Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Hukuk ve Daha Fazlası<br />
www.hplusdergi.com<br />
Temmuz - Ağustos 2017<br />
<strong>Sayı</strong> 02<br />
h+<br />
Kriz Durumu,<br />
Krize<br />
Müdahale<br />
ve Psikolojik<br />
Ilk Yardım<br />
ÜCRETSİZDİR<br />
Yurt Dışı<br />
LL.M. Rehberi<br />
London School<br />
of Economics<br />
Kapak Söyleşisi<br />
Av. Ümit<br />
HERGÜNER<br />
Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />
Yapay Zekalı Varlığın<br />
Hukuki Sorumluluğu<br />
(Olabilir mi?)<br />
Sayfa 04<br />
Prof. Dr. Talat CANBOLAT<br />
6754 <strong>Sayı</strong>lı Bilirkişilik<br />
Kanunu ve<br />
Getirdiği Yenilikler<br />
Sayfa 28<br />
Arş. Gör. Furkan Güven TAŞTAN<br />
Avukatlar için<br />
Zihin Haritalama<br />
Yöntemi<br />
Sayfa 34<br />
+ <strong>Sohbet</strong> Av. Salih N. TÜZEL & Av. Zenyep B. GİCİRİ<br />
+ Teknoloji Bulut Depolama Servisleri<br />
+ Hukuk Konulu Diziler Better Call Saul<br />
+ Söyleşi Av. Suat ŞİMŞEK<br />
+ 3 Soru 3 Cevap Av. Nilgün Serdar ŞİMŞEK<br />
+ Spor İstediğin Yerden Başla
Sayfa 40<br />
SOHBET<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 41<br />
94 Yaşında<br />
bir Süper<br />
Kahraman<br />
Av. Salih Nuri<br />
TÜZEL<br />
Bu sayıda süper kahramanımız<br />
Av. Salih Nuri Tüzel’ le<br />
öyle güzel muhabbet ettik<br />
ki avukatlık mesleğinde<br />
trilyonluk bir dava kazanmış kadar<br />
keyif aldım sohbetimizden. Belki de<br />
bu, para biriktirmekten çok dost ve<br />
anı biriktirmeye değer verdiğimden<br />
ama okuduğunuzda siz de sanıyorum<br />
keyif alacaksınız bizden.<br />
Bu arada Salih Bey süper kahraman<br />
olduğunu düşünmüyor, “Ben sıradan<br />
bir adamım” diyor her süper güçleri<br />
olan insan gibi. Söyleşimiz için<br />
ses kaydı yaparken asıl amacımız<br />
cümleleri kaydetmekti elbette<br />
ama benim kayıtlarımda en çok<br />
kalan Salih Bey’ in sıkça atabildiği<br />
kahkahaları oldu. Bu hayatı ve bu<br />
mesleği zorlaştıran şey sanıyorum<br />
gülmemek, gülümsememek... Eğer<br />
kıymetli üstadımız gibi uzun yaşamak<br />
istiyorsak gülüp geçebilmeliyiz ve<br />
günlerimizi gülerek geçirmeliyiz<br />
bence. Umarım okurken siz de bizimle<br />
birlikte gülümsersiniz :)<br />
4<br />
Av. Salih Nuri TÜZEL &<br />
Av. Zenyep Bucru GİCİRİ<br />
Fotoğraflar: Sertan TİRYAKİ (Lawink.net)<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 42<br />
SALIH BEY 94 YAŞINDASINIZ<br />
VE HALEN AKTIF OLARAK<br />
AVUKATLIK YAPIYORSUNUZ.<br />
BILMIYORUM FARKINDA MISINIZ<br />
AMA SÜPER GÜÇLERINIZ<br />
SAYESINDE ÖLÜMSÜZLÜĞÜ<br />
KEŞFETMIŞ OLABILIRSINIZ.<br />
GEZEGENIMIZE NASIL GELDINIZ?<br />
(gülüyor) Benim babam da<br />
avukattı, ismi Mehmet Nuri’ydi.<br />
Babamın ismini yaşatma arzusundan<br />
dolayı Salih isminin yanında Nuri<br />
ismini de kullanmak sureti ile meslek<br />
ünvanım Salih Nuri TÜZEL olarak<br />
tescil edildi. Beşi kız, altı kardeştik ve<br />
en küçükleri bendim. 1924 senesinde<br />
o zamanlar küçük bir kasaba olan<br />
Düzce’de dünyaya gelmişim. Fakat<br />
doğumumdan 5-6 ay sonra soğuk<br />
havaların etkisiyle hastalanmışım.<br />
Durumum ciddileşince alel acele<br />
Sami bey isimli aile doktorumuzu<br />
çağırmışlar. Muayene ettikten sonra<br />
demişki; Ne yazık ki çocuğunuzu<br />
kaybediyorsunuz 42 derecede ateşi<br />
var ve yapılabilecek birşey yok. Bunun<br />
üzerine babam hiç mi şansı yok diye<br />
sorunca Sami bey yüzde beş ufak bir<br />
şansı var der. Eğer müsade ederseniz<br />
bebeğinizi dışarıda çıplak kara gömüp<br />
şok tedavisi uygulayabilirim belki sağ<br />
çıkabilir ama ihtimali düşük demiş.<br />
Fakat bir şey yapmazsak sonuç<br />
yüzde yüz ölüm diye de eklemiş.<br />
Annem ve babam açısından bu kararı<br />
verebilmenin güçlüğünü tasavvur<br />
edin. Altıncı, tek erkek çocuk ve<br />
yüzde beş şansla gırtlağa kadar kara<br />
gömülmesine evet diyebilmek. Peki<br />
demişler ve beni kara gömmüşler<br />
artık ne kadar tuttuysa doktor bir<br />
süre sonra çıkarmış, çıkış o çıkış, işte<br />
şimdi karşınızdayım.<br />
SIZ ASLINDA 007 JAMES BOND GIBI<br />
SEÇILMIŞ VE ÖZEL BIRISINIZ. HATTA<br />
BARO SEÇIMLERINDE VS ÖZEL<br />
DURUMLARDA KULLAN- DIĞINIZ<br />
SIRA NUMARANIZ DA 001. KENDINIZI<br />
BU ANLAMDA SÜPER KAHRAMAN<br />
GIBI HISSETTIĞINIZ OLUYOR MU?<br />
VE HAYATINIZDA SIZE GÜÇ VEREN<br />
KAHRAMANLAR OLDU MU?<br />
Ben kahraman olarak<br />
hissetmiyorum kendimi... sıradan bir<br />
adamım. Fakat, annem ve babam,<br />
“KÜÇÜK BIR<br />
ŞEHIRDE ÇALIŞIP<br />
ALTI ÇOCUĞUNU<br />
DA İSTANBUL’DA<br />
OKUTMA<br />
ÇABASINDA OLAN<br />
BIRISIYDI BABAM.<br />
ELBISELERINI TERS<br />
DÜZ ETTIREREK<br />
GIYERDI.<br />
BU FEDAKARLIKLAR<br />
Ödenebilir<br />
Borçlar<br />
DEĞILDIR.”<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 43<br />
asıl süper kahraman onlar. Bu<br />
size anlattığım tıbbi meselenin<br />
ardından okuma çağına geldikten<br />
sonra beni Namık Kemal isimli<br />
okula yazdırmışlar, ilkokul tahsilimi<br />
Düzce’deki bu ilkokulda tamamladım.<br />
Fakat, babamın şöyle bir teamülü<br />
vardı, bütün çocuklarını İstanbul’da<br />
okutmak istiyordu. Düzce o tarihlerde<br />
üc-beş bin nüfuslu bir kasaba. Buna<br />
rağmen tüm kız kardeşlerim, kimi<br />
Dame de Sion’da, kimi Erenköy Kız<br />
Lisesinde, kimi Çamlıca Kız lisesinde<br />
okudu. Beni de ortaokula geçtiğim<br />
zaman 11 yaşımda İstanbula getirdi<br />
ve dedi ki; evladım sana bir iki mektep<br />
göstereceğim, hangisini beğenir<br />
ve seçersen seni oraya leyli (Yatılı)<br />
olarak kaydettiricez.<br />
Önce Robert Koleje götürdü, tabi<br />
Robert Koleje çıktık şahane bir<br />
yer her açıdan çok güzel. Babam<br />
konuştu bende dinledim, dediler ki<br />
okul ücreti yurt, tehsil ve yeme içme<br />
hepsi dahil yılda 250 lira. Oradan<br />
çıktık Arnavutköy ile Bebek arasında<br />
şimdiki Kuleli Askeri Lisesi gibi olan<br />
gösterişli bir Osmanlı binası vardı,<br />
ismi Feyziati Lisesi. Feyziati Lisesi<br />
Türk okulu, yabancı değil. Ve onu da<br />
gezdik. Dediler ki işte her şey dahil<br />
leyli olarak senelik 300 lira yani<br />
Robert Kolejden 50 lira fazla. Babam<br />
seçimi bana bıraktı ve ben Feyziati<br />
Lisesi’ni uygun gördüm. Babama<br />
dedim ki Robert Kolejde iki sene ön<br />
hazırlık var İngilizce için, sonrasında<br />
sınıfa geçiyoruz. Feyziati Lisesi’nde<br />
ise doğrudan başlayacağım. Ben<br />
iki seneyi kaybetmek istemiyorum<br />
sizin üstünüzdeki yükü mümkün<br />
olduğu kadar çabuk almak istiyorum.<br />
Çünkü, küçük bir şehirde çalışıp altı<br />
çocuğunu da İstanbul’da okutma<br />
çabasında olan birisiydi babam.<br />
Elbiselerini ters düz ettirerek<br />
giyerdi yani bu fedakarlıklar<br />
ödenebilir borçlar değildir. İşte bu<br />
Süperkahramanlık değil de nedir?<br />
94 yıllık bu uzun ömrümde anne<br />
ve babama olan minent borcumu<br />
ödemem mümkün değil.<br />
Özetle, babam üzerindeki yükümü<br />
bir nebze azaltmak için sonrasında<br />
adı Boğaziçi Lisesi olacak olan<br />
Feyziati Lisesini tercih ettim.<br />
Okulumuzun müdürü Hıfzı Tevfik<br />
Gönensay idi. Hıfzı Tevfik bey ile<br />
Atatürkü yan yana gördüğünüz<br />
zaman hangisi Atatürk diye tercih<br />
etmekte güçlük çekerdiniz. Her ikisi<br />
de Selanikliydi ve okul arkadaşıydılar.<br />
Atatürkün rahatsızlığı zamanında<br />
Savarona yatıyla okulun önüne<br />
gelip demir atardı ve motorla bizim<br />
okula Hıfzı Beyi görmeye gelirdi. Bu<br />
itibarla biz Atatürkü hem yakından<br />
görmek hem de elini öpmek gibi bir<br />
şansa sahip olduk. Yani bugünün<br />
düşünceleri içinde tarifi mümkün<br />
olmayan muhteşem insanlardı.<br />
PEKI, OKUL YILLARINIZ<br />
NASIL GEÇTI? AILENIZDEN<br />
UZAKTA, İSTANBUL’DA ZORLUK<br />
YAŞADINIZ MI?<br />
Ailemden uzakta olmak özellikle<br />
ilk zamanlarda fazlasıyla zordu.<br />
Fakat, okulun sunduğu imkanlar,<br />
öğretmenlerimizin ilgisi, unutulmaz<br />
arkadaşlıklar ve dostluklar bu zorluğu<br />
kısa sürede berteraf etti. Okul<br />
yaşamı o kadar mühim ki, geleceğinizi<br />
her anlamda şekillendiriyor. Kişilik<br />
ve karakterinize etkisi bir yana,<br />
ileriki zamanlarda gerek toplumsal<br />
ilişkilerinize gerekse mesleki<br />
başarınıza çok mühim katkıları oluyor.<br />
ŞÜPHESIZ, BU SÖYLEDIĞINIZ<br />
O KADAR DOĞRU KI. DÜNYAYI<br />
ANLAMAYA VE ALGILAMAYA<br />
ÇALIŞTIĞIMIZ O ILK YILLARDA<br />
IÇINDE BULUNDUĞUMUZ<br />
ORTAMIN, GÖZLEMLEDIĞIMIZ<br />
INSANLARIN ETKISI MUAZZAM.<br />
BUGÜNDEN GERIYE BAKINCA,<br />
OKUL YILLARINIZA ILIŞKIN ELDE<br />
ETTIĞINIZ EN ÖNEMLI KAZANIM<br />
NEDIR?<br />
Okulda her eğitim yılının ilk haftası<br />
seçimlere ayrılırdı. Okulun o seneki<br />
tüm sportif ve sanatsal aktivitelerin<br />
yönetmek üzere talebelerden<br />
müteşekkil idare heyetine talip olan<br />
adaylar okul içinde propoganda<br />
yaparlardı. Hem okulun salonlarında<br />
hem okulun arkasında bulunan<br />
bahçede tanıtım mitingleri<br />
düzenlenirdi. Bir haftalık propaganda<br />
sürecinin sonunda ise ortaokulu<br />
temsilen bir kişi, 9’uncu, 10’uncu<br />
ve 11’inci sınıfları temsilen de birer<br />
kişi seçilirdi. 11’inci sınıftan seçilen<br />
aynı zamanda idare heyetinin tabi<br />
başkanı olurdu. Bu heyet, bir sene<br />
süreyle okulda oynanacak tüm futbol<br />
maçlarının programlarını, okulda<br />
oynatılacak filmlerin planlamasını,<br />
okulun tiyatro salonunda oynanacak<br />
piyeslerin ve operaların programını<br />
hazırlardı. Opera diyorum çünkü<br />
bu okulun sahnesi döner sahneydi<br />
ve İstanbul’da başka döner sahne<br />
olmadığı için operalar bizim okulda<br />
yapılırdı ve müthiş bir müzik kültürü<br />
aşılanırdı. Okulun profesyonel<br />
yöneticileri, yani müdür ve müdür<br />
muavinleri ancak çok zor bir durum<br />
meydana gelirse devreye girerdi.<br />
Okulun bizlere aşıladığı bu<br />
demokrasi kültürü ve kendi kendini<br />
yönetme alışkanlığı ilerleyen<br />
yıllarımızda hem mesleki hem de<br />
toplumsal yaşamımızda müthiş bir<br />
katkı sağladı. Okulun mezunları<br />
hep sorumluluk bilinci yüksek,<br />
mesleklerini layıkıyla yapan insanlar<br />
oldular. Bunun temeli her sene yapılan<br />
bu bir haftalık demokratik seçim<br />
süreciydi.<br />
AVUKATLAR OLARAK EĞITIM<br />
HAYATINA BAŞLADIĞIMIZ<br />
ILK GÜNDEN ITIBAREN ÇOK<br />
YOĞUN VE AĞIR DERSLER<br />
NETICESINDE ZOR BIR EĞITIM<br />
SÜRECİNİ ATLATIP STRES<br />
YÜKLÜ BIR ÇALIŞMA HAYATINA<br />
GEÇIŞ YAPIYORUZ. BUNDAN<br />
DOLAYI ÇOK KATI, ZAMAN<br />
ZAMAN KONTROLCÜ VE<br />
DÜNYAYI YÖNETMEYE ÇALIŞAN<br />
INSANLARA DÖNÜŞEBILIYORUZ.<br />
KONTROLCÜ YAPIMIZA<br />
RAĞMEN YAŞAMIN BELKI DE EN<br />
ÖNEMLI UNSURU OLAN ŞANS<br />
VE TESADÜF OLGUSUNU ES<br />
GEÇEBILIYORUZ. AMA GERIYE<br />
DOĞRU BAKTIĞIMIZDA ISTEK VE<br />
BEKLENTILERIMIZDEN ZIYADE<br />
ASIL YÖNLENDIRICI UNSURUN<br />
UFAK TESADÜFLER OLDUĞUNU<br />
DÜŞÜNÜYORUM. SIZIN HAYATIN<br />
HIKAYENIZDE ŞANS VE<br />
TESADÜFLERIN YERI NEDIR?<br />
Kesinlikle haklısın. Geriye dönüp<br />
bakınca, 94 yıllık ömrümde ufak 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 44<br />
tesadüflerin büyük ve derin izler<br />
bıraktığını görüyorum. Liseden mezun<br />
olduktan sonra İstanbul Üniversitesi<br />
Hukuk Fakültesine intikal ettim. Şimdi<br />
söyleyeceğim şey ise yaşamlarımızda<br />
tesadüflerin ve şansların ne kadar<br />
değerli olduğu üzerine. Üniversite<br />
yıllarında Kadıköyde ikamet<br />
ediyorum, ablam ve eniştemin evinde.<br />
Sabahları Kadıköy vapuruna binip<br />
köprüye geçiyoruz, köprüden de<br />
tramvaya binip Beyazıta çıkıyoruz.<br />
Seneyi söylüyorum 1941-42. Ve<br />
üç arkadaş; Şair Özdemir Asaf,<br />
ben ve Sadun Erdemir her sabah<br />
08:15 vapuruna biniyoruz. 08:30’da<br />
köprüye çıkıp okula geçiyoruz. Bir<br />
sabah 08:15 vapurunu bir dakikayla<br />
kaçırdım. Mecburen 08:30 vapuruna<br />
kaldım. Girdim vapura bakınıyorum<br />
etrafta acaba tanıdık biri var mı,<br />
onunla otururmuyum darken, bir genç<br />
kız sesi “Salih Salih” dedi. Baktım<br />
5-6 kişilik bir genç kızlar topluluğu<br />
orada ablamın eşinin akrabası olan<br />
iki genç kız var, onlarda edebiyat<br />
fakültesinde okuyorlardı. Onların<br />
arkadaş gurubuydu. Yanlarına gittim,<br />
beni tanıştırdılar. Onların içinde de<br />
saçını topuz yapmış, altın çerçeveli<br />
gözlük takan bir kız vardı. Onunla da<br />
tanışmış olduk. Fakat, o çok ciddi.<br />
Böyle hemen hemen hiç gülmeyen<br />
bende tam tersine çok neşeli bir<br />
mizaca sahibim. Güle oynaya<br />
Karaköye gittik, onlar Fındıklıya<br />
edebiyat fakültesine geçtiler, ben<br />
kendi okuluma, Beyazıta çıktım.<br />
Birkaç gün sonra beni oraya çağırmış<br />
olan arkadaşla rastlaştık, “Salih<br />
bizim gruptaki bir kız arkadaş sen<br />
gittikten sonra ne dedi biliyormusun,<br />
Yav nerden buldunuz bu kadar sulu<br />
adamı” dedi. Ve bana sulu diyen bu<br />
hanım ilerde benim eşim oldu. Tam 65<br />
yıl inanılmaz bir hayat yaşattı bana.<br />
Arnavutköy kız kolejinden mezun<br />
Fransızca, İngilizce ve Almancayı<br />
anadili gibi bilen muhteşem bir<br />
insandı. Ve biz evlendik.<br />
SÜPERKAHRAMANLAR DA<br />
AŞIK OLUYOR ELBETTE…<br />
MAGAZIN TADINDA BIR SORU;<br />
EVLILIK HIKAYENIZDEN KISACA<br />
BAHSEDEBILIR MISINIZ?<br />
(gülüyor) Bakın o kadar enteresan<br />
oldu ki, benim okuldan bir sınıf<br />
arkadaşım vardı Günay isminde.<br />
Annesi Türkiye’nin tanınmış<br />
şairlerinden Şükufe Nihal hanımdı.<br />
Biz Kadıköy evlendirme dairesinde<br />
evlendik, iki çıplak bir hamama<br />
yakışır, tek bir sandalyemiz bile yok.<br />
Elimizde küçük bir çantayla plan<br />
yapmışız, Yalovadaki termal otele<br />
gidip balayı için iki gün kalacağız.<br />
O ZAMANLAR<br />
AVUKAT MIYDINIZ?<br />
Hayır, yedek subayım ama<br />
okulu bitirdim. Ve biz çıktık nikah<br />
dairesinden, şimdiki Kadıköydeki<br />
Kaymakamlık var tarihi bina, orası.<br />
Vapura geldik baktık o bizim meşhur<br />
şair Şükûfe Nihal’in kızı. “Ooo Salih”<br />
dedi... nerden nereye gidiyorsunuz?<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 45<br />
Dedik ki, biz biraz önce evlendik<br />
balayına gidiyoruz. Bende size bir şey<br />
yapmalıyım diye vapurda kızcağız<br />
telaşa kapıldı. Bir çikolata getirdi<br />
ve o çikolata bizim evlililiğimizin ilk<br />
hediyesi oldu.<br />
Bakın, şans ve tesadüflerin<br />
yaşamımızdaki derin etkisinden<br />
bahsettik, aslında tesadüfler<br />
yakamızı hiç bırakmıyor. Dünya o<br />
kadar küçük ki, sonunda bu Şükufe<br />
Nihal’in kızı olan Günay isimli küçük<br />
hanım bir avukat arkadaşla evlendi.<br />
Geçenlerde ofise bir telefon geldi,<br />
hizmet verdiğimiz konsolosluktan bir<br />
görevli iş görüşmesi için acil olarak<br />
benimle görüşmek istediğini söyledi.<br />
Hayhay buyrun dedim. İsminiz nedir<br />
diye sordum, ismini söyledi Orhan<br />
BAŞAR. Ben hemen ardından Şükufe<br />
Nihal BAŞAR ile bir akrabalık bağınız<br />
var mı diye sordum.Evet dedi, benim<br />
büyükannemdir. Ve ben dedi Günay’ın<br />
oğluyum. Dedim ki, dünya ne kadar<br />
küçük, siz beni 60-70 sene evvele<br />
götürdünüz, hemen gelin dedim.<br />
Bütün bu tesadüfler bir hayat içinde<br />
yan yana gelebiliyor yani.<br />
63 SENE<br />
BOYUNCA BIRLIKTE<br />
ÇALIŞTIK<br />
Ercüment<br />
ILE FAKAT<br />
SIYASI DÜŞÜNCE<br />
AÇISINDAN IKI<br />
FARKLI UÇTAYDIK.<br />
BUNA RAGMEN,<br />
Ercüment’in<br />
VEFATINA KADAR<br />
BERABER ÇALIŞTIK.<br />
BUNUN MÜMKÜN<br />
OLDUĞUNU<br />
HERKESE ISPAT<br />
ETTIK BIZ.<br />
içerisindeydi. Ali Rıza Şengel diye bir<br />
üstad vardı, tef çalardı. Onun tefiyle<br />
herkes kulaktan Türk müziği öğrenirdi.<br />
Ercüment birgün dedi ki, “Salihcim<br />
bak bu müzik böyle öğrenilmez,<br />
akademik bir sistem içerisine<br />
sokmamız lazım. Ben bir kanun<br />
hazırlayayım, sen de bu kanun’un<br />
çıkarılmasında destek ol”. Ve<br />
nihayetinde Türk musikisi eğitimi<br />
Ercüment BERKER sayesinde<br />
kurumsal bir yapıya kavuştu.<br />
Biz Ercüment ile 63yıl beraber<br />
çalıştık, birbirimize hiç kırılmadan,<br />
birbirimizi hiç üzmeden. İhtilal<br />
dönemlerini yaşadık, askeri<br />
dönemleri yaşadık, bir gün birbirimize<br />
kırılmadan.<br />
O yassı adada sanıkları müdafa<br />
ediyordu. Ben ise CHP’de siyaset<br />
yapıyordum. 63 sene boyunca birlikte<br />
çalıştık Ercüment ile fakat siyasi<br />
düşünce açısından iki farklı uçtaydık.<br />
Buna ragmen, Ercüment’in vefatına<br />
kadar beraber çalıştık.<br />
Bunun mümkün olduğunu herkese<br />
ispat ettik biz. Ne o bana kırıldı, ne<br />
ben ona.<br />
ŞIMDILERDE SOSYALLEŞMEK<br />
YERINE DINLENEBILMEK IÇIN<br />
DAHA INSANSIZ ALANLARA<br />
VE MÜMKÜNSE EVDEN<br />
BILE ÇIKMAMAYA IHTIYAÇ<br />
DUYABILIYORUZ. AMA BU<br />
DURUM YALNIZ VE STRESLI<br />
HISSETMEMIZE DE NEDEN<br />
OLABILIYOR. SIZ ASLINDA BU<br />
UZUN YAŞAMI TEKDÜZELIKTEN<br />
UZAK, SOSYAL HAYATIN IÇINDE<br />
OLARAK VE INSANLARLA BAĞ<br />
KURARAK SAĞLAYABILMIŞ<br />
OLABILIRSINIZ. NE DERSINIZ?<br />
Biz karımla tek düze yaşamadık<br />
çünkü karım da ben de tarih<br />
meraklısıydık. Bu sebeple birlikte çok<br />
seyahat ettik. Ve gittiğimiz yerlerde<br />
vitrin gezmedik.<br />
Mutlaka adliyeyi gezdik,<br />
mahkemeler nasıl oluyor bunu<br />
inceledik, tarihi binaları gezdik,<br />
parlamentoları gezdik ve tarih<br />
merakımız sebebiyle bütün<br />
seyahatlerimizi bunun üzerine yaptık.<br />
Ve ömrüm hep dernekler içerisinde<br />
geçti.<br />
SON YILLARDA TOPLUMSAL<br />
ANLAMDA BIR KIRILMADAN<br />
BAHSEDILIR OLDU. ARTIK<br />
INSANLARIN BIRBIRINE<br />
TAHAMMÜLÜ KALMADI.<br />
ÖZELLIKLE SIYASI<br />
DÜŞÜNCELERDEKI AYRIŞMALAR,<br />
TOPLUMSAL OLARAK BÖLÜNME<br />
NOKTASINA GELMEMIZE<br />
VESILE OLDU DIYEBILIRIZ. SIZIN<br />
DIĞER KIŞILERLE ILIŞKILERINIZ<br />
NASILDI? ESKIDEN DE BU<br />
TAHAMMÜLSÜZLÜK VAR MIYDI?<br />
Bu kadar değildi elbet. Aynı<br />
zamanda sınıf arkadaşım da olan<br />
Prof. Ercüment BERKER ile yıllarca<br />
birlikte çalıştım. Ercüment, 27 Mayıs<br />
ihtilalinden sonra kurulan yassı ada<br />
mahkemelerinde en çok müvekkili<br />
olan Avukat idi.<br />
Ercüment, aynı zamanda<br />
İstanbul Türk Musikisi Devlet<br />
Konservatuarı’nın kurucusu ve<br />
başkanıydı. Müzik bilgisi hukuk<br />
bilgisinin üstündeydi.<br />
Eskiden Türk musikisi ağızdan<br />
ağıza öğrenilen bir eğitim geleneği<br />
YAKLAŞIK 70 YIL SÜREN<br />
MESLEK YAŞAMINIZDA HANGI<br />
ALANLARDA ÇALIŞTINIZ? TEK<br />
BIR ALANDA UZMANLAŞMAK<br />
SIZCE GEREKLI MI YOKSA HER<br />
DAVAYA BAKABILECEK KADAR<br />
BILGI SAHIBI OLMALI MI? VE BIZE<br />
GETIRILEN HER DOSYAYI SIRF IŞ<br />
GELDI VE PARA KAZANACAĞIZ<br />
DIYE ALMAK ZORUNDA<br />
HISETMELI MIYIZ?<br />
Hayat hepimizi başlangıçtan<br />
itibaren farklı bir rüzgara tabi tutuyor.<br />
Beni hayat Ceza hukukuna doğru<br />
itmedi. Ben sadece Medeni Hukuk<br />
ve Ticaret Hukuku alanlarında<br />
çalıştım. Ceza davası olarak hatırını<br />
kıramadığım için sadece bir davaya<br />
girdim. İktidardan düştükten sonra<br />
Cumhuriyet Halk Partisinin genel<br />
sekreterliğini yapan Kasım GÜLEK<br />
isimli bir Adana milletvekili vardı.<br />
Kasım bey’in Çanakkale’de konuşma<br />
yaptığı sırada başına gelen bir olay<br />
sebebiyle kendisini tutukladılar ve<br />
Çanakkale’de muhakeme edilmesini<br />
uygun bulmadığı için o günün iktidarı 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 46<br />
Demokrat Parti, davanın İstanbulda<br />
görülmesini istedi. Kasım beyi tutuklu<br />
olarak Üsküdar cezaevine getirdiler.<br />
Kasım bey kendisinin vekaletini<br />
üstlenmem için rica etti. Ve ben<br />
Kasım beyin o davasına, bir tek o<br />
davaya girdim.<br />
BURADA BIRAZ HATIR IÇIN<br />
DAVAYI ALMIŞSINIZ GIBI<br />
GÖRÜNÜYOR.<br />
Evet, ve başka siyasi dava takip<br />
etmedim. Zincirli kapıların arkasında<br />
müvekkilinizle görüşmek oldukça<br />
zor ve insanı perişan ediyor. Cezaevi<br />
ziyareti konusunda bir tecrübem daha<br />
oldu. Türkiye’nin en büyük reklam<br />
şirketinin sahibi olan Nail KEÇİLİ’nin<br />
40 sene hukuk müşavirliğini yaptım.<br />
Nail bey birgün ortaklığı sebebiyle<br />
tutuklandığı zaman davalarını<br />
bir Ceza Hukukçusu arkadaşımız<br />
takip etti. Fakat tüm cezaevi<br />
görüşmelerinde bende bulundum. O<br />
cezaevine gidip gelmek ve oradaki<br />
insanlarla görüşmek insani açıdan<br />
oldukça zor ve anlatılamaz nitelikte<br />
üzücü.<br />
HAYATIMIZDA KARŞILAŞTIĞIMIZ<br />
INSANLARIN GENELDE DOĞRU<br />
INSANLAR OLDUĞUNA INANIRIM.<br />
AMA BUNLARIN IYI KALPLI<br />
INSANLAR OLMASI DA BANA HEP<br />
ŞANS GIBI GELMIŞTIR. SIZ DE<br />
BÖYLE DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?<br />
VE KÖTÜ INSANLARLA<br />
KARŞILAŞTIĞINIZDA NASIL<br />
DAVRANIRSINIZ?<br />
69 senelik Avukatım ve 69 seneye<br />
ilave olarak dört sene de üniversitede<br />
hem çalıştım hem okudum. İyi<br />
insanlarla tanışma imkanına sahip<br />
olmak sanırım 94 yıllık yaşamımın<br />
en büyük şansıydı. Unutamdığım ve<br />
üzerimde emeği olan bir diğer isim<br />
de Cahit Arif TUNGER’dir. Öğrencilik<br />
yıllarım 2. Dünya savaşına denk geldi,<br />
o zamanlar ithalatçı ve ihracatçı<br />
olmak üzere iki farklı birlik vardı.<br />
İhracatçılar birliğinde Genel Sekreter<br />
ünvanlı bir bey vardı. Özdemir Asaf,<br />
ben ve Sadun’a üniversite tahsilimize<br />
yardımcı olabilmek için öğleden<br />
sonraları çalışıp harçlığımızı kazanma<br />
fırsatı vermişti. Gün geldi savaş sona<br />
erdi, ithalatçı-ihracatçı birlikleri<br />
kalktı ve bize iş imkanı sağlayan<br />
Arif bey Adapazarı Ticaret Bankası<br />
Genel Müdürü oldu. Arif bey Sorbonne<br />
Hukuk mezunuydu. Sonrasında biz<br />
ona avukatlığı sevdirdik ve avukat<br />
oldu. Hatta İstanbul Barosu Başkanı<br />
olarak seçtik kendisini. Cahit Arif<br />
TUNGER muhteşem bir insandı.<br />
Üzerimde emeği çoktur.<br />
Dostluklara gelince, 80 yaşını<br />
aşmış avukatlar grubumuz var,<br />
ayda bir defa beraber yemek yeriz<br />
sonra akademisyenler grubumuz var<br />
ayda bir defa da onlar ile bir araya<br />
geliriz. Ofisteki arkadaşlar ile hergün<br />
birlikte yemek yeriz onlar da hepsi<br />
muhteşem insanlardır. Ben bu kadar<br />
uzun yaşamımda hiç kötü insana<br />
rastlamadım. Hatta hasım olarak<br />
davada karşı tarafta bile kötüye<br />
rastlamadım. Yani adamın canı çok<br />
yanar, bir davada karşı taraftır, Salih<br />
bey elinizi öpeyim, ne kadar efendice<br />
takip ettiniz davayı der. Yani bu<br />
yaşıma kadar düşmana, kötü insana<br />
rastlamadım ben. Belki de en büyük<br />
şansım buydu.<br />
BU SIZIN IYI NIYETLI VE<br />
UZLAŞMACI BIRI OLMANIZLA DA<br />
ALAKALI OLABILIR MI? İYI IYIYI<br />
ÇEKIYORDUR BELKI DE.<br />
İyi niyet ve sulh aramak hem kişisel<br />
hem de meslek yaşamımda hep<br />
dikkat ettiğim bir husus oldu. Bizim<br />
hukuk ihtilaflarımızın yüzde 90’ı<br />
sulhen sona erer, öncelikle uzlaşmayı<br />
ararım. Mecelle’den kalmayız biz<br />
biliyorsunuz, “es sulhu seyyidülahkâm”<br />
yani en kötü sulh en iyi hakim<br />
kararından daha iyidir.<br />
KÜÇÜKKEN HAYALINIZ NEYDI,<br />
GERÇEKTEN DE AVUKAT OLMAK<br />
MIYDI? AVUKAT OLMASAYDINIZ<br />
NE OLURDUNUZ?<br />
Yüz kez gelsem yine avukat olmak<br />
isterim.<br />
İYI BIR AVUKATIN ÖZELLIKLERI<br />
NELER OLMALI? HANI YANLARI<br />
GÜÇLÜ OLMALI? BIZLERE NE<br />
TAVSIYE EDERSINIZ?<br />
Avukat olmaya niyet eden<br />
arkadaşlar baştan şunu kabul<br />
etmeli. Bir Avukat düzgün Avukatlık<br />
yaptığı zaman hayatını sürdürür.<br />
Normal standartlarda yaşar. 30<br />
“BU YAŞIMA<br />
KADAR DÜŞMANA,<br />
KÖTÜ INSANA<br />
RASTLAMADIM.<br />
BELKI DE<br />
En Büyük Şansım<br />
BUYDU.”<br />
katlı bir apartmanın yada 90 metre<br />
uzunluğunda bir kotranın sahibi<br />
olmaz. Ama kapısına şu borcunuzu<br />
ödemediniz, 7 gün içinde ödemezseniz<br />
hacize gelicez diye bir ihtarname<br />
gelmeden hayatı yaşar. Bu 30 katlı<br />
apartmandan, 90 metrelik kotradan<br />
daha muhteşem bir anlam ifade eder<br />
benim için.<br />
Beni baroda konferans için<br />
çağırdıklarında söylediğim şey budur.<br />
Avukat örnek olmalıdır. Nasıl? Özel<br />
yaşamında da meslek yaşamında<br />
da örnek olmalıdır. Hangi binada<br />
oturuyorsanız o binanın ortak<br />
giderlerine iştirak öncelik Avukatta<br />
olmalıdır. Aile yaşamında örnek<br />
olmalıdır. Yani evlenmek isteyen genç<br />
bir avukat bir kıza talip olduğu zaman<br />
mesleğini sorarlar, Avukatsa aman<br />
Avukata vermeyelim dedirtmemelidir.<br />
PIYASADA IŞI VE MAAŞLARI<br />
FIYATLANDIRMAK ADINA<br />
ÇOK FARKLI UYGULAMALAR<br />
GÖRÜYORUM. HATTA BARONUN<br />
TAVSIYE NITELIĞINDEKI<br />
TARIFESININ ÇOK ÇOK<br />
ALTINDA ÜCRETLER TALEP<br />
EDIYOR AVUKATLAR. YAKIN<br />
ZAMANDA ÜCRETLI ÇALIŞAN<br />
AVUKATLARIN ALABILECEĞI<br />
MAAŞ IÇIN ALT SINIR BILE<br />
BELIRLENDI. AVUKATLAR IŞI VE<br />
EMEĞINI FIYATLANDIRAMIYOR<br />
MU? AVUKATLIK GERÇEKTEN<br />
GÜZEL PARA KAZANDIRIYOR MU<br />
VE MESLEKTE ÖNCELIĞIMIZ NE<br />
OLMALI?<br />
Bizim Avukatlığa yeni başladığımız<br />
dönemleri söylüyorum.Avukat bir işi<br />
aldığı zaman iş sahibi size kaç para<br />
ücret verelim gibi bir şey konuşmazdı.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 47<br />
Ücret kelimesi yoktu, honorer denirdi<br />
yani şerefiye. Siz benim işimin takibini<br />
kabul ettiniz, size nasıl bir şerefiye<br />
ödemem gerekir denirdi. Ücret<br />
kelimesi kesinlikle kullanılmazdı.<br />
Zamanın ve koşulların da değiştiğini<br />
kabul etmek gerekiyor. O zamanlar,<br />
bütün İstanbulda 80- 200 avukat<br />
vardı. Şimdi ise 36 bin Avukatın<br />
varlığından bahsediliyor. Fakat,<br />
her ne olursa olsun mesleğin itibarı<br />
korunmalı. Bunda biz Avukatların da<br />
sorumluluğu var elbet.<br />
BAZEN BIR DOSYA KAZANIP<br />
BIRDEN TELEVIZYONLARA<br />
ÇIKAN, ORALARDA SIKÇA YER<br />
ALAN VE BIR ANLAMDA DA<br />
ASLINDA KENDI REKLAMINI<br />
YAPAN AVUKATLAR VAR.<br />
REKLAM YASAĞI KONUSUNU<br />
HATIRLATIYOR BU BANA. BU<br />
KONUDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?<br />
Avukatlık kanununda reklam<br />
yasaktır. Haklıdır ve doğrudur bu<br />
hüküm. Mesleğimizin itibarı açısından<br />
uymamız gereken etik kurallar<br />
olduğuna inanıyorum.<br />
AVUKATLIK MESLEĞININ<br />
TOPLUM IÇERISINDEKI ITIBARINA<br />
EN BÜYÜK ZARARI BAZI<br />
MESLEKTAŞLARIMIZIN VERDIĞINI<br />
DÜŞÜNÜYORUM. AVUKATLIĞIN<br />
VE HUKUK BILIYOR OLMANIN<br />
KÖTÜYE KULLANILDIĞINA HIÇ<br />
TANIK OLDUNUZ MU?<br />
Henüz 7-8 senelik bir avukat iken<br />
İstanbul Barosu idare heyetinde<br />
genel sekreter olarak görev aldım.<br />
O dönemde Kadıköy’de ciddi<br />
miktarda Gayrimenkulü olan bir<br />
Avukat hakkında şikayet geldi.<br />
Şikayette, söz konusu Avukatın<br />
yalnızca istimlak davalarına baktığı,<br />
neresi kamulaştırılacak ise oranın<br />
planlarını daha önceden elde<br />
edip mülk sahipleri ile iletişime<br />
geçtiği ifade ediliyordu. Avukatın,<br />
“Burası istimlak edilecek bizim<br />
ofis sizin davanızı takip edebilir,<br />
bütün masrafları biz ödeyeceğiz,<br />
karşılığında ise devletin koyduğu<br />
rakam artırılarak, bu artırılan rakamın<br />
yüzde 50’sini ücret olarak alacağız “<br />
demek suretiyle iş topladğını tespit<br />
ettik. O zamanlar idare meclisi aynı<br />
zamanda disiplin meclisi görevini de<br />
üstleniyordu. Disiplin meclisi olarak<br />
ihtar vermeksizin bu arkadaşın<br />
Avukatlığına son verdik. Henüz<br />
Barolar Birliği de kurulmamıştı.<br />
Kararlara Adliye Bakanlığında itiraz<br />
ediliyordu. O zat Adliye Bakanlığına<br />
itiraz etti ve Adliye Bakanlığı cezayı<br />
ağır bulup hafif bir ceza ile mesleğe<br />
geri dönüşünü sağladı. Fakat, bu<br />
arkadaş da bir daha böyle bir şey<br />
yapmadı. En azından bize böyle bir<br />
şikayet sonrasında hiç gelmedi.<br />
SIZCE HUKUK SISTEMIMIZIN EN<br />
BÜYÜK SORUNU NEDIR?<br />
Hukuk ihtilaflarında ülkemizin en<br />
büyük problemi davaların çok uzun<br />
sürmesidir. 70 yaşlarındayken Ticaret<br />
Mahkemesinde bir davaya girmiştim.<br />
6’ıncı Ticaret Mahkemesiydi ve<br />
hakimler de çok zarif insanlardı.<br />
Duruşmayı ertelerken programınız<br />
müsait mi diye sorarlardı iki taraf<br />
Avukatına. Biz de defterlerimize<br />
bakardık, müsait efendim derdik.<br />
Öyle bir davada Reis bey şu güne<br />
erteliyorum müsait misiniz efendim<br />
dedi. Baktım altı ay sonrayı söylüyor,<br />
bende efendim sağ olursak geliriz<br />
dedim. 70 yaşlarında felanım. Salih<br />
bey iğneli konuştunuz, biliyorsunuz iş<br />
hacmimizi ne yapalım başka çaremiz<br />
yok diye sitem etti Reis bey. Dedim<br />
ki bir çareler var ama uygulanmıyor.<br />
Siz siyasetle de meşgul oldunuz<br />
bir zamanlar, diyelim ki siyasete<br />
girdiniz Bakan oldunuz, süratli çıkmak<br />
için ne yapardınız dedi. Çok basit,<br />
karara bağlanmış her dosya için<br />
maaş hesabınıza bir miktar yatırılır,<br />
o karar yargıtayca tasdik olduğu<br />
zaman bir o kadar daha yatırılır,<br />
karar bozulursa o kadar bir para<br />
eksiltilir dedim. Yargıtaydan gelen<br />
dosyalar her karara bağlandığında<br />
hakimlerin hesabına bir ücret yatar 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 48<br />
şu kadar zamanı geçerse eksiltilir<br />
diye ekledim. Reis bey bir müddet<br />
durdu ardından yanındaki azalara<br />
dönüp bu şekilde tüm davalar 3<br />
ayda biter dedi. Bir meslek düşünün<br />
ki dedim gideri muhakkak fakat<br />
geliri hep şüpheli. Çoğu zaman biz<br />
Avukatlar bu hukuk sistemi içerisinde<br />
nasıl ayakta kalıyoruz, şaşırıyorum.<br />
Bugün de yapılabilir buna benzer<br />
bir uygulama. Ya akıl etmiyorlar, ya<br />
yapmak istemiyorlar, bilmiyorum.<br />
Bence en büyük problem davaların<br />
çok uzaması.<br />
İkinci en büyük sorun ise Bilirkişilik<br />
müessesi. Türkiyede Bilirkişilik<br />
müessesi son derece kötüye<br />
kullanılan bir uygulama haline geldi.<br />
Yani devlet bu sorunu çözmek için<br />
Bilirkişilik kanunu çıkardı. Diyor<br />
ki; İhtilaf hukuki ise bilirkişiye<br />
veremezsiniz. Fakat, hemen veriyorlar.<br />
IYI AMA AVUKATLAR DA BUNA<br />
ÇOK DA ITIRAZ ETMIYOR. ETSE<br />
DE USULEN EDIP, GEÇIYOR.<br />
BAZEN BUNA ITIRAZ HAKLARININ<br />
OLDUĞUNU DAHI BILMEDIKLERINI<br />
GÖRÜYORUM. YOKSA KENDI<br />
HAKLARIMIZIN PEŞINE BIZ BILE<br />
DÜŞMÜYOR MUYUZ?<br />
Yani çıldırıyorsunuz verdirtmemek<br />
için ama yine veriyorlar. Çünkü bir<br />
dosyayı başından sonuna kadar<br />
okumaya hakimin belki zamanı<br />
yok, belki hevesi yok. Onu bilirkişi<br />
okusun ve yönlendirsin deniyor.<br />
Bugün en büyük problemlerden biri<br />
de budur. Bu nasıl hallolur? Yargıtay,<br />
“dava sadece hukuk ihtilafıdır, fenni<br />
uzmanlık isteyen bir olay değildir”<br />
şeklinde 3-5 karar verirse olay<br />
düzelir diye düşünüyorum. Bizim<br />
meslektaşlarımızın da çok kabahatleri<br />
var bu sorunların devam etmesinde.<br />
TBMM’deki milletvekillerinin önemli<br />
bir kısmı avukattır. Ama oraya gider<br />
ve adiyenin problemlerini unuturlar,<br />
hiç sahip çıkmazlar maalesef.<br />
BAZEN MÜVEKKIL AVUKATINA<br />
ULAŞAMAYINCA RESMEN<br />
ÇILDIRIYOR. ÜSTELIK<br />
BAKIYORSUNUZ ACIL VE SÜRELI<br />
BIR IŞ BILE DEĞIL. VE AVUKAT<br />
DA KENDINI BU ANLAMDA<br />
SINIRLANDIRMIYOR VE BU<br />
ILIŞKIYE BIR MESAFE KOYMASI<br />
GEREKTIĞINI DÜŞÜNMÜYOR.<br />
MESLEĞE BU KADAR KENDIMIZI<br />
ADAMALI MIYIZ? AVUKATIN<br />
MESAI SAATI VAR MIDIR?<br />
69 senedir evden de hiç<br />
konuşmadım. İş ve ev hayatlarımı hep<br />
ayırdım, eve geldiğim zaman benim<br />
meselem biter. Soracak bir şey mi<br />
var, teşrif edersiniz yarın büroya veya<br />
telefon edersiniz. Müsaade edin evde<br />
telefon ile görüşmeyelim diyorum. Bu<br />
hep böyle oldu.<br />
GELELIM TEKNOLOJİYE...<br />
ARANIZ NASIL?<br />
Ben yüzde yüz teknoloji<br />
özürlüsüyüm. Yüzde yüz. Benim cep<br />
telefonum bile eski modeldir. Cep<br />
telefonumun faturası ya on lira ya<br />
on beş lira gelir. Daima kapalı çünkü.<br />
Ben eğer bir yerde sıkışırsam imdat<br />
diyeceksem açıp konuşurum. Hiç<br />
kimse bu telefonu bulabilme şansına<br />
sahip değil.<br />
Zaten bende numarasını<br />
bilmiyorum. (Gülüyor)<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 49<br />
SON ZAMANLARDA<br />
TEKNOLOJIDE YAŞANAN HIZLI<br />
GELIŞMELER, HATTA YAPAY<br />
ZEKA DENILEN UYGULAMALAR<br />
NETICESINDE ILERLEYEN<br />
ZAMANLARDA ROBOT<br />
AVUKATLAR BIZIM YERIMIZI<br />
ALABILIRLER MI SIZCE?<br />
Mümkün değil. Avukatlık insana<br />
dair bir meslektir. İnsan olduğu<br />
müddetçe, toplum yaşantısı var<br />
olduğu müddetçe Avukatlık da<br />
varlığını sürdürecektir. Belki teknoloji<br />
“Avukatlık<br />
INSANA DAIR<br />
BIR MESLEKTIR.<br />
INSAN OLDUĞU<br />
MÜDDETÇE,<br />
TOPLUM<br />
YAŞANTISI<br />
VAR OLDUĞU<br />
MÜDDETÇE<br />
Avukatlık da<br />
VARLIĞINI<br />
SÜRDÜRECEKTIR.”<br />
mesleğe dair bazı değişimleri<br />
beraberinde getirebilir. Fakat,<br />
Avukatlık mesleği devam eder. Ayrıca,<br />
ben teknolojinin kaliteyi düşürdüğüne<br />
inanıyorum. Teknolojinin bu ölçüde<br />
yaşamımıza entegre olmasının pek<br />
de iyi bir şey olmadığını, topluma da<br />
söylendiği kadar faydalı olmadığına<br />
düşünüyorum. Bizim ofiste Av. Fatoş<br />
Hanım teknolojiyle yakından ilgilidir<br />
ve bu konulara meraklıdır. Bir mesele<br />
hakkında konuşurken hemen ekrana<br />
bakıp orada yazılanı söyler, bende<br />
derim ki ekrandakini değil, ben<br />
metni görmek isterim hem de resmi<br />
gazetede. Tabi bir yerde taş devri,<br />
tunç devri insanı sayılırız. (gülüyor)<br />
Dijital çağın insanları değiliz.<br />
BILIYORSUNUZ AVUKATLIKTA<br />
HER TÜRLÜ IŞ ÜCRETE TABI.<br />
BIRI BIR KONU DANIŞTIĞINDA<br />
ASLINDA BIZE BORÇLANMIŞ<br />
BILE SAYILBILIYOR. AMA BU<br />
ÜLKEMIZDE KARŞILIK BULMAKTA<br />
VE UYGULANMAKTA ZOR<br />
GÖRÜNÜYOR. GERÇEKTEN<br />
DE HER TÜRLÜ BILGIYI ÜCRET<br />
KARŞILIĞINDA MI VERMELIYIZ?<br />
İki meslek varki bu iki mesleğin<br />
temel kaynağı bilgidir. Tıp ve Hukuk<br />
alanında çalışan kişilerin tek bir<br />
sermayesi vardır, o da bilgidir. Bizler<br />
bu bilgiler ile mesleğimizi icra eder,<br />
geçimimizi sağlarız. Ve uzun meslek<br />
hayatımın getirdiği tecrübelere<br />
dayanarak ifade edebilirim ki,<br />
edindiğimiz tüm mesleki bilgilerin<br />
onda sekizini ücretsiz olarak dağıtırız.<br />
Taksiye binersiniz, şöför mesleğinizi<br />
sorar avukatım dersiniz. Kesin “Bizim<br />
şöyle bir meselemiz var efendim”<br />
diye başlar mevzusunu anlatmaya.<br />
Doktorum derseniz “Karımın da son<br />
zamanlarda sırtı ağrıyordu” diye<br />
girer konuya. Ve sizi taşıdığı mesafe,<br />
diyelim ki sekiz lira yazdı. O sekiz<br />
lirayı sizden alır. “Ben de size bir<br />
şey sormuştum bundan dolayı bir<br />
borcum var” demesi mümkün değil.<br />
Doktorların ve avukatların bilgilerinin<br />
onda sekizi merhabalarla bedava<br />
dağıtılan bilgilerdir. Bu tabi biraz<br />
bizim kültürümüze özgü bir durum.<br />
Benim gördüğüm, musevi avukatlar<br />
vardı. Birgün musevi bir avukatın<br />
bürosunda mesele görüşüyorduk.<br />
Telefonu çaldı, kiminle konuştuysa<br />
artık, detaylı bilgiler verdi. Kat<br />
mülkiyeti kanuna göre şöyledir,<br />
böyle yaparsanız sonuç alırsınız gibi<br />
cümleler kurup telefonu kapattı.<br />
Ardından sekreterine “Şimdi kızım<br />
o beye bizim faturayı gönder” dedi,<br />
“çarşamba günü saat 14:20’de<br />
telefonla kat mülkiyeti hakkında<br />
yaptığınız görüşmenin faturası” diye<br />
belirtmeyi unutma, şu kadar lira<br />
yatırsın dedi.<br />
Ben tabi şaşırdım, sizi telefonla<br />
arayan kişiden ücret mi talep<br />
ediyorsunuz diye sorunca, evet dedi.<br />
Bizim bilgimizin karşılığı bu diye<br />
ekledi. İki ihtimal var dedi, ya öder<br />
ve bilginizin karşılığını alırsınız ya<br />
da ödemez. Eğer ödemezse bir daha<br />
arayıp soru sorma zahmetine girmez,<br />
zamanınız da size kalır. Bu tabi farklı<br />
bir bakış açısı, bizler yapabilir miyiz<br />
bilemem.<br />
SALIH BEY, YETIŞKIN INSANLAR<br />
ARTIK PEK HAYAL KURMUYOR<br />
HATTA HAYAL KURMAYI<br />
ÇOCUKÇA BULABILIYOR.<br />
YAŞAMDAN DA SÜREKLI ŞIKAYET<br />
EDIYORLAR AMA BIR YANDAN DA<br />
ÖLÜMSÜZ OLMAK ISTIYORLAR.<br />
SIZIN HAYALINIZ VAR MI? VE<br />
VARSA EN UÇUK HAYALINIZ<br />
NEDIR?<br />
Çok samimi olarak isteğim,<br />
hastanelerde sürünmeden bu<br />
dünyadan göç edip gitmek, tek<br />
isteğim bu. Yoksa, ölmemek değil.<br />
94 YIL GERÇEKTEN UZUN<br />
BIR ZAMAN MI YOKSA BIZ MI<br />
ABARTIYORUZ?<br />
1997 de mezarımı yaptırdım.<br />
İsmimin yazılı olduğu o mezara bakan<br />
bir görevli var. Arada bir telefon açar<br />
bana, bende hemen “Salih bey 20<br />
sene oldu, nerede kaldın, ne zaman<br />
geleceksin diye soruyorsun değil mi”<br />
diye şakalaşırım.<br />
BENCE HIKAYENIZ DAHA YENI<br />
BAŞLIYOR... GÖREVLI UZUN<br />
BIR SÜRE DAHA BEKLEYECEK.<br />
SIZINLE TANIŞMAK BÜYÜK BIR<br />
KEYIFTI, TEŞEKKÜRLER...<br />
Ben de teşekkür ederim... En kısa<br />
zamanda tekrar görüşmek ümidiyle.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası