27.07.2017 Views

H+ Sayı 1

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Hukuk ve Daha Fazlası<br />

www.hplusdergi.com<br />

Mayıs - Haziran 2017<br />

<strong>Sayı</strong> 01<br />

h+<br />

ÜCRETSİZDİR<br />

İş Yaşamında<br />

Stres ve<br />

Baş Etme<br />

Yolları<br />

Yurt Dışı<br />

LL.M. Rehberi<br />

University of<br />

Wrocław<br />

Kapak Söyleşisi<br />

Av. Mehmet<br />

DURAKOĞLU<br />

Sayfa 58<br />

Mehmet GÜN<br />

Yargı<br />

Performansını<br />

Güçlendirmek<br />

Sayfa 04<br />

Murat Volkan DÜLGER Mert YAŞAR Nazlı CAN<br />

Adli Bilişim ve<br />

Ülkemizde<br />

Uygulaması<br />

Sayfa 20<br />

Devletin Spora<br />

Müdahale Hakkı<br />

Olmalı mı?<br />

Sayfa 26<br />

Uzay<br />

Madenciliğinin<br />

Hukuki Boyutu<br />

Sayfa 30<br />

+ 3 Soru 3 Cevap Avukat M. Gökhan AHİ<br />

+ Spor İstediğin Yerden Başla<br />

+ Ofis Yaşamı Mutluluk İçin İpuçları<br />

+ Üretkenlik Avukatlar İçin Coworking Fırsatları<br />

+ Teknoloji Mobil Tarayıcılar<br />

+ Hukuk Konulu Diziler #HTGAWM


Merhaba<br />

YÖNETİM VE YAZI İŞLERİ<br />

Hukuk Akademisi Eğitim ve Yayıncılık Ltd. Şti.<br />

Adına Sahibi<br />

KAAN ÖNCÜ<br />

Genel Yayın Yönetmeni:<br />

MERVE GÜLMEZ<br />

Editör<br />

SENA TUĞRUL<br />

sena@hplusdergi.com<br />

Yazı İşleri Yönetmeni<br />

ERHAN KAHRAMAN<br />

erhan@hplusdergi.com<br />

Tasarım & Dizgi:<br />

Gökçe KOCAMAN<br />

gokce@hplusdergi.com<br />

Fotoğraf Yönetmeni:<br />

Sertan TÜRYAKİ<br />

sertan@hplusdergi.com<br />

Hukuk Danışmanı:<br />

Ömer ÖZGÜR ÜNLÜ<br />

omer@hplusdergi.com<br />

Reklam & Dağıtım<br />

Eda Cansu ALPASLAN<br />

eda@hplusdergi.com<br />

BASKI<br />

TURKUVAZ HABERLEŞME VE YAYINCILIK A.Ş.<br />

A. Akpınar Mahallesi Hasan Basri Cad.<br />

No:4 Sancaktepe- İST. T. 0216.585.9000<br />

( h+) Dergisi, Hukuk Akademisi Eğitim ve<br />

Yayıncılık Ltd. Şti. tarafından T.C. yasalarına<br />

uygun olarak yayınlanmaktadır.<br />

Türk yayın hayatında Hukuk konulu çok sayıda Akademik<br />

ve Bilimsel derginin varlığına kıyasla, öznesi Avukat olan<br />

ve mesleki makallerin yanısıra güncel yaşam konularına<br />

da değinen basılı bir dergi ne yazık ki bulunmamaktaydı.<br />

Oysaki doktorlar, mühendisler, mimarlar ve benzeri meslek<br />

grupları için güncel yaşam ile mesleki gelişmeleri harmanlayan<br />

dergiler uzunca bir süredir rafları süslüyor. Hukuk Akademisi<br />

AVUKATLARIN<br />

HEM KIŞISEL<br />

HEM DE<br />

PROFESYONEL<br />

YAŞAMLARINA<br />

DOKUNAN<br />

Kapsamlı Bir<br />

Dergi SUNMAYI<br />

AMAÇLADIK.<br />

olarak bu eksikliği gidermeyi<br />

ve mesleki makalelerin yanısıra<br />

Avukatların hem kişisel hem<br />

de profesyonel yaşamlarına<br />

dokunan kapsamlı bir dergi<br />

sunmayı amaçladık.<br />

Şüphesiz en büyük teşekkürü<br />

bu dergiye bilgi ve emekleriyle<br />

değer katan yazar kadromuz hak<br />

ediyor. Onların desteği ve inancı<br />

olmasaydı bu dergi de olmazdı.<br />

Kapak söyleşisinde değerli<br />

sohbetiyle bizi onurlandıran<br />

İstanbul Barosu Başkanı Sn.<br />

Mehmet DURAKOĞLU’na yoğun<br />

temposunda ayırdığı vakit için bir<br />

kez daha teşekkür etmeyi borç biliyoruz. Son olarak, bu kapsamda<br />

bir derginin ücretsiz olarak dağıtılmasına olanak sunan ilan<br />

sahiplerine ve iş ortaklarımıza teşekkür ediyoruz. Umarız h+ yoğun<br />

iş temponuzda ufak ve keyifli bir<br />

mola vermenize vesile olur. Her<br />

türlü görüş ve önerinizi bizimle<br />

paylaşmanızdan mutluluk duyacağız.<br />

Temmuz ayında tekrar görüşmek<br />

dileğiyle.<br />

Avukat Sena TUĞRUL, Editör<br />

sena@hplusdergi.com<br />

YAYIN TÜRÜ / TRAJ<br />

Yaygın, Süreli (İki Aylık) / 5.500 Ad.<br />

HUKUK<br />

AKADEMİSİ<br />

A. Şahkulu Mahallesi Serdar-ı Ekrem Sokak<br />

15/A Galata - İST. T. 0850.532.2824<br />

M. bilgi@hukukakademisi.com.tr<br />

www.hplusdergi.com l info@hplusdergi.com<br />

Bizi Takip Edin<br />

instagram.com/hplusdergi<br />

facebook.com/hplusdergi<br />

linkedin.com/in/hplusdergi<br />

twitter.com/hplusdergi


Hukuk<br />

04 YARGI<br />

PERFORMANSINI<br />

GÜÇLENDIRMEK<br />

08<br />

20<br />

ADLI BILIŞIM<br />

VE ÜLKEMIZDE<br />

UYGULAMASI<br />

Alman ve İngiliz<br />

Dijital dünya sınırlarımızı<br />

yargılarının performans<br />

zorlarken suçu<br />

karşılaştırmasının Türk<br />

aydınlatabilecek bilgiyi de<br />

yargısı için zorunlu kıldığı<br />

yine dijital ortamlardan<br />

vakıa ve delillerin tam<br />

elde etmek zorundayız.<br />

ve doğru ifşası, yargıyı<br />

Hal böyle olunca, dijital<br />

topluma maliyet olmaktan<br />

çıkararak Türk hukukçularını<br />

hizmet ihraç eder hale<br />

getirecektir.<br />

KAPAK SÖYLEŞİSİ<br />

AV. MEHMET<br />

DURAKOĞLU<br />

İstanbul Barosu<br />

ortamlardan delil tespit<br />

etmek, kıldan DNA tespit<br />

etmek gibi uzmanlık<br />

gerektiren bir konu oldu.<br />

Av. Mehmet GÜN<br />

Başkanı<br />

Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />

26<br />

DEVLETIN SPORA<br />

MÜDAHALE HAKKI<br />

OLMALI MI?<br />

30<br />

UZAY<br />

MADENCILIĞININ<br />

HUKUKI BOYUTU<br />

40<br />

EVLILIKTE YOLLARI<br />

AYIRIRKEN VELAYETE<br />

ORTAK OLMAK<br />

Devletin spora müdahale<br />

hakkı, hatta müdahale<br />

yükümlülüğü var mı? Yoksa<br />

Sporun Siyaset ve Hukuk<br />

Düzeni Karşısında Özerkliği<br />

olmalı mıdır? Bu soruların<br />

ciddi şekilde tartışılması<br />

gerekiyor.<br />

Uzay, halen bilinmeyenlerle<br />

dolu olabilir. Hatta orada<br />

yapılacak madencilik<br />

faaliyetleri için önümüzde<br />

uzun yıllar da olabilir. Fakat<br />

bu, uzay madenciliğine<br />

dair hukuki altyapının<br />

hazırlanmasına engel değil.<br />

Geçtiğimiz Şubat ayında,<br />

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin<br />

ortak velayet ile ilgili verdiği<br />

bir karar oldukça ses getirdi.<br />

Hukukçular kendi aralarında<br />

bu işin hukuki boyutlarını<br />

tartışırken, çoğu gazete<br />

“velayette devrim” başlığı ile<br />

konuya dikkat çekti.<br />

Av. Mert YAŞAR<br />

Av. Nazlı CAN<br />

Av. Ayça ÖZDOĞAN<br />

44<br />

3 SORU 3 CEVAP<br />

AV. M. GÖKHAN AHI<br />

46<br />

SÖYLEŞİ<br />

DOÇ. DR. BAŞAK BAYSAL<br />

Bilişim Hukuku alanında<br />

Ekonomik krizler toplumun neredeyse tüm katmanlarında büyük değişim<br />

uzmanlaşmak için nasıl bir<br />

ve dönüşümleri beraberinde getiriyor. Özellikle reel ekonomide ortaya<br />

eğitim almak gerekiyor,<br />

çıkan olumsuz yansımalar, hukuk dünyasındaki önemli bir tartışmayı;<br />

Mesleğin ne gibi zorlukları<br />

“Sözleşmelerin Uyarlanması” konusunu tekrar gündeme taşıyor. İstanbul<br />

var? Bilişim Hukuku uzmanı<br />

Av. M. Gökhan AHİ cevapladı.<br />

Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Başak Baysal’a hem yeni kitabının<br />

detaylarını hem de konu hakkındaki düşüncelerini sorduk.


ve Daha Fazlası<br />

18<br />

56 14<br />

YURT DIŞINDA<br />

HUKUK<br />

YÜKSEK LİSANSI<br />

WROCŁAW<br />

ÜNIVERSITESI<br />

TAHKİM<br />

GELECEĞIN<br />

HUKUKÇULARI<br />

“TAHKIM” IÇIN<br />

YARIŞTI<br />

28 58<br />

ÜRETKENLİK<br />

BÜROSUNU YENI<br />

KURACAK AVUKATLAR<br />

IÇIN COWORKING<br />

FIRSATLARI<br />

HUKUK KONULU DİZİLER<br />

HOW TO GET AWAY<br />

WITH MURDER?<br />

İNCELEME<br />

INGILTERE’DE<br />

HUKUK KARIYERI<br />

06<br />

AJANDA<br />

HUKUK<br />

ETKINLIKLERI<br />

36<br />

SAĞLIK<br />

STRES VE BAŞ ETME<br />

YOLLARI<br />

42<br />

OFİS YAŞAMI<br />

MUTLULUK IÇIN<br />

IPUÇLARI<br />

52<br />

SPOR<br />

ISTEDIĞIN YERDEN<br />

BAŞLA<br />

60<br />

MOBİL TEKNOLOJİ<br />

TARAYICI<br />

UYGULAMALARI<br />

64<br />

ONLINE YAŞAM<br />

SOSYAL MEDYA<br />

KULLANIMI


Sayfa 4<br />

İngiltere<br />

Almanya<br />

Türkiye<br />

Av. Mehmet GÜN<br />

Yargı<br />

Performansını<br />

Güçlendirmek<br />

ALMAN VE INGILIZ YARGILARININ<br />

PERFORMANS KARŞILAŞTIRMASININ<br />

Türk Yargısı IÇIN ZORUNLU KILDIĞI VAKIA<br />

VE DELILLERIN TAM VE DOĞRU IFŞASI,<br />

YARGIYI TOPLUMA MALIYET OLMAKTAN<br />

ÇIKARARAK Türk Hukukçularını HIZMET<br />

IHRAÇ EDER HALE GETIRECEKTIR.<br />

2,81<br />

Türkiye’de, 2014 yılında<br />

100.000 kişiye düşen hakim<br />

sayısı 11,4 olup bu rakam<br />

AB ülkelerinde 10,4 - 11,5<br />

aralığında iken Almanya’da 23,9<br />

hakimle en yüksek; İngiltere’de ise<br />

3,3 hakimle en düşüktür. Almanya AB<br />

ortalamasının 2, İngiltere’nin 8 katı<br />

kadar; İngiltere ise AB ortalamasının<br />

3’te 1’i; Almanya’nın 8’de 1’i kadar<br />

fazla hakim çalıştırmaktadır.<br />

Hakim<br />

Başına Düşen<br />

Dava <strong>Sayı</strong>sı<br />

4<br />

1.487<br />

414<br />

262<br />

Türkiye<br />

İngiltere<br />

Almanya<br />

Aynı yıl içinde açılan dava sayısı<br />

Türkiye’de 3.706.000, İngiltere<br />

2.815.000 ve Almanya’da 5.064.000<br />

olup, nüfus ve ekonomiye göre<br />

karşılaştırılabilir büyüklüktedir.<br />

İngiltere’de 1 hakime düşen dava<br />

sayısı 1.487 ile 262 dava düşen<br />

Almanya’nın 7 katı, 419 dava düşen<br />

Türkiye’nin 3 katı daha fazladır.<br />

Bir Türk hakim, 1 Alman hakimin<br />

iki katı; İngiliz hakimin ise yaklaşık<br />

3’te biri kadar davaya bakması<br />

gerekmektedir. İngiliz hakimin<br />

yarısı kadar davaya bakan Türk<br />

hakimi iş yükü altında boğulmakta;<br />

dava sayısını Almanya seviyesine<br />

indirmeye çalışmaktadır.<br />

İngiliz yargısı, davaların % 98’inde<br />

uzlaşma sağlarken Alman yargısı<br />

sadece % 38’ini sulh edebilmekte.<br />

Türkiye’de ise durum oldukça vahim...<br />

Türkiye’de davaların % 2’nde bile sulh<br />

sağlanamamakta. Davaların % 98’inde<br />

tatmin edici olmayan kararlar veren yargı,<br />

toplumda uzlaşmayı artırıp ihtilafları<br />

azaltmak yerine adeta körüklemekte<br />

olan mahkemeler, uyuşmazlıkları barışla<br />

sonuçlandırılarak uzlaşma yeri değil, tam<br />

tersine yeni uyuşmazlıklar doğurma yeri<br />

haline gelmiş bulunmaktadır.<br />

5,06<br />

3<br />

3,76<br />

Toplam<br />

Dava <strong>Sayı</strong>sı<br />

(Milyon Adet)<br />

Yargıdan memnuniyet aynı seviyelerde<br />

olan Almanya’da hakim çokluğundan<br />

ve yargı bütçesinin yüksekliğinden;<br />

İngiltere’de ise yüksek yargılama<br />

maliyetlerinin adalete erişim hakkını fiilen<br />

kısıtladığından şikayet edilmektedir.<br />

2014 yılında Yargı bütçesi Almanya’da<br />

12.7; İngiltere’de 6; Türkiye’de ise 2.5 Milyar<br />

Avro’dur. Almanya, İngiltere’deki adalete<br />

erişim şikayetlerini İngiltere’nin iki katı<br />

bütçe ayırmak ve 8 katı fazla hakim<br />

çalıştırmak suretiyle çözmüş olmasına<br />

karşın; ancak yine de İngiltere’nin<br />

3’te biri kadar uzlaşma performansı<br />

gösterebilmektedir.


100.000 Kişiye Düşen<br />

4<br />

Dava <strong>Sayı</strong>sı<br />

Arada bu kadar bariz ve büyük fark<br />

olmasının temel sebebi, İngiltere’de her<br />

uyuşmazlıkta olayların ve delillerin -<br />

aleyhe olsa bile - dürüştçe tam ve doğru<br />

ifşa ve ibrazı geçerli iken Almanya’da<br />

iddiayı ispat etme - ispat edilebilecek<br />

şeylerin iddia edilmesi sisteminin geçerli<br />

olmasıdır.<br />

Tam ve doğru ifşa ve ibraz sistemi,<br />

hakimin davadaki iş yükünü % 90<br />

azaltırken tarafları uzlaşmaya zorlamakta;<br />

yargılamada mahkemeye düşün iş yükünü<br />

azaltarak her daim iyiye giden bir döngü<br />

oluşturmaktadır. 2011 yılındaki bir ankete<br />

göre tam ve doğru ifşa sistemine sahip<br />

olan İngiltere, Hollanda ve İsviçre’de yargı<br />

hizmetlerinden memnuniyet ve yargılama<br />

hızı, bu sisteme sahip olmayan ülkelere<br />

göre oldukça yüksektir.<br />

Almanya’dan iktibas edilmiş olan<br />

iddiayı ispat etme sistemi, Türkiye’de<br />

yozlaşmış; uyuşmazlık konusu olaylar ve<br />

delilleri tarafların işlerine geldiği şekilde<br />

cımbızlayarak ifşa ve ibraz etmesine,<br />

yargılamaların da mahkemeyi kandırma<br />

çabasına dönüşmüştür. Bu yozlaşma<br />

doğal ve kaçınılmazdır. Çünkü Aman<br />

toplumu düzen, organizasyon ve onu<br />

iyi işleten mekanizmalara itibar eder;<br />

bireylere itimadı en sona bırakır. Bu<br />

konularda Alman toplumundan çok farklı<br />

olan Türk toplumunda bireylere ve onların<br />

iyi niyetine daha çok itimat edilmekte;<br />

düzen ve organizasyon, bireylerin<br />

inisiyatifine daha çok bırakılmaktadır.<br />

Türkiye, sosyolojik ve kültürel olarak<br />

farklı olduğu Alman yasalarını tercüme ve<br />

iktibas etmesinin sonuçlarının farkında<br />

olmalıdır.<br />

Türkiye, İngiltere ve Almanya<br />

arasındaki farklar, başarı ve zayıflıklar<br />

analiz edilip dersler çıkarılarak bu<br />

farkındalığı sağlayabilir; adalete erişim<br />

hakkını güvence altına alırken yargısını<br />

ve yargılamalarını etkin ve verimli<br />

çalıştıracak kendine özgü bir sistem<br />

kurabilir. Yargı performansı, Türkiye’nin<br />

kendi ihtiyaçlarına cevap veren özgün bir<br />

tam ve doğru ifşa ve ibrazı getirilmesi<br />

suretiyle kolaylıkla artırılabilir.<br />

Tam ve Doğru İfşa ve İbraz, yargının<br />

tüm paydaşlarına büyük kazançlar ve<br />

fırsatlar getirecektir. Önlerine tekemmül<br />

etmiş dosyalar gelmesi, hakimlerin hızlı<br />

ve sıhhatli kararlar vermelerini, adalette<br />

İngiltere<br />

3,3<br />

Almanya<br />

23,9<br />

Türkiye<br />

11,4<br />

“YARGI<br />

PERFORMANSI,<br />

TÜRKIYE’NIN KENDI<br />

IHTIYAÇLARINA<br />

CEVAP VEREN<br />

Özgün Bir Tam ve<br />

Doğru İfşa ve İbrazı<br />

GETIRILMESI<br />

SURETIYLE<br />

KOLAYLIKLA<br />

ARTIRILABILIR.”<br />

Sayfa 5<br />

kaliteyi ve saygınlıklarını artıracaktır.<br />

Avukatların sorumlulukları, iş kaynakları<br />

hızla artacak, paralel olarak etkinlik ve<br />

saygınlıkları yükselecek; hem adalete<br />

güven güçlenecek hem de daha az<br />

sayıda hakimle daha çok sayıda ve daha<br />

yüksek kalitede hizmet üretilebilecek;<br />

toplumda uzlaşma ve işbirliği kültürü hızla<br />

gelişecektir.<br />

Yargı Türkiye’ye maliyet olmaktan<br />

çıkarak yüksek katma değer sağlar hale<br />

gelmesi, hukuk sektörünün büyüyerek<br />

Türkiye’yi uluslararası uyuşmazlık<br />

çözüm merkezi haline getirmesi, Türk<br />

hukukçuların hizmet ihraç eder hale<br />

gelmesi hayal değildir; gerçekleşmesi için<br />

uyuşmazlık çözümünde dürüstlük ilkesinin<br />

tam ve doğru ifşa yoluyla sağlanması<br />

yeterlidir.<br />

Av. Mehmet GÜN<br />

Gün+Partners<br />

mehmet.gun@dahaiyiyargi.org<br />

12.770<br />

3<br />

Toplam<br />

Yargı Bütçesi<br />

(Milyar Euro)<br />

6.006<br />

2.455<br />

Almanya<br />

İngiltere<br />

Türkiye


Sayfa 6<br />

HALİT ÇELENK HUKUK ÖDÜLLERİ<br />

ETKİNLİK AJANDASI<br />

Üçüncü kez<br />

düzenlenen Halit<br />

Çelenk Hukuk<br />

Ödülleri, 1 Mart<br />

2017 tarihine kadar eserlerini<br />

seçici kurula gönderen<br />

katılımcılardan ödüle layık<br />

görülenlerin 5 Mayıs Cuma<br />

günü onurlandırılmasıyla<br />

gerçekleşecek. 2011 yılında<br />

kaybettiğimiz hukukçu Halit<br />

Çelenk adına üç yıldır verilen<br />

ödüllerin amacı “Yaşamda<br />

ve hukukta devrimci<br />

duruşun, adaletsizliğe karşı<br />

mücadelenin simgelerinden<br />

olan Halit Çelenk’in hukuk<br />

mücadelesi ve eserleri<br />

doğrultusunda, toplumsal<br />

ilişkiler ile hukuk arasında<br />

bağlantı kuran yayın,<br />

tez veya diğer eserlerin<br />

üretilmesini teşvik etmek”<br />

olarak açıklanırken, eser<br />

konusunun ise serbest<br />

olduğu belirtilmişti. Üstelik<br />

katılımcıların hukukçu<br />

olmaları da gerekmiyor<br />

Prof. Dr. Rona Aybay, Prof.<br />

Dr. Korkut Boratav, Prof.<br />

Dr. Ali Murat Özdemir, Yard.<br />

Doç. Dr. İlker Kılıç, Av. Erşen<br />

Şansal, Av. Başar Yaltı, Av.<br />

Barış Aybay, Serpil Çelenk<br />

Güvenç, Av. Bilgütay Hakkı<br />

Durna, Ali Rıza Aydın ve<br />

Av. Özlem Şen Abay’ın yer<br />

aldığı Seçici Kurul tarafından<br />

değerlendirmelerin yapıldığı<br />

etkinliğe Türkiye Barolar<br />

Birliği de katkı sağlıyor.<br />

KİM DÜZENLİYOR?<br />

Halit Çelenk<br />

Hukuk Ödülleri<br />

Düzenleme<br />

Kurulu<br />

NEREDE?<br />

Ankara<br />

NE ZAMAN?<br />

05 Mayıs 2017<br />

KATILIM BEDELİ<br />

Ücretsiz<br />

DETAYLI BİLGİ<br />

bilgi@halitcelenk.org<br />

AVRUPA BİRLİĞİ HUKUKUNDA GÜNCEL GELİŞMELER KONFERANSI<br />

KİM DÜZENLİYOR?<br />

Ankara Üniversitesi<br />

Hukuk Fakültesi<br />

Avrupa Birliği<br />

Hukuku Anabilim<br />

Dalı ve ATAUM<br />

NEREDE?<br />

Ankara<br />

Ankara Üniversitesi<br />

Hukuk Fakültesi<br />

Avrupa Birliği<br />

Hukuku<br />

Anabilim Dalı ve Avrupa<br />

Toplulukları Araştırma ve<br />

Uygulama Merkezi (ATAUM)<br />

tarafından 11 Mayıs’ta<br />

düzenlenmesi planlanan<br />

Avrupa Birliği Hukukunda<br />

Güncel Gelişmeler<br />

Konferansı, özellikle AB<br />

Hukuku alanında yüksek<br />

lisans ve doktora yapan<br />

genç akademisyenlerin<br />

tebliğleriyle hareket<br />

kazanacak. Tebliğ<br />

çağrılarının Şubat 2017’de<br />

sona erdiği konferans<br />

için kabul bildirimleri ise<br />

Mart ayı başında dağıtıldı.<br />

Konferansta Avrupa Birliği<br />

Kurumsal Hukuku, Avrupa<br />

Birliği Maddi Hukuku ve<br />

Türkiye-Avrupa Birliği<br />

İlişkilerinin Hukuki Boyutu<br />

ana başlıklarında tebliğler<br />

yayınlanması bekleniyor.<br />

Öte yandan, yakın dönemde<br />

Birleşik Krallık’ın Avrupa<br />

Birliği’nden çıkış kararıyla<br />

sonuçlanan ve “Brexit” olarak<br />

bilinen sürecin hukuki boyutu<br />

da tebliğ başlıkları arasında<br />

yer alıyor.<br />

NE ZAMAN?<br />

11 Mayıs 2017<br />

KATILIM BEDELİ<br />

Ücretsiz<br />

DETAYLI BİLGİ<br />

ataum.ankara.edu.tr<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 7<br />

ANKARA YILDIRIM BEYAZIT ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI SEMPOZYUMLARI<br />

Ankara Yıldırım<br />

Beyazıt<br />

Üniversitesi<br />

Hukuk Fakültesi<br />

ile Ticaret ve Fikri Mülkiyet<br />

Hukuku Uygulama ve<br />

Araştırma Merkezi, iki yıldır<br />

başarıyla tamamlanan<br />

sempozyum serisine Mayıs<br />

ayı sonunda arka arkaya iki<br />

etkinlikle daha devam ediyor.<br />

25 Mayıs Perşembe günü<br />

düzenlenecek olan III. Fikri<br />

Mülkiyet Hukuku Uluslararası<br />

Sempozyumu’nda Patent<br />

Hukuku ele alınacak. Merkez<br />

hemen ertesi gün, 26 Mayıs<br />

Cuma, III. Ticaret Hukuku<br />

Uluslararası Sempozyumu ile<br />

Banka ve Sermaye Piyasası<br />

Hukukuna odaklanıyor.<br />

Her iki sempozyum da<br />

Türkçe ve İngilizce dillerinde<br />

sunulurken, Ticaret Hukuku<br />

Sempozyumunda İngilizceye<br />

ek olarak Almanca simültane<br />

çeviri hizmeti de sağlanacak.<br />

KİM DÜZENLİYOR?<br />

Ankara Yıldırım<br />

Beyazıt Üniversitesi<br />

Hukuk Fakültesi<br />

& Ticaret ve Fikri<br />

Mülkiyet Hukuku<br />

Uyg. ve Ar. Merkezi<br />

NEREDE?<br />

Ankara<br />

NE ZAMAN?<br />

25 - 26 Mayıs 2017<br />

KATILIM BEDELİ<br />

Ücretsiz<br />

DETAYLI BİLGİ<br />

commerciallaw@ybu.edu.tr<br />

ABERDEEN ÜNİVERSİTESİ ULUSLARARASI TAHKİM YAZ OKULU<br />

Birleşik Krallıktaki en<br />

iyi ilk 15 üniversite<br />

arasında yer<br />

alan Aberdeen<br />

Üniversitesi Hukuk Fakültesi,<br />

29 Mayıs – 9 Haziran<br />

2017 tarihleri arasında<br />

“Uluslararası Tahkim Yaz<br />

Okulu” programı düzenliyor.<br />

Tahkim alanında farklı<br />

ülkelerden dünyaca ünlü<br />

akademisyenlerin ve<br />

avukatların vereceği eğitim;<br />

öğrencilere uluslararası bir<br />

ticari tahkimin en başından<br />

en sonuna kadar kılavuzluk<br />

ediyor. Bu eğitim sırasında<br />

tahkim sürecinin her<br />

aşamasının tatbiki yönleri<br />

mercek altına alınıyor.<br />

Eğitimin merkezinde sınıf<br />

içi münazaralar ve atölye<br />

çalışmaları yer alıyor ve<br />

bu sayede öğrencilerin<br />

bu alanda çalışmak<br />

için ihtiyaç duydukları<br />

becerileri uygulamalı olarak<br />

geliştirmeleri planlanıyor.<br />

İki haftalık kurs boyunca<br />

öğrencilere çalışma<br />

materyalleri sağlanırken,<br />

gerçekçi bir tahkim<br />

mizanseni oluşturabilmek<br />

amacıyla her öğrenciye<br />

davalı ya da davacı rolü<br />

veriliyor.<br />

KİM DÜZENLİYOR?<br />

Aberdeen<br />

Üniversitesi Hukuk<br />

Fakültesi<br />

NEREDE?<br />

Aberdeen, İskoçya<br />

NE ZAMAN?<br />

29 Mayıs - 09<br />

Haziran 2017<br />

KATILIM BEDELİ<br />

£2800<br />

+ Konaklama Bedeli<br />

DETAYLI BİLGİ<br />

www.abdn.ac.uk<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 8<br />

KAPAK SÖYLEŞİSİ<br />

Avukat Mehmet Durakoğlu<br />

“Ben Okula<br />

Girdiğim İlk Gün<br />

Avukat<br />

Hissetmiştim<br />

Kendimi.”<br />

Avukatlık mesleğinin<br />

duayenlerinden İstanbul<br />

Barosu Başkanı Mehmet<br />

Durakoğlu ile yaşamı<br />

ve Türkiye’nin hukuk yolculuğu<br />

hakkında özel bir söyleşi<br />

gerçekleştirdik. Durakoğlu, bir<br />

yandan henüz çocuk yaşta, bir<br />

daktilonun mekanik takırtısıyla<br />

başlayan hukuk ilgisini<br />

ve ardından gelen fakülte<br />

yıllarını anlatırken, diğer yandan<br />

Türkiye’nin Son 30 Yılını bir<br />

hukukçu gözüyle resmetti.<br />

Fotoğraf: Orhan GEÇGİN<br />

Işık: Cüneyt ALKOÇ<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 9<br />

1982’DE İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ<br />

HUKUK FAKÜLTESİ’NDEN MEZUN<br />

OLDUNUZ. ÖNCESİNE DÖNERSEK<br />

HUKUK OKUMAYA NE ZAMAN<br />

VE NASIL KARAR VERDİNİZ?<br />

Çocukluğumun özlemidir Avukatlık.<br />

Ben daktilo ile büyüdüm babamın<br />

yazıhanesinde. Ofislerin adı<br />

yazıhaneyi o zamanlar. Kâtibiydim<br />

ben babamın. Kâtipti sekreterlerin<br />

adı... ERİKA’ydı daktilom benim.<br />

ERİKA bir daktilo markasıdır. Ama,<br />

daktiloların Mercedes’idir. Muhteşem<br />

kayan bir şaryosu vardır. Şeridi,<br />

isterseniz kırmızı- siyah iki renk<br />

olabilir. Satır sonuna geldiğinde<br />

uyaran bir zil sesi vardır. Vurduğu<br />

yerde harf biter.<br />

Bir Anadolu kentinin 1968 yılında,<br />

henüz 12 yaşındayken, böyle başladı<br />

bende hukuk semptomları. Henüz<br />

yanlışlıkların “delete” edilerek<br />

silinemediği, her yanlış tuş basımının<br />

“sayfa güzelliğini” bozduğu, üzerine<br />

vurulan yeni harfin aslında “acemiliği”<br />

anlattığı yıllardaydık. Hiç bu kadar<br />

dikkat kesilmemiştim ben yaşama,<br />

ERİKA’ya...<br />

Çocuklar için en ciddi şey,<br />

oyuncaklarıdır diye duymuştum.<br />

Benim en ciddi oyuncağımdı<br />

ERİKA. Ben de top oynadım, elma<br />

ağaçlarından ben de kopardım<br />

elmaları, benim de oldu haylazlıklarım<br />

ama, bir yaşamın biçimlendiğini<br />

fark etmeden gelişen zamana esir<br />

olduğumda, biçimlenen yaşamın<br />

avukatlık olduğunu sonradan<br />

anlayacaktım. Eski kitaplar kokardı.<br />

Çoğu kez toz kokardı. Toz kokusunu<br />

bilir misiniz? Hele hukuk kitapları<br />

mutlaka toz kokardı... Tiyatrocunun<br />

sahne tozunu yutması gibi yutardı<br />

avukatlar da kitap tozlarını. Avukat<br />

kitap ilişkisi de daktilo ilişkisi kadar<br />

muhteşemdi. Dedim ya 1968 yılıydı<br />

ve her yazıhanede sadece bir duvara<br />

yerleşecek kadar kitaplar, bu ülkenin<br />

toplam mevzuatı idi sanki... O kadardı<br />

yani. Her avukat yazıhanesinden<br />

adliye yönetilebilirdi sanki. Swartz<br />

adını, Ebulula Mardin ismini, Hirch’i,<br />

Sulhi Dönmezer’i ben daha o yaşımda<br />

kitaplardan tanımıştım. Daha 12<br />

yaşındaydım. Bu adamlar sayfalar<br />

dolusuydu, anlamadığım dilde bir<br />

şeyler yazıyorlardı ve sonradan<br />

çok sevmiştim, kitap kokuyorlardı.<br />

Babamın akıl hocalarıydılar.<br />

Büyük adamlar olmalılar diye<br />

düşünüyordum. Öyle ya babamdan<br />

bile çok biliyorlardı. Sonraki yıllarda<br />

bir gün - ki o günü unutamam -<br />

“Kurtçuklardan muhteşem kelebekler<br />

yapmayı becerebilen insanlardır<br />

avukatlar” demişti babam. Onu<br />

becerebilirse bir insan avukat olur<br />

demişti. Yıllar sonra üstelik de<br />

birdenbire “sen de avukat ol” demişti<br />

bana... “Yaparsın” demişti. ERİKA’yla<br />

göz göze gelmiştim.<br />

AVUKATLIK MESLEĞİNE<br />

İLİŞKİN İDEALLER, HAYALLER<br />

VE BEKLENTİLER TÜM HUKUK<br />

FAKÜLTESİ ÖĞRENCİLERİ İÇİN<br />

TEMEL MOTİVASYON KAYNAĞI.<br />

SİZİN ÖĞRENCİLİK YILLARINIZDA<br />

BU MESLEĞE İLİŞKİN İDEALLERİNİZ<br />

NELERDİ?<br />

En kanlı dönemlerin öğrencisi olmak<br />

varmış yaşamımda. 12 Eylül 1980<br />

darbesine çeyrek bile kalmamışken;<br />

1976’da başlamıştım İstanbul Hukuk’a.<br />

Kalacak yerim olsa getirirdim ERİKA’yı<br />

da. Otelde kalıyordum... Başka yerlerin<br />

kalacak güvende olmadığı, öğrenci<br />

yurtlarının silahlarla tarandığı devirlerdi...<br />

Sokaklar kurşun trafiğinden mustaripti.<br />

Yayasız ve hukuksuzdu.<br />

Biliyor musunuz, ya da nereden<br />

bileceksiniz! Ben okula girdiğim ilk<br />

gün avukat hissetmiştim kendimi. O<br />

kadar içinden geliyor ve içimde o kadar<br />

yaşatıyordum ki bu mesleği, ben okulu<br />

bitirmeyecektim de onlar diploma<br />

vereceklerdi sanki...Sanki onlar çağırmıştı<br />

beni okula.<br />

“O KADAR IÇINDEN<br />

GELIYOR VE<br />

İçimde<br />

O Kadar<br />

Yaşatıyordum ki<br />

Bu Mesleği,<br />

BEN OKULU<br />

BITIRMEYECEKTIM<br />

DE ONLAR<br />

DIPLOMA<br />

VERECEKLERDI<br />

SANKI...<br />

SANKI ONLAR<br />

ÇAĞIRMIŞTI<br />

BENI<br />

OKULA”<br />

Şu yanımdan geçen insanlar falan,<br />

onlar da bilmeliydiler ki ben Hukuk<br />

Fakültesi talebesiydim. Yürüyüşümün bile<br />

değiştiğinin farkındaydım. Ben farklıydım.<br />

Onlar fark etmiyorsa bana neydi... Bu okul<br />

bitecekti. Bitirecektim ve kurtçuklardan<br />

muhteşem kelebekler yapacaktım.<br />

Beni Avukat öyküleri büyütmüş,<br />

fakülteye kadar da getirmişti. Benimkisi<br />

sıradan bir öğrencilik değil de, sanki doğal<br />

bir sürecin bu aşamasıydı.<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 10<br />

AVUKATLIĞA ADIM ATARKEN SİZE<br />

İLHAM VEREN İSİMLER KİMLERDİ?<br />

Avukatların biat etmediklerini, ram<br />

etmediklerini, boyun eğmediklerini<br />

öğrencilik yıllarımda Orhan Apaydın’dan<br />

öğrenmiştim.<br />

Dedim ya öyküler büyütmüştü beni<br />

diye. Ne şanlı bir direniştir o... Baro<br />

Başkanlığı boyunca, cezaevlerindeki<br />

sanıkların hastaneye götürülürken “sevk<br />

zinciri” denilen zincirlere bağlanmasının<br />

insan onuru ile bağdaşmadığını<br />

söylerken birgün kendisine de sevk zinciri<br />

vurulacağını düşünmüş müydü? Başkan<br />

olarak bunun mücadelesini verdikten<br />

sonra 12 Eylül Darbesi Baroyu basmış,<br />

kapılarını mühürlemiş ve Başkanı Orhan<br />

Apaydın’ı mahpuslara göndermişti. O<br />

da mahpusta hastalanmıştı da sevk<br />

zincirine vurmaya kalkışmışlardı. İstemedi,<br />

vurdurmadı kendini. Vurdurmadı ve öldü.<br />

Barosunu darbelerin direnç merkezi yapan<br />

adam ölmüştü. Darbelerin mahkemeleri<br />

yurtdışına çıkış yasağı koyduğu için daha<br />

60’ında ölmüştü.<br />

Bir yaşamın inanç uğruna sonlanması<br />

bana hep saygın gelmiştir. O’nun<br />

avukatlar için öldüğünü düşündüm hep.<br />

Avukatlar daha dik yürüyebilsinler diye.<br />

Onlara kaideler yapıp, dikerim heykellerini<br />

yüreğime o günden bu yana.<br />

Avukatlığımın yüreğimde yer ettirdiği,<br />

yaşadıkça saygıyla anacağım Sevgili<br />

Hocam Prof. Dr. Uğur Alacakaptan’ın<br />

yanında ise stajda ve sonrasında<br />

öğrendiklerimi engin bir deneyim<br />

“AVUKATLARIN BIAT<br />

ETMEDIKLERINI,<br />

RAM<br />

ETMEDIKLERINI,<br />

BOYUN<br />

EĞMEDIKLERINI<br />

ÖĞRENCILIK<br />

YILLARIMDA<br />

Orhan Apaydın’dan<br />

ÖĞRENMIŞTIM.”<br />

diye sakladım. Darbe hukukunun<br />

acı tadını ben de içinden alıyordum<br />

işte... Hukuksuzluğun ya da. Ben haklı<br />

davaların karar duruşmalarından başı<br />

önde çıkmanın yüreğine yüklediği yükü<br />

taşıyarak başladım avukatlığa. Dişimi<br />

de yumruğumu da sıkıp, biriktirmemeye<br />

çalışmıştım bunun kinini. Biliyordum insan<br />

yüreğinde bir yüktü kin, Taşınmamalıydı.<br />

Mesleğime ilişkin bileylenmedir benim<br />

yaşadıklarım. Beni oluşturan değerlerin<br />

izi işte.<br />

30 YILI AŞAN MESLEK HAYATINIZDA<br />

4 DÖNEM BAŞKAN YARDIMCILIĞI<br />

GÖREVİNİ ÜSTLENDİNİZ.<br />

TÜM BU SÜREÇ BOYUNCA<br />

AVUKATLIK MESLEĞİNE VE<br />

MESLEKTAŞLARINIZIN KARŞILAŞTIĞI<br />

SORUNLARA İLİŞKİN EN BELİRGİN<br />

GÖZLEMLERİNİZ NELERDİ?<br />

Anlattıklarımı yaşarsanız “mücadele”<br />

denilen kavram, başka yaşamların<br />

aynı kavrama yükledikleri anlamlardan<br />

farklılaşır. Genleriniz de sizi bu yönde<br />

güdülüyorsa kaçamazsınız. Ben Sevgili<br />

Başkanım Kazım Kolcuoğlu’nun çağrısıyla<br />

geldim Baro Yönetimi’ne. Öncesindeki<br />

siyasal öz taşıyan uğraşlarıma devam<br />

etmek yerine bu görevi yeğlememin<br />

nedeni, Baronun hak ettiği etkinlik<br />

noktasına taşınabileceğine dair<br />

inancımdı. Bence İstanbul Barosu bir<br />

Baro olmanın çok ötesine taşınabilirdi.<br />

Sonrasında da Ümit Kocasakal<br />

başkanlığında bu algının tüm Türkiye’de<br />

yaygınlaştığını gördükçe tercihimdeki<br />

haklılık da çıktı. Bugün İstanbul Barosu<br />

sadece avukatların değil, yurttaşların<br />

da Barosu olmayı başarabilmiş bir<br />

kurumsallığa sahiptir. Bunu önemsiyorum<br />

ve dahası böyle bir örgütleri olduğu<br />

için meslektaşlarımın da önemsediğini<br />

biliyorum.<br />

Böylesine bir etkinlik noktasına<br />

ulaşabilmiş olmak, yargı dünyasında<br />

taleplerinizin her koşulda karşılanması<br />

olanağını sağlamasa bile, bir itiraz<br />

mesleği olan avukatların kendileri için bir<br />

“Direnç Merkezinde” örgütlenmeleri çok<br />

önemli olabiliyor. Bu ülkenin hukuk devleti<br />

olabilmesini sağlamak ve bu bağlamda<br />

yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı gibi<br />

kavramları yerli yerine oturtmak, özellikle<br />

de bu konjonktürde bizim için temel<br />

görevdir. Avukatlar, yargının bağımsız<br />

olmadığı atmosferde nefes alamazlar. Bu<br />

alandaki mücadele “bedelini göze alarak”<br />

yapılan mücadeledir. Bizim için de öyle<br />

oldu. Soruşturmalar geçirdik. Yargılandık.<br />

Mahkum olsak mesleğimiz bile elden<br />

gidecekti.<br />

Kuşkusuz sorunları sadece bu<br />

düzlemde ele almak yetmez. Mesleğimizin<br />

kendisine özgü sorunlarına da çözüm<br />

aramak ve bulmak zorundaydık. Ancak<br />

bir gerçeği gözlemlemek olasıydı. Hukuk<br />

Devleti olmak yolundaki mücadelenin<br />

savsaklandığı her aşama, kaçınılmaz<br />

olarak mesleğimizi ve ona özgülenen<br />

sorunları büsbütün geriye götürmekteydi.<br />

Örneğin, Hukuk Devleti olamadığımız<br />

için zorunlu müdafilik kavramı<br />

önemsenmiyor. Örneğin, Adli Yardımla<br />

yurttaşların adalete erişimi sağlanmakta<br />

iken, bu çabaya atfettiğimiz değer,<br />

iktidarlar için bizimle aynı anlama<br />

gelmiyor. Hükümet, inşaata ayırdığı<br />

kaynağın binde birini bu alana aktarmayı<br />

düşünmüyor.<br />

Hukuk Devleti olamadığımız<br />

için, sadece yargının bağımsızlığı<br />

etkilenmekte kalmıyor, onun da<br />

ötesinde yargının kurucu unsuru olan<br />

avukatlık, ciddi ekonomik sorunlarla<br />

karşı karşıya kalabiliyor. Oluşturmakta<br />

geciktikçe hukuk devletini, geçmişte<br />

genç meslektaşlara özgülenen kazanç<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 11<br />

sorunu, her yaştaki avukatın sorunu<br />

olmaya dönüşüyor Daha ötesi mesleğin<br />

itibarsızlaştırılması gibi daha bir “özgün”<br />

sorunlarla karşılaşıyoruz.<br />

MESLEĞE İLK ADIM ATTIĞINIZ 1986<br />

YILINDAN GÜNÜMÜZE, AVUKATLIK<br />

MESLEĞİNDE NELER DEĞİŞTİ?<br />

Doğrusu bu noktada gri bir yerde<br />

duruyorum. Biz bu mesleği, Batı’nın<br />

tarihsel süreçlerine benzer gelişimlerde<br />

yaşamadığımız için, değişimleri de<br />

farklı değerlendirmek konumundayız.<br />

Zaman içinde beklenen değişimin bir<br />

gelişim olarak yansımaması, ülkemizin<br />

de değişimindeki parametrelerde<br />

“BUGÜN ISTANBUL<br />

BAROSU SADECE<br />

AVUKATLARIN<br />

DEĞIL,<br />

Yurttaşların da<br />

BAROSU<br />

OLMAYI<br />

BAŞARABILMIŞ BIR<br />

KURUMSALLIĞA<br />

SAHIPTIR.”<br />

saklıdır. 30 yıl önce darbelerle uğraşan,<br />

sıkıyönetimlerde, DGM’lerde başlayan<br />

benim sürecim, ÖYM’lerde OHAL’lerde<br />

devam etti. İtiraf etmeliyim ki 30 yıl<br />

daha çok sorun biriktirdi. 30 yıl önce<br />

bugünü daha bir gelişmenin süreci<br />

olarak öngörürken, bugün yanıldığımı<br />

gözlemleyebiliyorum.<br />

Ama bu süreçte avukatların<br />

mücadeleleri diğer bütün mesleklerin<br />

önünde yer aldı. Toplumda ciddi bir takdir<br />

gördük. Sonra edindiğimiz itibar, bir<br />

biçimiyle budanmaya çalışıldı. Hatta belli<br />

odaklarda “itibarsızlaştırma” yönünde<br />

planlamalar yapıldı.<br />

Sorunu, hukuk devleti olup olmamakla<br />

bağıntılı algılıyorum. Bunu başarana<br />

kadar, iyimser olamayacağım.<br />

BAŞKAN ADAYLIĞI SÜRECİNİZE<br />

ÇOK FARKLI DİNAMİKLER ETKİ<br />

ETMİŞ OLMALI. ÖNCEKİ SORUDA<br />

BELİRTTİĞİNİZ SEBEPLERE EK<br />

OLARAK HANGİ BEKLENTİ VE<br />

KOŞULLAR SIZI BAŞKANLIĞA TAŞIDI?<br />

KISACA BAHSEDER MISINIZ?<br />

Düşlediğim dünyanın kurulmasına dair<br />

konulan her bir tuğlanın taşınmasına katkı<br />

vermeyi çok önemsedim ben. Öylesine<br />

bir lojistiğin neresinde olabileceğimi hiç<br />

önemsemedim. Yapabileceklerimden de<br />

geri durmadım hiç. Biriken emeklerin<br />

karşılığının olup olmaması ikincil bir<br />

sorun oldu benim için. Yenmek, yenilmek<br />

değildi amaç, bir tuğlanın daha konulup<br />

konulmadığıydı.<br />

Dedim ya, Ümit Kocasakal yönetimleri,<br />

Baroyu hak ettiği etkinlik noktasına<br />

taşıdı. O süreçlerin içindeki hepsi<br />

birbirinden önemli ve özverili işlevler<br />

yükümlenen yönetici arkadaşlarımın<br />

içinde, son sırada da olsa yer alabilmiş<br />

olmayı, yaşamımın en değerli terekesi<br />

sayacağım. Şimdi ben onların içinden<br />

birisi olarak, onları temsil ederken<br />

verdikleri emeğin, bana yüklediği prestiji<br />

kullanıyorum. Benimkisi, kişisel bir<br />

planlamanın beni getirdiği yer değil,<br />

arkadaşlarımızla birlikte oluşturduğunuz<br />

değerlerin simgelendiği yerdir.<br />

Gelebilmek değildir aslında marifet;<br />

giderken yapılan icmaldir önemli olan...<br />

Bunu biliyorum. Şimdi de aynı özveriyle<br />

çalışan yönetici arkadaşlarımla birlikte,<br />

bu devasa sorunların üstesinden gelmeye<br />

çalışıyoruz. Biz büyük bir ekibiz. Sadece<br />

resmen görevlendirilmiş arkadaşlarımızın<br />

değil, görevlerini kendi bilinçlerinde<br />

saklayan Önce İlke Çağdaş Avukatlar<br />

Grubu’nun her bir ferdi bu çalışmaların<br />

içinde özel yükümlülükler taşıyorlar. Onlar<br />

beni eşitler arasında birinci seçtiler.<br />

Bütün beklenti ve koşulları da birlikte<br />

belirliyoruz.<br />

Bizi bir ekip yapan değerleri bir adım<br />

daha öne çıkarmak ve mesleğimizi<br />

bir adım daha ileriye götürmek temel<br />

yaklaşımdır bizim için. Biz hiç Atatürk<br />

çizgisinden ödün vermeden, çağdaşlaşma<br />

idealini temel hedef sayan bir algıyla<br />

yürüdük, doğru yolu öyle bildik. Bizim<br />

laikliği fanus içine alıp korumamız, onunla<br />

yarattığımız artı değerlerin korunması ve<br />

halka mal edilmesi çabasıydı. Bölünmez<br />

bütünlüğümüze atfettiğimiz öneme<br />

dudak bükülmesine, burun kıvrılmasına<br />

izin vermedik hiç. Hukuk, pusulamız<br />

oldu bizim hep. Onu siyasal stratejilerin<br />

parçası olmaya yöneltenlerin karşısında<br />

durduk. Hukuku krizlerin parçası<br />

yapanlara karşı, onu krizlerden çıkışın<br />

momentumu olarak tanıtmaya çalıştık.<br />

Siyasal iktidarların meşruiyet kaynağı<br />

olan halk iradesinin, hukukla çakışmasının<br />

gerekliliğini anlatageldik. Hukuk<br />

felsefesinin temel meşguliyet alanı olan, o<br />

iki ontolojik ve ahlaki değerden -özgürlük<br />

ve eşitliğin- özünden türeyen insan<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 12<br />

haklarının, bütün hakların iddialarından<br />

da önce geldiğini haykırdık. Bu bir ahlaki<br />

taleptir dedik. İnsan Hakları’nın yaşamak<br />

için değil, insanca yaşamak için gerekli<br />

olduğunu anlattık. Savunma Hakkına<br />

yüklediğimiz anlamı herkes kavrasın<br />

istedik. Romalıların kölelerinden bile<br />

esirgemedikleri bu hakka yüklediğimiz<br />

kutsiyete saygı besleyip büyüttük biz.<br />

Keşke bunları söylemeye gerek<br />

olmasaydı. Bunları savunmak bir<br />

gereksinim olmasaydı keşke…<br />

36 BİNDEN FAZLA ÜYEYE SAHİP<br />

İSTANBUL BAROSUNUN BAŞKANI<br />

OLARAK MESLEKİ SORUN VE<br />

BEKLENTİLERİ KARŞILAYACAK KISA<br />

VE ORTA VADELİ PLANLARINIZI<br />

PAYLAŞABİLİR MISINİZ?<br />

Hukuk Devleti iddiasını hak etmeyi<br />

amaçlayan mücadele vadesiz planımızdır.<br />

Yargıyı bağımsız kılamazsak Avukatlık<br />

yapılamayacağını biliyoruz. Onun için<br />

bunu önemsiyoruz ve önceliyoruz.<br />

Önümüzdeki planlamalarımız içinde<br />

Baro Binamızın ve Balmumcu’daki yeni<br />

sosyal tesis inşaatının bitirilerek açılması<br />

var. Bu yıl içinde bu açılışları yapmış<br />

olacağız. 2017 içinde Huzurevi inşaatına<br />

da başlamış olacağız. İlk bakışta, bu<br />

uğraşların mesleki bağlantıları kimilerince<br />

algılanmasa da özellikle itibarsızlaştırma<br />

tartışmalarının yaşandığı konjonktürde<br />

ciddi sonuçları vardır.<br />

Avukatlık Yasası değişikliğinin<br />

önümüzdeki dönem içinde gündemimizde<br />

yer alacağı anlaşılıyor. Bu alandaki<br />

reforma çok ihtiyacımız var. Yeni bir<br />

model oluşturmak ve artık eskiyen<br />

yapıyı yenilemek gerekiyor. Meslek İlke<br />

ve Kuralları ile Reklam Yönetmeliği yeni<br />

algılarla yeniden oluşmalı. Bu alanda<br />

çalışmalarımız sürüyor.<br />

Üniversitelerin, olağanüstü sayıda ve<br />

denetimsiz olarak açılması nedeniyle<br />

ortaya çıkan sorunların giderilmesi<br />

bağlamında yeni bakış açıları geliştirmek<br />

ve akreditasyon benzeri çözümler önerip<br />

üretmek de düşünsel çalışmalarımız<br />

bağlamında.<br />

Sağlık güvencesinde geldiğimiz noktayı<br />

geliştirmek, munzam emekliliği bir adım<br />

daha yaygınlaştırmak, bilişim sistemlerini<br />

mesleğimizin etkin yardımcısı konumuna<br />

getirmek, süreklilik isteyen takip<br />

konularımız olacak.<br />

Genç meslektaşlarımızın çok ciddi<br />

sorunları var. Bu sorunların tespit ve<br />

çözümünü birlikte sağlayacağımız<br />

platformlarda yeni örgütlenmeler<br />

oluşturup, katılım modelleriyle karar<br />

süreçlerini değiştirmeyi planlıyoruz.<br />

Adli Yardımda ve zorunlu müdafilik<br />

sistemlerinde “etkin savunma” algısını<br />

daha bir egemen kılmayı amaçlayan<br />

yeni bakış açıları geliştirirken, ücretler<br />

noktasında da adımlar atılması yolundaki<br />

çabalarımızı yoğunlaştırıyoruz.<br />

Aslında, mesleki sorunlarımız o denli<br />

yoğun ki, Baro olarak çözüme ilişkin<br />

stratejimiz, temel bir ayrıma dayanıyor.<br />

Baro olarak gücümüzün yeteceği ve<br />

gerçekleştirilmesi konusunda bizim<br />

uğraşımızı gereksindiren her türlü sorun<br />

çözülecektir. Baroyu aşan ve yasal<br />

düzenleme gereksindiren her konuda da<br />

mutlaka bir yaklaşımımız olacak ve bu<br />

yaklaşım yansıtılacaktır.<br />

SON YILLARDA ÜLKEMİZDE<br />

HUKUK EĞİTİMİNİN YÖNTEM<br />

VE KALİTESİNE İLİŞKİN CİDDİ<br />

TARTIŞMALAR YAŞANIYOR. BIR<br />

KIYAS YAPMANIZI İSTERSEK<br />

ÖĞRENCİLİK YILLARINIZDAKİ EĞİTİM<br />

ILE GÜNÜMÜZ EĞİTİMİ ARASINDA<br />

NİTELİK AÇISINDAN NE GİBİ FARKLAR<br />

MEVCUT?<br />

Bu konudaki yakınmalar, öteden bu<br />

yana kuşaklar arası farklılık olarak ileri<br />

sürülmektedir. Ben, birkaç kuşak içinde<br />

bu söylemlere tanık oldum. Bizden önceki<br />

kuşaklar, kendi dönemlerini övünç vesilesi<br />

sayılan öykülerle anlatırken, gelinen<br />

evreyi eleştirirlerdi. Tıpkı sonrasında bizim<br />

yaptığımız gibi.<br />

Ama son dönem, bizim ve önceki<br />

kuşakların öykülerinden çok farklı...<br />

Öylesine bir süreç yaşadık ki, denetimsiz<br />

açılan hukuk fakültelerinin bizi getirdiği<br />

nokta bu alanda ciddi sorunsallar üretti.<br />

Yeterli öğretim ve eğitim kadrosuna<br />

sahip bulunmadan açılan Fakülteler<br />

eliyle yansıtılan sonuçlar çok ağır<br />

oldu. Bugün sadece avukatlıkta değil,<br />

yargıç ve savcılar da dahil olmak üzere,<br />

yargı dünyamızın çok ciddi bir kalite<br />

sorunu var. Bugünkü sorunu önceki<br />

kuşakların farklı yargılarından beslenen<br />

öykülerinden ayırmak gerekiyor. Çığ gibi<br />

mezun veriliyor. Bu sayılar, ihtiyacı ifade<br />

eden sayılar değil. Nicelik sorunundan<br />

kaynaklanan nitelik sorunu ile eğitimin<br />

özünden kaynaklanan çok ciddi ama çok<br />

ciddi bir sorunla karşı karşıyayız.<br />

ÜLKEMİZDE BUGÜN 100’Ü AŞKIN<br />

HUKUK FAKÜLTESİ VAR VE BU<br />

FAKÜLTELER ARASINDA EĞİTİM<br />

KALİTESİ BAKIMINDAN ÇOK CİDDİ<br />

FARKLAR VAR. HERKES HUKUK<br />

ÖĞRENİMİNE İLİŞKİN ACİL REFORM<br />

İHTİYACINI DİLE GETİRİYOR.<br />

HUKUK ÖĞRENİMİNDE MEVCUT<br />

SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE İLİŞKİN NE<br />

GİBİ POLİTİKA ÖNERİLERİNİZ VAR?<br />

Türkiye’deki Hukuk Fakültelerinin<br />

sayısını takip edemez olduk. Biz<br />

konuşurken bir fakülte daha açılabilir.<br />

Bu noktada eğitimin önemi<br />

yadsınamaz bir gerçekliktir. Kuşkusuz ilk<br />

bakışta fakültelerin yapısal sorunlarından<br />

başlamak gerek. YÖK Sisteminin<br />

dayattığı sorun umut verici bir gelecek<br />

vaat etmiyor. Keza temel eğitim ve orta<br />

eğitim de umut vermiyor. Genel kültür<br />

düzeyindeki sorunlarla başlayan eğitimin<br />

ideal bir gelişkenlik düzeyi yaratabilmesi<br />

olası değildir.<br />

Hukuk fakültelerinin ders<br />

programlarında ciddi sorunlar var. Sorunu<br />

felsefi temelde algılatan dersler seçmeli.<br />

Uygulamalı dersler ise yok denilecek<br />

düzeyde. Batıda “hukukun genel teorisi”<br />

adı altındaki öğretiler bizde yok.<br />

Bu sorun çok derindir ve ciddiye<br />

alınmadıkça da derinleşecektir. Ben<br />

sorunun farkında olunduğundan da<br />

emin değilim. Ama bu sorunu tartışırken<br />

bazı fakülteleri ayırmak gerektiğine<br />

işaret etmek, hakşinaslık olacaktır.<br />

Parmaklarımızın sayısını geçmese de<br />

eleştirilerden uzak tutulması gereken<br />

fakültelerin olduğunu görüyorum. Daha<br />

önemlisi, bu sorunu öğrenci bağlamında,<br />

ona ilişkin bir kusur olarak nitelemenin<br />

de yanılgı olacağını kanısındayım.<br />

Hatta yetmezliklerine tanık olduğumuz<br />

bazı fakültelerden kendini yetiştirmeyi<br />

becerebilenlerin sıyrılabildiklerini de<br />

görüyorum. Ama bunlar, genel tabloyu<br />

değiştirmeye yetmiyor.<br />

EĞİTİM KONUSUNDA<br />

TBB İLE BİRLİKTE YÜRÜTTÜĞÜNÜZ<br />

ÇALIŞMALAR VAR MI?<br />

TBB bağlamında, akreditasyon da<br />

dahil olmak üzere hukuk fakülteleri<br />

arasında rekabet sağlayacak<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 13<br />

çalışmalar yapıyoruz. YÖK’ün hukuk<br />

fakültelerine kabulü ilk 150.000 içine<br />

almasının yeterli olmadığını, eğitim<br />

programlarından başlayan bir sürecin<br />

birlikte kararlaştırması gereğini<br />

anlatmaya çalışıyoruz. İstanbul Barosu<br />

olarak, hukuk kliniği uygulamalarına<br />

destek vererek fakültelerin uygulamalı<br />

derslerine Baro servislerinin katkılarını<br />

veren tasarımlar içindeyiz. Ancak, her<br />

şeyin ötesinde sorunu geniş bir çerçevede<br />

ele alıp, bu konuda YÖK’le birlikte yeni bir<br />

çerçeve çizilmesi gerekliliği kaçınılmaz<br />

noktaya varmıştır. Ankara’da TBB ve<br />

YÖK arasındaki çalışmaların, söylem<br />

düzeninden eylem düzeyine vardırılması<br />

beklentisindeyiz.<br />

BİR DİĞER ÖNEMLİ TARTIŞMA<br />

KONUSU İSE MEZUNİYET SONRASI<br />

SÜREÇLE İLGİLİ. SON YILLARDA<br />

“AVUKATLIK SINAVINA” İLİŞKİN<br />

BEKLENTILER OLDUKÇA ARTTI. BU<br />

KONUDAKİ GÖRÜŞLERİNİZ NELER?<br />

Sınavın mutlaka gerekli olduğu<br />

kanısındayım. Ancak sınavı, olağanüstü<br />

artışa işaret eden bir nicelik sorununun<br />

çözümü olarak değil, özellikle nitelik<br />

sorunu bağlamında değerli buluyorum.<br />

Sınav, mesleğimizin var olan sorunlarını<br />

çözecek önemli bir argüman olsa bile, her<br />

şeyi çözen bir “tılsım” değildir ve olamaz.<br />

Sınav, yargıç ve savcılıkta neyi ne ölçüde<br />

çözmekte ise, bizde de onu o ölçüde<br />

çözecektir.<br />

Hukuk fakültesi mezuniyetinin<br />

“avukatlığı garantileyen” bir unsur olması,<br />

stajın müeyyidesiz olması, “eşyanın<br />

tabiatına aykırıdır”. Batı örneklerine<br />

bakıldığında, ülkemizin bu alanda çok<br />

geriden geldiğini görmek olasıdır. Türkiye<br />

bu alanda, bazı Asya ülkelerinin de<br />

gerisindedir. Bu bize yakışmıyor.<br />

Söylediğim gibi, sınav her sorunumuzu<br />

çözmeyecek ama, sorun çözmeye<br />

başladığımızın bir göstergesi olabilecektir.<br />

AVUKATLIK MESLEĞİNE İLK<br />

BAŞLADIĞINIZ GÜNE DÖNSENİZ,<br />

KENDİNİZE NASIL BİR NASİHAT<br />

VERİRDİNİZ?<br />

Bilgi... Daha çok bilgi... Bu mesleğin<br />

tılsımlı sözcüğünün bilgi olduğunu<br />

düşünüyorum. Avukat kendisini sürekli<br />

geliştirmesi gereken kişidir. Sürekli<br />

bilgi açlığı çekmeli ve sürekli bilgi<br />

biriktirmelidir. DNA’sında olmalı insanın<br />

avukatlık; kromozomlarında yani... Bu bir<br />

söyleşi olmasa, yerimiz bol olsa ve ben<br />

saatlerce bilginin gerekliliğini anlatsam…<br />

“BILGI...<br />

DAHA ÇOK<br />

BILGI...<br />

Bu<br />

Mesleğin<br />

Tılsımlı<br />

Sözcüğünün<br />

Bilgi<br />

OLDUĞUNU<br />

DÜŞÜNÜYORUM.”<br />

YOĞUN ÇALIŞMA SAATLERİNDEN<br />

ARTA KALAN ZAMANLARDA<br />

VAZGEÇİLMEZLERİNİZ NELER?<br />

İŞ VE ÖZEL YAŞAMI NASIL<br />

DENGELİYORSUNUZ?<br />

“Arta kalan zaman” kavramını<br />

özlüyorum. Arta kalan zamanı üretmenin<br />

ne denli gerekli olduğunu bilmekle<br />

beraber bunu beceremiyorum. Bu<br />

görevin sorumluluğu, sürekli araştırmayı<br />

gereksindirdiği için okumak en temel<br />

uğraşa dönüşüyor. Ama bir farkı var.<br />

Kendi istediğimi okumaktan çok,<br />

zorunlulukların bana dayattıklarını<br />

okuyorum. Roman özlüyorum en çok.<br />

Alıp da okunacaklar sırasında bekleyen<br />

romanları.<br />

Uğraşımın düşünsel dünyamı bu<br />

denli esir alabilmesinden şikayetçiyim...<br />

Yalnızlığı bile görevimle yaşıyorum. Arta<br />

kalmıyor zaman... En önemli özgürlüğüm,<br />

Pazar günü birkaç saatimi verdiğim<br />

Cumhuriyet Bulmacası…<br />

İLGİ DUYDUĞUNUZ BIR SPOR YA DA<br />

SANAT DALI VAR MIDIR?<br />

Futbola ilgi duyarım. Fenerbahçeli<br />

olarak maçları takip eder, TV’den izlemeye<br />

çalışırım.<br />

Hiçbir sanata becerim olmasa da,<br />

özellikle plastik sanatların meraklısıyım.<br />

İddialı olmayan antika tutkum var. Evlerin<br />

duvarları, resim asmak içinmiş gibi gelir<br />

bana.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 14<br />

TAHKİM<br />

Geleceğin Hukukçuları<br />

“Tahkim” İçin Yarıştı<br />

Yaklaşık 1,5 yıldır faaliyette olan<br />

İstanbul Tahkim Merkezi (ISTAC)<br />

ilk kez hukuk öğrencilerini<br />

tahkim davası yarışmasında<br />

buluşturdu. Bilgi Üniversitesi Santral-<br />

İstanbul Kampüsü, Türkiye’nin farklı<br />

köşelerinden gelen genç hukukçuların<br />

yarışma heyecanına sahne oldu.<br />

Zorlu Holding’in destekleriyle<br />

düzenlenen yarışma organizasyonuna<br />

Genç ISTAC platformu imza attı.<br />

Yurt genelinde üniversitelerin hukuk<br />

fakültelerinden 42 takımın katıldığı<br />

“Geleceğin Tahkim Avukatı Yarışması”nda,<br />

230 öğrenci birincilik hedefiyle<br />

mücadele etti. Takımlar, gerçek bir<br />

tahkim yargılamasında olduğu gibi,<br />

aylar öncesinden davacı ve davalı<br />

olarak dilekçelerini sundu. 29-30 Nisan<br />

tarihlerinde ise farazi duruşmalar<br />

gerçekleştirilirken, “söz savunmada” idi…<br />

29 Nisan Cumartesi günü 32<br />

takımın yer aldığı sözlü yargılama ve<br />

duruşmalarda, tahkim alanında uzman<br />

akademisyenlerin yanı sıra, önde gelen<br />

hukuk bürolarından avukatlar hakemlik<br />

yaptı. Ticari bir uyuşmazlığın “İstanbul<br />

Tahkim Merkezi Kuralları” uygulanarak<br />

çözümü etrafında kurgulanan yarışmada<br />

ilk 8’e kalan ekipler, 30 Nisan pazar<br />

günü yarı final ve final heyecanı yaşadı.<br />

Yarışmanın final duruşmasında ise Bilkent<br />

Üniversitesi ile Galatasaray Üniversitesi<br />

takımları karşı karşıya geldi.<br />

Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu<br />

Üyesi Av. Kürşat Karacabey, Ankara<br />

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim<br />

Üyesi Prof. Dr. Seldağ Güneş Peschke ve<br />

İstanbul Tahkim Merkezi Başkanı Prof. Dr.<br />

Ziya Akıncı’nın hakemliğinde gerçekleşen<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 15<br />

final yarışmasında, birincilik sevincini<br />

yaşayan taraf Galatasaray Üniversitesi<br />

oldu. Geleceğin Tahkim Avukatı ödülü de<br />

Bilkent takımından Hande Pat’a verildi.<br />

Genç ISTAC Özel Ödülü’nü ise Ankara<br />

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi ekibi aldı.<br />

ŞÖLEN GİBİ 2 GÜN…<br />

İstanbul Tahkim Merkezi Başkanı Prof.<br />

Dr. Ziya Akıncı, ödül töreninde yaptığı<br />

konuşmada, yarışmayı “hukukçuların<br />

şöleni” olarak yorumladı;<br />

”İstanbul Tahkim Merkezi artık<br />

avukatların merkezi konumunda,<br />

fevkalade sahip çıkıyorlar ISTAC’a…<br />

Bu yarışmaya gösterilen ilgi de bunun<br />

göstergesiydi. Şölen gibi iki gün<br />

yaşadık. Merkezimiz belki de en güzel<br />

aktivitelerinden birini gerçekleştirdi.<br />

ISTAC kısa bir süre önce faaliyete<br />

geçmesine rağmen, uluslararası davalarla<br />

aktif bir tahkim merkezi oldu. Genç<br />

hukukçularımız için de yeni bir çekim<br />

merkezi haline geldi. En önemlisi ise, hem<br />

özel sektör hem kamu sektörü ISTAC’ı<br />

benimsedi. Artık sözleşmelere ISTAC<br />

tahkimi şartı yazılıyor, etkinliğimiz her<br />

geçen gün artıyor.”<br />

Yarışmayı destekleyen Zorlu<br />

Grubu’na ve hakemlik yapan hukukçu<br />

ve akademisyenlere teşekkür eden<br />

ISTAC Başkanı Akıncı, geleceğin tahkim<br />

avukatlarına “Bu yarışmanın kaybedeni<br />

yok” mesajını verdi;<br />

“Yarışmanın gerçekleşmesinde aktif<br />

rol üstlenen Genç ISTAC, 1820’ye ulaşan<br />

üye sayısı ile kurumumuz için önemli bir<br />

platforma dönüştü. Artık İstanbul Tahkim<br />

Merkezi, genç hukukçuların adresi…<br />

Geleceğin avukatları mesleklerini bu<br />

merkezde milletlerarası düzeyde icra<br />

edecek. Biz ISTAC olarak avukatları ve<br />

hakemleriyle yeni bir tahkim jenerasyonu<br />

oluşturmaya çalışıyoruz. Geleceğin<br />

tahkim avukatı kim? Hepinizsiniz…”<br />

Zorlu Holding Hukuk Direktörü Özlem<br />

Gelbal Uluışık da, “ISTAC’ın avukatlık<br />

mesleğine katacağı itibarı gözardı<br />

edemeyiz” derken, genç hukukçuların<br />

yarışma heyecanına ortak olmaktan<br />

duydukları memnuniyeti dile getirdi.<br />

İstanbul Tahkim Merkezi’nin<br />

gelenekselleştirmeyi hedeflediği “Genç<br />

ISTAC Geleceğin Tahkim Avukatı<br />

Yarışması”nda final mücadelesi veren<br />

takımlar, üniversitelerine para ödülleri ve<br />

sürpriz hediyelerle döndü;<br />

BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ;<br />

Galatasaray Üniversitesi (7.500 TL)<br />

İKİNCİLİK ÖDÜLÜ;<br />

Bilkent Üniversitesi (5.000 TL)<br />

ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ;<br />

Anadolu Üniversitesi (2.500 TL)<br />

GELECEĞİN TAHKİM AVUKATI;<br />

Hande Pat (Bilkent Üniversitesi)<br />

GENÇ ISTAC ÖZEL ÖDÜLÜ;<br />

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi<br />

EN İYİ DAVA DİLEKÇESİ ÖDÜLÜ;<br />

Gazi Üniversitesi<br />

EN İYİ CEVAP DİLEKÇESİ ÖDÜLÜ;<br />

İstanbul Şehir Üniversitesi<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 16<br />

MEDENİ USUL HUKUKU<br />

KİTAP TANITIMI<br />

Medeni Usul<br />

Hukuku kitabının<br />

15. basısı olan<br />

3 ciltlik bu eser,<br />

daha geniş bir yazar kadrosu,<br />

yeni bir plan ve içerikle<br />

okuyucuya ve hukukçulara<br />

sunulmaktadır. Bu basıyla<br />

birlikte ülkemizde neredeyse<br />

pek mümkün olmayan bir şey<br />

gerçekleştirilmiş, yazar sayısı<br />

üç iken sekize ulaşmıştır. Her<br />

bir bölüm tek başına veya<br />

birlikte, o konuda özel olarak<br />

çalışmış, makalesi, tezi, eseri<br />

bulunan yazarlar tarafından<br />

kaleme alınmış, bazı<br />

bölümlerde ise farklı şekillerde<br />

katkıda bulunulmuştur.<br />

Kolektif bir çalışmanın ürünü<br />

olan kitabın bu basısı yaklaşık<br />

iki yıllık bir çalışma sonucu<br />

ortaya çıkmıştır.<br />

Kitabın birçok yönde<br />

farklı olduğunu söylemek<br />

mümkündür. Kitap medenî<br />

usûl hukuku (belki de tüm<br />

alanlar) bakımından bu kadar<br />

geniş yazar kadrosuyla,<br />

bu şekilde ülkemizde<br />

ortaya çıkan ilk eserdir, bu<br />

yönüyle sürdürülebilir bir<br />

örnek olmasını diliyoruz.<br />

Bu kitapta hem doktrin<br />

hem de uygulamaya katkı<br />

sağlanması, her iki bakımdan<br />

da başvuru kitabı olması<br />

amaçlanmaktadır. Bu sebeple,<br />

kitapta tüm genel eserler ve<br />

özellikle ilgili bölümlerdeki<br />

temel monografi, tez,<br />

makaleler değerlendirilmiş,<br />

aynı zamanda yabancı hukuk<br />

sistemlerindeki konuyla<br />

ilgili temel tartışmalara da<br />

değinilmiştir.<br />

Kitabın genel<br />

bibliyografyası yanında, ilgili<br />

bölümlerde o bölüme özgü<br />

bibliyografya verilerek atıf<br />

yapılan kaynaklar dışında<br />

da okuyucunun kaynaklara<br />

ulaşması, araştırma<br />

yapması kolaylaştırılmıştır.<br />

Kitapta mümkün olduğunca<br />

her konuda emsal yargı<br />

kararlarına yer verilmiş,<br />

bu kararlar gerektiğinde<br />

değerlendirilip tartışılmıştır.<br />

Ancak bu yapılırken<br />

kitabın, özellikle uygulamada<br />

yapıldığı gibi karar yığını<br />

haline getirilerek gereksiz yere<br />

hacminin artırılmamasına<br />

dikkat edilmiş, temel yargı<br />

kararları belirtildikten sonra,<br />

kısa açıklama ve künye atfıyla<br />

diğer kararlara değinilmiştir.<br />

TÜRK İSVİÇRE MEDENİ HUKUKU<br />

Kadir Has Üniversitesi<br />

Hukuk Fakültesi’nin ,<br />

17-18-19-20 Şubat<br />

2016 tarihlerinde<br />

düzenlediği, “Medeni Kanun’un<br />

ve Borçlar Kanunu’nun 90. Yılı<br />

Uluslararası Sempozyumu:<br />

1926’dan Günümüze Türk-<br />

İsviçre Medeni Hukuku” konulu<br />

bir dizi toplantı boyunca<br />

sunulan tebliğler, 90. Yıl<br />

Armağanı olarak 2 cilt halinde<br />

bu kitapta toplanmıştır.<br />

İsviçre Medeni Kanunu’nun<br />

Fransızca metninden<br />

tercüme edilerek 17 Şubat<br />

1926 tarihinde kabul edilen<br />

Medeni Kanun ve 23 Nisan<br />

1926 tarihinde kabul edilen<br />

Borçlar Kanunu ile Türkiye<br />

Cumhuriyeti, İslam Hukuku<br />

sisteminden ayrılarak Roma-<br />

Cermen Hukuku sistemini<br />

benimsemiş ve böylece laik<br />

hukuk esaslarının temelini<br />

oluşturan çok önemli bir<br />

Kanunlaştırma (Codification)<br />

hareketini gerçekleştirmiştir.<br />

Bu önemli adımın 90. yılı<br />

münasebetiyle, Medeni Hukuk<br />

ve ayrılmaz bir parçası olan<br />

Borçlar Hukuku alanına giren,<br />

kişiliğin başlangıcından<br />

sona ermesine kadar<br />

hem gerçek hem de tüzel<br />

kişileri ilgilendiren tüm<br />

temel hukuki kavram ve<br />

kurumlara ilişkin sunumların<br />

yapıldığı Sempozyum bu<br />

kitapta toplanarak gerek<br />

akademisyenlerin gerek<br />

uygulayıcıların istifadesine<br />

sunulmuştur. Armağan’da,<br />

Türkiye’den ve yurtdışından<br />

sempozyuma katılan çok<br />

sayıda uzman hukukçunun<br />

tebliğ metinleri esas<br />

alınarak düzenlenmiş 77<br />

makale yer almaktadır.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 17<br />

BANKACILIK KANUNU ŞERHİ<br />

Bankacılık Kanunu<br />

Şerhinin ikinci<br />

baskısı olan bu<br />

kitapta, Bankacılık<br />

Kanununda, temel kanunlarda<br />

ve ikincil mevzuatta yapılan<br />

değişiklikler; Anayasa<br />

Mahkemesi, Yargıtay ve<br />

Danıştay kararları; Bankacılık<br />

Düzenleme ve Denetleme<br />

Kurumunun, Tasarruf<br />

Mevduatı Sigorta Fonunun,<br />

Türkiye Cumhuriyet Merkez<br />

Bankasının, Mali Suçları<br />

Araştırma Kurulunun, Gümrük<br />

ve Ticaret Bakanlığının,<br />

Maliye Bakanlığının ve ilgili<br />

diğer kurum ve kuruluşların<br />

görüşleri; öğretideki görüş<br />

ve eleştiriler dikkate<br />

alınmış ve uygulamada<br />

ortaya çıkan sorunlara ve<br />

tartışmalı konulara yönelik<br />

önerilere yer verilmiştir.<br />

Kitaptan hukukçuların<br />

yanında bankacıların da<br />

yararlanabileceği dikkate<br />

alınarak Bankacılık<br />

Kanunundaki düzenlemelerin<br />

temelini teşkil eden iktisadi<br />

ve mali sebeplere de<br />

değinilmiştir. Bu suretle Kanun<br />

hükümlerinin amacının ve<br />

kapsamının belirlenmesinde,<br />

yorumlanmasında<br />

farklı bir bakış açısı<br />

getirilmeye çalışılmıştır.<br />

Ayrıca, okuyucuya kolaylık<br />

sağlamak ve önemli<br />

açıklamaların dikkatten<br />

kaçmasını önlemek<br />

amacıyla “kavram ve<br />

tanımlara” ilişkin bazı önemli<br />

açıklamalar birden fazla<br />

maddeyle ilgili kısımda özet<br />

biçimde yer almıştır.<br />

BANKACILIK KANUNU ŞERHİ<br />

Yaşar Alıcı<br />

On İki Levha<br />

Yayıncılık<br />

2017 Nisan<br />

350,00 TL<br />

YENİ ÇIKANLAR<br />

SATIM SÖZLEŞMESİNDE<br />

HASARIN GEÇİŞİ<br />

TİCARİ İŞLETME HUKUKU<br />

(SABİH ARKAN)<br />

MEDENİ USUL HUKUKU<br />

PRATİK ÇALIŞMALARI<br />

Esra Hansu<br />

Sabih Arkan<br />

E. Yılmaz, E. Hanağası, R. Arslan,<br />

S. T. Ayvaz<br />

On İki Levha<br />

Yayıncılık<br />

Bankacılık ve<br />

Ticaret H. Araş. E<br />

Yetkin<br />

2017 Nisan<br />

2017 Mart<br />

2017 Mart<br />

30,00 TL<br />

70,00 TL<br />

35,00 TL<br />

ELVEDA ANAYASA<br />

Kemal Gözler<br />

Ekin<br />

2017 Mart<br />

13,50 TL<br />

PEKCANITEZ USÛL<br />

- MEDENÎ USÛL HUKUKU (3 CİLT)<br />

H. Pekcanıtez, H. T. Korkmaz,<br />

M. Akkan, M. Özekes<br />

On İki Levha<br />

Yayıncılık<br />

2017 Mart<br />

450,00 TL<br />

ÇOK SATANLAR<br />

İSTİNAF SİSTEMİNE GÖRE YAZILMIŞ<br />

İCRA VE İFLAS HUKUKU<br />

SÖZLEŞMENİN UYARLANMASI<br />

İŞ HUKUKU<br />

Baki Kuru<br />

Başak Baysal<br />

Sarper Süzek<br />

Legal<br />

On İki Levha<br />

Yayıncılık<br />

Beta<br />

2016 Eylül<br />

2017 Mart<br />

2017 Şubat<br />

90,00 TL<br />

95,00 TL<br />

82,50 TL<br />

ANONİM ORTAKLIKTA GENEL KURUL<br />

KARARLARININ HÜKÜMSÜZLÜĞÜ<br />

Erdoğan Moroğlu<br />

On İki Levha<br />

Yayıncılık<br />

2017 Mart<br />

75,00 TL<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 18<br />

LL.M. REHBERİ<br />

Yurt Dışında<br />

Yüksek Lisans İçin<br />

Farklı Bir Alternatif<br />

Wrocław Üniversitesi<br />

Wroclaw; her yıl<br />

ortalama 150<br />

bin öğrencinin<br />

hem çeşitli<br />

ülkelerden hem de Polonya’nın<br />

diğer şehirlerinden okumak<br />

için tercih ettiği bir şehir. Bir<br />

anlamda ülkemizin güzide<br />

öğrenci şehri Eskişehir’e<br />

benzetmek yanlış olmaz.<br />

Tam bir öğrenci şehri olan<br />

Wrocław, bulunduğu eyaletin<br />

coğrafi konumu sebebiyle<br />

hem Çek Cumhuriyeti ile hem<br />

de Almanya ile komşu bir<br />

şehir. Wrocław Üniversitesi,<br />

mimari yapısı ve merkezi<br />

lokasyonunun yanı sıra<br />

akademik anlamda da dünya<br />

sıralamasında 401-500<br />

bandında bulunuyor.<br />

FAKÜLTE HAKKINDA<br />

1811 yılında kurulan<br />

Prusya Hukuk Fakültesi’nin<br />

geleneği bugün de devam<br />

ediyor. Hukuk, Yönetim<br />

ve Ekonomi Fakültesi,<br />

Polonya’nın en büyüklerinden<br />

biri. Her yıl aralarında<br />

Avrupa, Rusya, Uzak Doğu<br />

ve Afrika ülkelerinden gelen<br />

uluslararası öğrencilerin de<br />

bulunduğu 12 binin üzerinde<br />

öğrencinin bünyesine katıldığı<br />

bu fakülte, öğrencilerine<br />

birçok farklı alanda Erasmus<br />

gibi uluslararası değişim<br />

programları da sunmakta.<br />

Bu tarihi yapı, hukuk eğitimi<br />

noktasında Polonya’daki<br />

“Uluslararası Hukuk ve Avrupa<br />

Birliği Hukuku” konulu yüksek<br />

lisans programına sahip tek<br />

fakülte olma niteliği taşıyor.<br />

İki yıllık bir içeriğe sahip olan<br />

program dahilinde Uluslararası<br />

Ekonomi Hukuku ya da İnsan<br />

Hakları Hukuku alanlarından<br />

birini uzmanlık aşamasında<br />

tercih edebiliyorsunuz.<br />

Yine program dahilinde;<br />

Uluslararası Kamu Hukuku,<br />

Karşılaştırmalı Anayasalar<br />

Hukuku, Uluslararası<br />

Ceza Hukuku, Uluslararası<br />

Vergi Hukuku, Uluslararası<br />

Sübvansiyonlar Hukuku<br />

gibi kamu hukuku alanları<br />

derslerini alabiliyor; bunlara<br />

ek olarak Karşılaştırmalı<br />

Özel Hukuk, Uluslararası<br />

Ticari Uyuşmazlık Çözümleri,<br />

Birleşme & Devralma Hukuku,<br />

Uluslararası Sigorta Hukuku<br />

derslerini de görebiliyorsunuz.<br />

Türkiye’deki Yüksek Lisans<br />

programlarından farklı olarak<br />

Wrocław Üniversitesi’nde<br />

Yüksek Lisans tezinizi iki yıllık<br />

eğitim dönemi içerisinde<br />

yazıyorsunuz.<br />

Tez danışmanınızla ilk<br />

toplantınızda iki yıllık bir<br />

plan yapıyor ve çalışma<br />

takviminize ilk günden<br />

itibaren başlıyorsunuz. Buna<br />

ilaveten farklı ülkelerden<br />

gelen sınıf arkadaşlarınız<br />

çalışmalarınızın uluslararası<br />

kimlik kazanmasına yardımcı<br />

oluyor.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 19<br />

ORTALAMA BÜTÇE<br />

Programın yıllık bedeli<br />

3.000 Euro. Yaşam masrafları<br />

kişiden kişiye değişkenlik<br />

gösterdiği için aylık kira dahil<br />

400 - 1000 Euro arasında bir<br />

bütçeye ihtiyaç duyabilirsiniz.<br />

Ancak belirtmekte yarar var,<br />

Polonya birçok konuda Avrupa<br />

ülkelerine nazaran çok daha<br />

ucuz bir ülke.<br />

Özet olarak; “Başvuru<br />

Kolaylığı”, “Yaşam Giderleri”,<br />

“Eğitim Kalitesi” ve “Gelecek<br />

Fırsatları” göz önüne<br />

alındığında Polonya’da Hukuk<br />

Yüksek Lisansı yapmak,<br />

birçok yerli ve yabancı tercihe<br />

göre daha cazip hale geliyor.<br />

Konuyla ilgili daha fazla bilgi<br />

almak için okulun sitesini<br />

ziyaret edebilir, sorularınız<br />

olursa da çekinmeden benimle<br />

iletişime geçebilirsiniz.<br />

Av. Ömer Özgür ÜNLÜ<br />

omer@hplusdergi.com<br />

NASIL BAŞVURABİLİRSİNİZ?<br />

Wrocław Üniversitesi<br />

Uluslararası Hukuk ve Avrupa<br />

Hukuku LL.M. programına<br />

başvurular kış dönemi için<br />

Ekim’de, yaz dönemi içinse<br />

Şubat’ta sona eriyor.<br />

Başvurmak için<br />

lisans diplomanız, lisans<br />

transkriptiniz, B2 dil yeterlilik<br />

belgeniz, sağlık raporu,<br />

2 fotoğraf ve pasaport<br />

fotokopiniz yeterli. Bu<br />

anlamda Türkiye’den bir<br />

üniversiteye başvurudan<br />

çok daha kolay bir süreç<br />

sizi bekliyor. Wrocław<br />

Üniversitesi’nin https://<br />

international.uni.wroc.pl/<br />

en adresindeki internet<br />

sitesinden ilgili adımları takip<br />

ederek önce kendinize bir<br />

başvuru profili oluşturuyor,<br />

ardından istenen bütün<br />

belgeleri oraya yüklüyorsunuz.<br />

Okulla yazışmaları<br />

tamamlayıp ön kabulü<br />

aldıktan sonra ise ilk yılın<br />

ücretinin yatırılmasıyla<br />

birlikte okul size kabul<br />

mektubunuzu gönderiyor.<br />

Kabul mektubunuzu alır<br />

almaz ilgili evrakların hepsini<br />

toplayıp, kabul mektubunuz<br />

ile beraber Polonya vizesi için<br />

başvurunuzu tamamlıyorsunuz.<br />

B2 dil yeterliliği için IELTS<br />

5.5-6.0, TOEFL 550 dil yeterlilik<br />

belgesi sunabileceğiniz gibi,<br />

okulun Skype üzerinden kendi<br />

yaptığı sözlü dil yeterlilik<br />

mülakatına da girebilirsiniz.<br />

Polonya, batısında Almanya, güneyinde Çek Cumhuriyeti<br />

ile Slovakya, doğusunda ise Rusya, Belarus ve Ukrayna<br />

ile komşu olan bir Orta Avrupa ülkesi. Yaklaşık 40<br />

milyonluk nüfusuyla dünyanın en kalabalık 33. ülkesi olan<br />

Polonya 2004 yılından bu yana Avrupa Birliği’ne üye.<br />

Birlik dahilinde kendi para birimini (zloty) kullanan birkaç<br />

ülkeden biri olan Polonya, ekonomik anlamda diğer üye<br />

ülkelere nazaran daha tasarruflu politikalar izlemesine<br />

karşın iktisadi büyümesini devam ettiriyor.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 20<br />

BİLGİLERİMİZİ ARTIK<br />

DİJİTAL ORTAMDA<br />

SAKLAMAYI TERCİH<br />

EDİYORUZ. KİTAP<br />

ÇALIŞMAMIZI,<br />

EN SON<br />

HAZIRLADIĞIMIZ<br />

BESTEYİ,<br />

ÇEKTİĞİMİZ<br />

FOTOĞRAFLARI<br />

KÂĞIT ÜZERİNDE<br />

DEĞİL KİŞİSEL<br />

BİLGİSAYARIMIZDA,<br />

ŞİRKETLERİN<br />

KAYITLARINI KALIN<br />

KLASÖRLERDE<br />

DEĞİL SUNUCU<br />

BİLGİSAYARLARDAKİ<br />

UYGULAMALARDA<br />

TUTUYORUZ.<br />

HATTA BUNUNLA DA<br />

YETİNMİYORUZ,<br />

HER ŞEYİ BULUTA<br />

GÖNDERİYORUZ.<br />

DİJİTALLEŞTİRDİĞİMİZ<br />

BİLGİ ARTIK HER<br />

YERDE VE HER AN<br />

DOLAŞIMDA.<br />

BİR TUŞA BASINCA<br />

KARŞIMIZA GELİYOR,<br />

BİR TUŞLA<br />

ÇOĞALIYOR VE BİR<br />

TUŞLA DA YOK<br />

OLUYOR VEYA BİZ YOK<br />

OLDUĞUNU<br />

ZANNEDİYORUZ!<br />

ADLİ BİLİŞİM<br />

&Ülkemizde<br />

Uygulaması<br />

Bilgi çağını yaşadığımız 21.<br />

yüzyılda teknolojiye bağımlı<br />

bir haldeyiz. Yaşamın her<br />

alanını dijitalleştiriyoruz.<br />

Bankacılıktan ticarete, habercilikten<br />

iletişime, iş hayatından sosyal hayata<br />

kadar her şeyin önüne “e” harfini<br />

koyar olduk. Teknolojinin yardımı ile<br />

yaşamımız ne kadar kolaylaşıyor<br />

gibi görünse de, madalyonun öteki<br />

yüzünde banka hesaplarımıza girilmesi,<br />

e-postlarımızın ele geçirilmesi, kişisel<br />

bilgilerimizin çalınması gibi bilişim<br />

suçu olarak tabir ettiğimiz istenmeyen<br />

ve bize zarar veren olaylara da maruz<br />

kalmaya başladık.<br />

Dijital dünya sınırlarımızı zorlarken<br />

suçu aydınlatabilecek bilgiyi de<br />

yine dijital ortamlardan elde etmek<br />

zorundayız. Hal böyle olunca, dijital<br />

ortamlardan delil tespit etmek, kıldan<br />

DNA tespit etmek gibi uzmanlık<br />

gerektiren bir konu oldu. Adli Bilişim<br />

(Computer / Cyber Forensic) olarak<br />

adlandırdığımız bu uzmanlık alanı artık<br />

Adli Bilimler çatısı altında ayrı bir<br />

disiplin ve uzmanlık alanı olarak kendini<br />

göstermeye başlamış durumda.<br />

Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER, Akademisyen/Avukat<br />

Bu makalede adli bilişimin tüm<br />

yönlerini teknik detaylara çok fazla<br />

girmeden, hukukçuların anlayacağı<br />

bir dil ile anlatmaya çalışılacağım.<br />

İlk önce dijital delil kavramı ve dijital<br />

delilin bütünlüğünü ve sağladığımız veri<br />

özet değeri kavramlarını anlattıktan<br />

sonra, adli bilişimin temel ilkelerine ve<br />

süreçlerine detaylı olarak değineceğim.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 21<br />

DİJİTAL DELİL<br />

Adli bilimler, suçun ispatında<br />

kullanılabilecek nitelikteki bilginin,<br />

yani delilin bilimsel yollarla ortaya<br />

çıkarılmasını edilmesini konu alır. Adli<br />

bilişim incelemelerinde ise, sabit disk<br />

ve taşınabilir USB bellek gibi elektronik<br />

materyallerin içerisindeki gözle<br />

görülmeyen, elle tutulmayan ve sanal<br />

olarak nitelendirdiğimiz dijital veriler<br />

incelenir ve gerçek /fiziksel dünya ile<br />

ilişkisi kurulup, suçu ispat edebilecek<br />

nitelikteki dijital veriler ortaya çıkarılır.<br />

Elektronik materyallerin içerisinde<br />

suçu ispat edebilecek nitelikteki dijital<br />

veriler “dijital delil” olarak isimlendirilir.<br />

ELEKTRONİK<br />

MATERYALLERİN<br />

İÇERİSİNDE SUÇU<br />

İSPAT EDEBİLECEK<br />

NİTELİKTEKİ DİJİTAL<br />

VERİLER “DİJİTAL<br />

DELİL” OLARAK<br />

İSİMLENDİRİLİR.<br />

Dijital veriler doğası gereği çok hızlı<br />

şekil ve yer değiştirebildiği için, yanlış<br />

bir müdahale, dijital delillerin bir daha<br />

elde edilemeyecek şekilde yok olmasına<br />

sebebiyet verebilir. Bu sebeple dijital<br />

delillere müdahale edenlerin bilişim<br />

sistemlerinin nasıl çalıştığını, bilgiyi<br />

nasıl sakladığını ve nasıl ilettiğini,<br />

bununla birlikte siber dünyayı ve bu<br />

ortamlardaki dijital delillere nasıl<br />

yaklaşılması gerektiğini iyi bilmeleri<br />

gerekir. Adli bilişim konusunda tecrübe<br />

kazanmış bu insanlar ise “Adli Bilişim<br />

Uzmanı” olarak isimlendirilirler.<br />

Dijital delillerin incelendiği ortamlar<br />

da son derece önemlidir. İncelemeler<br />

ister adli kollukta ister özel bilirkişiler<br />

tarafından yapılıyor olsun, laboratuvar<br />

ortamı sağlanmalıdır. Adli bilişim<br />

laboratuvarlarında elektronik<br />

materyallere zarar gelmeyecek<br />

şekilde uygun ortam sağlanmalı ve<br />

incelemeler adli imaj dosyası üzerinden<br />

yürütülmelidir.<br />

VERİ ÖZET DEĞERİ (HASH)<br />

Adli bilişim incelemelerinde en<br />

kritik konu delilin değişmeden<br />

incelenmesidir. Delilin değişmediğinin<br />

ispat edilmesi için veri özet değeri<br />

(Hash) olarak tanımlanan bilginin delil<br />

ile beraber taşınması gerekir. Veri özet<br />

değeri bilimsel olarak kabul edilmiş<br />

matematiksel bir algoritmadır.<br />

DELİLİN<br />

DEĞİŞMEDİĞİNİN<br />

İSPAT EDİLMESİ<br />

İÇİN VERİ ÖZET<br />

DEĞERİNİN (HASH)<br />

DELİL İLE BERABER<br />

TAŞINMASI<br />

GEREKİR.<br />

Algoritmaya parametre olarak giren<br />

veri, işlem sonucunda belirli uzunlukta<br />

sayısal bir değer olarak çıkar. Birden<br />

fazla veri özet değeri hesaplama<br />

algoritması bulunmaktadır. Her<br />

algoritmada çıkan verinin özet değerinin<br />

sayısal uzunluğu farklıdır. Çıkan değerin<br />

sayısal uzunluğu, hesaplanan iki verinin<br />

özet değerinin aynı olma olasılığını<br />

düşürür.<br />

Örneğin; “Adli Bilişim” yazısından<br />

oluşan bir verinin özet değerini, MD5<br />

(Message-Digest 5) adlı algoritmayı<br />

kullanarak hesaplayacak olursak;<br />

“07ffec3f75b3b9b01c4fc3fe85de247”<br />

şeklinde bir sayısal değer üretilir.<br />

Oluşan veri özet değeri 32 adet 16’lık<br />

sayı sisteminin rakamlarını içerir. Bu<br />

kadar rakam ile oluşturabileceğimiz<br />

değer miktarı 2128, yani kullandığımız<br />

sayı sisteminde 36 rakamlı, çok büyük<br />

bir sayı olup, iki farklı veriye ait özet<br />

değerinin aynı çıkma olasılığının ne<br />

kadar düşük olduğunu gösterir.<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 22<br />

Eğer “Adli Bilişim” verisinin veri<br />

özet değeri, SHA1 (Secure Hash<br />

Algorithm 1) algoritması ile<br />

hesaplanırsa “b16a22679c9550ad-<br />

85cd97621fd9640595ecdb84” sayısal<br />

değeri üretilir. Oluşan özet değeri ise<br />

bu sefer 40 adet 16’lık sayı sisteminin<br />

rakamlardan oluşan başka bir sayıdır.<br />

Ancak burada rakamlar arttığı için<br />

olasılık logaritmik olarak düşer. Veri<br />

özet değeri hesaplanacak bilgi ister 1<br />

TB boyutunda bir diskin içeriği olsun<br />

ister içerisinde sadece “Adli Bilişim”<br />

yazan bir metin dosyası olsun oluşan<br />

veri özet değerinin uzunluğu hep aynı<br />

olacaktır.<br />

Olasılık değerlerinin aşırı düşük<br />

olması sebebiyle, oluşan veri özet<br />

değerinin veriyi temsil ettiği kabul edilir.<br />

Adli bilişim incelemelerinde bir dijital<br />

delilin veri özet değeri için hem MD5<br />

hem de SHA1 algoritmaları kullanılır.<br />

ADLİ BİLİŞİM İNCELEMELERİ SÜRECİ<br />

Adli Bilişim incelemelerinin süreci,<br />

diğer tüm adli bilimler disiplinlerinde<br />

olduğu gibi olay yerinde başlar ve<br />

delilleri içeren raporun mahkemeye<br />

iletilmesi ile sona erer.<br />

Uygulamayı dikkate aldığımızda<br />

sürecin tamamını üç ana parçaya<br />

ayırmak gerekir. İlk aşama olaya<br />

müdahale edilip dijital delilleri içeren<br />

elektronik materyallerin toplanmasıdır.<br />

Bu aşama ne kadar sağlıklı yürürse,<br />

bundan sonraki aşamalarda o kadar<br />

sağlıklı yürütülecektir. Ardından<br />

elde edilen elektronik materyaller<br />

incelenerek dijital deliller ortaya<br />

çıkarılır.<br />

Bu aşama, laboratuvar<br />

ortamında adli bilişim uzmanlarınca<br />

gerçekleştirilmelidir. En son aşamada,<br />

elde edilen delillerin yazılı olarak<br />

raporlanması yapılır.<br />

Anglo Amerikan hukuku sistemine<br />

tabi ülkelerde ise ayrıca rapor<br />

mahkemede bir sunum eşliğinde<br />

anlatıldığından son aşama raporlama<br />

ve sunum başlığı altında karşımıza<br />

çıkmaktadır<br />

ELDE ETME AŞAMASI<br />

Olay yeri delile ilk temasın yapılacağı<br />

aşamadır. Delilin toplanması sırasında<br />

uygun koşulların sağlanamaması, delilin<br />

sağlıklı toplanamamasına ve delil<br />

niteliğini kaybetmesine yol açacaktır.<br />

Bu yüzden olay mahalline gelmeden<br />

önce kolluk kuvvetleri olay yeri ile ilgili<br />

bilgi edinmeli ve gerekli alet ve araçları<br />

yanlarına almalıdırlar.<br />

Ülkemizde olay yerinden elektronik<br />

materyallerin toplanması ile ilgili<br />

gerekli hukuki düzenleme; CMK madde<br />

134’de “Bilgisayarlarda, Bilgisayar<br />

Programlarında ve Kütüklerinde Arama,<br />

Kopyalama ve Elkoyma” başlığı altında<br />

yapılmıştır. Yapılan hukuki düzenleme<br />

her ne kadar yeterli olmasa da, olaya<br />

müdahale eden ve elektronik materyali<br />

toplayan kolluk görevlilerini bağlayan<br />

zorunluluklar bulunmaktadır.<br />

CMK 134(1):<br />

... ŞÜPHELİNİN<br />

KULLANDIĞI<br />

BİLGİSAYAR VE<br />

BİLGİSAYAR PROG-<br />

RAMLARI İLE<br />

BİLGİSAYAR KÜTÜK-<br />

LERİNDE ARAMA<br />

YAPILMASINA,<br />

BİLGİSAYAR KAYIT-<br />

LARINDAN KOPYA<br />

ÇIKARILMASINA …<br />

Maddenin birinci fıkrasında olay<br />

yerinde şüpheliye ait elektronik<br />

materyallerin içerisindeki verilerin<br />

kopyasının çıkarılması, yani adli<br />

imaj dosyasının elde edilmesi tarif<br />

edilmektedir. Adli imaj dosyası,<br />

materyalin içerisindeki verinin tamamını<br />

içeren bir bilgisayar dosyasıdır. İster<br />

materyalin içerisindeki verinin veri<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 23<br />

özet değeri alınsın ister adli imaj<br />

dosyasının veri özet değeri alınsın<br />

ikisi de aynı olacaktır. Daha sonra<br />

yapılacak incelemeler orijinal materyal<br />

üzerinde değil imaj dosyasında<br />

gerçekleştirilmelidir.<br />

İkinci fıkrada ise; imaj dosyasının<br />

alınmasının mümkün olmadığı<br />

durumlarda materyallere el konulması<br />

gerektiği ve imajları alındıktan sonra<br />

materyallerin gecikme olmaksızın iade<br />

edilmesi gerektiği belirtilmektedir.<br />

CMK 134 (2):<br />

…ÇÖZÜMÜN<br />

YAPILABİLMESİ VE<br />

GEREKLİ<br />

KOPYALARIN<br />

ALINABİLMESİ İÇİN,<br />

BU ARAÇ VE<br />

GEREÇLERE<br />

ELKONULABİLİR.<br />

ŞİFRENİN<br />

ÇÖZÜMÜNÜN<br />

YAPILMASI VE GE-<br />

REKLİ KOPYALARIN<br />

ALINMASI HALİNDE,<br />

ELKONULAN<br />

CİHAZLAR GECİK-<br />

ME OLMAKSIZIN<br />

İADE EDİLİR.<br />

Dördüncü fıkrada ise; elde edilen<br />

imaj dosyasının bir kopyasının şüpheli<br />

veya vekiline verilmesi gerektiği<br />

belirtilmektedir.<br />

İmaj alma sürelerinin uzun olması,<br />

yüksek boyutlardaki disklerin imajlarının<br />

almanın mümkün olmaması, imaj<br />

almadan inceleme yapılacağı zaman<br />

delillerin nasıl toplanacağı gibi durumlar<br />

detaylı olarak belirtilmediğinden, kanun<br />

CMK 134 (4):<br />

ÜÇÜNCÜ FIKRAYA<br />

GÖRE ALINAN<br />

YEDEKTEN BİR KOP-<br />

YA ÇIKARILARAK<br />

ŞÜPHELİYE VEYA<br />

VEKİLİNE VERİLİR VE<br />

BU HUSUS TUTA-<br />

NAĞA GEÇİRİLEREK<br />

İMZA ALTINA ALINIR.<br />

maddeleri bu hali ile uygulamada yeterli<br />

olmamaktadır.<br />

Kanun maddelerini bir yana koyarsak,<br />

sağlıklı ve doğru bir adli bilişim<br />

incelemesinin yapılabilmesi için en<br />

azından olay yerinde şüpheliye ait<br />

elektronik materyallerin imaj dosyasının<br />

oluşturulması ve imaj dosyasının veri<br />

özet değerinin taraflara verilmesi<br />

gerekir. Taraflara veri özet değerinin<br />

verilmesi, incelemenin doğru imaj<br />

üzerinden yapıldığını ispat etmek içindir.<br />

İnceleme sonucunda hazırlanan raporda<br />

incelemenin hangi veri özet değerine<br />

sahip imaj üzerinden yürütüldüğü<br />

belirtilir. Böylece başka bir adli bilişim<br />

uzmanı da aynı veri özet değerine<br />

sahip imaj dosyasını incelediğinde aynı<br />

sonuçlara ulaşacağı ortaya konulmuş<br />

olur. Eğer farklı bir veri özet değeri<br />

hesaplanırsa imaj dosyasının farklı bir<br />

diske ait olduğu veya disk üzerinde<br />

değişiklik yapıldığı anlamına gelir. Böyle<br />

bir durumda değişikliğin nasıl olduğu ile<br />

ilgili geriye doğru bir tespit yapmak da<br />

mümkün olmaz.<br />

Elde edilen materyaller toplandıktan<br />

sonra imaj dosyası olay yerinde alınmaz<br />

ise içerisine sonradan veri eklenip<br />

eklenmediği hususunda her zaman bir<br />

şüphe söz konusu olur. Bu yüzden delilin<br />

niteliği bozulmuş olacak ve yürütülen<br />

incelemeler de boşa gidecektir. Bununla<br />

birlikte elde edilen imaj dosyalarının<br />

veri özet değerleri taraflara verilmelidir.<br />

Aksi halde, incelemesi yapılan imaj<br />

dosyasının olay yerinde elde edilen<br />

imaj dosyası olup olmadığı ile ilgili<br />

şüphe oluşur. Bu şüphelerin önüne<br />

geçebilmek için ilke olarak kolluk<br />

kuvvetleri olay yerinde imaj dosyasını<br />

tarafların huzurunda almalı ve imaj<br />

dosyası alınırken oluşan veri özet değeri<br />

taraflara verilmelidir (CMK’nın 134/2.<br />

maddesi istisnadır ve istisna olarak<br />

uygulanmalıdır!).<br />

CMK’nın 134. maddesi bu hali ile<br />

uygulandığında en azından olay yerinde<br />

dijital delillere müdahale edildiğinde<br />

imaj dosyasının alınması ve taraflara<br />

veri özet değerinin verilmesi gerektiği<br />

konularını içerir. Bu yüzden kanundaki<br />

zorunluluklar kolluk kuvvetlerine delilin<br />

güvenliği açısından bağlayıcı bir<br />

zorunluluk getirmektedir.<br />

ADLİ İMAJ DOSYASI;<br />

OLAY YERİNDEN<br />

ELDE EDİLEN<br />

ELEKTRONİK<br />

MATERYALİN<br />

İÇERİSİNDEKİ<br />

VERİNİN<br />

TAMAMINI İÇEREN<br />

BİR BİLGİSAYAR<br />

DOSYASIDIR.<br />

LABORATUVAR İNCELEMESİ<br />

Olay yerinde elde edilen materyaller<br />

ve/veya imaj dosyaları henüz bulgu<br />

niteliğindedir. Bir sonraki aşama;<br />

bulgular incelenip içerisinde suçu ispat<br />

edebilecek nitelikte delilin bulunup<br />

bulunmadığının tespit edilebilmesidir.<br />

Laboratuvar ortamında yapılacak bir<br />

incelenmenin ardından materyaller<br />

ispata elverişli delil niteliğine kavuşur.<br />

İncelemeler adli imaj dosyası<br />

üzerinden yürütülmelidir. Eğer olay<br />

yerinden elde edilen materyal<br />

laboratuvara gönderildiyse üzerinde<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 24<br />

zorunlu kalınmadıkça bir inceleme<br />

yapılmamalı ve güvenli bir ortamda<br />

saklanmalıdır. Özellikle sabit diskler<br />

mekanik aksamlara sahip olduğundan<br />

fiziksel güvenliği alınmadığında disk<br />

bir daha çalışamayacak bir duruma<br />

gelebilir.<br />

Adli bilişim incelemeleri gerekli<br />

donanım ve yazılımlarla donatılmış,<br />

yetişmiş uzmanları bulunan<br />

laboratuvarlarda yürütülmelidir.<br />

Laboratuvar ortamında; incelemelerin<br />

yapılacağı iş istasyonları, yazma<br />

- koruma cihazları, adli inceleme<br />

yazılımları, farklı tipteki elektronik<br />

materyalleri okuyabilecek<br />

dönüştürücüler ve ara kablolar gibi<br />

donanım ve yazılımlar bulunmalıdır.<br />

Olay yerinde elde edilen imaj dosyası<br />

terabaytlarca veri içeriyor olabilir. Bu<br />

kadar çok veri içerisinden suç unsuru<br />

verinin bulunması, samanlıkta iğne<br />

aramak kadar zor olabilir. Veriler bilinçli<br />

olarak değiştirilmiş veya silinmiş<br />

olabilir. Her incelemeye başlamadan<br />

önce materyalin durumuna göre veri<br />

kurtarma işlemleri uygulanmalıdır.<br />

Böylece anlamlandırılmış daha fazla bir<br />

veri ile çalışma imkânı olacaktır.<br />

Burada en kritik konu incelemeyi<br />

yapacak olan uzmanın niteliğidir.<br />

Adli bilişim uzmanları bilgisayar<br />

sistemlerinin nasıl çalıştığını, bilgiyi<br />

nasıl sakladığını ve nasıl ilettiğini,<br />

bununla birlikte siber dünyayı ve bu<br />

ortamlardaki dijital delillere nasıl<br />

yaklaşması gerektiğini iyi bilmelidir.<br />

Ülkemizde adli bilişim uzmanlığı ile<br />

ilgili bir standart bulunmamaktadır.<br />

Ancak bu konuda uluslararası<br />

bazı sertifikasyon kurumları sınav<br />

ile sertifikasyon sağlamaktadır.<br />

Sertifikasyonlar genel şartları sağlıyor<br />

olsa da, her inceleme konusu olayda çok<br />

farklı durumlarla karşılaşmak mümkün<br />

olduğundan, önemli olan adli bilişim<br />

uzmanının ne kadar tecrübeye sahip<br />

olduğudur.<br />

Bir uzman ne kadar çok dosya<br />

üzerinde çalışmış ise o kadar çok<br />

tecrübeye sahip olacaktır.<br />

RAPORLAMA AŞAMASI<br />

Adli bilişim incelemeleri sonucunda<br />

yapılan çalışmalar ve elde edilen<br />

deliller bir rapor eşliğinde ilgili makama<br />

sunulmalıdır. Hazırlanan rapor, talep<br />

edilen husus doğrultusunda elde edilen<br />

bilgileri içermelidir. Raporun içeriği<br />

yapılan inceleme doğrultusunda teknik<br />

bilgileri içereceği için raporun diline çok<br />

dikkat etmek gerekir. Zira kullanılacak<br />

gereksiz teknik bilgiler raporun<br />

anlaşılırlığını azaltacak ve sonucu<br />

özetlemeyecektir.<br />

Bir adli bilişim raporu, bir makalede<br />

bulunan Giriş-Gelişme-Sonuç<br />

bölümlerindeki gibi oluşturulmalıdır.<br />

Giriş bölümünde; yapılan inceleme<br />

öncesi bilgiler girilmelidir. Bu bilgiler:<br />

• İncelemede kullanılan donanım ve<br />

yazılımların versiyonları ile birlikte<br />

bir listesi: Aynı donanım ve yazılımlar<br />

kullanıldığında aynı sonuç elde etmesi<br />

gerekir.<br />

• Talep edilen incelemenin ne olduğu:<br />

Nasıl bir inceleme yapılması istenmiş<br />

ise, bu talep rapora dökülmelidir. Yapılan<br />

incelemeler de talep doğrultusunda<br />

yapılmalıdır. Talep edilen çalışmalardan<br />

herhangi biri eksik bırakılmamalı, eğer<br />

yapılamıyorsa neden yapılamadığı<br />

anlatılmalıdır.<br />

• Raporu hazırlayan uzman ile ilgili bilgi<br />

ve belgeler: Raporu inceleyen uzmanın<br />

yetenekleri ve incelemeyi kapsayıp<br />

kapsamadığı ortaya konulmuş olur.<br />

• Tarih bilgileri: Talebin ne zaman geldiği,<br />

ne zaman incelemeye başlandığı,<br />

imajın ne zaman alındığı vs. gibi<br />

tarihler raporda belirtilmelidir. Özellikle<br />

mahkemelerin en sık sorun yaşadığı<br />

konulardan birisi de raporun zamanında<br />

hazırlanmasıdır.<br />

• İncelenen elektronik materyallere ait<br />

bilgiler: İncelenen materyalin cinsi, sabit<br />

disk mi yoksa USB bellek mi olduğu,<br />

kapasitesi, seri numarası, veri özet<br />

değeri, içerisindeki işletim sistemine<br />

ait bilgiler vs. belirtilmelidir. Böylece<br />

incelenen materyalin detaylı bir künyesi<br />

çıkarılmış olur.<br />

Raporun gelişme bölümünde ise<br />

yukarıda listelenen materyaller üzerinde<br />

laboratuvarda bulunan donanım ve<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 25<br />

yazılımlar ile nasıl bir inceleme yapıldığı<br />

detaylı olarak anlatılmalıdır. Delilin<br />

hangi dosya olduğu, dosyanın veri<br />

özet değeri, disk üzerinde bulunduğu<br />

lokasyon gibi bilgiler belirtilmelidir.<br />

Ayrıca tespit edilen delile hangi işlemler<br />

sonucunda erişildiği kronolojik olarak<br />

anlatılmalıdır.<br />

Bazı adli bilişim raporlarında; sadece<br />

delil olarak tespit edilen dosyanın ve/<br />

veya veriye ait bilgilerin belirtildiğine<br />

rastlanılmaktadır. Ancak bu dosyanın<br />

nasıl elde edildiği ve hangi işlemler<br />

uygulandığı anlatılmaz ise, aynı süreçler<br />

uygulanarak raporda elde edilen<br />

sonucun doğrulaması yapılamayacaktır.<br />

Bu durum raporların kalitesini gösteren<br />

en önemli noktalardan biridir.<br />

Raporun sonuç bölümünde ise;<br />

sorulan hususu özetleyecek kısa bir<br />

metin yazılmalıdır. Örneğin; eğer sorulan<br />

husus, “X dosyası bu bilgisayarda var<br />

mı? Varsa ne zaman oluşturulmuştur?”<br />

şeklinde ise, raporun sonuç bölümüne<br />

“X dosyası incelenen bilgisayarda<br />

“C:\Dosyalar” klasörü altında<br />

bulunmaktadır. Dosyanın oluşturma<br />

tarihi 12.12.2016’dır” gibi kısa ve yalın<br />

bir bilgi bulunmalıdır. Bu bilgiye nasıl<br />

ulaşıldığı ile ilgili tüm teknik çalışmalar<br />

raporun inceleme yani gelişme<br />

bölümünde yazılmalıdır. Eğer yapılan<br />

inceleme adli bir vaka ise; raporun<br />

sonuç bölümü raporu talep eden hakim<br />

veya savcıya hitap eder.<br />

Zira hakim ve savcı için önemli<br />

olan “sorulan husus tespit edilmiş mi,<br />

edilmemiş mi?” olduğudur. Raporun<br />

teknik konuları ile ilgilenmeyecektir.<br />

Raporda anlatılan teknik kısımlar<br />

ise tarafları ikna etmek için yazılır.<br />

Avukatlar raporu başka bir adli bilişim<br />

uzmanına inceletmek isteyebilirler.<br />

Bu durumda hazırlanan rapordaki tüm<br />

süreç aynı inceleme yapıldığında yine<br />

aynı sonucu elde ediyor olmalıdır.<br />

SONUÇ<br />

Adli bilişim uzmanlığı ile ilgili<br />

ülkemizde bir standart bulunmuyor<br />

olması, çok farklı kalitelerde rapor<br />

çıkaran özel veya tüzel kişiliklerin<br />

bulunmasına sebep olmaktadır.<br />

3.11.2016 tarihli ve 6754 sayılı<br />

Bilirkişilik Kanunu dahi bu standartları<br />

koymamıştır. Sadece bilirkişilerin<br />

denetlenmesini zorunlu hale getirmiştir.<br />

Zorunluluğu denetleyecek ve<br />

adli bilişim uzmanlarının kalitesini<br />

ortaya koyacak nitelikte bir<br />

birimin oluşturulması çok da kolay<br />

görünmemektedir.<br />

Sorun ülkemizde adli bilişim<br />

konusunda yetişmiş insanların<br />

bulunmamasıdır. Mevcut durumda az<br />

sayıdaki uzman ise kurmuş oldukları<br />

adli bilişim laboratuvarları üzerinden<br />

inceleme yapmaktadır ve adli bilişim<br />

uzmanlarını denetleyecek daha üst bir<br />

makam henüz bulunmamaktadır.<br />

Çok sayıda bilişim suçunun işlendiği<br />

günümüzde adli bilişimuzmanlığının<br />

önemi yadsınamayacak kadar önemlidir.<br />

BU YÜZDEN<br />

ÜLKEMİZDE ADLİ<br />

BİLİŞİM UZMANI<br />

YETİŞTİRİLMESİNE<br />

BÜYÜK ÇABA SARF<br />

EDİLMESİ GEREKİR.<br />

Doç. Dr. Murat Volkan DÜLGER<br />

Akademisyen / Avukat<br />

volkan.dulger@dulger.av.tr<br />

[1] Ian Walden, Computer Crimes and<br />

Digital Investigations, Second Edition,<br />

Oxford, Oxford University Press, 2016, s.<br />

371.<br />

[2] Murat Volkan Dülger, Bilişim Suçları<br />

ve İnternet İletişim Hukuku, Altıncı Bası,<br />

Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2015, s. 789<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 26<br />

Devlet ve<br />

Spor Kurumları:<br />

Devletin<br />

Müdahale<br />

Hakkı<br />

Olmalı mı?<br />

“DEVLETIN SPORA MÜDAHALE HAKKI, HATTA MÜDAHALE<br />

YÜKÜMLÜLÜĞÜ VAR MI? YOKSA Sporun Siyaset ve Hukuk<br />

Düzeni Karşısında Özerkliği OLMALI MIDIR? BU SORULARIN<br />

CIDDI ŞEKILDE TARTIŞILMASI GEREKIYOR.”<br />

Sporun özerkliği kavramı ilk kez<br />

Modern Olimpiyat Oyunları’nın<br />

kurucusu Pierre de Coubertin<br />

tarafından 1909 yılında ortaya<br />

atılmıştı. Coubertin’e göre, özerk spor<br />

yapılanmasının üyelerinin iyi niyetle<br />

oluşturdukları spor düzeni, “devlet” olarak<br />

adlandırılan dev ve tanımlanamayan bir<br />

yapı karşısında büyük risk altındaydı.<br />

DEVLET KARŞISINDA ÖZERKLİK<br />

“Özerk” ifadesi resmi olarak ilk kez 1949<br />

yılında Olimpik Antlaşma’da (Olympic<br />

Charter) yer aldı. Bu Antlaşma’da, ulusal<br />

olimpiyat komitelerinin ancak “Bağımsız<br />

ve Özerk” olmaları halinde IOC tarafından<br />

tanınacağı öngörüldü.<br />

1949’dan bugüne Olimpik Şart’ta önemli<br />

değişiklikler yapıldı. “Özerklik” koşulu ise<br />

değişmeyen ve hatta güçlendirilen ilke<br />

oldu. Bugün uluslararası federasyonlar<br />

ve dünyanın pek çok ülkesindeki ulusal<br />

federasyonlar “özerklik” ilkesi ışığında,<br />

siyasi müdahalelerden uzak yönetiliyor.<br />

Özerklik ilkesi özellikle uluslararası<br />

spor kurumları tarafından çok ciddiye<br />

alınıyor. Bu kurumlar devletlerin spora<br />

müdahalesine sert tepki gösteriyor. 2012<br />

yılında IOC, Hindistan Ulusal Olimpiyat<br />

Komitesi’nin üyeliğini askıya aldı. 2016<br />

yılında Kuveyt’in ulusal olimpiyat<br />

komitesine ve futbol federasyonuna<br />

müdahale etmesinin ardından IOC ve<br />

FIFA, Kuveyt’in üyeliklerini askıya aldı.<br />

“Özerklik” ilkesi, devletlere karşı<br />

ileri sürülürken; devletlerin de bu ilkeyi<br />

savunma aracı olarak kullandıklarını<br />

görüyoruz. 2016 yılında, Dünya Dopingle<br />

Mücadale Ajansı (WADA), bağımsız<br />

bir soruşturma komisyonu kurdu.<br />

Bu komisyon Uluslararası Atletizm<br />

Federasyonu ile ilgili bir soruşturma<br />

yaptı. Soruşturma sonucunda yayınlanan<br />

Mclaren Raporu’nda Rusya’da sistematik<br />

doping sorunu olduğu iddia edildi.<br />

WADA ve IOC, Rus devletini dopingi<br />

kurumsallaştırmakla suçladı. Rusya<br />

Devlet Başkanı Vladimir Putin ise bu<br />

iddiaları reddetti ve iddiaları “sporun<br />

özerkliğine siyasi müdahale” olarak<br />

tanımladı. Putin, sporun devlet işlerine<br />

jeopolitik müdahale aracı olarak<br />

kullanıldığını ileri sürdü.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 27<br />

ÖZERKLİK İLKESİ YENİDEN TANIMLANIYOR<br />

Teoride, özerklik ilkesi basittir:<br />

Federasyonlar ve sporu yöneten diğer<br />

uluslararası kurumlar sporu devletlerden<br />

koruyacak olağanüstü statüyü haiz<br />

tüzel kişiler olmalıdır. Özetle, siyasetin<br />

önemli bir silahı olan spor, siyasetten<br />

uzak tutulmalı ve İsviçre’de kurulmuş<br />

özel hukuk tüzel kişilerinin yönetimine<br />

bırakılmalıdır. Ancak uygulamada bu<br />

prensip geniş bir kesim tarafından<br />

sorgulanıyor.<br />

Bugün uluslararası spor federasyonları<br />

mutlak özgürlüğe sahip değil. Uluslararası<br />

spor federasyonları amaçlarını<br />

belirleyebilir, yapılanabilir, teknik oyun<br />

kurallarını yaratabilir, disiplin kuralları<br />

öngörebilir. Bununla birlikte, bu kurallar<br />

ve kuralların somut uygulaması hukukun<br />

temel ilkelerini ihlal etmemelidir. Aksi<br />

halde, hâkim müdahale edecek ve<br />

federasyonları cezalandıracaktır. Yargı,<br />

uluslararası hukukun genel ilkelerini,<br />

insan haklarını ve Avrupa Birliği hukukunu<br />

koruyacaktır. Bu “normalleşme”, bütün<br />

dünyada, bütün spor branşları ve spor<br />

federasyonları için yaygınlaşıyor.<br />

IOC, FIFA, UEFA gibi uluslararası<br />

spor kurumları, uzun süre sırtlarını spor<br />

tahkimine dayadı. İsviçre’de kurulan Spor<br />

Tahkim Mahkemesi (CAS), uluslararası<br />

spor yapılanmasını bir süre için devletlerin<br />

müdahalesinden korudu. Bugün ise<br />

CAS yargı kıskacında. İsviçre Federal<br />

Mahkemesi CAS’ın kararlarını iptal ediyor.<br />

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, CAS<br />

kararları sebebiyle İsviçre’ye karşı yapılan<br />

başvuruları ciddiye alıyor. Almanya,<br />

Belçika gibi devletlerin mahkemeleri<br />

CAS’ın mutlak yetkisini tehdit eden<br />

kararlar veriyor. IOC, FIFA, UEFA, IAAF<br />

yöneticileri soruşturuluyor, yargılanıyor ve<br />

mahkum ediliyor.<br />

“ISVIÇRE’DE<br />

KURULAN<br />

Spor<br />

Tahkim<br />

Mahkemesi (CAS),<br />

ULUSLARARASI<br />

SPOR<br />

YAPILANMASINI<br />

BIR SÜRE IÇIN<br />

DEVLETLERIN<br />

MÜDAHALESINDEN<br />

KORUDU. BUGÜN<br />

ISE CAS YARGI<br />

KISKACINDA.”<br />

ÖZERKLİK ÖLDÜ, YAŞASIN “ÖZEL YAPI”<br />

Sporun yargı aracılığıyla devletlerin<br />

müdahalesine tabi tutulması, spor<br />

camiasında hoş karşılanmadı. Devlet<br />

müdahalesinden mümkün oldukça<br />

korunmak isteyen spor camiası, özerklik<br />

yerine başka bir ilke yaratmak için<br />

kollarını sıvadı. Sonunda “sporun özel<br />

yapısı” kavramı yaratıldı.<br />

“Sporun özel yapısı” ilkesi, sporun diğer<br />

insan faaliyetlerine benzemediği, fark<br />

yaratan özellikleri olduğu ve bu özellikleri<br />

sebebiyle spor sektörü için istisnalar<br />

yaratılması gerektiği düşüncesine<br />

dayanıyor. Bu ilkenin yaratıcıları, spor<br />

dışındaki ekonomik faaliyetlere ve<br />

sektörlere uygulanan kurallarının spora<br />

doğrudan uygulanamayacağını iddia<br />

ediyorlar. İddiaya göre, ticaret hukuku,<br />

rekabet hukuku, vergi hukuku, sosyal<br />

hukuk gibi hukuk dallarının kuralları spora<br />

uygulanırsa, spor doğasından uzaklaşır ve<br />

ruhunu kaybeder.<br />

Bu yeni teori Avrupa Birliği’ni ve<br />

devlet yargıçlarını ikna etmedi. Avrupa<br />

Birliği, sporun özel yapısını kabul etse<br />

bile, spor Avrupa müktesebatından<br />

bağımsız hale gelmedi. Avrupa Komisyonu<br />

ve Avrupa Birliği Adalet Divanı spor<br />

sektörünü denetlemeye devam ediyor.<br />

Devlet mahkemeleri spor yöneticilerini<br />

cezalandırıyor, spor federasyonlarının<br />

kararlarını iptal ediyor.<br />

TÜRKİYE’DE SPOR: “DEVEKUŞU MODELİ”<br />

Bugün Türk sporu devletin yönetiminde.<br />

Gençlik ve Spor Bakanı fiilen sporun<br />

tek hakimi. Spor Genel Müdürlüğü<br />

aracılığıyla mevzuatı hazırlıyor. Spor<br />

federasyonlarının yönetimlerini belirliyor.<br />

Ceza Kurullarına ve Tahkim Kurulu’na<br />

istediği kişileri atıyor. Beğenmediği<br />

insanlar hakkında soruşturma açtırıyor<br />

ve Ceza Kurullarında yargılatıyor.<br />

Bakan’ın atadığı Merkez Ceza Kurulu’nun<br />

kararlarına karşı yine Bakan’ın atadığı<br />

Spor Genel Müdürlüğü Tahkim Kurulu’na<br />

başvurulabiliyor. Spor Genel Müdürlüğü<br />

Tahkim Kurulu’nda Anayasa’ya aykırı<br />

şekilde hâkim ve savcı kökenli üyeler<br />

bulunuyor. Hâkim ve savcılar İdare’nin<br />

ajanı haline getirildiler.<br />

Dünyada spor federasyonlarının<br />

kararları yargı denetimine tabi iken,<br />

Türkiye’de spor, yargı denetiminden<br />

kaçırılıyor. Anayasa Mahkemesi, Tahkim<br />

Kurulu kararlarına karşı devlet yargısına<br />

başvurulmasını yasaklayan kanun<br />

hükümlerini iptal etti. TBMM, Anayasa<br />

Mahkemesi’nin iptal ettiği düzenlemeyi<br />

Anayasa hükmü haline getirdi. Bugün<br />

Türkiye Futbol Federasyonu ve SGM<br />

Tahkim Kurulu kararlarına karşı yargıya<br />

başvurulamıyor. Yargı denetimine tabi<br />

olmayan bu tahkim kurulları neredeyse<br />

tüm dosyalarda adil yargılanma hakkını<br />

ihlal ediyor.<br />

TÜRKİYE, SPORUN MERKEZİ OLABİLİR<br />

Türkiye Cumhuriyeti devleti bir<br />

yandan sporu siyasetin emrine<br />

sunarken, diğer yandan sporu yargıdan<br />

koruyor. Devletimiz uluslararası spor<br />

federasyonlarına Anayasa değişikliği<br />

önerip, onlara siyasi müdahale<br />

yapılmayacağı yönünde teminat verirse,<br />

Türkiye uluslararası sporun merkezi haline<br />

gelebilir. Böylece siyasetin ve yargının<br />

müdahale edemeyeceği bir spor düzeni<br />

yaratılması için teori üretmekle zaman<br />

kaybedilmez.<br />

Avukat Mert YAŞAR<br />

myasar@mertyasar.com<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 28<br />

ÜRETKENLİK<br />

Bürosunu<br />

Yeni Kuracak<br />

Avukatlar için<br />

Coworking<br />

Yoğun<br />

Fırsatları<br />

bir envanter<br />

gerektirmeyen, fiziksel araç<br />

gereç ihtiyacı sınırlı olan her iş<br />

gibi avukatlık mesleğinde de<br />

ortak çalışma alanları yeni trend haline<br />

geldi. İşini yeni kuran birer girişimci<br />

olarak, büro açacak avukatlar için kira,<br />

personel, aidat, elektrik, su ve internet<br />

gibi pek çok masrafı ortadan kaldıran<br />

sanal ve hazır ofisler, en az maliyetle işe<br />

başlamak isteyen avukatların tercihi<br />

oluyor.<br />

Özellikle sınırlı bir bütçeyle işe<br />

başlayacak olan avukatların sekreter,<br />

internet, temel tüketim ve hatta çaykahve<br />

ihtiyaçlarına karşılık veren ortak<br />

çalışma alanları, yine ihtiyaca bağlı<br />

olarak toplantı odası ve farklı alanlarda<br />

çalışma gibi seçenekler de sunuyor. Yeni<br />

insanlarla tanışarak, geniş bir çevreye<br />

ulaşmanın önem taşıdığı avukatlıkta,<br />

coworking alanlarında gerçekleştirilen<br />

etkinlikler, ortak ilgi alanları ve iş<br />

beklentileri çerçevesinde bir araya<br />

gelen insanlar için güçlü bir networking<br />

olanağı sağlıyor.


Sayfa 29<br />

Pınar Massena / CEO, Workinton<br />

ÜRETKENLİK ARTIŞIYLA ZAMAN<br />

TASARRUFU<br />

Aynı süre zarfında daha fazla işin<br />

üstesinden gelmenin yeni nesil ismi<br />

olan “üretkenlik” için pek çok araştırma<br />

yapılıyor. Bu araştırmalarda özellikle<br />

herkesin bir arada çalıştığı, açık ofis<br />

tasarımındaki ortamlarda motivasyonun<br />

artış gösterdiği dile getiriliyor. Daha<br />

verimli bir çalışma düzeni için, insanlardan<br />

uzak ve izole bir ortam yerine işlerin<br />

durmadığı, rahat ve konforlu bir çalışma<br />

ortamı tercih edilmesi gerekiyor.<br />

Benzer şekilde, uzmanlar çoğu<br />

insan için mutlak bir sessizlik yerine<br />

orta seviyede arka plan gürültüsünün<br />

verimliliği artırdığını kaydediyor. Ortak<br />

çalışma alanlarındaki toplantılar,<br />

görüşmeler ve diğer düşük ve orta seviye<br />

arka plan gürültüleri; üretkenliğin zirveye<br />

ulaşmasına yardımcı oluyor.<br />

HER YERDE OFİS İMKANI<br />

Ortak çalışma alanlarında kullanım<br />

tercihleri bir veya birden fazla ofisi<br />

kapsayabiliyor. Bu sayede örneğin<br />

İstanbul’un farklı konumlarında, tek bir<br />

ofise bağlı kalmaksızın çalışmak mümkün<br />

oluyor. Hatta Workinton gibi farklı illerde<br />

ofisleri bulunan ortak çalışma alanları<br />

sayesinde şehir dışı seyahatlerinde bile<br />

internet, çay/kahve ve ofis ortamı için<br />

araştırma yapmaya gerek kalmıyor.<br />

Tüm bu avantajlar sayesinde ortak<br />

çalışma alanları hizmet sektörünün<br />

diğer kollarında olduğu gibi avukatlık<br />

dünyasında da hızla yükseliyor.<br />

Coworking sisteminin Türkiye’deki ilk ve<br />

en büyük uygulayıcısı olan Workinton<br />

ofisleri, işletmelere yüzde 90’a varan<br />

oranlarda maliyet avantajları sağlarken,<br />

daha verimli ve bol seçenekli bir çalışma<br />

ortamı sunuyor.<br />

Workinton CEO’su Pınar Massena,<br />

sanal ofislerin sağladığı maliyet<br />

avantajını şöyle özetliyor: “Avukatlar,<br />

meslekleri gereği birden fazla yerde<br />

iş takibinde bulunabiliyor. Dolayısıyla<br />

en kısa zamanda çalışmasını<br />

tamamlaması gerekiyor. Workinton<br />

farklı lokasyonlardaki şubeleri ile<br />

avukatların ihtiyaçlarını karşılıyor.<br />

Ayrıca stresli bir meslek grubu olan<br />

avukatlar, Workinton’da düzenlenen<br />

etkinliklerde hem öğretici, hem de<br />

eğlenceli vakit geçirebilir. Üstelik<br />

Workinton’da ihtiyaçlarına göre aylık<br />

200 liradan başlayan fiyatlarla bir<br />

sanal ofis kiralayabilir. Workinton<br />

çalışma alanlarında her gün iş<br />

yapabilir, misafirlerini ağırlayabilir,<br />

sekreter hizmetlerinden de ücretsiz<br />

faydalanabilirler.”<br />

Pınar Massena, avukatların müvekkilleri<br />

ile özel görüşme yapmaları da gerektiğini<br />

söyleyerek, “Workinton savunma gibi<br />

kutsal görevi olan avukatlar için 2 ila<br />

10 kişi arasında özel görüşme odaları<br />

organize edebiliyor. Bu odaları avukatlar,<br />

saatlik, günlük ve aylık kralayabiliyor.<br />

Kurumsal bir duruş sergilemek isteyen<br />

avukatlar, görüşmelerini bu prestijli<br />

alanlarda yaparak itibarlı bir hizmet<br />

vermiş oluyorlar” şeklinde konuştu.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 30<br />

Avukat Nazlı CAN<br />

[1] Rosetta Uydusu<br />

Uzay<br />

Madenciliğinin<br />

Hukuki Boyutu<br />

Uzay, halen bilinmeyenlerle dolu olabilir. Hatta orada yapılacak<br />

madencilik faaliyetleri için önümüzde uzun yıllar da olabilir. Fakat<br />

bu, uzay madenciliğine dair hukuki altyapının hazırlanmasına<br />

engel değil.<br />

Philae Modülü [2]<br />

Biliyor muydunuz?<br />

İNSANOĞLU İLK KEZ<br />

KUYRUKLU YILDIZA<br />

UZAY ARACI İNDİRDİ!<br />

Avrupa Uzay Ajansı tarafından 02 Mart 2004 günü Ariane 5 adlı<br />

füzeyle fırlatılan Rosetta Uydusu [1] ve taşıdığı minik iniş modülü<br />

Philae [2] , Güneşin etrafında 5 kez döndükten sonra yaklaşık<br />

6,4 milyon kilometrelik yolculuğunu 2014 yılında tamamlayarak<br />

67P [3] isimli kuyruklu yıldıza ulaştı.<br />

İniş modülü Philae 12 Kasım 2014 günü saat 08.35’de<br />

Rosetta’dan ayrıldı ve yaklaşık 1 metre/saniye hız ile 67P<br />

kuyruklu yıldızına yaklaştı. İlk olarak saat 15.33’de 67P kuyruklu<br />

yıldızına iniş yaptı ama iki defa geri sekti ve hedeflenen iniş<br />

bölgesinden çok öteye uygun olmayan bir durumda 67P’ye<br />

konumlanıp bilimsel çalışmalarına başladı.<br />

Kendisinden zaman zaman haber alınabilen Philae, kuyruklu<br />

yıldızın temel yapıtaşları hakkında bilim dünyası için oldukça<br />

önemli bilgiler paylaştı. 67P isimli kuyruklu yıldızın etrafında tur<br />

atmaya devam eden ana araç Rosetta ise 30 Eylül 2016’da 67P<br />

kuyruklu yıldızına intihar dalışı yaparak misyonunu tamamladı.<br />

67P Kuyruklu Yıldızı [3]<br />

Boyu 4.3 Km / En Geniş Yeri 4.1 Km<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 31<br />

İktisadi ve teknolojik gelişim için<br />

elzem olan çok sayıda elementin<br />

Dünyamız’da sınırlı bulunması<br />

dolayısıyla belki de 50-60 yıl<br />

içerisine tükenmesi beklenmektedir.<br />

Bu nedenle alternatif arayışlara<br />

girilmiş ve bunların tedariki ile ilgili<br />

uzaya yönelme fikri ortaya atılmıştır.<br />

Bazı bilim insanları tarafından<br />

asteroidlerle Dünyamız’a gelmiş<br />

olduğu iddia edilen altın, kobalt,<br />

demir, manganez, molibden, nikel,<br />

osmiyum, palladyum, platin, renyum,<br />

rodyum, ruthenyum ve tungsten<br />

gibi çok sayıda elementin bilhassa<br />

Dünya’ya yakın asteroidlerden<br />

tedarik edilebilmesi için çalışmalar<br />

başlatılmıştır.<br />

NASA’nın tahminlerine göre<br />

Dünya’ya yakın 10.000 civarında<br />

asteroid bulunmaktadır ve<br />

içlerindeki cevherin değeri<br />

trilyon Dolar’ın üzerindedir. Tüm<br />

bu bilimsel ve iktisadi veriler,<br />

uzay ve asteroid madenciliği<br />

alanında firmaların kurulmasına<br />

ve bu alandaki çalışmaların<br />

hızlanmasına yol açmıştır. Henüz<br />

madencilik faaliyetleri aktif olarak<br />

başlamamışken hukuki olarak en<br />

somut adım ise 25 Kasım 2015’te<br />

ABD tarafından atılmıştır.<br />

Dönemin ABD Başkanı Barack<br />

Obama “Uzay Yasası” adıyla bilinen<br />

ve asteroid ve uzay madenciliğine<br />

ilişkin hükümler ihtiva eden yasayı<br />

imzalayarak A.B.D. firmalarının ve<br />

vatandaşlarının uzay madenciliği<br />

yapmalarının önünü açmıştır. Peki<br />

uzayda madencilik faaliyetlerinin<br />

yürütülmesi hukuka uygun mudur?<br />

“Uzay Çağı”nın 4 Ekim 1957’de<br />

SSCB yapımı Sputnik 1’in<br />

fırlatılmasının ardından başladığı<br />

kabul edilmektedir. Sputnik’ten<br />

önce de “Uzay Hukuku” ile ilgili<br />

birtakım çalışmalar mevcuttu,<br />

ancak fırlatmadan sonra bu<br />

çalışmalar oldukça hız kazandı. Bu<br />

dönemde uzay hukuku ile ilgili temel<br />

düzenlemeleri yapan Birleşmiş<br />

Milletler’in “Uzayın Barışçıl Amaçlarla<br />

Kullanımı Komitesi”, beş temel<br />

uluslararası sözleşme ile beş ilke ve<br />

bildirge tanzim etti.<br />

Uzay madenciliğinin bu<br />

antlaşmalardan bilhassa 1967 tarihli<br />

“Ay ve Diğer Gökcisimleri Dahil<br />

Uzayın Keşif ve Kullanılmasında<br />

Devletlerin Faaliyetlerini Yöneten<br />

İlkeler Hakkında Antlaşma” (Uzay<br />

Antlaşması)’nın maddelerini ihlal<br />

edip etmediği yönünde çeşitli görüş<br />

ayrılıkları bulunuyor.<br />

Bu maddelerden ilki Antlaşma’nın<br />

uzayın bütün insanlığa tahsis<br />

edilmiş olduğunu, her devletin gök<br />

cisimlerinin bütün bölgelerine serbest<br />

erişim hakkı olduğunu ve iktisadi<br />

veya bilimsel kalkınmışlık düzeyinden<br />

bağımsız uzay faaliyetlerinin bütün<br />

ülkelerin hayır ve menfaatine<br />

yürütüleceğini düzenleyen birinci<br />

maddesidir. Madenciliği sadece<br />

uzay faaliyetlerinde önde gelen<br />

ülkelerin yapabilmesi ve menfaati bu<br />

ülkelerin elde edebilecek oluşu benim<br />

de içinde yer aldığım madenciliğin<br />

hukuka aykırı olduğunu düşünen<br />

hukukçulara göre işbu maddeyi ihlal<br />

etmektedir. Madenciliğin hukuka<br />

uygun olduğunu savunan hukukçular<br />

ise elde edilecek menfaatin tasnif<br />

şeklinin düzenlenmemiş olmasından<br />

ötürü maddenin ihlal edilmediğini öne<br />

sürmektedirler.<br />

Antlaşma’nın 2. maddesi de yine<br />

tartışma konusudur. Şöyle ki söz<br />

konusu maddeye göre; “Ay ve diğer<br />

gökcisimleri dahil, uzay, egemenlik<br />

ilanı, kullanma veya işgal suretiyle<br />

veya diğer herhangi bir suretle milli<br />

iktisaba konu olamaz.”<br />

Uzayda devletlerin egemenlik<br />

iddiası değil ancak gerçek kişilerin<br />

bir kısmı gülünç çeşitli ilginç mülkiyet<br />

iddiaları olmuştur. Amerikalı Dennis<br />

Hope, Ay’ın kendisine ait olduğunu<br />

iddia ederek ABD’ye, eski SSCB’ye ve<br />

B.M.’ye bu durumu bildiren mektup<br />

göndermiş ve 55.000 U.S.D.’lik çöp ve<br />

depolama ücreti istemiştir.<br />

NEAR Shoemaker uzay aracının<br />

433 Eros asteroidine 2001’deki<br />

inişini takiben Gregory Nemitz isimli<br />

bir kişi ise kendisine ait “Orbital<br />

Development” isimli şirketin bu<br />

asteroidin maliki olduğunu iddia<br />

etmiş ve NASA’dan her dünya yüzyılı<br />

için 20 U.S.D.’lik depolama ve park<br />

ücreti isteyerek mülkiyet iddiasıyla<br />

ilgili dönemin Amerikan Dışişleri<br />

Bakanı Colin Powell’a mektup<br />

göndermiştir. Reno Nevada da açtığı<br />

dava reddedilen Nemitz benzer<br />

davaları açmaya devam etmiş olsa<br />

da nihayet 2005’te bu ısrarından<br />

vazgeçmiştir. Bu gibi örneklerin<br />

yanısıra doğrudan asteroidlerin<br />

mülkiyeti ile ilgili bazı davalar da<br />

mevcuttur. Mesela; Iowa’daki Forest<br />

City’e 1890’da düşen bir meteorit ve<br />

Oregon’a düşmüş olan Willamette<br />

meteoriti ile ilgili mahkeme mülkiyet<br />

konusunda toprak sahibinin lehine<br />

karar vermiştir.<br />

Uzayda mülkiyet iddialarının<br />

yaygınlığı dolayısıyla Uluslararası<br />

Uzay Hukuku Enstitüsü (IISL) 2004<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 32<br />

ve 2009 yıllarında uzayda mülkiyet<br />

hakkı iddialarına ilişkin bildiriler<br />

yayınladı ve devletlerin özel hukuk<br />

kişilerinin yapacakları faaliyetleriyle<br />

ilgili uluslararası sorumluluğa sahip<br />

olduğunu; özel hukuk kişilerinin<br />

yetkilendirilmesinin ve denetiminin<br />

de yine devletlerin sorumluluğunda<br />

olduğunu; bununla birlikte uzayda<br />

mülkiyet hakkının olmayacağını ifade<br />

etti. Uzaydaki doğal kaynakların<br />

çıkarımı konusunu da ele alarak IISL;<br />

bu kaynaklarla ilgili bir düzenlemenin<br />

olmaması dolayısıyla BM vasıtasıyla<br />

mevcut uluslararası uzay hukuku<br />

temelinde konunun açıklığa<br />

kavuşturulmasının gerektiğini de<br />

ifade etti.<br />

Uzay madenciliği konusuna yine<br />

dönecek olursak; uzaydan elde<br />

edilecek kaynakların mülkiyete<br />

konu olup olamayacağı da yine bir<br />

başka tartışma konusudur. Uzay<br />

madenciliğini destekleyen hukukçular<br />

Uzay Antlaşması’nın kaynaklarla ilgili<br />

bir malik statüsünü düzenlememesi<br />

dolayısıyla cisimleri elde edenlerin<br />

bunların maliki olacağını ve uzayın<br />

ticari kullanımının Antlaşma ile<br />

engellenmediğini savunmaktadır.<br />

Kanaatimce Uzay Antlaşması’nın<br />

ikinci maddesi uyarınca bu mümkün<br />

değildir.<br />

Bir diğer tartışma, Antlaşma’nın<br />

taraf devletlerin uzay faaliyetlerini<br />

diğer taraf devletlerin mukabil<br />

menfaatini dikkate alarak ve<br />

zararlı bir şekilde kirlenmesini ve<br />

yer dışı maddelerin sokulması<br />

sonucunda yeryüzü ortamında<br />

hasıl olacak zararlı değişmeleri<br />

önleyecek şekilde yürütmelerine<br />

müteallik 9. maddesinden kaynaklı<br />

çıkmaktadır. Diğer devletlerin mukabil<br />

menfaatlerinin ne olduğu ve nasıl<br />

gözetileceği net değildir. Menfaat ile<br />

maddi bir menfaat mi yoksa bilimsel<br />

bir menfaat mi ifade edilmektedir?<br />

Keza yeryüzü ortamında zararlı<br />

değişiklik meydana getirmenin ya<br />

da bunu önleyecek tedbirlerin ne<br />

olduğunun tanımı hususunda da<br />

netlik bulunmamaktadır. Çevre ile<br />

ilgili hassasiyetler konusunda da yine<br />

farklı görüşler mevcuttur.<br />

Söz konusu faaliyetlerin çevreye<br />

zarar vereceğini iddia edenlerin<br />

aksine uzun vadede çevre açısından<br />

uzay madenciliğinin faydalı<br />

olacağı görüşünü savunan kişiler<br />

de vardır. Örneğin; “Sürdürülebilir<br />

Madencilik: Çevrecilik Adına Asteroid<br />

Madenciliğinin Teşviki” isimli<br />

makalesinde Kevin Mac Whorter,<br />

önümüzdeki 60 yıl içerisinde bilim<br />

insanlarının modern endüstri<br />

için elzem olan bazı elementlerin<br />

tükeneceğini beklediğini yazmıştır.<br />

Cep telefonu, laptop bilgisayarlar,<br />

rüzgar türbinleri, güneş paneli gibi<br />

pek çok ürünün ham maddesi olan<br />

platin, çinko, altın, fosfor, indium<br />

gibi pek çok kaynağın tükeneceğini<br />

belirterek bugünkü madencilik<br />

endüstrisinin Dünya’ya çevresel<br />

açıdan çok zarar verdiğini ve bütün<br />

ekosistemin gerek su kirliliği gerekse<br />

ormansızlaşma dolayısıyla tahrip<br />

olduğunu ifade etmiş ve bu nedenle<br />

aslen uzay madenciliğinin çevre için<br />

faydalı olacağını savunmuştur.<br />

Uzay madenciliği demişken; bir<br />

başka zengin kaynak olan Ay’dan<br />

da kısaca bahsetmekte de fayda<br />

var. Dünyadaki gibi koruyucu bir<br />

manyetik alanı olmayan Ay’a güneş<br />

rüzgarlarıyla yüklü miktarlarda<br />

Helium 3 gelmektedir. Bu izotopun<br />

radyoaktif olmaması ve de<br />

tehlikeli atıklar oluşturmaması<br />

dolayısıyla güvenli bir nükleer enerji<br />

oluşturabileceği düşünülmektedir.<br />

(Helium 3’ün güvenliliğinin aksini iddia<br />

eden Frank Close gibi teorik fizikçiler<br />

de mevcut.)Çin’in bilhassa hakim<br />

olduğu seryum, lantan, neodimiyum,<br />

praseodimyum gibi ileri teknoloji<br />

ürünlerinde kullanılan kaynakların<br />

da yine Ay’da yüklü miktarlarda<br />

olduğu tahmin edilmektedir. Bu<br />

nedenle Ay da madencilik faaliyetleri<br />

ile ilgili önemli bir kaynak olarak<br />

görülmektedir. Bugün Rusya uzay<br />

programı uyarınca Ay’ın keşfi için<br />

uzay aracı fırlatarak Dünya’ya<br />

materyaller getirmek üzerinde<br />

çalışmaktadır. Rus bilimadamları<br />

Ay’ı aynı zamanda diğer gezegenlere<br />

seyahat için merkez olarak kullanma<br />

konusunu da değerlendiriyorlar.<br />

Avrupa Uzay Ajansı da yine Güneş<br />

Sistemi’ndeki görevlerde daha<br />

uzak noktalara gidebilmek için Ay’ı<br />

kullanmayı düşünmektedir. Özel<br />

sektör ise Ay’dan Helium3 yerine su<br />

alarak yakıt elde etmeyi hedefleri<br />

arasına eklemiş durumda. Örneğin<br />

Shackletonenergy isimli şirket,<br />

2020’li yıllarda Ay’daki suyu alıp<br />

Dünya’nın LEO yörüngesindeki yakıt<br />

istasyonuna getirmeyi planlıyor. Zira<br />

hidrojen ve oksijen sıvı hale getirildiği<br />

takdirde uzay aracı için çok etkili bir<br />

yakıttır. Çin ve Hindistan da Ay’da<br />

madencilik yapmayı planlayan diğer<br />

ülkeler olarak sıralanıyor. Çin, bu yıl<br />

içinde Chang’e 5’i fırlatarak Ay’dan<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 33<br />

2 kg’lık toprak ve kaya parçası alıp<br />

Dünya’ya getirmeyi ve incelemeyi<br />

planlıyor. Ay ile ilgili hukuki<br />

düzenlemelere gelecek olursak; Ay ile<br />

ilgili düzenlemeler daha sarihtir. Zira<br />

Ay Anlaşması’nda açık denizlerdekine<br />

benzer bir rejim düzenlenmiştir ve<br />

Ay’ın yüzeyinden veya yüzeyinin<br />

altından çıkarılan doğal kaynaklar<br />

hiçbir devlete, kuruma vs. ait<br />

olmayacaktır. Bu kaynaklar insanlığın<br />

ortak mülküdür ve kaynak çıkarımı ile<br />

ilgili bir uluslararası rejim mevcuttur.<br />

Ancak Türkiye’nin de tarafı olduğu Ay<br />

Anlaşması (1979) uzay faaliyetlerini<br />

yürüten ülkelerin tarafı olmadığı çok<br />

az sayıda ülkenin kabul ettiği bir<br />

anlaşmadır. Bugün asteroidlerden<br />

maden çıkarılması ile ilgili yasayı<br />

çıkarmış olan ABD’nin Ay Anlaşması<br />

ile ilgili tutumuna gelince; her ne<br />

kadar ilk başta dönemin Amerikan<br />

Başkanı Carter tarafından söz<br />

konusu anlaşma desteklenmişse<br />

de sonrasında bu anlaşmanın uzay<br />

kaynaklarının edinimi ile ilgili her türlü<br />

özel sektör faaliyetlerini tıkayacağı<br />

uyarısı üzerine taraf olunmamıştır.<br />

Madencilik ile ilgili tartışmalar<br />

sürerken dönemin Amerikan Başkanı<br />

Barack Obama madencilikle ilgili<br />

düzenlemeler içeren yasayı 25 Kasım<br />

2015’te imzaladı. Aslında kabul<br />

edildiği için dikkat çekmiş olsa bile<br />

benzeri bir girişim daha evvelden<br />

de olmuştu. Şöyle ki; “Uzayın<br />

Derinliklerindeki Kaynakların Keşfi<br />

İçin Amerikan Uzay Teknolojileri<br />

Yasası” 2013-2014 Kongre<br />

döneminde teklif edilmiş, ancak<br />

reddedilmişti. Amerikan Temsilciler<br />

Meclisi’nin Bilim, Uzay ve Teknoloji<br />

Komitesi’nin Uzay Alt Komitesi’ne<br />

10 Eylül 2014’te yazılı olarak<br />

görüş sunmuş olan Joanne Irene<br />

Gabrynowicz konunun hukuki boyutu<br />

ile ilgili tespitlerde bulunmuştu.<br />

Gabrynowicz, sivillerin eylemlerinin<br />

hukuki sorumluluğunun Uzay<br />

Antlaşması’nın tarafı olarak Amerikan<br />

Hükümeti’ne ait olduğunu, bu<br />

4<br />

Çin, bu yıl içinde Chang’e 5’i fırlatarak Ay’dan<br />

2 kg’lık toprak ve kaya parçası alıp Dünya’ya<br />

getirmeyi ve incelemeyi planlıyor.<br />

Biliyor muydunuz?<br />

Tarih 11 Aralık 1972’yi gösterirken, Apollo 17 aya iniş yaptı. Bu insanoğlunun son ay seyahati<br />

değildi, ancak aya giden insanlı uzay araçları için yörüngeden çıkılan son sefer oldu.<br />

Apollo 17 ay yüzeyine Orion kapsülünü bıraktıktan sonra Astronotlar<br />

kapsülden çıkarak bir dizi bilimsel araştırma yaptı.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


yükümlülüğün federal lisanslandırma<br />

düzenlemeleri ile yerine getirildiğini<br />

ve uzaya giden cisimlerin ABD’de<br />

tescil edilerek Amerikan Yasaları’na<br />

tabi olduğunu, ancak yörünge üzeri<br />

lisanslandırmayı yapan bir otoritenin<br />

olmadığını belirtmiştir. Fırlatma ve<br />

Dünya’ya geri giriş ile ilgili olarak FAA<br />

(Amerikan Federal Havacılık Dairesi)<br />

lisanslandırma yetkisine sahipken<br />

yörüngede bir süre kalacak olan<br />

özel sektör cismini lisanslandırma<br />

yetkisine sahip değildir.<br />

Uluslararası antlaşmalar<br />

çerçevesindeki olası neticelerine<br />

ilişkin olarak ise Gabrynowicz<br />

uluslararası uzay hukukunun<br />

gelişiminde “opinio juris”in önemli<br />

olduğunu belirtmiş ve söz konusu<br />

yasa teklifinin muğlak olması<br />

dolayısıyla çekişmeli neticeler<br />

doğurabileceğini ifade etmiştir.<br />

Gabrynowicz’e göre Antlaşma<br />

sarih bir şekilde toprak edinmeyi<br />

ve egemenliği yasaklamışken<br />

doğal kaynakların edinimi ile ilgili<br />

net değildir. Ancak kaynakların<br />

çıkarılması uzayın “kullanımı” içinde<br />

değerlendirilebilir diye görüşünü<br />

sunmuştur. Buna karşın söz konusu<br />

kaynakların çıkarılması hususunu<br />

“kullanım” içinde değerlendirmek<br />

mümkün olsa dahi mülkiyetlerinin<br />

kime ait olacağı muğlaktır. Bu<br />

yasanın reddinden kısa bir süre<br />

sonrasında ise 2015’teki yasa<br />

çıkarılmıştır. Yasa uyarınca<br />

Amerikan vatandaşlarının ticari uzay<br />

faaliyetlerinin ve uzay kaynaklarını<br />

edinimlerinin kolaylaştırılması teşvik<br />

edilmektedir. ABD’nin uluslararası<br />

yükümlülükleri ile uyumlu olarak<br />

uzayın keşfi ve de uzay kaynaklarının<br />

edinimini ile ilgili kamusal engellerin<br />

kaldırılması gerekliliği düzenlenmiştir.<br />

Söz konusu faaliyetler ABD’nin<br />

uluslararası yükümlülüklerine uygun<br />

olarak ve de Federal Hükümet’in<br />

yetkilendirmesi ve denetimi altında<br />

yapılacaktır. İşbu yasa uyarınca<br />

madencilik faaliyeti yapanların uzay<br />

kaynağının veya asteroidin maliki<br />

olabilecekleri, bunları nakledebilme,<br />

kullanabilme ve satabilme haklarının<br />

da yine ABD’nin uluslararası<br />

yükümlülüklerine ve ilgili hukuk<br />

kurallarına uygun olarak bulunduğu<br />

kabul edilmiştir.<br />

Ayrıca ABD’nin herhangi bir<br />

gök cismi üzerinde egemenlik<br />

hakkının veya yargı yetkisinin veya<br />

gökcisminde mülkiyet hakkının<br />

olduğunun anlaşılmamasına da vurgu<br />

yapılmıştır. IISL Amerika Birleşik<br />

Devletleri’nin yeni yasasını ele alarak<br />

20 Aralık 2015’te konsensus ile kabul<br />

etmiş olduğu uzay kaynaklarının<br />

madenciliğine ilişkin görüşünde ise<br />

şu tespitleri yapmıştır: Yörünge alanı<br />

da dahil olmak üzere bir bölge/alan<br />

(territory) almak yasaktır ancak<br />

kaynak alımı konusu net değildir.<br />

Uzay Antlaşması’nın, uzayın eşitlik<br />

ilkesine uygun herhangi bir ayırım<br />

yapılmaksızın keşif ve kullanımı ile<br />

ilgili maddesindeki “serbest kullanım”<br />

kavramının içine gök cisimlerindeki<br />

mineraller ve su dahil “yenilenemeyen<br />

doğal kaynaklar”ın alınması/<br />

tüketilmesi dahil midir değil midir<br />

konusu net değildir ve bu konuda<br />

herhangi bir uluslararası anlaşma<br />

bulunmamaktadır.<br />

Kaynaklarla ilgili daha kısıtlayıcı<br />

düzenlemeler içeren Ay Antlaşması<br />

ise çok az sayıda devlet tarafından<br />

kabul edilmiştir ve burada<br />

düzenlenmiş olan doğal kaynakların<br />

dağıtımı ile ilgili rejimin teamül<br />

haline geldiği de söylenemez.<br />

Dolayısıyla ABD yasasının Uzay<br />

Antlaşması’nın bir yorumu olarak<br />

değerlendirmesi mümkündür. Yine<br />

bu sebepten madencilik faaliyetleri<br />

gök cisimleri üzerinde egemenlik<br />

hakkı iddia etmek şeklinde telakki<br />

edilmemiştir. Bu hususta ABD’nin<br />

ilgili düzenlemesindeki uluslararası<br />

düzenlemelere uygunluk ile ilgili<br />

maddesine de atıfta bulunulmuştur.<br />

ABD’nin yasasını takiben Şubat<br />

2016’da bu kez Lüksemburg, uzay<br />

madenciliği ile ilgili destekleyici<br />

adımlar atacağını duyurdu. Yaklaşık<br />

200 milyon Euro’luk bütçe ayıran<br />

Lüksemburg, uzay madenciliği<br />

faaliyetlerini düzenleyen bir yasal<br />

düzenlemeyi yürürlüğe koymayı<br />

planlıyor. Ancak Amerikan yasasından<br />

farklı olarak Lüksemburg’da yerleşik<br />

yerli/yabancı tüm şirket ve şahıslar<br />

kanunun sağladığı haklaradan<br />

faydalanabilecek . Hatta Lüksemburg<br />

bu konuda iddialı bir şekilde uzay<br />

kaynakları ile ilgili Silikon Vadisi<br />

olmayı hedeflediğini de belirtiyor.<br />

Uzay madenciliği faaliyetlerini<br />

gerçekleştirmeyi planlayan Deep<br />

Space Industries ve de Planetary<br />

Resources da Lüksemburg’da faaliyet<br />

göstermek üzere teşvik edildi ve<br />

söz konusu şirketlerle anlaşmalar<br />

imzalandı. Birleşik Arap Emirlikleri,<br />

Avustralya ve bazı başka ülkelerin de<br />

yakın zamanda uzay madenciliğine<br />

ilişkin bir yasal düzenlemeler yapması<br />

beklenilmektedir.<br />

Av. Nazlı CAN<br />

İstanbul Barosu Havacılık Ve Uzay<br />

Komisyonu Başkanı<br />

nazli@can.aero<br />

www.hplusdergi.com


Özel Adli Bilişim Danışmanlığı Veri Kurtarma Hizmetleri Güvenli Veri İmha Bilişim Suçlarının İncelenmesi<br />

Internet Web Sayfası İncelenmesi Eposta İncelemesi ve IP Tespiti Kredi Kartı Dolandırıcılığı<br />

CD/DVD, Kredi kartı, SIM kart, Takograf Kartı İncelemesi Bilgisayar, Hard Disk İncelemesi<br />

Cep Telefonu İncelemesi Şifreleme ve Şifre Çözümleme Güvenlik Kamera Sistemlerinin İncelenmesi<br />

FSEK Kapsamında Lisanssız Yazılımların İncelenmesi<br />

www.fidescfi.com.tr<br />

A. Yıldız Posta Cad. No: 14 Emel Apt. D:102 34349 Gayrettepe - İstanbul T. + 90 212 275 08 65 F. + 90 212 217 79 34<br />

P. info@fidescfi.com.tr


www.hplusdergi.com


Sayfa 37<br />

Uzman Klinik Psikolog Yasemin OZAN, MA, MSc<br />

Iş Yaşamında<br />

Stres ve<br />

Baş Etme<br />

Yolları<br />

ŞÜPHESIZ, AVUKATLAR<br />

YALNIZCA HUKUK KURAL<br />

VE KURAMLARI ILE<br />

MESLEK YAŞAMLARINI<br />

SÜRDÜRMEZ. AVUKAT –<br />

MÜVEKKIL ETKILEŞIMI<br />

VE BU ETKILEŞIM<br />

SONUCU ORTAYA ÇIKAN<br />

“KARŞIT TARAFLAR<br />

ILE ILETIŞIM SÜRECI”,<br />

BERABERINDE<br />

İntikam, Öfke, Kin, Hırs,<br />

Nefret ve Kıskançlık<br />

GIBI NEGATIF<br />

DUYGULARLA<br />

BAŞ ETME<br />

ZORUNLULUĞUNU DA<br />

GETIRIR.<br />

Tüm bu iletişim ve etkileşim<br />

sürecini düzenleyici kanun<br />

ve uygulamalar ışığında<br />

yönetmek durumunda<br />

olan avukatlar, iş yaşamına özgü<br />

rekabet, performans kaygısı, statüyü<br />

koruma ve kaybetme endişesi ya da<br />

ekonomik sıkıntılar gibi diğer baskı<br />

faktörleriyle de mücadele etmek<br />

durumunda kalabilir.Bu faktörler aynı<br />

zamanda strese yol açan en belirgin<br />

nedenlerdendir.<br />

Her bir birey stres karşısında<br />

farklı reaksiyon verir. Bazı kişiler<br />

iş yaşamında karşılaştıkları stres<br />

faktörleri ile baş edebilirken bazı<br />

kişiler zorlanırlar. Bazıları da baskıyı<br />

çok fazla bulup boyun eğerler.<br />

Aşırı stres, kaygı ve baskı, kişilere<br />

yaşamlarının kontrolünün kendi<br />

ellerinden çıktığı sinyalini verir ve<br />

bu durumda kişiler ya bedensel ya<br />

da ruhsal olarak bu duruma tepki<br />

vermeye başlarlar. Aslında stres,<br />

kişinin yaşamını kaldırabileceği<br />

yükten çok daha fazlasının olduğunu<br />

algılama biçimidir de. Bu durumda<br />

ister istemez kişinin ya psikolojik<br />

bağışıklık sistemi ya da fiziksel<br />

bağışıklık sistemi düşer ve içinde<br />

bulunduğu duruma reaksiyon verir.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 38<br />

Yapılan bazı araştırmalar, düşük<br />

miktarda stresin yaşamımızın<br />

devamlılığı için gerekli olduğu<br />

yönündedir. Fakat günümüzde<br />

özellikle iş yaşamında yaşanan aşırı<br />

baskı, performans kaygısı, statüyü<br />

koruma ve kaybetme endişesi ile<br />

ekonomik sıkıntılar, kişilerin psikolojik,<br />

duygusal ve fiziksel sağlığı üzerinde<br />

önemli bir etki oluşturmaktadır.<br />

“Adrenalin ve Glükokortikoid” Bu<br />

iki hormon ve stres tepkisi hayatta<br />

kalmamız için oldukça önemlidir.<br />

Fakat beklenenin üzerinde stres<br />

kişinin yaşamını fiziksel ve ruhsal<br />

olarak tehdit etmeye başlar. Kişinin<br />

yüksek düzeyde stres faktörü ile karşı<br />

karşıya kalmasının yanı sıra olayları<br />

algılayış biçimi de stres düzeyinin<br />

artmasında belirgin rol oynamaktadır.<br />

Kuzey Carolina’da 1980’li yılların<br />

sonunda yapılan bir araştırmada<br />

stresin yol açtığı fiziksel, zihinsel ve<br />

duygusal sıkıntıların başında şunlar<br />

geliyor;<br />

Stres= Ülser<br />

Stres= Damar Sertliği<br />

Stres= Atardamar Duvarında<br />

Zedelenme<br />

Stres= Kalp Krizi<br />

Kronik Stres= Hipokampüste<br />

Küçülme, Öğrenme ve Hafızaya Zarar<br />

Verme<br />

Şiddetli Akut Stres= Çok İyi Bilinen<br />

Bilgilerin Kısa Zaman Diliminde<br />

Hatırlanmasını Zorlaştırır.<br />

“PROFESYONEL<br />

YAŞAM VE<br />

IŞ HAYATINA<br />

ILIŞKIN<br />

GEREKLILIKLERI<br />

GÖZ ARDI<br />

ETMEK<br />

GÜNÜMÜZ<br />

DÜNYASINDA<br />

PEK OLASI<br />

GÖZÜKMEMEKLE<br />

BIRLIKTE<br />

Bu Gerçek ile<br />

Yaşarken,<br />

STRES<br />

DÜZEYIMIZI<br />

AZALTABILMEK<br />

VE STRES ILE<br />

BAŞ EDEBILMEK<br />

MÜMKÜNDÜR.”<br />

4<br />

Stres ile<br />

Baş Etmek<br />

İçin<br />

1- OLAYLARA TAKILMAYIN!<br />

Kişiler, genelde yaşamlarındaki<br />

bir veya iki olaya takılır ve bu olay<br />

ile ilgili stres düzeylerini olması<br />

gerektiğinden çok daha yukarı<br />

çıkarır.<br />

Büyük fotoğrafa bakmaya<br />

çalışmak kişileri gerçekliğe<br />

çekmede pek çok kez fayda sağlar.<br />

Özellikle uzun süreli stres kaygı<br />

düzeyimizi de yükselttiği için<br />

öğrenme ve hatırlama güçlüğü<br />

yaşamamıza neden olabilir.<br />

Bu nedenle iş yaşamında<br />

“yapılması gerekenler listesi”<br />

yapmak, bu sorun ile baş etmede<br />

fayda sağlar. Kişinin kendisine iş<br />

yaşamının dışında ödül vermesi, bir<br />

yaşam oluşturması ya da var olan<br />

yaşamını canlandırması, stresin<br />

olumsuz etkilerini azaltmasına<br />

yardımcı olur.<br />

2- NEFES EGZERSİZLERİ!<br />

Nefes alışınız sık ve sığ olmamalı<br />

mümkün olduğunca derin şekilde<br />

olmalı. Doğru nefes almak kişiyi<br />

sakinleştirir ve stres belirtilerini<br />

azaltır. Doğru nefes almayı<br />

öğrenmek zaman ister, pratik<br />

yapmayı gerektirir.<br />

www.hplusdergi.com


Temel İpucu<br />

Sayfa 39<br />

STRES VE MİZAH ARASINDAKİ İLİŞKİ<br />

UYKU VE STRES ARASINDAKİ İLİŞKİ<br />

3- ANDA KALIN VE ENDİŞELENMEYİN!<br />

Gelecek için endişelenmek<br />

ya da geçmiş için pişmanlık<br />

duymak bizi stres içinde tutar ve<br />

yaşadığımız andan keyif almamızı<br />

engeller. Sadece anda kalmayı<br />

becerebilirsek stresi biraz olsun<br />

uzaklaştırabiliriz.<br />

Endişelenmek için 10 dakika<br />

yeterli bir zamandır. Bu nedenle<br />

bir konu ile ilgili endişelenmek için<br />

kendimize 10 dakika vermeye ve<br />

sonrasında kendimizi durdurmaya<br />

çalışmak önemlidir. Endişelerinizle<br />

randevulaşın, bu randevu haricinde<br />

endişelendiğiniz konu aklınıza<br />

geldiğinde, randevu zamanınıza<br />

erteleyin.<br />

4- BEDENİNİZE ÖNEM VERİN!<br />

Yemek, uyku ve düzenli egzersiz<br />

stres ile baş etmede önemli<br />

yollardandır.<br />

Vücudunuzu sağlıklı, dengede<br />

ve dinç tutmak için kaçınmanız<br />

gerekenler ise şeker, nikotin,<br />

alkol ve kafeindir. Bunlar<br />

vücudu gereğinden fazla uyarır,<br />

bununla birlikte stres zamanında<br />

Glükokortikoid ve adrenalin<br />

hormonlarının artışını kolaylaştırır.<br />

İyi bir kahkaha sonrasında bir<br />

rahatlama ve iyi bir hisse sahip<br />

olduğumuzu hiç fark ettiniz mi?<br />

Peki iyi bir his ve rahatlama dışında<br />

beynimizde neler oluyor? Samimi bir<br />

kahkaha pozitif duygular vermenin<br />

yanı sıra solunum ve abdominal<br />

bölgedeki kas fonksiyonlarını<br />

düzenler, kas gerginliğini azaltır,<br />

yaşanılan psikolojik stres<br />

faktörlerinin etkisini azaltır ve<br />

öğrenme zorluğunu azaltır.<br />

İyi bir kahkaha beyin fonksiyonlarını<br />

ve oksijen alımını arttırır; dolayısıyla<br />

beyinde daha fazla endorfin<br />

hormonunun salgılanmasını sağlar.<br />

Ayrıca iyi bir kahkaha stres hormonu<br />

olarak bilinen kortizol, epinefrin ve<br />

diğer stres hormonlarının düzeyini<br />

azaltır. Sonuç olarak, mizahın negatif<br />

duygularımızı azaltması, kişiler arası<br />

ilişkileri güçlendirmesi ve dolayısıyla<br />

stres algısını azaltması açısından<br />

önemli bir görevi vardır. Uyku<br />

yoksunluğu ise stres bağlantılı ruhsal<br />

bozuklukların artmasına neden olur.<br />

Yoğun iş temposu ve stresli<br />

bir hayat mücadelesinin önemli<br />

sonuçlarından birisi de uyku<br />

sorunlarıdır. Hiç düşündünüz mü<br />

neden uykusuz bir gecenin ardından<br />

stresli durumlar olduğundan daha<br />

kötü görünür? Aynı zamanda tam<br />

aksi de mümkündür. İyi bir uyku,<br />

mükemmel fikir ve çözümleri de<br />

beraberinde getirir. Yetersiz uyku<br />

sadece zihinsel fonksiyonlarımızı<br />

değil aynı zamanda bedensel<br />

fonksiyonlarımızı da olumsuz etkiler.<br />

Örneğin, dört saat ile sınırlanan<br />

kötü bir uyku ile geçen bir gece<br />

sonunda kan dolaşımımız artar<br />

ve kardiyovasküler sistemi<br />

fonksiyonlarımız azalır. Kronik ağrılar<br />

ve in amatuvar hastalıklara olan<br />

direncimiz azalır; yetersiz uyku ile<br />

insülin direncimizin düşmesi ise<br />

diabete kapı açar.<br />

Uyku yoksunluğu stres bağlantılı<br />

ruhsal bozuklukların artmasına ve<br />

zorluklarla baş etme becerilerimizin<br />

azalmasına neden olur. Sonuç olarak;<br />

yetersiz uyku hayati riskin artması ile<br />

birebir bağlantılıdır.<br />

Uyku düzenini sağlamak ve<br />

bedenimizin negatif bağışıklık<br />

tepkisini azaltmak için uyku<br />

hijyeni oldukça önemlidir. Uyku<br />

düzeninin kişinin kendisi tarafından<br />

değerlendirilmesi, iyi bir uykuya engel<br />

olan bariyerlerin tanımlanması ve<br />

kaliteli uyku ipuçlarının uygulanması<br />

önemlidir. Sağlıklı alınan bir uykunun,<br />

kronik, faturası ağır olan ağır<br />

hastalıkları önleme konusunda etkili<br />

olduğu bilinmektedir. Özetle, alınan<br />

iyi bir uykunun vücut fonksiyonları<br />

üzerindeki etkisi yadsınamaz bir<br />

gerçektir.<br />

Uzman Klinik Psikolog<br />

Yasemin OZAN, MA, MSc<br />

info@yaseminozan.com<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


RTAK V<br />

Evlilikte Yolları Ayırırken<br />

Sayfa 40<br />

Velayete<br />

Ortak Olmak<br />

GEÇTIĞIMIZ<br />

ŞUBAT AYINDA,<br />

YARGITAY 2. HUKUK<br />

DAIRESI’NIN ORTAK<br />

VELAYET ILE<br />

ILGILI VERDIĞI BIR<br />

KARAR OLDUKÇA<br />

SES GETIRDI.<br />

HUKUKÇULAR<br />

KENDI ARALARINDA<br />

BU IŞIN HUKUKI<br />

BOYUTLARINI<br />

TARTIŞIRKEN,<br />

ÇOĞU GAZETE<br />

“Velayette Devrim”<br />

BAŞLIĞI ILE<br />

KONUYA DIKKAT<br />

ÇEKTI.<br />

Yargıtay 2. HD. tarafından<br />

verilen kararda, ortak velayet<br />

düzenlemesinin Türk kamu<br />

düzenine açıkça aykırı olup<br />

olmadığı değerlendirilmiş ve ortak<br />

velayetin Türk kamu düzenine açıkça<br />

aykırı olduğunu, Türk toplumunun<br />

temel yapısı ve temel çıkarlarını<br />

ihlal ettiğini söylemenin mümkün<br />

olmadığı belirtilmiştir. Kararın hukuki<br />

dayanağı olarak da Avrupa Konseyi üye<br />

devletlerinin taraf olduğu, İnsan Hakları<br />

ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair<br />

Sözleşme’ye ilave adımlar kapsamında<br />

düzenlenen ek protokol gösterilmiştir.<br />

11 No.lu Protokol ile Değişik İnsan<br />

Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya<br />

Dair Sözleşme’ye Ek 7 No.lu Protokolün<br />

Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna<br />

Dair Kanun 25.03.2016 tarihinde yürürlüğe<br />

girmiştir.<br />

Ek 7 No.lu Protokolün “Eşler Arasında<br />

Eşitlik” başlıklı 5. maddesine göre<br />

“Eşler, evlilik bakımından, evlilik<br />

süresince ve evliliğin bitmesi halinde,<br />

kendi aralarındaki ve çocuklarıyla olan<br />

ilişkilerinde, özel hukuk niteliği taşıyan<br />

hak ve sorumluklar açısından eşittir. Bu<br />

madde, devletlerin çocuklar yararına<br />

gereken tedbirleri almalarına engel<br />

değildir.”<br />

Bilindiği üzere, Anayasa’nın 90.<br />

maddesi gereğince, usulüne göre<br />

yürürlüğe konulmuş milletlerarası<br />

andlaşmalar kanun hükmündedir ve<br />

usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel<br />

hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası<br />

andlaşmalarla kanunların aynı konuda<br />

farklı hükümler içermesi nedeniyle<br />

çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası<br />

andlaşma hükümleri esas alınır.<br />

Yargıtay tarafından ortak velayet<br />

konusunda verilen ilk karar olmasına<br />

rağmen, daha önce Yerel Mahkemelerce<br />

ortak velayet konusunda verilen kararlar<br />

olduğu bilinmektedir. Daha önce 2009<br />

yılında İzmir’de ortak velayet kararı<br />

verildiği gibi sonrasında da bazı Aile<br />

Mahkemesi hakimleri tarafından ortak<br />

velayet kararı verilmiştir. Yukarıda<br />

bahsettiğimiz Protokolün mevcut<br />

olmadığı dönemde de, yine taraf<br />

olduğumuz milletlerarası andlaşmalar<br />

çerçevesinde hakim tarafından<br />

ortak velayet kararı verilebileceği<br />

savunulmaktaydı. Hatta doktrinde<br />

RTAK VELAYET, İSVİÇRE, BELÇİKA,


ELAYET<br />

Sayfa 41<br />

bir görüş velayeti düzenleyen TMK m.<br />

336/2’de bir istisna boşluğu olduğu,<br />

maddenin amacının çocuğun en<br />

menfaatine olacak düzenlemeyi yapmak<br />

olduğu, bu sebeple de ortak velayet<br />

kararı verilebileceği yönündeydi. Ancak<br />

buna karşılık Yargıtay uygulamasında,<br />

ortak velayetin bizim hukuk sistemimizde<br />

uygulanmasının mümkün olmadığı<br />

yönünde kararlar mevcut olduğu<br />

gibi, ortak velayet içeren yabancı<br />

mahkeme kararlarının tanıma ve<br />

tenfizi de reddedilmekteydi. Yargıtay<br />

tarafından verilen kararın önemi buradan<br />

kaynaklanmaktadır.<br />

Türk Hukuku açısından, 25.03.2016<br />

tarihinde yürürlüğe giren Ek 7 No.lu<br />

Protokol kapsamında artık ortak velayet<br />

ile ilgili hukuki gerekçe daha güçlenmiş<br />

görünmekte. Öncelikle bu milletlerarası<br />

düzenleme ile iç hukukumuzdaki<br />

boşanma sonrası velayet düzenlemesinin<br />

farklı hükümler içerip içermediğine<br />

bakmak gerekir.<br />

TMK. 336. maddesinin düzenlemesi,<br />

boşanmada velayet, çocuk kendisine<br />

bırakılan tarafa aittir şeklindedir. Yani<br />

Medeni Kanunumuz boşanmadan sonra<br />

tekli velayeti kabul etmiştir. Türkiye’nin<br />

kabul ettiği ek protokolde ise evliliğinin<br />

bitmesi halinde, eşlerin kendi aralarındaki<br />

ve çocuklarıyla olan ilişkilerinde, özel<br />

hukuk niteliği taşıyan hak ve sorumluklar<br />

açısından eşit olduğu belirtilmiştir.<br />

Bu düzenlemenin Medeni Kanundaki<br />

düzenlemeden farklı olduğu açıktır.<br />

Çünkü bilindiği gibi velayet, çocukların<br />

şahıslarının ve mallarının korunması<br />

ile temsilleri konusunda tüm hak ve<br />

yükümlülükleri kapsamaktadır. Çocuk<br />

ile ilgili olarak böylesine geniş bir hak<br />

ve sorumluluğu ebeveynlerden sadece<br />

birine bırakmanın, boşanma sonrası<br />

anne ve baba arasında eşitliği bozan bir<br />

düzenleme olduğu açıktır.<br />

Ortak velayet, İsviçre, Belçika, Fransa,<br />

Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nin<br />

çeşitli eyaletlerinde uygulanmaktadır.<br />

Ortak velayet İsviçre’de daha önce<br />

istisna bir düzenleme olarak ancak anne<br />

ve babanın anlaşması ve hakimin bu<br />

anlaşmayı onaylaması halinde geçerli<br />

olan bir uygulamayken, 2014 yılında<br />

yapılan değişiklik ile İsviçre’de genel kural<br />

ortak velayet, istisna ise tekli velayet<br />

olarak kabul edilmiştir.<br />

Ortak velayetin dünyadaki genel<br />

uygulaması, anne ve babanın bizim<br />

sistemimizde yer alan anlaşmalı boşanma<br />

gibi mahkemeye birlikte başvurmaları<br />

ve hakimin de anne ve babanın bu<br />

anlaşmalarını çocuğun yararına kabul<br />

edip onaylamasına bağlanmıştır. Ortak<br />

velayet halinde, yine çocuğun günlük<br />

bakımı tek veli tarafından sağlanmakta,<br />

çocuk bu velinin yanında yaşamakta ve<br />

yine diğer veli ile kişisel görüşme günleri<br />

belirlenmektedir. Ancak veliler, çocuk ile<br />

ilgili olan konularda örneğin yetiştirme<br />

tarzı, eğitim ya da sağlık gibi her<br />

konuda birlikte karar almak zorundadır.<br />

Bir konuda anlaşamamaları halinde<br />

ise yetkili makamlar tarafından karar<br />

alınır. İsviçre’de yetkili makam boşanma<br />

davası devam ederken bu davanın<br />

görüldüğü mahkeme, dava yoksa Çocuk<br />

ve Yetişkinleri Koruma Kurumu adındaki<br />

kurumdur. Yine İsviçre’de çocuğun<br />

bakımını üstlenen veli, günlük ve acil<br />

durumlarda tek başına karar verebilir.<br />

2004 yılından bu yana çeşitli<br />

kurumlarda ortak velayet ile ilgili<br />

çalışmalar yapan ve bu kavramı<br />

anlatmaya çalışan biri olarak, bu kavram<br />

ile ilgili olarak daha çok tartışacağımızı<br />

tahmin etmekteyim. Ancak bütün<br />

dünyada ortak velayet kavramına doğru<br />

bir gidiş bulunmaktadır ve özellikle<br />

boşanma sonrası çocuğu tek tarafa<br />

ait gibi gören görüş değişmektedir.<br />

Bizim kanunlarımızda da buna uygun<br />

düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.<br />

Avukat Ayça ÖZDOĞAN<br />

avukat@aycaozdogan.av.tr<br />

FRANSA, ALMANYA VE AMERİKA<br />

Ortak velayet, Isviçre, Belçika, Fransa, Almanya ve<br />

Amerika Birleşik Devletleri’nin çeşitli eyaletlerinde uygulanmaktadır.


Sayfa 42<br />

OFİS YAŞAMI<br />

İşyerinde<br />

Mutluluğunuzu<br />

Arttıracak Basit Düzenlemeler<br />

ÖNCELİK RENK SEÇİMİNDE<br />

OFİSLERDE KULLANILACAK RENKLER SEÇİLİRKEN,<br />

DÜNYACA ÜNLÜ RENK PSİKOLOĞU ANGELA WRİGHT’IN<br />

TAVSİYELERİNE UYMAKTA FAYDA VAR.<br />

ÖRNEĞİN, Mavi TONLARI ZİHİNSEL<br />

RAHATLAMAYI SAĞLARKEN, Sarı ZİHNİ<br />

HAREKETE GEÇİRİYOR, Kırmızı TANSİYONU YÜKSELTİP KAN<br />

AKIŞINI HIZLANDIRIYOR, Yeşil İSE SAKİNLEŞTİRİYOR.<br />

EĞER OFİSİN RENGİNİ DEĞİŞTİRME ŞANSINIZ YOKSA,<br />

ÇALIŞMA ŞEKLİNİZE UYAN RENKLERDEKİ OBJELERLE ÇALIŞMA<br />

MASANIZI SÜSLEYEBİLİRSİNİZ.<br />

Kaynak: www.huffingtonpost.com/liz-wilkes/happiness-tips_b_5476104.html<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 43<br />

GENÇLİK RUHU GİBİ KOKUYOR<br />

En güçlü duyularımızdan biri olan<br />

kokudan, üretkenliği artırmak için<br />

yeterince yararlanılmıyor. Japonya’da<br />

daktilo kullananlar üzerinde yapılan bir<br />

araştırmada, limon kokusuna maruz kalan<br />

kişilerin %54 oranında daha az hata<br />

yaptığı gözlemlenmiş.<br />

Araştırma farklı kokular denenerek<br />

tekrarlandığında, yasemin için bu<br />

oran %33, lavanta için ise %20 olarak<br />

tespit edilmiş. Çalışma alanınızda<br />

kullanabileceğiniz oda spreyini, su ve<br />

esansiyal yağları karıştırarak kendiniz de<br />

kolayca hazırlayabilirsiniz.<br />

ORTAM SICAKLIĞINI ARTTIRIN<br />

GÜN IŞIĞINDAN FAYDALANIN<br />

Amerikan Ulusal Yenilenebilir Enerji<br />

Laboratuvarı’nın yaptığı çalışmaya<br />

göre, gün ışığında çalışmak kişinin<br />

yaratıcılığını ve verimliliğini belirgin<br />

derecede artırıyor.<br />

Chicago Northwestern<br />

Üniversitesi’nin araştırmasında,<br />

güneş ışığına maruz kalmadan<br />

çalışanların, günlük 46 dakikalık uyku<br />

kaybı olduğu ortaya çıktı. Yapay<br />

ışığa maruz kalan kimselerde uyku<br />

ve stresli davranış halinin görülmesi,<br />

bilinen bir gerçek.<br />

Eğer çalışma masanızın<br />

doğrudan güneş ışığıyla teması<br />

yoksa, kendinize gün ışığından<br />

yararlanabileceğiniz alternatif<br />

mekânlar bulmalısınız. Doğal ışıktan<br />

yararlanma şansı olmayanlar ise<br />

çalışma mekânlarında doğal ışığa<br />

en yakın olan aydınlatma araçlarını<br />

tercih etmeli.<br />

YER DEĞİŞİKLİĞİ YAPIN<br />

International Management Facility<br />

Association’ın araştırmalarına göre,<br />

Amerika’daki çalışma alanlarının %70’i<br />

açık ofis şeklinde tasarlanıyor. Açık<br />

ofis yerleşimi ekip üyeleri arasındaki<br />

paylaşımı artırsa da, birçok kişi için<br />

uyarıcı etki gösteriyor. Kişinin dikkat<br />

dağınıklığını önlemek amacıyla, toplantı<br />

odası gibi özelleştirilmiş alanların tercih<br />

edilmesi gerekiyor.<br />

DOĞAYLA BİRLİKTE OLUN<br />

Çalışma masasının üzerinde<br />

saksı bitkisi yetiştirmek, üretkenliği<br />

artıracak en kolay yollardan biri. Exeter<br />

Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya<br />

göre, çalışma ortamında bitki bulunması<br />

yaratıcılığı artıyor, konsantrasyonu ve<br />

odaklanmayı sağlıyor. Yetiştirilen bitki<br />

aynı zamanda havayı temizliyor ve<br />

ortamdaki bakterileri yok ediyor.<br />

Ortam ısısının vücut sıcaklığına<br />

uygun olmaması durumunda, verimli<br />

çalışmak mümkün olmaz. Üşüdüğünüzü<br />

hissettiğiniz bir ortamda, iş yapma<br />

yeteneğiniz oldukça düşüktür. Cornell<br />

Üniversitesi, ortam sıcaklığının<br />

üretkenliğe etkisini araştırdı.<br />

Çoğu kişi tarafından soğuk ortamların<br />

kişi için daha uyarıcı olduğunu<br />

düşünülse de, elde edilen sonuçlar, ortam<br />

sıcaklığının düşük olmasının kişi için<br />

zararlı olduğunu ve üretkenliği azalttığını<br />

ortaya koydu.<br />

ERGONOMİ TAVSİYELERİ<br />

Vücudunuzu ekran karşısında<br />

dik duracak şekilde konumlandırın.<br />

Dirsekleriniz üst bedene göre 90o ya da<br />

hafif eğimli olabilir.<br />

Çalışma koltuğu seçimini,<br />

oturduğunuzda ayaklarınız yere değecek<br />

şekilde yapın. Eğer çalışma koltuğu size<br />

bel desteği sağlamıyorsa, alt sırtınız ve<br />

koltuğunuz arasına yastık koyabilirsiniz.<br />

Eğer sık sık telefonla konuşurken<br />

yazı yazma gereksinimi duyuyorsanız,<br />

telefonu baş ve omuz arasındaki bölgeye<br />

sıkıştırmak yerine, kulaklık kullanmayı<br />

tercih edin.<br />

Oturduğunuz pozisyonda monitörü,<br />

bir kol boyu uzağa ve direkt karşınıza<br />

gelecek şekilde yerleştirin. Ekranın üst<br />

noktasının, göz hizasının biraz aşağısında<br />

olmasına dikkat edin.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 44<br />

Bilişim Hukuku<br />

BİLİŞİM HUKUKU ALANINDA UZMANLAŞMAK<br />

İÇİN NASIL BİR EĞİTİM ALMAK GEREKİYOR,<br />

MESLEĞİN NE GİBİ ZORLUKLARI VAR?<br />

BİLİŞİM HUKUKU UZMANI<br />

AVUKAT M. GÖKHAN AHİ CEVAPLADI.<br />

1-EĞİTİM<br />

2-ZORLUK<br />

3-TAVSİYE<br />

Bilişim hukuku uzmanlığı için<br />

hukuk eğitiminin ardından<br />

kişinin ne gibi eğitimler alması,<br />

kendini nasıl geliştirmesi gerekli?<br />

Bilişim Hukuku ve Adli Bilişim<br />

alanındaki konferanslara,<br />

seminerlere ve eğitim<br />

çalışmalarına katılmaları<br />

ve mesleki bilgi düzeylerini<br />

devamlı güncel tutmaları<br />

gerekiyor. Sadece hukuk<br />

konferansları değil, internet<br />

ve bilişim sektöründeki genel<br />

konferanslara da çevre edinmek<br />

için katılmaları önemli.<br />

Bir internet sitesini, bir kişisel<br />

blogu kendilerinin yapmalarını,<br />

sosyal medya jargonlarına hakim<br />

olabilmek için iyi bir sosyal<br />

medya kullanıcısı olmalarını ve<br />

internette bir çok platformda<br />

deneyimli bir kullanıcı olmalarını<br />

kesinlikle elzem görüyorum.<br />

Bir de adli bilişim alanı çok<br />

önemli. Elektronik ortamdan<br />

elde edilen delillerin toplanması,<br />

analiz edilmesi ve raporlanması<br />

oldukça hassas ve önemli bir<br />

konu. Zira, elektronik delilerin<br />

yok edilmesi, oluşturulması ve<br />

manipüle edilebilmesi çok kolay<br />

olabildiğinden, bilişim hukuku<br />

uzmanı olan kişinin elektronik<br />

deliller ve adli bilişim konusunu<br />

çok iyi bilmesi gerekiyor.<br />

Bilişim hukuku uzmanlığının ne gibi<br />

zorlukları vardır?<br />

Bilişim Hukuku, diğer geleneksel<br />

hukuk dallarına göre multi<br />

disipliner bir yapıdadır. Örneğin, bir<br />

elektronik ticaret sitesi açıldığında,<br />

Ticaret Hukuku, Borçlar Hukuku,<br />

Reklam Hukuku, Fikri Haklar<br />

Hukuku, Tüketici Hukuku’nun<br />

bilinmesi, hatta satılan ürünün /<br />

hizmetin konusuna göre Sağlık,<br />

Gıda veya Havacılık mevzuatının<br />

da ince noktalarının bilinmesi<br />

gerekmekte. Bilgi Teknolojileri ve<br />

İnternet alanında yeni çıkan bir<br />

iş modelinde, örnek olabilecek bir<br />

sözleşme daha önceden mevcut<br />

olmadığı için, çoğu zaman daha<br />

önce hukuk hayatında hiç var<br />

olmamış yepyeni sözleşmeler<br />

yazılabilmektedir. Bazen, bir<br />

suçun veya hukuki ilişkinin<br />

tanımlanmasında mevcut<br />

kanunlarda bir düzenleme olmaması<br />

ya da internetin ve teknolojinin<br />

doğasına ters kanunların varlığı<br />

zaten büyük bir zorluk yaratırken,<br />

bu konularda bilgi sahibi olmayan<br />

polis, savcı ve yargıçlara tüm bu<br />

konuları izah edebilmek çok sıkıntılı<br />

olabilmektedir.<br />

Teknolojiye ve internet sektörüne<br />

yönelik terimler ve kavramların<br />

fazlalığı, teknolojinin sürekli<br />

gelişmesi ve hiç olmayan yepyeni<br />

iş alanlarının çıkması da yaşanan<br />

zorluklardan bazıları olarak<br />

önümüze çıkabilmektedir.<br />

Bu alanda faaliyet göstermek<br />

isteyen Avukat ve Avukat<br />

adayları için tavsiyeleriniz neler?<br />

Avukatlık mesleği özü<br />

itibarıyla en başta meraklı<br />

ve şüpheci olmayı gerektirir.<br />

Olayların arka planını<br />

görebilmek, ticari ve sosyal<br />

ilişkileri iyi analiz edebilmek,<br />

var olanla yetinmemek, riskleri<br />

öngörebilmek ve kendini sürekli<br />

geliştirmek mesleğimizin temel<br />

nitelikleri arasında sayılabilir.<br />

Bunlara ek olarak, eğer bilişim<br />

hukuku alanı seçilecekse, bilim<br />

ve teknoloji alanındaki her<br />

tür yeniliklere açık olmak ve<br />

teknolojik ürünleri, hizmetleri<br />

ve gelişmeleri sürekli takip<br />

etmek gerekiyor. Sosyal ağların,<br />

teknolojik trendlerin ve bu<br />

alandaki terminolojinin takip<br />

edilmesi çok önemli. İnternet<br />

sitelerinin, internet ağının ve<br />

servislerinin arka plandaki<br />

teknik işleyişlerinin bilinmesi<br />

şart. Çünkü, şeytan detaylarda<br />

gizlidir.<br />

Bilişim ve internet<br />

sektöründeki haberlerin,<br />

gelişmelerin ve iş terimlerinin<br />

sürekli izleniyor olması,<br />

terminolojinin bilinmesi, sektör<br />

insanları ve müvekkillerle aynı<br />

dili konuşmak ve onları anlamak<br />

için oldukça yararlı.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 46<br />

SÖYLEŞİ<br />

Ekonomik Krizler ve<br />

Sözleşmenin Uyarlanması<br />

Doç. Dr. Başak BAYSAL İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi<br />

Yaşanan her ekonomik kriz<br />

toplumun neredeyse tüm<br />

katmanlarında büyük değişim<br />

ve dönüşümleri beraberinde<br />

getiriyor. Özellikle reel ekonomide<br />

ortaya çıkan olumsuz yansımalar, hukuk<br />

dünyasındaki önemli bir tartışmayı;<br />

“Sözleşmelerin Uyarlanması” konusunu<br />

tekrar gündeme taşıyor. İstanbul<br />

Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim<br />

Üyesi Doç. Dr. Başak Baysal’a hem<br />

yeni kitabının detaylarını hem de konu<br />

hakkındaki düşüncelerini sorduk.<br />

MART AYINDA “SÖZLEŞMENİN<br />

UYARLANMASI-BK M. 138”<br />

İSİMLİ KİTABINIZ ON İKİ LEVHA<br />

YAYINCILIKTAN YAYINLANDI.<br />

SÖZLEŞMENİN UYARLANMASI İLE<br />

İLGİLİ BİR ÇALIŞMA YAPMA FİKRİ<br />

NASIL DOĞDU?<br />

Bu kitabın temelinde 2007 yılında<br />

savunduğum “Zaman İçerisinde Değişen<br />

Koşulların Hukuki İşleme Etkisi” başlıklı<br />

doktora tezim yer alır. İşlem temelinin<br />

çökmesi kuramı ve sözleşmenin<br />

değişen koşullara uyarlanması lisans<br />

öğrenciliğimden beri ilgimi çeken bir<br />

konuydu. Sözleşmeye bağlılık ilkesindeki<br />

tıkanmaların ifa sürecinde nasıl<br />

çözüldüğü bugün bile en temel çalışma<br />

konularımın ortak noktasıdır. Konu<br />

seçimini tez danışmanım, değerli hocam<br />

Prof. Dr. Rona Serozan’la birlikte yaptık;<br />

asistanı olma şansını yakaladığım için de<br />

tez sürecinin her anını birlikte yürüttük.<br />

Nitekim kitabın bu basısı da ona ithaf<br />

olunmuştur.<br />

2009 yılında bu tez çalışmasını<br />

“Sözleşmenin Uyarlanması” ismi ile yine<br />

On İki Levha Yayıncılık yayınladı. Bu ilk<br />

basıda, henüz tasarı aşamasında olan<br />

Borçlar Kanunu’nda yer alan “Aşırı İfa<br />

Güçlüğü” başlıklı hükmü de incelemiş,<br />

eleştirilerimi sunmuştum. Bu ve diğer<br />

yazarlarca yapılan eleştiriler neredeyse<br />

hiç dikkate alınmadan 01.07.2012<br />

tarihinde Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 47<br />

girdi ve kitapta tasarı hükmü olarak<br />

incelenen hüküm birçok eksiklikle<br />

138. maddede yasalaştı. Geçen bu<br />

zamanda kitabın basısı da tükendi.<br />

Sevgili dostum ve yayıncım Erol Öz’ün<br />

de cesaretlendirmesi ile sözleşmenin<br />

uyarlanması isimli bu kitabın kendisinin<br />

de yeni hüküm dikkate alınarak<br />

“uyarlanması” gündeme geldi, bu şekilde<br />

kitap tamamen gözden geçirilerek ve<br />

güncellenerek yayınlandı<br />

AŞIRI İFA GÜÇLÜĞÜ İLE İLGİLİ 138.<br />

MADDE 6098 SAYILI YENİ TÜRK<br />

BORÇLAR KANUNU İLE GETİRİLEN EN<br />

ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLERDEN. SİZCE<br />

NEDEN BÖYLE BİR DEĞİŞİKLİĞE<br />

İHTİYAÇ DUYULDU?<br />

Sözleşmenin uyarlanması sorunu Türk<br />

hukukuna has olmadığı gibi, yeni bir sorun<br />

da değildir. Türkiye’de belirli aralıklarla<br />

ortaya çıkan büyük ekonomik krizler<br />

nedeniyle, Türk hukuk uygulamasında bu<br />

konu BK m. 138 yürürlüğe girmeden uzun<br />

süre önce de özel bir önem kazanmıştır.<br />

Ekonomik krizler sonucu birçok sözleşme<br />

ilişkisinde edimler arasındaki denge<br />

bozulmuş; önceden görülemeyen,<br />

hesaba katılamayan değişiklikler sonucu<br />

birçok kişi mağdur olmuştur. Bu durum<br />

özellikle kira sözleşmeleri ve banka kredi<br />

sözleşmeleri bakımından uygulamada<br />

büyük bir sıkıntı doğurmuştur. Yargıtay,<br />

mağduriyetlerin giderilmesinin çözümünü<br />

sözleşmelerin değişen koşullara<br />

uyarlanmasında bulmuştur. Ancak<br />

ne yazık ki, verilen kararlar arasında<br />

tutarlılık ve birlik sağlanamamış; kira<br />

sözleşmesinde mağdur olan taraf<br />

sözleşmenin uyarlanması yoluyla<br />

korunurken, banka kredi sözleşmesi söz<br />

konusu olunca bu konuda çekingen bir<br />

tutum sergilenmiştir. Bunun ana nedeni,<br />

sözleşmenin uyarlanması gibi önemli bir<br />

konuda, hukuki ve teorik temel, şartlar<br />

ve sonuçlar bakımından kavramların<br />

yerine oturmamış olmasıdır. Yargıtay<br />

kararlarında çarpıcı bir şekilde ortaya<br />

çıkan bu belirsizliğin giderilmesi için,<br />

sözleşmenin uyarlanmasının hangi teoriye<br />

dayandığının, bu teorinin gereklerinin<br />

ve sonuçlarının mutlaka açıkça ortaya<br />

konması gerekir. Aksi takdirde, adaletli<br />

bir sonuca ulaşması için hâkime gerekli<br />

dayanak noktaları sunulmamış olur;<br />

benzer olaylarda farklı çözümlerin ortaya<br />

BK M. 138 ILE<br />

OBJEKTIF<br />

ÖLÇÜTLER<br />

GETIRILMEYIP<br />

OLDUKÇA<br />

GENEL IFADELER<br />

KULLANILARAK<br />

UYGULAMAYA<br />

ÇOK IŞ<br />

BIRAKILMIŞTIR.<br />

YARGI<br />

KARARLARINDA DA<br />

HER ŞEYDEN<br />

ÖNCE,<br />

BK M. 138’in İfa<br />

Sürecindeki Her<br />

Aksaklığa Bir<br />

Çözüm Olarak<br />

DÜŞÜNÜLMEMESI<br />

GEREKIR.<br />

çıkması da şaşırtıcı olmaz. BK m. 138’e<br />

bu nedenle ihtiyaç duyulduğunu, amacın<br />

sözleşmenin uyarlanması konusunda<br />

mümkün olduğunca somut ölçütlere<br />

ulaşmak, böylelikle de sözleşmelerin<br />

uyarlanması konusunda hukuk güvenliğini<br />

tehdit eden keyfi kararların engellenmesi<br />

olduğunu söylemek isterdim. Ancak, BK<br />

m. 138’in yürürlüğe girmesi ne yazık ki<br />

bu ihtiyacı azaltmamış, kitapta detaylı<br />

olarak açıkladığım üzere tam tersine<br />

daha da arttırmıştır. Yine de uygulamada<br />

BK m. 138’in yaratabileceği sorunların<br />

aşılmasına yönelik çözümler bulmaya<br />

çalıştım, ne de olsa artık yürürlükte<br />

olan bir hüküm söz konusu eleştirsek de<br />

bugün önemli olan doğru bir uygulamaya<br />

kavuşmaktır.<br />

AÇIKLAMALARINIZDAN YENİ<br />

KANUNLA GETİRİLEN HÜKMÜN<br />

BİRÇOK EKSİKLİK İÇERDİĞİ<br />

ANLAŞILIYOR. PEKİ YARGI<br />

KARARLARI İLE BU EKSİKLİKLERİN<br />

TAMAMLANMASI MÜMKÜN OLACAK MI?<br />

Bunu şu anda öngörmek zor. Sözleşmenin<br />

uyarlanması özünde bir risk paylaşımı<br />

sorunudur. Ortaya çıkan durum<br />

değişikliğinin yarattığı riske kim<br />

katlanacaktır? BK m. 138 ile sözleşmenin<br />

uyarlanmasının yasal bir hükme<br />

bağlanmış olması bu sorunun cevabını<br />

kolaylaştırmamış aksine zorlaştırmıştır;<br />

zira hüküm bizi Yargıtay uygulamasından<br />

bir adım öteye bile taşımamıştır.<br />

Dolayısıyla akla gelen soru bu hükmün<br />

düzenlenmiş olmasının Türk hukukuna ne<br />

gibi bir katkı sağlayacağıdır.<br />

Sözleşmenin uyarlanması, ahde vefa<br />

ilkesinin bir istisnası olarak sözleşme<br />

hukukunu temelinden değiştiren bir<br />

kurumdur. Böylesi bir kurumun Borçlar<br />

Kanunu gibi temel bir kanunda açık<br />

hükme bağlanmasının önemli sonuçları<br />

olacaktır. Sözleşmenin tarafları,<br />

karşılaştıkları her aksilikte kanunun<br />

onlara sözleşmeyi uyarlama imkânı<br />

verdiğini düşünmemelidirler. Sözleşmenin<br />

uyarlanmasının ölçütleri objektif olmalı<br />

ve ahde vefa ilkesini yürürlükten kaldırır<br />

şekilde asla yorumlanmamalıdır. BK<br />

m. 138 ile objektif ölçütler getirilmeyip<br />

oldukça genel ifadeler kullanılarak<br />

uygulamaya çok iş bırakılmıştır. Yargı<br />

kararlarında da her şeyden önce, BK m.<br />

138’in ifa sürecindeki her aksaklığa bir<br />

çözüm olarak düşünülmemesi gerekir.<br />

EKONOMİK KRİZLER ÜLKE<br />

GÜNDEMİMİZİN HER ZAMAN GÜNCEL<br />

KONULARINDANDIR. SÖZLEŞMENİN<br />

UYARLANMASI DA, HEPİMİZİN<br />

MALUMU EN ÇOK EKONOMİK<br />

KRİZLER ORTAYA ÇIKTIĞINDA<br />

BAŞVURULAN BİR ÇARE. SON<br />

DÖNEMDE UYARLAMA DAVALARINDA<br />

EKONOMİK KRİZ İLE İLGİLİ BİR TUTUM<br />

DEĞİŞİKLİĞİ MEVCUT MU?<br />

Kitabın bu basısına Lexpera Hukuk<br />

Bilgi Sistemi’nde yapılan tarama sonucu,<br />

konu ile ilgili Yargıtay’ın en temel<br />

kararları eklendi. Bu kararlardaki gelişim<br />

sözleşmenin uyarlanması konusunda özel<br />

bir önem taşıyan Yargıtay’ın tutumunu<br />

anlamak açısından da önemlidir. Aslında 4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 48<br />

sözleşmenin uyarlanması sadece<br />

ekonomik krizlere özgülenemez ancak<br />

ülkemizdeki uygulama genellikle bu yönde<br />

olmuştur.<br />

Türk hukukunda sözleşmelerin<br />

uyarlanması sıklıkla ekonomik krizler<br />

sonucu edimler arasındaki dengenin<br />

bozulmasında gündeme gelmiştir.<br />

Sözleşmenin uyarlanması hususundaki<br />

önemli yargı kararları yaşanan iki<br />

önemli ekonomik kriz sonucu alınmıştır.<br />

Bunlardan ilki 1994, diğeri ise 2001<br />

ekonomik krizleridir. Bu ekonomik<br />

krizler sonucu, sözleşmede edimler<br />

arasındaki denge bozulmuş ve mağdur<br />

taraf, sözleşmenin değişen koşullara<br />

uyarlanmasını talep etmiştir. Ekonomik<br />

krizlerin sözleşmelerin uyarlanmasına<br />

ilişkin teorilerin doğmasına ve<br />

gelişmesine katkısı tüm ülkelerde<br />

gözlemlenmiştir.<br />

Japon Yeni davaları olarak bilinen<br />

ve Japon Yeninin Türk Lirası karşısında<br />

aşırı değer kazanması nedeniyle açılan<br />

son dönem uyarlama davalarında ise<br />

Yargıtay’ın tutumu ekonomik krizlerin<br />

öngörülebilirliğine vurgu yaparak<br />

uyarlamanın kabul edilmemesi yönünde<br />

olmuştur. 2014 yılında Yargıtay Hukuk<br />

Genel Kurulu oldukça tartışma doğuran<br />

bir karar vermiş ve sözleşmenin<br />

uyarlanmasını ekonomik krizlerde bile<br />

mümkün olmadığı yönünde katı bir<br />

tutum benimsemiştir. Bu karar özellikle<br />

ekonomik krizlerin Türkiye’de öngörülebilir<br />

olduğu gerekçesi bakımından belirli<br />

tartışmalar doğurmuştur<br />

SÖZLEŞMENİN UYARLANMASI<br />

SADECE ÜLKEMİZDE GÜNCEL<br />

BİR KONU DEĞİL. SON OLARAK<br />

KARŞILAŞTIRMALI HUKUK<br />

ALANINDA DA UZMANLAŞMIŞ BİR<br />

HUKUKÇU OLARAK BU KONUDAKİ<br />

GÖZLEMLERİNİZİ DE MERAK<br />

EDİYORUZ.<br />

Kitabın yayınlandığı 2009 yılından<br />

bugüne sözleşmenin uyarlanması ile<br />

ilgili birçok çalışma ve sunum yapma<br />

fırsatı bulduk. Bu nedenle uyarlama<br />

ile ilgili düşüncelerimiz de belirli bir<br />

olgunluğa erişti. Bugün sözleşmenin<br />

uyarlanması ile ilgili karşılaştırmalı bir<br />

değerlendirme yaptığımda, size belki<br />

şaşırtıcı gelecek ama kurumun kanun<br />

hükmü ile düzenlenmesinin uygun<br />

www.hplusdergi.com<br />

“TÜRK<br />

HUKUKUNDA<br />

SÖZLEŞMELERIN<br />

UYARLANMASI<br />

SIKLIKLA<br />

Ekonomik Krizler<br />

SONUCU<br />

EDIMLER<br />

ARASINDAKI<br />

DENGENIN<br />

BOZULMASINDA<br />

GÜNDEME<br />

GELMIŞTIR.”<br />

TÜRKİYE GSYH BÜYÜME<br />

ORANLARI 2000 - 2015<br />

Kaynak: TCMB<br />

5,3<br />

2003<br />

-5,7<br />

2001<br />

Ekonomik<br />

Kriz<br />

3,0<br />

2014<br />

2,1<br />

2012<br />

-4,8<br />

2009<br />

Küresel<br />

Ekonomik<br />

Kriz<br />

olmadığını düşünüyorum. Sözleşmeye<br />

bağlılık ilkesinin temel ilke olduğu bir<br />

düzende, sözleşmenin uyarlanması<br />

nesnel ve muğlaklıktan uzak ölçütlere<br />

bağlanmalıdır. BK m. 138 hükmü<br />

yukarıda açıkladığımız üzere böyle<br />

ölçütler sunmamıştır. BK m. 138 ile<br />

objektif ölçütler getirilmeyip oldukça<br />

genel ifadeler kullanılarak uygulamaya<br />

çok iş bırakılmıştır. İncelediğimiz birçok<br />

hükümde de durum farklı değildir. İşlem<br />

temelinin çökmesi teorisi temelinde<br />

düzenlenmiş olan ve en nesnel ölçütleri<br />

sunan § 313 BGB hükmü bile özellikle<br />

işlem temeli kavramının belirsizliği<br />

nedeniyle eleştiriye maruz kalmaktadır.<br />

Sözleşmenin uyarlanması konusundaki<br />

Avrupa sözleşme hukuku uyumlaştırma<br />

çalışmaları da sonuçta birer uzlaşma<br />

ürünüdür ve eleştirilen hükümlerde hep bu<br />

göze çarpar.<br />

Bu nedenle üzerinde düşünmeye<br />

devam ettiğimiz bir soru ile bitirmek<br />

isteriz: Sözleşmenin uyarlanması<br />

gibi bir kurumun son yıllarda artan<br />

eğilimlere uygun olarak yasal bir<br />

düzenlemeye kavuşturulması gerçekten<br />

en uygun çözüm müdür? Kitabın bu yeni<br />

basısında vardığımız sonuç sözleşmenin<br />

uyarlanması kurumunun bir kanun<br />

hükmüne hapsedilmesinin yerinde<br />

olmadığı yönünde olmuştur. Sözleşmenin<br />

uyarlanması kurumu açısından<br />

hâkimin, somut olay adaleti temelinde<br />

nesnel ölçütler sunmak konusunda<br />

kanunkoyucuya nazaran daha iyi bir<br />

konumda olduğu düşüncesindeyiz.<br />

BK m. 138’in varlığı içtihat hukuku<br />

yoluyla nesnel ölçütlerin getirilmesini<br />

engeller nitelikte değildir; hükmün<br />

yürürlüğe girmesi hâkimlerin somut olay<br />

adaleti sağlama noktasındaki önemlerini<br />

azaltmamıştır, bu konuda onlara<br />

daha çok iş düşmektedir, özellikle kriz<br />

zamanlarında sözleşme hukukunun temel<br />

ilkelerini zedelemeden objektif ölçütlerle<br />

sözleşmeyi uyarlamak kolay olmayan<br />

ancak sadece borçlar hukuku açısından<br />

değil ülke ekonomisi bakımından da<br />

önemli bir görevdir.


QR Kodu okutarak<br />

eğitim hakkında detaylı bilgi<br />

alabilir, başvuru işlemlerini<br />

başlatabilirsiniz


Sayfa 50<br />

MOLA<br />

Yurt Dışı Tatili İçin<br />

Alternatif Ülke<br />

TATİLİNİZİ YURT DIŞINDA<br />

GEÇİRMEYİ<br />

PLANLIYOR AMA NEREYE GİDECEĞİNİZE KARAR<br />

VEREMİYOR MUSUNUZ? FARKLI VE ÖZEL BİR TATİL<br />

GEÇİRMENİZ ADINA SİZLERE ALTERNATİF 5 ROTA<br />

BELİRLEDİK.<br />

1<br />

HIRVATISTAN<br />

Hırvatistan , Orta Avrupa, Balkanlar<br />

ve Akdeniz’in kesişme noktasında yer<br />

almaktadır. Hırvatistan da ana karanın<br />

ötesinde, keşfedilmeyi bekleyen irili<br />

ufaklı binlerce ada bulunmaktadır. Yeşilin<br />

mavi ile buluştuğu adalar kıyının bir<br />

parçası gibi, karaya çok yakın. Başkent<br />

Zagreb’den Split’in kıyı güzelliklerine<br />

ve Dubrovnik’in müthiş tarihine,<br />

Hırvatistan’da görülmesi gereken bir<br />

çok yer bulunmaktadır. Doğal Parkları,<br />

Maritime müzesi, barok kiliseler ve 13.<br />

Yüzyıldan kalma şehir duvarları gezilmesi<br />

gereken yerler arasındadır. İngiliz şair<br />

Lord Byron’un ‘adriyatikin İncisi’ diye<br />

tanımladığı Hırvatistan, Muhteşem kıyı<br />

şeridi, bozulmamış doğası ve orta çağdan<br />

kalma şehir merkezleri ile harika bir tatil<br />

cennetti.<br />

Hırvatistan, Split<br />

2<br />

RUANDA<br />

Ruanda ya da resmi adı ile Ruanda<br />

Cumhuriyeti, Afrika kıtasının orta<br />

bölümünün doğu kısmında yer alan bir<br />

ülkedir. Doğa tutkunları için, Ruanda’ya<br />

gitmek bir zorunluluk olmalı. Son derece<br />

fotojenik manzaraları ve ünlü çay<br />

bahçeleri ile “ Bin Tepeler Ülkesi” olarak<br />

bilinen ülke, harika bir doğaya sahip.<br />

Hatta Amazonlar dışındaki dünyanın<br />

tek yağmur ormanı burada bulunuyor.<br />

Büyüleyici altın maymunlara ve dünyanın<br />

vahşi yaşayan gorillerinin yarısına ev<br />

sahipliği yapan Volcanoes National Park,<br />

mutlaka görülmesi gereken bir cazibe<br />

merkezi. Ülkenin zengin yaban hayatına<br />

yakınlaşacak Vahşi Doğa Safarileri de<br />

yapabilirsiniz.<br />

Afrika’nın primat türlerinin dörtte<br />

birinden fazlasını barındığı Afrika’nın<br />

en büyük dağ ormanları olan Nyungwe<br />

Forest National Park da görmeniz gereken<br />

yerler arasında. Ruanda’nın başkenti<br />

Kigali, bütçenize uygun konaklama<br />

olanakları sunduğu gibi Akagera Ulusal<br />

Parkı ve Başkanlık Sarayı Müzesi gibi<br />

ilgi çekici mekanlara ev sahipliği de<br />

yapmaktadır.<br />

Ruanda, Nyungwe Forest National P.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 51<br />

Portekiz, Sintra<br />

5<br />

PORTEKIZ<br />

Avrupa’nın güneybatısında İber<br />

Yarımadası üzerinde yer alan Portekiz,<br />

Avrupa Kıtası’nın en batısındaki ülkedir.<br />

Tarih, sanat ve doğa güzelliği bakımından<br />

görülesi bir yer olan Portekiz gezilecek<br />

yerler bakımından da turistlere bol<br />

alternatifli imkanlar sunuyor. Atlas<br />

okyanusu kıyısındaki bu küçük ülke<br />

ılıman iklimi ile gittiğinize değecek bir<br />

destinasyon. Portekiz’deki zamanınızı<br />

Algarve plajlarının keşfederek veya eski<br />

tarihlerini ve çağdaş kültürlerini güzelce<br />

evlendiren Lizbon ve Porto şehirleniri<br />

gezerek geçirebilirsiniz. Portekiz’de yaz<br />

mevsiminde festivaller önemli yer tutar.<br />

Her şehrin ve kasabanın kendi festivali<br />

vardır. Özellikle Haziran ayı festivalleri<br />

çok popülerdir. Eğer bu yaz için bir Avrupa<br />

gezisi düşünüyorsanız şahane yemekleri<br />

ve FODA müziği için bile rotanıza<br />

Portekizi ekleyebilirsiniz.<br />

4<br />

SEYŞELLER<br />

Seyşeller<br />

Hindistan, Taç Mahal<br />

3<br />

HINDISTAN<br />

Güneyinde Hint Okyanusu, batısında<br />

Umman Denizi ve doğusunda Bengal<br />

Körfezi’nin bulunmasıyla birlikte<br />

Hindistan’ın deniz kıyısı 7.517 kilometre<br />

uzunluktadır. Hindistan, kültür, renk, tarih,<br />

cömertlik ve gelenek bakımından zengin<br />

geniş bir ülkedir. Altın Üçgen olarak<br />

bilinen en önemli şehirleri.Delhi, Agra<br />

ve Jaipur. Delhi, gece kulüpleri, gelişen<br />

işletmeler ve kalabalık pazarları ile en<br />

modern Hindistan’dır. Agra ise; dünyanın<br />

güzelliklerinden birine ev sahipliği yapıyor,<br />

Taj Majal. Jaipur da yer alan Nahargarh<br />

Kalesini günbatımında ziyaret etmeye<br />

unutmayın. Gündüzler kendinizi fil<br />

sürerken bulabilir akşamları ise ; hint<br />

kültürlerine ait dans partilerine katılarak<br />

farklı tecrübeler edindiğiniz için şahane<br />

bir tatil geçirebilirsiniz.<br />

Seyşeller, Hint Okyanusu’nda 115’den<br />

fazla küçük tropik adadan oluşan<br />

bir ada ülkesi. Afrika’nın doğusunda,<br />

Madagaskar’ın ise kuzeydoğusunda yer<br />

almaktadır. Bu adaların en büyüğü Mahé<br />

Adasıdır. Diğer önemli adalar; Praslin,<br />

La Digue, Silhouette, Destroches ve<br />

Aldabradır.<br />

Adalar, granit ve genellikle volkanik<br />

türde olup, dağlık bir araziye sahiptir. En<br />

yüksek nokta Mahé Adasındaki Morne<br />

Seychellors Tepesi.<br />

Seyşeller, dünyanın en gözde tropik<br />

ada cennetlerden birisi. Beyaz kumlardan<br />

oluşan plajları, palmiyeleri ve turkuaz<br />

rengi denizi ile bu olağanüstü ada,<br />

sanki bu dünyaya ait olmayan bir<br />

cennet parçasıymış gibi duruyor. Hint<br />

Okyanusu’nun gizli hazinesi Seyşeller,<br />

ekvatora çok yakın olmasına rağmen<br />

iklim, güneydoğu alizeler sebebiyle ılıman<br />

seyrediyor.<br />

Tropik ada olan Seyşelleri gezmek için<br />

en uygun dönem, Haziran – Kasım arası.<br />

Güneşin yılın büyük bölümünde yalnız<br />

bırakmadığı Seyşeller tatili için vize de<br />

gerekmiyor.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 53<br />

Oktay GÜNEŞ, Milli Atlet, Galatasaray SK<br />

istediğin<br />

yerden başla<br />

UZUN VE YORUCU<br />

GEÇEN MESAININ<br />

ARDINDAN EVE<br />

DÖNÜŞ YOLU BITMEK<br />

BILMIYOR. EBEDI<br />

ISTIRAHATE YATMIŞ<br />

GIBI GÖZÜKEN<br />

KIRMIZI IŞIK VE<br />

YEŞILI BEKLERKEN<br />

ZIHNINIZI MEŞGUL<br />

EDEN ONLARCA<br />

PROBLEM; Hala<br />

tamamlanmamış işler,<br />

müvekkiller, ekonomik<br />

baskı, aşırı iş yükü,<br />

ofis içi çatışmalar<br />

ve ülke gündemi.<br />

Siz bu düşüncelerle boğuşurken bir<br />

anda karşınızdan rengarenk spor<br />

kıyafetleri ve fosforlu ayakkabıları<br />

ile koşan insanlar beliriyor. Belliki<br />

kilo problemleri yok, son derece sağlıklı ve<br />

fit durumdalar. Her yaştan kadın ve erkek,<br />

farkettiyseniz sayıları da giderek artıyor<br />

ve artık heryerdeler.<br />

Koşarken görülen kişi yada kişilere<br />

yönelik (bahaneyle karışık) ilk tepkiler;<br />

“Dertsiz tasasız rahat insanlar!” ya da<br />

“İşsiz güçsüz insanlar!” Sahi, bu insanlar<br />

nereye koşuyor? ve neden koşuyor?<br />

Neden sorusuna verilebilecek<br />

yüzlerce cevaptan ilk akla gelenler;<br />

Yaşam kalitesini artırmak, sağlıklı bir<br />

hayat sürmek, sorun ve problemlerden<br />

uzaklaşmak, formunu korumak ya da<br />

mücadele becerisini artırmak olabilir.<br />

Fakat, biz koşucaların bildiği bir sebep<br />

daha var ki çoğu zaman diğerlerinin<br />

önüne geçebiliyor.<br />

YA DA SADECE MUTLU OLMA İSTEĞİ<br />

hücreleri tarafından üretilen hormonlara<br />

verilen isimdir. Hormonun işlevi, ağrının<br />

şiddetini azaltmak ve vücuda daha<br />

az rahatsızlık vermesini sağlamak için<br />

sinirleri uyuşturmaktır. Endorfin hormonu,<br />

yukarıda belirtilen işlevinden daha<br />

farklı olarak da salgılanır. Vücudunuz;<br />

yemek, seks, ağrı gibi farklı uyaranlarla<br />

karşılaştığında ön beyinin alt kısmı<br />

hypothalamus, endorfin çağrısında<br />

bulunur.<br />

Endorfin salgısı hem vücuttaki ağrı<br />

kesici sistemdir, hem de vücudun kendi<br />

kendini ödüllendirme sistemidir.<br />

Egzersiz sonrasında da endorfin<br />

salgılanır. Bu duruma en iyi örnek;<br />

koşucular arasında bilinen runner’s<br />

high terimidir. Runner’s high, belirli<br />

bir yoğunlukta yapılan koşu sonrası<br />

hissedilen aşırı mutluluk halidir. Ve evet<br />

tüm koşucular aslında birer endorfin<br />

bağımlısıdır.<br />

BAŞLANGIÇ ÇİZGİSİNDEN MERHABA<br />

İster 5K’lık hafif tempo bir koşuyu<br />

tamamlayın ister 40K’lık uzun bir<br />

maratonu, mesafe ve süre farketmeksizin<br />

koşu sonrası vücudunuz sizi her daim aynı<br />

hediye ile ödüllendirir; Endorfin Hormonu<br />

yada bilinen adıyla Mutluluk Hormonu.<br />

Endorfin, insan vücudunda ağrıyan<br />

dokularda ağrının azalması için beyin<br />

Bu köşede spor kültürü ve<br />

bilincinize katkıda bulunmaya ve koşu<br />

antrenmanlarınız hakkında ufak ama<br />

kullanışlı bilgiler vermeye çalışacağım.<br />

Öncelikli amacım, spor alışkanlığı<br />

kazanmanız, spora ayırdığınız vakti<br />

disipline etmeniz ve bunun bir sonucu<br />

olarak koşu sporunu hayatınızın önemli<br />

4<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 54<br />

bir parçası haline getirmek. Hedefimiz<br />

ise kısa ve net; 39. İstanbul Maratonunda<br />

10K kategorisinde koşmak. Kendinizi<br />

“hayatımda hiç spor yapmadım”, “spor<br />

yapmayı sevmiyorum” ya da “spor<br />

yapmaya vaktim yok” gibi bahaneler ile<br />

avutuyorsanız, buna son vermenin zamanı<br />

geldi!<br />

Mayıs ayını yalnızca yürüyüş<br />

egzersizleri ile tamamlayacağız. Haziran<br />

ayında ise “Yürüyüş + Koşu” anternmanı<br />

ile devam edeceğiz. Bir sonraki sayfada<br />

yer alan Mayıs ayı programını eksiksiz<br />

şekilde sürdürmeniz size üç konuda<br />

fayda sağlayacak; Zamanı disipline<br />

etmeyi öğreneceksiniz, vücudunuzu<br />

tanıyacaksınız ve mental açıdan hafif<br />

tempo koşuya hazır hale geleceksiniz. Bu<br />

üç konuda elde edeceğiniz kazanımlar<br />

Haziran ayında başlayacağımız<br />

“Yürüyüş+Koşu” antrenman programına<br />

daha kolay adapte olmanızı sağlayacak.<br />

ÇİTALAR, PİRELER VE KARINCALAR<br />

Çitalar hızlı koşar, pireler zıplar,<br />

karıncalar ise kendi ağırlıklarının 50<br />

katını taşıyabilir. Ya insanlar? İnsan<br />

türü yeryüzünde en uzun süre koşabilen<br />

canlıdır. Çitalar saatte 140 km’lik hızı<br />

ancak 4-5 saniye kadar sürdürebilir.<br />

Fakat astım hastası 40 yaşındaki bir<br />

kişi 111 km’lik ultra maratonu 13 saatte<br />

tamamlayabilir. 70 yaşındaki Bob Becker<br />

217 kilometrelik ultra maratonu 41 saat<br />

30 dakika ve 21 saniyelik derece ile<br />

tamamlamıştır. Siz farketmeseniz de,<br />

kas sisteminiz ve iskelet yapınız gün<br />

boyu masada oturmaya değil harekete<br />

ve koşmaya programlıdır. Modern şehir<br />

hayatının getirdiği kolaylık ve avantajlar<br />

fiziksel açıdan durağan bir yaşamı ve<br />

piskolojik ön kabulleri da beraberinde<br />

getiriyor. Özetle, koşabilirsiniz!<br />

Tek yapmanız gereken zihninizi ve<br />

vücudunuzu buna hazırlamak!<br />

HER KOŞU MENTAL BİR OYUNDUR<br />

Fiziksel açıdan iyi durumda olmanız<br />

çoğu zaman yeterli olmaz, Rekortmen<br />

koşucular bile her yarışta aynı mental<br />

mücadeleyi verir; Yorgun değilim!, Pes<br />

etmemem lazım!, 1 km daha dayan!<br />

Kimisi koşu boyunca kendisiyle konuşur,<br />

BIR SONRAKI<br />

SAYFADA<br />

YER ALAN PROGRAMI<br />

EKSIKSIZ ŞEKILDE<br />

SÜRDÜRMENIZ<br />

SIZE ÜÇ KONUDA<br />

FAYDA SAĞLAYACAK;<br />

Zamanı<br />

disipline etmeyi<br />

öğreneceksiniz,<br />

vücudunuzu<br />

tanıyacaksınız ve<br />

mental açıdan<br />

hafif tempo<br />

koşuya<br />

hazır hale<br />

geleceksiniz.<br />

kimisi yalnızca iyi şeylere odaklanmaya<br />

çalışır, kimisi ise müzik dinler ama herkes<br />

bu mücadelede bir yöntem geliştirir. Siz<br />

de ilk antrenmana başladığınız andan<br />

itibaren aynı mücadeleye girişeceksiniz,<br />

buna hazırlıklı olun! Zihniniz size türlü<br />

oyunlar oynayacak, Yorgunluk hissi<br />

(fiziksel bir ağrı eşliğinde gelmediği<br />

müddetçe) mücadele etmeniz gereken en<br />

önemli mental engel.<br />

Unutmayın, kimse ilk günden<br />

itibaren 40K, 15K ve hatta 10K’lık<br />

mesafeler koşmaz, koşmamalıdır da.<br />

Adım adım ilerlemek ve vücudu yavaş<br />

yavaş hazırlamak sizin kendinizi daha<br />

iyi tanımanıza ve mental direncinizi<br />

artırmanıza olanak sunar. Koşu<br />

egzersizi esnasında yalnızca kendinizle<br />

yarışırsınız. Hedefleri siz koyar, kuralları<br />

siz belirlersiniz. Bütün bunlar için öncelikle<br />

kendinizi ve vücudunuzu tanımanız<br />

gerekir. Haziran ayındaki “Yürüyüş+Koşu”<br />

programında belirli günler bir araya gelip<br />

ortak koşu antrenmanları yapacağız.<br />

Bu antrenmanların öncesinde ve<br />

sonrasında merak ettiğiniz konularda<br />

elimden geldiğince sizleri bilgilendirmeye<br />

çalışacağım. Yazıya son vermeden önce<br />

iki önemli konu hakkında bilgi vermek<br />

istiyorum;<br />

KOŞU AYAKKABISI SEÇİMİ<br />

Düzenli bir koşu programına<br />

başlamadan önce spor ayakkabısı satın<br />

almamanızı öneririm. Ayakkabı seçimi<br />

kişinin kilosu, yere basışı, koşu sıklığı,<br />

koşu yaptığı zemin, gündüz ya da akşam<br />

egzersizine bağlı olarak değişkenlik<br />

gösterir. Marka ya da popülariteyi baz<br />

alarak satın aldığınız ayakkabılar ilerleyen<br />

dönemlerde performans düşüklüğüne ve<br />

hatta sakatlıklara yol açabilir. Temmuz ayı<br />

yazımda ayakkabı seçimine ilişkin temel<br />

bilgileri sizlerle ayrıca paylaşacağım.<br />

SAĞLIK KONTROLÜ<br />

Kronik bir rahatsızlığınız varsa ya da<br />

yaşınız 45 ve üstü ise koşu aktivitelerine<br />

başlamadan önce doktorunuzla iletişime<br />

geçmeniz ve onun tavsiyeleri ile egzersiz<br />

programı oluşturmanız faydalı olacaktır.<br />

Mayıs ve Haziran aylarının herkes için<br />

sağlık ve mutluluk dolu geçmesi dileklerimle.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 55<br />

MAYIS AYI : YÜRÜME<br />

EGZERSİZLERİNİZİ KAYDEDİN<br />

ESNEME HARKETLERİ<br />

Sizin için uygun olan 3 gün belirleyin.<br />

Hangi günler olduğu tamamen sizin<br />

kontrolünüzde. Önemli olan Mayıs ayı<br />

boyunca belirlediğiniz gün ve saatlere<br />

sadık kalmanız. Unutmayın, Mayıs ayı<br />

programında temel amacımız vücudunuzu<br />

ve zihninizi koşu egzersizlerine<br />

hazırlamak! İşte program;<br />

1. GÜN<br />

İlk gün antrenmanımızı 25 dakikalık<br />

rahat yürüyüş ile tamamlıyoruz<br />

2. GÜN<br />

25 dakikalık birinci gün yürüyüş<br />

egzersizine 8 dakika daha ekliyoruz ve<br />

toplamda 33 dakikalık bir antrenman<br />

çıkartıyoruz.<br />

3. GÜN<br />

Haftanın son antrenman gününde 7<br />

dakikalık bir artış söz konusu ve haftayı<br />

40 dakikalık yürüyüş ile kapatıyoruz.<br />

HAZİRAN AYI : YÜRÜME + KOŞMA<br />

Jeff GALLOWAY tarafından 43 yıl<br />

önce geliştirilen bu sistem özellikle<br />

koşu sporuna yeni başlayanlar için hala<br />

en etkili ve verimli yöntem. Haziran<br />

ayındaki programımızı “Yürüme + Koşma”<br />

anternmanları ile tamamlayacağız. Mayıs<br />

ayında olduğu gibi yine kendiniz için<br />

uygun olan 3 gün belirleyin;<br />

1. GÜN<br />

5 Dakikalık yürüyüşün ardından 1<br />

Dakikalık hafif tempo koşu yapın. 5+1<br />

şeklindeki bu anternmanı toplamda 5 set<br />

boyunca tekrarlıyoruz. (30 Dakika)<br />

2. GÜN<br />

5 Dakikalık yürüyüşün ardından 2<br />

Dakikalık hafif tempo koşu yapın.<br />

5+2 şeklindeki bu anternmanı toplamda 5<br />

set boyunca tekrarlıyın. (35 Dakika)<br />

3. GÜN<br />

5 Dakikalık yürüyüşün ardından 3<br />

Dakikalık hafif tempo koşu yapın.<br />

5+3 şeklindeki bu anternmanı toplamda 5<br />

set boyunca tekrarlıyın. (40 Dakika)<br />

* İlk hafta hafif tempo (Düşük Hız) ile<br />

başladığınız antrenman temponuzu<br />

ilerleyen haftalarda artırın. Örneğin 2’nci<br />

haftanın ilk günü, 1 dakikalık koşunuzu<br />

bir önceki haftaya kıyasla daha hızlı<br />

koşmaya çalışın. Ve bu tempo artışını her<br />

hafta uygulayın.<br />

Ios ya da Android farketmez, her marka<br />

ve model akıllı telefona uygun çok sayıda<br />

ücretsiz koşu uygulaması mevcut. Tek<br />

yapmanız gereken bu uygulamalardan<br />

birini telefonunuza yükleyip “Başla” ve<br />

“Bitir” ikonlarını kullanmak. Telefonunuz<br />

egzersize dair süre, mesafe, hız ve tempo<br />

bilgileri kayıt altına alacak. Bu bilgiler<br />

kedinizi daha iyi tanımanıza ve ölçmenize<br />

olanak sağlayacaktır.<br />

NE ÇOK KALIN NE ÇOK İNCE<br />

Egzersiz için kapalı mekandan<br />

dışarı ilk çıktığınızda hafif bir üşüme<br />

duygusu hissetmeniz kıyafet seçiminde<br />

ideal unsurdur. Belirli bir süre sonra<br />

vücudunuzun ısısı artacağı için kalın<br />

kıyafetler giyinmek egzersiz esnasında<br />

sizi rahatsız edebilir.<br />

PLAYLIST OLUŞTURUN<br />

Çoğu sporcu egzersiz esnasında müzik<br />

dinlemeyi tercih eder. Oluşturduğunuz<br />

playlistler Antrenmandan keyif almanıza<br />

katkı sunar. Ayrıca, ritim ile eşzamanlı<br />

olarak koşu temponuzu oluşturabilir ve<br />

onu koruyabilirsiniz<br />

Esneme, vücudun bir bölümünün<br />

eklem hareket açıklığında (ROM)<br />

belli bir noktaya ulaşması olarak<br />

ifade edilebilir. Esneme hareketi<br />

aktif veya pasif şekilde olabilir.<br />

Pasif esneme bir partner veya<br />

makina yardımıyla sağlanan<br />

esnemeleri içerir. Aktif esneme<br />

ise esneyen kişinin hareketi kendi<br />

gerçekleştirdiği, esnemek için<br />

bir kuvvet uyguladığı esnemedir.<br />

Örneğin kişi oturup ayak uçlarına<br />

uzanma (sit and reach) yapmak<br />

istediğinde karın kasları ve kalça<br />

bükücülerin kuvvetini hareketi<br />

yapmak için kullanır. Dinamik<br />

esneme kasları spora özgü<br />

harekete hazırlar, sinir sistemini<br />

aktive eder, kan dolaşımını<br />

hızlandırır ve vücut ısısını<br />

artırır. Bunların sonucu olarak<br />

performansta artış meydana gelir.<br />

Ayrıca, olası sakatlıkları önlemede<br />

oldukça faydalıdır.<br />

Mayıs ve Haziran ayı egzersiz<br />

programı kapsamında her<br />

antrenman öncesi ve sonrasında<br />

özellikle gün içerisinde gerilen ayak<br />

bileği çevresindeki kaslarımızı<br />

rahatlatmak için bir bank ya da bel<br />

hizanızı geçmeyecek yükseklikte<br />

sabit bir alana bacağınızı<br />

kaldırarak tutun ve göğsünüzü<br />

öne doğru itmeye çalışın. Bu işlemi<br />

21 saniye boyunca uyguladıktan<br />

sonra. Aynı egzersizi diğer<br />

bacağınız için de uygulayın.<br />

Söz konusu egzersizi resimde<br />

görüldüğü şekilde yapmaya çalışın<br />

fakat fazla zorlamayın. Zamanla<br />

kaslarınızın daha kolay<br />

esnediğini<br />

farkedeceksiniz.


Sayfa 56<br />

DİZİ REHBERİ<br />

How To<br />

Get Away<br />

With<br />

MURDER?<br />

“BEN PROFESÖR ANNALISE KEATING<br />

VE BU DA CEZA HUKUKUNA<br />

GİRİŞ DERSİ YA DA BENİM VERDİĞİM<br />

İSİMLE CİNAYETTEN PAÇAYI<br />

KURTARMAK”<br />

Evde dizi keyfi yapmayı planlıyor<br />

ancak ne izleyeceğinize karar<br />

veremiyorsanız sizlere ufak<br />

bir sürprizimiz var; “How to<br />

Get Away With Murder?” ya da sıkı<br />

takipçilerinin verdiği isimle #HTGAWM.<br />

Dizi, ABD’nin en saygın hukuk<br />

okullarından biri olan Middleton<br />

Üniversitesi’nde hırslı bir grup hukuk<br />

öğrencisi ile onların başarılı ceza<br />

hukuku profesörlerinin etrafında geçen<br />

hikâyeyi konu ediniyor. Gizem, rekabet<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 57<br />

ve entrika unsurlarının bolca işlendiği<br />

dizi yayınlandığı gece reytingleri altüst<br />

etmiş ve eleştirmenlerce “yeni nesil suç<br />

draması” olarak tanımlanmıştı.<br />

Dizinin hikayesi oldukça ilginç;<br />

üniversitedeki akademik çalışmalarının<br />

yanı sıra savunma avukatlığı da yapan<br />

Annalise Keating, dersine devam eden<br />

en başarılı beş öğrenciyi seçerek hukuk<br />

bürosunda çalışma fırsatı verecektir.<br />

Öğrenciler, zeki ve karizmatik Profesör<br />

Annalise Keating’in gözüne girebilmek ve<br />

hukuk bürosunda kendisiyle çalışabilme<br />

şansını yakalamak için Ceza Hukuku<br />

101, diğer adıyla “Cinayetten Paçayı<br />

kurtarmak” dersinde birbirleriyle kıyasıya<br />

yarışırlar. Bilmedikleri şey, derste<br />

öğrendiklerini kişisel yaşamlarında da<br />

uygulamak zorunda kalacak olmalarıdır.<br />

Genel olarak Profesör Annalise<br />

Keating’in kişisel ve iş yaşamı etrafında<br />

şekillenen dizi, zekice kurgulanmış<br />

senaryosu, yoğun diyalogları ve neredeyse<br />

her bölümde yaşattığı şaşırtıcı finalleri ile<br />

fenomen haline gelmiş durumda.<br />

Oyuncular: Viola Davis, Alfred Enoch, Jack Falahee, Aja Naomi King, Matt<br />

McGorry, Karla Souza, Charlie Weber ve Liza Weil<br />

Profesör Annalise Keating rolünü<br />

“Fences” filmindeki performansıyla<br />

2017 Oscar Töreninde “En İyi Yardımcı<br />

Kadın Oyuncu” ödülünü alan Viola<br />

Davis canlandırıyor. Viola Davis, 2015<br />

yılında #HTGAWM dizisi ile Primetime<br />

Emmy, ‘Bir Drama Dizisinde En İyi Kadın<br />

Başrol Oyuncusu Ödülü’nün de sahibi<br />

olmuştu. Eleştirmenlerce #HTGAWM<br />

‘deki performansından övgüyle bahsedilen<br />

Viola Davis’e genç isimler başarıyla eşlik<br />

ediyorlar.<br />

İlk bölümü 25 Eylül 2014’te yayınlanan<br />

ABD yapımı #HTGAWM, ABC kanalında<br />

yayınlanıyor. Üçüncü sezon finali Şubat<br />

2017’de yayınlanan dizi toplamda 45<br />

bölümlük bir arşive sahip. IMDB’de<br />

8.3 gibi yüksek bir puanlama alan ve<br />

yine aynı sitede “Cinayetten paçayı<br />

kurtarmak” çevirisiyle tanıtılan dizi,<br />

People’s Choice Ödülleri, Image Ödülleri,<br />

Screen Actors Guild Ödülleri, Altın Küre<br />

Ödülleri ve GLAAD Ödülleri’nde çok<br />

sayıda adaylık ve ödül almasının yanı sıra<br />

Amerikan Film Enstitüsü tarafından da<br />

teşekkürle onurlandırıldı. İlk bölümünden<br />

bu yana farklı yarışmalardaki adaylık<br />

sayısı 38 olan dizi, bunların 10’undan<br />

ödülle dönmeyi başarmış durumda.<br />

Son olarak ufak bir tavsiye; kurgusu<br />

fazlasıyla gizem ve suç unsurlarıyla<br />

örülü dizide diyalogları dikkatlice takip<br />

etmelisiniz. Gerilim unsurlarıyla dolu olay<br />

örgüsü ve sık sık kullanılan flashback’ler<br />

izleyici açısından yorucu olmakla birlikte<br />

film tadında dizi arayanlar için eşsiz bir<br />

imkân sunuyor.<br />

Dizi<br />

Künyesi<br />

Adı: How to Get Away with Murder?<br />

(Cinayetten Paçayı Kurtarmak)<br />

Ülke: ABD<br />

Kanal: ABC<br />

Yapım Yılı: 2014<br />

Türü: Hukuk Draması / Gizem / Suç<br />

Sezon: 3<br />

Bölüm <strong>Sayı</strong>sı: 45<br />

IMDB: 8.3 /10<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 58<br />

İngiltere’de<br />

Hukuk<br />

Kariyeri<br />

Ingiltere’nin hukuk sistemi, dünyanın<br />

en gelişmiş hukuk sistemlerinden<br />

biri olarak kabul ediliyor. Birçok<br />

ülkenin kendi hukuk sistemini<br />

geliştirirken İngiltere’yi örnek alması<br />

nedeniyle; uluslararası hukuk eğitiminde<br />

en çok tercih edilen ülkelerin başında da<br />

İngiltere geliyor. Bu yazımızda, kariyerini<br />

İngiltere’de sürdürmeyi planlayanlar<br />

için hem temel bilgiler hem de rehber<br />

niteliğinde ipuçlarını paylaşmayı<br />

amaçladık.<br />

SOLICITER VE BARRISTER<br />

İngiltere ve Galler’de yerleşik olan<br />

hukuk sisteminde iki tür avukat<br />

bulunuyor; “Solicitor” ve “Barrister”.<br />

Bunların her ikisi de Türkçe’ye avukat<br />

olarak çevrilse de, teknik açıdan önemli<br />

farklar mevcut. Solicitor’lar çoğu Türkçe<br />

literatürde “Dosya Avukatı” olarak<br />

tanımlansada bizim alışık olduğumuz<br />

türde standart mahkemelere bakıyor,<br />

şirketlere bağlı çalışıyor ve danışmanlık<br />

yapabiliyorlar. Barrister’lar ise yüksek<br />

mahkemelerde görev alıyor, serbest<br />

çalışabiliyor ve kendi hukuk bürolarını<br />

açabiliyorlar. Aradaki fark bu denli<br />

büyük olunca, aldıkları eğitim de ona<br />

göre farklılaşıyor. Hukuk derecesini alan<br />

mezunların, Solicitor olabilmek için bir<br />

yıl boyunca LPC - Legal Practice Course<br />

adı verilen eğitimi alıp, sonrasında iki<br />

yıllık ücretli staj süresini tamamlamaları<br />

gerekiyor. Staj bitince Solicitor unvanı<br />

alınıyor. Burada kritik noktalardan<br />

biri; staj yapılacak kurumun öğrenci<br />

tarafından bulunması gerekiyor. Barrister<br />

olmak için ise hukuk eğitimi sonrası<br />

BPTC - Bar Professional Training Course<br />

eğitimi alınıyor. Sonrasında bir yıllık<br />

staj tamamlanıyor ancak staj sonunda<br />

Soliciter gibi unvan verilmiyor. Barrister<br />

olabilmek için yaklaşık 7 yıl boyunca bir<br />

avukatla çalışmak ve çeşitli aşamaları<br />

tamamlamak gerekiyor.<br />

“TÜRKİYE’DE HUKUK OKUDUM, NE<br />

YAPMAM GEREKİYOR?”<br />

Türkiye’de verilen hukuk eğitimi<br />

ile İngiltere’deki eğitim birbirine denk<br />

olmadığı için; Türkiye’de lisans eğitimini<br />

tamamlayanlar İngiltere’de hukuk mezunu<br />

olarak tanınmıyor. Arada alınması gereken<br />

çeşitli dersler bulunuyor. Bu denkliği<br />

elde etmek için bir yıl süren ve GDL -<br />

Graduate Diploma in Law adını taşıyan<br />

bir programa dahil olunması gerekiyor.<br />

Zorunlu ve seçmeli derslerin yer aldığı<br />

GDL programı 1 yılda tamamlanabiliyor.<br />

GDL programını başarıyla tamamlayanlar<br />

tıpkı İngiltere’deki bir hukuk mezunu<br />

gibi seçtiği kariyer yoluna göre LPC ya<br />

da BPTC üzerinden eğitimine devam<br />

edebiliyor. Katılımcılar LPC eğitimine<br />

ilave dersler alması durumunda<br />

işletme yüksek lisansını da eş zamanlı<br />

olarak tamamlama imkanına sahip. Az<br />

sayıda üniversite tarafından verilen<br />

LPC ve BPTC programlarına kayıt<br />

koşulları farklılık gösteriyor. LPC için<br />

6,5 IELTS puanı yeterliyken, BPTC için<br />

minimum 7,5 IELTS puanı aranıyor.<br />

Yabancı öğrenciler uluslararası hukuk<br />

bürolarının Londra’da bulunmasından<br />

dolayı LPC ya da BPTC eğitimlerini bu<br />

şehirde tamamlamayı tercih ederken<br />

GDL programlarını ise eğitim ve yaşam<br />

maliyetlerinin nispeten daha az olduğu<br />

Londra dışındaki üniverstelerden alıyor.<br />

Bazı önde gelen hukuk büroları staj<br />

anlaşmasını yapacakları kişilere LPC<br />

eğitimleri için burs imkanı sunabiliyor.<br />

LPC ya da BPTC eğitimleri için Londra<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 59<br />

İNGİLTERE DIŞI HUKUK DERECESİ<br />

LLB (Hons)<br />

Hukuk<br />

Lisansı<br />

/3 Yıl<br />

LLB (Hons)<br />

Hukuk<br />

Lisansı<br />

(Uzaktan<br />

Eğitim)<br />

/3 Yıl<br />

LLB (Hons)<br />

Uluslararası<br />

Ticaret<br />

Hukuku<br />

Lisansı<br />

/3 Yıl<br />

GDL<br />

Eğitimi<br />

/1 Yıl<br />

Avukat<br />

Olma Şartı<br />

LPC<br />

Eğitimi<br />

/1 Yıl<br />

LPC + MA<br />

Eğitimi<br />

/1 Yıl<br />

BPTC<br />

Eğitimi<br />

/1 Yıl<br />

LLM<br />

/ 1 Yıl<br />

QLTS<br />

SINAVI<br />

STAJ / 2 YIL<br />

STAJ / 1 YIL<br />

STAJ / 2 YIL<br />

TECRÜBE / 7 YIL<br />

SOLICITOR BARRISTER SOLICITOR<br />

merkezli üniversitelerin seçilmesindeki<br />

en önemli sebeplerden birisi de bu.<br />

Ayrıca üniversitelerin bünyesinde faliyet<br />

gösteren kariyer merkezleri LPC ya da<br />

BPTC eğitim sonrası zorunlu olan staj<br />

anlaşması için öğrencilere ücretsiz<br />

danışmanlık hizmeti verebiliyor. Üniversite<br />

seçiminde kariyer merkezlerinin<br />

etkinliğinin ve anlaşmalı olduğu hukuk<br />

bürosu sayısı gibi çeşitli bilgileri<br />

araştırmanız oldukça önemli. İngiltere<br />

dışından gelip kariyerini bu ülkede<br />

sürdürmek isteyen hukukçular genelde<br />

Solicitor olma yolunda ilerliyor. BPTC<br />

Eğitiminin zorluğu, staj süresine ek<br />

olarak 7 yıllık yoğun bir hazırlık sürecinin<br />

olmasından dolayı Barrister tercih edilen<br />

bir kariyer seçeneği değil. 2015 itibarıyla<br />

İngiltere’de 170.000 dolayında kayıtlı<br />

Soliciter bulunuyor. Faal olarak çalışan<br />

Barrister sayısı ise sadece 16.000.<br />

ALTERNATİF SEÇENEK: QLTS SINAVI<br />

QLTS-The Qualified Lawyers Transfer<br />

Scheme yada Türkçe çevirisiyle “Kalifiye<br />

Avukatlar Transfer Programı”, başka<br />

ülkelerde avukat olarak çalışmakta<br />

olan kişilerin QLTS sınavını başardıkları<br />

takdirde staj, eğitim veya benzeri başka<br />

bir şarta ihtiyaç kalmadan Baro’ya (The<br />

Law Society of England and Wales)<br />

kaydolmalarına ve doğrudan solicitor<br />

olarak çalışmalarına imkan sağlıyor.<br />

QLTS sınavına girmek için kendi<br />

ülkesinde avukatlık yapıyor olmak,<br />

disiplin cezası yahut adli ceza almamış<br />

olmak ve yeterli düzeyde İngilizce bilmek<br />

gerekiyor. Bu koşulları sağlayan kişilere<br />

5 yıl geçerli “Uygunluk Sertifikası”<br />

veriliyor. Adaylar bu sertifika ile QLTS<br />

sınavına girme hakkına sahip oluyor.<br />

Uygunluk sertifikası almak için başvuran<br />

avukatlarda belirli bir tecrübe şartı<br />

aranmamakla birlikte QLTS sınavını<br />

başarmaları durumunda Baroya kayıt<br />

sürecinde C2 düzeyinde İngilizce şartı<br />

aranıyor.<br />

İngiltere’de avukatlık yapmak için<br />

başvuran bir aday uygunluk sertifikasının<br />

geçerlilik süresi olan 5 yıl içinde 3 kez<br />

QLTS sınavına girme hakkında sahip.<br />

QLTS sınavı iki aşamadan oluşuyor;<br />

Çoktan seçmeli test sınavı MCT ve<br />

OSCE olarak anılan uygulama sınavı.<br />

MCT, sabah ve öğleden sonra 3’er saatlik<br />

oturumlara bölünmüş tam günlük bir<br />

sınav. (90+90=180 Soru) OSCE ise<br />

mülakat, avukatlık, dosya hazırlama,<br />

yazma ve online hukuk araştırması<br />

yapma yeteneklerini ölçen bir sınavlar<br />

dizisi ve birkaç gün sürebiliyor. QLTS<br />

sınavı başvuru ücreti ise 200 Sterlin.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 60<br />

Cem SÜNBÜL<br />

HABERTÜRK TV / Teknolojik<br />

TEKNOLOJİ<br />

Mobil Tarayıcılar<br />

Mobil dönüşüm hukuk<br />

dünyasında da pek çok<br />

alışkanlığın değişmesine<br />

neden oluyor. Çok değil,<br />

bundan sadece 10 yıl önce ayrı bir<br />

uğraş olarak gördüğümüz pek çok iş,<br />

bugün cebimizdeki akıllı telefonlarla<br />

anında halledilebiliyor. Mesafe ölçme,<br />

fotoğraf çekme, yön bulma, müzik<br />

dinleme ve internette dolaşma gibi tüm<br />

kullanıcıları ilgilendiren özelliklerin yanı<br />

sıra, akıllı telefonların bir de avukatların<br />

verimliliğini artıran, işlerini kolaylaştıran<br />

uygulamaları bulunuyor.<br />

NİSAN AYI: TARAMA UYGULAMALARI<br />

Dilekçe, fatura ya da benzeri basılı<br />

evrakları acil olarak paylaşmamız<br />

gerektiğinde (panikle karışık) Scanner/<br />

Tarayıcı arayışa gireriz: En yakın<br />

internet kafe nerede? Ofisteki yazıcının<br />

tarayıcı özelliği var mıydı? Telefonla<br />

resmini çekip göndersem aynı işi görür<br />

mü?<br />

Oysa cebinizde duran akıllı telefon,<br />

aynı zamanda tüm belgeleri kolaylıkla<br />

tarayıp, profesyonel bir tarama cihazı<br />

kalitesinde dijitalleştirerek dilediğiniz<br />

gibi paylaşma olanağı sunar. Bu hizmeti<br />

sunan pek çok uygulama ücretli olduğu<br />

için, ilk seferde doğru tercihi yapmanız<br />

zor olabilir.<br />

Android ve iOS platformlarında<br />

kullanılan uygulamalar arasında en<br />

iyi 5 alternatifi seçtiğim bu listede,<br />

her bir uygulamanın görsel tarama<br />

kalitesine, tarama sonrası paylaşım için<br />

bulut sistemlerle entegre çalışmasına,<br />

kullanım kolaylığına ve tarama sonrası<br />

düzenleme gibi ek özellikler sunup<br />

sunmadığına dikkat ettim.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 61<br />

sayesinde, çocuğunuzun<br />

1-SCANBOT<br />

“Öyle bir tarama uygulaması<br />

olsun ki, ben daha dosyaya<br />

yaklaştırdığım anda taramayı<br />

kendisi yapsın, bana sadece<br />

biten tarama sonrası belgeyi<br />

nasıl paylaşacağımı seçmek<br />

kalsın” diyorsanız, Scanbot<br />

sizin için geliştirildi. Ücretsiz<br />

olarak indirilebilen uygulama,<br />

özellikle kolay kullanımı ve güçlü<br />

ek özellikleriyle dikkat çekiyor.<br />

Evrak taramak işinizin önemli<br />

bir parçasıysa, ki bu dergiyi<br />

okuyorsanız muhtemelen<br />

öyledir, Scanbot’un ücretli<br />

yükseltmeleriyle optik karakter<br />

tanımlama, arama, düzenleme<br />

ve imzalama özelliklerine, Touch<br />

ID ile güvenlik, renk filtresi,<br />

akıllı isimlendirme ve temalara<br />

kavuşmak mümkün. iCloud<br />

Drive’dan Dropbox’a, Google<br />

Drive’dan OneDrive’a kadar pek<br />

çok bulut depolama hizmetiyle<br />

entegre çalışan Scanbot<br />

üzerinde PDF dokümanları<br />

düzenleme imkanınız da<br />

bulunuyor.<br />

2-CAMSCANNER<br />

Tüm mobil platformlarda<br />

en yaygın kullanılan tarama<br />

uygulamalarından biri de<br />

CamScanner. Ücretsiz indirme<br />

sonrası çeşitli özellikler için<br />

aylık tarifeyle hizmet veren<br />

CamScanner, özellikle çoklu<br />

sayfa tarama ve toplu tarama<br />

işlemlerinde öne çıkıyor. Optik<br />

karakter tanımlama (OCR)<br />

özelliğiyle belgede yer alan fiyat,<br />

tarih, başlık gibi önemli detayları<br />

daha sonra arama yapılabilir<br />

şekilde kaydeden uygulama,<br />

taranmış görsellerin görüntü<br />

kalitesini artırmak için de<br />

araçlar sunuyor. Box, Dropbox ve<br />

Google Drive ile entegre çalışan<br />

CamScanner ile paylaştığınız<br />

PDF belgelerine parola koruması<br />

da koyabilirsiniz.<br />

3-GOOGLE DRIVE<br />

Android kullanıcısıysanız,<br />

en iyi ücretsiz tarama<br />

uygulaması büyük ihtimalle<br />

cihazınızda öylece yatıyordur.<br />

Şimdi onu işe koyma vakti!<br />

Google Drive uygulamasını<br />

açın, “Yeni Ekle” tuşuna basın<br />

ve “Tarama” seçeneğini<br />

tıklayın. Kaydedeceğiniz her<br />

türlü tarama görüntüsü, hem<br />

cihazınızda hem de Google<br />

Drive hesabınızda güvenle<br />

saklanacaktır. Sonrasında<br />

nasıl istiyorsanız o şekilde<br />

paylaşmanız mümkün<br />

olacaktır. Üstelik Drive’ın<br />

tarama işlevi, optik karakter<br />

tanımlama özelliği sayesinde<br />

PDF’e dönüştürülen dosyalar<br />

üzerinde metin bazlı aramalar<br />

yapılabiliyor.<br />

4- SCANNABLE BY EVERNOTE<br />

Üretkenlik uygulaması<br />

olarak Evernote<br />

kullanıyorsanız, iş dünyasında<br />

oldukça popüler olan bu<br />

servisin ücretsiz olarak<br />

yayınladığı Scannable adlı<br />

uygulama bir hayli işinize<br />

yarayacaktır.<br />

Her ne kadar sadece iOS<br />

aygıtlarında (iPhone veya<br />

iPad) çalışsa da, Scannable<br />

ile kartvizitlerden faturalara,<br />

kısa notlardan çok sayfalı<br />

kağıt evraklara kadar her<br />

türlü içeriği kolayca taramak<br />

mümkün. Tarama sonrası elde<br />

edilen görüntüler Evernote<br />

hesabına otomatik olarak<br />

yükleniyor.<br />

Görsellerden arka planın<br />

otomatik olarak kırpılması<br />

Transformers desenli<br />

masasında taradığınız<br />

evraklar iş yerinde günün<br />

eğlencesi haline dönüşmüyor.<br />

Scannable ile yapılan<br />

taramaları, iOS cihazındaki<br />

Dropbox veya iCloud gibi<br />

diğer uygulamalar üzerinden<br />

paylaşmak da mümkün.<br />

Üstelik herhangi bir ücretli<br />

sürüm olmaksızın, tamamen<br />

bedava olması Scannable’ı<br />

çoğu iOS kullanıcısı için<br />

birinci tercih haline getiriyor.<br />

5-SCANNER PRO<br />

Taradığınız her dokümanı<br />

doğrudan Dropbox, Google<br />

Drive ya da Evernote arşivinize<br />

ekleyen Scanner Pro da iOS<br />

üzerinde kaliteli bir tarama<br />

uygulaması arayanların ilk<br />

durakları arasında yer alıyor.<br />

Çok sayfalı evraklar ya da<br />

boyutları standart dışı kalan<br />

fatura gibi belgeler üzerinde iyi<br />

çalışan Scanner Pro, ayrıca aynı<br />

kablosuz ağ üzerinden erişim<br />

sağlayarak örneğin dizüstü<br />

bilgisayarınıza web tarayıcısı<br />

üzerinden kolayca dosyaları<br />

indirmenize olanak tanıyor.<br />

Biliyor muydunuz?<br />

Doküman taramaya olanak<br />

tanıyan teknoloji, aslında<br />

telefondan bile önce icat edildi.<br />

“Elektrik Baskılama Telegrafı”<br />

(Electric Printing Telegraph)<br />

adını taşıyan bu teknoloji, ilk<br />

olarak 1843 yılında İskoç mucit<br />

Alexander Bain tarafından<br />

geliştirildi. Sonraları 20. yüzyılda<br />

faks makinesi için temel alınan<br />

EPT teknolojisi, 1966 yılında<br />

ilk makul fiyatlı, taşınabilir ve<br />

standart telefon hattı üzerinden<br />

çalışan faks makinesini<br />

piyasaya sürmesiyle yaygın<br />

kullanıma ulaştı.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 62<br />

Vizyon<br />

Mayıs<br />

12 Mayıs<br />

26 Mayıs<br />

YARATIK: COVENANT<br />

KARAYIP KORSANLARI<br />

5: SALAZAR’IN INTIKAMI<br />

Gladyatör filminin usta<br />

yönetmeni Ridley Scott,<br />

Kaptanımız Jack Sparrow<br />

Alien’da kendi yarattığı evrene,<br />

yelken açtığı sularda<br />

Prometheus ile başlayan<br />

yaklaşan kötü rüzgarları<br />

THE LAST FACE<br />

05 Mayıs<br />

yeni üçlemesinin ikinci filmi<br />

olan Alien: Covenant filminde<br />

geri dönüyor. 90’lı yıllardan<br />

Alien filmlerini serisi ile ismi<br />

DEHA<br />

26 Mayıs<br />

hisseder. Korkunç Kaptan<br />

Salazar’ın yönetimindeki<br />

ölümcül hayalet korsanlar,<br />

denizdeki tüm korsanları<br />

ne kadar örtüşse de bu film<br />

öldürerek Şeytan Üçgeni’nden<br />

Yetenekli ve çekici bir<br />

Prometheus filminin devamı<br />

Hayatı başarısızlıklarla dolu<br />

kaçmayı başarmıştır; hayatta<br />

doktor Afrika’nın çatışma<br />

niteliğinde çekilmiştir.<br />

olan Frank Adler karakterini<br />

kalan tek korsan ise kaptan<br />

bölgelerinden birinde görevini<br />

Koloni gemisi Covenant’ın<br />

canlandıracak olan Chris<br />

Jack’tir. Jack, Salazar’ın<br />

sürdürmektedir ve bu esnada<br />

mürettebatı galaksinin<br />

Evans, Florida kırsalında<br />

gazabından ve intikamından<br />

aynı bölgede çalışan birine<br />

oldukça uzak bir köşesinde,<br />

yeğeni Mary’yi büyütürken,<br />

kurtulmak için Poseidon<br />

aşık olur.<br />

keşfedilmemiş cennet olarak<br />

Mary’nin okula başlamasıyla<br />

Asası’nın peşine düşer. Bu<br />

Aşk ikisi için de başlamış<br />

varsaydıkları gezegenin<br />

birlikte hemen yetenekli<br />

efsanevi asayı bulmak içinse<br />

olsa da ilişkileri ile son derece<br />

aslında karanlık ve çok<br />

olarak yaftalanması sebebiyle<br />

güzel ve zeki gökbilimci<br />

tehlikeli olan ve ciddi mesai<br />

tehlikeli bir yer olduğunu<br />

Mary’nin annesi Evelyn ile<br />

Carina Smyth ve Kraliyet<br />

isteyen işlerini dengede<br />

anlarlar. Gezegendeki yegane<br />

kızı büyütme konusunda bir<br />

Donanması’ndan dik başlı,<br />

tutmak kahramanlarımız için<br />

canlı lanetli Prometheus’un<br />

savaşa girecek.<br />

genç bir denizci olan Henry<br />

bir hayli güç olacaktır.<br />

keşfinden sonra hayatta kalan<br />

Film, mücadelenin yasal<br />

ile zorlu bir anlaşma yapar.<br />

69.Cannes Film Festivali’nde<br />

‘sentetik’ David’dir.<br />

sürecine odaklanacak.<br />

Dying Gull’un dümenindeki<br />

prömiyeri yapılan filmin<br />

Bir önceki filmde de<br />

Senaryosunu Tom Flynn’ın<br />

Jack Sparrow, hem kötü<br />

yönetmen koltuğunda<br />

izlediğimiz X-Men serisinin<br />

yazdığı filmin yönetmen<br />

kaderini tersine çevirmenin<br />

oyuncu kimliğinin yanı sıra<br />

genç Magnetosu Michael<br />

kolduğunda Marc Webb<br />

hem de şimdiye dek karşına<br />

yönetmenliğiyle de beğeni<br />

Fassbender başrolde<br />

oturuyor (Aşkın 500 Günü,<br />

çıkan en dişli ve korkunç<br />

toplayan ünlü isim Sean Penn<br />

seyrederken, Fantastik<br />

İnanılmaz Örümcek Adam<br />

düşmandan kurtulmanın<br />

oturuyor.<br />

Canavarlar Nelerdir, Nerede<br />

1&2). ABD yapımı Film aile için<br />

yollarını arayacaktır. Johnny<br />

Erin Dignam’ın senaryosunu<br />

Bulunurlar? isimli filmde<br />

dramaya ağırlık verecek.<br />

Depp’e Javier Bardem ve<br />

yazdığı filmde başrolleri<br />

rol almış olan büyücü ajan<br />

Brenton Thwaites’ın eşlik ettiği<br />

Charlize Theron, Adèle<br />

Katherine Waterston yanı sıra<br />

filmin yönetmen koltuğunda<br />

Exarchopoulos ve Javier<br />

Demian Bichir ve Billy Crudup<br />

Joachim Rønning ve Espen<br />

Bardem paylaşıyor.<br />

gibi isimler de yer alıyor.<br />

Sandberg oturuyor.<br />

www.hplusdergi.com


Haziran<br />

Sayfa 63<br />

SAHIL GÜVENLIK<br />

02 Haziran<br />

MUMYA<br />

09 Haziran<br />

90’ların meşhur dizisi<br />

Sahil Güvenlik (Baywatch)<br />

beyazperdeye uyarlanan filmin<br />

başrollerini Dwayne Johnson<br />

ve Zac Efron üstlenirken,<br />

Priyanka Chopra, Alexandra<br />

Daddario, Jon Bass, Kelly<br />

Rohrbach ve Ilfenesh Hadera<br />

da kadroda yer alıyor.<br />

Mitch Buchannon<br />

kendini işine adamış, cesur<br />

ve sorumluluk sahibi bir<br />

cankurtarandır. Sorumlu<br />

olduğu koyu korumak<br />

onun için her şeyden önce<br />

gelmektedir. Onunla birlikte<br />

çalışan ekibiyle hiçbir sorunu<br />

yoktur ve ekip görevlerini<br />

mükemmel bir şekilde yerine<br />

getirmektedir. Ancak günün<br />

birinde aralarına yeni bir<br />

ekip üyesi daha katılır. Bu<br />

küstah yeni cankurtaran<br />

Mitch’in sinirlerini bir hayli<br />

zorlayacaktır. Ancak koyu<br />

tehdit eden bir suç planı<br />

su yüzüne çıkınca ikili<br />

aralarındaki çekişmeyi bir<br />

kenara bırakıp iş birliği<br />

yapmak zorunda kalacaktır.<br />

Aksiyon, komedi ve macera<br />

türündeki filmin yönetmeni<br />

Seth Gordon.<br />

WONDER WOMEN<br />

02 Haziran<br />

Filmin senaryosunu Allan<br />

Heinberg ve Geoff Johns<br />

kaleme alırken filmin süper<br />

kahraman kadınını Batman<br />

v Superman: Adaletin Şafağı<br />

filminde olduğu gibi yine Gal<br />

Gadot canlandırıyor.<br />

Filmin kadrosunda Connie<br />

Nielsen, Chris Pine, Robin<br />

Wright ve David Thewlis gibi<br />

başarılı isimler bulunuyor.<br />

Amazon prensesi Diana<br />

Price, nam-ı diğer Wonder<br />

Woman dünyayı keşfetmek<br />

için tropik topraklarını geride<br />

bırakıp demir ve camın hüküm<br />

sürdüğü dünyamıza dalar.<br />

Birçok inanüstü yetenek ve<br />

kıvrak bir zekayla donatılmış<br />

olan güzel kahraman Cennet<br />

Adası’nın medeniyete açılan<br />

kapısı olacaktır. v<br />

İlki 1932 yılında çekildikten<br />

sonra beyazperdede kendine<br />

hatırı sayılır bir yer edinmeye<br />

başlayan Mumya hikayeleri,<br />

uzun bir aradan sonra, 1999<br />

yılında bu kez Stephen<br />

Sommers’ın kamerasıyla<br />

yeniden izleyiciyle<br />

buluşmuştu.<br />

Universal Stüdyoları orijinal<br />

‘The Mummy’i bir yeniden<br />

çevrimle tekrar canlandırma<br />

yoluna gitti ve yönetmen<br />

olarak Mama (2013) filminin<br />

genç yönetmeni Andrés<br />

Muschietti’yi seçti.<br />

Sıkıca mühürlenmiş olan<br />

antik bir mezar yüzyıllardır<br />

unutulmuş bir çölde<br />

yatmaktadır. Ancak askeri bir<br />

operasyon sonucu keşfedilir<br />

ve açılır.<br />

Zamansız bir şekilde hayatı<br />

elinden alınan antik kraliçenin<br />

ruhu da uyanmış olur. Yüzyıllar<br />

boyunca büyüyen öfkesiyle<br />

günümüze uyanan kraliçe<br />

insanlığa boyun eğdirmeye<br />

ve kendisine yapılanları<br />

ödetmeye kararlıdır.<br />

Filmin başrollerinde Tom<br />

Cruise ile beraber Russell<br />

Crowe yer alıyor.<br />

ARABALAR 3<br />

16 Haziran<br />

Pixar’ın sevilen serisi<br />

Arabalar’ın 3. devam<br />

halkasının yönetmen<br />

koltuğunda Brian Fee<br />

oturuyor. Şimşek McQueen’in<br />

yeni maceralarını göreceğimiz<br />

filmde sevimli arabayı<br />

kendisinden genç ve<br />

hızlı arabalar tarafından<br />

bozguna uğratılmış olarak<br />

görüyoruz. Şimşek pistlere<br />

geri dönmenin hayalini kurup<br />

kenara itildiğine içerlerken<br />

bir anda #95’in işinin henüz<br />

bitmediğini kanıtlamaya karar<br />

veriyor. Hevesli genç yarış<br />

teknisyeni Cruz Ramirez’in<br />

yardımına, kazanmak için<br />

bir plana, merhum Hudson<br />

Hornet’in verdiği ilhama ve<br />

birkaç beklenmedik numaraya<br />

ihtiyacı olan arabamız Piston<br />

Kupasının en büyük yarışında<br />

boy göstermeye hazırlanıyor.<br />

Hukuk ve Daha Fazlası


Sayfa 64<br />

ONLINE YAŞAM<br />

Kişisel ve<br />

Mesleki Gelişim İçin<br />

Sosyal Medya Kullanımı<br />

Son on yılda sosyal medya hem<br />

kişisel hem de profesyonel<br />

hayatımızın vazgeçilmez bir<br />

parçası oldu. Üstelik uzmanlar,<br />

bu eğilimin yavaşlamaya hiç de niyeti<br />

olmadığını söylüyor.<br />

Peki bu sizin için ne ifade ediyor?<br />

Cevabı çok basit: Sosyal medyayı daha<br />

aktif olarak kullanmanız gerekiyor!<br />

Çünkü, sosyal medya kişisel ve kurumsal<br />

itibar yönetiminde en güçlü araçlarından<br />

biri haline geldi. Sosyal medya, doğru<br />

ve etkin bir şekilde kullanıldığında<br />

mesleki gelişim açısından eşsiz sonuçları<br />

beraberinde getiriyor. Sosyal medyanın<br />

sunduğu sınırsız iletişim gücünü arkanıza<br />

almak, mesleki ve bireysel gelişiminiz<br />

için yaptığınız en doğru hamlelerden<br />

biri olacaktır. Web geliştirme uzmanları,<br />

sosyal medya ve çeşitli sosyal<br />

platformların en iyi nasıl kullanılacağı<br />

hakkında oldukça kapsamlı çalışmalar<br />

gerçekleştiriyor. Sayfalarca rehber<br />

okumaya vaktiniz yoksa; işe 5 basit adımı<br />

uygulayarak başlayabilirsiniz:<br />

1-Sosyal medyayı ne amaçla kullanmak<br />

istediğinizi öncesinde belirleyin.<br />

Avukatların sosyal medyayı yalnızca<br />

reklam amaçlı kullanmaları hem<br />

yasal düzenlemeler açısından hem de<br />

takipçilerinizle sürdürülebilir iletişim<br />

açısından olumsuz sonuçlar doğurur.<br />

2-Anlamlı içerik paylaşımında bulunun:<br />

Faydalı bilgiler, görüş ya da haber<br />

paylaşmaya özen gösterin.<br />

3-İstikrar sosyal medyada da önemlidir.<br />

Paylaşımlarınızda sürekliliğe önem verin.<br />

4-Mesleğiniz ile ilgili gelişmelerin yer<br />

aldığı farklı sosyal medya platformlarını<br />

da takip edin.<br />

5-Etkiyi ölçün, geri dönüşümü doğru bir<br />

şekilde yorumlayıp gerekli değişiklikleri<br />

yaparak sosyal medya hesaplarınızı en iyi<br />

hale getirin.<br />

www.hplusdergi.com


Sayfa 65

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!