03.07.2017 Views

HOTEL RESTAURANT MAGAZINE HAZİRAN 2017 SAYISI

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Avrupa eti. Sıkı standartlar. Yüksek kalite.<br />

Yeşil fasulyeli biftek<br />

Malzemeler:<br />

antrikot (260-280 g), patates (300 g), zeytin yağı (20 ml), domuz<br />

pastırması (80 g), yeşil fasulye (200 g), tereyağı (40 g), sarımsak (1 diş),<br />

maydanoz (40 g), tuz, karabiber (isteğe bağlı), yağ (40 ml), zeytin<br />

yağ (40 ml)<br />

Yapılışı:<br />

Ete tuz ve karabiber katın. Yeşil fasulyeyi yıkayın, temizleyin ve domuz<br />

pastırması dilimlerine sarın. Kabuklu patatesleri yıkayın, tuzlayın ve azıcık<br />

zeytinyağı ekleyin. Fırın tepsisine dizin ve fırında 200 derecede 30 dakika<br />

boyunca pişirin. Tereyağını kase içine koyun, rendelenmiş sarımsak, kıyılmış<br />

maydanoz, tuz, karabiber ekleyin. Malzemeleri homojenik bir karışım<br />

olana dek karıştırın. Domuz pastırması ile sarılmış fasulyeyi 4 dakika boyunca<br />

tavada kızartın. Eti çok az yağda her iki tarafını yaklaşık 3 dakika boyunca<br />

kızartın. Bu şekilde hazırlanan bifteği domuz pastırması ile sarılmış<br />

fasulye ve fırınlanmış patates ile servis edin. Etin üzerine tereyağı koyun.<br />

Sadece „Avrupa’nın tadına bak”!<br />

Modern ve zorlu tüketiciler, et<br />

üreticilerden güven ve müthiş<br />

bir tat sağlayan sıkı standartlara<br />

uygun olarak üretilen kaliteli<br />

ürünleri beklerler. Onların<br />

beklentilerini göz önüne alarak,<br />

2015 yılında Türkiye’de AB ülkeleri<br />

menşei olan taze, soğutulmuş<br />

veya dondurulmuş dana<br />

eti ve onun bazında üretilen<br />

gıda müstahzarlarına adanmış<br />

„Avrupa’nın tadına bak” tanıtım-bilgilendirme<br />

kampanyasını<br />

başlattık.<br />

Avrupa dana eti üretiminin temeli,<br />

birtakım sıkı kurallar ve kalite standartlarını<br />

temsil eden „Tarladan çatala”<br />

politikasıdır. Söz konusu politika;<br />

tam şeffaflık, denetim, hayvan refahı<br />

için özen ve sürekli veteriner denetimi<br />

sağlama dahil olmak üzere önemli değerlere<br />

dayalıdır. Prosedürler; menşei,<br />

tanımlama sistemi, doğru besleme,<br />

kesim, paketleme ve nakliye gibi gıda<br />

zincirinin tüm unsurlarını kapsar.<br />

Üretim kurallarının standart hale<br />

getirilmesiyle, Avrupa Birliği’nden gelen<br />

dana eti tekrarlanabilirliği ile karakterize<br />

edilir. Tüketiciler için bu her<br />

zaman yüksek kalite, uygun yumuşaklık<br />

ve sululuk seviyesinin yanı sıra,<br />

inanılmaz lezzet ile ayırt edilen iyi bir<br />

ürün alacaklarından emin olabilecekleri<br />

anlamına gelir. Ayrıca, Avrupa<br />

üreticileri, Türk müşterinin ihtiyaçlarına<br />

ayak uydurabilirler. Benzersiz<br />

duyusal ve tat özellikleri Avrupa dana<br />

etinin mutfakta mükemmel bir seçim<br />

olmasını sağlar.<br />

Organizatörler; Avrupa dana eti<br />

üreticileri ve girişimcileri arasında bir<br />

iş platformu oluşturmayı amaçlamıştır.<br />

Daha fazla bekleme ve bugün Avrupa’nın<br />

tadına bak!<br />

Daha fazla bilgi edinmek için<br />

www.avrupanintadinabak.eu web sitesini<br />

ziyaret edin.<br />

KAMPANYA AVRUPA BIRLIĞI<br />

VE POLONYA CUMHURIYETI DESTEĞI<br />

ILE FINANSE EDILMIŞTIR<br />

AYRICA DANA ETI TANITIM FONU<br />

DESTEĞI ILE DE FINANSE EDILMIŞTIR


Editör<br />

Turizme yaz gelir mi?<br />

Dünyanın önde gelen veri ve analiz şirketlerinden STR Global’in Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB)<br />

için hazırladığı ‘Nisan <strong>2017</strong> Ülke Performans Raporu’ açıklandı. Buna göre, Türkiye’nin Nisan <strong>2017</strong><br />

otel dolulukları, 2016 yılının aynı dönemine yüzde 15.7 artarak, yüzde 61.2 olarak kaydedildi.<br />

Konaklama sektöründe Nisan ayında Türkiye genelinde ve özellikle de İstanbul’da yaşanan doluluk<br />

artışı umut verirken, bu artışın henüz fiyatlara yansımaması dikkat çekiyor.<br />

Yazın tüm sıcaklığını kendini hissettirmeye başladığı bugünlerde turizme de o güneşin doğması<br />

tüm sektörün en büyük isteği!..<br />

1990’lı yılların başında popülaritesi neyse şimdi de o! Yine çok dobra, net ve açıklamaları çarpıcı!<br />

Türkiye koşullarında bir olumsuzluk olmadığı takdirde turizmin en erken 2020’de toparlanacağını<br />

kaydeden ve çıkış yolu olarak turizmde örgütlenmeyi, Hükümet nezdinde bütünleşmiş bir politika<br />

oluşturulmasını öneren Eski Kültür ve Turizm Bakanı Bülent Akarcalı’nın Türkiye turizmi ile ilgili<br />

detaylı tespit ve çözüm önerileri bu sayımızda!<br />

Endüstriyel mutfak sektörünün lider markalarından KM Kayalar Mutfak’ın başarısında Yönetim<br />

Kurulu Başkanı baba Mustafa Kaya kadar, uzun yıllar markaya güçlü, yenilikçi ve özgüvenli<br />

duruşuyla emek veren Nuray Kaya’nın da payı tartışılmaz elbette. Aile şirketine ilk olarak finans<br />

bölümüyle başlangıç yapan, bugün 25 yılı aşkın deneyimi ile endüstriyel mutfak sektöründeki<br />

varlığını kadın yönetici kimliği ile paha biçilmez kılan KM Kayalar Mutfak Yönetim Kurulu Başkan<br />

Yardımcısı Nuray Kaya’yı ilgi çeken kariyer hikayesi ile iş’te kadın bölümümüzde ağırladık.<br />

Aşçılık başarısının ilk tescili, kuşkusuz Bolu Mengen kökenli aşçı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya<br />

gelmesi. Neresinden bakarsanız dört kuşaktır mutfağa ömür adayan bir aileden bahsediyorum.<br />

Dedeler, babalar, amcalar, ağabeyler mutfakta tava sallarken gelin de bambaşka hayallerin<br />

yolcusu olun! Aile meclislerinde, kurulu akşam sofralarında büyükleriniz bir dolu mutfak hikayeleri<br />

anlatırken siz lezzetin ötesine taşan ideallerle yeşertin geleceğinizi. Olacak şey mi? Belki mümkün<br />

ama sanki süreklilik açısından çok da elle tutulası değil!.. Tıpkı mutfak dünyasının yıldızlı<br />

şeflerinden Tevfik Alparslan’ın ilk çocukluk hayalleri ve aşçılık dünyasındaki yolculuğu gibi…<br />

Benim “Hakkıyla uluslararası şef” olarak tanımladığım Tevfik Alparslan’ın övgüye değer aşçılık<br />

hikayesi de dergimizin diğer içerik konularıyla sizlerle!..<br />

Keyifli okumalar dilerim.<br />

Hatice Ünal Bilen<br />

İmtiyaz Sahibi<br />

İSTMAG MAGAZİN GAZETECİLİK<br />

İç ve Dış Tic.Ltd.Şti. Adına H. FERRUH IŞIK<br />

GENEL MÜDÜR<br />

SORUMLU MÜDÜR<br />

YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />

YAYIN DANIŞMANLARI<br />

MEHMET SÖZTUTAN<br />

mehmet.soztutan@img.com.tr<br />

YUSUF OKÇU<br />

yusuf.okcu@img.com.tr<br />

HATİCE ÜNAL BİLEN<br />

hatice.unal@img.com.tr<br />

Prof. Dr. HÜSNÜ GÜNDÜZ<br />

Prof. Dr. İSMAİL KAYA<br />

Doç. Dr. Murat Doğdubay<br />

GÜRKAN BOZTEPE<br />

Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı<br />

TURGUT AY<br />

Türkiye Aşçılar ve Şefler<br />

Federasyonu Başkan Yrd.<br />

REKLAM KOORDİNATÖRÜ<br />

CONSEPT TASARIM<br />

BİLGİ İŞLEM<br />

SOSYAL MEDYA<br />

FOTOĞRAF EDİTÖRÜ<br />

KAPAK FOTOĞRAFI<br />

KAPAK MEKANI<br />

EMİR ÖMER ÖCAL<br />

emir.ocal@img.com.tr<br />

FATMA DEMİRBAĞ<br />

fatma.demirbag@img.com.tr<br />

Emre YENER<br />

emre.yener@img.com.tr<br />

Songül ÇEK<br />

songul.cek@img.com.tr<br />

HAKKI GÜNERKAN<br />

hakki.gunerkan@img.com.tr<br />

Ümit Başer ALKAÇ<br />

Topaz Restaurant<br />

website<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

e-mail<br />

info@img.com.tr<br />

KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ<br />

MUHASEBE ve<br />

FİNANS MÜDÜRÜ<br />

ABONE ve DAĞITIM<br />

CTP - BASKI<br />

İRTİBAT BÜROLARIMIZ<br />

ADRES<br />

EBRU PEKEL<br />

ebru.pekel@img.com.tr<br />

MUSTAFA AKTAŞ<br />

mustafa.aktas@img.com.tr<br />

NURTEN DEMİR<br />

nurten.demir@img.com.tr<br />

İHLAS GAZETECİLİK A.Ş.<br />

Merkez Mahallesi 29 Ekim Caddesi<br />

İhlas Plaza No:11 A/41<br />

Yenibosna–Bahçelievler / İSTANBUL<br />

Tel: 0212 454 30 00<br />

BURSA +90.224 211 44 50-51<br />

KONYA +90.332 238 10 71<br />

Evren Mah. Bahar Cad. Polat İş Merkezi B Blok<br />

No:1 Kat:4<br />

Güneşli-Bağcılar/İstanbul<br />

Tel: +90 212 604 51 00<br />

Faks: +90 212 604 51 35<br />

hotel & restaurant hi-tech dergisinde yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu reklam verene aittir. hotel & restaurant hi-tech dergisinin bütün yayın<br />

hakları İletişim Magazin Gazetecilik San. ve Tic. A.Ş.’ye aittir. Yazılar kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Yaygın süreli bir yayın olan hotel & restaurant hi-tech dergisi ayda bir yayınlanır.


“Patates mutfağımın olmazsa<br />

olmazı. Bu yüzden en güzel<br />

patates yemeklerini yapmak için<br />

kaliteli patateslere ihtiyacım var.”<br />

İbrahim Şef, İstanbul<br />

Yeni Knorr Pratik Patates.<br />

Tarladan özenle seçilmiş yüksek<br />

kaliteli patatesleri sizler için<br />

topluyor, yıkıyor, soyuyor,<br />

doğruyor ve kurutuyoruz.<br />

Gerisini siz usta ellere<br />

bırakıyoruz.<br />

www.ufs.com


içindekiler<br />

50<br />

antre<br />

46 66<br />

yeni yatırımlar<br />

iş’te kadın<br />

14 Sektörden kısa haberler<br />

gündem<br />

18 Bülent Akarcalı, turizm sektörünü<br />

örgütlenmeye davet etti<br />

26 Gelirlerde gerilemeye karşın<br />

otel dolulukları arttı<br />

28 Turizm meslek değildir!<br />

30 Dorak, yeni hizmet binasını açtı<br />

32 Osman Budak: Turizmde Avrupa<br />

pazarında kayıp sürüyor<br />

34 Turist sayısında Rusya etkisi<br />

36 Albert Yalman: Kahveniz Türk mü,<br />

Yunan usulü mü olsun?<br />

38 Ağaç ev turizmi hızla<br />

yükselişteyken, siz de<br />

yükseklere çıkın<br />

40 Gülşah İslamoğlu: Münferit tatile<br />

giderse<br />

42 Türk dizilerinin turizme etkisi<br />

şaşırtıyor<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

44 JW Marriott, DATİ Holding yatırımıyla<br />

İstanbul’a geliyor<br />

46 Hilton Garden Inn Türkiye’deki yeni<br />

otelini Ümraniye’de açtı<br />

48 Melek Lara Butik Otel kapılarını açtı<br />

50 Dedeman Tokat açıldı<br />

52 Corendon Airlines Avrupa’da yeni bir<br />

havayolu daha kurdu<br />

54 Dünyanın en büyük Hampton by<br />

Hilton oteli Berlin’de açıldı<br />

56 Dominik’e gezmeye gitti, ‘tik’<br />

ormanı kiraladı<br />

58 İstanbul Yeni Havalimanı 2018<br />

açılışı için anlaşmalara başladı<br />

59 La Sirena Alaçatı Alaçatı’da<br />

hizmete girdi<br />

60 Çin’in dev şirketi Wanda, Türkiye’ye<br />

Mar Yapı ortaklığıyla geliyor<br />

62 Hilton Dalaman Sarıgerme golf sahası<br />

için ilk kazmayı 2018’de vuracak<br />

66 Endüstriyel mutfakta bir kadın eli<br />

Nuray Kaya<br />

marka<br />

70 Marka ismini değiştiren Gazelle,<br />

“Lugga” adıyla üretimlerini sürdürüyor<br />

72 Adasan 2018’de yurt dışı<br />

mağazalarıyla ihracata oynayacak!<br />

74 Electrolux Profesyonel’den çok<br />

görkemli yeni ürün tanıtımları<br />

76 Arçelik-LG Klima Sanayi LG markasıyla<br />

da ticari klima üretecek<br />

marka güncel<br />

78 Sektör firmalarından kısa haberler<br />

etkinlik<br />

82 MICE’CILAR, I-MICE etkinliğinde<br />

buluştu<br />

şef’in gözünden<br />

84 Hakkıyla uluslararası şef:<br />

Tevfik Alparslan


98 84 116<br />

gastro güncel<br />

88 Gastronominin yıldızları GTD –<br />

KalDer modeli ile belirlenecek<br />

90 Güvenilir Eller projesinde, 1 yılda<br />

9.000 şef gıda güvenliği eğitimi<br />

almaya başladı<br />

92 Hilton’dan <strong>2017</strong>’nin Gurme<br />

Destinasyonları<br />

94 Dünya İslami Gastronomi Birliği<br />

İstanbul’da kuruldu<br />

95 Metro Toptancı Market GRI onaylı<br />

2016 Sürdürülebilirlik Raporunu<br />

yayımladı<br />

96 Türk Kahvesine UNESCO standardı<br />

geliyor<br />

gastro etkinlik<br />

98 Gastronomi Şehri Gaziantep’te<br />

“Mutfak Sanatları Merkezi” açıldı<br />

100 Türk ve dünya mutfağının<br />

lezzetleri Beyoğlu’nda buluştu<br />

101 Beyoğlu Gastronomi Festivali’nde<br />

Barilla eşsiz lezzetleriyle İtalyan<br />

rüzgârı estirdi<br />

www.hotelrestaurantmagazine.com<br />

102 Hellmann’s Sos Ailesi büyüdü<br />

gastro aktüel<br />

104 Gastronomi sektöründen kısa<br />

haberler<br />

hijyen<br />

110 El kurulamada kağıt havlu birinci<br />

sırada<br />

111 Yataklarda ve yatak örtülerindeki<br />

görünmez tehlike<br />

112 Sealed Air’in iş birimi Diversey<br />

Care otel ve hastaneleri<br />

Lejyonella’dan temizliyor<br />

113 M-iClean bulaşık makinesi ile<br />

mükemmel şarap keyfi<br />

fuar<br />

114 Ege Seramik İstanbul Yapı Fuarı’nı<br />

başarıyla tamamladı<br />

yeni mekan<br />

116 Antalya’ya Pablito ile Küba yazı<br />

geldi<br />

118 Watergarden İstanbul’dan Nostalji<br />

Sokağı<br />

120 Mentha@İstiklal Palas açıldı<br />

122 La Petite Maison İstinyepark markalar<br />

sokağında<br />

123 Türkiye’nin en inovatif restoranı Kayhan<br />

Köftecisi<br />

hotel-tech<br />

124 Ingenico’dan restoranlara tüm<br />

uygulamaları tek cihazda toplayan<br />

YazarkasaPOSlar<br />

126 Kurumsal ağlarda esneklik, kolay<br />

yönetilme ve güvenlik için “Auronet CAP”<br />

127 Konaklama sektöründe Zyxel ayrıcalığı<br />

ürünler<br />

128 Yeni ürünler


14<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

İSG’de yolcu sayısı nisan<br />

ayında %8 arttı<br />

Elde ettiği yolcu artış oranlarıyla sadece Türkiye’de değil yurt dışında<br />

da bugüne kadar birçok başarı elde eden İstanbul Sabiha Gökçen<br />

Uluslararası Havalimanı, <strong>2017</strong> yılında da aynı başarısını devam<br />

ettiriyor. Geçtiğimiz Nisan ayında havalimanından toplam 2 milyon 570<br />

bin 830 yolcu geçiş yaparken bu rakam geçen yılın Nisan ayına oranla<br />

yüzde 8 oranında artış gösterdi. Geçen yıl Nisan ayında bu rakam 2<br />

milyon 379 bin 229 olarak gerçekleşmişti. <strong>2017</strong> yılının ilk 4 ayında ise<br />

havalimanı, toplam 9 milyon 145 bin 306 misafire ev sahipliği yaptı.<br />

Geçen yıl aynı dönemde bu rakam 9 milyon 82 bin 134 olurken, ilk 4<br />

aylık yolcu artış oranı yüzde 1 oldu. Öte yandan bu yılın ilk 4 ayında dış<br />

hatlar yolcu sayısı 2.9 milyon olurken, iç hat yolcu sayısı ise 6.1 milyon<br />

olarak gerçekleşti.<br />

Skal International İstanbul,<br />

Mayıs ayı yemeği gerçekleşti<br />

Skal International İstanbul Kulübü tarafından her ay geleneksel olarak<br />

düzenlenen öğle yemeği 23 Mayıs Salı günü Mövenpick Hotel İstanbul Golden<br />

Horn’da üyelerin katılımıyla gerçekleşti. Skal İstanbul Kulübü yeni üyesi Vatel<br />

Uluslararası Turizm Okulu Genel Müdürü Ali Doğan Çamak’ın yemin töreninin<br />

de düzenlendiği yemekte konuşan Bahar Birinci: “Öncelikle size güzel bir haber<br />

vermek istiyorum. 28 Nisan Dünya Skal günündeki yemeğe katılan dostlarımız<br />

ile birlikte topladığımız bağışı burs fonuna ayrılması için ‘Uluslararası Skal<br />

Dernekleri Federasyonu’na (USDF) gönderdik. Buna ilave olarak 3 ayrı üyemiz<br />

de USDF Bodrum toplantısında toplam 6 öğrenci için burs bağışında bulundu.<br />

İstanbul Kulübü olarak bu sene Ömür Çağlar Burs Fonuna (OCBF) katkıda<br />

bulunarak ihtiyaç sahibi turizm talebelerinin eğitimlerine destek olmaktan<br />

mutluluk duyuyoruz.” dedi.<br />

TUYED Yönetimi güçlendirildi<br />

Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği’nin (TUYED) yönetimi, yeni<br />

genel sekreter ve iki başkan yardımcılığı göreviyle daha da güçlendirildi.<br />

TUYED’in 11’nci Olağan Genel Kurul Toplantısı’nda seçilen yeni yönetim,<br />

Taksim Ramada Hotel’de toplanarak aralarında görev dağılımı yaptı. Buna<br />

göre başkan Kerem Köfteoğlu ile sayman İsmail Toksoy değişmezken,<br />

Turizm Güncel’den Savaş Daş ve Turizm Ajansı’ndan Yılmaz Keleş başkan<br />

yardımcılığı görevini üstlendi. Derneğin genel sekreterliğine ise Hürriyet<br />

Gazetesi’nden Burak Coşan getirildi. TUYED’in diğer yönetim kurulu üyeleri<br />

ise şu isimlerden oluşuyor: Sayime Başçı (Sözcü), Hasan Arslan (Turizm<br />

Aktüel), Hatice Ünal Bilen (Hotel Restaurant & hi-tech dergisi), Özlem Kapar<br />

(Para/Turizm Günlüğü) Gönül Yıldırım (Kurumsal İletişim uzmanı).<br />

POYD İstanbul’dan otizm ile mücadeleye katkı<br />

GK Regency Suites Hotel ve POYD İstanbul ortaklığı ile düzenlenen sosyal sorumluluk projeleri bünyesinde; Liffo Spor ve Rekreasyon<br />

Merkezi öğrencileri 10 - 16 Mayıs <strong>2017</strong> tarihleri arasında Engelliler Haftası kapsamında GK Regency Suites Hotel’ de mesai yaptı. Otizmle<br />

mücadelenin önemini vurgulamak, otizm hastalarının ve bu konuda eğitim veren okulların ihtiyaçlarını gündeme getirmek ve farkındalık<br />

oluşturmak adına gerçekleştirilen projede otizmle mücadele eden öğrenciler otelin çeşitli departmanlarında başarı ile görev aldı. POYD<br />

İstanbul Y Kurulu Başkanı Muhammet Murat Cüntay ise POYD’un sektörel eksendeki misyonunun yanında sosyal sorumluluk noktasında da<br />

sorumlulukları olduğunu düşündüklerini ifade ederken, tüm sektörel sivil toplum kuruluşlarını da bu bağlamda sorumluluk almaya davet etti.


16<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Eser Hotel’den<br />

“en fit hediye”<br />

Babanıza sağlıklı bir yaşamın ilk adımını atması için değerli bir<br />

hediye vermek istemez misiniz? Eser Premium Hotel, Babalar<br />

Günü’ne özel iki farklı hediye alternatifi sunuyor. Sadece Babalar<br />

Günü’ne özel 6 aylık spor salonu üyeliklerinde %30 indirim olanağı<br />

sağlıyor. Ya da babanızı stresten arındırmak ve rahatlatıcı bir hediye<br />

vermek isterseniz masaj paketlerinde babalar gününe özel %10<br />

indirim olanağı sunuyor. Çünkü onu sevdiğinizi göstermenin en güzel<br />

yollarından biri sağlığını korumasına yardımcı oluyor.<br />

Hilton ParkSA İstanbul kapanıyor!<br />

Hilton Hotels yaptığı açıklamayla, Nişantaşı’nda bulunan Hilton ParkSA<br />

İstanbul’un 30 Haziran <strong>2017</strong> tarihinden sonra operasyonlarını durduracağını<br />

duyurdu. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Hilton ParkSA İstanbul’un<br />

seçkin bir iş ortağı olan sizleri otelimizin 30 Haziran <strong>2017</strong> tarihinden sonra<br />

operasyonlarını durduracağı konusunda bilgilendiriyor ve bu durumun yol<br />

açabileceği aksaklıklardan dolayı özürlerimizi iletiyoruz. Hilton ailesi olarak<br />

bu süreçteki önceliğimiz ileri tarihli rezervasyona sahip odalarımız ya da<br />

toplantı salonlarımızla ilgili misafirlerimizin herhangi bir sorun yaşamamaları<br />

ve İstanbul’da bulunan diğer Hilton Otelleri’nden birinde ihtiyaçlarına uyan<br />

konaklama hizmetine ulaşmalarıdır. Gelecek günlerde sizlerle iletişim kurarak<br />

Hilton Otelleri ile olan iş anlaşmalarınızın devamlılığının sağlanması için<br />

alternatifler sunacağız. Alınan bu kararın önümüzdeki aylardaki konaklama<br />

ya da toplantı organizasyon planlarınızı aksatmaması için tüm önlemlerin<br />

alınacağı yönünde sizi temin ederiz. Bugüne kadar devam eden işbirliğiniz, bize<br />

olan güveniniz ve desteğiniz için teşekkür ederiz.”<br />

Park Inn By Radisson<br />

Airport’a 5 yıldız belgesi<br />

11 Nisan <strong>2017</strong>– 25 Mayıs 2015 tarihinde Türkiye’nin ilk Park Inn oteli olarak<br />

açılan Park Inn by Radisson Istanbul Ataturk Airport, Kültür ve Turizm<br />

Bakanlığı tarafından 5 Yıldız belgesi almaya hak kazandı. Sürekli ve devam<br />

eden yeni yatırımlarla misafirlerine ‘Yüksek Kalite’ ve ‘Yüksek Misafir<br />

Memnuniyeti’ anlayışı ile ürün ve hizmetler sunan otel, bugüne kadar aldığı<br />

TripAdvisor Mükemmellik Sertifikası, HolidayCheck® Recommended Hotel<br />

Sertifikası (En çok tavsiye edilen otel) Yeşil Anahtar, Çevreye Duyarlı Tesis,<br />

Yeşil Yıldız ödül ve sertifikalar ile hizmet ve servis kalitesini ispatlamıştır.<br />

Bu ödüllerle birlikte Park Inn by Radisson Istanbul Ataturk Airport etkin<br />

yönetim, kaliteli hizmet çalışmalarının devamlılığına ağırlık vermiş ve 5<br />

Yıldızlı Tesis belgesine sahip olmuştur.<br />

Gelecek Turizmde diyorsanız sıra sizde<br />

Türkiye’nin en uzun soluklu sosyal sorumluluk projeleri arasında yer alan; Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı<br />

(UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığında yürütülen Gelecek Turizmde’ye başvurular başlıyor. Geleceğe değer katacak sürdürülebilir turizm<br />

projeleri, 28 Temmuz <strong>2017</strong> tarihine kadar www.gelecekturizmde.com adresine başvurabilecek. Türkiye’nin turizm potansiyelini ortaya<br />

çıkartmak, bu alanda istihdamı artırmak ve sürdürülebilir turizm projeleri ile yerel kalkınmaya destek olmak amacıyla başlatılan Gelecek<br />

Turizmde bu yıl 10. yılını kutluyor. 10 yılda Türkiye’nin dört bir yanından 13 sürdürülebilir turizm projesi desteklendi. Yeni dönemde de, üç<br />

sürdürülebilir turizm fikrine fon, eğitim, planlama, iletişim, danışmanlık ve teknik destek verilecek.


18<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Afrika pazarına ‘iş turizmi’ modeli<br />

Güney Afrika başta olmak üzere Afrika ülkeleriyle turizm ilişkilerinin<br />

hızlandırılması amacıyla tanıtım faaliyetlerini sürdüren Türkiye Otelciler Birliği<br />

(TÜROB), bu bölgeye yönelik ilginç tespitlerde bulundu. TÜROB, iş turizminin<br />

bu bölgeyi hareketlendirebileceğine işaret etti. Kısa bir süre önce Güney Afrika<br />

Cumhuriyeti’nin Cape Town şehrinde gerçekleştirilen WTM Afrika Turizm<br />

Fuarı sonrasında bir sonuç raporu hazırlayan TÜROB, fuar esnasında yapılan<br />

görüşmelerde, özellikle tekstil alanında ticaret yapabilmek amacıyla Türkiye ile<br />

bağlantı talepleri dikkat çekici olduğunu kaydetti. TÜROB raporunda, “Bu yönde<br />

düzenlenebilecek fuar, workshop, forum benzeri çalışmalar kıtayla olan iş turizmi<br />

hareketlerini canlandırabilir” önerisi yer aldı.<br />

Dünyada bir ilk: Down şefler işe başlıyor<br />

İstanbul Down Sendromu Derneği’nin önemli projelerinden olan Down Şefler<br />

Mesleki Eğitim ve İstihdam Projesi, 9 Mayıs Salı günü Sheraton Grand İstanbul<br />

Ataşehir otelinde gerçekleştirilen final gecesiyle tamamlandı. İstanbul Down<br />

Sendromu Derneği önderliğinde, Türkiye Aşçılar Federasyonu (TAFED), Tomurcuk<br />

Vakfı ve Kare Anaokulu iş birliği ile hayata geçirilen Down Şefler Mesleki Eğitim ve<br />

İstihdam Projesi ile Down Sendromlu bireylerin mutfak yeteneklerini ve beslenme<br />

alışkanlıklarını geliştirerek, şef olarak iş hayatına başlamaları ile toplumda birlikte<br />

yaşama kültürüne büyük bir etki sağlamayı hedefleniyor. Ayrıca projede “Down<br />

Şeflerden Tarifler” kitapçığı hazırlanıp başta Down Sendromlu bireyler ve aileleri<br />

olmak üzere tüm topluma sağlıklı ve temel beslenme rehberi sunulacak.<br />

Emirates Grubu, yılı 670 milyon dolar kâr ile tamamladı<br />

Emirates Grubu, havacılık ve seyahat sektörünün çalkantılı bir yıl geçirmesine<br />

rağmen üst üste 29. yılında da kâr ve istikrarlı bir büyüme elde ettiğini duyurdu.<br />

2016-<strong>2017</strong> mali yılında 670 milyon dolar kâr açıklayan Emirates Grubu’nun<br />

cirosu, geçtiğimiz yılki sonuçlara kıyasla %2’lik bir artış ile 25,8 milyar dolara<br />

ulaştı. Mali sonuçlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Emirates Havayolu<br />

ve Grubu Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Başkanı Şeyh Ahmed Bin Saeed Al-<br />

Maktoum, “2016-17 yılının bugüne kadar yaşadığımız en zorlu yıllardan biri<br />

olmasına rağmen Emirates ve dnata, kâr getirmeye ve büyümeye devam etti.<br />

Yıllar boyunca, iş kapasitemizi ve becerilerimizi geliştirmek ve marka itibarımızı<br />

yükseltmek için yatırım yaptık. Şimdi de bunun meyvelerini topluyoruz” dedi.<br />

8. Uluslararası Turizm Karikatürleri<br />

yarışmasında ödül Ukrayna’ya<br />

Teması “Turizmin Geleceği, Geleceğin Turizmi” olarak belirlenen<br />

8’inci Uluslararası Turizm Karikatürleri Yarışması’nda yetişkinler<br />

kategorisinde Ukraynalı karikatür sanatçısı Oleksy Kustovsky,<br />

gençler kategorisinde ise 10 yaşındaki Giray Mert Keçeci birinci<br />

oldu. Yarışma, 63 ülkeden 475 sanatçıya ait 920 eserin katılımıyla<br />

gerçekleşti. Uluslararası yarışmaya 63 ülkeden 475 karikatür<br />

sanatçısı toplam 920 eser gönderdi, bu eserler “yetişkinler” ve<br />

“gençler” olmak üzere iki kategoride değerlendirildi.


20<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

antre<br />

Hilton üst üste ikinci kez “Türkiye’nin En İyi İşvereni” seçildi<br />

Hilton, Great Places to Work tarafından üst üste ikinci kez “Türkiye’nin En<br />

İyi İşvereni” seçildi. Hilton ayrıca, “Farklı Kuşakların İşbirliği Özel Ödülü”ne<br />

de layık görüldü. Hilton Ortadoğu, Afrika & Türkiye, Türkiye Kıdemli İnsan<br />

Kaynakları Direktörü Koray Gençkul ise şöyle konuştu: “Great Places to Work<br />

Türkiye tarafından üst üste ikinci kez birinci seçilmekten mutluluk duyuyoruz.<br />

Bu başarımızın yanında “Farklı Kuşakların İşbirliği Özel Ödülü”nü almak ayrıca<br />

gurur verici. Hilton olarak ekip üyelerimiz gerçekleştirdiğimiz her şeyin kalbinde<br />

yer alıyor. Hilton’u en iyi işveren yapan üç ana önemli faktör bulunuyor: Harika<br />

bir çalışma ortamı, harika kariyer fırsatları ve ödüller. Bu faktörler dünyanın<br />

en misafirperver şirketi olmak yolunda ekibimizin arkasındaki en büyük gücü<br />

oluşturuyor.”<br />

Ayrıcalıklarla dolu<br />

“Mövenpick Aile” programı başladı<br />

Mövenpick Hotels & Resorts, ailecek çıkılan tatillerin stresini azaltmak ve tüm<br />

aile bireylerine konfor, eğlence ve mutlu anılar yaşatmak üzere tasarlanan<br />

Mövenpick Aile programını hayata geçirdi. Mövenpick’in dünya üzerindeki tüm<br />

otellerinde uygulanan, ebeveynlerin seyahat planlarını kolaylaştırmak üzere her<br />

detayın önceden en ince ayrıntısına kadar düşünüldüğü bu program; talep üzerine<br />

bebek ve çocuk ihtiyaçları servisi, sağlıklı ve eğlenceli çocuk menüleri, çocuk TV<br />

kanalları ve çocuk bakıcılığı servisi gibi aile dostu hizmetler ve aile odalarında<br />

indirimli konaklama imkanları sunuyor.<br />

MPI Turkey Chapter Marka Türkiye Konferansı’nda<br />

TİM- Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından 25-26 Mayıs <strong>2017</strong> tarihlerinde Lütfi<br />

Kırdar Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Marka Türkiye Konferansı’nda MPI<br />

Turkey Chapter yer aldı. Konferans kapsamında MPI Turkey Chapter standı açılarak<br />

MPI ve üyelik koşulları ile ilgili bilgi paylaşımında bulunuldu. İletişim, Reklamcılık,<br />

Etkinlik ve Sanayi sektöründen sektör başkanlarının ve önemli isimlerin olduğu<br />

Ali Kırca ile Marka Meydanı adlı oturumda MPI Turkey Chapter Başkanı ve Kalyon<br />

Turizm Grubu Genel Koordinatörü Elif Balcı Fisunoğlu da konuşmacılar arasında<br />

yer aldı. TIM Başkanı Mehmet Büyükekşi, yönetim Kurulu Üyeleri ve çok sayıda<br />

dinleyicinin takip ettiği oturumda Türkiye ve İstanbul markasına ilişkin görüş ve<br />

öneriler paylaşıldı. MPI Turkey Chapter İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı<br />

Bülent Ergan da konferansa ve oturumlara katıldı.<br />

Timur Bayındır<br />

“Yatırımcılar Diyarbakır’a geri dönecek”<br />

Türkiye’nin turizm başkenti Antalya, yeni sezona ICFAIRPORTS ve Rixos Hotels<br />

işbirliği ile düzenlenen ‘Yaza Merhaba’ etkinliğiyle hızlı bir giriş yaptı. Antalya turizm<br />

sektörünün en önemli iki markasının işbirliği ile gerçekleştirilen ve şehrin tanıtımına<br />

katkı sağlamayı hedefleyen etkinlikte özellikle ikili ilişkilerin düzelmesinin ardından<br />

Rus misafirler sıcak bir şekilde karşılandı. Etkinlikte Antalya Havalimanı 2.Dış Hatlar<br />

Terminali’nde bagaj alım salonu ve gelen yolcu çıkış kapısı önünde yaklaşık 40 bin<br />

yolcu karşılandı.


22<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem röportaj<br />

Bülent Akarcalı<br />

“Turizm 2020’de ancak toparlanır” dedi<br />

Sektörü örgütlenmeye davet etti!<br />

1990’lı yılların başında popülaritesi<br />

neyse şimdi de o! Yine çok dobra, net ve<br />

açıklamaları çarpıcı!<br />

Türkiye koşullarında bir olumsuzluk<br />

olmadığı takdirde turizmin en erken<br />

2020’de toparlanacağını kaydeden ve<br />

çıkış yolu olarak turizmde örgütlenmeyi,<br />

Hükümet nezdinde bütünleşmiş bir politika<br />

oluşturulmasını öneren Eski Kültür ve<br />

Turizm Bakanı Bülent Akarcalı’nın Türkiye<br />

turizmi ile ilgili detaylı tespit ve çözüm<br />

önerilerini bu röportajımızda bulabilirsiniz…<br />

Bülent Bey, Bakanlık<br />

yaptığınız 1991 de bir<br />

kriz yılıydı. Öncelikle<br />

şu anki krizi nasıl<br />

yorumluyorsunuz?<br />

1991, Körfez Savaşı nedeni<br />

ile en büyük krizin olduğu<br />

yıldı. Şu anki ise onun<br />

yanında basit kalır.<br />

Turizm meclislerinde ve<br />

ilgili toplantılarda hep<br />

bir turizmde politika<br />

oluşturamamaktan,<br />

güçlü bir master plan<br />

ortaya koyamamaktan<br />

şikayet edilir. Turizmin bir<br />

politikası yok mu sizce de?<br />

Turizmle ilgili kapsamlı ve<br />

tutarlı bir politika anlayışı<br />

1978- 1979’larda rahmetli<br />

Turizm Bakanı Barlas<br />

Küntay ile başladı. Bunu<br />

çok az insan bilir. Küntay o<br />

politikayı uygulayabilmek<br />

ve Dünya Bankası’ndan<br />

25 milyon dolar kredi<br />

almak için o zamanın<br />

başkanı McNamara’nın<br />

peşinden koşmuş, ikna<br />

etmek için ciddi paralar<br />

harcamış ve o parayla da<br />

Antalya’da başlatılan tüm<br />

turizm alt yapısı projesinin<br />

mimarı olmuştur. Bunun<br />

devamında rahmetli<br />

Turgut Özal ikinci önemli<br />

isim olmuştur. Özal,<br />

Küntay’ın Bakanlık<br />

yaptığı dönemde Devlet<br />

Planlama Müsteşarıydı.<br />

Dolayısıyla Turgut Bey, 12 Eylül’den sonra o<br />

projeleri devam ettiren kişi oldu. Başbakan<br />

olunca da söz konusu politikaların fiilen<br />

gerçekleşmesini sağladı. Peki neydi<br />

onlar? Türkiye’nin hiçbir yerinde olmayan<br />

bir alt yapıyı hiç olmazsa önce Antalya<br />

bölgesinde oluşturma projesiydi ilki. İşte<br />

bu sayede bölgedeki alt yapı sorunu bitmiş.<br />

Yani yolu, suyu, kanalizasyonu, elektriği,<br />

telefon hatları çekilmiş, etmiş. Bunların<br />

üzerine imalat yapılmaya hazır, yani tabağa<br />

konulmuş biftekler gibi turizm yatırım<br />

alanları ortaya çıktı. Sadece inşaat edilecek<br />

otel yerleri de değil, o otellere gelecek<br />

turistlerin alışveriş yapacağı, zamanını<br />

geçireceği mekanların oluşturulması<br />

da sağlandı. Belek ve Kemer’de olduğu<br />

gibi. İlave olarak bu alanların işletilmesi<br />

için de oteller arasında işletme birlikleri<br />

kuruldu, edildi. Bu bahsettiğim politika<br />

da Türkiye’deki turizm üst yapısının hızla<br />

gelişmesini sağladı.<br />

“90’dan sonra hep geçmişin mirası yendi”<br />

Bu arada tabii Türkiye’de yeni<br />

havaalanlarının inşaatı, Türk Hava<br />

Yolları’nın gelişmesi, vesairesi bu sürecin<br />

tam olarak gelişerek devam etmesini<br />

sağladı. Dikilen bu fidanlar 1990’lardan<br />

itibaren ciddi meyve vermeye başladı. Bu<br />

gelişmeler de 2015 yılına kadar devam etti.<br />

Ancak bu arada turizmde bu anlattıklarımın<br />

dışında 70’lerin sonunda başlayıp,<br />

80-90’larda kesinleşen uygulamalar<br />

haricinde sektöre yeni bir çehre, yapı,<br />

çeşitlilik getirmek için hiçbir çalışma<br />

yapılmadı, hep geçmişin mirası yendi.<br />

Ne oldu? Daha çok otel yapıldı, yeni<br />

havaalanları inşa edildi. Fakat turist halen<br />

aynı şekilde Türkiye’ye geliyor. Otobüse<br />

biniyor, otele gidiyor, yiyor, içiyor. Biraz sağ<br />

sola gidiyor o kadar! İstanbul’u ele alırsak,<br />

bir turistin bu güzide şehrimizde arada<br />

bir rehber-tur şirketi- seyahat acentesi<br />

olmaksızın kendi başına gelip, oteli kendi<br />

başına bulduğu, dolandırılmadan temiz<br />

bir taksiyle, az çok İngilizce bilen bir<br />

şoförle dolaşıp, veya ihtiyacı olan bilgileri<br />

bulabileceği bir toplu taşıma sistemiyle<br />

gezebileceği, ezilme korkusu yaşamadan,<br />

üzerinde yürüyebileceği bir kaldırım<br />

bularak yürüyebileceği, bulduğunda ayağını<br />

burkmadan adım atabileceği kaldırımlarda<br />

sağa sola bakabileceği bir ortam var mı?<br />

THY’yi dünyanın en iyi şirketleri arasına<br />

sokan Türkiye, dünyanın en büyük hava<br />

alanını inşa eden Türkiye, dünyada sayısını<br />

dahi şaşırdığımız miktarda hava alanı<br />

işleten Türk şirketleri var. Ama biz en iyi<br />

hava yolu şirketinden gelen, en iyi hava<br />

alanında ağırlanan turisti, hava alanının<br />

kapısında, fındık kadar bagajında, gaz<br />

tüpünden yer kalamamış, sakalı bir karış<br />

uzamış, doğru dürüst giyinmemiş, iki<br />

kelime İngilizce öğrenmeye gayret sarf


etmemiş bir şoföre emanet edip, ayda bir<br />

defa dahi koltukları silinmemiş, en ufak-en<br />

çürük arabaların içine sokup adeta korku<br />

filmlerindeki sahneleri bizzat yaşatıyoruz.<br />

Sultanahmet, Taksim’e gidecek turisti,<br />

TEM üzerinden götüreni şikayet edecek<br />

merci yok. Hep kitle turizmi. Neden? Çünkü<br />

kent kültürü gerektiren belirttiğim ve<br />

belirtmediğim daha çok husus eksik.<br />

İlk adımları başarıyla atılan süreç gelişen<br />

dönemde iyi yönetilemedi mi demek<br />

istiyorsunuz?<br />

Gelişmeler başarılı bir şekilde devam<br />

etti ama süreçte bir yenilik olmadı. Yani<br />

aynı model arabanın imalatının devam<br />

etmesi gibi. Şimdi Türkiye’de 1970’lerde<br />

imal edilen Renault ve Tofaşlar vardı.<br />

Bunlar 2000’li yıllara kadar aynen devam<br />

etti. Yeni teknolojik arabalar ise pazara<br />

daha sonra girmeye başladı. Maalesef<br />

turizmde teknolojimizi geliştiremedik.<br />

Hep aynı şeyler, birbirini taklit eden<br />

oteller, etkinlikler… Ne yazık ki ülkemize<br />

gelebilecek turistin, gelmeyen turistin<br />

hangi sebeplerle gelmediğini araştırıp,<br />

ziyaretlerini sağlayacak hiçbir çaba içine<br />

girmedik.<br />

Bunun sizce açıklaması ne olabilir?<br />

Kolaycılık diyorum ben. O da şuradan<br />

geliyor, Türk turizmcisi malını satmadı<br />

hiçbir zaman. Dışarıdaki tur operatörleri<br />

geldiler, satın aldılar. Sen oteli yapıyordun,<br />

“ben şu kadar fiyata kiralayacağım” diye<br />

kapıda bekleyen birisi vardı hep. Yurt<br />

dışında acente kurmaya, ufak da olsa<br />

tur operatörlüğüne soyunanlar oldu, bir<br />

iki istisna dışında, kalıcı ve sürekli bir<br />

yapı oluşamadı. Dolayısıyla ülkemize<br />

Batı’nın tur operatörleri hakim oldular.<br />

Bu da bizimkilerin işine geliyordu, hiçbir<br />

gayret ve para sarf etmeden otelleri<br />

doluyordu. Ne zamanki kriz Batı’nın el ayak<br />

çekmesiyle başladı şaşırıp kaldılar. Turizm<br />

sektöründekiler sanayide olduğu gibi<br />

ürünlerini dünyanın dört bir tarafına satmak<br />

çabasına girmediler. Almanya, Rusya<br />

gibi bir iki büyük pazarın esiri olduklarını<br />

düşünmediler. Oysa iyi bir iş adamı, varlığını<br />

bir iki büyük müşteriye bağlamaz, pazarınımüşteri<br />

sayısını arttırmak için uğraşır. Bir<br />

banka için yüz tane milyarlık müşteri yerine<br />

on bin tane on bin liralık müşteri portföyü<br />

çok daha az risklidir. Turizm sektörü bu<br />

kuralların dışında yaşadı.<br />

“Türkiye’deki acentalar geleni ağırlıyor,<br />

ortada başka bir şey yok”<br />

Türkiye’nin en büyük acentalarına bakın,<br />

başta ETS mesela, gazetelere bakıyorsunuz,<br />

dışarıdan Turist getirmek yerine çarşaf<br />

çarşaf ilanlarla yurt dışına gidecek turisti<br />

pazarlıyor. Yurt dışı ilanları çok olunca<br />

gazetelerde ki Seyahat ekleri de, ilan<br />

verenlerin talepleri doğrultusunda hep yurt<br />

dışına dair bilgiler röportajlar içeriyor.<br />

Türkiye’deki acentalar yurt dışından<br />

turist getiren acentalar değil, yurt<br />

dışına turist gönderenler. Ya da yurt<br />

dışındaki acentaların tur operatörlerinin<br />

gönderdiklerini burada ağırlayanlar. Geleni<br />

ağırlıyor, ortada başka bir şey yok.<br />

Setur da dahil olmak üzere Türkiye’ye<br />

turist getirmek için dışarıda çaba gösteren,<br />

doğru dürüst sermayesi olan kaç tane<br />

acenta var? Ya da yurt dışında Türkiye’ye<br />

turist getirmek için, Türk sermayeli ne<br />

kadar acentamız var? Ben yurt dışında<br />

Türkiye kökenli toplam 100 tane acenta<br />

olduğunu sanmıyorum? İkisi Fransa’da,<br />

beşi Almanya’da, 10 tanesi Rusya da, 3<br />

tanesi İngiltere’de bir acente zincirine sahip<br />

şirketimiz var mı? Bir iki tane teşebbüs oldu<br />

ama devam etmedi. Türk otel sahipleri,<br />

işletmecileri bu konuda hiçbir tedbir<br />

almadılar. 600 milyon dolara Antalya’da<br />

yapılan tatil köyü ve otel var. Bugünün<br />

parasıyla yapılamaya kalksa 700-800 milyon<br />

dolar eder. Otel harika ama yüzde 100<br />

dolu mu? Hayır! Oysa muazzam paralar<br />

harcandı. Biz verelim bir araya gelip kendi<br />

çıkarlarımız için müşterimizi kendimiz<br />

bulalım, ya da bu alanda var olan ciddi<br />

acentelere destek getirelim gayreti içinde<br />

de değiller. Varsa yoksa Ankara’nın ağzının<br />

içine bakıp, ağlayıp aman yardım et, teşvik<br />

ver, ucuz uçak sağla… Vesaire…<br />

“Bir krizde hemen çöktük, çuvalladık”<br />

İşte ben bu noktada her konuşmamda<br />

Türkiye İhracatçılar Meclisi’ni örnek<br />

veriyorum. Bakıyorsunuz turizmde bir<br />

krizde hemen çöktük, çuvalladık. Ne<br />

hükümet ne de sektör olarak kapsamlı<br />

bir politika ve uygulama geliştiremedik.<br />

Ama ihracatımıza baktığımızda Mısır<br />

pazarını kaybettik, İran, Suriye, Irak’ı<br />

kaybettik. Bir süre Rus pazarını kaybettik.<br />

Avrupa’da ekonomik krizden dolayı Avrupa<br />

yavaşladı. Ama ihracat hızını kaybettiyse<br />

de bazı aylar hariç hiç gerilemedi. Neden?<br />

Çünkü ihracatçı ilk günden beri kendi<br />

malını satmak için dünyada gitmedik yer<br />

bırakmadı. Malını satmak için karış karış<br />

dünyayı dolaştı, kendi pazarlarını yarattı.<br />

Daha sonra da bir araya gelip Türkiye<br />

İhracatçılar Meclisi’ni kurdu. Bununla<br />

beraber ihracatı geliştirecek kurumların<br />

ortaya çıkmasında Bakanlığı teşvik etti.<br />

Bakanlık da bu karşılıklı ilişkiyi görünce<br />

TURQUALITY yaratıldı, onun arkasından<br />

markalar oluşturuldu. KOSGEB’in dışarıya<br />

yönelik destekleri çıktı ve bugün kim ne<br />

derse desin ihracat krizden en az etkilenen<br />

sektörlerin başında geliyor. Türkiye’de şu<br />

an turizm sektörü malını satacak bir yapıya<br />

sahip değil. Ancak gelip alan olursa malını<br />

veriyor.<br />

“Turizmde ‘tek çatı’ya sahip olmayı<br />

maalesef Odalar Birliği önledi”<br />

Bu tespitleriniz için bir çözüm öneriniz de<br />

vardır elbette. Sektörün, İhracatçıları örnek<br />

alıp, TOBB’un anlaşılmaz ihtirasına gem<br />

vurup, tek çatı altında toplanması lazım.<br />

Bugün 30 bine yakın çeşitte ürün ihraç<br />

edebiliyorsak bunu Turizm de olan<br />

insanların kardeşleri olan diğer Türk<br />

işadamları yapabildiyse, aynı beceriye-azim<br />

ve iradeye sahip turizm sektörünü oluşturan<br />

iş adamlarımız da yapabilir. Aslında tek<br />

çatı altına toplanma girişimi yıllar önce<br />

oldu. Başaran Ulusoy Bey öncülüğünü yaptı<br />

ama maalesef Odalar Birliği son derece<br />

tekelci, son derece şarkiyatçı, son derece<br />

şahsi ve keyfi anlayışından ötürü yasanın<br />

çıkmasını önledi. Odalar Birliği Başkanlığı<br />

kendi süresini üçüncü defa uzatmak için<br />

Anayasa Mahkemesi’ne dahi tesir etti<br />

ama turizm sektörünün yapılaşması için<br />

“Hayır efendim ayrı bir şey olmasın, benim<br />

bünyemde olsun” şeklinde bir yanlışa<br />

yöneldi. Yanlıştan dönmek erdemdir.<br />

TOBB bu erdemi gösterecek basirettedir.<br />

Tenkit ayrı, yiğidin hakkını yiğide vermek<br />

ayrı bir şeydir. Yerli otomobil imalatına<br />

talip olan TOBB’un turizme çok ciddi<br />

katkıda bulunma potansiyeli vardır. Bu<br />

potansiyeli harekete geçirtmek gerekir.<br />

Bugün turizm sektörünün bir sorunu<br />

da, hemen hemen bütün Bakanlıkların,<br />

Belediyelerin, Odalar’ın turizm sektörü<br />

dışında ki herkesin, bu sektörün sırtına<br />

kene gibi yapışmış olmalarıdır. Oteller<br />

müşterileri için önemli bir alış yapıyorlar<br />

değil mi? Efendim bu tüccar alımı mıymış,<br />

bunun için ayrıca ticaret odalarına para<br />

ödenmesi gerekiyormuş, var mı böyle bir<br />

mantık? Yani bir maldan 10 kilo alırsanız bir<br />

şey yok, 100 kilo alırsanız Ticaret Odasına<br />

bir ücret ödeyeceksiniz. Dünyanın hiçbir<br />

yerinde böyle bir mantık yok. Bu mantık<br />

tekelci, başkasını sömürmek anlayışlı.<br />

Otel olarak belediyelere her ay yüklü çöp<br />

ve çevre parası ödüyorsunuz, vergilerinizi<br />

veriyorsunuz, Çevre Bakanlığı kalkıp işsiz<br />

çevre mühendislerine iş kapısı açmak<br />

için, 10 odalı otel dahil, yılda on binlerce<br />

lira yük getiren çevre mühendisi veya<br />

şirketini tutma mecburiyetini getiriyor.<br />

Turizm Bakanlığına danışmak nezaketinde<br />

dahi bulunmuyor. Türkiye ne zamandır<br />

Bakanlıklar bazında federal ülke oldur.<br />

Her Bakanlık ayrı telden çalıyor, ortaya<br />

da cümbüş değil, ses gürültüsü çıkıyor.<br />

Kaldı ki, bunlar çevrelerine çok dikkat<br />

eden tesisler, sen söylemesen de senden<br />

daha iyi bakıyorlar. Sen bunu nasıl mecbur<br />

kılarsın? Aldığın vergi karşılığında sen zaten<br />

hizmet vermek zorundasın. İş yeri sağlığı<br />

konusu da aynı haraç alma mantığıyla<br />

yürütülüyor. Hem işveren hem işçi zaten<br />

külliyetli miktarda SGK pirimi ödüyor. İlgili<br />

Bakanlık kalkıyor, “İş yeri sağlığı uzmanı<br />

tutacaksın diyor!” Peki ödenen SGK primleri<br />

ne işe yarıyor, sen Bakanlık olarak hizmet<br />

vermeyeceksen? Vergi ne için verilir?


Karşılığında hizmet almak için hem vergi<br />

alacaksın hem de bir sürü harç...<br />

Maliyenin, belediyelerin avuç içi kadar<br />

arazilerin kiralanması karşılığında<br />

aldıkları para miktarları utanç verecek<br />

boyuttadır. Neymiş efendim, adamlar<br />

para kazanıyormuş! Tabii kazanacaklar,<br />

kazansınlar ki vergi versinler, yeni<br />

yatırımlar yapsınlar, yeni istihdam<br />

yaratsınlar. Ama eski, köhne devletçi<br />

anlayış bürokrasiye öyle yerleşmiş ki,<br />

anlatmakla bitmez.<br />

“Ankara’nın turizmde bütünleşmiş bir<br />

politikası yok”<br />

Bunlara ilave olarak Ankara’da<br />

Bakanlıkların bir arada bir Hükümet olarak<br />

turizm konusunda bir bütünleşmiş politikası<br />

yok. Yani herkes Kültür ve Turizm Bakanlığı<br />

dışında turizmden bir şey kapma ya da<br />

turizme bir yükümlülük getirme peşinde.<br />

Tarım Gıda ayrı bir şey getiriyor, Sağlık<br />

ayrı bir şey getiriyor, İçişleri ayrı bir şey<br />

getiriyor. İçişleri tamam teröre karşı<br />

mücadele edecek ama “Gelen yolcunun<br />

adını bir saat geç verirsen şu kadar cezası<br />

olur” demek niye? Gelen sakıncalı ise zaten<br />

otele gelmez!<br />

Turizm bir sürü sektörün, başta kamu<br />

(devlet ve belediyeler) sırtına sülük gibi<br />

yapışıp kan yetine parasını emilen bir<br />

sektöre dönüştü. Ben Ankara’dan bir tek<br />

yetkilinin Taksim’deki otelleri gezdiğini<br />

sanmıyorum. Gittiğim zaman üzüldüm.<br />

Resmen otel kapısına zincir asılmış,<br />

kapatılmış. Bol bol konuşuyoruz… Halbuki<br />

uygulamaya gidildiği takdirde bu kriz<br />

kesinlikle aşılır. Şimdi hiç kimse oturduğu<br />

yerden senin malını satın almaz. Sen<br />

malının tanıtımını yapacaksın. Sürekli<br />

hatırlatacaksın. Karşı tarafın senin malını<br />

tanıması da yetmez. Hatırlaması gerekir.<br />

“İslam ülkelerini Türkiye’ye getirmek için<br />

bir programımız yok”<br />

Baktığımızda çok geniş ve yalnız Araplardan<br />

oluşmayan, Türklere sıcak ve yakın bir<br />

İslam dünyası var. Bu İslam dünyasının<br />

Türkiye’ye yönelik çok ciddi bir ilgisi var,<br />

Türkiye’ye geldikleri zaman kendilerini<br />

hem yabancı hissetmiyorlar. Endonezya,<br />

Malezya, Pakistan, Hindistan, Afganistan,<br />

İran ve bütün Türki Cumhuriyetlerden ve<br />

Balkanlar’dan oluşan bir dünya. Magreb<br />

ülkelerini katmıyorum, onlar Fransa’ya<br />

gidiyorlar. Peki bizim bu ülkelere yönelik<br />

onları ülkemize getirmek için özel bir<br />

programımız var mı, o da yok. Ben her<br />

defasında bunları söylüyorum, sektörden<br />

bir Allahın kulu da “Bülent Bey’in bu<br />

söyledikleri önemli, bir araya gelelim,<br />

bunları rapor yapıp Bakanlıkla görüşelim”<br />

dediği yok. Ben kendime pay çıkarmak<br />

için söylemiyorum. Benim gibi bu sektöre<br />

katkıda bulunabilecek çok sayıda insan<br />

var. Hindistan’da 200 milyon müslüman<br />

yaşadığını ve bunun en az 20 milyonunun<br />

önemli gelir sahibi olduğunu ve diğer<br />

ülkelerdeki benzer durumlarla birlikte<br />

İran’dan Endonezya’ya kadar yılda 20-<br />

25 bin dolar düzeyinde 100 milyonluk bir<br />

müslüman kütle olduğunu görüp neden<br />

buralara yönelmiyoruz?<br />

“Uzağa gittikçe alınan vergiler azalsın”<br />

THY’yi ele alalım, şu anda uçak biletlerinin<br />

üçte biri vergi. Ben diyorum ki, devlet<br />

THY’yi korumak için uçak biletindeki vergiyi<br />

mesafe arttıkça azaltsın. Yani Yunanistan’a<br />

gitmek için ödediğiniz 200 dolardaki vergi<br />

çok önemli olmayabilir ama Jakarta’ya<br />

giderken 250-300 dolara çıkan vergi payı<br />

azaltılmalı. Uçak başına para verme yerine<br />

uzağa gittikçe alınan vergiler azaltılması<br />

çok daha teşvik edicidir.<br />

“Rusya’dan üç milyon turist geleceğine<br />

İran’dan bir milyon gelsin yeter”<br />

İran bizim için en öncelikli pazar olmalıdır.<br />

Bir İranlı turist, bir Rus turistin harcadığının<br />

en az 3 mislini harcamaktadır. Nedeni ise<br />

basittir; İran’da yaşayamadığı Batı tarzı<br />

tatili burada yaşayabilmektedir. Bu tatilinde<br />

tadını çıkarmak için parasını kendi keyfine<br />

için bol bol harcar. Oysa Rus turistin<br />

böyle bir kaygısı ya da ihtiyacı yoktur. O<br />

en az masrafla tatil yapmaya gelir. Genel<br />

olarak söyleyeyim, Arap ülkeleri dahil,<br />

Doğu’dan gelen turist Avrupalı turistin<br />

en az üç mislini bırakıyor. Rusya’dan üç<br />

milyon turist geleceğine İran’dan bir milyon<br />

gelsin yeter. 500 bin gelsin de yeter. İranlı<br />

turistin ilginç bir yönü vardır. Gelirken en<br />

ucuz bilete bakıyor. Ama geldiği zamanda<br />

10 bin dolar harcayabiliyor. Bugün İran’la<br />

siyasi sıkıntılar varsa da hepsi rahat aşılır.<br />

Ben kendi başıma aşabileceğimi gördüm.<br />

Bir de şu var, İran’a kalkıp “Bana turist<br />

gönder” dersek bu oranın çıkarına uygun<br />

olmaz, yalnız benim çıkarıma olur. Ama<br />

biz de “İran’a senede 200-300 bin turist<br />

getireceğiz” dersem bu olur. ETS İran<br />

ile pazarlık yapabilir. Avrupa’ya turist<br />

gönderiyoruz. Avrupa’ya giden turist için<br />

harcadığımız paraya yazık.<br />

“Turizm sektörü örgütlense Ankara’ya<br />

talep etmez, talimat verir”<br />

Turizmciler için hep ağlıyor gibi bir<br />

izlenim söz konusu. Siz katılıyor musunuz<br />

bu düşünceye?<br />

Daha da ağlayacaklar. Hatta 2020’ye kadar<br />

ağlarlar. Çünkü sektörde irade yok. Devlette<br />

kendileri lehine bir irade görmeleri için<br />

kendilerinin önce ortaya bir irade koymaları<br />

lazım. Devlete gidip ağlıyorlar, o kadar.<br />

Koskoca sektör 500-600 milyon dolara otel<br />

yapıyor, Bir başkasını 250 milyon dolara<br />

satın alıp, üstüne bir o kadar para harcıyor.<br />

Sonra bu sektör devlete gidiyor, “Battım ben<br />

ne yapayım?” diyor! Bunun bir inandırıcılığı<br />

olur mu? Peki ihracatçı niye ağlamıyor?<br />

Onlar kendi söküğünü dikiyor da turizmci<br />

niye dikmiyor? Çünkü ihracatçı örgütlendi.<br />

Turizm sektörü örgütlenmiyor. Sektör<br />

örgütlense Ankara’ya talep etmez, talimat<br />

verir. Eskiden beri “Turizm Bakanlığı ricacı<br />

değil, icraatçı olsun.” Hayır efendim, sektör<br />

icraatçı olsun! Fransa’nın, Almanya’nın,<br />

Amerika’nın Turizm Bakanlıkları mı var?<br />

Gastronomiyi Fransa’da Bakanlık mı<br />

düzenliyor? Nerede bizim şirketlerimiz?<br />

Yani şimdi Doğuş Grubu yiyecek içecek<br />

sektörüne girdi, Doğuş Grubu’nda da bir<br />

sürü otomobil markası da var. Michelin gibi<br />

bir araba lastiği üreticisi dünya çapında<br />

gastronomi denetimleri, derecelendirmeleri<br />

yapıyor. Doğuş neden yapamasın? Nerede<br />

bizim firmalarımız? Hala milyar TL ye para<br />

demeyen firmalar, kişiler “Ankara şunu<br />

yapsın Ankara bunu yapsın” derdindeler.<br />

Ankara da bıktı, ne yapsın?<br />

Bu koşullarda turizmin gidişatını,<br />

yarınını nasıl görüyorsunuz? Son olarak<br />

değerlendirmelerinizi öğrenebilir miyim?<br />

Bir olumsuzluk olmadığı takdirde en<br />

erken 2020’de turizmde bir toparlanma<br />

bekliyorum.


26<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Gelirlerde gerilemeye karşın otel<br />

dolulukları arttı<br />

Paskalya tatili ve Ortadoğu pazarındaki canlılık Türkiye genelinde otel doluluklarını<br />

çift haneli artırdı. Özellikle İstanbul, yüzde 30’a yaklaşan artış yakaladı.


Konaklama sektöründe Nisan ayında<br />

Türkiye genelinde ve özellikle<br />

de İstanbul’da yaşanan doluluk<br />

artışı umut verirken, bu artışın henüz<br />

fiyatlara yansımaması dikkat çekiyor.<br />

Dünyanın önde gelen veri ve analiz<br />

şirketlerinden STR Global’in Türkiye<br />

Otelciler Birliği (TÜROB) için hazırladığı<br />

‘Nisan <strong>2017</strong> Ülke Performans Raporu’<br />

açıklandı. Buna göre, Türkiye’nin Nisan<br />

<strong>2017</strong> otel dolulukları, 2016 yılının aynı<br />

dönemine yüzde 15.7 artarak, yüzde<br />

61.2 olarak kaydedildi. Nisan 2016’da bu<br />

oran yüzde 52.9 olmuştu. Ocak-Nisan<br />

<strong>2017</strong> döneminde ise otel dolulukları<br />

yüzde 5.8 artışla yüzde 53.8 oldu. Bu<br />

doluluk artışı maalesef gelir artışı<br />

olarak karşılık bulamadı. <strong>2017</strong> yılı ilk<br />

dört ay oda gelirlerinde en büyük kaybı<br />

yaşayan ülke yüzde 23.3 düşüş ile Türkiye<br />

oldu. Average Daily Rate (ADR) olarak<br />

adlandırılan ortalama günlük satılan oda<br />

bedeli de 59 Euro’ya geriledi.<br />

İstanbul’da umut ışığı<br />

Son 1.5 yıldır turizmdeki sıkıntıdan<br />

en fazla etkilenen İstanbul’da doluluk<br />

artışı Nisan ayında yüzde 30’a yaklaştı.<br />

İstanbul’un Nisan 2016’da yüzde 50.6<br />

olan doluluk oranı, Nisan <strong>2017</strong>’de<br />

yüzde 27.9 artarak, yüzde 64.8 olarak<br />

ölçüldü. Bu artışa rağmen İstanbul,<br />

Nisan <strong>2017</strong>’de ortalama günlük<br />

satılan oda bedelinde (ADR) yüzde<br />

29.8 ve toplam oda sayısı üzerinden<br />

odabaşı elde edilen gelirlerde<br />

(RevPAR) yüzde 10.2 düşüş ile en<br />

büyük gelir kaybı yaşayan Avrupa<br />

destinasyonu olmaktan kurtulamadı.<br />

İstanbul’da Nisan ayında ortalama<br />

günlük satılan oda bedeli 78.5 Euro<br />

oldu. Nisan 2016’da bu rakam 111.9<br />

Euro olmuştu. Toplam oda sayısı<br />

üzerinden odabaşı elde edilen gelirler<br />

ise 50.9 Euro olarak ölçüldü. Nisan<br />

2016’da 56.6 Euro olmuştu. Ocak–<br />

Nisan <strong>2017</strong> döneminde ise doluluk<br />

oranı Ocak-Nisan 2016’ya göre yüzde<br />

49.9’dan yüzde 53.5’e yükselirken;<br />

ortalama günlük satılan oda bedeli<br />

96.3 Euro’dan 71.5 Euro’ya, oda başı<br />

elde edilen gelir 48.0 Euro’dan 38.2<br />

Euro’ya geriledi.<br />

Avrupa’yı geri kazanmalıyız<br />

Nisan ayı rakamlarını değerlendiren<br />

TÜROB Başkanı Timur Bayındır,<br />

Paskalya tatili ve Ortadoğu<br />

pazarındaki hareketlilik sebebiyle<br />

Nisan <strong>2017</strong>’de doluluk oranlarında<br />

artış gözlemlendiğini belirterek, “Bu<br />

artışın, özellikle İstanbul’da yüzde<br />

30’lara yaklaşması tabii ki moral<br />

verici oldu. Ancak gelirlerdeki düşüş<br />

trendinin devam etmesi, iş hacminin<br />

azalmasıyla rekabet koşullarının<br />

zorlaşması ve buna bağlı olarak<br />

fiyat politikalarında yapılan zorunlu<br />

düzenlemelerin, kısa vadede gelir<br />

yükselişi yaşanamayacağına işaret<br />

ediyor” dedi. İlk dört ayda, Avrupa<br />

pazarı içerisinde, gelirlerinde çift haneli<br />

düşüş yaşayan tek ülkenin Türkiye, tek<br />

destinasyonun ise İstanbul olduğuna<br />

işaret eden Bayındır, “Dolayısıyla, her<br />

zaman altını çizdiğimiz üzere doluluklar<br />

artabilir, Türkiye turizmde bir markadır<br />

ve turistlerin vazgeçebileceği bir<br />

destinasyon değildir. Ancak nitelikli iş<br />

hacmini geri almamız yani gelirlerimizde<br />

pozitif etkileri görmemiz zaman alacaktır”<br />

diye konuştu.<br />

Antalya’da fiyatlar kımıldadı<br />

Öte yandan Antalya’da Nisan <strong>2017</strong><br />

otel dolulukları bir önceki yılın aynı<br />

dönemine kıyasla yüzde 8.8 artarak<br />

yüzde 57.8 oldu. Nisan 2016’da bu oran<br />

yüzde 53.1 olmuştu. Antalya’da Nisan<br />

<strong>2017</strong>’de günlük satılan oda bedeli 50.9<br />

Euro olarak, Nisan 2016’ya göre yüzde<br />

5.2 düşüş gösterdi. Nisan 2016’da bu<br />

rakam 53.7 Euro olmuştu. Toplam oda<br />

sayısı üzerinden odabaşı elde edilen<br />

gelirlerde ise geçen yıla oranla yüzde<br />

3.1’lik bir artış yaşandı ve 29.4 Euro<br />

olarak ölçüldü. Nisan 2016’da bu rakam<br />

28.5 Euro olmuştu. Ocak–Nisan <strong>2017</strong><br />

döneminde ise doluluk oranı Ocak-Nisan<br />

2016’ya göre yüzde 48.2’den yüzde 54.0’a<br />

yükselirken; ortalama günlük satılan oda<br />

bedeli 57.0 Euro’dan 49.2 Euro’ya, oda<br />

başı elde edilen gelir ise 27.8 Euro’dan<br />

26.6 Euro’ya geriledi.<br />

Ankara azaldı<br />

Ankara Nisan <strong>2017</strong> otel dolulukları bir<br />

önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde<br />

4.7 azalarak, yüzde 59.1 oldu. Geçen yılın<br />

Nisan ayında bu oran yüzde 61.9 olmuştu.<br />

Ortalama günlük satılan oda bedeli 61.6<br />

Euro olarak, 2016’ya göre yüzde 28.8<br />

düşüş gösterdi. Nisan 2016’da bu rakam<br />

86.4 Euro olmuştu. Toplam oda sayısı<br />

üzerinden odabaşı elde edilen gelirlerde<br />

ise geçen yıla oranla yüzde 32.1 düşüş<br />

yaşandı ve 36.3 Euro olarak ölçüldü.<br />

Nisan 2016’da bu rakam 53.5 Euro<br />

olmuştu. Ocak–Nisan <strong>2017</strong> döneminde<br />

ise doluluk oranı Ocak-Nisan 2016’ya<br />

göre yüzde 57’den yüzde 58’e yükselirken;<br />

ortalama günlük satılan oda bedeli 78.5<br />

Euro’dan 62.3 Euro’ya, oda başı elde<br />

edilen gelir ise 44.7 Euro’dan 36.1 Euro’ya<br />

geriledi.


28<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Turizm meslek değildir!<br />

İstanbul Bilgi Üniversitesi, Bilgi Turizm Kulübü’nün düzenlediği “Diplomalı Turizm”<br />

konulu panelde konuşan turizm hukukçusu avukat İlker Ünseser, turizmin bir<br />

meslek olmadığını söyledi.<br />

Turizm Yazarları ve Gazetecileri<br />

Derneği (TUYED) Başkanı Kerem<br />

Köfteoğlu’nun yönettiği panele<br />

konuşmacı olarak, İlker Ünsever’in yanı<br />

sıra, Boğaziçi Üniversitesi’nden Dr.<br />

Özen Kırant Yozcu ve The Sofa Hotel’den<br />

Cantekin Temizer katıldı. Turizmin<br />

günümüzde son derece geniş bir alanı<br />

ifade eder hale geldiğine dikkat çeken<br />

Ünsever şöyle konuştu “Turizm artık<br />

tek bir sözcükle ifade edilemeyecek<br />

bir büyüklüğe ulaştı. Bundan dolayı<br />

‘turizmci’ diye ifade edilebilecek tek bir<br />

kavram, hele ki ‘turizmci’ kavramıyla bir<br />

mesleği tanımlamak olanaksızdır. Bir işin<br />

meslek olarak tanımlanması için zorunlu<br />

formasyon eğitimi, meslek örgütü,<br />

zorunlu meslek birliği üyeliği, meslek<br />

kurallarının varlığı gibi dört unsurun<br />

olması gerekiyor. Meslek, ücrete bağlı<br />

yapılan bir uzmanlık alanını ifade eder.”<br />

11 kişiden biri turizmde çalışıyor<br />

Dünyada istihdam edilen 11 kişiden<br />

birinin turizm alanında çalıştığını belirten<br />

Dr. Yozcu, diplomanın doluluğu ve<br />

diplomayı veren yerin önemli olduğunu<br />

vurguladı. “Turizm bir sermayedir”<br />

diyen Dr. Yozcu “Bu sermayeye yatırım<br />

yapmak, planlamak gerekir. Turizmdeki<br />

iş gücünün eğitimi çok önemlidir.<br />

Araştırmalar seyahat acentelerindeki<br />

çalışanların diğer sektörlere göre<br />

daha eğitimli, donanımlı olduğunu<br />

gösteriyor” dedi. The Sofa Hotel Genel<br />

Müdürü Temizer ise, turizmci olmak için<br />

tutkunun gerekliliğine vurgu yaptıktan<br />

sonra öğrencilere “Glokal olmanız lazım.<br />

Global olup lokal karar vermelisiniz.<br />

Kendinizi nasıl pazarlayacağınıza<br />

karar vermelisiniz. Donanımınızı<br />

artırıp, yurtdışında stajlar yapmaya<br />

çalışmalısınız” diye seslendi.<br />

Yönetmeliğe ek madde eklensin<br />

Konuşmacılar panelin ikinci turunda turizmde diplomalı çalışan sayısının artıracak önerilerini dile getirdi. Söz konusu öneriler<br />

başlıklar halinde şöyle özetleniyor:<br />

•Turizm bir meslek değildir ama olmalıdır.<br />

• Turizm Tesislerinin Belgelendirilmesine ve Niteliklerine İlişkin Yönetmeliğin 13’ncü maddesine ek fıkra eklensin.<br />

• Ek fıkra: “Turizm tesisleri, toplam personelinin yüzde 25’inden az olmamak üzere dört yıllık turizm işletmeciliği bölüm veya turizm<br />

fakültelerinden mezun olmuş personel istihdam ederler. Bu personelden Bakanlık tarafından veya bakanlıkçı yetkilendirilmiş<br />

mesleki dernek tarafından yapılan sınavda başarı kazanarak “Turizm Tesis Yoneticisi lisansı” almış en az iki personel turizm tesisi<br />

yetkili yöneticisi olarak belirlenip Bakanlık tarafından tesis dosyasında kayıt altına alınır. Bu personele ilişkin görev ve<br />

sorumluluklar ayrıca yönetmelikle düzenlenir” şeklinde olsun.<br />

• Turizm talebi fiyat arttırarak değil, kaliteyi verilen bir hizmeti zenginleştirerek yapılsın.<br />

• Sektörde istihdam edilen alaylıların da eğitilerek sertifika sahibi olmaları sağlansın.<br />

• Bakanlık sertifikasyonla ilgili yaptığı çalışmadan tüm paydaşları haberdar edip görüşlerini alsın.<br />

• Staj yapacak olan öğrenciler stajyer dosyası/planlamasını talep etsin.<br />

• Turizm eğitimi verenler sektörle görüşmelerini hızlandırıp, eğitimlerini onların ihtiyaçlarına göre güncellesin.<br />

• Bir binayı turizm işletmesi yapan eğitimli personeldir. Bu personeli turizm sektöründe tutacak adımlar atılsın.


30<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Dorak, yeni<br />

hizmet binası<br />

açılışında<br />

turizmcileri<br />

ağırladı<br />

Dorak Holding’in yeni<br />

hizmet binasının açılışı<br />

nedeniyle turizm sektörünün<br />

önemli temsilcileri<br />

İstanbul’da bir araya geldi.<br />

Turizm sektöründe faaliyet gösteren<br />

Dorak Holding’in İstanbul’daki yeni<br />

hizmet binasının açılışına Türkiye<br />

Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB)<br />

Başkanı Başaran Ulusoy, TÜROB<br />

Başkan Yardımcısı Müberra Eresin,<br />

Dorak Holding Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Ahmet Serdar Körükçü, Dorak Holding<br />

Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı<br />

Kaplan Tan, İstanbul’daki beş yıldızlı<br />

otellerin yöneticileri, tur rehberleri ve<br />

MICE acentelerinin temsilcileri katıldı.<br />

Açılış, Cağaloğlu’nda İstanbul’un eşsiz<br />

manzarası eşliğinde gerçekleştirildi.<br />

Ahmet Serdar Körükçü ve Müberra<br />

Eresin, 2016 ve <strong>2017</strong> yılı için turizm<br />

sektörü hakkında değerlendirmelerde<br />

bulundu.<br />

Körükçü: ‘’Uzak Doğu’yu Türkiye<br />

üzerinden Avrupa’ya taşıyoruz’’<br />

Turizm sektörünü değerlendiren Dorak<br />

Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet<br />

Serdar Körükçü, <strong>2017</strong> yılının, 2016 yılına<br />

göre çok iyi başladığını söyledi. İlk 5<br />

ayda yaklaşık yüzde 50 atış olduğunu<br />

söyleyen Körükçü, “İkinci yarıdan sonra<br />

inşallah bu sayı artar diye düşünüyoruz.<br />

<strong>2017</strong> yılı yüzde 50’lik bir yükselmeyle<br />

devam eder. Biz, 2014 yılının sonuna<br />

kadar sadece Türkiye destinasyonu<br />

ile çalışıyorduk. 2015 ve 2016 yılında<br />

Türkiye’de olumsuz şartlardan dolayı<br />

Avrupa’da Zürih merkez ofisimizi açtık.<br />

Ayrıca bu ay içerisinde, Çek Cumhuriyeti,<br />

İtalya, İspanya, Fransa’daki ofislerimiz de<br />

faaliyetlerine başlıyorlar. Uzak Doğu’yu<br />

Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyoruz.<br />

Aynı zamanda Avrupa’yı Türkiye’ye<br />

getiriyoruz. Karşılıklı böyle bir akım<br />

içinde devam ediyoruz. İnşallah sayılar<br />

artar. Türkiye’de istikrar, hem siyasi hem<br />

de ekonomik olarak devam ederse turizm<br />

rakamlarında çok iyi noktaya geliriz diye<br />

düşünüyorum’’ dedi.<br />

“Gelen turistten herkes<br />

faydalanıyor”<br />

Turizm alanında çok değişik sektörlerde<br />

olduklarını da belirten Körükçü,<br />

‘’Havacılık adına balon sektöründe varız.<br />

Mağazalar, restoranlarımız yer alıyor.<br />

Çok değişik destinasyonlarla değişik işler<br />

yapıyoruz. 2015 yılında Kapadokya Zelve<br />

Vadisi’nde ‘Zelve Mapping’e başladık. Yeni<br />

bir akım oldu ve ilgi artıyor. Katpatuka<br />

diye çamur banyosu yaptık, insanların<br />

ilgisini çektik. Değişik sektörlerde<br />

değişik yatırımlara devam ediyoruz.<br />

Bizim getirdiğimiz bilhassa Uzak Doğulu<br />

misafirlerimizden ülkemizin boyacısı,<br />

paşmina satan esnafı ve dondurma<br />

satan esnafına kadar tüm bölgeler her<br />

yönüyle faydalanıyor. A’dan Z’ye herkes<br />

bu turizmden faydalanıyor diyebiliriz’’ diye<br />

konuştu.<br />

Eresin: ‘’<strong>2017</strong>’den daha<br />

ümitliyiz’’<br />

2016 yılında dünyada hem siyasi hem de<br />

ekonomik krizler yaşandığını hatırlatan<br />

TÜROB Başkan Yardımcısı Müberra<br />

Eresin de, ‘’2016 beklentilerimizin çok<br />

altında geçti. <strong>2017</strong>’den daha ümitliyiz”<br />

dedi. Eresin, turizm sezonunun yavaş<br />

yavaş açılmaya başladığını belirterek<br />

şöyle devam etti: “Arada bir takım krizler<br />

oldu. Onlar yavaş yavaş hallediliyor.<br />

Türkiye’nin <strong>2017</strong> yılını, 2016 yıldan<br />

daha iyi kapatacağını düşünüyorum.<br />

İstanbul’da yaz sezonu açıldı. Ramazan<br />

ayı genel olarak İstanbul’da çok hafif<br />

geçer. Ramazan ayıdan sonra bir hareket<br />

bekliyoruz.’”


32<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Osman Budak<br />

“Turizmde<br />

Avrupa<br />

pazarında kayıp<br />

sürüyor”<br />

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve<br />

Antalya Milletvekili Çetin Osman<br />

Budak, Ocak-Nisan dönemi turizm<br />

verilerini değerlendirdi. Türkiye’ye Ocak-<br />

Nisan döneminde gelen yabancı turist<br />

sayısında 2016’ya göre yüzde 1’lik (56<br />

bin 114) bir artış olduğunu kaydeden<br />

Budak, “Turizmde son iki yılda neredeyse<br />

ilk kez bir artış söz konusu. Dört ayda<br />

5.8 milyon yabancı turist gelmiş. Bu<br />

rakam hala 2015’in 1 milyon gerisindedir.<br />

Düşüşün durması önemli ama fiyatlarda<br />

ciddi bir kayıp var. 800 dolara kadar<br />

çıkan fiyatlar ilk çeyrek itibariyle 696<br />

dolara kadar inmiştir. Bu fiyatlarla<br />

ancak kayıp yıl olan 2016’nın rakamları<br />

yakalanabiliyor. Ayrıca 700 doların altına<br />

inmiş fiyatlarla, turizmcilerin, turizm<br />

emekçilerin kazanım elde etmesi, geçen<br />

yılın kayıplarını telafi etmesi mümkün<br />

değil” dedi.<br />

Avrupa kayıpta Turizm Bakanlığı<br />

seyrediyor<br />

Turizm rakamlarındaki toparlanmanın<br />

ağırlıklı olarak Rusya’dan gelen<br />

turistlerle sağlandığını, Avrupa<br />

pazarındaki kaybın ise devam ettiğine<br />

dikkat çeken Budak, Kültür ve Turizm<br />

Bakanlığı’nın ise Avrupa’ya yönelik<br />

hala etkin bir adım atmadığını kaydetti.<br />

Budak, “İlk 4 ayda Rusya’dan gelen<br />

turist sayısında 200 bin düzeyinde bir<br />

artış var. Ama Avrupa pazarındaki<br />

toplam kayıp yüzde 20 düzeyindedir.<br />

Almanya’dan yüzde 22, Hollanda’dan<br />

yüzde 25, Finlandiya’dan yüzde 46’lık<br />

kayıp söz konusu. Sadece Rusya<br />

pazarıyla turizm bağlı sektörler, borç<br />

batağından kurtulamaz. Bir an önce<br />

Avrupa Birliği ile ilişkilerin yeniden rayına<br />

oturtulması, Avrupa’nın etkin televizyon<br />

kanallarında imaj kampanyaları<br />

yürütülmesi, gelecek turistlere esnaf<br />

alışverişlerinde kullanılmak üzere 20-<br />

30 Euro’luk alışveriş çekleri verilmesi,<br />

alkollü içecekler üzerindeki vergilerin<br />

indirilmesi ve diğer desteklerin verilmesi<br />

gerekiyor. Bu konuda geçen yıldan<br />

beri uyarıyoruz ama Kültür ve Turizm<br />

Bakanlığı bir türlü rehavetten çıkamadı<br />

ve Avrupa’daki kayıpları seyrediyor.<br />

Rusya’dan gelen turist sayısındaki artış,<br />

sıkıntıyı perdeliyor ama sadece tek bir<br />

pazara ve ürüne dayanarak turizmde<br />

YILLAR<br />

ilerleme sağlanamaz. Bir an önce Avrupa<br />

geri kazanılmalı. Yoksa kaybeden Türkiye,<br />

turizm sektörü, turizm emekçileri ve<br />

esnaf oluyor. İstanbul’dan Kapadokya’ya,<br />

Antalya’dan İzmir, Muğla’ya kadar tüm<br />

sektörler kaybediyor” diye konuştu.<br />

DEĞİŞİM ORANI<br />

AYLAR 2015 2016 <strong>2017</strong> 2016/2015 <strong>2017</strong>/2016<br />

OCAK 1 250 941 1 170 333 1 055 474 -6,44 -9,81<br />

ŞUBAT 1 383 343 1 240 633 1 159 833 -10,32 -6,51<br />

MART 1 895 940 1 652 511 1 587 007 -12,84 -3,96<br />

NİSAN 2 437 263 1 753 045 2 070 322 -28,07 18,10<br />

MAYIS 3 804 158 2 485 411 -34,67<br />

<strong>HAZİRAN</strong> 4 123 109 2 438 293 -40,86<br />

TEMMUZ 5 480 502 3 468 202 -36,72<br />

AĞUSTOS 5 130 967 3 183 003 -37,96<br />

EYLÜL 4 251 870 2 855 397 -32,84<br />

EKİM 3 301 194 2 449 948 -25,79<br />

KASIM 1 720 554 1 353 280 -21,35<br />

ARALIK 1 464 791 1 302 157 -11,10<br />

TOPLAM 36 244 632 25 352 213 -30,05<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı<br />

verilerine göre Ocak-Nisan<br />

döneminde Türkiye’ye<br />

gelen yabancı turist sayıları<br />

şöyle:<br />

4 AYLIK TOPLAM 6 967 487 5 816 522 5 872 636 -16,52 0,96


34<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Turist sayısında Rusya etkisi<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından açıklanan yabancı<br />

turist sayısı Nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre<br />

yüzde 18,10 oranında artış gösterdi.<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından<br />

nisan ayında ülkeye giriş –çıkış<br />

yapan turist sayısı açıklandı. 2016<br />

yılının ikinci yarısından itibaren azalan<br />

yabancı turist sayısı, yılın ilk yarısı<br />

sonlanırken yükseliş eğiliminde yer<br />

alıyor. Özellikle <strong>2017</strong> yılına baktığımızda<br />

ilk 4 ayda sürekli artış eğiliminde olan<br />

yabancı turist girişleri dikkat çekiyor.<br />

Nisan ayı yabancı turist girişleri geçen<br />

yılın aynı ayına göre yüzde 18,10 oranında<br />

artış gösterdi. Nişantaşı Üniversitesi<br />

Bankacılık ve Sigortacılık öğretim<br />

görevlisi Kutay Gözgör, Rus turist<br />

sayısının yüzde 485 artış göstermesinin<br />

turist sayısında etkili olduğunu ifade etti.<br />

Gözgör, Rusya ile normalleşen ilişkiler<br />

sonrası turist sayısının önümüzdeki<br />

süreçte artmaya devam edeceğini<br />

sözlerine ekledi.<br />

Cari dengeyi destekler<br />

Mart ayında ülkemize yaklaşık 1,5 milyon<br />

yabancı turist girişi gerçekleşirken, bu ay<br />

bu rakamın 2 milyonun üzerine çıktığını<br />

görüyoruz. Nisan ayında en çok ülkemize<br />

ziyarette bulunan turistler Almanya ve<br />

Rusya’dan gerçekleşti. Önümüzdeki<br />

dönemde de havaların ısınması ile yaz<br />

sezonunun başlaması, artış eğilimindeki<br />

yabancı turist girişlerini yukarı yönde<br />

desteklemeye devam edecektir. Döviz<br />

gelirine oldukça büyük katkı sağlayan<br />

yabancı turist girişleri, ülkeye daha<br />

fazla döviz girişi olarak yorumlanabilir<br />

ve gelecek dönemlerde bunun cari açığı<br />

olumlu yönde etkilemesini bekleyebiliriz.<br />

Bu bağlamda turizm verileri önümüzdeki<br />

süreçte takip edilmeye devam edecektir.


36<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem makale<br />

“Kahveniz Türk mü,<br />

Yunan usulü mü<br />

olsun?”<br />

Otelcilik Oyunu Yazarı / Turizmci<br />

Albert Yalman<br />

Ege sahilleri!...<br />

Tanrının dünyamızda bahşettiği cennet<br />

bölgelerden bir tanesi...<br />

Türkler ve Yunanlar bu bölgelere sahip<br />

oldukları için çok şanslılar. Bu coğrafyaya<br />

sahip olmak için muhakkak ki çok<br />

kanlar dökülmüştür tarih boyunca. Fakat<br />

bizler bu mirasa ve kültür zenginliğine<br />

günümüzde gereken değeri veriyor muyuz<br />

acaba?<br />

Her iki halk da Sami ırkından geliyor ve<br />

bu genetik benzerlik yaklaşık 1000 yıllık<br />

tarih ile perçinleşiyor. Sonuç ise tamamen<br />

kayda değer. Batıda Hristiyan Yunalılar ve<br />

Doğuda Müslüman Türkler...<br />

Yüzyıllardır kültürlerimiz öyle karışmış<br />

ki, bizim en büyük şehirlerimizden biri<br />

olan İstanbul’un esas Yunanca “şehre”<br />

anlamına geldiğini bile bilmemekteyiz.<br />

Aynı zamanda biz, tüm dünyanın “Greek”<br />

ve benzeri kelimeler ile adlandırdığı bu<br />

ulusa “Yunan” yani, 1000 yıllık atalarının<br />

dört büyük kavimlerinden biri olan<br />

“İonian” kaviminin adı ile hitap eden tek<br />

ülkeyiz.<br />

Her iki ulus da batan güneşe doğru<br />

sofra kurmaya bayılıyorlar. Bu bereketli<br />

topraklarından çıkan zeytinyağlılar,<br />

sebzeler ve meyveler damakları<br />

fethediyor. Denizden ne çıksa yenir bu<br />

bölgede. Hepsi birbirinden leziz. Aynı bitki<br />

örtüsü ile beslenen tüm et mahsulleri de<br />

mangalların değişilmez baştacıdır. Şarap<br />

ise bu yörenin güneşinin bereketidir<br />

yüzyıllardır. Ama bu coğrafyada sofranın<br />

tacı Rakı veya Uzodur. Kim ne derse desin<br />

tadı aynıdır ama herkes kendi malını över<br />

malum. İsimler ne kadar farklı olsa da,<br />

kahvenin adının Türk veya Yunan kahvesi<br />

olması kimsenin umurunda değil. Yemek<br />

sonrası kahveler yine de yudumlanılıyor.<br />

Madem bu kadar aynıyız neden bu kadar<br />

farklıyız aynı zamanda?<br />

Günümüz modern hayat stili yüzyıllardır<br />

süren ortak kültürü birbirinden ayırmış<br />

durumdadır. Kim neyi doğru ve yanlış<br />

yapmıştır? Bu yazımızda Ege Deniz’inin<br />

her iki yakasının turizm adına yaptıklarını<br />

mercek altına alıyoruz.<br />

Dünyanın hangi ülkesinde olursanız olun<br />

hiç bir sahil şeridi özelleştirilmez. Kanun<br />

bunu öngörür. Kimse bir koy veya sahili<br />

şahsi mülkiyeti yapamaz. Yunanistan’da<br />

da bu böyledir. Turistik oteller hep sahile<br />

bakan yolun karşı tarafında veya küçük<br />

turistik kasabaların bünyesinde yer alır.<br />

Gel gelelim ki, Türkiye’de sahil şeritleri<br />

ve koylar ne yazık ki halktan alınıp şahsi<br />

mülkiyet altına girebilmektedir. Bunun<br />

altında uzun dönemde aslında birçok<br />

zararı vardır.<br />

Yunanistan’da yerli ve yabancı turist<br />

istediği herhangi bir kumsalda hiçbir<br />

ücret ödemeden güneşlenebilir veya<br />

denize girebilir. Şezlong isterse makul<br />

bir ücret olan €2-3 ödeyerek kiralayabilir.<br />

Oteller sadece gecelemek için kullanılır.<br />

Türkiye’de ise büyük yatırımlarla bu özel<br />

kıyılara sahip olan yatırımcılar bir an<br />

önce yatırımlarının karşılığını alabilmek<br />

için kumsal girişlerine ücret uygularlar.<br />

Acılarını personele düşük maaş ve çok iş<br />

vererek çıkarmaya çalışırlar.<br />

Yine sahillerde bu sahilleri kiralayan fakat<br />

kapatmayan Yunan yatırımcılar “taverna”<br />

adı verdikleri küçük aile tipi restoranlarda<br />

müşterilerine ücretsiz şezlong da temin<br />

etmektedirler. Burada çalışanlar yazın<br />

okul harçlığı kazanmak ve tatil yapmak<br />

isteyen kızlı-erkekli genç Avrupalılar<br />

ve yörenin yerli halkıdır. Türkiye’de ise<br />

işler çok daha büyük oynar. Küçük aile<br />

şirketleri yerine büyük yatırımlı tek<br />

patronun altında çalışan asgari ücretli<br />

ve eğitimsiz bir sürü insan ekmek<br />

yemektedir. Hizmet personelinin %99’u<br />

erkektir.<br />

Yunanistan’da İngilizce bilen personel,<br />

Avrupa kültürünün etkisi olarak, sizlere<br />

teknik bir hizmet sunar. Standartlara<br />

önem verir fakat kişisel yardımları sizden<br />

esirger. Vazifesi olmayan konulara<br />

girmez. Türkiye’de duygusal hizmet ön<br />

plana çıkar. Kişisel çabalar ve yardım<br />

etme isteği Türklerin misafirperverliğinin<br />

tam bir göstergesidir. Yolda yol<br />

sorduğunuzda İngilizce bilmemelerine<br />

rağmen el kol hareketleriyle size<br />

yardımcı olmak isterler. Nitekim yaptığım<br />

motorsiklet seyahatlerinin birinde<br />

grubumuzdan motorcular düştüler<br />

(biz motorcular için olağan birşeydir).<br />

Türkiye’de olan kazada yerel halk hemen<br />

müdahale edip motoru kaldırdılar ve<br />

yardımcı oldular. Yunanistan’da ise gelip<br />

videomuzu çektiler ve sadece ambulans<br />

isteyip istemediğimizi sordular.<br />

Her iki ülke de her zaman ekonomik<br />

krizler içinde olduklarından dolayı<br />

Avrupa’da en ucuz tatil bölgeleri olmakla<br />

ün salmışlardır. Kendi yerli halkları<br />

dışında birbirileri ile en kaymak Avrupalı<br />

turisti kapmak için ezeli ve aynı zamanda<br />

da tatlı bir rekabet yaşanmaktadır. Her<br />

kesim ve gruptan turist, bu bölgenin<br />

huzur ve bereketine gelip tatil yapabilmek<br />

için bütün yıl boyunca çalışıp para<br />

biriktirirler. Yok erken rezervasyon, yok<br />

kampanyalar tüm dünyadaki turizm<br />

acentelerinin bu coğrafyaya turist<br />

getirebilmek için çabaları tüm yıl boyunca<br />

sürer.<br />

Yunanistan her ne kadar 3000 üzeri<br />

adası turistlerin ağzını sulandırsa da,<br />

Türkiye’deki cennet koylar da aşağı<br />

kalmamaktadır.<br />

Türkiye’de bulunan lüks ve devasa<br />

tesisler, daha önce hiç lüks hizmet<br />

almamış, özellikle orta gelir düzeyi olan<br />

Avrupalı ve yine özellikle çocuklu aileler<br />

için krallar gibi bir tatil sunmaktadır.<br />

Buralarda aldıkları “her şey dahil”<br />

hizmetler özellikle kısıtlı bütçeleri olan


ve çocukların güvenle otel içerisinde<br />

kurtlarını dökerek ebeveynlerin kafa<br />

rahat bir şekilde günde 5-6 kere sunulan<br />

açık büfeler ve ücrete tabi içkileri ile<br />

tüm yıl boyu özlemini duydukları güneş<br />

altında kestirirken huzur içinde bir tatil<br />

geçirmelerini sağlar. Gelen turistlerin bu<br />

tatil köylerinden çıkmalarına bile gerek<br />

yoktur. Açık büfelerde her şey boldur ve<br />

lezzetlidir. Bir haftalık bir tatilde turistler<br />

ortalama 5 kilo almış olarak dönerler.<br />

İşin acısı tüm kış bu kiloları vermeye<br />

çalışırken bir bakmış yaz gelmiştir yine.<br />

O kilolar bundan sonra hayatınızın bir<br />

parçası olarak devem edeceklerdir. Zaten<br />

otel kalma ve yeme/içme maliyetleri size<br />

cazip hale sokulmuştur. Bir nevi toptan/<br />

perakende arasındaki fiyat farkı gibi<br />

diyebiliriz.<br />

Öte yandan lükse önem vermeyen çılgın<br />

partilerde kurtlarını dökmek isteyen<br />

Avrupalı gençler Yunan adalarını tercih<br />

ettikleri görülmektedir. Buralarda oteller<br />

daha önce de belirttiğim gibi aile otelleri<br />

olup basit fakat her imkanı güvenle elde<br />

edebildiğiniz odalar sunarlar. Genelde<br />

sadece mütevazı bir kahvaltı sunulur.<br />

Zaten tüm turistler öğle ve akşam<br />

yemeklerini muhteşem “teberna (teverna<br />

okunur)”larda eşsiz Yunan müzikleri<br />

eşliğinde yerler. Yemekler muhteşemdir.<br />

Porsiyonlar kocamandır. Mezeler her iki<br />

tarafta da birbirinden lezzetlidir. Yemek<br />

sonrası meyve ve/veya kahve hatta Metaxa<br />

(yerli konyak) ikramları standarttır. İşin<br />

komiği yersiniz içersiniz ve fiyatlar çok<br />

caziptir. Başlangıç ve mezeler, ana deniz<br />

mahsulleri veya balık veya ızgara et,<br />

salatalar, içkiler, tatlılar ve ikramlar bir<br />

yana batan güneşin verdiği mutluluk dahil<br />

adambaşı €15-20 ödersiniz. Açıkçası bu<br />

kalite ve bolluk bu paralara yenebilirken,<br />

Türkiye’de ancak kebapçıda bir kebap,<br />

kutu içecek ve tatlı yer kalkarsınız.<br />

Bir diğer konu ise ulaşım. Yine turizm<br />

operatörleri yıl boyunca çok çalışırlar<br />

ve her iki ülkede de “charter” dediğimiz<br />

tatil ek seferleri uygularlar. Avrupa’da<br />

kendi şehrimizdeki yerel havaalanından<br />

bu cennet tatil beldelerine aktarma<br />

yapmadan direkt olarak uçma imkanı<br />

sağlamaktadırlar. Türkiye’de bu tesisler<br />

sizleri havaalanı-otel arası ücretsiz<br />

veya makul fiyatlar ile taşıma konforu<br />

getirirler. Yunanistan’da da yine her adada<br />

küçük ama Avrupa charter uçuşlarına<br />

elverişli hava alanları yine aynı konforu<br />

vermektedir<br />

Deniz yolu ise ayrıca çok gelişmiştir.<br />

Her iki ülke yapılan başarılı anlaşmalar<br />

sonrası kendi ülkesine gelen misafirlerini<br />

karşılıklı olarak günlük kültür turları ile<br />

birbirleri ile paylaşmaktadır. Aralarında<br />

kurdukları hızlı deniz taşımacılığı ile<br />

hem turistlere seyahat imkanı ile bu<br />

coğrafyayı daha iyi tanıma imkanı hem<br />

de yerel alışveriş bölgelerinin kalkınması<br />

için imkan sağlayarak birlikte başarılı<br />

bir politika sürdürmektedirler. Bunun<br />

dışında özellikle Yunanistan’ın kendi<br />

adaları arasında çok başarılı ve güvenli bir<br />

deniz ağı kurduğunu da ayrıca belirtmek<br />

gerekir.<br />

Bunlar tatilin her iki ülkede de hep güzel<br />

yanlarıdır. Bir de her iki tarafın da ayıpları<br />

ve yüz kızartıcı hikayeleri vardır.<br />

Malum Türkiye’de kocaman lüks otellerde<br />

çalışkan fakat eğitimsiz personel birçok<br />

hatayı adeta mıknatıs gibi çeker. Kendi<br />

müesseselerine zarar ve özellikle bol bol<br />

bardak kırma, yabancı misafir önünde<br />

anlamaz diye küfür dolu muhabbetler ve<br />

hatta aralarında bahşiş kavgaları, hijyen<br />

eğitiminin olmadığı için tüm hafta sıcakta<br />

aynı üniforma ile terlemek ve inanılmaz<br />

kötü koku yaymak, üzülerek belirtirim ki<br />

hırsızlık, yine anlamaz diye yabancı turist<br />

hanımlar hakkında rahatsız edici ifadeler<br />

kullanmak, yabancı dil bilgisi eksikliği,<br />

otelcilik eğitim eksikliği, acil durum<br />

ve ilk yardım bilgisizliği (malum büyük<br />

tesislerde her personel bunları muhakkak<br />

bilmelidir), düşük maaşların etkisi olarak<br />

kendini misafirlere acındırarak bir şeyler<br />

koparma çabası, ya da “o yasak bu yasak<br />

ama ben hallederim” diye rüşvete teşvik.<br />

Bunun dışında tesis olarak da “bu<br />

turist bir daha mı gelecek?” mantığı<br />

çerçevesinde ve maliyeti artık dip<br />

noktalara getirmek adına kışın avlanan<br />

yabani domuzların etlerinin “Bunlar nasıl<br />

olsa gavur, domuz yerler!” diyerekten<br />

kaçak ve kalitesiz etlerinin yemeklere<br />

karıştırma, son kullanma tarihleri yakın<br />

ürünleri ucuza mal edip kullanma,<br />

fabrikaların ikinci ve üçüncü kalite<br />

mallarını kullanmak da ayrıca sık sık<br />

duyduğumuz üzücü hadiseler.<br />

Bunun dışında tesis dışında turistleri<br />

rahatsız eden noktalar: Turistik belde,<br />

tarihi eser çevrelerindeki turiste “Hello<br />

My friend!”, “Excuse me!”, “One minute<br />

please (en popüleri bu)!” diyerek sözlü<br />

ve hatta fiziki tacizde bulunarak ısrarcı<br />

bir şekilde bir şeyleri zorla satmaya<br />

çalışmak, eşsiz güzelliklerin çöp<br />

yüzünden mahvoluşu, düzensiz yollar,<br />

kornalar, etrafta sadece erkek nüfusun<br />

olması, barlara bayansız girilememesi,<br />

güzelim sahillerin reklam içerikli<br />

ve kalitesiz şemsiye ve şenzloglar<br />

ile kötü görüntüye sebep olması,<br />

turistlere yapılan kazıklamalar, hile ve<br />

dolandırıcılıklar, hırsızlık, bayan turistlere<br />

elle sarkıntılık, taksilerin sadece yaz<br />

aylarında çalıştıklarından dolayı yakınarak<br />

fiyatlarının normal tarifenin iki katı<br />

olması, bozuk yollar...<br />

Yunanistan da bundan aşağı değil aslında:<br />

Otellerde malum tuvalet kağıtlarının<br />

kötü kanalizasyon alt yapısından dolayı<br />

tıkanmaması için sadece çöp kutusuna<br />

atılması ve oluşan kötü koku, giriş ve<br />

çıkışlarda sanki biraz da kasıtlı gibi<br />

gözüken inanılmaz yavaş pasaport<br />

kontrolleri, taksilerin sizi kazıklama<br />

çabaları, sahillerde sakin sakin yatarken<br />

dakika başı seyyar satıcılar ve ücretli<br />

masaj yapmak isteyen masörlerce<br />

rahatsız edilmek, genelde hoşgörülü<br />

olmalarına rağmen memnuniyetsizliğinizi<br />

belirtmeniz durumunda sizi alttan alması<br />

gerekirken sizinle münakaşa eden<br />

işletme sahipleri veya çalışanlar, adalarda<br />

polis güçlerinin olmayışı, dükkanların<br />

siesta saatlerinde kapalı olması,<br />

beklentinin altında hizmet de yine aynı<br />

şekilde üzücü.<br />

Sizlere bu yazdıklarım aslında her iki<br />

ülkede de yaptığım yaklaşık 15 yıllık<br />

tatil tecrübelerimden ibaret. Bunların<br />

arasında, motorsiklet ve yelken gezilerim<br />

de var. Özellikle eski bir otelci olmam ve<br />

otelcilik ile yazdığım kitap ve makaleler,<br />

seminerler vs. sonrası tatil olayına<br />

tamamen farklı bir gözlük ile baktığımın<br />

da altını çizersek aslında her iki ülkede de<br />

tatil yapmak olağanüstü güzel.<br />

Beni şahsen üzen en önemli nokta,<br />

ülkemizin makul seviyede olması<br />

gereken sosyalist bir çizgiden ayrılması<br />

ve yatırımlarımızı insan ve emeğe<br />

değil tesis adı altındaki betona yapmış<br />

olmamız. Ben tüm dünyada pek çok<br />

ülkede otelcilik yaptım ve bir o kadar da<br />

misafir oldum. İnanın dünyadaki otellerin<br />

“yılın personeli” listelerine baktığınızda<br />

hep Türk isimleri görürsünüz. Bizler çok<br />

çalışkan ve başarılı bir millet olmamıza<br />

rağmen maalesef yanlış politikalar üzere<br />

personele yatırım kayıp veya gereksiz<br />

olarak görülmektedir. Eğer bunu<br />

değiştirebilirsek inanın sektörün lideri<br />

olmamız an meselesidir.<br />

Tüm bu bilgiler ışığında, Ege sahilleri<br />

birer cennet olma özelliklerinden dolayı<br />

özellikle Avrupalı turistin gözbebeğidir.<br />

Hem Türkiye hem de Yunanistan’da tatil<br />

yapmak coğrafyanın ve yerel kültürün<br />

etkisi altında eşsizdir. Maalesef her iki<br />

ülkenin de mali sıkıntıları sonrası bu<br />

güzelliklere gölge düşmektedir ama<br />

sorunların adı konulduğu sürece çözümü<br />

yapmak kolaylaşır.<br />

Sevgiler...


38<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

1<br />

2<br />

4<br />

Ağaçlara<br />

5<br />

yükselin<br />

Ağaç ev turizmi hızla<br />

yükselişteyken, siz de<br />

yükseklere çıkın!<br />

Hayatı ‘yükseklerde’<br />

yaşamak: Hotels.com, ağaç<br />

ev konseptli otellere olan<br />

talebin neredeyse %30<br />

arttığını belirtti.<br />

7<br />

8<br />

Ağaç evlerin (%33), bir uzay<br />

gemisinde uyumaktan (%28),<br />

altından yapılmış bir otelde checkin<br />

yapmaktan (%24) veya bir buz otelde<br />

konaklamaktan (%23) daha popüler<br />

olmasıyla birlikte, Hotels.com konuklar<br />

tarafından sevilen en iyi konaklama<br />

seçeneklerini belirleyen Loved by Guests<br />

ödülünü kazananları açıkladı:<br />

1.Yüzen sonsuzluk havuzu<br />

Keemala – Tayland<br />

Bir uçurumun kenarında kendinize<br />

ait 30 metrekarelik bir sonsuzluk<br />

havuzunda dalış yapmak ister misiniz?<br />

Bunu, Phuket’e 40 dakika mesafede<br />

bulunan ve ayaklıklar üzerine inşa edilen<br />

muhteşem Bird’s Nest ağaç evlerinde<br />

yapabilirsiniz. Keemala, büyüleyici ve<br />

yemyeşil bir harikalar diyarıdır. Bu<br />

eşsiz villalarda, muhteşem bir yağmur<br />

ormanı manzarasına sahip devasa muson<br />

duşları ve bağımsız küvetler bulunuyor.<br />

Keemala’da ayrıca plaj, spa tedavisi, gün<br />

batımı kokteylleri ve şampanyalı piknikler<br />

gibi imkanlar da mevcut.<br />

2.Gökyüzündeki Stil<br />

Tree Hotel – İsveç<br />

Bir otel kapısını açmak yerine ona<br />

tırmandığınızı hayal edin! Tree Hotel,<br />

ilginç ve özel tasarıma sahip çevre<br />

dostu ağaç evleriyle stil olanaklarını<br />

yükseltiyor. Uzun çam ağaçları<br />

arasında bir Aynalı Küp, Kuş Yuvası veya<br />

UFO’da uyuduğunuzu düşünün! Ağaç<br />

evlerde bulunan özel dev hamaklar<br />

sayesinde yıldızları ve Kuzey Işıklarını<br />

seyredebilirsiniz. Misafirler, ağaç<br />

saunada rahatlama imkanı bulabiliyor,<br />

ev yapımı otantik İsveç yemeklerinin<br />

tadını çıkarabiliyor veya muhteşem<br />

manzaralar için İsveç’in Laponya bölgesi<br />

ve Lule Nehri’nin üstünden çelik halatla<br />

geçebiliyor.<br />

3.Ağaçlardan denize doğru<br />

sallanın<br />

Azulik - Adults Eco-Resort &<br />

Maya Spa, Tulum – Meksika<br />

İçinizdeki çocuğu serbest bırakın ve<br />

Tulum’un turkuaz denizinin üzerinde<br />

sallanın. Bunların hepsini bu lüks plajda<br />

bulunan ve yalnızca size özel villada<br />

yapın. Azulik, ünlülerle karşılaşılan<br />

önemli bir nokta fakat en çekici özelliği<br />

büyüleyici villaları. Bu ahşap konaklama<br />

yerlerinde muhteşem deniz manzaraları,<br />

dış mekanda mozaik küvetler, salıncaklı


3<br />

9<br />

6<br />

10<br />

bir teras ve asma Bali yatağı bulunuyor.<br />

Misafirlerimiz, sanatsal performansları<br />

izlerken Maya ormanının 12 metre üstüne<br />

inşa edilmiş Kin Toh restoranındaki 12<br />

yemekli tadım menüsü ile lüks yemek ve<br />

eğlencenin tadını çıkarabilir.<br />

4.Lüks hayat<br />

Four Seasons Resort – Kosta<br />

Rika<br />

Tepedeki bu vaha, Papagayo<br />

Yarımadası’nın altın plajlarına bakıyor.<br />

Gerçekten lüks olan bu tatil merkezi,<br />

deniz seviyesinin yaklaşık 100 metre<br />

üzerinde bulunuyor. Tatil merkezinin<br />

süitleri teknik olarak ağaç ev olmasa<br />

da büyüleyici orman kanopisinin içinde<br />

bulunuyor. Misafirlerimiz, 5 yıldızlı<br />

süitlerinde kokteyllerini yudumlarken<br />

ve güneşlenirken kendi özel atlama<br />

havuzlarının tadını çıkarabilir. Burada<br />

her gün farklı bir şekilde geçiyor.<br />

Misafirlerimiz golf sahasında stres<br />

atabilir, çocuklar ise bir doğa kampı<br />

macerasına çıkabilir. Otel bir gönüllülük<br />

programı düzenleyerek misafirlerimize<br />

bölgedeki okulları destekleme ve çevreyi<br />

koruma fırsatı da tanıyor.<br />

5.Gizemli kaçamak noktası<br />

Tsala Treetop Lodge,<br />

Plettenberg Bay - Güney Afrika<br />

Bu otel, Güney Afrika’nın tenha<br />

bölgelerinde, Garden Route’un kalbindeki<br />

ağaç tepelerde bulunuyor. Büyüleyici<br />

manzaraya ve gizemli bir çekiciliğe<br />

sahip ağaç ev süitler tam anlamıyla<br />

lüksün kelime karşılığı. Özel spa<br />

banyoları, şömineleri ve hatta sonsuzluk<br />

havuzları mevcut. Otel ayrıca, orman<br />

zemininin üzerindeki özel bir terasta<br />

eşsiz bir yemek deneyimi sunuyor.<br />

Burada gösterişli bir kahvaltı yapabilir<br />

veya öğle yemeğinizin tadını yavaşça<br />

çıkarabilirsiniz.<br />

6.Yüksek ada yaşamı<br />

Japamala Resort, Tioman Adası<br />

– Malezya<br />

Doğayı tekrar kucaklamak istiyorsanız<br />

burası kesinlikle gidilecek bir yer.<br />

Tioman Adası’ndaki ormanın alçak<br />

arazilerinde bulunan bu otele sadece<br />

tekneyle ulaşılabiliyor. Yürüme<br />

köprüleri, inanılmaz Güney Çin Denizi<br />

manzarasına sahip bu büyüleyici ağaç<br />

evleri birbirine bağlıyor. Modaya uygun<br />

şekilde kırsal bir tarza sahip olan<br />

Japamala, doğada yaşamayı seven fakat<br />

lüksten vazgeçemeyen misafirlerimiz<br />

için tasarlandı. Ağaçlardaki sıcak su<br />

havuzlarında rahatlayın, denizin üzerinde<br />

kıyıdan 100 metre uzaklıktaki restoranda<br />

yemek yemenin tadını çıkarın veya bir<br />

orman yürüyüşü yaparak en yakın köye<br />

ulaşın.<br />

7.Yalın ayak lüks yaşam ve yoga<br />

Aqua Wellness Resort –<br />

Nikaragua<br />

Nikaragua’nın Emerald Sahili’nin<br />

yemyeşil tropikal ortamında kendinizi<br />

dalga ve tropikal kuş sesleriyle uyanırken<br />

bulacaksınız. Buradaki ağaç ev villalarda<br />

atlama havuzları, dış mekanda Bali<br />

duşları ve her gece güneşin Pasifik’te<br />

batışını izlemek için mükemmel ve özel<br />

bir teras bulunuyor. Tatil merkezinde<br />

örme fenerlerin geceyi aydınlattığı bir<br />

sahil restoranı bulunuyor. Muhteşem<br />

orman manzarasına sahip, orman<br />

yüzeyinin üstünde bulunan bir terasta<br />

yoga dersleri veriliyor.<br />

8.Ağaç tepelerindeki huzur<br />

Silky Oaks Lodge Mossman –<br />

Avustralya<br />

Dünyanın en eski yağmur ormanlarından<br />

birinde gençleştirici bir spa deneyimi<br />

hayal edin. Mossman Nehri, Daintree<br />

Yağmur Ormanı ve Büyük Set Resifi<br />

kıyısındaki bu otelde, yağmur ormanı<br />

yolları, kristal su birikintileri ve küçük<br />

gölcüklerden oluşan bir plaj bulunuyor.<br />

Lüks ağaç evlerin büyük verandaları ve<br />

hamakları, yağmur ormanı kanopisinin<br />

kalbinde yorgunluğunuzu atmak için<br />

mükemmel. Misafirlerimiz, etrafı açık<br />

ağaç ev restoranında akşam yemeğinin<br />

tadını çıkarabilir.<br />

9.Arkansas Macerası<br />

Eureka Springs Treehouses –<br />

ABD<br />

Eğer gözden uzak ve romantik bir<br />

kaçamak noktası arıyorsanız gitmeniz<br />

gereken yer burası. Bu tatil merkezi,<br />

ilginç özellikleri ve eğlenceli ortamıyla<br />

adeta saklı bir cevher. Muhteşem bir<br />

yeşillikle çevrili ve yer temalı ağaç<br />

evler, sedir kütüklerin üstünde duruyor.<br />

Böylece misafirlerimiz, Venedik, New<br />

York, Santa Fe ve Paris temalı ağaç<br />

evlerde konaklayabilir. Ağaç tepesinde<br />

konaklamak size göre değilse hiç<br />

endişelenmeyin: Eureka Springs ayrıca,<br />

gizli geçitlere ve Jakuzi kulelerine sahip<br />

peri masalı kalelerinde konaklamalar da<br />

sağlıyor. Misafirlerimiz, büyülü kozalara<br />

benzeyen muhteşem hobbit mağaraları<br />

için bile check-in yapabilir<br />

10.Yağmur ormanında<br />

rahatlayın<br />

Daintree Eco Lodge & Spa -<br />

Avustralya<br />

Gerçekten rahatlatıcı olan bir yere<br />

giderek medeniyetten uzaklaşın. Ağaç<br />

ev tarzı odalarda doğayla iç içe olabilir<br />

ve Kuzey Queensland’in eski Daintree<br />

yağmur ormanları deneyimini tam<br />

anlamıyla yaşayabilirsiniz. Lüks villaların<br />

ağaç evlerinde sıcak su havuzları bulunur<br />

ve misafirlerimiz, yağmur ormanı<br />

lagünün üzerinde bulunan büyüleyici<br />

restoranda özel bir akşam yemeğinin<br />

tadını çıkarabilir.


40<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem makale<br />

Münferit tatile giderse!..<br />

Bilenler biliyor, ama bilmeyenler için bir<br />

kez daha söylemek istiyorum. Malum<br />

turizm ile ilgili olarak herkes elinden<br />

geldiğince yazıp çiziyor ve farkındaysanız<br />

10 kişi yazıyorsa bu yazılanların hepsinin<br />

ortak noktası “Turizm nereye gidiyor”<br />

yok efendim işte “Turizmcilerin hali ne<br />

olacak” “Geçen yıla ait ülkeye gelen<br />

turist sayısı ile bu yıla ait turist sayıların<br />

karşılaştırılması.”<br />

Bunlar tabii ki önemli konular ancak<br />

biz turizmciler biliyoruz ki bizim<br />

sektörde komik olaylar da oluyor. Ve<br />

artık birinin bu konulara el atması yani<br />

turizmin mizah yönünü el alıp, sizlerle<br />

paylaşması gerekiyordu. Ne yalan<br />

söyleyeyim, bunu da benden iyi kimsenin<br />

yapabileceğini düşünmüyorum.<br />

O yüzden sizlere önce “Turizmci<br />

kimdir?” sorusu ile giriş yapmak<br />

isterim.<br />

Bizler her ne kadar uzaktan bakıldığında<br />

sabahları denize sıfır masalarda<br />

kahvaltı, öğlenleri deniz, kum, güneş,<br />

akşamları da eller havaya şeklinde<br />

barlarda gibi görünsek de… İşin aslı öyle<br />

değil!<br />

Hani derler ya “Adı çıkmış dokuza,<br />

inmez sekize” diye, işte biz turizmciler<br />

aynen bu durumdayız. Her seferinde<br />

karşı tarafa “Yaa arkadaş, biz 7/24<br />

çalışıyoruz. Telefonlarımız hiç susmaz,<br />

çalan teli açmama gibi bir lüksümüz de<br />

yok” desek de kimse inanmaz!<br />

Neden? Çünkü Facebook’ta<br />

resimleri görüyor!<br />

Benim senin 10 dakikalık öğle yemeği<br />

arasında, yemek yerken çekmiş<br />

olduğumuz havuzun resmini, akşam<br />

iş çıkışı, çıkış kapısı güzergâhında<br />

Türk gecesi aktiviteleri önünden<br />

Turizmci Yazar<br />

.<br />

Gülsah , Islamoglu<br />

,<br />

geçerken “Türk Gecesi Vakti” diye<br />

çekmiş olduğumuz resmi görüyor!<br />

Sabah otele giriş yaparken X Otel’de<br />

diye otele ait koymuş olduğumuz bir<br />

görseli görüyor! Oysa bilmiyor ki bizler<br />

o resimden sonra direkt ofise, 4 duvar<br />

arasındaki masa başı işimize gidiyoruz.<br />

Sen işten çıktıktan sonra arabada müzik<br />

dinleyerek eve gidip, duşunu alır, TV<br />

açarsın. Bizler eve giderken kulağımızda<br />

kulaklık “O tarihe satma, odam kalmadı!<br />

Abi o fiyata da satılmaz, zaten biliyorsun<br />

fiyatlar da ortada…” yok efendim işte “<br />

Yavrum 4+1 standart odaya nasıl<br />

sokayım” diyerek eve gider, duş alır, TV<br />

açarız. (?)<br />

Sonra hoop, bir telefon!<br />

Oda patladı, x acenteden misafir<br />

geldi ama sistemde görünmüyor. Ne<br />

yapalım?<br />

“Al eve götür! Ver işte bir oda,<br />

sabaha bakarız…”<br />

Sonra sen izin gününde (haa bu arada<br />

çoğunuzun haftada 2 gün izni var,<br />

bizimse 1 gün) bütün gün dinlenip,<br />

sohbetler, kakara-kikiriler yaparken,<br />

bizler haftanın tüm günleri girdiğimiz<br />

sanılan denize haftada bir kere girerken,<br />

yine bir telefon! (Arayan kişi, bütün<br />

bir kış arayıp sormayan eş, dost ve<br />

akrabalardan biridir.) “Ya kanka, tatile<br />

geleceğiz sen bilirsin, nereye gidelim,<br />

ne yapalım? Bir el atsana!”<br />

Bütün bir hafta bunu yapmıyormuşuz<br />

gibi, bir de izin gününde çalışırız.<br />

Yiğitliğe de “bal” sürdürmeyiz, bir kere<br />

gazı aldık ya, bu iş bizden sorulur.<br />

Başlarsın şezlongda arkadaşa tatil<br />

araştırmaya. Halbuki sabahleyin<br />

“şezlongda deniz keyfi” diye resim<br />

atmıştık.<br />

Bir de neye ayar oluyorum biliyor<br />

musunuz? “Ya bir senin gibi iş<br />

bulamadık” cümlesine. O anda<br />

söyleyenin ağzına kürekle vurasım<br />

geliyor.<br />

Üniversiteye hazırlananlar oluyor;<br />

soruyorum: “Ne okuyacaksın?” Karşıdan<br />

gelen cevap “Turizm.” “Peki neden?”<br />

“Çalışmadan para kazanmak istiyorum.”<br />

İç sesim: “iyi, git de gör!”<br />

İki sezon önce ablamın oğlu yeğenim<br />

geldi. Tutturmuş “Ben turizm<br />

okuyacağım.” Annem uyarıyor “Oğlum<br />

evde bir tane turizmci var zaten, başka<br />

meslek bulamadın mı?” Dedim ki “Sen<br />

benimle yarın otele gel havuza girersin.”<br />

Ertesi gün havuzdan sonra ofise yanıma<br />

geldi. Epeyce bir süre diğer masada<br />

oturdu, nette takıldı. Akşam eve gittik.<br />

“Anneanne, ben düşündüm de başka<br />

bir meslek mi seçsem? Turizmden<br />

vazgeçtim.” Ne oldu o deniz, kum,<br />

güneşe?<br />

Ayrıca bir konu daha var. Misal bir<br />

doktora, başka bir doktorun adını verip<br />

“Bu işinde iyi midir? Tanıyor musun?”<br />

diye bir soru sorulduğunda, eğer<br />

tanımıyor ise tuhaf karşılanmıyor.<br />

Ama turizmci öyle mi? Ben Bodrum’da<br />

bir otele bakıyorum, adam bana<br />

Antalya’daki oteli soruyor “Bilmiyorum,<br />

şimdi ne yalan söyleyeyim” diyorum.<br />

Hemen “Sen turizmci değil misin?”<br />

Allah beni kahretsin, evet turizmciyim!<br />

Burada saatlerce yazabilirim, konu<br />

bitmez. O yüzden kısacası turizmcinin<br />

paylaştığı resimlere aldanmayın. Onlar<br />

filmin fragmanlarıdır. Asıl film “içerde”<br />

başlar!<br />

Ve gelelim, yıllardır misafirlerim ile<br />

birebir yaşamış olduğum diyaloglardan<br />

hatırımda kalan bir tanesine.<br />

Her şey dahil konsept mağduru<br />

çocuk<br />

Her şey dahil konsept çıktı çıkalı<br />

insanlar bir tuhaflaştı. Sevmedikleri,<br />

yemedikleri ne varsa otelde yemeğe<br />

başladılar. İnsanların, bir elinde ana<br />

yemek tabağı, aynı elin diğer ucunda<br />

meyve tabağı, diğer elde tatlı tabağı…<br />

Her şeyi aynı anda almaya çalıştılar.<br />

Halbuki her şey onlar içindi. Bitince<br />

yenileri konulacaktı. Ben dondurma,<br />

ücretsiz diye çocuğuna zorla dondurma<br />

yedirmek isteyen münferitler gördüm.<br />

— Oğlum, dondurma yedin mi? Çocuk:<br />

Hayır, yemeyeceğim.<br />

— Oğlum, ye biraz. Çocuk: Canım<br />

istemiyor anne! Yemeyeceğim işte.<br />

— Oğlum, zaten ücretsiz veriyorlar, ye<br />

işte.<br />

Sonuç mu? Çocuğun giderken<br />

bademcikleri şişmişti…


42<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gündem<br />

Türk dizilerinin turizme etkisi<br />

şaşırtıyor<br />

Son yıllarda ülkenin dünyaya tanıtılmasında önemli bir öge olarak görülen Türk<br />

dizileri hız kesmeden yurt dışına pazarlanmaya devam ediyor. Hem medya hem<br />

de hükümet kanadından Türk dizilerinin turizme etkisi fark edilirken, bu konuda<br />

çalışmalara hız verildi.<br />

Son yıllarda yurt dışına ihraç ettiği<br />

dizi sayısını arttıran Türkiye, altına<br />

imzasını attığı kaliteli yapımlarla<br />

dünyanın dört bir yanında adından<br />

söz ettirmeye devam ediyor. Özellikle<br />

Ortadoğu, Balkan ve Latin Amerika’da<br />

popüler olan Türk dizileri, izleyicide<br />

Türkiye’yi ziyaret etme isteği uyandırıyor.<br />

Medya Takip Merkezi (MTM) basında yer<br />

alan dizi sektörü haberlerini inceleyerek,<br />

yurt dışına ihraç edilen dizilerin turizme<br />

olan katkısını değerlendirdi. İşte<br />

araştırmanın detayları…<br />

140’tan fazla ülkede dizilerimiz<br />

izleniyor<br />

Türk dizileri, 5 yıl öncesine kadar 50’ye<br />

yakın ülkeye ihraç edilirken, son verilere<br />

göre 140’tan fazla ülkeye ulaşıyor.<br />

Medya Takip Merkezi’nin (MTM) Fransız<br />

İzleyici Araştırma Kuruluşu IPSOS’un<br />

çalışmasından derlediği bilgilere göre,<br />

2016 yılında Arap kanallarında 75 Türk<br />

dizisi gösterildi ve bundan 600 milyon<br />

dolarlık reklam geliri elde edildi. Türk<br />

dizileri çok geniş bir kitleye hitap ediyor<br />

ve ülkenin tanıtımında büyük rol oynuyor.<br />

Özellikle İstanbul Boğaz’ı ve çekimlerde<br />

kullanılan mekânlar izleyicilerin ziyaret<br />

etme isteğini arttırıyor.<br />

Dizi ihracatı hükümet meselesi<br />

oldu<br />

Geçtiğimiz günlerde katıldığı bir etkinlikte<br />

konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi<br />

Avcı, Rus Hükümeti’nin teklifi üzerine<br />

Ruslar ile ortak dizi ve film yapımı<br />

konusunda çalışmaların başladığını<br />

belirterek, Türk dizilerinin kendilerini<br />

şaşırtacak şekilde turizme anlamlı<br />

katkılar sunduğuna değindi. Ayrıca<br />

Hindistan ve Arap ülkeleriyle de ortak dizi<br />

yapılmasının gündemlerinde olduğunu<br />

söyleyerek, bu çalışmaları Bakanlık<br />

olarak son derece önemsediklerini iletti.<br />

Medyanın da gündeminde<br />

Medya Takip Merkezi’nin (MTM) yaptığı<br />

araştırmaya göre, dizi film sektörü yazılı<br />

basında 61 bin 991, görsel basında 4<br />

bin 444 ve internet medyasında 160 bin<br />

206 olmak üzere toplamda 226 bin 641<br />

habere konu oldu.


hotel restaurant<br />

44 & hi-tech<br />

JW Marrıott<br />

DATİ Holding yatırımıyla İstanbul’a geliyor<br />

Dünyanın önde gelen otel firmalarından Marriott International’ın lüks markalardan<br />

oluşan portföyünün bir parçası olan JW Marriott, İstanbul’da açacağı ilk ve çok özel<br />

tasarlanacak oteli için DATİ Yatırım Holding ile güçlerini birleştirerek bir ilke imza<br />

attı. DATİ Yatırım Holding A.Ş. tarafından 200 milyon dolarlık bir yatırım ile hayata<br />

geçecek olan otel İstanbul’a yepyeni bir soluk katacak.<br />

İstanbul’un turizm potansiyeline güç<br />

katacak yatırım hakkında bilgi vermek<br />

üzere Marriott International Avrupa<br />

Lüks Operasyonlardan Sorumlu Başkanı<br />

(COO) Satya Anand, Marriott International<br />

Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı<br />

Poğda Demircan, DATİ Yatırım Holding<br />

A.Ş. Yürütme Kurulu Başkanı Gökhan<br />

Kıran ve Dati Holding İştiraki olan Ataköy<br />

Otelcilik A.Ş Genel Müdürü Mehmet<br />

Culha’nın katılımıyla 10 Mayıs <strong>2017</strong> günü<br />

basın toplantısı düzenlendi.<br />

Kıran: “İstanbul’un kongre turizmine<br />

katkı sağlayacağımıza inanıyoruz”<br />

Sheraton İstanbul Ataköy Hotel’deki<br />

basın toplantısında konuşan DATİ Yatırım<br />

Holding A.Ş. Yürütme Kurulu Başkanı<br />

Gökhan Kıran, dünyanın en büyük otel<br />

zincirlerinden Marriott International ile<br />

önemli bir işbirliğine imza attıklarını<br />

kaydetti. İstanbul’u dünyanın önde<br />

gelen turizm merkezlerinden biri haline<br />

getirmeye büyük katkı sağlayacak<br />

“İstanbul Turizm Merkezi”ni yaklaşık<br />

500 bin metrekare bir alan üzerinde<br />

geliştirdiklerini hatırlatan Gökhan Kıran,<br />

JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />

Center’in projenin en önemli parçalarından<br />

birisini oluşturacağını kaydetti.<br />

Son dönemde yaşanan birtakım olumsuz<br />

olaylara rağmen İstanbul’un, dünyanın<br />

en iyi kongre şehirlerinden biri olma<br />

iddiasının her zaman sürdüğünün altını<br />

çizen Gökhan Kıran, yaptıkları yatırımın<br />

kentin kongre turizmine çok önemli katkı<br />

ve fayda sağlayacağını sözlerine ekledi.<br />

Culha: “Tüm ulaşım ağlarının<br />

omurgasında yer alacak bir yatırım<br />

gerçekleştiriyoruz”<br />

Dati Holding İştiraki olan Ataköy Otelcilik<br />

A.Ş Genel Müdürü Mehmet Culha da, JW<br />

Marriott’un İstanbul’da ilk kez hizmete<br />

girecek olan otelinin Deluxe Room,<br />

Club Room, Junior Suite, Club Suite,<br />

Executive Suite, Vice Presidental Suite ve<br />

Presidental Suite olmak üzere farklı oda<br />

tiplerinden oluşacağını belirtti. Otelde, 354<br />

adet Deluxe, 56 adet Suite, 39 adet Club<br />

oda bulunacağını kaydeden Culha, “Ataköy<br />

Marina’da denize sıfır konumda hayata<br />

geçecek olan projede 40 metrekareden<br />

250 metrekareye kadar farklı büyüklükleri<br />

bulunan şık tasarlanmış 449 adet oda yer<br />

alacak.” dedi.


Yatırımın tarihi İstanbul yarımadasına,<br />

iki kıtayı denizin altından birbirine<br />

bağlayan Avrasya tüneline ve Atatürk<br />

Havalimanı’na yakınlığının yanı sıra İTM<br />

projesi içindeki deniz otobüsleri iskelesi<br />

ve metro istasyonu ile tüm ulaşım<br />

ağlarının omurgasında yer aldığına dikkat<br />

çeken Culha, sıcak, samimi dekorasyonu,<br />

panoramik deniz ve marina manzarası ile<br />

Türkiye ve dünyadan seçkin misafirlerine<br />

unutulmaz İstanbul hatıraları<br />

yaşatacağını sözlerine ekledi.<br />

Satya Anand: “Zevk sahibi<br />

seyahatseverleri ağırlamak için can<br />

atıyoruz”<br />

JW Marriott Istanbul Hotel & Conference<br />

Center’in Avrupa’daki büyümekte olan<br />

lüks otel portföylerine katılımından<br />

dolayı mutluluk duyduklarını belirten<br />

Marriott International Avrupa Lüks<br />

Operasyonlardan Sorumlu Başkanı (COO)<br />

Satya Anand, “Otelin modern ve sofistike<br />

tasarımı ile JW Marriott imzalı hizmetin<br />

birleşmesi bu şehirde lüksü yeniden<br />

tanımlayacaktır. Dünyanın her yanından<br />

İstanbul’u ziyarete gelecek zevk sahibi<br />

seyahatseverleri, bu oteli ve bu karakterli<br />

şehri deneyimlerken ağırlamak için can<br />

atıyoruz”. dedi.<br />

Demircan: “Türkiye’ye yatırım yapmaya<br />

devam edeceğiz”<br />

Çok önemli bir ana tanıklık ettiklerini<br />

söyleyen Marriott International<br />

Geliştirmeden Sorumlu Başkan Yardımcısı<br />

Poğda Demircan, “Dünyanın en büyük<br />

otel firmalarından ikisi olan Marriott<br />

ve Starwood’un birleşmesi, Türkiye’de<br />

de 25 otelin, yatırımcı ve çalışanlarıyla<br />

birlikte aynı aile bünyesine katılmasını<br />

sağladı. Onlardan bir başkası da bugün<br />

burada hayata geçiyor. İstanbul Turizm<br />

Merkezi yeniden canlanırken, Sheraton<br />

ve JW Marriott markaları da aynı proje<br />

bünyesinde bir araya geliyor. İstanbul<br />

turizmine, özellikle de kongre turizmindeki<br />

potansiyeline duyulan güvenin tohumları<br />

işte burada atılıyor. İstanbul’un geleceğine<br />

duyduğu güven ve cesareti için DATİ<br />

Holding’e ne kadar teşekkür etsek azdır.<br />

Marriott International olarak biz de Türkiye<br />

turizminin hızlıca hakettiği günlerine<br />

döneceğine inanıyoruz ve Türkiye’ye<br />

yatırım yapmaya devam edeceğiz” dedi.<br />

Otelin projesinde Tabanlıoğlu imzası<br />

Türkiye ve Dünya’da önemli yapılara imza<br />

atan Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından<br />

projelendirilen JW Marriott İstanbul Hotel<br />

& Conference Center, otel bünyesinde<br />

yer alacak farklı büyüklüklerdeki 15 adet<br />

toplantı salonu ile kurumsal buluşmalara<br />

ev sahipliği yaparken, 650 metrekare<br />

genişliğindeki yüksek tavanlı ve son<br />

teknoloji ile donatılmış balo salonu ise<br />

600 kişi kapasitesi ile özel günlerde ve<br />

toplantılarda misafirlerini ağırlayacak.<br />

Otel, 80 metrekareden 650 metrekareye<br />

kadar toplamda 1400 kişilik misafir<br />

ağırlama kapasitesi ile tüm toplantıların<br />

vazgeçilmez adresi olacak.<br />

Otelde konaklayan misafirler, dilerlerse<br />

350 kişilik ana restoranda günlük lezzetleri<br />

tadabilecekler dilerlerse Fine Dining<br />

Restaurant’ta dünya mutfaklarından<br />

seçme lezzetleri deneyimleyebilecekler.<br />

Bunun yanı sıra otel kapsamında çok<br />

özel mimari ile öne çıkacak olan Lobby<br />

Lounge ve muhteşem bir manzaraya sahip<br />

bir de Roof Bar yer alacak. Eşsiz İstanbul<br />

manzarası, zengin barı, özel kokteylleri<br />

ve atıştırmalık lezzetleriyle şehrin en ilgi<br />

gören mekanlarından biri olacak olan<br />

JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />

Center hizmet kalitesi ile turizm’in önemli<br />

kentlerinden olan İstanbul’da kaliteyi<br />

yukarlara taşıyacak.<br />

Toplantı, konferans ve etkinliklerin<br />

vazgeçilmez adresi olacak<br />

JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />

Center hemen yanında bulunan Konferans<br />

Merkezi ise toplantılara özel tüm ihtiyaçlar<br />

düşünülerek inşa edilecek, büyük<br />

konferans ve etkinlikler için benzersiz bir<br />

seçenek sunacak. 1000 kişi kapasiteli 9<br />

adet toplantı salonu ve 2400 metrekare<br />

büyüklüğünde 2100 kişi kapasiteye sahip<br />

Konferans salonu da özel günlerinizin<br />

vazgeçilmez adresi olacak. İstanbul’da<br />

yapılacak büyük konferans ve kongrelere<br />

ev sahipliği yapmayı bekleyen JW Marriott<br />

İstanbul Hotel & Conference Center,<br />

otel bünyesinde bulunan 15 adet toplantı<br />

salonu ve konferans merkezinde bulunan<br />

9 adet toplantı salonu ile birlikte toplamda<br />

26 adet salon ve 4500 kişiyi ağırlayabilen<br />

konforlu ve şık salonlara sahip olacak.<br />

SPA Merkezinde Ailelere Özel VIP Suitler<br />

JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />

Center’ın SPA merkezi 3000 metrekare<br />

alan üzerine kurulacak. Konforlu masaj<br />

odaları sakin ve rahatlatıcı dinlenme<br />

alanları, yeni teknolojiler ile donatılmış<br />

fitness salonundan özel çalışma<br />

alanlarına, jakuziden buhar odasına,<br />

saunadan kar çeşmesine ve Türk<br />

hamamına kadar vereceği hizmetleriyle<br />

misafirlerine eşsiz bir deneyim sunacak.<br />

SPA ve masaj paket seçenekleri ile<br />

konuklarına benzersiz bir deneyimi<br />

yaşatacak JW Marriott İstanbul Hotel &<br />

Conference Center’ın SPA Merkezi, naif bir<br />

müzik, loş ışıklar ve huzur verici kokular<br />

eşliğinde, benzersiz duyguların kapılarını<br />

aralayacak, misafirlerine daha önce<br />

yaşamadıkları duyguları deneyimleme<br />

fırsatı verecek. SPA Merkezinde ayrıca<br />

çok özel tasarlanmış VIP Suit odalar<br />

bulunacak. VIP Suitler’de çiftlere özel<br />

masaj odası, hamam, jakuzi, sauna ve<br />

özel soyunma odaları ile SPA merkezinde<br />

bulacakları her hizmeti kendilerine<br />

ayrılmış olan bu özel suitlerde aileleri veya<br />

eşleri ile alma imkanı bulacaklar.<br />

Eşsiz konum ve kolay ulaşım imkânı<br />

JW Marriott İstanbul Hotel & Conference<br />

Center, Marmara Denizi kıyısında maviyle<br />

yeşilin buluştuğu bir noktada İstanbul<br />

Turizm Merkezi’nin kalbinde misafirlerini<br />

ağırlayacak. Otel, deniz otobüslerine<br />

yürüme mesafesinde yer alırken, yanı<br />

başında metro durağı bulunacak. Atatürk<br />

Havalimanı, İstanbul Fuar Merkezi’ne de<br />

yakın bir mesafede konumlanan otel, özel<br />

bir manzaraya sahip Ataköy Marina Mega<br />

Yat Limanı ile aynı alan içinde olacak.<br />

Bağlantılı otoyollara yakın konumu ve<br />

3’üncü Havalimanı’na da kısa mesafesiyle<br />

büyük ilgi görecek. Misafirler JW Marriott<br />

İstanbul Hotel & Conference Center’a<br />

diledikleri ulaşım imkânlarını seçerek<br />

kolayca ulaşabilecekler.


46<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Hilton<br />

Garden Inn<br />

Türkiye’deki<br />

yeni otelini<br />

Ümraniye’de açtı<br />

Hilton Garden Inn, Türkiye’deki<br />

en yeni oteli Hilton Garden Inn<br />

İstanbul Ümraniye’yi açtı. Tesis<br />

Hilton Garden Inn markasının<br />

Türkiye’deki on yedinci ve en<br />

büyük oteli olarak hizmet<br />

vermeye başladı.<br />

İstanbul’un yeni iş ve finans merkezi<br />

Ümraniye’de açılan Hilton Garden Inn<br />

İstanbul Ümraniye, iş amacıyla seyahat<br />

edenler için ideal konumda yer alıyor.<br />

Otelinin yakınında yer alan Üsküdar<br />

- Çekmeköy metro hattı Yamanevler<br />

İstasyonu’nundan Kız Kulesi, Tarihi Yarım<br />

Ada ve İstanbul Boğazı’na kolay ulaşım<br />

mümkün. Hilton Garden Inn İstanbul<br />

Ümraniye aynı zamanda 100’den fazla<br />

uluslararası markaya ev sahipliği yapan<br />

Can Park Alışveriş Merkezi kompleksi<br />

içinde yer alıyor.<br />

Hilton Garden Inn Ümraniye Genel<br />

Müdürü Kenan Sinmez şöyle dedi:<br />

“Modern tasarımı ve ideal konumuyla,<br />

yeni otelimiz Hilton Garden Inn Istanbul<br />

Ümraniye’yi açmaktan mutluluk<br />

duyuyoruz. Aydınlık iç mekan, açılabilir<br />

çatı ve kapalı havuzumuzla misafirlerimizi<br />

ağırlamak için sabırsızlanıyoruz.<br />

Amacımız konuklarımıza Hilton Garden<br />

Inn markasından bekledikleri hizmetin<br />

karşılığını verebilmek.”<br />

Sipariş üzerine hazırlanan<br />

kahvaltı ve akşam yemeği<br />

Otel bünyesindeki Garden Grille<br />

Restoran yada Garden Lounge & Bar,<br />

sipariş üzerine hazırlanan kahvaltı ve<br />

akşam yemeği, dünya mutfağı ve yerel<br />

lezzetlerden oluşan geniş bir seçki ve<br />

akşam oda servisi hizmeti veriyor. 24<br />

saat açık Pavilion Pantry’de ise tatlı<br />

çeşitlerinden soğuk içeceklere kadar pek<br />

çok atıştırmalık bulunuyor.<br />

450 m2’den daha geniş, esnek<br />

toplantı odası<br />

Tesiste ayrıca kurumsal veya özel<br />

davetler için 450 metre kareden daha<br />

geniş, esnek toplantı odası bulunuyor.<br />

Hilton Garden Inn Ümraniye’nin konukları<br />

standart hizmetlere ek olarak otelin her<br />

yerinde ücretsiz Wi-Fi, 24 saat açık iş<br />

merkezi, tam teçhizatlı spor salonu ve ısı<br />

ayarlı havuzdan yararlanabiliyor.


48<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Gastroturistlerin de bir<br />

oteli var artık!<br />

Melek Lara<br />

Butik Otel açıldı<br />

Gaziantep şehir merkezinde 2.5 yıllık bir restorasyonla<br />

hizmete giren Melek Lara Butik Otel, otantik çizgilere<br />

sahip 16 odası ve UNESCO ödüllü mutfağı ile Mart<br />

<strong>2017</strong>’den bu yana gastroturist konuklarını ağırlıyor.<br />

Bir gastroturistseniz ve kendinize<br />

farklı deneyimler yaşayacağınız<br />

bir konaklama adresi arıyorsanız,<br />

Lezzetler Şehri Gaziantep’te yepyeni<br />

bir deneyim noktanız var artık! 9 Mart<br />

<strong>2017</strong> bir Gaziantep aşığı işadamı olan<br />

Aydın Uğurlu tarafından 2.5 yıl süren<br />

bir restorasyon çalışmasıyla hizmete<br />

giren Melek Lara Butik Otel, otantik<br />

çizgilere sahip 16 odası ve Unesco ödüllü<br />

mutfağı ile gastronomi gezginlerine sıra<br />

dışı deneyimler yaşatmak için turizme<br />

kazandırılmış.<br />

Uğurlu: “130 yıllık iki Ermeni<br />

evini birleştirerek restore ettik”<br />

Yaklaşık 2 milyon TL yatırım bedeli ile<br />

şehir merkezinde konuklarını ağırlayan<br />

oteli, kurucusu Aydın Uğurlu anlatıyor:<br />

“Melek Lara, 9 Mart <strong>2017</strong> tarihinde 2.5<br />

yıl süren bir restorasyon çalışmasının<br />

ardından açıldı. Otelimiz 16 odalı, geniş<br />

avlulu, kahvaltı salonlu tahmini 130 yıllık<br />

iki Ermeni evinin birleşiminden oluşan<br />

butik bir otel.” Kendisi aynı zamanda<br />

tekstil ve gayrimenkul sektörlerinde<br />

faaliyet gösteren bir iş adamı olan<br />

Uğurlu, eski binalara büyük bir zaafı da<br />

olduğunu belirterek, “Şahsım olarak<br />

yaşanmış ve korunmuş binalarda huzur<br />

bulduğum için böyle bir yatırımı turizme<br />

kazandırmak istedim” diyor.<br />

Hedef kitlesinde gastroturistler<br />

var<br />

Ağırlıklı gastroturist olarak nitelendirilen<br />

yerli turistleri misafir etmek üzere<br />

kapılarını açtıklarını dile getiren Uğurlu;<br />

temiz odalar, güler yüzlü personel<br />

ve harika bir Antep evi kahvaltısının<br />

işletme anlayışında önceliği aldığını<br />

söylüyor. Uğurlu ayrıca “Konseptimiz<br />

itibari ile butik hizmetimizin kalitesini<br />

düşürmemek için mutfak ürünlerimiz<br />

günlük temin edilmekte ve sessiz sakin<br />

bir ortam oluşturmaya çalışmaktayız.<br />

Misafirlerimiz genelde gastroturist olarak<br />

nitelendirilen yerli turistler. Gaziantep’in<br />

Unesco ödüllü mutfağının hayranları<br />

bizimki gibi küçük butik otelleri tercih<br />

ediyorlar. Bizim de bu gastroturist kitlesi<br />

ile inanılmaz bir sevgi bağımız var.<br />

Buraya geldiklerinde sanki bir dostlarının<br />

evindeymiş gibi mutlu oluyorlar. Biz de


sanki 40 yıldır görmediğimiz bir dostumuz<br />

ziyaretimize gelmişçesine mutlu<br />

oluyoruz.” diye de ekliyor.<br />

“Hayalimiz, Gaziantep’in huzur,<br />

sükunet ve samimiyet evi<br />

olmak”<br />

Son olarak Melek Lara Butik Otel ile ilgili<br />

hayallerini de paylaşan Aydın Uğurlu<br />

sözlerini şöyle tamamlıyor: “İnsanlar<br />

Gaziantep’e geldiklerinde çok huzurlu,<br />

çok sevimli bir butik var, mutlaka<br />

uğramadan geçmeyelim diyecekleri bir<br />

ev olmak mesela. Huzur, sükunet ve<br />

samimiyet. Hayalimiz insanların bizde<br />

huzur bulup gülümseyerek dinlenmeleri.”


hotel restaurant<br />

50 & hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Dedeman<br />

Tokat<br />

açıldı<br />

Dedeman Grubu,<br />

Türkiye’deki otel<br />

zincirine yeni bir<br />

halka ekledi. Tokat<br />

Merkez’de 143 oda<br />

kapasitesiyle hizmet<br />

verecek olan, şehrin<br />

ilk 5 yıldızlı oteli<br />

Dedeman Tokat,<br />

misafirlerini ağırlamaya<br />

başladı.<br />

Dedeman Turizm Yönetimi<br />

A.Ş. Genel Müdürü<br />

Emrullah Akçakaya<br />

Atlas Yatırım<br />

Planlama ve<br />

Dedeman Grubu<br />

işbirliğinde hizmete giren<br />

Dedeman Tokat şehrin<br />

ilk 5 yıldızlı oteli olarak<br />

kapılarını açtı. Otelde<br />

114 adet superior oda, 18<br />

deluxe oda, 6 adet corner<br />

suit, 4 adet deluxe suit ve<br />

1 kral dairesi bulunuyor.<br />

Bölge turizmi açısından<br />

büyük önem taşıyan<br />

Dedeman Tokat, aynı<br />

zamanda 30 metrekareden<br />

603 metrekareye kadar<br />

farklı ölçülerde 7 adet<br />

toplantı salonuna sahip.<br />

Kongre merkezi, 200<br />

kişilik modern restoranı<br />

ve 2000 metrekare kapalı,<br />

1000 metrekare açık alana<br />

sahip spor merkezi ile<br />

konuklarını ağırlayacak.<br />

Akçakaya:<br />

“Zincirimizin 17’inci<br />

halkasını Tokat’ta<br />

açmaktan mutluyuz”<br />

Tokat’ta yeni açılan otel<br />

ile birlikte Dedeman<br />

Grubuna ait otel sayısının<br />

17’ye ulaştığını belirten<br />

Dedeman Turizm Yönetimi<br />

A.Ş. Genel Müdürü<br />

Emrullah Akçakaya,<br />

“Dedeman Grubu<br />

olarak Türkiye’de ve<br />

dünyada bulunduğumuz<br />

bölgelerin katma<br />

değerini artıracağımız<br />

otellerimiz ile varlığımızı<br />

güçlendiriyoruz.<br />

Zincirimizin 17’inci<br />

halkası olan otelimizi<br />

Anadolu’nun güzide<br />

şehri Tokat’ta açmış<br />

olmanın mutluluğunu<br />

yaşıyoruz. Tokat’a yapmış<br />

olduğumuz bu yatırım ile<br />

bölgenin turizmine önemli<br />

ölçüde katkı sağlarken,<br />

istihdamın artmasına da<br />

katkı sağlayacağız” dedi.<br />

Tokat Merkez’de<br />

Dedeman Tokat, tarihi<br />

ve doğası ile öne çıkan<br />

Anadolu’nun en güzel<br />

şehirlerinden Tokat’ın<br />

turizm ve ticaret<br />

hacmine önemli katkılar<br />

sağlayacak. Kentin tarihi<br />

ve turistik değerlerinin<br />

tanıtımı ve turizm<br />

potansiyelinin gelişimi<br />

aynı zamanda şehrin<br />

markalaşması noktasında<br />

önemli bir yatırım niteliği<br />

taşırken, istihdama yönelik<br />

kazanımlara da katkı<br />

sağlayacak.


52<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Corendon<br />

Airlines<br />

Avrupa’da yeni bir<br />

havayolu daha kurdu<br />

13’üncü yılını kutlayan Corendon Airlines, 3. havayolunu kurarak <strong>2017</strong> yılına hızlı bir giriş<br />

yaptı. Corendon, Hollanda tesciliyle kurduğu Corendon Dutch Airlines’tan sonra Avrupa’da<br />

yeni bir havayolu şirketi daha kurdu.<br />

Türkiye ve Avrupa’nın önde gelen<br />

turistik havayollarından Corendon<br />

Airlines’tan yeni bir hamle daha<br />

geldi. Geçtiğimiz günlerde ilk fabrika<br />

çıkışlı uçağı yeni Boeing 737-800NG’yi<br />

filosuna katan Corendon Airlines,<br />

göklerdeki 13’üncü yılına hızlı bir<br />

başlangıç yapacağının sinyalini vermişti.<br />

Beklenen haber geldi. 2011 yılında<br />

Hollanda tesciliyle kurduğu Corendon<br />

Dutch Airlines’dan sonra Corendon, yeni<br />

bir havayolu şirketi daha kurdu. Corendon<br />

Airlines Europe adıyla Malta’da kurulan<br />

yeni şirket, ilk uçuşunu 26 Mayıs <strong>2017</strong><br />

Cuma günü Napoli’ye gerçekleştirdi.<br />

Karaer: “Corendon Airlines Europe<br />

ile uçuş ağımızı genişletmeye devam<br />

ediyoruz”<br />

Avrupa ülkeleri arasında uçuşlar<br />

düzenlemek amacıyla kurulan<br />

Corendon Airlines Europe ile ilgili<br />

konuşan Corendon Turizm Grubu<br />

Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray<br />

Karaer; “Türkiye ve Hollanda’dan sonra<br />

Malta’da açtığımız 3.havayolumuz<br />

ile uçuş ağımızı genişletmek hem de<br />

çalıştığımız tur operatörlerinin Avrupa<br />

içi uçuşlarına daha esnek çözümler<br />

sunmak amacındayız” dedi. Karaer;<br />

“Antalya ve Amsterdam merkezli diğer<br />

iki havayolumuz operasyonlarına aynı<br />

büyüme stratejileri ile devam ederken,<br />

Corendon Airlines Europe ile <strong>2017</strong> yaz<br />

sezonu itibariyle Berlin, Düsseldorf,<br />

Leipzig, Münih, Linz, Tel Aviv ve Girit<br />

gibi meydanlar arasında uçuşlar<br />

düzenleyeceğiz. <strong>2017</strong> yaz sezonu için<br />

Corendon Airlines Europe filosuna bir<br />

adet Boeing 737-800 planladık. 9H-TJG<br />

kuyruk kodlu bu uçağımızı <strong>2017</strong>-2018<br />

kış sezonunda Mısır’a base etmeyi<br />

planlıyoruz. Yeni yapacağımız yatırımlarla<br />

hızımızı kesmeden sürdüreceğiz”<br />

diye konuştu. CXI çağrı koduna sahip<br />

Corendon Airlines Europe, tıpkı Corendon<br />

Airlines gibi full charter, split charter ve<br />

seat-only iş modeliyle operasyonlarını<br />

yürütecek.


hotel restaurant<br />

54 & hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Dünyanın en büyük<br />

Hampton by Hilton oteli<br />

Berlin’de açıldı<br />

Hampton by Hilton Berlin City Centre Alexanderplatz, Almanya’nın kalbinde<br />

misafirlerini ağırlamayı bekliyor.<br />

Hilton‘un (NYSE: HLT) orta fiyat<br />

segmentinde yer alan, kaliteye<br />

önem verenlere yönelik küresel<br />

markası Hampton by Hilton, en yeni<br />

oteli Hampton Hilton Berlin City Centre<br />

Alexanderplatz’ı Almanya’nın başkentinde<br />

açtı. “Hamptonality servisi”yle ünlü<br />

marka, halihazırda 2 bin 240 otel ile<br />

hizmet veriyor. Oda, 344 oda ile dünyadaki<br />

en büyük Hampton by Hilton tesisi.<br />

Şehrin merkezinde yer alan Hilton<br />

Berlin City Centre Alexanderplatz,<br />

Berlin Televizyon Kulesi, Müzeler Adası<br />

ve Brandenburg Kapısı’na yürüme<br />

mesafesinde bulunuyor. Almanya’da<br />

faaliyet gösteren diğer üç otelin arasına<br />

katılan tesis, Berlin Tegel Havaalanı’na<br />

da sadece 14 kilometre uzaklıkta. Otelin<br />

hemen önünde yer tramvay istasyonu ve<br />

yine yürüme mesafesinde bulunan metro<br />

sayesinde Berlin’in dört bir yanına ulaşım<br />

rahat.<br />

Vincent: “Bu otel Hilton’un<br />

Almanya’da her geçen gün daha<br />

da güçlendiğinin göstergesi”<br />

Hilton Worldwide Avrupa, Ortadoğu<br />

ve Afrika Başkan Yardımcısı ve<br />

Başkanı Simon Vincent şöyle konuştu:<br />

“Bu yıl Berlin’i ziyaret eden uluslararası<br />

turistlerin 5 milyonu aşması, şehrin<br />

Avrupa’nın en gözde destinasyonlardan<br />

biri olduğunun göstergesi. <strong>2017</strong> yılında<br />

Frankfurt ve Hamburg’da açılan orta<br />

segmentteki oteller de dahil olmak üzere,<br />

bu otel Hilton’un Almanya’da her geçen<br />

gün daha da güçlendiğinin göstergesi.”<br />

Cordell: “Kentin tarihini ve<br />

güzelliklerini keşfetmek için<br />

ideal bir alternatifiz”<br />

Odaklı Hizmetler ve Hampton by Hilton<br />

Marka Yönetimi Küresel Başkanı Phil<br />

Cordell şunları kaydetti: “Almanya’da<br />

dünyadaki en büyük Hampton by


Hilton markalı otelimizi<br />

açmanın gururunu yaşıyoruz.<br />

Tesisimiz Berlin’in tarihini<br />

ve güzelliklerini keşfetmek<br />

isteyenler için ideal bir<br />

alternatif. Misafirlerimizi<br />

ağırlamak ve yüzde yüz<br />

memnuiyetlerini sağlamak için<br />

sabırsızlanıyoruz.”<br />

Primestar Hospitality GmbH<br />

şirketinin sahibi olduğu<br />

Hampton by Hilton Berlin<br />

City Centre Alexanderplatz’ta<br />

markanın alametifarikası<br />

sıcak kahvaltı, tüm konuklara<br />

ücretsiz olarak sunuluyor.<br />

Tüm odalarda kaliteli buklet<br />

malzemeleri, konforlu<br />

sandalyeler, 40-inç HD<br />

televizyon, ücretsiz çay/kahve<br />

ve ücretsiz WiFi bulunuyor.<br />

Hampton by Hilton,<br />

“Hamptonality” olarak<br />

anılan, markaya has kültürü<br />

konuklarına yaşatması ile<br />

biliniyor. “Hamptonality”,<br />

tüm otellerde misafirlere<br />

güler yüzle hizmet sunmak ve<br />

onların ihtiyaçlarını anlamaya<br />

çalışarak civarda görülecek<br />

yerler, tarihi mekanlar ve<br />

eğlenceli aktiviteler ile ilgili<br />

tavsiyede bulunmak anlamına<br />

geliyor.<br />

Hampton by Hilton Berlin<br />

City Centre Alexanderplatz<br />

Hilton’un 14 markası<br />

altında hizmet veren<br />

tesislerinde uygulanan<br />

ödüllü sadakat programı<br />

Hilton Honors, Hampton<br />

by Hilton otellerinde de<br />

uygulanıyor. Doğrudan<br />

diledikleri bir Hilton kanalı<br />

üzerinden rezervasyon<br />

yapan Hilton Honors<br />

üyeleri, hem zamandan<br />

tasarruf ediyor hem de<br />

avantajlı fiyatlardan<br />

yararlanıyor. Bunun yanı<br />

sıra özel üye indirimi,<br />

ücretsiz standart Wi-Fi ve<br />

Hilton Honors Puanları<br />

(Points) ile ödeme fırsatı<br />

yakalıyorlar.


56<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Dominik’e gezmeye<br />

gitti, ‘tik’ ormanı<br />

kiraladı<br />

Perakendedeki ilk mağaza yatırımını İkitelli Masko Mobilya Merkezi’nde açan<br />

İmamoğlu, TeakConcept markası ile tik bahçe mobilyası alanında otellere de<br />

hizmet verecek.<br />

Türkiye girişimcisinin azminin az<br />

bilinen coğrafyalara uzandığına<br />

ilişkin en güzel öykülerden birini<br />

Kayserili yatırımcı Nazım İmamoğlu’nun<br />

iş serüveni oluşturuyor. Ülkemizden<br />

binlerce kilometre uzaklıktaki Orta<br />

Amerika ülkelerinden Dominik<br />

Cumhuriyeti’ne gezme amaçlı giden<br />

girişimci Nazım İmamoğlu, orada orman<br />

kiralayarak Türk kamuoyunun az bildiği<br />

bir iş alanına el attı. Perakendedeki<br />

ilk mağaza yatırımını İkitelli Masko<br />

Mobilya Merkezi’nde açan İmamoğlu,<br />

TeakConcept markası ile tik bahçe<br />

mobilyası alanında otellere de hizmet<br />

verecek. Dominik Cumhuriyeti’nde<br />

kurduğu Dulpess SRL şirketi ile devletten<br />

önemli büyüklükte bir orman kiralayan<br />

İmamoğlu, uluslararası alanda ‘teak’,<br />

Türkiye’de ise ‘tik’ olarak bilinen ağaç<br />

ve mobilya sanayiinde otorite isimlerden<br />

biri oldu. Uzun bir uğraşın sonucu<br />

Dominik Cumhuriyeti’nden 22 milyon<br />

metrekare büyüklüğünde tik ormanı<br />

kiralayan İmamoğlu, Türkiye’ye taşıdığı<br />

ağaç ürününü İstanbul’daki fabrikasında<br />

işleyerek bahçe mobilyası ve yer kaplama<br />

ürününe dönüştürüyor. Yakın gelecekte<br />

Türkiye’de pahalı imajı ile bilinen ‘tik’<br />

sahasında uygun fiyat avantajı ile önemli<br />

bir yer edinmeyi planlıyor.<br />

4 yıllık öykü<br />

Tik ormanı öyküsü bir seyahatte ortaya<br />

çıkmış. Ailesi ile birlikte tatil amaçlı gittiği<br />

Latin Amerika gezisi sırasında ortaya<br />

çıkan iş fikri ile uzun süre Dominik’te<br />

kalıyor İmamoğlu.<br />

4 yıllık bir görüşme trafiğinin ardından<br />

2014 yılı sonundan itibaren startı verilen<br />

projede, Dominik Devleti’nden toplam 22<br />

milyon metrekare büyüklüğünde orman<br />

kiralıyor. Ürünler, hem hammadde<br />

olarak satıldığı gibi yanı sıra Gebze’de<br />

faaliyete geçirilen kereste fabrikasında<br />

fırınlanıp, işlenerek bahçe mobilyası<br />

olarak piyasaya sunuluyor. Nazım<br />

İmamoğlu, “Ürünlerimiz, dünyadaki en<br />

kaliteli teak ürünlerinden. Fiyatımız ise<br />

mevcut ürünlerden çok daha ucuz. Cari<br />

açığa da önemli katkı sağlayacağız”<br />

diye konuşuyor. Orman Dominik<br />

Orman ve Çevre Bakanlığı’ndan 15<br />

yıllığına kiralanmış. 4 yıla yakın süren<br />

görüşmelerin ve müzakerelerin<br />

ardından yapılan anlaşma gereği söz<br />

konusu orman, hükümet yetkililerinin<br />

gözetiminde işleniyor. Günlük 50 tonluk<br />

üretim kapasitesi var. Uygun görülen<br />

ağaçların kesimi yapılırken, yerine yeni<br />

fidanların dikimi sağlanıyor. Orman<br />

işleme alanında dönem dönem sayısı<br />

150’yi bulan Dominikli ve Haitili çalışanı<br />

ile hizmet üretiliyor.<br />

İlk ihracatçı oldu<br />

Nazım İmamoğlu, hükümetin<br />

gözetiminde kesim ve dikim yaptıklarını<br />

belirterek, “Türkiye’ye tik ağacı<br />

getiriyoruz. Hem fabrikamızda işleyip,<br />

hem hammadde olarak satıyoruz.<br />

Dominik Cumhuriyeti’nin bu alandaki<br />

ilk ihracatçısıyız” diyor. TİK ağacı, lüks<br />

tekne güvertelerinden, parkeye, bahçe<br />

mobilyasından, duş altlığına kadar çok<br />

geniş bir alanda kullanılıyor. Suya ve iklim<br />

şartlarına en dayanıklı ağaç ürünlerinden<br />

biri olarak biliniyor. Türkiye’de mevcut<br />

TİK ağacı fiyatlarından çok daha düşük<br />

oranda tarife uyguladıklarını belirten<br />

İmamoğlu, “Çünkü hammaddeyi biz<br />

üretiyoruz. Aracı yok, yüksek tonajda<br />

getiriyoruz. Devlet kontrolünde üretim<br />

yapıyoruz diyor. Dominik’in ilk ormancılık<br />

işletme iznini alan İmamoğlu’na tahsis<br />

edilmiş 22 milyon metrekarelik bir alan<br />

bulunuyor.<br />

İhtisas mağazası açtı<br />

Dominik Cumhuriyeti’nde ‘tik’ ormanı<br />

kiralayan İmamoğlu, son olarak<br />

perakendeye de adım attı. Gebze’deki<br />

fabrikasında tik ağacı ile bahçe<br />

mobilyasından, dış ve iç mekan yer zemin<br />

malzemesine kadar geniş sahada üretim<br />

gerçekleştiren İmamoğlu, ‘TeakConcept’<br />

adını verdiği yeni yatırımının ilk<br />

halkasını İstanbul İkitelli’deki mobilya<br />

merkezi Masko’da açtı. Yatırımcı Nazım<br />

İmamoğlu, “Dominik’ten aracısız, ilk<br />

elden teak ağacını Türkiye’ye getiriyoruz.<br />

Kendi fabrikamızda işliyoruz. Masko’da<br />

ilk kez ihtisas alanı tik bahçe mobilyası<br />

olan mağazamızı açtık. Bu alanda en<br />

büyük show room’a sahibiz. Konutlara,<br />

restoranlara, yatlara ve otellere hizmet<br />

üreteceğiz” diye konuştu.<br />

Bayilik verecek<br />

Perakendedeki ilk mağaza yatırımını<br />

İkitelli Masko Mobilya Merkezi’nde<br />

açan İmamoğlu, TeakConcept markası<br />

ile tik bahçe mobilyası alanında yeni<br />

bayilikler de verecek. Türkiye’nin değişik<br />

merkezlerinde bu alanda büyümek<br />

istediklerini belirten İmamoğlu,<br />

“Kurduğumuz sistem ile amacımız, tik<br />

mobilyada pahalı algısını değiştirmek”<br />

dedi. Dulpess SRL şirketi ile Türkiye’ye<br />

getirilen orman ürünleri, 60 kişinin<br />

çalıştığı Gebze’deki fabrikasında kurutma<br />

tesisinde önce fırınlanıyor, ardından<br />

mamül ürüne dönüştürülüyor.


58<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

İstanbul Yeni Havalimanı<br />

2018 yılı açılışı için<br />

anlaşmalara başladı!<br />

2018 yılında hizmete açılması planlanan İstanbul Yeni Havalimanı’nda havayolundan<br />

kargoya, yer hizmetlerinden perakende alanlara kadar farklı iş kollarında anlaşmalar<br />

yapılmaya başladı. 100’e yakın havayolu şirketine hizmet verecek olan havalimanı,<br />

İpek Yolu’nu “havadan” kuracak.<br />

İGA Havalimanı İşletmesi İcra<br />

Kurulu Başkanı Hüseyin Keskin<br />

Türkiye’ye ilk kez gelecek havayolu<br />

şirketlerine ev sahipliği yapacak olan<br />

İstanbul Yeni Havalimanı, Türkiye’nin<br />

dünyaya açılan vitrini olmaya hazırlanıyor.<br />

100’e yakın havayolu şirketine ev sahipliği<br />

yapacak olan İstanbul Yeni Havalimanı,<br />

yolcu deneyimi, konfor ve teknoloji<br />

alanında çağın ötesinde uygulamalarla<br />

tasarlanıyor. 2018 yılında hizmete<br />

açılması için inşaat çalışmalarının süratle<br />

devam ettiği İstanbul Yeni Havalimanı’nda<br />

bir taraftan da ticari anlaşmalar hayata<br />

geçiriliyor. Bu anlamda Mayıs ayı<br />

içerisinde kargo, yer hizmetleri, ticari<br />

alanlar ve havayolu şirketleri ile önemli<br />

anlaşmalar imzalandı.<br />

İpek Yolu’nu “havadan” kuracak<br />

İGA Havalimanı İşletmesi İcra Kurulu<br />

Başkanı Hüseyin Keskin gerçekleştirilen<br />

bu anlaşmalar ile ilgili şöyle konuştu:<br />

“İstanbul Yeni Havalimanı’nı halkımızla<br />

buluşturabilmek için iş birliklerimizle<br />

ilgili çalışmalarımız hızla devam<br />

ediyor. Mayıs ayında kargo alanı, yer<br />

hizmetleri, havayolu şirketleri gibi birçok<br />

alanda iş ortaklarımızla bir araya gelip<br />

önemli anlaşmalar gerçekleştirdik.<br />

Havalimanımıza olan yoğun ilgi<br />

bizi heyecanlandırıyor. Yakında bu<br />

anlaşmalarımızı duyurmaya başlayacağız.<br />

Dünyanın yeni bölgeleri ile ülkemiz<br />

arasında kurduğumuz köprüler sayesinde<br />

Türkiye’nin ticari gücüne güç katacak ve<br />

bu sayede kelebek etkisi ile ekonomik<br />

kalkınmamıza ivme kazandıracağız.<br />

Havalimanımız, şimdiye kadar Türkiye’ye<br />

doğrudan uçuşu olmayan Hindistan ve Çin<br />

gibi ülkelerin İstanbul’a bağlanabilmesini<br />

sağlayarak İpek Yolu’nu “havadan”<br />

kuracak. Ortak ticaretleri yüzyıllar<br />

öncesine dayanan küresel aktörlere yeni<br />

fırsatlar oluşturacak, sadece Türkiye’de<br />

değil, tüm dünyada rekabete yeni bir<br />

soluk getireceğiz”.<br />

Dünyanın en büyük duty free<br />

alanına sahip olacak<br />

Havacılıkta hem doğal bir transfer noktası<br />

hem de çok cazip bir destinasyon olan<br />

İstanbul Yeni Havalimanı, bu zamana<br />

kadar Türkiye pazarında bulunmayan<br />

önemli perakende markalarına da ev<br />

sahipliği yapacak. Dünyanın en büyük<br />

duty free alanına sahip olacak İstanbul<br />

Yeni Havalimanı’nda birbirinden önemli<br />

yaklaşık 400 tane dünya markası yer<br />

alacak.


Alaçatı’nın beklediği<br />

lüks konaklama adresi<br />

La Sirena<br />

Alaçatı açıldı<br />

Son yılların en gözde turizm<br />

merkezlerinden biri haline<br />

gelen Alaçatı’da Mayıs ayı itibari<br />

ile hizmet vermeye başlayan<br />

La Sirena Butik Otel, günün<br />

trendlerini konfor ile birleştiren<br />

odalarıyla dikkat çekiyor.<br />

Ezgi Şele tarafından işletilen La Sirena Butik Otel, şehrin<br />

merkezinden uzaklaşmadan ama huzur içerisinde bir<br />

tatil geçirmek isteyenlerin beklentisine 10 odası ile cevap<br />

veriyor. 2 delux aile odası ve 2 VIP odası bulunan otelde ayrıca çift<br />

kişilik ve tek kişilik odalar da yer alıyor.<br />

Dekorunun yanı sıra özel cibinliklere sahip konforlu yataklarıyla<br />

sadece tatilcilerin değil balayı, yıldönümü gibi zamanları için özel<br />

arayışta olanların da yeni oteli haline geliyor.<br />

Alaçatı’nın merkezinde<br />

La Sirena Butik Otel, Alaçatı’nın merkezinde yer alarak<br />

misafirlerine hem hızlıca şehir hayatına karışmaya hem de<br />

istedikleri gibi kendilerini o karmaşan çekip çıkarmaya imkan<br />

veriyor. Oteldeki ince detaylar ise tatilde otelde kalma lüksünü<br />

yaşatırken misafirlerinin evlerindeki gibi rahat hissetmelerini<br />

de sağlıyor. Tarihte korsanları ve denizcileri güzellikleriyle<br />

büyüleyerek etkileri altına aldığı bilenen “denizkızları”nın<br />

İspanyolca adı olan “Sirena”, şimdi ise huzur dolu tatil arayışında<br />

olanları etkisi altına alıyor.<br />

Lüks konaklama hizmetinin yanı sıra güler yüzlü servisi ve tadına doyum<br />

olmayan kahvaltısıyla fark oluşturan otelde; İzmir’in kumrusu, boyozu, Ege’nin<br />

doğal zeytinyağı ve birbirinden özel tatları ile organik reçelleri de her sabah<br />

taze taze masaları donatarak “burada kalmak istiyorum” hissini artırıyor.


60<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Çin’in dev<br />

şirketi<br />

Wanda,<br />

Türkiye’ye<br />

Mar Yapı<br />

ortaklığıyla<br />

geliyor!<br />

Teknolojiden turizme, finanstan<br />

gayrimenkule kadar geniş<br />

faaliyet alanıyla dünyanın<br />

dev şirketlerinden biri olan<br />

Çinli WandaGroup, Mar Yapı<br />

ortaklığıyla Türkiye’ye turizm<br />

yatırımı için geliyor. Güneşli<br />

Basın Ekpres Yolu’ndaki<br />

Wanda Vista İstanbul, şirketin<br />

yurtdışındaki ilk yatırımı olacak.<br />

Çin Halk Cumhuriyeti’nin en<br />

büyük ticari kuruluşlarından<br />

biri olan DalianWandaGroup ile<br />

Türkiye’de geliştirdiği yenilikçi ve nitelikli<br />

projeleriyle tanınan Mar Yapı arasında<br />

şubat ayında imzalanan Stratejik<br />

İşbirliği Anlaşması sonrasında, iki<br />

firma beş yıldızlı Wanda Vista İstanbul<br />

otelinin lansmanını gerçekleştirdi. Mar<br />

Yapı Yönetim Kurulu Başkanı Münir<br />

Özkök, WandaGroup Başkan Yardımcısı<br />

NingQi Feng ve Çin Halk Cumhuriyeti<br />

Ticaret Konsolosu HuangSongfeng’in<br />

katılımlarıyla gerçekleşen lansmanda iki<br />

ülke arasındaki kültürel ve ticari ilişkileri<br />

geliştirecek yatırımın önemine değinildi.<br />

Özkök: “Türkiye’nin gelişen Çin<br />

pazarından daha çok pay alması<br />

için yatırımlarımız sürecek”<br />

Çin’in tarihi İpek Yolu’nu yeniden<br />

canlandırma projesi olan “Bir Kuşak Bir<br />

Yol” ile büyük bir yatırım planı açıkladığını<br />

hatırlatan Mar Yapı Yönetim Kurulu<br />

Başkanı Münir Özkök, “Türkiye’nin<br />

de aralarında bulunduğu 29 ülkenin<br />

lider düzeyinde katıldığı ‘Bir Kuşak Bir<br />

Yol’ zirvesiyle Yeni İpek Yolu planını<br />

açıklayan Çin Halk Cumhuriyeti, bu<br />

projede Türkiye’yi çok özel bir noktada<br />

konumlandırıyor. Tarihi İpek Yolu<br />

üzerindeki en önemli şehirlerden biri olan<br />

İstanbul, Yeni İpek Yolu projesinde de bu<br />

değerli konumunu korumakta” dedi.<br />

WandaGroup ile Şubat ayında<br />

açıkladıkları Stratejik İşbirliği’nin bu<br />

koşullarda çok daha anlamlı bir boyut<br />

kazandığına değinen Özkök, “Yılda<br />

yaklaşık 120 milyon Çinli seyahat ediyor<br />

ve bu rakam her sene artmakta. 2016<br />

yılında sadece WandaGroup’un sahip<br />

olduğu seyahat acenteleri üzerinden<br />

yurt dışına çıkan Çinli sayısı 44 milyon.<br />

Türkiye’nin bu gelişen pazardan daha<br />

çok pay alması için Wanda Vista İstanbul<br />

atılan ilk somut adımlardan biri ve<br />

amacımız WandaHotels& Resorts<br />

ile yeni oteller hayata geçirmek. Bu<br />

yatırımlarla da Çinli seyahat severler<br />

için kendilerini aynı zamanda evlerinde<br />

hissedebilecekleri bir destinasyon<br />

oluşturmak hedefindeyiz” diye konuştu.


PhilippeStarck tasarlıyor<br />

Bu hedefin ilk adımı olarak Basın<br />

Ekspres Yolu’nda dünyanın en önemli<br />

tasarımcılarından PhilippeStarck ile<br />

dünyanın sayılı otelcilik gruplarından<br />

biri olan WandaHotels&Resorts’u aynı<br />

kompleks içerisinde, “G” projesinde<br />

bir araya getirdiklerini aktaran Özkök<br />

şu bilgileri verdi: “İki kuleden oluşan<br />

kompleksin bir kulesinde Wanda’nın beş<br />

yıldızlı lüks otel markası Wanda Vista yer<br />

alacak. Kuledeki 320 daire de yine Wanda<br />

Vista Residences markasıyla Wanda<br />

tarafından işletilecek. WandaHotels&<br />

Resorts ilk yurt dışı yatırımını İstanbul’da<br />

hayata geçirirken, biz de Mar Yapı olarak<br />

Çinli misafirlerimizi ağırlayarak ülke<br />

turizmine katkı sağlamaktan ve tüm<br />

paydaşlara kazandıracak bir projeyi<br />

yaratmaktan dolayı çok mutluyuz.<br />

Projemizle Çin Halk Cumhuriyeti<br />

ile geçmişten gelen kültürel<br />

bağlarımızın daha da güçleneceğine<br />

inanıyoruz. Yüzyıllar sonra, Çin’den<br />

başlayıp Avrupa’ya uzanan Baharat<br />

Yolu’nun duraklarından biri olan<br />

Basın Ekspres’te, yani Yeni İpek Yolu<br />

üzerinde yeniden Çinli dostlarımızı<br />

ağırlayacağız.”<br />

NingQi Feng: “Çin<br />

misafirperverliğini İstanbul’a<br />

getiriyoruz”<br />

Mar Yapı’nın 2006 yılından bu yana<br />

Münir Özkök liderliğinde gayrimenkul<br />

sektöründe devrim niteliğinde projeler<br />

gerçekleştiğini ifade eden WandaGroup<br />

Başkan Yardımcısı NingQi Feng,<br />

“Mar Yapı gibi prestijli bir firmayla<br />

çalışmaktan ve kendileriyle birlikte 150<br />

lüks misafir odası ve süit içeren, yerel<br />

kültürel unsurlar ve eşsiz Vista servisiyle<br />

donatılmış Wanda Vista İstanbul’u bugün<br />

size sunmaktan gurur duyuyorum” dedi.<br />

Bu ortaklığın, WandaHotel&Resorts’u,<br />

Çin’in saygın bir uluslararası lüks<br />

otel şirketi olma hedefine daha da<br />

yaklaştıran önemli bir adım olduğunu<br />

ifade eden Feng, “Bu projenin başarılı<br />

olacağına inanıyorum. Bildiğiniz<br />

gibi Çin’in Bir Kuşak Bir Yol projesi,<br />

Modern İpek Yolu olarak dünyanın en<br />

geniş ticaret hattı olacak. Geçen hafta<br />

Pekin’de düzenlenen forumda dünya<br />

liderleri bir araya geldi. Zirve boyunca<br />

Türkiye ve Çin’in ekonomik ve ticaret<br />

anlaşmalarıyla işbirliğimizi güçlendirmesi<br />

gündemdeydi. WandaGroup Başkanı<br />

WangJianlin de zirvede ‘Turizm<br />

Yatırımıyla Toplumlararası Alışveriş<br />

ve Dostluğu İnşa Etmek’ başlıklı bir<br />

konuşma yaptı. Kendisi turizmin kültürel<br />

ahengi güçlendirdiğine inanıyor. Antik<br />

çağlarda da Çinliler alışveriş yoluyla Çin<br />

kültürünü İpek Yolu üzerinden Batıya<br />

taşımışlardı. Bugün biz de Wanda Hotel<br />

ve Resort olarak markalarımız aracılığıyla<br />

Çin misafirperverliğini tüm dünyaya<br />

yaymaktan gurur duyuyoruz” dedi.<br />

“Beş yılda Çin dışında 6 yeni<br />

Wanda Vista oteli açmayı<br />

planlıyoruz”<br />

WandaHotels&Resort’unWandaReign,<br />

Wanda Vista, WandaRealm ve WandaJin<br />

markaları altında Çin’de 104 oteli<br />

bulunduğunu ifade eden Feng şu bilgileri<br />

verdi:“Wanda Vista kaliteli servisle<br />

Doğu’nun cazibesini ve benzersiz<br />

yerel unsurları bir araya getirerek<br />

unutulmaz deneyimlere dönüştürmesiyle<br />

tanınmaktadır. Şu anda Çin’de 17 Wanda<br />

Vista oteli işletmekteyiz ve beş yıl içinde<br />

Çin dışında 6 yeni Wanda Vista oteli<br />

açmayı planlamaktayız. Wanda Vista<br />

İstanbul, WandaHotels&Resort’unglobal<br />

pazarlardaki ilk markası olacak ve<br />

İstanbul’u dünyanın diğer birinci sınıf<br />

şehirleri Chicago, Los Angeles, London,<br />

Sydney ve Gold Coast izleyecek. Mar<br />

Yapı ile birlikte güçlü markamız ve<br />

kaynaklarımızla, Türkiye’nin en büyüleyici<br />

lüks oryantal oteliWanda Vista İstanbul’ui<br />

nşa edeceğimize inanıyoruz.”


62<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

Hilton<br />

Dalaman<br />

Sarıgerme<br />

Resort & SPA<br />

Golf SAHASI<br />

için ilk<br />

kazmayı<br />

2018’de<br />

vuracak!<br />

Ultra Her Şey Dahil konseptiyle<br />

Dalaman’da misafirlerini ağırlayan<br />

Hilton Dalaman Sarıgerme<br />

Resort & SPA, golf sahası yatırımı<br />

için ilk kazmayı 2018 yılında vurmaya<br />

hazırlanıyor. 2019 yılında hayata geçmesi<br />

planlanan 27 delikli golf sahasının<br />

Marmaris’ten Fethiye’ye uzanan bant<br />

üzerinde bölgesinde bir ilk olacağını<br />

kaydeden Otel Genel Müdürü Ali Tunç<br />

Batum, yatırımın aynı zamanda bölge<br />

turizminin 12 aya çıkması ve sektörün<br />

çeşitlenmesi açısından da büyük değer<br />

taşıdığını söyledi.<br />

Hotel restaurant & hi-tech’e Dalaman ve<br />

Türkiye turizmini değerlendiren Batum,<br />

yatırımın <strong>2017</strong> ve 2018 planlamaları<br />

hakkında ayrıntılı bilgiler veren<br />

röportajında şu konulara değindi:<br />

“Golf sahası için ilk kazmayı 2018’de<br />

vuracağız”<br />

Hilton Dalaman Sarıgerme Resort &<br />

SPA’da bir araya geldiğimiz Batum,<br />

yatırımın ilk olarak golf resort hizmeti<br />

vermek üzere açıldığını belirterek,<br />

“Otelimiz 2009 yılından bu yana hizmet<br />

veriyor. İlk önce golf resort anlamında<br />

hizmet vermek için açılmış. Fakat<br />

izinlerle ilgili sorunlar yaşandığı için<br />

hala golf sahasını açamadık. Ancak 2018<br />

yılında ilk kazmayı vurmayı düşünüyoruz.<br />

Çünkü Dalaman’da çok büyük bir tahsis<br />

sahibiz. Tahsisimiz yaklaşık 1.5 milyon<br />

metrekare. Bunun şu an yalnızca 170<br />

bin metrekaresinde otel var. Geri kalan<br />

kısmı golf sahası. Yatırımın ilk amacı<br />

bölgeye golf’ü getirmek. Çünkü golf<br />

aslında bir kış, ilkbahar ve sonbahar<br />

sporu. Dolayısıyla bölgenin turizmini<br />

12 aya çıkarması söz konusu. Turizmin<br />

çeşitlenmesi açısından da bu çok önemli”<br />

dedi.<br />

Dalaman’da tek olacak<br />

2019 yılında açılması hedeflenen golf<br />

yatırımının maliyetiyle ilgili kabaca bir<br />

tahminde bulunan Batum, “Şu ana kadar<br />

buraya yapılan net yatırımın toplam<br />

tutarını bilmiyorum ama golf yatırımı<br />

9-10 milyon euro arasında minimum bir<br />

maliyet gerektiriyor” dedi. Marmaris’ten<br />

Fethiye’ye uzanan bant üzerinde tek<br />

golf sahası olma özelliğini taşıyacak<br />

yatırımın tek başına yeterli olmadığının<br />

da altını çizen Batum, “Çevrede başka


golf sahalarının da açılması lazım ki,<br />

bölgemiz bir golf destinasyonu olarak<br />

algılanabilsin. Çünkü golf oynayanlar için<br />

en önemli şey, sahalar. Dolayısıyla bizde<br />

oynadıktan sonra başka gidebileceği<br />

sahalar yok. Burası Dalaman’da<br />

tek olacak. Bir tane Bodrum’da var.<br />

Antalya’da çok var ama Bodrum 2.5<br />

saat, Antalya 3 saat. Dolayısıyla oralara<br />

götürmek başka bir uğraşı bizim için.”<br />

dedi.<br />

“Bölge turizmini 12 aya yayacak”<br />

Yatırımın Dalaman ve çevresindeki<br />

turizm destinasyonları için önemine<br />

de vurgu yapan Batum, “Marmaris’ten<br />

tutun Fethiye’ye kadar çok önemli. Bu<br />

bölgenin kış turizmini hareketlendirmeye<br />

başlayacak bir projeden bahsediyorum.<br />

Bölgede mass turizm istemiyorsak ki<br />

hiçbirimizin buna gönlü yok! Eminim<br />

daha niş, çok daha paralı misafirin gelip<br />

konakladığı, 12 ay boyunca hizmet veren<br />

ve iktisadi olarak da daha fazla girdi<br />

sağlayacak bir misafir kitlesini buraya<br />

çekecektir. Aynı zamanda yat turizmi de<br />

buna bağlı olarak gelişir. Yat turizmi için<br />

zaten Göcek Marina ve Marmaris Marina<br />

var. Sanırım Dalyan’da da bir proje<br />

var ama o nasıl ilerliyor bilemiyorum.<br />

Bölgemizde çok enteresan gelişmeler<br />

yaşanıyor. Yani biz bu yatırımları yapmaya<br />

hazırız. Ama turizmin aynı zamanda<br />

bu konjonktürel, siyasi ve jeopolotik<br />

çalkantılardan kurtulması gerekiyor.”<br />

dedi. Bakanlık desteği ile beraber<br />

bunun yeterli olmadığının da altını çizen<br />

Batum, “Bu destekler çok önemli ama<br />

Türkiye’nin ve bölgenin algısı jeopolotik<br />

durumun etkisi dışına çıkamıyor. Son iki<br />

senedir krizlerle baş etmeye çalışıyoruz.<br />

İnşallah bu olumsuz durumlardan<br />

kurtulduğumuzda daha farklı konular<br />

konuşacağız. 29 senedir bu sektördeyim.<br />

Uzun senelerdir herkes ‘Antalya’yı<br />

niye böyle yaptık, hay Allah Marmaris’i<br />

bilemedik’ diye yakındı durdu. Mass<br />

turizm, ucuz turizm derdine çok insan<br />

geldi ama getirisi az oldu. Dalaman şu<br />

anda bu yatırımın yapılabileceği ender<br />

bölgelerden biri ve gerekli alt yapımız da<br />

var. Nesi var? Havaalanı var, yat limanları<br />

var. Üzerine golfü de eklediğinizde bölge<br />

ciddi manada niş bir turizm kitlesini<br />

çeker” dedi.<br />

Uluslararası bir yarışmayla açılacak<br />

Tunç Batum, golf sahasını uluslararası<br />

bir yarışmayla açmayı hedeflediklerini<br />

belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:<br />

“Çünkü uluslararası yarışmalar<br />

düzenleyebileceğimiz 27 delikli bir<br />

sahamız olacak. Tanıtım amaçlı<br />

dünyaca ünlü oyuncular getireceğiz.” Bu<br />

noktada hava yolu ulaşımının en önemli<br />

konuların başında geldiğini kaydeden<br />

Batum, “Dalaman 15 dakika. Avrupalı<br />

İngiltere’den Almanya’dan 2.5-3 saatte<br />

buraya ulaşacak. 15 dakika sonra<br />

otele gelecek. Kendi evinden çıktığı<br />

zaman maksimum 4.5-5 saatte de golf<br />

oynayabilecek. Ki bu Avrupalı için çok<br />

önemli bir olay. Bu sebeple de Dalaman<br />

Havalimanı’nın bir Hab olarak kabul<br />

edilmesini çok istiyoruz” dedi. Antalya’nın<br />

da bu konuda büyük uğraşlar verdiğini<br />

ifade eden Batum, “Onlar biraz daha<br />

becerdi bu işi. Antalya, direkt uçuşları<br />

çok alan bir havaalanı. Bizde ise uçuşlar<br />

Nisan ayında başlar Kasımın ortasında<br />

kesilir” diye konuştu. Bu anlamda başta<br />

THY olmak üzere havayolu şirketlerinden<br />

destek beklediklerini açıklayan Batum,<br />

“İşte o zaman Avrupalı turistler kışın bile<br />

daha rahat gelebilirler. Çünkü burada<br />

çok ciddi İngiliz yerleşkesi var. Bizim ana<br />

pazarımız da İngiltere. Onların burada<br />

bir sürü evleri, konutları var. Dolayısıyla<br />

biz bilerek o imkanı kendi kendimize<br />

kapatıyoruz” dedi.<br />

“En büyük rakibimiz Antalya”<br />

Turizmde yaşanan kriz dışında bölgenin<br />

en büyük rakibinin Antalya olduğunu<br />

aktaran Batum, “Tabii ki Antalya’ya<br />

göre daha küçük montanlı bir rakibiz.<br />

Antalya’da 250’nin üzerinde beş yıldızlı<br />

otel varsa Fethiye ve Marmaris’i de dahil<br />

edersek bölgede taş çatlasın 30 adet beş<br />

yıldızlı otel ya vardır ya yoktur. Bu


64<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni yatırımlar<br />

otellerin bir şekilde sezonlarını uzatmaya<br />

ihtiyacı var. Uzatma da ancak bölgeye<br />

uçuşların sağlanmasıyla mümkün olur.<br />

Nedir bu uzatma? Bunu Avrupa’yla<br />

gerçekleştiremiyorsak iç pazarda<br />

yapmamız lazım. Bunun da tek yolu<br />

iç pazarda toplantı gruplarını bölgeye<br />

getirmek” diye konuştu.<br />

“İç pazar uçuş fiyatları dengesizliği ve<br />

Antalya’ya olan aşırı destek bizi üzüyor”<br />

Antalya ile otel fiyatlarındaki rekabeti<br />

uçak fiyatlarında yakalayamadıklarını<br />

vurgulayan Batum, şöyle devam etti:<br />

“Biz otel fiyatlarında hep rekabetçiyiz;<br />

Antalya’nın fiyatlarına yaklaşabiliyoruz<br />

ama uçak fiyatlarında anormal bir<br />

uçurum var. Örnek veriyorum, Antalya’ya<br />

150 TL’ye uçuyorsanız Dalaman’a aynı<br />

tarihte 550 TL’ye uçuyorsunuz. Elbette<br />

biz şunu kabul ediyoruz, buraya uçan<br />

uçağın boş dönme ihtimali yüksek,<br />

150 alıyorsanız boş dönüşü de hesap<br />

edip 350 alın ama 550 almayın diyoruz.<br />

Dolayısıyla bizim için şu anda en büyük<br />

handikaplardan biri, iç pazar uçuş<br />

fiyatlarının arasındaki dengesizlik ve<br />

Antalya’ya olan aşırı destek. Tamam<br />

onu da anlıyoruz. Orada çok otel var,<br />

turizmin ana merkezi. Ama burası da<br />

ciddi anlamda gelişmekte olan bir bölge<br />

ve çok ciddi oranda bu uçak fiyatlarıyla<br />

uğraştığı için kendinden yemek zorunda<br />

kalıyor. Bu sürdürülebilir bir şey değil ve<br />

mutlaka bir dengeye oturması gerekiyor.”<br />

Bu konuda Kültür ve Turizm Bakanlığı<br />

ile Ulaştırma Bakanlığı’ndan daha<br />

hakkaniyetli bir yaklaşım beklediklerini<br />

söyleyen Batum, “Antalya ile aramızdaki<br />

farkın üç katı olabileceğine inanmıyorum.<br />

Daha kontrollü bir fark olması bizim<br />

için yeterlidir. Yoksa aynı fiyatta olsun<br />

diye bir talebimiz yok” dedi. İç pazardaki<br />

uçuş fiyatlarındaki dengesizliğin turizm<br />

sezonunun altı aylık döneme bağlanarak<br />

tıkanmasına sebep olduğunun altını çizen<br />

Batum, “Burada en erken Mart ayında<br />

biz açılırız, en geç yine Kasım ayında biz<br />

kapanırız. Hilton Dalaman Sarıgerme<br />

olarak hakikaten bölge için delicesine<br />

uğraşan bir oteliz. Karlı bir yaklaşım mı,<br />

değil elbette. Ama uzun vadeli düşünüp,<br />

kongre ve toplantı gruplarını getirmek<br />

için bunu yapmak zorundayız” dedi.<br />

“İngiltere’den kış boyunca haftada 1-2<br />

uçuş denenebilir”<br />

Buna karşın uluslararası uçuşların belli<br />

bir risk oluşturabileceğini anlatan Batum,<br />

“İngiltere’den kış boyunca haftada bir<br />

iki uçuş denenebilir ve ben bu uçakların<br />

yüzde 100 dolacağına ve yaz sezonunu<br />

layıkıyla destekleyeceğine eminim. Aynı<br />

şekilde THY ve Anadolu Jet, artık her<br />

kim uçacaksa, parasal açıdan karşılığını<br />

alacaklarından eminim. Ama bölgemizin<br />

kışın ve bahar aylarında biraz daha<br />

desteklenmesi lazım. Yazın zaten bir<br />

problem yok, her şey yolunda gidiyor”<br />

dedi.<br />

“Rezervasyonlarda 2016’ya göre %10<br />

artış görüyoruz”<br />

Bu yılla ilgili kısa bir değerlendirme de<br />

bulunan Tunç Batum, “Biz Türk insanı<br />

olarak krizlerle yaşamaya alışkınız.<br />

Dolayısıyla krizi bir yere kadar bahane<br />

edebiliyoruz. Krize adapte olup bir şekilde<br />

kendi yolumuzu bulmaya çalışıyoruz.<br />

Tabii biraz önce de söylediğim gibi,<br />

jeopolitik durumun bizim için rahatsız<br />

edici bir tarafı yok mu, şüphesiz var.<br />

Geçen sene çok ciddi bir kriz yaşadık.<br />

Türkiye’de 16 tane bomba patladı. Tüm<br />

bunları yönetip insanları dışarıdan<br />

getirmeye çalışmak hakikaten çok zor<br />

oldu. Geçen sene hakikaten savaştaydık<br />

ve içinden de olabildiğince yara almadan<br />

çıkmaya çalıştık” dedi ve sözlerini<br />

şöyle sürdürdü: “Bu yıl bir parça daha<br />

önümüzü görebiliyoruz. Rezervasyonlarda<br />

geçen seneye göre yaklaşık yüzde 10<br />

civarında bir artış görüyoruz. Geçen<br />

sene 110 bin geceleme yaptıysak, bu<br />

sene yaklaşık 120 bin geceleme yaparız<br />

diyoruz. Fakat asıl yapmamız gereken<br />

geceleme sayıları 2011-14 deki gibi, 140-<br />

150 binler olmalı.”<br />

“Geçen yıl fiyatlarımızı yüzde<br />

bölgesine göre 15-25 arası kırdık ama<br />

kalitemizden asla taviz vermedik”<br />

Geçen yıl kırdıkları yüzde 15’lik fiyatları<br />

bu yıl bir miktar toparlayarak 2015’e göre<br />

yüzde 10 arttırdıklarını açıklayan Batum,<br />

turizmde en iyi sezon olarak gösterilen<br />

2013- 2014 ve 2015 sezonlarına kıyasla o<br />

zamanki dolulukların yüzde 30 gerisinde<br />

olduklarını belirterek, “Bu toplam gelirin<br />

de neredeyse yine aynı oranda gerisinde<br />

olduğumuzu gösteriyor” dedi. Turizmde<br />

yaşanan krizin etkisiyle belli miktarlarda<br />

fiyat kırmalarına rağmen kaliteden asla<br />

taviz vermediklerini açıklayan Batum<br />

sözlerini şöyle sürdürdü: “Her şeye<br />

rağmen kaliteden taviz vermiyoruz,<br />

veremeyiz de zaten. Hilton markası olarak<br />

belli bir çizgide olmak gerekiyor. Bununla<br />

birlikte destinasyonumuzu pazarlamak<br />

için çok emek ve para harcıyoruz.”<br />

Batum, bu doğrultuda yaklaşık sekiz aydır<br />

İngiltere’de bir halkla ilişkiler ajansı ile<br />

pazarlama faaliyetleri yürüttüklerinin<br />

söyledi. Bu çalışmalar sayesinde olumlu<br />

gelişmeler kaydettiklerini aktaran Batum,<br />

“Tohumlama stratejisi olarak tabir<br />

ettiğimiz dolaylı pazarlama faaliyetlerimiz<br />

akabinde İngiltere pazarımızda yüzde<br />

10’luk bir artış elde ettik. Çalışmalarımız<br />

ilerleyen dönemlerde de farklı şekillerde<br />

devam edecek.” diye konuştu.<br />

“<strong>2017</strong> çok kolay geçmeyecek”<br />

<strong>2017</strong> turizm sezonuna dair görüşlerini de<br />

paylaşan Batum, “Türkiye’de jeopolotik<br />

koşulların değişmemesi halinde turizmde<br />

Rusya ve Ortadoğu haricinde çok büyük<br />

artışlar beklemiyoruz. Jeopolotik durum<br />

şu ankiyle aynı kalırsa mevcudu sabit<br />

tutmakta bile zorlanabiliriz.<br />

Yalnızca Rusya, Ukrayna ve iç pazarla<br />

geçtiğimiz senelerin rakamlarına<br />

ulaşılması 2018 yılında bile çok kolay<br />

olmayacak. Avrupa’yla ilişkilerimizi<br />

düzelttiğimiz takdirde artışlarımız da<br />

ciddi oranda yükselecek” dedi.<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın İŞKUR<br />

SGK teşviklerinden memnun olduklarını<br />

ve devamlılığını beklediklerini belirten<br />

Batum, “Tekrar devletimizden ve<br />

Bakanlığımızdan beklediğimiz en önemli<br />

destek bölgeye uçuşların ucuzlatılması<br />

ve sayılarının artırılması. Çünkü siz<br />

ne yaparsanız yapın, uçuş olmadığı<br />

sürece turist çekme şansımız da yok.<br />

Her şey uçuşa bağlı” şeklinde sözlerini<br />

tamamladı.


hotel restaurant<br />

66 & hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

Endüstriyel<br />

mutfakta<br />

bir kadın eli<br />

Nuray<br />

Kaya<br />

“Şirkette göreve<br />

başladığımda<br />

henüz lise son sınıf<br />

öğrencisiydim ilk<br />

görevim finans<br />

bölümünde<br />

ödeme listelerini<br />

oluşturmaktı. Daha<br />

araştırmayı ve sosyal<br />

olmayı sevdiğim için<br />

bu işin yanı sıra satış<br />

pazarlamayı kendime<br />

daha yakın bularak<br />

iki bölüme de destek<br />

olmaya başladım,<br />

böylelikle yavaş yavaş<br />

şirketin her biriminde<br />

deneyim kazandım.<br />

Endüstriyel mutfak sektörünün lider<br />

markalarından KM Kayalar Mutfak’ın<br />

başarısında Yönetim Kurulu Başkanı<br />

baba Mustafa Kaya kadar, uzun yıllar<br />

markaya güçlü, yenilikçi ve özgüvenli<br />

duruşuyla emek veren Nuray Kaya’nın<br />

da payı tartışılmaz elbette. Aile şirketine<br />

ilk olarak finans bölümüyle başlangıç<br />

yapan, bugün 25 yılı aşkın deneyimi ile<br />

endüstriyel mutfak sektöründeki varlığını<br />

kadın yönetici kimliği ile paha biçilmez<br />

kılan KM Kayalar Mutfak Yönetim Kurulu<br />

Başkan Yardımcısı Nuray Kaya’yı ilgi<br />

çeken kariyer hikayesi ile iş’te kadın<br />

bölümümüzde ağırladık.<br />

Nuray Hanım, sektör sizi çok yakından<br />

tanıyor ama okurlarımız için bize kendinizi<br />

biraz daha tanıtır mısınız? KM Kayalar<br />

Mutfak öyküsü ilk nasıl başladı?<br />

İlk gençlik hayallerimde organizasyon<br />

işleri yapmak vardı. Aslında çok hayal<br />

kurmama da izin vermediler, babam<br />

daha lise bitmeden işin içine girmem için<br />

kolları sıvamıştı. Ağabeyim de ortaokul<br />

da işe başlamıştı. Okul harici günlerde<br />

babamın atölyesine gidermiş o zamanlar.<br />

Ben de işin içine girince her çalıştığım<br />

birimde deneyim kazanarak bu yönde<br />

kendimi geliştirdiğimi gördüm.<br />

Evet, hayalimde daha çok planlama,<br />

organize etme, yönetim işleriyle<br />

uğraşmak vardı. Aile şirketlerinde<br />

çocuklar lise dönemlerinde çalışmaya<br />

yönlendiriliyorlar. Bizde de öyle oldu.<br />

İşte “Gel muhasebede biraz dur, biraz<br />

da satışta, pazarlamada görev al”<br />

şeklinde bir yaklaşım vardı. Her görevde<br />

bulundum. Üniversiteye giderken<br />

okulumuza yakın bir mağazamızda<br />

müşterilere ürün sattığım zamanlarda<br />

yardımcılar ortada yoksa paketi ben<br />

yapardım.<br />

Oysa pek çoğunun gözünde aile şirketinden<br />

gelen çocuklara gıptayla bakılır. “Paket<br />

bile yaptım” derken siz o şanslı güruhtan<br />

olamamışsınız besbelli. Size verilen ilk iş<br />

neydi, hatırlıyor musunuz?<br />

Şirkette göreve başladığımda henüz<br />

lise son sınıf öğrencisiydim. İlk görevim<br />

finans bölümünde ödeme listelerini<br />

oluşturmaktı. Bu işin yanı sıra satış<br />

pazarlamayı kendime daha yakın bularak<br />

iki bölüme de destek olmaya başladım.<br />

Böylelikle yavaş yavaş şirketin her<br />

departmanında çalıştım.<br />

Bir taraftan şirket için geleceğe yatırım<br />

yaparken bir taraftan da okuyordunuz. İş


ve okulu bir arada yürütmek zor olmadı<br />

mı? Kısaca o dönemlerinizden de bahseder<br />

misiniz?<br />

İstanbul Üniversitesi Edebiyat<br />

Fakültesi’nde okurken okuluma<br />

yakın Tahtakale’de bulunan bir satış<br />

mağazamız vardı. Babam Tahtakale’de<br />

yetişmiş bir iş adamı. Benim de burada<br />

deneyim kazanmam için hem de okuluma<br />

yakın olduğu için burayı yönetmemi<br />

istedi. Babam bana ‘’Tahtakale de bir<br />

okuldur, buradan da okulla beraber<br />

mezun olursun’’ dedi. Daha çok<br />

deneyimsizdim ama bu teklifi çok<br />

sevmiştim. O hevesle hem okula gittim<br />

hem bu mağazayı işlettim. Gerçekten de<br />

bu mağazayı işletmek benim için güzel<br />

bir deneyim oldu. Hatta haftanın bir<br />

günü fabrikaya gidip finans bölümündeki<br />

ödeme listelerini planlama işimi de<br />

sürdürüyordum. Okul hayatım devam<br />

ediyordu ama yapacağım iş içinde bir<br />

yandan deneyim kazanıp iş hayatına<br />

hazırlanıyordum. Babamın dediği gibi<br />

burası da mezun olunması gereken bir<br />

okuldu.<br />

Kariyeriniz bir nevi baba eliyle önceden<br />

planlanmış olsa da, örtüşen yönetim,<br />

organizasyon hayalleriniz dışında, şirket<br />

içindeki görevlendirmelerde sizin önceliğiniz<br />

ne oldu?<br />

Yönetmeyi, planlamayı ve düzeni sevdiğim<br />

için şirkette hangi birimde çalıştıysam<br />

karşılaştığım eksikleri, sorunları<br />

çözmek için uğraşır buldum kendimi.<br />

Satış yapıyorken üründe gördüğüm hata<br />

için üretime, hatta Ar-ge’ye dokunmak<br />

zorunda kalabiliyordum veya ürün<br />

pahalıya mal oldu veya daha kaliteli<br />

üretmeliyiz diyerek satın alma bölümü<br />

ile beraber tedarikçi araştırdığım da<br />

oluyordu. Bunun gibi şirkette gördüğüm<br />

her sorunu çözmek adına uğraşırken<br />

buldum kendimi. Şirketteki önceliğim<br />

şirketin doğru yönetilmesi ve işletilmesi<br />

için karşılaştığı sorunları tespit etmek,<br />

çözüm bulmak ve kalıcı olması için alt<br />

yapı hazırlamak oldu.<br />

Bunca işi genç yaşta üstlenebilme azmi ve<br />

cesareti takdire değer elbet ama en çok da<br />

ben sizin ağzınızdan konuya açıklık getirmek<br />

isterim. Nuray Kaya, en başından hangi<br />

nitelikleri ve vasıflarıyla aile şirketindeki<br />

var oluş sürecini tamamladı ve halen de<br />

sürdürüyor?<br />

Babamızın bize öğrettiği; işine karşı saygı<br />

ve bağlılık, müşterilere karşı dürüstlük<br />

ve hizmet, çalışanları ile bir aile olma<br />

kurallarını 60 yılı aşkın bir süredir<br />

şirketimizde uygulamayı sürdürüyoruz.<br />

Ben aileme çok bağlıyımdır, sorumluluk<br />

almayı severim, yakınlarımla ilgilenmek<br />

benim için çok önemlidir. Bir hastalık, bir<br />

yardım, destek mevzu bahis olduğunda<br />

herkes de iyi bilir ki, arka planda mutlaka<br />

varımdır. Ailemin ihtiyacı olduğunda<br />

her işimi bırakıp sadece bu ihtiyaca<br />

odaklanırım. Her şeyden önce hayatımda<br />

ailem gelir. Bu yapım iş hayatım için de<br />

böyle. Onun dışında daha kendimi nasıl<br />

anlatabilirim? Gerçekçi bir insanımdır.<br />

Savaşçı ve inatçı bir ruha sahip<br />

olduğumu söyleyebilirim kolaylıkla pes<br />

etmem. Mükemmelliyetçiyim; iş ve özel<br />

hayatımda hep en iyisi, en doğrusu ve en<br />

verimlisini başarmak için çabalamışımdır.<br />

Biraz önce ağabeyinizden bahsettiniz. Kaç<br />

kardeşsiniz?<br />

Biz üç kardeşiz. Şirketlerin yöenetimine<br />

ağırlıklı olarak ağabeyim Fikret Kaya<br />

ile birlikte bakıyoruz. Yönetim Kurulu<br />

Başkanı babamız Mustafa Kaya. Allah<br />

uzun ömür versin hala işinin başında.<br />

Fikret Bey Kayalar Plastik AŞ.,<br />

Büyükçekmece’deki fabrikamız<br />

ile ilgileniyor. Ben de Topkapı’da<br />

bulunan KM Kayalar Mutfak AŞ. ile<br />

ilgileniyorum. Bazen toplanıp genel<br />

sorunlarımız hakkında görüşüyoruz<br />

ama birbirimizin işlerine karışmama<br />

prensibimiz var. Bir grup firması<br />

olduğumuz için 4 şirketimizi 2’şer 2’şer<br />

paylaşarak yönetme kararı aldık. Bir<br />

de erkek kardeşim var. Kendisi yurt<br />

dışında master yapıyor.<br />

Söz KM Kayalar Mutfak’a gelmişken, biraz<br />

da şirketin endüstriyel mutfak sektörüne<br />

yönelik faaliyetlerinden bahsetmek<br />

isterim. <strong>2017</strong> yılı şirketiniz için nasıl<br />

geçiyor, buradan paylaşmak istediğiniz<br />

projeleriniz, yatırım planlarınız var mı?<br />

<strong>2017</strong> Yılı geçen seneye göre daha güzel<br />

ve verimli geçiyor. Kar marjlarının<br />

düşmesi bizi daha çok maliyetleri<br />

düşürebilmemiz adına ar-ge yapmaya<br />

ve araştırmaya yöneltti. Ayrıca üretimde<br />

de verimlilik çalışmalarını arttırdık.<br />

Otomasyon üretim yöntemlerine<br />

yöneldik. KM Kayalar Mutfak olarak bu<br />

yıl pişirme gruplarımızın geliştirilmesi<br />

odaklı çalışmalara ağırlık veriyoruz.<br />

Konveksiyonlu fırın üretimimizin<br />

yanı sıra bu sene ar-ge çalışmaları<br />

tamamlanmak üzere olan Kombi<br />

fırınımızı üreteceğiz.<br />

Dünyaya yön veren trendleri takiben<br />

muhtemelen. Uluslararası gelişmeleri ne<br />

oranda takip ediyorsunuz?<br />

Baktığınızda dünyaya yön veren<br />

endüstriyel mutfak teknolojilerinin ana<br />

kumandası, Avrupa ülkeleri. Biz de KM<br />

Kayalar Mutfak olarak her yıl İtalya,<br />

Almanya, Dubai, Rusya gibi birçok ülkede<br />

yapılan fuarlara gerek ürünlerimizi<br />

tanıtmak gerekse dünyadaki rakiplerimizi<br />

takip etmek adına katılım gösteriyoruz.<br />

Ar-ge konusunda ve dünyadaki<br />

rakiplerimizi izlemek konusunda oldukça<br />

takipçi, araştırmacı bir markayız.<br />

Gördüğümüz ya da geliştirebildiğimiz tüm<br />

yenilikleri ürünlerimize yansıtmayı ve de<br />

firma olarak da Ar-ge çalışmalarını çok<br />

önemsiyoruz.<br />

Bu yıl satış ve karlılıklar açısından nasıl<br />

geçti, rakam verebilir misiniz? Gelecek<br />

yıldan beklentileriniz neler?<br />

2016 yılında Türkiye ekonomisindeki<br />

sıkıntılardan elbette şirket olarak biz<br />

de etkilendik. Şanslı olduğumuz taraf<br />

ihracat ağırlıklı çalışmış olmamız. Bu<br />

bizim bu dönemi daha rahat atlatmamızı<br />

sağladı. Gelecek yıl için biz daha iyi<br />

olacağına bu yıldan daha iyi geçeceğine<br />

inanıyoruz. Ülkemiz ve dünyada genel bir<br />

kriz ve sorunlar yaşanıyor olsa da Türkiye


68<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

iş’te kadın<br />

olarak bunların üstesinden geleceğimiz<br />

konusunda umutluyum.<br />

Türkiye’de kendi kulvarınızda endüstriyel<br />

mutfak hizmeti veren pek çok firma var.<br />

KM Kayalar Mutfak olarak kendinizi ne<br />

şekilde konumlandırıyorsunuz diye sorsam?<br />

Pazardaki rekabet gücünüz, iddianız nedir?<br />

1956 yılından beri sektörümüzde öncü<br />

bir firmayız. Pazarda önemli bir yerimiz,<br />

adımız var. Endüstriyel mutfak adına tüm<br />

çözümlere hakimiz ve 1500 çeşit ürün<br />

üretiyoruz. Projelendirmeden montaja<br />

kadar müşterimizin yanında oluyoruz. Bu<br />

konudaki deneyimimiz dolayısıyla birçok<br />

müşterimizin tercih sebebi oluyoruz.<br />

Gerek ürün kalitemiz ile gerekse bu işi<br />

çok iyi biliyoruz diyecek kadar iddialıyız.<br />

Ürün bazında dünya standartlarına<br />

uygun kalite sistemlerine göre ürün<br />

üretmemiz, teknolojik olarak üretim<br />

alan ve donanımlarına sahip olmamız,<br />

projelendirme bilgimiz, yerleşim<br />

konusunda teknik bilgi ve donanımımız,<br />

yurt içi ve yurt dışı deneyimli montaj<br />

ve servis ekiplerimiz, gibi etkenlerle<br />

gücümüzü her zaman korumayı<br />

sürdürüyoruz. Ayrıca rakiplerimiz<br />

dışında Mobil Mutfak Çözümleri projeleri<br />

üretiyoruz. Sahra mutfağı, Mobil Fırın,<br />

Konteyner mutfağı gibi seyyar çözümler…<br />

açık araziler, askeriye, afet bölgeleri gibi<br />

ihtiyaç halleri için tasarladığımız pişirme<br />

üniteleri yapıyoruz.<br />

Bağlı bulunduğunuz sektördeki diğer<br />

firmalara baktığımızda çoğunlukla aile<br />

şirketleri. Onlardan tek farkınız, yönetim<br />

koltuğunda oturan bir kadın. Bunun<br />

ayrıcalığı nedir, anlatır mısınız?<br />

Aile içinde de sorunları sahiplenip<br />

çözümleyen kişiyim. Babam ve ağabeyim<br />

buna alışkın olduğundan bunu iş<br />

hayatında da sürdüreceğimi görüp<br />

firmayı gönül rahatlığı ile bana emanet<br />

etmek istediler diye düşünüyorum.<br />

Biz kadınlar sanırım daha detaycı,<br />

dikkatli ve pratik olduğumuz için bunlar<br />

işimize de yansıyor. Problemleri hep<br />

çözmeye çalıştığım için çözemesem<br />

de çözümleyecek birini bulup, inatla ve<br />

ısrarla sorunların peşini bırakmadığım<br />

için de diyebiliriz.<br />

Sektörün cinsiyeti üzerine ne<br />

söyleyebilirsiniz? Bu alanda var olmak bir<br />

kadın açısından ne tür bir deneyim?<br />

Sektör erkek egemen olsa da kadınların<br />

sayısı da artık azımsanmayacak kadar<br />

çok. Baktığımızda sektörün önde gelen<br />

birçok firmasında genelde bayanlar da<br />

var. Sonuçta çelik ve endüstriyel mutfak<br />

cihazları olsa da bu da bir imalat sanayi<br />

işi. Türkiye’de sanayici bayanlar sektörde<br />

artış gösteriyorlar. Bu çok memnun<br />

edici. Bayanlar olarak daha kolay<br />

iletişimde olabiliyoruz. Bizim şirketimizde<br />

de çalışanların birçoğu bayanlardan<br />

oluşuyor. Çünkü çok daha dikkatli,<br />

pratik ve titiz çalıştıklarını düşünüyorum.<br />

Yönetim bölümümüzün yüzde 60’ı<br />

bayanlardan oluşuyor... İş gücünüzü ne<br />

kadar otomasyona taşımaya çalışsak da<br />

imalat süreçlerimiz tehlikeli işçilikleri<br />

olan süreçler, el işi ve emeği gerektiren<br />

işler, keserken, bükerken birçok<br />

makinede erkek gücü gerekebiliyor. Bu<br />

yüzden mavi yaka bölümümüzde bayan<br />

sayısı çok az...<br />

Türkiye ve dünyada endüstriyel mutfak<br />

sektörünün gelişimine dair neler<br />

söyleyebilirsiniz?<br />

Aslında Türkiye’de teknoloji çok güzel<br />

gelişiyor, Avrupa’dan geri kalmamak<br />

için onları her alanda olduğu gibi<br />

takip etmeye çalışıyoruz. Fakat yan<br />

sanayimiz çok zayıf. Bazen onları da<br />

geliştirmek bize düşebiliyor. Diyelim,<br />

fırın yapmak için motora ihtiyacımız<br />

oldu veya başka komponentler gerekti.<br />

Yan sanayi bizlere bunları gerektiği<br />

kalitede sağlayamayınca bizler mecburen<br />

yurt dışına bağımlı olabiliyoruz. Ya da<br />

tedarikçilerimize örnek ürün gösterip<br />

aynısını yapmaları için yardımcı olmak<br />

zorunda kalabiliyoruz. Bu komponentleri<br />

yurt dışından getirdiğimizde ise ürünün<br />

fiyatı yükseliyor, rekabetimiz zorlaşıyor.<br />

Açıkçası üniversitelerden mezun olan iş<br />

başvurusu yapan mühendisler uygulama<br />

alanında bulunmadıkları için uygulama<br />

konusunda yetersiz kalabiliyorlar. İlk<br />

tecrübelerini bizler gibi sanayicilerin<br />

kurdukları tesislerde deneyimliyorlar.<br />

Biz de burada ne kadar öğretebiliriz ki?<br />

Herkes tesislerindeki teknoloji kadar<br />

faydalı olabilecektir. Ama okulda bir Ar-<br />

Ge merkezi yapıp kendilerini geliştirseler,<br />

çalışma hayatına da bir şeyler bilerek<br />

gelseler çok daha verimli ve faydalı olur.<br />

Bu konuda ülkemizde devlet teşvikli yeni<br />

destekler ve merkezler oluşmaya başladı.<br />

Bu da hem bizleri hem de Türk sanayisini<br />

umutlandırıyor.<br />

Nuray Kaya’yı profesyonel hayatıyla daha<br />

yakından tanıdık ama özel yaşamına dair<br />

hiçbir şey bilmiyoruz. Özel yaşamınızda<br />

neler yapmaktan hoşlanırsınız, biraz<br />

bahseder misiniz?<br />

İşlerim çok yoğun olduğu için zamanımın<br />

çoğunu alıyor aslında. Ama mutlaka<br />

aileme ve kendime özel zamanlar<br />

ayırıyorum. 11 yaşında kız çocuğu<br />

annesiyim en güzel ve en keyif aldığım<br />

zamanlar onunla olduğum zamanlar. Bu<br />

bir itiraf gibi oldu. Eşim ve ailemle olmak<br />

da çok güzel ama kızımla çok başka<br />

zamanlar diyebilirim. Onunla beraber<br />

tatil yapmak resim yapmak en sevdiğimiz<br />

şeyler. Kızım resim konusunda çok<br />

yetenekli bu konuda onu destekliyorum.<br />

Şimdiye kadar 4 sergi açtı.<br />

Bunların dışında özel zamanlarımda<br />

arkadaşlarımla, ailemle seyahat etmeyi,<br />

gezmeyi, yeni yerler görmeyi çok<br />

seviyorum. Hatta bu işi yapmasam<br />

dünyayı gezen bir gurme olmayı çok<br />

isterdim.<br />

Kızınız da annesi gibi günün birinde aile işini<br />

sürdürsün ister misiniz? Buna samimiyetle<br />

cevabınız ne olur?<br />

İsterim tabii, neden olmasın? Eşim inşaat<br />

mühendisi, inşaat taahhüt firması var.<br />

İkimizinki de projelere yönelik işler.<br />

Kızımız da anne babasının işinden birini<br />

belki seçer belki seçmez, bilmiyoruz.<br />

Yine de zorlamıyorum. Ben daha çok<br />

sanata yönelsin istiyorum ama benim<br />

işimi de devam ettirsin isteğim var. Belki<br />

benim işimi sürdürüp sanatı hobi olarak<br />

sürdürür. Bakalım ilerleyen yıllar bize<br />

neler getirecek, tabii kararı verecek olan<br />

kızım.<br />

Röportaj aralarında hep babanızdan<br />

konuştuk ama detaylı olarak bahsedemedik.<br />

Mustafa Kaya’dan hem bir baba hem de bir<br />

patron olarak neler öğrendiniz?<br />

Öncelikle şunu söyleyeyim, çok özel bir<br />

babadır. Hem arkadaştır hem öğreticidir<br />

hem de çok hoş sohbet ve eğlencelidir.<br />

Çalışmaya ve işine aşıktır. Çok çalışkan,<br />

hareketli, pratik düşünen ticareti ve<br />

üretimi çok iyi bilen bir sanayicidir. Bildiği<br />

her şeyi biz çocuklarına öğretmiştir.<br />

Hatta fazlasını öğrenmemiz için bize<br />

olan desteğini hiç eksik etmemiş,<br />

teşvik etmiştir. Hep önümüzü açmıştır.<br />

Deneyim kazanmamız için özgürlükler<br />

de tanımıştır her zaman. İş hayatı<br />

aslında insana çok şey katıyor. Şöyle<br />

ki, her şeyden önce insanlarla çok<br />

iç içe oluyorsunuz. İyisini, kötüsünü,<br />

başınıza neler gelebileceğini daha kolay<br />

sezgileyebiliyorsunuz. Evde kapalı,


korunaklı olmaktan çok daha farklı bir<br />

deneyim bu. Çalışma hayatında her<br />

an bir tehlikeyle burun burunasınız.<br />

Yeri geliyor mali yönden, yeri geliyor iş<br />

güvenliği açısından diyorum. Yeri geliyor<br />

başarı elde etmek için çalışıyorsunuz,<br />

teknolojiyle ilgileniyorsunuz, devamlı<br />

canlı bir ortam. Değişkenliği sebebiyle<br />

ister istemez siz de aktif oluyorsunuz.<br />

Ben halen babamla dirsek temasında<br />

çalışıyorum. Allah başımızdan eksik<br />

etmesin, varlığı yetiyor. Bir de sonsuz<br />

deneyimleri var tabii. Halen çok aktif,<br />

çalışmaya da devam ediyor.<br />

Endüstriyel mutfak sektörüne üretim yapan<br />

biri olarak merak ediyorum, yemekle aranız<br />

nasıl?<br />

Ben misafir ağırlamayı daha çok<br />

seviyorum ama yemek yapamıyorum.<br />

Pek vaktim olmuyor. Arkadaşlarım ailem<br />

ve sevdiklerimle birlikte ev veya dışarda<br />

buluşmayı beraber olmayı çok seviyorum.<br />

Son olarak bundan sonra neler yapmak<br />

istiyorsunuz? Gelecek yıllar için iş ve özel<br />

yaşam anlamında yeşerttiğiniz hayalleriniz,<br />

idealleriniz var mı?<br />

Bizim sektörümüzde firmalar her<br />

şeyi yapmaya çalışıyorlar. Firmalar<br />

ürün çeşitliliğini artırdıkça kaliteye ve<br />

Ar-Ge’ye fazla zaman ayıramıyorlar.<br />

Dolayısıyla üretimlerinde yeterince<br />

başarılı olamadıklarından söz sahibi<br />

de olamıyorlar. Son dönemde pişirme<br />

konusuna daha fazla ağırlık verdik.<br />

Fırın, ocak, ızgara gibi ürünlerimizde<br />

daha fazla verim elde etmek için<br />

çalışmalarımıza yoğunlaştık. Ülkemize<br />

yakışır işler yapmak başlıca misyonumuz.<br />

Bu konuyla ilgili Ar-Ge faaliyetlerimiz<br />

1-2 yıldır devam ediyor. Belki bir yıl<br />

içinde de bitebilir. Hatta TÜBİTAK ile<br />

ortak bir projemiz var, ürün gelişiminde<br />

karşılıklı paylaşımda bulunuyoruz.<br />

Kendime gelirsem, açıkçası bu yoğun<br />

iş temposunda bana ve hayallerime çok<br />

zaman kalmıyor. Tek isteğim, işimde<br />

başarılı olmak. Babam zaten kendi payına<br />

bir başarı elde etti. Babam, Mustafa Bey,<br />

Kayalar Mutfak’ı kurdu. Ben de onun<br />

izinden giderek bu başarıyı daha ileri<br />

seviyelere götürmek istiyorum.<br />

“<br />

“2016 yılında Türkiye<br />

ekonomisindeki sıkıntılardan<br />

elbette şirket olarak biz de<br />

etkilendik. Şanslı olduğumuz<br />

taraf ihracat ağırlıklı<br />

çalışmış olmamız. Bu bizim<br />

bu dönemi daha rahat<br />

atlatmamızı sağladı.”<br />


hotel restaurant<br />

70 & hi-tech<br />

marka röportaj<br />

Marka ismini değiştiren<br />

Gazelle<br />

“Lugga Çatal Kaşık<br />

Bıçak”<br />

adıyla üretimlerini<br />

sürdürüyor!<br />

<strong>2017</strong> yılında Gazelle’yi “Lugga”<br />

ismi ile değiştirme kararı aldıklarını<br />

belirten Lugga Çatal Kaşık Bıçak<br />

Genel Müdürü Adem Uysal, “Bu<br />

yılın başı itibari ile patent tescili<br />

ve kurumsal kimlik çalışmalarımızı<br />

bitirdik ve sektörde Lugga markası<br />

olarak yerimizi aldık” dedi.<br />

50 yılık tecrübeyle 2003 yılında Gazelle<br />

markasını çatal bıçak sektörünün<br />

hizmetine sunmak üzere kuran<br />

Gazelle Mutfak Eşyaları, <strong>2017</strong> yılında isim<br />

ve logo değişikliği yaparak faaliyetlerini<br />

“Lugga” markası ile sürdürüyor.<br />

Bayrampaşa fabrikasında ayda 500 bin<br />

adet üretim yapan firmanın Horeca<br />

sektörüne yönelik üretim ve faaliyetlerini<br />

mevcut değişim kararı ile birlikte Lugga<br />

Çatal Kaşık Bıçak Genel Müdürü Adem<br />

Uysal ile konuştuk.<br />

Çatal bıçak sektöründe Gazelle olarak<br />

tanıdığımız firmanız faaliyetlerine bir<br />

süredir Lugga olarak devam ediyor.<br />

Öncelikle bu isim değişikliğinin sebebini<br />

anlatır mısınız?<br />

Gazelle markasını 2003 yılında<br />

pazara dahil ettik. Fakat Türk Patent<br />

Enstitüsü’nün bizden önce başka bir<br />

firmaya da ismi tescillemesi sebebi ile<br />

2011 yılından bugüne görüşmelerimiz<br />

sürüyordu. Bu gelişmeler neticesinde<br />

<strong>2017</strong> yılında Gazelle ismini değiştirme<br />

kararı aldık. Bu yılın başı itibari ile patent<br />

tescili ve kurumsal kimlik çalışmalarımızı<br />

bitirdik ve sektörde Lugga markası olarak<br />

yerimizi aldık.<br />

Firmamız Horeca sektöründe ağırlıklı<br />

olarak; İç Anadolu, Ege ve Akdeniz<br />

bölgelerinde olmak üzere birçok yerde<br />

bayilikleri bulunuyor. Yurt dışı pazarında<br />

ise Balkanlar ve Kıbrıs’ta bayilerimiz<br />

mevcut. Yurt dışında Avrupa ve Arap<br />

ülkelerinden birkaç noktayı da bayilik<br />

kanalımıza katmayı planlıyoruz.<br />

Firma olarak HORECA sektörüne<br />

yönelik üretim ve kapasitenizden söz<br />

eder misiniz?<br />

2010 yılı başından bu yana tüm<br />

ürünlerimizi Horeca sektörüne uygun bir<br />

şekilde düzenleyip, ürün gamımıza her<br />

yıl yeni bir model ekledik. Bu anlamda<br />

modellerimizi artırırken aynı zamanda<br />

üretim bandımızı da güçlendirip,<br />

kapasitemizi yükselttik. Bunun<br />

karşılığında çatal bıçak sektöründeki<br />

pazar payımız da artış gösterdi. Şu<br />

an firmamız aylık 500 bin adet üretim<br />

kapasitesi ile pazara hizmet vermeye<br />

devam ediyoruz.<br />

<strong>2017</strong> yılı nasıl geçti? Gelecek yıldan<br />

beklentileriniz nedir?<br />

Bu yılın ilk dört ayı geçen seneye<br />

nazaran bayağı düşük geçti. 2016’ya<br />

göre yüzde 30 oranında düşüş oldu.<br />

<strong>2017</strong>’nin ikinci periyodu tabii ki geçen<br />

seneden yüzde10-15 yukarıdayız şu<br />

anda. Yılsonuna kadar bu şekilde devam<br />

eder diye düşünüyoruz. Çünkü otel<br />

rezervasyonlarının iptalinden dolayı<br />

piyasada bir boşluk oluştu, otelciler<br />

alımları beklettiler. Şu anda da hepsi<br />

aynı anda alımlara başladığı için bayağı<br />

bir yükseliş var. Bunun da iptal olan<br />

rezervasyonların tekrar geri dönüşünden<br />

kaynaklandığını düşünüyorum.<br />

<strong>2017</strong> yılına hangi yeni ürünlerle<br />

girdiniz? Yakın dönemde piyasaya<br />

sürmeyi düşündüğünüz yeni ürünler<br />

olacak mı?<br />

Bu yıl piyasaya sürdüğümüz yeni<br />

ürünlerimiz olmadı. Ama 2018’de<br />

yeni projelerimiz var. Pazarda üç yeni<br />

modelimizle yer alacağız. Gelecek yıl<br />

daha çok a la carte’a yönelik modellerle<br />

devam etmeyi düşünüyoruz. Fine dining<br />

restoranlarda ürünlerimizle yer almak<br />

istiyoruz. Zaten öyle bir eksiğimiz<br />

de vardı. Şu anki üretimlerimizle o<br />

segmente hitap edemiyoruz. Biz şu<br />

an daha çok bistro restoranlar, beş<br />

yıldızlı otel restoranlarının banket


Lugga Çatal Kaşık<br />

Bıçak Genel Müdürü<br />

Adem Uysal<br />

bölümlerine ve açık büfede kullanılan<br />

ürünlere hitap ediyoruz. Ama a la carte’a<br />

uygun ürünlerimiz olmadığı için orada<br />

bir eksiklik yaşıyoruz. O segmente<br />

uygun birkaç modelle 2018’de devam<br />

ettirmeyi düşünüyoruz. Bunu da mevcut<br />

parkurlarımızla yapacağız. <strong>2017</strong> Aralık<br />

ayında üretimlerimiz tamamlanıp, Ocak<br />

2018 itibari ile de satışa çıkarız diye<br />

düşünüyoruz.<br />

Ürünlerinizi öne çıkaran özellikleri<br />

nelerdir? Marka ile profesyonellere ne<br />

tür ayrıcalıklar sunuyorsunuz?<br />

Lugga olarak ürünlerimizi öne çıkaran<br />

başlıca özelliklerimiz; üstün kalitemiz,<br />

verdiğimiz hızlı hizmet ve sektörün<br />

talep ettiği modern çizgimizdir. Biz 304<br />

paslanmak çelik olarak üretim yapıyoruz.<br />

Son kullanıcıya hizmet olarak zaten<br />

bölgelerde en iyi bayilerle çalışıyoruz.<br />

Daha hızlı, daha çok bulunabileceği<br />

noktalarda bayiliklerimiz mevcut.<br />

Ürünlerimize daha çabuk ulaşabiliyorlar.<br />

Son olarak Türkiye’de çatal<br />

bıçak sektörünün gelişimini nasıl<br />

değerlendirirsiniz?<br />

Türkiye’de çatal kaşık bıçak sektörü, son<br />

2 yılda ithal ürünlere gelen kotalardan<br />

dolayı ürünlerin pazar paylarının düşmesi<br />

sebebi ile ülkemizde sektör önemli<br />

ölçüde değişime uğradı. Bu değişim<br />

sonucunda çatal bıçak firmaları şu an<br />

altın çağını yaşıyor. Çünkü yoğun bir<br />

şekilde çalışıyor. Ülkemize dışarıdan<br />

ithal ürün girişi olmadığından ithalatçılar<br />

da dahil olmak üzere herkes içerideki<br />

üreticiye yöneldi. İki yıl öncesine göre şu<br />

an iç pazarda bayağı bir hareketlilik var.<br />

Bizim zaten ihracatımız çok düşük, yüzde<br />

10 seviyelerinde. Ama hedefimiz bu oranı<br />

artırmak. Bunun da sebebi şu, Avrupa<br />

şu an Çin’den çok uzun zamanda tedarik<br />

sağlıyordu. Bu süre Türkiye’de daha da<br />

kısalıyor. Neresinden baksanız Avrupalı<br />

1 hafta – 10 günde tedarik sağlıyor.<br />

Tedarikte Türkiye’nin sunduğu zamandan<br />

kazanım Avrupa ülkelerinin bizi tercih<br />

etmeleri için önemli bir sebep. Bir<br />

diğer faktör de tabii Türkiye pazarındaki<br />

üretimlerin ürün kaliteleri. Toparlayacak<br />

olursak; Çin pazarına göre ürün kalitemiz<br />

de iyi ve Avrupa’ya daha hızlı hizmet<br />

sağlayabiliyoruz.<br />

Çatal bıçak sektörü beş yıl içinde nereye<br />

gider dersek; Çin’deki kotaların bu<br />

şekilde devam etmesi halinde zaten<br />

içerideki üretici firmalar kendilerini<br />

geliştirmeye başladılar. B şekilde giderse<br />

önümüzdeki beş yıl içinde daha kaliteli ve<br />

daha adetli ürünlerle imalatçıların daha<br />

da güçleneceğine inanıyorum. Netice<br />

itibari ile Türkiye de Avrupa için küçük bir<br />

Çin olabilir.<br />

İhracat hedefinizi de öğrenebilir miyiz?<br />

2018 yılında yurt dışında birkaç fuara<br />

katılmayı düşünüyoruz ve gelecek<br />

yılki ciromuzun yüzde 25’ini ihracata<br />

ayıracağız.


hotel restaurant<br />

72 & hi-tech<br />

marka röportaj<br />

Adasan<br />

2018’de yurt dışı<br />

mağazalarıyla<br />

ihracata oynayacak!<br />

“Tasarım stratejimiz, her zaman<br />

müşterilerimizin hayalleri oldu.<br />

Tabii bu hayalleri gerçek, doğru<br />

ve olabilirlik seviyesine getirerek<br />

yeni ürünler kurgulamak en<br />

büyük hedefimizdir.”<br />

1998 yılından bu yana birçok mekan<br />

ve dış mekan projesine imza atan<br />

Adasan, Adana Karataş Yolu üzerinde<br />

8 bin metrekare alana sahip fabrikasıyla<br />

üretimlerini sürdürüyor. <strong>2017</strong>’de Köln’de<br />

açılan yeni mağazasıyla ara verdikleri<br />

yurt dışı mağazacılık faaliyetlerine devam<br />

etme kararı alan firmanın 2018 yılı<br />

hedefinde ihracat oranlarını arttırmak<br />

var.<br />

Adasan’ın bu yıl ve 2018 için<br />

planlamalarını ve gelecek projelerini<br />

Firma Sahibi Burak Suveren ile konuştuk.<br />

Adasan, <strong>2017</strong> yılına hangi yeni<br />

ürünlerle girdi? Bu yılki tasarım<br />

stratejisini nasıl kurgulatdınız? Yıl<br />

satış, ciro, karlılıklar açısından nasıl<br />

geçiyor? Bu yıla dair beklenti ve<br />

hedefleri nelerdir?<br />

Adasan tam olarak bir proje firmasıdır.<br />

Yani proje firması olarak aslında<br />

yaptığımız şey, müşterilerimizin<br />

hayallerindeki ürünleri hayata<br />

geçirmektir. Bizim müşterilerimiz<br />

mimarlar, tasarımcılar ürünlerinin nasıl<br />

ya da hangi ölçüde veyahut hangi renkte<br />

görmek istediğini bilen insanlar. Bu<br />

nedenle tasarım stratejimiz, her zaman<br />

müşterilerimizin hayalleri oldu. Tabii<br />

bu hayalleri gerçek, doğru ve olabilirlik<br />

seviyesine getirerek yeni ürünler<br />

kurgulamak en büyük hedefimizdir.<br />

Bu doğrultuda her yıl olduğu gibi bu yıl<br />

da binlerce ürün üretim tesislerimizde<br />

çizimlerden çıkıp hayata dökülüyor, yeni<br />

yaptığımız her sandalye, her masa, her<br />

sofa bize inanılmaz heyecan veriyor.<br />

İşin ciro ve karlılık kısmına gelirsek<br />

tabii ki ticari bir firma olarak da bizimde<br />

emeklerimizin karşılığını almak en doğal<br />

hakkımız. <strong>2017</strong> yılının ilk yarısını nerdeyse<br />

bitirmek üzere olduğumuz bu günlerde iyi<br />

geçtiğini söyleyebiliriz.<br />

Bu yılın verileri, geçen yılın aynı<br />

dönemine göre nasıl? Bu verilerden<br />

hareketle 2018 öngörülerinizi paylaşır<br />

mısınız?<br />

Aslında iş anlamında daha güzel<br />

gelişmeler olduğu söylenebilir. Fakat<br />

yılın başından bu yana artış gösteren


döviz kurları, ana hammadde kalemlerine<br />

gelen ciddi zamlar ve bizim bu hızlı<br />

değişimleri aynı hızla satış rakamlarımıza<br />

yansıtamamış olmamız çok ciddi<br />

değişiklikler doğurmadı diyebiliriz.<br />

Açıkçası 2018 yılı için umutlarımız<br />

yüksek aslına bakarsanız. Her geçen<br />

gün markamıza olan inancımız ve<br />

çalışma hevesimizle daha güzel bir yıl<br />

geçireceğimizi düşünüyoruz.<br />

Sektörde uzun yıllardır faaliyet<br />

gösteren Adasan‘ın vizyonu açısından,<br />

<strong>2017</strong> yılı için sürdürülebilir ihracat<br />

politikası için neleri belirlediniz? 2018<br />

yılı için planlamalarınız nedir?<br />

<strong>2017</strong> yılında Almanya Köln’de açılan<br />

mağazamızla ara verdiğimiz yurt dışı<br />

mağazacılık faaliyetlerimize devam etme<br />

kararı aldık. Sürdürülebilirlik açısından<br />

iyi bir adım olduğunu düşünüyoruz.<br />

Aynı zamanda her yıl düzenli olarak<br />

hem katılımcı hem de ziyaretçi olarak<br />

katıldığımız yurt dışı fuarlar ihracatımızı<br />

oldukça olumlu yönde etkiliyor. 2018<br />

yılında da aynı doğrultuda devam<br />

ederek ihracatımızı arttırmak en büyük<br />

hedeflerimiz arasında yer alıyor.<br />

Bugün itibari ile kaç mağazaya<br />

ulaştınız? Bu yılki hedefiniz nedir?<br />

Bugün itibari ile 1’i yurt dışında 4’ü<br />

yurt içinde olmak üzere toplamda 5<br />

mağazamız bulunmaktadır. Bu yılki yeni<br />

mağaza açılış hedefimizi Köln mağazamız<br />

ile gerçekleştirmiş bulunuyoruz.<br />

Turizm ekonomisindeki gelişmeler<br />

ihracatınızı nasıl etkiliyor?<br />

Turizm ekonomisi birçok sektörü<br />

etkiliyor tabii ki ama bizim için daha<br />

da önemli bir yeri var. Yatırımcı olan<br />

turistlerin ürünlerimizi görüp temas<br />

edebileceği birçok noktada ürünlerimiz<br />

bulunmaktadır. Ülkemize gelen turistin<br />

kaldığı oteller, yemek yediği restoranlar,<br />

cafeler ve barlar da ürünlerimizigörüp<br />

talepte bulunması ihracatımız açısından<br />

zaman zaman etkili olabiliyor.<br />

Modellerinizde teknolojiyle<br />

entegrasyon konusunda neler<br />

yapıyorsunuz?<br />

Bizim modellerimiz müşteri odaklı<br />

tasarımlar olduğu için talep edilen tüm<br />

teknolojik entegrasyonlar ürünlerimize<br />

yansıtılabilmekte. Eskiden düz olan<br />

masalar sedirler değişen teknolojik<br />

yapı ile artık data prizli, elektrik prizli,<br />

kendinden ısıma – soğutma bölümleri<br />

olan ürünlere dönüşebilmektedir.<br />

İnovasyon ve Ar-ge alanlarında<br />

Adasan olarak ne tür çalışmalar<br />

yapıyorsunuz?<br />

Sektörümüzdeki tüm gelişmeleri<br />

yakından takip ediyoruz. Bu nedenle<br />

elimizden geldiğince yeni üretim fikirleri<br />

için yurt dışında fabrika gezileri yaparak<br />

makina, ekipman ve teçhizat anlamındaki<br />

tüm fuarları takip ederek sektörü<br />

yakından takip ediyoruz.<br />

Dünya mobilya pazarında ne gibi<br />

gelişmeler yaşanıyor? Hangi ürün ve<br />

tasarımlar daha fazla talep görüyor?<br />

Dünya mobilyası gün geçtikçe doğal ve<br />

özgün ürünlere yöneliyor. Doğallığın<br />

güzelliği insanlarda daha sıcak bir ilgi<br />

uyandırıyor gibi. Kişisel fikirlerin yer<br />

aldığı global internet siteleri özgün<br />

tasarımlarla insanları buluşturuyor ve<br />

günümüz yoğun tempolu insanlarını<br />

daha kullanışlı ergonomik ürünler<br />

kullanımına yönlendiriyor. İnsanlar daha<br />

çok gösterişten ziyade işlevselliği tercih<br />

etmeye başlıyor.<br />

Genel olarak Türk mobilya sektörünün<br />

ilerlemesini nasıl görüyorsunuz?<br />

Mobilya üretim standartları dünyada<br />

ve Türkiye’de ne tür değişiklikler<br />

gösteriyor?<br />

Türk mobilya sektörü aslında dünyadaki<br />

ismi mobilya ile anılan ülkelerden hiç de<br />

geride değil. Orada yapılabilen her şey<br />

ülkemizde de yapılabiliyor. Her geçen<br />

gün yeni tarzlar, yeni tasarımlar boy<br />

gösteriyor. Türkiye de artık dünya ile aynı<br />

doğrultuda hareket kabiliyetini yakalamış<br />

durumda. Bu anlamda biz da Adasan<br />

olarak yapabileceklerimizin farkındayız<br />

ve sektörümüz ve kendimiz için elimizden<br />

gelen her şeyi yapmaya çalışıyoruz.<br />

Son olarak eklemek istedikleriniz…<br />

Biz işini gerçekten severek yapan bir<br />

firmayız ve en iyi yaptığımız işi yapmaktan<br />

büyük keyif alıyoruz.


hotel restaurant<br />

74 & hi-tech<br />

marka etkinlik<br />

3Yeni Ürün,<br />

Yeni Fırsat,<br />

Yeni Çözüm<br />

Electrolux Profesyonel’den<br />

Çok görkemli yeni ürün tanıtımları…<br />

Electrolux Profesyonel, son teknoloji<br />

ile ürettiği 3 Yeni Ürününü çok<br />

görkemli bir organizasyon ile tanıttı.<br />

Profesyonel Türkiye<br />

Yeni Ürün Tanıtımları” 12 Mayıs<br />

“Electrolux<br />

Cuma günü Radisson Blu Hotel,<br />

Şişli’de gerçekleşti. Türkiye’nin tüm<br />

bölgelerinden 250’yi aşkın yetkili bayilerin<br />

ve servislerin, zincir işletmelerin, mekan<br />

sahiplerinin, yiyecek-içecek müdürlerinin,<br />

aşçıların, steward’ların katıldığı<br />

toplantıda Electrolux Profesyonel’in Yeni<br />

Ürünleri olan; green&clean Konveyörlü<br />

Tip Bulaşık Makineleri, ecostoreHP<br />

Tezgah Tipi Soğutucular ve SpeeDelight-<br />

Panini Makinesi tanıtıldı. Türkiye’de<br />

25 yılı aşkın bir süredir hizmet veren<br />

Electrolux Profesyonel Türkiye Yeni Ürün<br />

Tanıtımlarına; Electrolux Profesyonel’in<br />

yurtdışından gelen ilgili ürün müdürleri<br />

de katılım gösterdi. Electrolux<br />

Profesyonel Türkiye Ülke Müdürü Bülent<br />

Sevinçel ve Electrolux Profesyonel<br />

Çamaşırhane Grubu Ürün Müdürü Thuy<br />

Bich Hoang yeni green&clean Konveyörlü<br />

Tip Bulaşık Makinesini; Soğutma<br />

Grubu Ürün Müdürü Onur Pazarcı yeni<br />

ecostoreHP Tezgah Tipi Soğutucuyu;<br />

Electrolux Profesyonel Kurumsal Eğitim<br />

Şefi Ahmed Özer ve Marmara Bölgesi Şefi<br />

Gürkan Tezer yeni SpeeDelight Panini<br />

Makinesini tanıtırken; Organizasyonun<br />

sunuculuğunu, Electrolux Profesyonel<br />

Türkiye Pazarlama Müdürü Sebla<br />

Genç üstlendi. Electrolux Profesyonel<br />

Pazarlama Müdürü Sebla Genç ayrıca<br />

yeni ürünlere yönelik “360° Pazarlama<br />

Faaliyetleri“ ile ilgili tanıtımları da yaptı.<br />

Yeni ürünler, misafirler tarafından<br />

yakından incelenerek tam not aldı. Öğle<br />

yemeği ve kahve molaları esnasında<br />

keyifli vakit de geçiren konuklar,<br />

Electrolux Profesyonel’in bir sonraki yeni<br />

ürün tanıtımlarında tekrar buluşmak<br />

üzere toplantıdan memnun bir şekilde<br />

ayrıldılar.<br />

SpeeDelight<br />

SpeeDelight, Hızlı Servis<br />

Restoranlarından publara ve barlara,<br />

kahve dükkanlarından perakende<br />

dükkanlarına kadar birçok yiyecek<br />

servis noktası için eşsiz bir pişirme<br />

çözümü sunarak, müşterilerine “çıtır<br />

ara öğünler” hazırlıyor. SpeeDelight,<br />

çok çeşitli ara öğünleri daha leziz ve<br />

geleneksel tost makinelerine göre üç<br />

kat daha hızlı bir şekilde hazırlamak<br />

üzere çığır açan pişirme teknolojilerini,<br />

hünerli özelliklerle birleştiriyor. Cihaz,<br />

ısıtıcı plakaları, infrared ve mikrodalga<br />

teknolojileriyle birleştirerek yiyeceklerin<br />

bir dakikadan daha az sürede mükemmel<br />

bir şekilde pişmelerini ve çıtır olmalarını<br />

sağlarken; üst plaka yiyeceğe tam da<br />

olması gerektiği kadar baskı uygular<br />

ve meşgul operatörlerin bile güvenle<br />

çalışabilmelerini sağlar. Kapak, yiyecek<br />

hazır olduğunda otomatik olarak<br />

açılacak şekilde tasarlanmıştır. Özel<br />

bir Enerji Tasarruf Modu ile enerji<br />

sarfiyatı %60 oranında azaltılırken,<br />

yılda 500€’ya varan tasarruf imkanı<br />

sağlanmaktadır. SpeeDelight tek başına<br />

bir makinadan daha fazlasıdır: USB portu<br />

ve Wi-Fi özelliği ile akıllı bağlanabilirliği<br />

sayesinde, operatörler pişirme<br />

menülerini arayabilir, saklayabilir,<br />

güncelleme yapabilir, paylaşabilir;<br />

uyarıları veya arızaları görüntüleyebilir;<br />

mükemmel iş akışları geliştirebilir ve<br />

çok sayıdaki zincir dükkanlar arasında<br />

uyumluluğu sağlayabilirler.<br />

green&clean Konveyörlü Tip<br />

Bulaşık Makineleri<br />

Electrolux Profesyonel; yüksek<br />

verimlilik, yüksek performans ve tam


ahatlık sağlamak için yiyecek-içecek<br />

hizmeti sunan çeşitli firmalara yardımcı<br />

olabilecek, green&clean Konveyörlü<br />

Tip Bulaşık Makinesini piyasaya sürdü.<br />

Çok sayıda yenilikçi özelliği nedeniyle<br />

kullanıcılar, bu yeni ürüne işletmelerinin<br />

vazgeçilmezi olacak kadar güvenebilirler.<br />

Bir basket dolusu bulaşığı sadece bir<br />

bardak su ile temizleyebilen green&clean<br />

Konveyörlü Tip Bulaşık Makinesi,<br />

pazardaki en düşük çalışma maliyetine<br />

sahiptir. Rakip modellere göre %63<br />

daha az suya, %34 daha az enerjiye,<br />

%62 daha az deterjana ve parlatıcıya<br />

gereksinim duyan yeni konveyörlü<br />

bulaşık makinesi, yılda 3.240€’ya* kadar<br />

tasarruf etmenizi sağlayabilir. Makinenin<br />

isteğe göre uyarlanabilen dokunmatik<br />

arayüzünün, kullanıcıyı yönlendiren basit<br />

grafiklere sahip olmasının yanı sıra;<br />

teknik anlamdaki gelişmeler sayesinde<br />

de makine, sınıfındaki en iyi güvenilirliğe<br />

sahiptir. Otomatik yedekleme modu bu<br />

saydıklarımızın anahtarıdır; kullanıcıların<br />

servise ihtiyaç duyduğu zamanlarda<br />

dahi, bulaşık makinesinin çalışacağı<br />

konusunda içlerinin rahat olmasını<br />

sağlar. Adına yakışır şekilde green&clean<br />

Konveyörlü Tip Bulaşık Makinesi,<br />

Electrolux’ün bugüne kadarki en çevre<br />

dostu bulaşık makinesidir. Pazardaki<br />

CO2 ısı pompalı tek Konveyörlü Tip<br />

Bulaşık Makinesi olarak, green&clean<br />

Havalandırma Gerektirmeyen özelliğe<br />

sahiptir – emisyonu önemli ölçüde<br />

azaltarak mutfak personeline maksimum<br />

düzeyde konfor sağlar. Yeni CO2 ısı<br />

pompası ile CO2 emisyonları önemli<br />

ölçüde düşürülmüştür. Böylece hem<br />

daha iyi ve daha konforlu bir çalışma<br />

ortamı oluşturulmuş, hem de çevreyi<br />

büyük ölçüde koruyarak, 2020 yılına<br />

kadar CO2 emisyonlarını %50 oranında<br />

azaltma hedefimiz olan, Electrolux<br />

Grubu’nun gerçekleştirmeyi en çok<br />

istediği sürdürülebilirlik hedeflerinden<br />

birine katkı sağlanmıştır.<br />

ecostoreHP Tezgah Tipi<br />

Soğutucular<br />

ecostoreHP yüksek kapasiteli soğutmalı<br />

dolapların başarısının ardından, sunduğu<br />

yeni tezgah altı çözüm ile hem en<br />

yüksek iklim sınıfını, hem de pazardaki<br />

en yüksek enerji verimliliği derecesini<br />

benzersiz şekilde bir araya getirmenin<br />

gururunu yaşıyor. Böylece çevreye<br />

duyarlı olduğu kadar enerji faturalarında<br />

da hassas bir soğutma çözümü arayan<br />

profesyonel mutfak kullanıcılarının, her<br />

geçen gün daha çok tercih ettiği ideal<br />

ürün haline geliyor. Günde 24 saat,<br />

yılda 365 gün çalışması beklenen bir<br />

cihaz olarak tezgah tipi soğutucunun, A<br />

sınıfı enerji verimliliği ile yılda 480€’ya<br />

kadar tasarruf edilmesini sağlayabiliyor;<br />

böylece hem daha çok kar ediyor hem<br />

de harcadığınız paranın karşılığını kısa<br />

sürede alabiliyorsunuz. Profesyonel<br />

bir mutfakta bozulan yiyeceklerin ana<br />

nedeni olarak, sıcaklıkta meydana gelen<br />

değişiklikler gösterilebilir. Electrolux’ün<br />

Optiflow akıllı hava sirkülasyon sistemi,<br />

kapının ne kadar çok açıldığından ve<br />

kapandığından bağımsız olarak içerideki<br />

ısıyı sabit tutuyor. Daha da iyisi, sektör<br />

ortalamasından 50lt fazla kapasiteyle<br />

%20 daha fazla saklama alanı ve<br />

dikkatleri üzerine çekecek iklim sınıfı 5<br />

ile performansı rakipsiz kılıyor.<br />

Her ecostoreHP tezgah tipi soğutucunun<br />

güvenilir performansı kadar kurulumu<br />

da hızlı ve kolaydır. Önden havalandırma<br />

özelliği sayesinde her tezgah tipi<br />

soğutucu, boşluk bırakmaya gerek<br />

kalmadan mutfakta istenen yere<br />

yerleştirilebilir. Son olarak, eşsiz bir<br />

özelliğe ihtiyaç duyan mutfaklarda<br />

Electrolux Profesyonel’in yeni web tabanlı<br />

konfigüratörü, yatırımcının binlerce olası<br />

konfigüratör arasından seçim yaparak<br />

tezgah tipi soğutucusunu kendi istediği<br />

gibi oluşturmasına olanak tanır.


76<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

marka<br />

Arçelik-LG Klima<br />

Sanayi<br />

LG markasıyla da ticari<br />

klima üretecek<br />

Arçelik A.Ş.-LG Electronics Inc.<br />

ortaklık anlaşmasının 31 Aralık<br />

2023’e kadar uzatılmasının<br />

ardından, yeni dönemde Arçelik-<br />

LG Klima Sanayi ve Ticaret A.Ş.<br />

(Arçelik-LG) çatısı altında sadece ev<br />

tipi klimalar değil, ticari klima ürün<br />

gamının da bulunacağı açıklandı.<br />

Arçelik A.Ş. ve LG Electronics Inc.,<br />

ticari klimalar alanında pazarlama,<br />

satış ve dağıtım faaliyetlerini<br />

birleştirerek yeni bir döneme adım atıyor.<br />

İki şirketin 1999 yılında başladıkları<br />

ortaklığın geçtiğimiz yıl 31 Aralık 2023’e<br />

kadar uzatıldığı sözleşme kapsamında<br />

başlayan ikinci dönemde, ticari klima<br />

alanına yatırım yapılarak, Türkiye’de<br />

VRF klima üretimine başlanacak. Bir dış<br />

ünite ile birden fazla iç ünitenin kontrol<br />

edildiği klima sistemi olan VRF sistemleri<br />

alanında, bugüne kadar geliştirilmiş en<br />

ileri sistem olan Multi V 5’in tanıtıldığı<br />

toplantıya Arçelik Türkiye Genel<br />

Müdürü Can Dinçer ve LG Electronics<br />

Inc. İklimlendirme Çözümleri Satış ve<br />

Pazarlama Başkan Yardımcısı James Lee<br />

katıldı.<br />

Dinçer: “Hedefimiz ticari klima<br />

pazarını da millileştirmek”<br />

Türkiye toplam klima pazarı<br />

büyüklüğünün 1 Milyar USD<br />

mertebesinde olduğunu belirten Arçelik<br />

Türkiye Genel Müdürü Can Dinçer,<br />

Türkiye VRF ticari klima pazarının ise<br />

yaklaşık 250 milyon dolar değerinde<br />

olduğunu belirtti. Dinçer: “Bu rakamın<br />

neredeyse tamamı halen ithal ürünlerden<br />

oluşuyor. Hedefimiz ticari klima pazarını<br />

da millileştirmek. Bu kapsamda, Güney<br />

Koreli ortağımız ile değişen pazar<br />

ihtiyaçları ve trendler çerçevesinde<br />

Türkiye’de yeni bir teknoloji yatırımına<br />

imza atıyoruz” dedi.<br />

“Yeni dönemde yaklaşık 200<br />

milyon TL yatırım planlıyoruz”<br />

Can Dinçer sözlerini şöyle sürdürdü:<br />

“Ortaklığımızın yeni döneminde ticari<br />

klima ve yeni teknolojiler için yaklaşık 200<br />

milyon TL yatırım planlıyoruz. Mevcut 185<br />

modelimizi, yapacağımız yatırımlarla yeni<br />

eklenecek 65 adet platformla yaklaşık<br />

260 modele çıkarmayı hedefliyoruz.<br />

Sadece ev tipi split klima üretimi ile<br />

sınırlı kalmayıp, ticari klima üretimini<br />

artırarak çeşitlendirmeyi ve ülkemize yeni<br />

teknolojiler kazandırmayı amaçlıyoruz.<br />

Türkiye’de üretim üssü olarak, ev tipi<br />

klima pazarında lideriz. Aynı başarıyı<br />

en kısa zamanda ticari klimada da<br />

göstereceğiz. Uluslararası alanda<br />

hedefimiz ise; girdiğimiz her pazarda<br />

ticari klima ürünlerimizle ilk 3 arasında<br />

yer almak.” Dinçer ayrıca binaları<br />

yeni nesil, enerji verimli sistemler ile<br />

dönüştürerek yılda 1 milyar dolar tasarruf<br />

sağlayabileceklerinin de altını çizdi.<br />

Lee: “LG Electronics olarak<br />

Türkiye’ye güveniyoruz”<br />

Türkiye gibi eşsiz fırsatlarla dolu bir<br />

pazarda oldukça büyük yatırımlar<br />

ve iş ortaklıklarıyla iddialarını<br />

sürdüreceklerini belirten LG Electronics<br />

Inc. İklimlendirme Çözümleri Satış ve<br />

Pazarlama Başkan Yardımcısı James<br />

Lee şöyle konuştu: “Üstün teknolojiye<br />

sahip inovatif iklimlendirme çözümümüz<br />

LG Multi V 5’in üretim ortaklığıyla da<br />

bu dev işbirliğini taçlandırıyoruz. Bu<br />

değerli yatırım, Türkiye’nin kaliteli üretim<br />

gücüne büyük bir katkı sağlayarak<br />

önemli bir ekonomik değer yaratacak.<br />

LG Electronics olarak iklimlendirme<br />

çözümleri alanında yerel ve küresel<br />

ortaklıklarla rekabet gücümüzü<br />

artırarak tüm kullanıcıların en inovatif<br />

çözümlerinden faydalanması için<br />

durmaksızın çalışıyoruz.”


hotel restaurant<br />

78 & hi-tech<br />

marka güncel<br />

Amadeus ile TÜRSAB’tan teknoloji sınıfı<br />

Seyahat ve turizm sektörünü sürekli daha ileriye taşımak için çalışmalarını<br />

sürdüren Amadeus Türkiye ile Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB),<br />

oluşturdukları 15 kişilik teknoloji sınıfı ile acentelere Amadeus çözümlerinin<br />

etkili bir şekilde kullanılmasına yönelik eğitimler verecek. Teknoloji alt yapısını<br />

Amadeus’un oluşturduğu sınıf, TÜRSAB’ın genel merkezinde açıldı. TÜRSAB<br />

ile Amadeus’un uzun süredir güçlü bir iş birliği gerçekleştirdiklerine dikkat<br />

çeken Amadeus Türkiye Genel Müdürü Eric Willems, “Eğitimimizi İstanbul’da<br />

TÜRSAB Akademi Amadeus Teknoloji sınıfında, bilgisayar başında vereceğiz.<br />

İki tane sınıfımız var, ilki Amadeus rezervasyon, bu eğitimden başarı ile<br />

geçenler daha sonra 5 günlük bir eğitim olan biletleme eğitimine gelecekler ve<br />

eğitim sonunda ise bir sınavımız olacak. Üniversiteyi yeni bitirmiş ve mesleğe<br />

yeni adım atacak kişiler de bu sertifika programlarımıza katılabilecek. Online<br />

olarak katılanlara katılım sertifikası verilecek. Sınıf eğitimlerine katılanlar ise<br />

Amadeus User sertifikası alacaklar” dedi.<br />

COOK, helal ürün olarak İslam<br />

ülkelerine giriyor<br />

Dünya genelinde helal ürün pazarı giderek büyüyor. Daha çok<br />

gıda firmalarının başvurduğu Helal ürün Sertifikasını, Temizlik<br />

ve Ambalaj sektöründe ilk alan firmalardan biri de Sedat Tahir<br />

A.Ş.-COOK markası oldu. İş geliştirme Koordinatörü Gökhan<br />

Tiritoğlu yaptığı açıklamada, katkı maddelerinin ve endüstriyel<br />

malzemelerin kullanımına ilişkin tüketicinin kafasında oluşan soru<br />

işaretlerine ışık tutmak istediklerini belirtti. Tiritoğlu ayrıca, İslam<br />

inancına sahip ülkelerin pazarında COOK markasının tanınmasını<br />

ve tercih edilmesini hedeflediklerine dikkat çekti.<br />

LeasePlan’den<br />

‘Uber’ iş birliği<br />

Dünyanın en büyük filo kiralama şirketi olarak beş kıtada<br />

dev bir araç filosunu yöneten LeasePlan, araç paylaşım<br />

şirketi Uber ile birçok ülkede gerçekleştirdiği iş birliğine<br />

Türkiye’nin de içinde olduğu Pan-Avrupa Bölgesi’ni de<br />

ekledi. İş birliği kapsamında LeasePlan Avrupa'daki Uber<br />

sürücülerine tam operasyonel kiralama çözümü sunacak.<br />

LeasePlan'in teklifi, bakım onarımdan sigortaya kadar<br />

geniş bir hizmet paketinden oluşuyor.<br />

TP-Link’ten tarihe ve kültüre destek<br />

TP-Link, tarihi Aeneas Rotası Projesi’ne sponsor oldu. Aeneas Destanı’nda anlatılan Altınoluk’tan başlayıp İtalya-Castro’da sona<br />

eren tarihi yolculuk, antik gemilerle yeniden yapılacak. TP-Link, bu projenin kablosuz ağ sponsoru oldu. TP-Link Ülke Müdür<br />

Yardımcısı Ali Dinçer, TP-Link Türkiye olarak bugüne kadar çeşitli etkinliklere sponsor olduklarını ama ilk kez bir tarihi ve kültürel<br />

etkinliğe destek verdiklerini belirterek, mutlu ve heyecanlı olduklarını ifade etti. “Bu projenin Edremit Körfezi bölgesi için çok önemli<br />

olduğuna inanıyoruz. Başta rotayı kapsayan ülke ve kentler olmak üzere tüm dünyada bölgenin tanıtımı yapılacak ve bölgeye ilgiyi<br />

artıracak” diye konuştu.


İnoksan Ar-Ge Merkezi oldu<br />

Endüstriyel mutfak sektöründe yeniliklerin öncüsü İnoksan,<br />

Ar-Ge merkezi olmaya hak kazandı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji<br />

Bakanlığı tarafından verilen Ar-Ge Merkezi Belgesi'ni alan<br />

İnoksan, Türkiye'nin 453’üncü resmi Ar-Ge merkezi olma<br />

başarısını gösterdi. Aynı zamanda Turquality markası olan<br />

İnoksan’ın Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık, sektörün<br />

lokomotifi ve örnek firması olarak her zaman yeniliklere ağırlık<br />

verip, sürekli iyileştirmeler yaptıklarını belirterek, “İnoksan olarak,<br />

akıllı teknolojiler geliştirerek kusursuz performanslı ürünler<br />

tasarlıyoruz. Ar-Ge yaklaşımımız ile desteklediğimiz üretim<br />

üstünlüğümüzün yanı sıra tecrübemiz ve kalitemiz ile Türkiye’de<br />

ve dünyada fark yaratmaya devam edeceğiz’’ dedi.<br />

Form Şirketler Grubu’ndan Lennox’un<br />

İspanya fabrikasına gezi<br />

Form Şirketler Grubu, 4-7 Mayıs tarihleri arasında 34 yıldır Türkiye’deki tek<br />

temsilcisi olduğu Lennox firmasının İspanya Burgos paket klima fabrikasına<br />

gezi düzenledi. Form Şirketler Grubu yetkilileri ve çeşitli firmalardan gelen 14<br />

kişilik misafir grubunun katıldığı gezide, Lennox’un Avrupa’daki üç fabrikasından<br />

biri olan Burgos fabrikası ziyaret edildi, paket klima üretimi konusunda son<br />

teknolojik gelişmeler ve detaylı teknik bilgiler alındı. Gezide katılımcılar, Madrid<br />

ve Toledo panoramik şehir turları ile Toledo Katedrali gibi tarihi mekanları da<br />

görme imkanı buldular. Frekans kontrollü kompresör teknolojisini kullanan<br />

LENNOX yeni “ENERGY” serisi paket klima üniteleri, Eurovent A sınıfı enerji<br />

verimliliğine sahiptir. Tek bir paket cihaz ile tüm soğutma, ısıtma, havalandırma<br />

ve filtrasyon ihtiyacına çözümler sunar. LENNOX Paket Klimaların üfleme<br />

ve emiş fanları değişken devirli olarak seçildiğinden kısmi yüklerdeki enerji<br />

tüketimleri de azaltılabiliyor. Değişken debili EC fanlar ile hava debisi ölçümü ve<br />

ayarı cihazlar tarafından yapılabiliyor. (eDriveTM değişken hızlı fan sistemi.)<br />

Panasonic Eco Solutions<br />

kuruluşunu bir törenle kutladı<br />

Panasonic’in 2014 yılında gerçekleştirdiği ve son dönemlerde ülkemizdeki en<br />

önemli yabancı sermaye girişimi olan yatırımla birlikte Panasonic Eco Solutions<br />

grubuna bağlı olarak faaliyet göstermeye başlayan VİKO’nun kurumsal<br />

kimlik ve unvan değişikliğini kapsayan önemli değişim Hyatt Regency Otel’de<br />

düzenlenen lansman davetiyle şirketin iş ortakları ile paylaşıldı. Panasonic Eco<br />

Solutions Şirketi Başkanı Makoto Kitano yaptığı konuşmasında “Kurulduğumuz<br />

1918 yılından itibaren geçen 100 yıllık sürede Panasonic, elektrik tesisat<br />

ekipmanlarının üretim ve satışını sürdürdü. 2018 yılında bu sektörde dünyada<br />

bir numaraya yükselmeyi hedefledi. Bugün buraya Avrupa, Orta Doğu, Asya,<br />

Afrika bölgelerinin katılım göstermesinin nedeni, şahsıma göre Türkiye’nin<br />

oldukça büyük ve stratejik bir öneme sahip bulunmasındandır” diye konuştu.<br />

Şişecam’a ‘Değer Katan Marka’ ödülü<br />

Türkiye’nin en köklü kuruluşları arasında yer alan Şişecam<br />

Topluluğu, Ekonomi Bakanlığı tarafından Türkiye İhracatçılar<br />

Meclisi’nin (TİM) ev sahipliğinde düzenlenen ‘Türkiye Markasına<br />

Değer Katanlar Ödülleri’nde “B2B Marka” ödülünü almaya hak<br />

kazandı. Marka Türkiye Konferansı kapsamında düzenlenen ödül<br />

töreninde, Şişecam Topluluğu Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve<br />

Genel Müdürü Prof. Dr. Ahmet Kırman, ödülü Ekonomi Bakanı<br />

Nihat Zeybekçi ve TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin elinden aldı.<br />

13 ülkedeki 44 tesisiyle düzcam, cam ev eşyası, cam ambalaj ve<br />

kimyasallar olmak üzere camın tüm temel alanlarında küresel bir<br />

oyuncu olan Şişecam Topluluğu bu ödülle beraber başarı hanesine<br />

bir yenisini daha eklemiş oldu.


hotel restaurant<br />

80 & hi-tech<br />

marka güncel<br />

Banvit’in satış süreci tamamlandı<br />

Banvit’in satış süreci 25 Mayıs Perşembe günü düzenlenen Genel<br />

Kurul’da tamamlandı. Türk kanatlı sektörünün 1 numaralı oyuncusu<br />

Banvit’in %79,5 hissesi BRF ile Katar Yatırım Otoritesi ortaklığına<br />

devredildi. Helal gıda pazarında faaliyet gösteren BRF’nin girişimi<br />

OneFoods’a dahil olan Banvit’in hem Türkiye içinde hem de yurt dışında<br />

çok daha güçlü bir oyuncu olması bekleniyor.<br />

Jumbo, yeniden Etiler’de<br />

Zamansız tasarımların öncüsü Jumbo, seçkin davetliler<br />

eşliğinde Etiler Nispetiye mağazası açılışını gerçekleştirdi.<br />

2015 yılından itibaren yeniden yapılanma sürecine giren<br />

Jumbo 70. yılını Etiler mağaza açılışıyla taçlandırdı. Perakende<br />

mağazacılığın yanı sıra horeca sektöründe de adından söz<br />

ettiren Jumbo'nun 33. mağazasının açılışına yönetim kurulu<br />

üyeleri, gastronomi dünyasının önde gelen isimleri ve cemiyet<br />

hayatından birçok ünlü isim katıldı.<br />

Özyeğin Üniversitesi ve Hitit’in<br />

akademik iş birliği ilk mezunlarını verdi<br />

Özyeğin Üniversitesi ve Hitit Bilgisayar Hizmetleri’nin 2016-<strong>2017</strong> eğitimöğretim<br />

döneminde hayata geçirdikleri akademik işbirliği ilk mezunlarını<br />

verdi. Hitit profesyonellerince verilen “Rezervasyon ve Yönetim<br />

Sistemleri” dersinden sertifika almaya hak kazanan Özyeğin Üniversitesi<br />

Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi öğrencileri, aynı zamanda Hitit’te<br />

staj yapma imkanına da sahip oldular. İş birliği kapsamında, havayolu<br />

taşımacılığının en önemli unsurlarından olan yolcu hizmetleri sistemi<br />

(PSS), 70 bini aşkın seyahat acentası tarafından kullanılan Crane PAX<br />

çözümü üzerinden anlatıldı.<br />

Uğur Soğutma, öğrencileri ağırladı<br />

Eğitime verdiği önem ve gelecek nesillere yönelik sosyal sorumluluk<br />

projeleri ile tanınan Uğur Soğutma, 9 Mayıs Cuma günü Dalaman<br />

Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrenci ve öğretmenleri ile<br />

buluştu. Yaklaşık 20 kişilik öğrenci grubunu ağırlayan Uğur Soğutma<br />

yetkilileri, gün boyunca devam eden ziyarette hem fabrikayı gezdirdi<br />

ve hem de soğutma sistemleri ile ilgili kısa bir eğitim verdi. Hem<br />

soğutma sistemlerinin ve hem de Türkiye’nin ilk derin dondurucu<br />

üreticisi olan Uğur Soğutma’nın işleyişi hakkında bilgi sahibi<br />

olan öğrenciler, geriye keyifli hatıralar ile döndü. Uğur Soğutma<br />

yetkilileri, ziyaret ile ilgili olarak “60 yılı aşkın tecrübemizi yeni nesil<br />

ile paylaşmak bize gurur ve mutluluk veriyor. Fabrikamızın kapıları,<br />

Türkiye’deki tüm eğitim kurumlarına açıktır” açıklamasını yaptı.


82<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

etkinlik<br />

MICE’CILAR<br />

I-MICE etkinliğinde buluştu<br />

Deniz, kum ve güneş misafirlerine<br />

nazaran ülkeye 3 kat daha fazla<br />

para bırakan MICE sektörü<br />

profesyonellerinin bir araya<br />

gelerek kurduğu Uluslararası MICE<br />

Derneği, büyük buluşmasını 4<br />

Mayıs Perşembe akşamı Portaxe’de<br />

gerçekleştirdi.


Turizm gelirlerinin yüzde 30’luk<br />

diliminde söz sahibi olan MICE<br />

sektörü, Türkiye’de bir ilki<br />

gerçekleştirerek sektörü bir araya<br />

getiren güç birliğine imza attı. Sektör<br />

profesyonellerinin bir araya gelerek<br />

kurduğu Uluslararası MICE Derneği,<br />

4 Mayıs <strong>2017</strong> tarihinde tüm sektör<br />

paydaşlarının yanı sıra iş, sanat,<br />

spor camiasından isimleri Portaxe<br />

Restaurant’ta bir araya getirdi.<br />

Söyler: “Çalışmalarımızda<br />

Bakanlık ile birlikte<br />

çalışabileceğimiz mesajını<br />

vermek istiyoruz”<br />

Sektörün geleceği için yapılabileceklerin<br />

tartışıldığı gecede bir konuşma yapan<br />

Uluslararası MICE Derneği Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Serdar Söyler,<br />

“Türkiye’nin geçirdiği zor süreç en çok<br />

uluslararası organizasyonları etkiledi.<br />

2016’da Türkiye’nin bu konuda kan kaybı<br />

yaşadığını belirtmeliyiz. Biz de derneği<br />

sektörün kanayan yaralarını durdurmanın<br />

yanı sıra çok daha güçlü hale gelebilmesi<br />

için kurduk. Ancak bu noktada şunu<br />

belirtmeliyiz ki, MICE sektöründe<br />

diğer turizm alanlarından farklı olarak<br />

uzun vadede planlama ve karar süreci<br />

gerekiyor. Sektörün yararına olabilecek<br />

tüm çalışmalarda ve projelerde<br />

Kültür ve Turizm Bakanlığı ile birlikte<br />

çalışabileceğimiz mesajını da vermek<br />

istiyoruz” diye konuştu.<br />

Kurt: “Yılsonunda 1000 üyeye<br />

ulaşmayı hedefliyoruz”<br />

Gecede kısa bir sunum yaparak<br />

gerçekleşen ve gerçekleşecek proje ve<br />

etkinliklerden bahseden Uluslararası<br />

MICE Derneği Başkan Yardımcısı<br />

Hüseyin Kurt; “ Kısa süre içerisinde,<br />

yoğun kullandığımız sosyal medya gücü<br />

ve etkinliklerimiz ile sektörde çok hızlı<br />

duyulduk. 4 ay içerisinde üye sayımız<br />

200’e yaklaştı. Yılsonunda 1000 üye<br />

hedefimiz bulunuyor. İlerleyen günlerde<br />

yurt içi ve yurt dışı destinasyon ziyaretleri,<br />

network geceleri, dernek olarak işbirliği<br />

toplantıları, B2B programlar, çalıştay ve<br />

MICE Summit 2018 hazırlığı içerisinde<br />

olacağımızın bilgisini paylaşmak isterim”<br />

diye konuştu.<br />

Uluslararası MICE Derneği eğitimlere başladı<br />

Uluslararası MICE Derneği, sektör paydaşlarının kişisel gelişim ve uzmanlıklarına yönelik gerçekleştirmeyi planladığı eğitim<br />

organizasyonlarının ilkini Radisson Blu Bosphorus Hotel Istanbul ev sahipliğinde, tüm Radisson Blu Otelleri yöneticileri, MICE<br />

çalışan acenta yöneticileri, MICE lojistik firma yönetici ve çalışanları, kanaat önderleri ve basının katılımıyla gerçekleştirdi. Yoğun<br />

katılımla gerçekleşen Business Review Workshop etkinliğinde katılımcılar, Selim Geçit’in eğlenceli sunumu ile Business Review<br />

Workshoplarından tanınan Nitin Nohria’nın kaleme aldığı “Çalışan Motivasyonu İçin Yeni Güçlü Bir Model” eğitiminde, bulundukları<br />

yere disiplinli yaşam kurguları sayesinde gelmiş, iş dünyasının en çok aranan yönetici ve en ilham verici liderlerini dinleme fırsatı<br />

yakaladılar.<br />

Önümüzdeki dönemde eğitimlerin artacağı müjdesini paylaşan Uluslararası MICE Derneği 2. Başkanı Hüseyin Kurt, en yakın<br />

eğitimin Temmuz sonu ve Ağustos ayı başında Radisson Blu Hotel Tuzla sponsorluğunda üyelerimiz öncelikli olmak üzere 1 tam gün<br />

“ikna bilimi ve etki prensipleri eğitimi” ve 1 tam gün “zorluklarla mücadele takım aktivitesi” organizasyonunun olacağını paylaştı.


hotel restaurant<br />

84 & hi-tech<br />

şefin gözünden<br />

Hakkıyla<br />

Uluslararası<br />

Şef!<br />

Tevfik<br />

Alparslan<br />

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />

Türk mutfağını<br />

çok sevdiğini<br />

söyleyen Tevfik<br />

Alparslan’ın ilham<br />

kaynaklarından<br />

biri de Fransız<br />

mutfağı, şefleri ve<br />

ürünleri… Ülkemiz<br />

mutfaklarında<br />

da bu seviyenin<br />

yakalandığını dile<br />

getiren usta şef<br />

“Hatta bazı ürünlerde<br />

önlerine bile geçtik”<br />

diyor.<br />

Aşçılık başarısının ilk tescili,<br />

kuşkusuz Bolu Mengen kökenli<br />

aşçı bir ailenin çocuğu olarak<br />

dünyaya gelmesi. Neresinden bakarsanız<br />

dört kuşaktır mutfağa ömür adayan bir<br />

aileden bahsediyorum. Dedeler, babalar,<br />

amcalar, ağabeyler mutfakta tava<br />

sallarken gelin de bambaşka hayallerin<br />

yolcusu olun! Aile meclislerinde, kurulu<br />

akşam sofralarında büyükleriniz bir<br />

dolu mutfak hikayeleri anlatırken siz<br />

lezzetin ötesine taşan ideallerle yeşertin<br />

geleceğinizi. Olacak şey mi? Belki<br />

mümkün ama sanki süreklilik açısından<br />

çok da elle tutulası değil!..<br />

Tıpkı mutfak dünyasının yıldızlı<br />

şeflerinden Tevfik Alparslan’ın ilk<br />

çocukluk hayalleri ve aşçılık dünyasındaki<br />

yolculuğu gibi…<br />

Ve aile mirası başlıyor…<br />

Tevfik Alparslan daha 14 yaşında<br />

bir çocukken kendini bir restoran<br />

mutfağında bulur ki, gelin o hikayeyi<br />

profesyonel şefin ağzından dinleyelim:<br />

“Kendimi o dönem İstanbul’un en iyi<br />

restoranı Park Şamdan’da buldum.<br />

Benim tüm akrabalarım hep en iyi otel ve<br />

restoranlarda çalıştığı için ister istemez<br />

bir adım önde oluyorsunuz. Rahmetli<br />

babam mesela Galatasaray Adası’nın<br />

açılışını yapan şef aşçıdır. O yüzden<br />

de aşçılık bizim için hep çok kutsal bir<br />

meslek olmuştur. Belli bir seviyeye<br />

geldikten sonra da vazgeçilmesi imkansız<br />

oluyor. O tutku sizi inanılmaz yerlere<br />

sürüklüyor.”<br />

İlk mutfak, Park Şamdan oluyor<br />

Mesleğe ilk adımı 1988 yılında attığını<br />

dile getiren Alparslan’ın sözünü ettiği,<br />

İstanbul’da daha adım başı fine dining<br />

restoranlara rastlayamadığımız bir<br />

dönem. Olsa olsa 4 ya da 5. Aşçı bir<br />

aileden gelmenin verdiği büyük şansla,<br />

ağabeyinin bir arkadaşı sayesinde Park<br />

Şamdan’a girdiğini anlatan Alparslan,<br />

geçen üç yıllık süre içinde dönemin en<br />

nitelikli Türk şefleriyle de çalışma imkanı<br />

bulur. Hatta restoran işletmeciliğinde<br />

bir duayen marka olan Celal Çapa ile<br />

tanışıklığı da o dönemde başlar. Kendisini<br />

hala saygıyla andığını söyleyen Alparslan,<br />

“1988 yılından 1994 yılına kadar Celal<br />

Çapa ile İstanbul’un en iyi restoranlarında<br />

çalışma fırsatı yakaladım. Sırasıyla Park


Topaz Restaurant’ın<br />

deneyimli şefi Tevfik<br />

Alparslan için<br />

elbette bugüne kadar<br />

aldığı tüm ödüllerin<br />

değeri büyük. Ama<br />

içlerinde en paha<br />

biçilmez olanı üç<br />

ayrı tasting yaparak<br />

kazandığı ‘Yılın Şefi<br />

Ödülü.’<br />

Şamdan, Home Store, Şamdansa,<br />

Liman Lokantası, Mangia, Home Jarden<br />

gibi restoranlarda deneyim kazandım.<br />

Türkiye’ye ilk defa İtalyan, Fransız,<br />

Çinli, Amerikan ve Hintli şefleri getiren<br />

de Celal Çapa olmuştur zaten” diyerek<br />

Çapa’ya hakkını ve minnettarlığını da<br />

teslim etmeyi de ihmal etmiyor.<br />

“Türk ve dünya mutfaklarını<br />

harmanlayarak bu işten zevk<br />

aldım”<br />

Bir aile mesleği olmanın dışında belli ki<br />

piyasanın en lüks restoranlarında, en iyi<br />

Türk şeflerle çalışmak en büyük dopingi<br />

olmuş, Alparslan’ın. Ama en çok da<br />

Çapa işletmelerinde uzun yıllar birlikte<br />

aynı havayı soluduğu yabancı şefler<br />

gelecekteki vizyoner bakış açısının en<br />

sağlam temelleri oluşturmuş.<br />

Uluslararası şeflerden neler mi<br />

kazanmış, öğrenmiş, şöyle anlatıyor:<br />

“Ben çok fazla yerli Türk şefle çalıştım<br />

ve onlardan çok etkilendim. Yabancı<br />

şeflerin bakış açısı ise çok farklıydı.<br />

Biz de iyi yemek yapıyorduk ama<br />

özellikle soslar, et pişirme teknikleri ve<br />

sunumlarda aramızda çok fark vardı. Bir<br />

yemek tabağa nasıl konulmalı, bir sunum<br />

nasıl olmalı, bunun gibi pek çok şeyi<br />

yabancı şeflerin öğretileriyle edindim. Her<br />

iki tarafı en iyi şekilde harmanlayıp bu<br />

işten maksimum zevk almaya başladım.”<br />

24 yaşında artık bir şefti!<br />

Tevfik Alparslan devam eden süreçte<br />

yaptığı işten o kadar zevk alır ki,<br />

mesleğini asker ocağında da aynı heves<br />

ve istekle sürdürür. O kadar ki vatani<br />

görevini yaptığı Ankara’da Orgeneral<br />

İsmail Hakkı Karadayı’nın aşçılığını yapar.<br />

Ardından İstanbul’a dönüşünde soluğu<br />

yine dönemin en iyi restoranlarından biri<br />

olan Adres Restaurant’ta alır. Dediğine<br />

göre 3 ay Çinli, 3 ay Fransız, 3 ay İtalyan<br />

şefle birlikte uluslararası mutfaklara<br />

dair edindiği deneyimlerine deneyim<br />

katar. Şefin yaklaşık bir buçuk yılı da<br />

Mustafa Taviloğlu’na ait Mangia’da<br />

geçer. “Orada belki de Türkiye’ye gelen<br />

en iyi pastacılardan biriyle çalıştım,<br />

çünkü benim tatlıya karşı da bir eğilimim<br />

var. Pastacılığı da çok seviyorum”<br />

diyen deneyimli şefin yabancı şeflerle<br />

bu teşrik-i mesaileri daha 24 yaşını<br />

bulmamışken 17 yıllık bir deneyimle<br />

meyvelerini vermeye başlar ve Alparslan<br />

ilk Executive Şeflik deneyimini İstiklal


86<br />

Genç yaşta ciddi<br />

mesleki deneyimler<br />

kazanan Alparslan,<br />

yüzlerce aşçı<br />

yetiştirdiğini ve bir<br />

çoğunun uluslararası<br />

platformda Türk<br />

gastronomisine<br />

başarı ile hizmet<br />

ettğini belirterek<br />

bundan gurur<br />

duyduğunu söylüyor.<br />

Caddesi’ndeki M & N Lunch Dinner ile<br />

edinir…<br />

Reina efsanesini yaratan şef<br />

oydu!<br />

Bugünlerde üzücü gelişmeleriyle İstanbul<br />

yeme içme ve eğlence hayatına kapılarını<br />

kapayan Reina’nın da açılış şefidir artık.<br />

yedi yılını Boğaz’ın gözde mekanında<br />

geçirdiğini söyleyen Alparslan, bu arada<br />

anlattığına göre yurt dışı deneyimlerini de<br />

ihmale getirmez, üç ayda bir uluslararası<br />

mutfakları yerinde teneffüs etmek için git<br />

gel yapar.<br />

“Türkiye’de daha bilinmezken Michelin<br />

restoranları o dönemde ben geziyordum.<br />

Her gittiğim yerden Michelin kitapçıkları<br />

edinip; ne kadar iyi restoran varsa<br />

deneyim kazanıyordum . Ya yemek<br />

yiyordum ya menülerini inceliyordum<br />

ya da birileriyle görüşüp kendime kısa<br />

dönemli eğitimler ayarlıyordum” diyen<br />

Alparslan, bu sayede dünyanın pek çok<br />

Michelin yıldızlı şefini tanıma ve birlikte<br />

çalışma fırsatı yakaladığını da sözlerine<br />

ekliyor.<br />

New York Times’ta haberi çıkan<br />

ilk Türk şef<br />

Yine Mehmet Koçaslan ve Ali Ünal<br />

Yönetimindeki Reina, Mels Su Ada<br />

ve Nomads’ın mutfaklarını da kuran<br />

Alparslan, yabancı şeflerle geçirdiği bu<br />

uzun teşrik-i mesailerinden sonra anlar<br />

ki, artık uluslararası bir şeftir. Onun bu<br />

tespitini perçinleyen ise New York’tan<br />

Temel Artukmaç & Hatice Artukmaç<br />

çiftinden gelen cazip teklif olur. “Buradan<br />

işine çok güvendiğim üç arkadaşımla<br />

birlikte Manhattan’a gittiğimde çok kısa<br />

bir sürede dünyanın en iyi şefleri listesine<br />

gireceğimizi tahmin edemiyorduk tabii.<br />

Restoranın adı, Savarona’ydı ve biz<br />

Atatürk’ün ismini taşıyan bu restoranda<br />

Türk şefleri olarak neredeyse üç<br />

Michelin hatta iki Michelin almış şeflerle<br />

kriterlerimizi eşitliyorduk. Hatta o<br />

dönem Zagat ve New York Times’ta bile<br />

haberlerim çıktı. Belki de o vakte kadar<br />

New York Times’ta çıkan ilk Türk şeftim”<br />

diyen Alparslan, ne yazık ki bir şanssızlık<br />

sonucu kendisini götüren işletmecinin<br />

vefatıyla mekana veda etmek zorunda<br />

kaldığını anlatıyor.<br />

Topaz’la ilk tanışma<br />

Profesyonel şefin bir sonraki<br />

duraklarında ise sırasıyla şehrin en köklü<br />

restoranlarından Dervish Restaurant<br />

ve New York’un en iyi üç restoranından<br />

biri olan Jean Georges oluyor. Mekanı<br />

bugünden mesleğinde bir dönüm<br />

olarak anımsayan Alparslan, Amerika<br />

serüvenine veda ederek, hayati bir<br />

kararla Türkiye’de kalış hikayesini ise<br />

şöyle anlatıyor:<br />

“O dönem Topaz Restaurant ve Desert<br />

Group Kurucularından Yücel Ozalp<br />

ve Kaya Demirer yolarımız pekişir ve<br />

devamında Topaz Restaurant’ın başında<br />

yeni başarılar bizi bekler<br />

“Türkiye’de ilk defa iki farklı şef<br />

degüstasyon menüsünü biz yaptık”<br />

Topaz’ı Topaz yapan değerleri soruyorum<br />

ardından. Topaz’ın bu sene 10. yılını<br />

kutladığını söyleyen Alparslan, restoranın<br />

konsepti ve menüleri üzerine şu<br />

bilgileri paylaşıyor: “Biz burada hem<br />

Osmanlı hem de modern menümüzle<br />

Türkiye’de ilk defa şef degüstasyonu<br />

yaptık. Ürünlerimizin mevsiminde ve<br />

lokal olmasına ayrıca önem veriyoruz.<br />

Özellikle son beş yıldır Ege ve Akdeniz<br />

yemeklerimiz tamamen kendi<br />

coğrafyamıza döndü. Yani Ege dediğimiz<br />

artık kendi Egemizde İtalya, İspanya ya da<br />

Fransa’daki ürünleri artık kullanmıyoruz.<br />

Kaybolmaya yüz tutmuş ürünlerimizi<br />

bulup, yemeklerimizde kullanmaya<br />

çalışıyoruz. Çiftçilerimize ve bu işi<br />

yapanlara da ayrıca destek veriyoruz.”<br />

“Teknolojiyi yakından takip<br />

ediyoruz”<br />

Topaz’da menülerin üç ayda bir<br />

değiştiğini anlatarak sözlerine devam<br />

eden Alparslan, teknolojiyi yoğun<br />

bir şekilde kullandıkları mutfakta<br />

uyguladıkları pişirme teknikleri ile ilgili<br />

olarak ise şunları söylüyor: “Türkiye’de ilk<br />

defa Moleculer gastronomi Sous - vide<br />

tekniğini burada uyguladık. Devamında<br />

kiraz, ıhlamur, kestane ve ceviz talaşları<br />

kullanarak fümeleme yapıyoruz.<br />

Sorbelerimizi ve dondurmalarımızı<br />

kendimiz yapıyoruz. Hatta zeytinli ve<br />

sarımsaklı sorbelerimiz bile var. Tüm<br />

ekmeklerimizi kendimiz yapıyoruz.<br />

Jöleleme teknikleri uyguluyoruz. Tüm<br />

moleküler ürünleri kullanıyoruz ama


şu an bir miktar sınırladık. Kendi<br />

lokal ürünlerimizi yapmaya başladık.<br />

Köpükleme yapıyoruz. Meyve, sebze,<br />

şarap, narenciye köpüğü gibi birçok<br />

tekniği burada uyguluyoruz. Bu teknoloji<br />

harikası ürünler sırasıyla; Hot Mix,<br />

Termomix, Pacojet, Smoke Gun, Sous<br />

– Vide, Air Kit, Isi Foam, Dehydrator,<br />

Kitchen Steamers, Char Grill, Griddle ve<br />

benzeri yeni akım teknoloji ekipmanları<br />

ile fümeleme, kurutma, suda pişirme,<br />

buharlama, köpürtme ve marinasyon<br />

gibi benzeri tekniklerleri lokal ürünler<br />

kullanarak mükemmeli yakalamaya<br />

çalışıyoruz.”<br />

100 aşçı adayından ancak<br />

2-3’ünü ekibine katıyor<br />

Benim uzaktan son derece sakin<br />

ve kontrollü diye kanaat getirdiğim<br />

Alparslan’ın kendi iç dünyası ve çalışma<br />

prensiplerine dair düşüncelerini bir de<br />

kendisinden duymak istiyorum. “Sakin<br />

değilim ama agresif de değilim. Mutfakta<br />

çok seri olduğumu düşünüyorum”<br />

diyen Alparslan, otel mutfağına dair<br />

hiçbir deneyiminin olmadığının da altını<br />

çizerek, “Ben hayatım boyunca hep en<br />

iyi restoranlarda çalıştım. Bu alanda o<br />

kadar deneyimliyim ki, A’dan Z’ye planım<br />

var. Ekibimi kendim seçiyorum. Belki<br />

100 aşçı arasından 2-3’ü benden geçerli<br />

not alıyor” diyor. Peki Alparslan, ekibine<br />

katacağı bir mutfak çalışanında ne gibi<br />

vasıflar arıyor, soruyorum. “Önce aldığı<br />

eğitime ve çalıştığı yerlere bakıyorum.<br />

Sonra karakterine, iş eğilimine,<br />

profesyonellik seviyesine, bu mesleği<br />

gerçekten sevip sevmediğine, işine<br />

duyduğu saygıya, kabiliyet derecesine ve<br />

devamlılığına bakıyorum” diyerek konuyu<br />

net bir şekilde özetleyen usta şefin<br />

anlıyorum ki, ekip arkadaşı olmak hiç de<br />

kolay değil!<br />

Şef çantasız evden çıkmıyor<br />

Şefi çantasız mutfağa girmediğini de<br />

bir aralık öğrendiğim Alparslan’ın aynı<br />

zamanda hırslı bir şef olduğunu da<br />

öğreniyorum. Bu yönünü dünyanın en iyi<br />

restoranlarında, en iyi şeflerle çalışma<br />

fırsatı yakalamasına bağlayan Alparslan<br />

kendini aynı zamanda kabiliyetli biri<br />

olarak da tanımlayarak, “Özellikle<br />

beynimdeki birçok şeyi tabağımda<br />

canlandırabiliyorum. Bu aslında çok<br />

zordur. Teorik olarak çok şey bilirsiniz<br />

ama uygularken de çok sıkıntı yaşarsınız.<br />

Çok şükür, bende bunların ikisi de<br />

fazlasıyla mevcut” diyor.<br />

Kendine hayran bırakan<br />

tabaklar<br />

Benim de sunumlarına hayran olduğum<br />

deneyimli şefin tabağa yansıyan bu<br />

enerjinin kaynağı ne, ilham kaynakları<br />

neler, soruyorum. Tabakta netlik<br />

ve sadeliğin önemine dikkat çeken<br />

Alparslan için balans ayarı çok önemli.<br />

Öyle ki tabağa girecek garnitürler bile<br />

tek tek hesaplanıyor onun mutfağında.<br />

Yaklaşık 45-50 çeşit tabağının olduğunu<br />

söyleyen usta şef, bu geniş yelpazeye<br />

sahip tabaklarında dizayn, uyum ve<br />

prezantasyon diyor, başka bir şey<br />

demiyor. “Ben aslında bu işte artık o<br />

kadar deneyim kazandığımı düşünüyorum<br />

ki, tabak tasarımı her ürüne göre bende<br />

an be an değişebiliyor” diyen usta şefe<br />

verin bir barbun balığını; onu 25-30 çeşit<br />

hale getirip, 8-10 farklı tabakta sunması<br />

an meselesi olmasın! Profesyonel şefin<br />

mutfağa hakimiyeti, hızı ve tecrübesinden<br />

bunu anlamak hiç de zor değil!<br />

“Kendi restoranımı açarsam<br />

herhalde durdurulamam”<br />

Topaz Restaurant’ın profesyonel şefi<br />

Tevfik Alparslan’a son olarak bundan<br />

sonraki hayallerini soruyorum. “Türk<br />

gastronomisi turizmle birlikte tekrar<br />

yükselmeye başladığında ben de kendi<br />

ismimi taşıyan bir restoran açmak<br />

istiyorum” diyen Alparslan bu hayali<br />

için kendine beş yıl kadar bir süreyi<br />

koymuş. İstanbul’un en iyi Boğaz’ı gören<br />

noktasında, Topaz’daki bu keyifli ve<br />

lezzetli söyleşiye son verirken merakım<br />

son bulmuyor tabii. Hakkıyla uluslararası<br />

şeflik mertebesine ulaştığına kanaat<br />

geldiğim usta şeften açmayı istediği<br />

restoranıyla ilgili farklı tüyolar da<br />

paylaşmasını istiyorum. “Konsepte<br />

dair beynimde inanılmaz fırtınalar<br />

kopuyor. Herhalde kendi restoranımı<br />

açarsam durdurulamam” diyerek<br />

bende daha da öğrenme isteği yaratan<br />

şef, bir küçük ipucuyla Türkiye’de bu<br />

yenilmez denilebilecek ürünlerle sıra dışı<br />

lezzetlere imzasını koyacak.<br />

Topaz Restaurant’ın<br />

Türkiye’de bir ilk<br />

olarak, ISO22000<br />

belgesine sahip<br />

olduğunu söyleyen<br />

Alparslan,<br />

mekanın hijyen<br />

ve gıda güvenliği<br />

konusundaki<br />

hassasiyetinin de<br />

önemle altını çiziyor.


88<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Gastronominin yıldızları<br />

GTD – KalDer modeli ile belirlenecek<br />

Gastronomi Turizmi Derneği (GTD) ve Türkiye Kalite Derneği (KalDer) ülkemizin<br />

gastronomik değerlerini ortaya çıkarmak, turizm sektörünün çeşitlenmesine<br />

katkıda bulunmak amacıyla güçlerini birleştirdi.<br />

Türkiye’nin gastronomik haritasını<br />

çıkarmak, yaşatılan ve unutulmaya<br />

yüz tutmuş tatlarını saptamak,<br />

turizm çeşitlenmesine katkıda bulunmak<br />

amacıyla kurulan Türkiye Gastronomi<br />

Turizmi Derneği (GTD) gücünü ülkemizin<br />

en saygın ve prestijli sivil toplum<br />

kuruluşlarından Türkiye Kalite Derneği<br />

(KalDer) ile birleştirdi. Turizm sektörü<br />

açısından önemli bir katma değer<br />

sağlanacağına inanılan işbirliğinin<br />

tanıtımı 15 Mayıs Pazartesi günü Feriye<br />

Palace’da düzenlenen basın toplantısıyla<br />

kamuoyuna duyuruldu. Toplantıya<br />

Gastronomi Turizmi Derneği (GTD)<br />

Başkanı Gürkan Boztepe, Türkiye Kalite<br />

Derneği (KalDer) Yönetim Kurulu Başkanı<br />

Buket Eminoğlu Pilavcı, KalDer Genel<br />

Sekreteri Semih Ersun, GTD Başkan<br />

Yardımcısı Ömer Kartın, Koraltan Saygın<br />

katıldı.<br />

Boztepe: “ GTD turizm için can<br />

suyu olabilir”<br />

Türk Mutfağını dünyaya tanıtmak<br />

ve restoranlarımızın standartlarını<br />

belirlemek amacı ile kurulan Gastronomi<br />

Turizmi Derneği (GTD) Başkanı Gürkan<br />

Boztepe, söz konusu işbirliğinin son<br />

zamanlarda sancılı bir dönemden geçen<br />

turizm sektörü için ‘can suyu’ niteliğinde<br />

olacağını ifade etti. Anadolu’nun konumu<br />

ve zengin tarihinin bu çeşitlendirme için<br />

son derece elverişli olduğunu söyledi.<br />

Gastronomi Turizmi’nin de sağlık, kongre,<br />

kültür, kaplıca gibi ayrı turizm çeşidi<br />

olduğunu dile getiren Boztepe, “Ancak,<br />

gastronomi öğeleri itibariyle çok yoğun<br />

ve nish bir alan. Otelleri, acenteleri, turist<br />

rehberleri, restoranları ile her kesimin<br />

bu kazanım için birlikte mücadele sarf<br />

etmesi gerekiyor. Eğer bu başarılırsa<br />

ülkenin gastronomik anlamda algısı<br />

yaratılabilir, örneğin İspanya gibi” dedi.<br />

“Sektörde standartları<br />

belirlemek, iyileşme sağlamak<br />

ve birleştirici olmayı<br />

amaçlıyoruz”<br />

Kurum / kuruluşların mükemmelle<br />

ulaşmalarında önemli bir rehber olan<br />

KalDer ile işbirliğinin sektördeki kalite<br />

algısını farklı noktaya taşıyacağını<br />

bu sebeple bu entegrasyonu çok<br />

önemsediklerini kaydeden Boztepe,


Ortadoğu Türk<br />

gastronomisini<br />

keşfediyor<br />

İki dernek, Türkiye’deki<br />

lezzet duraklarının yeterlilik<br />

sınıflandırmasını birlikte<br />

yaparak, gastronomi<br />

turizminin ve paydaşlarının<br />

kalite ve mükemmelliğe<br />

erişimi için birlikte<br />

çalışacak. GTD, sürece<br />

dahil olan firmaları KalDer<br />

ile birlikte geliştirdiği<br />

modelle değerlendirip<br />

sertifikalandıracak.<br />

Teknik ve lezzet olmak<br />

üzere iki ayrı başlık<br />

altında gerçekleştirilecek<br />

değerlendirmelerde, lezzet<br />

değerlendirmesini yapacak<br />

uzmanlar Uluslararası<br />

Servis ve Lezzet Akademisi<br />

(USLA) tarafından<br />

eğitilecekler. Hedef;<br />

birleştirici ve geliştirici<br />

anlayışa sahip, güçlü bir GT<br />

Belgesi ağı ile Türkiye’nin<br />

mevcut gastronomik<br />

zenginliğine tüm dünyadaki<br />

gastro turistlerin dikkatini<br />

çekmek.<br />

“Lezzet dünyasının yıldızlarını KalDer ile<br />

ölçümleyerek, denetleyerek öne çıkaracağız.<br />

Bu durum sektör oyuncularını sistematik<br />

olarak başka bir noktaya taşıyacaktır ve<br />

diğer pek çok firmayı kalite anlamında<br />

tetikleyecektir. Amacımız sektörde<br />

standartları belirlemek, iyileşme sağlamak<br />

ve birleştirici olmak.”<br />

Pilavcı: “Kalite tesadüf olamaz”<br />

KalDer Yönetim Kurulu Başkanı Buket<br />

Eminoğlu Pilavcı ise yaptığı konuşmada<br />

kalitenin tesadüf olmadığını, mükemmelliğe<br />

giden yolda eğitimin öncelikli bir konu<br />

olduğunu söyledi. Mükemmelle ulaşmak<br />

isteyenler için her zaman bir rehber,<br />

öncü model olan KalDer’in bundan böyle<br />

gastronomi turizminin paydaşlarının da<br />

gelişimine katkı sağlayacağını dile getiren<br />

Pilavcı sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizde<br />

yeni telaffuz edilmesine karşın dünyada<br />

İtalya, İspanya gibi birçok ülke gastronomi<br />

turizminden ciddi katma değer elde ediyor.<br />

Türkiye, turizmdeki mevcut potansiyelini<br />

çok daha niş bir alana taşıyacak olan bu<br />

rekabet avantajını kullanmalı. Yaşamın<br />

her alanında kaliteyi, mükemmelliği hedef<br />

alan bir sivil toplum kuruluşu olarak bizler<br />

Anadolu topraklarının bereketine hep<br />

inandık. Geleneksel olarak elde edilen,<br />

yapılan, unutulmaya yüz tutan değerlerimizin<br />

/ lezzetlerimizin tüm dünyanın iştahını<br />

kabartacağına, gastronomi turizminin<br />

diğer öğelerinin de bunu en kaliteli şekilde<br />

destekleyeceğine inancımız tam. Sadece<br />

yapmamız gereken ekip ruhunu yakalamak<br />

ve çalışmak.”<br />

Türkiye’nin gastronomik değerlerinin<br />

ortaya çıkarılması ve ülke turizminin<br />

Ortadoğu’dan daha fazla ekonomik girdi<br />

sağlaması adına Gastronomi Turizmi<br />

Derneği ( GTD ) ve Ortadoğu Turizm ve<br />

Seyahat Acenteleri Derneği ( OTSAD )<br />

işbirliğine başladı.<br />

Türkiye’nin gastronomik değerlerinin<br />

yurt içi ve yurtdışında doğru tanıtılması<br />

ve anlatılmasını amaçlayarak kurulmuş<br />

olan GTD ile Ortadoğu Turizminin<br />

gelişmesi ve körfez ülkelerinden<br />

ülkemize gelen turistlere acentaları<br />

vasıtası ile en iyi hizmeti almaları için<br />

çalışan OTSAD işbirliği Wyndham Grand<br />

Kalamış Hotel’de basın mensuplarına<br />

yönelik gerçekleşen toplantıyla<br />

duyuruldu. Turizmin zor bir dönemden<br />

geçtiği bu süreçte önemli bir başlangıç<br />

olan bu anlaşmanın, ilerleyen günlerde<br />

ülke ekonomisine önemli katkılar<br />

sağlaması bekleniyor.


90<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Güvenilir Eller projesinde,<br />

1 yılda 9.000 şef gıda güvenliği eğitimi almaya başladı<br />

Güvenilir Eller<br />

projesinde, ilk yıl<br />

tamamlandı ve 9.000<br />

şef gıda güvenliği<br />

eğitimi almaya<br />

başladı. Unilever<br />

Food Solutions,<br />

meslek birlikleri ile<br />

gerçekleştirdiği iş<br />

birlikleriyle sektörde<br />

ulaşılan kişi sayısını<br />

artırmayı hedefliyor.<br />

Ev dışı tüketim sektöründe meslek<br />

birlikleri ‘Güvenilir Eller’ online<br />

gıda güvenliği eğitim projesinde<br />

bir araya geldi. Aşçılar Derneği,<br />

İstanbul Lokantacılar Esnaf Odası,<br />

Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği,<br />

Turizm Restaurant Yatırımcıları ve<br />

İşletmecileri Derneği, Tüm Aşçılar<br />

ve Pastacılar Konfederasyonu, Tüm<br />

Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler<br />

Derneği, Türkiye Lokantacılar Kebapçılar<br />

Köfteciler Pastacılar ve Tatlıcılar<br />

Federasyonu ve Yemek Sanayicileri<br />

Derneği başkanlarının katılımıyla her<br />

meslek birliği Güvenilir Eller online gıda<br />

güvenliği eğitim programı kapsamında<br />

hedefledikleri katılım ve sertifika sayısını<br />

açıkladılar. Güvenilir Eller projesine<br />

destek veren 9 meslek birliği, 1 yılda<br />

36.500 şefe online gıda güvenliği eğitimi<br />

aldırma ortak hedefine imza attı.<br />

Arsan: “1 yılda 36.500 şef online<br />

gıda güvenliği eğitimi alacak”<br />

Unilever Food Solutions Türkiye, Orta<br />

Asya ve İran Genel Müdürü Önder Arsan<br />

konuyla ilgili olarak şu açıklamalaı<br />

yaptı: “Unilever Food Solutions<br />

olarak, 2015 yılında TNS araştırma<br />

şirketiyle gerçekleştirdiğimiz ‘Türkiye<br />

Şef Araştırması’na katılan şeflerin<br />

%80’inin ‘Gıda Güvenliği’ alanında<br />

eğitim almayı en öncelikli ihtiyacı olarak<br />

tanımlamadı. En önemli iş ortağımız<br />

şeflerden aldığımız bu değerlendirmeyle<br />

harekete geçtik. Gıda Güvenliği Derneği<br />

işbirliğiyle Türkiye’nin ilk ve tek online<br />

gıda güvenliği eğitim-sertifika programı<br />

‘Güvenilir Eller’ projesini geçtiğimiz yıl<br />

başlattık. Amacımız online platform<br />

üzerinden Türkiye genelindeki tüm<br />

şeflerin bu eğitim içeriğine kolayca<br />

ulaşmasını sağlamaktı. Gıda Güvenliği<br />

Derneği tarafından içeriği oluşturulan<br />

ve her konu için farklı beş modülden<br />

oluşan online eğitim programıyla, gıda<br />

güvenliği konusunda temel bilgileri<br />

şeflerimize veriyoruz. Bugüne kadar 9 bin<br />

şefimiz guvenilireller.com’a kayıt olarak<br />

eğitimlere başladı. Eğitimleri tamamlayan<br />

yaklaşık 6 bin şefe ise sertifika gönderildi.<br />

Projemizde hedeflerin ileri taşınmasında<br />

sektör temsilcilerinin desteği ve<br />

sahiplenmesi çok önemliydi. Geçen yıl<br />

projeye başlarken hedefimizi, üç yılda<br />

ülkemizin dört bir yanındaki 30.000<br />

şefimizin gıda güvenliği eğitimini<br />

tamamlayarak sertifika almalarını<br />

sağlamak olarak açıklamıştık. Sektör<br />

meslek birliklerinin projeye desteğiyle<br />

birlikte hedefi bir yıl için 36.500 şefin<br />

online gıda güvenliği eğitimi alması<br />

olarak güncelliyoruz.”


hotel restaurant<br />

92 & hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Hilton’dan <strong>2017</strong>’nin<br />

Gurme Destinasyonları


Yeme-içme ve lezzet odaklı aktiviteler<br />

tatillerin vazgeçilmezi. Hal böyle<br />

olunca seyahat planlaması<br />

yaparken en önemli unsurlardan biri<br />

de ziyaret edilecek destinasyonun<br />

gastronomi kültürü. Hilton, bir sonraki<br />

seyahatini planlamakta zorlanan lezzet<br />

tutkunları için Avrupa’nın en iyi gurme<br />

destinasyonlarını araştırdı.<br />

Geleceğin Gastronomi Merkezi,<br />

Hırvatistan<br />

Adriyatik’in incisi Hırvatistan,<br />

zengin mutfağı ile meşhur. Ödüllü<br />

trüf mantarlarından, dünyaca ünlü<br />

zeytinyağlarına kadar birçok alternatif<br />

bulabilmeniz mümkün. Deniz mahsulleri<br />

ile de ön plana çıkan ülke, birçok<br />

ödüllü restorana da ev sahipliği yapıyor.<br />

Geçtiğimiz günlerde Rovinj’de yer alan<br />

Monte Restoran’ın ardından başka Hırvat<br />

restoranlarının da Michelin yıldızı almaya<br />

başlaması ile bölge yeni gastronomik<br />

merkezlerden biri haline gelmeyi başardı.<br />

UNESCO Dünya Mirası listesindeki tarihi<br />

şehrin yakınında yer alan, Adriyatik<br />

manzaralı Hilton Imperial Dubrovnik,<br />

merkezden uzaklaşmadan yerel tatları<br />

deneyimlemek için ideal.<br />

Fine Dining’in yeni adresi Berlin<br />

‘Şnitzelin Kralı’ olarak bilinen<br />

Schnitzelkönig’de bir akşam yemeğinden,<br />

birbirinden lezzetli Alman tatlılarını<br />

tadabileceğiniz kafelere, Berlin gurmeler<br />

için alternatiflerle dolu. Michelin yıldızlı<br />

restoran Lorenz Adlon’a ve daha birçok<br />

kaliteli restorana ev sahipliği yapan şehir<br />

hızla fine dining konseptinin yükselen<br />

yıldızlarından biri haline geldi. Yerel<br />

tatları deneyimlemek isteyenler içinse<br />

birçok sokak lezzetini tatma fırsatı sunan<br />

Berlin Yemek Turu (Berlin Yemek Turu)<br />

ideal bir alternatif. Berlin’in batısında yer<br />

alan Hampton by Hilton Berlin City West<br />

şehrin tadını çıkarmak isteyenler için<br />

mükemmel konumda.<br />

Yemek turu tutkunları için<br />

Amsterdam<br />

Şehri yeme-içme için ziyaret edenlere<br />

özel düzenlenen yerel yemek turları,<br />

Amsterdam’ın olmazsa olmazlarından.<br />

Amsterdam Company ve Hungry Birds<br />

tarafından gerçekleştirilen turlar sokak<br />

lezzetlerini tatmak isteyenler için<br />

hazırlanmış. The Eating Amsterdam<br />

Company ile gerçekleştirebileceğiniz<br />

şehir turunda Café Papeneiland’ın<br />

meşhur elmalı turtasını, bölgeye<br />

has şarküteri alternatiflerini ve<br />

Amsterdam usulü ringa balığını<br />

deneyimleyebilirsiniz. Ayrıca meşhur<br />

Hollanda peynirleri ile hazırlanan<br />

ve hamurlu bir atıştırmalık olan<br />

Flammkuchen’ı denemeden dönmeyin.<br />

Amsterdam Arena ve Heineken<br />

Müzikholü’nün yanındaki Hampton by<br />

Hilton Amsterdam Arena Boulevard’da<br />

konaklayarak şehrin her köşesine kolayca<br />

ulaşım sağlayabilirsiniz.<br />

Floransa’da Toskana diyetini<br />

deneyin<br />

İtalya, yıllardır gurmelerin Avrupa’daki en<br />

favori destinasyonlarından biri. Akdeniz<br />

mutfağının en önemli simgelerinden biri<br />

olan Floransa ise üç Michelin yıldızına<br />

sahip Enoteca Pinchiorri Restoranı,<br />

gelato (İtalyan dondurması) ustası Grom<br />

ve sahip olduğu sayısız alternatifler ile<br />

bir lezzet cenneti. Yassı İtalyan ekmeği<br />

schiacciata, odun ateşinde pişmiş<br />

pizzalar ve farklı usullerde hazırlanmış<br />

makarna örneklerini tadabileceğiniz<br />

Toskana, damak tadına düşkünler için<br />

ölmeden önce ziyaret edilmesi gereken<br />

rotalardan. Curious Appetite gibi turlar<br />

ise bölgelere has yöresel lezzetleri<br />

tadabilmek için farklı bir seçenek. Bölge<br />

için konaklama önerimiz ise her yere<br />

ulaşım rahatlığı sağlayan konumu ile<br />

Hilton Garden Inn Florence Novoli.<br />

Üç bin tapas restoranıyla Sevilla<br />

Ev sahipliği yaptığı 3 bin tapas restoranı<br />

ile Sevilla tartışmasız İspanya’nın yemek<br />

başkenti. Ağız sulandıran geleneksel<br />

yemekleri ve kendine has içecekleri ile<br />

şehir, İspanyol mutfağının en lezzetli<br />

yemeklerini deneyimlemek için biçilmiş<br />

kaftan. Tatlı tutkunları için ise 1885’ten<br />

beri hizmet veren La Campana Pastanesi,<br />

İspanyolların meşhur “torrijas”ını (şeker<br />

ve bal dökülmüş İspanyol tarzı Fransız<br />

tostu) tatmak için ideal. Hilton Garden Inn<br />

Sevilla, toplu taşmaya yakınlığı ile yerel<br />

restoranlara ve bağlara rahat ulaşım<br />

imkanı sunuyor.


94<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Dünya İslami Gastronomi Birliği<br />

İstanbul’da kuruldu<br />

Türkiye’den Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu’nun önderliğinde bir araya<br />

gelen 18 İslam ülkesinin aşçılık dernek ve federasyon başkanları, Dünya İslami<br />

Gastronomi Birliği’ni kurdu.<br />

Türkiye’nin 7 bölgesinde 7 federasyon<br />

ve 57 dernekle faaliyet gösteren,<br />

konusunda dünyanın en büyük<br />

aşçılık ve pastacılık mesleki sivil<br />

toplum kuruluşu ve tek konfederasyonu<br />

olan Tüm Aşçılar ve Pastacılar<br />

Konfederasyonu-TAŞPAKON’un<br />

önderliğinde bir araya gelen 18 İslam<br />

ülkesi birliği, ‘Dünya İslami Gastronomi<br />

Birliği’ni (World Islamic Culinary Society-<br />

WICS) kurduklarını duyurdu.<br />

13 Mayıs’ta İstanbul’da düzenlenen<br />

1. Dünya İslami Gastronomi Birliği<br />

Konferansı’nda bir araya gelen Dünya<br />

İslami Gastronomi Birliği’nin üyeleri<br />

şöyle: Azerbaycan, Bangladeş, Bosna<br />

Hersek, Fas, Gambia, Kazakistan,<br />

Kırgızistan, Katar, Lübnan, Maldivler,<br />

Mısır, Nijerya, Özbekistan, Pakistan,<br />

Singapur, Tunus, Türkiye, Ürdün.<br />

Tufan: “24 ülkeden 17’si olumlu<br />

cevap verdi”<br />

Tüm Aşçılar ve Pastacılar<br />

Konfederasyonu Genel Başkanı Gökhan<br />

Tufan, Dünya İslami Gastronomi<br />

Birliği’nin kuruluşu için birlik olarak<br />

inisiyatif aldıklarını belirterek, “İslam<br />

Devleti, dini İslam olan devletler ve<br />

nüfusu itibarıyla Müslümanların salt<br />

çoğunlukta yaşadığı 24 ülkeye resmi<br />

davet mektubu gönderdik. Bu davetimize<br />

17 ülke olumlu cevap verdi. Bu ülkelerin<br />

aşçılık mesleki dernek ve federasyon<br />

başkanlarıyla İstanbul’da bir araya<br />

gelerek, Dünya İslami Gastronomi<br />

Birliği’nin kuruluşunu resmiyete<br />

kavuşturduk” dedi.<br />

Müslüman şefler arasında<br />

sinerji oluşturulacak<br />

Gökhan Tufan, birliğin, İslam Ülkeleri<br />

şefleri arasında birlik beraberlik içinde<br />

kültürel bir sinerji oluşturmayı ve ülkeler<br />

arası yapılacak etkinlik ve ziyaretlerle<br />

bilgi akışının sağlanmasını amaçladığını<br />

söyledi. Birlik ayrıca, halen bünyesinde<br />

aşçılık üzerine dernek veya herhangi bir<br />

sivil toplum kurulu bulunmayan tahmini<br />

29 Müslüman ülkede dernekleşmenin<br />

sağlanmasına öncülük edecek ve o<br />

ülkelerde aşçılık sanatının gelişimine<br />

katkıda bulunacak. Dünya İslam İş Birliği<br />

Teşkilatı (OIC) ile İslam ülkelerinde<br />

gastronomi turizminin gelişmesi için<br />

ortak projeler geliştirecek olan birlik,<br />

Dünya Helal Örgütü (WHC) iş birliğiyle<br />

aşçıların ve pastacıların Helal Gıda<br />

konusunda bilinçlenmesi için uluslararası<br />

düzeyde eğitim ve seminerler organize<br />

edecek.<br />

Dünya İslami Gastronomi Birliği (World<br />

Islamic Culinary Society-WICS) Kurucu<br />

Ülkeler ve Ülkeleri temsilen kuruluşlar<br />

ile kişilerin bilgileri ve unvanları şöyle:<br />

• Tahir Amiraslanov, Azerbeycan Milli<br />

Mutfak Derneği Başkanı<br />

• Tony Khan, Bangladeş Aşçılar Derneği<br />

Başkanı<br />

• Nihad Mameledzija, Bosna Hersek<br />

Aşçılar Derneği Başkanı<br />

• Kamal Rahal Essoulami, Fas Aşçılar<br />

Federasyonu Başkanı<br />

• Bakary Manneh,Gambiya Aşçılar<br />

Derneği Başkanı<br />

• Khalid Abu Eid, Ürdün Aşçılar Derneği<br />

Başkanı<br />

• Alexandr Tregubenko, Kazakistan<br />

Aşçılar Derneği Başkanı<br />

• Baran Yücel, Katar Mutfak<br />

Profesyonelleri Derneği Asbaşkanı<br />

• Sharipov Shukhrat, Kırgızistan Aşçılar<br />

Derneği Başkanı<br />

• Nizar Younes, Lübnan Aşçılar Derneği<br />

Başkanı<br />

• Ishag Solih, Maldivler Aşçılar Derneği<br />

Asbaşkanı<br />

• Momammed Mustafa, Mısır<br />

İskenderiye Aşçılar Birliği Başkanı<br />

• Paulinus Okon, Nijerya Profesyonel<br />

Aşçılar Derneği Başkanı<br />

• Akbar Umarov, Özbekistan Aşçılar<br />

Derneği Başkanı<br />

• Ahmad Shafiq, Pakistan Aşçılar<br />

Derneği Genel Sekreteri<br />

• Muhammad Khamal Khamis,<br />

Singapur Helal Mutfak Federasyonu<br />

Başkanı<br />

• Rafik Tlatli, Tunus Mutfak<br />

Profesyonelleri Derneği Başkanı<br />

• Gökhan Tufan, Türkiye Tüm Aşçılar<br />

ve Pastacılar Konfederasyonu Genel<br />

Başkanı


Metro Toptancı<br />

Market<br />

GRI onaylı 2016<br />

Sürdürülebilirlik<br />

Raporunu<br />

yayımladı<br />

Teksüt, sadece son tüketicilerin<br />

değil, şeflerin de tercih ettiği süt<br />

ve süt ürünleri markası olarak öne<br />

çıkıyor.<br />

Metro Toptancı Market, tüm iş<br />

süreçlerinde mükemmeli ararken<br />

vazgeçmediği sürdürülebilirlik<br />

konularını anlattığı Sürdürülebilirlik<br />

Raporu’nu yayımladı. Küresel<br />

Raporlama İnisiyatifi’nin (GRI) G4 ‘Temel’<br />

ilkeleri ışığında hazırladığı rapor ile<br />

ekosisteminde yer alan paydaşları için<br />

yarattığı değeri paylaşıyor.<br />

Özerkan: “Her şey sürdürülebilir<br />

bir gelecek için”<br />

Metro Toptancı Market Genel Müdürü<br />

Kubilay Özerkan, Türkiye’de faaliyet<br />

göstermeye başladıkları 1990 yılından<br />

itibaren anlamlı bir ‘iz’ bırakma hedefiyle<br />

çalıştıklarını belirterek, “Sürdürülebilirliği<br />

iş modelimizin temeli olarak görüyoruz<br />

ve bu rapor ile sürdürülebilirlik için<br />

vazgeçilmezlerimizi paydaşlarımızın<br />

bilgisine sunuyoruz” dedi. Aldıkları<br />

her kararın gelecek nesillere etkisini<br />

düşündüklerini vurgulayan Özerkan,<br />

şöyle devam etti: “Sahip olduklarımızı<br />

korumak, çeşitliliği sağlayabilmek,<br />

damak paletimizi zenginleştirmek, yenilik<br />

yaratarak sektöre yön verebilmek için<br />

hayata geçirdiğimiz projelerde, çevreye<br />

ve topluma karşı sorumluluk bilinciyle<br />

hareket ediyoruz. Bu doğrultuda Coğrafi<br />

İşaretli Ürünler projemizle bugüne<br />

kadar, kaybolma tehlikesi yaşayan çok<br />

sayıda ürüne sahip çıktık. Sürdürülebilir<br />

balıkçılık, hayvan refahı, hayvan<br />

ırklarının korunması ve et izlenebilirliği<br />

projelerimizle bir yandan kaybolmaya yüz<br />

tutmuş palamut, kıvırcık kuzu gibi hayvan<br />

ırklarını koruma altına alırken, diğer<br />

yandan hayvanların çiftlikten mağazaya<br />

kadar olan sürecini izleyerek ürünlerin<br />

gıda güvenliğinden emin oluyoruz.”<br />

Üretici ile tüketici arasında<br />

köprü kuruyor<br />

Türkiye’de üretilen meyve ve sebzelerin<br />

ancak %52’sinin tüketicinin tabağına<br />

gelebildiği gerçeğinden hareketle<br />

TÜBİTAK iş birliğiyle Gıda Kayıplarının<br />

Azaltılması Projesini başlattıklarını dile<br />

getiren Özerkan, “Gıda kaybını ve atığını<br />

en aza indirmek için kendimizi üretici<br />

ve tüketici arasında bir köprü olarak<br />

konumlandırıyoruz. Tedarik zincirimizi<br />

tarladan tüketicinin tabağına kadar<br />

bir bütün olarak ele alıyoruz” dedi.<br />

Gıda kayıplarını önleme konusundaki<br />

çalışmalarını bir adım ileriye taşıyan<br />

Metro, sektörün öncü 50 restoranının<br />

şefleri ve işletmecileriyle 100 noktada<br />

güçlerini birleştirdi; Metro Gıda<br />

Hareketi’ni başlattı. Bu yeni hareket, gıda<br />

kayıp ve atıklarının önlenmesi için farklı<br />

kanallardan tüketicilere ulaşarak bu<br />

konuda farkındalık yaratmayı amaçlıyor.<br />

Akıllı enerji çözümleri<br />

Sadece gıda kayıp ve atıkları konusunda<br />

değil, harcadığımız su, enerji ve işgücü<br />

konusunda da sürdürülebilir ve verimli<br />

bir yol izlememiz gerektiğine inanıyoruz.<br />

Bu amaçla 2030 yılında 2011’de<br />

kullandığımız enerjinin yarısını kullanmak<br />

için akıllı enerji çözümleri arıyoruz.<br />

2016 yılında Antalya mağazamıza 390<br />

kwp’lik güneş enerjisinden elektrik<br />

üretim santrali kurduk. Bu sistemle<br />

yılda 700.000 kwh’lik enerji tasarrufu<br />

sağlayarak 140.000 ton CO₂ emisyonunun<br />

engelledik. 2015 yılına göre yenilenebilir<br />

enerji kullanımımızı %158 oranında<br />

artırdık. İklim değişikliği ile mücadelede<br />

bu tarz bütüncül çözümlerle hareket<br />

etmemiz gerektiğine inanıyoruz” şeklinde<br />

konuştu.<br />

Türk şeflerine destek<br />

Özerkan, Fresh Food Academy, Kasap<br />

Okulu gibi sektöre özel olarak hazırlanan<br />

eğitim programları ile çalışanlarının<br />

eğitim ve bilgisini geliştirdiklerini,<br />

işveren markasına yatırım yaptıklarını,<br />

Gastronometro ile Türk gastronomi<br />

dünyasını ve Türk şeflerini uluslararası<br />

boyutta desteklediklerini belirtti.<br />

“Metro’da bizi başarıya götüren asıl şey,<br />

başarıya ulaşana kadar her gün yeniden<br />

ortaya koyduğumuz mükemmellik<br />

arayışımız. Vazgeçmeden uyguladığımız<br />

kurumsal rutinlerimizle paydaşlarımızın<br />

işlerine değer katıyor, markamıza<br />

duyulan güveni haklı çıkarıyoruz.<br />

Mükemmelleşmenin hiçbir zaman<br />

sonu gelmeyecek bir yolculuk olduğuna<br />

inanıyor, kolay vazgeçmemeyi ilke<br />

ediniyoruz.”


hotel restaurant<br />

96 & hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Türk Kahvesine UNESCO<br />

standardı geliyor<br />

“Türk Kahvesi Kültürü ve Geleneği” adı altında 2013 yılında UNESCO İnsanlığın<br />

Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne giren Türk kahvesinin<br />

standartları “Arama Toplantısı” ile ilk kez masaya yatırıldı.<br />

Fikret Turhal<br />

Murat Kolbaşı<br />

Osman Serim


yer almasının ardından Türk kahvesi<br />

geleneğimiz de UNESCO tarafından<br />

tanındı ve koruma altına alındı. Bu<br />

başarı, adı kahveyle özdeşleşmiş,<br />

Tahmis Kahvesi gibi dünyanın en eski<br />

kahvehanelerinden birine ev sahipliği<br />

yapan Gaziantep olarak bizi ayrıca<br />

gururlandırıyor. Gaziantep Büyükşehir<br />

Belediyesi olarak sadece Gaziantep<br />

yemeklerini değil, yemeğin tamamlayıcısı<br />

olan Türk kahvesi geleneğinin de<br />

dünyaya tanıtılması için çalışmalarımıza<br />

devam edeceğiz” dedi.<br />

24 Mayıs <strong>2017</strong> Çarşamba günü<br />

Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve<br />

Turizm Bakanlığı himayesinde,<br />

Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin<br />

katkılarıyla, Türk Kahvesi Kültürü ve<br />

Araştırmaları Derneği organizasyonuyla<br />

Mutfak Sanatları Akademisinin (MSA)<br />

İstanbul Maslak’taki eğitim merkezinde<br />

gerçekleştirilen arama toplantısıyla Türk<br />

kahvesi için ilk kez bir standart çalışması<br />

yapıldı.<br />

Bu alanda otorite kabul edilen, ticari ya<br />

da kültürel faaliyet gösteren özel ve tüzel<br />

kişilerin temsilcileriyle gerçekleştirilen<br />

arama toplantısının sonunda “Türk<br />

Kahvesi Standartları” mutabakat metni<br />

ortaya çıkarıldı.<br />

Serim: “Amacımız tartışmak<br />

değil, Bakanlık’a destek<br />

olmaktır”<br />

Açılış konuşması için söz alan Türk<br />

Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları<br />

Derneği (TKKAD) Başkan Yardımcısı<br />

Osman Serim, “Dünyanın farklı<br />

coğrafyalarında var olmasına rağmen,<br />

beş yüzyıllık köklü bir geleneği olan<br />

Türk kahvesinin evrensel olarak kabul<br />

gören bir standardı bulunmamaktadır.<br />

Gidermeye çalışacağımız bu eksiklik,<br />

uluslararası platformda diğer kahve<br />

hazırlama yöntemleriyle doğal olarak<br />

bir rekabet içinde bulunan Türk kahvesi<br />

geleneğimizin yanlış tanıtılmasına<br />

yol açmaktadır. Bu toplantıda ilk kez<br />

resmi kurumlar, STK’lar ve sektör<br />

temsilcileri bir araya gelerek konunun<br />

tüm paydaşların fikirleriyle katkı yapacağı<br />

bir ortam oluşturuldu. Amacımız<br />

tartışmak değil, farklı düşünceler<br />

ışığında ortaya çıkaracağımız Türk<br />

kahvesi standartlarına ilişkin mutabakat<br />

metni ile standartların belirlenmesi için<br />

çalışmalarını yürüten Kültür ve Turizm<br />

Bakanlığı’na görüşlerimizle destek<br />

olmaktır. Bu çerçevedeki bir çalışma<br />

ülkemizde ilk defa gerçekleşecek<br />

ve bu çalışmanın gelecekte diğer<br />

önemli gastronomik ürünlerimizin<br />

standartlarının saptanması konusunda<br />

örnek teşkil edeceğini düşünüyorum”<br />

dedi.<br />

Kolbaşı: “Uluslararası kahve<br />

zincirlerinin menülerinde Türk<br />

kahvesi yok”<br />

Toplantı öncesi söz alan Arzum Yönetim<br />

Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, “Kahve<br />

bahane, sohbet şahane ancak üzücü<br />

bir gerçek de var. Türkiye’den bir<br />

marka çıkarmak çok önemli ancak bu<br />

konuda değerlerimize yeteri kadar sahip<br />

çıkamıyoruz. Örneğin lokumumuz var,<br />

kahvemiz var ancak bu değerleri dünyaya<br />

tanıtma konusunda hızlı davranamıyoruz.<br />

Kahvehane geleneği Osmanlı’nın<br />

vazgeçilmezi olmasına rağmen bugün<br />

uluslararası kahve zincirlerinin<br />

menülerinde Türk kahvesi yer almıyor.<br />

Eski değerlerimizi yaşatmalı ve sahip<br />

çıkmalıyız” şeklinde konuştu.<br />

Tural: “Sadece yemeklerimiz için<br />

değil, Türk kahvesinin tanıtımı<br />

için de çalışacağız”<br />

Açılışta söz alan Gaziantep Belediyesi<br />

Genel Sekreter Yardımcısı Fikret Tural<br />

ise, “Gaziantep’in UNESCO Yaratıcı<br />

Şehirler Ağı’nda Gastronomi Kenti olarak<br />

Türk kahvesi standartları<br />

mutabakat metni ilgili kamu<br />

kuruluşlarının dikkatine<br />

sunulacak<br />

Açılış konuşmalarının ardından “Türk<br />

Kahvesine Dönüştürülecek Olan Yeşil<br />

Kahvenin Menşeleri ve Yeşil Kahve<br />

İşleme Yöntemleri (İthalat firmaları ve<br />

toptancı firmalar)”, “Kavurma ve Öğütme<br />

(Tüketime yönelik toptan ve perakende<br />

kahve üretimi yapan firmalar)”, “Pişirme<br />

ve Servis (Akademisyenler ve sivil toplum<br />

kuruluşları mensupları)” ve “Endüstriyel<br />

Boyut (Türk kahvesinin oluşmasında<br />

her türlü endüstriyel katkıyı sağlayan<br />

firma temsilcileri)” başlıkları altında<br />

söz alan katılımcılar, kendi deneyim ve<br />

düşüncelerini paylaşarak Türk kahvesi<br />

standartlarına ilişkin görüşlerini bildirdi.<br />

Toplantı sonunda dile getirilen görüş ve<br />

düşünceler ışığında hazırlanacak olan<br />

Türk kahvesi standartları mutabakat<br />

metni ilgili kamu kuruluşlarının dikkatine<br />

sunulacak.<br />

Türk kahvesinin “Türk Kahvesi Kültürü<br />

ve Geleneği” adı altında UNESCO Somut<br />

Olmayan Kültürel Mirasın Korunması<br />

Sözleşmesi ve İnsanlığın Somut Olmayan<br />

Kültürel Mirası Temsili Listesi’nde<br />

yer alması, bu konudaki uluslararası<br />

farkındalığın büyük ölçüde artmasına<br />

katkı sağlamıştı.<br />

Bütün bu gelişmelerin yanı sıra Türk<br />

sanayiinin son yıllarda geliştirdiği yüksek<br />

performanslı kahve makinaları, markalı<br />

ve uzun ömürlü kahveler, fincanlar,<br />

şekerlemeler ile diğer aksesuarların Türk<br />

kahvesine ülkemiz adına ciddi bir katma<br />

değer yükleyerek önemli bir ihraç kalemi<br />

haline dönüştürmesi bekleniyor.


98<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro güncel<br />

Gastronomi Şehri<br />

Gaziantep’te<br />

“Mutfak Sanatları<br />

Merkezi”<br />

açıldı<br />

Mutfağı, adıyla anılan tek<br />

şehir olan ve tarih kitapları<br />

ile seyahatnamelerde bolluk<br />

ve bereketi ile nam salan<br />

Gaziantep gastronomisi 2015<br />

yılında UNESCO’nun Yaratıcı<br />

Şehirler Ağı’na seçildi. Gaziantep<br />

Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma<br />

Şahin’in liderliğinde gerçekleşen bu<br />

süreç sonucunda bir eğitim merkezi<br />

olarak Mutfak Sanatları Merkezi’nin<br />

kurulmasına karar verilmişti.


Mezopotamya ile Fırat’ın orta<br />

yerinde tarihi İpek Yolu üzerinde<br />

yer alan Gaziantep, her zevke<br />

hitap eden zengin ve farklı seçenekleriyle<br />

tatil planlarında çoktan yerini aldı bile.<br />

Müzeleri, hamamları, taş konakları ve doğal<br />

güzellikleri ile Doğu’nun Paris’i olarak<br />

anılan Gaziantep, Nisan ayında Gaziantep<br />

Büyükşehir Belediyesi tarafından hizmete<br />

açılan Mutfak Sanatları Merkezi ile meşhur<br />

gastronomisini zirveye taşıdı.<br />

Hem gurme bir restoran hem de eğitim<br />

merkezi<br />

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından<br />

6 Nisan’da hizmete açılan Mutfak Sanatları<br />

Merkezi (MSM), Gaziantep mutfak kültürünü<br />

canlı tutmak ve bu kültürü gelenekten<br />

geleceğe taşıma amacını güdüyor. Mutfak<br />

Sanatları Merkezi’ne gelen yerli ve yabancı<br />

misafirler Gaziantep’in zengin mutfak<br />

kültürünü tanıma fırsatı bulurken, bu<br />

lezzetleri hem tadabiliyor hem de tüm<br />

bu lezzetlerle ilgili ilk ağızdan bilgi sahibi<br />

olabiliyor. Restoranın konsepti ile Gaziantep<br />

yerel mutfağı üzerine odaklanan Mutfak<br />

Sanatları Merkezi’nde Gaziantep mutfağı<br />

orijinaline bağlı kalınarak farklı sunumlarla<br />

ziyaretçilerine sunuluyor. Mutfak Sanatları<br />

Merkezi’ni diğer mekanlardan ayıran<br />

en önemli özelliği gurme bir restoran<br />

olmasının yanı sıra bir eğitim merkezi<br />

olması... Sadece restorandan oluşmayan bu<br />

merkez, aynı zamanda; Gaziantep’in eşsiz<br />

gastronomisini uygulamaya geçirebilecek<br />

aşçılar da yetiştirmeyi hedefliyor. Kebap,<br />

ciğer veya lahmacundan ibaret olmayan<br />

Gaziantep mutfağındaki sayısız kazan<br />

yemeğini özgün ve modern sunumlarla<br />

ortaya çıkarmak, Mutfak Sanatları<br />

Merkezi’nin usta şefi Doğa Çitçi’nin ekibiyle<br />

yaptığı bir ritüel… Üstelik MSM, yerli ve<br />

yabancı misafirlere Gaziantep yemek<br />

kültürünü layığı ile yansıtabilecek şekilde<br />

hizmet vermeyi amaçlıyor.<br />

Haftanın 6 günü öğlen ve akşam<br />

servislerinde hizmet veriyor<br />

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi<br />

bünyesinde yer alan Mutfak Sanatları<br />

Merkezi, belediyenin iştiraki olan Gazibel<br />

Hizmet A.Ş. tarafından işletiliyor. Toplam<br />

1500 metrekare alanda, 480 metrekare<br />

mutfak, 800 metrekare restoran alanı<br />

olarak inşa edilen MSM A la Carte düzende<br />

kuruldu. 187 kuvere, etkinliklerde ise 400<br />

kuvere hizmet verecek şekilde dizayn edilen<br />

MSM’de mutfak, salon ve idari kısımlarda<br />

toplamda 54 personel çalışıyor.<br />

Haftanın 6 günü öğlen ve akşam<br />

servislerinde hizmet veren Mutfak Sanatları<br />

Merkezi, Pazartesi günleri ise eğitim<br />

programları çerçevesinde kursiyer eğitimi<br />

verebilmek amacıyla hizmet veremiyor. 6<br />

bölümden oluşan iki farklı menü haftanın 6<br />

günü sabit bulunuyor ve 6 günlük periyodlar<br />

halinde, her Salı yeni menüler çıkarılarak<br />

misafirlerin beğenisine sunuluyor.<br />

Merkez, Gaziantep lezzetlerini genç<br />

nesillere aktarmayı amaçlıyor<br />

Hedefleri arasında Gaziantep lezzetlerini<br />

genç nesillere aktarmak için Aşçı<br />

Yardımcılığı programı çerçevesinde<br />

896 saat süren bir eğitim uygulamak<br />

olan Mutfak Sanatları Merkezi, Mayıs<br />

ayı içerisinde başlayan program ile<br />

Gaziantep’teki genç aşçı adaylarına;<br />

Gaziantep Mutfak Kültürü, orijinaline sadık<br />

kalınarak modern tekniklerle öğretilmesi<br />

amaçlanıyor. Merkezin yeni açılmış olması<br />

nedeniyle <strong>2017</strong> Temmuz ayı itibariyle<br />

atölye çalışmalarına başlanılacak. Atölye<br />

çalışmaları isteğe bağlı 7 kişilik gruplar<br />

halinde yapılacak olup workshop takvimleri<br />

sosyal medya mecralarından ve web<br />

sitesinden duyurulacak.<br />

Mutfak Sanatları Merkezi menüsünden<br />

neler yedik?<br />

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Fatma<br />

Şahin’in eşlik ettiği atölye çalışmasında,<br />

Ocak ayında coğrafi işaret tescilini alan<br />

Yuvalama çorbası, Fatma Şahin’in bizzat<br />

katılımıyla gerçekleşti. Şef Doğa Çitçi’nin<br />

yönlendirmesiyle hazırlanan yuvalamanın<br />

yapılışı dikkatle izlendi. Fatma Şahin’le<br />

gerçekleşen sohbetin ardından MSM’de<br />

yemeğe geçildi. Bulgur Çorbası, Tadım<br />

tabağı (Kuruluklardan yapılan zeytinyağlı<br />

Antep dolmaları patlıcan dolması, biber<br />

dolması, yaprak sarması, haylan kabağı,<br />

acur dolması, Antep peyniri, muhammara,<br />

pazı cacıklı Arap köfte ve Öççe), Erik Tavası,<br />

Kilis Kebabı, Yoğurtlu Akıtmalı Ufak Köfte,<br />

Pirinç pilavı, Astarlı Sütlaç, Dolangel tatlısı,<br />

Peynirli Un Helvası menünün damak<br />

çatlatan lezzetleri arasında yer aldı.<br />

Gastronomi Diyarı Gaziantep…<br />

Gaziantep mutfağında 12 farklı grupta<br />

400’ün üzerinde yemek çeşidi bulunuyor.<br />

Akla ilk gelen yemekler arasında bulunan<br />

kebap; sebzeli, ayvalı, elmalı, patlıcanlı,<br />

yoğurtlu, ekşili, ya da kabaklı türlerinin<br />

yanı sıra kazan, simit, Kilis, mantar ve tas<br />

kebapları olmak üzere birçok farklı çeşitte<br />

yapılıyor. Yoğurt yemeklerinin de hatırı<br />

sayılır bir yeri olan Gaziantep mutfağında;<br />

çağla aşı, orman, sahte yuvarlama, bakla,<br />

çiğdem aşı, bezelye, elma aşı, fasulye,<br />

kabak, keme, köfte, mantar, patates,<br />

soğan ve yuvarlama, ilk akla gelen yoğurtlu<br />

yemekler olarak dikkati çekiyor.<br />

Gaziantep’te güne başlarken incecik<br />

yufkanın arasına serpiştirilen bol fıstığı<br />

ile meşhur katmeri yiyebilir veya yakın bir<br />

zamanda coğrafi işaret tescilini alan her<br />

derde deva Beyran çorbasından içilebilir.<br />

Gezintiye mola verildiği anda güç toplamak<br />

için baklavayla ya da havuç dilimi ile<br />

Gaziantep turuna tatlı bir son verebilirsiniz.<br />

Tahmis Kahvesi’nde içilen Menengiç<br />

Kahvesi ile de yorgunluk atılırken, güne<br />

keyifli bir vedanın tadını çıkarabilirsiniz.<br />

Bu özel lezzetlerin dışında Gaziantep’i<br />

keşfetmek için Emine Göğüş Mutfak<br />

Müzesi, Hamam Müzesi, Bakırcılar Çarşısı,<br />

Gaziantep Kalesi, Zincirli Bedesten, Bey<br />

Mahallesi ve Tahmis Kahvesi’ne uğramayı<br />

sakın unutmayın!<br />

“Şimdi Gaziantep Zamanı” Kampanyası<br />

Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve<br />

TÜRSAB’ın (Türkiye Seyahat Acenteleri<br />

Birliği) ortaklaşa hayata geçirdiği ve<br />

yılsonuna kadar geçerli olan “Şimdi<br />

Gaziantep Zamanı” kampanyası gezi<br />

ve gastronomi tutkunlarını Gaziantep’i<br />

keşfe çağırıyor. İnsanlık tarihi kadar<br />

eski Antik kentlere, Antik Roma’dan<br />

Selçuklu ve Osmanlı’ya kadar uzanan<br />

tüm medeniyetlere ev sahipliği yapmış,<br />

zengin mutfağıyla dillere destan, tarihi<br />

İpekyolu’nun geçtiği Anadolu’nun<br />

kadim kenti Gaziantep konuklarını tüm<br />

misafirperverliğiyle ağırlıyor. Üstelik<br />

doğanın canlandığı, güneşin bütün<br />

enerjisiyle içinizi ısıtmaya başladığı bu<br />

bahar günlerinde, Şimdi Gaziantep Zamanı<br />

projesi kapsamında her zevke uygun 2 farklı<br />

tur seçeneği bulunuyor. Paket programda<br />

1 gece konaklamalı 2 günlük Gaziantep<br />

turunun yanı sıra 2 gece konaklamalı 3<br />

günlük Gaziantep turu yer alıyor. Üstelik<br />

tarihi otellerde oda kahvaltı konaklama,<br />

rehberlik hizmeti, gidiş dönüş uçak bileti,<br />

mekân transferleri ve seyahat sigortası da<br />

dâhil…<br />

Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı<br />

Fatma Şahin ile yuvarlama yaptık.


100<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

Türk ve dünya mutfağının lezzetleri<br />

Beyoğlu’nda buluştu<br />

Türk ve dünya mutfağından farklı lezzetleri Beyoğlu’nda bir araya getiren<br />

‘Beyoğlu Gastronomi Festivali’ Taksim Meydanı’nda katılımcılara keyifli ve<br />

lezzetli anlar yaşattı.<br />

Beyoğlu Belediyesi tarafından Taksim<br />

Meydanı’nda düzenlenen ve 5 ay<br />

sürecek Beyoğlu Festivalleri’nin<br />

ikincisi olan ‘Beyoğlu Gastronomi<br />

Festivali’ katılımcılara keyifli ve lezzetli<br />

anlar yaşattı. Birbirinden renkli ve<br />

lezzetli görüntülere sahne olan festivalin<br />

açılış törenine; Beyoğlu Belediye<br />

Başkanı Ahmet Misbah Demircan,<br />

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Ayşe<br />

Türkmenoğlu, Endonezya Cumhuriyeti<br />

İstanbul Başkonsolosu Herry Sudradjat<br />

ve Kore Cumhuriyeti İstanbul<br />

Başkonsolosu CHA Young-cheol’nin<br />

yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı.<br />

Öztiryakiler’in katkılarıyla gerçekleştirilen<br />

Gastronomi Festivalinde, Türk ve dünya<br />

mutfağından farklı lezzetleri üç gün<br />

boyunca Taksim Meydanı’nda bir araya<br />

geldi.<br />

Demircan: “Taksim Meydan<br />

neşedir, heyecandır, etkinliktir”<br />

Açılış etkinliğinde Beyoğlu Belediye<br />

Başkanı Ahmet Misbah Demircan ve<br />

Sahrap Soysal birlikte yemek yaparak<br />

keyifli bir sohbet gerçekleştirdiler. Daha<br />

sonra alanda kurulan stantları tek tek<br />

gezerek birbirinden farklı lezzetlerin<br />

tadına bakan Başkan Demircan, Beyoğlu<br />

Festivallerini birçok alanda, birçok başlık<br />

altında Kasım ayına kadar sürdürmek<br />

istediklerini belirterek, “Taksim<br />

Meydan deyince akla ilk gelen neşedir,<br />

heyecandır, etkinliktir. Beyoğlu’ndan<br />

hatta İstanbul’dan gastronominin<br />

iddialı aşçıları şu an burada. Buraya<br />

gelen yerli, yabancı turistler bundan<br />

mutlu oluyor, gurur duyuyor. Arada<br />

performanslar, etkinlikler cereyan ediyor.<br />

Beyoğlu kültürün sanatın merkezi. Yerli<br />

yabancı pek çok insan buraya geliyor.<br />

Çünkü şehri yaşamak, hissetmek, ona<br />

dokunmak istiyorlar. Bu tip etkinlikler<br />

insanları şehre bağlıyor. Düşünün ki,<br />

şu kapıdan içeri giren yerli veya yabancı<br />

bir ziyaretçi şu stantlarda iki saat vakit<br />

geçirir. Bir performans izler, bir müzik<br />

dinler. Bilmediği bir yemeğin tadına<br />

bakar, bir kahve içer. Burada yeme, içme<br />

kültürünün farklılarını görür ve hisseder.<br />

Bu onun hafızasında bir yer eder.” dedi.<br />

Lezzetin ustaları Taksim<br />

Meydanı’nda<br />

Endonezya ve Kore gibi farklı ülke<br />

mutfaklarının yer aldığı Beyoğlu<br />

Gastronomi Festivali kapsamında Sahrap<br />

Soysal, Vedat Başaran, Ömür Akkor,<br />

Çiğdem Seferoğlu, Fikret Özdemir, Hakan<br />

Doğan, Deniz Orhun, Şenol Özbay, Rafet<br />

İnce, Mehmet Yalçınkaya, Elif Korkmazel,<br />

Esat Özata, Serkan Bozkurt, Murat Aslan,<br />

Gökmen Sözen ve Gizem Özdilli gibi pek<br />

çok değerli şef ve ünlü isim bir araya<br />

geldi.


Beyoğlu Gastronomi Festivali’nde<br />

Barilla eşsiz lezzetleriyle İtalyan rüzgârı estirdi<br />

Gıda devi Barilla,<br />

Türk ve dünya<br />

mutfağının<br />

en seçkin<br />

lezzetlerinin<br />

sergilendiği<br />

“Beyoğlu<br />

Gastronomi<br />

Festivali”nde<br />

İtalyan rüzgârı<br />

estirdi.<br />

İtalyan gastronomi kültürünün en önemli<br />

temsilcisi Barilla, Beyoğlu Belediyesi<br />

tarafından Taksim Meydanı’nda ilki<br />

düzenlenen “Beyoğlu Gastronomi<br />

Festivali”nde Akdeniz mutfağının<br />

en gözde lezzetlerini İstanbulluların<br />

beğenisine sundu. Beyoğlu Festivalleri<br />

kapsamında, 3 gün boyunca Türk ve<br />

dünya mutfağının en seçkin lezzetlerinin<br />

sergilendiği organizasyonda Barilla,<br />

İtalyan mutfağının özel tatlarını<br />

ziyaretçilerle buluşturdu.<br />

Şef’Fabio Foltran lezzet şöleni<br />

yaşattı<br />

Türkiye’nin yanı sıra yurt dışından da üst<br />

düzey temsilcilerin yer aldığı etkinlikte,<br />

Barilla Executive Şef’i Fabio Foltran ve<br />

ekibi Milano’dan Roma’ya; Floransa’dan<br />

Napoli’ye kadar klasik ve bölgesel<br />

İtalyan lezzetlerini şovlarıyla şölene<br />

dönüştürdü. Kültür ve sanatın yanı sıra<br />

lokantaları, tatlıları, çikolataları, kahveleri<br />

ile İstanbul’un yemek kültürünün de<br />

merkezi konumunda olan Taksim’de<br />

gerçekleştirilen etkinlikte Şef Foltran,<br />

Barilla’nın eşsiz makarnaları ile İtalyan<br />

mutfağının seçkin lezzetlerinden olan<br />

Pesto Genovese Soslu Kremalı Trofie ve<br />

Cipolla Soslu Zeytinli, Cherry Domatesli<br />

Parmesanlı Penne ile lezzet tutkunlarının<br />

damaklarını şenlendirdi.<br />

Dünyaca ünlü şef ve ekibi ayrıca<br />

ziyaretçilerle İtalyan mutfağının<br />

sembolleri arasında yer alan makarnayı<br />

tam kıvamında pişirmenin ipuçlarını da<br />

paylaştı. Beyoğlu Gastronomi Festivali’nin<br />

kapanış gününde Barilla Executive Şef’i<br />

Fabio Foltran Porcini mantarlı, Trüflü<br />

Dana Pastırmalı Academia Barilla Penne<br />

tarifi ile sahne aldı. Foltran sergilediği<br />

şovla katılımcıların hem gözüne hem<br />

damağına hitap etti.


hotel restaurant<br />

102 & hi-tech<br />

gastro etkinlik<br />

“Misafirlerim daha heyecan verici soslar<br />

arıyor” diyen işletmecilere müjde!<br />

Hellmann’s Sos Ailesi büyüdü…<br />

Unilever Food Solutions, hem Hellmann’s sosların şişe tasarımlarını daha şık<br />

ve fonksiyonel olarak yeniledi hem de ürün ailesini Hellmann’s Sarımsaklı<br />

Mayonez ve Hellmann’s Acılı Mayonez ile genişleterek premium sos<br />

kategorisindeki iddiasını büyüttü.


Müşterilerinin sesine<br />

kulak veren Unilever<br />

Food Solutions, ayrıca<br />

Hellmann’s sosların şişe<br />

tasarımlarını daha şık<br />

ve fonksiyonel olarak<br />

yeniledi.<br />

Dünyanın en çok tercih edilen<br />

mayonez markası Hellmann’s’ı<br />

Türkiye’deki lezzet tutkunlarıyla<br />

buluşturan Unilever Food Solutions,<br />

Hellmann’s lezzet ailesini iki yeni ürünle<br />

genişletti. Unilever Food Solutions,<br />

Hellmann’s Sarımsaklı Mayonez ve<br />

Hellmann’s Acılı Mayonez ile müşteri<br />

beklentilerini karşılayıp memnuniyet<br />

düzeyini artırırken, Hellmann’s lezzet<br />

ailesinin yenilenen şişe tasarımıyla ise<br />

‘premium’ algısını kuvvetlendirdi.<br />

Her beğeniye göre bir<br />

Hellmann’s var<br />

Dünyanın en çok tercih edilen mayonezi<br />

Hellmann’s, kafessiz tavukların<br />

yumurtaları kullanılarak üretiliyor.<br />

Unilever Food Solutions’ın premium<br />

sos portföyü Hellmann’s lezzet ailesi,<br />

Hellmann’s Sarımsaklı Mayonez ve<br />

Hellmann’s Acılı Mayonez ile büyüdü.<br />

Şimdi enfes tadıyla sarımsaklı mayonez<br />

ve eşsiz biber içeriğiyle acılı mayonez<br />

seçenekleriyle yemeklere yeni bir<br />

boyut kazandırıyor. Hellmann’s ürün<br />

ailesinde ketçap ve mayonezin yanı sıra<br />

hardal, barbekü sos, acı sos ve şimdi de<br />

sarımsaklı ve acılı mayonez yer alıyor.<br />

Tasarımı yenilendi<br />

Müşterilerinin sesine kulak veren<br />

Unilever Food Solutions, ayrıca<br />

Hellmann’s sosların şişe tasarımlarını<br />

daha şık ve fonksiyonel olarak yeniledi.<br />

Yeni premium tasarımıyla masa üstünde<br />

şık sunum sağlayan Hellmann’s lezzet<br />

ailesi, restoranların da premium algısını<br />

yükseltiyor. Soslar yeni gramajlarıyla<br />

müşterilere sunulmaya başlandı.<br />

Hellmann’s soslar artık<br />

perakende pazarında<br />

İlk olarak 1912 yılında New York’taki bir<br />

şarküteride satılmaya başlanan ve bugün<br />

‘Dünyanın en çok tercih edilen mayonezi’<br />

unvanına sahip olan Hellmann’s, lezzetini<br />

100 yılı aşkın süredir sos deneyiminden<br />

ve kaliteye verdiği önemden alıyor.<br />

Bugüne kadar sadece ev dışı tüketim<br />

noktalarında tüketiciyle buluşan<br />

Hellmann’s sos ailesi, evlerinde de bu<br />

lezzetten vazgeçmek istemeyenler için<br />

perakende raflarındaki yerini almaya<br />

hazırlanıyor.<br />

Unilever Food Solutions her<br />

zaman şeflerin yanında<br />

Türkiye’de Knorr, Lipton, Carte d’Or,<br />

Calve, Hellmann’s, Rama, Sana ve Becel’i<br />

bünyesinde bulunduran Unilever Food<br />

Solutions’a ait ürünler, her iki işletmeden<br />

biri tarafından tercih ediliyor. Sunduğu<br />

profesyonel malzemelerle yoğun rekabet<br />

ortamında müşterilerini ve onların<br />

misafirlerini anlayarak, ev dışı gıda<br />

sektörünün referans merkezi konumunda<br />

olan Unilever Food Solutions, ‘her gün<br />

ilham kaynağınız’ sloganıyla mutfak ve<br />

beslenme konularında iş ortaklarına<br />

ilham kaynağı olmaya devam ediyor.


hotel restaurant<br />

104 & hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Geleneksel sofralara<br />

İtalyan yorumu Ricotta<br />

Peynir uzmanı Ekici, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek ürettiği yeni<br />

peyniri, İtalyan mucizesi Ricotta’yı tüketicilerin beğenisine sundu.<br />

Sürülebilir, yumuşak kıvamının yanı sıra yüksek kalsiyum ve protein<br />

oranıyla kahvaltı sofralarını zenginleştiren Ekici Ricotta Peynir,<br />

makarnadan tatlıya, salatalardan atıştırmalıklara kadar her öğünün<br />

sağlıklı ve lezzetli tamamlayıcısı olarak ön plana çıkıyor. Uzman<br />

diyetisyen Selahattin Dönmez’in de önerdiği, yağ ve tuz değeri oldukça<br />

düşük olan Ekici Ricotta Peynir, 180 gramlık pratik tüketicilerle<br />

buluştu.<br />

Universal Gıda<br />

Zincirleri Turizm<br />

Ticaret’te atama<br />

Uzun yıllar Azerbaycan’daki<br />

global turizm işletmesi Ramada<br />

grubunda yönetici olarak<br />

çalışmakta iken Eskişehir<br />

Universal Gıda Zincirleri Turizm<br />

Ticaret ve Sanayi Ltd. Şti’ne ait<br />

Sempre, China Town ve Rosa<br />

Luna işletmelerine “Restoranlar<br />

Müdürü“ olarak transfer edilen<br />

Cevher Çanakçı göreve başladı.<br />

Öğrencilik yıllarından itibaren<br />

turizm sektöründe çalışmaya<br />

başlayan 1973 İzmir doğumlu<br />

Cevher Çanakçı, Azerbaycan<br />

Bakü’de yaklaşık 7 yıldır kesintisiz<br />

devam eden yöneticilik hayatında<br />

toplam 7 tesiste; mutfak, servis,<br />

güvenlik, housekeeping ekipleri<br />

başta olmak üzere satın alma,<br />

ağırlama konularında hizmet<br />

veren 250 kişilik ekibi başarıyla<br />

yönetti.<br />

Sütaş, Avrupa İş Ödülleri’nde Onur Nişanı’na<br />

layık görüldü<br />

34 ülkeden, 33 bini aşkın şirketin katıldığı, girişimcilik, yenilikçilik ve<br />

sürdürülebilirlik alanlarında en iyilerin seçildiği “Avrupa İş Ödülleri”<br />

(European Business Awards) 2016-<strong>2017</strong> yarışmasının sonuçları,<br />

4 Mayıs’ta Dubrovnik’te düzenlenen gala gecesinde açıklandı.<br />

Süt ve süt ürünleri sektörünün lider markası Sütaş, “Çevresel<br />

ve Kurumsal Sürdürülebilirlik’’ kategorisinde Avrupa’nın “En İyi<br />

10 Şirketi” arasına girerek “Onur Nişanı” (Ruban d’Honneur) ile<br />

ödüllendirildi. Sütaş, Avrupa iş dünyasında büyük bir ilgiyle takip<br />

edilen Avrupa İş Ödülleri’nde “Çevresel ve Kurumsal Sürdürülebilirlik”<br />

kategorisinde finale kalarak, Türkiye’yi Avrupa’da temsil eden “Ulusal<br />

Şampiyon”lardan biri olmuştu.<br />

9. Türkiye Sommelier<br />

Yarışması sonuçlandı<br />

Sommelier’lik mesleğinin gastronomi ve turizm sektöründeki önemini<br />

vurgulamanın yanı sıra; genç yetenekleri keşfetmek ve desteklemek<br />

amacıyla sektör çalışanlarına yönelik düzenlenen 9. Türkiye Sommelier<br />

Yarışması sonuçlandı. International Wine and Spirits Academy’de (IWSA)<br />

gerçekleşen yarışmanın kazananı Barış Üzüm oldu. Üzüm Eylül ayında<br />

Budapeşte’de gerçekleşecek Chaine des Rotisseurs’un düzenlediği “The<br />

Jeunes Sommeliers Competition” da ülkemizi temsil edecek.


Alpro’dan karşı konulmaz<br />

yeni ürünler<br />

Doğadan gelen bitkisel lezzetler ailesine yenileri eklendi. Alpro Kırmızı<br />

Meyveli Soya, Macchiato Soya, Muzlu Soya İçecekleri ile Soya ve<br />

Hindistan Cevizi Kreması artık Türkiye’de. %100 bitki bazlı, besleyici<br />

ve yüksek protein kaynağı olan AlproSoya İçeceği doğal beslenmeye<br />

özen gösterenlerin yanı sıra vegan yaşamı seçenlerin de tercihi<br />

olmaya devam ediyor. Güne sağlıklı bir başlangıç yapmak isteyenler;<br />

Alproİçecekleri’ni sıcak ya da soğuk tüketebilecekleri gibi soya ve<br />

hindistan cevizi kreması ile deözel tarifler hazırlayabilirler.<br />

Eataly, çay tutkunlarının yeni favorisi<br />

Tea Bar By Chado<br />

Dünyanın farklı ülkelerinden gelen yerel çayları ve çeşitli kültürlere<br />

ait çay demleme ve sunum teknikleriyle çayın keyifli yolculuğuna<br />

çıkaran Chado, Tea Bar by Chado adıyla pop up konsepti ile<br />

Eataly’de açılıyor. Haziran ayı sonuna dek hizmet verecek olan Tea<br />

Bar by Chado, Eataly misafirlerine 12 farklı ülkeden 60’ın üzerinde<br />

çay sunacak. Japonca’da çayın hazırlanışından sunuş ve içilmesini<br />

içeren tüm seremoniye verilen bir isim olan Chado, dört farklı öğeyi<br />

temel alıyor: saygı, sükunet, saflık ve uyum. Tüm bu öğelerin çayın<br />

taze kokusu ile birleşmesinin eşsiz deneyimine ulaşmak ise artık<br />

Eataly ev sahipliğinde mümkün oluyor.<br />

Metro, HORECA Günleri 3. yılında<br />

12 mağazada 3 bin müşterisiyle buluştu<br />

Metro Toptancı Market’in sektördeki yenilikleri, global<br />

gastronomi trendlerini ve profesyonel müşterilerine sunduğu<br />

çözümleri buluşturduğu HORECA Günleri sona erdi. Nisan<br />

ayında İstanbul’dan başlayarak 12 Metro mağazasını dolaşan<br />

Metro HORECA Günleri, 3 bin müşterinin yanı sıra çok sayıda<br />

şefi ağırlayarak farklı şehirlerin birbirinden farklı yemeklerinden<br />

oluşan tam 13.200 ikram sundu. Metro HORECA Günleri<br />

kapsamında mağaza içerisinde brasserie, otel, balık restoranı,<br />

kebap restoranı ve esnaf lokantası konseptlerinde kurulan 5<br />

farklı alanda, şefler ilham veren tarifleri ve tadım aktiviteleri<br />

misafirlerden büyük ilgi gördü.<br />

Mövenpick<br />

Hotel<br />

Istanbul’a<br />

yeni Yiyecek<br />

ve İçecek<br />

Müdürü<br />

World Travel Awards tarafından birçok kez “Avrupa’nın En İyi İş<br />

Oteli” seçilen Mövenpick Hotel Istanbul’a Yiyecek ve İçecek Müdürü<br />

olarak Alparslan Delibaşı atandı. Anadolu Üniversitesi Turizm ve<br />

Otel İşletmeciliği bölümünden mezun olan Delibaşı, profesyonel<br />

iş yaşamına 1995 yılında Klasis Hotel & Resort’da barmen olarak<br />

başladı. Ardından Holiday Inn Vega Casino’da Restoran Müdürü<br />

oldu. 1997 yılında Polat Renaissance İstanbul Hotel’de çalışmaya<br />

başlayan Alparslan Delibaşı sırasıyla Restoran Müdürü, Restoran<br />

ve Bar Operasyon Müdürü, Yiyecek ve İçecek Müdür Yardımcısı ve<br />

Yiyecek ve İçecek Müdürü olarak görev aldı.


hotel restaurant<br />

106 & hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Dirty Hands bu yaz<br />

Fly - Inn Beach’de<br />

Any İstanbul’un kurucularının elinden çıkan Dirty Hands,<br />

sokak lezzetlerinden ilham alarak oluşturduğu konseptiyle<br />

<strong>2017</strong> yazını Çeşme Fly – Inn Beach’te karşılıyor. Dünya<br />

çapında öne çıkan sokak lezzetlerine özgün yorumlar getiren,<br />

farklı reçeteleri, sunumları ile yeme – içme alanına yeni bir<br />

soluk getiren Dirty Hands sadece tatlarıyla değil, eğlenceli<br />

geceleri ile de ilgi görüyor. Mimari konseptiyle de öne çıkan<br />

Dirty Hands İstanbul’un en çok konuşulan adreslerinin<br />

başında gelirken şimdi de bu lezzetli ruhunu yeni bir rotaya<br />

taşıyor ve konseptiyle daha çok insana dokunuyor.<br />

D-Marin Yacht Club’ların yeni şefi Murat<br />

Başaran oldu<br />

Türkiye’nin en önemli tatil rotalarından Turgutreis ve Didim’de yer<br />

alan marinalarıyla deniz ve tekne tutkunlarını ağırlayan D-Marin yat<br />

kulüplerinin Executive Şef’i Murat Başaran oldu. İş hayatına 1993’de Café<br />

Rouge Birmingham’da “Head Chef” olarak başlayan Murat Başaran,<br />

daha sonra sırasıyla; Casatinos, The Trooper Gastro Pub and Restaurant<br />

Lichfield, Sutton Court Hotel Birmingham, The Butlers Arms Restaurant,<br />

The Waterfront Hotel’de çeşitli yönetici şef kademelerinde görev yaptı.<br />

Başaran Oxford, Cambridge ve Londra’ da farklı restoran ve otellerde<br />

çalıştıktan sonra Mandarin Hotel Bodrum’da ve TAG Holding Tom Aikens<br />

Group Londra’da “Head Chef” olarak çalıştı.<br />

Frankie<br />

İstanbul<br />

menüsünü<br />

yeniledi<br />

Jigger Roof Bar’dan görkemli açılış<br />

Lüks ve konforun buluştuğu Wyndham Grand İstanbul Kalamış<br />

Marina Hotel içinde yer alan Anadolu Yakası’nın en eğlenceli ve<br />

en keyifli mekanı Jigger Roof Bar, yaklaşık 600 kişinin katıldığı<br />

“Yaza Merhaba” partisine ev sahipliği yaptı. Turizm sektörünün<br />

önde gelen temsilcilerinin, otel misafirlerinin, cemiyet, ve<br />

sanat camiasının, basın mensuplarının, yiyecek-içecek ve life<br />

style bloggerların katıldığı davette misafirler, özel hazırlanan<br />

kokteyller, ikramlar ve renkli dans showlarıyla gece boyunca<br />

eğlencenin keyfini doyasıya çıkarttı.<br />

İyi müziği, lezzetli yemek<br />

ile birleştiren, yüksek<br />

hizmet kalitesiyle<br />

İstanbul’un en seçkin<br />

mekanlarından biri olan<br />

Frankie İstanbul, yaz için<br />

yenilenen menüsüyle<br />

misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Akdeniz mutfağının en hafif<br />

lezzetlerini ustalıkla hazırlayıp misafirlerine sunan mekan, eşsiz<br />

manzarasıyla da yazın keyfini çıkartmak isteyenlerin tercih sebebi<br />

oluyor. Soğuk Bergama Havuç çorbası, mevsim sebzelerinden<br />

yapılmış Badem Kaplı İskenderun Karides Salata veya Çilek &<br />

Enginar Salatası ile başlayacağınız keyifli yemekte, ardından Enginar<br />

Dolma, Ege Trança Ceviche, Ördek Ciğeri Eskalop, İkili Dolma veya<br />

Belçika Midye Moules Mariniere seçenekleri sunuluyor.


Gıda Ar-Ge’nin şampiyonları belli oldu<br />

Gıda sektöründe yenilikçi fikirlerin sanayi ve ihracatla buluşması ve katma<br />

değerli üretimi arttırmak için Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) tarafından “Fikrini<br />

Geleceğe Taşı” sloganıyla düzenlenen V. Uluslararası Gıda AR-GE Proje<br />

Pazarı’nda şampiyonlar belli oldu. 5 kategoride 10 ödül verilirken, ödül<br />

sahipleri 120 bin TL’nin sahibi oldu. Ödül töreninde konuşan Ege İhracatçı<br />

Birlikleri Gıda Ar-Ge Proje Pazarı Yürütme Kurulu Başkanı Rıza Seyyar, maliyetli<br />

gibi görünse de, Ar-Ge’ye ayrılan kaynakların üretimde birim maliyetin düşmesini ve<br />

kalitenin artmasını sağladığını, özellikle de uluslararası alanda rekabet açısından fevkalade<br />

önemli olduğunu kaydetti. V. Gıda Ar-Ge Proje Pazarı İzmir Swissotel’de gerçekleştirilen ödül töreninde<br />

Araştırıcı kategorisinde birincilik Ege Üniversitesi’ne, Lisans kategorisinde birincilik ödülü ise ODTÜ’ye gitti.<br />

Dünyanın En İyi 50 Restoranı belli oldu<br />

Dünyanın en büyük kuvars yüzey üreticisi Cosentino’nun markası Silestone, 5 Nisan’da Avustralya’da düzenlenen, ‘Yemek Dünyasının<br />

Oscarları’ olarak da bilinen Dünyanın En İyi 50 Restoranı <strong>2017</strong> Ödülleri’nin ana tezgah sponsorluğunu üstlendi. Cosentino Group Pazarlama<br />

ve İletişim Direktörü Santiago Alfonso etkinliğe ilişkin, “Dünya klasmanındaki bu kaliteli yemek etkinliğinin bir parçası olmaktan gurur<br />

duyuyoruz. Silestone ve Dekton gibi ürünlerle amacımız, sektörümüzde ön planda olmak. Bu nedenle Dünyanın En İyi 50 Restoranı’nın<br />

standına mutfak tezgahları tedarik ediyor ve uluslararası gastronomi dünyasında bu ürünlerdeki liderliğimizi güçlü bir şekilde yeniden<br />

sergiliyoruz. Dünyanın en önemli aşçı ve restoranlarının profesyonel mutfaklarında bizim malzemelerimize güvendiği gerçeği, doğru yolda<br />

olduğumuzu kanıtlıyor” dedi.<br />

Hilton İstanbul<br />

Kozyatağı’na<br />

yeni Executive<br />

Chefmodelimizle<br />

bir yarış<br />

başlattık”<br />

Mutfak sanatına olan tutkusunu 20 yıl önce profesyonel hayata taşıyan Yener<br />

Özden, Hilton İstanbul Kozyatağı’nın yeni Executive Chef’i olarak göreve başladı.<br />

Özden, Divan Palmira Deluxe Otel’de Chef de Partie olarak başladığı çalışma<br />

hayatını, The Marmara Bodrum’da Sous Chef olarak sürdürdü. Daha sonra<br />

sırasıyla; İstanbul Ajia Hotel, Grand Hayat, The Sofa İstanbul ve Hammak Resort<br />

Bodrum, Limak Hotel &Resorts Euroasia Luxury Hotel’in mutfağında görev<br />

alan Özden, dünyaca ünlü Armani Restaurant’da da İtalyan mutfağının sofistike<br />

sunumlarını şık masalara taşıdı. Sonrasında Ankara Hilton’da Executive Chef<br />

olarak misafirleri dünya mutfağında gastronomik yolculuklara çıkaran ve şehrin<br />

en önemli davetlerinde sunumları ile ön plana çıkan Özden, profesyonel hayatına<br />

Hilton İstanbul Kozyatağı’nda Executive Chef olarak devam edecek.<br />

Balparmak’a<br />

Üstün Lezzet<br />

Ödülleri’nden<br />

6 yıldız<br />

Balparmak 6 ürünüyle katıldığı <strong>2017</strong> International<br />

Taste&Quality Institute’den (iTQi) 6 altın yıldızla<br />

döndü. Dünyaca ünlü 125 şef ve içecek uzmanının<br />

kör tadım testiyle değerlendirmesi sonucu 6 Altın<br />

Yıldıza layık görülen Balparmak balları, kalite ve<br />

lezzetini dünya çapında bir kez daha onaylattı.<br />

Ödülle ilgili olarak konuşan Balparmak Pazarlama<br />

Direktörü Burcu Yılmaz, Geçtiğimiz yıl Balparmak<br />

Özel Seçim Çiçek Balı, Balparmak Süzme Çam<br />

Balı ile yaşadığımız bu gururu tekrar yaşamanın<br />

mutluluğunu duyuyoruz. 36 yıldır tüketicilerimize<br />

en doğal, saf ve lezzetli balları sunma hedefiyle<br />

çalışıyoruz. Bu çalışmalarımızın ödüllendirilmesi<br />

hedeflerimizi daha da yükseltme konusunda bizi<br />

motive ediyor” dedi.


108<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

gastro aktüel<br />

Sadece evde değil,<br />

gittiğiniz restoranlarda da Teksüt var<br />

Teksüt, sadece son<br />

tüketicilerin değil, şeflerin<br />

de tercih ettiği süt ve süt<br />

ürünleri markası olarak<br />

öne çıkıyor.<br />

Teksüt, Balıkesir ve Çanakkale<br />

yöresinin bereketli sütlerini<br />

işleyerek, 61 yıldır yüksek kaliteli<br />

süt ve süt ürünleri üretiyor. Köklü<br />

deneyim ve modern üretim tekniklerinin<br />

buluşmasıyla ortaya çıkan ürünler,<br />

sadece son kullanıcı segmentinde değil,<br />

ev dışı tüketim alanlarında da yaygın<br />

şekilde tercih ediliyor.<br />

Profesyonel mutfakların da<br />

tercihi Teksüt<br />

İstanbul’daki 5 yıldızlı otellerin önemli<br />

bölümünde, önde gelen pek çok<br />

restoranda, çeşitli catering firmalarında<br />

ve Bodrum, Antalya, Alanya gibi turistik<br />

lokasyonlardaki büyük konaklama<br />

tesislerinde Teksüt ürünleri yoğun<br />

olarak kullanılıyor. Özellikle Teksüt<br />

tereyağı ve süzme yoğurdunun mutfak<br />

profesyonelleri tarafından yaygın<br />

kullanıldığını aktaran Teksüt Yönetim<br />

Kurulu Üyesi Arda Aksaray, ayrıca sütün<br />

yanı sıra beyaz, kaşar ve dil peyniri ile<br />

çeçil ve örgü peynirlerinin şefler ve<br />

ustalar tarafından çokça tercih edildiğini<br />

söyledi.<br />

“Şeflere beğendirmek kolay<br />

değil”<br />

Arda Aksaray, sözlerini şöyle sürdürdü:<br />

”Mutfak profesyonelleri, özellikle de beş<br />

yıldızlı otellerin şefleri çok titiz olur. Ürün<br />

beğendirmek kolay değildir. Kendileri<br />

beğenmedikleri ürünleri müşterilerine<br />

de sunmaktan çekinir. En güvenilir ve<br />

lezzetli ürünleri tercih ederler. Teksüt<br />

olarak bunu onlara sunuyoruz. Bu<br />

nedenle Teksüt, evlerde olduğu kadar<br />

profesyonel mutfaklarda da tercih edilen<br />

bir marka olarak giderek daha çok öne<br />

çıkıyor” bilgisini paylaştı.<br />

“Profesyonel damakların<br />

ihtiyaçlarını önemsiyoruz”<br />

Profesyonel damaklara yönelik süt ve süt<br />

ürünleri tedariğini önemsediklerini dile<br />

getiren Aksaray, “Aşçı, şef ve ustalardan<br />

gelen öneri, talep ve geri bildirimler bizi<br />

besliyor ve işimizi sürekli geliştirmemize<br />

yardımcı oluyor. Bugün örneğin tereyağı<br />

üretimimizin yaklaşık %20’si artık ev<br />

dışı tüketim kategorisinde tüketiliyor.<br />

Önümüzdeki dönemde de bu kategorinin<br />

gelişeceğine inanıyoruz. Profesyonellerle<br />

çalışmaktan mutluyuz” dedi.


Ev Dışı Tüketim Ürünleri ve Tedarikçileri Buluşması<br />

Foodservice Products & Suppliers Gathering<br />

20-23 Eylül September <strong>2017</strong><br />

HALL<br />

5-6-7<br />

edt.cnrfoodistanbul.com<br />

In conjunction with / İle birlikte<br />

Gıda Ürünleri ve Teknolojileri, Ev Dışı<br />

Tüketim Ürünleri Ekipman, Sarf<br />

Malzemeleri Üreticileri ve Dağıtım<br />

Kanalı Tedarikçileri Fuarı<br />

Food & Beverage, Food Processing,<br />

Foodservice Products, Suppliers and<br />

Distribution Channels Fair<br />

cnr<br />

ambalaj<br />

istanbul<br />

Ambalaj, Paketleme,<br />

Etiketleme, Kolileme Ürünleri<br />

ve Makineleri Fuarı<br />

Packaging, Labeling<br />

and Boxing Products &<br />

Machinery Fair<br />

Concurrently held with / İle eş zamanlı<br />

CNR EXPO Yeşilköy 34149 ‹stanbul 0 212 465 74 74 0 212 465 74 76-77 www.cnrexpo.com<br />

BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GERE⁄‹NCE TÜRK‹YE ODALAR VE BORSALAR B‹RL‹⁄‹ (TOBB) DENET‹M‹NDE DÜZENLENMEKTED‹R.


hotel restaurant<br />

110 & hi-tech<br />

hijyen<br />

El kurulamada kağıt havlu birinci sırada<br />

Eczacıbaşı Profesyonel tarafından yaptırılan araştırmaya göre ev dışında<br />

yemek yiyen kişiler ellerini kurulamak için kurutma makineleri yerine,<br />

yüzde 80 oranında kağıt havluları tercih ediyor.<br />

Ev dışı tüketim sektörünün lider firmalarından<br />

Eczacıbaşı Profesyonel, İpsos ile yaptığı araştırma<br />

sonucunda dışarıda yemek yiyen tüketicilerin<br />

yüzde 80’inin ellerini yıkadıktan sonra kurulamak için<br />

kağıt havlu tercih ettiklerini ortaya koyuyor. Eczacıbaşı<br />

Profesyonel Genel Müdürü Melike Koçoğlu; yaptıkları<br />

araştırma ile ilgili; “Eczacıbaşı Profesyonel olarak ev<br />

dışı tüketimde işletmelere rehberlik edecek çalışmalara<br />

imza atıyoruz. El hijyeni konusu da hem toplumu<br />

hem de işletmeleri etkileyen bir konu. Amacımız 5<br />

Mayıs Dünya El Hijyeni Günü’nde el hijyeninin önemini<br />

anlatmak ve farkındalık oluşturmak. Biz de yaptığımız<br />

araştırmalar ile ev dışı tüketim alışkanlıklarını ortaya<br />

koymayı ve işletmeler için çözüm üretmeyi amaçlıyoruz”<br />

dedi.<br />

Kağıt havlu kullanımı bulaşmayı yüzde 77<br />

oranında azaltıyor<br />

Eller üzerinde bulunan mikroorganizma sayısı bir<br />

santimetrekarede 100 ile 1000 arasında değişiyor.<br />

Bu mikroorganizmalar bulaşıcı hastalıklara davetiye<br />

çıkarıyor. Yapılan araştırmalar ev dışı noktalarda<br />

kullanılan elektrikli kurutucuların, parmaklarda ve avuç<br />

içlerinde bakteri artışına neden olduğunu gösteriyor.<br />

El kurutma makineleri parmaklarda yüzde 40 ile yüzde<br />

190, avuç içlerinde ise yüzde 15 ile yüzde 250 oranında<br />

bakteri artışına neden olurken, hava akımı sebebiyle<br />

bakteriler 2 metreye kadar yayılabiliyor. Çoğu kullanıcı<br />

tarafından da tercih edilen, tek kullanımlık kağıt<br />

havlu, bakterilerin bulaşma riskini yüzde 77 oranında<br />

engelliyor.<br />

Eczacıbaşı Profesyonel’den ‘‘Hijyende Mükemmellik’’ Projesi<br />

Eyüp’te işletmelere değer katacak bir proje hayata geçiyor. Eyüp Belediyesi<br />

ve Eczacıbaşı Profesyonel, ilçede bulunan işletmelerin hijyen durumlarını<br />

denetleyecek Hijyende Mükemmellik projesini uygulamaya koydu. Ev dışı<br />

noktaların hijyen standartlarını artırmayı amaçlayan “Hijyende Mükemmellik”<br />

projesi ile Eyüp’te bulunan işletmelere eğitimler verilecek, periyodik<br />

denetimler gerçekleştirilecek ve denetimleri başarılı geçen işletmelere<br />

güvenilirliğin simgesi “Hijyende Mükemmellik” sertifikası verilecek. Bu<br />

projeyle restoranlarda hijyen güvenliği sağlanması hedefleniyor.


Yataklarda ve yatak örtülerindeki görünmez tehlike<br />

Sağlıklı uyku uyumak ve düzgün<br />

nefes almak yaşamanın en temel<br />

gereksinimlerindendir. İnsanlarda<br />

günlük hayatta sıklıkla karşılaşılan nefes<br />

daralması, burun tıkanıklığı, göz sulanması,<br />

uykunun bölünmesi ciltte kaşıntı ya da<br />

hapşırık gibi şikayetler insanların hayat<br />

kalitesini düşüren etkenlerdir. Günlük<br />

hayatı etkileyen bu rahatsızlıkların<br />

gözle görünmeyen mite’lardan<br />

kaynaklanabileceğini söyleyen EP Akademi<br />

Teknik Eğitim Sorumlu Uzmanı Kim. Müh.<br />

Gökçe Yılmaz, çevresel hijyen kontrolüyle<br />

mite’ların önüne geçilebileceğini belirtiyor.<br />

Kum tanesinden daha küçük<br />

Mite adı verilen akarlar; gözle görülemeyen,<br />

ancak mikroskop altında görülebilen,<br />

0,1 – 0,5 mm çapında, bir kum tanesinden<br />

daha küçük boyutlardaki canlılardır.<br />

20-30°C sıcaklıkta, %60-70 oranında<br />

nem içeren ortamlar yaşamaları için<br />

en ideal ortamlardır. Mite’lar sıcak ve<br />

nemli ortamları severler ve insanlardan<br />

dökülen ölü deri hücreleri, saç, kıl, kepek<br />

ve diğer organik maddelerden beslenirler.<br />

İnsanlarda çoğu zaman alerjik reaksiyona<br />

ve çeşitli rahatsızlıklara neden olan başlıca<br />

mite’lar şöyledir:<br />

• Isıran mite’lar<br />

• Skabi tipi (uyuz hastalığına neden olan)<br />

mite’lar<br />

• Toz akarları<br />

Miteların sebep olduğu rahatsızlıklar<br />

nelerdir?<br />

İnsan nüfusunun yüzde 10’unun ve alerjik<br />

insanların neredeyse yüzde 80’inin,<br />

mite’lara ve bunlardan çıkan atıklara alerjisi<br />

vardır. Mite’ların ve bunların dışkılarının,<br />

döküntülerinin solunması birçok insanda<br />

astım, burun mukozasında enflamasyon<br />

gibi alerjik reaksiyonlara neden olur.<br />

İnsanlarda; mite’lara ve yarattıkları atıklara<br />

maruz kalma derecesine göre gözlerde<br />

kaşıntı ya da astım atakları gibi etkiler<br />

görülebilir.<br />

Mite’ların insanlar üzerinde yarattığı başlıca<br />

rahatsız edici alerjik etkiler şöyledir:<br />

• Kronik rinit: Burun akması, hapşırma<br />

şikâyetleri<br />

• Atopik dermatit sendromu (egzema):<br />

Özellikle eklem bölgelerinde ciltte<br />

kızarıklık, kaşıntı şikâyetleri<br />

• Allerjik astım: Allerjenlerin sebep olduğu<br />

nefes darlığı, hızlı nefes alıp verme<br />

Yatak odalarında görünmeyen tehdit<br />

Yataklar mite’lar için mükemmel bir<br />

ortamdır. Mite’lar çarşafların arasına<br />

gizlenir ve ölü deri hücreleri ile beslenirler.<br />

Bununla birlikte mobilyalarda, yastıklarda<br />

ve halılarda yaşarlar. Ölü deri, kepek<br />

gibi insanların organik döküntüleri ile<br />

beslenirler. Özellikle yıkanamayan ve<br />

nadiren temizlenen koltuk döşemeleri,<br />

halılar, yer döşemeleri gibi alanlar<br />

mite’ların yaşaması için oldukça elverişli<br />

alanlardır. Otellerdeki yataklar, çarşaflar,<br />

yastıklar ve yastık kılıfları, yatak örtüleri,<br />

odalarda ve ortak alanlarda bulunan halılar,<br />

koltuk ve yer döşemeleri mite’ların üremesi<br />

ve yaşaması için en elverişli ortamlardır.<br />

Bir yatak 100.000 ile 2.000.000 arasında<br />

mite barındırabilir<br />

Mite’ların yaşamımızda kapladığı yeri ve<br />

büyüklüğünü daha iyi anlayabilmek için<br />

mite’lar ile ilgili ramaklara biraz daha<br />

dikkatli bakmak gerekir.<br />

• İnsanlar bir yılda ortalama 3,6 kg<br />

civarında deri dökerler ve bu deri<br />

döküntüleri milyonlarca mite için<br />

mükemmel bir yiyecek kaynağıdır.<br />

• Ortalama bir yatak 100.000 ile 2.000.000<br />

arasında mite barındırabilir.<br />

• Bir gram (yaklaşık yarım çay bardağı) toz,<br />

1.000 kadar mite ve bu mite’ların ürettiği<br />

250.000 kadar dışkı pisliği içerir.<br />

• Halının 1 metre karesinde yaklaşık<br />

100.000 kadar mite yaşıyor olabilir.<br />

• Yaşına göre yatağınız bir milyon ile 10<br />

milyon arasında mite’a ev sahipliği yapıyor<br />

olabilir.<br />

• Bir mite ortalama 80 günlük yaşam<br />

döngüsü boyunca 1.000 kadar alerjen atık<br />

partikülü üretebilir.<br />

• Ortalama bir yatağın ağırlığı ilk alındıktan<br />

10 yıl sonra mite’ların üzerinde birikmesi<br />

nedeniyle iki katına çıkar<br />

• Bir yastığın ağırlığı, bir yılın ardından<br />

üzerinde biriken mite’lar nedeniyle %10<br />

oranında artar.<br />

• Tek bir mite günde 20 adet dışkı üretir ve<br />

her bir dışkıda insanlarda alerjiye neden<br />

olan bir protein yer alır.<br />

• Yatak örtüsünde 100.000 ile 10 milyon<br />

arasında mite bulunabilir.<br />

• 2 senelik kuş tüyü ve sentetik<br />

yastıklardaki mite miktarı ortalama bir<br />

şekilde kullanılan diş fırçasının üzerinde<br />

bulunan mantar miktarından daha fazladır.<br />

Hijyen kontrolleri ile mite’lardan<br />

kurtulunabiliyor<br />

Mite’lara bağlı alerji, bilimsel olarak<br />

kanıtlanmış çevresel kontroller ile<br />

önlenebilir. Mite’lardan kurtulmanın ve<br />

korunmanın birçok yolu vardır.<br />

Mite’ları yok etmenin başlıca yolları<br />

şöyledir:<br />

• Yüksek vakumlamak kapasitesine<br />

sahip bir süpürge ile tüm mobilyaların<br />

süpürülmesi, mümkünse HEPA filtreli<br />

makinelerin kullanılması<br />

• Yatak çarşaflarının ve şiltelerin 60<br />

derecede yıkanması<br />

• Antialerjik yatak ya da yastık kılıflarının<br />

kullanılması<br />

• Ortamın düzenli olarak havalandırılması<br />

ve ortamın neminin düşürülmesi<br />

• Halı ve döşemelerin etkili şekilde<br />

temizlenmesi<br />

• Etkili bir mite öldürücü ürününün<br />

kullanılması<br />

Çalışma alanlarında riskin boyutu nedir?<br />

Otel ve ofis gibi alanlarda bulunan insan<br />

sayısı ve sirkülasyonu, evdekinden daha<br />

fazla olduğundan, bu gibi alanlarda yer alan<br />

yatak, döşeme ve halı gibi noktalarda mite<br />

popülasyonu daha yüksektir. Buna bağlı<br />

olarak otel ve ofis gibi ortamlarda insanlar<br />

üzerinde alerjik etkilerin görülme riski,<br />

evdekine oranla daha fazladır.<br />

Otellerde müşteri memnuniyetinin en<br />

temel faktörü, odaların temizliğidir.<br />

Bununla birlikte rahat ve deliksiz bir uyku,<br />

müşteri memnuniyetini %100 olumlu<br />

etkiler. Özellikle alerjik bünyeye sahip<br />

otel misafirlerinin konaklama sırasında<br />

nefes almada güçlük, burun tıkanıklığı,<br />

baş ağrısı, ciltte kaşıntı gibi şikayetlerle<br />

rahatsızlanması, hiçbir otel çalışanının<br />

istemeyeceği ve kaçınacağı bir durumdur.<br />

Bu gibi durumların yaşanmaması için<br />

özellikle otellerde yataklar, halılar, koltuk<br />

ve yer döşemesi gibi alanların periyodik<br />

olarak mite’ları öldüren ve mite’ların<br />

üremesini engelleyen bir ürünle muamele<br />

edilmesi gerekmektedir. İşletmelere ev<br />

dışı tüketim alanında çözümler sunan<br />

Eczacıbaşı Profesyonel’in ürünü Maratem<br />

Anti-Mite, mite’ların sebep olduğu alerjik<br />

şikâyetlerin ve buna bağlı astım riskinin<br />

elimine edilmesine yardımcı olur, uzun<br />

süre koruma sağlar. Maratem Anti-Mite;<br />

yatak, halı, kilim, koltuk, perde, araba<br />

koltuğu, pelüş gibi yüzeylerde kullanılabilir.<br />

Maratem Anti-Mite kokusuzdur ve leke<br />

bırakmaz.Maratem Anti-mite kauçuk<br />

benzeri bir maddeden yapılmış katı bir<br />

çekirdeğe sahip nanokapsüler etken<br />

madde akarisit ile doldurulmuştur. Etken<br />

madde, katı çekirdekten kontrollü ve<br />

belirli bir oranda salınarak 3 ay boyunca<br />

mite’lara karşı koruma sağlar. Eczacıbaşı<br />

Profesyonel daha sağlıklı bir toplumun<br />

öneminin bilincinde olup yaşam alanlarının<br />

daha hijyenik hale getirilmesi amacıyla<br />

çalışmalar yürütüyor. Bu kapsamda<br />

Eczacıbaşı Profesyonel’in işletmelere<br />

sunduğu özel çözümler ile hijyenik ortamlar<br />

sağlanarak hastalıkların yayılma riski<br />

azaltılıyor. Müşterilerine özel çözümler<br />

sunan Eczacıbaşı Profesyonel, 1 yıl<br />

içerisinde 6000’in üzerinde çalışana eğitim<br />

veren, konusunda uzman kadroya sahip<br />

EP Akademi birimi ile işletmelere eğitim,<br />

denetim ve danışmanlık alanında çözümler<br />

sunuyor.


hotel restaurant<br />

112 & hi-tech<br />

hijyen<br />

Sealed Air’in iş birimi Diversey Care otel<br />

ve hastaneleri Lejyonella’dan temizliyor<br />

Lejyoner Hastalığı ile mücadeleyi öncelikleri arasına alan Sealed Air, özellikle otel,<br />

AVM, hastane gibi su kullanımının yoğun olduğu ortamlarda bulunan Lejyonella<br />

bakterisinin oluşumunun önlenmesi ve dezenfeksiyonu için geliştirdiği DiverGard<br />

Serisi ile Lejyoner Hastalığı’na karşı etkin çözümler sunuyor.<br />

169 ülkede 500’den fazlası bilim<br />

insanı ve mühendis olmak üzere<br />

23.000 çalışanı, dünya üzerinde 145<br />

imalat tesisi ve 56 araştırma merkezi<br />

ile alanların ve ürünlerin korunması,<br />

temizliği, hijyeni konusunda uzman<br />

çözümler sunan Sealed Air, Lejyoner<br />

Hastalığı ile mücadelede işletmelere yol<br />

gösterecek çözümler sunuyor. Sealed<br />

Air bu tehlikeli hastalık ile; temizlik ve<br />

hijyen grubu Diversey Care’in, Lejyonella<br />

ile geliştirdiği ürün serisi DiverGard ile<br />

mücadele ediyor ve seride Lejyonella dört<br />

farklı ürün bulunuyor.<br />

Otel ve hastanelere dikkat<br />

Su kaynaklarında bulunan Lejyonella<br />

bakterisinin solunum yoluyla akciğere<br />

girmesiyle oluşan, zatürre türü bir<br />

hastalık olan Lejyoner Hastalığı, gerekli<br />

önlemler ve periyodik bakımlar ile<br />

önlenebiliyor. Hastalıktan korunmak<br />

için özellikle otel, AVM, hastane,<br />

restaurant, okul, SPA, yüzme havuzu,<br />

ofis gibi insanların yoğun olarak su<br />

kullanımının bulunduğu ortamlarda<br />

daha fazla hassasiyet gösterilmesi<br />

gerekiyor. Lejyonella ile mücadelede<br />

en önemli unsur önleyici faaliyetler.<br />

Bakterilerin bulunma ve çoğalma<br />

potansiyellerinin olduğu alanların kritik<br />

kontrol noktalarının periyodik olarak<br />

temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi,<br />

hastalık riskini ciddi oranda azaltıyor.<br />

Bu sebeple, tüketicilerin kullandıkları<br />

tesislerde Lejyonella ile ilgili alınan<br />

tedbirleri de mutlaka sorgulamaları<br />

gerekiyor.<br />

Hedef hijyenik ortamlar sunmak<br />

Markaları ile daha güvenli ve israfı<br />

azaltan bir gıda tedarik zinciri temin<br />

etmeyi, dünyanın dört bir yanına<br />

gönderilen değerli ürünleri muhafaza<br />

etmeyi ve hijyenik ortamlar sunarak<br />

sağlığı korumayı amaçlayan Sealed Air,<br />

Lejyonella bakterisi ve Leyjoner Hastalığı<br />

ile mücadeleyi öncelikleri arasına<br />

aldı. Bu alanda hem hizmet sunduğu<br />

iş ortakları hem de resmi kurumlarla<br />

birlikte farkındalık oluşumu ve denetim<br />

çalışmaları yapan Sealed Air’in Diversey<br />

uzmanları, Lejyonella bakterisinin<br />

önlenmesi ve dezenfeksiyonu için<br />

geliştirdikleri DiverGard Serisi ürünler<br />

ile Lejyoner Hastalığı’na karşı uzman<br />

çözümler sunuyor.<br />

Hızla çoğalıyor<br />

Lejyoner Hastalığı’na yol açan bakteri<br />

1977 yılında Philadelphia’da lejyonerlerin<br />

toplantısı sırasında ortaya çıkan<br />

salgınla tanımlandı ve hastalığa<br />

lejyoner adı verildi. Genellikle<br />

doğadaki su kaynaklarında<br />

bulunan ve 20-45 °C’deki sıcaklık<br />

aralıklarında hızla çoğalabilen,<br />

tehlikeli bir bakteri türü olan<br />

Lejyonella bakterisinin solunum<br />

yoluyla akciğere girmesiyle oluşan<br />

Lejyoner Hastalığı’nın semptomları<br />

gribal bir enfeksiyon gibi kas ağrısı, baş<br />

ağrısı, yorgunluk ve ateşle seyreden kuru<br />

öksürük şeklinde kendini gösteriyor.<br />

50 yaş üstü risk altında<br />

Hastalığın kuluçka periyodu 2 ila 10<br />

gün arasında değişirken öksürüğün<br />

akciğer enfeksiyonunun ilk işareti olduğu<br />

uzmanlarca belirtiliyor. Özellikle 50 yaş<br />

üstü insanlar, akciğer rahatsızlığına<br />

sahip insanlar, sigara ve alkol tüketenler,<br />

bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler<br />

Lejyoner hastalığına yakalanma<br />

konusunda yüksek risk altında. Uzmanlar<br />

bu durumlarda ölüm oranının yüzde<br />

20’lere çıktığını belirtiyor.<br />

Dezenfeksiyon çok önemli<br />

Bu ciddi ve ölümcül hastalığın<br />

önlenebilmesi için, bakterilerin<br />

bulunabileceği ortamların saptanması<br />

ve uygun şekilde dezenfeksiyonu<br />

gerekiyor. Havalandırma sistemlerinin<br />

su bulunan kısımları (soğutma kuleleri),<br />

su depoları, kapalı alanlardaki havuzlar,<br />

duş başlıkları ile bazı tıbbi aletlerin<br />

bulaşıcılık açısından dikkatle kontrol<br />

edilmesi gerekiyor.,


M-iClean bulaşık makinesi ile<br />

mükemmel şarap keyfi<br />

Alman bulaşık yıkama teknolojileri üreticisi MEIKO, Challenging Master Classes<br />

etkinliğinde üstün bir bulaşık yıkama deneyimi sunan M-iClean tezgahaltı bulaşık<br />

makinesiyle yer aldı.<br />

Lezzet tutkunları ve profesyonellerine yönelik, St<br />

Regis İstanbul ve Gustobar tarafından organize<br />

edilen “Challenging Master Classes” etkinliği<br />

13-14 Mayıs tarihlerinde gerçekleşti. International<br />

Wine Challenge eş-başkanı, dünyanın en saygın<br />

isimlerinden, kitapları ve TV Showları ile meşhur<br />

Oz Clarke ve Decanter World Wine Awards Akdeniz<br />

bölgesi başkanı Caro Maurer MW tarafından yönetilen<br />

MasterClass’larda katılımcılar ile beraber 30 farklı<br />

etiketle kör tadım yapıldı. Ayrıca katılımcılar gün boyu<br />

tadım standlarında yer alan yaklaşık 180 farklı ürünü<br />

deneyimleme fırsatı buldu.<br />

Teknolojik, verimli, çevreye duyarlı<br />

Alman bulaşık yıkama teknolojileri üreticisi MEIKO,<br />

etkinlikte, üstün bir bulaşık yıkama deneyimi sunan<br />

M-iClean tezgahaltı bulaşık makinesiyle yer aldı.<br />

M-iClean, teknoloji, verimlilik ve çevre duyarlılığını<br />

şık bir tasarım içinde birleştirerek tüm duyulara hitap<br />

eden yeni nesil ve premium sınıf bir bulaşık makinesi.<br />

En narin şarap kadehlerini bile özel sepetinde birbirine<br />

değmeden ve zarar vermeden yıkayan M-iClean,<br />

kimyasalların dengeli kullanımı ve optimum yıkama<br />

sıcaklıkları sayesinde mükemmel temizlik sağlıyor.<br />

Kadehte “koku” ve “su lekesi“ bırakmayan yıkama<br />

sonucu sayesinde şarabın gerçek tadına varılıyor.<br />

LED göstergeli şık tasarıma sahip<br />

LED göstergeli şık bir tasarıma sahip makine,<br />

bulunduğu ortamın atmosferine mükemmel bir uyum<br />

sağlıyor. Kadehlerde lekesiz ve ışıl ışıl temizliğin sırrı<br />

ise entegre ters ozmoz sistemi GiO Modülde gizli.<br />

M-iClean’in altına, arkasına veya yanına entegre<br />

edilebilen devrimsel nitelikteki GiO Modül, ters ozmoz<br />

teknolojisini kullanarak yaklaşık %98 saflık seviyesinde<br />

demineralize su üretiyor. Böylece elle kurulama ve<br />

parlatma gerektirmeyen pırıl pırıl bir temizlik sonucu<br />

sağlanıyor. Üstelik daha az deterjan ve parlatıcı tüketimi<br />

yeterli oluyor ve yıkama sonrası elle parlatmaya gerek<br />

kalmadığından kırılma yaşanmıyor. En ince ve narin<br />

şarap kadehlerinde bile.


hotel restaurant<br />

114 & hi-tech<br />

fuar<br />

Ege Seramik<br />

İstanbul<br />

Yapı Fuarı’nı<br />

başarıyla<br />

tamamladı<br />

Ege Seramik, yurt içi ve<br />

yurt dışında katıldığı<br />

fuarlarla <strong>2017</strong> Spring<br />

Collection ürünlerini<br />

tanıtmaya devam<br />

ediyor.<br />

Ege Seramik 23-27 Mayıs<br />

tarihleri arasında İstanbul<br />

Tüyap Fuar ve Kongre<br />

Merkezinde 40.sı düzenlenen<br />

olan Yapı Fuarı’na katıldı. 40<br />

yıldır Türk yapı sektörünün en<br />

büyük buluşmalarından biri<br />

olarak gösterilen Yapı Fuarı<br />

bu yıl da sektör temsilcileri ve<br />

profesyonelleri bir araya getirdi.<br />

Yedigüller: “Fuar çok<br />

başarılı geçti, gelen<br />

yorumlar pozitif”<br />

40. Yapı Fuarı’na katılmaktan<br />

büyük mutluluk duyduklarını<br />

belirten Ege Seramik Genel<br />

Müdürü Göksen Yedigüller;<br />

“Yapı Fuarı inşaat sektörünün<br />

can damarlarından biri. 40 yıldır<br />

yapının tüm unsurlarını böyle<br />

büyük bir organizasyonla bir araya<br />

getirebiliyor olmak ve buna devam<br />

edebilmek takdire şayan. Bizde<br />

Ege Seramik olarak bu güzel<br />

organizasyonun parçası olmaktan<br />

ve sektör profesyonelleri ile<br />

buluşmaktan büyük keyif alıyoruz.


Hem profesyonellerden hem de<br />

tüketicilerden aldığımız yorumlar<br />

çok pozitif, dolayısıyla fuar bizim<br />

için çok başarılı geçti.” dedi.<br />

Altın Mıknatıs Stand<br />

Tasarımı 3.lük Ödülü, Ege<br />

Seramik’in oldu<br />

Bu yıl başarısını Altın Mıknatıs<br />

“Stand Tasarımı 3.lük Ödülü “ ile<br />

taçlandıran Ege Seramik adına<br />

ödülü, Mimar Zafer Han ile birlikte<br />

teslim alan Yedigüller sözlerini<br />

“Bu yıl kazandığımız Altın Mıknatıs<br />

Stand Tasarımı 3.lük Ödülü<br />

de bu keyfimizi ayrıca arttıran<br />

unsurlardan biri oldu bizim için.<br />

Ege Seramik olarak çok mutlu ve<br />

gururluyuz” diyerek bitirdi.<br />

Yapı, inşaat malzemeleri ve<br />

teknolojilerinin tüm unsurlarının<br />

buluştuğu Yapı Fuarı’nda Ege<br />

Seramik <strong>2017</strong> Spring Collection<br />

ürünleri ile yine fuarın en çok<br />

gezilen ve beğenilen stantlarından<br />

biri oldu. Profesyonellerden övgü<br />

alan koleksiyonun öne çıkan<br />

serileri;<br />

Eskitilmiş ahşap desenli<br />

görünümü ile;<br />

Woodsman<br />

Trendler ortada, rustik tarz bu<br />

sene çok moda. Koltuklardan<br />

dekoratif ürünlere kadar her şey<br />

rustik tarzda. Peki seramikler<br />

neden olmasın? Eskitilmiş ahşap<br />

desenli görünümü ile Woodsman,<br />

rustik tarzı hem iç hem de dış<br />

mekanınıza taşımanın en sağlam<br />

ve uzun ömürlü yolu.<br />

Hem yerlere hem<br />

duvarlara canlılık;<br />

Piccolo<br />

Ege Seramik Dekorlu Ürünler<br />

konseptinin yeni üyesi Piccolo<br />

Serisi’ni gururla sunar! Spring<br />

Collection <strong>2017</strong> ‘nin en renkli<br />

serilerinden biri olan Piccolo size<br />

daha renkli, daha canlı, daha<br />

enerjik mekanlar oluşturmaya<br />

davet ediyor. Sırlı granit yapısı<br />

ve sezon trendlerine uygun<br />

desenli tasarımı ile Piccolo, hem<br />

yerlerinize hem duvarlarınıza<br />

canlılık getirecek!<br />

Mekanlara rustik görünüm<br />

katan;<br />

Epic<br />

Eskitilmiş ahşabın güzelliği<br />

seramiğin sağlamlığı ile<br />

Epic Serisinde buluştu. Siz<br />

de mekanlarınızda rustik bir<br />

görünüm elde etmek istiyorsanız<br />

15x90 boyutu ve 3 renk seçeneği<br />

ile Epic ilk tercihiniz olacak.<br />

Şıklık ve sağlamlıktan<br />

ödün vermeyenlerin<br />

tercihi;<br />

Sophia<br />

Sırlı granit ve tam parlak<br />

rektifiyeli Sophia; hem şıklıktan<br />

hem sağlamlıktan ödün<br />

vermeyenlerin yeni gözdesi.<br />

Sophia, 60x60 ölçüsü, 3 renk<br />

seçeneği ve mozaik görünümü ile<br />

yer kaplamasında son trend.


116<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Antalya’ya Pablito ile<br />

Küba yazı geldİ<br />

Yaz mevsiminin ilk günleriyle birlikte yeni şehirler, yeni tatlar keşfetme arzusu da güneşle<br />

beraber yükseliyor. Ancak bazı mekanlar çok uzaklara gitmeden de dünyayı ayağınıza<br />

getiriyor. Bunlardan biri de yaklaşık üç ay önce Antalya Akra’da açılan Pablito; yiyecek<br />

içecek sektörünün deneyimli ismi şef Tolga Atalay’ın işbirliğiyle en iyisine ulaştı...


Göz alıcı panoramik manzarası eşliğinde sabah kahvenizi<br />

yudumlayabileceğiniz, kalabalık arkadaş toplantılarınızda<br />

size gün batımı keyfini yaşatacak Pablito Bistro’nun<br />

120 ayrı tat içeren zengin menüsü, Küba rüzgarlarını yerel<br />

lezzetlerle buluşturarak farklı damak zevklerine hitap eden<br />

seçenekler sunuyor.<br />

Lezzetin en iyisi<br />

Hangi yöreden ya da ülkeden gelirse gelsin lezzetin en iyisini<br />

hazırlayan Pablito, Napoli pizzasında orjinal Napoli hamuru,<br />

Yunan souvlak’ında pita ekmeğini ya da Türkiye’nin en iddialı<br />

şinitzelini misafirlerine sunuyor. Her biri özel olarak seçilmiş<br />

usta şeflerin ellerinden çıkan tabaklar, birer sanat eserine<br />

dönüşerek sadece karınları değil, ruhları da doyuruyor.<br />

DJ Suat Ateşdağlı’nın özel hazırladığı playlist’i<br />

eşliğinde<br />

Birbirinden lezzetli, “bunu da bir dahaki geldiğimde yemeliyim”<br />

dediğiniz, birini yerken diğerinde aklınızın kaldığı Pablito’nun<br />

özel menüsünü deneyimlerken, performanslarını dinlemek<br />

için bilet bulunmayan DJ Suat Ateşdağlı’nın Pablito için özel<br />

hazırladığı playlist’i de dinleyebilir, hatta şanslı iseniz zaman<br />

zaman verdiği özel partilere de denk gelebilirsiniz.<br />

Denizin yanı başında<br />

ince ince düşünülmüş<br />

dekorunun yarattığı sıcacık<br />

ambiyansında usta şeflerin<br />

hazırladığı tamamı el<br />

yapımı yemek, tatlı ve yaza<br />

özel hazırlanan serinletici<br />

kokteylleri ile rengarenk<br />

Küba rüzgarlarını<br />

Antalya’da estiriyor.


118<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Watergarden<br />

İstanbul’dan<br />

Nostalji<br />

Sokağı…<br />

Bir yeme- içme ve<br />

eğlence merkezi olarak<br />

lezzetlerin geçmişine<br />

de çok değer veren<br />

Watergarden İstanbul,<br />

Asmalımescit’ten<br />

esinlenerek Nostalji<br />

Sokağı’nı hayata geçirdi.<br />

Açıldığı günden bu yana gerek lezzetleri, gerek etkinlikleri, gerekse<br />

de Avrupa’nın en büyük gösteri havuzuyla dikkatleri üzerine çeken<br />

Watergarden İstanbul’da şimdi de 50 yıllık lezzetler bir sokakta<br />

buluşuyor.<br />

Yoğurtçudan katmerciye lezzet şöleni<br />

Bir lezzet şölenin gerçekleşeceği Nostalji Sokağı’nda; Ahmet Nazlı Kanlıca<br />

Yoğurtçusu, Bağcı Döner, Baldır Helvacısı, Gaz Yağcı Furun Kebabı, Gelgör Cağ<br />

Kebabı, Göreme Muhallebicisi, Hayde Sürmene Pidecisi, Hurdacı Tavuk, İmren<br />

Lokum, Kaati Balık, Katmerci Zekeriya, Kayhan Pideli Köfte, Köfteci Küçük<br />

Mustafa, Kuru Kahveci Mehmet Efendi, Melek Tantuni, Pelit Turşucusu, Sütçü<br />

Fevzi Van Kahvaltı, Veli Zahmetkaroğlu Mantı ve Çiğ Börek, Zahir Sandviç yer<br />

alıyor.<br />

Sokak lezzetlerini içinde barındıran “Nostalji Sokağı”<br />

Türkiye’nin her köşesinden yöreye özgü geleneksel<br />

tatları barındıran restoranları ile sizlere nostalji dolu<br />

anlar yaşatmak için hazırlandı.


hotel restaurant<br />

120 & hi-tech<br />

yeni mekan<br />

Fotoğraflar: Ümit Başer Alkaç<br />

Mentha@İstiklal<br />

Palas açıldı<br />

Demirören İstiklal Palas ve Mentha<br />

işbirliğiyle hayata geçen, İstanbul eğlence<br />

hayatına yepyeni bir soluk getirmeye<br />

hazırlanan Mentha@İstiklal Palas, yaza<br />

damga vuracak.<br />

Demirören İstiklal Palas, Mentha<br />

ile beraber yaza merhaba diyor.<br />

Demirören İstiklal Palas’ın 7.<br />

katında açılan Mentha@İstiklal Palas;<br />

yemek, müzik ve eğlenceyi tek adreste<br />

buluşturuyor. Beyoğlu’nun göbeğinde,<br />

İstiklal’e tepeden bakan ve 360 derece<br />

İstanbul manzarasıyla büyüleyen<br />

Mentha@İstiklal Palas’ta keyifle<br />

içeceğinizi yudumlarken mekanda<br />

bulunan şezgonlara uzanarak müziğin<br />

ritmine kapılacaksınız.<br />

Eğlencesi kadar mutfağıyla da<br />

iddialı!<br />

İstanbul gece hayatının yeni gözdesi<br />

mekan, nefes kesen DJ performansları,<br />

yaza uygun çarpıcı müzikleri ve eşsiz<br />

eğlence anlayışıyla Beyoğlu’na yepyeni<br />

bir eğlence anlayışı getiriyor. Mentha@<br />

İstiklal Palas, eğlencenin yanı sıra usta<br />

şefler tarafından hazırlanan, birbirinden<br />

seçkin lezzetlerin yer aldığı menüsü ile<br />

damaklarda unutulmaz tatlar bırakıyor.<br />

Haftanın altı günü açık<br />

Salı gününden Pazar’a haftanın altı<br />

günü 17.00-03.00 saatleri arasında<br />

hizmet verecek mekan, geç saatlere<br />

kadar eğlencenin doruklarda yaşanacağı<br />

bir çok özel partiye tanık olacağınız<br />

muhteşem bir ambiyans sunuyor. Disco<br />

ve house müzik ağırlıklı yerli ve yabancı<br />

canlı performansların yanı sıra Kimono<br />

Partisi(Japon Kültürü), barbekü partileri,<br />

Thai geceleri ve afterwork partiler; bu yaz<br />

mekanın müdavimleri ile buluşacak.


hotel restaurant<br />

122 & hi-tech<br />

yeni mekan<br />

La Petite<br />

Maison<br />

İstinyepark<br />

markalar<br />

sokağında!<br />

Güney Fransa<br />

mutfağından özel<br />

lezzetleri modern<br />

sunumlarla birleştiren<br />

mekan; kaliteli yemek<br />

ve servisinin yanı<br />

sıra, seçkin sanat<br />

eserlerinin değer kattığı<br />

dekorasyonuyla da büyük<br />

beğeni topluyor.<br />

Fransız Rivierası’nın tatlarını,<br />

kültürünü ve atmosferini özgün<br />

bir sentezle sunan La Petite<br />

Maison, İstinyePark markalar sokağında<br />

misafirlerini ağırlamaya başladı.<br />

“Burada herkes ünlüdür” (“Tous<br />

Célèbres Ici”) mottosu ile misafirlerini<br />

rahat ve samimi ortamında ağırlamaya<br />

başlayan La Petite Maison, öğle ve<br />

akşam yemeklerinin yanı sıra, akşam<br />

üstü saatlerine keyif katacak özel<br />

pastane ürünleri ile de dikkat çekiyor.<br />

Güney Fransa’nın özgün lezzetlerini<br />

şık bir mimari ile sentezleyen La Petite<br />

Maison’un pek çok lezzeti paylaşıma<br />

uygun bir biçimde servis ediliyor.<br />

Şef Versieux Regis’in dokunuşları ile<br />

klasikleşen yemeklerini misafirlerine<br />

sunan mekanda portakallı ördek but,<br />

tuz yatağında fileto levrek, zeytinyağında<br />

karides ve profiterol en beğenilen<br />

lezzetler arasında yer alıyor.<br />

Canlı performans eşliğinde<br />

akşam yemeği<br />

Özel davetlerin ve kutlamaların<br />

değişmez adresi mekan, İstinyePark’taki<br />

yeni yerinde haftanın belirli günleri<br />

akşam yemeklerine eşlik edecek canlı<br />

müzik performansları ile de şehre<br />

hareket getiriyor.


Türkiye’nin en<br />

inovatif restoranı<br />

Kayhan<br />

Köftecisi...<br />

Yeme-içme<br />

sektörüne Bursa’da<br />

Eker Meydan’da yeni<br />

bir soluk getiren<br />

Kayhan Köftecisi,<br />

geleneksel lezzetleri<br />

kendilerine özgü<br />

yorumlayarak<br />

Türkiye’nin en<br />

inovatif restoran<br />

olma özelliğini<br />

taşıyor.<br />

Bugüne kadar tattığınız tüm<br />

lezzetleri bir yana bırakın… Size<br />

Türkiye’nin en iyi lezzeti olan ve asla<br />

vazgeçemeyeceğiniz bir tattan bahsetmek<br />

istiyoruz. Kayhan Köftecisi…<br />

1977 yılından bu yana faaliyette bulunan<br />

ve dededen toruna geçerek Balkan<br />

lezzetlerine yeni bir soluk getiren Kayhan<br />

Köftecisi, geleneksel köftelerin yanı sıra<br />

kendilerine özgü yeni çeşitleriyle de son<br />

dönemin favori restoranların başında<br />

geliyor. Kendinizi adeta Kosova, Arnavutluk<br />

ve Sırbistan’da hissedeceğiniz damak<br />

çatlatan balkan lezzetlerini, doyasıya tatma<br />

fırsatı bulacaksınız.<br />

Menüsüz konsept<br />

Kaliteli hizmet ve güvenilir ürünleri ile<br />

hem göze hem de damağa hitap eden<br />

mekan, menüsüz konseptiyle birbirinden<br />

lezzetli ve taze ürünleri müşterilerine<br />

sunuyor. Rumeli köftelerini kendilerine<br />

özgü yorumlayarak üç farklı köfte çeşidinin<br />

sırrını saklayan mekan, damaklarınızda<br />

asla unutamayacağınız bir tat bırakacak.<br />

Köftenin yanında gelen özel tereyağlı pide,<br />

kurutulmuş acı biber, közlenmiş soğansarımsak,<br />

kuru et ve ızgara sebzesi de size<br />

farklı bir deneyim yaşatacak.<br />

Tamamıyla el yapımı!<br />

Makine kullanılmadan tamamen el yapımı<br />

olan köftenin muhteşem yorumu, dağ<br />

kekiğinin taptaze kokusu, içinde şeker ve<br />

su bulunmayan el yapımı elma suyu ve<br />

daha fazlasını deneyimlemek isteyenler için<br />

ideal bir alternatif olan mekan, 100 kişilik<br />

kapasiteyle tam hizmet veriyor. Restoran<br />

konseptiyle de müşterilerinden tam not<br />

alan Kayhan Köftecisi’nin tasarımı herkesin<br />

çocukluğunu yeniden yaşaması için dizayn<br />

edilmiş.


hotel restaurant<br />

124 & hi-tech<br />

hotel-tech<br />

Ingenico’dan restoranlara tüm uygulamaları tek<br />

cihazda toplayan YazarkasaPOSlar<br />

YazarkasaPOSlar ile Ingenico, adisyon sistem entegrasyonundan yemek<br />

çekine, kredi kartı uygulamalarından ödül sadakat programlarına kadar<br />

restoranların ihtiyaç duyabileceği tüm hizmetleri Ingenico yazarkasaPOSlar ile<br />

tek cihazda bir araya getirdi.<br />

YazarkasaPOSlarının donanım<br />

zenginliği ve dayanıklılığı ile ön<br />

plana çıkan Ingenico, adisyon sistem<br />

entegrasyonundan yemek çekine, kredi<br />

kartı uygulamalarından ödül sadakat<br />

programlarına kadar restoranların ihtiyaç<br />

duyabileceği tüm hizmetleri Ingenico<br />

yazarkasaPOSlar ile tek cihazda bir araya<br />

getirdi. Yeni sistem ile işletmeler, banka<br />

pos cihazları, yemek çeki cihazları ve<br />

mali yazarkasalardan alınan tüm hizmet<br />

ve uygulamalara Ingenico yeni nesil<br />

yazarkasaPOS’lar ile tek cihaz üzerinden<br />

ulaşarak hem zamandan hem de<br />

maliyetten tasarruf yapmış olacak.<br />

Sidal: “Yemek çeki<br />

uygulamalarını tek cihazda<br />

topladık”<br />

Ingenico Türkiye Genel Müdürü<br />

Alpay Sidal yeni sistemle ilgili<br />

şöyle konuştu: “İş yeri sahiplerinin<br />

yasal yükümlülüklere uygun olarak<br />

hizmetlerini sürdürmeleri için<br />

çalışmalarımıza hız kesmeden devam<br />

ediyoruz. Zamanla yarışan restoranlar<br />

için çok büyük önem taşıyan “hız”<br />

açısından yüksek müşteri memnuniyeti<br />

sağlayan Ingenico yazarkasaPOS’larında<br />

şimdi de yemek çeki hizmetlerinden<br />

Multinet, Edenred (Ticket Restaurant)<br />

ve Sodexo uygulamalarını iş ortağımız<br />

Pavo ile birlikte geliştirdik. Böylece<br />

Ingenico yazarkasaPOS alan<br />

restoranların ilgili firma ile anlaşma<br />

yaparak yemek çeki uygulamalarını<br />

tek cihazda çalıştırabilmesi, mevcut<br />

adisyon entegrasyonundan faydalanması<br />

mümkün. Böylece işletmeler tek cihaz<br />

ile KDV fişi verirken, ödeme tahsilatında<br />

nakit ve banka kartının yanı sıra<br />

yemek çeki ile de tahsilat yaparak hem<br />

zamandan hem de maliyetten tasarruf<br />

etmiş olacak.<br />

“ZUBİZU uygulamasına da<br />

entegre olduk”<br />

Sidal sözlerine şöyle devam etti: “Yemek<br />

çeki uygulamalarının yanı sıra kısa<br />

bir süre<br />

önce Ingenico<br />

yazarkasaPOS<br />

cihazlarımız<br />

ZUBİZU<br />

uygulamasıyla tam olarak entegre bir<br />

şekilde çalışmaya başladı. Ingenico<br />

yazarkasaPOS’lar Micros ve Omni<br />

entegrasyonu ile restoranlarda<br />

adisyon sistemi otomasyonunun bir<br />

parçası olurken, ZUBİZU gibi sadakat<br />

programlarını destekleyen teknolojisi<br />

sayesinde restoranların müşterilerine<br />

uçtan uca sadakat hizmetleri sunmasını<br />

sağlıyor. Bu sayede hem iş yerlerine<br />

hem de kullanıcılara eşsiz bir kullanım<br />

kolaylığı ve deneyimi sağlıyoruz. ZUBİZU<br />

avantajlarını sunmak için iş yerlerinin<br />

ÖKC dışında farklı bir tablet cihaz<br />

kullanması gerekliliğini de ortadan<br />

kaldırıyoruz. Bu da yine maliyet ve<br />

zamandan tasarruf anlamına geliyor.”<br />

Yemek çeki uygulamaları hem iWE280<br />

Seyyar YazarkasaPOS, hem de iDE280<br />

Masaüstü YazarkasaPOS üzerinde<br />

çalışabiliyor.


126<br />

hotel restaurant<br />

& hi-tech<br />

hotel-tech<br />

Kurumsal ağlarda<br />

esneklik, kolay<br />

yönetilme ve<br />

güvenlik için…<br />

TP-Link, kurumlara yönelik, kolay kullanılan ve<br />

WiFi hızını ve güvenliğini en üst seviyeye ulaştıran<br />

yeni ağ donanımlarını satışa sundu. CAP serisi<br />

erişim noktaları ve bunların denetleyicisi olan<br />

donanımlar, otel, AVM, okul gibi işletmelerin<br />

kablosuz ağ performansını kolayca artırmayı<br />

sağlıyor.<br />

Günümüzde işletmeler daha hızlı bir<br />

kablosuz ağ bağlantısına ihtiyaç<br />

duyuyor. Özellikle gün içinde farklı<br />

çok sayıda kişinin WiFi’a bağlandığı otel,<br />

AVM, okul, hastane gibi kamuya açık<br />

işletmelerde daha hızlı, performansı<br />

yüksek, güvenli ve kolay yönetilebilen<br />

kablosuz ağ en önemli ihtiyaç. Kablosuz<br />

ağ pazarında dünya lideri olan TP-Link,<br />

bu ihtiyaca yönelik yeni erişim noktası<br />

CAP300 ve bu erişim noktalarını (access<br />

point) donanımsal olarak yöneten AC50 ve<br />

AC500 denetleyicileri satışa sundu.<br />

TP-Link’in yeni Auronet CAP serisinin<br />

ilk modeli olan CAP300, Auronet<br />

kablosuz denetleyiciler ile birlikte<br />

çalışıyor. İşletmenin ve dolayısıyla<br />

kablosuz ağın büyüklüğüne göre 50<br />

(AC50 modeli) ya da 500’e kadar (AC500<br />

modeli) erişim noktasını yönetebilen<br />

denetleyiciler ile çok sayıda erişim<br />

noktası kolayca yönetilebiliyor. Kolay<br />

kurulup yönetilebilen CAP300 erişim<br />

noktası, yüksek performanslı, esnek ve<br />

güvenli WiFi oluşturuyor. Denetleyiciler<br />

ise bu erişim noktalarını kolayca yerini<br />

saptamayı, yapılandırmayı ve ağa<br />

katıldıkları anda merkezileştirmeyi<br />

sağlıyor.<br />

Lisans ücreti ödemeden ağı<br />

genişletebilme<br />

CAP300 erişim noktaları, AC50 ve<br />

AC500 donanımlar ile yönetiliyor ve<br />

lisans ücreti ödemeden ağa yeni erişim<br />

noktaları eklemek mümkün oluyor. Bu<br />

şekilde kablosuz ağa ister 10 ister 500<br />

adet erişim noktası eklenebiliyor ve<br />

herhangi bir lisans ücreti ödenmiyor.<br />

Bu da işletmelere ağı genişletmede<br />

esneklik sağlıyor. CAP300 erişim<br />

noktaları şık tasarımları ile her yere<br />

kolayca monte edilebiliyor. Tavana ya da<br />

duvara takılabilen erişim noktaları, göze<br />

batmıyor ve tesislerin dekorasyonuna<br />

uyum sağlıyor. Ethernet üzerinden güç<br />

(PoE) desteği sayesinde elektrik prizi/<br />

kablosu olmayan yerlere de kolayca<br />

kurulabiliyor.<br />

Güvenli ağ için<br />

Auronet CAP serisinde kablosuz ağın<br />

güvenliğini artıracak özellikler mevcut.<br />

Bunlardan biri Captive Portal Kimlik<br />

Doğrulama özelliği. Çok sayıda ve farklı<br />

kişilerin WiFi’a bağlandığı işletmelerde<br />

güvenlik açısından konukların kimlik<br />

doğrulamaları çok önemli. CAP serisi<br />

erişim noktalarında harici Radius<br />

desteğinin yanı sıra farklı doğrulama<br />

yönetmeleri de mevcut. Örneğin<br />

Facebook hesabından, SMS ile ya da<br />

zaman ve hız sınırlı giriş bileti verilerek<br />

ağın güvenliği korumaya alınabiliyor.<br />

CAP serisi erişim noktası kullanan<br />

işletmeler WiFi’a bağlanacakların<br />

kimliklerini doğrulamak için kolayca<br />

yöntem belirleyebiliyorlar. Ayrıca her<br />

işletme kendi kimlik doğrulama sayfasını<br />

oluşturabiliyor. Böylece hem bir dizi WiFi<br />

ayarını kontrol altına alıyor hem de kimlik<br />

doğrulama sayfasında kendi tanıtımlarını<br />

yapabiliyorlar. CAP300 erişim noktaları,<br />

kurumsal sınıf kablosuz ağ güvenliği<br />

özelliklerine sahip. Ayrıca çoklu SSID<br />

özelliği olan ürün ile ağı farklı kullanıcı<br />

türleri için birden çok kablosuz ağa<br />

bölmek mümkün oluyor.<br />

Auronet Kablosuz Denetleyiciler (AC50<br />

ve AC500), yüksek ağ güvenliğini garanti<br />

eden 1GHz çift çekirdekli işlemciye sahip.<br />

Birden çok denetleyici kullanılan ağlarda,<br />

denetleyiciler çift bağlantılı bir düzende<br />

konuşlandırılabiliyor. Bu sayede birbirini<br />

yedekleyen denetleyiciler oluşturarak,<br />

bir denetleyici başarısız olduğunda diğeri<br />

otomatik olarak devreye girerek ağın<br />

kesintiye uğraması engelleniyor.


Konaklama<br />

sektöründe Zyxel<br />

ayrıcalığı<br />

Zyxel, konaklama alanına özel<br />

geliştirdiği çözümleriyle; kablosuz<br />

internet konforu, son teknoloji ve<br />

kesintisiz iletişim vaat ediyor.<br />

Ağ teknolojileri alanında dünya<br />

liderlerinden biri olan Zyxel,<br />

Türkiye’de konaklama çözümleriyle<br />

rakiplerinin bir adım önüne geçmeyi<br />

başarıyor. Özelikle ülkemizin turizm<br />

alanlarındaki büyük otellerde hayata<br />

geçirdiği kablolu-kablosuz erişim<br />

projeleriyle Zyxel, turizm sektörümüzün<br />

en büyük destekçileri arasında yer aldı.<br />

Sorunsuz bir kablosuz ağ bağlantısının ana<br />

tercih sebeplerinden biri olan konaklama<br />

sektöründe yapılan altyapı değişikliklerinin<br />

bir an önce hayata geçirebilmesi misafir<br />

memnuniyet açısında büyük önem taşıyor.<br />

Zyxel’in konaklama sektörüne yönelik<br />

sunduğu çözümlerde farklılaştığı bir<br />

diğer konuysa, altyapı kurulumunun<br />

hızla uygulanması ve kesintisiz bir çözüm<br />

sağlanması. Yapılan ön analiz, doğru<br />

ürünlerin konumlandırılması ve konusunda<br />

uzman profesyonel ekiplerce kurulumların<br />

gerçekleştirilmesi sonucunda otelin<br />

bilgi teknolojileri yöneticileri, çalışanları<br />

ve misafirleri kusursuz bir altyapıya<br />

kavuşuyorlar.<br />

Büyük otellerin ilacı Wi-Fi<br />

Son dönemde Ordu Radisson BLU, Wind<br />

of Lara Hotel&Spa ve Royal Taj Mahal<br />

Hotel gibi Türkiye’nin 5 yıldızlı otellerinde<br />

Wi-Fi projelerini hayat geçiren Zyxel<br />

için Wi-Fi çözümleri otellerin olmazsa<br />

olmazları arasında yer alıyor. Zyxel Marka<br />

ve Pazarlama Müdürü Özden Aliyagiç Uyar,<br />

Zyxel’in Wi-Fi konusunda hayata geçirdiği<br />

projelerin bu anlamda fark yarattığını<br />

belirtiyor. Uyar, “E-postalarını her an her<br />

yerde kontrol eden iş adamlarından, şehir<br />

şehir gezen gezginlere kadar seyahat eden<br />

herkes evindeki gibi sorunsuz bir kablosuz<br />

deneyim bekliyor. Fakat, Otellerdeki Wi-Fi<br />

deneyimi ziyaretçiler için problem kaynağı<br />

olmaktan henüz çıkmış değil. Konaklama<br />

işletmecileri ise bağlı tüm cihazlar için<br />

çözüm üretmeye çalışıyor. Biz de Zyxel<br />

olarak burada devreye giriyor ve otellerimiz<br />

için en doğru çözümleri sağlıyoruz” dedi.<br />

Ölü noktalara dikkat<br />

Wi-Fi alanındaki ölü noktaların belirlenmesi<br />

ve bu konuda çözümlerin bulunabilmesi<br />

için Zyxel, Opinium ile iş birliği ile bir<br />

de rapor yayınladı. Zyxel’in konaklama<br />

sayfasından indirebileceğiniz rapora göre<br />

otel misafirlerinin tercihleri sıralamasında<br />

ilk sırada konfor ikinci sırada ise Wi-Fi<br />

kalitesi yer alıyor. Misafirlerin yüzde 90’ı<br />

3 adet internet bağlantısı sağlayabilen<br />

cihaz beraberinde getiriyor. Aynı rapora<br />

göre misafirlerin yüzde 30’u oteldeki Wi-Fi<br />

hizmetinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek<br />

kadar iyi olmadığını; yüzde 65’i ise zayıf<br />

kablosuz ağdan dolayı kendi mobil<br />

bağlantılarını kullandıklarını belirtiyor.<br />

Bu rakamlar ışığında otellerle ile büyük<br />

çaplı projelere imza attıklarını kaydeden<br />

Özden Aliyagiç Uyar; “Biz öncelikle<br />

müşterilerimize Wi-Fi çözümlerinin sağlam,<br />

hızlı ve güvenilir bir şekilde nasıl Wi-Fi<br />

ağlarında sorunsuz bir şekilde çalışacağını<br />

gösteriyoruz. Oteller Zyxel’in profesyonel<br />

Wi-Fi çözümleri ile yeni servisler sunarak<br />

işlerini büyüteceklerini ikna oluyor ve<br />

projelerimiz hayata geçiyor. Bizim için her<br />

zaman mutlu müşteri kendi misafirlerini de<br />

mutlu eden müşteridir” şeklinde konuştu.<br />

Wi-fi konusunda doğru bilinen 5<br />

büyük yanlış<br />

Kablosuz cihazlar için sinyal bozukluğuna<br />

sadece Wi-Fi cihazlar sebep olur: Hayır.<br />

Çoğu insan mikrodalga fırın, kablosuz<br />

telefon ve bebek monitörü gibi cihazların<br />

da bozulmalara sebep olduğunu anlamak<br />

istemiyor. Ayna ve camlar bile sinyallerin<br />

yansımasına sebep olabiliyor. Böyle<br />

durumlarda otelinizde kullandığınız<br />

cihazların iletiminde bozulmalar olabilir.<br />

Bağlantı kaybından Wi-Fi hizmeti<br />

sorumludur: İnternet’e bağlanamadığınız<br />

zamanlarda ne kadar sinirleniyorsunuz?<br />

Bu suçun sorumlusunun sadece Wi-Fi<br />

olduğunu mu düşünüyorsunuz? Akla<br />

gelen ilk çözüm daha fazla bant genişliği<br />

sağlamak olabilir. Ancak öyle değil, dolaşan<br />

veri trafiğinin düzgün dağıtıldığından emin<br />

olun. Çünkü otelin sunduğu Wi-Fi hizmeti<br />

arkasındaki altyapının gücü kadardır.<br />

Daha fazla güç, daha iyi sinyal anlamına<br />

gelir: Bir yanlış daha. Access point güç<br />

yönetimi kablosuz kurulumun can alıcı<br />

noktalarından biridir. Gücü ayarlamak<br />

onu sadece yüzde 100 yapmak ya da<br />

varsayılan ayarlarda bırakmak değildir.<br />

Gücün ayarlanması oteldeki Wi-Fi servisini<br />

doğrudan etkiler.<br />

İstemcinin kararlarını alıyor: Tıkanmış 3<br />

şeritli bir yolda mı gitmek istersiniz yoksa<br />

daha az trafik olan 19 şeritli bir yolu mu<br />

tercih edersiniz? İstemci cihazlar daha<br />

güçlü sinyal olduğunu düşünerek genellikle<br />

2.4GHz (3 şeritli yol) bandını 5GHz (19<br />

şeritli yol) bandına tercih ederler. Access<br />

point ya da router cihazın bunu yaptığına<br />

inanılmasına rağmen aslında istemci cihaz<br />

bu çıkarımı yapar.<br />

802.11n’ den 802.11ac’ ye geçiş yapmak<br />

‘sök-değiştir’ yapmayı gerektirir:<br />

Kesinlikle hayır. 802.11ac kurulumu daha<br />

hızlı ve daha az bozulmaların olduğu<br />

bir ağa sahip olmanızı sağlar. Ama bu<br />

mevcut ağ altyapınızı söküp atmanız<br />

gerektiği anlamına da gelmez. Çoğu<br />

tedarikçi ürünlerinde geriye dönük uyumlu<br />

teknolojiler barındırmaya çalışıyor.


hotel restaurant<br />

128 & hi-tech<br />

ürünler<br />

Cybex Sparc ile<br />

Yüksek performans, düşük stres<br />

Eşsiz bir geleneksel fonksiyonellikte antrenman<br />

yapma olanağı sunan Cybex Sparc, kullanıcılarının<br />

kas kütlesini artırıp metabolizmayı hızlandırırken<br />

aynı zamanda güç kazanma ve güvenli bir<br />

şekilde kilo verme imkanı sağlıyor. Life Fitness<br />

markalarından biri olan Cybex’in Sparc modeli,<br />

patentli kavisli hareket akışı sayesinde diz ve ayak<br />

bileğine binen yükü minimize eder. Elle kontrol<br />

edilen eğim, farklı kas gruplarına ulaşacağınız<br />

üç farklı seviye sunar. Ek direnç seviyesi ile<br />

yoğunluğu 400 watt daha fazla artırabilen ürün, iki<br />

farklı çalışma moduna sahip. “Circuit Modu”nda,<br />

bir dakikadan az süreli yüksek güç antrenmanı<br />

yapabilir, kullanıcı tanımlı yüksek yoğunluklu ve<br />

aralıklı antrenmanlar için ise “Interval Modu”nu<br />

seçilebilir.<br />

Genel mekan<br />

planlamalarında<br />

Geberit uzmanlığı<br />

Havalimanı ve alışveriş merkezleri gibi herkesin kullandığı genel<br />

mekanlar, proje aşamasından bitiş anına kadar master planlar<br />

çerçevesinde kurgulanıyor. Hijyen konusundan genel mekan<br />

tasarımlarına, güvenlik konusundan yönetime kadar her şeyin<br />

titizlikle projelendirildiği bu mekanların pek çok ihtiyaca aynı anda<br />

cevap vermesi gerekiyor. Bu farkındalıkla İsviçreli sıhhi tesisat devi<br />

Geberit, 7/24 çalışma felsefesine göre kurgulanan yaşam alanlarının<br />

gereksinimlerine uygun, estetik ve işlevsel çözümler sunarak yaşamı<br />

daha konforlu hale getiriyor.<br />

Kale Kilit’ten<br />

Güvenli ve şık çözümler<br />

Türkiye’de güvenliğin adresi olan, tam kapsam<br />

güvenlik sağlayan Kale Çelik Kapı; güvenli, şık ve<br />

aynı zamanda da ekonomik bir kapıya sahip olmak<br />

isteyenlere, geniş ürün yelpazesiyle ve düzenlediği<br />

kampanyalarla destek oluyor. Kale Çelik Kapı,<br />

“Dekorasyon Kapıdan Başlar” mottosuyla, farklı<br />

renk ve modeldeki kapıları, indirim kampanyaları ve<br />

ödeme kolaylıkları ile tüketiciyle buluşturuyor. Kale<br />

Çelik Kapı mekana ve kişisel tercihlere uygun model<br />

seçenekleri sunuyor. Kale Çelik Kapı’nın zengin<br />

ürün yelpazesinde kapalı mekanlar için Ahşap,<br />

Cam, Laminat ve Amerikan Panel kapı seçenekleri<br />

bulunuyor. Özellikle çelik kapı ürünlerinde mavi,<br />

yeşil, turuncu renklerdeki Kale Vira, K4291 ve K4230<br />

gibi özgün modeller güvenliği şıklıkla birleştirmek<br />

isteyenler için farklı ve renkli alternatifler<br />

oluşturuyor. Kale Çelik Kapı; güvenlik ve şıklığın yanı<br />

sıra ödeme koşullarının da uygun olmasını isteyen<br />

tüketicilere de farklı kampanyalarla ve ödeme<br />

seçenekleriyle destek oluyor.


SINIR SİZSİNİZ<br />

KAMPANYASI<br />

10 Mbps’e Kadar Akıllı Sınırsız Kablonet<br />

+ Analog KabloTV<br />

+ Kabloses Her Yöne 50 Dakika<br />

24 ay taahhüt sözünüze<br />

ayda sadece<br />

,99<br />

49TL<br />

AKN<br />

YOK<br />

KOTA<br />

YOK<br />

0850 804 4444<br />

turksatkablo.com.tr /turksatkablo /turksatkablo


KİLİM İLE YILDIZINIZ<br />

PARLASIN<br />

Siz de Kilim Project estetiğini ve konforunu otellerinize taşıyın,<br />

tam 41 yıldır milyonlarca hanenin yıldızı olan Kilim ile değerinize değer katın.<br />

KERE<br />

MAŞALLAH

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!