Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
<strong>Kimya</strong><br />
<strong>Dergisi</strong><br />
İNOVATİF<br />
<strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong><br />
YIL:5 SAYI:<strong>45</strong> NİSAN 2017<br />
ASBEST<br />
BERKO İLAÇ ŞİRKETİYLE<br />
RÖPORTAJ
KURALLARIMIZ<br />
1. <strong>İnovatif</strong> <strong>Kimya</strong> <strong>Dergisi</strong> yazılarını herhangi bir<br />
makalenizde veya yazınızda kullanmak için yazısını<br />
aldığınız kişiye mail atarak haber vermek, kullanmış<br />
olduğunuz yazıların kaynağını ise dergi olarak<br />
belirtmek durumundasınız.<br />
2. Dergide yazılan yazıların sorumluluğu birinci<br />
derece yazara aittir. Bu konu hakkında bir sorun<br />
yaşıyorsanız ilk olarak yazara ulaşmalısınız.<br />
3. Dergide yer alan bilgileri kullanarak başınıza<br />
gelebilecek felaketlerden ya da işlerden dergi<br />
sorumlu değildir.<br />
4. Dergide yazarların kullanmış olduğu resimlerde,<br />
yazılarda kesinlikle kaynak belirtilmek zorundadır.<br />
Aksi durum olduğu zaman bunu yazarın kendisine<br />
ulaşarak sormalısınız. Çünkü bize yazı gönderen<br />
yazarlarımızdan ricamız telif haklarına riayet<br />
ederek fotoğrafları dökümanlarına eklemeleri.<br />
Buradan çıkacak problemlerden doğrudan yazarlar<br />
sorumludur. Dergi sorumlu değildir.<br />
5. Dergide benim de yazım olsun diyen yazarlarımız<br />
var ise yazılarınız için Yavuz Selim KART ile<br />
konuşabilirsiniz. Dergi ile iletişim kurmak için ise<br />
iletisim@inovatifkimyadergisi.com adresine<br />
mail atabilirsiniz.<br />
6. Dergimizde yayınlanmasını istediğiniz yazıları<br />
info@inovatifkimyadergisi.com mail adresine<br />
göndermelisiniz. Bu mail adresine gönderdiğiniz<br />
yazılarda bir eksiklik var ise editör tarafından<br />
incelenecektir. Eksik kısımları var ise size geri<br />
dönüş yapılacaktır. Düzeltmeniz için tavsiyelerde<br />
bulunulacaktır. Lütfen geri dönüş yapılınca bunu<br />
kendinizi küçümsemek olarak görmeyin. Amaç<br />
daha güzel bir yazı ve daha güzel bir dergi.<br />
7. Tarafımıza çok yazı gelmediği takdirde her yazıyı<br />
yayımlamaya gayret edeceğiz lakin başkalarının<br />
yazılarını kendi yazmış gibi gönderenler, kaynaksız<br />
yazı gönderenler, çok kısa yazı göndenlerin<br />
yazılarını maalesef yayımlamayacağız.<br />
8. Dergide dini ve siyasi içerikli yazılar yayımlanmaz.<br />
Herhangi bir dini grubu temsil eden ya da herhangi<br />
bir siyasi grubu temsil eden söz ve kelimeler<br />
yazınızda olursa dergi o kısımları değiştirmeniz<br />
konusunda sizi uyarır. Değiştirmezseniz dergi<br />
yayımlamama hakkını ya da yazının o kısmını<br />
değiştirme hakkını elinde tutar. Bu konuda son söz<br />
dergi yöneticisine aittir.<br />
9. Bu dergide kimya ilmi üzerine okuyan, kimya<br />
ilmine meraklı, kimya ilmi ile ilgili araştırma<br />
yapmayı seven herkes yazabilir.<br />
10. Dergi ekibimiz gönüllü kişilerden oluşmuştur.<br />
Bu dergi ilk kurulduğu zamandan beri böyledir.<br />
Dergi ekibinde olan herkes bu kuralı kabul etmiş<br />
sayılır. Gelen kişilere en başta bu kural söylenir.<br />
Görevini yapmayan, dergide anlaşmazlık çıkaran,<br />
huzur bozan, dergi yöneticisini dinlemeyen kişiler<br />
ekipten çıkarılır.<br />
11. Dergi tasarım ve yönetiminden sorumlu kişi<br />
buraya ek maddeler koyup değiştirme yetkisine<br />
sahiptir.<br />
12. Dergiyi okuyanlar ve dergi ekibi bu kuralları<br />
kabul etmiş sayılırlar.<br />
SOSYAL MEDYA<br />
http://www.inovatifkimyadergisi.com<br />
https://www.facebook.com/Inovatif<strong>Kimya</strong><strong>Dergisi</strong><br />
https://twitter.com/Inovatif<strong>Kimya</strong><br />
https://instagram.com/inovatifkimyadergisi<br />
http://inovatifkimyadergisi-blog.blogspot.com.tr<br />
https://www.youtube.com/channel/UCmIkYbQtd8LtCP6GVL0tVGQ<br />
https://plus.google.com/+Inovatifkimyadergisi<br />
https://www.linkedin.com/profile/view?id=AAIAABHWzAYBk8n_O2Xp0LJgn9bB-aLM6w0-3pw
Ekibimiz<br />
YAVUZ SELİM KART<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
KURUCU-YÖNETİCİ<br />
PELİN TANTOĞLU<br />
KİMYAGER<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
EBRU APAYDIN<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
TUĞBA NUR AKBABA<br />
KİMYAGER<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
GÜLŞAH TİRENG<br />
KİMYA TEKNİKERİ<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
PEMBE ÖZÇAKMAK<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
ZEHRA ORUÇ<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
SÜREYYA HELİN AKTURAN<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
DERYA İNCELİ<br />
KİMYAGER<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
TARIK BERCAN SARI<br />
KİMYA VE BİYOLOJİ MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
ÖZLEM ÖZDEN<br />
KİMYAGER<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
HATİLE MOUMİNTSA<br />
KİMYA<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
GİZEM AYVERDİ<br />
KİMYAGER<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
ASLIHAN YILDIZ<br />
KİMYA TEKNİKERİ<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
BEGÜM MENEVŞE<br />
KİMYAGER<br />
INSTAGRAM EDİTÖRÜ<br />
CANAN KULA<br />
KİMYAGER<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
ELİF TUNA<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
AYŞENUR YAPRAK<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
DAMLA ÖZTÜRK<br />
KİMYAGER<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
DİLEK İNSEL<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
NİLAY ÇABUK<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
ÖZNUR ÇALIŞKAN<br />
KİMYA VE SÜREÇ MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
SİZ DE EKİBİMİZE KATILIN
Ekibimiz<br />
AHMET ÜĞE<br />
KİMYAGER<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
CANAN AYVAT<br />
BİYOLOG<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
ECE ÖZTEN<br />
KİMYAGER<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
ESRA BARUT<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
KARDEN KANIKLI<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
MERVE ÇÖPLÜ<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
RÜYA ATLIBATUR<br />
KİMYAGER<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
SERVET ERDEM<br />
KİMYAGER<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
GİZEM KARABACAK<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
SİNAN YENER<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
DAMLA TURA<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
EFRAİM KAPLAN<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
FATMA GÖKÇE AKİKOL<br />
KİMYAGER<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
ZEYNEP GÜVEN<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
ORHUN KARAKUŞ<br />
BİYOLOG<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
SILA SÖZMEN<br />
KİMYAGER<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
BAŞAK KUBİLAY<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ÇEVİRİ EDİTÖRÜ<br />
ÖZGENUR GERİDÖNMEZ<br />
ECZACI<br />
FACEBOOK EDİTÖRÜ<br />
SİZ DE EKİBİMİZE KATILIN
EDİTÖRDEN<br />
<strong>45</strong>. <strong>Sayı</strong>dan Herkese Merhaba,<br />
Bize olan ilgi ve alakanız için çok teşekkür ediyoruz.<br />
Bu ay e-dergimizde birbirinden ilginç konular yer almakta ayrıca<br />
Berko İlaç şirketiyle ilgi çekici bir röportaj da gerçekleştirdik.<br />
Kendilerine bu güzel röportaj için çok teşekkür ediyoruz.<br />
Bize her zaman kimya sektörü ya da kimya ile ilgili bir konuda<br />
yazıp gönderebilirsiniz.<br />
İyi okumalar dileriz<br />
YAVUZ SELİM KART
REKLAM<br />
İÇİN<br />
iletisim@inovatifkimyadergisi.com<br />
BİNLERCE KİŞİNİN OKUDUĞU DERGİMİZE<br />
ONBİNLERCE KİŞİNİN ZİYARET ETTİĞİ WEB SİTEMİZE<br />
REKLAM VERİN<br />
BİNLERCE KİŞİYE ULAŞIN
ANTİDEPRESAN İLAÇLAR 9<br />
SLİME NASIL YAPILIR?<br />
11<br />
İÇİNDEKİLER<br />
KİMYA DERSİ DAHA CAZİP<br />
OLACAK<br />
BİYODİZEL( METİL ESTER )<br />
KİMYADAN 2 AYDA 2 MİLYAR<br />
589 MİLYON DOLARLIK 18<br />
İHRACAT<br />
İLAÇLARIN METABOLİZMİ ve<br />
KİMYASAL YAPI DEĞİŞİMİ 20<br />
GÜNEŞ ENERJİSİYLE KARBON<br />
ÇEVRİMİ YAPAN MOLEKÜL GELİŞTİRİLDİ<br />
23<br />
METALİN YERİNİ KOMPOZİT<br />
ALACAK<br />
24<br />
26<br />
39<br />
14<br />
13<br />
YAN ETKİSİ OLMAYAN AĞRI KESİCİ<br />
GELİŞTİRİLDİ<br />
ASBEST<br />
KARBONDİOKSİTİ YAKITA<br />
DÖNÜŞTÜREN BENZERSİZ<br />
KATALİZÖRLER<br />
YANMAYAN KUMAŞ PROJESİ<br />
TAMAMLANDI<br />
AYIN RÖPORTAJI<br />
32<br />
MUTLULUĞUN KİMYASI<br />
28<br />
30<br />
ÇELİĞİN 5 KATI KADAR DAYANIKLI<br />
HİDROJEL GELİŞTİRİLDİ<br />
KEÇİBOYNUZU ARAŞTIRMALARIYLA<br />
HARVARD’DAN DAVET ALDILAR<br />
17<br />
41<br />
42<br />
ZEOLİTLER VE KULLANIM<br />
ALANLARI<br />
43
KANADA’DA PEMBE AKAN<br />
ŞEHİR SUYUNUN SEBEBİ<br />
POTASYUM PERMANGANAT<br />
46<br />
İÇİNDEKİLER<br />
KİMYA ÖĞRETMENİ İLE<br />
ÖĞRENCİLERİNİN ‘KOLON<br />
KANSERİ HÜCRELERİ’ PROJESİNE<br />
YURT DIŞINDAN DAVET<br />
SODYUM BENZOAT E211<br />
48<br />
GÜNEŞ IŞIĞIYLA ATIK SU ARITIMI<br />
BOR MADENİNDEN ‘PAS<br />
ÖNLEYİCİ ÇÖZELTİ’ GELİŞTİRİLDİ<br />
47<br />
50<br />
51
GAMZE TAŞ<br />
KİMYAGER<br />
KIRKLARELİ ÜNİVERSİTESİ<br />
YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ<br />
gamzetas93@hotmail.com<br />
ANTİDEPRESAN<br />
İLAÇLAR<br />
Tıbbi farmasötik ürün yani ilaçlar, insanlarda<br />
hastalıklardan korunma, tanı, tedavi veya<br />
bir fonksiyonun düzeltilmesi amacıyla<br />
kullanılan, genellikle bir veya birden fazla yardımcı<br />
madde ile formüle edilmiş etkin madde veya<br />
maddeleri içeren dozaj şeklidir. Başka bir deyişle<br />
vücutta enzimatik olarak ya da salt kimyasal<br />
reaksiyonlar ile farklı biçimlerde değişime uğrayan<br />
kimyasal maddelerdir de diyebiliriz. İlaçlar, insan<br />
sağlığını korumak ve yaşam kalitesini yükselterek<br />
sağlıklı bir toplumsal yaşam oluşturmak amacı<br />
ile kullanılırlar. İnsanların yaşam kalitesini<br />
yükseltmek demişken bu ilaç türlerinden biri de<br />
antidepresan ilaçlardır. Distimi ya da depresyon<br />
gibi rahatsızlıkları tedavi etmek amacıyla kullanılan<br />
ilaçlara antidepresan ilaçlar adı verilmektedir.<br />
1950’li yılların başlarında iken klorpromazinin<br />
psikotik hastaların tedavi edilmesinde etkili olduğu<br />
görüldüğünde iminodibenzillerin farmakolojik<br />
özellikleri yeniden araştırılmış ve böylece imiprapin<br />
potansiyel doğrultuda bir antipsikotik olarak<br />
geliştirilmiştir. Bu ilacın şizofrenik hastalar üzerinde<br />
büyük bir etkisinin olduğu gözlemlenmiştir. Yapılan<br />
birçok çalışma sonucunda da imipraminin çok<br />
güçlü bir antidepresan olduğu kanıtlanmıştır.[1]<br />
Depresyona giren hastalarda depresif bozuklukların<br />
nedeni pek bilinmemekle birlikte yapılan deneysel<br />
çalışmalarda çevrenin, genetik ve immünolojik<br />
faktörlerin karmaşık etkileşimlerinin etken olduğu<br />
açıklanmıştır.[2] OECD’nin ‘Antidepresan Raporu’na<br />
göre en fazla antidepresan kullanan ülkenin İzlanda<br />
olduğunu ve bunu Avustralya, Portekiz, Kanada gibi<br />
ülkelerin takip ettiğini açıklamışlardır. Türkiye’de<br />
antidepresan ilaç kullanımı diğer ülkelere göre daha<br />
düşük oranlardadır.<br />
9
Antidepresanların trisiklik antidepresanlar, nontrisiklik<br />
antidepresanlar,MAO inhibitörleri ve<br />
lityum karbonatları gibi çeşitleri vardır. Trisiklik<br />
antidepresanlar kimyasal yapılarında üç halkaya<br />
sahip olduklarından dolayı kullanımdan iki veya<br />
üç hafta sonra hastada tedaviye yanıt alabilme<br />
özelliği fazladır. Bu antidepresanların bir diğer<br />
özelliği ise analjezik bir etkiye sahip olmalarıdır<br />
ve bunlar amitriptilin ve klomipramin’dir. MAO<br />
inhibitörleri dediğimiz monoamin oksidaz<br />
inhibitörleri genel olarak aşırı uyuma ve yemek<br />
yeme, sıkıntı, sinirlilik ve sosyal fobi gibi<br />
durumlarda tedavi amacıyla verilen antidepresan<br />
ilaç sınıfındandır. MAO inhibitörleri, trisiklik<br />
antidepresanların inaktivasyonunu yapan enzimleri<br />
inhibe ettiklerinden dolayı bu iki ilaç türünün bir<br />
arada kullanılması pek uygun görülmemektedir.<br />
MAO tedavisinden sonra trisiklik ilaçlara geçilmek<br />
istendiğinde en az iki hafta gibi bir süre beklenilmesi<br />
gerekmektedir. Lityum karbonat dediğimiz bir<br />
diğer tür ise genelde bipolar bozukluk ve depresyon<br />
tedavisinde kullanılmaktadır. Bu ilacın sinir<br />
hücrelerindeki etkilerinden dolayı sakinleştirici<br />
özelliği de bulunmaktadır. Özellikle bu ilaç<br />
kullanılırken vücuttaki vitamini de emdiğinden<br />
dolayı vitamin desteği alınması gerekmektedir.<br />
Antidepresan ilaçların kullanım tedavisi uygun<br />
zamanda ve uygun dozda hastaya verilip<br />
uygulanmaktadır. Çoğu antidepresan ilaçların<br />
etkisi gecikebilmektedir. Yaklaşık olarak hasta iki<br />
veya üç hafta boyunca gözlemlenir ve hiçbir etki<br />
görülmemesi durumunda ilaçların tatmin edici<br />
olmadığı kanısına varılmaktadır. Farklı bir ilaç<br />
yöntemi uygulanır ve yaklaşık altı ay boyunca<br />
bu şekilde devam edilmektedir. Bu dönemde ilaç<br />
dozunun azaltılması pek uygun değildir fakat dört<br />
ay sonra ilacın dozunda değişiklik yapılabilir ya da<br />
ilaç alımı kesilebilir. Bu süre içerisinde hastalığın<br />
ataklarının tekrarlama olasılığı oldukça fazladır .<br />
Birçok antidepresan ilacın tedavi düzeyleri tespit<br />
edilmiş olup tedavi sürecinde toksik düzeyler<br />
için kan düzeyinin önemi oldukça fazladır. İlaç<br />
tedavisinin sonunda hastaların yaklaşık olarak<br />
1/3ünün iyileştiği gözlemlenmiştir. Antidepresan<br />
ilaçların en önemli özelliği bu tür ilaçlar doktor<br />
tarafından bıraktırılmak istendiğinde ilaçlar birden<br />
değil yavaş yavaş bıraktırılarak (dozu düşürülerek)<br />
tedavi sonlandırılmaktadır.<br />
alımlarda bile bulantı, kusma, akne oluşumu ve<br />
tremor dediğimiz irade dışı titremelere de yol<br />
açmaktadır. Gebelerde embriyoda çeşitli anomaliler<br />
ortaya çıkaran toksik madde diye adlandırdığımız<br />
teratojen, kronik kullanımlarda ortaya çıkmakta<br />
ve hastayı olumsuz yönde etkilemektedir. Bunun<br />
yanında ABD’de yapılan araştırmalar sonucunda<br />
antidepresan ilaç kullanan kadınların doğurganlık<br />
özelliğinin diğer kadınlara oranla daha düşük<br />
olduğu gözlemlenmiştir.[3] Kronik kullanımlarda<br />
böbreklerde işlev bozukluğu, intihar eğilimi<br />
gösterme, diyare, aşırı terleme ve dehidratasyon<br />
görülmektedir. Bu durumlarla karşılaşıldığında<br />
dozun azaltılması ya da ilacın doktor kontrolünde<br />
tamamen kesilmesi gerekmektedir.<br />
Kaynaklar :<br />
[1]. A. Duran, “ANTİ DEPRESSAN İLAÇLAR /Prof.<br />
Dr.Alaattin DURAN.”<br />
[2]. The role of macrophages in anti-inflammatory<br />
activity of antidepressant drugs /Katarzyna Nazimek<br />
Spencer Strobel Paweł,Bryniarski Michael Kozlowski<br />
Iwona Filipczak-Bryniarska ,Krzysztof Bryniarski<br />
[3]. The Effect of Antidepressants on Fertility Ms.<br />
Marianne M. Casilla-Lennon, BS, Dr. Samantha<br />
Meltzer-Brody, MD, Dr. Anne Z. Steiner, MD, MPH<br />
Bu ilaçların insan vücuduna yararları olduğu<br />
kadar zararları da vardır. Düşük konsantrasyonlu<br />
10
Haber<br />
Yabancı<br />
SLİME NASIL YAPILIR?<br />
Bugünlerin yeni çılgınlığı ev yapımı akışkan bir<br />
madde olan ‘Slime’ın arkasındaki bilim<br />
Slime, non-Newton (Newton olmayan) bir sıvıdır.<br />
Yani, Newton’un viskozite yasasını göz ardı<br />
eden, belirli koşullar altında akan ama çabucak<br />
sıkıştırıldığında katılaşan bir maddedir. En yaygın<br />
olarak bilinen non-Newton sıvı muhallebidir, ancak<br />
1970’lerde oyuncak üreticileri, kimya endüstrisi<br />
tarafından üretilen non-Newton polimerlerin<br />
çarpıcı özelliklerini keşfettiler. Bu madde, ilgi çekici<br />
bir TV reklamı ve Hayalet Avcıları gibi filmlerin<br />
popülerliği sayesinde Mattel tarafından ‘Slime’ olarak<br />
pazarlandı.<br />
Slime, çöp tenekesi şeklindeki plastik kaplarda<br />
satıldı ve genellikle koyu yeşil renkli oldu. Önceleri,<br />
polisakarit zincirlerini birbirine bağlamak için<br />
kullanılan çapraz bağlama maddesi sodyum<br />
tetraborat (boraks) bir polisakarit olan guar<br />
sakızından elde edilmiştir.<br />
Diğer üreticiler kısa sürede eşit derecede akışkan ama<br />
biraz farklı özelliklere sahip kendi versiyonlarını,<br />
guar sakızı yerine polivinil asetat (genellikle ABD’de<br />
Elmer tutkalı olarak adlandırılan PVA tutkalı)<br />
kullanarak oluşturdular, ancak yine de polimer<br />
çubuklarının çapraz bağlanması için boraks<br />
kullanıyorlardı.<br />
Ev yapımı slime yapmak için<br />
ortaya çıkan bu yeni heyecan<br />
niye?<br />
Son zamanlarda, çocuklar bu akışkan maddenin<br />
cazibesine kapılıyor ve pek çoğu, mevcut<br />
malzemelerinden: PVA tutkalı, musluk suyu, gıda<br />
boyası ve boraks gibi her evde bulunan malzemelerle<br />
kendi slime’larını hazırlıyorlar ve en güzel slime’ı<br />
yapmak ve sosyal medya sitelerinde fotoğrafını<br />
paylaşmak için yarışıyorlar. Çocuklar, ‘galaksi parıltılı<br />
slime’, ‘pofuduk slime’ ve hatta ‘unicorn slime’<br />
gibi şeyleri yapmak için bütün stokları satın aldığı<br />
için, okul mağazaları ve kırtasiye mağazaları PVA<br />
yapıştırıcısı bulunamadığını söylüyorlar.<br />
Boraks, cilde ve gözlerle temasında zararlı olabileceği<br />
tehlikesi nedeniyle endişe uyandırıyor. Hâlbuki<br />
hepimizin beyaz bir toz olarak hatırladığı boraksı<br />
on yıllardır özellikle çamaşırlarda zor lekelerden<br />
kurtulmak için mükemmel bir araç olarak güvenle<br />
kullanıyorduk. Boraksın çamaşır yıkama günü ortaya<br />
çıkan tartışmasız ünü zeolitler, kenetleme maddeleri<br />
ve enzimler tarafından gasp edilmesine rağmen, hala<br />
bazı çamaşır yıkama ürünleri ve diş beyazlatıcıları da<br />
dâhil olmak üzere diğer ürünlerde kullanılır.<br />
Boraks tehlikeli midir?<br />
Boraks zehirlidir, ancak küçük miktarlardaki riski<br />
düşüktür. Farelerdeki LD50 değeri (o anda %<br />
11
50’sini öldüren miktar) 2,66 g/kg. Bu nedenle, 40 kg<br />
ağırlığındaki bir çocuğun ciddi risk altında olması<br />
için yaklaşık 100 g boraks yutması gerekmektedir.<br />
ABD Çevre Koruma Ajansı (EPA) cilde aşırı<br />
maruz kalma veya boraks tozunu teneffüs<br />
etmenin sağlık için ciddi bir risk oluşturduğunu<br />
düşünmemektedir. 2006 yılında, EPA boraks ile ilgili<br />
1946 tarihli bildirisini revize etti ve boraksı güvenli<br />
olarak ilan etti. Aslında, bazı ülkelerde boraks<br />
asitliği düzenleyen bir gıda katkı maddesi olarak<br />
kullanılmaktadır.<br />
Yani bu boraks bazlı slime<br />
yapmanın güvenli olduğu<br />
anlamına mı geliyor?<br />
Evet, doğru güvenlik önlemleri ve denetimleri ile<br />
boraks bazlı slime güvenlidir. Bununla birlikte,<br />
boraks tozunu solumak öksürüğe neden olabilir ve<br />
boğaz ağrısı oluşturabilir ve ayrıca ciltte ve gözlerde<br />
ağrılı bir iltihaba sebebiyet verebilir. Uluslararası<br />
<strong>Kimya</strong>sal Güvenlik Kartında (0567), boraksın gıda<br />
gibi yenilmesinin bulantı, kusma, ishal, baş ağrısı,<br />
zayıflık, uyuşukluk ve hatta halüsinasyonlara yol<br />
açabileceği bildirilmektedir.<br />
Endişeleriniz varsa, iyi haber şu ki, oyun amaçlı<br />
kullanılabilecek slime yapmak için birkaç tane daha<br />
güvenli bileşen bulunmaktadır.<br />
Boraks olmadan slime nasıl<br />
yapılır?<br />
Bunun için çeşitli tarifler var. Bazıları, mısır<br />
ununu (ABD’de mısır nişastası) veya boraks yerine<br />
bebek pudrası kullanmayı, daha sonra bunu PVA<br />
yapıştırıcısı, renklendirici ajanlar ve parlak tozlar<br />
ile karıştırmayı öneriyor. Bu yeni maddelerden her<br />
biri, borakslı slime maddesine benzer özelliklere ve<br />
akışkanlığa sahip olan aynı slime maddesini elde<br />
etmenizi sağlayacaktır.<br />
Mısır ununu su ile karıştırmak çok eğlencelidir. Mısır<br />
unu ve suyunu eşit miktarda eklemek istersiniz,<br />
ancak slime’ınızı daha kalın veya daha ince elde<br />
etmek için miktarları değiştirmeniz gerekecektir.<br />
12
Yerli<br />
Haber<br />
KİMYA DERSİ DAHA CAZİP OLACAK<br />
Çanakkale’nin Biga İlçesinde Erasmus+KA 219<br />
programı kapsamında Avrupa Birliği Bakanlığı AB<br />
Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi başkanlığı<br />
tarafından finanse edilen “Make the Chemistry Sexy<br />
Ma.t.che.s” adlı projesinin ikinci toplantısı yapıldı.<br />
Biga Mehmet Akif Ersoy Anadolu Lisesi Müdürü<br />
Fikret Can proje ile kimya dersini öğrencilerin<br />
gözünde cazip hale getirip, öğrencileri bilimsel<br />
çalışmalara özendirmeyi amaçladıklarını söyledi.<br />
Can yaptığı açıklamada: “Proje ekibimiz,<br />
okulumuzla birlikte Polonya, Yunanistan, İspanya<br />
ve Almanya’dan katılan okullar ile toplamda 5<br />
okuldan oluşmaktadır.2016 yılında başlayan<br />
projemiz, 2018 Haziran ayına kadar sürecektir.<br />
Okulumuzda yapılan veli toplantısı ile misafir<br />
öğrenci ve öğretmenlerimiz Çanakkale ve Bursa’yı<br />
da görme şansına sahip olacaklar. Bursa’da Nilüfer<br />
Belediyesinin organize ettiği ebru çalışmasına<br />
katılacaklardır. Hareketlilik tamamlandıktan<br />
sonra okulumuz öğretmen ve öğrencileri<br />
sırasıyla Polonya-Bydgoszcz, Yunanistan-<br />
Selanik ve İspanya-Sevilla hareketliliğini<br />
gerçekleştireceklerdir” dedi.<br />
13
ANIL YASİN AKDOĞAN<br />
KİMYA TEKNİKERİ<br />
BALIKESİR ÜNİVERSİTESİ<br />
MEZUN<br />
anil_yasin_akdogan@hotmail.com<br />
BİYODİZEL<br />
( METİL ESTER )<br />
Biyodizel, organik yağların baz ve alkolle<br />
karıştırılarak dizel yakıta çevirilmesi sonucu<br />
elde edilen tüm dizel motorlarda çalışabilen<br />
bir yakıttır. İlk olarak 1900 lü yıllarda Rudolf Diesel<br />
yer fıstığı yağıyla dizel motoru Dünya Fuarında<br />
çalıştırmış böylece sebze yağlarının yakıt olarak<br />
kullanılabileceğini göstermiştir. Ancak petrolün<br />
daha revaçta olması sebeyile ilgi görmemiştir.Ancak<br />
1970 lere gelindiğinde petrol sıkıntısı nedeniyle<br />
alternatif enerji kaynakları aranmıştır.Biyodizel ismi<br />
ilk olarak 1992 yılında Amerika Ulusal SoyDiesel<br />
Geliştirme Kuruluşu tarafından kullanılmıştır.<br />
Kolza (kanola), ayçiçek, soya, aspir gibi yağlı tohum<br />
bitkilerinden elde edilen yağların veya hayvansal<br />
yağların bir katalizör eşliğinde kısa zincirli bir alkol<br />
ile (metanol veya etanol ) reaksiyonu sonucunda<br />
açığa çıkan ve yakıt olarak kullanılan bir üründür.<br />
Biyodizel gliserinin yağ veya bitkisel yağdan<br />
ayrıldığı transesterleşme adı verilen bir kimyasal<br />
süreçle elde edilir. Bu işlem sonucunda geriye iki<br />
ürün kalır metil esterler (biyodizelin kimyasal adı)<br />
ve gliserin (genellikle sabun ve diğer ürünlerde<br />
kullanılmak üzere satılan değerli bir yan ürün)<br />
14
Şekil 1 : Biyodizel Üretim Şeması<br />
Biyodizel modifiye edilmemiş tüm dizel motorlarda<br />
çalışır. Diğer alternatif yakıtlarda çalısanlar<br />
için motoru dönüştürmeye gerek yoktur. Dizel<br />
motor biyodizelle çalışabilir, çünkü havanın önce<br />
sıkıştırıldığı, sonra da yakıtın ultra-sıcak, ultrabasınçlı<br />
yanma bölümüne püskürtüldüğü sıkıştırma<br />
ile başlatma ilkelerine göre çalışır. Yakıt/hava<br />
karışımını ateşlemek için bir kıvılcım kullanan<br />
benzinli motorların tersine dizel motorlarda sıcak<br />
havayı ateşlemek çin yakıt kullanılır. Bu basit<br />
işlem sayesinde de dizel motorlar kalın yakıtlarda<br />
çalışabilir. Biyodizel kimyasal olarak dizel yakıtlara<br />
benzediği için herhangi bir dizel aracın yakıt<br />
deposuna doğrudan biyodizel katabilirsiniz. Bir<br />
taşıt yakıtı olarak biyodizel kullanmanın birçok<br />
avantajları vardır. Biyodizelde daha az emisyon<br />
bulunur, dışa bağımlı olmadan kendi ülke kaynakları<br />
ile üretilebilir, motorun performansını etkilemez<br />
ve bitkilerden elde edilir. Bitkiler güneş enerjisi ile<br />
büyüdüğü için biyodizel güneş enerjili sıvı yakıtlar<br />
olarak tanımlanabilir.<br />
Biyodizel, araçlarda, ısınmada, havacılık sanayinde<br />
kullanılan bir üründür.Britanya'lı işadamı Richard<br />
Branson Virgin Voyager isimli treni üretti ve<br />
bu dünya'nın ilk biyodizel ile çalışan treni oldu.<br />
Havacılık sahasındaki ilk biyoyakıtlı uçuş ise 23<br />
Şubat 2008 tarihinde Boeing - Virgin Atlantic<br />
Havayolu - General Electric işbirliği tarafından<br />
gerçekleştirilmiştir. 4 motorlu Boeing 747-400′ün<br />
tek motoruna %20 oranında hindistan cevizi<br />
ve babassu bitkisinden elde edilmiş biyoyakıt<br />
eklenmiştir. Uçuş başarılı olmuştur.<br />
Biyodizel orta uzunlukta C16-C18 yağ asidi<br />
zincirlerini içeren metil veya etil ester tipi bir<br />
yakıttır.Biyodizel verim olarak mazota yakın ve<br />
motor performansı olarak eşdeğerdir. Zehirli atıklar<br />
içermez,şeker gibi doğada hızlı çözünür ve nitrojen<br />
tutma özelliği sayesinde fertilize ihtiyacını azaltır.<br />
Ozon tabakasına olan olumsuz etkiler diğer yakıta<br />
göre %50 azdır.Biyodizeli oluşturan C16-C18 metil<br />
esterleri doğada kolayca ve hızla parçalanarak<br />
bozunur, 10,000 mg/l'ye kadar herhangi bir olumsuz<br />
mikrobiyolojik etki göstermezler. Suya bırakıldığında<br />
biyodizelin 28 günde %95'i, motorinin ise %40'ı<br />
bozunabilmektedir. Biyodizelin doğada bozunabilme<br />
özelliği dekstroza (şeker) benzemektedir.<br />
15
Avantajları<br />
• Benzin ve Dizelin cok pahalı oldugu ülkelerde<br />
örneğin Türkiye gibi alternatif yakıt olarak<br />
kullanılarak rekabetin arttırılması ve akaryakıt<br />
fiyatlarında düşüş saglamasında büyük rol oynaması.<br />
• Petrol dizelin depolanma koşullarında<br />
depolanabilir.<br />
• Küçük işletmelerde lokal olarak üretimi<br />
mümkündür.<br />
• Biyodizel, petrol dizeline oranla daha iyi bir<br />
yağlayıcı olduğundan motorun ömrünü uzatır.<br />
• Biyodizel, taşınması ve depolanması güvenli bir<br />
yakıttır. Ayrıca yüksek alevlenme noktasına (149 °C)<br />
sahiptir. Bu diğer petrol dizeli için 125 °C'dir.<br />
• Yanmamış hidrokarbon oranı, petrol dizeline<br />
göre %90, kanserojen etkisi olan aromatik<br />
hidrokarbonlara göre ise %75 - %90 oranında daha<br />
azdır.<br />
• Üretimin tamamıyla yerli olabilmesi sebebiyle ithal<br />
bağımlılığı ortadan kaldırır.<br />
• Kanola ve soya tarımına önem verilmesiyle tarım<br />
üreticisi bir yandan kendi ihtiyacı olan ucuz dizel<br />
yakıtı üretirken öte yandan artan üretim gücü ve<br />
kapasitesiyle ekonomiye katkı sağlar.<br />
Kaynaklar :<br />
• http://www.bilgiustam.com/biyodizelbiodiesel-nedir-nasil-calisir/<br />
• https://tr.wikipedia.org/wiki/Biyodizel#.C3.9Cretimi<br />
• http://www.savunmasanayi.net/biyoyakit-bir-sans/biyoyakit-bir-sans/<br />
16
Haber<br />
Yabancı<br />
YAN ETKİSİ OLMAYAN AĞRI KESİCİ<br />
GELİŞTİRİLDİ<br />
Henüz test aşamasında olan yeni ilacın, opioid<br />
türevi ağrı kesicilerin aksine tehlikeli yan etkileri<br />
olmayacak.<br />
Alman bilim adamları, tehlikeli yan etkilere sahip<br />
morfin benzeri opioid türevi ağrı kesicilere alternatif<br />
yeni bir ilaç geliştirmeyi başardı.<br />
Sonuçları “Science” dergisinde yayımlanan<br />
araştırmaya göre, Berlin Charite Üniversite<br />
Hastanesinden bilim adamları tarafından bulunan<br />
yöntemle üretilecek ağrı kesicilerin, sağlam dokular<br />
üzerinde herhangi tahrip edici etkisi olmayacak.<br />
Bilgisayarlı simülasyon yöntemiyle ağrı kesicilerin,<br />
sinir sisteminde bağlandığı opioid reseptörleri<br />
üzerindeki etkileşimlerini inceleyen araştırmacılar,<br />
hayvanlar üzerinde denenen yeni yöntemin<br />
hasarlı hücrelerde önemli ölçüde ağrı giderici etki<br />
gösterdiği halde sağlam dokulara herhangi bir zarar<br />
vermediğini ortaya koydu.<br />
Çalışmanın öncülerinden Dr. Viola Spahn ve Dr.<br />
Giovanna Del Vecchio, opioidlerin aksine yeni<br />
NFEPP tipi ağrı kesicilerin yalnızca asitli ortamda<br />
aktif hale geldiğini aktararak “Bu özellik, ağrı<br />
kesici etkinin yalnızca yaralı dokularla sınırlı<br />
kalmasını sağlıyor. Böylece, opioidlerin vücutta yol<br />
açabileceği solunum sorunları, uyuşukluk, kabızlık<br />
ve bağımlılık risklerini ortadan kaldırıyor.”<br />
açıklamasında bulundu.<br />
Araştırmacılara göre, buluş, yalnızca ağrı kesicilerle<br />
sınırlı kalmayıp farklı ilaçların sahip olduğu yan<br />
etkileri ortadan kaldırmak için yeni çalışmaların<br />
önünü açabilecek.<br />
Araştırmacılar, morfin benzeri yeni moleküllerin,<br />
genellikle cerrahi girişim sonrası doku<br />
iltihaplanmaları, sinir hasarları, eklem ağrıları ve<br />
kanser kaynaklı dayanılmaz ağrılarda kullanılan<br />
opioid türevi ilaçların tehlikeli yan etkilerini<br />
göstermeden aynı ağrı giderici etkiyi üretmesinin<br />
önemli bir gelişme olduğuna dikkati çekti.<br />
17
Yerli<br />
Haber<br />
KİMYADAN 2 AYDA 2 MİLYAR 589<br />
MİLYON DOLARLIK İHRACAT<br />
<strong>Kimya</strong> sektörü yüksek ihracatla başladığı 2017<br />
yılının Şubat ayında da hız kesmedi. Değer bazında<br />
ihracatını en çok artıran ikinci sektör olan kimya,<br />
miktar bazında da artışını sürdürdü.<br />
<strong>Kimya</strong>dan 2 Ayda 2 Milyar 589<br />
Milyon Dolarlık İhracat<br />
<strong>Kimya</strong> sektörü yüksek ihracatla başladığı 2017<br />
yılının Şubat ayında da hız kesmedi. Değer bazında<br />
ihracatını en çok artıran ikinci sektör olan kimya,<br />
miktar bazında da artışını sürdürdü. İstanbul<br />
Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları<br />
Birliği (İKMİB) verilerine göre; Şubat ayında kimya<br />
ihracatı geçtiğimiz yılın aynı ayına göre miktarda<br />
yüzde 5,14 artışla 1 milyon 720 bin ton, değerde ise<br />
yüzde 18,56 yükselişle 1 milyar 352 milyon dolar<br />
olarak gerçekleşti. Ocak-Şubat aylarını kapsayan iki<br />
aylık dönemde ise kimya ihracatı miktarda yüzde<br />
14,70, değerde ise yüzde 20,91 arttı. Değer bazında<br />
ihracattaki artışta emtia fiyatlarındaki yükselme<br />
etkili oldu. Sektörün en önemli hedef pazarlarından<br />
ABD’ye yapılan ihracatın ise yeniden yükselişe<br />
geçmesi dikkat çekti.<br />
Türkiye sanayinin öncü sektörlerinden kimya,<br />
ihracatta yakaladığı artış ivmesini Şubat ayında da<br />
sürdürdü. Şubat ayında kimya ihracatı 2016 yılının<br />
aynı ayına göre miktarda yüzde 5,14 artışla 1 milyon<br />
720 bin tona, değerde ise yüzde 18,56 yükselişle 1<br />
milyar 352 milyon dolara ulaştı. Şubat ayı ihracatında<br />
Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, Singapur, Almanya,<br />
Irak, Yunanistan, İtalya, İran, ABD ve Suudi<br />
Arabistan ilk on ülke olarak sıralandı.<br />
<strong>Kimya</strong> sektörünün hedef pazarları arasında önemli<br />
bir yeri bulunan ABD’ye yapılan ihracatın yeniden<br />
yükselişe geçmesi Şubat ayının en dikkat çeken<br />
gelişmelerinden biri oldu. ABD’ye gerçekleştirilen<br />
ihracatta miktarda yüzde 384,79; değerde ise yüzde<br />
72,55 artış yaşandığı ve yeniden en çok ihracat<br />
yapılan ilk 10 ülke arasına girdiği görüldü.<br />
<strong>Kimya</strong>nın alt sektörlerinin Şubat ayında<br />
gerçekleştirdiği ihracat rakamlarına bakıldığında<br />
mineral yağlar ve ürünlerin yükselişine devam ettiği<br />
ve 407 milyon 780 bin dolarlık ihracatla liderliğini<br />
koruduğu görülüyor. Plastikler ve mamülleri 400<br />
milyon 215 bin dolarlık ihracatla ikinci sırada yer<br />
alırken üçüncülüğü 93 milyon 893 bin dolarla<br />
kauçuk ve kauçuk eşyalar üstlendi.<br />
Ocak-Şubat dönemini kapsayan ihracat rakamlarına<br />
bakıldığında ise kimya sektörünün ihracatı geride<br />
bıraktığımız yılın aynı dönemine göre miktarda<br />
18
yüzde 14,70 artışla 3 milyon 328 bin ton, değerde ise yüzde 20,91 yükselişle 2 milyar 589 milyon dolara ulaştı.<br />
<strong>Kimya</strong> sektörünün Ocak-Şubat döneminde en çok ihracat yaptığı ilk on ülke; Birleşik Arap Emirlikleri,<br />
Singapur, Almanya, Irak, Mısır, İtalya, İran, İspanya, Yunanistan ve Malta olarak sıralandı.<br />
Şubat ayı ihracat rakamlarını değerlendiren İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği<br />
(İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, “İhracatımızda yaşanan artışın Şubat ayında da devam<br />
etmesi tüm sanayicilerimizi sevindirdi ve hedeflerimize gerçekleştirme noktasında umut oldu. Bu yıl<br />
için yüzde 10’luk bir büyüme hedefliyoruz. Bu büyümeyi yakalamamız durumunda 2018 yılında çok<br />
daha olumlu gelişmeler yaşanacak. Rusya ve İsrail gibi sorun yaşadığımız iki ülke ile olan ilişkilerin<br />
pozitif seyretmesi ihracatımıza da olumlu yansımaya devam ediyor. Rusya’ya ihracatımız değerde yüzde<br />
18,87 artarken, İsrail’e ihracatımız ise yüzde 15,81 arttı. Her iki pazardan alacağımız payın önümüzdeki<br />
aylarda daha da artacağını düşünüyoruz. Şubat ayında en çok ihracat gerçekleştirdiğimiz ülkeler<br />
arasında Singapur’a yapılan ihracattaki artışlar dikkat çekiciydi. Singapur’a ihracatımız değerde yüzde<br />
256,54 arttı” dedi.<br />
Artan emtia fiyatlarının ihracata pozitif etki sağladığını belirten Murat Akyüz şunları söyledi; “İhracatta<br />
art arda yaşanan artışlar hepimiz için umut verici. Ancak sanayicilerimizi bir kez daha risklere karşı<br />
uyarmak istiyorum. 2017 yılında bütün sanayiciler finans kaynaklarını iyi belirlemeli. Finans kaynakları<br />
için gerek hükümet gerekse ihracatçı birlikleri olarak bizler önemli çalışmalar yürütüyoruz. Bu<br />
çalışmaların sonunda teminatlara bağlı kredi imkânlarını artırarak sanayicimizin yükünü hafifletmeyi<br />
hedefliyoruz."<br />
19
AHMET KÜÇÜKÇALIK<br />
KİMYAGER<br />
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ<br />
YÜKSEK LİSANS ÖĞRENCİSİ<br />
kucukcalik@itu.edu.tr<br />
İLAÇLARIN METABOLİZMİ ve<br />
KİMYASAL YAPI DEĞİŞİMİ<br />
İlaçların vücutta yıkımı, parçalanması bir başka<br />
deyişle metabolizmi özellikle iki bölgede<br />
gerçekleştirilmektedir; karaciğer ve böbrek.<br />
İlaçların kimyasal yapıları karaciğerde daha çok<br />
parçalanma ile olurken böbrekte ise süzülme şeklinde<br />
olmaktadır. Bu iki yöntem de, birlikte, bir ilacın<br />
vücuttan temizlenmesine (clearance = CL) yardımcı<br />
olmakta ve vücuttan atılmasına hizmet etmektedir.<br />
Böylece ilacın kandaki konsantrasyonu azalmakta,<br />
hastaya verilmiş olan dozu bu faktörlerle (CL)<br />
belirlenen bir sürede etkili olmaktadır.<br />
Biraz daha derinlemesine düşünecek olursak bir<br />
ilacın böbrekten daha kolay süzülebilmesi için daha<br />
büyük bir moleküler yapıya sahip olması gerekir.<br />
Böylece böbrek kanımızı ilaçtan daha kolay arıtarak<br />
ilacın süzülmesini gerçekleştirebilir.<br />
Faz 2 konjugasyonu (eklenmesi) de diyebileceğimiz<br />
bu moleküle yeni grupların katılmasıyla daha büyük<br />
moleküllerin oluşması ve polaritenin artmasıyla<br />
kan plazmasında yoğunlaşan ilaç molekülünün<br />
böbreklerden daha rahat temizlenmesi işlemleri dört<br />
başlık altında kümelendirilebilir.<br />
1) Asetilleme (acetylation)<br />
2) Sülfonlama (sulfonization)<br />
3) Glukuronlama (glucuronidation)<br />
4) Glutatiyon ile konjugasyon (Glutathionation)<br />
Şimdi bunlara konjugasyon deniliyor çünkü bu<br />
yapılar moleküle eklenerek daha büyük, süzülmesi<br />
kolay ve polar yeni molekül elde edilebiliyor. Ancak<br />
tüm faz 2 reaksiyonlarında oluşan metabolitler,<br />
başlangıç molekülünü daha polar ve büyük yapmak<br />
için uğraşmayabilir. (not all) Bazıları da faz 1 sonucu<br />
oluşan metabolitlerdeki toksisiteyi (zehirlilik)<br />
gidermek amacında da olabilir.<br />
Örneğin anilin vücut için oldukça zehirli bir<br />
yapıdadır. Amino grubunun elektron verici<br />
özelliğinden ötürü benzen halkası oldukça elektron<br />
zengin yapıdadır. Bu da yükseltgenmeye (oxidation)<br />
elverişli olduğu ve orto – para aminofenol yapılarına<br />
döneceği anlamına geliyor. Çünkü elektronu<br />
20<br />
fazla; daha kolay vererek yükseltgenebilir. İşte<br />
bu yükseltgenme sonucu oluşan bu ürün faz 1<br />
metabolitidir. Çünkü faz 1 reaksiyonlarından olan<br />
oksidasyon işlemi sonucu oluşan metabolittir. Daha<br />
sonra bu faz 1 metaboliti, faz 2 işleminden olan<br />
glutatiyon ile reaksiyon verir (konjuge olur, eklenir).
Şimdi bu faz 1 metabolitleri fazlaca elektrofilik<br />
(eksi seven yani kendisi artı) yapılar yani aktif<br />
yapılar oldukları için, iyi bir nükleofil (artı seven<br />
yani kendisi eksi) olan glutatiyon ile etkileşerek<br />
aktivitesini kaybeder ve vücuda zararsız hale<br />
gelir. Ancak vücuttaki glutatiyon seviyesi<br />
belli bir miktardadır ki bu karaciğerde 5 mili<br />
molar mertebesindedir. Bu miktar bitince faz 1<br />
metabolitinin etkileşeceği glutatiyon kalmaz ve<br />
vücut için tehlikeli (toksik) olarak yani elektrofilik<br />
olarak (aktif) kalır. İşte bu yüzden anilin içeren<br />
ilaçların belirli doz seviyesinden sonrası vücut için<br />
zehirlidir denir. Glutatiyon ile konjuge olan molekül<br />
artık zehirli değildir, bu yüzden bazı moleküllerin<br />
detoxification (zehirinin giderilmesi) için Glutatiyon-<br />
SH kullanılır.<br />
Böylece bazı ilaçlardan karaciğeri koruyan<br />
glutatiyondur denilebilir. Ancak glutatiyonun<br />
karaciğerdeki konsantrasyonu 5 mM ile sınırlı<br />
olduğu için bundan fazla gerekecek olursa yani<br />
vücuda fazla doz ilaç alınıp, glutatiyon rezervi biterse<br />
o zaman karaciğer hasar görür.<br />
Not: Glutatiyonlar (G) bir tripeptitdir ve sistein<br />
(cysteine) kalıntısı içerir. Sistein ise tiyol kısmına<br />
(-SH) sahiptir. Tiyoller fazlaca nükleofildirler ve<br />
elektrofillerle reaksiyon veririler. Bu yüzden bu<br />
glutation G-SH olarak da gösterilebilir.<br />
Örneğin bir asetilleme reaksiyonu sonucunda oluşan<br />
metabolit aşağıdaki gibidir; Asetilleme reaksiyonu<br />
aromatik aminleri ve anilinleri etkiler:<br />
Bir ilaç molekülünün sülfonlanması sonucu oluşan metabolit aşağıdaki gibidir:<br />
21
Glukuronik asit glukozun oksidasyona uğramış<br />
halidir. Aynı şeker gibi glukuronik asit de vücutta çok<br />
iyi çözünür ve çok fazla polardır.<br />
Glukuronlama sonucu oluşan, büyük - polar -<br />
kolay süzülebilen faz 2 metaboliti aşağıdaki gibidir.<br />
Glukuronik asidin 6 numaralı karbonundan<br />
bağlandığı için Morfin-6-Glukuronid denilmektedir.<br />
22
Haber<br />
Yabancı<br />
GÜNEŞ ENERJİSİYLE<br />
KARBON ÇEVRİMİ YAPAN MOLEKÜL<br />
GELİŞTİRİLDİ<br />
Bilim adamları, güneş enerjisini kullanarak karbon<br />
çevrimi yapan bir molekül geliştirdi.<br />
ABD’nin Indiana Üniversitesinde Dr. Liang-shi<br />
Li önderliğindeki uluslararası araştırma ekibi,<br />
“nano-grafen” denilen kurşun kalem ucu olarak<br />
kullanılan grafit maddesinin nanometre ölçeğindeki<br />
bir versiyonunu, “bipiridin” metallerden yapılan<br />
dönüştürücü bileşkeye entegre ederek güneş enerjisi<br />
hücrelerine gerek olmadan karbon çevrimini<br />
gerçekleştirmeyi başardı.<br />
Bunun, karbon çevrimi için bugüne kadar geliştirilen<br />
en verimli yol olduğu, atmosferdeki karbon<br />
miktarının ve sera etkisinin azaltılması açısından da<br />
çığır açıcı nitelik taşıdığı vurgulandı.<br />
Araştırma bulguları Amerikan <strong>Kimya</strong> Cemiyeti<br />
yayını Journal of the American Chemical Society<br />
dergisinde yayımlandı.<br />
Yeni molekül, güneş enerjisini, depolayıcı<br />
hücrelere gerek olmadan kullanarak karbondioksiti<br />
karbonmonoksite çevirebiliyor.<br />
Karbon bazlı yakıtlardan enerji üretilmesiyle<br />
açığa çıkan karbondioksitin yeniden yakıta<br />
dönüştürülmesi için aynı miktarda enerji harcanması<br />
gerektiğini ifade eden araştırmacılar, yeni molekülün<br />
güneş enerjisini grafen üzerinde toplayıp tutması<br />
sayesinde, enerji depolayıcı ara unsurlara ihtiyaç<br />
duymadan dönüştürmenin yapılabileceğini kaydetti.<br />
23
Yerli<br />
Haber<br />
METALİN YERİNİ KOMPOZİT ALACAK<br />
Kompozit, çelikten 5-6 kat daha hafif, 7-8 kat<br />
daha kuvvetli ve ömrü çok uzun. Bugün yeni nesil<br />
uçaklarda kullanılan kompozit malzeme; yakında<br />
savunma sanayiden otomotive, hayatımızın her<br />
alanına girecek.<br />
Türkiye’nin en büyük tematik teknoparkı olan<br />
Teknopark İstanbul’da yer alan Kompozit<br />
Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi, havacılıktan<br />
otomotive pek çok sektörde dönüşüm yaratan,<br />
nanoteknolojiyle entegre edilmiş ileri kompozit<br />
malzeme teknolojileri alanında çalışıyor. Sabancı<br />
Üniversitesi Tümleştirilmiş Üretim Teknolojileri<br />
Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin kompozit<br />
alanındaki endüstriyel kolu olarak kurulan merkezde<br />
üretilen bu yeni malzeme, çelikten 5-6 kat daha<br />
hafif, 7-8 kat daha dayanıklı. Ömrü de sonsuz<br />
olabiliyor. O nedenle geleceğin malzemesi olarak<br />
tüm dünyada dikkat çekiyor. Bugün yeni uçakların<br />
büyük bölümünün gövdesi, kanatları bu malzemeden<br />
üretiliyor. İleride savunma sanayi, Otomobil, beyaz<br />
eşya başta olmak üzere hayatımızın her alanına<br />
girmesi bekleniyor.<br />
Sabancı Üniversitesi’nin Kompozit Teknolojileri<br />
Mükemmeliyet Merkezi, bu konuda Türkiye’de bir<br />
ilke imza atıyor. Endüstriyel naylon ve polyester iplik,<br />
lastik kord bezi alanlarında dünyanın önde gelen<br />
üreticilerinden biri olan Kordsa Global Termoset<br />
ve Termoplastik Prepreg Üretim Tesisleri’nin de<br />
içinde yer aldığı merkez, sanayi ve üniversiteyi tek<br />
çatı altında topluyor. 15 bin metrekare alana kurulu<br />
merkez için Sabancı Holding 30 milyon dolar yatırım<br />
yaptı; 2016 yılında da Kalkınma Bakanlığı 6 milyon<br />
dolar seviyesinde destekte bulundu.<br />
Yetişmiş eleman yok<br />
Kompozit Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi’nin<br />
(KTMM) Direktörü Doç. Dr. Mehmet Yıldız ile<br />
laboratuvarları gezdik. Yıldız’dan hem merkez hem<br />
de geleceğin ürünü olarak görülen kompozitin<br />
üretimiyle ilgili önemli bilgiler aldık. İşte o ziyaretten<br />
satır başları:<br />
– KTMM Sabancı Üniversitesi ve Kordsa Global<br />
arasındaki işbirliğinin bir sonucu olarak kuruldu.<br />
Merkez Haziran 2016’da açıldı ve bu yılın sonunda<br />
24
tamamlanacak.<br />
– Hem temel hem de uygulamalı araştırma, ürün<br />
geliştirme ve ömür boyu eğitim olanağı sunan bir<br />
yapı olarak tasarlanan merkez, bünyesinde bulunan<br />
akademisyen ve araştırmacılarla dış kuruluşlara<br />
tasarım, üretim, test, analiz, eğitim ve danışmanlık<br />
hizmetleri veriyor.<br />
– 15 fakülte üyesi, 90’dan fazla yüksek lisans ve<br />
doktora öğrencisi ve yaklaşık 40 araştırmacı,<br />
mühendis ve destek personeli istihdam edilebilecek<br />
kapasiteye sahip merkezde şu anda 30 öğrenci<br />
bulunuyor. Mehmet Yıldız, bu alanda yetişmiş insan<br />
gücü bulamadıklarına dikkat çekiyor.<br />
önümüzdeki yıllarda daha çok tercih edileceği<br />
öngörülüyor. Mehmet Yıldız, Kompozit Teknolojileri<br />
Mükemmeliyet Merkezi’ndeki imkânları, otomotiv,<br />
beyaz eşya, havacılık ve savunma sektörünün<br />
kullanabileceğini kaydediyor. Merkezdeki<br />
laboratuvarların bu konuda Türkiye’de tek olduğuna<br />
dikkat çeken Yıldız, “İngiltere’nin buna benzer bir<br />
merkezi var. Bu anlamda bizim rakibimiz olan o<br />
merkez için 30 milyon pound harcadılar, şimdi de<br />
30 milyon pound daha harcıyorlar” diyor.<br />
– Merkezdeki Eklemeli Üretim Laboratuvarı’nda<br />
gerçek motor parçaları metalden eklemeli üretim<br />
olarak yapabilecekler. Burada yapılacak motorlar<br />
örneğin TEI’de kullanılabilecek.<br />
– Merkezde, Islak <strong>Kimya</strong>, Malzeme<br />
Karakterizasyonu, Polimer İşleme, Mikro Nano<br />
ve Eklemeli Üretim, İleri Kompozit, Mekanik<br />
Karakterizasyon ve Tahribatsız Muayene, Temiz Oda<br />
ve Otoklavlar ve Robotik ve Alışılmamış Üretim<br />
laboratuvarları ile Prepreg Üretim Hatları yer alıyor.<br />
Plastikte uçuyoruz<br />
– Kompozit malzemeler diğer bir adıyla elyaf<br />
takviyeli polimer matrisli malzemeler, sahip oldukları<br />
yüksek mukavemet ve elastik modul değerlerinden<br />
dolayı ağırlığın önemli olduğu uygulamalarda<br />
giderek artan oranda ilgi görüyor.<br />
– Bugün yeni nesil uçakların hepsi kompozit. Aslında<br />
plastikte uçuyoruz. Tekneler de kompozit hatta<br />
onlarda uçaklardan önce bu malzeme kullanılıyordu.<br />
Yine bina yapımında da kullanılıyor. Şu an bu<br />
malzemeler depremden zarar görmüş kolonların<br />
etrafına sarılıyor. Takviye malzemesi olarak<br />
kullanılıyor. KTMM’de üretilen kompozit ürünlerin<br />
atıkları ince fiberler haline getirilip çimentoya<br />
katılıyor. Çimento takviyesi olarak kullanılıyor. Yine<br />
Kordsa ile TEMSA projesinde otobüslerin dış bagaj<br />
kapağı tamamen kompozitten yapılıyor.<br />
– KTMM’de üretilen ürün direkt kullanılabiliyor.<br />
Üniversitenin ara yüzü olarak kurulan merkezin<br />
de hedefi, teknolojinin oluşumundan sanayiye<br />
transferindeki “ölüm vadisi” denen kısmı ortadan<br />
kaldırmak. Yıldız, bu modelin Türkiye’nin de<br />
dünyanın da bildiği bir uygulama olmadığına dikkat<br />
çekiyor.<br />
– Çelikten 5-6 kat hafif 7-8 kat daha kuvvetli<br />
olduğu ve paslanmadığı için kompozitin<br />
25<br />
– Yine protez bacakta da kompozitin kullanılması<br />
mümkün. Kompozitten yapıldığında metal proteze<br />
göre daha hafif olduğu için engellilere büyük kolaylık<br />
sağlayacak.<br />
Teknolojik komşuluk<br />
– Mehmet Yıldız, Kanada’da öğretim üyesiyken<br />
Türkiye’ye dönmeyi tercih etmiş. 2007 yılında<br />
Türkiye’ye geldiğinde 1001 Araştırma Proje’sinin<br />
bedelinin 360.000 TL olduğunu, o dönemde<br />
Kanada’da araştırma için 300.000 dolarlık para<br />
ayrılmadığını kaydeden Yıldız, o nedenle Türkiye’ye<br />
geldiğini söylüyor. Ayrılan paranın Cumhuriyet<br />
tarihindeki en doğru şey olduğunu kaydeden Yıldız,<br />
“Ancak 2017’de hâlâ 360.000 TL veriliyor; dolar<br />
şu an yaklaşık 4 TL” diyor ve ekliyor: “Bilime<br />
para ayırıyoruz ama 10 yıl önceki miktarla. Şu<br />
an 100.000 dolarla hem öğrenci/araştırmacı<br />
ücretlerini ödemek hem de projeler için gerekli<br />
cihazları ve sarf malzemeleri almak mümkün<br />
olmayabiliyor. Bunun değiştirilmesi lazım.”<br />
– Teknopark İstanbul 1000 firmaya, 30 bin beyaz<br />
yakalıya hizmet sağlamak amacıyla kuruldu.<br />
“Burada ne kadar yüksek nitelikli komşumuz<br />
olursa bizim hem maliyetimiz düşer hem de iş<br />
alanlarımız artar” diyen Yıldız, şunları söylüyor:<br />
“Buraya büyük ölçekli firmaları çekebilmek<br />
önemli. Nasıl ev alırken iyi komşular var mı diye<br />
bakıyoruz; çünkü etkileşmek istiyoruz. Aslında<br />
teknolojik komşuluk da böyle. Bir parçaya<br />
ihtiyaç duyduğunuzda komşunuzdan hemen<br />
bulabilirsiniz. Ayrıca buraya ne kadar insan gelirse<br />
o kadar bilgi paylaşılır ve büyür. Yabancı şirketleri<br />
de buraya çekmek gerekiyor.”
SILA SÖZMEN<br />
KİMYAGER<br />
HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ<br />
ÖĞRENCİ<br />
silasozmenn@gmail.com<br />
ASBEST<br />
Ankara’da Havagazı Fabrikası’nın yıkımı<br />
sırasında çevreye yayılan asbest uzun bir<br />
süre gündemimizdeydi. Özellikle Ankara<br />
halkı büyük panik yaşadı. Peki, söylenenler doğru<br />
mu? Asbest gerçekten sağlığımızı tehdit ediyor mu?<br />
Her şeyden önce asbestin ne olduğu ile başlayalım.<br />
Asbest; ısıya karşı dirençli, çekme dayanımı ve<br />
yalıtım özelliklerine sahip altı lifli doğal bir silikat<br />
mineraldir. Yanmaz yeleklerden otomobillere,<br />
inşaatlara kadar bir çok alanda kullanılır. Amerika<br />
Birleşik Devletleri Çevre Koruma Ajansı(EPA)’na<br />
göre altı çeşit asbest minerali vardır. Bunlar; krizotil,<br />
amosit, krosidolit, tremolit, antofilit ve aktinolit.<br />
Bütün asbest türleri kanserojendir fakat kimyasal<br />
bileşimleri arasında farklılıklar vardır.<br />
26
Asbest Türleri<br />
Asbest türleri temelde serpantin ve amfibol olmak<br />
üzere ikiye ayrılır. Serpantin asbest grubu krizotilden<br />
ibarettir. Amosit, krosidolit, tremolit, antofilit ve<br />
aktinolit ise amfibol asbest grubuna dahildir.<br />
Krizotil: Ticari olarak kullanılan asbestlerin yaklaşık<br />
olarak %90’ı krizotildir. Beyaz asbest olarak da<br />
bilinir. Lifleri kıvrımlıdır ve diğer asbest türlerinden<br />
daha uzundur. Krizotilin diğer asbest türleri kadar<br />
zehirli olmadığını savunanlar olsa da bilimsel<br />
çalışmalar krizolitin diğer asbest türleri ile aynı<br />
hastalıklara sebep olduğunu ve insan sağlığını için<br />
son derece riskli olduğunu gösteriyor.<br />
Amosit: Kahverengi veya kül rengi olabilen<br />
liflerinden dolayı kahverengi asbest diye bilinir.<br />
Lifleri krizotilinkilerden daha kısa ve düzdür. Amosit<br />
en çok kullanılan ikinci asbest çeşididir (genellikle<br />
inşaat malzemelerinde kullanılır) fakat aynı zamanda<br />
en ölümcül asbest türleri listesinde de ikincidir.<br />
1980’lerin ortalarında gelişmiş ülkelerin bir çoğunda<br />
kullanımı yasaklanmıştır.<br />
Krosidolit: Bu tür asbest diğerleri kadar ısıya<br />
dayanıklı olmadığı için daha az tercih edilir. Düz,<br />
mavi lifleri ile karakterize edilir. Asbets türleri<br />
içinde en ölümcül olanıdır. Bunun sebebi olarak<br />
kolayca kopan, keskin liflere sahip oluğu için<br />
vücuda alındığında dışarı atılmasının zor olması<br />
gösterilebilir.<br />
Tremolit: Beyaz, gri ve yeşil liflerin karışımından<br />
oluşan bu asbest türü ticari olarak kullanılmaz.<br />
Krosidolit türüne benzeyen küçük, usturaya benzer<br />
lifleri vardır. Solunum yollarında ciddi sağlık<br />
sorunlarına yol açabilir.<br />
Antofilit: Nadir olarak bulunan ve ticari<br />
uygulamalarda kullanılmayan bu asbest türü beyaz,<br />
gri veya kahverengi olabilir. En fazla Finlandiya’da<br />
bulunan antofilit mineral yatakları aynı zamanda<br />
Kuzey Karolina ve Gürcistan’da da mevcuttur.<br />
Aktinolit: Genellikle ticari uygulamalarda<br />
kullanılmaz ve siyah renktedir. Bu asbest türü<br />
akciğerlere girdiği taktirde alveollere zarar verebilir.<br />
Asbeste Maruz Kalmanın<br />
Sonuçları<br />
Asbest solunduğunda akciğerlere hapsolup,<br />
orada uzun süre kalabilir. Zaman geçtikçe asbest<br />
lifleri orada birikip, akciğerde yaralanmalara ve<br />
iltihaplanmalara sebep olabilir. Bu da nefes almakta<br />
zorlanmanın yanında daha ciddi sağlık sorunlarını<br />
da beraberinde getirebilir. Asbest, EPA ve Uluslar<br />
arası Kanser Araştırma Ajansı’na göre kanserojen<br />
madde sınıfında yer almaktadır. Yapılan çalışmalar<br />
gösteriyor ki, asbeste maruz kalmak akciğer<br />
kanseri ve mezotelyoma(akciğer zarı kanseri)<br />
riskini arttırıyor. Asbest maruziyeti ile ilgili en çok<br />
karşılaşılan kanser türü mezotelyoma. Akciğer<br />
kanseri ve mezotelyomaya ek olarak bazı çalışmalar<br />
gastrointestinal ve kolorektal kanser ile asbest<br />
maruziyeti arasında da bir ilişki olduğunu gösteriyor.<br />
Asbeste bağlı hastalıkların oluşmasında bazı faktörler<br />
önemlidir. Bunlar:<br />
-Ne kadar asbeste maruz kalındığı. Yani doz.<br />
-Asbeste maruz kalma süresi.<br />
-Asbest liflerinin boyutu, şekli ve kimyasal yapısı<br />
-Asbeste maruz kalınan kaynak<br />
-Bazı bireysel faktörler. (Sigara kullanımı, daha<br />
önceden geçirilen akciğer hastalıkları gibi)<br />
Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve <strong>Kimya</strong><br />
Mühendisleri Odası’nın özel bir firmaya yaptırdığı<br />
ölçümler sonucunda Ankara’daki Havagazı<br />
Fabrikası’nın yıkımı sırasında çevreye amfibol asbest<br />
türünün yayıldığı tespit edildi. Son derece ciddi<br />
sağlık sorunlara sebep olabilecek bu kimyasalın<br />
çevreye daha fazla yayılmasını önlemek için<br />
fabrikanın yıkımı durduruldu.<br />
Kaynaklar :<br />
http://www.asbestos.net/exposure/risks/types-ofasbestos/<br />
https://www.asbestos.com/asbestos/<br />
https://www.cancer.gov/about-cancer/causesprevention/risk/substances/asbestos/asbestos-factsheet#q1<br />
http://www.kmo.org.tr/genel/bizden_detay.<br />
php?kod=3296<br />
27
Haber<br />
Yabancı<br />
KARBONDİOKSİTİ YAKITA<br />
DÖNÜŞTÜREN BENZERSİZ<br />
KATALİZÖRLER<br />
Teksas A&M Üniverstitesi Makine Mühendisliğinden<br />
bir ekip atmosfere salınan ve sera gazı etkisi<br />
yapan Karbondioksit(CO 2<br />
)’i Hidrokarbon yakıta<br />
dönüştürerek hem kirlenmeyi azaltacak hem de artan<br />
enerji ihtiyacının karşılanmasına yardım edecek.<br />
Makine Mühendisliğinde profesör olan ve<br />
araştırmayı yürüten Ying Li asıl amaçlarının CO 2<br />
ve H 2<br />
O kullanarak güneş ışığının da yardımıyla<br />
adeta bir yapay fotosentez gerçekleştirmek olduğunu<br />
ifade etti. Prosesteki foto-katalizörlerin benzersiz<br />
bir özellik gösterip yarı iletken gibi davrandığını ve<br />
güneş ışığını emdiğinde elektronlarının uyarıldığını<br />
böylece bir elektriksel potansiyel oluşturulup H 2<br />
O<br />
ve CO 2<br />
‘i Karbon monoksit(CO) ve Hidrojene (H 2<br />
)<br />
indirgeyip sıvı bir yakıt oluşturulmasını sağladığını<br />
da ekledi.<br />
Prosesin ilk adımında salınan Karbon dioksitler<br />
yakalanarak tüm dünyadaki Karbondioksit<br />
miktarının üçte birine düşürmek hedefleniyor.<br />
Henüz karbondioksiti yakalayacak teknoloji olmasa<br />
da yakalanan karbondioksiti yakıta çevirmek<br />
çokta pahalı olmayacak. Katalizör Magnezyum<br />
Oksit(MgO) ve Titanyum dioksit(TiO 2<br />
) den oluşuyor<br />
Magnezyum oksit, Karbondioksitin tutulmasını<br />
sağlarken Titanyum dioksit foto-katalizör gibi<br />
davranıp tutulan Karbondioksitle suyu reaksiyona<br />
sokarak yakıt üretilmesini sağlıyor.<br />
28<br />
Proje henüz araştırma aşamasında. Sorun şu ki<br />
kullanılan Karbondioksit ve Suyu yakıta çeviren solar<br />
sistemlerin verimliliği yüzde biri ikiyi geçmiyor.<br />
Li’ye göre ise Prosesi geliştirmek fazla zaman alacak<br />
ve malzeme güneş ışığının bir kısmını geri salacak.<br />
Li ve ekibi bu sorunu çözmek için nano malzemeler<br />
üzerine yoğunlaştı amaçları bu malzemeleri<br />
kullanarak güneş ışığını emecek ileri seviyede bir<br />
reaktör geliştirmek.<br />
Li’nin araştırma grubundan doktora öğrencisi<br />
Huilei Zhao elbetteki başka fikirlerinin de<br />
olduğunu belirtirken yoğunlaştırılmış güneş ışığı<br />
kullanıldığında bunun reaksiyon için daha yüksek<br />
bir sıcaklık sağlayacağını böylece verimin çok daha<br />
yüksek değerlere ulaşacağını ifade etti.<br />
Çalışma üçüncü yılında Ulusal Bilim Kurulundan<br />
araştırma için hibe ve Li’ye Kariyer Ödülünü getirdi.<br />
Li projenin sonunda yüksek bir dönüşüm verimi<br />
ne ulaşacağını ve çalışmalarının ticari bir boyut<br />
kazanmasını sağlayacaklarını belirtti.<br />
Verimi yükseltmek için iki farklı sorunun<br />
cevaplanması gerektiğini söyleyen Li bunların<br />
yakıtta depolayabileceğimiz güneş enerjisi miktarı<br />
nedir? Ve yakıta dönüştürebildiğimiz CO 2<br />
miktarı<br />
nedir? Olduğunu ve eğer bu sorular cevaplanamazsa<br />
verimin sadece ekonomik yarış nedeniyle yüzde<br />
onlarda tutulacağını belirtti.
Li, malzemenin ticari olarak kullanabilmesinin,<br />
petrol ve doğalgaz fiyatlarını düşük kalmasını<br />
sağlarken eğer düşük dönüşüm değerleri elde edilirse<br />
malzemenin enerji ihtiyacını karşılamada cazibesini<br />
yitireceğini ifade etti.<br />
Li, bu teknolojinin fosil yakıtlarla yarış haline<br />
girmemesini sağlayacaklarını söyledi. Diğer yandan<br />
fosil yakıtların aynı hızla tüketilirse sadece birkaç<br />
yüzyıl daha enerji ihtiyacımızı karşılayabileceğini<br />
ifade etti. Peki, ondan sonra ne olacak diye sora Li<br />
yine cevabı kendisi verdi Hidrokarbonların elektrik<br />
üretiminde, araçlarda ve uçaklarda kullanılan<br />
önemli bir yakıt olduğunu bu yüzden önemini<br />
hiç kaybetmeyeceğini vurgularken yenilenebilir<br />
enerji kaynaklarının da elektriği depolama<br />
iletmede yeterli verime sahip olmadığını belirtti.<br />
Bu yüzden geliştirdikleri yenilenebilir hidrokarbon<br />
teknolojisinin hem küresel ısınma için hem de enerji<br />
ihtiyacının devamlılığı için çok önemli olduğunu<br />
vurguladı.<br />
29
Yerli<br />
Haber<br />
YANMAYAN KUMAŞ PROJESİ<br />
TAMAMLANDI<br />
İnönü Üniversitesi <strong>Kimya</strong> Bölümü Öğretim Üyesi<br />
Prof. Dr. Turgay Seçkin, yanmayan kumaş elde etmek<br />
için yurt dışında çalışmalara başladıklarını ifade<br />
ederek, daha sonra ise projeyi İnönü Üniversitesi<br />
laboratuvarında tamamladıklarını söyledi.<br />
Yanmayan kumaşlara olan ihtiyaçtan dolayı<br />
böyle bir çalışmaya girdiklerini dile getiren Prof.<br />
Dr. Turgay Seçkin, “Bu çalışma, özellikle uzay<br />
teknolojisinde ani yangınlarla karşılaşan pilot ve<br />
astronotların zarar görmemesi için ortaya atılan<br />
bir fikir üzerine çıkan ve daha sonra ise ilk olarak<br />
Arizona Üniversitesi tarafından projelendirilen bir<br />
çalışmanın üniversitemizdeki devamıdır. Zaten bu<br />
çalışmanın bir kısmını Amerika’da gerçekleştirmiş<br />
bulunmaktayım” dedi.<br />
Prof. Dr. Seçkin, yanmayan kumaş çalışmasında<br />
mühendislik polimerlerinin en üst sınırında<br />
olan Polibenzimidazol (PBİ) adı verilen yapılar<br />
kullanıldığını kaydederek, “Sentezlenmesi<br />
oldukça donanımlı laboratuvar koşullarını ve<br />
en önemlisi alan bilgi birikimi gerektiren bu<br />
polimer için gerekli olan reaktiflerin çok saf olarak<br />
hazırlanması ve daha sonra uygun koşullarda<br />
polimerleştirilmesi ve işlenmesi gerekmektedir.<br />
Laboratuvarlarda elde edilen madde öncül bir<br />
ham maddedir ve ticari olan ürünlerden farklıdır.<br />
Bu madde daha sonra uygun şekilde işlenerek<br />
iplik haline getirilmekte ve dokunmaktadır. Bu<br />
malzemelerden elde edilen kumaşlar vücuda<br />
zararlı değildir. Bu tür maddelerin en önemli<br />
özellikleri ise yanmaması ve yüksek sıcaklıklarda<br />
bile karbonlaşarak kalmasıdır. En son<br />
geliştirdiğimiz teknikle bu polimerlere seramik<br />
özelliğinin kazandırılması sol-jel yöntemi ile<br />
gerçekleştirilmiştir. Elde edilen bu ürün özgündür<br />
ve benzeri yoktur” diye konuştu.<br />
Polibenzimidazol (PBI) liflerinin yüksek termal ve<br />
kimyasal dayanıma sahip uzun zincirli aromatik<br />
bir polimer olan PBI polimerinden üretilmekte<br />
olduğunu dile getiren Prof. Dr. Seçkin, “PBI<br />
lifleri; yüksek nem geri kazanımı, iyi tuşe ve<br />
dökümlülük gibi istenilen özelliklere sahiptir.<br />
Yüksek sıcaklığa dayanıklıdır ve konfor özelliği<br />
çok iyidir. Sınırlayıcı oksijen indeksi de yüzde<br />
41’dir ve bu değer Nomex’ten daha büyüktür. İlk<br />
olarak koruyucu tekstillerde kullanılan bu lifler,<br />
günümüzde tekstil ürünlerinin yanı sıra filtrasyon,<br />
yakıt hücresi ya da karbon yakalama sistemlerinde<br />
kullanılmaktadır” ifadelerini kullandı.<br />
Prof. Dr. Seçkin, projenin önemli olduğunu<br />
30
kaydederek, “Yanmayan kumaşlar denildiği<br />
zaman 600 dereceye dayanıklı malzemelerden<br />
bahsedilmektedir. Bu malzemelerin tamamı<br />
organik yapıdadır. Biz ticari olarak satılan<br />
ürünün yapımında ABD’de görev aldık. Bu tür<br />
kumaşlar özellikle astronot, pilot giysileri, paraşüt<br />
yapımında kullanılmaktadır. Oldukça dayanıklı<br />
oksijen direnci çok yüksek beş yüz derecenin<br />
üzerinde sıcaklıklara dayanabilen organik<br />
yapıda ve dokuma yapılabilecek düzeyde olan bir<br />
malzemeden bahsedilmektedir. Yüksek teknoloji<br />
malzemesidir. Pilot giysileri ve diğer malzemeler<br />
de bunlardan yapılabilir durumdadır ancak<br />
teknolojik olarak tamamlanmasına rağmen üretim<br />
aşamasına geçilememiştir” dedi.<br />
Bu tür çalışmaların mutlaka desteklenmesi<br />
gerektiğini de belirten Prof. Dr. Seçkin, bu tür<br />
ürünlerin ülkenin 2023 yılı vizyonunda mutlaka<br />
yerini alması gerektiğini ve gerekli tüm bilimsel<br />
altyapıya sahip olduklarını söyledi.<br />
Prof. Dr. Seçkin, projenin tamamının kendileri<br />
tarafından gerçekleştirildiğini ifade ederek,<br />
polimerlerle ilgili çalışmaları laboratuvarlarında<br />
farklı şekillerde denediklerini bu malzemelerin<br />
aynı zamanda yeni yakıt teknolojilerinde, pillerde<br />
membran malzemesi olarak kullanılabileceği üzerine<br />
çalışmalar da düşünüldüğünü söyledi.<br />
Prof. Dr. Seçkin, yanmayan kumaşın teknolojik<br />
özelliğinin olmasının yanında yanmanın istenmediği<br />
bölgelerde de kullanılabileceğini düşündüklerini<br />
ifade ederek, “Şu an özellikle itfaiyecilerin<br />
tarafından kullanılan ısıya ve aleve karşı koruma<br />
sağlayan Nomex adlı üründen farklıdır. Daha<br />
üstün özelliklere sahiptir. Bu özellik sayesinde<br />
petrol, kimya, metal, ulaşım, enerji ve elektrik<br />
endüstrilerinde faaliyet gösteren çalışanlar için<br />
ideal üründür. Moleküler yapısı nedeniyle alev<br />
alması mümkün değildir. Yanmaz kumaş olarak<br />
günümüzde kullanılan ve Nomex, adı verilen ürün<br />
DuPont ticari markasıdır. Yerli ürün değildir.<br />
Sentez koşulları ve teknolojisi tarafımızdan<br />
bilinmektedir. Elde dilen PBI malzemesinin diğer<br />
teknolojik alanlarda kullanılması da mümkündür.<br />
Özellikle seramik katkılı PBI malzemesi stratejik<br />
öneme sahiptir ve tektir. Radara yakalanmayan<br />
malzemelerin hazırlanmasında, yakıt pillerinde<br />
ve ısıl görüş kameralarında görülmeyen hayalet<br />
yapıların tasarlanmasında bu ürün kullanılabilir.<br />
Proje, finansman desteği olmadığı için bu aşamada<br />
durdurulmuştur” dedi.<br />
31
AYIN RÖPORTAJI<br />
Ecz. BERAT BERAN<br />
BERKO İLAÇ YÖNETİM KURULU BAŞKANI<br />
1) Merhaba, öncelikle röportaj için çok teşekkür<br />
ederiz. Sizi biraz tanıyabilir miyiz?<br />
Diyarbakır Maarif Koleji’nden ve Marmara<br />
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezunum. 1973<br />
yılında Diyarbakır’da Beran Eczanesi’ni açtım. 1979<br />
yılında işlerimi geliştirerek Beran Laboratuvarı’nı<br />
kurdum. 1980 yılında Beran Laboratuvarı’nı<br />
İstanbul’a taşıdım ve 1984 yılında da Berko İlaç ve<br />
<strong>Kimya</strong> San. A.Ş.’yi kurarak ilaç sanayine geçiş yaptım.<br />
Halen Berko İlaç Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı<br />
yürütmekteyim. Sanayici kimliğimin yanı sıra,<br />
“Henek – Henek II” isimli iki mizah kitabım, bir<br />
romanım ve iki de şiir kitabım var.<br />
2) Berko İlaç’ın kuruluşu hakkında bilgi verir<br />
misiniz? Bir kuruluş hikayeniz var mı?<br />
1970’li yıllarda, eczane eczacılığı yaptığım yıllar,<br />
32<br />
bir gece nöbeti sırasında eczaneme gelen reçetede<br />
yazan “serum fizyolojik 20 ml” adlı ilacın hayatımı<br />
değiştireceğini düşünemezdim. Bugün damlalıklı<br />
şişelerde üretilen serum fizyolojik burun damlaları<br />
o yıllarda eczanelerde hazırlanırdı. Basit bir preparat<br />
olan burun damlası, bizleri ve hastaları gerçekten<br />
yoruyordu. Kendi kendime sordum, “Neden böyle<br />
bir ürün diğer damlalar gibi üretilmiyor? İlk<br />
fırsatta böyle bir ürün yapacağım.” diyerek belki<br />
de ilaç sanayine ilk adımımı atmış oldum. Nihayet<br />
bir nöbet gecesi aklıma gelen serum fizyolojik fikri<br />
“Berkofiz” olarak hayata geçmişti. Berkofiz, uzun<br />
yıllar ilk ve tek ürün olarak devam etti ve kafamda<br />
başka bir fikrin doğmasına neden oldu; “Küçük de<br />
olsa ilk ve tek olmak”. Bu fikir kendime ait farklı bir<br />
kulvarda yer almamı sağladı. Bu bakış açısından yola<br />
çıkarak çinko elementini “Zinco” markası altında ilk<br />
defa Türk tıbbının hizmetine sunduk.
3)Sektörde birçok ilaç firması mevcut, Berko<br />
İlaç firmasını diğer firmalardan ayıran noktalar<br />
nelerdir?<br />
Berko İlaç, bir önceki soruda da aktardığım<br />
gibi kendi kulvarında yenilikçi ürünleri ve<br />
uygulamalarıyla adından söz ettiren bir firma.<br />
Damlalıklı şişede serum fizyolojiği, çinkoyu ve<br />
bunun gibi pek çok ürünü Türk tıbbına kazandırmış<br />
bir firmayız. Piyasada olmayan yenilikçi ürünleri<br />
sektöre kazandırmamızın yanı sıra, pazarlama<br />
alanında da kendine özgü yenilikçi ürün ve<br />
uygulamalarımız var. Örneğin, Türkiye’de bir ilk<br />
olan kaşık formuyla pazarlama alanındaki yenilikçi<br />
bakış açımızı ortaya koyduk. Bazı ürünlerimizi tek<br />
kullanımlık kaşık formunda üretiyoruz. Hatta bu<br />
uygulamamızla ile Altın Havan 2014 ödüllerinde<br />
“Yılın <strong>İnovatif</strong> Ambalaj Ödülü”ne layık görüldük.<br />
Limon aromalı ve balık kokmayan balık yağı<br />
ürünümüz ile Avrupa'nın lezzet konusundaki lider<br />
ve bağımsız otoritesi ITQI “Üstün Kalite ve Tat<br />
Ödülü”nü almaya hak kazandık. Aynı zamanda<br />
balık yağı ürünlerimizde dönemin ünlü çizgi film<br />
karakterleri olan Pepee ve Caillou gibi karakterleri<br />
ürün kutularımızda kullandık.<br />
Tüm bu uygulamalarımızın yanı sıra, diğer<br />
firmaların yönetim kurulu başkanlarının aksine, ben<br />
bizzat Türkiye’yi karış karış geziyorum. Eczacılarla,<br />
doktorlarla yemek yiyorum, sohbet ediyorum.<br />
Edebiyata olan merakımdan bahsetmiştim, doktor<br />
ve eczacılara belki 50 bine yakın kitaplarımdan<br />
dağıtmışızdır. Yazdığım şiirleri kendi sesimle<br />
okuduğum CD bile yaptım. Çalışmakta olduğumuz<br />
binada da farklı bir enerji vardır. Örneğin binamızın<br />
girişinde duran eski bir arabayı bozup saksı yaptık<br />
ve içine menekşeler ektik. Sonra güvenlikten içeri<br />
girdiğinizde, sizi havuzlu güzel bir bahçe karşılar<br />
ve havuzun üstünde güzel, ferforje bir köprü vardır.<br />
Ana binaya girmek için köprüden geçersiniz.<br />
Bahçemiz, Japon bahçesi gibi çiçekler içindedir. İçeri<br />
girdiğinizde çok güler yüzlü bir ekip sizi karşılar.<br />
Yukarı çıktığınızda karşınızda klasik olmayan, farklı<br />
bir yönetim kurulu başkanı ile karşılaşırsınız; rahat<br />
ve arkadaş gibi, sanat yönü de olan, hem sanayici<br />
hem de sanatkar…<br />
ve ilk oyunu Berfu’nun Rüyası ile bugüne kadar<br />
okullarda, belediyelerde, kültür merkezlerinde ve<br />
çeşitli sahnelerde 50’yi aşkın oyunu ücretsiz olarak<br />
çocuklara ulaştırdık. 2016 yılında “Junior Chamber<br />
International (JCI)”ın düzenlediği Uluslararası<br />
Kurumsal Sosyal Sorumluluk Ödülleri’nde (ICSR)<br />
“kültür ve sanat” kategorisinde ödüle layık<br />
görüldük. Tüm bu saydıklarım Berko İlaç’ın farkını<br />
ortaya koyan noktalardır.<br />
4) Berko İlaç’ın Türkiye ve dünya ilaç<br />
pazarlarındaki yeri hakkında bilgi alabilir miyiz?<br />
Türkiye ilaç pazarında yüzde yüz yerli sermaye ile<br />
kurulmuş ve faaliyet gösteren; 60 ürünü ve 550’ye<br />
yakın çalışanı ile hızla büyüyen bir kariyer firmasıyız.<br />
2016 yılı satışlarımız 21 milyon kutu ve 120 milyon<br />
TL şeklindeydi. 2017 yılı hedeflerimizi ise 24 milyon<br />
kutu ve 1<strong>45</strong> milyon TL olarak planlıyoruz. Dış<br />
pazarlarda ise yakın zamanda üretim tesislerimiz<br />
beslenme desteği ürünleri için FDA kaydını<br />
tamamladı ve ABD pazarına girdik. ABD’nin<br />
yanı sıra 40’a yakın ülkeyle ihracat sözleşmesi<br />
imzaladık ve ihracat yapıyoruz. Gelecekte ihracat<br />
yapmayı hedeflediğimiz ülkeler arasında ise Rusya,<br />
Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Güney Amerika<br />
ülkeleri ve Afrika ülkeleri bulunuyor.<br />
5) Üretim tesislerinizden ve ürünlerinizden<br />
bahseder misiniz?<br />
Berko İlaç Sultanbeyli Üretim Tesisleri, GMP<br />
standartları göz önünde bulundurularak dizayn<br />
edilmiştir. GMP standartlarının sıkı bir şekilde<br />
uygulandığı; ürün, çevre ve çalışan güvenliğinin<br />
ön planda tutulduğu bir üretim tesisi anlayışı<br />
hedeflenmiştir. Berko İlaç Sultanbeyli Üretim<br />
Tesisleri, Faz I ve Faz II olmak üzere toplamda 10<br />
bin metrekare kapalı alanı olan 2 üretim tesisinden<br />
oluşuyor; yine 11 bin metrekare kapalı alana sahip<br />
3. üretim tesisi olan Faz III’ün inşaatı devam ediyor.<br />
Berko İlaç Üretim Tesisleri’nde T.C. Sağlık Bakanlığı<br />
ruhsatlı farmasötik ürünlerin ve T.C. Gıda Tarım ve<br />
Hayvancılık Bakanlığı’ndan ruhsatlı takviye edici<br />
gıda preparatlarının üretimini gerçekleştiriyoruz.<br />
Bir diğer farklı yönümüz ise çocuk tiyatromuzun<br />
olması. Sosyal sorumluluk projelerine çok önem<br />
veriyoruz ve topluma sanatla katkı sağlayan<br />
projeler üretmeyi önemsiyoruz. Bu yaklaşımdan<br />
yola çıkarak Berko Çocuk Tiyatrosu’nu kurduk.<br />
Berko Çocuk Tiyatrosu, 3. tiyatro sezonuna girdi<br />
33
6) Gıda takviye ürünleri nelerdir, bu konuda ayrıntılı bilgi alabilir miyiz?<br />
T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından onayı verilen, ilaç kategorisinde olmayan, normal<br />
beslenmeyi takviye etmek amacıyla ve reçetesiz olarak tüketicinin eczanelerden temin edebileceği ürünler,<br />
takviye edici gıda ürünlerdir. Bu alandaki ürünleri Türkiye’de ilk başlatan firma Berko İlaç’tır. Bakanlığın bu<br />
alandaki ilk ruhsatını biz aldık ve şu an tüm ürün gamımızın %7’sini oluşturuyor. Türkiye’de bu alanda bir<br />
denetim zafiyeti mevcut. Bu sebeple tüketicinin dikkatli olması ve eczacısına danışarak, bakanlık onaylı olan<br />
ürünleri, sadece eczaneden temin etmesi gerekmektedir.<br />
34
35<br />
BERKO İLAÇ MERKEZ
7) Firmanızda ki AR-GE çalışmaları hakkında bilgi<br />
almamız mümkün mü?<br />
Ar-Ge, iş geliştirme, ruhsat departmanlarımız<br />
yoğun bir şekilde projeler üretiliyor ve başvuru<br />
gerçekleştiriliyor. Üretim tesisleri içinde<br />
faaliyet gösteren ve 15 kişiden oluşan Ar-Ge<br />
departmanımızda, 18 adet güncel proje yürütülüyor.<br />
60’ı aktif olarak piyasada yer alan ve toplamda 80<br />
adet ruhsatlı ürünü olan ruhsat departmanımızın,<br />
yürütmekte olduğu 29 adet başvuru dosyası T.C.<br />
Sağlık Bakanlığı ruhsat biriminde bulunuyor. İş<br />
geliştirme departmanı ise benim desteğimle farklı ve<br />
yeni ürünleri projelendirmeye devam ediliyor.<br />
8) Sizce 2017 yılında ilaç sektörünü etkileyecek<br />
olan en önemli konular hangileridir?<br />
2017’de ilaç sektörünü etkileyecek en önemli iki<br />
konu, TİTCK’nın (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz<br />
Kurumu) ruhsatlandırma politikaları ve SGK’nın<br />
ilaç geri ödeme politikalarıdır. Bir diğer önemli konu<br />
ise döviz kurlarının artması sebebiyle maliyetlerin<br />
artması ama sabit kur uygulaması sebebiyle ürünler<br />
için fiyat alınamamasıdır. Bu sebeple ilaç sanayi<br />
düşük karlılıkla çalışmaktadır.<br />
9) Milli ilaç ya da yerli ilaç üretimi hakkında neler<br />
düşünüyorsunuz. Bu konuda çalışmalarınız var<br />
mı?<br />
Yerli ilaç sanayinin önü ciddi şekilde açıldı diye<br />
düşünüyorum. Yeni çıkan yasa ile teknolojisi<br />
Türkiye’de olan her ürün artık Türkiye’de üretilecek.<br />
Bir-iki yıl içinde farklı ilaç üreticileri bu teknolojiye<br />
sahip ilaç üretim tesislerine ihtiyaç duyacak. Bizim<br />
de var olan 10 bin m 2 ’lik üretim tesislerimize ilave,<br />
şu an inşaatı devam eden 11 bin m 2 ’lik yeni tesisimiz<br />
mevcut. Bu gelişme bizim önümüzü çok açtı. Yeni<br />
tesisimiz için uluslararası firmalardan teklifler<br />
almaktayız ve değerlendirmelerimizi yapıyoruz.<br />
BERKO İLAÇ FABRİKA<br />
36
İBRAHİM SARIYAR<br />
BERKO İLAÇ İNSAN KAYNAKLARI MÜDÜRÜ<br />
10) Berko İlaç’ta hangi bölümden öğrencilere staj<br />
yapma imkanı tanıyorsunuz? Kabul ederken ne<br />
gibi şeyleri dikkate alıyorsunuz?<br />
Berko İlaç, ağırlıklı olarak eczacılık, fen, mühendislik<br />
fakülteleri öğrencileri başta olmak üzere işletme ve<br />
iktisat fakültelerinden de öğrencilere staj imkanı<br />
sağlamaktadır. Berko İlaç, stajyer alımlarında,<br />
adayın gittiği üniversiteyi, okuduğu bölümü, başarı<br />
durumunu, staj konusundaki istekliliğini, sonrasında<br />
kurum bünyesinde çalışabilme durumunu, staj<br />
yapma konusundaki istek ve arzusunu dikkate alarak<br />
değerlendirmektedir. Bununla birlikte Berko İlaç’ta<br />
stajyerlerin, staj sürecinde farklı bölümleri de tanıma<br />
noktasındaki talepleri olumlu karşılanmakta, farklı<br />
bölümlerde stajlarını sürdürme imkanına da sahip<br />
olmaktadırlar.<br />
11) Şirketinizdeki kariyer basamakları hakkında<br />
bilgi alabilir miyiz?<br />
Berko İlaç’ta uzman yardımcısından başlayıp,<br />
direktörlüğe kadar uzanan bir yapı söz konusudur.<br />
Tüm pozisyonların geçiş süreçleri sistematik<br />
olarak belirlenmiş, her pozisyonun yetkinlikleri ve<br />
beklenen seviyeleri sistem üzerinde tanımlanmıştır.<br />
Berko İlaç’ta terfi süreçleri “Kariyer Gelişim<br />
37<br />
Planlamaları” üzerinden yürütülür. Bu süreçte<br />
ayrıca, kişinin “eğitim ve deneyimi, performans ve<br />
360 değerlendirmeleri, mentorluk ve assessment<br />
sonuçları” belirleyici unsurlardır.<br />
12) İlaç sektöründe birçok pozisyon mevcut…<br />
Sektörden mezun olan arkadaşların birçoğu<br />
ilaç sektöründe görev almak istiyor. <strong>Kimya</strong> veya<br />
eczacılık üzerine bölüm bitiren arkadaşlar hangi<br />
pozisyonlarda görev alabiliyor ve bu pozisyonlarda<br />
işe alırken nelere dikkat ediyorsunuz? Berko İlaç<br />
firmasında çalışmak isteyenlere ve yeni mezunlara<br />
önerileriniz nelerdir?<br />
Üniversitelerin kimya ve eczacılık bölümlerinden<br />
mezun olan adaylar, Ar-Ge, iş geliştirme, kalite<br />
kontrol, üretim, ruhsatlandırma, pazarlama ve satış<br />
departmanlarında görev alabilmektedirler. Adayın<br />
başvuruda bulunduğu alanda daha öncesinde<br />
staj yapmış olması ve o alanda çalışma isteğini<br />
hissettirmesi, adayın değerlendirilmesi aşamasında<br />
dikkat edilen bir husustur. Ayrıca adayın stajını<br />
Berko İlaç’ta başarılı bir şekilde tamamlamış<br />
olması da öncelikli olarak değerlendirilmesini<br />
sağlamaktadır.
Sektörde gelişen ve büyüyen firmalara<br />
başvurmalarını, stajlarını farklı alanlarda yaparak<br />
kendilerine en uygun ve öncelikle çalışmak<br />
istedikleri alanlara iş başvurularını yapmaları<br />
önerilmektedir. Ayrıca, iş arama sürecine henüz<br />
okuldayken doğru staj yerlerini seçerek başlamaları<br />
ve staj sürecinde istekli, öğrenmeye açık olmaları ve<br />
staj yerindeki çalışan ve yöneticiler ile iyi ilişkiler<br />
kurarak, okulu bitirdiklerinde kendilerine bir iş<br />
fırsatı oluşturabilecek bir süreç olarak staj sürecini<br />
değerlendirmeleri de yeni mezunların iş bulmalarını<br />
mutlaka kolaylaştıracaktır.<br />
Röportaj için çok teşekkür ediyoruz.<br />
Soruları Hazırlayanlar<br />
Yavuz Selim Kart Özgenur Geridönmez Ece Özten<br />
38
EDANUR SELAM<br />
POLİMER MÜHENDİSİ<br />
YALOVA ÜNİVERSİTESİ<br />
ÖĞRENCİ<br />
edanur.selam@hotmail.com<br />
MUTLULUĞUN<br />
Mutluluk kimyaya karışmış da bunun adı<br />
kimine göre mutluluk hormonu, kimine<br />
göre aşk ilacı, kimine göre çikolata olmuş.<br />
Peki gerçek manada nedir çikolatanın kimyası?<br />
Çikolata içerisinde ortalama olarak üç yüzden<br />
fazla kimyasal bulundurur işte bu kimyasallar<br />
nedeniyle bazı kişiler çikolata yediğinde kendini<br />
mutlu hissederler örnek olarak fenil etilamin kan<br />
basıncını ve glikoz seviyesini arttırır. Aslında<br />
neden mutlu hissettiğimizin ip ucu burada gizlidir<br />
çünkü fenil etilamin aynı zamanda kişinin aşık<br />
olduğunda vücuduna salınan kimyasallardan<br />
biridir. Bu nedenledir ki içerisinde bu kimyasalı<br />
bulunduran çikolatalar yenildiği zaman depresyon<br />
riskini azalıyor. Mutlu etti,aşık etti eee depresyon<br />
riskini de azalttı derken haydi bir de farklı açıdan<br />
bakalım çikolatanın kimyasına, acaba tüm<br />
kimyasalları sağlığa faydalı mıdır? Araştırmalara<br />
göre çikolatanın hammaddesi olan kakaoda<br />
yaklaşık % 55 oranında farklı yağlar bulunuyor.<br />
Bunların sadece bir örneği palmitik asittir ki bu<br />
doymuş bir asit türü olduğundan kalp hastalıklarına<br />
yol açabilmektedir. Dişlerimizi çürütebilir, kilo<br />
aldırabilir, karaciğerimize zarar verebilir ve ekstradan<br />
bayanlara seslülit kazandırabilir. Hatta ve hatta çok<br />
aşırıya kaçtığımızda cilt üzerinde alerjik reakiyonlara<br />
da sebep olabilir. Bu durum ciddi manada çikolata<br />
düşkünü ya da halk arasındaki söylemiyle çikolata<br />
bağımlılığı olan kimselerde çeşitli sorunlara yol<br />
açıyor. Nasıl önlenebileceğinden bahsetmeden<br />
hemen önce aslında çikolata bağımlılığı diye<br />
bir şey var mı ? diye düşünmeliyiz . çikolatanın<br />
kısmen de olsa ruh halini iyi yönde yükselttiği bazı<br />
insanların çikolata yedikten sonra kendini daha<br />
KİMYASI<br />
39<br />
enerjik hissettiği bir gerçektir fakat iş bağımlılık<br />
noktasına gelince birçok bilim insanının yaptığı<br />
açıklamaya göre çikolata mutluluk hormonunu<br />
tetiklediğinde ruh hali iyi bir seviyeye taşındığından<br />
psikolojik etkilerle kendini çikolataya bağımlı<br />
zanneden insanlar vardır. Bu durum çoğu zaman<br />
alışkanlık hali olduğu için devamlılık göstermektedir.<br />
Örneğin çocukluktan itibaren fazlaca çikolata<br />
yiyen insanlar kendilerini çikolata bağımlısı olarak<br />
tanımlayabiliyorlar oysa ki bu durum tamamen<br />
alışkanlık haline geldiğinden ve kişinin kendi<br />
psikolojisini bu şekilde yönlendirmesinden kaynaklı<br />
olabilir. Öncelikle aradaki bu çizgiyi net olarak<br />
belirlemek gerekir.<br />
Son araştırmalar çikolatanın bir özelliğini daha<br />
açığa çıkarmış durumda Kaliforniya Üniversitesi’nin<br />
yaptığı araştırmaya göre yaklaşık olarak 50 gramlık<br />
bir çikolatada bir kadeh kırmızı şarapta bulunan<br />
antioksidanlar oranınca antioksidan bulunuyor<br />
bu durumda kalp krizi riski ve beyin kanamaları<br />
önleniyor. Yine yapılan araştırmalardan biri de<br />
çikolata hakkında çarpıcı bir etki olduğunu öne<br />
sürüyor . Harvard Üniversitesi’nde 8000 erkek<br />
üzerinde yapılan araştırmaya göre, çikolata yiyenlerin<br />
ömürlerinin ortalama bir yıl kadar uzadığını ve<br />
bunun tamamen çikolata içerisindeki antioksidan<br />
maddeler ile ilgili olduğu açıklanmıştır. Peki çikolata<br />
çeşitlerine göre bize bir fayda sağlar mı ya da zararı<br />
var mıdır ? bu konuda yapılan araştırmalarda bitter<br />
çikolatanın kalp dostu olduğu aşırıya kaçmadan<br />
yenmesinin iyi olabileceği gösterilmiştir. İşin kimya<br />
boyutuna gelirsek bitter çikolatanın en alt seviye<br />
kakao oranı yaklaşık %70 civarındadır. Kakao<br />
ağacının tohumundan yapılan bu çikolata dünyadaki
en iyi antioksidanların kaynaklarından biridir. Bitter<br />
çikolata da bulunan diğer sağlıklı besinler ; çözünür<br />
lif, potasyum, manganez, çinko, selenyum, bakır,<br />
magnezyum ve demirdir. Stresten veya dağınık ruh<br />
halinden kurtulmak için daima bitter çikolataya<br />
güvenebilirsiniz. Bu çikolata nörotransmitter<br />
serotonin düzeylerini artırmaya yardımcı olan<br />
doğal bir antidepresandır .Birçok bilim insanı<br />
tarafından yapılan ve yayınlanan araştırmalarda,<br />
bitter çikolatada ki kimyasal bileşiklerin yüksek<br />
stres seviyelerini düşürmede anahtar rol oynadığını<br />
doğrulandı İki hafta boyunca günlük 1.4 gram bitter<br />
çikolata yiyen insanların vücudunda ki stres hormon<br />
seviyelerinin azaldığı belirlendi. Ayrıca bitter çikolata<br />
da stres, yorgunluk, depresyon ve sinirlilik ile<br />
mücadeleye yardımcı olan magnezyum vardır. Tüm<br />
bunların sonucu olarak da insanların siyah çikolatayı<br />
diğer çikolata çeşitlerine daha çok tercih ettiği<br />
belirlenmiştir.<br />
Sonuç olarak görülmekte ki çikolata içerisinde<br />
önemli kimyasallar vardır ve bu kimyasalların<br />
çeşitine göre insan sağlığına olumlu yada olumsuz<br />
etkileri vardır fakat çikolatanın etkileri geniş ölçüde<br />
üretim şekline de bağlı olduğu unutulmamalıdır.<br />
Kaynaklar :<br />
www.kimyamühendisi.com<br />
www.sizdeduyun.com<br />
www.gidazararlari.com<br />
www.gokyuzunet.com<br />
40
Haber<br />
Yabancı<br />
ÇELİĞİN 5 KATI KADAR DAYANIKLI<br />
HİDROJEL GELİŞTİRİLDİ<br />
Japonya’daki bir üniversitenin araştırmacıları çelikten<br />
5 kat daha dayanıklı bir hidrojel üretmeyi başardılar.<br />
Günümüzde en dayanıklı malzemelerden biri olarak<br />
bildiğimiz çelik, birçok yerde karşımıza çıkıyor ancak<br />
her ne kadar dayanıklı olsa da esnek olmadığı için<br />
çeliğin belli bir şekilde kullanılması üretim bandında<br />
masraflar çıkarıyor ve kullanım alanlarını kısıtlıyor.<br />
Bu durumun farkına varan Japonya’daki Hokkiaido<br />
Üniversitesi araştırmacıları çeliğin 5 katı kadar<br />
dayanıklı, aynı zamanda esnek bir hidrojel üretmeyi<br />
başardılar.<br />
Çelikten daha dayanıklı ve esnek olan bu maddenin<br />
robotlar başta olmak üzere birçok dayanıklılığın<br />
ve esnekliğin bir arada olması gerektiği üründe<br />
kullanılabileceği ve çelikle metalin yerini alacağı<br />
düşünülüyor.<br />
41
Yerli<br />
Haber<br />
KEÇİBOYNUZU ARAŞTIRMALARIYLA<br />
HARVARD’DAN DAVET ALDILAR<br />
Manisa’da özel bir okulun öğrencileri,<br />
keçiboynuzunun sudaki ağır metalleri tutabilme<br />
özelliğini ortaya koyan araştırmalarının sunumu için<br />
ABD’deki Harvard Üniversitesine davet edildi<br />
Manisa’da, keçiboynuzunun sudaki ağır metalleri<br />
tutabilme özelliğini ortaya koyan bir araştırma yapan<br />
lise öğrencileri, ABD’deki Harvard Üniversitesinden<br />
proje sunumu için davet aldı.<br />
Okulun kimya öğretmeni Serpil Yapıcı<br />
danışmanlığında lise 2 ve 3. sınıf öğrencileri İmge<br />
Uskun, Fatih Yeğin, Fatma Savran ve Cansu Kınık<br />
tarafından oluşturulan <strong>Kimya</strong> Zümresi Bilimsel Proje<br />
ekibi, “Keçiboynuzu ile Ağır Metal Adsorpsiyonu”<br />
adlı çalışmayı iki yıllık süreçte tamamladı.<br />
sanayi bölgeleri için uygulanabilir durumda<br />
bulunduğunu kaydetti.<br />
Bu çalışmayla TÜBİTAK’ın proje yarışmasına<br />
başvurduklarını anlatan Yapıcı, ABD’deki Harvard<br />
Üniversitesinin yanı sıra Çek Cumhuriyeti ve<br />
Fransa’da düzenlenecek konferanslarda proje sunumu<br />
yapmaları için davet aldıklarını bildirdi.<br />
Yapıcı, elde edilen başarının tüm öğrencileri motive<br />
ettiğini belirtti.<br />
Okul Müdürü Gülden Avcı da öğrenci İmge<br />
Uskun’un 22-26 Mayıs’ta Harvard Üniversitesinde<br />
düzenlenecek konferansta sunum yapacağını<br />
kaydetti.<br />
Ekip, araştırmalarında, atık sularda bulunan<br />
ve kanserojen etki gösteren ağır metallerin,<br />
keçiboynuzunun doğal yapısı sayesinde yüzde 100<br />
tutulabildiğini ortaya koydu.<br />
Öğretmen Yapıcı, araştırmayla, alternatif bir arıtma<br />
sistemi geliştirdiklerini söyledi.<br />
Bunun, kimyasal yöntemlere göre daha düşük<br />
maliyetli olduğunu dile getiren Yapıcı, sistemin,<br />
42
ENİS ÇOKO<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
İZMİR YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ<br />
MEZUN<br />
eniscoko@gmail.com<br />
ZEOLİTLER VE<br />
KULLANIM ALANLARI<br />
Zeolitler, yaygın kullanım alanlarının varlığı<br />
ve büyük pazar potansiyeline rağmen<br />
birçok pazar alanında daha yeni yeni kabul<br />
görmeye başlamıştır. Doğal zeolitlerin, tabiatta<br />
büyük rezervler halinde bulunup, işletilmesi diğer<br />
madenlere göre daha kolay ve ucuzdur. Buna<br />
rağmen doğal zeolitlerin istenilen saflık ve gözenek<br />
çaplarında olmamaları nedeni ile dünya pazarında<br />
tam yerini alamamıştır. Bu nedenle yapay zeolitlerin<br />
kullanım alanı daha geniştir.<br />
Ticari açıdan çok geniş uygulamalara sahip olan ve<br />
çok sayıdaki araştırmanın konusunu<br />
oluşturan zeolitler, 1756 yılında İsviçreli<br />
bir mineralog olan Cronstedt tarafından<br />
keşfedilmişlerdir.Bulduğu maddeyi ısıttığı zaman<br />
kaynamaya benzer bir olayla karşılaştığı için<br />
Cronstedt bu minerali Yunanca'da "kaynama"<br />
ve "tafl" anlamına gelen "zeo" ve "lithos"<br />
kelimelerinden oluşan "zeolit"le adlandırmıştır.<br />
Zeolitler kafes yapılarında alüminyum, silis ve<br />
oksijen, gözeneklerinde ise katyon ve su içeren<br />
mikro gözenekli kristal katılardır. Silis ve alüminyum<br />
atomları ortak oksijen atomu sayesinde birbirlerine<br />
tetrahedral olarak bağlanmışlardır.<br />
Zeolitin yapısında kanallar oluşturan geniş boşluklar<br />
vardır. Bu kanallar, iyonların ve moleküllerin zeolit<br />
1.Zeolitlerin Oluşumu<br />
Zeolitlerin oluşumu sırasındaki sıcaklık - jeolojik<br />
konum - su/kül oranı gibi değişiklikler, onların<br />
kompozisyonlarına benzersiz özellikler katar.<br />
Farklı kompozisyonlara sahip 42 zeolit türü vardır.<br />
Şekil 1. Mikro gözenekli yapıya sahip zeolit molekülü<br />
43<br />
yapısından kolayca geçebilmelerini sağlar. Bu özelliği<br />
ile zeolitler “moleküler elek” olarak bilinmektedirler.<br />
Klinoptilolit, endüstriyel boyutta en çok kullanılan ve<br />
en fazla ticari öneme sahip türüdür. Manisa/Gördes<br />
havzasında bulunan klinoptilolit %95 saflık oranına<br />
sahiptir.
Doğal zeolit yataklarının oluşumu, ortamlarına göre<br />
altı grupta toplanmıştır:<br />
a) Suyu tuzlu (kapalı) göllerde volkanik malzemenin<br />
birikip göl suyu ile reaksiyonu sonucu oluşan<br />
yataklar.<br />
b) Tatlı veya tuzlu açık göllerde volkanik malzemenin<br />
birikip göl suyu ile kimyasal reaksiyonu sonucu<br />
oluşan yataklar.<br />
c) Kıyıda veya derin denizel ortamda volkanik<br />
malzemenin birikip deniz suyu ile reaksiyonu sonucu<br />
oluşan yataklar.<br />
d) Düşük ısılı gömülme metamorfizması sonucunda,<br />
Al-Si'lu sedimanter ya da volkanik malzemelerden<br />
oluşan zeolit yatakları.<br />
e) Hidrotermal ya da sıcak kaynak sularının Al-Si'lu<br />
malzemeye etkisi sonucu, bu malzemenin bozulması<br />
sonucu oluşan yataklar.<br />
f) Genellikle 2. zaman tortulları arasında görülen<br />
ve orijinlerinin volkanik olup olmadığının<br />
belirlenemediği, denizel veya gölsel ortamlarda<br />
oluşan zeolit yatakları.<br />
2.Zeolitlerin Yapısı<br />
Zeolitler alkali ve toprak alkali metallerin<br />
sulu(hidrate) aluminosilikat kristalleridir. Genel yapı<br />
formülleri ;<br />
Şekil 2. Doğal zeolit mineralleri<br />
hammadde durumuna gelen doğal zeolitlerin bu<br />
özelliklerinden biri veya birinden fazlasının istediği<br />
kullanım alanları: kirlilik kontrolü, enerji, tarımhayvancılık,<br />
maden-metalürji ve diğer alanlar olmak<br />
üzere 5 ana bölümde toplanabilir.<br />
M2/nO . Al 2<br />
O 3<br />
.x SiO 2<br />
. yH 2<br />
O gösterilebilir.<br />
M, değişebilir katyon olan Na,K,Ca,Ba gibi alkali ve<br />
toprak alkali metalleri simgeler. Yapı formülündeki n<br />
katyonun değerliğini , y birim hücredeki su miktarını<br />
belirtir. x ise iskelet yapıda bulunan silisyum<br />
sayısıdır.<br />
3.Zeolitlerin Kullanım Alanları<br />
Zeolitlerin başlıca fiziksel ve kimyasal özellikleri<br />
olan; iyon değişikliği yapabilme adsorbsiyon ve<br />
buna bağlı moleküler elek yapısı, silis içeriği, ayrıca<br />
tortul zeolitlerde açık renkli olma, hafiflik, küçük<br />
kristallerin gözenek yapısı zeolitlerin çok çeşitli<br />
endüstriyel alanlarda kullanılmalarına neden<br />
olmuştur. Son yıllarda önemli bir endüstriyel<br />
3.1.Kirlilik Kontrolü<br />
Zeolit mineralleri iyon değiştirme ve adsorbsiyon<br />
özellikleri nedeniyle kirlilik kontrolünde gittikçe<br />
artarak kullanılmaktadır. Bu amaçla sudaki<br />
radyoaktif atıkların tutulmasında, atık sulardaki<br />
metal iyonlarının ve azot bileşiklerinin tutulmasında,<br />
baca gazlarının adsorplanmasında, petrol<br />
sızıntılarının temizlenmesinde, çöp depolamada ve<br />
oksijen üretiminde zeolitler kullanılmaktadır.<br />
3.2. Enerji<br />
Dünyanın gittikçe büyüyen enerji ihtiyacı; kömür<br />
ve petrol yanında nükleer ve güneş enerjisi gibi<br />
kullanılan ve aynı zamanda da geliştirilmekte olan<br />
değişik kaynaklardan karşılanmaya çalışılmaktadır.<br />
Bu kaynakların enerjiye dönüştürülmesi esnasında<br />
44
sentetik ve doğal zeolitlerden faydalanmaktadır.<br />
Enerji sektöründe zeolitler kömür gazlaştırmada<br />
azotoksit ve hidrokarbonların temizlenmesinde,<br />
doğal gaz saflaştrırmada karbondioksidin<br />
uzaklaştırılmasında, güneş enerjisi üretiminde ısı<br />
değiştirici olarak ve petrol ürünleri üretiminde<br />
katalizör olarak kullanılmaktadır.<br />
3.3.Tarım ve Hayvancılık<br />
Zeolitli tüfler, gübrelerin kötü kokusunu gidermek<br />
içeriğini kontrol etmek ve asit volkanik toprakların<br />
pH'nın yükseltilmesi amacıyla uzun yıllardan beri<br />
kullanılmaktadır. Doğal zeolitler gübreleme ve toprak<br />
hazırlanmasında gübre taşıyıcısı olarak, tarımsal<br />
mücadelede ilaç taşışıyıcısı olarak yaygın şekilde<br />
kullanılmaktadır. Ayrıca besicilikte hayvan yemi<br />
katkı maddesi olarak kullanılmaktadır.<br />
3.4.Madencilik ve Metalurji<br />
Zeolitler madencilikte, maden yataklarının<br />
aranmasında ve metalurjide bazı ağır metallerin<br />
tutulmasında kullanılmaktadır.<br />
3.5.Diğer Kullanım Alanları<br />
Yukarıda sayılan alanlar dışında zeolitlerin kağıt<br />
sektörü, inşaat sektörü, sağlık sektörü, deterjan<br />
sektörü gibi pek çok alanda kullanımı söz konusudur.<br />
Zeolitler kağıt üretiminde katkı maddesi olarak,<br />
inşaat sektöründe beton katkı maddesi olarak, sağlık<br />
sektöründe diş macunu ve ilaç üretiminde, deterjan<br />
sektöründe ise fosfatların yerine kullanılmaktadır.<br />
Kaynaklar :<br />
1. Zeolyst International 2009.<br />
2. Zeolitler ve Kullanım Alanları , Jale Gülen , Fatih Zorbay , Sabri Arslan , Yıldız Teknik<br />
Üniversitesi , <strong>Kimya</strong>-Metalurji Fakültesi , <strong>Kimya</strong> Mühendisliği Bölümü.<br />
3. Türkiye’de çıkan doğal zeolitin çocuk bezlerinde antimikrobiyal olarak kullanımı ,<br />
Kısaltılmış Yüksek Lisans Tezi , Aylin Bozoğlu.<br />
4. www.mta.gov.tr<br />
5. http://www.gordeszeolite.com<br />
<strong>45</strong>
Haber<br />
Yabancı<br />
KANADA’DA PEMBE AKAN ŞEHİR<br />
SUYUNUN SEBEBİ<br />
POTASYUM PERMANGANAT<br />
Su arıtımında kullanılan kimyasalın yanlışlıkla şehir<br />
suyuna salınması halkı bir hayli şaşırttı.<br />
Kanada’nın Alberta eyaletinin bir bölümünde<br />
yaşayan insanlar içme sularına potasyum<br />
permanganat karıştıktan sonra pembeye döndüğünü<br />
gördüler.-Potasyum permanganat genellikle su<br />
arıtımında kullanılan kuvvetli bir yükseltgendir.-<br />
Onoway’de gerçekleşen olay, bir vananın sıkışması ile<br />
meydana geldi ve kimyasal su sistemine karıştı.<br />
Onoway belediye başkanı Dale Krasnow olayı,<br />
“Zamanında kapatılamayan vanada az miktarda<br />
bir geriye akış vardı.” Şeklinde açıkladı, ve<br />
Chemistry World’e şunları anlattı; “Bütün borular<br />
boşaltıldı, herkes iyi, sular tekrar temiz. Birçok<br />
insan için bu durum bir gün boyunca bile<br />
sürmedi.”<br />
Krasnow ayrıca, Alberta Çevre ve Alberta Sağlık<br />
Hizmetleri’nin (AHS) olayın gerçekleşmesinden<br />
hemen sonra suyun güvenli olduğunu açıkladığını ve<br />
bu yüzden tamamen kesilmediğini belirtti. “Sadece<br />
birkaç su hattını kapattık ve her seferinde birini<br />
boşalttık.” Dedi. Musluklarından pembe su akan ve<br />
su boruları boşaltılan insanlar kentin yaklaşık 1000<br />
kişilik bir kesimiydi.<br />
ciltte kahverengi lekelere sebep olabiliyor.<br />
Yetkililerden bir sağlık uyarısı yayımlaması talep<br />
edilmemiş ve bütün bulgular halk sağlığıyla ilgili<br />
bir risk olmadığını göstermiş olsa da Krasnow, 6<br />
Martta yayınladığı bildiride özür diledi ve meydana<br />
gelen olay ile ilgili daha iyi iletişim kurabilmiş<br />
olmaları gerektiğini onayladı. “Bunun küçük bir<br />
olay olmasından ve önemli bir şey olmamasından<br />
dolayı mutluyuz.” Dedi. Krasnow “oldukça tuhaf ”<br />
bulduğu vana bozukluğunun sebebinin ne olduğunu<br />
anlamak için, fabrikanın bütün mekanik sisteminin<br />
incelendiğini söyledi.<br />
Krasnow sosyal medyada dolaşan, lavabo ve<br />
tuvaletlerden akan çarpıcı pembe su fotoğraflarını<br />
abartılı bulduğunu öne sürdü ve şunu belirtti, “Bence<br />
bu pembe lavabo etkisiydi.” Ayrıca Onoway’de<br />
musluklardan akan suyun pembeliğinin çok daha az<br />
fark edilebilir olduğunu savundu.<br />
Potasyum permanganat su arıtımında demiri ve<br />
hidrojen sülfürü uzaklaştırmak için kullanılır. Dünya<br />
Sağlık Örgütü’ne göre bu kimyasal cilt tahrişine ve<br />
46
Yerli<br />
Haber<br />
KİMYA ÖĞRETMENİ İLE<br />
ÖĞRENCİLERİNİN ‘KOLON KANSERİ<br />
HÜCRELERİ’ PROJESİNE YURT<br />
DIŞINDAN DAVET<br />
Kolon kanseri hücreleri projesine yurt dışından davet.<br />
İZMİR’in Karşıyaka İlçesi’nde bulunan Özel<br />
Karşıyaka Bilim Doğa Anadolu Lisesi’nde okuyan<br />
dört öğrenci, kolon kanserinin önlenmesine yönelik<br />
projelerini sunmak için Amerika, Brezilya ve Prag’dan<br />
davet aldı.<br />
<strong>Kimya</strong> öğretmeni Ayşe Karadeniz Yazıcı<br />
danışmanlığında bilimsel proje ekibi olarak, 11. sınıf<br />
öğrencilerinden Simay Sunarer ve Fikret Ergüven<br />
iki yıl boyunca ‘Zeytin Yaprağı ve Dereotu Çayının<br />
İn Vitro Antioksidan Özellikleri ve Kolon Kanser<br />
Hücrelerine Etkisi’, Sude Filiz ve Ece Mutluay’da<br />
‘Buğday Çimi Suyunun DLD-1 Kolon Kanser<br />
Hücrelerine Etkisi ve İn Vitro Antioksidan Özellikleri’<br />
adlı proje üzerinde çalıştı. Dört öğrenci, kanser<br />
üzerinde çalıştığı projelerini, International Journal<br />
of Art and Science Konferansları kapsamında başta<br />
‘Harvard Medical School’ olmak üzere Las Vegas,<br />
Prag ve Brezilya Bilim Fuarı’ndan sunmak için davet<br />
aldı.<br />
“Öğrencilerimiz kolon kanseri projesi üzerinede<br />
uzun zamandır çalışıyor. Bu çalışmaların meyvesini<br />
almaya başladılar. İnşallah projeleri kanserin<br />
önlenmesi için faydalı olur. Amaçları da bu zaten.<br />
Davet aldıkları konferansta ülkemizi ve okullarını<br />
en iyi şekilde temsil ederek, bizleri bir kez daha<br />
onurlandıracaklarına inanıyor ve kendilerine<br />
başarılar diliyorum” dedi.<br />
Simay Sunarel ayrıca 2016 yılında bu proje ile<br />
Meksika’da Türkiye’yi temsil etmişti.<br />
<strong>Kimya</strong> öğretmeni Ayşe Karadeniz Yazıcı,<br />
47
ONUR BAYRİ<br />
KİMYA MÜHENDİSİ<br />
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ<br />
MEZUN<br />
bayrionur19@gmail.com<br />
SODYUM BENZOAT<br />
E211<br />
Sodyum Benzoat, C 6<br />
H 5<br />
CO 2<br />
Na olarak formüle edilmiş bir<br />
tuz türevidir. Sodyum benzoat, benzoik asitin sodyum<br />
bikarbonat, sodyum karbonat veya sodyum hidroksit<br />
ile nötralizasyonu sonucunda elde edilen bir gıda katkı<br />
kimyasalıdır. Sodyum benzoat doğada tabi olarak<br />
bulunmaz, Sodyum benzoat benzoik asitten türevlenir.<br />
Sodyum benzoatın kaynaklandığı benzoik asit ise doğada<br />
pek çok bitki ve hayvanda tabi olarak bulunur.<br />
Sodyum benzoat için özellikle ham karanfil, kuru erik,<br />
elma, sarımsak ve tarçın gibi gıdalar benzoik asitin tabi<br />
olarak bulunduğu kaynaklara örnektir. Sodyum benzoat<br />
E211 kodu ile gıda katkı kimyasalları literatöründe yer<br />
almaktadır. Sodyum benzoat fiziksel olarak granül veya toz<br />
yapıdaki beyaz renkli bir gıda katkı kimyasalıdır.<br />
Benzoik asit alkolde yüksek oranda çözünür ancak, suda benzoik asit çözünmez. Bu sebeple salamura<br />
ürünlerinde benzoik asit yerine benzoik asit tuzları kullanılır ki bunlardan başlıcaları sodyum benzoat<br />
ve potasyum benzoattır. Sodyum benzoat ülkemizde en çok % 0,1 oranında kullanılmaktadır. Ülkemizde<br />
Sodyum benzoat için % 0,1 den daha fazla kullanıma izin verilmemektedir.<br />
SODYUM BENZOAT STRÜKTÜR YAPISI ve ÜRÜN TANIMLAMASI<br />
ÜRÜN ADI<br />
SİNONİM<br />
KİMYASAL ADI<br />
KİMYASAL FORMÜLÜ C 6<br />
H 5<br />
CO 2<br />
Na (C 7<br />
H 5<br />
NaO 2<br />
)<br />
FORMÜL AĞIRLIĞI 144.11<br />
C.A.S. NUMARASI 532-32-1<br />
SODYUM BENZOAT<br />
Benzoate of soda; sodium salt of benzoic acid;<br />
Benzoan sodny; Benzoate de sodium; Benzoate<br />
sodium<br />
Sodium benzoate, sodium salt of benzenecarboxylic<br />
acid, sodium salt of phenylcarboxylic acid<br />
48
SODYUM BENZOAT GENEL<br />
ÖZELLİKLERİ VE UYGULAMA<br />
ALANLARI<br />
SODYUM BENZOAT KAYNAKLARI<br />
Sodyum benzoat menşeini oluşturan 200 C civarında<br />
sıvı fazda oksijen ile toluen’in reaksiyonu sonucunda<br />
elde edilir. Benzoik asitin yapay kaynağı ise benzenin<br />
sülfürik asit vaya co2 ile oksidasyonudur. Yapay<br />
üretilen benzoik asitin %90 ı sanayide %10 u ise<br />
gıda ilaç ve kozmetikte kullanılan Sodyum benzoat<br />
üretiminde kullanılır. Sodyum benzoat suda erimesi<br />
benzoik asitten 200 kat fazladır. Sodyum benzoat<br />
erime scaklığı 300C civarındadır.<br />
SODYUM BENZOAT KULLANIM<br />
ALANLARI<br />
Benzoik asit menşei sodyum benzoat dünyanın<br />
birçok ülkesinde kullanılan FDA tarafından gıdalarda<br />
kullanımına izin verilen ilk antimikrobiyel maddedir.<br />
Yapılan araştırmalara göre sodyum benzoat<br />
antimikrobiyel aktivitesini yapısındaki benzoik<br />
asidin dissosiye olmamış molekülünün lipofilik<br />
karakterinden aldığı görülmüştür.<br />
Sodyum benzoat gıda, ilaç ve kozmetik ürünlerinde<br />
küf ve mayalara karşı koruyucu olarak kullanılır.<br />
Sodyum benzoat kullanımında gıda sektörü<br />
ele alınırsa daha çok gazlı içecekler ve benzer<br />
meşrubatlarda, turşularda, ketçap ve benzeri<br />
preparatlarda marmelât reçel gibi gıdalarda, zeytin<br />
üretiminde şekerlemede yaygın olarak kullanılır.<br />
Sodyum benzoat kullanımı genelde % 0.1–0.2<br />
aralığındadır. Ülkemizde sodyum benzoat en çok %<br />
0,1 oranında kullanılabilmektedir, daha fazlasına izin<br />
verilmemektedir. İçecek endüstrisinde %10-20'lik<br />
sulu çözeltilerinden yararlanılmaktadır.<br />
Koruyucu gıda katkı ürünleri içinde sodyum<br />
benzoat düşük maliyeti ve lezzet üzerine bir etkisinin<br />
bulunmamasıyla diğerlerinden avantaj sağlamaktadır.<br />
Sodyum benzoat kullanımının dezavantajı ise bu<br />
ürünün dar bir pH aralığında çalışmasıdır. Bu<br />
dezavantajı yüzünden bazı gıdalarda ve özellikle<br />
meyve sularında istenilmeyen lezzet oluşumu söz<br />
konusudur.<br />
Sodyum Benzonat Zararları<br />
• Çocukların sağlığını tehdit edebiliyor ve özellikle<br />
DNA hasarına yol açıyor.<br />
• Siroz kanseri riskini arttırıyor<br />
• Hücrelerde hasara yol açan sodyum benzonat<br />
Parkinson hastalığına neden olabiliyor.<br />
• Nefes darlığı ve solum hastalıklarına neden<br />
olabiliyor.<br />
• Kanser ve astım riskini arttırıyor.<br />
• Böbrek kanserini riskine yol açıyor.<br />
• Bünyesi hassas olan kişiler için alerjik reaksiyonlara<br />
yol açabiliyor.<br />
Sodyum benzoatın bu dezavantajını tolare etmek için<br />
düşük düzeylerde potasyum sorbat ile kombinasyon<br />
şeklinde kullanılması gerekmektedir.<br />
Kaynaklar :<br />
1. http://www.marmaraend.com.tr/sodyumbenzoat.<br />
asp<br />
2. http://www.zararlar.com/sodyum-benzoatzararlari.html<br />
3. https://tr.wikipedia.org/wiki/Sodyum_Benzoat<br />
49
Haber<br />
Yabancı<br />
GÜNEŞ IŞIĞIYLA ATIK SU ARITIMI<br />
<strong>Kimya</strong>cılar güneş ışığı kullanarak atık suyu arıtmanın<br />
bir yolunu buldular hatta daha da ileri gidip bu<br />
malzemelerin binalarda kullanılmasıyla kendi<br />
kendini temizleme özelliği kazandıracaklarını ifade<br />
ettiler.<br />
Titanyum dioksitin modifiye edilmesiyle bir<br />
fotokataliz halini alması ve güneş ışığını kullanarak<br />
arıtma yapması sağlanırken, günümüzdeki diğer<br />
arıtma sistemleri mor ve ötesi ışınları kullanıyor.<br />
Ekip katalizöre nitrojen ve niobyum iyonları<br />
eklediklerinde performansının arttığını<br />
gözlemlediklerini belirtiyor. Ekibin lideri Profesör<br />
Liu bu gelişmenin adeta bilimsel bir sıçrama<br />
olduğunu dile getiriyor.<br />
ANU çalışmada kullanılan tasarım stratejileri ve<br />
üretim yöntemlerinin patentini almış durumda.<br />
Avusturalya Ulusal Universitesinden(ANU)<br />
araştırmanın lideri Prof. Yun Liu , keşiflerini<br />
piyasadaki ürünlerden 15 kat daha etkili olduğunu<br />
ifade etti.Diğer yandan arıtma işlemi sırasında mor<br />
ötesi ışınlar yerine güneş ışığının kullanılmasının<br />
arıtma maliyetlerinin çok düşeceğini belirtti.<br />
Liu, katalizörlerin atık sudaki organik bileşenleri<br />
sadece 20 dakikada parçaladığını ve piyasadaki<br />
arıtıcıların bir saatte kirleticilerin sadece %26’sını<br />
parçalayabildiği söyledi.<br />
Bu sistem sadece atık su arıtımında değil<br />
aynı zamanda kendi kendini temizleyen yapı<br />
malzemelerinde hatta hidrojen pilleri için suyun<br />
parçalanmasında da önemli bir rol alacağa benziyor.<br />
Diğer yandan katalizörler kimyasal reaksiyonları<br />
hızlandırdıkları için otomotiv, yapı, çevre ve diğer<br />
alanlarda da kullanılabilecek gibi.<br />
50
Yerli<br />
Haber<br />
BOR MADENİNDEN ‘PAS ÖNLEYİCİ<br />
ÇÖZELTİ’ GELİŞTİRİLDİ<br />
Düzce Üniversitesinde çalışma yürüten<br />
akademisyenlerce bor madeninden geliştirilen ve<br />
patenti alınıp üretim aşamasına geçilen çözelti,<br />
Uluslararası Buluş Fuarı’nda gümüş madalyaya layık<br />
görüldü.<br />
Düzce Üniversitesi Bilimsel ve Teknolojik<br />
Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezinde<br />
(DÜBİT) çalışma yürüten akademisyenlerce bor<br />
madeninden geliştirilen ve patenti alınıp üretim<br />
aşamasına geçilen çözelti, Uluslararası Buluş<br />
Fuarı’nda gümüş madalyaya layık görüldü.<br />
Rezervinin büyük bir bölümü Türkiye’de olan bor<br />
madeni üzerinde uzun araştırmalar yapan DÜBİT<br />
akademisyenleri, yaptıkları deneylerle “yerli<br />
kimyasal ürün” elde etmeye çalıştı.<br />
Yapılan birçok deneyin ardından bor madenindeki<br />
bazı moleküllerin paslanmayı engellediği ve pas<br />
yapan metalin pasını çözdüğü tespit edildi.<br />
patentini alarak üretim aşamasına geçti.<br />
Proje yürütücüsü Düzce Üniversitesi Fen Edebiyat<br />
Fakültesi <strong>Kimya</strong> Bölümü Başkanı ve DÜBİT Müdürü<br />
Prof. Dr. Halil İbrahim Uğraş, AA muhabirine<br />
yaptığı açıklamada, projeye 4 yıl önce, bor<br />
madeninin daha çok değerlendirilmesi gerektiğini<br />
düşünerek yola çıktığını söyledi.<br />
Bor madeninin bazı bileşenleri hakkında çalışmalar<br />
yürüttüğünü dile getiren Uğraş, “Madendeki<br />
bazı bileşenleri uygulamalı denemek istedik.<br />
Bu denemeler sırasında borun gösterdiği bazı<br />
davranışları fark ederek pas önleyici özelliğe sahip<br />
olabileceğini düşündük. Bu test etmeyi yaparken<br />
TÜBİTAK’a destek için başvuru yaptık. TÜBİTAK<br />
bunu desteklenmeye değer buldu ve bize 2 yıl için<br />
maddi destek verdi. 2014’te proje kabul edildi,<br />
2015’te de projemizi başlatıp gün itibarıyla da bitiş<br />
sürecine getirdik.” dedi.<br />
TÜBİTAK desteğiyle 2 yıl boyunca çalışan<br />
akademisyenler, elde etikleri kimyasal çözeltinin<br />
51
“Bunu da literatüre, dünyaya biz<br />
katmış olduk”<br />
“Ekibimizle 49 adet borlu birleşik sentezi<br />
gerçekleştirdik. Bunu da literatüre, dünyaya biz<br />
katmış olduk. Bunların uygulama çalışmalarına<br />
baktığımızda pas önleyici özelliklerinin çok<br />
yüksek değerde çıktığını gördük.” diyen Uğraş,<br />
metallerin kullanıldığı her yerde paslanmanın<br />
beklenen fakat istenmeyen bir özellik olduğunu<br />
aktardı.<br />
devam ediyor. Sanayicilerimizin kullandığı<br />
ürünün çoğu yurt dışından geliyor. Yerli olarak<br />
lanse edilen ürünlerin çoğu da distribütör firmalar<br />
aracılığıyla yine yurt dışından geliyor. Bu da<br />
binlerce avroluk maliyeti beraberinde getiriyor.<br />
Bizim ürünümüzün ise tamamıyla yerli olmak<br />
koşuluyla ilk denemelerde minimum yüzde<br />
15 daha ucuz olduğunu gördük. Bununla da<br />
sanayicilerimize ek maliyet değil, maliyette azalma<br />
sağlamayı düşünüyoruz. Ürünümüz tamamen yerli<br />
olarak piyasaya çıkacak.”<br />
Pasın cihazların ve kullanılan eşyaların ömrünü<br />
kısaltan önemli bir problem olduğunu vurgulayan<br />
Uğraş, “Bor madeni üzerinde yaptığımız<br />
incelemelerde, bizim moleküllerimiz ile yüzde<br />
90’ların üzerinde bir oranla 20-30 yıla kadar pas<br />
önleyici koruma özelliğini gösterdiğini ispatlamış<br />
olduk.” ifadelerini kullandı.<br />
Pas önleyici korumanın tamamının yerli<br />
kaynaklardan sağlandığını belirten Uğraş, 8<br />
kişilik proje ekibiyle yaptıkları çalışmada, ulusal<br />
ölçekte 4 ve bir de uluslararası patent başvurusu<br />
gerçekleştirdiklerini aktardı.<br />
Evlerden önce endüstriyel alanda kullanılacak<br />
Hali hazırda çalışmalarına da devam ettiklerine<br />
değinen Uğraş, mart ayı başında İstanbul’da ikincisi<br />
gerçekleştirilen Uluslararası Buluş Fuarı ISIF’17’de<br />
gümüş madalyayla ödüllendirildiklerini, bir sonraki<br />
aşamanın da çalışmayı ülkenin kullanımına sunmak<br />
olacağını aktardı.<br />
Uğraş, hazırlanan ürünün öncelikle endüstriyel<br />
alanda kullanılacağını ifade ederek, “Pas oluşumunu<br />
engelleyecek ürünümüz bu aşamada doğrudan ev<br />
kullanımına uygun değil. Çalışma kapsamında<br />
yan ürün olarak pas giderici ve pas önleyici<br />
formülasyonumuz mevcut. Ürüne, pası engelleyen<br />
moleküllerden kattığımızda eve giren ürün<br />
formuna da getiriliyor. Ürünümüz şu an evlere<br />
gelme aşamasının öncesinde kullanılacak.” diye<br />
konuştu.<br />
Ar-Ge çalışmalarına devam ettiklerini vurgulayan<br />
Uğraş, şunları kaydetti:<br />
“Ürünümüzü bu aşamada bırakmıyoruz. Borun<br />
yerli bir kaynağımız olmasından dolayı daha ucuz<br />
ve daha etkili sentez grubuyla çalışmalarımız<br />
52
REKLAM<br />
İÇİN<br />
iletisim@inovatifkimyadergisi.com<br />
BİNLERCE KİŞİNİN OKUDUĞU DERGİMİZE<br />
ONBİNLERCE KİŞİNİN ZİYARET ETTİĞİ WEB SİTEMİZE<br />
REKLAM VERİN<br />
BİNLERCE KİŞİYE ULAŞIN
YAZARIMIZ<br />
OLUN<br />
KOŞULLAR<br />
1-) KİMYA VEYA KİMYA SEKTÖRÜ İLE İLGİLİ BİR KONUDA KAYNAKLARINIZI BELİRTEREK<br />
YAZIN<br />
2-) HER AYIN 20. GÜNÜNE KADAR info@inovatifkimyadergisi.com adresine<br />
AD-SOYAD<br />
SIK KULLANDIĞINIZ MAİL ADRESİ<br />
BİTİRDİĞİNİZ/OKUDUĞUNUZ OKUL İSMİ<br />
PROFİL FOTOĞRAFI<br />
YAZINIZIN WORD FORMATI<br />
İLE GÖNDERİN.<br />
BİR SONRAKİ AY BİLGİLERİNİZ İLE YAZINIZI YAYIMLAYALIM