You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Hukuk ve Daha Fazlası<br />
www.hplusdergi.com<br />
Mayıs - Haziran 2017<br />
<strong>Sayı</strong> 01<br />
h+<br />
ÜCRETSİZDİR<br />
İş Yaşamında<br />
Stres ve<br />
Baş Etme<br />
Yolları<br />
Yurt Dışı<br />
LL.M. Rehberi<br />
University of<br />
Wrocław<br />
Kapak Söyleşisi<br />
Av. Mehmet<br />
DURAKOĞLU<br />
Sayfa 58<br />
Mehmet GÜN<br />
Yargı<br />
Performansını<br />
Güçlendirmek<br />
Sayfa 04<br />
Murat Volkan DÜLGER Mert YAŞAR Nazlı CAN<br />
Adli Bilişim ve<br />
Ülkemizde<br />
Uygulaması<br />
Sayfa 20<br />
Devletin Spora<br />
Müdahale Hakkı<br />
Olmalı mı?<br />
Sayfa 26<br />
Uzay<br />
Madenciliğinin<br />
Hukuki Boyutu<br />
Sayfa 30<br />
+ 3 Soru 3 Cevap Avukat M. Gökhan AHİ<br />
+ Spor İstediğin Yerden Başla<br />
+ Ofis Yaşamı Mutluluk İçin İpuçları<br />
+ Üretkenlik Avukatlar İçin Coworking Fırsatları<br />
+ Teknoloji Mobil Tarayıcılar<br />
+ Hukuk Konulu Diziler #HTGAWM
Merhaba<br />
YÖNETİM VE YAZI İŞLERİ<br />
Hukuk Akademisi Eğitim ve Yayıncılık Ltd. Şti.<br />
Adına Sahibi<br />
KAAN ÖNCÜ<br />
Genel Yayın Yönetmeni:<br />
MERVE GÜLMEZ<br />
Editör<br />
SENA TUĞRUL<br />
sena@hplusdergi.com<br />
Yazı İşleri Yönetmeni<br />
ERHAN KAHRAMAN<br />
erhan@hplusdergi.com<br />
Tasarım & Dizgi:<br />
Gökçe KOCAMAN<br />
gokce@hplusdergi.com<br />
Fotoğraf Yönetmeni:<br />
Sertan TÜRYAKİ<br />
sertan@hplusdergi.com<br />
Hukuk Danışmanı:<br />
Ömer ÖZGÜR ÜNLÜ<br />
omer@hplusdergi.com<br />
Reklam & Dağıtım<br />
Eda Cansu ALPASLAN<br />
eda@hplusdergi.com<br />
BASKI<br />
TURKUVAZ HABERLEŞME VE YAYINCILIK A.Ş.<br />
A. Akpınar Mahallesi Hasan Basri Cad.<br />
No:4 Sancaktepe- İST. T. 0216.585.9000<br />
( h+) Dergisi, Hukuk Akademisi Eğitim ve<br />
Yayıncılık Ltd. Şti. tarafından T.C. yasalarına<br />
uygun olarak yayınlanmaktadır.<br />
Türk yayın hayatında Hukuk konulu çok sayıda Akademik<br />
ve Bilimsel derginin varlığına kıyasla, öznesi Avukat olan<br />
ve mesleki makallerin yanısıra güncel yaşam konularına<br />
da değinen basılı bir dergi ne yazık ki bulunmamaktaydı.<br />
Oysaki doktorlar, mühendisler, mimarlar ve benzeri meslek<br />
grupları için güncel yaşam ile mesleki gelişmeleri harmanlayan<br />
dergiler uzunca bir süredir rafları süslüyor. Hukuk Akademisi<br />
AVUKATLARIN<br />
HEM KIŞISEL<br />
HEM DE<br />
PROFESYONEL<br />
YAŞAMLARINA<br />
DOKUNAN<br />
Kapsamlı Bir<br />
Dergi SUNMAYI<br />
AMAÇLADIK.<br />
olarak bu eksikliği gidermeyi<br />
ve mesleki makalelerin yanısıra<br />
Avukatların hem kişisel hem<br />
de profesyonel yaşamlarına<br />
dokunan kapsamlı bir dergi<br />
sunmayı amaçladık.<br />
Şüphesiz en büyük teşekkürü<br />
bu dergiye bilgi ve emekleriyle<br />
değer katan yazar kadromuz hak<br />
ediyor. Onların desteği ve inancı<br />
olmasaydı bu dergi de olmazdı.<br />
Kapak söyleşisinde değerli<br />
sohbetiyle bizi onurlandıran<br />
İstanbul Barosu Başkanı Sn.<br />
Mehmet DURAKOĞLU’na yoğun<br />
temposunda ayırdığı vakit için bir<br />
kez daha teşekkür etmeyi borç biliyoruz. Son olarak, bu kapsamda<br />
bir derginin ücretsiz olarak dağıtılmasına olanak sunan ilan<br />
sahiplerine ve iş ortaklarımıza teşekkür ediyoruz. Umarız h+ yoğun<br />
iş temponuzda ufak ve keyifli bir<br />
mola vermenize vesile olur. Her<br />
türlü görüş ve önerinizi bizimle<br />
paylaşmanızdan mutluluk duyacağız.<br />
Temmuz ayında tekrar görüşmek<br />
dileğiyle.<br />
Avukat Sena TUĞRUL, Editör<br />
sena@hplusdergi.com<br />
YAYIN TÜRÜ / TRAJ<br />
Yaygın, Süreli (İki Aylık) / 5.500 Ad.<br />
HUKUK<br />
AKADEMİSİ<br />
A. Şahkulu Mahallesi Serdar-ı Ekrem Sokak<br />
15/A Galata - İST. T. 0850.532.2824<br />
M. bilgi@hukukakademisi.com.tr<br />
www.hplusdergi.com l info@hplusdergi.com<br />
Bizi Takip Edin<br />
instagram.com/hplusdergi<br />
facebook.com/hplusdergi<br />
linkedin.com/in/hplusdergi<br />
twitter.com/hplusdergi
Hukuk<br />
04 YARGI<br />
PERFORMANSINI<br />
GÜÇLENDIRMEK<br />
08<br />
20<br />
ADLI BILIŞIM<br />
VE ÜLKEMIZDE<br />
UYGULAMASI<br />
Alman ve İngiliz<br />
Dijital dünya sınırlarımızı<br />
yargılarının performans<br />
zorlarken suçu<br />
karşılaştırmasının Türk<br />
aydınlatabilecek bilgiyi de<br />
yargısı için zorunlu kıldığı<br />
yine dijital ortamlardan<br />
vakıa ve delillerin tam<br />
elde etmek zorundayız.<br />
ve doğru ifşası, yargıyı<br />
Hal böyle olunca, dijital<br />
topluma maliyet olmaktan<br />
çıkararak Türk hukukçularını<br />
hizmet ihraç eder hale<br />
getirecektir.<br />
KAPAK SÖYLEŞİSİ<br />
AV. MEHMET<br />
DURAKOĞLU<br />
İstanbul Barosu<br />
ortamlardan delil tespit<br />
etmek, kıldan DNA tespit<br />
etmek gibi uzmanlık<br />
gerektiren bir konu oldu.<br />
Av. Mehmet GÜN<br />
Başkanı<br />
Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />
26<br />
DEVLETIN SPORA<br />
MÜDAHALE HAKKI<br />
OLMALI MI?<br />
30<br />
UZAY<br />
MADENCILIĞININ<br />
HUKUKI BOYUTU<br />
40<br />
EVLILIKTE YOLLARI<br />
AYIRIRKEN VELAYETE<br />
ORTAK OLMAK<br />
Devletin spora müdahale<br />
hakkı, hatta müdahale<br />
yükümlülüğü var mı? Yoksa<br />
Sporun Siyaset ve Hukuk<br />
Düzeni Karşısında Özerkliği<br />
olmalı mıdır? Bu soruların<br />
ciddi şekilde tartışılması<br />
gerekiyor.<br />
Uzay, halen bilinmeyenlerle<br />
dolu olabilir. Hatta orada<br />
yapılacak madencilik<br />
faaliyetleri için önümüzde<br />
uzun yıllar da olabilir. Fakat<br />
bu, uzay madenciliğine<br />
dair hukuki altyapının<br />
hazırlanmasına engel değil.<br />
Geçtiğimiz Şubat ayında,<br />
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin<br />
ortak velayet ile ilgili verdiği<br />
bir karar oldukça ses getirdi.<br />
Hukukçular kendi aralarında<br />
bu işin hukuki boyutlarını<br />
tartışırken, çoğu gazete<br />
“velayette devrim” başlığı ile<br />
konuya dikkat çekti.<br />
Av. Mert YAŞAR<br />
Av. Nazlı CAN<br />
Av. Ayça ÖZDOĞAN<br />
44<br />
3 SORU 3 CEVAP<br />
AV. M. GÖKHAN AHI<br />
46<br />
SÖYLEŞİ<br />
DOÇ. DR. BAŞAK BAYSAL<br />
Bilişim Hukuku alanında<br />
Ekonomik krizler toplumun neredeyse tüm katmanlarında büyük değişim<br />
uzmanlaşmak için nasıl bir<br />
ve dönüşümleri beraberinde getiriyor. Özellikle reel ekonomide ortaya<br />
eğitim almak gerekiyor,<br />
çıkan olumsuz yansımalar, hukuk dünyasındaki önemli bir tartışmayı;<br />
Mesleğin ne gibi zorlukları<br />
“Sözleşmelerin Uyarlanması” konusunu tekrar gündeme taşıyor. İstanbul<br />
var? Bilişim Hukuku uzmanı<br />
Av. M. Gökhan AHİ cevapladı.<br />
Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Başak Baysal’a hem yeni kitabının<br />
detaylarını hem de konu hakkındaki düşüncelerini sorduk.
ve Daha Fazlası<br />
18<br />
56 14<br />
YURT DIŞINDA<br />
HUKUK<br />
YÜKSEK LİSANSI<br />
WROCŁAW<br />
ÜNIVERSITESI<br />
TAHKİM<br />
GELECEĞIN<br />
HUKUKÇULARI<br />
“TAHKIM” IÇIN<br />
YARIŞTI<br />
28 58<br />
ÜRETKENLİK<br />
BÜROSUNU YENI<br />
KURACAK AVUKATLAR<br />
IÇIN COWORKING<br />
FIRSATLARI<br />
HUKUK KONULU DİZİLER<br />
HOW TO GET AWAY<br />
WITH MURDER?<br />
İNCELEME<br />
INGILTERE’DE<br />
HUKUK KARIYERI<br />
06<br />
AJANDA<br />
HUKUK<br />
ETKINLIKLERI<br />
36<br />
SAĞLIK<br />
STRES VE BAŞ ETME<br />
YOLLARI<br />
42<br />
OFİS YAŞAMI<br />
MUTLULUK IÇIN<br />
IPUÇLARI<br />
52<br />
SPOR<br />
ISTEDIĞIN YERDEN<br />
BAŞLA<br />
60<br />
MOBİL TEKNOLOJİ<br />
TARAYICI<br />
UYGULAMALARI<br />
64<br />
ONLINE YAŞAM<br />
SOSYAL MEDYA<br />
KULLANIMI
Sayfa 4<br />
İngiltere<br />
Almanya<br />
Türkiye<br />
Av. Mehmet GÜN<br />
Yargı<br />
Performansını<br />
Güçlendirmek<br />
ALMAN VE INGILIZ YARGILARININ<br />
PERFORMANS KARŞILAŞTIRMASININ<br />
Türk Yargısı IÇIN ZORUNLU KILDIĞI VAKIA<br />
VE DELILLERIN TAM VE DOĞRU IFŞASI,<br />
YARGIYI TOPLUMA MALIYET OLMAKTAN<br />
ÇIKARARAK Türk Hukukçularını HIZMET<br />
IHRAÇ EDER HALE GETIRECEKTIR.<br />
2,81<br />
Türkiye’de, 2014 yılında<br />
100.000 kişiye düşen hakim<br />
sayısı 11,4 olup bu rakam<br />
AB ülkelerinde 10,4 - 11,5<br />
aralığında iken Almanya’da 23,9<br />
hakimle en yüksek; İngiltere’de ise<br />
3,3 hakimle en düşüktür. Almanya AB<br />
ortalamasının 2, İngiltere’nin 8 katı<br />
kadar; İngiltere ise AB ortalamasının<br />
3’te 1’i; Almanya’nın 8’de 1’i kadar<br />
fazla hakim çalıştırmaktadır.<br />
Hakim<br />
Başına Düşen<br />
Dava <strong>Sayı</strong>sı<br />
4<br />
1.487<br />
414<br />
262<br />
Türkiye<br />
İngiltere<br />
Almanya<br />
Aynı yıl içinde açılan dava sayısı<br />
Türkiye’de 3.706.000, İngiltere<br />
2.815.000 ve Almanya’da 5.064.000<br />
olup, nüfus ve ekonomiye göre<br />
karşılaştırılabilir büyüklüktedir.<br />
İngiltere’de 1 hakime düşen dava<br />
sayısı 1.487 ile 262 dava düşen<br />
Almanya’nın 7 katı, 419 dava düşen<br />
Türkiye’nin 3 katı daha fazladır.<br />
Bir Türk hakim, 1 Alman hakimin<br />
iki katı; İngiliz hakimin ise yaklaşık<br />
3’te biri kadar davaya bakması<br />
gerekmektedir. İngiliz hakimin<br />
yarısı kadar davaya bakan Türk<br />
hakimi iş yükü altında boğulmakta;<br />
dava sayısını Almanya seviyesine<br />
indirmeye çalışmaktadır.<br />
İngiliz yargısı, davaların % 98’inde<br />
uzlaşma sağlarken Alman yargısı<br />
sadece % 38’ini sulh edebilmekte.<br />
Türkiye’de ise durum oldukça vahim...<br />
Türkiye’de davaların % 2’nde bile sulh<br />
sağlanamamakta. Davaların % 98’inde<br />
tatmin edici olmayan kararlar veren yargı,<br />
toplumda uzlaşmayı artırıp ihtilafları<br />
azaltmak yerine adeta körüklemekte<br />
olan mahkemeler, uyuşmazlıkları barışla<br />
sonuçlandırılarak uzlaşma yeri değil, tam<br />
tersine yeni uyuşmazlıklar doğurma yeri<br />
haline gelmiş bulunmaktadır.<br />
5,06<br />
3<br />
3,76<br />
Toplam<br />
Dava <strong>Sayı</strong>sı<br />
(Milyon Adet)<br />
Yargıdan memnuniyet aynı seviyelerde<br />
olan Almanya’da hakim çokluğundan<br />
ve yargı bütçesinin yüksekliğinden;<br />
İngiltere’de ise yüksek yargılama<br />
maliyetlerinin adalete erişim hakkını fiilen<br />
kısıtladığından şikayet edilmektedir.<br />
2014 yılında Yargı bütçesi Almanya’da<br />
12.7; İngiltere’de 6; Türkiye’de ise 2.5 Milyar<br />
Avro’dur. Almanya, İngiltere’deki adalete<br />
erişim şikayetlerini İngiltere’nin iki katı<br />
bütçe ayırmak ve 8 katı fazla hakim<br />
çalıştırmak suretiyle çözmüş olmasına<br />
karşın; ancak yine de İngiltere’nin<br />
3’te biri kadar uzlaşma performansı<br />
gösterebilmektedir.
100.000 Kişiye Düşen<br />
4<br />
Dava <strong>Sayı</strong>sı<br />
Arada bu kadar bariz ve büyük fark<br />
olmasının temel sebebi, İngiltere’de her<br />
uyuşmazlıkta olayların ve delillerin -<br />
aleyhe olsa bile - dürüştçe tam ve doğru<br />
ifşa ve ibrazı geçerli iken Almanya’da<br />
iddiayı ispat etme - ispat edilebilecek<br />
şeylerin iddia edilmesi sisteminin geçerli<br />
olmasıdır.<br />
Tam ve doğru ifşa ve ibraz sistemi,<br />
hakimin davadaki iş yükünü % 90<br />
azaltırken tarafları uzlaşmaya zorlamakta;<br />
yargılamada mahkemeye düşün iş yükünü<br />
azaltarak her daim iyiye giden bir döngü<br />
oluşturmaktadır. 2011 yılındaki bir ankete<br />
göre tam ve doğru ifşa sistemine sahip<br />
olan İngiltere, Hollanda ve İsviçre’de yargı<br />
hizmetlerinden memnuniyet ve yargılama<br />
hızı, bu sisteme sahip olmayan ülkelere<br />
göre oldukça yüksektir.<br />
Almanya’dan iktibas edilmiş olan<br />
iddiayı ispat etme sistemi, Türkiye’de<br />
yozlaşmış; uyuşmazlık konusu olaylar ve<br />
delilleri tarafların işlerine geldiği şekilde<br />
cımbızlayarak ifşa ve ibraz etmesine,<br />
yargılamaların da mahkemeyi kandırma<br />
çabasına dönüşmüştür. Bu yozlaşma<br />
doğal ve kaçınılmazdır. Çünkü Aman<br />
toplumu düzen, organizasyon ve onu<br />
iyi işleten mekanizmalara itibar eder;<br />
bireylere itimadı en sona bırakır. Bu<br />
konularda Alman toplumundan çok farklı<br />
olan Türk toplumunda bireylere ve onların<br />
iyi niyetine daha çok itimat edilmekte;<br />
düzen ve organizasyon, bireylerin<br />
inisiyatifine daha çok bırakılmaktadır.<br />
Türkiye, sosyolojik ve kültürel olarak<br />
farklı olduğu Alman yasalarını tercüme ve<br />
iktibas etmesinin sonuçlarının farkında<br />
olmalıdır.<br />
Türkiye, İngiltere ve Almanya<br />
arasındaki farklar, başarı ve zayıflıklar<br />
analiz edilip dersler çıkarılarak bu<br />
farkındalığı sağlayabilir; adalete erişim<br />
hakkını güvence altına alırken yargısını<br />
ve yargılamalarını etkin ve verimli<br />
çalıştıracak kendine özgü bir sistem<br />
kurabilir. Yargı performansı, Türkiye’nin<br />
kendi ihtiyaçlarına cevap veren özgün bir<br />
tam ve doğru ifşa ve ibrazı getirilmesi<br />
suretiyle kolaylıkla artırılabilir.<br />
Tam ve Doğru İfşa ve İbraz, yargının<br />
tüm paydaşlarına büyük kazançlar ve<br />
fırsatlar getirecektir. Önlerine tekemmül<br />
etmiş dosyalar gelmesi, hakimlerin hızlı<br />
ve sıhhatli kararlar vermelerini, adalette<br />
İngiltere<br />
3,3<br />
Almanya<br />
23,9<br />
Türkiye<br />
11,4<br />
“YARGI<br />
PERFORMANSI,<br />
TÜRKIYE’NIN KENDI<br />
IHTIYAÇLARINA<br />
CEVAP VEREN<br />
Özgün Bir Tam ve<br />
Doğru İfşa ve İbrazı<br />
GETIRILMESI<br />
SURETIYLE<br />
KOLAYLIKLA<br />
ARTIRILABILIR.”<br />
Sayfa 5<br />
kaliteyi ve saygınlıklarını artıracaktır.<br />
Avukatların sorumlulukları, iş kaynakları<br />
hızla artacak, paralel olarak etkinlik ve<br />
saygınlıkları yükselecek; hem adalete<br />
güven güçlenecek hem de daha az<br />
sayıda hakimle daha çok sayıda ve daha<br />
yüksek kalitede hizmet üretilebilecek;<br />
toplumda uzlaşma ve işbirliği kültürü hızla<br />
gelişecektir.<br />
Yargı Türkiye’ye maliyet olmaktan<br />
çıkarak yüksek katma değer sağlar hale<br />
gelmesi, hukuk sektörünün büyüyerek<br />
Türkiye’yi uluslararası uyuşmazlık<br />
çözüm merkezi haline getirmesi, Türk<br />
hukukçuların hizmet ihraç eder hale<br />
gelmesi hayal değildir; gerçekleşmesi için<br />
uyuşmazlık çözümünde dürüstlük ilkesinin<br />
tam ve doğru ifşa yoluyla sağlanması<br />
yeterlidir.<br />
Av. Mehmet GÜN<br />
Gün+Partners<br />
mehmet.gun@dahaiyiyargi.org<br />
12.770<br />
3<br />
Toplam<br />
Yargı Bütçesi<br />
(Milyar Euro)<br />
6.006<br />
2.455<br />
Almanya<br />
İngiltere<br />
Türkiye
Sayfa 6<br />
HALİT ÇELENK HUKUK ÖDÜLLERİ<br />
ETKİNLİK AJANDASI<br />
Üçüncü kez<br />
düzenlenen Halit<br />
Çelenk Hukuk<br />
Ödülleri, 1 Mart<br />
2017 tarihine kadar eserlerini<br />
seçici kurula gönderen<br />
katılımcılardan ödüle layık<br />
görülenlerin 5 Mayıs Cuma<br />
günü onurlandırılmasıyla<br />
gerçekleşecek. 2011 yılında<br />
kaybettiğimiz hukukçu Halit<br />
Çelenk adına üç yıldır verilen<br />
ödüllerin amacı “Yaşamda<br />
ve hukukta devrimci<br />
duruşun, adaletsizliğe karşı<br />
mücadelenin simgelerinden<br />
olan Halit Çelenk’in hukuk<br />
mücadelesi ve eserleri<br />
doğrultusunda, toplumsal<br />
ilişkiler ile hukuk arasında<br />
bağlantı kuran yayın,<br />
tez veya diğer eserlerin<br />
üretilmesini teşvik etmek”<br />
olarak açıklanırken, eser<br />
konusunun ise serbest<br />
olduğu belirtilmişti. Üstelik<br />
katılımcıların hukukçu<br />
olmaları da gerekmiyor<br />
Prof. Dr. Rona Aybay, Prof.<br />
Dr. Korkut Boratav, Prof.<br />
Dr. Ali Murat Özdemir, Yard.<br />
Doç. Dr. İlker Kılıç, Av. Erşen<br />
Şansal, Av. Başar Yaltı, Av.<br />
Barış Aybay, Serpil Çelenk<br />
Güvenç, Av. Bilgütay Hakkı<br />
Durna, Ali Rıza Aydın ve<br />
Av. Özlem Şen Abay’ın yer<br />
aldığı Seçici Kurul tarafından<br />
değerlendirmelerin yapıldığı<br />
etkinliğe Türkiye Barolar<br />
Birliği de katkı sağlıyor.<br />
KİM DÜZENLİYOR?<br />
Halit Çelenk<br />
Hukuk Ödülleri<br />
Düzenleme<br />
Kurulu<br />
NEREDE?<br />
Ankara<br />
NE ZAMAN?<br />
05 Mayıs 2017<br />
KATILIM BEDELİ<br />
Ücretsiz<br />
DETAYLI BİLGİ<br />
bilgi@halitcelenk.org<br />
AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNDA GÜNCEL GELİŞMELER KONFERANSI<br />
KİM DÜZENLİYOR?<br />
Ankara Üniversitesi<br />
Hukuk Fakültesi<br />
Avrupa Birliği<br />
Hukuku Anabilim<br />
Dalı ve ATAUM<br />
NEREDE?<br />
Ankara<br />
Ankara Üniversitesi<br />
Hukuk Fakültesi<br />
Avrupa Birliği<br />
Hukuku<br />
Anabilim Dalı ve Avrupa<br />
Toplulukları Araştırma ve<br />
Uygulama Merkezi (ATAUM)<br />
tarafından 11 Mayıs’ta<br />
düzenlenmesi planlanan<br />
Avrupa Birliği Hukukunda<br />
Güncel Gelişmeler<br />
Konferansı, özellikle AB<br />
Hukuku alanında yüksek<br />
lisans ve doktora yapan<br />
genç akademisyenlerin<br />
tebliğleriyle hareket<br />
kazanacak. Tebliğ<br />
çağrılarının Şubat 2017’de<br />
sona erdiği konferans<br />
için kabul bildirimleri ise<br />
Mart ayı başında dağıtıldı.<br />
Konferansta Avrupa Birliği<br />
Kurumsal Hukuku, Avrupa<br />
Birliği Maddi Hukuku ve<br />
Türkiye-Avrupa Birliği<br />
İlişkilerinin Hukuki Boyutu<br />
ana başlıklarında tebliğler<br />
yayınlanması bekleniyor.<br />
Öte yandan, yakın dönemde<br />
Birleşik Krallık’ın Avrupa<br />
Birliği’nden çıkış kararıyla<br />
sonuçlanan ve “Brexit” olarak<br />
bilinen sürecin hukuki boyutu<br />
da tebliğ başlıkları arasında<br />
yer alıyor.<br />
NE ZAMAN?<br />
11 Mayıs 2017<br />
KATILIM BEDELİ<br />
Ücretsiz<br />
DETAYLI BİLGİ<br />
ataum.ankara.edu.tr<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 7<br />
ANKARA YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI SEMPOZYUMLARI<br />
Ankara Yıldırım<br />
Beyazıt<br />
Üniversitesi<br />
Hukuk Fakültesi<br />
ile Ticaret ve Fikri Mülkiyet<br />
Hukuku Uygulama ve<br />
Araştırma Merkezi, iki yıldır<br />
başarıyla tamamlanan<br />
sempozyum serisine Mayıs<br />
ayı sonunda arka arkaya iki<br />
etkinlikle daha devam ediyor.<br />
25 Mayıs Perşembe günü<br />
düzenlenecek olan III. Fikri<br />
Mülkiyet Hukuku Uluslararası<br />
Sempozyumu’nda Patent<br />
Hukuku ele alınacak. Merkez<br />
hemen ertesi gün, 26 Mayıs<br />
Cuma, III. Ticaret Hukuku<br />
Uluslararası Sempozyumu ile<br />
Banka ve Sermaye Piyasası<br />
Hukukuna odaklanıyor.<br />
Her iki sempozyum da<br />
Türkçe ve İngilizce dillerinde<br />
sunulurken, Ticaret Hukuku<br />
Sempozyumunda İngilizceye<br />
ek olarak Almanca simültane<br />
çeviri hizmeti de sağlanacak.<br />
KİM DÜZENLİYOR?<br />
Ankara Yıldırım<br />
Beyazıt Üniversitesi<br />
Hukuk Fakültesi<br />
& Ticaret ve Fikri<br />
Mülkiyet Hukuku<br />
Uyg. ve Ar. Merkezi<br />
NEREDE?<br />
Ankara<br />
NE ZAMAN?<br />
25 - 26 Mayıs 2017<br />
KATILIM BEDELİ<br />
Ücretsiz<br />
DETAYLI BİLGİ<br />
commerciallaw@ybu.edu.tr<br />
ABERDEEN ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI TAHKİM YAZ OKULU<br />
Birleşik Krallıktaki en<br />
iyi ilk 15 üniversite<br />
arasında yer<br />
alan Aberdeen<br />
Üniversitesi Hukuk Fakültesi,<br />
29 Mayıs – 9 Haziran<br />
2017 tarihleri arasında<br />
“Uluslararası Tahkim Yaz<br />
Okulu” programı düzenliyor.<br />
Tahkim alanında farklı<br />
ülkelerden dünyaca ünlü<br />
akademisyenlerin ve<br />
avukatların vereceği eğitim;<br />
öğrencilere uluslararası bir<br />
ticari tahkimin en başından<br />
en sonuna kadar kılavuzluk<br />
ediyor. Bu eğitim sırasında<br />
tahkim sürecinin her<br />
aşamasının tatbiki yönleri<br />
mercek altına alınıyor.<br />
Eğitimin merkezinde sınıf<br />
içi münazaralar ve atölye<br />
çalışmaları yer alıyor ve<br />
bu sayede öğrencilerin<br />
bu alanda çalışmak<br />
için ihtiyaç duydukları<br />
becerileri uygulamalı olarak<br />
geliştirmeleri planlanıyor.<br />
İki haftalık kurs boyunca<br />
öğrencilere çalışma<br />
materyalleri sağlanırken,<br />
gerçekçi bir tahkim<br />
mizanseni oluşturabilmek<br />
amacıyla her öğrenciye<br />
davalı ya da davacı rolü<br />
veriliyor.<br />
KİM DÜZENLİYOR?<br />
Aberdeen<br />
Üniversitesi Hukuk<br />
Fakültesi<br />
NEREDE?<br />
Aberdeen, İskoçya<br />
NE ZAMAN?<br />
29 Mayıs - 09<br />
Haziran 2017<br />
KATILIM BEDELİ<br />
£2800<br />
+ Konaklama Bedeli<br />
DETAYLI BİLGİ<br />
www.abdn.ac.uk<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 8<br />
KAPAK SÖYLEŞİSİ<br />
Avukat Mehmet Durakoğlu<br />
“Ben Okula<br />
Girdiğim İlk Gün<br />
Avukat<br />
Hissetmiştim<br />
Kendimi.”<br />
Avukatlık mesleğinin<br />
duayenlerinden İstanbul<br />
Barosu Başkanı Mehmet<br />
Durakoğlu ile yaşamı<br />
ve Türkiye’nin hukuk yolculuğu<br />
hakkında özel bir söyleşi<br />
gerçekleştirdik. Durakoğlu, bir<br />
yandan henüz çocuk yaşta, bir<br />
daktilonun mekanik takırtısıyla<br />
başlayan hukuk ilgisini<br />
ve ardından gelen fakülte<br />
yıllarını anlatırken, diğer yandan<br />
Türkiye’nin Son 30 Yılını bir<br />
hukukçu gözüyle resmetti.<br />
Fotoğraf: Orhan GEÇGİN<br />
Işık: Cüneyt ALKOÇ<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 9<br />
1982’DE İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ<br />
HUKUK FAKÜLTESİ’NDEN MEZUN<br />
OLDUNUZ. ÖNCESİNE DÖNERSEK<br />
HUKUK OKUMAYA NE ZAMAN<br />
VE NASIL KARAR VERDİNİZ?<br />
Çocukluğumun özlemidir Avukatlık.<br />
Ben daktilo ile büyüdüm babamın<br />
yazıhanesinde. Ofislerin adı<br />
yazıhaneyi o zamanlar. Kâtibiydim<br />
ben babamın. Kâtipti sekreterlerin<br />
adı... ERİKA’ydı daktilom benim.<br />
ERİKA bir daktilo markasıdır. Ama,<br />
daktiloların Mercedes’idir. Muhteşem<br />
kayan bir şaryosu vardır. Şeridi,<br />
isterseniz kırmızı- siyah iki renk<br />
olabilir. Satır sonuna geldiğinde<br />
uyaran bir zil sesi vardır. Vurduğu<br />
yerde harf biter.<br />
Bir Anadolu kentinin 1968 yılında,<br />
henüz 12 yaşındayken, böyle başladı<br />
bende hukuk semptomları. Henüz<br />
yanlışlıkların “delete” edilerek<br />
silinemediği, her yanlış tuş basımının<br />
“sayfa güzelliğini” bozduğu, üzerine<br />
vurulan yeni harfin aslında “acemiliği”<br />
anlattığı yıllardaydık. Hiç bu kadar<br />
dikkat kesilmemiştim ben yaşama,<br />
ERİKA’ya...<br />
Çocuklar için en ciddi şey,<br />
oyuncaklarıdır diye duymuştum.<br />
Benim en ciddi oyuncağımdı<br />
ERİKA. Ben de top oynadım, elma<br />
ağaçlarından ben de kopardım<br />
elmaları, benim de oldu haylazlıklarım<br />
ama, bir yaşamın biçimlendiğini<br />
fark etmeden gelişen zamana esir<br />
olduğumda, biçimlenen yaşamın<br />
avukatlık olduğunu sonradan<br />
anlayacaktım. Eski kitaplar kokardı.<br />
Çoğu kez toz kokardı. Toz kokusunu<br />
bilir misiniz? Hele hukuk kitapları<br />
mutlaka toz kokardı... Tiyatrocunun<br />
sahne tozunu yutması gibi yutardı<br />
avukatlar da kitap tozlarını. Avukat<br />
kitap ilişkisi de daktilo ilişkisi kadar<br />
muhteşemdi. Dedim ya 1968 yılıydı<br />
ve her yazıhanede sadece bir duvara<br />
yerleşecek kadar kitaplar, bu ülkenin<br />
toplam mevzuatı idi sanki... O kadardı<br />
yani. Her avukat yazıhanesinden<br />
adliye yönetilebilirdi sanki. Swartz<br />
adını, Ebulula Mardin ismini, Hirch’i,<br />
Sulhi Dönmezer’i ben daha o yaşımda<br />
kitaplardan tanımıştım. Daha 12<br />
yaşındaydım. Bu adamlar sayfalar<br />
dolusuydu, anlamadığım dilde bir<br />
şeyler yazıyorlardı ve sonradan<br />
çok sevmiştim, kitap kokuyorlardı.<br />
Babamın akıl hocalarıydılar.<br />
Büyük adamlar olmalılar diye<br />
düşünüyordum. Öyle ya babamdan<br />
bile çok biliyorlardı. Sonraki yıllarda<br />
bir gün - ki o günü unutamam -<br />
“Kurtçuklardan muhteşem kelebekler<br />
yapmayı becerebilen insanlardır<br />
avukatlar” demişti babam. Onu<br />
becerebilirse bir insan avukat olur<br />
demişti. Yıllar sonra üstelik de<br />
birdenbire “sen de avukat ol” demişti<br />
bana... “Yaparsın” demişti. ERİKA’yla<br />
göz göze gelmiştim.<br />
AVUKATLIK MESLEĞİNE<br />
İLİŞKİN İDEALLER, HAYALLER<br />
VE BEKLENTİLER TÜM HUKUK<br />
FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN<br />
TEMEL MOTİVASYON KAYNAĞI.<br />
SİZİN ÖĞRENCİLİK YILLARINIZDA<br />
BU MESLEĞE İLİŞKİN İDEALLERİNİZ<br />
NELERDİ?<br />
En kanlı dönemlerin öğrencisi olmak<br />
varmış yaşamımda. 12 Eylül 1980<br />
darbesine çeyrek bile kalmamışken;<br />
1976’da başlamıştım İstanbul Hukuk’a.<br />
Kalacak yerim olsa getirirdim ERİKA’yı<br />
da. Otelde kalıyordum... Başka yerlerin<br />
kalacak güvende olmadığı, öğrenci<br />
yurtlarının silahlarla tarandığı devirlerdi...<br />
Sokaklar kurşun trafiğinden mustaripti.<br />
Yayasız ve hukuksuzdu.<br />
Biliyor musunuz, ya da nereden<br />
bileceksiniz! Ben okula girdiğim ilk<br />
gün avukat hissetmiştim kendimi. O<br />
kadar içinden geliyor ve içimde o kadar<br />
yaşatıyordum ki bu mesleği, ben okulu<br />
bitirmeyecektim de onlar diploma<br />
vereceklerdi sanki...Sanki onlar çağırmıştı<br />
beni okula.<br />
“O KADAR IÇINDEN<br />
GELIYOR VE<br />
İçimde<br />
O Kadar<br />
Yaşatıyordum ki<br />
Bu Mesleği,<br />
BEN OKULU<br />
BITIRMEYECEKTIM<br />
DE ONLAR<br />
DIPLOMA<br />
VERECEKLERDI<br />
SANKI...<br />
SANKI ONLAR<br />
ÇAĞIRMIŞTI<br />
BENI<br />
OKULA”<br />
Şu yanımdan geçen insanlar falan,<br />
onlar da bilmeliydiler ki ben Hukuk<br />
Fakültesi talebesiydim. Yürüyüşümün bile<br />
değiştiğinin farkındaydım. Ben farklıydım.<br />
Onlar fark etmiyorsa bana neydi... Bu okul<br />
bitecekti. Bitirecektim ve kurtçuklardan<br />
muhteşem kelebekler yapacaktım.<br />
Beni Avukat öyküleri büyütmüş,<br />
fakülteye kadar da getirmişti. Benimkisi<br />
sıradan bir öğrencilik değil de, sanki doğal<br />
bir sürecin bu aşamasıydı.<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 10<br />
AVUKATLIĞA ADIM ATARKEN SİZE<br />
İLHAM VEREN İSİMLER KİMLERDİ?<br />
Avukatların biat etmediklerini, ram<br />
etmediklerini, boyun eğmediklerini<br />
öğrencilik yıllarımda Orhan Apaydın’dan<br />
öğrenmiştim.<br />
Dedim ya öyküler büyütmüştü beni<br />
diye. Ne şanlı bir direniştir o... Baro<br />
Başkanlığı boyunca, cezaevlerindeki<br />
sanıkların hastaneye götürülürken “sevk<br />
zinciri” denilen zincirlere bağlanmasının<br />
insan onuru ile bağdaşmadığını<br />
söylerken birgün kendisine de sevk zinciri<br />
vurulacağını düşünmüş müydü? Başkan<br />
olarak bunun mücadelesini verdikten<br />
sonra 12 Eylül Darbesi Baroyu basmış,<br />
kapılarını mühürlemiş ve Başkanı Orhan<br />
Apaydın’ı mahpuslara göndermişti. O<br />
da mahpusta hastalanmıştı da sevk<br />
zincirine vurmaya kalkışmışlardı. İstemedi,<br />
vurdurmadı kendini. Vurdurmadı ve öldü.<br />
Barosunu darbelerin direnç merkezi yapan<br />
adam ölmüştü. Darbelerin mahkemeleri<br />
yurtdışına çıkış yasağı koyduğu için daha<br />
60’ında ölmüştü.<br />
Bir yaşamın inanç uğruna sonlanması<br />
bana hep saygın gelmiştir. O’nun<br />
avukatlar için öldüğünü düşündüm hep.<br />
Avukatlar daha dik yürüyebilsinler diye.<br />
Onlara kaideler yapıp, dikerim heykellerini<br />
yüreğime o günden bu yana.<br />
Avukatlığımın yüreğimde yer ettirdiği,<br />
yaşadıkça saygıyla anacağım Sevgili<br />
Hocam Prof. Dr. Uğur Alacakaptan’ın<br />
yanında ise stajda ve sonrasında<br />
öğrendiklerimi engin bir deneyim<br />
“AVUKATLARIN BIAT<br />
ETMEDIKLERINI,<br />
RAM<br />
ETMEDIKLERINI,<br />
BOYUN<br />
EĞMEDIKLERINI<br />
ÖĞRENCILIK<br />
YILLARIMDA<br />
Orhan Apaydın’dan<br />
ÖĞRENMIŞTIM.”<br />
diye sakladım. Darbe hukukunun<br />
acı tadını ben de içinden alıyordum<br />
işte... Hukuksuzluğun ya da. Ben haklı<br />
davaların karar duruşmalarından başı<br />
önde çıkmanın yüreğine yüklediği yükü<br />
taşıyarak başladım avukatlığa. Dişimi<br />
de yumruğumu da sıkıp, biriktirmemeye<br />
çalışmıştım bunun kinini. Biliyordum insan<br />
yüreğinde bir yüktü kin, Taşınmamalıydı.<br />
Mesleğime ilişkin bileylenmedir benim<br />
yaşadıklarım. Beni oluşturan değerlerin<br />
izi işte.<br />
30 YILI AŞAN MESLEK HAYATINIZDA<br />
4 DÖNEM BAŞKAN YARDIMCILIĞI<br />
GÖREVİNİ ÜSTLENDİNİZ.<br />
TÜM BU SÜREÇ BOYUNCA<br />
AVUKATLIK MESLEĞİNE VE<br />
MESLEKTAŞLARINIZIN KARŞILAŞTIĞI<br />
SORUNLARA İLİŞKİN EN BELİRGİN<br />
GÖZLEMLERİNİZ NELERDİ?<br />
Anlattıklarımı yaşarsanız “mücadele”<br />
denilen kavram, başka yaşamların<br />
aynı kavrama yükledikleri anlamlardan<br />
farklılaşır. Genleriniz de sizi bu yönde<br />
güdülüyorsa kaçamazsınız. Ben Sevgili<br />
Başkanım Kazım Kolcuoğlu’nun çağrısıyla<br />
geldim Baro Yönetimi’ne. Öncesindeki<br />
siyasal öz taşıyan uğraşlarıma devam<br />
etmek yerine bu görevi yeğlememin<br />
nedeni, Baronun hak ettiği etkinlik<br />
noktasına taşınabileceğine dair<br />
inancımdı. Bence İstanbul Barosu bir<br />
Baro olmanın çok ötesine taşınabilirdi.<br />
Sonrasında da Ümit Kocasakal<br />
başkanlığında bu algının tüm Türkiye’de<br />
yaygınlaştığını gördükçe tercihimdeki<br />
haklılık da çıktı. Bugün İstanbul Barosu<br />
sadece avukatların değil, yurttaşların<br />
da Barosu olmayı başarabilmiş bir<br />
kurumsallığa sahiptir. Bunu önemsiyorum<br />
ve dahası böyle bir örgütleri olduğu<br />
için meslektaşlarımın da önemsediğini<br />
biliyorum.<br />
Böylesine bir etkinlik noktasına<br />
ulaşabilmiş olmak, yargı dünyasında<br />
taleplerinizin her koşulda karşılanması<br />
olanağını sağlamasa bile, bir itiraz<br />
mesleği olan avukatların kendileri için bir<br />
“Direnç Merkezinde” örgütlenmeleri çok<br />
önemli olabiliyor. Bu ülkenin hukuk devleti<br />
olabilmesini sağlamak ve bu bağlamda<br />
yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı gibi<br />
kavramları yerli yerine oturtmak, özellikle<br />
de bu konjonktürde bizim için temel<br />
görevdir. Avukatlar, yargının bağımsız<br />
olmadığı atmosferde nefes alamazlar. Bu<br />
alandaki mücadele “bedelini göze alarak”<br />
yapılan mücadeledir. Bizim için de öyle<br />
oldu. Soruşturmalar geçirdik. Yargılandık.<br />
Mahkum olsak mesleğimiz bile elden<br />
gidecekti.<br />
Kuşkusuz sorunları sadece bu<br />
düzlemde ele almak yetmez. Mesleğimizin<br />
kendisine özgü sorunlarına da çözüm<br />
aramak ve bulmak zorundaydık. Ancak<br />
bir gerçeği gözlemlemek olasıydı. Hukuk<br />
Devleti olmak yolundaki mücadelenin<br />
savsaklandığı her aşama, kaçınılmaz<br />
olarak mesleğimizi ve ona özgülenen<br />
sorunları büsbütün geriye götürmekteydi.<br />
Örneğin, Hukuk Devleti olamadığımız<br />
için zorunlu müdafilik kavramı<br />
önemsenmiyor. Örneğin, Adli Yardımla<br />
yurttaşların adalete erişimi sağlanmakta<br />
iken, bu çabaya atfettiğimiz değer,<br />
iktidarlar için bizimle aynı anlama<br />
gelmiyor. Hükümet, inşaata ayırdığı<br />
kaynağın binde birini bu alana aktarmayı<br />
düşünmüyor.<br />
Hukuk Devleti olamadığımız<br />
için, sadece yargının bağımsızlığı<br />
etkilenmekte kalmıyor, onun da<br />
ötesinde yargının kurucu unsuru olan<br />
avukatlık, ciddi ekonomik sorunlarla<br />
karşı karşıya kalabiliyor. Oluşturmakta<br />
geciktikçe hukuk devletini, geçmişte<br />
genç meslektaşlara özgülenen kazanç<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 11<br />
sorunu, her yaştaki avukatın sorunu<br />
olmaya dönüşüyor Daha ötesi mesleğin<br />
itibarsızlaştırılması gibi daha bir “özgün”<br />
sorunlarla karşılaşıyoruz.<br />
MESLEĞE İLK ADIM ATTIĞINIZ 1986<br />
YILINDAN GÜNÜMÜZE, AVUKATLIK<br />
MESLEĞİNDE NELER DEĞİŞTİ?<br />
Doğrusu bu noktada gri bir yerde<br />
duruyorum. Biz bu mesleği, Batı’nın<br />
tarihsel süreçlerine benzer gelişimlerde<br />
yaşamadığımız için, değişimleri de<br />
farklı değerlendirmek konumundayız.<br />
Zaman içinde beklenen değişimin bir<br />
gelişim olarak yansımaması, ülkemizin<br />
de değişimindeki parametrelerde<br />
“BUGÜN ISTANBUL<br />
BAROSU SADECE<br />
AVUKATLARIN<br />
DEĞIL,<br />
Yurttaşların da<br />
BAROSU<br />
OLMAYI<br />
BAŞARABILMIŞ BIR<br />
KURUMSALLIĞA<br />
SAHIPTIR.”<br />
saklıdır. 30 yıl önce darbelerle uğraşan,<br />
sıkıyönetimlerde, DGM’lerde başlayan<br />
benim sürecim, ÖYM’lerde OHAL’lerde<br />
devam etti. İtiraf etmeliyim ki 30 yıl<br />
daha çok sorun biriktirdi. 30 yıl önce<br />
bugünü daha bir gelişmenin süreci<br />
olarak öngörürken, bugün yanıldığımı<br />
gözlemleyebiliyorum.<br />
Ama bu süreçte avukatların<br />
mücadeleleri diğer bütün mesleklerin<br />
önünde yer aldı. Toplumda ciddi bir takdir<br />
gördük. Sonra edindiğimiz itibar, bir<br />
biçimiyle budanmaya çalışıldı. Hatta belli<br />
odaklarda “itibarsızlaştırma” yönünde<br />
planlamalar yapıldı.<br />
Sorunu, hukuk devleti olup olmamakla<br />
bağıntılı algılıyorum. Bunu başarana<br />
kadar, iyimser olamayacağım.<br />
BAŞKAN ADAYLIĞI SÜRECİNİZE<br />
ÇOK FARKLI DİNAMİKLER ETKİ<br />
ETMİŞ OLMALI. ÖNCEKİ SORUDA<br />
BELİRTTİĞİNİZ SEBEPLERE EK<br />
OLARAK HANGİ BEKLENTİ VE<br />
KOŞULLAR SIZI BAŞKANLIĞA TAŞIDI?<br />
KISACA BAHSEDER MISINIZ?<br />
Düşlediğim dünyanın kurulmasına dair<br />
konulan her bir tuğlanın taşınmasına katkı<br />
vermeyi çok önemsedim ben. Öylesine<br />
bir lojistiğin neresinde olabileceğimi hiç<br />
önemsemedim. Yapabileceklerimden de<br />
geri durmadım hiç. Biriken emeklerin<br />
karşılığının olup olmaması ikincil bir<br />
sorun oldu benim için. Yenmek, yenilmek<br />
değildi amaç, bir tuğlanın daha konulup<br />
konulmadığıydı.<br />
Dedim ya, Ümit Kocasakal yönetimleri,<br />
Baroyu hak ettiği etkinlik noktasına<br />
taşıdı. O süreçlerin içindeki hepsi<br />
birbirinden önemli ve özverili işlevler<br />
yükümlenen yönetici arkadaşlarımın<br />
içinde, son sırada da olsa yer alabilmiş<br />
olmayı, yaşamımın en değerli terekesi<br />
sayacağım. Şimdi ben onların içinden<br />
birisi olarak, onları temsil ederken<br />
verdikleri emeğin, bana yüklediği prestiji<br />
kullanıyorum. Benimkisi, kişisel bir<br />
planlamanın beni getirdiği yer değil,<br />
arkadaşlarımızla birlikte oluşturduğunuz<br />
değerlerin simgelendiği yerdir.<br />
Gelebilmek değildir aslında marifet;<br />
giderken yapılan icmaldir önemli olan...<br />
Bunu biliyorum. Şimdi de aynı özveriyle<br />
çalışan yönetici arkadaşlarımla birlikte,<br />
bu devasa sorunların üstesinden gelmeye<br />
çalışıyoruz. Biz büyük bir ekibiz. Sadece<br />
resmen görevlendirilmiş arkadaşlarımızın<br />
değil, görevlerini kendi bilinçlerinde<br />
saklayan Önce İlke Çağdaş Avukatlar<br />
Grubu’nun her bir ferdi bu çalışmaların<br />
içinde özel yükümlülükler taşıyorlar. Onlar<br />
beni eşitler arasında birinci seçtiler.<br />
Bütün beklenti ve koşulları da birlikte<br />
belirliyoruz.<br />
Bizi bir ekip yapan değerleri bir adım<br />
daha öne çıkarmak ve mesleğimizi<br />
bir adım daha ileriye götürmek temel<br />
yaklaşımdır bizim için. Biz hiç Atatürk<br />
çizgisinden ödün vermeden, çağdaşlaşma<br />
idealini temel hedef sayan bir algıyla<br />
yürüdük, doğru yolu öyle bildik. Bizim<br />
laikliği fanus içine alıp korumamız, onunla<br />
yarattığımız artı değerlerin korunması ve<br />
halka mal edilmesi çabasıydı. Bölünmez<br />
bütünlüğümüze atfettiğimiz öneme<br />
dudak bükülmesine, burun kıvrılmasına<br />
izin vermedik hiç. Hukuk, pusulamız<br />
oldu bizim hep. Onu siyasal stratejilerin<br />
parçası olmaya yöneltenlerin karşısında<br />
durduk. Hukuku krizlerin parçası<br />
yapanlara karşı, onu krizlerden çıkışın<br />
momentumu olarak tanıtmaya çalıştık.<br />
Siyasal iktidarların meşruiyet kaynağı<br />
olan halk iradesinin, hukukla çakışmasının<br />
gerekliliğini anlatageldik. Hukuk<br />
felsefesinin temel meşguliyet alanı olan, o<br />
iki ontolojik ve ahlaki değerden -özgürlük<br />
ve eşitliğin- özünden türeyen insan<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 12<br />
haklarının, bütün hakların iddialarından<br />
da önce geldiğini haykırdık. Bu bir ahlaki<br />
taleptir dedik. İnsan Hakları’nın yaşamak<br />
için değil, insanca yaşamak için gerekli<br />
olduğunu anlattık. Savunma Hakkına<br />
yüklediğimiz anlamı herkes kavrasın<br />
istedik. Romalıların kölelerinden bile<br />
esirgemedikleri bu hakka yüklediğimiz<br />
kutsiyete saygı besleyip büyüttük biz.<br />
Keşke bunları söylemeye gerek<br />
olmasaydı. Bunları savunmak bir<br />
gereksinim olmasaydı keşke…<br />
36 BİNDEN FAZLA ÜYEYE SAHİP<br />
İSTANBUL BAROSUNUN BAŞKANI<br />
OLARAK MESLEKİ SORUN VE<br />
BEKLENTİLERİ KARŞILAYACAK KISA<br />
VE ORTA VADELİ PLANLARINIZI<br />
PAYLAŞABİLİR MISINİZ?<br />
Hukuk Devleti iddiasını hak etmeyi<br />
amaçlayan mücadele vadesiz planımızdır.<br />
Yargıyı bağımsız kılamazsak Avukatlık<br />
yapılamayacağını biliyoruz. Onun için<br />
bunu önemsiyoruz ve önceliyoruz.<br />
Önümüzdeki planlamalarımız içinde<br />
Baro Binamızın ve Balmumcu’daki yeni<br />
sosyal tesis inşaatının bitirilerek açılması<br />
var. Bu yıl içinde bu açılışları yapmış<br />
olacağız. 2017 içinde Huzurevi inşaatına<br />
da başlamış olacağız. İlk bakışta, bu<br />
uğraşların mesleki bağlantıları kimilerince<br />
algılanmasa da özellikle itibarsızlaştırma<br />
tartışmalarının yaşandığı konjonktürde<br />
ciddi sonuçları vardır.<br />
Avukatlık Yasası değişikliğinin<br />
önümüzdeki dönem içinde gündemimizde<br />
yer alacağı anlaşılıyor. Bu alandaki<br />
reforma çok ihtiyacımız var. Yeni bir<br />
model oluşturmak ve artık eskiyen<br />
yapıyı yenilemek gerekiyor. Meslek İlke<br />
ve Kuralları ile Reklam Yönetmeliği yeni<br />
algılarla yeniden oluşmalı. Bu alanda<br />
çalışmalarımız sürüyor.<br />
Üniversitelerin, olağanüstü sayıda ve<br />
denetimsiz olarak açılması nedeniyle<br />
ortaya çıkan sorunların giderilmesi<br />
bağlamında yeni bakış açıları geliştirmek<br />
ve akreditasyon benzeri çözümler önerip<br />
üretmek de düşünsel çalışmalarımız<br />
bağlamında.<br />
Sağlık güvencesinde geldiğimiz noktayı<br />
geliştirmek, munzam emekliliği bir adım<br />
daha yaygınlaştırmak, bilişim sistemlerini<br />
mesleğimizin etkin yardımcısı konumuna<br />
getirmek, süreklilik isteyen takip<br />
konularımız olacak.<br />
Genç meslektaşlarımızın çok ciddi<br />
sorunları var. Bu sorunların tespit ve<br />
çözümünü birlikte sağlayacağımız<br />
platformlarda yeni örgütlenmeler<br />
oluşturup, katılım modelleriyle karar<br />
süreçlerini değiştirmeyi planlıyoruz.<br />
Adli Yardımda ve zorunlu müdafilik<br />
sistemlerinde “etkin savunma” algısını<br />
daha bir egemen kılmayı amaçlayan<br />
yeni bakış açıları geliştirirken, ücretler<br />
noktasında da adımlar atılması yolundaki<br />
çabalarımızı yoğunlaştırıyoruz.<br />
Aslında, mesleki sorunlarımız o denli<br />
yoğun ki, Baro olarak çözüme ilişkin<br />
stratejimiz, temel bir ayrıma dayanıyor.<br />
Baro olarak gücümüzün yeteceği ve<br />
gerçekleştirilmesi konusunda bizim<br />
uğraşımızı gereksindiren her türlü sorun<br />
çözülecektir. Baroyu aşan ve yasal<br />
düzenleme gereksindiren her konuda da<br />
mutlaka bir yaklaşımımız olacak ve bu<br />
yaklaşım yansıtılacaktır.<br />
SON YILLARDA ÜLKEMİZDE<br />
HUKUK EĞİTİMİNİN YÖNTEM<br />
VE KALİTESİNE İLİŞKİN CİDDİ<br />
TARTIŞMALAR YAŞANIYOR. BIR<br />
KIYAS YAPMANIZI İSTERSEK<br />
ÖĞRENCİLİK YILLARINIZDAKİ EĞİTİM<br />
ILE GÜNÜMÜZ EĞİTİMİ ARASINDA<br />
NİTELİK AÇISINDAN NE GİBİ FARKLAR<br />
MEVCUT?<br />
Bu konudaki yakınmalar, öteden bu<br />
yana kuşaklar arası farklılık olarak ileri<br />
sürülmektedir. Ben, birkaç kuşak içinde<br />
bu söylemlere tanık oldum. Bizden önceki<br />
kuşaklar, kendi dönemlerini övünç vesilesi<br />
sayılan öykülerle anlatırken, gelinen<br />
evreyi eleştirirlerdi. Tıpkı sonrasında bizim<br />
yaptığımız gibi.<br />
Ama son dönem, bizim ve önceki<br />
kuşakların öykülerinden çok farklı...<br />
Öylesine bir süreç yaşadık ki, denetimsiz<br />
açılan hukuk fakültelerinin bizi getirdiği<br />
nokta bu alanda ciddi sorunsallar üretti.<br />
Yeterli öğretim ve eğitim kadrosuna<br />
sahip bulunmadan açılan Fakülteler<br />
eliyle yansıtılan sonuçlar çok ağır<br />
oldu. Bugün sadece avukatlıkta değil,<br />
yargıç ve savcılar da dahil olmak üzere,<br />
yargı dünyamızın çok ciddi bir kalite<br />
sorunu var. Bugünkü sorunu önceki<br />
kuşakların farklı yargılarından beslenen<br />
öykülerinden ayırmak gerekiyor. Çığ gibi<br />
mezun veriliyor. Bu sayılar, ihtiyacı ifade<br />
eden sayılar değil. Nicelik sorunundan<br />
kaynaklanan nitelik sorunu ile eğitimin<br />
özünden kaynaklanan çok ciddi ama çok<br />
ciddi bir sorunla karşı karşıyayız.<br />
ÜLKEMİZDE BUGÜN 100’Ü AŞKIN<br />
HUKUK FAKÜLTESİ VAR VE BU<br />
FAKÜLTELER ARASINDA EĞİTİM<br />
KALİTESİ BAKIMINDAN ÇOK CİDDİ<br />
FARKLAR VAR. HERKES HUKUK<br />
ÖĞRENİMİNE İLİŞKİN ACİL REFORM<br />
İHTİYACINI DİLE GETİRİYOR.<br />
HUKUK ÖĞRENİMİNDE MEVCUT<br />
SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE İLİŞKİN NE<br />
GİBİ POLİTİKA ÖNERİLERİNİZ VAR?<br />
Türkiye’deki Hukuk Fakültelerinin<br />
sayısını takip edemez olduk. Biz<br />
konuşurken bir fakülte daha açılabilir.<br />
Bu noktada eğitimin önemi<br />
yadsınamaz bir gerçekliktir. Kuşkusuz ilk<br />
bakışta fakültelerin yapısal sorunlarından<br />
başlamak gerek. YÖK Sisteminin<br />
dayattığı sorun umut verici bir gelecek<br />
vaat etmiyor. Keza temel eğitim ve orta<br />
eğitim de umut vermiyor. Genel kültür<br />
düzeyindeki sorunlarla başlayan eğitimin<br />
ideal bir gelişkenlik düzeyi yaratabilmesi<br />
olası değildir.<br />
Hukuk fakültelerinin ders<br />
programlarında ciddi sorunlar var. Sorunu<br />
felsefi temelde algılatan dersler seçmeli.<br />
Uygulamalı dersler ise yok denilecek<br />
düzeyde. Batıda “hukukun genel teorisi”<br />
adı altındaki öğretiler bizde yok.<br />
Bu sorun çok derindir ve ciddiye<br />
alınmadıkça da derinleşecektir. Ben<br />
sorunun farkında olunduğundan da<br />
emin değilim. Ama bu sorunu tartışırken<br />
bazı fakülteleri ayırmak gerektiğine<br />
işaret etmek, hakşinaslık olacaktır.<br />
Parmaklarımızın sayısını geçmese de<br />
eleştirilerden uzak tutulması gereken<br />
fakültelerin olduğunu görüyorum. Daha<br />
önemlisi, bu sorunu öğrenci bağlamında,<br />
ona ilişkin bir kusur olarak nitelemenin<br />
de yanılgı olacağını kanısındayım.<br />
Hatta yetmezliklerine tanık olduğumuz<br />
bazı fakültelerden kendini yetiştirmeyi<br />
becerebilenlerin sıyrılabildiklerini de<br />
görüyorum. Ama bunlar, genel tabloyu<br />
değiştirmeye yetmiyor.<br />
EĞİTİM KONUSUNDA<br />
TBB İLE BİRLİKTE YÜRÜTTÜĞÜNÜZ<br />
ÇALIŞMALAR VAR MI?<br />
TBB bağlamında, akreditasyon da<br />
dahil olmak üzere hukuk fakülteleri<br />
arasında rekabet sağlayacak<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 13<br />
çalışmalar yapıyoruz. YÖK’ün hukuk<br />
fakültelerine kabulü ilk 150.000 içine<br />
almasının yeterli olmadığını, eğitim<br />
programlarından başlayan bir sürecin<br />
birlikte kararlaştırması gereğini<br />
anlatmaya çalışıyoruz. İstanbul Barosu<br />
olarak, hukuk kliniği uygulamalarına<br />
destek vererek fakültelerin uygulamalı<br />
derslerine Baro servislerinin katkılarını<br />
veren tasarımlar içindeyiz. Ancak, her<br />
şeyin ötesinde sorunu geniş bir çerçevede<br />
ele alıp, bu konuda YÖK’le birlikte yeni bir<br />
çerçeve çizilmesi gerekliliği kaçınılmaz<br />
noktaya varmıştır. Ankara’da TBB ve<br />
YÖK arasındaki çalışmaların, söylem<br />
düzeninden eylem düzeyine vardırılması<br />
beklentisindeyiz.<br />
BİR DİĞER ÖNEMLİ TARTIŞMA<br />
KONUSU İSE MEZUNİYET SONRASI<br />
SÜREÇLE İLGİLİ. SON YILLARDA<br />
“AVUKATLIK SINAVINA” İLİŞKİN<br />
BEKLENTILER OLDUKÇA ARTTI. BU<br />
KONUDAKİ GÖRÜŞLERİNİZ NELER?<br />
Sınavın mutlaka gerekli olduğu<br />
kanısındayım. Ancak sınavı, olağanüstü<br />
artışa işaret eden bir nicelik sorununun<br />
çözümü olarak değil, özellikle nitelik<br />
sorunu bağlamında değerli buluyorum.<br />
Sınav, mesleğimizin var olan sorunlarını<br />
çözecek önemli bir argüman olsa bile, her<br />
şeyi çözen bir “tılsım” değildir ve olamaz.<br />
Sınav, yargıç ve savcılıkta neyi ne ölçüde<br />
çözmekte ise, bizde de onu o ölçüde<br />
çözecektir.<br />
Hukuk fakültesi mezuniyetinin<br />
“avukatlığı garantileyen” bir unsur olması,<br />
stajın müeyyidesiz olması, “eşyanın<br />
tabiatına aykırıdır”. Batı örneklerine<br />
bakıldığında, ülkemizin bu alanda çok<br />
geriden geldiğini görmek olasıdır. Türkiye<br />
bu alanda, bazı Asya ülkelerinin de<br />
gerisindedir. Bu bize yakışmıyor.<br />
Söylediğim gibi, sınav her sorunumuzu<br />
çözmeyecek ama, sorun çözmeye<br />
başladığımızın bir göstergesi olabilecektir.<br />
AVUKATLIK MESLEĞİNE İLK<br />
BAŞLADIĞINIZ GÜNE DÖNSENİZ,<br />
KENDİNİZE NASIL BİR NASİHAT<br />
VERİRDİNİZ?<br />
Bilgi... Daha çok bilgi... Bu mesleğin<br />
tılsımlı sözcüğünün bilgi olduğunu<br />
düşünüyorum. Avukat kendisini sürekli<br />
geliştirmesi gereken kişidir. Sürekli<br />
bilgi açlığı çekmeli ve sürekli bilgi<br />
biriktirmelidir. DNA’sında olmalı insanın<br />
avukatlık; kromozomlarında yani... Bu bir<br />
söyleşi olmasa, yerimiz bol olsa ve ben<br />
saatlerce bilginin gerekliliğini anlatsam…<br />
“BILGI...<br />
DAHA ÇOK<br />
BILGI...<br />
Bu<br />
Mesleğin<br />
Tılsımlı<br />
Sözcüğünün<br />
Bilgi<br />
OLDUĞUNU<br />
DÜŞÜNÜYORUM.”<br />
YOĞUN ÇALIŞMA SAATLERİNDEN<br />
ARTA KALAN ZAMANLARDA<br />
VAZGEÇİLMEZLERİNİZ NELER?<br />
İŞ VE ÖZEL YAŞAMI NASIL<br />
DENGELİYORSUNUZ?<br />
“Arta kalan zaman” kavramını<br />
özlüyorum. Arta kalan zamanı üretmenin<br />
ne denli gerekli olduğunu bilmekle<br />
beraber bunu beceremiyorum. Bu<br />
görevin sorumluluğu, sürekli araştırmayı<br />
gereksindirdiği için okumak en temel<br />
uğraşa dönüşüyor. Ama bir farkı var.<br />
Kendi istediğimi okumaktan çok,<br />
zorunlulukların bana dayattıklarını<br />
okuyorum. Roman özlüyorum en çok.<br />
Alıp da okunacaklar sırasında bekleyen<br />
romanları.<br />
Uğraşımın düşünsel dünyamı bu<br />
denli esir alabilmesinden şikayetçiyim...<br />
Yalnızlığı bile görevimle yaşıyorum. Arta<br />
kalmıyor zaman... En önemli özgürlüğüm,<br />
Pazar günü birkaç saatimi verdiğim<br />
Cumhuriyet Bulmacası…<br />
İLGİ DUYDUĞUNUZ BIR SPOR YA DA<br />
SANAT DALI VAR MIDIR?<br />
Futbola ilgi duyarım. Fenerbahçeli<br />
olarak maçları takip eder, TV’den izlemeye<br />
çalışırım.<br />
Hiçbir sanata becerim olmasa da,<br />
özellikle plastik sanatların meraklısıyım.<br />
İddialı olmayan antika tutkum var. Evlerin<br />
duvarları, resim asmak içinmiş gibi gelir<br />
bana.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 14<br />
TAHKİM<br />
Geleceğin Hukukçuları<br />
“Tahkim” İçin Yarıştı<br />
Yaklaşık 1,5 yıldır faaliyette olan<br />
İstanbul Tahkim Merkezi (ISTAC)<br />
ilk kez hukuk öğrencilerini<br />
tahkim davası yarışmasında<br />
buluşturdu. Bilgi Üniversitesi Santral-<br />
İstanbul Kampüsü, Türkiye’nin farklı<br />
köşelerinden gelen genç hukukçuların<br />
yarışma heyecanına sahne oldu.<br />
Zorlu Holding’in destekleriyle<br />
düzenlenen yarışma organizasyonuna<br />
Genç ISTAC platformu imza attı.<br />
Yurt genelinde üniversitelerin hukuk<br />
fakültelerinden 42 takımın katıldığı<br />
“Geleceğin Tahkim Avukatı Yarışması”nda,<br />
230 öğrenci birincilik hedefiyle<br />
mücadele etti. Takımlar, gerçek bir<br />
tahkim yargılamasında olduğu gibi,<br />
aylar öncesinden davacı ve davalı<br />
olarak dilekçelerini sundu. 29-30 Nisan<br />
tarihlerinde ise farazi duruşmalar<br />
gerçekleştirilirken, “söz savunmada” idi…<br />
29 Nisan Cumartesi günü 32<br />
takımın yer aldığı sözlü yargılama ve<br />
duruşmalarda, tahkim alanında uzman<br />
akademisyenlerin yanı sıra, önde gelen<br />
hukuk bürolarından avukatlar hakemlik<br />
yaptı. Ticari bir uyuşmazlığın “İstanbul<br />
Tahkim Merkezi Kuralları” uygulanarak<br />
çözümü etrafında kurgulanan yarışmada<br />
ilk 8’e kalan ekipler, 30 Nisan pazar<br />
günü yarı final ve final heyecanı yaşadı.<br />
Yarışmanın final duruşmasında ise Bilkent<br />
Üniversitesi ile Galatasaray Üniversitesi<br />
takımları karşı karşıya geldi.<br />
Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu<br />
Üyesi Av. Kürşat Karacabey, Ankara<br />
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim<br />
Üyesi Prof. Dr. Seldağ Güneş Peschke ve<br />
İstanbul Tahkim Merkezi Başkanı Prof. Dr.<br />
Ziya Akıncı’nın hakemliğinde gerçekleşen<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 15<br />
final yarışmasında, birincilik sevincini<br />
yaşayan taraf Galatasaray Üniversitesi<br />
oldu. Geleceğin Tahkim Avukatı ödülü de<br />
Bilkent takımından Hande Pat’a verildi.<br />
Genç ISTAC Özel Ödülü’nü ise Ankara<br />
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ekibi aldı.<br />
ŞÖLEN GİBİ 2 GÜN…<br />
İstanbul Tahkim Merkezi Başkanı Prof.<br />
Dr. Ziya Akıncı, ödül töreninde yaptığı<br />
konuşmada, yarışmayı “hukukçuların<br />
şöleni” olarak yorumladı;<br />
”İstanbul Tahkim Merkezi artık<br />
avukatların merkezi konumunda,<br />
fevkalade sahip çıkıyorlar ISTAC’a…<br />
Bu yarışmaya gösterilen ilgi de bunun<br />
göstergesiydi. Şölen gibi iki gün<br />
yaşadık. Merkezimiz belki de en güzel<br />
aktivitelerinden birini gerçekleştirdi.<br />
ISTAC kısa bir süre önce faaliyete<br />
geçmesine rağmen, uluslararası davalarla<br />
aktif bir tahkim merkezi oldu. Genç<br />
hukukçularımız için de yeni bir çekim<br />
merkezi haline geldi. En önemlisi ise, hem<br />
özel sektör hem kamu sektörü ISTAC’ı<br />
benimsedi. Artık sözleşmelere ISTAC<br />
tahkimi şartı yazılıyor, etkinliğimiz her<br />
geçen gün artıyor.”<br />
Yarışmayı destekleyen Zorlu<br />
Grubu’na ve hakemlik yapan hukukçu<br />
ve akademisyenlere teşekkür eden<br />
ISTAC Başkanı Akıncı, geleceğin tahkim<br />
avukatlarına “Bu yarışmanın kaybedeni<br />
yok” mesajını verdi;<br />
“Yarışmanın gerçekleşmesinde aktif<br />
rol üstlenen Genç ISTAC, 1820’ye ulaşan<br />
üye sayısı ile kurumumuz için önemli bir<br />
platforma dönüştü. Artık İstanbul Tahkim<br />
Merkezi, genç hukukçuların adresi…<br />
Geleceğin avukatları mesleklerini bu<br />
merkezde milletlerarası düzeyde icra<br />
edecek. Biz ISTAC olarak avukatları ve<br />
hakemleriyle yeni bir tahkim jenerasyonu<br />
oluşturmaya çalışıyoruz. Geleceğin<br />
tahkim avukatı kim? Hepinizsiniz…”<br />
Zorlu Holding Hukuk Direktörü Özlem<br />
Gelbal Uluışık da, “ISTAC’ın avukatlık<br />
mesleğine katacağı itibarı gözardı<br />
edemeyiz” derken, genç hukukçuların<br />
yarışma heyecanına ortak olmaktan<br />
duydukları memnuniyeti dile getirdi.<br />
İstanbul Tahkim Merkezi’nin<br />
gelenekselleştirmeyi hedeflediği “Genç<br />
ISTAC Geleceğin Tahkim Avukatı<br />
Yarışması”nda final mücadelesi veren<br />
takımlar, üniversitelerine para ödülleri ve<br />
sürpriz hediyelerle döndü;<br />
BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ;<br />
Galatasaray Üniversitesi (7.500 TL)<br />
İKİNCİLİK ÖDÜLÜ;<br />
Bilkent Üniversitesi (5.000 TL)<br />
ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ;<br />
Anadolu Üniversitesi (2.500 TL)<br />
GELECEĞİN TAHKİM AVUKATI;<br />
Hande Pat (Bilkent Üniversitesi)<br />
GENÇ ISTAC ÖZEL ÖDÜLÜ;<br />
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi<br />
EN İYİ DAVA DİLEKÇESİ ÖDÜLÜ;<br />
Gazi Üniversitesi<br />
EN İYİ CEVAP DİLEKÇESİ ÖDÜLÜ;<br />
İstanbul Şehir Üniversitesi<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 16<br />
MEDENİ USUL HUKUKU<br />
KİTAP TANITIMI<br />
Medeni Usul<br />
Hukuku kitabının<br />
15. basısı olan<br />
3 ciltlik bu eser,<br />
daha geniş bir yazar kadrosu,<br />
yeni bir plan ve içerikle<br />
okuyucuya ve hukukçulara<br />
sunulmaktadır. Bu basıyla<br />
birlikte ülkemizde neredeyse<br />
pek mümkün olmayan bir şey<br />
gerçekleştirilmiş, yazar sayısı<br />
üç iken sekize ulaşmıştır. Her<br />
bir bölüm tek başına veya<br />
birlikte, o konuda özel olarak<br />
çalışmış, makalesi, tezi, eseri<br />
bulunan yazarlar tarafından<br />
kaleme alınmış, bazı<br />
bölümlerde ise farklı şekillerde<br />
katkıda bulunulmuştur.<br />
Kolektif bir çalışmanın ürünü<br />
olan kitabın bu basısı yaklaşık<br />
iki yıllık bir çalışma sonucu<br />
ortaya çıkmıştır.<br />
Kitabın birçok yönde<br />
farklı olduğunu söylemek<br />
mümkündür. Kitap medenî<br />
usûl hukuku (belki de tüm<br />
alanlar) bakımından bu kadar<br />
geniş yazar kadrosuyla,<br />
bu şekilde ülkemizde<br />
ortaya çıkan ilk eserdir, bu<br />
yönüyle sürdürülebilir bir<br />
örnek olmasını diliyoruz.<br />
Bu kitapta hem doktrin<br />
hem de uygulamaya katkı<br />
sağlanması, her iki bakımdan<br />
da başvuru kitabı olması<br />
amaçlanmaktadır. Bu sebeple,<br />
kitapta tüm genel eserler ve<br />
özellikle ilgili bölümlerdeki<br />
temel monografi, tez,<br />
makaleler değerlendirilmiş,<br />
aynı zamanda yabancı hukuk<br />
sistemlerindeki konuyla<br />
ilgili temel tartışmalara da<br />
değinilmiştir.<br />
Kitabın genel<br />
bibliyografyası yanında, ilgili<br />
bölümlerde o bölüme özgü<br />
bibliyografya verilerek atıf<br />
yapılan kaynaklar dışında<br />
da okuyucunun kaynaklara<br />
ulaşması, araştırma<br />
yapması kolaylaştırılmıştır.<br />
Kitapta mümkün olduğunca<br />
her konuda emsal yargı<br />
kararlarına yer verilmiş,<br />
bu kararlar gerektiğinde<br />
değerlendirilip tartışılmıştır.<br />
Ancak bu yapılırken<br />
kitabın, özellikle uygulamada<br />
yapıldığı gibi karar yığını<br />
haline getirilerek gereksiz yere<br />
hacminin artırılmamasına<br />
dikkat edilmiş, temel yargı<br />
kararları belirtildikten sonra,<br />
kısa açıklama ve künye atfıyla<br />
diğer kararlara değinilmiştir.<br />
TÜRK İSVİÇRE MEDENİ HUKUKU<br />
Kadir Has Üniversitesi<br />
Hukuk Fakültesi’nin ,<br />
17-18-19-20 Şubat<br />
2016 tarihlerinde<br />
düzenlediği, “Medeni Kanun’un<br />
ve Borçlar Kanunu’nun 90. Yılı<br />
Uluslararası Sempozyumu:<br />
1926’dan Günümüze Türk-<br />
İsviçre Medeni Hukuku” konulu<br />
bir dizi toplantı boyunca<br />
sunulan tebliğler, 90. Yıl<br />
Armağanı olarak 2 cilt halinde<br />
bu kitapta toplanmıştır.<br />
İsviçre Medeni Kanunu’nun<br />
Fransızca metninden<br />
tercüme edilerek 17 Şubat<br />
1926 tarihinde kabul edilen<br />
Medeni Kanun ve 23 Nisan<br />
1926 tarihinde kabul edilen<br />
Borçlar Kanunu ile Türkiye<br />
Cumhuriyeti, İslam Hukuku<br />
sisteminden ayrılarak Roma-<br />
Cermen Hukuku sistemini<br />
benimsemiş ve böylece laik<br />
hukuk esaslarının temelini<br />
oluşturan çok önemli bir<br />
Kanunlaştırma (Codification)<br />
hareketini gerçekleştirmiştir.<br />
Bu önemli adımın 90. yılı<br />
münasebetiyle, Medeni Hukuk<br />
ve ayrılmaz bir parçası olan<br />
Borçlar Hukuku alanına giren,<br />
kişiliğin başlangıcından<br />
sona ermesine kadar<br />
hem gerçek hem de tüzel<br />
kişileri ilgilendiren tüm<br />
temel hukuki kavram ve<br />
kurumlara ilişkin sunumların<br />
yapıldığı Sempozyum bu<br />
kitapta toplanarak gerek<br />
akademisyenlerin gerek<br />
uygulayıcıların istifadesine<br />
sunulmuştur. Armağan’da,<br />
Türkiye’den ve yurtdışından<br />
sempozyuma katılan çok<br />
sayıda uzman hukukçunun<br />
tebliğ metinleri esas<br />
alınarak düzenlenmiş 77<br />
makale yer almaktadır.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 17<br />
BANKACILIK KANUNU ŞERHİ<br />
Bankacılık Kanunu<br />
Şerhinin ikinci<br />
baskısı olan bu<br />
kitapta, Bankacılık<br />
Kanununda, temel kanunlarda<br />
ve ikincil mevzuatta yapılan<br />
değişiklikler; Anayasa<br />
Mahkemesi, Yargıtay ve<br />
Danıştay kararları; Bankacılık<br />
Düzenleme ve Denetleme<br />
Kurumunun, Tasarruf<br />
Mevduatı Sigorta Fonunun,<br />
Türkiye Cumhuriyet Merkez<br />
Bankasının, Mali Suçları<br />
Araştırma Kurulunun, Gümrük<br />
ve Ticaret Bakanlığının,<br />
Maliye Bakanlığının ve ilgili<br />
diğer kurum ve kuruluşların<br />
görüşleri; öğretideki görüş<br />
ve eleştiriler dikkate<br />
alınmış ve uygulamada<br />
ortaya çıkan sorunlara ve<br />
tartışmalı konulara yönelik<br />
önerilere yer verilmiştir.<br />
Kitaptan hukukçuların<br />
yanında bankacıların da<br />
yararlanabileceği dikkate<br />
alınarak Bankacılık<br />
Kanunundaki düzenlemelerin<br />
temelini teşkil eden iktisadi<br />
ve mali sebeplere de<br />
değinilmiştir. Bu suretle Kanun<br />
hükümlerinin amacının ve<br />
kapsamının belirlenmesinde,<br />
yorumlanmasında<br />
farklı bir bakış açısı<br />
getirilmeye çalışılmıştır.<br />
Ayrıca, okuyucuya kolaylık<br />
sağlamak ve önemli<br />
açıklamaların dikkatten<br />
kaçmasını önlemek<br />
amacıyla “kavram ve<br />
tanımlara” ilişkin bazı önemli<br />
açıklamalar birden fazla<br />
maddeyle ilgili kısımda özet<br />
biçimde yer almıştır.<br />
BANKACILIK KANUNU ŞERHİ<br />
Yaşar Alıcı<br />
On İki Levha<br />
Yayıncılık<br />
2017 Nisan<br />
350,00 TL<br />
YENİ ÇIKANLAR<br />
SATIM SÖZLEŞMESİNDE<br />
HASARIN GEÇİŞİ<br />
TİCARİ İŞLETME HUKUKU<br />
(SABİH ARKAN)<br />
MEDENİ USUL HUKUKU<br />
PRATİK ÇALIŞMALARI<br />
Esra Hansu<br />
Sabih Arkan<br />
E. Yılmaz, E. Hanağası, R. Arslan,<br />
S. T. Ayvaz<br />
On İki Levha<br />
Yayıncılık<br />
Bankacılık ve<br />
Ticaret H. Araş. E<br />
Yetkin<br />
2017 Nisan<br />
2017 Mart<br />
2017 Mart<br />
30,00 TL<br />
70,00 TL<br />
35,00 TL<br />
ELVEDA ANAYASA<br />
Kemal Gözler<br />
Ekin<br />
2017 Mart<br />
13,50 TL<br />
PEKCANITEZ USÛL<br />
- MEDENÎ USÛL HUKUKU (3 CİLT)<br />
H. Pekcanıtez, H. T. Korkmaz,<br />
M. Akkan, M. Özekes<br />
On İki Levha<br />
Yayıncılık<br />
2017 Mart<br />
450,00 TL<br />
ÇOK SATANLAR<br />
İSTİNAF SİSTEMİNE GÖRE YAZILMIŞ<br />
İCRA VE İFLAS HUKUKU<br />
SÖZLEŞMENİN UYARLANMASI<br />
İŞ HUKUKU<br />
Baki Kuru<br />
Başak Baysal<br />
Sarper Süzek<br />
Legal<br />
On İki Levha<br />
Yayıncılık<br />
Beta<br />
2016 Eylül<br />
2017 Mart<br />
2017 Şubat<br />
90,00 TL<br />
95,00 TL<br />
82,50 TL<br />
ANONİM ORTAKLIKTA GENEL KURUL<br />
KARARLARININ HÜKÜMSÜZLÜĞÜ<br />
Erdoğan Moroğlu<br />
On İki Levha<br />
Yayıncılık<br />
2017 Mart<br />
75,00 TL<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 18<br />
LL.M. REHBERİ<br />
Yurt Dışında<br />
Yüksek Lisans İçin<br />
Farklı Bir Alternatif<br />
Wrocław Üniversitesi<br />
Wroclaw; her yıl<br />
ortalama 150<br />
bin öğrencinin<br />
hem çeşitli<br />
ülkelerden hem de Polonya’nın<br />
diğer şehirlerinden okumak<br />
için tercih ettiği bir şehir. Bir<br />
anlamda ülkemizin güzide<br />
öğrenci şehri Eskişehir’e<br />
benzetmek yanlış olmaz.<br />
Tam bir öğrenci şehri olan<br />
Wrocław, bulunduğu eyaletin<br />
coğrafi konumu sebebiyle<br />
hem Çek Cumhuriyeti ile hem<br />
de Almanya ile komşu bir<br />
şehir. Wrocław Üniversitesi,<br />
mimari yapısı ve merkezi<br />
lokasyonunun yanı sıra<br />
akademik anlamda da dünya<br />
sıralamasında 401-500<br />
bandında bulunuyor.<br />
FAKÜLTE HAKKINDA<br />
1811 yılında kurulan<br />
Prusya Hukuk Fakültesi’nin<br />
geleneği bugün de devam<br />
ediyor. Hukuk, Yönetim<br />
ve Ekonomi Fakültesi,<br />
Polonya’nın en büyüklerinden<br />
biri. Her yıl aralarında<br />
Avrupa, Rusya, Uzak Doğu<br />
ve Afrika ülkelerinden gelen<br />
uluslararası öğrencilerin de<br />
bulunduğu 12 binin üzerinde<br />
öğrencinin bünyesine katıldığı<br />
bu fakülte, öğrencilerine<br />
birçok farklı alanda Erasmus<br />
gibi uluslararası değişim<br />
programları da sunmakta.<br />
Bu tarihi yapı, hukuk eğitimi<br />
noktasında Polonya’daki<br />
“Uluslararası Hukuk ve Avrupa<br />
Birliği Hukuku” konulu yüksek<br />
lisans programına sahip tek<br />
fakülte olma niteliği taşıyor.<br />
İki yıllık bir içeriğe sahip olan<br />
program dahilinde Uluslararası<br />
Ekonomi Hukuku ya da İnsan<br />
Hakları Hukuku alanlarından<br />
birini uzmanlık aşamasında<br />
tercih edebiliyorsunuz.<br />
Yine program dahilinde;<br />
Uluslararası Kamu Hukuku,<br />
Karşılaştırmalı Anayasalar<br />
Hukuku, Uluslararası<br />
Ceza Hukuku, Uluslararası<br />
Vergi Hukuku, Uluslararası<br />
Sübvansiyonlar Hukuku<br />
gibi kamu hukuku alanları<br />
derslerini alabiliyor; bunlara<br />
ek olarak Karşılaştırmalı<br />
Özel Hukuk, Uluslararası<br />
Ticari Uyuşmazlık Çözümleri,<br />
Birleşme & Devralma Hukuku,<br />
Uluslararası Sigorta Hukuku<br />
derslerini de görebiliyorsunuz.<br />
Türkiye’deki Yüksek Lisans<br />
programlarından farklı olarak<br />
Wrocław Üniversitesi’nde<br />
Yüksek Lisans tezinizi iki yıllık<br />
eğitim dönemi içerisinde<br />
yazıyorsunuz.<br />
Tez danışmanınızla ilk<br />
toplantınızda iki yıllık bir<br />
plan yapıyor ve çalışma<br />
takviminize ilk günden<br />
itibaren başlıyorsunuz. Buna<br />
ilaveten farklı ülkelerden<br />
gelen sınıf arkadaşlarınız<br />
çalışmalarınızın uluslararası<br />
kimlik kazanmasına yardımcı<br />
oluyor.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 19<br />
ORTALAMA BÜTÇE<br />
Programın yıllık bedeli<br />
3.000 Euro. Yaşam masrafları<br />
kişiden kişiye değişkenlik<br />
gösterdiği için aylık kira dahil<br />
400 - 1000 Euro arasında bir<br />
bütçeye ihtiyaç duyabilirsiniz.<br />
Ancak belirtmekte yarar var,<br />
Polonya birçok konuda Avrupa<br />
ülkelerine nazaran çok daha<br />
ucuz bir ülke.<br />
Özet olarak; “Başvuru<br />
Kolaylığı”, “Yaşam Giderleri”,<br />
“Eğitim Kalitesi” ve “Gelecek<br />
Fırsatları” göz önüne<br />
alındığında Polonya’da Hukuk<br />
Yüksek Lisansı yapmak,<br />
birçok yerli ve yabancı tercihe<br />
göre daha cazip hale geliyor.<br />
Konuyla ilgili daha fazla bilgi<br />
almak için okulun sitesini<br />
ziyaret edebilir, sorularınız<br />
olursa da çekinmeden benimle<br />
iletişime geçebilirsiniz.<br />
Av. Ömer Özgür ÜNLÜ<br />
omer@hplusdergi.com<br />
NASIL BAŞVURABİLİRSİNİZ?<br />
Wrocław Üniversitesi<br />
Uluslararası Hukuk ve Avrupa<br />
Hukuku LL.M. programına<br />
başvurular kış dönemi için<br />
Ekim’de, yaz dönemi içinse<br />
Şubat’ta sona eriyor.<br />
Başvurmak için<br />
lisans diplomanız, lisans<br />
transkriptiniz, B2 dil yeterlilik<br />
belgeniz, sağlık raporu,<br />
2 fotoğraf ve pasaport<br />
fotokopiniz yeterli. Bu<br />
anlamda Türkiye’den bir<br />
üniversiteye başvurudan<br />
çok daha kolay bir süreç<br />
sizi bekliyor. Wrocław<br />
Üniversitesi’nin https://<br />
international.uni.wroc.pl/<br />
en adresindeki internet<br />
sitesinden ilgili adımları takip<br />
ederek önce kendinize bir<br />
başvuru profili oluşturuyor,<br />
ardından istenen bütün<br />
belgeleri oraya yüklüyorsunuz.<br />
Okulla yazışmaları<br />
tamamlayıp ön kabulü<br />
aldıktan sonra ise ilk yılın<br />
ücretinin yatırılmasıyla<br />
birlikte okul size kabul<br />
mektubunuzu gönderiyor.<br />
Kabul mektubunuzu alır<br />
almaz ilgili evrakların hepsini<br />
toplayıp, kabul mektubunuz<br />
ile beraber Polonya vizesi için<br />
başvurunuzu tamamlıyorsunuz.<br />
B2 dil yeterliliği için IELTS<br />
5.5-6.0, TOEFL 550 dil yeterlilik<br />
belgesi sunabileceğiniz gibi,<br />
okulun Skype üzerinden kendi<br />
yaptığı sözlü dil yeterlilik<br />
mülakatına da girebilirsiniz.<br />
Polonya, batısında Almanya, güneyinde Çek Cumhuriyeti<br />
ile Slovakya, doğusunda ise Rusya, Belarus ve Ukrayna<br />
ile komşu olan bir Orta Avrupa ülkesi. Yaklaşık 40<br />
milyonluk nüfusuyla dünyanın en kalabalık 33. ülkesi olan<br />
Polonya 2004 yılından bu yana Avrupa Birliği’ne üye.<br />
Birlik dahilinde kendi para birimini (zloty) kullanan birkaç<br />
ülkeden biri olan Polonya, ekonomik anlamda diğer üye<br />
ülkelere nazaran daha tasarruflu politikalar izlemesine<br />
karşın iktisadi büyümesini devam ettiriyor.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 20<br />
BİLGİLERİMİZİ ARTIK<br />
DİJİTAL ORTAMDA<br />
SAKLAMAYI TERCİH<br />
EDİYORUZ. KİTAP<br />
ÇALIŞMAMIZI,<br />
EN SON<br />
HAZIRLADIĞIMIZ<br />
BESTEYİ,<br />
ÇEKTİĞİMİZ<br />
FOTOĞRAFLARI<br />
KÂĞIT ÜZERİNDE<br />
DEĞİL KİŞİSEL<br />
BİLGİSAYARIMIZDA,<br />
ŞİRKETLERİN<br />
KAYITLARINI KALIN<br />
KLASÖRLERDE<br />
DEĞİL SUNUCU<br />
BİLGİSAYARLARDAKİ<br />
UYGULAMALARDA<br />
TUTUYORUZ.<br />
HATTA BUNUNLA DA<br />
YETİNMİYORUZ,<br />
HER ŞEYİ BULUTA<br />
GÖNDERİYORUZ.<br />
DİJİTALLEŞTİRDİĞİMİZ<br />
BİLGİ ARTIK HER<br />
YERDE VE HER AN<br />
DOLAŞIMDA.<br />
BİR TUŞA BASINCA<br />
KARŞIMIZA GELİYOR,<br />
BİR TUŞLA<br />
ÇOĞALIYOR VE BİR<br />
TUŞLA DA YOK<br />
OLUYOR VEYA BİZ YOK<br />
OLDUĞUNU<br />
ZANNEDİYORUZ!<br />
ADLİ BİLİŞİM<br />
&Ülkemizde<br />
Uygulaması<br />
Bilgi çağını yaşadığımız 21.<br />
yüzyılda teknolojiye bağımlı<br />
bir haldeyiz. Yaşamın her<br />
alanını dijitalleştiriyoruz.<br />
Bankacılıktan ticarete, habercilikten<br />
iletişime, iş hayatından sosyal hayata<br />
kadar her şeyin önüne “e” harfini<br />
koyar olduk. Teknolojinin yardımı ile<br />
yaşamımız ne kadar kolaylaşıyor<br />
gibi görünse de, madalyonun öteki<br />
yüzünde banka hesaplarımıza girilmesi,<br />
e-postlarımızın ele geçirilmesi, kişisel<br />
bilgilerimizin çalınması gibi bilişim<br />
suçu olarak tabir ettiğimiz istenmeyen<br />
ve bize zarar veren olaylara da maruz<br />
kalmaya başladık.<br />
Dijital dünya sınırlarımızı zorlarken<br />
suçu aydınlatabilecek bilgiyi de<br />
yine dijital ortamlardan elde etmek<br />
zorundayız. Hal böyle olunca, dijital<br />
ortamlardan delil tespit etmek, kıldan<br />
DNA tespit etmek gibi uzmanlık<br />
gerektiren bir konu oldu. Adli Bilişim<br />
(Computer / Cyber Forensic) olarak<br />
adlandırdığımız bu uzmanlık alanı artık<br />
Adli Bilimler çatısı altında ayrı bir<br />
disiplin ve uzmanlık alanı olarak kendini<br />
göstermeye başlamış durumda.<br />
Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER, Akademisyen/Avukat<br />
Bu makalede adli bilişimin tüm<br />
yönlerini teknik detaylara çok fazla<br />
girmeden, hukukçuların anlayacağı<br />
bir dil ile anlatmaya çalışılacağım.<br />
İlk önce dijital delil kavramı ve dijital<br />
delilin bütünlüğünü ve sağladığımız veri<br />
özet değeri kavramlarını anlattıktan<br />
sonra, adli bilişimin temel ilkelerine ve<br />
süreçlerine detaylı olarak değineceğim.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 21<br />
DİJİTAL DELİL<br />
Adli bilimler, suçun ispatında<br />
kullanılabilecek nitelikteki bilginin,<br />
yani delilin bilimsel yollarla ortaya<br />
çıkarılmasını edilmesini konu alır. Adli<br />
bilişim incelemelerinde ise, sabit disk<br />
ve taşınabilir USB bellek gibi elektronik<br />
materyallerin içerisindeki gözle<br />
görülmeyen, elle tutulmayan ve sanal<br />
olarak nitelendirdiğimiz dijital veriler<br />
incelenir ve gerçek /fiziksel dünya ile<br />
ilişkisi kurulup, suçu ispat edebilecek<br />
nitelikteki dijital veriler ortaya çıkarılır.<br />
Elektronik materyallerin içerisinde<br />
suçu ispat edebilecek nitelikteki dijital<br />
veriler “dijital delil” olarak isimlendirilir.<br />
ELEKTRONİK<br />
MATERYALLERİN<br />
İÇERİSİNDE SUÇU<br />
İSPAT EDEBİLECEK<br />
NİTELİKTEKİ DİJİTAL<br />
VERİLER “DİJİTAL<br />
DELİL” OLARAK<br />
İSİMLENDİRİLİR.<br />
Dijital veriler doğası gereği çok hızlı<br />
şekil ve yer değiştirebildiği için, yanlış<br />
bir müdahale, dijital delillerin bir daha<br />
elde edilemeyecek şekilde yok olmasına<br />
sebebiyet verebilir. Bu sebeple dijital<br />
delillere müdahale edenlerin bilişim<br />
sistemlerinin nasıl çalıştığını, bilgiyi<br />
nasıl sakladığını ve nasıl ilettiğini,<br />
bununla birlikte siber dünyayı ve bu<br />
ortamlardaki dijital delillere nasıl<br />
yaklaşılması gerektiğini iyi bilmeleri<br />
gerekir. Adli bilişim konusunda tecrübe<br />
kazanmış bu insanlar ise “Adli Bilişim<br />
Uzmanı” olarak isimlendirilirler.<br />
Dijital delillerin incelendiği ortamlar<br />
da son derece önemlidir. İncelemeler<br />
ister adli kollukta ister özel bilirkişiler<br />
tarafından yapılıyor olsun, laboratuvar<br />
ortamı sağlanmalıdır. Adli bilişim<br />
laboratuvarlarında elektronik<br />
materyallere zarar gelmeyecek<br />
şekilde uygun ortam sağlanmalı ve<br />
incelemeler adli imaj dosyası üzerinden<br />
yürütülmelidir.<br />
VERİ ÖZET DEĞERİ (HASH)<br />
Adli bilişim incelemelerinde en<br />
kritik konu delilin değişmeden<br />
incelenmesidir. Delilin değişmediğinin<br />
ispat edilmesi için veri özet değeri<br />
(Hash) olarak tanımlanan bilginin delil<br />
ile beraber taşınması gerekir. Veri özet<br />
değeri bilimsel olarak kabul edilmiş<br />
matematiksel bir algoritmadır.<br />
DELİLİN<br />
DEĞİŞMEDİĞİNİN<br />
İSPAT EDİLMESİ<br />
İÇİN VERİ ÖZET<br />
DEĞERİNİN (HASH)<br />
DELİL İLE BERABER<br />
TAŞINMASI<br />
GEREKİR.<br />
Algoritmaya parametre olarak giren<br />
veri, işlem sonucunda belirli uzunlukta<br />
sayısal bir değer olarak çıkar. Birden<br />
fazla veri özet değeri hesaplama<br />
algoritması bulunmaktadır. Her<br />
algoritmada çıkan verinin özet değerinin<br />
sayısal uzunluğu farklıdır. Çıkan değerin<br />
sayısal uzunluğu, hesaplanan iki verinin<br />
özet değerinin aynı olma olasılığını<br />
düşürür.<br />
Örneğin; “Adli Bilişim” yazısından<br />
oluşan bir verinin özet değerini, MD5<br />
(Message-Digest 5) adlı algoritmayı<br />
kullanarak hesaplayacak olursak;<br />
“07ffec3f75b3b9b01c4fc3fe85de247”<br />
şeklinde bir sayısal değer üretilir.<br />
Oluşan veri özet değeri 32 adet 16’lık<br />
sayı sisteminin rakamlarını içerir. Bu<br />
kadar rakam ile oluşturabileceğimiz<br />
değer miktarı 2128, yani kullandığımız<br />
sayı sisteminde 36 rakamlı, çok büyük<br />
bir sayı olup, iki farklı veriye ait özet<br />
değerinin aynı çıkma olasılığının ne<br />
kadar düşük olduğunu gösterir.<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 22<br />
Eğer “Adli Bilişim” verisinin veri<br />
özet değeri, SHA1 (Secure Hash<br />
Algorithm 1) algoritması ile<br />
hesaplanırsa “b16a22679c9550ad-<br />
85cd97621fd9640595ecdb84” sayısal<br />
değeri üretilir. Oluşan özet değeri ise<br />
bu sefer 40 adet 16’lık sayı sisteminin<br />
rakamlardan oluşan başka bir sayıdır.<br />
Ancak burada rakamlar arttığı için<br />
olasılık logaritmik olarak düşer. Veri<br />
özet değeri hesaplanacak bilgi ister 1<br />
TB boyutunda bir diskin içeriği olsun<br />
ister içerisinde sadece “Adli Bilişim”<br />
yazan bir metin dosyası olsun oluşan<br />
veri özet değerinin uzunluğu hep aynı<br />
olacaktır.<br />
Olasılık değerlerinin aşırı düşük<br />
olması sebebiyle, oluşan veri özet<br />
değerinin veriyi temsil ettiği kabul edilir.<br />
Adli bilişim incelemelerinde bir dijital<br />
delilin veri özet değeri için hem MD5<br />
hem de SHA1 algoritmaları kullanılır.<br />
ADLİ BİLİŞİM İNCELEMELERİ SÜRECİ<br />
Adli Bilişim incelemelerinin süreci,<br />
diğer tüm adli bilimler disiplinlerinde<br />
olduğu gibi olay yerinde başlar ve<br />
delilleri içeren raporun mahkemeye<br />
iletilmesi ile sona erer.<br />
Uygulamayı dikkate aldığımızda<br />
sürecin tamamını üç ana parçaya<br />
ayırmak gerekir. İlk aşama olaya<br />
müdahale edilip dijital delilleri içeren<br />
elektronik materyallerin toplanmasıdır.<br />
Bu aşama ne kadar sağlıklı yürürse,<br />
bundan sonraki aşamalarda o kadar<br />
sağlıklı yürütülecektir. Ardından<br />
elde edilen elektronik materyaller<br />
incelenerek dijital deliller ortaya<br />
çıkarılır.<br />
Bu aşama, laboratuvar<br />
ortamında adli bilişim uzmanlarınca<br />
gerçekleştirilmelidir. En son aşamada,<br />
elde edilen delillerin yazılı olarak<br />
raporlanması yapılır.<br />
Anglo Amerikan hukuku sistemine<br />
tabi ülkelerde ise ayrıca rapor<br />
mahkemede bir sunum eşliğinde<br />
anlatıldığından son aşama raporlama<br />
ve sunum başlığı altında karşımıza<br />
çıkmaktadır<br />
ELDE ETME AŞAMASI<br />
Olay yeri delile ilk temasın yapılacağı<br />
aşamadır. Delilin toplanması sırasında<br />
uygun koşulların sağlanamaması, delilin<br />
sağlıklı toplanamamasına ve delil<br />
niteliğini kaybetmesine yol açacaktır.<br />
Bu yüzden olay mahalline gelmeden<br />
önce kolluk kuvvetleri olay yeri ile ilgili<br />
bilgi edinmeli ve gerekli alet ve araçları<br />
yanlarına almalıdırlar.<br />
Ülkemizde olay yerinden elektronik<br />
materyallerin toplanması ile ilgili<br />
gerekli hukuki düzenleme; CMK madde<br />
134’de “Bilgisayarlarda, Bilgisayar<br />
Programlarında ve Kütüklerinde Arama,<br />
Kopyalama ve Elkoyma” başlığı altında<br />
yapılmıştır. Yapılan hukuki düzenleme<br />
her ne kadar yeterli olmasa da, olaya<br />
müdahale eden ve elektronik materyali<br />
toplayan kolluk görevlilerini bağlayan<br />
zorunluluklar bulunmaktadır.<br />
CMK 134(1):<br />
... ŞÜPHELİNİN<br />
KULLANDIĞI<br />
BİLGİSAYAR VE<br />
BİLGİSAYAR PROG-<br />
RAMLARI İLE<br />
BİLGİSAYAR KÜTÜK-<br />
LERİNDE ARAMA<br />
YAPILMASINA,<br />
BİLGİSAYAR KAYIT-<br />
LARINDAN KOPYA<br />
ÇIKARILMASINA …<br />
Maddenin birinci fıkrasında olay<br />
yerinde şüpheliye ait elektronik<br />
materyallerin içerisindeki verilerin<br />
kopyasının çıkarılması, yani adli<br />
imaj dosyasının elde edilmesi tarif<br />
edilmektedir. Adli imaj dosyası,<br />
materyalin içerisindeki verinin tamamını<br />
içeren bir bilgisayar dosyasıdır. İster<br />
materyalin içerisindeki verinin veri<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 23<br />
özet değeri alınsın ister adli imaj<br />
dosyasının veri özet değeri alınsın<br />
ikisi de aynı olacaktır. Daha sonra<br />
yapılacak incelemeler orijinal materyal<br />
üzerinde değil imaj dosyasında<br />
gerçekleştirilmelidir.<br />
İkinci fıkrada ise; imaj dosyasının<br />
alınmasının mümkün olmadığı<br />
durumlarda materyallere el konulması<br />
gerektiği ve imajları alındıktan sonra<br />
materyallerin gecikme olmaksızın iade<br />
edilmesi gerektiği belirtilmektedir.<br />
CMK 134 (2):<br />
…ÇÖZÜMÜN<br />
YAPILABİLMESİ VE<br />
GEREKLİ<br />
KOPYALARIN<br />
ALINABİLMESİ İÇİN,<br />
BU ARAÇ VE<br />
GEREÇLERE<br />
ELKONULABİLİR.<br />
ŞİFRENİN<br />
ÇÖZÜMÜNÜN<br />
YAPILMASI VE GE-<br />
REKLİ KOPYALARIN<br />
ALINMASI HALİNDE,<br />
ELKONULAN<br />
CİHAZLAR GECİK-<br />
ME OLMAKSIZIN<br />
İADE EDİLİR.<br />
Dördüncü fıkrada ise; elde edilen<br />
imaj dosyasının bir kopyasının şüpheli<br />
veya vekiline verilmesi gerektiği<br />
belirtilmektedir.<br />
İmaj alma sürelerinin uzun olması,<br />
yüksek boyutlardaki disklerin imajlarının<br />
almanın mümkün olmaması, imaj<br />
almadan inceleme yapılacağı zaman<br />
delillerin nasıl toplanacağı gibi durumlar<br />
detaylı olarak belirtilmediğinden, kanun<br />
CMK 134 (4):<br />
ÜÇÜNCÜ FIKRAYA<br />
GÖRE ALINAN<br />
YEDEKTEN BİR KOP-<br />
YA ÇIKARILARAK<br />
ŞÜPHELİYE VEYA<br />
VEKİLİNE VERİLİR VE<br />
BU HUSUS TUTA-<br />
NAĞA GEÇİRİLEREK<br />
İMZA ALTINA ALINIR.<br />
maddeleri bu hali ile uygulamada yeterli<br />
olmamaktadır.<br />
Kanun maddelerini bir yana koyarsak,<br />
sağlıklı ve doğru bir adli bilişim<br />
incelemesinin yapılabilmesi için en<br />
azından olay yerinde şüpheliye ait<br />
elektronik materyallerin imaj dosyasının<br />
oluşturulması ve imaj dosyasının veri<br />
özet değerinin taraflara verilmesi<br />
gerekir. Taraflara veri özet değerinin<br />
verilmesi, incelemenin doğru imaj<br />
üzerinden yapıldığını ispat etmek içindir.<br />
İnceleme sonucunda hazırlanan raporda<br />
incelemenin hangi veri özet değerine<br />
sahip imaj üzerinden yürütüldüğü<br />
belirtilir. Böylece başka bir adli bilişim<br />
uzmanı da aynı veri özet değerine<br />
sahip imaj dosyasını incelediğinde aynı<br />
sonuçlara ulaşacağı ortaya konulmuş<br />
olur. Eğer farklı bir veri özet değeri<br />
hesaplanırsa imaj dosyasının farklı bir<br />
diske ait olduğu veya disk üzerinde<br />
değişiklik yapıldığı anlamına gelir. Böyle<br />
bir durumda değişikliğin nasıl olduğu ile<br />
ilgili geriye doğru bir tespit yapmak da<br />
mümkün olmaz.<br />
Elde edilen materyaller toplandıktan<br />
sonra imaj dosyası olay yerinde alınmaz<br />
ise içerisine sonradan veri eklenip<br />
eklenmediği hususunda her zaman bir<br />
şüphe söz konusu olur. Bu yüzden delilin<br />
niteliği bozulmuş olacak ve yürütülen<br />
incelemeler de boşa gidecektir. Bununla<br />
birlikte elde edilen imaj dosyalarının<br />
veri özet değerleri taraflara verilmelidir.<br />
Aksi halde, incelemesi yapılan imaj<br />
dosyasının olay yerinde elde edilen<br />
imaj dosyası olup olmadığı ile ilgili<br />
şüphe oluşur. Bu şüphelerin önüne<br />
geçebilmek için ilke olarak kolluk<br />
kuvvetleri olay yerinde imaj dosyasını<br />
tarafların huzurunda almalı ve imaj<br />
dosyası alınırken oluşan veri özet değeri<br />
taraflara verilmelidir (CMK’nın 134/2.<br />
maddesi istisnadır ve istisna olarak<br />
uygulanmalıdır!).<br />
CMK’nın 134. maddesi bu hali ile<br />
uygulandığında en azından olay yerinde<br />
dijital delillere müdahale edildiğinde<br />
imaj dosyasının alınması ve taraflara<br />
veri özet değerinin verilmesi gerektiği<br />
konularını içerir. Bu yüzden kanundaki<br />
zorunluluklar kolluk kuvvetlerine delilin<br />
güvenliği açısından bağlayıcı bir<br />
zorunluluk getirmektedir.<br />
ADLİ İMAJ DOSYASI;<br />
OLAY YERİNDEN<br />
ELDE EDİLEN<br />
ELEKTRONİK<br />
MATERYALİN<br />
İÇERİSİNDEKİ<br />
VERİNİN<br />
TAMAMINI İÇEREN<br />
BİR BİLGİSAYAR<br />
DOSYASIDIR.<br />
LABORATUVAR İNCELEMESİ<br />
Olay yerinde elde edilen materyaller<br />
ve/veya imaj dosyaları henüz bulgu<br />
niteliğindedir. Bir sonraki aşama;<br />
bulgular incelenip içerisinde suçu ispat<br />
edebilecek nitelikte delilin bulunup<br />
bulunmadığının tespit edilebilmesidir.<br />
Laboratuvar ortamında yapılacak bir<br />
incelenmenin ardından materyaller<br />
ispata elverişli delil niteliğine kavuşur.<br />
İncelemeler adli imaj dosyası<br />
üzerinden yürütülmelidir. Eğer olay<br />
yerinden elde edilen materyal<br />
laboratuvara gönderildiyse üzerinde<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 24<br />
zorunlu kalınmadıkça bir inceleme<br />
yapılmamalı ve güvenli bir ortamda<br />
saklanmalıdır. Özellikle sabit diskler<br />
mekanik aksamlara sahip olduğundan<br />
fiziksel güvenliği alınmadığında disk<br />
bir daha çalışamayacak bir duruma<br />
gelebilir.<br />
Adli bilişim incelemeleri gerekli<br />
donanım ve yazılımlarla donatılmış,<br />
yetişmiş uzmanları bulunan<br />
laboratuvarlarda yürütülmelidir.<br />
Laboratuvar ortamında; incelemelerin<br />
yapılacağı iş istasyonları, yazma<br />
- koruma cihazları, adli inceleme<br />
yazılımları, farklı tipteki elektronik<br />
materyalleri okuyabilecek<br />
dönüştürücüler ve ara kablolar gibi<br />
donanım ve yazılımlar bulunmalıdır.<br />
Olay yerinde elde edilen imaj dosyası<br />
terabaytlarca veri içeriyor olabilir. Bu<br />
kadar çok veri içerisinden suç unsuru<br />
verinin bulunması, samanlıkta iğne<br />
aramak kadar zor olabilir. Veriler bilinçli<br />
olarak değiştirilmiş veya silinmiş<br />
olabilir. Her incelemeye başlamadan<br />
önce materyalin durumuna göre veri<br />
kurtarma işlemleri uygulanmalıdır.<br />
Böylece anlamlandırılmış daha fazla bir<br />
veri ile çalışma imkânı olacaktır.<br />
Burada en kritik konu incelemeyi<br />
yapacak olan uzmanın niteliğidir.<br />
Adli bilişim uzmanları bilgisayar<br />
sistemlerinin nasıl çalıştığını, bilgiyi<br />
nasıl sakladığını ve nasıl ilettiğini,<br />
bununla birlikte siber dünyayı ve bu<br />
ortamlardaki dijital delillere nasıl<br />
yaklaşması gerektiğini iyi bilmelidir.<br />
Ülkemizde adli bilişim uzmanlığı ile<br />
ilgili bir standart bulunmamaktadır.<br />
Ancak bu konuda uluslararası<br />
bazı sertifikasyon kurumları sınav<br />
ile sertifikasyon sağlamaktadır.<br />
Sertifikasyonlar genel şartları sağlıyor<br />
olsa da, her inceleme konusu olayda çok<br />
farklı durumlarla karşılaşmak mümkün<br />
olduğundan, önemli olan adli bilişim<br />
uzmanının ne kadar tecrübeye sahip<br />
olduğudur.<br />
Bir uzman ne kadar çok dosya<br />
üzerinde çalışmış ise o kadar çok<br />
tecrübeye sahip olacaktır.<br />
RAPORLAMA AŞAMASI<br />
Adli bilişim incelemeleri sonucunda<br />
yapılan çalışmalar ve elde edilen<br />
deliller bir rapor eşliğinde ilgili makama<br />
sunulmalıdır. Hazırlanan rapor, talep<br />
edilen husus doğrultusunda elde edilen<br />
bilgileri içermelidir. Raporun içeriği<br />
yapılan inceleme doğrultusunda teknik<br />
bilgileri içereceği için raporun diline çok<br />
dikkat etmek gerekir. Zira kullanılacak<br />
gereksiz teknik bilgiler raporun<br />
anlaşılırlığını azaltacak ve sonucu<br />
özetlemeyecektir.<br />
Bir adli bilişim raporu, bir makalede<br />
bulunan Giriş-Gelişme-Sonuç<br />
bölümlerindeki gibi oluşturulmalıdır.<br />
Giriş bölümünde; yapılan inceleme<br />
öncesi bilgiler girilmelidir. Bu bilgiler:<br />
• İncelemede kullanılan donanım ve<br />
yazılımların versiyonları ile birlikte<br />
bir listesi: Aynı donanım ve yazılımlar<br />
kullanıldığında aynı sonuç elde etmesi<br />
gerekir.<br />
• Talep edilen incelemenin ne olduğu:<br />
Nasıl bir inceleme yapılması istenmiş<br />
ise, bu talep rapora dökülmelidir. Yapılan<br />
incelemeler de talep doğrultusunda<br />
yapılmalıdır. Talep edilen çalışmalardan<br />
herhangi biri eksik bırakılmamalı, eğer<br />
yapılamıyorsa neden yapılamadığı<br />
anlatılmalıdır.<br />
• Raporu hazırlayan uzman ile ilgili bilgi<br />
ve belgeler: Raporu inceleyen uzmanın<br />
yetenekleri ve incelemeyi kapsayıp<br />
kapsamadığı ortaya konulmuş olur.<br />
• Tarih bilgileri: Talebin ne zaman geldiği,<br />
ne zaman incelemeye başlandığı,<br />
imajın ne zaman alındığı vs. gibi<br />
tarihler raporda belirtilmelidir. Özellikle<br />
mahkemelerin en sık sorun yaşadığı<br />
konulardan birisi de raporun zamanında<br />
hazırlanmasıdır.<br />
• İncelenen elektronik materyallere ait<br />
bilgiler: İncelenen materyalin cinsi, sabit<br />
disk mi yoksa USB bellek mi olduğu,<br />
kapasitesi, seri numarası, veri özet<br />
değeri, içerisindeki işletim sistemine<br />
ait bilgiler vs. belirtilmelidir. Böylece<br />
incelenen materyalin detaylı bir künyesi<br />
çıkarılmış olur.<br />
Raporun gelişme bölümünde ise<br />
yukarıda listelenen materyaller üzerinde<br />
laboratuvarda bulunan donanım ve<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 25<br />
yazılımlar ile nasıl bir inceleme yapıldığı<br />
detaylı olarak anlatılmalıdır. Delilin<br />
hangi dosya olduğu, dosyanın veri<br />
özet değeri, disk üzerinde bulunduğu<br />
lokasyon gibi bilgiler belirtilmelidir.<br />
Ayrıca tespit edilen delile hangi işlemler<br />
sonucunda erişildiği kronolojik olarak<br />
anlatılmalıdır.<br />
Bazı adli bilişim raporlarında; sadece<br />
delil olarak tespit edilen dosyanın ve/<br />
veya veriye ait bilgilerin belirtildiğine<br />
rastlanılmaktadır. Ancak bu dosyanın<br />
nasıl elde edildiği ve hangi işlemler<br />
uygulandığı anlatılmaz ise, aynı süreçler<br />
uygulanarak raporda elde edilen<br />
sonucun doğrulaması yapılamayacaktır.<br />
Bu durum raporların kalitesini gösteren<br />
en önemli noktalardan biridir.<br />
Raporun sonuç bölümünde ise;<br />
sorulan hususu özetleyecek kısa bir<br />
metin yazılmalıdır. Örneğin; eğer sorulan<br />
husus, “X dosyası bu bilgisayarda var<br />
mı? Varsa ne zaman oluşturulmuştur?”<br />
şeklinde ise, raporun sonuç bölümüne<br />
“X dosyası incelenen bilgisayarda<br />
“C:\Dosyalar” klasörü altında<br />
bulunmaktadır. Dosyanın oluşturma<br />
tarihi 12.12.2016’dır” gibi kısa ve yalın<br />
bir bilgi bulunmalıdır. Bu bilgiye nasıl<br />
ulaşıldığı ile ilgili tüm teknik çalışmalar<br />
raporun inceleme yani gelişme<br />
bölümünde yazılmalıdır. Eğer yapılan<br />
inceleme adli bir vaka ise; raporun<br />
sonuç bölümü raporu talep eden hakim<br />
veya savcıya hitap eder.<br />
Zira hakim ve savcı için önemli<br />
olan “sorulan husus tespit edilmiş mi,<br />
edilmemiş mi?” olduğudur. Raporun<br />
teknik konuları ile ilgilenmeyecektir.<br />
Raporda anlatılan teknik kısımlar<br />
ise tarafları ikna etmek için yazılır.<br />
Avukatlar raporu başka bir adli bilişim<br />
uzmanına inceletmek isteyebilirler.<br />
Bu durumda hazırlanan rapordaki tüm<br />
süreç aynı inceleme yapıldığında yine<br />
aynı sonucu elde ediyor olmalıdır.<br />
SONUÇ<br />
Adli bilişim uzmanlığı ile ilgili<br />
ülkemizde bir standart bulunmuyor<br />
olması, çok farklı kalitelerde rapor<br />
çıkaran özel veya tüzel kişiliklerin<br />
bulunmasına sebep olmaktadır.<br />
3.11.2016 tarihli ve 6754 sayılı<br />
Bilirkişilik Kanunu dahi bu standartları<br />
koymamıştır. Sadece bilirkişilerin<br />
denetlenmesini zorunlu hale getirmiştir.<br />
Zorunluluğu denetleyecek ve<br />
adli bilişim uzmanlarının kalitesini<br />
ortaya koyacak nitelikte bir<br />
birimin oluşturulması çok da kolay<br />
görünmemektedir.<br />
Sorun ülkemizde adli bilişim<br />
konusunda yetişmiş insanların<br />
bulunmamasıdır. Mevcut durumda az<br />
sayıdaki uzman ise kurmuş oldukları<br />
adli bilişim laboratuvarları üzerinden<br />
inceleme yapmaktadır ve adli bilişim<br />
uzmanlarını denetleyecek daha üst bir<br />
makam henüz bulunmamaktadır.<br />
Çok sayıda bilişim suçunun işlendiği<br />
günümüzde adli bilişimuzmanlığının<br />
önemi yadsınamayacak kadar önemlidir.<br />
BU YÜZDEN<br />
ÜLKEMİZDE ADLİ<br />
BİLİŞİM UZMANI<br />
YETİŞTİRİLMESİNE<br />
BÜYÜK ÇABA SARF<br />
EDİLMESİ GEREKİR.<br />
Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />
Akademisyen / Avukat<br />
volkan.dulger@dulger.av.tr<br />
[1] Ian Walden, Computer Crimes and<br />
Digital Investigations, Second Edition,<br />
Oxford, Oxford University Press, 2016, s.<br />
371.<br />
[2] Murat Volkan Dülger, Bilişim Suçları<br />
ve İnternet İletişim Hukuku, Altıncı Bası,<br />
Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2015, s. 789<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 26<br />
Devlet ve<br />
Spor Kurumları:<br />
Devletin<br />
Müdahale<br />
Hakkı<br />
Olmalı mı?<br />
“DEVLETIN SPORA MÜDAHALE HAKKI, HATTA MÜDAHALE<br />
YÜKÜMLÜLÜĞÜ VAR MI? YOKSA Sporun Siyaset ve Hukuk<br />
Düzeni Karşısında Özerkliği OLMALI MIDIR? BU SORULARIN<br />
CIDDI ŞEKILDE TARTIŞILMASI GEREKIYOR.”<br />
Sporun özerkliği kavramı ilk kez<br />
Modern Olimpiyat Oyunları’nın<br />
kurucusu Pierre de Coubertin<br />
tarafından 1909 yılında ortaya<br />
atılmıştı. Coubertin’e göre, özerk spor<br />
yapılanmasının üyelerinin iyi niyetle<br />
oluşturdukları spor düzeni, “devlet” olarak<br />
adlandırılan dev ve tanımlanamayan bir<br />
yapı karşısında büyük risk altındaydı.<br />
DEVLET KARŞISINDA ÖZERKLİK<br />
“Özerk” ifadesi resmi olarak ilk kez 1949<br />
yılında Olimpik Antlaşma’da (Olympic<br />
Charter) yer aldı. Bu Antlaşma’da, ulusal<br />
olimpiyat komitelerinin ancak “Bağımsız<br />
ve Özerk” olmaları halinde IOC tarafından<br />
tanınacağı öngörüldü.<br />
1949’dan bugüne Olimpik Şart’ta önemli<br />
değişiklikler yapıldı. “Özerklik” koşulu ise<br />
değişmeyen ve hatta güçlendirilen ilke<br />
oldu. Bugün uluslararası federasyonlar<br />
ve dünyanın pek çok ülkesindeki ulusal<br />
federasyonlar “özerklik” ilkesi ışığında,<br />
siyasi müdahalelerden uzak yönetiliyor.<br />
Özerklik ilkesi özellikle uluslararası<br />
spor kurumları tarafından çok ciddiye<br />
alınıyor. Bu kurumlar devletlerin spora<br />
müdahalesine sert tepki gösteriyor. 2012<br />
yılında IOC, Hindistan Ulusal Olimpiyat<br />
Komitesi’nin üyeliğini askıya aldı. 2016<br />
yılında Kuveyt’in ulusal olimpiyat<br />
komitesine ve futbol federasyonuna<br />
müdahale etmesinin ardından IOC ve<br />
FIFA, Kuveyt’in üyeliklerini askıya aldı.<br />
“Özerklik” ilkesi, devletlere karşı<br />
ileri sürülürken; devletlerin de bu ilkeyi<br />
savunma aracı olarak kullandıklarını<br />
görüyoruz. 2016 yılında, Dünya Dopingle<br />
Mücadale Ajansı (WADA), bağımsız<br />
bir soruşturma komisyonu kurdu.<br />
Bu komisyon Uluslararası Atletizm<br />
Federasyonu ile ilgili bir soruşturma<br />
yaptı. Soruşturma sonucunda yayınlanan<br />
Mclaren Raporu’nda Rusya’da sistematik<br />
doping sorunu olduğu iddia edildi.<br />
WADA ve IOC, Rus devletini dopingi<br />
kurumsallaştırmakla suçladı. Rusya<br />
Devlet Başkanı Vladimir Putin ise bu<br />
iddiaları reddetti ve iddiaları “sporun<br />
özerkliğine siyasi müdahale” olarak<br />
tanımladı. Putin, sporun devlet işlerine<br />
jeopolitik müdahale aracı olarak<br />
kullanıldığını ileri sürdü.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 27<br />
ÖZERKLİK İLKESİ YENİDEN TANIMLANIYOR<br />
Teoride, özerklik ilkesi basittir:<br />
Federasyonlar ve sporu yöneten diğer<br />
uluslararası kurumlar sporu devletlerden<br />
koruyacak olağanüstü statüyü haiz<br />
tüzel kişiler olmalıdır. Özetle, siyasetin<br />
önemli bir silahı olan spor, siyasetten<br />
uzak tutulmalı ve İsviçre’de kurulmuş<br />
özel hukuk tüzel kişilerinin yönetimine<br />
bırakılmalıdır. Ancak uygulamada bu<br />
prensip geniş bir kesim tarafından<br />
sorgulanıyor.<br />
Bugün uluslararası spor federasyonları<br />
mutlak özgürlüğe sahip değil. Uluslararası<br />
spor federasyonları amaçlarını<br />
belirleyebilir, yapılanabilir, teknik oyun<br />
kurallarını yaratabilir, disiplin kuralları<br />
öngörebilir. Bununla birlikte, bu kurallar<br />
ve kuralların somut uygulaması hukukun<br />
temel ilkelerini ihlal etmemelidir. Aksi<br />
halde, hâkim müdahale edecek ve<br />
federasyonları cezalandıracaktır. Yargı,<br />
uluslararası hukukun genel ilkelerini,<br />
insan haklarını ve Avrupa Birliği hukukunu<br />
koruyacaktır. Bu “normalleşme”, bütün<br />
dünyada, bütün spor branşları ve spor<br />
federasyonları için yaygınlaşıyor.<br />
IOC, FIFA, UEFA gibi uluslararası<br />
spor kurumları, uzun süre sırtlarını spor<br />
tahkimine dayadı. İsviçre’de kurulan Spor<br />
Tahkim Mahkemesi (CAS), uluslararası<br />
spor yapılanmasını bir süre için devletlerin<br />
müdahalesinden korudu. Bugün ise<br />
CAS yargı kıskacında. İsviçre Federal<br />
Mahkemesi CAS’ın kararlarını iptal ediyor.<br />
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, CAS<br />
kararları sebebiyle İsviçre’ye karşı yapılan<br />
başvuruları ciddiye alıyor. Almanya,<br />
Belçika gibi devletlerin mahkemeleri<br />
CAS’ın mutlak yetkisini tehdit eden<br />
kararlar veriyor. IOC, FIFA, UEFA, IAAF<br />
yöneticileri soruşturuluyor, yargılanıyor ve<br />
mahkum ediliyor.<br />
“ISVIÇRE’DE<br />
KURULAN<br />
Spor<br />
Tahkim<br />
Mahkemesi (CAS),<br />
ULUSLARARASI<br />
SPOR<br />
YAPILANMASINI<br />
BIR SÜRE IÇIN<br />
DEVLETLERIN<br />
MÜDAHALESINDEN<br />
KORUDU. BUGÜN<br />
ISE CAS YARGI<br />
KISKACINDA.”<br />
ÖZERKLİK ÖLDÜ, YAŞASIN “ÖZEL YAPI”<br />
Sporun yargı aracılığıyla devletlerin<br />
müdahalesine tabi tutulması, spor<br />
camiasında hoş karşılanmadı. Devlet<br />
müdahalesinden mümkün oldukça<br />
korunmak isteyen spor camiası, özerklik<br />
yerine başka bir ilke yaratmak için<br />
kollarını sıvadı. Sonunda “sporun özel<br />
yapısı” kavramı yaratıldı.<br />
“Sporun özel yapısı” ilkesi, sporun diğer<br />
insan faaliyetlerine benzemediği, fark<br />
yaratan özellikleri olduğu ve bu özellikleri<br />
sebebiyle spor sektörü için istisnalar<br />
yaratılması gerektiği düşüncesine<br />
dayanıyor. Bu ilkenin yaratıcıları, spor<br />
dışındaki ekonomik faaliyetlere ve<br />
sektörlere uygulanan kurallarının spora<br />
doğrudan uygulanamayacağını iddia<br />
ediyorlar. İddiaya göre, ticaret hukuku,<br />
rekabet hukuku, vergi hukuku, sosyal<br />
hukuk gibi hukuk dallarının kuralları spora<br />
uygulanırsa, spor doğasından uzaklaşır ve<br />
ruhunu kaybeder.<br />
Bu yeni teori Avrupa Birliği’ni ve<br />
devlet yargıçlarını ikna etmedi. Avrupa<br />
Birliği, sporun özel yapısını kabul etse<br />
bile, spor Avrupa müktesebatından<br />
bağımsız hale gelmedi. Avrupa Komisyonu<br />
ve Avrupa Birliği Adalet Divanı spor<br />
sektörünü denetlemeye devam ediyor.<br />
Devlet mahkemeleri spor yöneticilerini<br />
cezalandırıyor, spor federasyonlarının<br />
kararlarını iptal ediyor.<br />
TÜRKİYE’DE SPOR: “DEVEKUŞU MODELİ”<br />
Bugün Türk sporu devletin yönetiminde.<br />
Gençlik ve Spor Bakanı fiilen sporun<br />
tek hakimi. Spor Genel Müdürlüğü<br />
aracılığıyla mevzuatı hazırlıyor. Spor<br />
federasyonlarının yönetimlerini belirliyor.<br />
Ceza Kurullarına ve Tahkim Kurulu’na<br />
istediği kişileri atıyor. Beğenmediği<br />
insanlar hakkında soruşturma açtırıyor<br />
ve Ceza Kurullarında yargılatıyor.<br />
Bakan’ın atadığı Merkez Ceza Kurulu’nun<br />
kararlarına karşı yine Bakan’ın atadığı<br />
Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu’na<br />
başvurulabiliyor. Spor Genel Müdürlüğü<br />
Tahkim Kurulu’nda Anayasa’ya aykırı<br />
şekilde hâkim ve savcı kökenli üyeler<br />
bulunuyor. Hâkim ve savcılar İdare’nin<br />
ajanı haline getirildiler.<br />
Dünyada spor federasyonlarının<br />
kararları yargı denetimine tabi iken,<br />
Türkiye’de spor, yargı denetiminden<br />
kaçırılıyor. Anayasa Mahkemesi, Tahkim<br />
Kurulu kararlarına karşı devlet yargısına<br />
başvurulmasını yasaklayan kanun<br />
hükümlerini iptal etti. TBMM, Anayasa<br />
Mahkemesi’nin iptal ettiği düzenlemeyi<br />
Anayasa hükmü haline getirdi. Bugün<br />
Türkiye Futbol Federasyonu ve SGM<br />
Tahkim Kurulu kararlarına karşı yargıya<br />
başvurulamıyor. Yargı denetimine tabi<br />
olmayan bu tahkim kurulları neredeyse<br />
tüm dosyalarda adil yargılanma hakkını<br />
ihlal ediyor.<br />
TÜRKİYE, SPORUN MERKEZİ OLABİLİR<br />
Türkiye Cumhuriyeti devleti bir<br />
yandan sporu siyasetin emrine<br />
sunarken, diğer yandan sporu yargıdan<br />
koruyor. Devletimiz uluslararası spor<br />
federasyonlarına Anayasa değişikliği<br />
önerip, onlara siyasi müdahale<br />
yapılmayacağı yönünde teminat verirse,<br />
Türkiye uluslararası sporun merkezi haline<br />
gelebilir. Böylece siyasetin ve yargının<br />
müdahale edemeyeceği bir spor düzeni<br />
yaratılması için teori üretmekle zaman<br />
kaybedilmez.<br />
Avukat Mert YAŞAR<br />
myasar@mertyasar.com<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 28<br />
ÜRETKENLİK<br />
Bürosunu<br />
Yeni Kuracak<br />
Avukatlar için<br />
Coworking<br />
Yoğun<br />
Fırsatları<br />
bir envanter<br />
gerektirmeyen, fiziksel araç<br />
gereç ihtiyacı sınırlı olan her iş<br />
gibi avukatlık mesleğinde de<br />
ortak çalışma alanları yeni trend haline<br />
geldi. İşini yeni kuran birer girişimci<br />
olarak, büro açacak avukatlar için kira,<br />
personel, aidat, elektrik, su ve internet<br />
gibi pek çok masrafı ortadan kaldıran<br />
sanal ve hazır ofisler, en az maliyetle işe<br />
başlamak isteyen avukatların tercihi<br />
oluyor.<br />
Özellikle sınırlı bir bütçeyle işe<br />
başlayacak olan avukatların sekreter,<br />
internet, temel tüketim ve hatta çaykahve<br />
ihtiyaçlarına karşılık veren ortak<br />
çalışma alanları, yine ihtiyaca bağlı<br />
olarak toplantı odası ve farklı alanlarda<br />
çalışma gibi seçenekler de sunuyor. Yeni<br />
insanlarla tanışarak, geniş bir çevreye<br />
ulaşmanın önem taşıdığı avukatlıkta,<br />
coworking alanlarında gerçekleştirilen<br />
etkinlikler, ortak ilgi alanları ve iş<br />
beklentileri çerçevesinde bir araya<br />
gelen insanlar için güçlü bir networking<br />
olanağı sağlıyor.
Sayfa 29<br />
Pınar Massena / CEO, Workinton<br />
ÜRETKENLİK ARTIŞIYLA ZAMAN<br />
TASARRUFU<br />
Aynı süre zarfında daha fazla işin<br />
üstesinden gelmenin yeni nesil ismi<br />
olan “üretkenlik” için pek çok araştırma<br />
yapılıyor. Bu araştırmalarda özellikle<br />
herkesin bir arada çalıştığı, açık ofis<br />
tasarımındaki ortamlarda motivasyonun<br />
artış gösterdiği dile getiriliyor. Daha<br />
verimli bir çalışma düzeni için, insanlardan<br />
uzak ve izole bir ortam yerine işlerin<br />
durmadığı, rahat ve konforlu bir çalışma<br />
ortamı tercih edilmesi gerekiyor.<br />
Benzer şekilde, uzmanlar çoğu<br />
insan için mutlak bir sessizlik yerine<br />
orta seviyede arka plan gürültüsünün<br />
verimliliği artırdığını kaydediyor. Ortak<br />
çalışma alanlarındaki toplantılar,<br />
görüşmeler ve diğer düşük ve orta seviye<br />
arka plan gürültüleri; üretkenliğin zirveye<br />
ulaşmasına yardımcı oluyor.<br />
HER YERDE OFİS İMKANI<br />
Ortak çalışma alanlarında kullanım<br />
tercihleri bir veya birden fazla ofisi<br />
kapsayabiliyor. Bu sayede örneğin<br />
İstanbul’un farklı konumlarında, tek bir<br />
ofise bağlı kalmaksızın çalışmak mümkün<br />
oluyor. Hatta Workinton gibi farklı illerde<br />
ofisleri bulunan ortak çalışma alanları<br />
sayesinde şehir dışı seyahatlerinde bile<br />
internet, çay/kahve ve ofis ortamı için<br />
araştırma yapmaya gerek kalmıyor.<br />
Tüm bu avantajlar sayesinde ortak<br />
çalışma alanları hizmet sektörünün<br />
diğer kollarında olduğu gibi avukatlık<br />
dünyasında da hızla yükseliyor.<br />
Coworking sisteminin Türkiye’deki ilk ve<br />
en büyük uygulayıcısı olan Workinton<br />
ofisleri, işletmelere yüzde 90’a varan<br />
oranlarda maliyet avantajları sağlarken,<br />
daha verimli ve bol seçenekli bir çalışma<br />
ortamı sunuyor.<br />
Workinton CEO’su Pınar Massena,<br />
sanal ofislerin sağladığı maliyet<br />
avantajını şöyle özetliyor: “Avukatlar,<br />
meslekleri gereği birden fazla yerde<br />
iş takibinde bulunabiliyor. Dolayısıyla<br />
en kısa zamanda çalışmasını<br />
tamamlaması gerekiyor. Workinton<br />
farklı lokasyonlardaki şubeleri ile<br />
avukatların ihtiyaçlarını karşılıyor.<br />
Ayrıca stresli bir meslek grubu olan<br />
avukatlar, Workinton’da düzenlenen<br />
etkinliklerde hem öğretici, hem de<br />
eğlenceli vakit geçirebilir. Üstelik<br />
Workinton’da ihtiyaçlarına göre aylık<br />
200 liradan başlayan fiyatlarla bir<br />
sanal ofis kiralayabilir. Workinton<br />
çalışma alanlarında her gün iş<br />
yapabilir, misafirlerini ağırlayabilir,<br />
sekreter hizmetlerinden de ücretsiz<br />
faydalanabilirler.”<br />
Pınar Massena, avukatların müvekkilleri<br />
ile özel görüşme yapmaları da gerektiğini<br />
söyleyerek, “Workinton savunma gibi<br />
kutsal görevi olan avukatlar için 2 ila<br />
10 kişi arasında özel görüşme odaları<br />
organize edebiliyor. Bu odaları avukatlar,<br />
saatlik, günlük ve aylık kralayabiliyor.<br />
Kurumsal bir duruş sergilemek isteyen<br />
avukatlar, görüşmelerini bu prestijli<br />
alanlarda yaparak itibarlı bir hizmet<br />
vermiş oluyorlar” şeklinde konuştu.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 30<br />
Avukat Nazlı CAN<br />
[1] Rosetta Uydusu<br />
Uzay<br />
Madenciliğinin<br />
Hukuki Boyutu<br />
Uzay, halen bilinmeyenlerle dolu olabilir. Hatta orada yapılacak<br />
madencilik faaliyetleri için önümüzde uzun yıllar da olabilir. Fakat<br />
bu, uzay madenciliğine dair hukuki altyapının hazırlanmasına<br />
engel değil.<br />
Philae Modülü [2]<br />
Biliyor muydunuz?<br />
İNSANOĞLU İLK KEZ<br />
KUYRUKLU YILDIZA<br />
UZAY ARACI İNDİRDİ!<br />
Avrupa Uzay Ajansı tarafından 02 Mart 2004 günü Ariane 5 adlı<br />
füzeyle fırlatılan Rosetta Uydusu [1] ve taşıdığı minik iniş modülü<br />
Philae [2] , Güneşin etrafında 5 kez döndükten sonra yaklaşık<br />
6,4 milyon kilometrelik yolculuğunu 2014 yılında tamamlayarak<br />
67P [3] isimli kuyruklu yıldıza ulaştı.<br />
İniş modülü Philae 12 Kasım 2014 günü saat 08.35’de<br />
Rosetta’dan ayrıldı ve yaklaşık 1 metre/saniye hız ile 67P<br />
kuyruklu yıldızına yaklaştı. İlk olarak saat 15.33’de 67P kuyruklu<br />
yıldızına iniş yaptı ama iki defa geri sekti ve hedeflenen iniş<br />
bölgesinden çok öteye uygun olmayan bir durumda 67P’ye<br />
konumlanıp bilimsel çalışmalarına başladı.<br />
Kendisinden zaman zaman haber alınabilen Philae, kuyruklu<br />
yıldızın temel yapıtaşları hakkında bilim dünyası için oldukça<br />
önemli bilgiler paylaştı. 67P isimli kuyruklu yıldızın etrafında tur<br />
atmaya devam eden ana araç Rosetta ise 30 Eylül 2016’da 67P<br />
kuyruklu yıldızına intihar dalışı yaparak misyonunu tamamladı.<br />
67P Kuyruklu Yıldızı [3]<br />
Boyu 4.3 Km / En Geniş Yeri 4.1 Km<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 31<br />
İktisadi ve teknolojik gelişim için<br />
elzem olan çok sayıda elementin<br />
Dünyamız’da sınırlı bulunması<br />
dolayısıyla belki de 50-60 yıl<br />
içerisine tükenmesi beklenmektedir.<br />
Bu nedenle alternatif arayışlara<br />
girilmiş ve bunların tedariki ile ilgili<br />
uzaya yönelme fikri ortaya atılmıştır.<br />
Bazı bilim insanları tarafından<br />
asteroidlerle Dünyamız’a gelmiş<br />
olduğu iddia edilen altın, kobalt,<br />
demir, manganez, molibden, nikel,<br />
osmiyum, palladyum, platin, renyum,<br />
rodyum, ruthenyum ve tungsten<br />
gibi çok sayıda elementin bilhassa<br />
Dünya’ya yakın asteroidlerden<br />
tedarik edilebilmesi için çalışmalar<br />
başlatılmıştır.<br />
NASA’nın tahminlerine göre<br />
Dünya’ya yakın 10.000 civarında<br />
asteroid bulunmaktadır ve<br />
içlerindeki cevherin değeri<br />
trilyon Dolar’ın üzerindedir. Tüm<br />
bu bilimsel ve iktisadi veriler,<br />
uzay ve asteroid madenciliği<br />
alanında firmaların kurulmasına<br />
ve bu alandaki çalışmaların<br />
hızlanmasına yol açmıştır. Henüz<br />
madencilik faaliyetleri aktif olarak<br />
başlamamışken hukuki olarak en<br />
somut adım ise 25 Kasım 2015’te<br />
ABD tarafından atılmıştır.<br />
Dönemin ABD Başkanı Barack<br />
Obama “Uzay Yasası” adıyla bilinen<br />
ve asteroid ve uzay madenciliğine<br />
ilişkin hükümler ihtiva eden yasayı<br />
imzalayarak A.B.D. firmalarının ve<br />
vatandaşlarının uzay madenciliği<br />
yapmalarının önünü açmıştır. Peki<br />
uzayda madencilik faaliyetlerinin<br />
yürütülmesi hukuka uygun mudur?<br />
“Uzay Çağı”nın 4 Ekim 1957’de<br />
SSCB yapımı Sputnik 1’in<br />
fırlatılmasının ardından başladığı<br />
kabul edilmektedir. Sputnik’ten<br />
önce de “Uzay Hukuku” ile ilgili<br />
birtakım çalışmalar mevcuttu,<br />
ancak fırlatmadan sonra bu<br />
çalışmalar oldukça hız kazandı. Bu<br />
dönemde uzay hukuku ile ilgili temel<br />
düzenlemeleri yapan Birleşmiş<br />
Milletler’in “Uzayın Barışçıl Amaçlarla<br />
Kullanımı Komitesi”, beş temel<br />
uluslararası sözleşme ile beş ilke ve<br />
bildirge tanzim etti.<br />
Uzay madenciliğinin bu<br />
antlaşmalardan bilhassa 1967 tarihli<br />
“Ay ve Diğer Gökcisimleri Dahil<br />
Uzayın Keşif ve Kullanılmasında<br />
Devletlerin Faaliyetlerini Yöneten<br />
İlkeler Hakkında Antlaşma” (Uzay<br />
Antlaşması)’nın maddelerini ihlal<br />
edip etmediği yönünde çeşitli görüş<br />
ayrılıkları bulunuyor.<br />
Bu maddelerden ilki Antlaşma’nın<br />
uzayın bütün insanlığa tahsis<br />
edilmiş olduğunu, her devletin gök<br />
cisimlerinin bütün bölgelerine serbest<br />
erişim hakkı olduğunu ve iktisadi<br />
veya bilimsel kalkınmışlık düzeyinden<br />
bağımsız uzay faaliyetlerinin bütün<br />
ülkelerin hayır ve menfaatine<br />
yürütüleceğini düzenleyen birinci<br />
maddesidir. Madenciliği sadece<br />
uzay faaliyetlerinde önde gelen<br />
ülkelerin yapabilmesi ve menfaati bu<br />
ülkelerin elde edebilecek oluşu benim<br />
de içinde yer aldığım madenciliğin<br />
hukuka aykırı olduğunu düşünen<br />
hukukçulara göre işbu maddeyi ihlal<br />
etmektedir. Madenciliğin hukuka<br />
uygun olduğunu savunan hukukçular<br />
ise elde edilecek menfaatin tasnif<br />
şeklinin düzenlenmemiş olmasından<br />
ötürü maddenin ihlal edilmediğini öne<br />
sürmektedirler.<br />
Antlaşma’nın 2. maddesi de yine<br />
tartışma konusudur. Şöyle ki söz<br />
konusu maddeye göre; “Ay ve diğer<br />
gökcisimleri dahil, uzay, egemenlik<br />
ilanı, kullanma veya işgal suretiyle<br />
veya diğer herhangi bir suretle milli<br />
iktisaba konu olamaz.”<br />
Uzayda devletlerin egemenlik<br />
iddiası değil ancak gerçek kişilerin<br />
bir kısmı gülünç çeşitli ilginç mülkiyet<br />
iddiaları olmuştur. Amerikalı Dennis<br />
Hope, Ay’ın kendisine ait olduğunu<br />
iddia ederek ABD’ye, eski SSCB’ye ve<br />
B.M.’ye bu durumu bildiren mektup<br />
göndermiş ve 55.000 U.S.D.’lik çöp ve<br />
depolama ücreti istemiştir.<br />
NEAR Shoemaker uzay aracının<br />
433 Eros asteroidine 2001’deki<br />
inişini takiben Gregory Nemitz isimli<br />
bir kişi ise kendisine ait “Orbital<br />
Development” isimli şirketin bu<br />
asteroidin maliki olduğunu iddia<br />
etmiş ve NASA’dan her dünya yüzyılı<br />
için 20 U.S.D.’lik depolama ve park<br />
ücreti isteyerek mülkiyet iddiasıyla<br />
ilgili dönemin Amerikan Dışişleri<br />
Bakanı Colin Powell’a mektup<br />
göndermiştir. Reno Nevada da açtığı<br />
dava reddedilen Nemitz benzer<br />
davaları açmaya devam etmiş olsa<br />
da nihayet 2005’te bu ısrarından<br />
vazgeçmiştir. Bu gibi örneklerin<br />
yanısıra doğrudan asteroidlerin<br />
mülkiyeti ile ilgili bazı davalar da<br />
mevcuttur. Mesela; Iowa’daki Forest<br />
City’e 1890’da düşen bir meteorit ve<br />
Oregon’a düşmüş olan Willamette<br />
meteoriti ile ilgili mahkeme mülkiyet<br />
konusunda toprak sahibinin lehine<br />
karar vermiştir.<br />
Uzayda mülkiyet iddialarının<br />
yaygınlığı dolayısıyla Uluslararası<br />
Uzay Hukuku Enstitüsü (IISL) 2004<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 32<br />
ve 2009 yıllarında uzayda mülkiyet<br />
hakkı iddialarına ilişkin bildiriler<br />
yayınladı ve devletlerin özel hukuk<br />
kişilerinin yapacakları faaliyetleriyle<br />
ilgili uluslararası sorumluluğa sahip<br />
olduğunu; özel hukuk kişilerinin<br />
yetkilendirilmesinin ve denetiminin<br />
de yine devletlerin sorumluluğunda<br />
olduğunu; bununla birlikte uzayda<br />
mülkiyet hakkının olmayacağını ifade<br />
etti. Uzaydaki doğal kaynakların<br />
çıkarımı konusunu da ele alarak IISL;<br />
bu kaynaklarla ilgili bir düzenlemenin<br />
olmaması dolayısıyla BM vasıtasıyla<br />
mevcut uluslararası uzay hukuku<br />
temelinde konunun açıklığa<br />
kavuşturulmasının gerektiğini de<br />
ifade etti.<br />
Uzay madenciliği konusuna yine<br />
dönecek olursak; uzaydan elde<br />
edilecek kaynakların mülkiyete<br />
konu olup olamayacağı da yine bir<br />
başka tartışma konusudur. Uzay<br />
madenciliğini destekleyen hukukçular<br />
Uzay Antlaşması’nın kaynaklarla ilgili<br />
bir malik statüsünü düzenlememesi<br />
dolayısıyla cisimleri elde edenlerin<br />
bunların maliki olacağını ve uzayın<br />
ticari kullanımının Antlaşma ile<br />
engellenmediğini savunmaktadır.<br />
Kanaatimce Uzay Antlaşması’nın<br />
ikinci maddesi uyarınca bu mümkün<br />
değildir.<br />
Bir diğer tartışma, Antlaşma’nın<br />
taraf devletlerin uzay faaliyetlerini<br />
diğer taraf devletlerin mukabil<br />
menfaatini dikkate alarak ve<br />
zararlı bir şekilde kirlenmesini ve<br />
yer dışı maddelerin sokulması<br />
sonucunda yeryüzü ortamında<br />
hasıl olacak zararlı değişmeleri<br />
önleyecek şekilde yürütmelerine<br />
müteallik 9. maddesinden kaynaklı<br />
çıkmaktadır. Diğer devletlerin mukabil<br />
menfaatlerinin ne olduğu ve nasıl<br />
gözetileceği net değildir. Menfaat ile<br />
maddi bir menfaat mi yoksa bilimsel<br />
bir menfaat mi ifade edilmektedir?<br />
Keza yeryüzü ortamında zararlı<br />
değişiklik meydana getirmenin ya<br />
da bunu önleyecek tedbirlerin ne<br />
olduğunun tanımı hususunda da<br />
netlik bulunmamaktadır. Çevre ile<br />
ilgili hassasiyetler konusunda da yine<br />
farklı görüşler mevcuttur.<br />
Söz konusu faaliyetlerin çevreye<br />
zarar vereceğini iddia edenlerin<br />
aksine uzun vadede çevre açısından<br />
uzay madenciliğinin faydalı<br />
olacağı görüşünü savunan kişiler<br />
de vardır. Örneğin; “Sürdürülebilir<br />
Madencilik: Çevrecilik Adına Asteroid<br />
Madenciliğinin Teşviki” isimli<br />
makalesinde Kevin Mac Whorter,<br />
önümüzdeki 60 yıl içerisinde bilim<br />
insanlarının modern endüstri<br />
için elzem olan bazı elementlerin<br />
tükeneceğini beklediğini yazmıştır.<br />
Cep telefonu, laptop bilgisayarlar,<br />
rüzgar türbinleri, güneş paneli gibi<br />
pek çok ürünün ham maddesi olan<br />
platin, çinko, altın, fosfor, indium<br />
gibi pek çok kaynağın tükeneceğini<br />
belirterek bugünkü madencilik<br />
endüstrisinin Dünya’ya çevresel<br />
açıdan çok zarar verdiğini ve bütün<br />
ekosistemin gerek su kirliliği gerekse<br />
ormansızlaşma dolayısıyla tahrip<br />
olduğunu ifade etmiş ve bu nedenle<br />
aslen uzay madenciliğinin çevre için<br />
faydalı olacağını savunmuştur.<br />
Uzay madenciliği demişken; bir<br />
başka zengin kaynak olan Ay’dan<br />
da kısaca bahsetmekte de fayda<br />
var. Dünyadaki gibi koruyucu bir<br />
manyetik alanı olmayan Ay’a güneş<br />
rüzgarlarıyla yüklü miktarlarda<br />
Helium 3 gelmektedir. Bu izotopun<br />
radyoaktif olmaması ve de<br />
tehlikeli atıklar oluşturmaması<br />
dolayısıyla güvenli bir nükleer enerji<br />
oluşturabileceği düşünülmektedir.<br />
(Helium 3’ün güvenliliğinin aksini iddia<br />
eden Frank Close gibi teorik fizikçiler<br />
de mevcut.)Çin’in bilhassa hakim<br />
olduğu seryum, lantan, neodimiyum,<br />
praseodimyum gibi ileri teknoloji<br />
ürünlerinde kullanılan kaynakların<br />
da yine Ay’da yüklü miktarlarda<br />
olduğu tahmin edilmektedir. Bu<br />
nedenle Ay da madencilik faaliyetleri<br />
ile ilgili önemli bir kaynak olarak<br />
görülmektedir. Bugün Rusya uzay<br />
programı uyarınca Ay’ın keşfi için<br />
uzay aracı fırlatarak Dünya’ya<br />
materyaller getirmek üzerinde<br />
çalışmaktadır. Rus bilimadamları<br />
Ay’ı aynı zamanda diğer gezegenlere<br />
seyahat için merkez olarak kullanma<br />
konusunu da değerlendiriyorlar.<br />
Avrupa Uzay Ajansı da yine Güneş<br />
Sistemi’ndeki görevlerde daha<br />
uzak noktalara gidebilmek için Ay’ı<br />
kullanmayı düşünmektedir. Özel<br />
sektör ise Ay’dan Helium3 yerine su<br />
alarak yakıt elde etmeyi hedefleri<br />
arasına eklemiş durumda. Örneğin<br />
Shackletonenergy isimli şirket,<br />
2020’li yıllarda Ay’daki suyu alıp<br />
Dünya’nın LEO yörüngesindeki yakıt<br />
istasyonuna getirmeyi planlıyor. Zira<br />
hidrojen ve oksijen sıvı hale getirildiği<br />
takdirde uzay aracı için çok etkili bir<br />
yakıttır. Çin ve Hindistan da Ay’da<br />
madencilik yapmayı planlayan diğer<br />
ülkeler olarak sıralanıyor. Çin, bu yıl<br />
içinde Chang’e 5’i fırlatarak Ay’dan<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 33<br />
2 kg’lık toprak ve kaya parçası alıp<br />
Dünya’ya getirmeyi ve incelemeyi<br />
planlıyor. Ay ile ilgili hukuki<br />
düzenlemelere gelecek olursak; Ay ile<br />
ilgili düzenlemeler daha sarihtir. Zira<br />
Ay Anlaşması’nda açık denizlerdekine<br />
benzer bir rejim düzenlenmiştir ve<br />
Ay’ın yüzeyinden veya yüzeyinin<br />
altından çıkarılan doğal kaynaklar<br />
hiçbir devlete, kuruma vs. ait<br />
olmayacaktır. Bu kaynaklar insanlığın<br />
ortak mülküdür ve kaynak çıkarımı ile<br />
ilgili bir uluslararası rejim mevcuttur.<br />
Ancak Türkiye’nin de tarafı olduğu Ay<br />
Anlaşması (1979) uzay faaliyetlerini<br />
yürüten ülkelerin tarafı olmadığı çok<br />
az sayıda ülkenin kabul ettiği bir<br />
anlaşmadır. Bugün asteroidlerden<br />
maden çıkarılması ile ilgili yasayı<br />
çıkarmış olan ABD’nin Ay Anlaşması<br />
ile ilgili tutumuna gelince; her ne<br />
kadar ilk başta dönemin Amerikan<br />
Başkanı Carter tarafından söz<br />
konusu anlaşma desteklenmişse<br />
de sonrasında bu anlaşmanın uzay<br />
kaynaklarının edinimi ile ilgili her türlü<br />
özel sektör faaliyetlerini tıkayacağı<br />
uyarısı üzerine taraf olunmamıştır.<br />
Madencilik ile ilgili tartışmalar<br />
sürerken dönemin Amerikan Başkanı<br />
Barack Obama madencilikle ilgili<br />
düzenlemeler içeren yasayı 25 Kasım<br />
2015’te imzaladı. Aslında kabul<br />
edildiği için dikkat çekmiş olsa bile<br />
benzeri bir girişim daha evvelden<br />
de olmuştu. Şöyle ki; “Uzayın<br />
Derinliklerindeki Kaynakların Keşfi<br />
İçin Amerikan Uzay Teknolojileri<br />
Yasası” 2013-2014 Kongre<br />
döneminde teklif edilmiş, ancak<br />
reddedilmişti. Amerikan Temsilciler<br />
Meclisi’nin Bilim, Uzay ve Teknoloji<br />
Komitesi’nin Uzay Alt Komitesi’ne<br />
10 Eylül 2014’te yazılı olarak<br />
görüş sunmuş olan Joanne Irene<br />
Gabrynowicz konunun hukuki boyutu<br />
ile ilgili tespitlerde bulunmuştu.<br />
Gabrynowicz, sivillerin eylemlerinin<br />
hukuki sorumluluğunun Uzay<br />
Antlaşması’nın tarafı olarak Amerikan<br />
Hükümeti’ne ait olduğunu, bu<br />
4<br />
Çin, bu yıl içinde Chang’e 5’i fırlatarak Ay’dan<br />
2 kg’lık toprak ve kaya parçası alıp Dünya’ya<br />
getirmeyi ve incelemeyi planlıyor.<br />
Biliyor muydunuz?<br />
Tarih 11 Aralık 1972’yi gösterirken, Apollo 17 aya iniş yaptı. Bu insanoğlunun son ay seyahati<br />
değildi, ancak aya giden insanlı uzay araçları için yörüngeden çıkılan son sefer oldu.<br />
Apollo 17 ay yüzeyine Orion kapsülünü bıraktıktan sonra Astronotlar<br />
kapsülden çıkarak bir dizi bilimsel araştırma yaptı.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
yükümlülüğün federal lisanslandırma<br />
düzenlemeleri ile yerine getirildiğini<br />
ve uzaya giden cisimlerin ABD’de<br />
tescil edilerek Amerikan Yasaları’na<br />
tabi olduğunu, ancak yörünge üzeri<br />
lisanslandırmayı yapan bir otoritenin<br />
olmadığını belirtmiştir. Fırlatma ve<br />
Dünya’ya geri giriş ile ilgili olarak FAA<br />
(Amerikan Federal Havacılık Dairesi)<br />
lisanslandırma yetkisine sahipken<br />
yörüngede bir süre kalacak olan<br />
özel sektör cismini lisanslandırma<br />
yetkisine sahip değildir.<br />
Uluslararası antlaşmalar<br />
çerçevesindeki olası neticelerine<br />
ilişkin olarak ise Gabrynowicz<br />
uluslararası uzay hukukunun<br />
gelişiminde “opinio juris”in önemli<br />
olduğunu belirtmiş ve söz konusu<br />
yasa teklifinin muğlak olması<br />
dolayısıyla çekişmeli neticeler<br />
doğurabileceğini ifade etmiştir.<br />
Gabrynowicz’e göre Antlaşma<br />
sarih bir şekilde toprak edinmeyi<br />
ve egemenliği yasaklamışken<br />
doğal kaynakların edinimi ile ilgili<br />
net değildir. Ancak kaynakların<br />
çıkarılması uzayın “kullanımı” içinde<br />
değerlendirilebilir diye görüşünü<br />
sunmuştur. Buna karşın söz konusu<br />
kaynakların çıkarılması hususunu<br />
“kullanım” içinde değerlendirmek<br />
mümkün olsa dahi mülkiyetlerinin<br />
kime ait olacağı muğlaktır. Bu<br />
yasanın reddinden kısa bir süre<br />
sonrasında ise 2015’teki yasa<br />
çıkarılmıştır. Yasa uyarınca<br />
Amerikan vatandaşlarının ticari uzay<br />
faaliyetlerinin ve uzay kaynaklarını<br />
edinimlerinin kolaylaştırılması teşvik<br />
edilmektedir. ABD’nin uluslararası<br />
yükümlülükleri ile uyumlu olarak<br />
uzayın keşfi ve de uzay kaynaklarının<br />
edinimini ile ilgili kamusal engellerin<br />
kaldırılması gerekliliği düzenlenmiştir.<br />
Söz konusu faaliyetler ABD’nin<br />
uluslararası yükümlülüklerine uygun<br />
olarak ve de Federal Hükümet’in<br />
yetkilendirmesi ve denetimi altında<br />
yapılacaktır. İşbu yasa uyarınca<br />
madencilik faaliyeti yapanların uzay<br />
kaynağının veya asteroidin maliki<br />
olabilecekleri, bunları nakledebilme,<br />
kullanabilme ve satabilme haklarının<br />
da yine ABD’nin uluslararası<br />
yükümlülüklerine ve ilgili hukuk<br />
kurallarına uygun olarak bulunduğu<br />
kabul edilmiştir.<br />
Ayrıca ABD’nin herhangi bir<br />
gök cismi üzerinde egemenlik<br />
hakkının veya yargı yetkisinin veya<br />
gökcisminde mülkiyet hakkının<br />
olduğunun anlaşılmamasına da vurgu<br />
yapılmıştır. IISL Amerika Birleşik<br />
Devletleri’nin yeni yasasını ele alarak<br />
20 Aralık 2015’te konsensus ile kabul<br />
etmiş olduğu uzay kaynaklarının<br />
madenciliğine ilişkin görüşünde ise<br />
şu tespitleri yapmıştır: Yörünge alanı<br />
da dahil olmak üzere bir bölge/alan<br />
(territory) almak yasaktır ancak<br />
kaynak alımı konusu net değildir.<br />
Uzay Antlaşması’nın, uzayın eşitlik<br />
ilkesine uygun herhangi bir ayırım<br />
yapılmaksızın keşif ve kullanımı ile<br />
ilgili maddesindeki “serbest kullanım”<br />
kavramının içine gök cisimlerindeki<br />
mineraller ve su dahil “yenilenemeyen<br />
doğal kaynaklar”ın alınması/<br />
tüketilmesi dahil midir değil midir<br />
konusu net değildir ve bu konuda<br />
herhangi bir uluslararası anlaşma<br />
bulunmamaktadır.<br />
Kaynaklarla ilgili daha kısıtlayıcı<br />
düzenlemeler içeren Ay Antlaşması<br />
ise çok az sayıda devlet tarafından<br />
kabul edilmiştir ve burada<br />
düzenlenmiş olan doğal kaynakların<br />
dağıtımı ile ilgili rejimin teamül<br />
haline geldiği de söylenemez.<br />
Dolayısıyla ABD yasasının Uzay<br />
Antlaşması’nın bir yorumu olarak<br />
değerlendirmesi mümkündür. Yine<br />
bu sebepten madencilik faaliyetleri<br />
gök cisimleri üzerinde egemenlik<br />
hakkı iddia etmek şeklinde telakki<br />
edilmemiştir. Bu hususta ABD’nin<br />
ilgili düzenlemesindeki uluslararası<br />
düzenlemelere uygunluk ile ilgili<br />
maddesine de atıfta bulunulmuştur.<br />
ABD’nin yasasını takiben Şubat<br />
2016’da bu kez Lüksemburg, uzay<br />
madenciliği ile ilgili destekleyici<br />
adımlar atacağını duyurdu. Yaklaşık<br />
200 milyon Euro’luk bütçe ayıran<br />
Lüksemburg, uzay madenciliği<br />
faaliyetlerini düzenleyen bir yasal<br />
düzenlemeyi yürürlüğe koymayı<br />
planlıyor. Ancak Amerikan yasasından<br />
farklı olarak Lüksemburg’da yerleşik<br />
yerli/yabancı tüm şirket ve şahıslar<br />
kanunun sağladığı haklaradan<br />
faydalanabilecek . Hatta Lüksemburg<br />
bu konuda iddialı bir şekilde uzay<br />
kaynakları ile ilgili Silikon Vadisi<br />
olmayı hedeflediğini de belirtiyor.<br />
Uzay madenciliği faaliyetlerini<br />
gerçekleştirmeyi planlayan Deep<br />
Space Industries ve de Planetary<br />
Resources da Lüksemburg’da faaliyet<br />
göstermek üzere teşvik edildi ve<br />
söz konusu şirketlerle anlaşmalar<br />
imzalandı. Birleşik Arap Emirlikleri,<br />
Avustralya ve bazı başka ülkelerin de<br />
yakın zamanda uzay madenciliğine<br />
ilişkin bir yasal düzenlemeler yapması<br />
beklenilmektedir.<br />
Av. Nazlı CAN<br />
İstanbul Barosu Havacılık Ve Uzay<br />
Komisyonu Başkanı<br />
nazli@can.aero<br />
www.hplusdergi.com
Özel Adli Bilişim Danışmanlığı Veri Kurtarma Hizmetleri Güvenli Veri İmha Bilişim Suçlarının İncelenmesi<br />
Internet Web Sayfası İncelenmesi Eposta İncelemesi ve IP Tespiti Kredi Kartı Dolandırıcılığı<br />
CD/DVD, Kredi kartı, SIM kart, Takograf Kartı İncelemesi Bilgisayar, Hard Disk İncelemesi<br />
Cep Telefonu İncelemesi Şifreleme ve Şifre Çözümleme Güvenlik Kamera Sistemlerinin İncelenmesi<br />
FSEK Kapsamında Lisanssız Yazılımların İncelenmesi<br />
www.fidescfi.com.tr<br />
A. Yıldız Posta Cad. No: 14 Emel Apt. D:102 34349 Gayrettepe - İstanbul T. + 90 212 275 08 65 F. + 90 212 217 79 34<br />
P. info@fidescfi.com.tr
www.hplusdergi.com
Sayfa 37<br />
Uzman Klinik Psikolog Yasemin OZAN, MA, MSc<br />
Iş Yaşamında<br />
Stres ve<br />
Baş Etme<br />
Yolları<br />
ŞÜPHESIZ, AVUKATLAR<br />
YALNIZCA HUKUK KURAL<br />
VE KURAMLARI ILE<br />
MESLEK YAŞAMLARINI<br />
SÜRDÜRMEZ. AVUKAT –<br />
MÜVEKKIL ETKILEŞIMI<br />
VE BU ETKILEŞIM<br />
SONUCU ORTAYA ÇIKAN<br />
“KARŞIT TARAFLAR<br />
ILE ILETIŞIM SÜRECI”,<br />
BERABERINDE<br />
İntikam, Öfke, Kin, Hırs,<br />
Nefret ve Kıskançlık<br />
GIBI NEGATIF<br />
DUYGULARLA<br />
BAŞ ETME<br />
ZORUNLULUĞUNU DA<br />
GETIRIR.<br />
Tüm bu iletişim ve etkileşim<br />
sürecini düzenleyici kanun<br />
ve uygulamalar ışığında<br />
yönetmek durumunda<br />
olan avukatlar, iş yaşamına özgü<br />
rekabet, performans kaygısı, statüyü<br />
koruma ve kaybetme endişesi ya da<br />
ekonomik sıkıntılar gibi diğer baskı<br />
faktörleriyle de mücadele etmek<br />
durumunda kalabilir.Bu faktörler aynı<br />
zamanda strese yol açan en belirgin<br />
nedenlerdendir.<br />
Her bir birey stres karşısında<br />
farklı reaksiyon verir. Bazı kişiler<br />
iş yaşamında karşılaştıkları stres<br />
faktörleri ile baş edebilirken bazı<br />
kişiler zorlanırlar. Bazıları da baskıyı<br />
çok fazla bulup boyun eğerler.<br />
Aşırı stres, kaygı ve baskı, kişilere<br />
yaşamlarının kontrolünün kendi<br />
ellerinden çıktığı sinyalini verir ve<br />
bu durumda kişiler ya bedensel ya<br />
da ruhsal olarak bu duruma tepki<br />
vermeye başlarlar. Aslında stres,<br />
kişinin yaşamını kaldırabileceği<br />
yükten çok daha fazlasının olduğunu<br />
algılama biçimidir de. Bu durumda<br />
ister istemez kişinin ya psikolojik<br />
bağışıklık sistemi ya da fiziksel<br />
bağışıklık sistemi düşer ve içinde<br />
bulunduğu duruma reaksiyon verir.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 38<br />
Yapılan bazı araştırmalar, düşük<br />
miktarda stresin yaşamımızın<br />
devamlılığı için gerekli olduğu<br />
yönündedir. Fakat günümüzde<br />
özellikle iş yaşamında yaşanan aşırı<br />
baskı, performans kaygısı, statüyü<br />
koruma ve kaybetme endişesi ile<br />
ekonomik sıkıntılar, kişilerin psikolojik,<br />
duygusal ve fiziksel sağlığı üzerinde<br />
önemli bir etki oluşturmaktadır.<br />
“Adrenalin ve Glükokortikoid” Bu<br />
iki hormon ve stres tepkisi hayatta<br />
kalmamız için oldukça önemlidir.<br />
Fakat beklenenin üzerinde stres<br />
kişinin yaşamını fiziksel ve ruhsal<br />
olarak tehdit etmeye başlar. Kişinin<br />
yüksek düzeyde stres faktörü ile karşı<br />
karşıya kalmasının yanı sıra olayları<br />
algılayış biçimi de stres düzeyinin<br />
artmasında belirgin rol oynamaktadır.<br />
Kuzey Carolina’da 1980’li yılların<br />
sonunda yapılan bir araştırmada<br />
stresin yol açtığı fiziksel, zihinsel ve<br />
duygusal sıkıntıların başında şunlar<br />
geliyor;<br />
Stres= Ülser<br />
Stres= Damar Sertliği<br />
Stres= Atardamar Duvarında<br />
Zedelenme<br />
Stres= Kalp Krizi<br />
Kronik Stres= Hipokampüste<br />
Küçülme, Öğrenme ve Hafızaya Zarar<br />
Verme<br />
Şiddetli Akut Stres= Çok İyi Bilinen<br />
Bilgilerin Kısa Zaman Diliminde<br />
Hatırlanmasını Zorlaştırır.<br />
“PROFESYONEL<br />
YAŞAM VE<br />
IŞ HAYATINA<br />
ILIŞKIN<br />
GEREKLILIKLERI<br />
GÖZ ARDI<br />
ETMEK<br />
GÜNÜMÜZ<br />
DÜNYASINDA<br />
PEK OLASI<br />
GÖZÜKMEMEKLE<br />
BIRLIKTE<br />
Bu Gerçek ile<br />
Yaşarken,<br />
STRES<br />
DÜZEYIMIZI<br />
AZALTABILMEK<br />
VE STRES ILE<br />
BAŞ EDEBILMEK<br />
MÜMKÜNDÜR.”<br />
4<br />
Stres ile<br />
Baş Etmek<br />
İçin<br />
1- OLAYLARA TAKILMAYIN!<br />
Kişiler, genelde yaşamlarındaki<br />
bir veya iki olaya takılır ve bu olay<br />
ile ilgili stres düzeylerini olması<br />
gerektiğinden çok daha yukarı<br />
çıkarır.<br />
Büyük fotoğrafa bakmaya<br />
çalışmak kişileri gerçekliğe<br />
çekmede pek çok kez fayda sağlar.<br />
Özellikle uzun süreli stres kaygı<br />
düzeyimizi de yükselttiği için<br />
öğrenme ve hatırlama güçlüğü<br />
yaşamamıza neden olabilir.<br />
Bu nedenle iş yaşamında<br />
“yapılması gerekenler listesi”<br />
yapmak, bu sorun ile baş etmede<br />
fayda sağlar. Kişinin kendisine iş<br />
yaşamının dışında ödül vermesi, bir<br />
yaşam oluşturması ya da var olan<br />
yaşamını canlandırması, stresin<br />
olumsuz etkilerini azaltmasına<br />
yardımcı olur.<br />
2- NEFES EGZERSİZLERİ!<br />
Nefes alışınız sık ve sığ olmamalı<br />
mümkün olduğunca derin şekilde<br />
olmalı. Doğru nefes almak kişiyi<br />
sakinleştirir ve stres belirtilerini<br />
azaltır. Doğru nefes almayı<br />
öğrenmek zaman ister, pratik<br />
yapmayı gerektirir.<br />
www.hplusdergi.com
Temel İpucu<br />
Sayfa 39<br />
STRES VE MİZAH ARASINDAKİ İLİŞKİ<br />
UYKU VE STRES ARASINDAKİ İLİŞKİ<br />
3- ANDA KALIN VE ENDİŞELENMEYİN!<br />
Gelecek için endişelenmek<br />
ya da geçmiş için pişmanlık<br />
duymak bizi stres içinde tutar ve<br />
yaşadığımız andan keyif almamızı<br />
engeller. Sadece anda kalmayı<br />
becerebilirsek stresi biraz olsun<br />
uzaklaştırabiliriz.<br />
Endişelenmek için 10 dakika<br />
yeterli bir zamandır. Bu nedenle<br />
bir konu ile ilgili endişelenmek için<br />
kendimize 10 dakika vermeye ve<br />
sonrasında kendimizi durdurmaya<br />
çalışmak önemlidir. Endişelerinizle<br />
randevulaşın, bu randevu haricinde<br />
endişelendiğiniz konu aklınıza<br />
geldiğinde, randevu zamanınıza<br />
erteleyin.<br />
4- BEDENİNİZE ÖNEM VERİN!<br />
Yemek, uyku ve düzenli egzersiz<br />
stres ile baş etmede önemli<br />
yollardandır.<br />
Vücudunuzu sağlıklı, dengede<br />
ve dinç tutmak için kaçınmanız<br />
gerekenler ise şeker, nikotin,<br />
alkol ve kafeindir. Bunlar<br />
vücudu gereğinden fazla uyarır,<br />
bununla birlikte stres zamanında<br />
Glükokortikoid ve adrenalin<br />
hormonlarının artışını kolaylaştırır.<br />
İyi bir kahkaha sonrasında bir<br />
rahatlama ve iyi bir hisse sahip<br />
olduğumuzu hiç fark ettiniz mi?<br />
Peki iyi bir his ve rahatlama dışında<br />
beynimizde neler oluyor? Samimi bir<br />
kahkaha pozitif duygular vermenin<br />
yanı sıra solunum ve abdominal<br />
bölgedeki kas fonksiyonlarını<br />
düzenler, kas gerginliğini azaltır,<br />
yaşanılan psikolojik stres<br />
faktörlerinin etkisini azaltır ve<br />
öğrenme zorluğunu azaltır.<br />
İyi bir kahkaha beyin fonksiyonlarını<br />
ve oksijen alımını arttırır; dolayısıyla<br />
beyinde daha fazla endorfin<br />
hormonunun salgılanmasını sağlar.<br />
Ayrıca iyi bir kahkaha stres hormonu<br />
olarak bilinen kortizol, epinefrin ve<br />
diğer stres hormonlarının düzeyini<br />
azaltır. Sonuç olarak, mizahın negatif<br />
duygularımızı azaltması, kişiler arası<br />
ilişkileri güçlendirmesi ve dolayısıyla<br />
stres algısını azaltması açısından<br />
önemli bir görevi vardır. Uyku<br />
yoksunluğu ise stres bağlantılı ruhsal<br />
bozuklukların artmasına neden olur.<br />
Yoğun iş temposu ve stresli<br />
bir hayat mücadelesinin önemli<br />
sonuçlarından birisi de uyku<br />
sorunlarıdır. Hiç düşündünüz mü<br />
neden uykusuz bir gecenin ardından<br />
stresli durumlar olduğundan daha<br />
kötü görünür? Aynı zamanda tam<br />
aksi de mümkündür. İyi bir uyku,<br />
mükemmel fikir ve çözümleri de<br />
beraberinde getirir. Yetersiz uyku<br />
sadece zihinsel fonksiyonlarımızı<br />
değil aynı zamanda bedensel<br />
fonksiyonlarımızı da olumsuz etkiler.<br />
Örneğin, dört saat ile sınırlanan<br />
kötü bir uyku ile geçen bir gece<br />
sonunda kan dolaşımımız artar<br />
ve kardiyovasküler sistemi<br />
fonksiyonlarımız azalır. Kronik ağrılar<br />
ve in amatuvar hastalıklara olan<br />
direncimiz azalır; yetersiz uyku ile<br />
insülin direncimizin düşmesi ise<br />
diabete kapı açar.<br />
Uyku yoksunluğu stres bağlantılı<br />
ruhsal bozuklukların artmasına ve<br />
zorluklarla baş etme becerilerimizin<br />
azalmasına neden olur. Sonuç olarak;<br />
yetersiz uyku hayati riskin artması ile<br />
birebir bağlantılıdır.<br />
Uyku düzenini sağlamak ve<br />
bedenimizin negatif bağışıklık<br />
tepkisini azaltmak için uyku<br />
hijyeni oldukça önemlidir. Uyku<br />
düzeninin kişinin kendisi tarafından<br />
değerlendirilmesi, iyi bir uykuya engel<br />
olan bariyerlerin tanımlanması ve<br />
kaliteli uyku ipuçlarının uygulanması<br />
önemlidir. Sağlıklı alınan bir uykunun,<br />
kronik, faturası ağır olan ağır<br />
hastalıkları önleme konusunda etkili<br />
olduğu bilinmektedir. Özetle, alınan<br />
iyi bir uykunun vücut fonksiyonları<br />
üzerindeki etkisi yadsınamaz bir<br />
gerçektir.<br />
Uzman Klinik Psikolog<br />
Yasemin OZAN, MA, MSc<br />
info@yaseminozan.com<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
RTAK V<br />
Evlilikte Yolları Ayırırken<br />
Sayfa 40<br />
Velayete<br />
Ortak Olmak<br />
GEÇTIĞIMIZ<br />
ŞUBAT AYINDA,<br />
YARGITAY 2. HUKUK<br />
DAIRESI’NIN ORTAK<br />
VELAYET ILE<br />
ILGILI VERDIĞI BIR<br />
KARAR OLDUKÇA<br />
SES GETIRDI.<br />
HUKUKÇULAR<br />
KENDI ARALARINDA<br />
BU IŞIN HUKUKI<br />
BOYUTLARINI<br />
TARTIŞIRKEN,<br />
ÇOĞU GAZETE<br />
“Velayette Devrim”<br />
BAŞLIĞI ILE<br />
KONUYA DIKKAT<br />
ÇEKTI.<br />
Yargıtay 2. HD. tarafından<br />
verilen kararda, ortak velayet<br />
düzenlemesinin Türk kamu<br />
düzenine açıkça aykırı olup<br />
olmadığı değerlendirilmiş ve ortak<br />
velayetin Türk kamu düzenine açıkça<br />
aykırı olduğunu, Türk toplumunun<br />
temel yapısı ve temel çıkarlarını<br />
ihlal ettiğini söylemenin mümkün<br />
olmadığı belirtilmiştir. Kararın hukuki<br />
dayanağı olarak da Avrupa Konseyi üye<br />
devletlerinin taraf olduğu, İnsan Hakları<br />
ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair<br />
Sözleşme’ye ilave adımlar kapsamında<br />
düzenlenen ek protokol gösterilmiştir.<br />
11 No.lu Protokol ile Değişik İnsan<br />
Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya<br />
Dair Sözleşme’ye Ek 7 No.lu Protokolün<br />
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna<br />
Dair Kanun 25.03.2016 tarihinde yürürlüğe<br />
girmiştir.<br />
Ek 7 No.lu Protokolün “Eşler Arasında<br />
Eşitlik” başlıklı 5. maddesine göre<br />
“Eşler, evlilik bakımından, evlilik<br />
süresince ve evliliğin bitmesi halinde,<br />
kendi aralarındaki ve çocuklarıyla olan<br />
ilişkilerinde, özel hukuk niteliği taşıyan<br />
hak ve sorumluklar açısından eşittir. Bu<br />
madde, devletlerin çocuklar yararına<br />
gereken tedbirleri almalarına engel<br />
değildir.”<br />
Bilindiği üzere, Anayasa’nın 90.<br />
maddesi gereğince, usulüne göre<br />
yürürlüğe konulmuş milletlerarası<br />
andlaşmalar kanun hükmündedir ve<br />
usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel<br />
hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası<br />
andlaşmalarla kanunların aynı konuda<br />
farklı hükümler içermesi nedeniyle<br />
çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası<br />
andlaşma hükümleri esas alınır.<br />
Yargıtay tarafından ortak velayet<br />
konusunda verilen ilk karar olmasına<br />
rağmen, daha önce Yerel Mahkemelerce<br />
ortak velayet konusunda verilen kararlar<br />
olduğu bilinmektedir. Daha önce 2009<br />
yılında İzmir’de ortak velayet kararı<br />
verildiği gibi sonrasında da bazı Aile<br />
Mahkemesi hakimleri tarafından ortak<br />
velayet kararı verilmiştir. Yukarıda<br />
bahsettiğimiz Protokolün mevcut<br />
olmadığı dönemde de, yine taraf<br />
olduğumuz milletlerarası andlaşmalar<br />
çerçevesinde hakim tarafından<br />
ortak velayet kararı verilebileceği<br />
savunulmaktaydı. Hatta doktrinde<br />
RTAK VELAYET, İSVİÇRE, BELÇİKA,
ELAYET<br />
Sayfa 41<br />
bir görüş velayeti düzenleyen TMK m.<br />
336/2’de bir istisna boşluğu olduğu,<br />
maddenin amacının çocuğun en<br />
menfaatine olacak düzenlemeyi yapmak<br />
olduğu, bu sebeple de ortak velayet<br />
kararı verilebileceği yönündeydi. Ancak<br />
buna karşılık Yargıtay uygulamasında,<br />
ortak velayetin bizim hukuk sistemimizde<br />
uygulanmasının mümkün olmadığı<br />
yönünde kararlar mevcut olduğu<br />
gibi, ortak velayet içeren yabancı<br />
mahkeme kararlarının tanıma ve<br />
tenfizi de reddedilmekteydi. Yargıtay<br />
tarafından verilen kararın önemi buradan<br />
kaynaklanmaktadır.<br />
Türk Hukuku açısından, 25.03.2016<br />
tarihinde yürürlüğe giren Ek 7 No.lu<br />
Protokol kapsamında artık ortak velayet<br />
ile ilgili hukuki gerekçe daha güçlenmiş<br />
görünmekte. Öncelikle bu milletlerarası<br />
düzenleme ile iç hukukumuzdaki<br />
boşanma sonrası velayet düzenlemesinin<br />
farklı hükümler içerip içermediğine<br />
bakmak gerekir.<br />
TMK. 336. maddesinin düzenlemesi,<br />
boşanmada velayet, çocuk kendisine<br />
bırakılan tarafa aittir şeklindedir. Yani<br />
Medeni Kanunumuz boşanmadan sonra<br />
tekli velayeti kabul etmiştir. Türkiye’nin<br />
kabul ettiği ek protokolde ise evliliğinin<br />
bitmesi halinde, eşlerin kendi aralarındaki<br />
ve çocuklarıyla olan ilişkilerinde, özel<br />
hukuk niteliği taşıyan hak ve sorumluklar<br />
açısından eşit olduğu belirtilmiştir.<br />
Bu düzenlemenin Medeni Kanundaki<br />
düzenlemeden farklı olduğu açıktır.<br />
Çünkü bilindiği gibi velayet, çocukların<br />
şahıslarının ve mallarının korunması<br />
ile temsilleri konusunda tüm hak ve<br />
yükümlülükleri kapsamaktadır. Çocuk<br />
ile ilgili olarak böylesine geniş bir hak<br />
ve sorumluluğu ebeveynlerden sadece<br />
birine bırakmanın, boşanma sonrası<br />
anne ve baba arasında eşitliği bozan bir<br />
düzenleme olduğu açıktır.<br />
Ortak velayet, İsviçre, Belçika, Fransa,<br />
Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nin<br />
çeşitli eyaletlerinde uygulanmaktadır.<br />
Ortak velayet İsviçre’de daha önce<br />
istisna bir düzenleme olarak ancak anne<br />
ve babanın anlaşması ve hakimin bu<br />
anlaşmayı onaylaması halinde geçerli<br />
olan bir uygulamayken, 2014 yılında<br />
yapılan değişiklik ile İsviçre’de genel kural<br />
ortak velayet, istisna ise tekli velayet<br />
olarak kabul edilmiştir.<br />
Ortak velayetin dünyadaki genel<br />
uygulaması, anne ve babanın bizim<br />
sistemimizde yer alan anlaşmalı boşanma<br />
gibi mahkemeye birlikte başvurmaları<br />
ve hakimin de anne ve babanın bu<br />
anlaşmalarını çocuğun yararına kabul<br />
edip onaylamasına bağlanmıştır. Ortak<br />
velayet halinde, yine çocuğun günlük<br />
bakımı tek veli tarafından sağlanmakta,<br />
çocuk bu velinin yanında yaşamakta ve<br />
yine diğer veli ile kişisel görüşme günleri<br />
belirlenmektedir. Ancak veliler, çocuk ile<br />
ilgili olan konularda örneğin yetiştirme<br />
tarzı, eğitim ya da sağlık gibi her<br />
konuda birlikte karar almak zorundadır.<br />
Bir konuda anlaşamamaları halinde<br />
ise yetkili makamlar tarafından karar<br />
alınır. İsviçre’de yetkili makam boşanma<br />
davası devam ederken bu davanın<br />
görüldüğü mahkeme, dava yoksa Çocuk<br />
ve Yetişkinleri Koruma Kurumu adındaki<br />
kurumdur. Yine İsviçre’de çocuğun<br />
bakımını üstlenen veli, günlük ve acil<br />
durumlarda tek başına karar verebilir.<br />
2004 yılından bu yana çeşitli<br />
kurumlarda ortak velayet ile ilgili<br />
çalışmalar yapan ve bu kavramı<br />
anlatmaya çalışan biri olarak, bu kavram<br />
ile ilgili olarak daha çok tartışacağımızı<br />
tahmin etmekteyim. Ancak bütün<br />
dünyada ortak velayet kavramına doğru<br />
bir gidiş bulunmaktadır ve özellikle<br />
boşanma sonrası çocuğu tek tarafa<br />
ait gibi gören görüş değişmektedir.<br />
Bizim kanunlarımızda da buna uygun<br />
düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.<br />
Avukat Ayça ÖZDOĞAN<br />
avukat@aycaozdogan.av.tr<br />
FRANSA, ALMANYA VE AMERİKA<br />
Ortak velayet, Isviçre, Belçika, Fransa, Almanya ve<br />
Amerika Birleşik Devletleri’nin çeşitli eyaletlerinde uygulanmaktadır.
Sayfa 42<br />
OFİS YAŞAMI<br />
İşyerinde<br />
Mutluluğunuzu<br />
Arttıracak Basit Düzenlemeler<br />
ÖNCELİK RENK SEÇİMİNDE<br />
OFİSLERDE KULLANILACAK RENKLER SEÇİLİRKEN,<br />
DÜNYACA ÜNLÜ RENK PSİKOLOĞU ANGELA WRİGHT’IN<br />
TAVSİYELERİNE UYMAKTA FAYDA VAR.<br />
ÖRNEĞİN, Mavi TONLARI ZİHİNSEL<br />
RAHATLAMAYI SAĞLARKEN, Sarı ZİHNİ<br />
HAREKETE GEÇİRİYOR, Kırmızı TANSİYONU YÜKSELTİP KAN<br />
AKIŞINI HIZLANDIRIYOR, Yeşil İSE SAKİNLEŞTİRİYOR.<br />
EĞER OFİSİN RENGİNİ DEĞİŞTİRME ŞANSINIZ YOKSA,<br />
ÇALIŞMA ŞEKLİNİZE UYAN RENKLERDEKİ OBJELERLE ÇALIŞMA<br />
MASANIZI SÜSLEYEBİLİRSİNİZ.<br />
Kaynak: www.huffingtonpost.com/liz-wilkes/happiness-tips_b_5476104.html<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 43<br />
GENÇLİK RUHU GİBİ KOKUYOR<br />
En güçlü duyularımızdan biri olan<br />
kokudan, üretkenliği artırmak için<br />
yeterince yararlanılmıyor. Japonya’da<br />
daktilo kullananlar üzerinde yapılan bir<br />
araştırmada, limon kokusuna maruz kalan<br />
kişilerin %54 oranında daha az hata<br />
yaptığı gözlemlenmiş.<br />
Araştırma farklı kokular denenerek<br />
tekrarlandığında, yasemin için bu<br />
oran %33, lavanta için ise %20 olarak<br />
tespit edilmiş. Çalışma alanınızda<br />
kullanabileceğiniz oda spreyini, su ve<br />
esansiyal yağları karıştırarak kendiniz de<br />
kolayca hazırlayabilirsiniz.<br />
ORTAM SICAKLIĞINI ARTTIRIN<br />
GÜN IŞIĞINDAN FAYDALANIN<br />
Amerikan Ulusal Yenilenebilir Enerji<br />
Laboratuvarı’nın yaptığı çalışmaya<br />
göre, gün ışığında çalışmak kişinin<br />
yaratıcılığını ve verimliliğini belirgin<br />
derecede artırıyor.<br />
Chicago Northwestern<br />
Üniversitesi’nin araştırmasında,<br />
güneş ışığına maruz kalmadan<br />
çalışanların, günlük 46 dakikalık uyku<br />
kaybı olduğu ortaya çıktı. Yapay<br />
ışığa maruz kalan kimselerde uyku<br />
ve stresli davranış halinin görülmesi,<br />
bilinen bir gerçek.<br />
Eğer çalışma masanızın<br />
doğrudan güneş ışığıyla teması<br />
yoksa, kendinize gün ışığından<br />
yararlanabileceğiniz alternatif<br />
mekânlar bulmalısınız. Doğal ışıktan<br />
yararlanma şansı olmayanlar ise<br />
çalışma mekânlarında doğal ışığa<br />
en yakın olan aydınlatma araçlarını<br />
tercih etmeli.<br />
YER DEĞİŞİKLİĞİ YAPIN<br />
International Management Facility<br />
Association’ın araştırmalarına göre,<br />
Amerika’daki çalışma alanlarının %70’i<br />
açık ofis şeklinde tasarlanıyor. Açık<br />
ofis yerleşimi ekip üyeleri arasındaki<br />
paylaşımı artırsa da, birçok kişi için<br />
uyarıcı etki gösteriyor. Kişinin dikkat<br />
dağınıklığını önlemek amacıyla, toplantı<br />
odası gibi özelleştirilmiş alanların tercih<br />
edilmesi gerekiyor.<br />
DOĞAYLA BİRLİKTE OLUN<br />
Çalışma masasının üzerinde<br />
saksı bitkisi yetiştirmek, üretkenliği<br />
artıracak en kolay yollardan biri. Exeter<br />
Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya<br />
göre, çalışma ortamında bitki bulunması<br />
yaratıcılığı artıyor, konsantrasyonu ve<br />
odaklanmayı sağlıyor. Yetiştirilen bitki<br />
aynı zamanda havayı temizliyor ve<br />
ortamdaki bakterileri yok ediyor.<br />
Ortam ısısının vücut sıcaklığına<br />
uygun olmaması durumunda, verimli<br />
çalışmak mümkün olmaz. Üşüdüğünüzü<br />
hissettiğiniz bir ortamda, iş yapma<br />
yeteneğiniz oldukça düşüktür. Cornell<br />
Üniversitesi, ortam sıcaklığının<br />
üretkenliğe etkisini araştırdı.<br />
Çoğu kişi tarafından soğuk ortamların<br />
kişi için daha uyarıcı olduğunu<br />
düşünülse de, elde edilen sonuçlar, ortam<br />
sıcaklığının düşük olmasının kişi için<br />
zararlı olduğunu ve üretkenliği azalttığını<br />
ortaya koydu.<br />
ERGONOMİ TAVSİYELERİ<br />
Vücudunuzu ekran karşısında<br />
dik duracak şekilde konumlandırın.<br />
Dirsekleriniz üst bedene göre 90o ya da<br />
hafif eğimli olabilir.<br />
Çalışma koltuğu seçimini,<br />
oturduğunuzda ayaklarınız yere değecek<br />
şekilde yapın. Eğer çalışma koltuğu size<br />
bel desteği sağlamıyorsa, alt sırtınız ve<br />
koltuğunuz arasına yastık koyabilirsiniz.<br />
Eğer sık sık telefonla konuşurken<br />
yazı yazma gereksinimi duyuyorsanız,<br />
telefonu baş ve omuz arasındaki bölgeye<br />
sıkıştırmak yerine, kulaklık kullanmayı<br />
tercih edin.<br />
Oturduğunuz pozisyonda monitörü,<br />
bir kol boyu uzağa ve direkt karşınıza<br />
gelecek şekilde yerleştirin. Ekranın üst<br />
noktasının, göz hizasının biraz aşağısında<br />
olmasına dikkat edin.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 44<br />
Bilişim Hukuku<br />
BİLİŞİM HUKUKU ALANINDA UZMANLAŞMAK<br />
İÇİN NASIL BİR EĞİTİM ALMAK GEREKİYOR,<br />
MESLEĞİN NE GİBİ ZORLUKLARI VAR?<br />
BİLİŞİM HUKUKU UZMANI<br />
AVUKAT M. GÖKHAN AHİ CEVAPLADI.<br />
1-EĞİTİM<br />
2-ZORLUK<br />
3-TAVSİYE<br />
Bilişim hukuku uzmanlığı için<br />
hukuk eğitiminin ardından<br />
kişinin ne gibi eğitimler alması,<br />
kendini nasıl geliştirmesi gerekli?<br />
Bilişim Hukuku ve Adli Bilişim<br />
alanındaki konferanslara,<br />
seminerlere ve eğitim<br />
çalışmalarına katılmaları<br />
ve mesleki bilgi düzeylerini<br />
devamlı güncel tutmaları<br />
gerekiyor. Sadece hukuk<br />
konferansları değil, internet<br />
ve bilişim sektöründeki genel<br />
konferanslara da çevre edinmek<br />
için katılmaları önemli.<br />
Bir internet sitesini, bir kişisel<br />
blogu kendilerinin yapmalarını,<br />
sosyal medya jargonlarına hakim<br />
olabilmek için iyi bir sosyal<br />
medya kullanıcısı olmalarını ve<br />
internette bir çok platformda<br />
deneyimli bir kullanıcı olmalarını<br />
kesinlikle elzem görüyorum.<br />
Bir de adli bilişim alanı çok<br />
önemli. Elektronik ortamdan<br />
elde edilen delillerin toplanması,<br />
analiz edilmesi ve raporlanması<br />
oldukça hassas ve önemli bir<br />
konu. Zira, elektronik delilerin<br />
yok edilmesi, oluşturulması ve<br />
manipüle edilebilmesi çok kolay<br />
olabildiğinden, bilişim hukuku<br />
uzmanı olan kişinin elektronik<br />
deliller ve adli bilişim konusunu<br />
çok iyi bilmesi gerekiyor.<br />
Bilişim hukuku uzmanlığının ne gibi<br />
zorlukları vardır?<br />
Bilişim Hukuku, diğer geleneksel<br />
hukuk dallarına göre multi<br />
disipliner bir yapıdadır. Örneğin, bir<br />
elektronik ticaret sitesi açıldığında,<br />
Ticaret Hukuku, Borçlar Hukuku,<br />
Reklam Hukuku, Fikri Haklar<br />
Hukuku, Tüketici Hukuku’nun<br />
bilinmesi, hatta satılan ürünün /<br />
hizmetin konusuna göre Sağlık,<br />
Gıda veya Havacılık mevzuatının<br />
da ince noktalarının bilinmesi<br />
gerekmekte. Bilgi Teknolojileri ve<br />
İnternet alanında yeni çıkan bir<br />
iş modelinde, örnek olabilecek bir<br />
sözleşme daha önceden mevcut<br />
olmadığı için, çoğu zaman daha<br />
önce hukuk hayatında hiç var<br />
olmamış yepyeni sözleşmeler<br />
yazılabilmektedir. Bazen, bir<br />
suçun veya hukuki ilişkinin<br />
tanımlanmasında mevcut<br />
kanunlarda bir düzenleme olmaması<br />
ya da internetin ve teknolojinin<br />
doğasına ters kanunların varlığı<br />
zaten büyük bir zorluk yaratırken,<br />
bu konularda bilgi sahibi olmayan<br />
polis, savcı ve yargıçlara tüm bu<br />
konuları izah edebilmek çok sıkıntılı<br />
olabilmektedir.<br />
Teknolojiye ve internet sektörüne<br />
yönelik terimler ve kavramların<br />
fazlalığı, teknolojinin sürekli<br />
gelişmesi ve hiç olmayan yepyeni<br />
iş alanlarının çıkması da yaşanan<br />
zorluklardan bazıları olarak<br />
önümüze çıkabilmektedir.<br />
Bu alanda faaliyet göstermek<br />
isteyen Avukat ve Avukat<br />
adayları için tavsiyeleriniz neler?<br />
Avukatlık mesleği özü<br />
itibarıyla en başta meraklı<br />
ve şüpheci olmayı gerektirir.<br />
Olayların arka planını<br />
görebilmek, ticari ve sosyal<br />
ilişkileri iyi analiz edebilmek,<br />
var olanla yetinmemek, riskleri<br />
öngörebilmek ve kendini sürekli<br />
geliştirmek mesleğimizin temel<br />
nitelikleri arasında sayılabilir.<br />
Bunlara ek olarak, eğer bilişim<br />
hukuku alanı seçilecekse, bilim<br />
ve teknoloji alanındaki her<br />
tür yeniliklere açık olmak ve<br />
teknolojik ürünleri, hizmetleri<br />
ve gelişmeleri sürekli takip<br />
etmek gerekiyor. Sosyal ağların,<br />
teknolojik trendlerin ve bu<br />
alandaki terminolojinin takip<br />
edilmesi çok önemli. İnternet<br />
sitelerinin, internet ağının ve<br />
servislerinin arka plandaki<br />
teknik işleyişlerinin bilinmesi<br />
şart. Çünkü, şeytan detaylarda<br />
gizlidir.<br />
Bilişim ve internet<br />
sektöründeki haberlerin,<br />
gelişmelerin ve iş terimlerinin<br />
sürekli izleniyor olması,<br />
terminolojinin bilinmesi, sektör<br />
insanları ve müvekkillerle aynı<br />
dili konuşmak ve onları anlamak<br />
için oldukça yararlı.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 46<br />
SÖYLEŞİ<br />
Ekonomik Krizler ve<br />
Sözleşmenin Uyarlanması<br />
Doç. Dr. Başak BAYSAL İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi<br />
Yaşanan her ekonomik kriz<br />
toplumun neredeyse tüm<br />
katmanlarında büyük değişim<br />
ve dönüşümleri beraberinde<br />
getiriyor. Özellikle reel ekonomide<br />
ortaya çıkan olumsuz yansımalar, hukuk<br />
dünyasındaki önemli bir tartışmayı;<br />
“Sözleşmelerin Uyarlanması” konusunu<br />
tekrar gündeme taşıyor. İstanbul<br />
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim<br />
Üyesi Doç. Dr. Başak Baysal’a hem<br />
yeni kitabının detaylarını hem de konu<br />
hakkındaki düşüncelerini sorduk.<br />
MART AYINDA “SÖZLEŞMENİN<br />
UYARLANMASI-BK M. 138”<br />
İSİMLİ KİTABINIZ ON İKİ LEVHA<br />
YAYINCILIKTAN YAYINLANDI.<br />
SÖZLEŞMENİN UYARLANMASI İLE<br />
İLGİLİ BİR ÇALIŞMA YAPMA FİKRİ<br />
NASIL DOĞDU?<br />
Bu kitabın temelinde 2007 yılında<br />
savunduğum “Zaman İçerisinde Değişen<br />
Koşulların Hukuki İşleme Etkisi” başlıklı<br />
doktora tezim yer alır. İşlem temelinin<br />
çökmesi kuramı ve sözleşmenin<br />
değişen koşullara uyarlanması lisans<br />
öğrenciliğimden beri ilgimi çeken bir<br />
konuydu. Sözleşmeye bağlılık ilkesindeki<br />
tıkanmaların ifa sürecinde nasıl<br />
çözüldüğü bugün bile en temel çalışma<br />
konularımın ortak noktasıdır. Konu<br />
seçimini tez danışmanım, değerli hocam<br />
Prof. Dr. Rona Serozan’la birlikte yaptık;<br />
asistanı olma şansını yakaladığım için de<br />
tez sürecinin her anını birlikte yürüttük.<br />
Nitekim kitabın bu basısı da ona ithaf<br />
olunmuştur.<br />
2009 yılında bu tez çalışmasını<br />
“Sözleşmenin Uyarlanması” ismi ile yine<br />
On İki Levha Yayıncılık yayınladı. Bu ilk<br />
basıda, henüz tasarı aşamasında olan<br />
Borçlar Kanunu’nda yer alan “Aşırı İfa<br />
Güçlüğü” başlıklı hükmü de incelemiş,<br />
eleştirilerimi sunmuştum. Bu ve diğer<br />
yazarlarca yapılan eleştiriler neredeyse<br />
hiç dikkate alınmadan 01.07.2012<br />
tarihinde Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 47<br />
girdi ve kitapta tasarı hükmü olarak<br />
incelenen hüküm birçok eksiklikle<br />
138. maddede yasalaştı. Geçen bu<br />
zamanda kitabın basısı da tükendi.<br />
Sevgili dostum ve yayıncım Erol Öz’ün<br />
de cesaretlendirmesi ile sözleşmenin<br />
uyarlanması isimli bu kitabın kendisinin<br />
de yeni hüküm dikkate alınarak<br />
“uyarlanması” gündeme geldi, bu şekilde<br />
kitap tamamen gözden geçirilerek ve<br />
güncellenerek yayınlandı<br />
AŞIRI İFA GÜÇLÜĞÜ İLE İLGİLİ 138.<br />
MADDE 6098 SAYILI YENİ TÜRK<br />
BORÇLAR KANUNU İLE GETİRİLEN EN<br />
ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLERDEN. SİZCE<br />
NEDEN BÖYLE BİR DEĞİŞİKLİĞE<br />
İHTİYAÇ DUYULDU?<br />
Sözleşmenin uyarlanması sorunu Türk<br />
hukukuna has olmadığı gibi, yeni bir sorun<br />
da değildir. Türkiye’de belirli aralıklarla<br />
ortaya çıkan büyük ekonomik krizler<br />
nedeniyle, Türk hukuk uygulamasında bu<br />
konu BK m. 138 yürürlüğe girmeden uzun<br />
süre önce de özel bir önem kazanmıştır.<br />
Ekonomik krizler sonucu birçok sözleşme<br />
ilişkisinde edimler arasındaki denge<br />
bozulmuş; önceden görülemeyen,<br />
hesaba katılamayan değişiklikler sonucu<br />
birçok kişi mağdur olmuştur. Bu durum<br />
özellikle kira sözleşmeleri ve banka kredi<br />
sözleşmeleri bakımından uygulamada<br />
büyük bir sıkıntı doğurmuştur. Yargıtay,<br />
mağduriyetlerin giderilmesinin çözümünü<br />
sözleşmelerin değişen koşullara<br />
uyarlanmasında bulmuştur. Ancak<br />
ne yazık ki, verilen kararlar arasında<br />
tutarlılık ve birlik sağlanamamış; kira<br />
sözleşmesinde mağdur olan taraf<br />
sözleşmenin uyarlanması yoluyla<br />
korunurken, banka kredi sözleşmesi söz<br />
konusu olunca bu konuda çekingen bir<br />
tutum sergilenmiştir. Bunun ana nedeni,<br />
sözleşmenin uyarlanması gibi önemli bir<br />
konuda, hukuki ve teorik temel, şartlar<br />
ve sonuçlar bakımından kavramların<br />
yerine oturmamış olmasıdır. Yargıtay<br />
kararlarında çarpıcı bir şekilde ortaya<br />
çıkan bu belirsizliğin giderilmesi için,<br />
sözleşmenin uyarlanmasının hangi teoriye<br />
dayandığının, bu teorinin gereklerinin<br />
ve sonuçlarının mutlaka açıkça ortaya<br />
konması gerekir. Aksi takdirde, adaletli<br />
bir sonuca ulaşması için hâkime gerekli<br />
dayanak noktaları sunulmamış olur;<br />
benzer olaylarda farklı çözümlerin ortaya<br />
BK M. 138 ILE<br />
OBJEKTIF<br />
ÖLÇÜTLER<br />
GETIRILMEYIP<br />
OLDUKÇA<br />
GENEL IFADELER<br />
KULLANILARAK<br />
UYGULAMAYA<br />
ÇOK IŞ<br />
BIRAKILMIŞTIR.<br />
YARGI<br />
KARARLARINDA DA<br />
HER ŞEYDEN<br />
ÖNCE,<br />
BK M. 138’in İfa<br />
Sürecindeki Her<br />
Aksaklığa Bir<br />
Çözüm Olarak<br />
DÜŞÜNÜLMEMESI<br />
GEREKIR.<br />
çıkması da şaşırtıcı olmaz. BK m. 138’e<br />
bu nedenle ihtiyaç duyulduğunu, amacın<br />
sözleşmenin uyarlanması konusunda<br />
mümkün olduğunca somut ölçütlere<br />
ulaşmak, böylelikle de sözleşmelerin<br />
uyarlanması konusunda hukuk güvenliğini<br />
tehdit eden keyfi kararların engellenmesi<br />
olduğunu söylemek isterdim. Ancak, BK<br />
m. 138’in yürürlüğe girmesi ne yazık ki<br />
bu ihtiyacı azaltmamış, kitapta detaylı<br />
olarak açıkladığım üzere tam tersine<br />
daha da arttırmıştır. Yine de uygulamada<br />
BK m. 138’in yaratabileceği sorunların<br />
aşılmasına yönelik çözümler bulmaya<br />
çalıştım, ne de olsa artık yürürlükte<br />
olan bir hüküm söz konusu eleştirsek de<br />
bugün önemli olan doğru bir uygulamaya<br />
kavuşmaktır.<br />
AÇIKLAMALARINIZDAN YENİ<br />
KANUNLA GETİRİLEN HÜKMÜN<br />
BİRÇOK EKSİKLİK İÇERDİĞİ<br />
ANLAŞILIYOR. PEKİ YARGI<br />
KARARLARI İLE BU EKSİKLİKLERİN<br />
TAMAMLANMASI MÜMKÜN OLACAK MI?<br />
Bunu şu anda öngörmek zor. Sözleşmenin<br />
uyarlanması özünde bir risk paylaşımı<br />
sorunudur. Ortaya çıkan durum<br />
değişikliğinin yarattığı riske kim<br />
katlanacaktır? BK m. 138 ile sözleşmenin<br />
uyarlanmasının yasal bir hükme<br />
bağlanmış olması bu sorunun cevabını<br />
kolaylaştırmamış aksine zorlaştırmıştır;<br />
zira hüküm bizi Yargıtay uygulamasından<br />
bir adım öteye bile taşımamıştır.<br />
Dolayısıyla akla gelen soru bu hükmün<br />
düzenlenmiş olmasının Türk hukukuna ne<br />
gibi bir katkı sağlayacağıdır.<br />
Sözleşmenin uyarlanması, ahde vefa<br />
ilkesinin bir istisnası olarak sözleşme<br />
hukukunu temelinden değiştiren bir<br />
kurumdur. Böylesi bir kurumun Borçlar<br />
Kanunu gibi temel bir kanunda açık<br />
hükme bağlanmasının önemli sonuçları<br />
olacaktır. Sözleşmenin tarafları,<br />
karşılaştıkları her aksilikte kanunun<br />
onlara sözleşmeyi uyarlama imkânı<br />
verdiğini düşünmemelidirler. Sözleşmenin<br />
uyarlanmasının ölçütleri objektif olmalı<br />
ve ahde vefa ilkesini yürürlükten kaldırır<br />
şekilde asla yorumlanmamalıdır. BK<br />
m. 138 ile objektif ölçütler getirilmeyip<br />
oldukça genel ifadeler kullanılarak<br />
uygulamaya çok iş bırakılmıştır. Yargı<br />
kararlarında da her şeyden önce, BK m.<br />
138’in ifa sürecindeki her aksaklığa bir<br />
çözüm olarak düşünülmemesi gerekir.<br />
EKONOMİK KRİZLER ÜLKE<br />
GÜNDEMİMİZİN HER ZAMAN GÜNCEL<br />
KONULARINDANDIR. SÖZLEŞMENİN<br />
UYARLANMASI DA, HEPİMİZİN<br />
MALUMU EN ÇOK EKONOMİK<br />
KRİZLER ORTAYA ÇIKTIĞINDA<br />
BAŞVURULAN BİR ÇARE. SON<br />
DÖNEMDE UYARLAMA DAVALARINDA<br />
EKONOMİK KRİZ İLE İLGİLİ BİR TUTUM<br />
DEĞİŞİKLİĞİ MEVCUT MU?<br />
Kitabın bu basısına Lexpera Hukuk<br />
Bilgi Sistemi’nde yapılan tarama sonucu,<br />
konu ile ilgili Yargıtay’ın en temel<br />
kararları eklendi. Bu kararlardaki gelişim<br />
sözleşmenin uyarlanması konusunda özel<br />
bir önem taşıyan Yargıtay’ın tutumunu<br />
anlamak açısından da önemlidir. Aslında 4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 48<br />
sözleşmenin uyarlanması sadece<br />
ekonomik krizlere özgülenemez ancak<br />
ülkemizdeki uygulama genellikle bu yönde<br />
olmuştur.<br />
Türk hukukunda sözleşmelerin<br />
uyarlanması sıklıkla ekonomik krizler<br />
sonucu edimler arasındaki dengenin<br />
bozulmasında gündeme gelmiştir.<br />
Sözleşmenin uyarlanması hususundaki<br />
önemli yargı kararları yaşanan iki<br />
önemli ekonomik kriz sonucu alınmıştır.<br />
Bunlardan ilki 1994, diğeri ise 2001<br />
ekonomik krizleridir. Bu ekonomik<br />
krizler sonucu, sözleşmede edimler<br />
arasındaki denge bozulmuş ve mağdur<br />
taraf, sözleşmenin değişen koşullara<br />
uyarlanmasını talep etmiştir. Ekonomik<br />
krizlerin sözleşmelerin uyarlanmasına<br />
ilişkin teorilerin doğmasına ve<br />
gelişmesine katkısı tüm ülkelerde<br />
gözlemlenmiştir.<br />
Japon Yeni davaları olarak bilinen<br />
ve Japon Yeninin Türk Lirası karşısında<br />
aşırı değer kazanması nedeniyle açılan<br />
son dönem uyarlama davalarında ise<br />
Yargıtay’ın tutumu ekonomik krizlerin<br />
öngörülebilirliğine vurgu yaparak<br />
uyarlamanın kabul edilmemesi yönünde<br />
olmuştur. 2014 yılında Yargıtay Hukuk<br />
Genel Kurulu oldukça tartışma doğuran<br />
bir karar vermiş ve sözleşmenin<br />
uyarlanmasını ekonomik krizlerde bile<br />
mümkün olmadığı yönünde katı bir<br />
tutum benimsemiştir. Bu karar özellikle<br />
ekonomik krizlerin Türkiye’de öngörülebilir<br />
olduğu gerekçesi bakımından belirli<br />
tartışmalar doğurmuştur<br />
SÖZLEŞMENİN UYARLANMASI<br />
SADECE ÜLKEMİZDE GÜNCEL<br />
BİR KONU DEĞİL. SON OLARAK<br />
KARŞILAŞTIRMALI HUKUK<br />
ALANINDA DA UZMANLAŞMIŞ BİR<br />
HUKUKÇU OLARAK BU KONUDAKİ<br />
GÖZLEMLERİNİZİ DE MERAK<br />
EDİYORUZ.<br />
Kitabın yayınlandığı 2009 yılından<br />
bugüne sözleşmenin uyarlanması ile<br />
ilgili birçok çalışma ve sunum yapma<br />
fırsatı bulduk. Bu nedenle uyarlama<br />
ile ilgili düşüncelerimiz de belirli bir<br />
olgunluğa erişti. Bugün sözleşmenin<br />
uyarlanması ile ilgili karşılaştırmalı bir<br />
değerlendirme yaptığımda, size belki<br />
şaşırtıcı gelecek ama kurumun kanun<br />
hükmü ile düzenlenmesinin uygun<br />
www.hplusdergi.com<br />
“TÜRK<br />
HUKUKUNDA<br />
SÖZLEŞMELERIN<br />
UYARLANMASI<br />
SIKLIKLA<br />
Ekonomik Krizler<br />
SONUCU<br />
EDIMLER<br />
ARASINDAKI<br />
DENGENIN<br />
BOZULMASINDA<br />
GÜNDEME<br />
GELMIŞTIR.”<br />
TÜRKİYE GSYH BÜYÜME<br />
ORANLARI 2000 - 2015<br />
Kaynak: TCMB<br />
5,3<br />
2003<br />
-5,7<br />
2001<br />
Ekonomik<br />
Kriz<br />
3,0<br />
2014<br />
2,1<br />
2012<br />
-4,8<br />
2009<br />
Küresel<br />
Ekonomik<br />
Kriz<br />
olmadığını düşünüyorum. Sözleşmeye<br />
bağlılık ilkesinin temel ilke olduğu bir<br />
düzende, sözleşmenin uyarlanması<br />
nesnel ve muğlaklıktan uzak ölçütlere<br />
bağlanmalıdır. BK m. 138 hükmü<br />
yukarıda açıkladığımız üzere böyle<br />
ölçütler sunmamıştır. BK m. 138 ile<br />
objektif ölçütler getirilmeyip oldukça<br />
genel ifadeler kullanılarak uygulamaya<br />
çok iş bırakılmıştır. İncelediğimiz birçok<br />
hükümde de durum farklı değildir. İşlem<br />
temelinin çökmesi teorisi temelinde<br />
düzenlenmiş olan ve en nesnel ölçütleri<br />
sunan § 313 BGB hükmü bile özellikle<br />
işlem temeli kavramının belirsizliği<br />
nedeniyle eleştiriye maruz kalmaktadır.<br />
Sözleşmenin uyarlanması konusundaki<br />
Avrupa sözleşme hukuku uyumlaştırma<br />
çalışmaları da sonuçta birer uzlaşma<br />
ürünüdür ve eleştirilen hükümlerde hep bu<br />
göze çarpar.<br />
Bu nedenle üzerinde düşünmeye<br />
devam ettiğimiz bir soru ile bitirmek<br />
isteriz: Sözleşmenin uyarlanması<br />
gibi bir kurumun son yıllarda artan<br />
eğilimlere uygun olarak yasal bir<br />
düzenlemeye kavuşturulması gerçekten<br />
en uygun çözüm müdür? Kitabın bu yeni<br />
basısında vardığımız sonuç sözleşmenin<br />
uyarlanması kurumunun bir kanun<br />
hükmüne hapsedilmesinin yerinde<br />
olmadığı yönünde olmuştur. Sözleşmenin<br />
uyarlanması kurumu açısından<br />
hâkimin, somut olay adaleti temelinde<br />
nesnel ölçütler sunmak konusunda<br />
kanunkoyucuya nazaran daha iyi bir<br />
konumda olduğu düşüncesindeyiz.<br />
BK m. 138’in varlığı içtihat hukuku<br />
yoluyla nesnel ölçütlerin getirilmesini<br />
engeller nitelikte değildir; hükmün<br />
yürürlüğe girmesi hâkimlerin somut olay<br />
adaleti sağlama noktasındaki önemlerini<br />
azaltmamıştır, bu konuda onlara<br />
daha çok iş düşmektedir, özellikle kriz<br />
zamanlarında sözleşme hukukunun temel<br />
ilkelerini zedelemeden objektif ölçütlerle<br />
sözleşmeyi uyarlamak kolay olmayan<br />
ancak sadece borçlar hukuku açısından<br />
değil ülke ekonomisi bakımından da<br />
önemli bir görevdir.
QR Kodu okutarak<br />
eğitim hakkında detaylı bilgi<br />
alabilir, başvuru işlemlerini<br />
başlatabilirsiniz
Sayfa 50<br />
MOLA<br />
Yurt Dışı Tatili İçin<br />
Alternatif Ülke<br />
TATİLİNİZİ YURT DIŞINDA<br />
GEÇİRMEYİ<br />
PLANLIYOR AMA NEREYE GİDECEĞİNİZE KARAR<br />
VEREMİYOR MUSUNUZ? FARKLI VE ÖZEL BİR TATİL<br />
GEÇİRMENİZ ADINA SİZLERE ALTERNATİF 5 ROTA<br />
BELİRLEDİK.<br />
1<br />
HIRVATISTAN<br />
Hırvatistan , Orta Avrupa, Balkanlar<br />
ve Akdeniz’in kesişme noktasında yer<br />
almaktadır. Hırvatistan da ana karanın<br />
ötesinde, keşfedilmeyi bekleyen irili<br />
ufaklı binlerce ada bulunmaktadır. Yeşilin<br />
mavi ile buluştuğu adalar kıyının bir<br />
parçası gibi, karaya çok yakın. Başkent<br />
Zagreb’den Split’in kıyı güzelliklerine<br />
ve Dubrovnik’in müthiş tarihine,<br />
Hırvatistan’da görülmesi gereken bir<br />
çok yer bulunmaktadır. Doğal Parkları,<br />
Maritime müzesi, barok kiliseler ve 13.<br />
Yüzyıldan kalma şehir duvarları gezilmesi<br />
gereken yerler arasındadır. İngiliz şair<br />
Lord Byron’un ‘adriyatikin İncisi’ diye<br />
tanımladığı Hırvatistan, Muhteşem kıyı<br />
şeridi, bozulmamış doğası ve orta çağdan<br />
kalma şehir merkezleri ile harika bir tatil<br />
cennetti.<br />
Hırvatistan, Split<br />
2<br />
RUANDA<br />
Ruanda ya da resmi adı ile Ruanda<br />
Cumhuriyeti, Afrika kıtasının orta<br />
bölümünün doğu kısmında yer alan bir<br />
ülkedir. Doğa tutkunları için, Ruanda’ya<br />
gitmek bir zorunluluk olmalı. Son derece<br />
fotojenik manzaraları ve ünlü çay<br />
bahçeleri ile “ Bin Tepeler Ülkesi” olarak<br />
bilinen ülke, harika bir doğaya sahip.<br />
Hatta Amazonlar dışındaki dünyanın<br />
tek yağmur ormanı burada bulunuyor.<br />
Büyüleyici altın maymunlara ve dünyanın<br />
vahşi yaşayan gorillerinin yarısına ev<br />
sahipliği yapan Volcanoes National Park,<br />
mutlaka görülmesi gereken bir cazibe<br />
merkezi. Ülkenin zengin yaban hayatına<br />
yakınlaşacak Vahşi Doğa Safarileri de<br />
yapabilirsiniz.<br />
Afrika’nın primat türlerinin dörtte<br />
birinden fazlasını barındığı Afrika’nın<br />
en büyük dağ ormanları olan Nyungwe<br />
Forest National Park da görmeniz gereken<br />
yerler arasında. Ruanda’nın başkenti<br />
Kigali, bütçenize uygun konaklama<br />
olanakları sunduğu gibi Akagera Ulusal<br />
Parkı ve Başkanlık Sarayı Müzesi gibi<br />
ilgi çekici mekanlara ev sahipliği de<br />
yapmaktadır.<br />
Ruanda, Nyungwe Forest National P.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 51<br />
Portekiz, Sintra<br />
5<br />
PORTEKIZ<br />
Avrupa’nın güneybatısında İber<br />
Yarımadası üzerinde yer alan Portekiz,<br />
Avrupa Kıtası’nın en batısındaki ülkedir.<br />
Tarih, sanat ve doğa güzelliği bakımından<br />
görülesi bir yer olan Portekiz gezilecek<br />
yerler bakımından da turistlere bol<br />
alternatifli imkanlar sunuyor. Atlas<br />
okyanusu kıyısındaki bu küçük ülke<br />
ılıman iklimi ile gittiğinize değecek bir<br />
destinasyon. Portekiz’deki zamanınızı<br />
Algarve plajlarının keşfederek veya eski<br />
tarihlerini ve çağdaş kültürlerini güzelce<br />
evlendiren Lizbon ve Porto şehirleniri<br />
gezerek geçirebilirsiniz. Portekiz’de yaz<br />
mevsiminde festivaller önemli yer tutar.<br />
Her şehrin ve kasabanın kendi festivali<br />
vardır. Özellikle Haziran ayı festivalleri<br />
çok popülerdir. Eğer bu yaz için bir Avrupa<br />
gezisi düşünüyorsanız şahane yemekleri<br />
ve FODA müziği için bile rotanıza<br />
Portekizi ekleyebilirsiniz.<br />
4<br />
SEYŞELLER<br />
Seyşeller<br />
Hindistan, Taç Mahal<br />
3<br />
HINDISTAN<br />
Güneyinde Hint Okyanusu, batısında<br />
Umman Denizi ve doğusunda Bengal<br />
Körfezi’nin bulunmasıyla birlikte<br />
Hindistan’ın deniz kıyısı 7.517 kilometre<br />
uzunluktadır. Hindistan, kültür, renk, tarih,<br />
cömertlik ve gelenek bakımından zengin<br />
geniş bir ülkedir. Altın Üçgen olarak<br />
bilinen en önemli şehirleri.Delhi, Agra<br />
ve Jaipur. Delhi, gece kulüpleri, gelişen<br />
işletmeler ve kalabalık pazarları ile en<br />
modern Hindistan’dır. Agra ise; dünyanın<br />
güzelliklerinden birine ev sahipliği yapıyor,<br />
Taj Majal. Jaipur da yer alan Nahargarh<br />
Kalesini günbatımında ziyaret etmeye<br />
unutmayın. Gündüzler kendinizi fil<br />
sürerken bulabilir akşamları ise ; hint<br />
kültürlerine ait dans partilerine katılarak<br />
farklı tecrübeler edindiğiniz için şahane<br />
bir tatil geçirebilirsiniz.<br />
Seyşeller, Hint Okyanusu’nda 115’den<br />
fazla küçük tropik adadan oluşan<br />
bir ada ülkesi. Afrika’nın doğusunda,<br />
Madagaskar’ın ise kuzeydoğusunda yer<br />
almaktadır. Bu adaların en büyüğü Mahé<br />
Adasıdır. Diğer önemli adalar; Praslin,<br />
La Digue, Silhouette, Destroches ve<br />
Aldabradır.<br />
Adalar, granit ve genellikle volkanik<br />
türde olup, dağlık bir araziye sahiptir. En<br />
yüksek nokta Mahé Adasındaki Morne<br />
Seychellors Tepesi.<br />
Seyşeller, dünyanın en gözde tropik<br />
ada cennetlerden birisi. Beyaz kumlardan<br />
oluşan plajları, palmiyeleri ve turkuaz<br />
rengi denizi ile bu olağanüstü ada,<br />
sanki bu dünyaya ait olmayan bir<br />
cennet parçasıymış gibi duruyor. Hint<br />
Okyanusu’nun gizli hazinesi Seyşeller,<br />
ekvatora çok yakın olmasına rağmen<br />
iklim, güneydoğu alizeler sebebiyle ılıman<br />
seyrediyor.<br />
Tropik ada olan Seyşelleri gezmek için<br />
en uygun dönem, Haziran – Kasım arası.<br />
Güneşin yılın büyük bölümünde yalnız<br />
bırakmadığı Seyşeller tatili için vize de<br />
gerekmiyor.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 53<br />
Oktay GÜNEŞ, Milli Atlet, Galatasaray SK<br />
istediğin<br />
yerden başla<br />
UZUN VE YORUCU<br />
GEÇEN MESAININ<br />
ARDINDAN EVE<br />
DÖNÜŞ YOLU BITMEK<br />
BILMIYOR. EBEDI<br />
ISTIRAHATE YATMIŞ<br />
GIBI GÖZÜKEN<br />
KIRMIZI IŞIK VE<br />
YEŞILI BEKLERKEN<br />
ZIHNINIZI MEŞGUL<br />
EDEN ONLARCA<br />
PROBLEM; Hala<br />
tamamlanmamış işler,<br />
müvekkiller, ekonomik<br />
baskı, aşırı iş yükü,<br />
ofis içi çatışmalar<br />
ve ülke gündemi.<br />
Siz bu düşüncelerle boğuşurken bir<br />
anda karşınızdan rengarenk spor<br />
kıyafetleri ve fosforlu ayakkabıları<br />
ile koşan insanlar beliriyor. Belliki<br />
kilo problemleri yok, son derece sağlıklı ve<br />
fit durumdalar. Her yaştan kadın ve erkek,<br />
farkettiyseniz sayıları da giderek artıyor<br />
ve artık heryerdeler.<br />
Koşarken görülen kişi yada kişilere<br />
yönelik (bahaneyle karışık) ilk tepkiler;<br />
“Dertsiz tasasız rahat insanlar!” ya da<br />
“İşsiz güçsüz insanlar!” Sahi, bu insanlar<br />
nereye koşuyor? ve neden koşuyor?<br />
Neden sorusuna verilebilecek<br />
yüzlerce cevaptan ilk akla gelenler;<br />
Yaşam kalitesini artırmak, sağlıklı bir<br />
hayat sürmek, sorun ve problemlerden<br />
uzaklaşmak, formunu korumak ya da<br />
mücadele becerisini artırmak olabilir.<br />
Fakat, biz koşucaların bildiği bir sebep<br />
daha var ki çoğu zaman diğerlerinin<br />
önüne geçebiliyor.<br />
YA DA SADECE MUTLU OLMA İSTEĞİ<br />
hücreleri tarafından üretilen hormonlara<br />
verilen isimdir. Hormonun işlevi, ağrının<br />
şiddetini azaltmak ve vücuda daha<br />
az rahatsızlık vermesini sağlamak için<br />
sinirleri uyuşturmaktır. Endorfin hormonu,<br />
yukarıda belirtilen işlevinden daha<br />
farklı olarak da salgılanır. Vücudunuz;<br />
yemek, seks, ağrı gibi farklı uyaranlarla<br />
karşılaştığında ön beyinin alt kısmı<br />
hypothalamus, endorfin çağrısında<br />
bulunur.<br />
Endorfin salgısı hem vücuttaki ağrı<br />
kesici sistemdir, hem de vücudun kendi<br />
kendini ödüllendirme sistemidir.<br />
Egzersiz sonrasında da endorfin<br />
salgılanır. Bu duruma en iyi örnek;<br />
koşucular arasında bilinen runner’s<br />
high terimidir. Runner’s high, belirli<br />
bir yoğunlukta yapılan koşu sonrası<br />
hissedilen aşırı mutluluk halidir. Ve evet<br />
tüm koşucular aslında birer endorfin<br />
bağımlısıdır.<br />
BAŞLANGIÇ ÇİZGİSİNDEN MERHABA<br />
İster 5K’lık hafif tempo bir koşuyu<br />
tamamlayın ister 40K’lık uzun bir<br />
maratonu, mesafe ve süre farketmeksizin<br />
koşu sonrası vücudunuz sizi her daim aynı<br />
hediye ile ödüllendirir; Endorfin Hormonu<br />
yada bilinen adıyla Mutluluk Hormonu.<br />
Endorfin, insan vücudunda ağrıyan<br />
dokularda ağrının azalması için beyin<br />
Bu köşede spor kültürü ve<br />
bilincinize katkıda bulunmaya ve koşu<br />
antrenmanlarınız hakkında ufak ama<br />
kullanışlı bilgiler vermeye çalışacağım.<br />
Öncelikli amacım, spor alışkanlığı<br />
kazanmanız, spora ayırdığınız vakti<br />
disipline etmeniz ve bunun bir sonucu<br />
olarak koşu sporunu hayatınızın önemli<br />
4<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 54<br />
bir parçası haline getirmek. Hedefimiz<br />
ise kısa ve net; 39. İstanbul Maratonunda<br />
10K kategorisinde koşmak. Kendinizi<br />
“hayatımda hiç spor yapmadım”, “spor<br />
yapmayı sevmiyorum” ya da “spor<br />
yapmaya vaktim yok” gibi bahaneler ile<br />
avutuyorsanız, buna son vermenin zamanı<br />
geldi!<br />
Mayıs ayını yalnızca yürüyüş<br />
egzersizleri ile tamamlayacağız. Haziran<br />
ayında ise “Yürüyüş + Koşu” anternmanı<br />
ile devam edeceğiz. Bir sonraki sayfada<br />
yer alan Mayıs ayı programını eksiksiz<br />
şekilde sürdürmeniz size üç konuda<br />
fayda sağlayacak; Zamanı disipline<br />
etmeyi öğreneceksiniz, vücudunuzu<br />
tanıyacaksınız ve mental açıdan hafif<br />
tempo koşuya hazır hale geleceksiniz. Bu<br />
üç konuda elde edeceğiniz kazanımlar<br />
Haziran ayında başlayacağımız<br />
“Yürüyüş+Koşu” antrenman programına<br />
daha kolay adapte olmanızı sağlayacak.<br />
ÇİTALAR, PİRELER VE KARINCALAR<br />
Çitalar hızlı koşar, pireler zıplar,<br />
karıncalar ise kendi ağırlıklarının 50<br />
katını taşıyabilir. Ya insanlar? İnsan<br />
türü yeryüzünde en uzun süre koşabilen<br />
canlıdır. Çitalar saatte 140 km’lik hızı<br />
ancak 4-5 saniye kadar sürdürebilir.<br />
Fakat astım hastası 40 yaşındaki bir<br />
kişi 111 km’lik ultra maratonu 13 saatte<br />
tamamlayabilir. 70 yaşındaki Bob Becker<br />
217 kilometrelik ultra maratonu 41 saat<br />
30 dakika ve 21 saniyelik derece ile<br />
tamamlamıştır. Siz farketmeseniz de,<br />
kas sisteminiz ve iskelet yapınız gün<br />
boyu masada oturmaya değil harekete<br />
ve koşmaya programlıdır. Modern şehir<br />
hayatının getirdiği kolaylık ve avantajlar<br />
fiziksel açıdan durağan bir yaşamı ve<br />
piskolojik ön kabulleri da beraberinde<br />
getiriyor. Özetle, koşabilirsiniz!<br />
Tek yapmanız gereken zihninizi ve<br />
vücudunuzu buna hazırlamak!<br />
HER KOŞU MENTAL BİR OYUNDUR<br />
Fiziksel açıdan iyi durumda olmanız<br />
çoğu zaman yeterli olmaz, Rekortmen<br />
koşucular bile her yarışta aynı mental<br />
mücadeleyi verir; Yorgun değilim!, Pes<br />
etmemem lazım!, 1 km daha dayan!<br />
Kimisi koşu boyunca kendisiyle konuşur,<br />
BIR SONRAKI<br />
SAYFADA<br />
YER ALAN PROGRAMI<br />
EKSIKSIZ ŞEKILDE<br />
SÜRDÜRMENIZ<br />
SIZE ÜÇ KONUDA<br />
FAYDA SAĞLAYACAK;<br />
Zamanı<br />
disipline etmeyi<br />
öğreneceksiniz,<br />
vücudunuzu<br />
tanıyacaksınız ve<br />
mental açıdan<br />
hafif tempo<br />
koşuya<br />
hazır hale<br />
geleceksiniz.<br />
kimisi yalnızca iyi şeylere odaklanmaya<br />
çalışır, kimisi ise müzik dinler ama herkes<br />
bu mücadelede bir yöntem geliştirir. Siz<br />
de ilk antrenmana başladığınız andan<br />
itibaren aynı mücadeleye girişeceksiniz,<br />
buna hazırlıklı olun! Zihniniz size türlü<br />
oyunlar oynayacak, Yorgunluk hissi<br />
(fiziksel bir ağrı eşliğinde gelmediği<br />
müddetçe) mücadele etmeniz gereken en<br />
önemli mental engel.<br />
Unutmayın, kimse ilk günden<br />
itibaren 40K, 15K ve hatta 10K’lık<br />
mesafeler koşmaz, koşmamalıdır da.<br />
Adım adım ilerlemek ve vücudu yavaş<br />
yavaş hazırlamak sizin kendinizi daha<br />
iyi tanımanıza ve mental direncinizi<br />
artırmanıza olanak sunar. Koşu<br />
egzersizi esnasında yalnızca kendinizle<br />
yarışırsınız. Hedefleri siz koyar, kuralları<br />
siz belirlersiniz. Bütün bunlar için öncelikle<br />
kendinizi ve vücudunuzu tanımanız<br />
gerekir. Haziran ayındaki “Yürüyüş+Koşu”<br />
programında belirli günler bir araya gelip<br />
ortak koşu antrenmanları yapacağız.<br />
Bu antrenmanların öncesinde ve<br />
sonrasında merak ettiğiniz konularda<br />
elimden geldiğince sizleri bilgilendirmeye<br />
çalışacağım. Yazıya son vermeden önce<br />
iki önemli konu hakkında bilgi vermek<br />
istiyorum;<br />
KOŞU AYAKKABISI SEÇİMİ<br />
Düzenli bir koşu programına<br />
başlamadan önce spor ayakkabısı satın<br />
almamanızı öneririm. Ayakkabı seçimi<br />
kişinin kilosu, yere basışı, koşu sıklığı,<br />
koşu yaptığı zemin, gündüz ya da akşam<br />
egzersizine bağlı olarak değişkenlik<br />
gösterir. Marka ya da popülariteyi baz<br />
alarak satın aldığınız ayakkabılar ilerleyen<br />
dönemlerde performans düşüklüğüne ve<br />
hatta sakatlıklara yol açabilir. Temmuz ayı<br />
yazımda ayakkabı seçimine ilişkin temel<br />
bilgileri sizlerle ayrıca paylaşacağım.<br />
SAĞLIK KONTROLÜ<br />
Kronik bir rahatsızlığınız varsa ya da<br />
yaşınız 45 ve üstü ise koşu aktivitelerine<br />
başlamadan önce doktorunuzla iletişime<br />
geçmeniz ve onun tavsiyeleri ile egzersiz<br />
programı oluşturmanız faydalı olacaktır.<br />
Mayıs ve Haziran aylarının herkes için<br />
sağlık ve mutluluk dolu geçmesi dileklerimle.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 55<br />
MAYIS AYI : YÜRÜME<br />
EGZERSİZLERİNİZİ KAYDEDİN<br />
ESNEME HARKETLERİ<br />
Sizin için uygun olan 3 gün belirleyin.<br />
Hangi günler olduğu tamamen sizin<br />
kontrolünüzde. Önemli olan Mayıs ayı<br />
boyunca belirlediğiniz gün ve saatlere<br />
sadık kalmanız. Unutmayın, Mayıs ayı<br />
programında temel amacımız vücudunuzu<br />
ve zihninizi koşu egzersizlerine<br />
hazırlamak! İşte program;<br />
1. GÜN<br />
İlk gün antrenmanımızı 25 dakikalık<br />
rahat yürüyüş ile tamamlıyoruz<br />
2. GÜN<br />
25 dakikalık birinci gün yürüyüş<br />
egzersizine 8 dakika daha ekliyoruz ve<br />
toplamda 33 dakikalık bir antrenman<br />
çıkartıyoruz.<br />
3. GÜN<br />
Haftanın son antrenman gününde 7<br />
dakikalık bir artış söz konusu ve haftayı<br />
40 dakikalık yürüyüş ile kapatıyoruz.<br />
HAZİRAN AYI : YÜRÜME + KOŞMA<br />
Jeff GALLOWAY tarafından 43 yıl<br />
önce geliştirilen bu sistem özellikle<br />
koşu sporuna yeni başlayanlar için hala<br />
en etkili ve verimli yöntem. Haziran<br />
ayındaki programımızı “Yürüme + Koşma”<br />
anternmanları ile tamamlayacağız. Mayıs<br />
ayında olduğu gibi yine kendiniz için<br />
uygun olan 3 gün belirleyin;<br />
1. GÜN<br />
5 Dakikalık yürüyüşün ardından 1<br />
Dakikalık hafif tempo koşu yapın. 5+1<br />
şeklindeki bu anternmanı toplamda 5 set<br />
boyunca tekrarlıyoruz. (30 Dakika)<br />
2. GÜN<br />
5 Dakikalık yürüyüşün ardından 2<br />
Dakikalık hafif tempo koşu yapın.<br />
5+2 şeklindeki bu anternmanı toplamda 5<br />
set boyunca tekrarlıyın. (35 Dakika)<br />
3. GÜN<br />
5 Dakikalık yürüyüşün ardından 3<br />
Dakikalık hafif tempo koşu yapın.<br />
5+3 şeklindeki bu anternmanı toplamda 5<br />
set boyunca tekrarlıyın. (40 Dakika)<br />
* İlk hafta hafif tempo (Düşük Hız) ile<br />
başladığınız antrenman temponuzu<br />
ilerleyen haftalarda artırın. Örneğin 2’nci<br />
haftanın ilk günü, 1 dakikalık koşunuzu<br />
bir önceki haftaya kıyasla daha hızlı<br />
koşmaya çalışın. Ve bu tempo artışını her<br />
hafta uygulayın.<br />
Ios ya da Android farketmez, her marka<br />
ve model akıllı telefona uygun çok sayıda<br />
ücretsiz koşu uygulaması mevcut. Tek<br />
yapmanız gereken bu uygulamalardan<br />
birini telefonunuza yükleyip “Başla” ve<br />
“Bitir” ikonlarını kullanmak. Telefonunuz<br />
egzersize dair süre, mesafe, hız ve tempo<br />
bilgileri kayıt altına alacak. Bu bilgiler<br />
kedinizi daha iyi tanımanıza ve ölçmenize<br />
olanak sağlayacaktır.<br />
NE ÇOK KALIN NE ÇOK İNCE<br />
Egzersiz için kapalı mekandan<br />
dışarı ilk çıktığınızda hafif bir üşüme<br />
duygusu hissetmeniz kıyafet seçiminde<br />
ideal unsurdur. Belirli bir süre sonra<br />
vücudunuzun ısısı artacağı için kalın<br />
kıyafetler giyinmek egzersiz esnasında<br />
sizi rahatsız edebilir.<br />
PLAYLIST OLUŞTURUN<br />
Çoğu sporcu egzersiz esnasında müzik<br />
dinlemeyi tercih eder. Oluşturduğunuz<br />
playlistler Antrenmandan keyif almanıza<br />
katkı sunar. Ayrıca, ritim ile eşzamanlı<br />
olarak koşu temponuzu oluşturabilir ve<br />
onu koruyabilirsiniz<br />
Esneme, vücudun bir bölümünün<br />
eklem hareket açıklığında (ROM)<br />
belli bir noktaya ulaşması olarak<br />
ifade edilebilir. Esneme hareketi<br />
aktif veya pasif şekilde olabilir.<br />
Pasif esneme bir partner veya<br />
makina yardımıyla sağlanan<br />
esnemeleri içerir. Aktif esneme<br />
ise esneyen kişinin hareketi kendi<br />
gerçekleştirdiği, esnemek için<br />
bir kuvvet uyguladığı esnemedir.<br />
Örneğin kişi oturup ayak uçlarına<br />
uzanma (sit and reach) yapmak<br />
istediğinde karın kasları ve kalça<br />
bükücülerin kuvvetini hareketi<br />
yapmak için kullanır. Dinamik<br />
esneme kasları spora özgü<br />
harekete hazırlar, sinir sistemini<br />
aktive eder, kan dolaşımını<br />
hızlandırır ve vücut ısısını<br />
artırır. Bunların sonucu olarak<br />
performansta artış meydana gelir.<br />
Ayrıca, olası sakatlıkları önlemede<br />
oldukça faydalıdır.<br />
Mayıs ve Haziran ayı egzersiz<br />
programı kapsamında her<br />
antrenman öncesi ve sonrasında<br />
özellikle gün içerisinde gerilen ayak<br />
bileği çevresindeki kaslarımızı<br />
rahatlatmak için bir bank ya da bel<br />
hizanızı geçmeyecek yükseklikte<br />
sabit bir alana bacağınızı<br />
kaldırarak tutun ve göğsünüzü<br />
öne doğru itmeye çalışın. Bu işlemi<br />
21 saniye boyunca uyguladıktan<br />
sonra. Aynı egzersizi diğer<br />
bacağınız için de uygulayın.<br />
Söz konusu egzersizi resimde<br />
görüldüğü şekilde yapmaya çalışın<br />
fakat fazla zorlamayın. Zamanla<br />
kaslarınızın daha kolay<br />
esnediğini<br />
farkedeceksiniz.
Sayfa 56<br />
DİZİ REHBERİ<br />
How To<br />
Get Away<br />
With<br />
MURDER?<br />
“BEN PROFESÖR ANNALISE KEATING<br />
VE BU DA CEZA HUKUKUNA<br />
GİRİŞ DERSİ YA DA BENİM VERDİĞİM<br />
İSİMLE CİNAYETTEN PAÇAYI<br />
KURTARMAK”<br />
Evde dizi keyfi yapmayı planlıyor<br />
ancak ne izleyeceğinize karar<br />
veremiyorsanız sizlere ufak<br />
bir sürprizimiz var; “How to<br />
Get Away With Murder?” ya da sıkı<br />
takipçilerinin verdiği isimle #HTGAWM.<br />
Dizi, ABD’nin en saygın hukuk<br />
okullarından biri olan Middleton<br />
Üniversitesi’nde hırslı bir grup hukuk<br />
öğrencisi ile onların başarılı ceza<br />
hukuku profesörlerinin etrafında geçen<br />
hikâyeyi konu ediniyor. Gizem, rekabet<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 57<br />
ve entrika unsurlarının bolca işlendiği<br />
dizi yayınlandığı gece reytingleri altüst<br />
etmiş ve eleştirmenlerce “yeni nesil suç<br />
draması” olarak tanımlanmıştı.<br />
Dizinin hikayesi oldukça ilginç;<br />
üniversitedeki akademik çalışmalarının<br />
yanı sıra savunma avukatlığı da yapan<br />
Annalise Keating, dersine devam eden<br />
en başarılı beş öğrenciyi seçerek hukuk<br />
bürosunda çalışma fırsatı verecektir.<br />
Öğrenciler, zeki ve karizmatik Profesör<br />
Annalise Keating’in gözüne girebilmek ve<br />
hukuk bürosunda kendisiyle çalışabilme<br />
şansını yakalamak için Ceza Hukuku<br />
101, diğer adıyla “Cinayetten Paçayı<br />
kurtarmak” dersinde birbirleriyle kıyasıya<br />
yarışırlar. Bilmedikleri şey, derste<br />
öğrendiklerini kişisel yaşamlarında da<br />
uygulamak zorunda kalacak olmalarıdır.<br />
Genel olarak Profesör Annalise<br />
Keating’in kişisel ve iş yaşamı etrafında<br />
şekillenen dizi, zekice kurgulanmış<br />
senaryosu, yoğun diyalogları ve neredeyse<br />
her bölümde yaşattığı şaşırtıcı finalleri ile<br />
fenomen haline gelmiş durumda.<br />
Oyuncular: Viola Davis, Alfred Enoch, Jack Falahee, Aja Naomi King, Matt<br />
McGorry, Karla Souza, Charlie Weber ve Liza Weil<br />
Profesör Annalise Keating rolünü<br />
“Fences” filmindeki performansıyla<br />
2017 Oscar Töreninde “En İyi Yardımcı<br />
Kadın Oyuncu” ödülünü alan Viola<br />
Davis canlandırıyor. Viola Davis, 2015<br />
yılında #HTGAWM dizisi ile Primetime<br />
Emmy, ‘Bir Drama Dizisinde En İyi Kadın<br />
Başrol Oyuncusu Ödülü’nün de sahibi<br />
olmuştu. Eleştirmenlerce #HTGAWM<br />
‘deki performansından övgüyle bahsedilen<br />
Viola Davis’e genç isimler başarıyla eşlik<br />
ediyorlar.<br />
İlk bölümü 25 Eylül 2014’te yayınlanan<br />
ABD yapımı #HTGAWM, ABC kanalında<br />
yayınlanıyor. Üçüncü sezon finali Şubat<br />
2017’de yayınlanan dizi toplamda 45<br />
bölümlük bir arşive sahip. IMDB’de<br />
8.3 gibi yüksek bir puanlama alan ve<br />
yine aynı sitede “Cinayetten paçayı<br />
kurtarmak” çevirisiyle tanıtılan dizi,<br />
People’s Choice Ödülleri, Image Ödülleri,<br />
Screen Actors Guild Ödülleri, Altın Küre<br />
Ödülleri ve GLAAD Ödülleri’nde çok<br />
sayıda adaylık ve ödül almasının yanı sıra<br />
Amerikan Film Enstitüsü tarafından da<br />
teşekkürle onurlandırıldı. İlk bölümünden<br />
bu yana farklı yarışmalardaki adaylık<br />
sayısı 38 olan dizi, bunların 10’undan<br />
ödülle dönmeyi başarmış durumda.<br />
Son olarak ufak bir tavsiye; kurgusu<br />
fazlasıyla gizem ve suç unsurlarıyla<br />
örülü dizide diyalogları dikkatlice takip<br />
etmelisiniz. Gerilim unsurlarıyla dolu olay<br />
örgüsü ve sık sık kullanılan flashback’ler<br />
izleyici açısından yorucu olmakla birlikte<br />
film tadında dizi arayanlar için eşsiz bir<br />
imkân sunuyor.<br />
Dizi<br />
Künyesi<br />
Adı: How to Get Away with Murder?<br />
(Cinayetten Paçayı Kurtarmak)<br />
Ülke: ABD<br />
Kanal: ABC<br />
Yapım Yılı: 2014<br />
Türü: Hukuk Draması / Gizem / Suç<br />
Sezon: 3<br />
Bölüm <strong>Sayı</strong>sı: 45<br />
IMDB: 8.3 /10<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 58<br />
İngiltere’de<br />
Hukuk<br />
Kariyeri<br />
Ingiltere’nin hukuk sistemi, dünyanın<br />
en gelişmiş hukuk sistemlerinden<br />
biri olarak kabul ediliyor. Birçok<br />
ülkenin kendi hukuk sistemini<br />
geliştirirken İngiltere’yi örnek alması<br />
nedeniyle; uluslararası hukuk eğitiminde<br />
en çok tercih edilen ülkelerin başında da<br />
İngiltere geliyor. Bu yazımızda, kariyerini<br />
İngiltere’de sürdürmeyi planlayanlar<br />
için hem temel bilgiler hem de rehber<br />
niteliğinde ipuçlarını paylaşmayı<br />
amaçladık.<br />
SOLICITER VE BARRISTER<br />
İngiltere ve Galler’de yerleşik olan<br />
hukuk sisteminde iki tür avukat<br />
bulunuyor; “Solicitor” ve “Barrister”.<br />
Bunların her ikisi de Türkçe’ye avukat<br />
olarak çevrilse de, teknik açıdan önemli<br />
farklar mevcut. Solicitor’lar çoğu Türkçe<br />
literatürde “Dosya Avukatı” olarak<br />
tanımlansada bizim alışık olduğumuz<br />
türde standart mahkemelere bakıyor,<br />
şirketlere bağlı çalışıyor ve danışmanlık<br />
yapabiliyorlar. Barrister’lar ise yüksek<br />
mahkemelerde görev alıyor, serbest<br />
çalışabiliyor ve kendi hukuk bürolarını<br />
açabiliyorlar. Aradaki fark bu denli<br />
büyük olunca, aldıkları eğitim de ona<br />
göre farklılaşıyor. Hukuk derecesini alan<br />
mezunların, Solicitor olabilmek için bir<br />
yıl boyunca LPC - Legal Practice Course<br />
adı verilen eğitimi alıp, sonrasında iki<br />
yıllık ücretli staj süresini tamamlamaları<br />
gerekiyor. Staj bitince Solicitor unvanı<br />
alınıyor. Burada kritik noktalardan<br />
biri; staj yapılacak kurumun öğrenci<br />
tarafından bulunması gerekiyor. Barrister<br />
olmak için ise hukuk eğitimi sonrası<br />
BPTC - Bar Professional Training Course<br />
eğitimi alınıyor. Sonrasında bir yıllık<br />
staj tamamlanıyor ancak staj sonunda<br />
Soliciter gibi unvan verilmiyor. Barrister<br />
olabilmek için yaklaşık 7 yıl boyunca bir<br />
avukatla çalışmak ve çeşitli aşamaları<br />
tamamlamak gerekiyor.<br />
“TÜRKİYE’DE HUKUK OKUDUM, NE<br />
YAPMAM GEREKİYOR?”<br />
Türkiye’de verilen hukuk eğitimi<br />
ile İngiltere’deki eğitim birbirine denk<br />
olmadığı için; Türkiye’de lisans eğitimini<br />
tamamlayanlar İngiltere’de hukuk mezunu<br />
olarak tanınmıyor. Arada alınması gereken<br />
çeşitli dersler bulunuyor. Bu denkliği<br />
elde etmek için bir yıl süren ve GDL -<br />
Graduate Diploma in Law adını taşıyan<br />
bir programa dahil olunması gerekiyor.<br />
Zorunlu ve seçmeli derslerin yer aldığı<br />
GDL programı 1 yılda tamamlanabiliyor.<br />
GDL programını başarıyla tamamlayanlar<br />
tıpkı İngiltere’deki bir hukuk mezunu<br />
gibi seçtiği kariyer yoluna göre LPC ya<br />
da BPTC üzerinden eğitimine devam<br />
edebiliyor. Katılımcılar LPC eğitimine<br />
ilave dersler alması durumunda<br />
işletme yüksek lisansını da eş zamanlı<br />
olarak tamamlama imkanına sahip. Az<br />
sayıda üniversite tarafından verilen<br />
LPC ve BPTC programlarına kayıt<br />
koşulları farklılık gösteriyor. LPC için<br />
6,5 IELTS puanı yeterliyken, BPTC için<br />
minimum 7,5 IELTS puanı aranıyor.<br />
Yabancı öğrenciler uluslararası hukuk<br />
bürolarının Londra’da bulunmasından<br />
dolayı LPC ya da BPTC eğitimlerini bu<br />
şehirde tamamlamayı tercih ederken<br />
GDL programlarını ise eğitim ve yaşam<br />
maliyetlerinin nispeten daha az olduğu<br />
Londra dışındaki üniverstelerden alıyor.<br />
Bazı önde gelen hukuk büroları staj<br />
anlaşmasını yapacakları kişilere LPC<br />
eğitimleri için burs imkanı sunabiliyor.<br />
LPC ya da BPTC eğitimleri için Londra<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 59<br />
İNGİLTERE DIŞI HUKUK DERECESİ<br />
LLB (Hons)<br />
Hukuk<br />
Lisansı<br />
/3 Yıl<br />
LLB (Hons)<br />
Hukuk<br />
Lisansı<br />
(Uzaktan<br />
Eğitim)<br />
/3 Yıl<br />
LLB (Hons)<br />
Uluslararası<br />
Ticaret<br />
Hukuku<br />
Lisansı<br />
/3 Yıl<br />
GDL<br />
Eğitimi<br />
/1 Yıl<br />
Avukat<br />
Olma Şartı<br />
LPC<br />
Eğitimi<br />
/1 Yıl<br />
LPC + MA<br />
Eğitimi<br />
/1 Yıl<br />
BPTC<br />
Eğitimi<br />
/1 Yıl<br />
LLM<br />
/ 1 Yıl<br />
QLTS<br />
SINAVI<br />
STAJ / 2 YIL<br />
STAJ / 1 YIL<br />
STAJ / 2 YIL<br />
TECRÜBE / 7 YIL<br />
SOLICITOR BARRISTER SOLICITOR<br />
merkezli üniversitelerin seçilmesindeki<br />
en önemli sebeplerden birisi de bu.<br />
Ayrıca üniversitelerin bünyesinde faliyet<br />
gösteren kariyer merkezleri LPC ya da<br />
BPTC eğitim sonrası zorunlu olan staj<br />
anlaşması için öğrencilere ücretsiz<br />
danışmanlık hizmeti verebiliyor. Üniversite<br />
seçiminde kariyer merkezlerinin<br />
etkinliğinin ve anlaşmalı olduğu hukuk<br />
bürosu sayısı gibi çeşitli bilgileri<br />
araştırmanız oldukça önemli. İngiltere<br />
dışından gelip kariyerini bu ülkede<br />
sürdürmek isteyen hukukçular genelde<br />
Solicitor olma yolunda ilerliyor. BPTC<br />
Eğitiminin zorluğu, staj süresine ek<br />
olarak 7 yıllık yoğun bir hazırlık sürecinin<br />
olmasından dolayı Barrister tercih edilen<br />
bir kariyer seçeneği değil. 2015 itibarıyla<br />
İngiltere’de 170.000 dolayında kayıtlı<br />
Soliciter bulunuyor. Faal olarak çalışan<br />
Barrister sayısı ise sadece 16.000.<br />
ALTERNATİF SEÇENEK: QLTS SINAVI<br />
QLTS-The Qualified Lawyers Transfer<br />
Scheme yada Türkçe çevirisiyle “Kalifiye<br />
Avukatlar Transfer Programı”, başka<br />
ülkelerde avukat olarak çalışmakta<br />
olan kişilerin QLTS sınavını başardıkları<br />
takdirde staj, eğitim veya benzeri başka<br />
bir şarta ihtiyaç kalmadan Baro’ya (The<br />
Law Society of England and Wales)<br />
kaydolmalarına ve doğrudan solicitor<br />
olarak çalışmalarına imkan sağlıyor.<br />
QLTS sınavına girmek için kendi<br />
ülkesinde avukatlık yapıyor olmak,<br />
disiplin cezası yahut adli ceza almamış<br />
olmak ve yeterli düzeyde İngilizce bilmek<br />
gerekiyor. Bu koşulları sağlayan kişilere<br />
5 yıl geçerli “Uygunluk Sertifikası”<br />
veriliyor. Adaylar bu sertifika ile QLTS<br />
sınavına girme hakkına sahip oluyor.<br />
Uygunluk sertifikası almak için başvuran<br />
avukatlarda belirli bir tecrübe şartı<br />
aranmamakla birlikte QLTS sınavını<br />
başarmaları durumunda Baroya kayıt<br />
sürecinde C2 düzeyinde İngilizce şartı<br />
aranıyor.<br />
İngiltere’de avukatlık yapmak için<br />
başvuran bir aday uygunluk sertifikasının<br />
geçerlilik süresi olan 5 yıl içinde 3 kez<br />
QLTS sınavına girme hakkında sahip.<br />
QLTS sınavı iki aşamadan oluşuyor;<br />
Çoktan seçmeli test sınavı MCT ve<br />
OSCE olarak anılan uygulama sınavı.<br />
MCT, sabah ve öğleden sonra 3’er saatlik<br />
oturumlara bölünmüş tam günlük bir<br />
sınav. (90+90=180 Soru) OSCE ise<br />
mülakat, avukatlık, dosya hazırlama,<br />
yazma ve online hukuk araştırması<br />
yapma yeteneklerini ölçen bir sınavlar<br />
dizisi ve birkaç gün sürebiliyor. QLTS<br />
sınavı başvuru ücreti ise 200 Sterlin.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 60<br />
Cem SÜNBÜL<br />
HABERTÜRK TV / Teknolojik<br />
TEKNOLOJİ<br />
Mobil Tarayıcılar<br />
Mobil dönüşüm hukuk<br />
dünyasında da pek çok<br />
alışkanlığın değişmesine<br />
neden oluyor. Çok değil,<br />
bundan sadece 10 yıl önce ayrı bir<br />
uğraş olarak gördüğümüz pek çok iş,<br />
bugün cebimizdeki akıllı telefonlarla<br />
anında halledilebiliyor. Mesafe ölçme,<br />
fotoğraf çekme, yön bulma, müzik<br />
dinleme ve internette dolaşma gibi tüm<br />
kullanıcıları ilgilendiren özelliklerin yanı<br />
sıra, akıllı telefonların bir de avukatların<br />
verimliliğini artıran, işlerini kolaylaştıran<br />
uygulamaları bulunuyor.<br />
NİSAN AYI: TARAMA UYGULAMALARI<br />
Dilekçe, fatura ya da benzeri basılı<br />
evrakları acil olarak paylaşmamız<br />
gerektiğinde (panikle karışık) Scanner/<br />
Tarayıcı arayışa gireriz: En yakın<br />
internet kafe nerede? Ofisteki yazıcının<br />
tarayıcı özelliği var mıydı? Telefonla<br />
resmini çekip göndersem aynı işi görür<br />
mü?<br />
Oysa cebinizde duran akıllı telefon,<br />
aynı zamanda tüm belgeleri kolaylıkla<br />
tarayıp, profesyonel bir tarama cihazı<br />
kalitesinde dijitalleştirerek dilediğiniz<br />
gibi paylaşma olanağı sunar. Bu hizmeti<br />
sunan pek çok uygulama ücretli olduğu<br />
için, ilk seferde doğru tercihi yapmanız<br />
zor olabilir.<br />
Android ve iOS platformlarında<br />
kullanılan uygulamalar arasında en<br />
iyi 5 alternatifi seçtiğim bu listede,<br />
her bir uygulamanın görsel tarama<br />
kalitesine, tarama sonrası paylaşım için<br />
bulut sistemlerle entegre çalışmasına,<br />
kullanım kolaylığına ve tarama sonrası<br />
düzenleme gibi ek özellikler sunup<br />
sunmadığına dikkat ettim.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 61<br />
sayesinde, çocuğunuzun<br />
1-SCANBOT<br />
“Öyle bir tarama uygulaması<br />
olsun ki, ben daha dosyaya<br />
yaklaştırdığım anda taramayı<br />
kendisi yapsın, bana sadece<br />
biten tarama sonrası belgeyi<br />
nasıl paylaşacağımı seçmek<br />
kalsın” diyorsanız, Scanbot<br />
sizin için geliştirildi. Ücretsiz<br />
olarak indirilebilen uygulama,<br />
özellikle kolay kullanımı ve güçlü<br />
ek özellikleriyle dikkat çekiyor.<br />
Evrak taramak işinizin önemli<br />
bir parçasıysa, ki bu dergiyi<br />
okuyorsanız muhtemelen<br />
öyledir, Scanbot’un ücretli<br />
yükseltmeleriyle optik karakter<br />
tanımlama, arama, düzenleme<br />
ve imzalama özelliklerine, Touch<br />
ID ile güvenlik, renk filtresi,<br />
akıllı isimlendirme ve temalara<br />
kavuşmak mümkün. iCloud<br />
Drive’dan Dropbox’a, Google<br />
Drive’dan OneDrive’a kadar pek<br />
çok bulut depolama hizmetiyle<br />
entegre çalışan Scanbot<br />
üzerinde PDF dokümanları<br />
düzenleme imkanınız da<br />
bulunuyor.<br />
2-CAMSCANNER<br />
Tüm mobil platformlarda<br />
en yaygın kullanılan tarama<br />
uygulamalarından biri de<br />
CamScanner. Ücretsiz indirme<br />
sonrası çeşitli özellikler için<br />
aylık tarifeyle hizmet veren<br />
CamScanner, özellikle çoklu<br />
sayfa tarama ve toplu tarama<br />
işlemlerinde öne çıkıyor. Optik<br />
karakter tanımlama (OCR)<br />
özelliğiyle belgede yer alan fiyat,<br />
tarih, başlık gibi önemli detayları<br />
daha sonra arama yapılabilir<br />
şekilde kaydeden uygulama,<br />
taranmış görsellerin görüntü<br />
kalitesini artırmak için de<br />
araçlar sunuyor. Box, Dropbox ve<br />
Google Drive ile entegre çalışan<br />
CamScanner ile paylaştığınız<br />
PDF belgelerine parola koruması<br />
da koyabilirsiniz.<br />
3-GOOGLE DRIVE<br />
Android kullanıcısıysanız,<br />
en iyi ücretsiz tarama<br />
uygulaması büyük ihtimalle<br />
cihazınızda öylece yatıyordur.<br />
Şimdi onu işe koyma vakti!<br />
Google Drive uygulamasını<br />
açın, “Yeni Ekle” tuşuna basın<br />
ve “Tarama” seçeneğini<br />
tıklayın. Kaydedeceğiniz her<br />
türlü tarama görüntüsü, hem<br />
cihazınızda hem de Google<br />
Drive hesabınızda güvenle<br />
saklanacaktır. Sonrasında<br />
nasıl istiyorsanız o şekilde<br />
paylaşmanız mümkün<br />
olacaktır. Üstelik Drive’ın<br />
tarama işlevi, optik karakter<br />
tanımlama özelliği sayesinde<br />
PDF’e dönüştürülen dosyalar<br />
üzerinde metin bazlı aramalar<br />
yapılabiliyor.<br />
4- SCANNABLE BY EVERNOTE<br />
Üretkenlik uygulaması<br />
olarak Evernote<br />
kullanıyorsanız, iş dünyasında<br />
oldukça popüler olan bu<br />
servisin ücretsiz olarak<br />
yayınladığı Scannable adlı<br />
uygulama bir hayli işinize<br />
yarayacaktır.<br />
Her ne kadar sadece iOS<br />
aygıtlarında (iPhone veya<br />
iPad) çalışsa da, Scannable<br />
ile kartvizitlerden faturalara,<br />
kısa notlardan çok sayfalı<br />
kağıt evraklara kadar her<br />
türlü içeriği kolayca taramak<br />
mümkün. Tarama sonrası elde<br />
edilen görüntüler Evernote<br />
hesabına otomatik olarak<br />
yükleniyor.<br />
Görsellerden arka planın<br />
otomatik olarak kırpılması<br />
Transformers desenli<br />
masasında taradığınız<br />
evraklar iş yerinde günün<br />
eğlencesi haline dönüşmüyor.<br />
Scannable ile yapılan<br />
taramaları, iOS cihazındaki<br />
Dropbox veya iCloud gibi<br />
diğer uygulamalar üzerinden<br />
paylaşmak da mümkün.<br />
Üstelik herhangi bir ücretli<br />
sürüm olmaksızın, tamamen<br />
bedava olması Scannable’ı<br />
çoğu iOS kullanıcısı için<br />
birinci tercih haline getiriyor.<br />
5-SCANNER PRO<br />
Taradığınız her dokümanı<br />
doğrudan Dropbox, Google<br />
Drive ya da Evernote arşivinize<br />
ekleyen Scanner Pro da iOS<br />
üzerinde kaliteli bir tarama<br />
uygulaması arayanların ilk<br />
durakları arasında yer alıyor.<br />
Çok sayfalı evraklar ya da<br />
boyutları standart dışı kalan<br />
fatura gibi belgeler üzerinde iyi<br />
çalışan Scanner Pro, ayrıca aynı<br />
kablosuz ağ üzerinden erişim<br />
sağlayarak örneğin dizüstü<br />
bilgisayarınıza web tarayıcısı<br />
üzerinden kolayca dosyaları<br />
indirmenize olanak tanıyor.<br />
Biliyor muydunuz?<br />
Doküman taramaya olanak<br />
tanıyan teknoloji, aslında<br />
telefondan bile önce icat edildi.<br />
“Elektrik Baskılama Telegrafı”<br />
(Electric Printing Telegraph)<br />
adını taşıyan bu teknoloji, ilk<br />
olarak 1843 yılında İskoç mucit<br />
Alexander Bain tarafından<br />
geliştirildi. Sonraları 20. yüzyılda<br />
faks makinesi için temel alınan<br />
EPT teknolojisi, 1966 yılında<br />
ilk makul fiyatlı, taşınabilir ve<br />
standart telefon hattı üzerinden<br />
çalışan faks makinesini<br />
piyasaya sürmesiyle yaygın<br />
kullanıma ulaştı.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 62<br />
Vizyon<br />
Mayıs<br />
12 Mayıs<br />
26 Mayıs<br />
YARATIK: COVENANT<br />
KARAYIP KORSANLARI<br />
5: SALAZAR’IN INTIKAMI<br />
Gladyatör filminin usta<br />
yönetmeni Ridley Scott,<br />
Kaptanımız Jack Sparrow<br />
Alien’da kendi yarattığı evrene,<br />
yelken açtığı sularda<br />
Prometheus ile başlayan<br />
yaklaşan kötü rüzgarları<br />
THE LAST FACE<br />
05 Mayıs<br />
yeni üçlemesinin ikinci filmi<br />
olan Alien: Covenant filminde<br />
geri dönüyor. 90’lı yıllardan<br />
Alien filmlerini serisi ile ismi<br />
DEHA<br />
26 Mayıs<br />
hisseder. Korkunç Kaptan<br />
Salazar’ın yönetimindeki<br />
ölümcül hayalet korsanlar,<br />
denizdeki tüm korsanları<br />
ne kadar örtüşse de bu film<br />
öldürerek Şeytan Üçgeni’nden<br />
Yetenekli ve çekici bir<br />
Prometheus filminin devamı<br />
Hayatı başarısızlıklarla dolu<br />
kaçmayı başarmıştır; hayatta<br />
doktor Afrika’nın çatışma<br />
niteliğinde çekilmiştir.<br />
olan Frank Adler karakterini<br />
kalan tek korsan ise kaptan<br />
bölgelerinden birinde görevini<br />
Koloni gemisi Covenant’ın<br />
canlandıracak olan Chris<br />
Jack’tir. Jack, Salazar’ın<br />
sürdürmektedir ve bu esnada<br />
mürettebatı galaksinin<br />
Evans, Florida kırsalında<br />
gazabından ve intikamından<br />
aynı bölgede çalışan birine<br />
oldukça uzak bir köşesinde,<br />
yeğeni Mary’yi büyütürken,<br />
kurtulmak için Poseidon<br />
aşık olur.<br />
keşfedilmemiş cennet olarak<br />
Mary’nin okula başlamasıyla<br />
Asası’nın peşine düşer. Bu<br />
Aşk ikisi için de başlamış<br />
varsaydıkları gezegenin<br />
birlikte hemen yetenekli<br />
efsanevi asayı bulmak içinse<br />
olsa da ilişkileri ile son derece<br />
aslında karanlık ve çok<br />
olarak yaftalanması sebebiyle<br />
güzel ve zeki gökbilimci<br />
tehlikeli olan ve ciddi mesai<br />
tehlikeli bir yer olduğunu<br />
Mary’nin annesi Evelyn ile<br />
Carina Smyth ve Kraliyet<br />
isteyen işlerini dengede<br />
anlarlar. Gezegendeki yegane<br />
kızı büyütme konusunda bir<br />
Donanması’ndan dik başlı,<br />
tutmak kahramanlarımız için<br />
canlı lanetli Prometheus’un<br />
savaşa girecek.<br />
genç bir denizci olan Henry<br />
bir hayli güç olacaktır.<br />
keşfinden sonra hayatta kalan<br />
Film, mücadelenin yasal<br />
ile zorlu bir anlaşma yapar.<br />
69.Cannes Film Festivali’nde<br />
‘sentetik’ David’dir.<br />
sürecine odaklanacak.<br />
Dying Gull’un dümenindeki<br />
prömiyeri yapılan filmin<br />
Bir önceki filmde de<br />
Senaryosunu Tom Flynn’ın<br />
Jack Sparrow, hem kötü<br />
yönetmen koltuğunda<br />
izlediğimiz X-Men serisinin<br />
yazdığı filmin yönetmen<br />
kaderini tersine çevirmenin<br />
oyuncu kimliğinin yanı sıra<br />
genç Magnetosu Michael<br />
kolduğunda Marc Webb<br />
hem de şimdiye dek karşına<br />
yönetmenliğiyle de beğeni<br />
Fassbender başrolde<br />
oturuyor (Aşkın 500 Günü,<br />
çıkan en dişli ve korkunç<br />
toplayan ünlü isim Sean Penn<br />
seyrederken, Fantastik<br />
İnanılmaz Örümcek Adam<br />
düşmandan kurtulmanın<br />
oturuyor.<br />
Canavarlar Nelerdir, Nerede<br />
1&2). ABD yapımı Film aile için<br />
yollarını arayacaktır. Johnny<br />
Erin Dignam’ın senaryosunu<br />
Bulunurlar? isimli filmde<br />
dramaya ağırlık verecek.<br />
Depp’e Javier Bardem ve<br />
yazdığı filmde başrolleri<br />
rol almış olan büyücü ajan<br />
Brenton Thwaites’ın eşlik ettiği<br />
Charlize Theron, Adèle<br />
Katherine Waterston yanı sıra<br />
filmin yönetmen koltuğunda<br />
Exarchopoulos ve Javier<br />
Demian Bichir ve Billy Crudup<br />
Joachim Rønning ve Espen<br />
Bardem paylaşıyor.<br />
gibi isimler de yer alıyor.<br />
Sandberg oturuyor.<br />
www.hplusdergi.com
Haziran<br />
Sayfa 63<br />
SAHIL GÜVENLIK<br />
02 Haziran<br />
MUMYA<br />
09 Haziran<br />
90’ların meşhur dizisi<br />
Sahil Güvenlik (Baywatch)<br />
beyazperdeye uyarlanan filmin<br />
başrollerini Dwayne Johnson<br />
ve Zac Efron üstlenirken,<br />
Priyanka Chopra, Alexandra<br />
Daddario, Jon Bass, Kelly<br />
Rohrbach ve Ilfenesh Hadera<br />
da kadroda yer alıyor.<br />
Mitch Buchannon<br />
kendini işine adamış, cesur<br />
ve sorumluluk sahibi bir<br />
cankurtarandır. Sorumlu<br />
olduğu koyu korumak<br />
onun için her şeyden önce<br />
gelmektedir. Onunla birlikte<br />
çalışan ekibiyle hiçbir sorunu<br />
yoktur ve ekip görevlerini<br />
mükemmel bir şekilde yerine<br />
getirmektedir. Ancak günün<br />
birinde aralarına yeni bir<br />
ekip üyesi daha katılır. Bu<br />
küstah yeni cankurtaran<br />
Mitch’in sinirlerini bir hayli<br />
zorlayacaktır. Ancak koyu<br />
tehdit eden bir suç planı<br />
su yüzüne çıkınca ikili<br />
aralarındaki çekişmeyi bir<br />
kenara bırakıp iş birliği<br />
yapmak zorunda kalacaktır.<br />
Aksiyon, komedi ve macera<br />
türündeki filmin yönetmeni<br />
Seth Gordon.<br />
WONDER WOMEN<br />
02 Haziran<br />
Filmin senaryosunu Allan<br />
Heinberg ve Geoff Johns<br />
kaleme alırken filmin süper<br />
kahraman kadınını Batman<br />
v Superman: Adaletin Şafağı<br />
filminde olduğu gibi yine Gal<br />
Gadot canlandırıyor.<br />
Filmin kadrosunda Connie<br />
Nielsen, Chris Pine, Robin<br />
Wright ve David Thewlis gibi<br />
başarılı isimler bulunuyor.<br />
Amazon prensesi Diana<br />
Price, nam-ı diğer Wonder<br />
Woman dünyayı keşfetmek<br />
için tropik topraklarını geride<br />
bırakıp demir ve camın hüküm<br />
sürdüğü dünyamıza dalar.<br />
Birçok inanüstü yetenek ve<br />
kıvrak bir zekayla donatılmış<br />
olan güzel kahraman Cennet<br />
Adası’nın medeniyete açılan<br />
kapısı olacaktır. v<br />
İlki 1932 yılında çekildikten<br />
sonra beyazperdede kendine<br />
hatırı sayılır bir yer edinmeye<br />
başlayan Mumya hikayeleri,<br />
uzun bir aradan sonra, 1999<br />
yılında bu kez Stephen<br />
Sommers’ın kamerasıyla<br />
yeniden izleyiciyle<br />
buluşmuştu.<br />
Universal Stüdyoları orijinal<br />
‘The Mummy’i bir yeniden<br />
çevrimle tekrar canlandırma<br />
yoluna gitti ve yönetmen<br />
olarak Mama (2013) filminin<br />
genç yönetmeni Andrés<br />
Muschietti’yi seçti.<br />
Sıkıca mühürlenmiş olan<br />
antik bir mezar yüzyıllardır<br />
unutulmuş bir çölde<br />
yatmaktadır. Ancak askeri bir<br />
operasyon sonucu keşfedilir<br />
ve açılır.<br />
Zamansız bir şekilde hayatı<br />
elinden alınan antik kraliçenin<br />
ruhu da uyanmış olur. Yüzyıllar<br />
boyunca büyüyen öfkesiyle<br />
günümüze uyanan kraliçe<br />
insanlığa boyun eğdirmeye<br />
ve kendisine yapılanları<br />
ödetmeye kararlıdır.<br />
Filmin başrollerinde Tom<br />
Cruise ile beraber Russell<br />
Crowe yer alıyor.<br />
ARABALAR 3<br />
16 Haziran<br />
Pixar’ın sevilen serisi<br />
Arabalar’ın 3. devam<br />
halkasının yönetmen<br />
koltuğunda Brian Fee<br />
oturuyor. Şimşek McQueen’in<br />
yeni maceralarını göreceğimiz<br />
filmde sevimli arabayı<br />
kendisinden genç ve<br />
hızlı arabalar tarafından<br />
bozguna uğratılmış olarak<br />
görüyoruz. Şimşek pistlere<br />
geri dönmenin hayalini kurup<br />
kenara itildiğine içerlerken<br />
bir anda #95’in işinin henüz<br />
bitmediğini kanıtlamaya karar<br />
veriyor. Hevesli genç yarış<br />
teknisyeni Cruz Ramirez’in<br />
yardımına, kazanmak için<br />
bir plana, merhum Hudson<br />
Hornet’in verdiği ilhama ve<br />
birkaç beklenmedik numaraya<br />
ihtiyacı olan arabamız Piston<br />
Kupasının en büyük yarışında<br />
boy göstermeye hazırlanıyor.<br />
Hukuk ve Daha Fazlası
Sayfa 64<br />
ONLINE YAŞAM<br />
Kişisel ve<br />
Mesleki Gelişim İçin<br />
Sosyal Medya Kullanımı<br />
Son on yılda sosyal medya hem<br />
kişisel hem de profesyonel<br />
hayatımızın vazgeçilmez bir<br />
parçası oldu. Üstelik uzmanlar,<br />
bu eğilimin yavaşlamaya hiç de niyeti<br />
olmadığını söylüyor.<br />
Peki bu sizin için ne ifade ediyor?<br />
Cevabı çok basit: Sosyal medyayı daha<br />
aktif olarak kullanmanız gerekiyor!<br />
Çünkü, sosyal medya kişisel ve kurumsal<br />
itibar yönetiminde en güçlü araçlarından<br />
biri haline geldi. Sosyal medya, doğru<br />
ve etkin bir şekilde kullanıldığında<br />
mesleki gelişim açısından eşsiz sonuçları<br />
beraberinde getiriyor. Sosyal medyanın<br />
sunduğu sınırsız iletişim gücünü arkanıza<br />
almak, mesleki ve bireysel gelişiminiz<br />
için yaptığınız en doğru hamlelerden<br />
biri olacaktır. Web geliştirme uzmanları,<br />
sosyal medya ve çeşitli sosyal<br />
platformların en iyi nasıl kullanılacağı<br />
hakkında oldukça kapsamlı çalışmalar<br />
gerçekleştiriyor. Sayfalarca rehber<br />
okumaya vaktiniz yoksa; işe 5 basit adımı<br />
uygulayarak başlayabilirsiniz:<br />
1-Sosyal medyayı ne amaçla kullanmak<br />
istediğinizi öncesinde belirleyin.<br />
Avukatların sosyal medyayı yalnızca<br />
reklam amaçlı kullanmaları hem<br />
yasal düzenlemeler açısından hem de<br />
takipçilerinizle sürdürülebilir iletişim<br />
açısından olumsuz sonuçlar doğurur.<br />
2-Anlamlı içerik paylaşımında bulunun:<br />
Faydalı bilgiler, görüş ya da haber<br />
paylaşmaya özen gösterin.<br />
3-İstikrar sosyal medyada da önemlidir.<br />
Paylaşımlarınızda sürekliliğe önem verin.<br />
4-Mesleğiniz ile ilgili gelişmelerin yer<br />
aldığı farklı sosyal medya platformlarını<br />
da takip edin.<br />
5-Etkiyi ölçün, geri dönüşümü doğru bir<br />
şekilde yorumlayıp gerekli değişiklikleri<br />
yaparak sosyal medya hesaplarınızı en iyi<br />
hale getirin.<br />
www.hplusdergi.com
Sayfa 65