18.11.2017 Views

GIDACI ::: Gıda Rehberi

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017<br />

www.gidaci.org


<strong>GIDACI</strong> KÖŞE YAZILARI<br />

3<br />

7<br />

Av. Salih DUMAN<br />

Orhan & Orhan Hukuk<br />

Bürosu<br />

<strong>Gıda</strong> Mevzuatı ve<br />

Tüketici Hakları<br />

15<br />

Burcu YİĞİT<br />

<strong>Gıda</strong>cı.org Editörü<br />

Kansere Karşı Doğal Savaşçı<br />

ZERDEÇAL<br />

20<br />

Tuğba ŞİMŞEK<br />

Uludağ İçecek Kalite<br />

Güvence ve Ar-Ge<br />

Müdürü<br />

<strong>Gıda</strong> Savunması<br />

25<br />

Gülizar BAŞOL<br />

<strong>Gıda</strong> Mühendisi<br />

Çalışanlara “Hijyen Eğitim<br />

Belgesi” Zorunluluğu<br />

29<br />

Emel MOLLA<br />

<strong>Gıda</strong> ve Kontrol Genel<br />

Müdürlüğü<br />

<strong>Gıda</strong> Mühendisi<br />

<strong>Gıda</strong>nın Kimliği Etiket<br />

30<br />

Mustafa ZORLU<br />

Safran Çevre Sağlık<br />

İş Geliştirme ve Kalite<br />

Müdürü<br />

Kalitesizlik Maliyeti<br />

35<br />

Sabriye ŞEN<br />

Bak-tat <strong>Gıda</strong> Organik<br />

Proje ve Denetim<br />

Müdürü<br />

Neden Organik Tarım<br />

43<br />

Doç. Dr. Arzu AKPINAR<br />

BAYİZİT<br />

Uludağ Üniversitesi<br />

Öğretim Üyesi<br />

Temiz Etiket<br />

46<br />

Dr. Serpil YILMAZ<br />

Pembemavi Hastanesi<br />

Çocuk Sağlığı ve<br />

Hastalıkları Uzmanı<br />

Neden Anne Sütü<br />

48<br />

Pınar Bilge KIZILKAYA<br />

<strong>Gıda</strong> Mühendisi<br />

Kefir Mucizesi<br />

50<br />

Sena ORUÇ<br />

Diyetlif<br />

Diyetisyen<br />

Fonksiyonel <strong>Gıda</strong>lar<br />

73<br />

Gözdem BAŞARIR<br />

Diyetlif<br />

Diyetisyen<br />

Mucizevi Besin<br />

Var mı?<br />

78<br />

Lale YILDIZ<br />

Bursa <strong>Gıda</strong><br />

Mühendisleri Odası<br />

Şube Başkanı<br />

<strong>Gıda</strong>lar Kirli mi?<br />

79<br />

Murat BAYİZİT<br />

CEO - Kaledonya<br />

Müsiad Bursa <strong>Gıda</strong>-Tarım-<br />

Hayvancılık Sektör Kurulu<br />

Başkanı<br />

Dondurulmuş Sebze-Meyve<br />

İhracatı<br />

81<br />

Okan MERAL<br />

Emek Yağ Üretim<br />

Müdürü<br />

Ülkemizde Bitkisel Yağ<br />

Kullanımı<br />

82<br />

Mehmet BEYKAYA<br />

GTHB Müşaviri<br />

Gizli Beynimiz<br />

84<br />

Dr. Mustafa YILDIZ<br />

Denetçi / Kontrolör<br />

<strong>Gıda</strong>ya Saygı<br />

86<br />

Yard. Doç. Dr.<br />

Mustafa YILDIZ<br />

Sabahattin Zaim Üni.<br />

Öğretim Üyesi<br />

Küresel Isınma ve <strong>Gıda</strong>da<br />

Sürdürülebilirlik<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


4<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun Bakımından Düzenlemeler<br />

Salih DUMAN<br />

Avukat<br />

Tüketicinin korunması “6502 sayılı<br />

Tüketicinin Korunması Hakkındaki<br />

Kanun” da düzenlenmiştir. Bu<br />

bağlamda sorumluluklara ilişkin<br />

düzenlemeler de aynı kanun<br />

içerisinde ayrıntılı şekilde<br />

belirtilmiştir.<br />

4. n) Üretici: Kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere<br />

tüketiciye sunulmuş olan mal ya da bu malların<br />

hammaddelerini yahut ara mallarını üretenler ile mal<br />

üzerine markasını, unvanını veya herhangi bir ayırt<br />

edici işaretini koyarak kendisini üretici olarak<br />

gösteren gerçek veya tüzel kişiyi ifade eder.<br />

Ayıplı Mal<br />

7<br />

Tüketicinin ayıbın ve ya zararın<br />

doğrudan neden olduğu maddi<br />

zararlarının tazminini talep hakkı<br />

mevcuttur. Örneğin Hastane<br />

masrafları vs. Satıcının doğrudan<br />

zararlar nedeniyle kusursuz<br />

sorumluluğu vardır. Dolaylı zararların tazmini ise satıcının<br />

kusurlu olmasına bağlıdır.<br />

MADDE 8 : (1) Ayıplı mal, tüketiciye teslimi anında,<br />

taraflarca kararlaştırılmış olan örnek ya da modele uygun<br />

olmaması ya da objektif olarak sahip olması gereken<br />

özellikleri taşımaması nedeniyle sözleşmeye aykırı olan<br />

maldır.<br />

Protesto ve dava açılması halinde yargılama giderleri ve<br />

vekâlet ücreti bu kapsamda değerlendirilmelidir.<br />

Sorumluluğa sebep olan başlıca sebepler mal ya da<br />

hizmetin gereği gibi ifa edilmemesi ve yahut ayıplı<br />

olmasından kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda kanunda yer<br />

alan düzenlemeler aşağıdaki gibidir.<br />

6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun<br />

Amaç<br />

MADDE 1 : (1) Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun<br />

olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik<br />

çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel<br />

tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı<br />

ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini<br />

koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki<br />

politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri<br />

teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.<br />

MADDE 3 : (1) Bu Kanunun uygulanmasında;<br />

1. k) Tüketici: Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla<br />

hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi,<br />

2. l) Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında<br />

kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya<br />

mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına<br />

ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel<br />

kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma,<br />

simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri<br />

sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü<br />

sözleşme ve hukuki işlemi,<br />

3. m) Tüketici örgütleri: Tüketicinin korunması<br />

amacıyla kurulan dernek, vakıf veya bunların üst<br />

kuruluşlarını,<br />

(2) Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma<br />

kılavuzunda, internet portalında ya da reklam ve<br />

ilanlarında yer alan özelliklerinden bir veya birden fazlasını<br />

taşımayan; satıcı tarafından bildirilen veya teknik<br />

düzenlemesinde tespit edilen niteliğe aykırı olan; muadili<br />

olan malların kullanım amacını karşılamayan, tüketicinin<br />

makul olarak beklediği faydaları azaltan veya ortadan<br />

kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren<br />

mallar da ayıplı olarak kabul edilir.<br />

(3) Sözleşmeye konu olan malın, sözleşmede kararlaştırılan<br />

süre içinde teslim edilmemesi veya montajının satıcı<br />

tarafından veya onun sorumluluğu altında<br />

gerçekleştirildiği durumlarda gereği gibi monte edilmemesi<br />

sözleşmeye aykırı ifa olarak değerlendirilir. Malın<br />

montajının tüketici tarafından yapılmasının öngörüldüğü<br />

hâllerde, montaj talimatındaki yanlışlık veya eksiklik<br />

nedeniyle montaj hatalı yapılmışsa, sözleşmeye aykırı ifa<br />

söz konusu olur.<br />

Ayıplı maldan sorumluluk<br />

MADDE 9 : (1) Satıcı, malı satış sözleşmesine uygun olarak<br />

tüketiciye teslim etmekle yükümlüdür.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


8 9<br />

(2) Satıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla<br />

yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar<br />

olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan<br />

açıklamanın içeriğinin satış sözleşmesinin akdi anında<br />

düzeltilmiş olduğunu veya satış sözleşmesi kurulma<br />

kararının bu açıklama ile nedensellik bağı içinde olmadığını<br />

ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile bağlı olmaz.<br />

İspat Yükü<br />

MADDE 10 : (1) Teslim tarihinden itibaren altı ay içinde<br />

ortaya çıkan ayıpların, teslim tarihinde var olduğu kabul<br />

edilir. Bu durumda malın ayıplı olmadığının ispatı satıcıya<br />

aittir. Bu karine, malın veya ayıbın niteliği ile bağdaşmıyor<br />

ise uygulanmaz.<br />

(2) Tüketicinin, sözleşmenin kurulduğu tarihte ayıptan<br />

haberdar olduğu veya haberdar olmasının kendisinden<br />

beklendiği hâllerde, sözleşmeye aykırılık söz konusu olmaz.<br />

Bunların dışındaki ayıplara karşı tüketicinin seçimlik<br />

hakları saklıdır.<br />

(3) Satışa sunulacak ayıplı mal üzerine ya da ambalajına,<br />

üretici, ithalatçı veya satıcı tarafından tüketicinin kolaylıkla<br />

okuyabileceği şekilde malın ayıbına ilişkin açıklayıcı bilgiyi<br />

içeren bir etiket konulur. Bu etiketin tüketiciye verilmesi<br />

veya ayıba ilişkin açıklayıcı bilginin tüketiciye verilen<br />

fatura, fiş veya satış belgesi üzerinde açıkça gösterilmesi<br />

zorunludur. Teknik düzenlemesine uygun olmayan ürünler<br />

ise hiçbir şekilde piyasaya arz edilemez. Bu ürünlere,<br />

Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve<br />

Uygulanmasına Dair Kanun ve ilgili diğer mevzuat<br />

hükümleri uygulanır.<br />

Tüketicinin Seçimlik Hakları<br />

MADDE 11 : (1) Malın ayıplı olduğunun anlaşılması<br />

durumunda tüketici;<br />

1. a) Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek<br />

sözleşmeden dönme,<br />

2. b) Satılanı alıkoyup ayıp oranında satış bedelinden<br />

indirim isteme,<br />

3. c) Aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde, bütün<br />

masrafları satıcıya ait olmak üzere satılanın<br />

ücretsiz onarılmasını isteme,<br />

ç) İmkân varsa, satılanın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini<br />

isteme, seçimlik haklarından birini kullanabilir. Satıcı,<br />

tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle<br />

yükümlüdür.<br />

(2) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile<br />

değiştirilmesi hakları üretici veya ithalatçıya karşı da<br />

kullanılabilir. Bu fıkradaki hakların yerine getirilmesi<br />

konusunda satıcı, üretici ve ithalatçı müteselsilen<br />

sorumludur. Üretici veya ithalatçı, malın kendisi tarafından<br />

piyasaya sürülmesinden sonra ayıbın doğduğunu ispat<br />

ettiği takdirde sorumlu tutulmaz.<br />

(3) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile<br />

değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde<br />

getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme<br />

veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini<br />

kullanabilir. Orantısızlığın tayininde malın ayıpsız değeri,<br />

ayıbın önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın<br />

tüketici açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi<br />

hususlar dikkate alınır.<br />

(4) Ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile<br />

değiştirilmesi haklarından birinin seçilmesi durumunda bu<br />

talebin satıcıya, üreticiye veya ithalatçıya yöneltilmesinden<br />

itibaren azami otuz iş günü, konut ve tatil amaçlı<br />

taşınmazlarda ise altmış iş günü içinde yerine getirilmesi<br />

zorunludur. Ancak, bu Kanunun 58 inci maddesi uyarınca<br />

çıkarılan yönetmelik eki listede yer alan mallara ilişkin,<br />

tüketicinin ücretsiz onarım talebi, yönetmelikte belirlenen<br />

azami tamir süresi içinde yerine getirilir. Aksi hâlde tüketici<br />

diğer seçimlik haklarını kullanmakta serbesttir.<br />

(5) Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında<br />

bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş<br />

olduğu bedelin tümü veya bedelden yapılan indirim tutarı<br />

derhâl tüketiciye iade edilir.<br />

(6) Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle ortaya çıkan<br />

tüm masraflar, tüketicinin seçtiği hakkı yerine getiren<br />

tarafça karşılanır. Tüketici bu seçimlik haklarından biri ile<br />

birlikte 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar<br />

Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep edebilir.<br />

Zamanaşımı<br />

MADDE 12 : (1) Kanunlarda veya taraflar arasındaki<br />

sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde,<br />

ayıplı maldan sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış<br />

olsa bile, malın tüketiciye teslim tarihinden itibaren iki<br />

yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre konut veya tatil amaçlı<br />

taşınmaz mallarda taşınmazın teslim tarihinden itibaren<br />

beş yıldır.<br />

(2) Bu Kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü fıkrası saklı<br />

olmak üzere ikinci el satışlarda satıcının ayıplı maldan<br />

sorumluluğu bir yıldan, konut veya tatil amaçlı taşınmaz<br />

mallarda ise üç yıldan az olamaz.<br />

(3) Ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı<br />

hükümleri uygulanmaz.<br />

Ayıplı Hizmet<br />

MADDE 13- (1) Ayıplı hizmet, sözleşmede belirlenen süre<br />

içinde başlamaması veya taraflarca kararlaştırılmış olan ve<br />

objektif olarak sahip olması gereken özellikleri taşımaması<br />

nedeniyle sözleşmeye aykırı olan hizmettir.<br />

(2) Hizmet sağlayıcısı tarafından bildirilen, internet<br />

portalında veya reklam ve ilanlarında yer alan özellikleri<br />

taşımayan ya da yararlanma amacı bakımından değerini<br />

veya tüketicinin ondan makul olarak beklediği faydaları<br />

azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya<br />

ekonomik eksiklikler içeren hizmetler ayıplıdır.<br />

Ayıplı hizmetten sorumluluk<br />

MADDE 14 : (1) Sağlayıcı, hizmeti sözleşmeye uygun olarak<br />

ifa etmekle yükümlüdür.<br />

(2) Sağlayıcı, kendisinden kaynaklanmayan reklam yoluyla<br />

yapılan açıklamalardan haberdar olmadığını ve haberdar<br />

olmasının da kendisinden beklenemeyeceğini veya yapılan<br />

açıklamanın içeriğinin hizmet sözleşmesinin kurulduğu<br />

tarihte düzeltilmiş olduğunu veya hizmet sözleşmesinin<br />

kurulması kararının bu açıklama ile nedensellik bağı<br />

içermediğini ispatladığı takdirde açıklamanın içeriği ile<br />

bağlı olmaz.<br />

Tüketicinin Seçimlik Hakları<br />

MADDE 15 : (1) Hizmetin ayıplı ifa edildiği durumlarda<br />

tüketici, hizmetin yeniden görülmesi, hizmet sonucu ortaya<br />

çıkan eserin ücretsiz onarımı, ayıp oranında bedelden<br />

indirim veya sözleşmeden dönme haklarından birini<br />

sağlayıcıya karşı kullanmakta serbesttir. Sağlayıcı,<br />

tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle<br />

yükümlüdür. Seçimlik hakların kullanılması nedeniyle<br />

ortaya çıkan tüm masraflar sağlayıcı tarafından karşılanır.<br />

Tüketici, bu seçimlik haklarından biri ile birlikte Türk<br />

Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminat da talep<br />

edebilir.<br />

(2) Ücretsiz onarım veya hizmetin yeniden görülmesinin<br />

sağlayıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek<br />

olması hâlinde tüketici bu hakları kullanamaz.<br />

Orantısızlığın tayininde hizmetin ayıpsız değeri, ayıbın<br />

önemi ve diğer seçimlik haklara başvurmanın tüketici<br />

açısından sorun teşkil edip etmeyeceği gibi hususlar<br />

dikkate alınır.<br />

(3) Tüketicinin sözleşmeden dönme veya ayıp oranında<br />

bedelden indirim hakkını seçtiği durumlarda, ödemiş<br />

olduğu bedelin tümü veya bedelden indirim yapılan tutar<br />

derhâl tüketiciye iade edilir.<br />

(4) Ücretsiz onarım veya hizmetin yeniden görülmesinin<br />

seçildiği hâllerde, hizmetin niteliği ve tüketicinin bu<br />

hizmetten yararlanma amacı dikkate alındığında, makul<br />

sayılabilecek bir süre içinde ve tüketici için ciddi sorunlar<br />

doğurmayacak şekilde bu talep sağlayıcı tarafından yerine<br />

getirilir. Her hâlükârda bu süre talebin sağlayıcıya<br />

yöneltilmesinden itibaren otuz iş gününü geçemez. Aksi<br />

takdirde tüketici diğer seçimlik haklarını kullanmakta<br />

serbesttir.<br />

Zamanaşımı<br />

MADDE 16 : (1) Kanunlarda veya taraflar arasındaki<br />

sözleşmede daha uzun bir süre belirlenmediği takdirde,<br />

ayıplı hizmetten sorumluluk, ayıp daha sonra ortaya çıkmış<br />

olsa bile, hizmetin ifası tarihinden itibaren iki yıllık<br />

zamanaşımına tabidir.<br />

(2) Ayıp, ağır kusur ya da hile ile gizlenmişse zamanaşımı<br />

hükümleri uygulanmaz.<br />

Üretimin veya satışın durdurulması<br />

ve malın toplatılması<br />

MADDE 74 : (1) Satışa sunulan bir seri malın ayıplı<br />

olduğunun tespiti, üretiminin veya satışının durdurulması,<br />

ayıbın ortadan kaldırılması ve satış amacıyla elinde<br />

bulunduranlardan toplatılması için Bakanlık, tüketiciler<br />

veya tüketici örgütleri dava açabilir.<br />

(2) Satışa sunulan seri malın ayıplı olduğunun mahkeme<br />

kararı ile tespit edilmesi hâlinde, mahkeme ayıbın<br />

niteliğine göre malın satışını geçici olarak durdurma veya<br />

ayıbı giderme kararları verebilir. Üretici veya ithalatçı<br />

mahkeme kararının tebliğ tarihinden itibaren en geç üç ay<br />

içinde malın ayıbını ortadan kaldırmakla yükümlüdür.<br />

Malın ayıbının ortadan kalkmasının imkânsız olması<br />

hâlinde mal, üretici veya ithalatçı tarafından toplanır veya<br />

toplattırılır. Toplatılan mallar taşıdıkları risklere göre<br />

kısmen veya tamamen imha edilir veya ettirilir. İmha<br />

edilen malla ilgili tüketicinin dava ve tazminat hakları<br />

saklıdır.<br />

Denetim<br />

MADDE 75 : (1) Bu Kanunun uygulanmasında, Bakanlık<br />

müfettişleri, gümrük ve ticaret denetmenleri ile Bakanlıkça<br />

görevlendirilecek personel, mal veya hizmet sunulan her<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


10 11<br />

yerde denetleme, inceleme ve araştırma yapmaya<br />

yetkilidir.<br />

(2) Bu Kanun kapsamına giren hususlarda, yetkili ve görevli<br />

kişi veya kuruluşlara her türlü bilgi ve belgenin doğru<br />

olarak gösterilmesi veya istenmesi hâlinde belgelerin<br />

aslının veya onaylı kopyalarının verilmesi zorunludur.<br />

Tüketici Ürünü ve Hizmet Denetimi<br />

MADDE 76 : (1) Tüketici ürünü; hizmet sektöründe<br />

kullanılanlar dâhil olmak üzere tüketicilerin kullanması için<br />

tasarlanan veya makul koşullarda tüketiciler tarafından<br />

kullanılması öngörülen, gerek ticari faaliyetler sonucunda<br />

gerekse başka yollarla tedarik edilen veya kullanılabilir<br />

hâle getirilen yeni, kullanılmış veya ıslah edilmiş her türlü<br />

üründür.”<br />

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu<br />

Bakımından Düzenlemeler<br />

Tüketici Kanununda yer alan düzenlemelerin yanı sıra Türk<br />

Borçlar Kanunu da sorumluluklara ilişkin maddeler<br />

içermektedir. Bu doğrultuda, Tüketici Kanununa göre<br />

tüketici sayılanlar dilerse Türk Borçlar Kanunu<br />

hükümlerine dayalı olarak hukuki yollara başvurabilir.<br />

Konu ile ilgili yer alan düzenlemeler şu şekildedir.<br />

6098 Türk Borçlar Kanunu<br />

Kişilik Hakkının Zedelenmesi<br />

MADDE 58 : Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören,<br />

uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı<br />

altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.<br />

Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim<br />

biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir;<br />

özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın<br />

yayımlanmasına hükmedebilir.<br />

MADDE 112 : Borç hiç veya gereği gibi ifa edilmezse<br />

borçlu, kendisine hiçbir kusurun yüklenemeyeceğini ispat<br />

etmedikçe, alacaklının bundan doğan zararını gidermekle<br />

yükümlüdür.”<br />

Davalarda genel kural davacının iddiasını ispat<br />

etmesidir. Ancak bu tür davalarda kanun koyucu bu<br />

yükümlülüğü tersine çevirmiş ve ispat yükünü tersine<br />

çevirmiştir. Burada satıcı üretici vs. satılan malın<br />

ayıplı olmadığını ve/veya kusuru bulunmadığını ispat<br />

ile yükümlü tutulmuştur. Manevi zarar, Yargıtay<br />

tarafından "kişilik değerlerinde oluşan objektif<br />

eksilme" olarak tanımlanmaktadır. Manevi tazminata<br />

hükmedilebilmesi için bir zararın oluşması bunun belli<br />

bir haksızlık ve adaletsizlik içerisinde meydana<br />

gelmesi hatta olaya göre bir süre devam etmesi ve<br />

ikisi arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir.<br />

Ayıplı ürün davacı (tüketici) tarafından<br />

açıldıysa, tüketildiyse, yabancı cismin mamul<br />

içine sonradan konması mümkün değilse ve<br />

mamul orijinal olduğu tespit edilebiliyorsa<br />

tüketici lehine (varsa) maddi zararlarının<br />

yanında manevi zararlarının da tazminine<br />

karar verilmektedir.<br />

Ürün açılmamış ve tüketilmemiş ise manevi<br />

tazminat davaları yönünde tüketicinin<br />

muhataplarına karşı davayı kazanma ihtimali<br />

zayıflamaktadır.<br />

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu<br />

Bakımından Düzenlemeler<br />

Tüketicinin yapmış olduğu işlemlere ilişkin hukuki<br />

sorumlulukların yanı sıra, bu işlemlerden doğacak<br />

zararlara ilişkin cezai sorumluluklar 5237 sayılı Türk<br />

Ceza Kanunu kapsamında değerlendirilmektedir.<br />

Tüketicinin en sık karşılaştığı durumlardan biri olan<br />

gıda suçları ile ilgili de TCK’nın ilgili maddelerinde<br />

düzenlemeler yapılmıştır. Bir gıda mamulü nedeniyle<br />

tüketicinin herhangi bir cismani / fiziksel bir zararı ile<br />

birlikte şikâyeti söz konusu ise, üretici firma yetkilisi,<br />

şikâyet üzerine yapılacak soruşturma ile birlikte,<br />

TCK’nun 89. maddesinde düzenlenen taksirle<br />

yaralama suçunu işlediği iddiası ile<br />

yargılanabilecektir.<br />

5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu<br />

Taksirle Yaralama<br />

MADDE 89 : Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya<br />

sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden<br />

olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para<br />

cezası ile cezalandırılır.<br />

(Değişik 5. fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.5) (5) Taksirle<br />

yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması<br />

şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren<br />

yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde<br />

şikâyet aranmaz.<br />

Zarar sonucu ölüm meydana gelmiş ise; üretici firmanın<br />

yetkilisi, TCK’nun 85. maddesinde düzenlenen taksirle<br />

ölüme neden olma suçunu işlediği iddiası ile<br />

yargılanabilecektir.<br />

Taksirle Öldürme<br />

MADDE 85 : (1) Taksirle bir insanın ölümüne<br />

neden olan kişi, (Değişik ibare: 5328 - 31.3.2005 / m.3)<br />

"iki yıldan" altı yıla kadar hapis cezası ile<br />

cezalandırılır.<br />

(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden<br />

fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin<br />

yaralanmasına neden olmuş ise, kişi (Değişik ibare: 5328 -<br />

31.3.2005 / m.3) "iki yıldan" onbeş yıla kadar hapis cezası<br />

ile cezalandırılır.<br />

Bozulmuş ve değiştirilmiş <strong>Gıda</strong>ların ticareti<br />

TCK 186 maddesinde düzenlenmiştir.<br />

Bozulmuş veya değiştirilmiş gıda veya ilaçların ticareti<br />

MADDE 186 : (1) Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye<br />

sokacak biçimde bozulmuş, değiştirilmiş her tür yenilecek<br />

veya içilecek şeyleri veya ilaçları satan, tedarik eden,<br />

bulunduran kimseye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve<br />

binbeşyüz güne kadar adlî para cezası verilir.<br />

(2) Bu suçun, resmi izne dayalı olarak yürütülen bir meslek<br />

ve sanatın icrası kapsamında işlenmesi halinde, verilecek<br />

ceza üçte bir oranında artırılır.<br />

Bu suçla mahkumiyet halinde mahkeme hükmün<br />

açıklanmasının geri bırakılmasına karar verebilir.<br />

MADDE 231 : (1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede<br />

belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen<br />

hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.<br />

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (5) Sanığa yüklenen<br />

suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan<br />

ceza, (Değişik ibare: 5728 - 23.1.2008 / m.562) "iki yıl"<br />

veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise;<br />

mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına<br />

karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır.<br />

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün<br />

sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade<br />

eder.<br />

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (6) Hükmün<br />

açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;<br />

1. a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum<br />

olmamış bulunması,<br />

2. b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile<br />

duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde<br />

bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği<br />

hususunda kanaate varılması,<br />

3. c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun<br />

uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale<br />

getirme veya tazmin suretiyle tamamen<br />

giderilmesi,<br />

gerekir.(Ek cümle: 6008 - 22.7.2010 / m.7) “Sanığın kabul<br />

etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri<br />

bırakılmasına karar verilmez.”<br />

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.7) (7) Açıklanmasının geri<br />

bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkum olunan<br />

hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde<br />

seçenek yaptırımlara çevrilemez.<br />

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (8) Hükmün<br />

açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde<br />

sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur. Bu süre<br />

içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin<br />

belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri<br />

olarak;<br />

1. a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde,<br />

meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak<br />

amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,<br />

2. b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir<br />

kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek<br />

veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi<br />

altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


12 13<br />

3. c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli<br />

yerlere devam etmek hususunda yükümlü<br />

kılınmasına ya da takdir edilecek başka<br />

yükümlülüğü yerine getirmesine,<br />

karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı<br />

durur…<br />

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (9) Altıncı fıkranın (c)<br />

bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği<br />

takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği<br />

zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek<br />

suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün<br />

açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.<br />

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (10) Denetim süresi<br />

içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli<br />

serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun<br />

davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm<br />

ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.<br />

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (11) Denetim süresi<br />

içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik<br />

tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde,<br />

mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine<br />

yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın<br />

durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar<br />

belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da<br />

koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının<br />

ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine<br />

karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir.<br />

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (12) Hükmün<br />

açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.<br />

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (13) Hükmün<br />

açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir<br />

sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya<br />

kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hakim<br />

veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede<br />

belirtilen amaç için kullanılabilir.<br />

(Ek fıkra: 5560 - 6.12.2006 / m.23) (14) Bu maddenin<br />

hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin<br />

hükümleri, soruşturulması ve kovuşturulması şikayete<br />

bağlı suçlarla ilgili olarak uygulanabilir. (Değişik 14. fıkra:<br />

5728 - 23.1.2008 / m.562) (14) Bu maddenin hükmün<br />

açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri,<br />

Anayasa'nın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan<br />

inkılap kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak<br />

uygulanmaz.<br />

Çevreye Karşı Suçlar/Çevrenin Kasten Kirletilmesi<br />

MADDE 181 : (1) İlgili Kanunlarla belirlenen teknik usullere<br />

aykırı olarak ve çevreye zarar verecek şekilde, atık veya<br />

artıkları toprağa, suya veya havaya kasten veren kişi, altı<br />

aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.<br />

(2) Atık veya artıkları izinsiz olarak ülkeye sokan kişi, bir<br />

yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.<br />

(3) Atık veya artıkların toprakta, suda veya havada kalıcı<br />

özellik göstermesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre<br />

verilecek ceza iki katı kadar artırılır.<br />

(4) Bir ve ikinci fıkralarda tanımlanan fiillerin, insan veya<br />

hayvanlar açısından tedavisi zor hastalıkların ortaya<br />

çıkmasına, üreme yeteneğinin körelmesine, hayvanların<br />

veya bitkilerin doğal özelliklerini değiştirmeye neden<br />

olabilecek niteliklere sahip olan atık veya artıklarla ilgili<br />

olarak işlenmesi halinde, beş yıldan az olmamak üzere<br />

hapis cezasına ve bin güne kadar adlî para cezasına<br />

hükmolunur.<br />

(5) Bu maddenin iki, üç ve dördüncü fıkrasındaki fiillerden<br />

dolayı tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik<br />

tedbirlerine hükmolunur.”<br />

Tüketicinin dava hakkını kullanmak yerine yüksek<br />

meblağlar isteyerek haksız çıkar sağlama yoluna<br />

başvurması halinde TCK 107. maddesi gereğince<br />

hakkında şikayet yoluna başvurulabilir.<br />

MADDE 107 : (1) Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi<br />

yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi<br />

Kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya<br />

veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan<br />

kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî<br />

para cezası ile cezalandırılır.<br />

(2) Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla<br />

bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki<br />

hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde<br />

bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya<br />

hükmolunur.”<br />

Yargıtay’ın ilgili Ceza Dairesinin pazarlığa girişme yerine<br />

üretileni elinde tutma eyleminin suç oluşturacağına<br />

yönelik kararı mevcuttur.<br />

ÖZET : Yasal yola gitmeden suça konu hatalı<br />

üretilmiş ilaç şişesini elinde birkaç ay tutan,<br />

şişeyi teslim karşılığında şirket yetkilisiyle<br />

pazarlığa giren, fazla fiyatla satmak isteyen,<br />

aramamaları halinde Hıfzısıhha Kurumuna<br />

şişeyi teslim etmekle tehdit eden sanığın,<br />

eylemi TCY.nın 192. maddesine uyan suç<br />

oluşturur,<br />

…sanığın suça konu hatalı üretilmiş ilaç şişesini elinde<br />

birkaç aydır tutarak yasal yollara gitmediği, dosyadaki<br />

bant çözümüne göre de sanığın katılan şirket yetkilisiyle<br />

şişeyi teslim etmek karşılığında alacağı para konusunda<br />

pazarlıkta bulunduğu ve en fazla fiyatla satmak istediğini<br />

ve kendisini aramamış olmaları durumunda basın ve noter<br />

huzurunda şişeyi Hıfzısıhha Kurumuna teslim edeceğini<br />

belirttiği gözetilerek TCY.`nın 192/1. maddesiyle<br />

hükümlülüğüne karar verilmesi yerine kanıtları yanlış<br />

değerlendiren yetersiz gerekçeyle beraat hükmü<br />

kurulması, Yasaya aykırı ve katılan şekilinin temyiz<br />

nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde<br />

görüldüğünden ( HÜKMÜN BOZULMASINA ),…”<br />

Kamu Sağlığına karşı suçlar ise TCK 185-196 maddeleri<br />

arasında düzenlenmiştir. İhlal edilen madde gereğince<br />

ceza yargılaması yapılacaktır.<br />

Zehirli Madde Katma<br />

MADDE 185. - (1) İçilecek sulara veya yenilecek veya<br />

içilecek veya kullanılacak veya tüketilecek her çeşit besin<br />

veya şeylere zehir katarak veya başka suretlerle bunları<br />

bozarak kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye düşüren<br />

kimseye iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası verilir.<br />

(2) Yukarıdaki fıkrada belirtilen fiillerin dikkat ve özen<br />

yükümlülüğüne aykırı olarak işlenmesi halinde, üç aydan<br />

bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.<br />

5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki<br />

Sağlığı, <strong>Gıda</strong> ve Yem Kanunu<br />

<strong>Gıda</strong> ve Yem Güvenilirliği Şartları<br />

MADDE 21 : (1) <strong>Gıda</strong> güvenilirliği şartları aşağıda<br />

belirtilmiştir:<br />

1. a) Güvenilir olmayan gıda, gıda ile temas eden<br />

madde ve malzeme piyasaya arz edilemez.<br />

İnsan sağlığı için tehlike oluşturan ve tüketime<br />

uygun olmayan gıda, güvenilir olmayan gıda<br />

kabul edilir.<br />

2. b) <strong>Gıda</strong>nın güvenilir olup olmadığının<br />

belirlenmesinde, üretim, işleme ve dağıtım<br />

aşamaları, etiket bilgileri ve sağlıkla ilgili uyarı<br />

niteliğindeki bilgiler ile insanlar tarafından<br />

günlük normal kullanım koşulları dikkate<br />

alınır.<br />

3. c) <strong>Gıda</strong>nın insan sağlığına zararlı olup<br />

olmadığının belirlenmesinde; tüketenin sağlığı<br />

üzerinde ani, kısa veya uzun vadede<br />

oluşturabileceği muhtemel etkileri yanında,<br />

gelecek nesiller üzerindeki etkileri, birikerek<br />

artan muhtemel toksik etkileri ve belirli<br />

tüketici gruplarının özel sağlık hassasiyetleri<br />

de dikkate alınır.<br />

ç) Herhangi bir gıdanın insan tüketimi için uygun<br />

olmadığının belirlenmesinde, gıdanın yabancı madde<br />

karışması da dahil olmak üzere her tür bulaşıklığı veya<br />

çürüme, bozulma veya kokuşma nedeniyle kullanım<br />

amacına uygun olmaması dikkate alınır.<br />

1. d) Bir seri, parti veya sevkiyattaki aynı sınıf veya<br />

çeşit gıdanın bir bölümünün güvenilir olmadığının<br />

tespiti durumunda, geri kalanı ile ilgili daha<br />

kapsamlı yapılan değerlendirme sonucunda<br />

güvenilir olduğu ispat edilemez ise, o seri, parti<br />

veya sevkiyattaki aynı sınıf veya çeşidin tamamının<br />

güvenilir olmadığı kabul edilir.<br />

2. e) <strong>Gıda</strong>, Bakanlıkça belirlenen şartlara uygun olsa<br />

bile, gıdanın güvenilir olmadığına dair yeterli<br />

şüphe veya sebebin oluşması durumunda, Bakanlık<br />

söz konusu gıdanın piyasaya arzını kısıtlayabilir<br />

veya piyasaya arz edilen gıdayı toplatabilir.<br />

<strong>Gıda</strong> ve Yem İle İlgili Yaptırımlar<br />

MADDE 40 : (1) <strong>Gıda</strong> ve yem ile ilgili yaptırımlar<br />

aşağıda belirtilmiştir:<br />

1. a) İnsan tüketimine uygun olmayan gıdalar,<br />

masraftan sorumlusuna ait olmak üzere<br />

piyasadan toplatılır ve mülkiyetinin kamuya<br />

geçirilmesine karar verilir. Bu ürünleri üreten<br />

veya piyasaya arz edenler hakkında kamunun<br />

sağlığına karşı suçlar kapsamında Cumhuriyet<br />

savcılığına suç duyurusunda bulunulur… ”<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


Kansere Karşı Doğal Savaşçı : Zerdeçal<br />

15<br />

Kurkumin, Asya Ülkelerinde<br />

özellikle de Hindistan’da<br />

yetiştirilen zerdeçalın köklerinden<br />

elde edilen aynı zamanda renk<br />

verici bir pigmenttir.<br />

Yüzyıllarca geleneksel tıpta<br />

kullanılmış olmakla birlikte son<br />

yıllarda yapılan bilimsel<br />

çalışmalarda<br />

özellikle<br />

antikanserojenik özellikte<br />

olduğuna dair birçok pozitif<br />

veriler bulunmaktadır.<br />

Ayrıca günümüzde E100 koduyla<br />

gıdalarda renklendirici olarak<br />

kullanıldığını da belirtelim.<br />

Yaklaşık 3 g zerdeçalda 30-90 mg kurkumin<br />

bulunmaktadır. Burada hakiki zerdeçal tüketmeye<br />

dikkat etmek gerekmektedir zira<br />

piyasada sahte zerdeçal oldukça<br />

yaygındır.<br />

Burcu YİĞİT<br />

<strong>Gıda</strong>cı Editörü<br />

Yapılan araştırmalarda birçok<br />

kanser türünde kanserli hücreleri<br />

öldürdüğü, Alzheimer, diyabet,<br />

ülser ve enfeksiyon hastalıkları<br />

gibi birçok hastalığa karşı<br />

koruyucu ve önleyici özelliklere<br />

sahip olduğu kanıtlanmıştır.<br />

Aynı zamanda antioksidan etkiye<br />

sahip olan kurkuminin bitkisel<br />

kaynaklı olduğundan henüz bilinen bir yan etkisi<br />

bulunmamakla birlikte bazı ilaçların etkinliğini<br />

artırdığına rastlanmıştır.<br />

Birçok hastalığa ve özellikle kansere karşı oldukça<br />

yararlı olan zerdeçalı yemeklerde veya bitki<br />

çaylarında baharat olarak kullanarak hayatımıza<br />

kazandırmakta fayda olduğunu düşünüyorum.<br />

Uyarı olarak not düşmekte fayda var; birçok besinde<br />

olduğu gibi zerdeçalı da bilinçsizce ve çok fazla<br />

tüketmenin birtakım zararları olabilir. Özellikle kronik<br />

hastalıklara sahip kişilerin kullandıkları ilaçları da<br />

bildirerek doktor kontrolünde tüketmesini tavsiye<br />

ederim.<br />

Ben de Tip1 Diyabetli biri olarak doktor kontrolünde<br />

zerdeçalı beslenmeme katarak birçok faydalı<br />

özelliğinden yararlanmak istiyorum.<br />

Bitkilerin mucizeleri unutmayalım. Herkese sağlıklı<br />

günler dilerim.<br />

Ürünlerinizi taşırken NAKLİYAT SİGORTASI ile güvence altına alın!<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


16 17<br />

YEMEK İLE GELEN KALİTE<br />

Mehmet Emin KUYU tarafından 1985 yılında<br />

Osmangazi ilçesinde kurulmuş. Bursa Organize Sanayi<br />

Bölgesinde şu anki yerine 2003 yılında taşınmış.<br />

300 Noktaya / 25.000 Kişiye<br />

30 yılı aşkın bir süredir, kaliteden taviz vermeden,<br />

aynı disiplinle ve gelişen teknolojileri işletmesine<br />

uygulayarak modernizasyon yatırımlarıyla üretimine<br />

aralıksız devam ediyor.<br />

sorumluluğu maddiyatla tarif edemezsiniz. Soframda<br />

aileme yedirmeyeceğim yemeği; ücretsiz de olsa hiç<br />

kimseye ikram etmem.<br />

Uzun bir süredir aynı işi durmaksızın<br />

yapmak sizde bir bıkkınlık yaratmadı mı?<br />

Bir anne düşünün… Evlatlarına, “Bugün size yemek<br />

yapmayacağım.” diyebilir mi? Bu iş hem bir<br />

sorumluluk hem de bir manevi tatmin olayı benim<br />

için. Sorunsuz bir yemek servisini bitirdikten sonra<br />

içimdeki huzuru anlatamam.<br />

teknolojik gelişmeleri sürekli takip ettik. Uygun<br />

bulduklarımızı işletmemize adapte ettik.<br />

Hijyen ve sanitasyon bizim için vazgeçilmez işletme<br />

koşulları demek. O yüzden bu konuda taviz vermedik.<br />

Nitelikli personeller ile çalıştık, çalışanımıza önem<br />

verdik.<br />

İşini iyi bilen, teknik olarak vasıflı ve yetenekli bir<br />

personel kadromuz var şu anda. Bir de hammadde<br />

temini kısmı var ki, o da bu işin hassas noktası. Çünkü<br />

satın alacağımız hammaddenin niteliklerini, elinize<br />

geçmeden bilmiyorsunuz. Bu yüzden biz de Mekaş<br />

olarak; kalitesine güvendiğimiz firmalarla çalışıyoruz.<br />

Kaliteli hammadde, kaliteli yemek için önemli bir<br />

gereksinim.<br />

Dikkatlerden kaçmayan bir büyüme içerisindeki<br />

MEKAŞ `ın yöneticileri ile keyifli bir sohbet<br />

gerçekleştirdik.<br />

Ayrıca; olabildiğince şeffaf çalışıyoruz. Her zaman her<br />

şekilde yaptığımız işi kontrol ediyor ve denetliyoruz.<br />

Zaten kalite güvence sistemimiz gereği iç kontrol<br />

mekanizmamız sürekli işletmeyi denetliyor.<br />

Şirketin kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Mehmet Emin KUYU; 1961 yılında Keles `de doğmuş.<br />

Kendisi aynı zamanda bir aşçı ve Bursa Aşçılar Derneği<br />

üyesi.<br />

MEKAŞ nasıl doğdu?<br />

Ayrıca en iyi bildiğim iş bu ve sağlığım yerinde olduğu<br />

müddetçe yapmaya devam edeceğim. Aslında; bu işte<br />

en büyük desteği çocuklarımdan görüyorum. İş<br />

yükümün önemli bir bölümünü onlar zaten<br />

yürütüyor.<br />

Fabrikamız devamlı açık ve tüm<br />

müşterilerimiz için randevu alınmadan tüm<br />

zaman dilimlerinde ziyaret edilebilir.<br />

İşletmeyi kurarken; “Önce sağlık” diyerek yola çıktım.<br />

O gün bugündür bu ilkeye bağlı kaldım ve en büyük<br />

gücüm oldu.<br />

Kaliteyle beraber büyümenin yolları<br />

nelerdir?<br />

Son üç yıldır işletme kapasitesinin arttırılması<br />

amacıyla modernizasyon çalışmalarına hız veren<br />

MEKAŞ; şu an 300 noktaya ve 25.000 kişiye yemek<br />

servisi yapıyor. 7 / 24 çalışıyor ve sektörün en hızlı<br />

büyüyen firmalardan biri konumunda.<br />

Öyle ki; 2015 yılında 12.000 kişi olan günlük üretim<br />

miktarını iki katından daha fazla bir miktara ulaştırmış<br />

durumda.<br />

Amacımız, büyük küçük demeden tüm kurum ve<br />

kuruluşlardaki değerli müşterilerimize besleyici ve<br />

insan sağlığını olumlu yönde etkileyen yemeklerimizi<br />

sunmak.<br />

Müşterilerimize değer veriyoruz.<br />

Müşterilerimize sunduğumuz yemeğin ne kadar<br />

büyük bir öneminin olduğunun farkındayız. Bence<br />

kutsal bir iş yapıyoruz. Doğrudan veya dolaylı olarak<br />

insanların sağlığına dokunuyoruz. Böyle bir<br />

Mali açıdan ne durumda olursak olalım, işletmemizin<br />

fiziki yapısına ve modernizasyonuna öncelik verdik.<br />

İnsan odaklı çalıştığımız için hataları en aza indirecek<br />

Mekaş Pazarlama Müdürü Esra KUYU<br />

ÖZTÜRK `e firmanın pazarlama stratejilerini<br />

ve müşteri ilişkilerini sorduk.<br />

Firmamız; her gün yüzlerce noktaya, binlerce kişiye<br />

yemek hizmeti veriyor. İnsanların temel ihtiyacı olan<br />

beslenmesine, sağlığına ve hatta yemek zevkine hitap<br />

etmemiz gerekiyor. Bunu yaparken de birçok<br />

hassasiyeti ve inceliği düşünmek zorundasınız.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


18<br />

Pazarlamamızdaki en önemli strateji; arkamızda<br />

mutlu ve memnun müşteriler bırakmak…<br />

Bunu sağladığınız zaman bazen müşteriler sizden<br />

gelip yamak talep edebiliyor. O yüzden kaliteli,<br />

güvenli, hızlı ve ekonomik yemeği müşterilere<br />

sunduğumuz an hizmetimiz yeni müşterileri çekiyor.<br />

İşin en önemli ayağı işletmede bitiyor.<br />

sağlamak. Bunun dışında ise birçok fikrimiz oluyor<br />

tabi ki. Bazılarını deniyoruz, eğer memnuniyet<br />

oluşursa sistemimize alıyoruz.<br />

Ayrıca kurum ve kuruluşların ardından en önemli<br />

hedefimiz bireysel tüketiciler diyebilirim. Bu konuda<br />

sabırla ve Ar-Ge destekli çalışmalarımız devam ediyor.<br />

Aslına bakarsanız, işletmedeki yönetici için ise<br />

hammadde temini daha önemli. Bu zincir bu şekilde<br />

gidiyor.<br />

Tarladan sofraya, çiftlikten çatala misali<br />

uzun ve zahmetli bir süreç ile işimizi<br />

yürütmeye çalışıyoruz.<br />

Kardeşleriniz Arasındaki İş Bölümü Nasıl<br />

İşletmede?<br />

Kız ve erkek kardeşim ile birlikteyiz firmada. Tabi ki<br />

babam Mehmet Emin KUYU da başımızda bize<br />

rehberlik ediyor.<br />

Kız kardeşim Naime TAVŞAN satın alma ve işletmenin<br />

idaresini yürütürken, kardeşim Mehmet KUYU ile<br />

birlikte biz de pazarlamayı yönetiyoruz.<br />

Hedefleriniz Neler?<br />

Klasik bir cevap gibi gelecek ama; ilk hedefimiz<br />

mevcut müşterilerimizin daimi memnuniyetini<br />

Modern toplumun getirdiği bazı sorunlar bizi bu<br />

yönde düşünmeye sevk etti. Bazı insanlar o kadar çok<br />

çalışıyor ki, evde yemek yapmak için vakit<br />

bulamıyorlar.<br />

Yorgunlukla beraber dışarı çıkmak da bir zahmet<br />

olabiliyor. Biz de bu durumdaki potansiyel<br />

müşterilerimiz için çeşitli çalışmalar içerisine girdik.<br />

Ancak beslenme gibi ciddi bir konuda hızlı hareket<br />

etmek yerine ağır ve emin adımlarla gitmek daha<br />

mantıklı gibi geliyor.<br />

Müşterilerimizin talepleri bizim Ar-Ge çalışmalarımıza<br />

yön veriyor. Gelen şikâyet ve talepler doğrultusunda;<br />

mükemmelliği yakalamak adına çalışmalarımıza<br />

bıkmadan ve usanmadan devam ediyoruz. İşlerimize<br />

nasıl yön vereceğimiz ve gelecek hedeflerimiz söz<br />

konusu olduğunda en önemli referansımız<br />

müşterilerimiz ve onların talepleridir.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


20 21<br />

Değerlendirme yapılırken öncelikle işletmedeki mevcut önlemlerini belirlemek gereklidir.<br />

<strong>Gıda</strong> Savunması (Food Defence)<br />

durumu analiz etmek ve sonrasında gerekli kontrol<br />

Tuğba ŞİMŞEK<br />

Uludağ İçecek Kalite<br />

Güvence ve Ar-Ge<br />

Müdürü<br />

<strong>Gıda</strong> Savunması; gıda tedarik<br />

zincirinin, kasıtlı olarak kullanılan<br />

biyolojik, kimyasal, fiziksel ve<br />

radyolojik ajanlardan korunması için<br />

veya ekonomik kazanç sağlamak<br />

amacıyla yapılacak hilelerin<br />

engellenmesi için sistematik bir<br />

organizasyon yapısı oluşturulmasıdır.<br />

Bu kavram gıda güvencesi ve gıda<br />

güvenliği gibi kavramlarla<br />

karıştırılabilmektedir. <strong>Gıda</strong> güvenliği sisteminde yer alan<br />

Tehlike Analizi ve Kritik Kontrol Noktaları (HACCP) sistemi<br />

ürün güvenliğini etkileyen tehlikelerin önceden<br />

belirlenmesi ve kontrol altına alınmasını sağlayan<br />

sistematik bir yaklaşımdır ve burada kasıtlı olmayan<br />

kontaminasyonlar söz konusudur.<br />

<strong>Gıda</strong> üretiminde çalışan bir işçi, ücret ve menfaatlerinden<br />

hoşnut olmaması nedeniyle üretim sırasında ürünlere<br />

zarar verebilir. Birbirine rakip firmalar tarafından da bu tip<br />

eylemler gerçekleştirilebilir. Burada şirketlere hem<br />

ekonomik hem de marka güveni açısından zarar verilmesi<br />

hedeflenmektedir. ABD’de bu tip olaylar yaşanmıştır.<br />

Örneğin üretilen dondurulmuş gıdaların bir işçi tarafından<br />

malathion adlı bir böcek öldürücü ile kirletilmesi sonucu<br />

zehirlenme olayları yaşanmış, ürünler geri çekilmiştir.<br />

1984 yılında Dallas eyaletinde bir yerel seçim sonucunu<br />

etkilemek amacıyla bir grup tarafından restoranlarda<br />

bulunan salata barları salmonella ile kasıtlı olarak<br />

kontamine edilmiş, çok sayıda zehirlenme vakası ortaya<br />

çıkmıştır. 2008 yılında, Çin’de süt tozuna melamin<br />

katılması da bir örnek olarak verilebilir.<br />

Amerika ve İngiltere gibi ülkelerde gıda savunması konusu,<br />

artan terör eylemleriyle beraber daha da önem<br />

kazanmaktadır. Bu konu özellikle BRC-food global gıda<br />

güvenliği standardında çok detaylı olarak ele alınmasa da<br />

güvenlik (security) ve acil durumlara hazırlık başlıkları<br />

altında gıda firmalarından bir takım gerekliliklerin yerine<br />

getirilmesini beklemektedir.<br />

IFS-food-vers.6 standardına food defence (gıda savunma)<br />

konusu ayrı bir bölüm olarak eklenmiştir. FSCC 22000<br />

standardı PAS 220 kılavuzunda da aynı şekilde food<br />

defence konusu ayrı bir başlık olarak ele alınmaktadır.<br />

ABD’de, <strong>Gıda</strong> Güvenilirliği Modernizasyon Yasası<br />

gereğince, büyük gıda şirketlerinin, gıdaların mikroplar ve<br />

kimyasallarla kasıtlı olarak kirletilmelerini önleyecek<br />

adımları atmalarını zorunlu hale getirecek hükümler yer<br />

almaktadır.<br />

Ülkemizde henüz büyük, kurumsal bazı şirketler haricinde<br />

bu konuda uygulamalar bulunmamakta, ancak ABD<br />

yasasının özellikle ithal edilen gıdaların güvenilirliği<br />

konusuna odaklanan hükümleri ülkemizden ABD’ye gıda<br />

ürünü gönderen firmaların bu konuda hazırlıklı olmalarını<br />

gerektirmektedir. Bazı global gıda güvenliği<br />

standartlarında da gıda savunma konusu yer alıyor. Büyük<br />

perakende zincirleri tedarikçilerinin gıda savunma planları<br />

olmasını talep etmektedir.<br />

ABD Tarım Bakanlığı ve <strong>Gıda</strong> ve İlaç İdaresi (FDA) son<br />

yıllarda bu konuda dünya genelinde eğitimler vermektedir.<br />

Bu eğitimler ile gıda tedarik zincirini kasıtlı<br />

kontaminasyona karşı korumanın ve uluslararası tarım<br />

ticaretinin güvenliğini ve bütünlüğünü proaktif olarak<br />

korumak için oluşturulacak düşük maliyetli ya da<br />

maliyetsiz yaklaşımların önemi konusunda global<br />

farkındalığın arttırılması hedefleniyor.<br />

<strong>Gıda</strong> sektöründe gıda savunma konusunda<br />

ele alınacak konular ve yapılacaklar özet<br />

olarak aşağıdaki gibidir.<br />

1-İşletmede gıda savunma konusunda<br />

değerlendirme yapmak<br />

Bunun için işletme iç ve dış sahasında her bir<br />

alan için ve dışardan gelen ziyaretçiler /<br />

taşeronlar / araçlar için işletmenin almış<br />

olduğu güvenlik önlemlerini sorgulamak<br />

gerekir:<br />

-Dış alan güvenliği<br />

-İşletmeye gelen ziyaretçiler ve araçlar<br />

-İşletme personeli<br />

-Prosesler<br />

-Tesis iç alanları (depolama, sevkiyat)<br />

-Yardımcı tesisler (su, hava, buz, buhar)<br />

-Laboratuvar<br />

-Bilgisayar sistemleri<br />

2-<strong>Gıda</strong> savunma planı oluşturmak<br />

Mevcut durum değerlendirmesi yapıp, yukarıdaki her bir<br />

başlık için alınacak gıda savunma önlemlerini belirlemek<br />

gerekir.<br />

3-<strong>Gıda</strong> savunması konusunda sorumlu<br />

kişileri atamak<br />

4-Sorumlu kişilere bu konuda eğitim<br />

vermek<br />

5-<strong>Gıda</strong> savunma planını uygulamak<br />

6-<strong>Gıda</strong> savunma planının belirli<br />

aralıklarla etkinliğini doğrulamak için<br />

denetim ya da tatbikat yapmak.<br />

<strong>Gıda</strong> Savunması düzenlemesi ile hem<br />

Amerika’da hem de Amerika dışındaki<br />

ülkelerde bulunan işletmelere, yazılı bir gıda<br />

savunma planı oluşturma zorunluluğu<br />

getiriliyor.<br />

İşletmeler tarafından hazırlanacak olan gıda savunma planı<br />

ile genel halk sağlığı üzerinde geniş çaplı bir zarara yol<br />

açma kastına karşı gıda tedarikinde zafiyet alanlarının<br />

belirlenmesi gerekiyor.<br />

FDA <strong>Gıda</strong> ve İlaç Komisyonu, düzenlemenin <strong>Gıda</strong> Güvenliği<br />

Modernizasyonu Yasasının diğer bileşenleri ile birlikte<br />

uygulanacağını, böylelikle problemlerin ortaya çıkmadan<br />

önlenebileceğini belirtiyor.<br />

Uluslararası tağşişin önlenmesine yönelik bu son<br />

düzenlemenin, küreselleşen ve günden güne daha<br />

karmaşık hale gelen gıda tedarikinin güvenliğini daha fazla<br />

güçlendireceği belirtilmektedir.<br />

Son düzenlemenin yayımlanmasının ardından bu<br />

düzenlemelere uyum sağlanması için gıda üreticilerine,<br />

işletmenin büyüklüğüne bağlı olarak üç ve beş yıl arasında<br />

zaman tanınıyor.<br />

Referanslar : https://www.fda.gov/food/fooddefense/<br />

Ürün Sorumluluk Sigortasn duydunuz mu?<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


İnsan Sağlığına Zararlı Şaşırtıcı 5 Besin<br />

23<br />

ABD’nin ünlü sağlıklı beslenme sitesi ‘EatThis’ geçtiğimiz<br />

günlerde insan sağlığına zararlı 75 besini açıkladı.<br />

Ben de sizler için aralarından sağlıklı olduğunu düşünüp<br />

tükettiğimiz 5 şaşırtıcı besin seçtim. Hadi başlayalım.<br />

1) DİYET İÇEÇEKLER<br />

Zararlı İçerik: BPA (Bisfenol A), Aspartam<br />

Birçoğumuz şeker içermediği için diyet içecekleri tercih<br />

ediyoruz ancak neredeyse tüm diyet içecekler, aspartam<br />

veya glikoz seviyesini yükselten yapay tatlandırıcılar<br />

içeriyor.<br />

Yapılan araştırmalara göre bu yapay tatlandırıcılar<br />

kanserojen etkiye sahip oldukları gibi birçok hastalıkta da<br />

tetikleyici rol oynamaktadır.<br />

Bazı içeceklerde bulunan karamelize edici boyaların Ulusal<br />

Toksikoloji Programı tarafından yapılan çalışmalarda<br />

farelerde kanserli hücreleri ve tümör oranını artırdığı<br />

ispatlanmıştır.<br />

2) ŞEKERLİ TAHILLAR<br />

Zararlı İçerik: BHT, BHA, Eklenti Şeker<br />

BHT ve BHA adlı koruyucu maddeler yapay antioksidanlar<br />

olarak tahıl ve tahıl ürünlerinde tazeliği muhafaza etmek<br />

için kullanılıyor. Ancak bu maddeler beynin sinir ağını<br />

etkileyip davranış değişikliklerini ve kanseri tetikliyor.<br />

Obezite, kalp hastalıkları ve diyabet gibi hastalıklara neden<br />

olan bu katkı maddelerinin kullanımı İngiltere, Avustralya,<br />

Yeni Zelanda ve Japonya gibi birçok ülkede yasaklanmıştır.<br />

3) ESMER PİRİNÇ<br />

Zararlı İçerik: Arsenik<br />

Lif içeriği yüksek olan ve metabolizma için gerekli<br />

Selenyum içermesine rağmen esmer pirinç yerine beyaz<br />

pirinç tercih etmemiz için bir neden var! O da esmer<br />

pirinçteki arsenik miktarı.<br />

Amerikan <strong>Gıda</strong> ve İlaç Dairesi tarafından yapılan son<br />

analizler esmer pirinçteki arsenik miktarının endişe edici<br />

derecede yüksek olduğunu gösteriyor.<br />

Uzun süreli alımında ise cilt, mesane ve akciğer kanserine<br />

neden olduğu gibi kalp hastalıklarını da tetikliyor.<br />

Ülkemizde de son zamanlarda kullanımı yaygınlaşmış<br />

esmer pirinci tüketmeye karar verirken tekrar düşünmekte<br />

fayda var.<br />

4) DİYET DONDURMALAR<br />

Zararlı İçerik: Polisorbat 80<br />

Bir katkı maddesi olan Polisorbat 80 (P80) bağımlılık yapıcı<br />

etkiye sahip olmakla birlikte dondurmada kremsi dokuyu<br />

ve uzun süreli raf ömrünü vermeye yardımcı olmaktadır<br />

ancak sağlığa zararlı olduğu çalışmalarca kanıtlanmıştır.<br />

Georgia State Üniversitesi araştırmacıları tarafından 2016<br />

yılında fareler üzerinde yapılan bir çalışmada, bu sentetik<br />

emülsiyon yapıcı maddenin kolon kanseri hücrelerinin<br />

gelişmesi için ideal bağırsak koşulları oluşturduğu<br />

ispatlanmıştır.<br />

5) PROTEİN BARLARI<br />

Zararlı İçerik: Şeker, Yapay Tatlandırıcılar,<br />

Polisorbat 60<br />

Şeker, kanserojen renkler ve diğer bileşenlerle bir araya<br />

geldiğinde potansiyel olarak toksik bileşikler oluşturabilen<br />

bir emülgatör olan Polisorbat 60 bu atıştırmalıkları daha<br />

sağlıksız bir hale getiriyor.<br />

Şekersiz tarifleri tercih ederek daha iyi bir seçim yaptığınızı<br />

düşünüyorsanız, tekrar düşünün.<br />

Şekersiz protein barlarında kullanılan yapay tatlandırıcılar,<br />

Beslenme ve Diyetetik Akademisi Dergisi’nde yakın<br />

zamanda yapılan bir araştırmaya göre, kilo artışı ve<br />

kardiyometabolik risk ile doğrudan ilişkilendirilmiştir.<br />

Sizler de alışveriş yaparken alacağınız gıdaların besin<br />

içeriğini inceleyerek bu gibi sağlıklı görünen ancak zararlı<br />

besinlerden uzak durabilirsiniz.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


GIDA SEKTÖRÜNDE ÇALIŞANLARA “HİJYEN EĞİTİM BELGESİ” ZORUNLULUĞU<br />

Gülizar BAŞOL<br />

<strong>Gıda</strong> Danışmanı<br />

5 Temmuz 2013 tarihinde Resmi<br />

gazetede yayınlanan bir<br />

yönetmelikle gıda firmalarında<br />

çalışanlar ve ya işe girmek<br />

isteyenler için Hijyen Eğitimi<br />

zorunluluğu getirilmiştir.<br />

Başta gıda üretim ve perakende iş yerleri olmak üzere,<br />

çeşitli sıhhi ve gayrisıhhi iş yerlerinde çalışanların<br />

yaptırmak mecburiyetinde olduğu portör muayeneleri<br />

yerine Hijyen Eğitimi alınması zorunluluğu getirilmiştir.<br />

noktasında gıdanın işlenmesi, depolanması ve benzeri<br />

hizmetlerin verildiği iş yerleri bulunmaktadır.<br />

<strong>Gıda</strong> işletmelerinde, Genel Müdürlük<br />

tarafından verilen “Hijyen Belgesine” sahip<br />

olmayan kişiler çalıştırılmayacaktır.<br />

İş yeri sahipleri ve işletenleri, çalışanlarının hijyen<br />

eğitimi almasından ve belgeli olarak çalıştırılmasından<br />

birinci derecede sorumludur.<br />

25<br />

Hijyen Eğitimleri, Milli Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu<br />

Öğrenme Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenecek olup,<br />

yönetmelik gereği eğitim alması zorunlu kişilerin,<br />

bulundukları yerde Halk Eğitim Merkezlerine, Meslek<br />

Eğitim Merkezleri ve Esnaf odalarına müracaat etmeleri<br />

gerekmektedir.<br />

Genel Müdürlük bünyesinde, eğitimlerin planlanması için<br />

iş kollarının gruplandırmasını yapmak, iş kollarının yapısına<br />

uygun olarak eğitimleri planlamak ve iş kollarının<br />

durumuna göre eğitim içeriğini belirlemek üzere bir<br />

komisyon kurulacaktır.<br />

Bu Yönetmelik aşağıda belirtilen iş kollarını<br />

kapsamaktadır:<br />

1. <strong>Gıda</strong> üretim ve perakende iş yerleri,<br />

2. İnsani tüketim amaçlı sular ile doğal<br />

mineralli suların üretimini yapan iş<br />

yerleri,<br />

3. Kaplıca, hamam, sauna, berber,<br />

kuaför, dövme ve pirsing yapılan<br />

yerler, masaj ve güzellik salonları ve<br />

benzeri yerler,<br />

4. Otel, motel, pansiyon ve misafirhane<br />

gibi yerler.<br />

Perakende iş yerleri ile ilgili kısmı biraz daha açıklayacak<br />

olursak; bu kategoride ana dağıtım merkezleri, hazır<br />

yemek hizmeti, iş yeri ve kurum yemekhaneleri,<br />

restoranlar ve diğer benzeri gıda hizmetlerinin sunulduğu<br />

yerler, dükkânlar, toptan satış yerleri, süpermarketler<br />

dâhil olmak üzere, son tüketiciye satış ve dağıtım<br />

Bizzat çalışmaları durumunda iş yeri sahipleri ve işletenleri<br />

de bu eğitimi almaya mecburdular. Yapılan denetimlerde<br />

“Hijyen Eğitim Belgesi” sorulacak olup, bu belgeyi<br />

almamış olanlar hakkında 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha<br />

Kanunu’nun 282’nci maddesine göre cezai müeyyide<br />

uygulanacaktır.<br />

Peki bu eğitimler nasıl yapılacak ve<br />

eğitim konuları neler olacak?<br />

Yapılan eğitimler sekiz saatten az olmayacaktır. Eğitim<br />

sonunda katılımcılar sınava tabi tutulurlar ve e-yaygın<br />

sistemi üzerinden kurs bitirme belgesi verilir. Belgeler, kişi<br />

hizmet verdiği sürece geçerli kabul edilir.<br />

Eğitimlerin içerikleri, hijyen ilkelerine uyulmaması<br />

sebebiyle halk sağlığı açısından risk oluşturduğu bilinen<br />

virüslerin, bakterilerin, parazitlerin, mantarların ve diğer<br />

enfeksiyon etkenlerinin genel özelliklerini, bulaşma<br />

yollarını, hangi iş kolunda nasıl bulaşmalar olabileceğini<br />

veya halk sağlığının nasıl tehdit göreceğini, hastalık<br />

belirtilerini ve korunma yollarını ihtiva edecek şekilde<br />

düzenlenir.<br />

Çalışanlar, hastalıkları konusunda işverene bilgi vermekle<br />

yükümlüdürler. <strong>Gıda</strong> ile taşınabilen bir hastalığı olan veya<br />

bu hastalığın taşıyıcısı durumundaki kişiler ile ishali<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


26<br />

bulunanlar iyileşme halini yani bulaştırıcılığının olmadığını<br />

sağlık raporuyla belgeleyene kadar iş yerlerinde çalışamaz<br />

ve çalıştırılamazlar.<br />

<strong>Gıda</strong> işletmeleri diğer iş kollarından farklı olarak insan<br />

sağlığını doğrudan ilgilendiren önemli bir pozisyonda<br />

bulunmaktadır. <strong>Gıda</strong> işyerleri nasıl diğer işletmelerden<br />

farklı olarak planlanıp, kurulum aşamasında asgari teknik<br />

hijyenik şartlara uygun olarak inşa ediliyorsa, tabi ki bu<br />

işletmelerde çalışan personelin de diğer işletmelerde<br />

çalışanlardan farklı olarak belli şartlara haiz olmaları<br />

gerekmektedir.<br />

Siz istediğiniz kadar düzgün ve hijyenik şartlara uygun bir<br />

işletme olun çalışan personelin bu bilince sahip olmaması<br />

tüm emekleri boşa çıkarmaktadır. Bu nedenle gıda<br />

işletmelerinde işe girecek personelin önceden<br />

bilgilendirme eğitimine tabi tutularak hijyen eğitim belgesi<br />

alması önemli olmaktadır.<br />

Temmuz ayından itibaren “Hijyen Eğitim Belgesi” olmayan<br />

personel gıda işletmelerinde çalıştırılmayacaktır. Sağlıklı<br />

ve eğitimli personelle sağlıklı gıdalar üretmek<br />

temennisiyle.<br />

Yumurta nasıl daha kolay soyulur?<br />

Katı haşlanan yumurtaları kolayca soymak için<br />

kaynar sudan çıkardıktan sonra hemen soğuk suya<br />

tutun ve bir süre soğuk suda bekletin. Su kabuğun<br />

gözeneklerinden girerek soymayı kolaylaştırır.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


<strong>Gıda</strong>ların Kimliği : Etiket<br />

29<br />

Emel MOLLA<br />

<strong>Gıda</strong> ve Kontrol<br />

Genel Müdürlüğü<br />

Hangi konuda olursa olsun bilgi<br />

kirliliği akıllarda karışıklığa ve sonu<br />

gelmeyen sorulara yol açıyor.<br />

Günümüzde gıda konusunda da aynı<br />

sorunu yaşıyoruz.<br />

Bilimsel bir temele dayanmayan,<br />

kulaktan kulağa yayılan bilgiler<br />

tüketicilerin aklına birçok soru<br />

getiriyor: Bu gıda gerçekten doğal<br />

mı? İçinde koruyucu veya<br />

renklendirici bir katkı maddesi var<br />

mı? Besin öğeleri? Alerjen bilgisi? Gluten? …<br />

Gluten içeren tahıllar, kabuklular, yumurta ve yumurta<br />

ürünleri, balık ve balık ürünleri, yer fıstığı ve ürünleri, soya<br />

fasulyesi ve ürünleri, süt ve süt ürünleri, sert kabuklu<br />

meyveler, kereviz, hardal, susam tohumu, acı bakla,<br />

yumuşakçalar ve bunlardan elde edilen ürünler, kükürt<br />

dioksit ve sülfitler alerjen bildirimi yapılması gereken on<br />

dört madde…<br />

Tüketiciler bu soruların cevaplarını gıdaların etiketleri<br />

üzerinde arıyor. <strong>Gıda</strong> işletmecileri de etiketler yoluyla<br />

tüketicilere ulaşıyor. Peki, bu etiketler nasıl hazırlanıyor?<br />

Etiketler düzenlenirken hangi kurallara uyulması<br />

gerekiyor?<br />

Ülkemizde gıda etiketlerinde yer alması gereken bilgilere<br />

ilişkin yasal düzenleme <strong>Gıda</strong>, Tarım ve Hayvancılık<br />

Bakanlığı tarafından yayımlanmış olan Türk <strong>Gıda</strong> Kodeksi<br />

<strong>Gıda</strong> Etiketleme ve Tüketicileri Bilgilendirme<br />

Yönetmeliği’dir. Yönetmeliğin gıda hakkında bilgilendirme<br />

açısından tüketicilerin üst düzeyde korunmasına ilişkin<br />

kuralları belirlemek amacıyla yayımlandı.<br />

Bu Yönetmelikte yer alan hükümler toplu tüketim yerleri<br />

tarafından sunulan gıdalar dâhil olmak üzere son<br />

tüketiciye sunulması amaçlanan tüm gıdaları, toplu<br />

tüketim yerlerine yönelik olarak hazırlanan gıdaları ve gıda<br />

işletmecileri arasında arz edilen gıdaları kapsıyor. Yani<br />

etiketler ile ilgili aklımıza takılan soruların cevapları bu<br />

düzenlemede mevcut aslında.<br />

Ocak ayında yayımlanan ve yeni bazı uygulamaları da<br />

beraberinde getiren kapsamlı bir düzenlemeden<br />

bahsediyorum.<br />

Yönetmeliğin her bölümü tüketicileri yakından<br />

ilgilendiriyor. Bu nedenle tek bir yazı ile anlatabilmem<br />

mümkün değil. Sanıyorum bu konuyu birkaç yazı ile<br />

anlatacağım. Bir yerden başlamak lazım…<br />

<strong>Gıda</strong> Etiketlerinde Alerji veya İntoleransa Neden Olan<br />

Belirli Maddeler veya Ürünler Nasıl Belirtilmelidir?<br />

<strong>Gıda</strong>ların etiketinde tüketici hassasiyetleri göz önünde<br />

bulundurularak belirlenen on dört alerji veya intoleransa<br />

neden olan belirli madde veya ürüne dair alerjen bildirimi<br />

yapılması zorunlu.<br />

Alerji veya intoleransa neden olan madde veya ürün<br />

adlarının gıdanın etiketinde yer alan bileşenler listesinde<br />

açıkça belirtilmesi gerekiyor. Bu bilgiyi verirken listede<br />

kolayca fark edilmesi sağlanmalı. Farklı bir yazı stili, punto<br />

büyüklüğü arka plan rengi ile bu bilgi vurgulanabilir.<br />

Örneğin buğday unu, şeker, bitkisel yağlar yumurta…<br />

şeklinde devam eden bir bileşen listesinde alerjenlerin bu<br />

ve buna benzer şekilde belirtilmesi uygundur.<br />

Bileşen listesi bulundurma zorunluluğu bulunmayan<br />

gıdalarda alerji veya intoleransa yol açan madde veya<br />

ürün “…. içerir” şeklinde belirtilmelidir.<br />

Eğer bir gıdanın tüm bileşenleri alerji veya intoleransa<br />

neden oluyorsa alerjiye veya intoleransa yol açan<br />

maddelerin tümü bileşenler listesinde farklı yazı tipi, stili<br />

veya arka plan rengi vb. şeklinde vurgulanabilir.<br />

Ayrıca tüm bileşenlerin alerjen olduğuna dair “Ürünün tüm<br />

bileşenleri alerjendir”, “Tüm bileşenler alerjendir.” gibi<br />

ifadelerle vurgulu bir şekilde yazılabilir.<br />

<strong>Gıda</strong>nın adı, alerji veya intoleransa yol açan madde veya<br />

ürüne açıkça atıfta bulunuyorsa ilgili madde veya ürünü<br />

etikette ayrıca belirtmek zorunlu değildir.<br />

Örneğin adı ile süt ürünü olduğu açıkça bilinen tereyağı,<br />

peynir, yoğurt, krema gibi ürünler için bir zorunluluk<br />

bulunmamaktadır.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


30 31<br />

Mustafa ZORLU<br />

Safran Çevre Sağlık<br />

iş Geliştirme<br />

Kalite Güvence<br />

Müdürü<br />

Kalitesizlik Maliyeti<br />

Güvenli ve sürdürülebilir gıda temini<br />

tüm Dünya’nın gündeminde. Küresel<br />

ısınma ve artan nüfus ile gıda temini<br />

gittikçe zorlaşıyor.<br />

Yazımın başlığının neden “Kalitesizlik<br />

Maliyeti” olduğunu merak edenleriniz<br />

olabilir. Meslek hayatımın büyük<br />

bölümünde kalite sistemleri üzerine<br />

çalıştım ve şunu gördüm; üreticiler,<br />

kaliteli ürün üretmek için uğraş<br />

veriyor ama kalitesizliğin oluşturduğu maliyet üzerinde<br />

durmuyor.<br />

“Hayatta en önemli şey kazançlarınızı kullanmak değildir.<br />

Asıl önemli olan kayıplarımızdan kazanç sağlamamızdır.”<br />

William BOLITH<br />

Kalitesizlik maliyeti için “israf” demek çok yanlış olmaz.<br />

Maliyet Nedir?<br />

Maliyetin bilinen tanımı; “girdiler + işçilik + enerji + nakliye<br />

+ finans gideri + genel gider” gibi masrafların toplamıdır.<br />

Günümüzde ise bu tanım değişmiştir. Ürünün ya da<br />

hizmetin pazarda kabul edilebilir bir fiyatı vardır. İşletme<br />

olarak bizler, pazardaki bu fiyata göre kar edebilecek<br />

şekilde ürün ya da hizmeti üretmek zorundayız.<br />

Bu durumda klasik maliyet tanımı, ürün ya da hizmetin<br />

satılması için yetersiz kalmaktadır. Öyle ise kar edebilmek<br />

için, kayıpların yani kalitesizlik maliyetlerinin önüne<br />

geçmeliyiz. Başka bir ifade ile “İşletmeler için esas olan,<br />

kaliteli mal ve hizmet üretmek değil, kalitesiz ya da düşük<br />

kaliteli mal ve hizmet üretmemektir” diyebiliriz.<br />

Kalite Maliyeti / Kalitesizlik Maliyeti Nedir?<br />

Kalite maliyetleri, kusurları önlemek ve faaliyetleri<br />

değerlendirmek için yapılan harcamalar ile ürün ve<br />

hizmetlerin belirlenen şartları karşılayamamasından doğan<br />

iç ve dış başarısızlık sonucu oluşan kayıplar olarak<br />

tanımlanabilmektedir.<br />

Tanımdan da anlaşılacağı üzere, kalite maliyetleri; önleme,<br />

değerlendirme ve iç başarısızlık - dış başarısızlık maliyetleri<br />

olarak sınıflandırılmaktadır.<br />

1. Önleme maliyetleri; kullanıma uygun olmayan<br />

ürünlerin üretimini önlemek için katlanılan<br />

maliyetler,<br />

2. Değerlendirme maliyetleri; muayene, test ve diğer<br />

kalite kontrol fonksiyonları ile ürünlerin kalitesini<br />

belirlemek (ölçmek) için katlanılan maliyetler,<br />

(Bu 2 madde, İyi kaliteyi sağlamanın, kaliteyi<br />

üretmenin maliyetleri)<br />

3. İç başarısızlık maliyetleri; ürün tüketiciye varmadan<br />

önce ortaya çıkan, kusurlu ürün maliyetleri ve<br />

ürünlerdeki kusurları düzeltmek için katlanılan<br />

maliyetler,<br />

4. Dış başarısızlık maliyetleri; kusurlu ürünlerin<br />

tüketiciye ulaşması sonucu katlanılan maliyetlerdir.<br />

(Müşteri memnuniyetsizliği)<br />

(Son 2 madde, Düşük kalitenin, kaliteyi<br />

üretememenin maliyetleri)<br />

Kalitesizlik Maliyetlerinin Önüne<br />

Geçmek İçin Ne Yapmalıyız?<br />

Öncelikle tüm maliyet unsurlarını, tanımlamalı, ölçmeliyiz.<br />

Klişe bir söz; “ölçemediğini yönetemezsin!”<br />

İşletmelerimizde görünen maliyetler üzerinde durulmakta,<br />

fakat görünmeyen maliyetler üzerinde durulmamakta<br />

ve/veya durulamamaktadır. Durulamıyor, çünkü tanımlı<br />

değil. Tanımlı olmadığı için ölçülemiyor.<br />

Bir kılavuza ihtiyacımız var. Bence bu kılavuz, Uluslararası<br />

standartlardır. ISO 9001, ISO 22000, BRC, IFS vd.leri,<br />

Standartlar ile sistemlerimizi gözden geçireceğiz ve<br />

gereklerini yerine tam getirerek, sistemimizde ki açıkları,<br />

kayıpları, aksamaları görünür yapacağız, ölçeceğiz ve<br />

yöneterek işletmelerimizin verimliliğini artıracağız.<br />

Kalitesizlik maliyetinin işletmelere en önemli etkisi,<br />

mutsuz müşteri yaratmasıdır. Hepimiz biliyoruz, “sadece<br />

tek bir patron vardır, o da müşteridir. Parasını başka yere<br />

harcayarak, patron dâhil herkesi işsiz bırakabilir.<br />

Kalitesizlikte müşteri kaybını getirir.”<br />

Electrolux Genel Müdürü, A. Scharp’ın bir sözü ile yazımı<br />

sonlandırayım; “Maliyetleri yükselten kalite değil,<br />

kalitesizliğin kendisidir”<br />

<strong>Gıda</strong>ya ilişkin her türlü ihbar ve şikâyeti kabul etmek ve<br />

tek bir noktadan yönetmek üzere <strong>Gıda</strong> Tarım ve<br />

Hayvancılık Bakanlığı tarafından kurulan Alo <strong>Gıda</strong> 174<br />

hattı tüketiciler tarafından yoğunlukla kullanılıyor.<br />

Sekiz yıldır faaliyette olan Alo <strong>Gıda</strong> Hattı her yıl artan bir<br />

taleple ilgi görmeye devam ediyor.<br />

Peki, süreç nasıl işliyor? Anlatalım...<br />

1. Tüketici; uygun olmadığını düşündüğü bir gıda ya<br />

da işletme ile ilgili şikayetini Alo 174 `e bildirir.<br />

1. İşletmenin tam adı ve adresi<br />

2. Ürünün adı<br />

3. Kendine ait T.C. Kimlik Numarası istenir.<br />

(Burada verilen T.C. Kimlik Numarası<br />

herhangi bir kişiyle paylaşılmaz.)<br />

4. Telefon Numarası (SMS için)<br />

5. Şikayet edene bir adet takip numarası<br />

verilir. SMS ile kendisine gönderilir.<br />

2. Sisteme girilen şikayet; sorumlu bulunan İl<br />

Müdürlüğüne gönderilir.<br />

3. Şikayetin çözümü için 15 günlük yasal süreç başlar.<br />

4. İl Müdürlüğündeki Alo <strong>Gıda</strong> Sorumlusu şikayetleri<br />

ilgililere paylaştırır.<br />

ALO GIDA (174)<br />

5. Şikayet metnini alan Kontrol Görevlisi denetim<br />

programı yapar ve ilgili işletmeyi şikayette<br />

bahsedilen hususlara dikkat ederek denetler.<br />

6. Kontrol Görevlileri denetim ile ilgili sonuç ve<br />

tespitleri sisteme girer.<br />

7. Sistem yetkilileri şikâyet sonucunu şikayetçiye<br />

bildirir.<br />

Alo <strong>Gıda</strong> 174 şikâyetleri henüz şikayet anında sisteme<br />

girildiğinden bağlayıcı ve zorlayıcı bir sürece sahiptir.<br />

Kişisel inisiyatifler kullanılamaz. Robotik bir sistem ile<br />

görev ifa edilir. Bu yüzden başarılı olduğunu<br />

düşünüyorum. Gelelim istatistiklere…<br />

2016 yılında 50.000 civarın Alo 174 denetimi yapılmış.<br />

Toplam denetim ise 890.000 civarında.<br />

Bu 50.000 denetimden 8800 adedi olumsuz olarak<br />

sonuçlanmış. Yani şikayetlerin % 17 sine idari işlem<br />

yapılıyor. Tabi ki bu kalan % 83 lük kısmının olumlu<br />

olduğu anlamına gelmesin. Bazen süre verilmesi gereken<br />

durumlar da olabiliyor işletmelere...<br />

Her hangi bir işletme veya ürünle ilgili olumsuz bir<br />

görüşünüz varsa; yapacağınız en akıllı iş Alo 174`ü aramak.<br />

RENKSİZ BİR KAHVE ALIR MISINIZ?<br />

Clear Coffee isimli bir kahve firması daha önce hiç<br />

denenmemiş yöntemlerle yeni bir formül geliştirerek<br />

dünyanın ilk renksiz kahvesini üretti.<br />

Çok fazla kahve tüketen kişilerde meydana gelen diş<br />

lekeleri ve birtakım problemler için geliştirilen bu kahve<br />

dişlerde lekelenmeye neden olmayan ferahlatıcı bir içecek<br />

olarak tanımlanıyor.<br />

Bu kahveyi normal kahveden ayıran özellikler ise tamamen<br />

renksiz ve doğal bir içeriğe sahip olması. 100 mililitresinin<br />

sadece 2 kalori olması da kahve tüketicileri için büyük bir<br />

önem taşıyor.<br />

David Nagy ve kardeşi Adam tarafından formülü geliştiren<br />

bu kahveye, işlenmeye bağlı kafein kaybının telafi edilmesi<br />

için yüksek kaliteli doğal kafein ilave ediliyor.<br />

Kavrulmuş Arabica kahvesi kullanılarak üretilen Clear<br />

Coffee‘nin içeriğinde ise sadece su, kavrulmuş kahve<br />

çekirdekleri ve doğal kafein bulunuyor. Herhangi bir<br />

koruyucu, eklenti şeker veya tatlandırıcı içermiyor.<br />

Aynı zamanda A ve C vitamini, lif, Kalsiyum ve Demir<br />

içeriğine sahip olan bu kahve tüketicilerin yeni gözdesi<br />

olma yolunda ilerliyor. Şimdilik sadece İngiltere ve<br />

Amerika’da satışa sunulsa da diğer ülkelerde de satışı<br />

yapılması bekleniyor.<br />

Yönetici Sorumluluk Sigortas<br />

Yaptrdnz m?<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


32 33<br />

Böreğin 60 Yllk Hikâyesi<br />

2004 yılı büyüme ve markalaşma hedeflerinin<br />

başladığı yıl olmuş. Oğulları Eyüp ve Ercan; şirketin<br />

yeni yönetiminde yerlerini almışlar. Seyyar arabadan,<br />

kurumsallığa giden uzun yolculuğun hikâyesini<br />

üçüncü nesle sorduk.<br />

23 yaşında kendi ayakları üzerinde duran Börekçi<br />

Şevket seyyar börek arabası ile Bursa 'nın börekteki<br />

damak tadını değiştirmeye başlar.<br />

3 yıl sonra, 1975 yılında ilk börekçi dükkânını Anadolu<br />

Mahallesinde açar ve yine 3 yıl sonra dükkânını<br />

Davutdede semtine taşır. Börekçi Şevket'in çıtır çıtır<br />

lezzeti o yıllarda tüm Bursa'ya yayılır ve aranan bir<br />

lezzet olur.<br />

Eyüp ve Ercan KORUCUOĞLU `nun ev<br />

sahipliğinde gerçekleştirdiğimiz sohbette,<br />

atmış yılın getirdiklerini ve geleceği konuştuk.<br />

"Emek ve sevgi ile üretilen börekler"<br />

3. kuşak olan Eyüp Korucuoğlu ve Ercan Korucuoğlu,<br />

bu geleneği başarı ile yürütüyor.<br />

çeşitleri, simit, poğaça ve boyoza kadar geniş bir ürün<br />

yelpazesi bulunuyor.<br />

Börekçi Şevket, altı franchise, toplam dokuz<br />

şubesiyle Bursa’nın dört bir yanında lezzetli ve<br />

sağlıklı gıda hizmeti veriyor.<br />

Birbirinden lezzetli börek çeşitlerinin yanı sıra<br />

geleneksel lezzetlerimizden olan simit, poğaça<br />

ve boyoz da Börekçi Şevket’in yıllardır<br />

eskimeyen lezzetleri arasında bulunuyor.<br />

Yıllar içerisinde yeni şubelerle birlikte,<br />

yarattığı börek çeşitlerini üreteceği makineleri<br />

de kendi bünyesinde tasarlayan ve üreten<br />

Börekçi Şevket, Bursa’nın vazgeçilemeyen<br />

lezzeti.<br />

Korucuoğlu kardeşler Eski Gemlik Caddesi<br />

üzerindeki ana tesisinde güzel bir kahvaltıda<br />

sorularımızı cevaplandırdı.<br />

Börekçi Şevket Kimdir?<br />

Şevket KORUCUOĞLU, 1949 yılı Bulgaristan İğridere<br />

doğumlu. İki yaşındayken ailesiyle birlikte Türkiye<br />

yollarına düşen Börekçi Şevket 1951 yılından bu yana<br />

Bursa'da yaşıyor.<br />

İlk meslek deneyimini; atmışlı yılların başında, tarihi<br />

Ulucami 'nin karşısında bulunan ve babasına ait olan<br />

Karlıdağ Muhallebicisinde yaşamış.<br />

Genel Müdür Ercan Korucuoğlu, büyüme<br />

hikâyelerinden şu sözlerle bahsediyor: “Büyüme<br />

stratejilerimizi devreye soktuk ve Bursa’da<br />

şube sayılarımızı arttırdık. Bunun yanı sıra<br />

üretim kompleksimizi atölyeden, otomasyona<br />

çevirerek fabrika disiplinine geçtik” diyerek<br />

sözlerini şöyle sürdürüyor; “2014 yılı itibariyle<br />

Türkiye’nin önde gelen börek üretim<br />

tesislerinden biri olduk. Şube sayımızı<br />

arttırmak yerine Unana Markasıyla<br />

Türkiye’deki unlu mamülcülerinin,<br />

pastanelerin, börekçilerin, catering ve<br />

hotellerin ana tedarikçisi pozisyonuna geldik”<br />

diyor.<br />

<strong>Gıda</strong> güvenliğine uygun %100<br />

katkısız ve %100 hijyenik üretim<br />

Şu anda Türkiye’de donuk ürün dağıtımı yapan<br />

bayileriyle ilerleyen Börekçi Şevket’te, tüm börek<br />

<strong>Gıda</strong> güvenliğine uygun %100 katkısız ve %100<br />

hijyenik bir ortamda lezzetlerini tüketicilerin<br />

beğenisine sunan bu güzel marka, yurt içi pazarının<br />

yanı sıra, başta Avrupa Birliği ülkeleri olmak üzere<br />

yeni pazarlarda da etkinliğini artan bir ivmede<br />

sürdürüyor.<br />

Kurucuoğlu: “ Ev dışı tüketim pazarındaki rekabetçi<br />

gücümüzü daha da ileriye taşımak amacıyla 2018’de<br />

10.000 metrekare kapalı alanda yeni bir üretim<br />

tesisinin hazırlığı içerisindeyiz. Börekçi Şevket<br />

efsanesini ve Unana konseptini yurt içinde ve yurt<br />

dışında var gücümüzle büyütmeye devam edeceğiz”<br />

diyerek sözlerini sonlandırıyor.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


Neden Organik Tarım?<br />

35<br />

Sabriye ŞEN<br />

Baktat Şirketler<br />

Grubu Organik Proje<br />

ve Denetim Müdürü<br />

Balkantürksiad <strong>Gıda</strong><br />

Komitesi Başkanı<br />

Organik tarım, canlılara ve çevreye<br />

dost üretim sistemlerini içeren bir<br />

tarım yöntemidir. Aynı zamanda da<br />

çiftliğin yönetiminden ürünlerin<br />

pazarlanmasına kadar, tüm<br />

süreçlerin izlendiği bir tarım<br />

yöntemidir. Yani benim deyimimle<br />

her şeyden önemlisi katkı maddesiz<br />

gıda ve kontrollü tarım…<br />

Organik tarıma başlanmadan önce<br />

toprağın arınması için geçiş sürecine<br />

ihtiyaç vardır ve tohumun genetik<br />

yapısı ile oynanmamış olması gerekir. Bu geçiş sürecinde<br />

ekilecek ürünler direk organik sertifikalanamıyor tabi.<br />

Geçiş ürünü diye pazarda yeri alınıyor. 3.yıldan sonra<br />

organik olarak adlandırılıyor. Tabi bunun için topraktan<br />

daha iyi verim alabilmek adına bölge seçimleri ve sertifika<br />

kuruluşlarının analizleri ve uygunlukları çok önemli.<br />

Organik tarımda konvansiyonel tarımda<br />

kullanılan ilaçlar ya da gübreler kullanılmaz.<br />

Sadece insan ve çevre sağlığına zararlı<br />

olmayan organik sertifikalı zirai ilaçlar<br />

kullanılır.<br />

Sürdürülebilir bir hayat için, organik tarım doğanın ve<br />

toprak, su gibi doğal varlıkların korunması için de çözümler<br />

sunuyor. Organik tarımda GDO’lu girdi kullanılmıyor.<br />

Hayvanlar da organik yemlerle besleniyor.<br />

Tüketici aldığı ürüne ait sertifika ile ürünün kim, nerde,<br />

nasıl, üretildiğini sorgulayabilir. Laboratuvar analizleri ile<br />

ürünün sağlıklı olduğu belgelenmektedir.<br />

TÜRKİYE'DE ORGANİK TARIM<br />

Türkiye, 70 bin üretici ile organik gıda<br />

üreticisi sayısı açısından dünyanın en büyük<br />

ilk 10 ülkesi arasında yer alıyor.<br />

<strong>Gıda</strong>, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın verilerine göre<br />

2015 itibariyle Türkiye'de 69 bin 967 üretici, toplam 515<br />

bin 268 hektar alanda 197 çeşit ürün ile organik tarım<br />

yapıyor.<br />

Ancak organik tarım alanı, üretici sayısı ve ürün çeşidinde<br />

bir önceki yıla göre bir gerileme söz konusu.<br />

Bir önceki yıl üretici sayısı 71 bin 400'ü aşıyor, toplam alan<br />

842 bin hektarı geçiyor ve organik ürün çeşidi 208'i<br />

buluyordu.<br />

Bugün Türkiye'de toplam tarımsal alan içerisinde organik<br />

tarım yapılan alan yüzde 1,95'lik bir paya sahip.<br />

Organik olarak yetiştirilen ürünler arasında fındık,<br />

ceviz, antepfıstığı, kuru incir, kuru kayısı, kuru üzüm öne<br />

çıkıyor.<br />

Doğal, Hormonsuz, Hakiki, Köy ürünü,<br />

Saf gibi tanımlanan ürünler Organik<br />

Ürün değildir.<br />

Tüketiciye ürün hakkında hiçbir garanti vermez. Organik<br />

ürünlerin etiketi ve logosu, reklam ve tanıtımı; sahte,<br />

yanıltıcı olamaz ve tüketiciyi yanıltacak yazı, resim, şekil ve<br />

benzerlerini içeremez. Bu nedenle Organik ürün alırken<br />

mutlaka ürünlerin etiketi ve logosuna dikkat etmeliyiz.<br />

Organik Tarım, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama,<br />

etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma ile ürünün<br />

tüketiciye ulaşmasına kadar olan işlemlerde Bakanlık ve<br />

sertifikasyon Kuruluşu tarafından kayıt altına alınarak<br />

izlenmekte ve denetlenmektedir.<br />

Aslına bakarsanız her fırsatta dile getirdiğimiz şeyi yine<br />

tekrarlayacağız.<br />

Her ne kadar var olan potansiyeli kullanamasak da Türkiye<br />

tarım açısından çok şanslı bir ülke.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


36<br />

Organik tarım denilince öne çıkan bölgelere<br />

baktığımızda Doğu Anadolu yüzde 57 pay ile ilk sırada yer<br />

alıyor. Bu bölgeyi yüzde 23,7 ile Ege, yüzde 6,4 ile<br />

Güneydoğu Anadolu bölgesi izliyor.<br />

Çiftçi sayısı açısından baktığımız da ise yüzde 32,2 ile Ege<br />

ilk sırada bulunuyor. Bu bölgeyi yüzde 30,3 ile Doğu<br />

Anadolu ve yüzde 25,1 ile Karadeniz izliyor.<br />

Türkiye'de organik tarım ürünü pazarı 500 milyon<br />

dolar seviyesinde. Organik gıda üretiminin önemli bir kısmı<br />

ihraç ediliyor.<br />

İhracat yapılan ülke sayısı 26 civarında. İhracat, Avrupa<br />

yoğunluklu olmakla birlikte ABD, Japonya, İngiltere ve<br />

Kanada da diğer ihracat pazarları ve bu pastanın büyümesi<br />

açısından büyük potansiyel vaat eden ülkeler.<br />

Kısacası Türkiye sahip olduğu tarımsal ürün çeşitliliği,<br />

organik tarıma uygun arazi yapısı ve uygun işgücü ile ciddi<br />

bir potansiyeli içinde barındırıyor.<br />

DÜNYADA ORGANİK TARIM<br />

Organik gıda 82 milyar dolarlık hacme ulaştı. Organik tarım<br />

tabir yerindeyse en popüler dönemini yaşıyor diyebiliriz.<br />

Üretici ve tüketici taleplerine bağlı olarak organik gıda<br />

pazarı hızlı bir gelişim gösteriyor.<br />

Dünyada organik tarımın mevcut durumunu ortaya koyan<br />

son veriler Uluslararası Organik Tarım Hareketleri<br />

Federasyonu (IFOAM) ve FIBL Araştırma Enstitüsü<br />

tarafından yayımlandı.<br />

Şubat 2017 raporuna göre dünyada 2,4 milyon üretici 51<br />

milyon hektar alanda organik tarım yapıyor. Vahşi toplama<br />

alanları ve tarım dışı alanlar ise 40 milyon hektarı buluyor.<br />

2015 yılının sonu baz alınarak açıklanan son verilere göre,<br />

dünyada organik gıda ve içeceklerin perakende pazar<br />

payı 81,6 milyar dolarlık büyüklüğe ulaştı. Bu da 2014<br />

yılında 75 milyar dolar olan pazarın yaklaşık yüzde 9<br />

büyüdüğü anlamına geliyor.<br />

2000 yılında küresel organik gıda ve içecek pazarının 18<br />

milyar dolar olduğunu hatırlarsak, son 16 yılda pazarın 4<br />

kattan fazla büyüdüğü görülüyor. Bu rakamlar da<br />

gösteriyor ki tüketici beklentilerindeki değişim ile birlikte<br />

organik tarım ürünleri satışı hızla artıyor. En fazla organik<br />

tarım arazisine sahip ülkelerin başında 22.7 milyon hektar<br />

ile Avustralya geliyor. Onu 3.1 milyon hektar ile Arjantin ve<br />

2 milyon hektar ile ABD izliyor.<br />

Sahip olduğu toplam tarım arazisinde organik tarım<br />

alanının payı en yüksek olan ülke ise yüzde 30,2 ile<br />

Liechtenstein geliyor. Onu yüzde 21,3 ile Avusturya, yüzde<br />

16,9 ile de İsveç izliyor.<br />

Ancak küresel anlamda organik tarım üretimi<br />

konvansiyonel tarım ile karşılaştırıldığında yüzde 1'lik bir<br />

paya sahip. Rapora göre Amerika ve Avrupa yüzde 90 pay<br />

ile organik ürün satışının en büyük pazarı konumunda. Son<br />

verilere göre organik ürünler açısından ülkeler arasında en<br />

büyük pazarı 35,8 milyar Avro ile ABD oluşturuyor.<br />

ABD’yi sırasıyla 8,6 milyar Avroluk pazarı ile Almanya, 5,5<br />

milyar Avroluk hacimle Fransa izliyor. Avrupa Birliği'ne bir<br />

bütün olarak baktığımızda organik pazar büyüklüğü 27,1<br />

milyar Avroyu buluyor. Dünyada Kişi Başına Organik Ürün<br />

Tüketen Ülke İsviçre’dir.<br />

Yayımlanan son verilere göre kişi başı organik gıda<br />

harcamasında İsviçre 262 Avro ile ilk sırada yer alıyor.<br />

İsviçre’yi 191 Avro ile Danimarka, 177 Avro ile İsveç ve 170<br />

Avro ile Lüksemburg izliyor.<br />

Avrupa Birliği genelinde kişi başı organik gıdaya ayrılan<br />

bütçe 53,7 Avro seviyesinde.<br />

ABD’de ise kişi başı organik gıda harcaması 111 Avroyu<br />

buluyor.<br />

Türkiye'yi merak ediyorsanız hemen söyleyelim. Kişi başı<br />

organik gıda harcaması 1 Avronun altında.<br />

Projeksiyonlara göre organik tarım ürünleri pazarının<br />

önümüzdeki dönemde de pozitif şekilde büyümesi<br />

bekleniyor.<br />

Dedelerimizin ninelerimizin zamanında tükettikleri ürünler<br />

yine o günün saflığı ile bugün üretebilmek için bilimin<br />

katkıları ile inanılmaz bir çaba veriyoruz.<br />

Organik sertifikalı ürünler tüketin, vazgeçmeyenlere katılın<br />

sizlerde. Hele Sağlığınızı korumaktan hiç mi hiç<br />

vazgeçmeyin.<br />

Tarladaki mahsulünüzü<br />

TARSİM ile koruma altna aln!<br />

Hz. Mevlana Diyor ki? <br />

Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol. <br />

Şefkat ve merhamette güneş gibi ol. <br />

Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol. <br />

Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol. <br />

Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol. <br />

Hoşgörülükte deniz gibi ol. <br />

Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. <br />

www.mevlanafoundation.com <br />

mevlanafoundation/ <br />

uluslararasimevlanavakfi/ <br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


38<br />

Sabah Aç Karnına Limonlu Su İçmenin Faydaları Nelerdir?<br />

1:Bağışıklık Sistemini Güçlendirir<br />

Limon ile vücuda alınan C vitamini bağışıklık sistemini<br />

güçlendirmektedir.<br />

2: Vücudunuzun Ph’ını Dengeler<br />

Vücut pH `ı vücudumuzun dengede olması açısından<br />

önemlidir. Limon suyu vücut pH `nın dengelenmesine<br />

yardımcı olmaktadır.<br />

3: Antibakteriyel Özelliği<br />

Limon suyu tüketerek vücudumuza kolaylıkla alacağımız<br />

bakteri ve enfeksiyonlardan kendimizi koruyabiliriz.<br />

4: Detoks<br />

Limon çok güçlü bir detoks etkisi bulunmaktadır. Günlük<br />

hayatta alınan zararlı toksinleri en etkili şekilde limon suyu<br />

uzaklaştırmaktadır.<br />

5: Sindirim Sistemini Rahatlatır<br />

Limonda bulunan sitrik asit sindirim problemlerini ortadan<br />

kaldırmaktadır. Aynı zamanda mide asidi ve enzimlerle<br />

etkileşime girerek mide öz suyunun salgılanmasını teşvik<br />

eder. Bu sayede iyi çalışan bir bağırsak ve sindirim sistemi<br />

olur.<br />

6: Karaciğer Sağlığı<br />

Limon suyu karaciğer sağlığı açısından da önemlidir.<br />

Araştırmalarda limonun karaciğerin daha fazla enzim<br />

üretmesini etkilemektedir. Bu enzimler vücutta birçok<br />

kimyasal tepkimeleri düzenler, reaksiyonları başlatır ve<br />

hızlandırma gibi etkinlikleri düzenler. Ek olarak limon<br />

suyunun karaciğerdeki toksinleri uzaklaştırarak<br />

temizlenmesine yardımcı olur.<br />

7: Vitamin ve Mineraller<br />

Limonsuyu önemli vitamin ve mineral kaynağıdır. C<br />

vitamini başta olmak üzere kalsiyum, magnezyum,<br />

potasyum, sitrik asit, fosfor gibi önemli besin maddelerini<br />

içermektedir.<br />

PALM YAĞI GERÇEĞİ<br />

Palm Yağı Nasıl Bir Yağdır?<br />

Palm yağı ya da diğer adıyla Palmiye yağı, palmiye<br />

meyvesinden elde edilen bir yarı katı bitkisel yağdır.<br />

Palmiye yağı ağırlıklı olarak yemeklik yağ olarak kullanılır.<br />

Bununla birlikte dizel veya biyodizel üretiminde de<br />

kullanılmaktadır.<br />

Palm meyvesi özellikle hasat ve işleme sırasında kuvvetli<br />

enzimatik hidroliz reaksiyonlarına maruz kaldığı için bazı<br />

durumlarda palm yağının serbest yağ asidi içeriği %50’ ye<br />

kadar yükselebilmektedir. İyi kaliteli meyvelerden elde<br />

edilen palm yağının bile serbest yağ asidi içeriği diğer<br />

bitkisel kaynaklı yağlardan daha yüksektir.<br />

Palm Yağının Bazı Karakteristik Özellikleri:<br />

Palm yağı %38-52 oleik, %5-11 linoleik asit içeriği ile<br />

oleiklinoleik grubu yağlar arasında yer almaktadır. Palm<br />

yağının doymuş yağ asitlerinden palmitik asit içeriği ise<br />

%32- 45 arasında değişmektedir. Yarı katı haldeki palm<br />

yağında doymamış yağ asitlerinin %85’ den fazlası gliserol<br />

molekülünün 2- pozisyonunda yer almaktadır. Trigliserid<br />

yapısı ve serbest yağ asidi içeriği ise palm yağının erime ve<br />

plastik özelliklerini etkilemektedir.<br />

Palm yağı, Elaeis guineensis olarak bilinen, Malezya, Batı<br />

ve Orta Afrika ile Endonezya’ da ekimi yaygın olarak<br />

yapılan yağlı meyvenin pulp kısmından (yağ oranı %50)<br />

elde edilen bir yağdır. Meyvenin çekirdeğinden elde edilen<br />

ve laurik asit (%40- 52) içeriği yüksek olan yağ ise palm<br />

çekirdeği yağı olarak bilinmektedir.<br />

Palm yağının %0.2- 1.0 arasında değişen sabunlaşmayan<br />

maddelerinin %0.03- 0.15’ ini karotenoidler, %0.003- 0.11’<br />

ini tokoferoller, %0.03- 0.10’ unu steroller, %0.05- 0.10’<br />

unu fosfatidler, %0.08’ ini alkoller oluşturmaktadır.<br />

Kaynak: gidagüvenliği.ankara.edu.tr<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


40 41<br />

GIDALARDA MİNERALLER: FAYDALARI, KAYNAKLARI<br />

Yetişkin insan vücudunun ortalama % 6’sı minerallerden<br />

oluşmuştur. Başta kalsiyum ve fosfor olmak üzere<br />

minerallerin büyük bir bölümü iskelet ve dişlerin yapı<br />

taşıdır. Sodyum ve potasyum gibi mineraller vücut<br />

sıvılarının dengesini sağlar.<br />

Demir minerali, vücutta besin ögelerinden enerji oluşumu<br />

için kullanılan oksijenin dokulara taşınmasında gereklidir.<br />

Mineraller vücudun çalışmasını düzenleyen enzimlerin<br />

bileşiminde yer alırlar ve vücudun savunma sisteminde<br />

kullanılırlar.<br />

En İyi Kalsiyum Kaynakları:<br />

Günde üç porsiyon süt ürünü, örneğin 3 dilim kaşar<br />

peyniri, bir miktar yoğurt ve bir bardak süt günlük ihtiyaç<br />

duyduğunuz miktarı size sağlayacaktır.<br />

Kalsiyumun en iyi kaynağı süt ürünleri, sardalya gibi kısa<br />

kemikli balıklar, yeşil yapraklı sebzeler, fındık fıstık gibi<br />

yağlı tohumlu bitkiler ve kayısıdır.<br />

FOSFOR<br />

Fosfor enerji metabolizmasında, kalsiyum emiliminde,<br />

gelişme için protein dönüşümünde ve hücrelerin<br />

onarılmasında rol oynayan en önemli minerallerden bir<br />

tanesidir.<br />

Yüksek proteinli gıdalarda da dahil olmak üzere bir çok<br />

gıdada bulunabilir. İskelet ve diş sisteminin büyük bir<br />

bölümünü kalsiyum ile birlikte oluşturmaktadır.<br />

En İyi Fosfor Kaynakları:<br />

Başlıca kaynakları et ve fındık fıstık gibi yağlı tohumlu<br />

bitkilerdir.<br />

ne kadar bu ikisi kulağa kötü gelse de, aslında alınması<br />

gereken limitte sınırlandırıldığında faydalıdırlar. Krom<br />

seviyesi aşırı rafine şeker tüketimi, beyaz un tüketimi ve<br />

yetersiz egzersiz sonucu azalır.<br />

En İyi Krom Kaynakları:<br />

En iyi kaynakları arasında patates, elma, yabani havuç ve<br />

muz yer alır.<br />

DEMİR<br />

Demir insan hayatı için önemlidir. Kanımızda yer alan ve<br />

oksijenin taşınımından sorumlu olan hemoglobin için<br />

merkezi bir rol oynar. Buna ek olarak, enerji<br />

metabolizması ve DNA sentezinde anahtar rol<br />

oynamaktadır.<br />

Ayrıca vücut sıcaklığının düzenlenmesinde de etkin rol<br />

oynamaktadır. Demir eksikliği dünya genelinde en çok<br />

rastlanan durumlardandır ve yorgunluk ve gastrointestinal<br />

sorunların baş göstermesine neden olan anemiye yol açar.<br />

En İyi Demir Kaynakları:<br />

Yeşil yapraklı sebzeler ile servis edilen b ir porsiyon kırmızı<br />

et veya sardalya günlük alımınızı karşılayacaktır. Diğer<br />

kaynakları ise yumurta ve ilaveli mısır gevrekleridir.<br />

ÇİNKO<br />

Çinko vücudumuzda 200 den fazla enzimin için önemli rol<br />

oynamaktadır. Yeterli düzeydeki çinko seviyesi bağışıklık<br />

sisteminin düzgün çalışmasını sağlar.<br />

Ayrıca görme, tatma ve koklama duyuları için oldukça<br />

önemlidir. Cilt bakımı, egzama, akne, yaraların iyileşmesi,<br />

prostat sorunu, kilo kaybı ve saç bakımında etkin role<br />

sahiptir. Çinko eksikliğinde insan vücudu çok hızlı bir<br />

şekilde fonksiyonlarını kaybeder.<br />

En İyi Çinko Kaynakları:<br />

Balıkta, kabuklu deniz ürünlerinde, kırmızı ette, fındık fıstık<br />

gibi yağlı tohumlu bitkilerde ve baklagillerde bulunur.<br />

POTASYUM<br />

Potasyum kasların ve sinir sisteminin fonksiyonel olarak<br />

çalışmasında yardımcı olur ve kalp sorunlarını da azaltır.<br />

Sebze ve meyveler iyi birer potasyum ve magnezyum<br />

kaynağıdır ve kan basıncının, yani tansiyonun<br />

düzenlenmesinde etkili bir role sahiptirler. Kan basıncının<br />

düzenlenmesinde sodyuma zıt bir etkisi bulunmaktadır,<br />

dolayısı ile düşürülmesini sağlar. Meyve ve sebzelerin<br />

sodyum seviyesi düşükken, potasyum seviyesi daha<br />

yüksektir.<br />

İnsan vücudu mineralleri kemik ve hücre sağlığı da dahil<br />

olmak üzere bir çok amaçla kullanır. Mineraller,<br />

vitaminlerle birlikte enzim ve koenzimler için esansiyel rol<br />

oynamaktadır. Eğer esansiyel olan minerallerden bir tanesi<br />

eksik ise, vücudunuz en iyi şekilde çalışamaz.<br />

KALSİYUM<br />

MAGNEZYUM<br />

Magnezyum oldukça önemli bir mineraldir ve bir çok<br />

enzimin, kasların ve sinir sisteminin aktivasyonunu sağlar.<br />

Eksikliğinde kas ve baş ağrıları, insomnia, iştah kaybı ve<br />

stresse neden olur.<br />

SELENYUM<br />

Nadir bir mineraldir fakat önemli bir rolü vardır. En güçlü<br />

mineral antioksidanlardandır. Selenyum E vitamini ile<br />

birlikte çalışarak hücrelere zarar veren serbest radikallerin<br />

engellenmesini sağlar.<br />

En iyi Potasyum Kaynakları:<br />

Potasyum birçok gıdada bulunur ve özellikle meyve ve<br />

sebzelerden çokça bulunur.<br />

SODYUM<br />

Kalsiyum bir çok enzimin aktivitesi için önemli bir rol<br />

oynamaktadır, bunun yanı sıra kemik ve diş sağlığının<br />

sağlanması için de önemlidir. İskelet ve diş sisteminin<br />

büyük bir bölümünü fosfor ile birlikte oluşturmaktadır.<br />

Nörotransmitlerin salınması, kalp atışlarının düzenlenmesi<br />

kalsiyuma bağlıdır.<br />

Büyüme çağında, hamileyken ve ya emzirirken<br />

tüketiminde bir artışa gerek duyulabilir. Eksikliği<br />

çocuklarda kemik hastalığına neden olurken yetişkinlerde<br />

ise yüksek tansiyona ve de osteoporoza neden olabilir.<br />

Ayrıca sütte bulunan kalsiyum diğer besin kaynaklarına<br />

göre vücut tarafından daha iyi kullanılır.<br />

Anne sütünde bulunan laktoz, magnezyum ve kalsiyum<br />

emilimini arttırarak beyin gelişiminde etkin rol oynamasını<br />

sağlar.<br />

Sebze ve meyveler iyi birer potasyum ve magnezyum<br />

kaynağıdır ve kan basıncının, yani tansiyonun<br />

düzenlenmesinde etkili bir role sahiptirler. Anne sütünde<br />

bulunan laktoz, magnezyum ve kalsiyum emilimini<br />

arttırarak beyin gelişiminde etkin rol oynamasını sağlar.<br />

En İyi Magnezyum Kaynakları:<br />

Magnezyum birçok gıdada doğal olarak oluşur. En iyi<br />

kaynakları arasında ise, turunçgiller, yeşil yapraklı sebzeler<br />

ve fındık fıstık gibi yağlı tohumlu bitkiler yer alır.<br />

KROM<br />

Krom Glikoz Tolerans Faktörü (GTF) için önemlidir. Vücutta<br />

glikoz alımı açısından önemlidir. Yağ asidi ve kolesterol<br />

sentezlenmesi üzerine hücrelere glikoz alımını sağlar. Her<br />

Güçlü bir sağlık sistemi için oldukça önemlidir. Bunun yanı<br />

sıra üreme sistemi ve tiroid metabolizması ve tansiyonun<br />

düzenlenmesi için de önemlidir. Ayrıca kalsiyum, çinko ve<br />

bakır ile birlikte kemik gelişimi için oldukça önemli bir yere<br />

sahiptir.<br />

En İyi Selenyum Kaynakları:<br />

Kabuklu deniz ürünleri, sakatat, tereyağı, avokado ve tam<br />

buğday ürünleri iyi birer kaynaktır.<br />

Sodyum tuzun bir parçasıdır ve doğal olarak bir çok<br />

gıdanın içerisinde bulunur. Bir çok insan sağlığı için iyi<br />

olandan fazla tuz tüketir. Günde 6 gramdan fazla tuz<br />

tüketimi önerilmemektedir, bu de 2.5 gram sodyuma denk<br />

sayılır.<br />

Maden sularında sodyum seviyesine özellikle dikkat etmek<br />

gerekir, 1 litrelik maden suyunda maksimum sodyum<br />

seviyesi 20 mg olmalıdır. Meyve ve sebzelerin potasyum<br />

seviyesi yüksekken, sodyum seviyesi düşüktür.<br />

İşletmenizde olabilecek<br />

İŞ KAZALARINA karşı<br />

güvenceniz var mı?<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


Temiz Etiket<br />

43<br />

Doç. Dr. Arzu<br />

Akpınar BAYİZİT<br />

Uludağ Üniversitesi<br />

<strong>Gıda</strong> Mühendisliği<br />

Öğretim Üyesi<br />

k<br />

Yaşamın sağlıklı ve doğru olarak<br />

devam edebilmesi, yeterli ve dengeli<br />

beslenmenin yanı sıra güvenilir<br />

gıdaların tüketimi ile mümkün<br />

olabilmektedir. Bu nedenle içerdiği<br />

yaşamsal ögeler ve taşıyabileceği<br />

hastalık riskleri nedeniyle gıdaların<br />

sağlıklı yaşam üzerindeki direkt etkisi<br />

tartışılmazdır. Bununla birlikte çeşitli<br />

hastalıkların tedavisinde ya da<br />

önlenmesinde gıdaların kullanılmaları<br />

çok eskilere dayanmaktadır.<br />

Dünya nüfusunun hızla artması, sınırlı olan besin<br />

kaynaklarının daha verimli kullanılmasını zorunlu hale<br />

getirmektedir. İnsanlar bilgi ve davranış gelişmeleri ile<br />

kültürel ve çevresel faktörlere bağlı olarak daha sağlıklı ve<br />

kaliteli yaşam sürmek istemektedir. Ancak gözlenen sağlık<br />

sorunlarını tedavi ettirmek yerine önleyici tedbirler almayı<br />

tercih etmektedirler.<br />

Beslenme şekli ve gıda tercihi bu önleyici tedbirlerin en<br />

önemlileri arasında yer almaktadır. Beslenme ve tıp<br />

bilimlerinin yaşama süresini uzatma ve yaşam kalitesini<br />

arttırmaya yönelik çalışmaları gıda maddelerinin niteliği ve<br />

sağlık üzerine etkilerine karşı duyarlılığı da arttırmıştır.<br />

fonksiyonel gıda ve temiz etiket gibi kavramları ortaya<br />

çıkarmıştır.<br />

Günümüzde daha sağlıklı, daha besleyici ve yaşam<br />

kalitelerini artırıcı gıdaları tüketmek isteyen bilinçli<br />

tüketiciler, ambalajın üzerinde yazılanları okumanın<br />

önemini de hızla kavramaktadır.<br />

Yapılan tüketici anketlerinde içindekiler kısmı ile ambalaj<br />

üzerinde yer alan mesajların satın alma kararını büyük<br />

oranda yönlendirdiği ifade edilmektedir.<br />

İngiltere’de “katkısız yiyecek ve içecek ürünleri”nin<br />

üretimine yönelik olarak ortaya çıkan “temiz etiket (clean<br />

label)” kavramı hızla dünyaya yayılmaya başlamıştır.<br />

Endüstri tarafından sağlıksız bazı katkı maddelerini<br />

içermeyen ürünlere olan tüketici talebini karşılamak için<br />

geliştirilen yeni bir gıda hareketi olarak ifade edilen “temiz<br />

etiket’ teriminin kabul görmüş bir tanımı yoktur.<br />

Sağlık üzerine olumlu etkileri olan tuz, şeker, yağ, trans<br />

yağ, yapay katkı maddelerinin kullanım miktarlarının<br />

azaltıldığı gıdalar, doğal gıda bileşenlerinin kullanıldığı<br />

gıdalar ya da yapay katkı maddeleri içermeyen gıdalar için<br />

kullanılmaktadır. Genel anlamda temiz etiket en doğal ya<br />

da doğala en yakın durumunda üretilmiş gıda maddesini<br />

ifade etmektedir. Diğer bir deyişle temiz etiketli gıda<br />

yapay katkı içermemeli, basit bir malzeme listesine sahip<br />

olmalı ve minimum işlemden geçiş olmalıdır. Bu ifade<br />

“doğal, basit, taze, şeffaf, organik, GDO’suz, alerjen<br />

içermeyen, büyüme hormonu içermeyen” gibi ifadelerle<br />

de bağlantılıdır.<br />

Temiz etiket hareketinin yayılmasında i) gıda üretiminde<br />

doğal, organik, sağlıklı, taze, güvenilir, sürdürülebilir<br />

ifadelerinin çıkış yapması, ii) yediklerinden zevk almak<br />

isteyen tüketici profili ve iii) tüketicilerin ürünlerin<br />

gerçekliği, güvenilir olması ile ilgili taleplerinin artması rol<br />

oynamaktadır. Temiz etiket dürüstlük, şeffaflık ve<br />

sürdürülebilirlik, adil ticaret gibi anlamlarda da<br />

kullanılmaktadır.<br />

Görünüm açısından çekici fakat besin kalitesi düşük olan<br />

gıda ürünlerinin tüketimi ile yanlış ya da eksik beslenme<br />

alışkanlıkları sağlık sorunlarının oluşmasına neden<br />

olmaktadır.<br />

Bu noktada tüketicilerin sağlıklı yaşama isteği ve sağlıkbeslenme<br />

arasındaki farkındalığın artması, gıdalardan<br />

beklentilerin yükselmesi, yeni işleme teknolojilerinin<br />

geliştirilmesi gibi çeşitli etkenlerle birlikte gıda-sağlık<br />

ilişkisi, gıda-metabolizma ilişkisi, sağlıklı gıda, güvenli gıda,<br />

<strong>Gıda</strong> üreticilerinden şeffaflık bekleyen tüketiciler temiz<br />

etiketli ürünlerde sevdikleri ürünlerin taviz vermek<br />

istemedikleri tat ve yapı özelliklerinin nasıl korunacağı ve<br />

sağlık üzerine etkileri hakkında dürüst bilgi verilmesini<br />

istemektedir.<br />

Ayrıca tüketici “ana hammaddesi doğal olan bir ürüne<br />

teknolojik amaçlı olarak bir katkı maddesi ya da aroma<br />

vermek amacıyla bir aroma verici katıldığında bu ürün<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


44<br />

temiz etiketli sayılır mı?”, “alerjen içermeyen gıda temiz<br />

etiket kavramında değerlendirilebilir mi?” ya da “mutfak<br />

raflarında bulunabilen ya da bildikleri malzemelerle<br />

hazırlanmış yiyecek ve içecek ürünleri temiz etiketli<br />

ürünler midir?” ya da “üreticilere ambalaj yazıları/temiz<br />

etiket hakkında güvenebilirler mi?” gibi sorularına da<br />

dürüst yanıtlar beklemektedir.<br />

<strong>Gıda</strong> sektöründe giderek yaygınlaşan “temiz etiket”<br />

hareketi ile ifade edilmek istenen aslında “temiz = sağlıklı<br />

= doğal = katkısız = minimal işlem görmüş gıda”dır.<br />

Etiketin ambalaj içeriğini olduğu gibi yansıttığı<br />

düşünülmektedir. İtici gücü tüketici olan temiz etiket<br />

hareketi tüketicinin ambalajlı bir gıda maddesine yönelik<br />

talep ve beklentileri yani gıdadaki fazlalıkların atılması ve<br />

etiketin gereksiz bilgilerden kurtarılması demektir. Bu<br />

fazlalıkların başında gıda katkıları, sentetik bileşenler ve<br />

uygulanan kimyasal prosesler gelmektedir.<br />

Endüstriyel gıdalara kuşku ile bakan ve sağlıklı beslenmeye<br />

farkındalığı artan tüketici taleplerine yönelik olarak<br />

tarladan sofraya gıda üretim zincirinde yer alan tüm<br />

birimlere kendini gözden geçirme ve değişme fırsatı da<br />

sağlanmaktadır. Ancak kapsamı ve kriterleri tüketici<br />

talepleri, satış/pazarlama mekanizması ve gıda üreticisine<br />

bağlı olarak değişen temiz etiket kavramının tek onay<br />

makamı gene tüketicinin kendisi olmaktadır.<br />

Bu kapsamda tüketicinin gıdadan beklentileri i) gıda<br />

etiketinde görmek istemediği bileşen ve katkılar, ii) gıda<br />

etiketinde bileşen listesinin olabildiğince kısa ve açık<br />

olması, ve iii) gıdanın geleneksel yöntemlerle ya da<br />

minimal prosesler ile en doğala yakın üretilmesidir. Bu<br />

nedenle işin asıl yükü üreticilere düşmektedir.<br />

Mevcut bileşeni değiştiren, ürün formülasyonundan<br />

çıkaran ya da üretim prosesini modifiye etmesi istenen<br />

üretici aynı zamanda tüketiciye ambalajı ile bilgi vermek<br />

zorundadır. Tüketici beğenisi, raf ömrü, maliyet ve<br />

mevzuata uyum açısından proses değişimi o kadar kolay<br />

olmamaktadır. Ancak doğal beyanı ya da temiz etiket<br />

rüzgârı üretimden daha önemli bir duruma gelmektedir.<br />

Temiz etiket “düşük yağlı, yüksek proteinli, diyabetik,<br />

vegan, glutensiz” gibi tüketim trendleri ile bir arada olunca<br />

daha zor sağlanmaktadır. Bazı tüketiciler renk ve<br />

görünüşte ortaya çıkabilecek küçük farklılıkları görmezden<br />

gelebilirken basit bileşenlerle hazırlanmış ürünlerin kısa raf<br />

ömrü ve sağlık etkileri tüketicilerin kafalarını<br />

karıştırmaktadır.<br />

Yapılmış net bir yasal tanımı olmayan temiz etiket<br />

kavramını tüketicilerin anlayabilmeleri ve üreticilerin de<br />

bu kavrama uygun yeni ürünler geliştirmeleri için bu<br />

ifadenin değiştirilemez bir tanımı ve kapsamının yapılması<br />

gerekmektedir. Üretici yeni ürün formülasyonlarını<br />

oluşturup bunu ambalajları yoluyla risk almadan<br />

duyurabilmelidir.<br />

Ülkemiz Mevzuatı’nda “temiz etiket” kavramını oluşturan<br />

“doğal, saf, %100, katkısız, yerel, doğa dostu ve benzeri”<br />

birçok ifadenin kullanım koşullarına ilişkin temel hususlar<br />

17.10.2017 tarihli TGK Beslenme ve Sağlık Beyanları<br />

Yönetmeliği Hakkında Kılavuz İle belirlenmiştir.<br />

Uygulamanın hayata geçmesi ve sonrasında yapılacak<br />

yenilenme çalışmaları ile ideal bir yapıya kavuşmasını<br />

umuyorum.<br />

<strong>Gıda</strong> ve içecek üreticileri tüketiciyi yanlış yönlendirmemek<br />

için üretim ve pazarlama konusunda hassasiyet göstermeli<br />

ve ürünlerine uygun beyanları kullanma konusunda<br />

bilinçlenmelidir.<br />

ÇİKOLATA HAKKINDA BİLİNMEYENLER<br />

Herkesin severek tükettiği çikolata hakkında bazı<br />

bilinmeyenleri sizler için derledik.<br />

Genel olarak bilinenin aksine, dört ana çikolata çeşidi<br />

vardır. Adını renginden alan Blonde (Sarı) Çikolata pasta<br />

şefi Frederic Bau tarafından kazara bulunmuştur.<br />

Çikolata 600’ün üzerinde aroma bileşiği içermektedir.<br />

Beyaz çikolata aslında çikolata değildir. Çikolataya renk<br />

ve lezzet veren kakao tozu ve kakao katıları yerine kakao<br />

yağı içerir.<br />

Bazı araştırmalara göre çikolatalı sütler yüksek protein ve<br />

karbonhidrat oranı dolayısıyla sporcuların egzersiz<br />

sonrasında daha hızlı iyileşmelerine yardımcı olmak için<br />

geliştirilmiştir.<br />

Ortalama bir çikolata barı 50 mg kafein içermektedir.<br />

1 kg çikolata üretmek için yüzlerce kakao çekirdeği<br />

gerekmektedir.<br />

Bitter çikolata yoğun flavonoid ve antioksidan<br />

konsantrasyonu sebebiyle kalp sağlığı için faydalıdır.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


46<br />

Dr. Serpil YILMAZ<br />

Pembemavi Hastanesi<br />

Çocuk Sağlığı ve<br />

Hastalıkları Uzmanı<br />

Neden Anne Sütü<br />

Bir bebeğin doğumdan sonra ilk bir<br />

saat içinde tıbbi bir engel olmadığı<br />

sürece mutlaka emzirilmesi<br />

gerekmektedir.<br />

Doğumdan sonra ilk gelen sütlere<br />

kolostrum yani ağız sütü denir.<br />

Kolostrum bağışıklık açısından çok<br />

önemli maddeler içerir ve çocuğun<br />

ilk aşısı niteliğindedir.<br />

İlk gün mide kapasitesi bir kiraz kadardır ve genellikle az<br />

gelen bu kolostrum çocuğun ihtiyacını karşılar. Bu mide<br />

kapasitesi 3. Günde ceviz kadar, 7. Günde kayısı kadar, bir<br />

ayın sonunda yumurta kadardır.<br />

Dünya Sağlık Örgütü ve tüm tıp dünyası tarafından ilk altı<br />

ay sadece anne sütü beslenme önerilmektedir.<br />

Anne sütünün yararları:<br />

1. Her zaman temizdir, ısı derecesi idealdir<br />

2. Besin içeriği bir insanın yavrusuna en uygun<br />

gıdadır.<br />

3. Sindirime yardımcı aktif maddeler içerir<br />

4. Koruyucu antikorlar içerir<br />

5. Bebeğin ruhsal, bedensel, zihinsel gelişimini<br />

destekler<br />

6. Anne ile bebek arasındaki duygusal bağı artırır<br />

7. Alerjik hastalıklara karşı koruyucudur<br />

8. Obezite riskini azaltır.<br />

9. Kronik hastalıklara riski azaltır (tip 1 diyabet,<br />

çölyak, koroner kalp hastalıkları gibi)<br />

10. Ucuzdur, hazırlama sorunu yoktur<br />

11. Annenin doğumdan sonra rahminin toplanmasına<br />

neden olur ve fazla kan kaybını engeller<br />

Bebeğin sağlıkla büyüme ve gelişmesi için altı aylıktan<br />

sonra beslenme programı yapılarak anne sütüne ilave<br />

olarak ayına uygun gıdalar eklenir.<br />

Annenin hormonal durumu ve emzirme çabasıyla birlikte<br />

sütler de giderek artar.<br />

Annenin emzirme döneminde bol su tüketmesi, kaliteli ve<br />

düzenli beslenmesi, dinlenmesi, psikolojik olarak huzurlu<br />

ve mutlu olması ile süt verimi de günler içinde artar.<br />

Anne sütünün tek başına çocuğun enerji ve besin<br />

gereksinimini karşılayamadığı dönemde başlayan ve diğer<br />

yiyecek veya içeceklerin anne sütüyle birlikte verildiği<br />

sürece “tamamlayıcı beslenme” adı verilmektedir.<br />

Bu dönemde bebek ayına uygun çeşitteki gıdalar ve<br />

beslenme düzeniyle gelişime katkıda bulunulur.<br />

Bebeğin bir yaş civarında aile ile birlikte sofra<br />

yemeklerinden yiyebilecek olgunluğa ulaşması sağlanır.<br />

Patlamış Mısır Nasıl Patlar?<br />

çekirdek içerisinde yer alan nişasta yapışkan bir hal alır.<br />

Baskının yüksek olması sebebi ile nişasta bir anda kabuğu<br />

deler ve mısır tanesinin kabuğundan dışarı<br />

fışkırır. Ardından soğuma ile birlikte afiyetle tükettiğimiz<br />

patlamış mısır şeklini alır.<br />

Peki, neden "pat" diye ses çıkar?<br />

Severek tükettiğimiz patlamış mısırın nasıl patladığı her bir<br />

mısır tanesinin içerisinde az miktarda bulunan suya<br />

dayanıyor. Mısır çekirdekleri ısıtıldığında su buharlaşır ve<br />

Sebebi yine mısırın içerisinde bulunan suyun<br />

buharlaşmasıdır. Yeterli sıcaklığa ulaştığında mısır<br />

tanesinin içerisindeki su buharlaşır ve dışarı çıkarken minik<br />

titreşimli boşluklar oluşturarak "pat" sesi çıkar. Patlamış<br />

mısırın renginin beyaz olmasının sebebi de içerisindeki<br />

nişastadan dolayıdır.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


48 49<br />

Kefir Orta Asya’da göçebe olarak<br />

yaşamlarını sürdüren Türkler<br />

tarafından 5000 yıl önce<br />

bulunmuştur. Hayvanları ilk<br />

evcilleştirdikleri zaman onların<br />

sütlerinden yararlanan Türkler,<br />

yaşamlarının her alanında<br />

mayaladıkları süt ürünlerini<br />

Pınar Bilge KIZILKAYA beraberlerinde taşımışlardır.<br />

<strong>Gıda</strong> Mühendisi<br />

Sürekli yanlarında bulunan atlardan, keçi ve koyunlardan<br />

yararlanmışlar; at sütünden kımız, keçi veya koyun<br />

sütünden kefir üretmişlerdir.<br />

Avrupa’nın salgın hastalıklardan kitlesel ölümleri yaşadığı<br />

zaman diliminde, büyük Hun imparatoru Atilla’nın orduları<br />

Roma’ya saldırdığı tarihlerde Türklerin hastalıklara karşı<br />

dirençli olmaları Avrupalılar için hep merak konusu<br />

olmuştur.<br />

Türklerin beslenmelerinde dikkat çeken kefir; Avrupalı<br />

tarihçiler tarafından o tarihlerdeki kayıtlara sihirli,<br />

mucizevi içecek olarak geçmiştir. Macaristan, Polonya ve<br />

İskandinav ülkelerinde bugün yerel olarak çok yaygın olan<br />

kefir Orta Asya’dan gelen Türkler tarafından getirilmiştir.<br />

Ünlü gezgin Marco Polo seyahatlerinde kefirden söz<br />

etmekte, ancak bir türlü elde edemediğinden Avrupa’ya<br />

getiremediğini belirtmektedir. Tibet’te Budist rahiplerin<br />

elde ettikleri kefiri sürekli mayalayarak tapınaklarında<br />

gelen ziyaretçilere şifa olarak dağıttıkları, hastaları kefirle<br />

iyileştirdikleri bilinmektedir.<br />

Kefir bütün dünyada dilden dile dolaşarak bir efsane<br />

haline gelmiştir. Rusların uzun yıllar kefiri elde etmek için<br />

Türk toplulukları ile mücadele ettikleri ve bir türlü kefiri<br />

alamadıkları da yine efsaneler arasındadır. 5000 yıllık<br />

tarihsel gelenek neyse ki Kafkasya’daki Elbruz dağlarındaki<br />

Türklerin geleneklerini sürdürmeleri sonucu günümüze<br />

ulaşabilmiştir.<br />

Peki, daha anlaşılır bir dille nedir bu kefir?<br />

Laktik asit bakterileri (LAB) ve mayaların sütü fermente<br />

etmeleri sonucu laktik asit, CO2, az miktarda alkol ve<br />

aromatik moleküller (asetaldehit, aseton, diasetil) oluşur.<br />

Oluşan bu moleküllerin hepsi kefirin kendine ait duyusal<br />

karakterlerinin oluşmasına katkı sağlar.<br />

Sürekli içildiğinde kefirle birlikte vücuda alınan yararlı<br />

bakteriler, özellikle de laktobasiller bağırsaklara<br />

KEFİR MUCİZESİ<br />

yerleşerek, buradaki mikroflorayı düzelterek ürettikleri<br />

asit bileşiklerle patojen bakterileri değişik oranlarda inhibe<br />

ederler. İşte tamda bu nedenle günümüzde Türkiye de ve<br />

Dünya da birçok üniversitede bilimsel çalışmalara konu<br />

olan kefirin insan sağlığına sayısız katkıları vardır.<br />

Kefir üzerine ilk bilimsel çalışmalar 19. yüzyılın sonunda<br />

Rusya'da yapılmıştır. Tıp doktorları o zaman pratik bir ilaç<br />

olarak kefiri bağırsak ve mide rahatsızlıkları olan hastalara<br />

tedavi amacıyla vermişlerdir. Kolaylıkla sindirilebilen<br />

besleyici bir gıda olduğu için çocuklar, infantlar, hamile<br />

bayanlar, iyileşme dönemindeki hastalar, yaşlılar, kabızlık<br />

ve diğer sindirim problemleri çeken insanlar için ideal bir<br />

içecektir.<br />

Son yıllarda rafine gıdaların tüketimindeki artışa paralel<br />

olarak, turşu, kefir, boza, çeşitli salamuralar gibi<br />

geleneksel fermantasyon gıdalarının az tüketilmesi, süt ve<br />

yoğurt gibi fazla tüketilenlerin ise ekşimesin ya da<br />

kesmesin diye pastörize edilmesi ya da antibiyotik<br />

katılması vücudumuzun mükemmel probiyotik dengesini<br />

alt üst etmiştir maalesef.<br />

Probiyotik ise yeterli miktarda yenildiğinde insan ya da<br />

hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen<br />

mikroorganizmalardır. Yani; Probiyotikler = yararlı bağırsak<br />

mikropları (bakteriler ve mantarlar).<br />

Probiyotiklerin görevleri<br />

- Bağışıklık sistemini güçlendirmek,<br />

- Yiyeceklerin hazmını kolaylaştırmak,<br />

- Vitaminlerin (K vit, biotin, B12, niasin vb) sentezini<br />

yapmak,<br />

- Bağırsak duvarını zararlı maddelerden korumak ve<br />

bağırsak geçirgenliğini azaltmak,<br />

- Zararlı maddelerin (toksinler) kan dolaşımına geçmesini<br />

engellemek,<br />

- Besin alerjilerini ve egzamayı önlemek,<br />

- Kronik enflamatuvar (iltihabi) hastalıkların oluşumunu<br />

engellemek,<br />

- Kanseri önlemek,<br />

- Yaşlanmayı yavaşlatmak,<br />

- Depresyonu hafifletmek,<br />

- Otizm bulgularını hafifletmek,<br />

- İshali önlemek ve tedavi etmek,<br />

- İdrar yolu iltihaplarını önlemek,<br />

- Kabızlığı tedavi etmek,<br />

- Böbrek taşlarının (okzalat) oluşumunu azaltmak,<br />

Tüm bu saydıklarımız gerçekten de mucizevi değil mi?<br />

Gelelim bu mucizevi içeceğimizi nereden tedarik ederiz<br />

ve nasıl hazırlarız;<br />

1. Önce çiğ süt kaynatılır ve soğumaya bırakılır ve<br />

üzerinde oluşan kaymak alınır (Tabi bu aşamayı<br />

doğrudan pastörize süt kullanarak atlayabiliriz),<br />

2. Soğuyan süt 20-25 dereceye yani oda sıcaklığına<br />

geldiğinde kefir mayası ilave edilir,<br />

3. Kavanozun ağzı hava alacak, ama toz girmeyecek bir<br />

şekilde peçete veya temiz gevşek dokulu bir bezle<br />

kapatılır,<br />

4. 20-25 derecede kalacağı bir yerde bırakılır, hava<br />

soğuk ise kavanozun etrafı bezle sarılır (önceden<br />

uygun sıcaklığı ayarlamış olduğunuz bir fırın<br />

içerisinde de bekletilebilir),<br />

5. 18-24 saat sütün pıhtılaşması beklenir,<br />

6. Süt pıhtılaştığında kefir olmuş demektir,<br />

7. Olgunlaşması için buzdolabında bir gece bekletilir,<br />

8. Sonra kefir plastik bir süzgeçle süzülür,<br />

9. Süzülen kefir içilmeye hazırdır, 2 gün kadar<br />

buzdolabında bekletilebilir.<br />

Kefiri saklamakta basit ama önemli bir ayrıntıdır. Süzgeçte<br />

kalan kefir taneleri klorsuz su ile yıkanır. Eğer hemen kefir<br />

yapılacaksa yıkamaya gerek yoktur.<br />

Saklanacak taneler su dolu temiz bir kavanoza konur ve<br />

buzdolabında 2-3 gün bekleyebilir. Taneleri 2-3 günde bir<br />

klorsuz su ile yıkayıp, su veya süt içinde saklamak gerekir.<br />

Bu işlem uygulanmazsa maya salyalaşır ve bozulmaya<br />

başlar. Saklama koşullarına dikkat edilirse kefir taneleri<br />

uzun yıllar dayanır.<br />

Kefirin bileşiminde %1 kadar süt asidi ve % 0.5-2.0<br />

düzeyinde etil alkol bulunmaktadır, bekledikçe içindeki<br />

alkol oranı artar. Önemli nokta kefir tanelerinin metal ile<br />

temas etmemesidir. Metal yerine plastik süzgeç ve kaşık<br />

kullanılmalıdır.<br />

Minik karnabahar ya da mısır tanelerine benzeyen kefir<br />

mayalarını çeşitli üniversitelerin satış<br />

noktalarından, güvenilir olduğunu düşündüğünüz aktar ya<br />

da sağlıklı yaşam marketlerinden ve tabi ki çevremizdeki<br />

insanlardan tedarik edebiliriz.<br />

Günümüzde teknoloji ve doğru beslenme bilincin<br />

artmasıyla beraber sosyal medya ve çeşitli forumlarda<br />

kefir üretimi ve bedelsiz kefir paylaşımı üzerine kurulmuş<br />

gruplar giderek artmaktadır. Bu durumun kefir tüketimi<br />

üzerinde katlamalı bir artışı beraberinde getirdiğini keyifle<br />

söyleyebilirim sanırım.<br />

Sizlerde bu yazıyı okuduktan sonra günlük beslenme<br />

alışkanlıklarınızın arasına bu değerli içeceği ekleyebilirsiniz.<br />

Sağlıklı bir yaşam dilerim.<br />

KOLESTEROLE KARŞI LİKOPEN<br />

Likopen güçlü antioksidan özelliğe sahip, meyve ve<br />

sebzelere kırmızı rengini veren bir karotenoiddir.<br />

Birçok yiyecekte bulunan likopen yağda çözünebilen bir<br />

yapıya sahiptir. Yapılan birçok araştırmada yüksek likopen<br />

içeriğine sahip gıdaların sağlığa olumlu etkisi<br />

kanıtlanmıştır.<br />

Domates, karpuz, muz, üzüm, portakal ve papaya gibi<br />

gıdalarda bulunmakla birlikte, araştırmalara göre karpuzun<br />

en yüksek likopen içeriğine sahip gıda olduğu da<br />

belirtilmiştir.<br />

Bütün karotenoidler arasında en yüksek antioksidan<br />

özelliğe sahip olan likopenin insan sağlığı üzerine birçok<br />

faydası vardır. Ancak insan vücudunda üretilemediği için<br />

likopen içeren besinlerden insan vücuduna alınır.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

Yüksek likopen içeren gıdaların tüketimi kalp ve<br />

damar sağlığını olumlu yönde etkilemektedir.<br />

Aynı zamanda kolesterol yapımında etkili olan bazı<br />

enzimleri engelleyerek kandaki kolesterol<br />

seviyesini azaltır.<br />

Likopen alımının astım riskini ortadan kaldırdığı<br />

araştırmacılar tarafından kanıtlanmıştır.<br />

Mide, akciğer ve rahim kanserine karşı koruyucu<br />

özellik göstermektedir.<br />

Aynı zamanda araştırma sonuçlarına göre bazı işlemlerle<br />

sos, salça ve ketçap haline getirilip alındığı takdirde vücut<br />

tarafından emiliminin arttığı gözlemlenmiştir.<br />

Her ne kadar ilave olarak alınabilmesi mümkün olsa da<br />

doğal olarak meyvelerden alınması daha etkili olmaktadır.


50 51<br />

Sena ORUÇ<br />

www.diyetlif.com<br />

Diyetisyen<br />

Fonksiyonel <strong>Gıda</strong>lar<br />

Fonksiyonel gıdalar, vücudun<br />

temel besin ihtiyaçlarını<br />

karşılamanın ötesinde, insan<br />

fizyolojisi ve metabolik<br />

fonksiyonları üzerinde ek<br />

faydalar sağlayan, böylelikle<br />

hastalıklardan korunmada ve<br />

daha sağlıklı bir yaşama<br />

ulaşmada etkinlik gösteren<br />

gıdalar veya gıda bileşenleri<br />

olarak tanımlanmaktadır.<br />

Fonksiyonel gıdalar sınıfına özel amaçla kullanılması<br />

halinde birçok gıda maddesini dâhil edebiliriz.<br />

Fonksiyonel gıda 3 şekilde oluşturulur.<br />

• Özel yetiştirme koşullarında bileşenlerinden bir<br />

tanesi doğal olarak artırılmış olan gıdalar<br />

• Sağlık faydası sağlamak üzere herhangi bir bileşen<br />

eklenmiş gıdalar<br />

• <strong>Gıda</strong>nın yapısında doğal olarak bulunan ve sağlık<br />

üzerine olumsuz etki sağlayacak bir veya birden<br />

fazla bileşenin gıdadan ayrılmasıyla elde edilen<br />

gıdalar.<br />

Fonksiyonel gıdaların kullanım amacı ve çeşitliliği gün<br />

geçtikçe gelişme göstermektedir.<br />

Toplumun ihtiyaçlarına hitap eden fonksiyonel gıdaların<br />

piyasada yaygınlaştırılması ve toplum sağlığını<br />

kalkındırmaya destek olması birçok kurum ve kuruluş<br />

tarafından desteklenmektedir.<br />

Fonksiyonel gıdalar içinde bulunan topluma ya genel ya da<br />

belli bir gruba fayda sağlamalıdır, sağlamaktadır. Örneğin<br />

büyüme gelişme çağındaki çocuklarda protein alımı<br />

yetersiz görüldüğü için süte katılan aroma verici tozlara<br />

protein ve vitamin-mineral katkısı yapılarak besin maddesi<br />

fonksiyonel hale getirilmiştir.<br />

Fonksiyonel gıda piyasasında amaç tüketilen besin<br />

maddesinden sağlık anlamında fayda oluşturmaktır.<br />

Günümüzde ülke genelinde kullanılan tuzlar fonksiyonel<br />

gıdalardan sayılabilir. Çünkü bundan yıllar önce toplum<br />

üzerinde yapılan geniş çaplı araştırmaların sonucunda<br />

ülkemizde tiroit fonksiyonları bozukluğu, guatr<br />

hastalıklarına sık rastlanıldı.<br />

Çözüm olarak tuza iyot minerali eklendi ve toplumda tiroit<br />

hastalıklarının görülme oranında ciddi bir düşüş yaşandığı<br />

gözlemlendi. Bu durumda iyot katılarak fonksiyonel gıda<br />

haline getirilen tuzla amaca ulaşılmış, toplum sağlığında<br />

genel bir iyileşme sağlanmış oldu.<br />

Fonksiyonel gıdalar genel olarak görülen kronik<br />

hastalıkların önlenmesi amacıyla kullanılmaktadır. Yapılan<br />

araştırmalar sonucunda fonksiyonel hale getirilmiş<br />

gıdaların kullanılmasıyla kronik hastalıkların belli ölçülerde<br />

önlenebildiği gözlemlenmiştir.<br />

Fonksiyonel gıdaların beslenmeye eklenmesinde özel bir<br />

amaç olduğunu söylemiştik. Bu anlamda kullanılan özel<br />

gıdalara ve kullanılma amaçlarına;<br />

- Sindirim sistemi üzerinde olumlu etki eden probiyotik<br />

içeriğinden dolayı kullanılan kefir ve yoğurdu,<br />

- Kalp damar sağlığının koruyan, zihinsel gelişimi<br />

destekleyen omega-3 içeriği nedeniyle kullanılan balığı,<br />

- Kalsiyum içeriğiyle kemik sağlığını desteklerken lif<br />

içeriğiyle de barsak sağlığını geliştiren inciri,<br />

- Toplumumuzda son zamanlarda sık görülen D vitamini<br />

yetersizliğinden sonra bunu önlemek amacıyla D vitamini<br />

eklenmiş sıvı yağları örnek gösterebiliriz.<br />

Fonksiyonel gıdalar özel amaçlarla kullanılan gıdalardır ve<br />

insanların besin ögesi ihtiyaçları doğru şekilde belirlenerek<br />

beslenme düzenlerinde eklendiğinde sağlık açısından<br />

olumlu etkiye sahip olabilmektedirler.<br />

MUTFAKTA HİJYEN<br />

Hijyen: İnsan sağlığına doğrudan veya<br />

dolaylı olarak zarar verebilecek<br />

etkenleri ortadan kaldırmak için<br />

yapılacak uygulamaların ve alınacak<br />

temizlik önlemlerinin tümüdür.<br />

<strong>Gıda</strong> Hijyeni: <strong>Gıda</strong>nın insan sağlığına zarar<br />

vermeyecek şekilde tüketime uygunluğunun<br />

sağlanması için üretim, depolama, dağıtım ve<br />

satışa sunma gibi bütün aşamalarda<br />

tehlikelerin kontrol altına alınması ve risklerin<br />

ortadan kaldırılması için uyulması gereken<br />

kuralların bütününü ve alınması gerekli her<br />

türlü önlemdir.<br />

Mutfak Hijyeni: Mutfak hijyeni genel gıda<br />

hijyeni kapsamı içinde gıdaların sağlığa uygun<br />

koşullarda hazırlanmasını ifade eden bir<br />

kavramdır.<br />

GIDA GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMA YOLLARI<br />

Sağlıklı yaşam için gıdaların güvenli bir biçimde<br />

hazırlanması gerekir. Her birey güvenli gıdaya ulaşma ve<br />

tüketme hakkına sahiptir. Ancak gıda üretim-satış- tüketim<br />

zincirinin her aşamasında gıdalar kontamine olabilir.<br />

<strong>Gıda</strong> kaynaklı hastalıklar kontamine gıdaların tüketimi<br />

sonucu oluşmaktadır. <strong>Gıda</strong> güvenliğini sağlamak için<br />

gıdaların üretiminden satın alımına ve tüketimine kadar<br />

gecen süreçte dikkat edilmesi gereken önemli noktalar<br />

bulunmaktadır.<br />

<strong>Gıda</strong> güvenliğini bozan fiziksel, kimyasal ve biyolojik olmak<br />

üzere üç tehlike vardır.<br />

1. Fiziksel bulaşanlar: Bilerek ya da bilmeyerek, bir<br />

yiyeceğin içerisine karışan tüm yabancı cisimler fiziksel<br />

bulaşmalara neden olur. Fiziksel bulaşanlar kapsamın da;<br />

toz/toprak, sac, tırnak cilası döküntüleri, böcekler, kırık<br />

bardak ve tabak parçaları, tırnak, tel zımba, raptiye, civi,<br />

metal veya plastik kırıntıları, kemik parçası, taş, tahta<br />

kırıntısı ve ambalaj malzemeleri vb. yabancı cisimler yer<br />

almaktadır.<br />

<strong>Gıda</strong>ların hazırlandığı, pişirildiği alanlar ve bu süreçte<br />

kullanılan her türlü araç- gereç temiz ve hijyenik olmalıdır.<br />

Özellikle toplu yemek üretilen yerlerde, mutfak<br />

bölümlerinin yerleşim planından, uygun araç-gereçlerin<br />

kullanımına kadar tüm koşullar, gıda güvenliğini<br />

sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.<br />

Toplu yemek üreten yerlerin donanımı belirlenen<br />

mevzuata uygun olmalıdır. Örneğin aydınlatma, zemin<br />

yapısı, duvarlar, pencereler, tavan, elektrik, su, buhar,<br />

havagazı/ doğalgaz, havalandırma ve atık ile ilgili tesisatlar<br />

yasal düzenlenmelere göre kontrol edilmelidir.<br />

Mutfak alanları iş akışına uygun şekilde; satın alma<br />

bölümünden başlayarak, depolama, üretim alanları<br />

(hazırlama ve pişirme) ve servis bölümleri olarak<br />

planlanmalıdır. Üretim sırasında kullanılacak tüm araçgereçler<br />

temiz ve hijyenik olmalıdır.<br />

Fiziksel Bulaşanları Engellemek İçin;<br />

• Kırılma riskleri nedeniyle, zorunlu olmadıkça hazırlama<br />

ve üretim aşamalarında cam malzeme kullanımı tercih<br />

edilmemelidir.<br />

• Ambalajlanmış ürünlerin tercih edilmesi, taş, toprak ve<br />

saman gibi fiziksel bulaşanları önlemek acısından<br />

önemlidir.<br />

• Sebze, meyve ve yumurta satın alırken görünür şekilde<br />

toz, toprak, saman, hayvan dışkısı kalıntılarının<br />

olmamasına dikkat edilmelidir.<br />

• Yiyecek üretimiyle uğraşan bireyler, kişisel hijyen<br />

kurallarına uymalıdır.<br />

2. Kimyasal bulaşanlar: <strong>Gıda</strong> güvenliğini bozan kimyasal<br />

bulaşanlara, tarım ilaçları (pestisitler), gıda ambalaj<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


52 53<br />

malzemeleri, deterjan-dezenfektanlar ve diğer tüm<br />

temizlik maddeleri örnek verilebilir.<br />

Bu maddeler, besinlere bulaşarak kısa veya uzun sürede<br />

gıda kaynaklı hastalıklara neden olabilir.<br />

<strong>Gıda</strong> ile temas eden alüminyum ve bakır gibi metaller de<br />

önemli bulaşanlardandır.<br />

Metal Bulaşanları Engellemek İçin;<br />

• Alüminyum ve bakır kaplar içerisinde; limonata, domates<br />

sosu veya salata sosları gibi asitli besinler hazırlanmamalı<br />

ve pişirilmemelidir.<br />

• Emayesi dökülmüş kapların kullanımından kaçınılmalıdır.<br />

• Konserve besinler açılıp kullanıldıktan sonra geride kalan<br />

besinler uygun bir kapta ve buzdolabında saklanmalıdır.<br />

• Satın alınan ambalajlı besinlerin kapları başka bir amaçla<br />

(örneğin; yoğurt mayalama, besin saklama vb.)<br />

kullanılmamalıdır.<br />

Kimyasal Bulaşanları Engellemek İçin;<br />

• Kimyasal maddeler talimatlara uygun şekilde kullanılmalı<br />

ve depolanmalıdır.<br />

• <strong>Gıda</strong> zincirindeki tüm paydaşlar ve tüketiciler, kimyasal<br />

maddelerin uygun kullanımı konusunda<br />

bilgilendirilmelidir.<br />

• Kimyasal maddeler orijinal kutularında, etiketleri<br />

üzerinde ve besinlerden uzak yerlerde depolanmalıdır.<br />

• Kimyasal maddeler kullanıldıktan sonra mutlaka eller<br />

yıkanmalıdır.<br />

3. Biyolojik Bulaşanlar: Bakteriler ve diğer<br />

mikroorganizmalar gıda kaynaklı hastalıkların en yaygın<br />

nedenidir.<br />

Besin kaynaklı hastalıklara en sık neden olan patojen<br />

bakteriler arasında; Salmonella, E.coli, L. monocytogenes,<br />

S.aureus, C.perfringens yer almaktadır.<br />

Mikroorganizmaların başlıca bulaşma kaynakları; toz,<br />

toprak, hava, haşereler, kemirgenler ve diğer hayvanlar,<br />

çiğ besinler, çöpler, araç-gereçler ve insanlardır.<br />

Biyolojik Bulaşanları Engellemek İçin;<br />

• <strong>Gıda</strong> güvenliğini sağlamaya yönelik 5 ilke (temizlik,<br />

pişmiş besinlerle çiğ besinlerin ayırılması, uygun pişirme,<br />

besinlerin uygun sıcaklıklarda saklanması, güvenilir ham<br />

madde ve su kullanılması) uygulanmalıdır.<br />

• <strong>Gıda</strong> hijyeni, araç-gereç hijyeni ve kişisel hijyenin<br />

sağlanmasına yönelik önlemler alınmalıdır.<br />

• Güvenli gıda üretimi için risklerin önlenmesi ve<br />

kontrolüne yönelik sistemler kurulmalı (HACCP, ISO<br />

22000) ve sürekliliği sağlanmalıdır.<br />

KİŞİSEL HİJYEN<br />

<strong>Gıda</strong> güvenliğini sağlamada yiyecek-içecek hazırlama ve<br />

üretimiyle ilgilenenlerin kişisel temizlik ve hijyeni<br />

önemlidir. Toplu yemek üretilen yerlerde çalışanların konu<br />

ile ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde kişisel hijyen<br />

eğitimi alıp almadıkları kontrol edilmelidir.<br />

Kişisel Hijyeni Sağlamada Dikkat Edilmesi Gerekenler<br />

1. Ağız/Burun/Saçlar/Kıyafet<br />

• <strong>Gıda</strong>ları hazırlama ve pişirme sırasında ağız, burun ve<br />

saçlara dokunulmamalı,<br />

• Öksürme ve hapşırmada mutlaka kağıt mendil veya<br />

maske kullanılmalı,<br />

• Yemeklerin tat kontrolleri yemeğin karıştırıldığı kaşıkla<br />

değil, ayrı bir kaşık ile bir tabağa konularak yapılmalı,<br />

• Yiyecek içecekle uğraşırken sac dökülmesine karşı önlem<br />

alınmalıdır (bone vb. kullanılmalı).<br />

2. Eller<br />

Yiyecek-içecek hazırlarken eller hijyenik el yıkama<br />

ilkelerine uygun yöntemlerle sık sık yıkanmalıdır.<br />

Eller;<br />

• Her işin başında,<br />

• Çiğ besinlere dokunduktan sonra,<br />

• Tuvaletten her çıkışta,<br />

• Yemekleri servis etmeden önce,<br />

• Sigara içtikten ve mendil kullandıktan sonra,<br />

• Paraya dokunduktan sonra,<br />

• Kirli araç-gereçlere dokunduktan sonra,<br />

• Öksürüp-hapşırdıktan sonra,<br />

• Çöplere dokunduktan sonra mutlaka hijyenik bir<br />

şekilde yıkanmalıdır.<br />

El Dezenfeksiyonu<br />

Özellikle Toplu yemek üretilen yerlerde çalışan personelin<br />

el dezenfeksiyonu gıda güvenliğinin sağlanması açısından<br />

önemlidir. Bu işlemin amacı ellerdeki bakterilerin en etkili<br />

ve hızlı bir şekilde ortamdan uzaklaştırılmasıdır.<br />

Antiseptik özelliklere sahip dezenfektan kullanılması<br />

gereklidir. Bunun için hızlı etkili bir alkol bazlı dezenfektan<br />

3-5 mL alınarak, bir dakika kadar her iki el birbirine<br />

sürtülür ve ovulur. El dezenfeksiyonu yıkanmış ve kuru<br />

ellere uygulanır, özellikle tuvalet sonrası ve çiğ etler ile<br />

temas sonrasında yapılması önerilir.<br />

Eldiven Kullanımı: Toplu yemek üretilen yerlerde özellikle<br />

ısıl işlem uygulanmayacak (soğuk sandviçler, salatalar vb.)<br />

besinlerin hazırlanmasında, çiğ etler ile temasta ve<br />

yemeklerin servisi esnasında mutlaka tek kullanımlık steril<br />

eldivenler gerekir.<br />

Eldivenler ellerin kirlenmemesi için değil, besinleri<br />

kirletmemek amacıyla kullanılır. Çiğ etler ile temas sonrası<br />

aynı eldiven kullanılarak pişmiş besinlere temas<br />

edilmemelidir.<br />

El Yıkama Yöntemi:<br />

Hijyenik yönden uygun el yıkama aşamaları:<br />

• Eller dayanabilecek sıcaklıktaki su ile bilekten parmak<br />

uçlarına kadar sabunlanır,<br />

• El ve parmak araları en az 20 saniye kadar ovulur,<br />

• Akan su altında eller iyice durulanır,<br />

• Temiz bir havlu ya da kağıt havlu ile eller kurulanır.<br />

<strong>Gıda</strong>ların güvenilir olması için gıda<br />

güvenilirliğini bozan tehlikelerin aşağıdaki<br />

kurallar ile azaltılması gerekmektedir:<br />

• <strong>Gıda</strong> maddeleri ve gıda ile temasta bulunan madde ve<br />

malzemeleri üreten, satan işyerleri ile toplu tüketime<br />

sunan işyerleri güvenilir gıdaya ulaşılması konusunda en<br />

etkili yöntemler arasında yer alan “Hijyen Uygulamaları”<br />

ile “HACCP” ilkelerine dayanan prosedürleri uygulamak ve<br />

sürdürmek zorundadır.<br />

• Kayıt/onay numarasına sahip gıda işletmelerin<br />

ürünlerinin satın alınması veya tüketime sunulması,<br />

• Nitelikleri bozulmuş ve son tüketim/tavsiye edilen<br />

tüketim tarihleri geçmiş gıdaların satışa ve tüketime<br />

sunulmaması,<br />

• <strong>Gıda</strong>ların saklama koşullarına uygun muhafaza edilmesi,<br />

• Çapraz bulaşmaların önlenmedir.<br />

• Hijyen kurallarına uyulması,<br />

• Zararlılarla mücadelenin yapılması,<br />

• Kişisel hijyen kurallarına uyulması,<br />

• Uygun teknik donanım, alet ve ekipman kullanılması,<br />

• Etkin atık yönetimi uygulanması,<br />

• Okul yönetimince okul önlerinde gıdaların satılmasını<br />

önleyici tedbirler alınmasıdır.<br />

• <strong>Gıda</strong> maddelerinin hazırlandığı, kullanıldığı veya<br />

işlendiği alanlar gıda maddesi üretimine uygun hijyenik<br />

koşulları sağlayacak şekilde tasarlanmış ve kurulmuş<br />

olmalı,<br />

• Hijyenle ilgili işlemlerin kusursuz bir şekilde yapılmasına<br />

imkan verecek yeterli çalışma alanı olmalıdır.<br />

• Kapılar temizlenmesi kolay ve dezenfekte edilebilir<br />

olmalı,<br />

• Pencereler kir birikmesini önleyecek şekilde dayanıklı<br />

malzemeden yapılmış olmalı,<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


54 55<br />

• Dış mekana açılan pencerelerde sineklikler kullanılmalı,<br />

• Pencere içi eşikler raf olarak kullanılmamalıdır.<br />

• Yüzeyler üzerinde kir birikmesine, yabancı maddelerin<br />

gıda maddelerine bulaşmasına, yoğunlaşmış sıvı veya küf<br />

oluşumuna yol açmayacak şekilde tasarlanmalı,<br />

• Havalandırma açıklıklarının üzerindeki düzenekler<br />

kolayca sökülebilmeli ve periyodik olarak temizlenmeli,<br />

• Temiz olmayan bir alandan temiz bir alana olabilecek<br />

hava akımları engellenmeli,<br />

• Pişirme ve buharlı ısıtıcılardan çıkan hava işyeri<br />

ortamından uzaklaştırılmalıdır.<br />

• İşletme gün ışığına eşdeğer bir şekilde doğal veya yapay<br />

olarak aydınlatılmalı,<br />

• Temizlenebilir, dezenfekte edilebilir yapıda ve korozyona<br />

karşı dayanıklı olmalıdır.<br />

• Zemin ve duvar yüzeyleri sağlam yapıda, kolay<br />

temizlenebilir ve gerektiğinde dezenfekte edilebilir olmalı,<br />

• Döşemelerin atık suyun ortamdan uzaklaştırılmasına<br />

uygun olması gereklidir.<br />

• Tavan ve tavan donanımları, buharlaşma ve<br />

damlamadan dolayı gıda ve hammaddelerin doğrudan ya<br />

da dolaylı olarak kirlenmesine neden olmayacak biçimde<br />

tesis edilen açık renkte olmalı,<br />

• Kirin birikmesini ve küfün üremesini önleyecek biçimde<br />

ve kolay temizlenebilir özellikte olmalı,<br />

• Tavanların periyodik olarak bakımları yapılmalıdır.<br />

• İşyerlerindeki tuvaletlerin suyu sürekli olmalı,<br />

kanalizasyon bağlantısı bulunmalı, hiçbir şekilde gıdaların<br />

hazırlandığı odalara doğrudan açılmamalı,<br />

• Tuvalet mekanlarında, sıvı sabun, hijyenik el kurutma ve<br />

dezenfektan dispenserleri bulunmalı,<br />

• Tuvalet çıkışlarında hijyen paspası bulundurulmalıdır.<br />

• Personele ait sosyal alanlarının gıda üretim ve satış<br />

alanlarından ayrı olmalı,<br />

• Personele üzerini değişebilmesi için personel soyunma<br />

alanları sağlanmalı,<br />

• İş ve sokak kıyafetlerinin ayrı ayrı saklanabileceği şekilde<br />

soyunma dolapları olmalıdır.<br />

• İşyerinin uygun noktalarında gerekli sayıda temiz, sağlam<br />

ve çalışır durumda el yıkama evyeleri bulunmalı,<br />

• El yıkama evyelerinde gıda işlemlerinde kullanılan araç<br />

ve gereçler yıkanmamalı,<br />

• Yapılan işin niteliğine göre soğuk ve sıcak su bağlantısı<br />

bulundurulmalıdır.<br />

• Havalandırma sistemleri, duman, koku, is ve<br />

buharlaşmayı giderecek, ısıyı muhafaza edecek, toz, kir ve<br />

zararlı girişini önleyecek özellikte olmalı,<br />

• Aydınlatma araçları muhtemel tehlikelere, kırılmalara<br />

karşı koruyucular ile korunmalı,<br />

• Koruyucular çapraz bulaşmaya neden olmayan ve kolay<br />

temizlenebilir özellikte olmalıdır,<br />

• <strong>Gıda</strong> İşletmesi sürekli, içme suyu kalitesinde, sıcak ve<br />

soğuk su bulunmalı,<br />

• Buz ve buhar “içilebilir nitelikteki sudan” üretilmeli,<br />

• Su tankları; gıdaya, insan sağlığına uygun malzemeden<br />

yapılmış olmalı,<br />

• Buz makineleri ve su depoları düzenli aralıklarla<br />

temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir.<br />

• Atık su ve kanalizasyon sisteminin, gıda maddelerine ve<br />

insanlara bulaşmayı önleyecek şekilde tasarlanmış ve tesis<br />

edilmiş olmalı,<br />

• Tüm mazgallar kapaklı ve kapaklar çıkarılıp,<br />

temizlenebilir özellikte olmalı,<br />

• Mazgal üzerindeki delikler zararlı ve kemirgen çıkışına,<br />

koku yayılmasına ve atık sıvıların kanaldan geri dönüşüne<br />

karşı güvenilir, temizlenebilir ve dezenfekte edilebilir<br />

olmalıdır.<br />

• Temizlik gereçleri, temizlik maddeleri ve dezenfektanlar<br />

gıda maddelerinin bulunduğu alanlar dışında, uygun kapalı<br />

ve kilitli alanlarda muhafaza edilmeli,<br />

• Bu alanlar, korozyona dayanıklı materyalden inşa<br />

edilmiş, kolayca temizlenebilir özellikte olmalı,<br />

• Temizlik ve dezenfektan maddelerinin bulunduğu kaplar<br />

kolay anlaşılabilecek şekilde işaretlenmiş olmalıdır.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


56 57<br />

<strong>Gıda</strong> Sektörünün Kalbi Bursa’da Attı<br />

en iyi örnekleri arasında bulunan tarımda verimliliği<br />

artırmak ve yeni fırsatlara yönelmek hepimiz için<br />

öncelikli hedefler arasında olmalıdır.<br />

Çünkü ülkeler artık salt tarımsal üretime odaklanmak<br />

yerine bu işin teknolojisine, Ar-Ge’sine ve<br />

inovasyonuna da yatırım yapıyor.<br />

gerçekleştiriyor. Firmalarımız bu görüşmelerden<br />

olumlu netice aldıklarını ifade ettiler.<br />

Sadece Ur-Ge organizasyonlarımız kapsamında 2<br />

binden fazla yabancı alıcıyı kentimize getirdik. Sabah<br />

gerçekleştirdiğimiz <strong>Gıda</strong> Kongremizle de sektörün<br />

geleceğine dönük atılması gereken adımları<br />

belirledik” diye konuştu.<br />

“TARIMA; AKLI, BİLİMİ VE AR-GE’Yİ KATMALIYIZ”<br />

Bursa Valisi İzzettin KÜÇÜK, dünyada nüfusun<br />

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO),<br />

gıda sektörüne yönelik iki önemli<br />

organizasyona daha imza attı.<br />

BTSO öncülüğünde <strong>Gıda</strong> Ur-Ge Projesi<br />

kapsamında başta Ortadoğu ve Avrupa<br />

ülkeleri olmak üzere 39 ülkeden 250<br />

yabancı iş insanı, Bursalı firmalarla<br />

işbirliğinin yollarını aradı.<br />

BTSO öncülüğünde bu yıl 4.’sü<br />

gerçekleştirilen Bursa Uluslararası <strong>Gıda</strong><br />

Kongresi de önemli akademisyen ve<br />

sektör temsilcilerini buluşturdu.<br />

Bu yıl 4.’sü düzenlenen ve sektörün bilimsel veriler<br />

ışığında ilerlemesine büyük fayda sağlayan <strong>Gıda</strong><br />

Kongresi ve Uluslararası Rekabeti Geliştirme Projesi<br />

(Ur-Ge) <strong>Gıda</strong> Alım Heyeti organizasyonunun açılışı,<br />

BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay’ın yanı<br />

sıra Bursa Valisi İzzettin Küçük, Şanlıurfa Belediye<br />

Başkanı Nihat Çiftçi ve Bursa protokolünün katılımıyla<br />

gerçekleştirildi.<br />

“AVRUPA BİRİNCİSİYİZ”<br />

BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim<br />

Burkay; <strong>Gıda</strong> Kongresi’nde yaptığı<br />

açıklamasında, dünya ekonomileri için enerji<br />

ile birlikte en stratejik sektörlerin başında<br />

gıda ve tarımın geldiğini söyledi.<br />

Küresel politikalarda da belirleyici olan tarım ve gıda<br />

kaynakları konusunda Türkiye’nin ciddi bir potansiyel<br />

taşıdığını ifade eden Burkay, “Tüm bunlarla birlikte<br />

ülkemizin stratejik değişiminin ve dönüşüm sürecinin<br />

BTSO Başkanı İbrahim BURKAY<br />

Üretim kabiliyeti ve kalkınmaya dönük desteklerle<br />

Avrupa’nın zirvesine, dünyada ise 7’nci sıraya kadar<br />

yükseldiğimiz sektörde, inanıyorum ki çok daha büyük<br />

başarılara ulaşacağız” dedi.<br />

SEKTÖRÜMÜZÜN İHRACATINI ARTIRIYORUZ<br />

Ticari Safari projesi ile üyelerini dünyanın farklı<br />

ülkelerinden alım heyetleriyle buluşturduklarını<br />

söyleyen Başkan Burkay, “<strong>Gıda</strong> sektörü Bursamız için<br />

büyük bir önem taşıyor. Buradaki zenginlikleri dünya<br />

pazarlarına sunarak ülke ekonomimize kazandırmak<br />

istiyoruz.<br />

Nisan ayından sonra ikinci kez gıda sektöründe alım<br />

heyeti gerçekleştirdik. 39 ülkeden yaklaşık 250<br />

işadamı firmalarımızla ikili iş görüşmeleri<br />

hızla arttığını, bununla birlikte gıda ihtiyacının aynı<br />

doğrultuda artış sergilediğini söyledi. Bursa’nın<br />

Türkiye’deki birçok tarım ürünü üretimine liderlik<br />

yaptığını söyleyen İzzettin Küçük, “BTSO’nun<br />

öncülüğünde hayata geçen kongre ve alım heyeti<br />

programları sektör için büyük önem taşıyor. <strong>Gıda</strong><br />

alanında pek çok firma bu organizasyonda buluşuyor.<br />

Tarıma; aklı, bilimi ve Ar-Ge’yi mutlaka katmalıyız.<br />

Yoksa çok üretip para kazanamaz duruma gelebiliriz.<br />

<strong>Gıda</strong> ürünlerinin akıl ve bilimle buluştuğunu bu iki<br />

organizasyonda da gördük.<br />

Yurt dışından gelen alıcılar da firmalarımızla ikili iş<br />

görüşmeleri gerçekleştirdi. Bu organizasyonlar sadece<br />

Bursa için değil, ülkemiz için de büyük önem taşıyor”<br />

dedi.<br />

GIDA ZİRVESİ SEKTÖRE IŞIK TUTTU<br />

Merinos AKKM ’de gerçekleştirilen kongre, bu yıl<br />

‘<strong>Gıda</strong> Sektöründe Yeni Yaklaşımlar’ temasıyla<br />

düzenlendi. Kamu ve özel sektörden ulusal ve<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


58 59<br />

uluslararası uzmanlar, temsilciler ve<br />

akademisyenlerin konuşmacı olarak katıldığı<br />

kongrede ana konuşmacının dışında çeşitli konularda<br />

etkinlikler yapıldı.<br />

Fancy Food ve Seashore Group gibi gıda sektörünün<br />

dev firmaları da yer aldı.<br />

İki gün boyunca devam edecek sektörün en geniş<br />

katılımlı programında Suudi Arabistan’ın en büyük<br />

market zincirlerinden olan Bin Dawood da ikinci alım<br />

heyetinde yerini aldı. Suudi Bin Dawood’un yanı sıra<br />

Bahreyn’in en önemli marketler zinciri olan Midway<br />

Supermarkets firmasının CEO’su Khaled El Amin<br />

Bursalı firmalarla buluştu.<br />

9 ALIM HEYETİNE 1200 İŞ İNSANI GELDİ<br />

getiren Burkay, şöyle konuştu: “<strong>Gıda</strong> sektörüne<br />

yönelik düzenlediğimiz Ur-Ge alım heyeti<br />

programımız, firmalarımızın 39 ülkeden gelen iş<br />

insanlarıyla buluşmasını sağladı.<br />

<strong>Gıda</strong> Ur-Ge Projesi kapsamında düzenlenen alım<br />

heyeti programının gala yemeğinde firmalarla bir<br />

araya gelen BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Aytuğ Onur,<br />

Bursa’nın gıda sektöründe büyük bir tecrübeye sahip<br />

olduğunu ifade ederek, “Sektörlerimizin nitelikli<br />

büyümesi için dış ticaret büyük önem taşıyor. Bu<br />

organizasyonlar da firmalarımızın dünyaya açılması<br />

için büyük bir fırsat” dedi.<br />

Kongrenin açılış panelinde, Uluslararası Tohum<br />

Federasyonu Eski Genel Sekreteri Marcel Bruins,<br />

‘Küresel Açlığın Giderilmesi – Ütopya ve Gerçek’<br />

semineri ile katılımcılarla buluştu.<br />

Zirvede ayrıca ‘Ulusal ve Global <strong>Gıda</strong> Güvenliği’,<br />

‘<strong>Gıda</strong>da Coğrafi İşaretler’, ‘<strong>Gıda</strong> Sürdürülebilirliği ve<br />

İklim Değişikliği’, ‘Geçmişten Günümüze Gastronomi’,<br />

‘Geleceğin <strong>Gıda</strong>ları’ gibi başlıklarda 7 oturum ve 3<br />

konferans gerçekleştirildi.<br />

250 YABANCI İŞ İNSANI<br />

TİCARET İÇİN GELDİ<br />

<strong>Gıda</strong> Ur-Ge Projesi kapsamında bir araya gelen sektör<br />

temsilcileri, alım heyeti organizasyonuyla 39 ülkeden<br />

250’ye yakın yabancı alıcıyla buluştu.<br />

Alım heyeti organizasyonunda Bin Dawood, Elite<br />

BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay,<br />

Türkiye’nin ihracata dayalı kalkınma hedefi<br />

doğrultusunda Bursa’nın dış ticaret hacmini<br />

güçlendiren adımlar atmayı sürdüreceklerini ifade<br />

etti.<br />

Küresel Fuar Acentesi, Ticari Safari Projesi ve Ur-Ge<br />

Alım Heyeti organizasyonlarıyla Bursalı firmaların<br />

ihracatına katkı sağlamak istediklerini ifade eden<br />

Burkay, UR-GE projesi kapsamında bugüne kadar<br />

yapılan 9 alım heyeti programında 1200’den fazla<br />

yabancı iş dünyası temsilcisini firmalarla<br />

buluşturduklarını ifade etti.<br />

40 FİRMA 800 İŞ GÖRÜŞMESİ GERÇEKLEŞTİRDİ<br />

Başkan İbrahim Burkay, alım heyeti<br />

organizasyonlarının firmaların ihracatına katkı<br />

sağlarken, kentin turizm ve ticaretine de büyük güç<br />

kattığını vurguladı.<br />

Yabancı iş dünyası temsilcilerinin firmaların üretim<br />

tesislerini de inceleme fırsatı yakaladığını da dile<br />

Stant açan firmalarımız, 800’e yakın iş görüşmesi<br />

gerçekleştirdi. Bu görüşmelerin yaklaşık 200’ü olumlu<br />

geçti. BTSO olarak Bursa ekonomisinin ihracat odaklı<br />

büyümesi için yeni organizasyonlarımıza devam<br />

edeceğiz.”<br />

Tane tane pilav nasıl yapılır?<br />

Pişireceğiniz pilavın tane tane ve beyaz olmasını<br />

sağlamak için pilav tenceresinin içine, pişirme<br />

esnasında incecik dilimlenmiş bir limon koyun.<br />

Sonuç, her zaman olumlu olacaktır.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


60<br />

“BTSO FARKINI ORTAYA KOYDU”<br />

Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı ve Bursa<br />

Milletvekili Dr. Mehmet Müezzinoğlu da alım heyeti<br />

programına katılan firmaları ziyaret etti.<br />

Müezzinoğlu, “Odamızın da mottosunda olduğu gibi<br />

‘Bursa Büyürse Türkiye Büyür’ diyoruz. Fuar, yurt dışı<br />

programları ve Ticari Safari Projesi ile kent<br />

ekonomisine ivme sağlayan önemli çalışmalara imza<br />

attılar.<br />

Özellikle bu organizasyon, Bursalı firmaların<br />

ürünlerini dünyaya pazarlaması için fırsat. BTSO<br />

Yönetim Kurulu Başkanımız İbrahim Burkay’ı ve<br />

ekibini yürekten kutluyorum” şeklinde konuştu.<br />

Türkiye’ye güvenen yatırımcının asla<br />

kaybetmeyeceğini belirten Müezzinoğlu, BTSO ’nun<br />

hayata geçirdiği makro projelerle Bursa ekonomisinin<br />

yeni bir vizyon kazandığını söyledi.<br />

Türkiye’nin büyüme yolculuğunda Bursa’nın<br />

lokomotif görev üstlendiğine işaret eden<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


62 63<br />

“BURSA İLE İŞBİRLİĞİ YAPACAĞIZ”<br />

Bursalı <strong>Gıda</strong> Üreticileri İşbirliği İçin Almanya’da<br />

Bahreyn Ticaret ve Sanayi Odası <strong>Gıda</strong> ve Tarım<br />

Sektörü Komite Başkanı ve Mıdway Food<br />

firmasının CEO’su Khalid Al Amin, Bursa’yı yaş<br />

sebze ve meyve üretiminde oldukça başarılı<br />

bulduğunu söyledi. Geçmiş dönemlerde Bursalı<br />

firmalarla ticaret yapma fırsatı yakaladığını da<br />

dile getiren Al Amin, “Türkiye’nin ve Bursa’nın<br />

gıda sektöründeki potansiyelini çok iyi biliyorum.<br />

BTSO öncülüğünde faaliyete geçen alım heyeti<br />

programında önemli görüşmeler yaptık. Böyle bir<br />

organizasyonla sektöre ilişkin tüm markaları bir<br />

arada görmek bizim işimizi de kolaylaştırdı. Bazı<br />

firmalarla işbirliği yapma konusunda önemli<br />

adımlar attık. Özel ve güzel bir organizasyonla<br />

karşılanmaktan dolayı çok mutlu oldum. BTSO ’ya<br />

organizasyondan dolayı teşekkür ediyorum” dedi.<br />

Türkiye’nin en önemli gıda üretim merkezlerinden<br />

Bursa, Almanya pazarındaki ihracatını güçlendirmeyi<br />

hedefliyor. BTSO öncülüğünde gıda sektöründe<br />

faaliyet gösteren 75 firma temsilcisi, Almanya iş<br />

dünyası ile bir araya gelerek ikili iş görüşmeleri<br />

gerçekleştirdi.<br />

Bursa, gıda sektöründe Almanya ile ticaret köprülerini<br />

güçlendirmek için çalışmalarını sürdürüyor.<br />

BTSO üyesi gıda sektörü temsilcileri, dünyanın en<br />

büyük gıda fuarı olan Anuga Fuarı öncesinde Alman iş<br />

dünyası temsilcileriyle bir araya geldi.<br />

BTSO Küresel Fuar Acentesi ve Uluslararası<br />

Rekabetçiliği Geliştirme Projesi (Ur-Ge) ile Bursalı<br />

gıda sektörü temsilcileri, Alman iş dünyası temsilcileri<br />

ile işbirliğinin yollarını aradı.<br />

“GIDADA BÜYÜK TECRÜBEYE SAHİBİZ”<br />

BTSO Yönetim Kurulu Üyesi<br />

Aytuğ Onur, Bursa’nın gıda<br />

alanında önemli bir tecrübeye<br />

sahip olduğunu söyledi.<br />

<strong>Gıda</strong>, tarım ve hayvancılık sektörünün Türkiye için<br />

stratejik alanlarından birisi olduğunu ifade eden<br />

Onur, “Bursa’da yaş sebze meyve, hayvancılık ve<br />

işlenmiş gıda önemli bir yer tutuyor. Kentimiz;<br />

topraklarının verimliliğini büyük tüketim<br />

merkezlerine yakınlığı, ihracat potansiyeli, bilinçli<br />

tarım uygulamaları ve tarımsal ürünlerini işleyen<br />

sanayisi ile bütünlemeyi başarmıştır. Bursa iş<br />

dünyası olarak Almanya pazarındaki ağırlığımızı<br />

artırmak istiyoruz. İkili işbirliği platformları<br />

Türkiye-Almanya arasındaki ticaret köprülerini<br />

güçlendirecektir” dedi.<br />

Dusseldorf Başkonsolosluğu Ticaret Ataşesi<br />

Mustafa Hilmi Aşkın, BTSO üyelerinin Almanya<br />

pazarında daha da güçlü olabileceğini belirterek,<br />

organizasyondan dolayı BTSO ’ya teşekkür etti.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


64 65<br />

“KALİTELİ FİRMALAR GETİRİLMİŞ”<br />

Almanya’ya ilk geldiği gün iş görüşmesi yapma fırsatı<br />

yakaladığını söyleyen Bilge, “Şimdiye kadar yurt<br />

dışına hiç ürün ihraç etme fırsatım olmadı.<br />

BTSO ’nun organizasyonuyla ilk defa yurt dışına çıkma<br />

imkânı buldum. Önemli görüşmeler gerçekleştirdim.<br />

Almanya ziyaretinin firmam açısından oldukça verimli<br />

geçeceğine inanıyorum” ifadelerini kullandı.<br />

BTSO ÜYELERİNDEN ANUGA ÇIKARMASI<br />

Bursa iş dünyasının yurt dışına açılması ve<br />

rekabetçiliğini geliştirmesini hedefleyen<br />

BTSO, yeni bir organizasyona daha imza attı.<br />

MÜSİAD Kuzey Ren Vestfalya Başkanı Bahattin<br />

Yılmaz, Almanya’da 60 bin Türk firmasının olduğunu,<br />

bunun yüzde 50’sinin ise Kuzey Ren Vestfalya’da<br />

faaliyet gösterdiğini belirtti.<br />

REKOR KATILIM<br />

BTSO ’nun güzel bir organizasyona imza attığını ifade<br />

eden Yılmaz, “Bursalı firmaların kalitesi oldukça iyi.<br />

Ne sattığını ve ne istediğini bilen firmalar Almanya’ya<br />

getirilmiş” dedi.<br />

İkili iş görüşmelerine katılan BTSO Üyesi Faruk<br />

Bilge, BTSO sayesinde ilk defa pasaport<br />

çıkardığını söyledi.<br />

Ur-Ge ve Küresel Fuar Acentesi Projesi<br />

kapsamında Bursalı gıda sektörü temsilcileri,<br />

Anuga Fuarı’nı ziyaret etti.<br />

Alanında dünyanın en büyük fuarı olan Anuga Fuarı’nı<br />

inceleyen Bursa iş dünyası temsilciler, hem sektördeki<br />

yeni gelişmeleri yakından gördü hem de global<br />

markalarla işbirliği anlaşmasına imza attı.<br />

Reçelin şekerlenmemesi için ne yapılır?<br />

Yaptığınız reçelin çabuk şekerlenmesini<br />

istemiyorsanız, kullandığınız limon suyunu<br />

ateşten almanıza yakın koyun. Aksi<br />

takdirde önceden ilave edilen limon suyu,<br />

reçelin rengini ve kıvamını koyulaştırır.<br />

BTSO heyetinin Anuga Fuarı ziyaretini değerlendiren BTSO<br />

Yönetim Kurulu Üyesi Aytuğ Onur, fuarın Bursalı firmalar<br />

açısından oldukça verimli geçtiğini vurguladı.<br />

Sektörün kalbinin attığı ve yeni ürünlerin görücüye çıktığı<br />

Anuga Fuarı’na 4 sene önce 25 kişilik bir heyetle<br />

geldiklerini hatırlatan Onur, bu yıl bu rakamın 3 kat<br />

arttığını vurguladı.<br />

Onur, “Anuga Fuarı’na ilk defa bu kadar yoğun bir katılımla<br />

ziyarette bulunduk. Sektörlerimizin ihracatına güç katacak<br />

organizasyonlarımıza devam edeceğiz” dedi.<br />

“İHRACATTAKİ KABİLİYETİMİZİ<br />

ARTIRIYORUZ”<br />

Türkiye ile Almanya arasındaki ticaretin uzun yıllara<br />

dayandığını ifade eden Onur, Bursa’da 1100’ü aşkın<br />

firmanın Almanya ile ticaret yaptığını vurguladı. Bursa’nın<br />

Almanya’ya yaklaşık 1.8 milyar dolarlık bir ihracatının<br />

olduğunu dile getiren Onur, şöyle konuştu: “Bu ihracatın<br />

yüzde 10’u tarım ve gıda ürünlerinden oluşuyor. Bu<br />

yüzden Almanya pazarı bizim için önemli. Firmalarımızın<br />

yoğun katılımı da bunun bir göstergesidir.”<br />

“DÜNYA BİREYSELLEŞMEYE GİDİYOR”<br />

Aytuğ Onur, dünyada gıda alanında inovasyon odaklı<br />

çalışmaların olduğunu belirterek, “Dünya artık<br />

bireyselleşmeye doğru gidiyor. Hazır yemeklere doğru<br />

yoğun bir ilgi var. Fuarda rakiplerimizin neler ürettiğini<br />

görme imkânı bulduk. Bu doğrultuda ürünlerimizi<br />

geliştirme fırsatını yakalıyoruz” diye konuştu.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


66 67<br />

“ŞİRKETLERİMİZİN İHRACAT HEYECANI ARTIYOR”<br />

Anuga Fuarı Heyet Başkanı ve BTSO Meclis Üyesi<br />

Burhan SAYILGAN, 2 yılda bir düzenlenen Anuga<br />

Fuarı’na bu yıl Türk katılımcıların yoğun ilgi<br />

gösterdiğini söyledi.<br />

BTSO üyelerinin fuarda önemli iş görüşmeleri<br />

gerçekleştirdiğini kaydeden Sayılgan, “Türkiye’deki<br />

firmaların katılımı her yıl yüzde 20 oranında artıyor.<br />

Firmalarımızın üretimdeki kalitesi de bizi<br />

gururlandırıyor.<br />

Ekonomi Bakanlığı’nın destekleriyle ‘Bursa Food<br />

Point’ kurumsal kimliğiyle çalışmalarını sürdüren <strong>Gıda</strong><br />

UR-GE Projesi ve Küresel Fuar Acentesinin<br />

firmalarımıza katkısı tahminlerimizin ötesinde oldu.<br />

Fuar ve ikili iş görüşmelerinde imza atılan<br />

sözleşmeler, firmalarımızın ihracata olan<br />

heyecanının da göstergesidir” ifadelerini<br />

kullandı.<br />

HOLLANDA’YA BİTKİSEL ŞAMPUAN SATTI<br />

BTSO Üyesi Hasan Hüseyin Sarı, BTSO ’nun<br />

organizasyonu sayesinde sektörün geleceğini daha<br />

net gördüğünü söyledi.<br />

Almanya programı kapsamında önemli iş bağlantıları<br />

kurduğunu dile getiren Sarı, “Her sene fuara<br />

geldiğimde şunu görüyorum. Daha önce hayranlıkla<br />

baktığımız ürünleri ve üreticilere şimdi ders verir<br />

nitelikteyiz. Birçok konuda bazı şeylerin önüne<br />

geçmişiz.<br />

Organizasyonumuzda Hollandalı bir firma ile bitkisel<br />

şampuan ihracatı konusunda anlaşma yaptık. Bu<br />

önemli bir adım. Ziyaretçi olarak geldiğimiz fuarda<br />

ihracat yapmayı başardım.<br />

Bazı yabancı firmalarla da görüşmemiz oldu. Onlar da<br />

olumlu sonuçlandı. Bursa’ya işbirlikleriyle<br />

dönüyorum” dedi.<br />

7 BİN 405 ŞİRKET STANT AÇTI<br />

Fuar ziyareti kapsamında Aytuğ Onur ve Burhan Sayılgan,<br />

Anuga Fuarı’nda stant açan Bursalı firmaları da ziyaret<br />

ederken, Türkiye’nin Köln Başkonsolosu Hüseyin Emre<br />

Engin ile de bir araya geldi.<br />

Öte yandan 11 Ekim tarihine kadar ziyaretçilerini<br />

ağırlayacak olan Anuga Fuarı’na, 107 ülkeden 7 bin 405<br />

şirket stantlı katılım sağladı.<br />

Türkiye, 298 firmasıyla İtalya, Almanya, İspanya ve Çin’in<br />

ardından 5. ülke oldu. Fuara Bursa’dan ise yaklaşık 15<br />

firma katılımcı olarak yer aldı.<br />

Yurt dışı iş gezisi organizasyonlarına katılan firmalar<br />

Ekonomi Bakanlığı, KOSGEB ve BTSO’nun sunduğu<br />

desteklerden yararlanabiliyor.<br />

KOSGEB tarafından Küresel Fuar Acentesi Projesi<br />

kapsamında organizasyona katılan firmaların ulaşım,<br />

konaklama, tercümanlık, rehberlik ve fuar giriş ücretleri<br />

için yüzde 50 oranında yakın ülkelerde 3.000 TL, uzak<br />

ülkelerde ise 5.000 TL’ye kadar destek veriliyor. <strong>Gıda</strong> Ur-<br />

Ge’si ile etkinlikte yer alan firmalar ise Ekonomi<br />

Bakanlığı’nın desteklerinden faydalanabiliyor.<br />

Patlıcanın lezzeti nasıl arttırılır?<br />

Patlıcan yemeğinizin daha lezzetli olması için,<br />

patlıcanları pişirmeden önce tuzlu suda en az 15-20<br />

dakika bekletin veya üzerine tuz serperek kağıt<br />

havlu üzerinde bekletin, çıkan kahverengi suları<br />

sildikten sonra pişirin.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


68<br />

GIDALARDA VİTAMİNLER: FAYDALARI, KAYNAKLARI<br />

A VİTAMİNİ<br />

A vitamini büyüme ve gelişme için oldukça önemlidir.<br />

Buna ek olarak görme, bağışıklık sistemi, cildin<br />

gençleşmesi ve saçlar için de önemlidir. Andioksidan<br />

olarak işlev görmesi başta kanser olmak üzere diğer<br />

hastalıklara karşı da koruma sağlar. Buna ek olarak, A<br />

vitamini görme duyusu içen de oldukça önemlidir.<br />

İnsan vücudunda oldukça az miktarlarda<br />

bulunmalarına karşın vitaminlerin vücuttaki<br />

etkinlikleri oldukça fazladır.<br />

Bunların bir bölümü (B grubu), besinlerle aldığımız<br />

karbonhidrat, yağ ve proteinden enerji oluşması ile ilgili<br />

metabolik ve biyokimyasal olayların düzenlenmesinde<br />

yardımcı olur.<br />

D vitamini; kalsiyum ve fosfor gibi minerallerin kemik ve<br />

dişlerde yerleşmesine yardımcıdır. Antioksidan vitaminler<br />

(A, C ve E vitaminleri) vücutta hücre hasarını önleyerek<br />

normal hücre işlevlerinin sürdürülmesini ve bazı zararlı<br />

maddelerin vücuttan uzaklaştırılmasını sağlar.<br />

Vitaminler vücudumuzda iki farklı şekilde<br />

depolanmaktadır. Bu, vitaminin yağda ya da suda<br />

çözünmesine bağlı olarak değişmektedir.<br />

Yağda çözünen vitaminler; A, D, E ve K<br />

vitaminidir. Bunlar yağlı gıdalar ile birlikte<br />

vücuda alınır ve karaciğerde depolanır.<br />

Suda çözünen vitaminler ise; C, B vitaminleri,<br />

biotin ve folattır. Vücutta kısa süreli olarak<br />

depolanır bu yüzden ihtiyaç duyduğunuz<br />

miktarı bilmeniz gerekir.<br />

Özellikle, anne rahmindeki bebeğe sağlıklı bir gelişim<br />

sağlanabilmesi amacı ile anne adaylarının yeterli miktarda<br />

A vitamini alması gerekmektedir. Normal şartlar altında A<br />

vitamini eksikliği çok sık gözlenmese de dengesiz ve kötü<br />

beslenme sonucunda ortaya çıkmaktadır. Fazla tüketilmesi<br />

durumunda ise baş ağrısı, yorgunluk, uyku düzeninde<br />

bozukluk gibi rahatsızlıklara neden olabilmektedir. Ayrıca<br />

fazla alınımı hamile kadınlarda riskli doğum riskini de<br />

arttırmaktadır.<br />

Başlıca A Vitamini Kaynakları:<br />

Hayvansal gıdalar, balık türleri, süt ve süt ürünleri, brokoli,<br />

bal kabağı, mango ve kayısı iyi birer kaynaktır. Yağda<br />

çözünen bir vitamindir ve bu yüzden de yağlı tohumlu<br />

besinlerde oldukça yüksek oranda bulunmaktadır. Yağ ve<br />

kolesterol seviyesini yediği gıdalarda azaltması gereken<br />

bireylerin az yağlı süt ve süt ürünlerini tüketmesi de ayrıca<br />

önerilmektedir.<br />

D VİTAMİNİ<br />

Güneş ışığı vitamini olarak da bilinir. Sağlıklı kemikler için<br />

oldukça önemlidir ve osteoporozu yavaşlatır. Ayrıca<br />

bağışıklık sistemini güçlendirdiği ve kanseri engellediği de<br />

düşünülmektedir.<br />

Kasların fonksiyonel çalışmasına yardımcı olur ve A ve C<br />

vitaminleri ile de birlikte faaliyet göstererek bağışıklık<br />

sisteminde önemli rol alır. Kalsiyum ve fosfor gibi kemik ve<br />

diş gelişimi için önemli olan minerallerin aktivitesi için<br />

önemlidir.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


70 71<br />

Toplumda sıklıkla görülen besin ögesi eksiklerinden bir<br />

tanesidir. Aynı zamanda ülkemizde de bu ciddi bir<br />

sorundur.<br />

Osteoporoz gibi başlıca kemik hastalıklarının artmasına<br />

neden olmaktadır.<br />

Başlıca D Vitamini Kaynakları:<br />

Güneş ışığına maruz kalındığı zaman ciltte üretilir. Günde<br />

15-30 dakika kadar güneş altına durarak günlük ihtiyacınız<br />

olan D vitaminini elde edebilirsiniz. Diğer kaynakları<br />

arasında ise süt ürünleri ve yumurta yer almaktadır.<br />

E VİTAMİNİ<br />

Özellikle ergenlik döneminde cinsel gelişimin hızlandığı<br />

zamanda ergenlerin günlük E vitamini ihtiyaçlarını<br />

karşılamaları gerekmektedir. Fazlası idrar ile birlikte<br />

vücuttan atıldığı için, fazlalığı durumunda hastalıklar çok<br />

nadir görünmektedir.<br />

Başlıca E Vitamini Kaynakları:<br />

Yarım avokado ya da 25 gram kadar ay çekirdeği günlük<br />

ihtiyacınızın karşılanmasına yetecektir. Bütün bitkisel<br />

yağlarda bulunmakla birlikte ayrıca yumurta sarısında ve<br />

brokolide, pirinçte ve diğer tam buğdaylı ürünlerde<br />

bulunur. Bunların yanı sıra yağlı tohumlu fındık fıstık gibi<br />

ürünlerde de yüksek oranlarda bulunabilmektedir. Tahıl ve<br />

tahıl ürünleri de iyi birer E vitamini kaynağıdır.<br />

K VİTAMİNİ<br />

Güçlü ve sağlıklı kemiklerin gelişmesinde önemli rol<br />

oynamaktadır ve kanın kolay pıhtılaşmasını sağlar. Ayrıca<br />

insan bağırsağında bulunan yararlı bakteriler tarafından da<br />

üretilmektedir. Sadece bir miktarı karaciğerde depolanır.<br />

Yeterince alınmadığı durumlarda kanın pıhtılaşmasında<br />

gecikmeler gözlemlenirken, bu durum deri üzerinde de<br />

kanamaların görünmesine neden olur. Buna ek olarak, çok<br />

nadir görülen bir durum olsa da K vitamininin fazlası da<br />

aşırı pıhtılaşmaya neden olacağı için bu durum damar<br />

tıkanıklığına sebep olur.<br />

B1 VİTAMİNİ<br />

Thiamine olarak da bilinen B1 vitamini enerji üretiminde<br />

önemli rol oynamaktadır. Bunun yanı sıra ayrıca sağlıklı<br />

sinir sistemi için ve de kalbiniz için önemlidir.<br />

Eksik tüketimi depresyon, huzursuzluk, yorgun hissetme<br />

gibi mental sorunların baş göstermesine neden<br />

olabilmektedir. Ayrıca zamanla kalp kaslarında<br />

zayıflamalara, dolaşım sisteminde bozulmalara ve de<br />

Beriberi hastalığına neden olabilmektedir.<br />

Başlıca B1 Vitamini Kaynakları:<br />

Ekmek ve mısır gevreği gibi tam buğdaylı olabilen<br />

ürünlerde bulunur. Diğer B grubu vitaminlerin de olduğu<br />

gibi tahılların kabuk yüzeyinde en çok bulunurlar, fakat<br />

kabuk yüzeyinin sıklıkla ayrılmasından dolayı ciddi kayıplar<br />

meydana gelmektedir.<br />

B3 VİTAMİNİ<br />

Tavuk, et, balık ve fındık fıstık gibi yağlı tohumlu bitkiler<br />

gibi yüksek proteinli gıdalarda sıklıkla bulunur. Ayrıca<br />

ekmek ve mısır gevrekleri genelde B3 açısından<br />

zenginleştirilmiş ürünlerdir.<br />

İki dilim tam buğday ekmeği arasına sürülmüş bir miktar<br />

fıstık ezmesi günlük ihtiyacınızın karşılanmasında size<br />

yardımcı olacaktır.<br />

B6 VİTAMİNİ<br />

Yağlardan ve karbonhidratlardan enerji üretilmesinde<br />

önemli rol oynamaktadır. Buna ek olarak strese duyarlılık<br />

gösteren adrenal bezlerin destekçisidir.<br />

Çok nadir gözlemlenen bir durum olsa da, eksik tüketimi<br />

sonucunda cilt ve sindirim sistemi sorunlarına neden<br />

olabilmektedir. Ayrıca hafıza zayıflamalara, mide ağrılarına<br />

ve de kabızlığa neden olabilmektedir. B6 vitamini<br />

zehirlenmeye neden olabilen tek vitamin türüdür, bu<br />

yüzden günlük tüketimde 500 mg a kadar tüketiminde bir<br />

sakınca yoktur.<br />

Başlıca B6 Vitamini Kaynakları:<br />

Balık ve tavuk ürünleri, tam buğdaylı ürünler ve yeşil<br />

yapraklı sebzeler en iyi kaynaklarıdır. Bunların yanı sıra<br />

fındık-fıstık gibi yağlı tohumlu bitkilerde de bulunmaktadır.<br />

FOLİK ASİT<br />

Hamilelik sırasında meydana gelebilecek rahatsızlıkların<br />

engellenmesinde önemli bir role sahiptir. Ayrıca bağışıklık<br />

sistemi için ve vücudunuzun ihtiyaç duyduğu enerjinin<br />

sağlanması için de önemlidir. Kan hücrelerinin yapımında<br />

ve çoğalmasında etkin rol oynamaktadır.<br />

Sağlıklı bir cilt için ihtiyaç duyduğunuz antioksidandır ve<br />

güçlü bir bağışıklık sisteminin ve kalbinizin dostudur.<br />

Salam, sucuk gibi yağlı ürünler tüketilirken yanında E ve C<br />

vitamini açısından zengin besinlerin yenilmesi<br />

önerilmektedir.<br />

E vitamini ve flavonoid açısından zengin olan yağlı<br />

tohumlu ürünler koroner kalp rahatsızlığı ve kanser riskini<br />

de ayrıca azaltmaktadır. Eksikliği oldukça nadir<br />

gözlemlenen bir durum olsa dahi, E vitamini eksikliği<br />

kansızlığa, görme bozukluklarına ve halsizliğe neden<br />

olmaktadır. Ayrıca kanser ve kalp hastalıkları riskini de<br />

arttırmaktadır.<br />

Günlük ihtiyaç duyduğunuz K vitamininin karşılanmasında<br />

aldığınız besinler size yardımcı olurken, aynı zamanda<br />

bağırsağınızda yer alan bakteriler tarafından da üretilmesi<br />

sonucunda da karşılanmaktadır.<br />

Başlıca K Vitamini Kaynakları:<br />

Yoğurtta, yumurta sarısında balıkta, süt ve süt ürünlerinde<br />

ve yeşil yapraklı sebzelerde bulunur. 80 gram kadar pişmiş<br />

brokoli günlük ihtiyacınızın karşılanmasında yeterli<br />

olacaktır.<br />

Niasin olarak da bilinen B3 vitamini kan şekerini<br />

düzenleyen insülin hormonu gibi birçok hormonun sentezi<br />

için önemli bir rol oynamaktadır. Depresyon tedavilerinde<br />

genellikle kullanılmaktadır.<br />

Başlıca B3 Vitamini Kaynakları:<br />

Özellikle 60 yaşının üzerindeki bireylerde B12 vitamini ve<br />

kalsiyumun yanı sıra folik asit ihtiyacının karşılanması da<br />

büyük bir önem taşımaktadır. Anne rahmindeki<br />

embriyonun ilk 3-4 haftasında sinir sisteminin düzgün bir<br />

şekilde gelişebilmesi için hamile kadınların vücutlarına<br />

aldığı folik asit miktarlarına önem vermesi gerekmektedir.<br />

Başlıca Folik Asit Kaynakları:<br />

Günlük ihtiyaç duyduğunuz folik asit miktarı 200<br />

mikrogramdır. 80 gram brüksel lahanası size 100<br />

mikrogram kadar folik asit sağlarken bir bardak taze<br />

sıkılmış portakal suyu ise yaklaşık olarak 50 mikrogram<br />

sağlar.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


72 73<br />

Folik asitçe zengin diğer gıdalar arasında ise brokoli,<br />

kuşkonmaz, yumurta sarısı, havuç, kayısı, portakal, bal<br />

kabağı ve karpuz yer almaktadır.<br />

B12 VİTAMİNİ<br />

Gelişme için, sinir sistemi için ve sağlık kan hücreleri için<br />

oldukça önemlidir. 50 yaşından sonra gıdalardan alınan<br />

B12 vitaminin emilimi oldukça zorlaşır. Kanda oksijenin<br />

taşımasına yardımcı olur, dolayısı ile sigara gibi zararlı<br />

maddeler ile bireyin savaşında önemli bir role sahiptir.<br />

Eksikliğinde çok sık görünen B12 vitamini kansızlığa yol<br />

açarken, bunun yanı sıra kimi cilt sorunlarına da neden<br />

olmaktadır. Vücutta depolanabilen bir vitamin olduğu için<br />

her gün tüketilmesi gerekmemektedir.<br />

Başlıca B12 Vitamini Kaynakları:<br />

Bir bardak dolusu süt ve yumurta günlük ihtiyacınız olan<br />

miktarın karşılanmasında size oldukça yardımcı olacaktır.<br />

Ayrıca hayvansal kaynaklar, buna et, tavuk ürünleri,<br />

kabuklu deniz ürünleri, süt ve süt ürünleri de dahil olmak<br />

üzere hepsi iyi birer B12 kaynağıdır. Vegan ya da<br />

vejetaryen bireylerin de deniz yosunu bu noktada<br />

tüketilmesi önerilmektedir.<br />

C VİTAMİNİ<br />

Güçlü bir bağışıklık sistemini için gereklidir. Buna ek olarak<br />

sağlıklı bir kalp, güzel bir cilt için de önemlidir. Kanser gibi<br />

rahatsızlıkların engellenmesinde önemli bir yere sahiptir.<br />

Salam, sucuk gibi yağlı ürünler tüketilirken yanında E ve C<br />

vitamini açısından zengin besinlerin yenilmesi<br />

önerilmektedir.<br />

Enerji üretiminde ve strese karşı hormonların<br />

düzenlenmesinde etkin rol oynamaktadır. Ayrıca besinlerle<br />

alınan demirin kullanılabilirliğini arttırır. Tahıllarda A<br />

vitamini aktivitesini gösteren ögelerle, C vitamini hemen<br />

hemen yoktur.<br />

Hastalıklara karşı bağışıklığı arttırdığı için, az tüketilmesi<br />

durumunda bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden<br />

olmaktadır, bu da hastalıklara kolay yakınılmasına neden<br />

olur.<br />

Başlıca C Vitamini Kaynakları:<br />

Büyük bir portakal, yarım acı kırmızıbiber ve ya 125 gram<br />

su teresi günlük ihtiyaç duyduğunuz C vitamininin<br />

karşılanmasını sağlayacaktır. Bunlara ek olarak ayrıca,<br />

diğer turunçgiller, bal kabağı, brokoli, karnabahar ve<br />

ıspanak da iyi birer C vitamini kaynağıdır.<br />

BİOTİN<br />

H vitamini olarak da bilinen biotin, sağlıklı saçlar, tırnaklar<br />

ve cilt için önemlidir. Ayrıca ihtiyaç duyduğunuz enerjinin<br />

üretmesi için de etkili bir yere sahiptir ve kan şekerinin<br />

düşmesini sağlar.<br />

Genellikle çiğ yumurta tüketen bireylerde biotin eksikliği<br />

görünmektedir. Birçok besin kaynağından elde edilebiliyor<br />

olmasının yanı sıra ayrıca bağırsaklarımızda bulunan yararlı<br />

bakteriler tarafından da üretilmektedir.<br />

Eksikliğinde ciltte kuruma ve dökülme, yorgunluk hissi ve<br />

iştahta azalma meydana gelir. Ayrıca kolesterol seviyesinin<br />

yükselmesine de neden olabilmektedir bu durum.<br />

Diğer B vitaminleri ile birlikte, egzama ve diğer cilt<br />

problemlerine karşı kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra<br />

ayrıca saç dökülmesini engellemek ve kilo vermek amacı<br />

ile de kullanılmaktadır.<br />

Başlıca Biotin Kaynakları:<br />

Soya ürünlerinde, ciğerde, esmer pirinçte, fındık fıstık gibi<br />

yağlı tohumlu bitkilerde ve yumurta sarısı iyi birer<br />

kaynağıdır.<br />

Kaynak: http://www.bbcgoodfood.com/howto/guide/vital-vitamins<br />

Gözdem BAŞARIR<br />

www.diyetlif.com.tr<br />

Diyetisyen<br />

Mucizevi Besin Var mı?<br />

Mucizevi bir besinden beklentiniz<br />

nedir? Size göre mucizevi<br />

sayılabilecek bir besin sizde neye<br />

neden olmalı veya ne<br />

hissettirmeli?<br />

Tüketilen besin maddeleri<br />

içeriklerindeki besin ögesi miktarı<br />

ve çeşidine göre vücudumuzda<br />

belli etkilere neden olur veya<br />

belli işlevlerin gerçekleşmesinde<br />

rol oynarlar. Mesela kaliteli<br />

protein içeriğine sahip yumurtanın büyüme-gelişme<br />

çağındaki çocuklarda doku yapımında olumlu etkilere<br />

sahip olması gibi.<br />

Besinler bu anlamda kişilerin o dönemde duyduğu<br />

ihtiyaca göre olumlu etkilere sahip olabilirler.<br />

Örneğin sürekli kabızlık şikâyeti yaşayan ve<br />

bağırsaklarında yeterli miktarda iyi bakteri taşımayan<br />

bireyler için bu iyi bakterileri bünyesinde barındıran<br />

probiyotik-prebiyotik gıdaların kullanılması bağırsak<br />

içeriğini düzeltir ve kabızlık şikâyetini giderir. Fakat bu<br />

probiyotik gıdaların mucizevi olduğu anlamına<br />

gelmemektedir.<br />

Bazı bireyler için o anlık ihtiyacı karşılamada olumlu<br />

etkilere neden olan besin maddesi başka ihtiyaçlara<br />

sahip bireylerde olumsuz etkilere neden<br />

olabilmektedir. Örneğin insanların hayatlarının<br />

büyüme, gelişme, gebelik, sporda beslenme gibi<br />

dönemlerinde protein ihtiyacı artabilmektedir.<br />

Buna karşılık bazı böbrek hastalıkları, gut hastalığı gibi<br />

durumlarda kişilerin beslenmesinde protein<br />

kısıtlaması gerekebilmektedir. Bu nedenle kişilerin bir<br />

besin maddesine ihtiyaç duyup duymadığını, ne kadar<br />

ihtiyaç duyduğunu belirlerken kişilerin o dönemdeki<br />

ihtiyaçları göz önünde bulundurulmalıdır.<br />

“Besinlerin metabolizmayı hızlandırıcı,<br />

yağ yakıcı etkisi var mıdır?”<br />

Bazı besin maddeleri metabolizmayı hızlandırmada<br />

yardımcı olabilir fakat hiçbir besin maddesi tek başına<br />

yağ yakıcı etkiye sahip değildir. Bu nedenle yağ yakımı<br />

için sadece bir besin maddesine yönelmek değil,<br />

gerekli kalori kısıtlaması ve besin ögelerinin dengeli<br />

dağılımı gerekmektedir.<br />

“Zayıflamak için chia tohumu,<br />

maydanoz kürü, detoks sıvısı şart!”<br />

Zayıflamak adına belli besin maddelerine diyette takılı<br />

kalmak veya tamamen beslenmenizden çıkarmak<br />

sağlıklı veya sürdürülebilir yöntem değildir.<br />

Zayıflama adına mucize etki oluşturduğu düşünülen<br />

chia tohumu, detoks sıvıları gibi besinler veya ağırlıklı<br />

protein beslenmek zayıflamak için olmazsa olmaz<br />

yöntemler değildirler.<br />

Chia tohumu gibi beslenmeye ek olarak kullanılan<br />

besin maddelerinin zayıflama sürecinde kanıtlanmış<br />

bir etkisi bulunmamaktadır.<br />

Chia tohumu iyi bir omega-3 ve lif<br />

kaynağıdır.<br />

Bu nedenle zayıflamak adına şart olarak yaklaşmak<br />

sakıncalı olsa da sağlığa olumlu etkilerinden dolayı<br />

diyete dönem dönem eklenebilir.<br />

Detoks sıvılar diyette sağlıklı zayıflama<br />

yöntemlerinden oldukça uzaktırlar ve hedeflenen yağ<br />

dokusu kaybının dışında vücuttan kas ve sıvı kaybına<br />

neden olabilirler. Dengeli ve yeterli beslenen<br />

bireylerin detoksa ihtiyacı bulunmamaktadır.<br />

Her besin maddesi içerdiği besin ögeleri miktarları ve<br />

çeşitleriyle benzersiz değere sahiptirler.<br />

Metabolizmamız tüm bu besinlerden yeterli ve<br />

dengeli tüketimle sağlıklı bir şekilde çalışabilir. Bu<br />

nedenle en doğru yaklaşım mucizevi olarak lanse<br />

edilen besinleri değil tüm besinleri dengeli ve yeterli<br />

şekilde beslenme düzenine dâhil etmek olacaktır.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


74 75<br />

Kestane Püreli Tartolet<br />

LEZZET TARİFLERİ<br />

Malzemeler<br />

Muradiye Çorbası<br />

250 gr tavuk kuşbaşı, 1 adet kabak,<br />

1 adet havuç, 1 çorba kaşığı tereyağı,<br />

1 tatlı kaşığı tuz, 1 çay bardağı arpa şehriye,<br />

6 su bardağı su<br />

Neden ekmek yemeliyiz?<br />

Ekmeğin birden çok faydası vardır. Ekmeğin içeriğindeki<br />

kompleks karbonhidratlar kan şekerini dengede tutar, tatlı<br />

isteğini azaltır. Ayrıca vitamin kaynağıdır (B1,B2, Niasin).<br />

Diğer bir taraftan doyurduğu gibi, yağ oranı da düşüktür.<br />

Bu nedenle ekmek yemeliyiz.<br />

TÜKETİCİ REHBERİ - EKMEK<br />

Ekmek üretiminde kullanılan katkı maddeleri:<br />

Enzimler(alfa amilaz enzimi), C vitamini (Askorbik asit),<br />

şekerler (sakkaroz, maltoz,fruktoz,glukoz), emülgatörler.<br />

Ekmek derin dondurucuda saklanır mı? Ne süreyle?<br />

Ekmek derin dondurucuda 3 ay süreyle saklanabilir.<br />

Ekmek buzdolabında saklanır mı? Ne süreyle?<br />

Ekmek buzdolabında 2 hafta süreyle saklanabilir.<br />

Terbiye:<br />

1 kâse yoğurt, 3 çorba kaşığı un<br />

Hazırlanışı<br />

Tavuk eti biraz daha küçük doğranır. Tereyağı tencereye<br />

konur, eriyince tavuk eti atılır ve bir kaç dakika kavrulur.<br />

Ambalajlı ekmekler gluten içeriyor mu?<br />

Gluten ekmeğin özünde bulunan bir maddedir. Glutence<br />

yüksek buğdaydan yapılan unun bitkisel protein değeri<br />

daha yüksektir. Gluten oranı yüksek kaliteli undan yapılan<br />

ekmek yumuşak, esnek ve yemesi kolay olur. Unla yapılan<br />

her şey gluten içerir. Sadece özellikle glutensiz ekmek<br />

hariç.<br />

Malzemeler<br />

3/4 su bardağı un, 1/4 su bardağı elenmiş pirinç unu,<br />

1 tutam tuz, 1/2 su bardağı toz badem,<br />

125 gram margarin, 1 yemek kaşığı toz şeker,<br />

1 tane yumurta sarısı, 1,5 yemek kaşığı soğuk su,<br />

120 gram sütlü çikolata, 2 yemek kaşığı kestane püresi,<br />

2 tane yumurta, 1 tane yumurta sarısı<br />

Hazırlanışı<br />

Fırını 180 dereceye ayarlayın. Margarini eritin. Tart<br />

kalıplarını eritilmiş yağ ile yağlayın.<br />

Un, tuz, badem tozu, pirinç unu, toz şeker ve küp<br />

doğranmış 125 yağı mutfak robotunda karıştırın. Yumurta<br />

sarısı ve suyu da ekleyip iyice yoğurun.<br />

Hamuru iki yağlı kağıt arasına alıp merdaneyle 6 mm<br />

inceliğinde açın ve kalıplara yerleştirin. 10 dakika<br />

buzdolabında beklettikten sonra üzerine yağlı kağıt ve<br />

ağırlık yapması için fasulyeler yerleştirip 15 dakika fırında<br />

pişirin.<br />

Yağlı kağıdı ve fasulyeleri kaldırıp 5 dakika daha pişirin.<br />

Fırından çıkartın. Dolgusu için çikolatayı eritip diğer<br />

malzemeleri ekleyerek karıştırın ve tart tabanlarına<br />

paylaştırın. 180 dereceye ayarlanmış fırında 20 dakika<br />

pişirin. Afiyet olsun.<br />

Sonra tavla zarı şeklinde doğranmış havuç ve bir kaç<br />

dakika sonra kabak eklenir. Yumuşamaya başlayınca sıcak<br />

su ve şehriye eklenir, tuz katılır. Bu arada yoğurt ve un<br />

iyice çırpılır.<br />

Kaynayan çorbadan bir kaç kaşık eklenir ve kaynayan<br />

çorbaya eklenir. Bir taşım daha kaynadıktan sonra ateşten<br />

alınır. Afiyet olsun.<br />

Glisemik indeks nedir?<br />

Besinlerde bulunan karbonhidratların kan şekerini<br />

yükseltme hızına Glisemik İndeks adı verilir. Eşit<br />

miktarlarda karbonhidrat içerseler de yiyeceklerin kan<br />

şekerini arttırıcı etkileri birbirinden farklıdır.<br />

Bazı besinlerin glisemik indeks değerleri düşük, bazılarının<br />

ise yüksek olarak tanımlanır. Benzer besinler içerisinde<br />

glisemik indeks değeri düşük olanların tercih edilmesi<br />

daha sağlıklı olarak tanımlanmaktadır.<br />

Ekmekteki küfler zararlı mıdır?<br />

Her küf gibi yenmemesi gerekir.<br />

Ekmekte hangi tür küfler oluşur?<br />

Ekmekte genellikle Aspergillus ve Penicillum türleri<br />

bulunurken; Rhizopus, Mucor, Fusarium ve Peacilomyces<br />

cinsi küflere de rastlanmaktadır.<br />

Ülkemizde üretilen ekmeklerde aflotoksin üreten<br />

A.parasiticus ve A.flavus türlerine rastlanmıştır. Siyah<br />

renkli Rhizophus stolonifer ve kırmızı renkli Neurospora<br />

sitophila da ekmekte yaygın olarak bulunan küflerdendir.<br />

Buğday Ekmeği ne demektir?<br />

Buğday ekmeği: Kepeği tamamen ayrılmış undan elde<br />

edilen beyaz ekmektir. Beyaz ekmek bazı bağırsak<br />

rahatsızlıklarında (kolit, akut diare) ve bazı mide<br />

rahatsızlıklarında (ülser, gastrit gibi) diğer ekmeklere<br />

tercih edilebilir.<br />

Ekmek şeker hastalığı yapar mı?<br />

Hayır. Aksine kepek ekmeğini diyabet, kostipasyon<br />

(kabızlık), spastik kolon hastalıkları ve doğum kontrol hapı<br />

kullananlar özellikle tercih etmelidir.<br />

Tam buğday ekmeği ne anlama geliyor?<br />

Buğdayın öğütüldükten sonra hiçbir ayrıştırma yapılmadan<br />

kepeği vs. içinde olarak üretilen ekmektir.<br />

Zengin vitaminli ekmek ne demek? Yararları nelerdir?<br />

Zengin vitaminli ekmek iyot olmak üzere, içinde A, B, C, D<br />

vitamini ile demir minerali içeren ekmektir. Demir eksikliği<br />

anemisi, iyot ve folik asit yetersizliğine bağlı hastalıkların<br />

ortaya çıkmasını azaltabilir. (Kaynak : www.ggd.org.tr)<br />

Ekmek üretiminde hangi katkı maddeleri kullanılıyor?<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


76<br />

TÜKETİCİ REHBERİ - BAL<br />

Arı sütü nedir?<br />

Arı sütü, genç işçi arıların (bakıcı arılar), genç larvaları ve<br />

kraliçe arıyı beslemek için salgıladıkları bir sıvıdır.<br />

Arı sütünün yararları nedir?<br />

Arı sütünde A, B1, B2, B6, C, D ve E gibi önemli vitaminler<br />

bulunmaktadır. Ayrıca, arı sütü kuvvet ve enerji verici,<br />

organizmayı yenileyici ve zindeleştirici bir etkiye sahiptir.<br />

Kozmetik ürünlerde de kullanılır.<br />

Bal ekşir mi?<br />

Evet ekşiyebilir. Çiçek özlerindeki mayaların bala geçmesi<br />

ve faaliyetlerini sürdürmesi sonucunda balın aroma ve<br />

lezzeti zamanla bozulabilir.<br />

Bala antibiyotik ve ilaç kalıntıları bulaşır mı?<br />

Evet bulaşabilir. Arıcıların arı hastalıklarına karşı<br />

kullandıkları antibiyotikler, ilaçlar, petekleri saklamak için<br />

kullandıkları maddeler ve üretim alanlarında kullanılan<br />

pestisitler bala çeşitli yollarla bulaşabilir.<br />

içerisine (starter adı verilen) kristalleşmeyi başlatıcı olarak<br />

önceden krem bal olarak işlenmiş uygun özellikteki bir<br />

kristalleşmiş baldan belli miktarda ilave edilir.<br />

Hazırlanan karışım uygun sıcaklıkta saklanarak ürün krem<br />

bal haline getirilir.<br />

Küçük çocuklara bal vermek zararlı mıdır?<br />

0-1 yaş arası bebeklere bal verilmesi tavsiye edilmez.<br />

Havada, toprakta, tozda ve ham tarımsal ürünlerde<br />

bulunan bir cins bakteri sporunun bebeklerde, bebek<br />

botulizmi denilen ölümcül bir hastalığa neden olduğu<br />

kanıtlanmıştır.<br />

Petek bal sağlıklı mıdır?<br />

Sağlıklıdır, ancak arı üreticilerinin arı hastalıklarına karşı<br />

bilinçsizce kullandıkları ilaç kalıntıları temel peteklere<br />

bulaşabilir. Bu durumdaki petek ballar sağlığa uygun<br />

değildir.<br />

Balın kristalleşmesi (şekerlenmesi) normal midir?<br />

Evet normaldir. Doğal ve saf bal, soğukta muhafaza<br />

edilmesi halinde bir süre sonra kristalleşir. Bu balda hile<br />

olduğunu göstermez. Kristalleşen bal olduğu gibi ya da<br />

kristalleri çözdürüldükten sonra güvenle tüketilebilir.<br />

Balın sahte olduğu nasıl anlaşılır?<br />

Balın sahte olduğu ancak gelişmiş analiz teknikleri ile<br />

anlaşılabilir. Balın sahte olup olmadığını bakarak ya da<br />

tadarak anlamak mümkün değildir.<br />

Çam balı ile çiçek balı arasında farklar nedir?<br />

Çam balının en önemli özelliği kıvamı bozulmadan veya<br />

kristalleşmeden uzun süre saklanabilmesidir. Çam balının<br />

rengi çiçek balından daha koyudur.<br />

Çam balları daha az tatlıdır ve boğazda yakıcı bir his<br />

bırakmaz. Çam balları çiçek ballarından daha fazla<br />

miktarda enzim, aminoasit ve mineral madde içerir.<br />

Krem bal nedir?<br />

Krem bal, balın kontrollü olarak kristalleşmesinin<br />

sağlanmasıyla elde edilen tereyağı gibi sürülebilir özelliğe<br />

sahip bir üründür. Kristalleşme işleminin istenilen şekilde<br />

homojen ve uygun dokuda gerçekleşmesini ve<br />

kristalleşmenin başlamasını sağlamak için, süzme balın<br />

Polenin yararları nedir?<br />

Yüksek miktarda aminoasit, C ve B vitaminleri, folik asit,<br />

mineral ve enzimler içerir.<br />

Yüksek oranda enerji sağlar.<br />

Sindirimi kolaylaştırır.<br />

İştah açar, zindelik verir.<br />

Propolis nedir?<br />

Propolis, işçi arıların, kovan içerisindeki besinleri, yavru<br />

arıları ve kendilerini çeşitli mikroorganizmalardan<br />

korumak amacıyla kullandıkları bir üründür.<br />

Propolisin yararları nedir?<br />

Doğanın antibiyotiği olarak adlandırılır. Sindirim ve üriner<br />

sistem rahatsızlıklarında etkilidir. Bağışıklık sistemini<br />

güçlendirir.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


78 79<br />

Lale YILDIZ<br />

<strong>Gıda</strong> Mühendisleri<br />

Odası Bursa Şube<br />

Başkanı<br />

“Gezen tavuk yiyin”, “fruktozdan<br />

uzak durun”, “ambalajlı gıdalar<br />

kanser yapar”, “yumurta yemeyin”,<br />

“ekmeği sofranızdan kaldırın”,<br />

“kutu sütleri tüketmeyin”, “sokak<br />

sütü en faydalı süttür” gibi<br />

cümleleri son yıllarda gerek<br />

televizyon programlarında gerek<br />

gazete haberlerinde gerekse sosyal<br />

medyada sıklıkla görür olduk.<br />

<strong>Gıda</strong> konusunda uzmanlığı olmayan<br />

kişilerin medyaya yansıyan bu tip yanıltıcı açıklamaları,<br />

hem bilgi kirliliğine sebep olmakta hem de vatandaşı<br />

güvenli gıda tüketmekten alıkoyarak, özellikle ambalajlı<br />

gıdalardan korkar hale getirmektedir.<br />

Nüfusun büyük kısmı artık şehirlerde yaşıyor.<br />

Şehirleşmenin gelişmesiyle, tüketicinin talepleri de<br />

değişmiş ve taleplerin değişmesi gıda sektörünü de<br />

geliştirmiştir. Bu da gıda endüstrisinde bilim ve teknolojiyi<br />

kullanıp farklı anlayışlara yönelik gıdalar üretme<br />

mecburiyeti getirmiştir.<br />

Tam da bu noktada beslenme ve sağlık ilişkisinin önemi<br />

konusunda toplum olarak farkındalığımızın artmasıyla<br />

birlikte, yaşamamız için hayati önem taşıyan ve dünya<br />

genelinde de çok büyük ticari hacme sahip en stratejik<br />

alan olan gıda konusunda, gerek ürünler gerekse gıda<br />

tüketimi modelleriyle ilgili söylemler de artmaya<br />

başlamıştır.<br />

Kendi uzmanlık alanları olmadığı halde kimileri, sansasyon<br />

yaratmak ve şahsi PR çalışmalarına fayda sağlamak adına,<br />

bilimsellikten tamamen uzak açıklamalar yapmaya<br />

başlamış, toplumun bir kısmı da ne yazık ki bu kişilerin<br />

dediği yönde beslenme alışkanlıklarını değiştirmiştir.<br />

Oysa bu açıklamaları yapan kişilerin, kendi önyargılarından<br />

yola çıkarak görüşlerini paylaştığını ve kendi yaşam<br />

tarzlarını insanlara empoze etmeye çalıştıklarını görmemiz<br />

lazım. GIDA, her yönüyle, bilimin ışığında ve toplumsal<br />

çıkarlar zemininde değerlendirilmesi gereken bir konudur.<br />

Varsayımlar üzerine hareket edilemez.<br />

Fakat bugüne baktığımızda gıda konusu bir biçimde<br />

magazinleştirilerek kamuoyunun algısı ile oynanıyor.<br />

Kimyasal işlem ile insan sağlığı negatif yönde<br />

ilişkilendirilerek, toplumda paranoya yaratılıyor.<br />

<strong>Gıda</strong>lar Kirli mi?<br />

Tüketicinin doğru bilinçlendirmesi esasken, spekülatif<br />

açıklamalarla tedirgin ve huzursuz ediliyor. Buna dur<br />

demek gerekiyor!<br />

Mademki gıda insan hayatında vazgeçilemez ve<br />

ertelenemez bir ihtiyaç o zaman gıdanın, sürdürülebilir<br />

biçimde güvenilir olması, bu konuda halkın, bilimsel<br />

verilere dayalı doğru bilgiye, güvenilir kaynaklardan<br />

ulaşabilmesi ve bu sayede bilgi kirliliğinin önüne geçilmesi,<br />

gıda sektörünün paydaşları olarak temel hedefimiz<br />

olmalıdır.<br />

Kim ne yapmalı?<br />

KAMU, etkin denetim uygulamalı ve gıda konusunda<br />

kamuoyuna doğruları söyleyecek bağımsız bir bilim<br />

kurulunu oluşturmalı.<br />

SEKTÖR, tüketiciye değer veren, bilim ve teknoloji<br />

alanına yatırım yapan, bilgiyi esas alan yaklaşım<br />

içinde olmalı ve varsa sepetteki çürük yumurtaları<br />

ayıklamalı.<br />

TÜKETİCİ, her duyduğuna inanmayıp,<br />

haberlere/bilgilere eleştirel gözle bakmalı.<br />

MEDYA, sansasyon peşinde koşmayıp, iyiyi de<br />

yazmalı, yazdıklarını mutlaka bilimsel kanıta<br />

dayandırmalı.<br />

Bilime güvenmeliyiz. Altını çizmeliyiz ki teknoloji sorunları<br />

ortadan kaldırmak için vardır; problemleri makyajlamak<br />

ve insanlara olmadık ürünleri sunmak için değildir.<br />

<strong>Gıda</strong> teknolojisi de, gıdaları güvenilir hale getirmek için<br />

vardır. Bilinmelidir ki gıda bilimi olmazsa güvenilir gıdaya<br />

ulaşmak tesadüflere kalır.<br />

Murat BAYİZİT<br />

CEO - Kaledonya<br />

MÜSİAD Bursa Şubesi<br />

<strong>Gıda</strong>-Tarım-Hayvancılık<br />

Sektör Kurulu Başkanı<br />

Dondurulmuş Meyve – Sebze İhracatı<br />

1974 yılında ilk defa tanıştığımız<br />

dondurulmuş gıda sektörü Türkiye<br />

için aslında genç bir sektördür.<br />

Kayseri’deki Meybuz işletmesi ile<br />

başlayan bu serüven bugün ülke<br />

genelinde 50 ye yakın fabrika ile ve<br />

her geçen gün artan kapasitesi ile<br />

ülkemizin gelecekteki önemli ihracat<br />

sektörlerinden biri olmaya aday bir<br />

sektördür.<br />

Halen hazırda yaklaşık 150.000 ton<br />

meyve sebze işleme kapasitesi olan dondurulmuş gıda<br />

sektörünün kapasite kullanım oranı %60-70 lerde<br />

seyretmektedir. İhracat açısından bakıldığında maalesef<br />

yıllar itibariyle azalan bir grafik çizmekteyiz.<br />

Bir örnek vermek gerekirse 2004 yılında 24.000 ton olarak<br />

ihraç ettiğimiz Uludağ’ın meşhur tioga çileğini şu an<br />

sadece 4.000 ton olarak ihraç etmekteyiz. Yine bundan 6-7<br />

yıl evvel toplamda 50.000 bin ton ihracatını yaptığımız<br />

dondurulmuş biberden artık sadece yaklaşık 10.000 ton<br />

ihraç edebilmekteyiz.<br />

Sebze olarak ihracatımız tonaj olarak belki yüksek gibi<br />

görünse de tutar olarak meyve ihracatı birim fiyatının<br />

yüksekliği sebebiyle döviz getirisi daha fazla ürün<br />

grubudur. Toplam dondurulmuş meyve sebze ihracatımız<br />

yaklaşık yıllık 25.000 ton seviyelerindedir ve yaklaşık 35<br />

milyon USD ihracat getirisi vardır. (Kaynak:UİB verileri)<br />

Dondurulmuş sebze ihracatımız miktar olarak daha<br />

fazladır. Dondurulmuş bezelye ve dondurulmuş mısır iç<br />

piyasada talebi yüksek ürünler olması açısından fiyat<br />

olarak ihracatta rekabet edebilir düzeyde değildir. Bununla<br />

beraber dondurulmuş biber, soğan, domates, ıspanak,<br />

pırasa, brokoli, karnabahar, bamya ihracatını yaptığımız<br />

ana sebze kalemleridir. Son zamanlarda bu ürünlerin<br />

bazılarını organik olarak ta satmaya başlamış durumdayız.<br />

Dondurulmuş meyve ihracatımız ise miktar olarak sebzeye<br />

göre daha az ancak tutar olarak daha fazladır. Özellikle<br />

Polonya ve Macaristan’daki mevsimsel değişikliklere bağlı<br />

olarak ihracatımız artmakta ya da azalmaktadır.<br />

Belli başlı ihraç kalemlerimiz; dondurulmuş çilek, kiraz,<br />

vişne, portakal, greyfurt, şeftalidir. Vişne ihracatı<br />

tamamen Polonya ya bağlıdır zira fiyat açısından rekabet<br />

edememekle birlikte Polonya’da ürün eksik olduğunda<br />

rahatlıkla ihraç ettiğimiz bir ürün haline gelmektedir ki bu<br />

yıl bu durum söz konusudur.<br />

Sofralık çilek üretiminde Avrupa’da söz sahibi olmamıza<br />

rağmen endüstriyel çilek üretiminde satışımız daha<br />

düşüktür ki yukarıda verdiğimiz Uludağ çileği örneği bunun<br />

en büyük sebebidir.<br />

Tüm bu olumsuzluklara rağmen sektör her daim dinamik<br />

ve yeniliklere açık olarak gelişmektedir. Üst yapı diye tabir<br />

ettiğimiz işleme teknolojileri ve know-how açısından<br />

dünyada önemli özelliklere sahip bir ülkeyiz.<br />

Ancak maalesef işin altyapısı olan tarla boyutunda ciddi<br />

problemlerimiz bulunmaktadır. Küçük alanlarda ve dağınık<br />

bir üretim modelimizin olması verimliliğimizi düşürmekte<br />

ve hammadde açısından yeterince sektörü<br />

besleyememektedir.<br />

Türkiye’de toplam 25.000 ton dondurulmuş mısır<br />

üretilirken Macaristan’da sadece bir firma aynı miktar<br />

mısır üretebilmektedir. Sorun makine parkuru ile ilgili değil<br />

tamamen tarlada üretilen miktar ile ilgilidir. Hem az hem<br />

de pahalı ham madde üretimimiz avantajımızı<br />

kaybetmemize sebep olmaktadır.<br />

Sorunun çözümü ile alakalı yapısal tedbirler almak<br />

gerekmektedir ki bunun en önemli ayağı büyük<br />

topraklarda daha verimli üretim modeline geçmektir.<br />

Bunu sağlamanın çok çeşitli yolları olmakla birlikte<br />

kooperatifçiliğin arttırılması, büyük çiftçi gruplarının<br />

oluşumu ve sözleşmeli tarımın daha fazla teşvik edilmesi<br />

başlıca önlemler olarak sayılabilir.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


Türkiye`de Bitkisel Yağ Kullanımı<br />

81<br />

Okan MERAL<br />

Emek Yağ Sanayi A.Ş.<br />

Üretim Müdürü<br />

Türkiye'nin bitkisel yağ üretiminde<br />

ilk sırayı ayçiçek yağı almaktadır. Son<br />

yıllarda özellikle palm, mısır, kanola<br />

ve soya yağı üretimleri de artış<br />

göstermiştir. Yemeklik bitkisel sıvı<br />

yağ olarak ayçiçeği yağının yurt içi<br />

tüketimi 2016 yılı verilerine göre 774<br />

bin ton olarak birinci sırada<br />

gerçekleşmiştir.<br />

Ayçiçek yağı %89’ luk doymamışlık<br />

oranı ile insan beslenmesinde<br />

önemli besin değerine sahip bir yağdır. Ayçiçek yağındaki<br />

linoleik asidin (omega-6) yüksek olması ve E vitamini<br />

nedeni ile insan beslenmesindeki değerini daha da<br />

artırmaktadır.<br />

Ayçiçek yağının besin değerlerinden maksimum düzeyde<br />

faydalanabilmek amacı ile, yağın doğru kullanılması ve<br />

muhafazası çok önemlidir. Ayçiçek yağının besin<br />

değerlerini yitirmemesi için ısıdan, ışıktan, havadan ve<br />

nemden uzak tutulması ve mümkünse serin ortamda<br />

muhafaza edilmesi birinci kuraldır.<br />

Tüketicilerin en çok yaptığı kullanım hatalarından biri<br />

ambalaj kapaklarının açık bırakılarak lavabo altlarında<br />

bekletilmesidir. Bu şekilde kullanılan ambalajın içerisine su<br />

ve hava girmesi söz konusudur. Su ve hava ile temasta<br />

bulunan yağ hızlı okside olmakta ve kötü koku ile acılaşma<br />

meydana gelmektedir.<br />

Kullanıcı hatalarından bir diğeri de kızartma işleminde<br />

kullanılmış olan yağın ambalaj içerisine geri<br />

boşaltılmasıdır. Yapılan bu hatalı işlem ambalajın<br />

içerisindeki iyi olan yağın da bozulmasına sebebiyet<br />

vermektedir.<br />

Kızartmada kullanılmış olan yağın mümkünse tekrar<br />

kullanılmaması (ev tüketimi için), tekrar kullanılacak ise 2<br />

defadan fazla kullanılmaması ve kızartmada kullanılan<br />

ayçiçeği yağının tekrar kullanımı için ayrı bir ambalaja<br />

süzdürülerek hızlı bir şekilde soğutulması daha uygun<br />

olacaktır. Günümüzde ev dışı tüketimde kullanılmak üzere<br />

özel kızartmalık yağlar üretilmektedir. Özel olarak üretilen<br />

kızartmalık yağların dayanıklılığı artırılmıştır. Dayanıklılığı<br />

artırmak amacı ile yağın içerisine antioksidan ve köpük<br />

önleyici ilavesi yapılmaktadır.<br />

Kızartmalık yağların dayanıklılığını artırmanın en önemli<br />

amacı yağın daha uzun süre kullanılmasını sağlayarak<br />

maliyetin düşürülmesidir. Endüstriyel anlamda özellikle<br />

hazır yemek üreten bazı firmaların, kızartma amaçlı<br />

kullandıkları yağları hiçbir ölçüm ve analiz yapmadan uzun<br />

süre kullanmak istemeleri önemli kullanım hatalarından<br />

biridir. Yemek firmalarının kızartma işleminde kullandıkları<br />

ayçiçeği yağının TPM (Toplam Polar Madde max. % 25) ve<br />

asit (asit sayısı max.% 2,5) ölçümünü yaparak kullanmaları<br />

gerekmektedir. Yağın kızartmalarda kullanımı sırasındaki<br />

TPM ve asitlik analizleri yağın bozulma düzeyinin<br />

belirlenmesinde önemli parametrelerdir.<br />

Yemek üreten firmalardan aldığımız en çok şikayet mide<br />

yanması ile ilgilidir. Fakat kaliteli üretilmiş olan rafine<br />

ayçiçeği yağının böyle bir olaya neden olması en son<br />

ihtimaldir.<br />

Yemek firmaları aldıkları bu mide şikâyeti sonrasında, her<br />

nedense ilk olarak sorunun ayçiçeği yağından<br />

kaynaklandığını düşünmektedirler. Halbuki ürettikleri<br />

yemeğin içerisinde kullandıkları girdilere göre ayçiçeği yağı<br />

en stabil kalite özelliklerine sahip gıda maddesidir. Mide<br />

yanmalarında suçlanacak en son girdi, yemek içerisindeki<br />

ayçiçek yağıdır.<br />

Kaliteyi önemseyen ve belli standartlarda bitkisel sıvı yağ<br />

üretimi yapan firmaların ortak sorunlarından biri de kalite<br />

seviyesi çok düşük, hatta kalite anlayışı bile olmayan daha<br />

ucuz yağların günü birlik olarak piyasalara girip<br />

çıkmalarıdır. Hiçbir belgeye ve analiz sertifikalarına sahip<br />

olmayan bu tip yağları tüketicilerin tercih etmemesi<br />

gerekir.<br />

Kaliteyi her zaman en önde tutan bitkisel sıvı yağ üretimi<br />

yapan firmaların, BRC, ISO 9001, FSSC 22000 gibi gıda<br />

güvenliğini ön planda tutan belgelere sahip olmasının<br />

önemli bir maliyeti vardır. Tüketicinin sağlığını düşünen bu<br />

anlayışa karşılık tüketicinin de, bu kalite ve belgeye sahip<br />

firmaları tercih etmeleri en önemli beklentilerimizden<br />

biridir.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


82 83<br />

New York’taki Columbia<br />

Üniversitesi’nde<br />

görevli<br />

nörobilimci, anatomi ve hücre<br />

biyolojisi uzmanı Prof. Dr. Michael<br />

Gershon’ın, 1998 yılında<br />

yayımlanan “The Second Brain”<br />

adlı kitabında İkinci beyin, asıl<br />

beynin bir kopyası” dır. Bu kitap,<br />

Mehmet BEYKAYA<br />

GTHB Müşaviri<br />

bilim insanları için çığır açan bir<br />

etkiye sahip olmuştur. Prof. Dr.<br />

Gershon kitabında “Karnımızda<br />

ikinci bir beyin bulunuyor.” açıklamalarıyla dikkat<br />

çekmişti.<br />

Aslına bakılırsa ünlü profesörün ikinci beyin olarak<br />

isimlendirdiği bağırsağımızı ben de vücudumuzun GİZLİ<br />

BEYNİ olarak tanımlamak istiyorum. Neden denilirse,<br />

halen üzerinde birçok çalışma olmasına rağmen gizini<br />

korumasıdır. Ayrıca gereken öneminin doğru olarak<br />

kavranılmadığını da düşünmekteyim.<br />

Beyin ve bağırsaklar fetüste benzer hücrelerden gelişirler;<br />

zamanla bir kısmı merkezi sinir sistemini oluşturmak üzere<br />

farklılaşırken bir kısmı da bağırsaklardaki sinir sistemini<br />

oluşturur. Beyin ve bağırsaklar birbirine “vagus” adı<br />

verilen sinirle bağlıdır ve her iki organ birbirlerine bu sinir<br />

aracılığı ile çeşitli uyarılar gönderirler. Bağırsaklar ve beyin<br />

arasındaki etkileşim aslında herkes tarafından bilinir.<br />

Gizli Beynimiz<br />

beyine uyarılar gitmesi veya bağırsakların beyni<br />

etkilediğine dair bilgiler çok sınırlıdır.<br />

Depresyon ve anksiyete gibi hastalıkların bazı hastalarda<br />

şişkinlik, gaz, ağrı, dışkılama bozuklukları gibi midebağırsak<br />

şikâyetlerinden sonra belirmesi de bağırsak-beyin<br />

etkileşimine ait örneklerdir.<br />

Dünyadaki bütün kültürlerde duyguların, bedenimizin<br />

merkezinde oluştuğu ifade edilir. Bir zorluğu aşarken<br />

göbek çatlatmak ya da sevinçten göbek atmak; sinirin<br />

mideye vurması; açlıktan karnın zil çalması veya dünyayla<br />

göbek bağı vb. deyişler bunu doğrular gibidir.<br />

Beynimizin, içsesimizin fısıltılarını kabullenmesi, karnın,<br />

beyne üstün gelmesi anlamına gelmiyor. Hatta hislerimizin<br />

oluştuğu sanılan yüreğimizin aksine hissiyatımız<br />

bağırsağımız mı şekilleniyor diyebilecek miyiz bilemiyorum<br />

ancak en azından beynimizin dışında, başka bir merkezin<br />

olduğu söylenebilir.<br />

Mutsuzluk veya depresyon denilince akla gelen ilk şey<br />

mutluluk hormonu olarak bilinen serotonindir. Serotonin<br />

maddesinin %95’ini bağırsaklardaki probiyotikler, %5’ini<br />

ise beyin yapıyor. Bağırsaklar aynı zamanda bağışıklık<br />

sisteminin en önemli organı. Bağışıklık hücrelerinin % 70’i<br />

bağırsaklarda bulunuyor.<br />

tetikleyici bir çok dış etkenler mevcutken yapılan bazı<br />

iddialı araştırmalar göstermiştir ki bağırsak biyotasında<br />

meydana gelen çeşitli dengesizlikler ciddi manada<br />

sonuçlara neden olmaktadır.<br />

İnsan vücudunda 100 trilyon hücre bulunduğu tahmin<br />

ediliyor; bundan 10 misli fazla miktarda mikrop da<br />

vücudun deri, ağız, vajina, bağırsaklar gibi çeşitli<br />

bölgelerinde yerleşmiş bulunuyor. Bu mikroplar<br />

bulundukları yerlere göre daha önce o bölgenin “florası”<br />

olarak adlandırılırdı; flora yerine artık “mikrobiyota” tabiri<br />

kullanılıyor. “Bağırsak mikrobiyotası” dendiği zaman<br />

bağırsaklarımızda yaşayan tüm mikroplar anlaşılmaktadır.<br />

Her insanın bağırsak mikropları eşsizdir ve doğum ile<br />

başlayan çevresel şartlara karşı hassastır. Bebekler doğum<br />

kanalından geçerlerken, annesinin bağırsak florasının bir<br />

nevi "parmak izini" de toplar. Böylelikle, annesinin<br />

hamilelik esnasındaki diyeti çocuğun ömrünün geri<br />

kalanını etkileyebilmektedir. Dengesiz beslenme, stres,<br />

çevre kirliliği, ilaçlar, antibiyotikler ve enfeksiyonlar gibi<br />

unsurlardan oluşan riskli sindirim sağlığı, kötü bakterilerin<br />

iyi bakterilere karşı hâkimiyet kazandığı bir bağırsak florası<br />

oranına neden olabilir.<br />

Aşırı karbonhidrat ise bağırsak florasının etkilendiği bir<br />

yıkımdır. Sindirim kanalının ekolojisini probiyotik ve<br />

prebiyotik gıdalar ile düzeltmeden karbonhidratları<br />

sınırlamak işe yaramaz.<br />

İyi bağırsak bakterileri ayrıca B7 (biyotin), B12 ve K<br />

vitaminlerini sentezler. Yüksek karbonhidratlı bir<br />

beslenmede bu önemli vitaminlerin eksikliği, diyabet,<br />

obezite, saç kaybı, saçlarda ağarma, egzama, anemi, iç<br />

kanama, ülser, felç, kanser, Parkinson ve Alzheimer gibi<br />

yıkıcı rahatsızlıklar ve yaygın mide-bağırsak, solunum ve<br />

oto-immun rahatsızlıklarına katkıda bulunmaktadır.<br />

Yukarıda belirtilen bağırsağın iyi bakterileri “yaşam için<br />

gerekli” anlamına gelen probiyotik bakteri olarak<br />

tanımlanmaktadır. Yaşam için son derece önemli olan bu<br />

bakterileri çok iyi tanımamız ve bilmememiz gereklidir.<br />

Şahsımın da son derece önemsediği ayrıca doktora tez<br />

konumunda önemli bir parçası olan bu bakterileri daha iyi<br />

ve detaylı olarak siz okurlarımıza bundan sonraki<br />

yazılarımda da anlatmaya çalışacağım. Gelecek günlerin<br />

sağlıklı ve mutluluk dolu geçmesi temennisiyle saygı ve<br />

selamlar…<br />

Portakal: Portakalın fazla yenmesi zararlıdır.<br />

Grip ya da nezle oldum diye bir poşet portakal<br />

yemeniz yanlış olacaktır. Günlük C vitamini<br />

ihtiyacı için bir portakal yeterli olur. C vitamini<br />

vücutta tutulmayıp atılan bir vitamin<br />

olduğundan fazlası böbreklere zarar verir. Bu<br />

nedenle günde bir portakal yeterlidir.<br />

İşletmenizi; YANGIN, SEL, HIRSIZLIK, TERÖR<br />

risklerine karş güvence altna aldnz m?<br />

Heyecanlandığımız zaman karnımızın ağrıması, sinirlenince<br />

midemize kramplar girmesi gibi ama bağırsaklardan<br />

2012 rakamlarına göre Türkiye’de antidepresan satışının<br />

giderek arttığını belirten ve “Son 9 yılda antidepresan<br />

satışında 2.5 kat artış var. İnsanlarımız mutsuz elbette<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


84 85<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


86 87<br />

UN-PA DOĞALLIKLA HARMANLADIĞI<br />

KALİTESİNİ TEKNOLOJİ İLE BULUŞTURUYOR.<br />

Un-Pa Pastaneleri Genel Müdürü Behlül<br />

DEMİRCİ ile kalite, doğallık ve teknoloji<br />

üzerine konuştuk.<br />

Nasıl Unpa oldunuz?<br />

1987'de pastacılığa gönül vermiş bir ekiple Altınbaşak<br />

firmasını kurduk 1994’e kadar devam eden Altınbaşak<br />

1994'te yerini Unpa ’ya bıraktı UNPA nedir diye<br />

sorarsanız Unlu Mamulleri Pasta Fırını’nın kısaltılmışı<br />

olarak düşündük. Bursa ilk defa pasta fırını konsepti<br />

ile tanıştı bizimle... 1998'de İnegöl'de, 2001'de<br />

Uludağ Üniversitesi kampüsünde şubeleşmenin ilk<br />

temelleri atıldı.<br />

Uludağ Üniversitesi'nin de talebi üzerine 2003'te<br />

Uludağ Üniversitesine 2. Şubemizi açtık. Aynı yıl<br />

Beşevler ’de iki şube birden hayata geçirdik ve o<br />

dönemde Bursalı hemşerilerimizin de teveccühleriyle<br />

bu son derece hassas ve hata kaldırmayan sektörde<br />

hızlı büyüdük.<br />

Doğal malzeme kullanmaya ve taze ürün sunmaya<br />

gösterdiğimiz hassasiyetle tercih edilirliğimiz her<br />

geçen gün artıyordu ve bu bizi ayakları yere basar bir<br />

şekilde büyümeye itti.<br />

2008'de Üçevler 'de oluşturduğumuz tamamı<br />

kendimize ait olan merkezimiz 5 katlıdır. İdari<br />

ofislerimizin de olduğu bina; kuru ve soğuk hava<br />

depolarımızı, mamul ambarlarımızı, fırınlarımızı,<br />

üretim hatlarımızı ve laboratuvarlarımızı bünyesinde<br />

barındıran entegre bir sistemdir.<br />

Şu an 6 şubeye ulaşmış olan UNPA yakın zamanda<br />

Balat ’da ki yeni konsept şubesiyle yeni tarzını ve<br />

doğal ürünlerini Bursalıların beğenisine sunmaya<br />

devam edecek.<br />

Üretim Kapasiteniz ve hizmet çeşitliliğiniz nedir?<br />

Ortalama günlük üretimimiz 500 ile 600 pasta<br />

kadardır ancak özel zamanlarda günlük 1500 pastaya<br />

kadar çıkabilmekteyiz.<br />

Bunun yanında günlük hamur işi ürünlerimiz, tüm<br />

unlu mamullerimiz, ekmeklerimiz, kendine özgü<br />

kurabiyelerimiz ve klasiklerimiz olan tek pastalarımız<br />

tüm şubelerimize her gün gönderilmektedir. Bu da<br />

günde yüzlerce sayıda üretim demektir. Ayrıca önemli<br />

bir üretim hattımızı ayırdığımız özel talep pastalarımız<br />

vardır. Bunlar kişiye özel hazırlanan özel gün pastaları<br />

ve ödüllü ekibimizin hazırladığı şeker hamuru<br />

pastalarımızdır.<br />

Bununla birlikte her sabah birçok firmaya fabrikaya<br />

kahvaltılık ürünlerimiz böreklerimiz, tuzlu ve tatlı<br />

kurabiyelerimiz gitmektedir. Ayrıca kurumların özel<br />

toplantılarını organize ediyoruz ve buralarda<br />

tükettikleri ürünleri de hazırlıyoruz.<br />

Tüm pastalar merkez üretim binamızda üretilir ve<br />

hamur işlerinin hazırlanmaları da burada yapılır ancak<br />

hamur işlerinin pişirmeleri şubelerdeki fırınlarda<br />

yapılır. Müşterilerimize sıcak servis yapabilmek için<br />

her şubemize yüksek kapasiteli son teknoloji fırınlar<br />

kurulmuştur.<br />

Franchise veriyor musunuz?<br />

Tamamı kendimize ait olan şubelerimizdeki 20 yıla<br />

yakın şube yönetimi ve 30 yıllık üretim tecrübemiz<br />

sistemi nasıl yönetmemiz gerektiğini, müşterilerin ve<br />

bizim hassasiyetlerimizin nasıl örtüştüğünü ve gıda<br />

sektöründe sürekli büyüyerek nasıl ayakta<br />

kalınacağını öğretti.<br />

Artık 2018'in ilk çeyreğinden itibaren danışmanlarımız<br />

ile altyapısını oluşturduğumuz Franchise sürecimize<br />

başlayacağı bizimle aynı hassasiyeti sahip iş<br />

arkadaşları, dostlar seçeceğiz.<br />

Doğallıkla ilgili hassasiyetinizi<br />

biliyoruz?<br />

Biz başka türlüsünü bilmediğimiz için ve yapılması<br />

gerekenin bu olduğunu düşündüğümüz için bunu bir<br />

marifet gibi görmüyoruz. Biz yiyoruz, çocuklarımız,<br />

tüm ekibimiz. Kendi yemediğimiz bir şeyi başkasına<br />

da veremeyiz.<br />

Size beylik bir cümle gibi gelmesin, her zaman<br />

laboratuarlarımız, üretim hattımız siz müşterilerimiz<br />

tarafından kontrol edilebilir. Bunu lütfen bize haber<br />

bile vermeden yapın. Üçevler `deki merkezimize sizi<br />

ilk fırsatta bekliyoruz.<br />

Teknoloji ile aranız nasıl?<br />

Laboratuvarlarımız belki de Türkiye'nin en gelişmiş<br />

cihazlarıyla donatılmıştır. Birçok firma BEBKA destekli<br />

kurduğumuz laboratuvarımızı kullanır ve biz de<br />

burada özel ürünler hazırlamaktayız. Şeker hastaları<br />

ve çölyak hastaları için özel gıdalar, glutensiz ekmek,<br />

pasta ve kurabiyeler Ar-Ge hattımızdan çıkmaktadır.<br />

2017'deki en önemli yatırımımız da internetten<br />

satıştır. Tüm ürünlerimizi www.unpashop.com<br />

sistemimizden kargo ücreti ödemeden evinize sipariş<br />

edebilirsiniz. Sistemin kargo ve diğer lojistiğini de<br />

bizzat kendimiz yapmaktayız. Malum pasta hassas bir<br />

mevzudur.<br />

Bu kadar yoğunluktan hiç yoruluyor musunuz?<br />

Sevdiğimiz işi yapıyorsak çalışıyor sayılmayız. Ekip<br />

olarak da aynı heyecanı paylaşıyoruz ve en önemli<br />

sorumluluğumuzun doğallık olduğunu bildiğimizden<br />

içimiz rahat<br />

çalışmak bizi hiç<br />

yormuyor ve<br />

yaptığımız işin<br />

değerli olduğunu<br />

gördükçe her yeni güne daha güçlü uyanıyoruz.<br />

Zirvede kalmak zirveye çıkmaktan daha zordur.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


88 89<br />

Küresel Isınma ve Sürdürülebilir <strong>Gıda</strong> Güvenliği<br />

Yard.Doç.Dr.<br />

Mustafa YILDIZ<br />

Sabahattin Zaim Üni.<br />

Öğretim Üyesi<br />

<strong>Gıda</strong>, insanın günlük yaşamında<br />

kendini doyurması ve beslenmesi<br />

için vazgeçilmez ve ertelenemez en<br />

önemli ihtiyaçlarından biridir.<br />

İnsanoğlunun tarımı keşfetmesi ile<br />

birlikte yerleşik hayata geçiş<br />

sağlanmış, insan yaşamında sosyal<br />

ve kültürel anlamda büyük bir<br />

değişim meydana gelmiştir.<br />

Bu değişim ile birlikte gıda üretim<br />

ve tüketim şekli de değişmiştir.<br />

Bu nedenle gıda sadece bir ihtiyacın karşılanmasının<br />

ötesinde kültür ve medeniyet kavramları ile iç içe olan<br />

sosyal bir olgu olarak kabul edilmelidir.<br />

Dünyamızın her alanda ulaştığı gelişmişlik düzeyine<br />

rağmen açlık ve yoksulluk sorunu maalesef<br />

çözülememiştir. Günümüzde dünyanın en önemli<br />

sorunlarının başında artan dünya nüfusunun sürdürülebilir<br />

gıda güvenliğinin sağlanması gelmektedir. World Food<br />

Summit, 1996 konferansında; “<strong>Gıda</strong> Güvenliği; insanların<br />

beslenme ihtiyacını karşılamak üzere her an, yeterli,<br />

güvenli, besleyici gıdaya fiziksel ve ekonomik olarak<br />

ulaşılabilmesi ve gıda tercihlerinin etkin ve sağlıklı bir<br />

yaşam için karşılanması” olarak tanımlamıştır. Ayrıca<br />

bunun bir insan hakkı olduğu vurgulanmıştır.<br />

Ancak günümüzde 800 milyon ile 1<br />

milyar arasında insan bu tanıma<br />

uygun gıda güvenliğinden yoksun<br />

bulunmaktadır.<br />

Sürdürülebilir gıda güvenliği tehdidini oluşturan<br />

etmenlerin başında insanoğlunun kendi eliyle oluşturduğu<br />

küresel ısınma gelmektedir. Buna bağlı olarak meydana<br />

gelen diğer etmenler de bu süreci hızlandırmaktadır.<br />

İnsan –Doğa ilişkisi incelendiğinde ortaya çıkan tüm<br />

ekolojik sorunların en büyük nedeninin insanın sınırsız<br />

ihtiyaçlarının olduğu görülmektedir. İhtiyaçların<br />

karşılanması sürecindeki üretim ve tüketim zincirinde<br />

ağırlıklı fosil yakıtların kullanılması doğanın yıkımı ve<br />

atmosfer bileşiminin değişmesi ile dünya ciddi zarar<br />

görmektedir. Enerji kaynağı olarak rafine edilmemiş fosil<br />

yakıtların kullanıldığı bu üretim zincirinde doğaya salınan<br />

karbondioksit (CO2), metan (CH4), azot oksit (NO), Florokloro<br />

karbonlar gibi gazlar sera etkisi göstermesi ile<br />

atmosfer bileşimini bozmakta ve sıcaklığın yükselmesine<br />

neden olmaktadırlar.<br />

Küresel ısınma olarak tanımlanan bu olay, tüm canlıların<br />

yaşam döngüsünü tehdit eden zincirleme reaksiyonun<br />

başlangıcını oluşturmaktadır.<br />

Küresel Isınma – İklim Değişimi –<br />

<strong>Gıda</strong> Güvenliğinde Risk oluşması -<br />

Canlı Yaşam Döngüsünde Tehlike –<br />

Yaşamın Olmadığı Dünya<br />

Bazı çalışmalarda küresel ısınma ve iklim değişikliği<br />

kavramları aynı anlama gelecek şekilde kullanılmaktadır.<br />

Bunların oluşma nedenleri ve etkileri dikkate alındığında<br />

birbirinden farklı oldukları görülmektedir. İklim değişikliği<br />

küresel ısınmanın bir sonucu olarak ortaya çıkmakta ve<br />

belirli bir bölgede mevsimsel olarak gerçekleşen sıcaklık,<br />

yağış ve nem değerlerindeki değişimleri ifade etmektedir.<br />

Sürdürülebilir gıda güvenliğini tehdit eden küresel<br />

ısınmanın kaynağında sanayileşme ve beraberinde<br />

getirdiği diğer sosyo-ekonomik etkenler yatmaktadır.<br />

Bu nedenle sürdürülebilir gıda güvenliği ve sürdürülebilir<br />

kalkınma birbirinden ayrı düşünülmemelidir. Küresel<br />

ısınmanın sürdürülebilir gıda güvenliği üzerinde etkilerini<br />

dört boyutta değerlendirilebiliriz.<br />

<strong>Gıda</strong>nın varlığına<br />

<strong>Gıda</strong>ya erişime<br />

<strong>Gıda</strong>nın güvenilir olmasına<br />

Güvenilir <strong>Gıda</strong>nın sürdürülebilir olması<br />

Doğal kaynakların bu günkü hızda tüketilmesi önlenemez<br />

ise sürdürülebilir gıda güvenliği ve sürdürülebilir<br />

kalkınmadan bahsetmek mümkün olmayacaktır.<br />

Küresel ısınmanın önlenmesi ve kıt kaynakların daha<br />

verimli kullanılması, tüm gıda sisteminin kendini<br />

dönüştürmesi kaynak acısından daha verimli hale gelmesi<br />

için çevresel etkilerin kesintisiz bir şekilde olumlu yönde<br />

geliştirilmesi gereklidir. Küresel ısınmanın dünya<br />

ekosistemi üzerinde olası olumsuz etkileri şu şekilde<br />

sıralanabilir.<br />

İklim değişikliği<br />

Kuraklık yaşanması.<br />

Deniz suyu sıcaklığının artmasına bağlı olarak<br />

deniz canlılarının yok olması<br />

Yağış rejiminin değişmesi, doğal afetlerin artması<br />

ve buna bağlı salgın hastalıkların artması.<br />

Sıcaklık ve nem artışına bağlı olarak mutasyona<br />

uğramış bakteri, virüs gibi mikroorganizmaların<br />

neden olacağı tedavisi zor hastalıkların meydana<br />

gelmesi.<br />

Sosyal ve ekonomik sorunların ortaya çıkması ile<br />

toplumsal barışın bozulması.<br />

Küresel ısınmayı ülkemiz bağlamında<br />

değerlendirdiğimizde, küresel ısınmanın<br />

sonuçlarından en fazla etkilenecek<br />

ülkeler arasında yer almaktadır.<br />

Özellikle iklim değişikliği bunlardan en önemlileridir.<br />

Ülkemizin içinde bulunduğu enlemde, sıcaklıkların artacağı<br />

ve yağışların da azalacağı tahmin edilmektedir.<br />

Türkiye’nin tarımsal alanlarının<br />

önemli bir kısmı halen yarı kurak<br />

iklim şartları etkisi altındadır.<br />

Ülkemiz için de küresel sıcaklığın artması ile tarımsal<br />

üretimde kuraklığın daha fazla hissedileceği bir döneme<br />

girilmektedir. Bu nedenle su, orman, toprak gibi<br />

kaynaklarının korunması ve yeni bir modelleme<br />

yönetilmesi gıda güvenliği açısından önem taşımaktadır.<br />

Küresel geleceğimizi tehdit eden küresel ısınma ve<br />

ortaya çıkardığı sonuçlar karşısında yeryüzünde<br />

yaşayan herkese küresel geleceğimizi yönetmek<br />

konusunda önemli görevler düşmektedir.<br />

Küresel geleceğimizi yönetmek; gelecek nesiller için<br />

sürdürülebilir gıda güvenliğini sağlamak en önemli<br />

görevlerimiz arasındadır. Bu nedenle sürdürülebilir gıda<br />

güvenliği gibi çok önemli ve karmaşık bir konunun<br />

değerlendirilmesinde tüm bileşenlerin ele alındığı bütünsel<br />

bir yaklaşım uygulanmalıdır.<br />

Çalışmamızda; küresel ısınmanın nedenlerini ve<br />

sonuçlarını gıda güvenliği açısından ele almak, oluşturacağı<br />

risk ve tehditleri bilimsel bir çerçevede değerlendirmek,<br />

konuyu kamuoyunda gündemde tutmak, çözüm önerileri<br />

geliştirmek, akademik ve toplumsal bilincin gelişmesine<br />

katkı sağlamak amaçlanmıştır.<br />

Deve sütü: Romatizma ve herhangi kısmi felce,<br />

deve yağıyla masaj yapılır. Deve, devedikenini bol<br />

yediği için sütü karaciğerin ilacıdır. Karaciğerdeki<br />

tıkanık damarları açar ve safrayı düzene sokar.<br />

Ayrıca gözün görme gücünü arttırır.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


90<br />

TÜRKİYE `DE GIDA İŞLETME SAYILARI ve DENETİM İSTATİSTİKLERİ<br />

<strong>Gıda</strong> Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının<br />

Yayınladığı Son Verilere Göre<br />

04.10.2017 Tarihli Tüketici Bülteni<br />

Kaynak :<br />

http://www.tarim.gov.tr/sgb/Belgeler/SagMenuVeriler/<br />

GKGM.pdf<br />

Denetim<br />

Sayısı<br />

2016 2017 (Ekim 2017)<br />

İPC<br />

Savcılığa<br />

Suç<br />

Duyurusu<br />

Denetim<br />

Sayısı<br />

İPC<br />

Savcılığa<br />

Suç<br />

Duyurusu<br />

Üretim Yeri 71.721 146.388 4.876 61 129.074 4.040 57<br />

Satış Yeri 313.557 391.149 5.090 30 299.470 3.710 14<br />

Toplu Tüketim Yeri 254.715 356.427 4.109 11 281.317 3.173 16<br />

Kayıt Kapsamındaki İşletmeler 609.330<br />

Onay Kapsamındaki İşletme Sayısı 14.106<br />

Toplam 893.964 14.075 102 709.961 10.923 87<br />

Dibi tutan yemeğin yanık tadı nasıl yok edilir?<br />

Yemeğin dibi tutarsa, lavabonun içini soğuk<br />

suyla doldurun. Sıcak tencereyi kapağını<br />

açmadan suya koyup, 15 dakika bekletin. Daha<br />

sonra yemeği başka bir tencereye alın. Soğuk<br />

su, yemeğin yanık tadını alacaktır.<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


92<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


94 95<br />

Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017 www.gidaci.org


Bursa <strong>Gıda</strong> <strong>Rehberi</strong> – 2017<br />

www.gidaci.org

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!