07.05.2017 Views

Cinedergi 103

Binder103

Binder103

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

CINEKRiTiK<br />

SERDAR AKBIYIK<br />

SÖZDE ÖZGÜRLERiN CEHENNEMi<br />

n Bazen öyle filmler çıkıyor ki karşıma,<br />

bütün dünyanın çirkinliğine rağmen<br />

kendimi sakladığım sanal dünyamı yıkıp<br />

geçiyor. Sinemayla uyuşturduğum iç<br />

dünyamı acı gerçeklere çekip, elimdekinin<br />

çirkinliğini bana hatırlatıyor. İşte<br />

bu hafta vizyona giren Gerçeğin İki<br />

Yüzü o yapımlardan. Film uluslararası<br />

bir yardım organizasyonunun direktörü<br />

olan Dr. Wren Petersen ve bir gönüllü<br />

doktor olan Dr. Michaeluel arasındaki<br />

aşkı anlatıyor. Savaş yıkıntıları arasındaki<br />

Liberya’da, onları çevreleyen çatışmanın en<br />

iyi nasıl çözülebileceği üzerine ortak bir tutkuyla<br />

savaşan Miguel ve Wren, ilişkilerini<br />

olağanüstü zor koşullarda canlı tutmanın<br />

bir yolunu bulmalıdırlar. Sanki onların bu<br />

macerası bütün dramı yaratan Batı medeniyetinin<br />

günahlarını affettirecek veya bize unutturacak<br />

gibi. Tabii yok öyle bir şey. Benim asıl<br />

canımı sıkan Batı dünyasının muhalif isimlerinin<br />

bu ayıba ortak olması. Nasıl ABD veya<br />

Avrupa’daki insanlar Sean Penn veya bir kaç<br />

muhalif ismin üretimlerinin arkasına saklanıp<br />

vicdanlarını rahatlatıyorlarsa biz de farklı bir<br />

durumda değiliz. Yıllarca Sean Penn’in Susan<br />

Sarandon’un veya sonradan muhalif olan Clint<br />

Eastwood’un filmlerini seyredip “Vay be adamlar<br />

o ortamda böyle de muhalif olabiliyorlar”<br />

deyip kendimizi kandırdık. Açıkçası artık bu<br />

beni rahatsız ediyor. Batı medeniyetinin kendinden<br />

olmayanlara hatta kendinden olup zayıf<br />

düşenlere yaptığı eziyetlerden, katliamlardan<br />

bıktım. Söylediğim isimlerin üretimlerinin<br />

yüzünden belki de gözümü kapadım, vicdanımı<br />

kandırdım. Ama olanlar ortada. Artık geçmişi<br />

irdelemeyip gelecek için umut beslemek kendimize<br />

yapacağımız en büyük hainlik. Geçmiş<br />

ancak hesaplaşılırsa geride kalır, üstüne bir<br />

örtü örtüp hiç birşey olmamış gibi yola devam<br />

ederseniz, yeni sömürülerin, katliamların<br />

yolunu açarsınız. Bu haftanın filmi Gerçeğin<br />

İki Yüzü kesinlikle bizler için yazılması ve<br />

düşünülmesi gereken bir coğrafyada geçiyor.<br />

Batı Afrika ülkesi Liberya her zaman<br />

katliamlarıyla hatırladığımız, çocuk askerlerin<br />

bile insanlara tecavüz ettiği vahşetle anılan bir<br />

ülke. Afrika’nın neredeyse bütünü aynı halde<br />

ama Liberya’nın bir özelliği var. Bu ülke Amerikan<br />

emperyalizminin yaratıcılıkta kendi sınırlarını aşıp<br />

eski kölelerini geri gönderdiği ve kurdurduğu bir<br />

cumhuriyet. ABD’de ekonomi tarımdan sanayiye<br />

geçince tarlalarda çalışan milyonlarca siyahi köleyi<br />

ne yapacağını bilmeyen Amerikalı teorisyenler<br />

bunları Afrika’da satın aldıkları topraklar üzerinde<br />

kuracakları bir ülkeye göndermeye karar verirler.<br />

Hıristiyan kilisesi de bunu destekler çünkü o güne<br />

kadar Batı Afrika’daki Hıristiyan propagandası istenilen<br />

etkiyi yaratmamıştır. Böylece dönüştürülmüş

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!