı-karmaşık<br />
yapısı ve sürekli değişmesi ya da yeni<br />
kuralların kabul edilmesi nedeniyle;<br />
kurum içi avukatlar ve mevzuat uyum<br />
profesyonellerinin güncel, eksiksiz,<br />
doğru ve detaylı hukuk bilgisine anında<br />
erişim konusunda beklentileri yüksektir.<br />
Hukuki risklerin analiz edilmesi,<br />
planlanması ve önleyici hukuk<br />
tedbirlerinin alınması noktasında<br />
sadece mevzuat değil, aynı zamanda<br />
içtihat ve doktriner görüşlere de<br />
bağlantıları doğru kurulmuş bir şekilde,<br />
bütün olarak erişebilmeye ihtiyaç<br />
duymaktadırlar.<br />
Bu beklentilerin karşılanması<br />
noktasında LEXPERA, ihtiyaca uygun<br />
mevzuat takibi uygulamaları ve<br />
kapsamlı içeriği ile yenilikçi çözümler<br />
sunmaktadır.<br />
MEVZUAT DEĞIŞIKLIĞI TAKIBI<br />
IÇIN GÜNLÜK BÜLTENLER<br />
Yeni Nesil Hukuk Bilgi Sistemi<br />
LEXPERA, her sabah kullanıcılarına<br />
“Resmi Gazete” ve “Mevzuat<br />
Günlüğü” bültenlerini göndermektedir.<br />
Böylece kullanıcılar, o gün Resmi<br />
Gazete’de yayımlanmış olan<br />
düzenlemeler, bu düzenlemelerden<br />
www.hplusdergi.com
460’dan Fazla Kanun ve Kanun Hükmünde Kararname<br />
500’den Fazla Yönetmelik (Üniversite Yönetmelikleri Hariç)<br />
400’den Fazla Bakanlar Kurulu Kararı<br />
2017 yılının ilk on ayında<br />
Resmi Gazete ve diğer<br />
kaynaklarda yayımlanan<br />
yeni düzenleme ve<br />
değişikliklere ilişkin sayılar<br />
820’den Fazla Tebliğ<br />
300’e Yakın Uluslararası Antlaşma<br />
etkilenen tüm mevzuat, herhangi<br />
bir günde yayımlanmış ancak o gün<br />
yürürlüğe giren düzenlemeler ve<br />
Resmi Gazete dışındaki kaynaklarda<br />
yayımlanmış olan düzenlemelere<br />
vakit harcamadan ulaşmış olurlar.<br />
Eski yöntemlerle, farklı kaynaklardan<br />
mevzuat takibi için ayırdıkları<br />
zamanın tamamından tasarruf etmiş<br />
olurlar.<br />
KIŞISEL BILDIRIM<br />
UYGULAMALARI VE FAVORI<br />
KLASÖRLER<br />
LEXPERA’da, ilgi alanında olan ve<br />
takip edilen konulara ilişkin kanun<br />
ve ikincil mevzuatında meydana<br />
gelen değişikliklerden anında<br />
haberdar olmak için kişisel bildirimler<br />
oluşturulabilir. Seçilen mevzuattaki<br />
değişiklikler kullanıcının e-posta<br />
olarak adresine gönderilir.<br />
Ayrıca, LEXPERA içeriğindeki<br />
Mevzuat, İçtihat, Kitap, Makale,<br />
Dilekçe, Sözleşme ve Yazışma<br />
Örnekleri gibi tüm kaynaklardan<br />
belgeler seçilerek ve bunlara<br />
Sayfa 49<br />
notlar eklenerek favori klasörler<br />
oluşturulabilir. Böylece kullanıcılar<br />
kendi kişisel çalışma klasörleri<br />
altında, dokümanlarını konularına<br />
göre ayrı bir şekilde düzenleme<br />
imkânına sahip olurlar.<br />
MADDE VE SÜRÜM DÜZEYINDE<br />
MEVZUAT KARŞILAŞTIRMA<br />
Bir düzenlemenin kendi zaman<br />
çizgisi içinde, yürürlük bulmuş<br />
tüm hallerinin tam metinlerine<br />
ulaşılabilen LEXPERA’da, tüm<br />
sürümlerdeki değişiklikler<br />
birbirleriyle karşılaştırmalı olarak<br />
incelenebilmektedir. Hem metnin<br />
tamamı, hem de belirli bir maddesi<br />
için bu fonksiyon kullanılabilir.<br />
Özellikle, sözleşme ve diğer hukuki<br />
metinlerin güncel hale getirilmesi<br />
sırasında, hata riskini bertaraf eden<br />
bu uygulama, kurum içi avukatların<br />
en fazla kullandığı LEXPERA<br />
işlevlerinden biridir.<br />
TORBA KANUN VE<br />
KHK’LARIN TAKIBI<br />
Hukuk sistemimizde sıkça<br />
karşılaştığımız, birden fazla<br />
düzenlemede değişiklik meydana<br />
getiren torba kanun ve KHK’ların<br />
değiştirdiği tüm mevzuat, “Etkilediği<br />
Mevzuat Listesi” uygulaması<br />
ile tek bir tıklama sonucunda<br />
görülebilmektedir. Kimi zaman tüm<br />
değişiklikleri saptamanın saatler<br />
alabileceği bu tip durumlarda, bu<br />
uygulama hayat kurtarıcı olmaktadır.<br />
GELIŞMIŞ ÇAPRAZ<br />
BAĞLANTILAR<br />
Görüntülenen mevzuat<br />
metinlerindeki bağlantılarla,<br />
o metinle ilişkilendirilmiş olan<br />
İkincil Mevzuat, Gerekçeler, Yargı<br />
Kararları ve Literatür kaynaklarına<br />
erişilebilir. Ayrıca, madde düzeyindeki<br />
bağlantılar, ilgili maddeye bağlanmış<br />
olan kaynaklara ulaşılmasını sağlar.<br />
Böylece LEXPERA, tek bir arama<br />
sonucunda ihtiyaç duyulan tüm<br />
belgelere aynı anda ulaşabilmeyi<br />
mümkün kılmaktadır.<br />
www.lexpera.com.tr
Sayfa 50<br />
Dr. Mete TEVETOĞLU, Akademisyen, Hukukçu<br />
MÜTALAA<br />
Dijital Dirilişin<br />
Fikri<br />
Haklar<br />
Açısından Analizi<br />
Dijital Diriliş ifadesi<br />
inceleyeceğimiz durumu<br />
ifade etmek için oldukça<br />
uygun görünüyor. Çünkü,<br />
Andrew Nicole’un yönettiği, Al<br />
Pacino’nun başrolünde yer aldığı<br />
2002 yapımı Simone veya diğer<br />
adıyla S1m0NE filminde sergilenen<br />
dijital oyuncu kurgusu, The Crow’dan<br />
Rouge One’a kadar aradan geçen<br />
zaman zarfında form ve kaynak<br />
değiştirerek oldukça güçlenmiş,<br />
mesafe kat ederek gelişmiş<br />
bulunuyor. Bu durumun akla getirdiği<br />
en uygun ifade ise “dijital diriliş .”<br />
Sinema endüstrisinde<br />
aktörlerin dijitalleşmesi olarak da<br />
adlandırabileceğimiz bu durum<br />
kendisini müzik alanında ise kısmen<br />
sinemadakine benzer şekilde<br />
hologramik konserler ve düetlerle<br />
gösteriyor.<br />
Sinemada oyuncuların<br />
dijitalleşmesi iki şekilde karşımıza<br />
çıkıyor. Bunlardan ilki oyuncunun<br />
tamamen dijital bir tasarımdan ibaret<br />
olması.Yani bu durumda ortada<br />
ne geçmişte ne de günümüzde<br />
yaşayan bir gerçek kişi söz konusu<br />
değil. Bu durumda oyuncu tamamen<br />
dijital bir hayal ürünü, tüm unsurları<br />
ile bir tasarımdan ibaret. İkinci<br />
durumda ise geçmişte yaşamış veya<br />
bugün hayatta olan bir oyuncunun<br />
dijital sureti, sesi, görsel unsurları<br />
kaydedilerek ve üretilerek oyuncu<br />
daha sonraki sürece dahil edilmeden<br />
bu kaydedilen ve üretilen unsurlardan
yararlanılarak oluşturulan dijital<br />
oyuncu ile filmin çekilmesi ya da<br />
yapımın oluşturulması söz konusu.<br />
Tabi bu durumda ne küçük yaşta<br />
bir oyuncu ile çalışmanın yasal<br />
zorunlulukları, alınması gereken<br />
izinler ve uyulması gereken hukuk<br />
kuralları ile uğraşmak gerekiyor ne<br />
de yaşlanan bir oyuncunun genç bir<br />
karakteri canlandırmasının zorluğu<br />
veya dezavatajından etkilenmek<br />
gündeme geliyor. Böylece Brad Pitt’in<br />
60 yaşına geldiğinde 20 yaşında<br />
birini canlandırması, Robert De<br />
Niro’nun tam olarak birebir örnek<br />
şeklinde geçmişte yaşamış ve<br />
ölmüş bir kişiyi tüm görsel unsurları<br />
ile oynaması mümkün oluyor. Bir<br />
adım sonrasında ise hayattayken<br />
görselleri, sesleri, fiziksel unsurları<br />
taranmış ve kaydedilmiş bir kişinin bu<br />
kaydedilen ve dijitalleştirilen unsurları<br />
kullanılarak, kişi, vefaatından sonra<br />
yapıma konu edilen bir sinema filmi<br />
içi dijital olarak diriltilebiliyor veya<br />
hayata veda etmiş bir müzisyenin<br />
hologramik şekilde görüntülenen ve<br />
düzenlenmiş geçmiş kayıtları ile bir<br />
konser vermesi, bir konsere katılım<br />
düet yapması mümkün olabiliyor.<br />
Bugün için özel görsel efektlerin<br />
kullanılmasıyla, profesyonel makyaj<br />
teknikleriyle veya teknolojik<br />
modifikasyonlarla sanatçının<br />
olduğundan genç, yaşlı, farklı<br />
gösterilmesine dair telif hukuku<br />
bakımından herhangi bir tartışma<br />
bulunmuyor. Yine eski filmlerin<br />
yeniden yapılandırılmasına dair<br />
tartışmalarda eskimiş durumda.<br />
Fakat, dijital diriliş veya dijital<br />
mumyalama denilen şekilde, daha<br />
evvel dijital kayıtları yapılan<br />
materyallerin kullanılmasıyla,<br />
hayata veda etmiş bir sanatçının<br />
dijital suretinin bir televizyon veya<br />
sinema filminde konumlandırılması<br />
ve oynatılması veya dijital<br />
hayaletinin konser vermesi ise telif<br />
hukuku bakımından, kişiler hukuku<br />
bakımından derin tartışmalara uzun<br />
süre konu olabilecek bir potansiyel<br />
taşıyor.<br />
Eser türlerinden sinema ve müzik<br />
eserlerinde bu eserlerin topluma<br />
ulaşması, tanınması, bilinmesi,<br />
sahnelenmesi ve satın alınmasında<br />
asıl araç sanatçı iken bugün adeta<br />
insansız hava araçları gibi sanatçısız<br />
sinema filmleri veya dijital hayalet<br />
konserleri de giderek artan bir tercih<br />
edilirlik ve yaygınlık kazanıyor.<br />
Peki acaba konuya telif hukuku<br />
açısından nasıl bakmak gerekir?<br />
Burada durum klasik animatif<br />
karakterlerden farklı. Zira örneğin<br />
Mickey Mouse gibi animatif<br />
karakterlerde bunları tasarlayan,<br />
yaratan kişilerin bu karakterlerin<br />
üzerinde eser sahibi sıfatıyla telif<br />
haklarına sahip oldukları yaygın ve<br />
eski bir kabul. Öte yandan bugün<br />
bahsettiğimiz dijital oyuncuların veya<br />
şarkıcıların durumu ise farklı. Çünkü<br />
bunlar doğru ve güncel bir ifadeyle<br />
Hybrid karakterler. Zira telif hukuku<br />
tespiti yapılmış yani somutlaşmış<br />
çalışmaları, entellektüel zihnin<br />
çabasının somutlaşmış sonuçlarını<br />
korurken bir kişinin sesinin veya<br />
imajının korunması telif korumasının<br />
kapsamına doğrudan girmiyor.<br />
Kısmen telif hukuku ev aslen kişilik<br />
hakları konusunu ilgilendiren bu<br />
konu robot hukukunu tartıştığımız şu<br />
günlerde son derece ilgi çekici. Buna<br />
karşın daha evvelden mevcut olan<br />
fotoğrafların, ses kayıtlarının, kamera<br />
kayıtlarının veya kurgu aşamasında<br />
yapımdan hariç tutulan çekim ve<br />
kayıtların kullanılması ile vefaat<br />
etmiş bir oyuncu veya şarkıcının<br />
dijital olarak diriltilmesi veya dijital<br />
suretlerinin yaratılması halinde<br />
burada sayılan unsurlar telif hukuku<br />
korumasına tabi oldukları için bu<br />
şekilde oluşturulan dijital karakterin<br />
ticari kullanımı da telif hukuku<br />
uyuşmazlıklarının ortaya çıkmasına<br />
yol açabilir.<br />
Bu durumlarda telif hukukundan<br />
kaynaklanan hakları kullanma<br />
yetkisinin kime ait olduğu ilk<br />
bakılması gereken husustur. Bu<br />
sayılanların yani bağlantılı hak<br />
sahipliğine konu fikri ürünlerin<br />
üzerindeki hak sahipliği çoğunlukla<br />
performans sergileyene değil<br />
yapımcı, yayıncı gibi üçüncü bir<br />
kişiye ait olmaktadır. Özellikle<br />
sinema filmlerinde bu durum<br />
oldukça belirgin ve yaygındır. Öte<br />
yandan müzik eserlerinde fonogram<br />
yapımcısı, organizatörlerin bağlantılı<br />
veya komşu hak sahipliğine konu<br />
unsurlar nazara alındığında, dijital<br />
dirilişte kullanılan unsurların hak<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 52<br />
sahipliklerinde muhtemel muvafakat<br />
veya ihtilafların planlanması veya<br />
öngörülmesi kolaylaşmaktadır.<br />
Muhtemel bir uyuşmazlıkta<br />
mahkemelerin bir telif ihlali<br />
listesi mevcut olmadığı için<br />
hangi materyalin kullanılması ile<br />
oluşturulan dijital karakterin, dijital<br />
sanatçının, dijital dirilişin kimin<br />
hangi hakkını ihlal edebileceği,<br />
kimden ne şekilde bir muvafakat<br />
alınması gerekeceği her bir durumda<br />
değişkenlik gösterebilir. Yine de bir<br />
uyuşmazlıkta, telif hakkına tabi bir<br />
unsurun başkası tarafından haksız<br />
şekilde dijital karakter yaratımında<br />
kullanıldığını iddia eden kişinin,<br />
kendisinin telif hakkı sahipliğini,<br />
muhatabın kendisinin hak sahibi<br />
olduğu varlıktan kopyalama yaptığını,<br />
her iki fikri ürünün arasındaki bağlantı<br />
ve benzerliği sırasıyla ispat etmesi<br />
gerekecektir.<br />
Vefaat eden bir kişinin eskiden<br />
mevcut bir kaydının kullanılması,<br />
hayattayken yapmış olduğu<br />
bir tasarrufun sonucu olabilir.<br />
Örneğin vefaat eden bir aktör,<br />
hayattayken çekim ve yapımına<br />
katıldığı bir sinema filmine dair<br />
akdettiği sözleşmede, bu çekim<br />
ve yapım sırasında sahneleyeceği<br />
tüm performans ve oyunculukla<br />
bağlantılı her nevi kayıt ve tespitin<br />
üzerindeki bağlantılı haklarının mali<br />
kısımlarınıyer, süre, konu sınırlaması<br />
olmaksızın yapımcıya devretmiş ve<br />
bu arada yapımcıya işleme, iletim<br />
ve dijital iletim hak ve yetkisini de<br />
tanımış, devretmişse, bu durumda<br />
ölümden sonra bu kayıtların işlenmesi<br />
ile daha sonra yapımı gerçekleşecek<br />
bir sinema filminde, önceki filmin<br />
çekim ve yapımları sırasında elde<br />
edilen kayıtların kullanılması ile dijtal<br />
bir diriliş ve performans oluşturmak<br />
mümkün müdür? Burada sorunun<br />
cevabı sözleşmede gizli. Öncelikle<br />
sözleşmede aktörün, bahse konu<br />
kayıtlar üzerindeki tasarrufu,<br />
akdettiği sözleşmeye konu tek bir<br />
veya belli bir sayıdaki, hangileri<br />
olduğu belirlenmiş olan sinema<br />
filmiyle veya yapımlarla sınırlı şekilde<br />
mi yoksa bundan bağımsız şekilde<br />
EĞER<br />
ILK DURUM<br />
YANI<br />
SADECE ISMEN<br />
ANILARAK YAPIMA<br />
KONU OLAN SINEMA<br />
FILMI ILE SINIRLI<br />
BIR YETKILENDIRME<br />
SÖZ KONUSU ISE<br />
AKTÖR HAYATTAYKEN<br />
VEYA ÖLÜMÜNDEN<br />
SONRA BU KAYIT VE<br />
GÖRÜNTÜLER BAŞKA<br />
BIR SINEMA FILMI,<br />
REKLAM FILMI VEYA<br />
BENZERI YAPIMDA<br />
DIJITAL BIR KARAKTER<br />
YARATILARAK<br />
Kullanılamayacak,<br />
PERFORMASIN<br />
TÜREVININ<br />
OLUŞTURULMASI<br />
AMACIYLA<br />
IŞLEME KABUL<br />
Edilemeyecektir.<br />
ve sınırlama koymaksızın mı telif<br />
hakkı yetkilendirmesine konu edip<br />
etmediği dikkate alınmalıdır. Eğer ilk<br />
durum yani sadece ismen anılarak<br />
yapıma konu olan sinema filmi ile<br />
sınırlı bir yetkilendirme söz konusu ise<br />
aktör hayattayken veya ölümünden<br />
sonra bu kayıt ve görüntüler başka<br />
bir sinema filmi, reklam filmi veya<br />
benzeri yapımda dijital bir karakter<br />
yaratılarak kullanılamayacak,<br />
performasın türevinin oluşturulması<br />
amacıyla işleme kabul<br />
edilemeyecektir. Oysa, sözleşmede,<br />
tasarrufa konu performans,<br />
oyunculuk ve bunların kayıtlarının<br />
üzerindeki haklar, yapıma konu edilen<br />
sinema filmi ile sınırlı olmaksızın ve<br />
hatta açıkça dijital işleme, yapım<br />
veya aktörün yaşamıyla sınırlı<br />
olmayan iletme, işleme gibi yetkilerle<br />
devir edilmişse bu durumda artık<br />
yapımcıların Hybrid dijital türev<br />
ürünler şekilnde ayrık karakterler<br />
yaratmasına da sözleşmesel<br />
olanak tanınmış olmak gerekir.<br />
Acaba, kişinin hiçbir sözleşmesel<br />
tasarrufu ve hatta performansı dahi<br />
yokken kendi görüntü ve seslerinin<br />
kayıtlarını ileride yani ölümünden<br />
sonra dahi, yapımı gerçekleşecek<br />
bir sinema filminde veya müzik<br />
eserinin kaydına kullanmak üzere bir<br />
başkasına yetkilendirme yaparak<br />
devretmesi, teslim etmesi haline<br />
nasıl yaklaşmak gerekir? Bu kişi<br />
hayattayken yapılacak kullanıma<br />
dair bir tasarrufta hukuken geçerli<br />
şekilde bulunabiliyorsa bunu ölüme<br />
bağlı veya ölümden sonra da<br />
kullanılabilir şekilde tasarrufa konu<br />
etmesi de akla yatkın geliyor.Fakat<br />
söz konusu kayda konu materyalin<br />
niteliği önem arz etmeyecek<br />
mi? Elbette etmeli. Bu eğer eser<br />
vasfındaki bir material ve kayıt ise<br />
o halde tasarrufun süre, konu, yer<br />
sınırlamasına gore ölümden sonraki<br />
kullanıma dair tasarruf geçerliliğini<br />
korumalı. Öte yandan eser vasfı<br />
olmayan görüntü ve ses kayıtlarında<br />
ölümden sonraya dair kullanım<br />
yetkilendirmelerine ilişkin olarak<br />
ölümden sonraki 10 yıl boyunca bu<br />
konudaki yetkinin kişinin yakınlarına<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 53<br />
ait olacağı sonucuna ulaşmak<br />
gerekir. Hayattayken eser vasfındaki<br />
kayıtların ölümden sonra işlenerek<br />
kullanılmasına dair tasarrufun sınırı<br />
ise cayma hakkı, kötüleştirme yasağı<br />
ve itibarsızlaştırmama yükümlülüğü<br />
olabilir. Bunun bir yanı vefaat eden<br />
sanatçıya diğer yanı yakınlarına<br />
yönelik olarak iki uçlu şekilde ele<br />
alınmak gerekir.<br />
Dijital klonların kostüm, poz,<br />
davranışsal performans, kostüm<br />
ihtiyaçları yoktur.Bunlar olanın<br />
çoğaltılması ve işlenmesi suretiyle<br />
elde edildikleri için aslından bağımsız<br />
değildir. O nedenle işleme eserin<br />
genel kuralları bu durumlarda yani<br />
aslından kopyalalan karakterlerde<br />
uygulama alanı bulacaktır. Dijital<br />
klonların haricinde,dijital olarak<br />
yaratılan karakterlerin ise bağımsız<br />
seslendirme ihtiyaçları söz<br />
konusudur. Dijital klonlar kopya<br />
edildikleri asıl gibi hareket eder ve<br />
ses çıkartırken bağımsız yaratılan<br />
dijital karaktelerde hareket alanı<br />
daha fazla ve dolayısıyla husususiyet<br />
yaratma olanağı daha geniştir.<br />
Üzerinde telif hakkı bulunan ses<br />
kayıtlarının yeniden ve dijital olarak<br />
üretilen bir karakterle eşleştirilmesi<br />
suretiyle kullanılması halinde bir<br />
telif ihlalinden bahsedilmesi olasılığı<br />
artmaktadır. O itibarla ses kaydının<br />
da ayrıca eser vasfının bulunup<br />
bulunmadığı, bulunuyorsa buna dair<br />
ölüm sonrasına dair yetkilendirmenin<br />
kapsamını dikkate alarak karar<br />
verilmelidir.<br />
Konunun bir diğer yönü ise<br />
karakterin ürünleştirilmesine<br />
dokunuyor. Bu merchandising<br />
konusu, aslında bir tiplemenin,<br />
karakter veya tasarımın oyuncak,<br />
tekstil vb ürünlerde kullanılmasına,<br />
ürünleştirme ile satışa konu<br />
edilmesine ilişkin ise de dijital dirilişin<br />
telif hukuku açısından analizine de<br />
el veriyor. Şöyle ki ünlü futbolcuların,<br />
şarkısı ve oyuncuların spor kulüpleri,<br />
film veya müzik şirketleri ile vb<br />
yaptıkları sözleşmelerde, kişinin<br />
görsel unsurlarının, ses, duruş,<br />
poz, bakış, slogan vb unsurlarının<br />
işlenmesi, kaydı, ürünleştirilmesi,<br />
KONUNUN<br />
BIR DIĞER YÖNÜ<br />
ISE KARAKTERIN<br />
ÜRÜNLEŞTIRILMESINE<br />
DOKUNUYOR.<br />
BU MERCHANDISING<br />
KONUSU,<br />
ASLINDA BIR<br />
TIPLEMENIN,<br />
KARAKTER VEYA<br />
TASARIMIN<br />
OYUNCAK, TEKSTIL<br />
VB ÜRÜNLERDE<br />
KULLANILMASINA,<br />
ÜRÜNLEŞTIRME<br />
ILE SATIŞA KONU<br />
EDILMESINE<br />
ILIŞKIN ISE DE<br />
Dijital Dirilişin<br />
Telif Hukuku<br />
Açısından<br />
ANALIZINE DE<br />
EL VERIYOR.<br />
üretilip satılmasına dair hak<br />
ve yetkiler kulüplere, şirketlere<br />
devrediliyor. Bunun kişilik hakkınn<br />
parçası olan bu unsurlara dair<br />
tasaarrufi vasıftaki hukuki işlemin<br />
geçerliliğinin tartışılmasına yol açtığı<br />
ve bu tartışmanın gölgesinde de olsa<br />
uygulamada varlığını uzun yıllardan<br />
beri sürdürdüğü bir gerçek. İşte dijital<br />
dirilişte de kişi, bir çok kişilik hakkı<br />
unsurunu, ses, duruş, bakış, göz yaşı,<br />
poz, tavır gibi varlıklarının dijital<br />
taramayla, daha sonra, ölümünden<br />
sonra teknoloji ile bir filmin,<br />
yapımın, konserin bir unsuru haline<br />
getirilmesine müsade etmiş oluyor.<br />
Tabi hayattaki futbolcu, müzisyen,<br />
oyuncu, anılan ürünleştirmelere<br />
dair tasarrufunun kişilik hakkını<br />
ihlal edebileceğine dair bir itirazda<br />
bulunmadığı için bu konu pek bir<br />
hukuki uyuşmazlık yaratmıyor. Fakat,<br />
hayattayken yapılan bu kayıt ve<br />
verilen muvafakate ilişkin olarak,<br />
kişinin ölümden sonra, yapımcı,<br />
yayıncıya karşı, mirasçılarının<br />
teknolojik işlemeyle ortaya çıkan<br />
kullanıma itiraz etmeleri ihtimali ve<br />
haklı bulunma olasılıkları da oldukça<br />
kuvvetli. Özellikle muvafakat edilen<br />
müstakbel kullanımın tasarruf<br />
sırasında muayyen olmadığı hallerde<br />
mirasçıların müdahale alanı kuvvet<br />
kazanırken; aksine bir durumda<br />
ise yani ölümden sonraki veya<br />
müstakbel kullanım alanı, şekli, süresi<br />
ferdileştirilmiş ise miras hukuku ve<br />
telif hukuku hep beraber mütevefanın<br />
son arzusuna destek verecektir.<br />
Dr. Mete Tevetoğlu<br />
Akademisyen, Hukukçu<br />
metetevetoglu@gmail.com<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 54<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 55<br />
Uzman Klinik Psikolog Yasemin OZAN, MA, MSc<br />
Travma Maduru<br />
Çocuk<br />
ve Gençler<br />
Travma, birey üzerinde fiziksel<br />
ve/veya ruhsal açıdan önemli<br />
ve etkili yaralanmaya yol<br />
açan yaşamsal deneyimdir.<br />
Araştırmalar, insanların büyük bir<br />
bölümünün hayatında en az bir defa<br />
travmatik bir olaya maruz kaldığını<br />
göstermektedir. Kişiler bu olayların<br />
üstesinden sağlıklı bir şekilde ya aile<br />
ve çevre gibi sosyal destek yardımı ile<br />
ya da daha etkili tedaviler yardımı ile<br />
gelirler.<br />
Çocukluk döneminde deneyimlenen<br />
travmatik olaylar birey üzerinde<br />
kısa ve uzun dönemli fiziksel ve<br />
psikolojik hasara yol açmaktadır. Bu<br />
hasar kronik ve yaygın bir şekilde<br />
çocuğun sosyal, psikolojik, bilişsel ve<br />
biyolojik gelişimini olumsuz yönde<br />
etkiler. Deneyimlenen travmatik bir<br />
olayın birey üzerinde ruhsal anlamda<br />
yarattığı en bilinen hasarlardan birisi<br />
travma sonrası stress bozukluğu<br />
olmasına ragmen, araştırmalar<br />
travmatik bir olaya maruz kalan<br />
bir çocuğun diğer psikiyatrik<br />
sorunlara da açık hale geldiğini<br />
göstermektedir. Örneğin, çocukluk<br />
döneminde fiziksel istismara maruz<br />
kalan çocuklarda belirgin düzeyde<br />
intihar girişimlerinin yaygın olduğu,<br />
duygusal ve davranışsal problemlere<br />
yol açtığı bilinmektedir. Özellikle<br />
çocukluk döneminde fiziksel<br />
şiddete maruz kalan çocukların<br />
yetişkinlik döneminde ciddi<br />
psikiyatrik rahatsızlıklar gösterdiği<br />
görülmektedir.<br />
Çocukluk döneminde travmaya<br />
maruz kalma oranı tahminimizden<br />
çok daha yaygındır ve çocuk üzerinde<br />
çok önemli ruhsal ve fiziksel hasara<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 56<br />
yol açmaktadır. Dünya genelinde<br />
her üç çocuktan birisinin fiziksel<br />
şiddete maruz kaldığı bilinmektedir;<br />
ve yaklaşık olarak her dört kız<br />
çocuğundan ve her beş erkek<br />
çocuğundan birisi de cinsel istismara<br />
maruz kalmaktadır. Maaleseftir ki<br />
çocukluk döneminde maruz kalınan<br />
travmatik olaylar tahminimizden<br />
daha fazla ve çeşitlidir; örneğin<br />
saldırıya maruz kalma, kaçırılma,<br />
zorbalığa maruz kalma ve ihmal<br />
edilme, travmatik olayların sadece<br />
birkaçıdır. Araştırmalar travmaya<br />
maruz kalan çocukların yaklaşık<br />
%40’ının en az bir ruhsal sorun<br />
yaşadığına, bu sorunun özellikle ya<br />
duygu durum bozuklukları, kaygı<br />
bozuklukları ya da yıkıcı davranış<br />
bozuklukları kriterlerini karşıladığını<br />
göstermektedir. Ayrıca araştırmalar<br />
çoklu travmaya maruz kalan<br />
çocukların belirgin olarak duygu<br />
durumlarında sorun yaşama, dürtü<br />
kontrol sorunu, dikkat problemi, kişiler<br />
arası ilişkilerde belirgin sorunlar gibi<br />
bireysel ve sosyal yaşantılarında<br />
belirgin sorun yaşama riski altında<br />
DÜNYA GENELINDE<br />
HER ÜÇ ÇOCUKTAN<br />
BIRISININ<br />
Fiziksel Şiddete<br />
MARUZ KALDIĞI<br />
BILINMEKTEDIR;<br />
VE YAKLAŞIK<br />
OLARAK HER DÖRT<br />
KIZ ÇOCUĞUNDAN<br />
VE HER BEŞ ERKEK<br />
ÇOCUĞUNDAN<br />
BIRISI DE<br />
Cinsel İstismara<br />
MARUZ<br />
KALMAKTADIR.<br />
olduklarını göstermektedir. Maalesef<br />
ülkemizde ve dünyada kötü davranışa<br />
maruz kalan çocukların sayısı<br />
oldukça fazla. Çocukluk döneminde<br />
kötü muameleye maruz kalan<br />
çocukların kısa ve uzun dönemde<br />
ciddi düzeyde sosyal iletişim<br />
sorunları yaşadıkları görülmektedir.<br />
Bu çocuklar olumsuz duygusal<br />
uyarıcılar karşısında ya aşırı hassas<br />
ya da aşırı çekinik ve kaçıngan<br />
bir davranış göstermektedirler.<br />
Aynı şekilde olumlu duyguları da<br />
anlamakta ve anlamlandırmakta<br />
sorun yaşarlar. Bu nedenledir ki<br />
kötü muameleye maruz kalmış<br />
çocuklar ile kurulmaya çalışılan<br />
iletişimin sağlıklı olması beklenemez.<br />
Özellikle suç işleyen çocukların<br />
büyük bir bölümünün travma<br />
maduru oldukları bilinmektedir. Bu<br />
çocuklar ya şiddet ya cinsel istismar<br />
maduru ya da ihmal edilmiş çocuk<br />
oldukları bilinmektedir. Ihmal ya da<br />
istismara maruz kalan çocukların<br />
uzun vadede bağlanma sorunları,<br />
kişilerarası güven sorunu, zayıf<br />
sosyal iletişim becerileri, insiyatif<br />
kullanmakta zorluk, başkalarından<br />
her an bir zarar gelecek tetikteliği<br />
gibi belirgin sorunlar ile uğraştıkları<br />
görülmektedir. Benzer şekilde aile içi<br />
şiddete maruz kalan çocukların da<br />
ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde<br />
de akademik, sosyal, ve yasal<br />
sorunlara maruz kalma riski altında<br />
oldukları bilinmektedir.<br />
Travmatik olaylar bireyler üzerinde<br />
göründüğünden ve bilindiğinden<br />
çok daha fazla hasar bırakmaktadır.<br />
Maalesef bir görünen ve belirgin<br />
hasar bırakan tarafı olduğu gibi bir de<br />
sanki hiçbir olumsuz etkisi olmamış<br />
gibi görünen ama sinsi ve gizlice<br />
bireyin ruhsal varlığını tehlikeye atan<br />
tarafı vardır. Bu nedenledir ki travma<br />
maduru gençler ile iletişimde, özellikle<br />
almış olabilecekleri ruhsal hasarı göz<br />
önünde bulundurarak daha hassas<br />
ve farkında bir iletişim kurmamızda<br />
fayda vardır.<br />
Uzman Klinik Psikolog<br />
Yasemin OZAN, MA, MSc<br />
info@yaseminozan.com<br />
www.hplusdergi.com
MAĞAZALARINDA<br />
VE TÜM SEÇKİN<br />
KİTAPÇILARDA
Sayfa 58<br />
Havacılık<br />
Hukuku<br />
HAVACILIK<br />
HUKUKU ALANINDA<br />
ÇALIŞMAK<br />
IÇIN NASIL BIR<br />
EĞITIM ALMAK<br />
GEREKIYOR?<br />
BU ALANIN NE GIBI<br />
ZORLUKLARI VAR?<br />
İSTANBUL BAROSU<br />
HAVACILIK VE<br />
UZAY HUKUKU<br />
KOMİSYONU<br />
BAŞKANI<br />
AV. NAZLI CAN<br />
CEVAPLADI.<br />
1-EĞİTİM<br />
HAVACILIK HUKUKU ALANINDA<br />
ÇALIŞMAK İÇİN HUKUK<br />
LİSANSININ ARDINDAN<br />
KİŞİNİN NE GİBİ EĞİTİMLER<br />
ALMASI, KENDİNİ NASIL<br />
GELİŞTİRMESİ GEREKİR?<br />
Havacılık hukuku; çoğu hukuk<br />
fakültesinde hukuk lisans eğitiminde<br />
kapsamlı olarak ele alınmamaktadır.<br />
Dolayısıyla bu alanda çalışmak<br />
isteyen meslektaşlarımın mümkünse<br />
havacılık hukuku üzerine yüksek lisans<br />
yapmalarını öneririm.<br />
Yüksek lisans eğitimi alma olanağı<br />
olmayan meslektaşlarımın ise<br />
kendilerini yetiştirebilmek için bu<br />
alandaki diğer eğitim programlarına;<br />
seminerlere, konferanslara ya da<br />
mesleki eğitimlere katılmalarını ve<br />
makale ve kitapları takip etmelerini<br />
öneririm.<br />
Havacılık hukukunun dilinin İngilizce<br />
olması dolayısıyla bu alanda çalışmak<br />
isteyen meslektaşlarımın mutlaka<br />
çok iyi derecede İngilizce bilmesi<br />
gerekiyor. Ayrıca havacılık sektörü<br />
hızla gelişen bir sektör olduğu için<br />
sektörel gelişimlerin takip edilmesinde;<br />
İlgili havacılık otoritelerinin (ICAO,<br />
EASA, SHGM vb) takip edilmesinde de<br />
fayda var.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 59<br />
2-ZORLUK<br />
HAVACILIK HUKUKU<br />
UZMANLIĞININ NE GİBİ<br />
ZORLUKLARI VARDIR?<br />
Havacılık hukuku çok sayıda<br />
hukuk dalı ile irtibatlı; kapsamlı bir<br />
hukuk dalıdır. Yolcu haklarından, uçak<br />
finansmanına kadar çok farklı konuları<br />
ele almaktadır. Dolayısıyla bu alanda<br />
çalışacak meslektaşlarım yoğun ve<br />
yorucu bir çalışma temposuna hazırlıklı<br />
olmalıdırlar. Ayrıca sadece yurtiçinde<br />
değil yurtdışında da müvekkillerin<br />
temsil edilmesi gerekebiliyor. Bu<br />
nedenle yurt dışında da havacılık<br />
hukuku alanında deneyimli ve başarılı<br />
hukuk büroları ve meslektaşlardan<br />
oluşan bir çevre edinmeniz şart.<br />
Bu da ancak zamanla, bu alanda<br />
çalışmalar yaptıkça ve kendinizi<br />
uluslararası camiada da ispatladıkça<br />
edinebildiğiniz bir çevre.<br />
3-TAVSİYE<br />
BU ALANDA FAALİYET<br />
GÖSTERMEK İSTEYEN AVUKAT<br />
VE AVUKAT ADAYLARI İÇİN<br />
TAVSİYELERİNİZ NELER?<br />
Ben havacılık ve uzay hukukunda<br />
disiplinler arası çalışmalar yapmayı<br />
tercih eden biriyim. Bu nedenle<br />
havacılıkta siber güvenlik, uydularla<br />
konum belirleme sistemlerinin hukuki<br />
alt yapısı, uzay madenciliği, uzay atığı,<br />
insansız hava araçları gibi konularda<br />
farklı disiplinlerden uzmanlarla,<br />
mühendislerle birlikte makaleler yazıp<br />
konferans ve seminerler düzenledim.<br />
Havacılık hukuku alanında çalışacak<br />
meslektaşlarıma da önerim sadece<br />
kendilerini hukuk ile sınırlamamaları.<br />
Hukuki bilgilerinin yanısıra teknik<br />
konularda da kendilerini mümkün<br />
olduğu kadar geliştirmeleri. Bunun<br />
yanısıra elbette ki bu alanda<br />
tecrübe sahibi olabilmeleri için<br />
havacılık hukuku ihtilafları üzerine<br />
çalışabilecekleri yerlerde deneyim<br />
kazanmalarında fayda var. Daha<br />
önceden de ifade ettiğim gibi<br />
bir diğer tavsiyem de mutlaka<br />
İngilizce seviyelerini ileri düzeye<br />
getirmeleri. Hem yurtiçinde hem de<br />
yurtdışında sektörel etkinlikleri takip<br />
ederek konferans ve seminerlere<br />
katılarak bilgilerini güncel tutmaları<br />
ve kendilerine mesleki çevre<br />
edinmelerinde de mutlaka fayda var.<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 60<br />
Adı:<br />
Ülke:<br />
Kanal:<br />
Yapım Yılı:<br />
Türü:<br />
Sezon:<br />
Bölüm:<br />
Yaratıcılar:<br />
Oyuncular:<br />
The American Crime Story: The People v. O.J. Simpson<br />
ABD<br />
FX Networks<br />
2016<br />
Biyografi, Suç, Drama<br />
1<br />
10<br />
Scott Alexander, Larry Karaszewski<br />
Cuba Gooding Jr., John Travolta, Sarah Paulson, Courtney B. Vance, David Schwimmer<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 61<br />
THE PEOPLE<br />
V.<br />
O.J. SIMPSON<br />
AMERICAN CRIME STORY (AMERIKAN SUÇ HIKAYESI) ISIMLI<br />
ANTOLOJI SERISI, ILK SEZONUNA Yüzyılın Davası OLARAK<br />
BILINEN O.J. SIMPSON VAKASI ILE BAŞLADI.<br />
DIZI KAPSAMINDA, SADECE AMERIKA’DA DEĞIL,<br />
BÜTÜN DÜNYADA CANLI YAYINLANAN,<br />
MILYONLARCA INSAN TARAFINDAN TAKIP EDILEN<br />
O.J. SIMPSON DAVASI EN BAŞINDAN SONUNA KADAR<br />
TÜM DETAYLARI ILE ELE ALINIYOR.<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 62<br />
Amerikan’ın ünlü popüler<br />
kültür ve magazin dergisi<br />
Vanity Fair’de birkaç yıl<br />
önce yazıldığı gibi, “Her şey<br />
ama her şey O.J. Simpson davasıyla<br />
başladı!”<br />
Dava, yalnızca Amerikan yargısı<br />
ve adalet sistemini canlı yayınlara<br />
taşımakla kalmamış, medya ve şöhret<br />
kültüründe de önemli değişimleri<br />
beraberinde getirmişti. Davanın<br />
Amerikan popüler kültüründeki bu<br />
önemli etkisinden olsa gerek, Vanity<br />
Fair dergisinin yayın yönetmeni<br />
Graydon Carter, dizinin ilk bölümünü<br />
izledikten hemen sonra editörlerine<br />
“Konuyla ilgili ne bulursanız haber<br />
yapın, internet sitemizi O.J. Simpson<br />
haberleriyle doldurun,” talimatını<br />
vermişti. Vanity Fair dergisi, 90’lı<br />
yıllarda da davayı çok yakından<br />
tekip etmiş ve sayfalarında bolca yer<br />
vermişti. Hatta, öncesinde kendi kızı<br />
bir cinayete kurban giden Dominick<br />
Dunne, Vanity Fair dergisinden<br />
gelen teklifle O.J. Simpson<br />
davasını yakından takip edip tüm<br />
duruşmalara katılmış ve olan biteni<br />
dergideki köşesinden okuyucuları ile<br />
paylaşmıştı.<br />
94 yılında başlayan O.J. Simpson<br />
davası bildiğimiz anlamda<br />
“medya sirkinin”, “24 saatlik haber<br />
maratonlarının”, “ucuz magazin<br />
programlarının”, “talk-show’lardaki<br />
uzman konukların” bir anlamda<br />
başlangıcıydı. [1] Medyanın<br />
toplumsal etkisi açısından da<br />
önemli bir olaydı Simpson davası.<br />
Los Angles otobanında gerçekleşen<br />
ünlü kovalamaca devam ederken;<br />
TV kanalları NBA finallerini yarıda<br />
keserek olayı canlı yayınlamış ve<br />
Amerikan halkının tüm dikkatini<br />
davaya yöneltmesine sebep olmuştu.<br />
Kararın açıklanması ise TV tarihinin<br />
belkide en çarpıcı olaylarından biriydi.<br />
Dokuz TV kanalı normal akışlarını<br />
terk ederek mahkemeye canlı<br />
bağlanmıştı. İnsanlar; evlerinde, halka<br />
açık yerlerde, sınıflarda toplanmıştı,<br />
kararın seyredilebilmesi için borsa<br />
durmuş, uçak seferleri ertelenmişti.<br />
Douglas Kellner Medya Gösterisi<br />
isimli kitabında, “Sipmson efsanesi,<br />
eğlenceye ve sansasyonel basın<br />
kültürüne kilitlenmiş bir milletteki<br />
ve belki de dünyadaki gazeteciliğin<br />
çöküşünde önemli bir olaydır” der<br />
ve ekler “(O.J. Simpson davası)<br />
Medyanın haber kuşaklarına hakim<br />
olacak, günlük hayatın saplantılı<br />
fenomenleri haline gelecek şöhret ve<br />
medya skandallarının takip edileceği,<br />
yeni bir sansasyonel basın çağının<br />
sinyallerini veren bir vakadır.” [2]<br />
Amerikan popüler kültürü<br />
üzerindeki bu derin etkisinden dolayı<br />
onlarca kitap ve belgesele konu<br />
olan O.J. Simpson davası, bu kez bir<br />
televizyon dizisi ile biz izleyicilerin<br />
karşısına çıktı.<br />
“DREAM TEAM” - “YILDIZLAR TAKIMI”<br />
Bilindiği üzere, davanın başında<br />
bütün kanıtlar Simpson’ın<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 63<br />
mahkumiyetini gösterirken, “Dream<br />
Team” olarak anılan ve Amerika’nın en<br />
ünlü avukatlarından oluşan savunma<br />
ordusu davanın seyrini değiştirmiş ve<br />
neticesinde Simpson jüri tarafından<br />
suçsuz bulunmuştu. Benzer şekilde<br />
dizinin oyuncu kadrosunda da bir<br />
“Dream Team”-”Yıldızlar Takımı” ile<br />
karşı karşıyayız.<br />
Cuba Gooding Jr., John<br />
Travolta, Sarah Paulson ve David<br />
Schwimmer gibi ancak bir sinema<br />
filminde birarada görebileceğimiz<br />
usta oyuncuların yer aldığı dizi,<br />
ilk bölümüyle 1.96 izlenme oranı<br />
yakalamış ve 5.111 milyon izleyiciyi<br />
ekran başına çekmişti.<br />
Prodüksiyon aşamasında davanın<br />
yürütüldüğü mahkeme salonu’nun<br />
birebir inşa edilmesi ve dizide geçen<br />
hemen her aksesuarın mümkün<br />
olduğunca orjinaline sadık kalınarak<br />
seçilmesi dizinin bir diğer öne<br />
çıkan özelliği. Hatta savcı Marcia<br />
karakterini canlandıran Sarah<br />
Paulson role girebilmek için Marcia<br />
Clark’ın “parfümünü” bile kullandığını 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 64<br />
ifade etmişti. O.J. Simpson rolünde<br />
izlediğimiz Cuba Gooding Jr. ise<br />
verdiği bir röportajda oynadığı role<br />
kendini fazla kaptırdığından ve<br />
uzun bir süre etkisinde kaldığından<br />
bahsetmişti.<br />
Dizinin gerek kamera arkası ekibi<br />
gerekse oyuncu kadrosunun elde<br />
ettiği bu başarı önemli ödülleri de<br />
beraberinde getirdi. Televizyon<br />
dünyasının en prestijli törenlerinden<br />
biri olarak kabul edilen Altın Küre’de<br />
“En İyi Mini TV Dizisi ve TV Filmi”<br />
dahil toplam 5 farklı kategoride ödüle<br />
layık görülen diziye bir diğer önemli<br />
ödül de TIME dergisinden geldi. Her<br />
yılın son ayında birçok farklı alanda<br />
en iyileri belirleyen TIME, 2016’nın en<br />
iyi dizisi olarak “The People v. O.J.<br />
Simpson”ı seçti.<br />
SORULAR VE CEVAPLAR<br />
Y. Emre GÜL tarafından yazılan<br />
“Portre: O.J. Simpson ve Yüzyılın<br />
Davası” başlıklı yazıda (Sayfa-38)<br />
dava süreci ve olayların arka planı<br />
hakkında genel bilgiler edinmiştik.<br />
“The People v. O.J. Simpson” dizisi<br />
ise konuyu farklı bir açıdan ele<br />
almamıza ve beraberinde yeni sorular<br />
sormamıza neden oluyor. Cinayet<br />
vakası neden ve nasıl bir medya<br />
gösterisi haline geldi? Bu gösteride<br />
yaşananlar toplumu nasıl etkiledi?<br />
İşte bu sorulara 10 bölümlük diziyi<br />
izleyerek cevap bulmak mümkün.<br />
Aslına bakarsanız dizi, Simpson’un<br />
suçlu olup olmadığıyla ilgilenmiyor,<br />
derdi yargılamak ya da aklamak değil;<br />
yargılama sürecinde yaşananlar.<br />
Savcı, yargıç, polis ve savunma<br />
avukatlarından oluşan kalabalık<br />
karakter kadrosuna eşit mesafede<br />
durup; ne oldu, nasıl oldu, nelere<br />
sebep oldu ve davaya kim, nasıl etki<br />
etti sorularına cevap arıyor.<br />
Hukuk sisteminin ve politikanın<br />
medya gösterisinden ne kadar<br />
derinden etkilendiğini oldukça<br />
başarılı bir şekilde anlatıyor. [3]<br />
[1] Oray EĞİN,<br />
“Magazin Kültürünü Doğuran Cinayet”<br />
[2], [3] Sema KARABIYIK,<br />
“American Crime Story: Yüzyılın Davası”<br />
www.hplusdergi.com