Cinedergi 103
Binder103
Binder103
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
CINEKRiTiK<br />
FIRAT SAYICI<br />
BİR TOPLUMUN SİLİNMEYE ÇALIŞAN BELLEĞİ<br />
n Sinema yazarı ve televizyon<br />
programcısı Ceylan Özgün Özçelik,<br />
uzun yıllardır üzerinde çalıştığı<br />
projesini beklentilerimizin ve tahminlerimizin<br />
üstünde bir şekilde hayata<br />
geçirdi. Katıldığı festivallerden ödüller<br />
ve en önemlisi övgülerle dönen “Kaygı”<br />
sinemamız için atılmış başarılı bir adım<br />
oldu kanımca…<br />
Haber kanalında çalışan Hasret, uzun süredir<br />
aynı kâbusu görmektedir. Tekrarlayan kâbuslarla<br />
aklına bir soru düşer: “Annesiyle babası<br />
trafik kazasında ölmemiş olabilir mi?” Yavaş<br />
yavaş işinden, arkadaşlarından ve günlük<br />
yaşamından uzaklaşan Hasret evine<br />
kapanarak geçmişiyle yüzleşmeye<br />
hazırlanır. Algı Eke, Özgür Çevik, Asiye<br />
Dinçsoy, Selen Uçer, İpek Türktan,<br />
Kadir Çermik, Nazan Kesal, Saygın<br />
Soysal ve Taner Birsel’in oynadığı<br />
filmin senaristi ve yönetmeni Ceylan<br />
Özgün Özçelik.<br />
Artık birçok yerde yazılıp çizildiği<br />
için rahatlıkla söyleyebileceğimi<br />
düşünüyorum ki, Madımak olaylarına<br />
dayanan sonuyla seyirciyi şaşırtan<br />
“Kaygı” toplumsal belleğimizin ne<br />
kadar zayıf olduğundan yola çıkılarak<br />
yapılmış bir film. Devletin ideolojik aygıtlarının<br />
başında gelen ‘MEDYA’nın, toplumsal<br />
belleği nasıl zayıflattığına ve yönlendirdiğine<br />
şahit oluyoruz. Ceylan, bu yergiyi başarıyla<br />
yapıyor çünkü uzun yıllar medyanın içinde ve<br />
tüm ‘şarlatanlıklara’ şahit olarak çalıştı. 16-17<br />
yıllık medya geçmişime dayanarak bu karakterlerin<br />
hepsini ben de çok iyi biliyorum. Ceylan,<br />
sektörün ciğerini okumuş bu anlamda… Yönetmen<br />
Özçelik, “Bu filmi iktidarı, medyayı, kentsel<br />
dönüşümü anlatmadan yapmak olmazdı.<br />
Çünkü bunlar yüzünden sürekli geçmişi kuruyor<br />
ve yeniden kurguluyoruz, unutuyoruz.” diyerek<br />
Kaygı’yı nasıl ve ne şekilde konumlandırdığını<br />
da belirtiyor.<br />
Filmin büyük bölümü Hasret’in evinde geçiyor.<br />
İlk bakışta bu durum dezavantaj gibi görünse<br />
de filmde muazzam bir atmosfer yakalıyor<br />
Özçelik. Sanat yönetiminin başarısı bir yana, bu<br />
tekinsiz ve dramatik atmosferde görüntü yönetmeni<br />
Radek Ladczuk’un büyük payı var. Ladczuk’u<br />
Karabasan (The Babadook) filmindeki nefis<br />
görüntülerle hatırlayabilirsiniz. Oldukça etkileyici bir<br />
korkuydu. Düşünüyorum da, Ladczuk’un haricinde<br />
çok az yerli görüntü yönetmenimiz bu işin altından<br />
kalkabilirdi. Bu seçim için de kutlamalı yönetmeni.<br />
Birçok kişiden filmin psikolojik gerilim olarak lanse<br />
edildiğini duyunca şaşırdım. Belki de filmi izlemeden<br />
bunu söylediler. Ancak film iyi bir psikolojik<br />
drama. Algı Eke’nin seyirciyi paranoyaya düşüren,<br />
inandırıcı, güçlü ve tekinsiz oyunculuğu yapımın<br />
amiral gemisi kesinlikle. Eke’nin bu tarz kaliteli<br />
yapımlarla daha fazla sinemada yer almasını istemek<br />
bir lüks olarak kalmaz umarım.<br />
Buna mecbur değil tabii ancak Kaygı’nın bence<br />
en ciddi sorunu, sorunu nasıl çözeceğimizle ilgili<br />
bir yanıt vermemesi. Çözümün sosyal medya<br />
olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Zira sosyal<br />
medyanın eksik yanları olmasına rağmen<br />
toplum hafızasını ayakta tutmakta müthiş bir silah<br />
olduğunu göz ardı etmemek gerek. Teknoloji ve<br />
bilim çağında bunu yakalamak çok önemli.<br />
Kısa bir eleştiriden ziyade uzun film okumaları<br />
ve analizlerini hak ettiğini düşündüğüm “Kaygı”<br />
2017’nin en iyilerinden. Sinema yazarlarından iyi<br />
yönetmen çıkabileceğini bir kez daha kanıtlayan ve<br />
bu yolda bizim gibi film çekme hayalleri olan sinema<br />
yazarlarına umut verici yollar açan Ceylan’a bir<br />
kez daha teşekkürler… Bu filmi lütfen sinemada<br />
izleyin!